adı yok namı var...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

“ifadesi alınıp serbest bırakıldı”
ülkede artık duymamıza bile gerek kalmadan bildiğimiz, kabullendiğimiz cümle.
adaletin olmadığı yerde, halk kendi adaletini yaratır. tepkiler çok olursa tutuklanır, sessiz sedasız yine bırakılır.
olabilecek en kötü şey oldu alıştık.elimizden de hiçbir şey gelmiyor.
devamını gör...

yerine baş öğretmen binali yıldırım atanır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yine develi söylemi akla getiren başlıktır. neremiz düzgün ki, kitap okuma oranımız yüksek olsun. yıllardır öğretmenlik yapan biri olarak bu konuda gerçekten çok çabaladığımı söyleyerek başlamak isterim.

öğrencilerime özellikle roman -türk ve dünya edebiyatının kendi seçkimce en kolay okunur ve nitelikli eserleri- okutabilmek için listeler hazırladım *. özel sorular düzenledim, sınavlar yaptım ve bunları not olarak işledim. şurası önemli; (bu konuyu (bkz: türk eğitim sistemi) içinde ayrıca yazacağım) birey olarak öğrencinin yaradılışı ve o güne kadar onu var eden her şey.

kimi öğrencim bu listeyi neredeyse kutsal bir saygıyla korur, listedeki kitapları okur ve her fırsatta yanıma gelip okuduklarını benimle paylaşmak isterken, kimi öğrencim (büyük çoğunluk) hep işin dalgasında, hep katakulli çevirerek kaçış peşinde, yaptığım roman sınavlarında da kopya çekme derdindeydi. bu o kadar saçmaydı ki, roman seçimi sene başında yapılıyor, seçtikleri romanları satın almaları isteniyor (maddi durumunu uygun olmayan öğrencilere seçtikleri kitapları ben sağlıyordum.), dönem sonuna kadar bekleniyor, romanları okuyup okumadıkları sürekli takip ediliyordu. (ve sınavda kitapları yanlarında getirip takıldıklarında bakabiliyorlardı.)

belki yararlanabilecek birileri çıkar, ben de kendimi faydalı hissederim diyerek bu sınavların bir örneğini burada paylaşayım:

okunan romanların değerlendirilmesi

1. okuduğunuz romanın adı ve yazarı:
2. hatırladığınız kadarı ile okuduğunuz roman yaklaşık kaç sayfadır? okumanız ne kadar sürdü? hangi aralıklarla, hangi zamanlarda okudunuz? özellikle tercih ettiğiniz bir zaman dilimi var mıydı?
3. romanın başkahramanı ve yardımcı kahramanlardan birisi arasındaki ilişkiyi kısaca yazınız.
4.romanın başkahramanının ya da yardımcı kahramanlardan birinin fiziksel ve ruhsal portresini detaylarıyla anlatınız. (dış görünüş ve karakter özellikleri)
5.romanın geçtiği mekan(lar); ülke(ler), şehir(ler), romanda en çok karşılaşılan mekan(lar) (okul, ev, apartman, dükkan, kahve……….vb gibi) ne(ler)dir?
6.roman hangi yüzyıl içinde, hangi mevsim(ler)de, ay ve günlük zaman dilimi olarak özellikle hangi zamanlarda geçmektedir?
7.romanın en çok etkilendiğiniz bir sahnesini kısaca anlatınız.
8.romandaki karakterlerden en çok hangisini beğendiniz, neden?
9. siz ‘kahraman’ın yerinde olsanız ne yapardınız?
10.yazarın öykünün baş kişisine ve diğer kişilere bakış açısı nasıldı? (yazar, sizi kişileri sevme ya da nefret etme konusunda yönlendiriyor muydu?)
11.romanın genel anlamda okuyucusuna iletmek istediği bir ‘mesaj’ı var mıydı, genel anlamda bir ana düşüncenin varlığından söz edilebilir mi, cevabınız ‘evet’se bu ana düşünce nedir?
12.romandan çıkaracağınız yargılardan hangisini ya da hangilerini kendi yaşantınıza uygulayabilirsiniz?
(bu soruyu, romandan çıkardığınız bu yargı ya da yargıları yazarak “evet, yaşantıma uyguladım ya da uygulamayı düşünüyorum.” şeklinde de cevaplayabilirsiniz.)
13.romanı dil ve anlatım yönünden nasıl buldunuz? kısaca değerlendiriniz.
14.romanın anlatımı (ben merkezli anlatım; '1.tekil kişi anlatımı’, 3. kişi anlatımı, yani; a) fotoğrafik anlatım b) ilahi bakış açılı anlatım--> kahramanların kafalarının içinden geçenleri bile bilen anlatım) hakkında bilgi verin.
15. romanın türü hakkında bilgi verin. (tarihi roman, köy romanı, töre romanı, macera romanı, polisiye roman, aşk romanı,…….vb. gibi.)
16.romanın oluşturulma şekli nasıldır? (anı, günlük, mektup, yer yer geri dönüşler, klasik akış içinde…..vb. gibi.)
17.romanı genel anlamda nasıl buldunuz? romanın beğendiğiniz ve beğenmediğiniz yönlerine ait somut iki tane örnek vererek anlatınız.
18.romanı siz yazsanız böyle mi yazardınız, böyle mi bitirirdiniz ve neden?
19.romanı, okumaları için başkalarına da önerir misiniz, neden?

(bu çalışma; sizin, bilgi, kültür, anlama, anlatım, yorumlama, değerlendirme becerilerinizde daha iyi ve daha ‘zengin’ bireyler olabilmeniz, hayatı daha kolay algılayıp daha doğru kararlar verebilmeniz, ilişkilerinizde daha tutarlı ve daha ‘adil’ olabilmeniz, ‘empati’ kurabilmeniz ve bunu gündelik yaşantınız içinde kullanabilmeniz, ……………….. ve daha sayılamayan pek çok nedenle yaptırılmıştır. umarım bunun farkındasınızdır ve size gerçekten yararlı olabilmiştir ve dilerim ‘okumak’ sizde bir alışkanlık yapar, sizler bu ‘eylem’i hiç bırakmadan, sevgiyle ve isteyerek devam ettirirsiniz. inanın bana, okursanız, daha iyi anlarsınız, daha iyi yazarsınız ve ‘derd’inizi daha rahat anlatırsınız.sevgilerimle.. )

diyerek de bitiriyordum sınavı, ertesi ders soruyordum; "sonunda sizin için yazdığım satırları okudunuz mu?".

cevap yüzde seksen beş "hayır" oluyordu. (haa, bakın şöyle de bir şey var, siz öğrenciyi korkutmamışsanız, size karşı her zaman dürüsttür.) okuyanlar belliydi zaten; soruların altındaki onlara seslenen satırların altına minik yorum cümlelerinden, ilginç çizimlerden -gülen surattan tutun da, 'sıkıntıdan geberttiniz hocam'a kadar- ve bazen de 40 dakikada bu sorularla hala derdini tam olarak anlattığına inanmayıp devam etmek için ek süre isteyip, buna izin vermezsem kızanlardan.....

birey....birey....

keşke sınıflar o kadar kalabalık, ders saatleri o kadar arka arkaya ve angarya işler o kadar çok olmasaydı..
devamını gör...

başıboş akışta yokken sözlük kovboy filmlerinde yuvarlanan çalı topağı gibi.
devamını gör...

bilgisayarla uğraşmak.
devamını gör...

yeni yazar benden yeni olmasın. saygın kişilik yazdıklarımı beğenir sever güzel tanımlar yapar.
devamını gör...

bugüne kadar lucifer'in kaç tanımına espri/goygoy konusu oldum saymadım ama hiç birisine de herhangi bir müdahale ya da eleştiri de bulunmadım, güldüm geçtim. kendisinin de söz konusu tanımıma konu olmasını kafaya takmayacak, gülüp geçecek olgunlukta bir insan olduğunu umuyorum. kendisinin rahatsız olmayacağından o kadar eminken başkalarının bunu dert etmesine de şaşırdım ne yalan söyleyim. gülüp geçmek lazım bazen...

edit: luciferden şikayet eden o kadar kişinin olup de henüz kimsenin engellememiş olması da ilginçmiş.
devamını gör...

isminden de anlaşılacağı üzere fransa'nın bağrından kopup gelen, dondurulmuş bir yaz tatlısıdır.

fransızca mükemmel anlamına gelen parfait, tatlının orjinal adıdır.

bir çeşit dondurmadır desem abartmış olmam sanırım.

yumurta, krema ve şeker çırpılarak yapılır. bu, sade parfedir, bu karışımın içine istenilen meyvelerden birküvilerden veya kırılmış ceviz, fındık eklenerek çeşitleri yapılabilir.

krem şanti ve süt ile çok daha basit ve hızlısı yapılabiliyor. buradaki püf nokta ise krem şanti kutusunda yazan süt oranının azaltılarak kullanılmasıdır. daha katı bir kıvam istendiği için 3'te bir oranında süt azaltılır.

süt ve krem şanti çırpılır içine istenilen meyvelerden küçük küçük doğranıp eklenir ve streç film serilmiş kaplara konulup üzeri iyice düzleştirilir. yeterince donuncaya kadar buzlukta bekletilir. üzerine isteğe bağlı çikolata sos dökülür.

eğer sade krem şanti güzel olmaz derseniz benden size bir tüyo: karışımı çırparken içine bir kaç kaşık süt kreması ve eritilmiş beyaz çikolata koyarsanız efsane bir lezzet elde edersiniz.

kiraz ve karadut ile yaptığım versiyonunu dikkat ağzınız sulanabilir diyerek aşağıya bırakıyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

samimi olun. son derece açık olun. duygularınızdan bahsedin. örneğin;

merhaba,

tam 1 yıldır seni takip ediyorum. her hafta aynı yere gidiyorsun, hep köfte istiyorsun kendine. sonra biraz dinlenip kahve istiyorsun. dikkat ettim, her seferinde çok seviyorsun diye bol bol fıstıklı lokum ikram ediyorlar. diğer müşterilere 2 lokum gelirken sana maşallah 6-8 arası lokum geliyor. orada ben biraz kıllandım. sana mı yürüyor garson diye düşündüm. bıçaklamak ile iple boğmak arasında gidip geldim ama bir gün baktım başka bir garson yine bolca lokum getiriyor, anladım mekan sahibi yürüyor. aynı akşam kaçırdım adamı, biraz dövdüm bıraktım. senin hatrın için fazlasını yapmadım.

bi de her akşam evine kadar takip ediyorum. tabii sen pek etrafına bakmadığın için göremiyorsun, olsun. pencereyi açık bıraktığın günler içeri giriyorum tırmanıp. orada öylece dikilip seni izliyorum. şimdiye kadar belki 70 kadının evine bu şekilde girdim, uyurken izledim hepsini, senin gibi güzel uyuyan kimseyi görmedim. ara ara uzanıp saçlarını okşuyorum. bir gün uyanacak gibi oldun, çekindim korkarsın diye. şimdi bayıltıyorum önce, sonra okşuyorum.

tanışalım artık diyorum. sana karşı boş değilim. senin içinde uygunsa bir şeyler içmek için görüşelim. ben gelemem dersen ben gelirim. bi selam çakman yeterli. hadi eyvallah!
devamını gör...

insanlarla olan ilişkim amerikanın orta doğu politikası gibi.
devamını gör...

insanın sinirini bozan ve aniden gelen kasılmalardır. kramp giren kaslara sıcak uygulamak iyi gelir denir. *
devamını gör...

ilgimi çeken hede. neredeyse tüm başlıkların yanında (kitap) yazıyor.

edit: artık kitap simgesi var.
devamını gör...

ezikliğin dergi hali.
devamını gör...

insana yanlış kararlar verdirtebilecek olan duygudur.
devamını gör...

her ne kadar burda fabrikatör, zengin taş gibi takılsam da aslında asosyal, tipsiz, ezik ve açlıktan nefesi kokan biriyim. her gece ağlıyorum.
nasıl başlık lan bu böyle. ya da ya da dur dur buldum:

bir 14 yaşındayken 45 yaşında bir adam sana iş vereceğim günlük 100 lira dedi, tamam dedim bende. arabasına bindik ormana doğru gittik orda indik ben bir işkillendim. bu kalktı beni taciz etmeye kalktı elime geçen taşla kafasını kırdım. korkudan bir süre orda durdum taşı da bırakmadım. akşama doğru korka korka eve döndüm. 2 gün sonra yerel gazete de adamın faili meçhul olarak öldüğünü gördüm.*
devamını gör...

rakıdır.
devamını gör...

senaryosunu turgut özakman'ın, yönetmenliğini ziya öztan'ın, müziklerini de muammer sun'un yaptığı, çekimi yaklaşık 2 yıl süren dizi. dizi, 1994 yılında gösterime girmiştir.
dizide atatürk'ü rutkay aziz, ismet inönü'yü savaş dinçel, halide edip adıvar'ı ayda aksel, fikriye hanım'ı aşkın nur yengi, yakup kadri bey'i altan erkekli, kazım karabekir'i kenan ışık, zübeyde hanım'ı macide tanır canlandırmıştı.
o dönem şartlarında 37 milyar 600 milyon lira bütçe ile çekilen dizi ile ilgili ilginç veriler var, işte bu veriler şu şekilde :
1990 yılında ankara'da kurulan prodüksiyon merkezi daha sonra istanbul'a alınmış. gerekli ekipman sağlandıktan sonra 300 civarında sanatçı ile temasa geçilmiş. fazla sayıda otantik araç gereç ve atölyeye gereksinim olmuş. bunlar kamu kurumlarından sağlanmış. dizide 400 bin figüran oynamış ve bunların 250 bin kadarı genelkurmay tarafından diziye yardım için verilen asker ve subaylar. dizi 300'den fazla farklı mekanda çekilmiş. londra ve moskova sahneleri ise yerlerinde çekilmiş. dizi, dönem dizisi olduğundan post prodüksiyon işleri de londra'da yapılmış.
devamını gör...

hakkında türlü dedikodular olsa da cok ama çok sevdiğim bir yazardır sabahattin ali. cok guzel seven bunu kitaplarında cok guzel anlatan bir adamdır. bir komploya kurban giderek öldürülüşünün yıl dönümünde en sevdiğim alıntılardan birini paylaşmak istiyorum;

"şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum.' dedi. 'bu eksiklik sana değil, bana ait... bende inanmak noksanmış...  beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana aşık olmadığı zannediyormuşum... bunu şimdi anlıyorum. demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar.... ama şimdi inanıyorum... sen beni inandırdın. 

seni seviyorum. deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum... 

seni istiyorum... içimde müthiş bir arzu var... 

bir iyi olsam!'
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim