sevdiğim yazarlardandır, tanımlarını gördükçe elim artı butonuna gider, öyle de güzel yazar* yani.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ilkokul, ortaokul, lise ve kısmen üniversite hayatım boyunca bulunduğum durumdur. bazen acı verir, bazen diğerlerinden farklıymışsın gibi hissettirir.
devamını gör...

sene bilmem kaç. birkaç yıl olmuştur. akşam dokuz suları, bir yeni mesaj. salvador, diyor ötesine geçemiyoruz bir şeylerin, olmuyor, olmayacak, yapamıyoruz. bildirimlerden okuyorum, okey masasındayız, espriler kahkahalar, bir cuma ya da cumartesi akşamı, dert yok tasa yok. sol elim bir titredi, taşlar sayılar gözlerimin önünde anlaşılmaz şifrelere dönüştü, betim benzim attı. masada bir murattı rosso, göz göze geldik, abi yanayım allah kuran aşkına dedi. ilkin o gün duydum. sonuncusunu bir saat önce falan. sigarayla konuşuyorsanız yalnızsınızdır, sigara sizle konuşuyorsa bitmişsinizdir.
t:bir bitiklik alameti.
devamını gör...

(bkz: entry nick uyumu)

hypatia: eğer hypatia ve babası theon olmasaydı batlamyus, öklid ve diğer yunanlı matematikçilerin eserleri günümüze ulaşmayacaktı. kendisi ve babası batlamyus’un astronomi kitaplarını düzenlediler ve yorumladılar. pagan olması sebebiyle taşlanarak öldürüldü.

aspasia: platon, sokrates'in hitabeti aspasia'dan öğrendiğini belirtir. bu kadar önemli bir filozof olmasına rağmen fahişelikle itham edilmişti.

theano:“düşünmeyen bir kadın olmaktansa başıboş bir at olmak daha iyidir” sözünü söylemiş, bilinen ilk kadın filozoftur.

hipparkhia: eşiyle birlikte cinselliğin ayıp bir şey olmadığını ve sevginin gereği doğal bir şey olduğunu anlatmışlardır. eşiyle evlenebilmek için rahat bir hayatı bırkamış dönemin ünlü çiftlerinden birisi olup toplum dayatmalarını reddetmişlerdir.
devamını gör...

insanların kısa sürede birçok sevgili değiştirip üzerine bunu marifetmiş gibi anlatması onların yerine beni utandırmalarına sebep oluyor .
canım cicim aylarından sonra ayrılıp teselli beklemeleri peki .


--- alıntı ---

ustam ne zaman o senin bildiğin zaman
ne sevda gördüğün masallardaki
eskiden halı tezgahında dokunurdu aşklar
nakış nakış körpe kız ellerinde şarkı sözleri
mendillere yazılırdı isimler yüreklere kazılırdı gizlice
sevdalılar asil ve de yürekli
sevdalar kavgalar iki kişilik
oysa şimdi;
oysa şimdi çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde
meşru sevdalardan gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara
o günahkar gecelerden
ustam…
ustam beni herkes sevdaya asi sanır
oysa aşk beni nerde görse tanır

--- alıntı ---
devamını gör...

sevda şarkıları anlamına gelir.
devamını gör...

hayat ve aşk gibi kavramları gün içinde yan yana kullanmayan, herhangi bir yerde aşkını aramayan ben gibi antiromantikler için gülünçtür.

-aşkı ne lan?

-şey mi dostum...
devamını gör...

varoluşçu felsefenin kurucusu olarak görülen filozof. felsefesinde özgürlük ve kaygıyı beraber işlemiş bu konular üzerinden dönemimiz insanı üzerinde de önemli çıkarımlar da bulunmuştur.
şöyle ki kierkegaard'a göre insan benliğini yaptığı seçimlerle oluşturur yaptığı seçimlerin kendisi için iyi olmasını ister fakat birey yaptığı seçimlerin hayatına ne getireceğini ona ne katacağını kesin olarak bilemez önünde sonsuz bir olasılık zinciri vardır bu belirsizlikten dolayı bizim de kaygılarımız artar elimizde olan tek şey ise sonuçlar değil seçim yapmaktır.
bu düşüncelerinden yola çıkarak da toplumların geliştikçe bireylerin özgürlüğünün artacağını bu durumunda insanlarda anksiyeteyi arttıracağını öngörmüştür.
devamını gör...

65 yaşına kadar devlete vergi ver çalış uğraş didin, sonra da meczupun biri gelip oy kullanmasınlar desin
devamını gör...

habertürk yazarı fatih altaylı'nın bir arkadaşını ziyaret etmek amacıyla kullandığı güzergah olan kızıltoprak'tan kartal'a kadar uzanan sahil şeridini fotoğrafladığı ve mülteciler hakkında yeni yazısıdır.

en son latin istilasında görmüştü

kontrolsüz göçmen akınının toplum üzerindeki etkisi giderek artıyor.

bir yandan van’dan gelen afgan göçmen görüntülerini konuşurken, diğer yandan istanbul’daki felaketi gözlerimizle izliyoruz.

dahası göçmenler misafirlikten, yavuz hırsızlık moduna geçtiler bile.

türkiye'de hangi yasal hakla bulunduğunu bilmediğim bir afgan, sosyal medya hesabından türkiye'ye, türkler'e, türk kadınlarına hakaretler yağdırıyordu.

tipik bir "yüz verirsin deliye gelir sıçar halıya" durumu yani.

afganistan'dan karısını, kızını bırakıp kaçan bir "itten" ders alıyoruz anlayacağınız.

diğer yandan da istanbul istila altında bir şehir görüntüsünü giderek pekiştiriyor.

dün istanbul'un anadolu yakasında bir arkadaşıma gitmem gerekiyordu.

ve kızıltoprak’tan kartal’a kadar uzanan sahil yolunu kullandım.

yemin ediyorum türkiye’deyim, istanbul’dayım demeye bin şahit bile yetmezdi.

gözlerime inanamadım.

“burası bizim istanbulumuz mu?” dedim.

gözünüzle siz de görün diye fotoğraflar paylaşıyorum sizinle.

aynı fotoğrafları hatta beterlerini avrupa yakasındaki tüm sahillerde cankurtaran'dan başlayıp bakırköy'de, ataköy'de, yeşilköy'de, yeşilyurt'ta, florya'da çekebilirsiniz.

gördüğünüz yerler lazkiye değil, istanbul.

bunlar yine iyi görüntüler.

başka yerlerde bir felaketin eli kulağında.

iki günde iki taciz iddiası ve göçmenlere yönelik linç girişimi oldu.

resmi görüşü olarak göçmenleri savunan murat bardakçı dostuma sormak isterim.

“osmanlı zamanında böyle bir şey mümkün müydü? fatih sultan mehmet’ten başlayarak özellikle istanbul için devlet-i aliyye’nin bir iskan politikası var mıydı?

2 milyon suriyeli, hadi 2 milyonu geçtim 500 bin suriyeli osmanlı vatandaşı canları çekince kalkıp istanbul’a gelip yerleşebilir miydi?

hele ki imparatorluğun güçlü zamanlarında böyle bir şey mümkün müydü murat!

istanbul'u bitiren, perişan eden 13. yüzyıl'daki latin istilasından sonra istanbul'un böyle kontrolsüz bir istila gördüğünü hiç zannetmiyorum.

osmanlı'nın da buna izin vermeyeceğinden eminim.

ve siz de emin olun ki, istanbul’a ve osmanlı'nın mirasına sahip çıkmak zaten bizim olan ayasofya’yı ibadete açmakla olmuyor.

onların emaneti olan kentleri korumakla oluyor!

ve murat gayet iyi bilirsin ki, istanbul'u bitiren latin istilası idi.

bu istilanın sonu da öyle olmaz inşallah.

fotoğraflar ve yazının linki
devamını gör...

günümüzdeki en büyük psikolojik hastalıktır. yaşanan haksızlıklar, çalınan özgüvenler ve ihanetler insanların sevgiye, güvene, sadakatle olan inancını alıp götürmesini sebep oluyor.
devamını gör...

jean christophe grange tarafından 2004 yılında yayınlanmış polisiye-gerilim kitabı. kitabın arka tarafında yazan yazıyı kitap hakkında fikir sahibi olun diye alıntılıyorum.


güneydoğu asya’da, yengeç dönencesi ile ekvator çizgisi arasında bir yerlerde bir yol vardır.
siyah kanla çizilmiş bir yol.
korkunun ve ölümün hakim olduğu bir yol.
paris. ilk temas. kuala lumpur. hayat yolu. uçuşan ve çoğalan. sonsuzluğun işaretleri. kamboçya. bal ve fresk. tayland. arınma odası. dünyadan soyutlanmış bu mekanda neler olduğunu anlayacaksınız! bangkok. gerçeğin rengi aynı zamanda yalanın da rengi’dir!
ve paris. her şey sona ermedi, yeni başlıyor.
çabuk saklan, baba geliyor!


kitap kapağı:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şahsi fikrime gelirsek. okuduğum en iyi kitaplar lisetesinde ilk 10'a kesin girer. benim gibi bir psikopatın iç dünyasını şekillendiren kitaptır ayrıca. polisiye,bilimsel dayanaklar,olay örgüsü o kadar iyi ki anlatacak kelime bulamıyorum. okunmasını şiddetle öneriyorum.
devamını gör...

ösys kalemlerinde yazan inanılası olmayan söz öbeği. hemen devamında random gülme efekti olsa gerçekçi olabilirdi aslında.
emeğiniz emanetimizdir asdadasfasdfsf.
devamını gör...

bulmacayı sen mi çözüyorsun biz mi dedirten kişidir, bulmaca çözemeyip etrafındakilerle bir etkileşime girmiş ve bir yerden sonra herkesin bulmacayı çözmeye başlamasına vesile olan kişidir.
devamını gör...

muhtar cem karaca'nın 1974'de moğollar ile birlikte çıkarttığı muhteşem şarkısı.


"karnı büyük obur dünya
keder dolu acı dünya
ne gül koydun ne de gonca
yedin yine doymadın mı?
yedin yine doymadın mı?

ne gül koydun ne de gonca
yedin yine doymadın mı?
yedin yine doymadın mı?

seni okuyup yazanı
yunus gibi bir ozanı
koskocaman pir sultan'ı
yedin yine doymadın mı?
yedin yine doymadın mı?

dünya dünya yalan dünya
karnı büyük obur dünya
yedin yine doymadın mı?

haci bektaş-ı veli'yi
imam hasan hüseyin'i
o mübarek mevlana'yı
yedin yine doymadın mı?
yedin yine doymadın mı?

dünya dünya yalan dünya
karnı büyük obur dünya
yedin yine doymadın mı?

fani kurmuşsun temeli
bilmem sana ne demeli
koca mustafa kemal'i
yedin yine doymadın mı?
yedin yine doymadın mı?

koca mustafa kemal'i
yedin yine doymadın mı?
yedin yine doymadın mı?"
devamını gör...

roma ile ilgili aynı yorumu yazıp bunun için özür dileyecek kadar kibar ve benim gibi manager hastası yazar arkadaşım.mahlasını her gördüğümde oyunu açmamak için zorlanıyorum.kurup başlarsam sorumlusu sensin ona göre!
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

... ve utanmamak...
yani onca sözlükte yazdım bir o kadar yerde görev aldım bu kadar kural ihlali, daha doğrusu ısrarlı kural ihlalini görmedim.

bakınız bu gerçekten mühim. ben ailem ile dizi izlerken veyahut herhangi bir zamanda sözlüğün anasayfasını duvara yansıtsam, utanmam arkadaş. neden mi? küfür yok. mümkün mertebe emmeli gömmeli oturtmalı kaldırmalı evirmeli çevirmeli bağlamalı düğümlemeli başlıklara müsaade edilmiyor. fakat bir ekşiyi, bir uludağı... zaten inciyi söylemiyorum ben bakarken bazen utanıyorum... bunları açamam abi ailemin yanında. yani bu kadar zor mu ya? adamlar küfür yok demiş. küfür yoksa hakarette yoktur. cinsellik de argo ifadelerle yoktur demek ki. kimse sana bir kadının boynunun güzelliğinden bahsetme demiyor ki. ama eve atılan manitanın boynuna yumulma teknikleri diye başlık açarsan olmaz. 2+2 daha 4 bu kadar. hani her şey format da demek değildir bu arada. ar sahibi edep sahibi olursun kişi olarak kendinden bilirsin işi ve ona uygun, kendi ahlakına edebine ters düşmeyecek biçimde yazarsın. eee bana ne yeaağğ ihihihi ohh bana ne yazıcam tarzı çoluk çocuk gibi inatlaşmanın kavganın hakaretin ne gereği var? gerçekten bunu mu istiyoruz? kaldı ki siz aile büyüklerinizin veyahut patronunuzun ya da varsa eşinizin, sevgilinizin ailesinin yanında gayet rahat küfür edebiliyor musunuz? ya da ederseniz size bakış açıları ne olur? bir miktar düşünsek keşke.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim