özlemek
yüreğinin atışı kaf dağının ardında olsa da duyabilmektir özlemek. sesi kulağındaysa, gül cemali gözünün önündeyse, rüyalarını aydınlatıyorsa özlemek yüreği fethetmiştir.
özlemek bir umuttur, umutlar yaşatır, umutlar tebessüm ettirir.
özlemek bir umuttur, umutlar yaşatır, umutlar tebessüm ettirir.
devamını gör...
yarı cahil insan
tamamen cahil insandan daha tehlikelidir. her şeyi bildiğini sanar ancak hangi kaynaktan araştırdığına veya öğrendiği bilginin doğruluğuna dikkat etmez.
cahil insandan çok daha fazla teknolojiyle ilgilidir ve bunu sadece kendisi için kullanır. genelde de kullandığı programların çoğunluğu kaçaktır. lisanslı program kullanmazlar.
bildiği bir bilgiyi tabiri caizse ölümüne doğru kabul eder ve konuya mualif birisinin düşüncesini şiddete başvurabilecek derecede reddeder.
cahil insandan çok daha fazla teknolojiyle ilgilidir ve bunu sadece kendisi için kullanır. genelde de kullandığı programların çoğunluğu kaçaktır. lisanslı program kullanmazlar.
bildiği bir bilgiyi tabiri caizse ölümüne doğru kabul eder ve konuya mualif birisinin düşüncesini şiddete başvurabilecek derecede reddeder.
devamını gör...
izin kağıdı
derse geç kalanları müdür ya da müdür yardımcısı ile muhattap etmek için aldırılan belgedir.
devamını gör...
lavanta kokulu köy
yazın ısparta'nın merkez nüfusundan daha kalabalık olan yer.
fotoğraflarda gözüktüğü kadar mor olmasa da bahçeye girdiğiniz an hissedilen lavanta kokusu çok hoş. giderken mutlaka canlı renkli veya beyaz kıyafet tercih edin. ayrıca üstünüzü değiştirmek isterseniz köylülerin yaptığı giyinme kabinleri de var. bir de fotoğraf çekilirken arılara dikkat.
fotoğraflarda gözüktüğü kadar mor olmasa da bahçeye girdiğiniz an hissedilen lavanta kokusu çok hoş. giderken mutlaka canlı renkli veya beyaz kıyafet tercih edin. ayrıca üstünüzü değiştirmek isterseniz köylülerin yaptığı giyinme kabinleri de var. bir de fotoğraf çekilirken arılara dikkat.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
cıssz dızzz noluyor nefes sesleri falan. sısısısı
devamını gör...
sevildiğini bilmek
en güzel duygudur.
tarifi de yoktur.*
tarifi de yoktur.*
devamını gör...
zemin hazırlamak
yapılmak istenen herhangi bir iş için altyapı oluşturmak anlamında kullanılan bir deyim.
örnek verecek olursak eğer: 1980 darbesinden önce yapılan birçok suikast, eylem vb. şeyler bu darbeye zemin hazırlamak için yapılmıştı.
örnek verecek olursak eğer: 1980 darbesinden önce yapılan birçok suikast, eylem vb. şeyler bu darbeye zemin hazırlamak için yapılmıştı.
devamını gör...
asla yapamam dediğiniz meslekler
defalarca kez tecrübe edilerek diyorumki. asla demeyin, zira gün gelir alternatifiniz olmaz, sonra dönüp kendinize şöyle dersiniz! ben bunu nasıl yaptım?.
devamını gör...
dil bilincine sahip olmak
montaigne'in dil bilinci hakkındaki şu kanaati altın değerindedir:
"sözün akışını bozup güzel cümleler aramaktansa güzel cümleleri bozup sözümün akışına uydurmayı daha doğru bulurum. biz sözün ardından koşmamalıyız, söz bizim ardımızdan koşmalı, işimize yaramalı. söylediğimiz şeyler sözlerimizi almalı ve dinleyenin kafasını öyle doldurmalı ki artık kelimeleri unutamasın. ister kâğıt üstünde olsun ister ağızdan; benim sevdiğim konuşma düpedüz, içten gelen, lezzetli, şiirli, sıkı ve kısa kesen bir konuşmadır. güç olsun, zararı yok; ama sıkıcı olmasın; süsten, özentiden kaçsın, düzensiz, gelişigüzel ve korkmadan yürüsün. dinleyen, her yediği lokmayı tadına vararak yesin. konuşma, sueton’un, julius, caesar’ın konuşması için dediği gibi, askerce olsun; ama ukalaca, avukatça, vaizce olmasın.
söylev sanatı, insanı söyleyeceğinden uzaklaştırıp kendi yoluna çeker. gösterişin herkesten başka türlü giyinmek, gülünç kılıklara girmek nasıl pısırıklık, korkaklıksa; konuşmada bilinmedik kelimeler, duyulmadık cümleler aramak da bir okullu çocuk çabasıdır. ah, keşke paris’te sebze çarşısında kullanılan kelimelerle konuşabilsem!"
dil sürekli gelişen bir yapıdır ve temel özelliklerini koruyarak gelişir. bir takım dil uzmanları dili korumak için kurallar koymak ve yasaklar getirmek gerektiğine inanırlar. onlar okullarda edindikleri tartışma götürür bilgilerin ve nedense hiç eskimeyen yazım kılavuzlarının verdiği güvenceyle dili düzeltmeye kalkarlar. koymak istedikleri ya da savundukları kurallar genelde dilin mantığına aykırıdır. bütün bu çabalar dile iyilik de kötülük de getirmez: dil bildiğini okur.
dil toplumun duygusal ve düşünsel özelliklerine göre oluşur, sürekli dönüşen yaşam koşullarına göre kendini her an yeniden kurar. bir başka deyişle dili sürekli olarak halkın kendisi yaratır. dili yaratanlar (tıpkı yukarıda montaigne'nin pazarcı esnafından bahsettiği gibi) simitçiler, börekçiler, ayakkabıcılar, eskiciler, nineler, dedeler, çocuklardır. bunlar genelde dilin ne olup ne olmadığını düşünme gereği duymayan kimselerdir. toplumsal ve iktisadi dönüşümlere uygun olarak dilde ortaya çıkan yeniliklerde büyük payları olduğunu düşünmezler. onların yaratıcılıkları gündelik yaşamın gereklerinden kaynaklanır. anadilin güzellikleri, özellikle o güzelliklerin pırıl pırıl yansıdığı deyimler, söyleyişler, eğretilemeler ve daha birçok şey, halkın eşsiz zekâsının ürünüdür. anadilde bir ulusun kültürü yansır: anadil kültürün yuvasıdır. bu yuvada kendini yeterince yetiştirmeyen kişi, toplumun ve daha ötede insanlığın değerlerine ulaşamaz. anadilinin anlamını yeterince kavramamış kimselerin kültür planında, bilimde, felsefede, sanatta etkin ve verimli çabalar ortaya koymaları, kalıcı ürünler vermeleri olası değildir.
halkın yarattığı dil bir yanıyla bir hammaddedir. bu hammaddeyi üst düzey kültür adamları işlerler inceltilirler ve geliştirirler. tabanda dilin ve kültürün temelini kuran insanlar varsa tavanda da bu dili ve kültürü yetkinleştirecek bilgeler olacaktır. tabanda kendiliğinden ve tavanda özenle yaratılmakta olan dili toplumun dil konusunda duyarlı görünen ama dil bilinci taşımayan belli bir kesimi kötü kullanır. dili kötü kullananların başında kendilerini dil uzmanı sananlar vardır. birilerinin kötü kullanması dile zarar vermez, ona belli koşullarda yeni anlatım olanakları bile katabilir. kısacası dili bozmaya kimsenin gücü yetmez.
batı’da ulusların ortaya çıkması ve ulusal dillerin gelişmesi genelde xvıı. yüzyılı önceleyen birkaç yüzyılda oldu. xvıı. yüzyılda artık uluslar ve ulusal diller vardı. bizde bu dönüşüm üç yüzyıl sonra yani xx. yüzyılda gerçekleşti. ulusal diller gelişirken çok karmaşık görünümler ortaya koydular. dili zapturapt altına almak gerekmez miydi? dilin denetlenmesinden yana olanlar dilden sorumlu yarı resmi kurumlar tasarladılar ve bazen de kurdular. örneğin fransa’da ulusal dil çeşitli lehçelerin bir araya gelmesiyle oluşuyor ve içinden çıkılmaz görünen bir yapı gösteriyordu. dilin oturması için üst düzeyde çaba gösterenlerin başında saray şairi malherbe vardır. fransız dilinin ona ve benzerlerine çok şey borçlu olduğu bilinir. ancak devlet bu işe el atmakta gecikmemiştir: dilin doğal yoldan kendini arındırmasını beklemektense tepeden inme kararlarla dili düzenlemek daha doğru olacağı kanaatine varmıştır. kardinal richelieu’nün buyruğuyla 1635’te kurulan fransız akademisi dili arındırıyorum derken dondurmuştur. devlet gölge etmeseydi belki fransız dili daha erken ve daha sağlıklı gelişecekti.
sorun alaylı dilcilerin sandığı gibi hangi harfleri büyük yazalım ya da nereye virgül koyalım ya da iki nokta ayıp oluyor onun yerine noktalı virgül kullanalım sorunu değildir. bu, dili eğilip bükülür ve üstünde gönül rahatlığıyla oynanabilir bir madde gibi görme rahatlığını ele alalım demek değildir. ancak öncelikle dili sevmek ve dilin tadına varmak gerekir. dil bilincine ulaşmadan dilci oyunu oynamak insanı gülünç eder. dil, her koşulda halk tarafından yeniden yaratılmaktadır. bir başka deyişle yaşam geliştikçe dil de gelişir. bunu anlayalım ve kabul edelim.
"sözün akışını bozup güzel cümleler aramaktansa güzel cümleleri bozup sözümün akışına uydurmayı daha doğru bulurum. biz sözün ardından koşmamalıyız, söz bizim ardımızdan koşmalı, işimize yaramalı. söylediğimiz şeyler sözlerimizi almalı ve dinleyenin kafasını öyle doldurmalı ki artık kelimeleri unutamasın. ister kâğıt üstünde olsun ister ağızdan; benim sevdiğim konuşma düpedüz, içten gelen, lezzetli, şiirli, sıkı ve kısa kesen bir konuşmadır. güç olsun, zararı yok; ama sıkıcı olmasın; süsten, özentiden kaçsın, düzensiz, gelişigüzel ve korkmadan yürüsün. dinleyen, her yediği lokmayı tadına vararak yesin. konuşma, sueton’un, julius, caesar’ın konuşması için dediği gibi, askerce olsun; ama ukalaca, avukatça, vaizce olmasın.
söylev sanatı, insanı söyleyeceğinden uzaklaştırıp kendi yoluna çeker. gösterişin herkesten başka türlü giyinmek, gülünç kılıklara girmek nasıl pısırıklık, korkaklıksa; konuşmada bilinmedik kelimeler, duyulmadık cümleler aramak da bir okullu çocuk çabasıdır. ah, keşke paris’te sebze çarşısında kullanılan kelimelerle konuşabilsem!"
dil sürekli gelişen bir yapıdır ve temel özelliklerini koruyarak gelişir. bir takım dil uzmanları dili korumak için kurallar koymak ve yasaklar getirmek gerektiğine inanırlar. onlar okullarda edindikleri tartışma götürür bilgilerin ve nedense hiç eskimeyen yazım kılavuzlarının verdiği güvenceyle dili düzeltmeye kalkarlar. koymak istedikleri ya da savundukları kurallar genelde dilin mantığına aykırıdır. bütün bu çabalar dile iyilik de kötülük de getirmez: dil bildiğini okur.
dil toplumun duygusal ve düşünsel özelliklerine göre oluşur, sürekli dönüşen yaşam koşullarına göre kendini her an yeniden kurar. bir başka deyişle dili sürekli olarak halkın kendisi yaratır. dili yaratanlar (tıpkı yukarıda montaigne'nin pazarcı esnafından bahsettiği gibi) simitçiler, börekçiler, ayakkabıcılar, eskiciler, nineler, dedeler, çocuklardır. bunlar genelde dilin ne olup ne olmadığını düşünme gereği duymayan kimselerdir. toplumsal ve iktisadi dönüşümlere uygun olarak dilde ortaya çıkan yeniliklerde büyük payları olduğunu düşünmezler. onların yaratıcılıkları gündelik yaşamın gereklerinden kaynaklanır. anadilin güzellikleri, özellikle o güzelliklerin pırıl pırıl yansıdığı deyimler, söyleyişler, eğretilemeler ve daha birçok şey, halkın eşsiz zekâsının ürünüdür. anadilde bir ulusun kültürü yansır: anadil kültürün yuvasıdır. bu yuvada kendini yeterince yetiştirmeyen kişi, toplumun ve daha ötede insanlığın değerlerine ulaşamaz. anadilinin anlamını yeterince kavramamış kimselerin kültür planında, bilimde, felsefede, sanatta etkin ve verimli çabalar ortaya koymaları, kalıcı ürünler vermeleri olası değildir.
halkın yarattığı dil bir yanıyla bir hammaddedir. bu hammaddeyi üst düzey kültür adamları işlerler inceltilirler ve geliştirirler. tabanda dilin ve kültürün temelini kuran insanlar varsa tavanda da bu dili ve kültürü yetkinleştirecek bilgeler olacaktır. tabanda kendiliğinden ve tavanda özenle yaratılmakta olan dili toplumun dil konusunda duyarlı görünen ama dil bilinci taşımayan belli bir kesimi kötü kullanır. dili kötü kullananların başında kendilerini dil uzmanı sananlar vardır. birilerinin kötü kullanması dile zarar vermez, ona belli koşullarda yeni anlatım olanakları bile katabilir. kısacası dili bozmaya kimsenin gücü yetmez.
batı’da ulusların ortaya çıkması ve ulusal dillerin gelişmesi genelde xvıı. yüzyılı önceleyen birkaç yüzyılda oldu. xvıı. yüzyılda artık uluslar ve ulusal diller vardı. bizde bu dönüşüm üç yüzyıl sonra yani xx. yüzyılda gerçekleşti. ulusal diller gelişirken çok karmaşık görünümler ortaya koydular. dili zapturapt altına almak gerekmez miydi? dilin denetlenmesinden yana olanlar dilden sorumlu yarı resmi kurumlar tasarladılar ve bazen de kurdular. örneğin fransa’da ulusal dil çeşitli lehçelerin bir araya gelmesiyle oluşuyor ve içinden çıkılmaz görünen bir yapı gösteriyordu. dilin oturması için üst düzeyde çaba gösterenlerin başında saray şairi malherbe vardır. fransız dilinin ona ve benzerlerine çok şey borçlu olduğu bilinir. ancak devlet bu işe el atmakta gecikmemiştir: dilin doğal yoldan kendini arındırmasını beklemektense tepeden inme kararlarla dili düzenlemek daha doğru olacağı kanaatine varmıştır. kardinal richelieu’nün buyruğuyla 1635’te kurulan fransız akademisi dili arındırıyorum derken dondurmuştur. devlet gölge etmeseydi belki fransız dili daha erken ve daha sağlıklı gelişecekti.
sorun alaylı dilcilerin sandığı gibi hangi harfleri büyük yazalım ya da nereye virgül koyalım ya da iki nokta ayıp oluyor onun yerine noktalı virgül kullanalım sorunu değildir. bu, dili eğilip bükülür ve üstünde gönül rahatlığıyla oynanabilir bir madde gibi görme rahatlığını ele alalım demek değildir. ancak öncelikle dili sevmek ve dilin tadına varmak gerekir. dil bilincine ulaşmadan dilci oyunu oynamak insanı gülünç eder. dil, her koşulda halk tarafından yeniden yaratılmaktadır. bir başka deyişle yaşam geliştikçe dil de gelişir. bunu anlayalım ve kabul edelim.
devamını gör...
naçizane
na-çiz-ane:
na: olumsuzluk eki
çiz: şey
âne: zarflaştırma, durumlaştırma.
örnek:
şah-ane: şah'a ait, şahınmış gibi.
naçizane: hiçbir şey olmayarak
sıfat kullanım örneği:
size naçiz bir tavsiyem var
zarf kullanım örneği:
bir tavsiye vereceğim, naçizane
na: olumsuzluk eki
çiz: şey
âne: zarflaştırma, durumlaştırma.
örnek:
şah-ane: şah'a ait, şahınmış gibi.
naçizane: hiçbir şey olmayarak
sıfat kullanım örneği:
size naçiz bir tavsiyem var
zarf kullanım örneği:
bir tavsiye vereceğim, naçizane
devamını gör...
yazarların sözlük mağazasından ilk alışverişleri
kişisel ileti 500 karma puan olmuş, kişisel ileti yazılmaz bu devirde diyerek 10 sene sonrasına bir yatırım yapayım ben şimdiden.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
yanlış anlama olmasın diye geri geldim
yengeniz buradan değil onu ithal ettim
gerçi uyduruk çin malı gibi çıktı sanki
yav ben bugün nasıl o tongaya geldim?*
yengeniz buradan değil onu ithal ettim
gerçi uyduruk çin malı gibi çıktı sanki
yav ben bugün nasıl o tongaya geldim?*
devamını gör...
geldikleri gibi giderler
mustafa kemal atatürk'ün tarihe kazınan sözü.
''gecenin en karanlık anı şafağa en yakın andır'' elbette bunlar da g i d e c e k !
''gecenin en karanlık anı şafağa en yakın andır'' elbette bunlar da g i d e c e k !
devamını gör...
fransa'da gençlere kültür harcamaları için 300 euro ödenmesi
fransa'da kademeli normalleşme adımlarının bir parçası olarak 18 yaşındaki gençlere sinema, müze, konser gibi etkinlikler için 300 euro yüklü bir kültür kartı verilecek olması.
sınırlı sayıda kapasiteyle faaliyet gösterme zorunluluğu devam ederken fransa cumhurbaşkanı emmanuel macron, sosyal medya hesabından gençlere bir duyuru yaptı.
macron’un duyurusuna göre 18 yaşındaki gençlere sinema, müze, konser gibi etkinlikler için bir kültür kartı verilecek. macron, 300 euro yükleneceğini duyurduğu kart için "nasıl isterseniz harcayabilirsiniz" dedi.
kaynak: bundle.app/JGBbW8Qu
sınırlı sayıda kapasiteyle faaliyet gösterme zorunluluğu devam ederken fransa cumhurbaşkanı emmanuel macron, sosyal medya hesabından gençlere bir duyuru yaptı.
macron’un duyurusuna göre 18 yaşındaki gençlere sinema, müze, konser gibi etkinlikler için bir kültür kartı verilecek. macron, 300 euro yükleneceğini duyurduğu kart için "nasıl isterseniz harcayabilirsiniz" dedi.
kaynak: bundle.app/JGBbW8Qu
devamını gör...
dinlenme tesisi soğuğu
şehirlerarası otobüs yolculuğu sırasında dinlenme tesislerinde verilen molada hissedilen soğukluk çok kötüdür. sanki fırtınalar kopar orada.
devamını gör...
portakal hamamı radyo yayını
zorunlu verilen aralardan sonra suyu yeniden ısıtıyoruz sevgili yazarlarımız. hem de öyle bir ısıtıyoruz ki konuklarımızın geçmiş yayınlardan yola çıkıp kolay olacağı hayallerini buhar edecek kadar çok (u:keh keh). gerçiii konuklarımız da öyle kişiler ki alttan alta korkmuyor da değilim, onlar bizi terletecek diye... olmaz umarım öyle bi şey*.
yeni sorular, sürpriz konuklar, özenle seçilmiş şarkılar ve daha nicesi için bu akşam saatler 8'i gösterdiğinde her birinizi sözlük radyosu'na bekliyoruz!
çokomelli not:
| “xxx mahlaslı yazarımızı kesinlikle davet edin”
| “beni de çekin hele şu sorguya”
| “bakın şu soru efsane olur, mutlaka sorun” dediğiniz gibi durumlar olursa ister bu başlık altında ya da bana ya da merdümgirizbirdeli’ye ya da nadir’e yazabilirsiniz. hepimiz de her türlü öneri ve görüşlerinize açığız.

| sözlük radyosu için tıklamanızı reca ettim
| instagram adresimiz için tıklamanızı reca ediyorum
| twitter adresimiz için tıklamanızı reca edeceğim
yeni sorular, sürpriz konuklar, özenle seçilmiş şarkılar ve daha nicesi için bu akşam saatler 8'i gösterdiğinde her birinizi sözlük radyosu'na bekliyoruz!
çokomelli not:
| “xxx mahlaslı yazarımızı kesinlikle davet edin”
| “beni de çekin hele şu sorguya”
| “bakın şu soru efsane olur, mutlaka sorun” dediğiniz gibi durumlar olursa ister bu başlık altında ya da bana ya da merdümgirizbirdeli’ye ya da nadir’e yazabilirsiniz. hepimiz de her türlü öneri ve görüşlerinize açığız.

| sözlük radyosu için tıklamanızı reca ettim
| instagram adresimiz için tıklamanızı reca ediyorum
| twitter adresimiz için tıklamanızı reca edeceğim
devamını gör...
nickaltı yalakalığı
vallahi pes dediğim başlık. kadın yazar olur takipçisi fazla diye kadın olduğu için dersiniz ¿ *
tanımları güzel olan bir yazar için hem desteklemek hem de fark edildiğini belirtmek maksadıyla nickaltı yazarız buna da yalakalık gibi çok sakil bir yakıştırma yaparsınız. * arkadaşlar siz iyisiniz mi ¿¡ nedir bu her şeyi anlamlandırma çabası veya bana değil neden o'na çirkinleşmeleri?
ve elbette ben ve yazar arkadaşlarım özgürdür. isteyen yazar, istemeyen yazmaz. bununla ilgili kimse kimseye izahat vermek zorunda değildir.
tanımları güzel olan bir yazar için hem desteklemek hem de fark edildiğini belirtmek maksadıyla nickaltı yazarız buna da yalakalık gibi çok sakil bir yakıştırma yaparsınız. * arkadaşlar siz iyisiniz mi ¿¡ nedir bu her şeyi anlamlandırma çabası veya bana değil neden o'na çirkinleşmeleri?
ve elbette ben ve yazar arkadaşlarım özgürdür. isteyen yazar, istemeyen yazmaz. bununla ilgili kimse kimseye izahat vermek zorunda değildir.
devamını gör...
osiloskop
gerilim, frekans, faz farkı, akım gibi elektriksel değerleri ölçen alettir.
günümüzde bir çok teknik servisin severek kullandığı alettir.
günümüzde bir çok teknik servisin severek kullandığı alettir.
devamını gör...
hava tahminleri
kurak bir sonbahar ve kış başlangıcından sonra yağmurların ( artık ) başlaması umuduyla.
yeterli yağışları bir türlü alamıyoruz maalesef. ama modelleri incelediğimizde salı günü itibariyle yağışların batıdan başlayarak yurdumuzun tamamına yayılmasını bekliyoruz.
tabi konu yağış olunca son dakika sürprizleri de olabiliyor. bazen olumsuz bazen de olumlu manada gelişmeler olabiliyor.
şimdi vereceğim linkte 14 günlük toplam yağış ( mm cinsinden ) yağış tahmini haritasını göreceksiniz.
istanbul için konuşursak; salı günü başlayacak yağışların uzun vadede gün be gün etkili olacağını tahmin ediyorum.
ay ortasında ise hava ( belki ) kar sınırına gelebilir. ama vade çok uzun. bekleyip göreceğiz.
ara ara tahminlerimi atacağım. moderatör arkadaşlar başlığın ismini değiştirebilir.
sağlıcakla kalınız.
yeterli yağışları bir türlü alamıyoruz maalesef. ama modelleri incelediğimizde salı günü itibariyle yağışların batıdan başlayarak yurdumuzun tamamına yayılmasını bekliyoruz.
tabi konu yağış olunca son dakika sürprizleri de olabiliyor. bazen olumsuz bazen de olumlu manada gelişmeler olabiliyor.
şimdi vereceğim linkte 14 günlük toplam yağış ( mm cinsinden ) yağış tahmini haritasını göreceksiniz.
istanbul için konuşursak; salı günü başlayacak yağışların uzun vadede gün be gün etkili olacağını tahmin ediyorum.
ay ortasında ise hava ( belki ) kar sınırına gelebilir. ama vade çok uzun. bekleyip göreceğiz.
ara ara tahminlerimi atacağım. moderatör arkadaşlar başlığın ismini değiştirebilir.
sağlıcakla kalınız.
devamını gör...
