bir insanla araya mesafe koyayım derken hayatından çıkartmak
hızını alamayan insan davranışı.
devamını gör...
12 nisan tecavüz günü trendini başlatanların bulunması
18 yaş sadece yasal bir sınırdır, insanların karakterleri ve düşünceleri 13-14 yaşlarında oturur. bu yüzden bunlar çocuk yea denerek bu sapık embesillere taviz verilmemelidir. dediğim gibi 18 sadece yasal bir sınır, 13 14 yaşlarında geri zekalı olan bir insan kalan ömrünü de geri zekalı olarak yaşar. çeksinler cezalarını. ben de 20 yaşındayım, bunların yaşındayken yaptığım en kötü şey nargile içmekti o kadar. tecavüzden embesilce bir mizah yapmadım.
devamını gör...
nickaltına yazılınca mutlu olan yazar
insan mutlu oluyor tabii ki ama bazı yazarlarımız bu durumu çok yanlış anlamış diye düşünüyorum.
insanlar sizin tanımlarınızı beğendiğinde, koşa koşa nickaltına:
"tanımlarımı seri beğenen yazar." yazınca o yazara jest yapmış olmuyorsunuz.
başkasının nickaltında bile ego mastürbasyonu yapılmaz ki.
çok görüyorum ve bence rahatsız edici bir durum.
insanlar sizin tanımlarınızı beğendiğinde, koşa koşa nickaltına:
"tanımlarımı seri beğenen yazar." yazınca o yazara jest yapmış olmuyorsunuz.
başkasının nickaltında bile ego mastürbasyonu yapılmaz ki.
çok görüyorum ve bence rahatsız edici bir durum.
devamını gör...
dışarıdan soğuk görünen insan
soğuk değil o aslında, normal olandır,
bizde insanlar dikkat ettiyseniz ya sinirli, ya laubali, ikisinin arasını pek göremezsiniz, ciddi olmayı soğukluk zannediyorlar.
bizde insanlar dikkat ettiyseniz ya sinirli, ya laubali, ikisinin arasını pek göremezsiniz, ciddi olmayı soğukluk zannediyorlar.
devamını gör...
tek tabloda 112 atasözü: pieter bruegel
hollandalı ressam pieter bruegel'in 1559 yılında 112 flemenkçe atasözü ve deyimi resmettiği 'mavi pelerin' tablosu ilk bakıldığında oldukça karmaşık görünse de aslında bütünlüğü bozan bir aykırılıkta söz konusu değildir. resmettiği bazı atasözlerinin günümüzde karşılıkları olsa da bazılarının günümüzde tam bir karşılığı olduğunu söyleyemeyiz. resmi biraz incelediğinizde 'büyük balık küçük balığı yutar.', ' akıntıya karşı yüzmek' gibi deyimleri farkedebilirsiniz. bunun dışında:
-kocasına mavi pelerin giydirmek: kocasını aldatmak. bizdeki 'boynuzlamak gibi'
-şeytana mum atmak: her gördüğünü pohpohlayarak arkadaş edinmeye çalışmak.
-arkası tutuşmak: bizdeki 'götü tutuşmak'
-dana boğulduktan sonra kuyuyu kapatmak: iş işten geçtikten sonra önlem almaya çalışmak
gibi daha birçok atasözünü de resmi incelediğinizde görebilirsiniz. merak edenler için linki de bırakıyorum.
buradan
-kocasına mavi pelerin giydirmek: kocasını aldatmak. bizdeki 'boynuzlamak gibi'
-şeytana mum atmak: her gördüğünü pohpohlayarak arkadaş edinmeye çalışmak.
-arkası tutuşmak: bizdeki 'götü tutuşmak'
-dana boğulduktan sonra kuyuyu kapatmak: iş işten geçtikten sonra önlem almaya çalışmak
gibi daha birçok atasözünü de resmi incelediğinizde görebilirsiniz. merak edenler için linki de bırakıyorum.
buradan
devamını gör...
normal sözlük eyluling röportajındaki yorumlar
yine kılıçlar bana bilenmiş.
yazıklar olsun size bee.
çok yakında kafa’da röportaj verip allahın izniyle şeytan imajımı tazelicem.
yeni yıla nasrettin hoca gibi giriş yapmayı planlıyorum.
yazıklar olsun size bee.
çok yakında kafa’da röportaj verip allahın izniyle şeytan imajımı tazelicem.
yeni yıla nasrettin hoca gibi giriş yapmayı planlıyorum.
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
12 yaşlarındayken teyzemin doğum günü için pasta yapmak istedim. evde de kimse yoktu akşam geleceklerdi. internetten tarife göre malzemeleri koydum fırına verdim ama hamur o kadar çoktu ki kekin üstü pişmişti sadece. sonra o keki çöpte görünce kızmasınlar diye poşete koyup elbise dolabının üstüne koydum, sonra çöpe atarım diye. marketten hazır kek alıp pasta yaptım(çok bir şeye benzememişti) sonra o pişmeyen keki aylarca unutmuşum. bir gün abim elbise dolabının üstünde bir şey ararken tesadüfen keki bulmuş. kokuşmuş çürümüş tabi. annemle gülüp çöpe atmışlar. hala gülerler buna.
devamını gör...
normal sözlük - yedikule hayvan barınağı yardım kampanyası
yine yeniden muthis bir yardim kampanyasi daha...sozlugumuzun en en sevdigim yani da bu sanirim. sadece iki yazip cizmeden ote bir de bir seylere el uzatma gibi bir gayemiz var. bu seyler de cocuklar ve hayvanlar olunca ozellikle,insanin sol yanini eksta bir celp etmiyor degil hani. bu arada "uykusuzkahvem" bu yardimlarda emegin oldukca buyuk iyi ki varsin.
devamını gör...
okuyana ilaç olacak sözler
“kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür
gümbür bir telaş
gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne
güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!”
ataol behramoğlu
gümbür bir telaş
gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne
güzel, düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!”
ataol behramoğlu
devamını gör...
tanımını beğendiğin yazarın beğenileriyle geri dönmesi
yok artık okumadığım tanımı asla beğenmem merak etmeyin. bazen bir yazarın bir tanımını beğeniyorum sonra profiline girip çok hoşuma giden tanımlarını beğeniyorum yalnız bunu karşılık bekleyerek yapmıyorum beğendiğim için sadece.
devamını gör...
bilim bir gün tanrının varlığını somut olarak ispatlarsa olabilecek şeyler
büyük g.. oluruz.
devamını gör...
türkiye'de öğrenci olmak
boşa kürek çekmektir.
devamını gör...
pardon
türk tiyatro sinema ve televizyon sanatçısı ferhan şensoy'un harikalarından biri. alt metindeki mesajların çok iyi verildiğini düşündüğüm film. eğer daha önce ferhan şensoyun ürettiği hiç bir şeyi okumamış veya izlememişseniz bu filmden sonra buna çok pişman olacağınıza garanti veriyorum. bu filmden sonra kendisini daha da yakından tanımak isteyeceksiniz.
devamını gör...
türkiye'den seri katil çıkmaması
devamını gör...
ruh adam
hüseyin nihal atsız’ın ince ama dev romanıdır. ideolojik olarak yazara ve dolayısı ile bu esere önyargılı yaklaşanlar olacaktır. önyargılarını yıkıp okuyan türk edebiyat tarihinin en iyi psikolojik romanlarından birini okumuş olmanın hazzını duyacak, belki 2. kez okuyacak yada başucu kitabı yapacaktır. önyargılı olanlar ise okumadığı halde nihal atsız gibi dev bir yazara burun kıvıracaktır.
ayrıca romanda öyle güzel diyaloglar, öyle ince düşünce, fikir ve sözler yer almaktadır ki insan ezberlemek ister, arada aklına geldikçe açar okur.
selim pusat, güntülü, leyla mutlak gibi karakterlerin arasında, çevremde ki okurlardan gözlemlediğim kadarıyla geri planda kalan bir karakter var ki beni esas etkileyen karakter odur. ayşe pusat. yanımda öyle güçlü duracak bir kadın olduğunu düşünürüm de, ah ulan iradesiz selim derim, sen adam mısın diye kızarım.
+ niçin severiz güntülü.
- sevginin niçini olmaz ki efendim... düşünsem makul bir sebep bulabilirim. fakat bu hakiki sebep olmaz. çünkü biz önce severiz. sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. bu da hodbinliğimizden doğar.
ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar.
insanlar, babalarıyla analarının dağ gibi ümitleriyle dünyaya geldikten sonra denizler gibi ümitsizlikler içinde boğularak kaybolup gidiyorlardı.
-bazen bir sevgili için her şey bırakılır yüzbaşım.
insan bir öfke anında arkadaşını; bir buhran dakikasında kendini öldürebildiği gibi, aşk denen hastalığın şiddetlendiği bir sırada da istikbalini, halini, mazisini, her şeyini feda edebilir.
pusat doktora istihkarla baktı:
+bunları iradesiz, karaktersiz ve zayıf adamlar yapar.
doktor büsbütün hüzünlenen bakışlarını pencereden ta uzaklara çevirerek cevap verdi:
-en kuvvetli insanların da zayıf anları olur
bana insanlardan mı bahsediyorsun? insanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir.
tiyatro bitti, beklemeye lüzum görmüyorum.
roman kısmen hüseyin nihal atsız’ın otobiyografisidir. baş kahramanımız yzb.selim pusat en iyi subayların krallık rejimlerinde yetiştiğini savunması nedeniyle kralcılıkla suçlanarak ordudan atılmış bir subaydır.(romanda tarih geçmez ancak anlatılan yıllar tahminimce 1940 lardır.) selim pusat’ın babası ve dedesi de subaydır.
hüseyin nihal atsız tıbbiyeden arap kökenli olduğu için bir teğmene selam vermemesi nedeniyle atılmış bir subay namzetidir. onun da babası ve dedesi subaydır.
ayrıca romanda öyle güzel diyaloglar, öyle ince düşünce, fikir ve sözler yer almaktadır ki insan ezberlemek ister, arada aklına geldikçe açar okur.
selim pusat, güntülü, leyla mutlak gibi karakterlerin arasında, çevremde ki okurlardan gözlemlediğim kadarıyla geri planda kalan bir karakter var ki beni esas etkileyen karakter odur. ayşe pusat. yanımda öyle güçlü duracak bir kadın olduğunu düşünürüm de, ah ulan iradesiz selim derim, sen adam mısın diye kızarım.
+ niçin severiz güntülü.
- sevginin niçini olmaz ki efendim... düşünsem makul bir sebep bulabilirim. fakat bu hakiki sebep olmaz. çünkü biz önce severiz. sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. bu da hodbinliğimizden doğar.
ummadık yerden gelen iyilik ve nezaket insanları daha çok sarar ve sarsar.
insanlar, babalarıyla analarının dağ gibi ümitleriyle dünyaya geldikten sonra denizler gibi ümitsizlikler içinde boğularak kaybolup gidiyorlardı.
-bazen bir sevgili için her şey bırakılır yüzbaşım.
insan bir öfke anında arkadaşını; bir buhran dakikasında kendini öldürebildiği gibi, aşk denen hastalığın şiddetlendiği bir sırada da istikbalini, halini, mazisini, her şeyini feda edebilir.
pusat doktora istihkarla baktı:
+bunları iradesiz, karaktersiz ve zayıf adamlar yapar.
doktor büsbütün hüzünlenen bakışlarını pencereden ta uzaklara çevirerek cevap verdi:
-en kuvvetli insanların da zayıf anları olur
bana insanlardan mı bahsediyorsun? insanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir.
tiyatro bitti, beklemeye lüzum görmüyorum.
roman kısmen hüseyin nihal atsız’ın otobiyografisidir. baş kahramanımız yzb.selim pusat en iyi subayların krallık rejimlerinde yetiştiğini savunması nedeniyle kralcılıkla suçlanarak ordudan atılmış bir subaydır.(romanda tarih geçmez ancak anlatılan yıllar tahminimce 1940 lardır.) selim pusat’ın babası ve dedesi de subaydır.
hüseyin nihal atsız tıbbiyeden arap kökenli olduğu için bir teğmene selam vermemesi nedeniyle atılmış bir subay namzetidir. onun da babası ve dedesi subaydır.
devamını gör...
şarabın yanında iyi giden şeyler
peynir tabağı.
devamını gör...
sinir bozan şeyler
attığın önemli bir mesajın sadece görüldü olması. hayır işin varsa isim var de. niye görüldü atıyorsun? dostlar yazarken bile sinir katsayım arttı. yapman guzum.
devamını gör...
birlikteliklerde eğitim denkliği
eskiden çok problem olmayan ama artık yan daireye bile açılan üniversiteler yüzünden herkesin kendisini üniversite mezunu saydığı bir ülkede normal gelen eylem.
peki bayrampaşa'da bulunan nişantaşı üniversitesi’nde okuyan bir insanla odtü'de okuyan insanı aynı kefeye koymak mümkün mü bilmiyorum.
(bkz: dağdaki çobanla benim oyum bir mi?)
peki bayrampaşa'da bulunan nişantaşı üniversitesi’nde okuyan bir insanla odtü'de okuyan insanı aynı kefeye koymak mümkün mü bilmiyorum.
(bkz: dağdaki çobanla benim oyum bir mi?)
devamını gör...
ateistlerin zeka seviyesi
birçok araştırmanın sonucuna göre dindarlardan yüksek olandır.
genellikle sağduyu ile yazılıp çizilmiş başlıkta ancak bir bilişsel psikolog olarak tartışmalı bir bulguyla ortalığı karıştırmazsam olmaz diye düşündüm.
öncelikle bilimsel olarak zeka'dan bahsedeceksek zekanın işevuruk/operasyonel tanımını yapmakla başlamak gerekiyor. eğer zekanın iq testinden alınan puan ile ölçüldüğünü varsayarsak, bir örnek üzerinden bu konuyu inceleyebiliriz. şu çalışmanın sonuçları oldukça dikkat çekici.
137 ülkeden alınan veri üzerinden yapılan bu korelasyonel* çalışmada tanrıya inanmamak ile ulusal iq puanları arasında .60 düzeyinde pozitif yönde bir korelasyon bulunmuş. yani bir ülkede inanmayanların sayısının fazla olması o ülkenin ulusal iq puanına olumlu yansımış. korelasyon katsayısı .60 ise hiç yadırganacak bir katsayı değil.
elbette birçok kısıtlılığı olan bir çalışma olduğu notunu düşerek genel bir fikir sahibi olmak için işe yaradığını düşündüğümü söyleyerek de bitireyim.
genellikle sağduyu ile yazılıp çizilmiş başlıkta ancak bir bilişsel psikolog olarak tartışmalı bir bulguyla ortalığı karıştırmazsam olmaz diye düşündüm.
öncelikle bilimsel olarak zeka'dan bahsedeceksek zekanın işevuruk/operasyonel tanımını yapmakla başlamak gerekiyor. eğer zekanın iq testinden alınan puan ile ölçüldüğünü varsayarsak, bir örnek üzerinden bu konuyu inceleyebiliriz. şu çalışmanın sonuçları oldukça dikkat çekici.
137 ülkeden alınan veri üzerinden yapılan bu korelasyonel* çalışmada tanrıya inanmamak ile ulusal iq puanları arasında .60 düzeyinde pozitif yönde bir korelasyon bulunmuş. yani bir ülkede inanmayanların sayısının fazla olması o ülkenin ulusal iq puanına olumlu yansımış. korelasyon katsayısı .60 ise hiç yadırganacak bir katsayı değil.
elbette birçok kısıtlılığı olan bir çalışma olduğu notunu düşerek genel bir fikir sahibi olmak için işe yaradığını düşündüğümü söyleyerek de bitireyim.
devamını gör...
karma puanlarla bahis oynama hayali
nice sözlük ocağını söndürecek bir aktivite isteği.
millet burada tanışıyor, yuva kuruyor. rulette mi yesinler çoluğun çocuğun rızkını? olur şey değil!..
millet burada tanışıyor, yuva kuruyor. rulette mi yesinler çoluğun çocuğun rızkını? olur şey değil!..
devamını gör...