ejderha mızrağı
ejderha mızrağı serisi ana olay örgüsü dışında, fazlaca yan kitap ve yan yazar barındırıyor. margaret weis ve tracy hickman'ın başlattığı serüven bu yüzden pek çok okuyucu için bir yerden sonra karmaşıklaşıyor. bu sebeple de kronoloji ve okuma sırası burada önem arz ediyor.
yan kitapları bir kenara bırakırsak, işe her şeyin çıkış noktası olan, ''ejderha mızrağı destanı'' ile başlamak lazım. bu seri 3 kitaptan müteşekkil;
güz alacakaranlığın ejderhaları
kış gecesi ejderhaları
ilkbahar şafağı ejderhaları
sonrasında ''efsaneler üçlemesi''ne yönelmek mantıklı. ilk seriyi tamamlayıcı bir nitelik arz ediyor. raistlin majere ve caramon majere kardeşleri odak noktasına koysa da, diğer mızrak kahramanlarına ilişkin bilgileri ve tamamlayıcı olayları bu seride bulabiliyorsunuz. adı üzerinde bu seri de 3 kitaptan müteşekkil;
ikizlerin zamanı
ikizlerin savaşı
ikizlerin sınavı
bu serinin arkasından ben ''raistlin tarihçeleri''ni okumuştum. zira bana göre kurgunun ruhu olan bu özel karakter üzerine daha fazla bilgi edinmek elzem olmuştu. burada da karşımıza iki kitap çıkıyor;
ruhdöveni
silah kardeşliği
fakat ''raistlin tarihçeleri''ni atlayıp, ''ruhlar savaşı'' serisine de direkt geçebilirsiniz. bu seride 3 kitaptan müteşekkil;
batan güneşin ejderhaları
kayıp yıldızın ejderhaları
yitik ayın ejderhaları
ondan sonra ''yaz alevi ejderhaları'' ve ''ikinci nesil''i okumak suretiyle pek çok şeyi sonuca bağlıyorsunuz, biraz da hüzünleniyorsunuz. tasslehoff amca olmuş daha ne olsun?
takiben karşımıza karanlık havari serisi çıkıyor. bu seri bende diğer serilerin bıraktığı etkiyi bırakmadı. özellikle ''yaz alevi ejderhaları''dan sonra biraz usulen yazılmış gibi geldi. belki de ''yaz alevi ejderhaları'' işin pik noktası olduğu için de öyle hissetmiş olabilirim. yine de okunur mu? elbette okunur. yine 3 kitaptan müteşekkil;
amber ve küller
amber ve demir
amber ve kan
bundan sonrasıysa size kalmış. burada bırakabilirsiniz. lakin bu zehir vücuda bir kere zerk edince, insan diğerlerini de merak etmiyor değil. yan kitapların bazısından bir hayli zevk aldım. bazılarını ise çok vasat buldum.
yan kitapları bir kenara bırakırsak, işe her şeyin çıkış noktası olan, ''ejderha mızrağı destanı'' ile başlamak lazım. bu seri 3 kitaptan müteşekkil;
güz alacakaranlığın ejderhaları
kış gecesi ejderhaları
ilkbahar şafağı ejderhaları
sonrasında ''efsaneler üçlemesi''ne yönelmek mantıklı. ilk seriyi tamamlayıcı bir nitelik arz ediyor. raistlin majere ve caramon majere kardeşleri odak noktasına koysa da, diğer mızrak kahramanlarına ilişkin bilgileri ve tamamlayıcı olayları bu seride bulabiliyorsunuz. adı üzerinde bu seri de 3 kitaptan müteşekkil;
ikizlerin zamanı
ikizlerin savaşı
ikizlerin sınavı
bu serinin arkasından ben ''raistlin tarihçeleri''ni okumuştum. zira bana göre kurgunun ruhu olan bu özel karakter üzerine daha fazla bilgi edinmek elzem olmuştu. burada da karşımıza iki kitap çıkıyor;
ruhdöveni
silah kardeşliği
fakat ''raistlin tarihçeleri''ni atlayıp, ''ruhlar savaşı'' serisine de direkt geçebilirsiniz. bu seride 3 kitaptan müteşekkil;
batan güneşin ejderhaları
kayıp yıldızın ejderhaları
yitik ayın ejderhaları
ondan sonra ''yaz alevi ejderhaları'' ve ''ikinci nesil''i okumak suretiyle pek çok şeyi sonuca bağlıyorsunuz, biraz da hüzünleniyorsunuz. tasslehoff amca olmuş daha ne olsun?
takiben karşımıza karanlık havari serisi çıkıyor. bu seri bende diğer serilerin bıraktığı etkiyi bırakmadı. özellikle ''yaz alevi ejderhaları''dan sonra biraz usulen yazılmış gibi geldi. belki de ''yaz alevi ejderhaları'' işin pik noktası olduğu için de öyle hissetmiş olabilirim. yine de okunur mu? elbette okunur. yine 3 kitaptan müteşekkil;
amber ve küller
amber ve demir
amber ve kan
bundan sonrasıysa size kalmış. burada bırakabilirsiniz. lakin bu zehir vücuda bir kere zerk edince, insan diğerlerini de merak etmiyor değil. yan kitapların bazısından bir hayli zevk aldım. bazılarını ise çok vasat buldum.
devamını gör...
evde sıkılmayan asosyal tip
asosyal değilim. dışarda bin tane arkadaşım var ama evde de hiç sıkılmam. asıl mesele olduğun yerin tadını çıkarabilmek. tek başına yaşayamıyorsan bir parazitsindir ruhen. önce kendini tanıman gerek. o kadar çok insan var ki kendini tanımayıp hep başkalarına yapışık yaşayan. yalnızlığın derinliğini tatmamıştır.
bu tipler kitap okumaz bu yüzden kendine ait fikirleri yoktur. tek başına film izleyemez başkasıyla izleyince de filme odaklanamaz. tek takılmayı bir kafeye gidip tek başına oturmak zanneder. oysa kafeler sosyal ortamlardır. eğer mecburiyet yoksa tek başına orda takılmazsın tamamen yalnız olabileceğin yerde kendini dinlersin. ama siz yani kendinin yabancısı olanlar yani hep başkalarının ağzının içine bakanlar yani sadece başkalarının fikirleri kadar düşünenler evde tek başına takılamazsınız. çünkü siz size düşmansınız. içinizde bir parça sizinle tanışmak ister diye korkarsınız. delilik zannedersiniz bunu ama değildir. insan kendini bildiği kadar başkalarını keşfeder.
zaten dikkat ederseniz bu kendi başına takılamayan insanlar bir arkadaş ortamına da uzun süre tutunamaz. gittiği her yerde başkasını çekiştirir konuşacak konu diye çünkü başka ne konuşacağını bilemez. genelde pek ciddiye de alınmazlar ve pek sır verilen biri de değildir bu insanlar. diyeceğim o ki insanları eleştirmeden önce bir dönüp kendinize bakın. çünkü mutlaka kenarda bir çuvaldız kalmıştır.
bu tipler kitap okumaz bu yüzden kendine ait fikirleri yoktur. tek başına film izleyemez başkasıyla izleyince de filme odaklanamaz. tek takılmayı bir kafeye gidip tek başına oturmak zanneder. oysa kafeler sosyal ortamlardır. eğer mecburiyet yoksa tek başına orda takılmazsın tamamen yalnız olabileceğin yerde kendini dinlersin. ama siz yani kendinin yabancısı olanlar yani hep başkalarının ağzının içine bakanlar yani sadece başkalarının fikirleri kadar düşünenler evde tek başına takılamazsınız. çünkü siz size düşmansınız. içinizde bir parça sizinle tanışmak ister diye korkarsınız. delilik zannedersiniz bunu ama değildir. insan kendini bildiği kadar başkalarını keşfeder.
zaten dikkat ederseniz bu kendi başına takılamayan insanlar bir arkadaş ortamına da uzun süre tutunamaz. gittiği her yerde başkasını çekiştirir konuşacak konu diye çünkü başka ne konuşacağını bilemez. genelde pek ciddiye de alınmazlar ve pek sır verilen biri de değildir bu insanlar. diyeceğim o ki insanları eleştirmeden önce bir dönüp kendinize bakın. çünkü mutlaka kenarda bir çuvaldız kalmıştır.
devamını gör...
little big man
aslında filmin adına bakarak, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuştum* ve ateist kaplumbağa gibi biri niye bu işbirlikçi hainin filmini öneriyor demiştim. sonunda filmi izledim ve bugüne kadar izlemediğime pişman oldum. kızılderililerle ilgilenenler kesin izlemeliler.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
merhabalar sevgili portakallar!
her hafta perşembe gecesi olduğu gibi bugün de saat 22.00'da buluşuyoruz! yol şarkıları ile uzun bir yolculuğa çıkmaya hazır mıyız canım dinleyenlerim?
bazı teknik aksaklıklar sebebi ile afişimiz bugün biraz geç kaldı ama gecenin yıldızlarına yakışan bir afiş oldu her zamanki gibi!
bugün çok beklettim biliyorum, daha fazla bekletmeden gelsin afişimiz, gelsin yıldızlar!

ps: afiş için her zaman ve her koşulda başının etini yediğim, başının belası olduğum gomercan'a çoook teşekkür ederim.*
her hafta perşembe gecesi olduğu gibi bugün de saat 22.00'da buluşuyoruz! yol şarkıları ile uzun bir yolculuğa çıkmaya hazır mıyız canım dinleyenlerim?
bazı teknik aksaklıklar sebebi ile afişimiz bugün biraz geç kaldı ama gecenin yıldızlarına yakışan bir afiş oldu her zamanki gibi!
bugün çok beklettim biliyorum, daha fazla bekletmeden gelsin afişimiz, gelsin yıldızlar!

ps: afiş için her zaman ve her koşulda başının etini yediğim, başının belası olduğum gomercan'a çoook teşekkür ederim.*
devamını gör...
tartışmayı bilmeyen insan
tartışmanın sonunda birinin diğerinin fikrini kabul etmesi gerektiğini düşünen insandır. bu insanlarla tartışmayınız.
devamını gör...
jurnal
*ispiyoncu
*günlük
*başka dillerde günlük, gazete
*abdülhamit in saray ici ve dışındaki olaylardan haberdar olmak için kullandığı kimselere verilen ad.
*cemil meriç kitabı
bence yakın anlamı muhbir.
*günlük
*başka dillerde günlük, gazete
*abdülhamit in saray ici ve dışındaki olaylardan haberdar olmak için kullandığı kimselere verilen ad.
*cemil meriç kitabı
bence yakın anlamı muhbir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ilk bisikletleri
"hayat bisiklete binmek gibidir. dengede kalmak için, hareket etmeye devam etmen gerekir." demiştir einstein. bisiklet, hepimizin hayatında büyük önem arz etmekle birlikte çok farklı duygular oluşturmuştur. özellikle çocukken sahip olduğumuz ilk bisiklet, ilk pedallar, ilk yokuş, ilk fren, annenin-babanın bisikletinden elini çektiği ve özgürce sürdüğün ilk an... tarifi imkansız duygular uyandırıyor hala. bu başlığı açma nedenim de yazarların ilk bisikletlerine dair duygu ve düşüncelerini merak etmekle birlikte, ilk bisikletlerini hatırlıyorlar mı? nasıl bir şeydi? merak ediyorum.
benim ilk bisikletim bianchi markaydı, arkasında 2 tane destek tekeri olmakla birlikte, halk arasında "4 tekerli" diye adlandırılan modeldi. babam o dönem kız kardeşime altın almıştı, bana da bu bisikleti getirmişti. ikisinin fiyatı o dönem eş değerdi. hiç unutmam, babam omzunda o bisikletle kapıda göründüğü an, o bisikletin benim olduğunu bilmiş ve heyecandan ne yapacağımı bilmemiştim. e sonuçta ben de büyüyor, bisiklet sahibi oluyordum. belki de babam ve annem bir gün bisikletimden ellerini çekerdi ve ben de özgürce sürebilirdim...
benim ilk bisikletim bianchi markaydı, arkasında 2 tane destek tekeri olmakla birlikte, halk arasında "4 tekerli" diye adlandırılan modeldi. babam o dönem kız kardeşime altın almıştı, bana da bu bisikleti getirmişti. ikisinin fiyatı o dönem eş değerdi. hiç unutmam, babam omzunda o bisikletle kapıda göründüğü an, o bisikletin benim olduğunu bilmiş ve heyecandan ne yapacağımı bilmemiştim. e sonuçta ben de büyüyor, bisiklet sahibi oluyordum. belki de babam ve annem bir gün bisikletimden ellerini çekerdi ve ben de özgürce sürebilirdim...
devamını gör...
birden dışarı çıkıp bağırma isteği
sık sık gelen istek.
her sabah daha kötü bir olaya uyanıyoruz; gündemde sürekli yeni aksiyonlar, yeni facialar, yeni skandallar...
su hiç durulmuyor ve bunun getirdiği yorgunluk hiç dinmiyor.
en çok da insanlar yoruyor. anlatmaya çalışmak, ısrarla anlamamaya özen göstermeleri; insanı sanki bir cehennem çukurunun içine sürüklüyor.
böyle bir dünyada içte biriken sıkıntıyı söküp atmanın en rahatlatıcı, belki de en ilkel yöntemi avazımız çıktığı kadar bağırmak.
nadiren güzel şeyler için de gelir bu istek. o zaman kanatlanıp uçuvermek istersiniz, yerlere göklere sığamazsınız.
umarım size hep ikincisi için uğrar ve hiç terk etmez.
ben de yakında (bkz: lanet olsun böyle düzene diyerek çöpü tekmeleyen dayı) gibi olurum büyük ihtimal, yolda rastlarsanız kendi halime bırakınız lütfen. *
her sabah daha kötü bir olaya uyanıyoruz; gündemde sürekli yeni aksiyonlar, yeni facialar, yeni skandallar...
su hiç durulmuyor ve bunun getirdiği yorgunluk hiç dinmiyor.
en çok da insanlar yoruyor. anlatmaya çalışmak, ısrarla anlamamaya özen göstermeleri; insanı sanki bir cehennem çukurunun içine sürüklüyor.
böyle bir dünyada içte biriken sıkıntıyı söküp atmanın en rahatlatıcı, belki de en ilkel yöntemi avazımız çıktığı kadar bağırmak.
nadiren güzel şeyler için de gelir bu istek. o zaman kanatlanıp uçuvermek istersiniz, yerlere göklere sığamazsınız.
umarım size hep ikincisi için uğrar ve hiç terk etmez.
ben de yakında (bkz: lanet olsun böyle düzene diyerek çöpü tekmeleyen dayı) gibi olurum büyük ihtimal, yolda rastlarsanız kendi halime bırakınız lütfen. *
devamını gör...
kara ayaklı gelincik
abd’ de nesli tükenmekte olan ve 1988 de ölen, hücreleri dondurularak saklanan, “willa” isimli kara ayaklı gelinciğin hücrelerinden klonlanan, 10 aralıkta dünyaya gelen ve elizabeth ann ismi verilen gelincik türü.
devamını gör...
antidepresan etkisi gösteren şeyler
uzun bir yolculuga çıkmak.. o yolculukla beraber her km de negatif duygularinizdan arinacaksiniz..
devamını gör...
1. normal sözlük kampı
buradan yazması kolay, kamp yapsak utanırım dediğim durum.*
devamını gör...
forumsal başlıkların bilgi içerikli başlıklardan daha çok tanım alma sebebi
hakkında yapılan açıklamaların beni çok da tatmin etmediği sebepler.
nedenine gelince...
öncelikle, "bilgi isteyen wiki'ye gider" şeklinde bir mantığı kabul etmiyorum. bilgi hiçbir yerin tekelinde değil, olmamalı. insanlar burada da bilgi bulabilmeli istediği takdirde. zaten sözlüklerin ilk kuruluş amacı bu. eğlence sonra geliyor.
kaldı ki vikipedi herkesin yorumuna açık bir site. resmi ve çok ciddi bir kaynak değil. orada yazılan her bilgi doğru da değil. yani ha sözlükte yazmışsınız bildiklerinizi ha orada...
öyle olsaydı bile, türkçe viki ile ingilizce wiki arasında dağlar kadar fark var. örnek:
viki'de solucan deliği
wiki'de solucan deliği
bazı konularda bu kadar bile bilgi bulamıyorsunuz. 3 satır yazılmış ve en önemli olan konulara değinilmemiş oluyor. o nedenle yabancı dil bilmeyip de türkçe kaynak arayanlar varsa, sözlüklere de gayet rahat bakabilmeli bence.
***
belki diyeceksiniz ki "burada yazılanlar çok mu doğru? her yazan o alanın uzmanı mı?" işte ben de ondan bahsediyorum. o konuda pek de fark yok diyorum viki ile burası arasında. kaldı ki şahsım adına konuşmam gerekirse, yazdığım şeylerin çoğu, belirli ciddi kaynaklardan okuyup/izleyip toparladığım yahut okulunda okuduğum derslerden derlediğim şeyler. yani burada her yazılan da göz ardı edilecek kadar sıradan bilgiler ya da yalan beyanlar değil. mutlaka kendi uzmanlık alanında yazanlar da vardır benden başka. onlar da zaten kendilerini belli ediyor yazdıklarıyla.
***
ikinci olarak... "buraya herkes kafa dağıtmaya geliyor" mevzusunu da pek kabul edemiyorum. istisnasız, insan trafiğinin ve entry akışının yoğun olduğu her ortama "buraya da eğlenmeye geliyoruz" diye giriyor büyük bir kısım. peki nereye kaliteli tartışmalar yapmak için, bir şeyler öğrenmek için, bilgi alışverişi için giriyorsunuz? neresi kaldı kaliteli konuların konuşulduğu? "oraya da eğlence amaçlı/buraya da eğlence amaçlı" gire gire boş şeylerden başka bir şey konuşamaz olduk, farkında değilsiniz belki de.
salgından önce de böyleydi bu. herkes eve kapandı diye böyle olmadı yani. toplumca neye eğilimimiz var, neye en ufak bir ilgimiz yok, hepimiz gayet iyi biliyoruz. şu anda belki sorun olarak gelmiyor size ama uzun vadede bilimden, bilgiden bu kadar kaçıyor olmamızın bedelini hep beraber ödeyeceğiz, emin olun.
***
son olarak... hiç mi eğlenmeyelim? yahu tabi ki eğlenelim! ama eğlence her yerde ve her zaman, her şeyin önüne geçmesin.
beyin fırtınası yapabileceğim ortamları da kişileri de özledim ben. ne yazık ki hiçbir yerde yoklar. belki tek tük bilimsel sitelerde, gruplarda yapılıyor o tartışmalar ama insan başka yerlerde, özellikle de bu kadar kalabalığın ve her kesimden insanın olduğu, katılımın herhangi bir yerden çok daha fazla olabileceği yerlerde de görmek istiyor bunu.
***
önerim, sözlüklerin yarı sözlük yarı forum olarak dizayn edilmesi. sol frame forum başlıkları olabilir, bir de sağ frame yaparız, sözlük başlıkları da orada olur. kimse kimseden bunalmamış olur böylece. isteyen mürebbiye ciddiliğinde takılıp sıkılınca sol tarafa salça olur. isteyen çizgisini bozmadan tek taraftan ilerler.
bir başka öneri de, tek bir geyik sayfası yapılarak, forumvari tüm başlıkların onun altında açılması olabilir. yukarıdaki menüye pic'den sonra bir de geyik eklenir, sen sağ ben selamet!
nedenine gelince...
öncelikle, "bilgi isteyen wiki'ye gider" şeklinde bir mantığı kabul etmiyorum. bilgi hiçbir yerin tekelinde değil, olmamalı. insanlar burada da bilgi bulabilmeli istediği takdirde. zaten sözlüklerin ilk kuruluş amacı bu. eğlence sonra geliyor.
kaldı ki vikipedi herkesin yorumuna açık bir site. resmi ve çok ciddi bir kaynak değil. orada yazılan her bilgi doğru da değil. yani ha sözlükte yazmışsınız bildiklerinizi ha orada...
öyle olsaydı bile, türkçe viki ile ingilizce wiki arasında dağlar kadar fark var. örnek:
viki'de solucan deliği
wiki'de solucan deliği
bazı konularda bu kadar bile bilgi bulamıyorsunuz. 3 satır yazılmış ve en önemli olan konulara değinilmemiş oluyor. o nedenle yabancı dil bilmeyip de türkçe kaynak arayanlar varsa, sözlüklere de gayet rahat bakabilmeli bence.
***
belki diyeceksiniz ki "burada yazılanlar çok mu doğru? her yazan o alanın uzmanı mı?" işte ben de ondan bahsediyorum. o konuda pek de fark yok diyorum viki ile burası arasında. kaldı ki şahsım adına konuşmam gerekirse, yazdığım şeylerin çoğu, belirli ciddi kaynaklardan okuyup/izleyip toparladığım yahut okulunda okuduğum derslerden derlediğim şeyler. yani burada her yazılan da göz ardı edilecek kadar sıradan bilgiler ya da yalan beyanlar değil. mutlaka kendi uzmanlık alanında yazanlar da vardır benden başka. onlar da zaten kendilerini belli ediyor yazdıklarıyla.
***
ikinci olarak... "buraya herkes kafa dağıtmaya geliyor" mevzusunu da pek kabul edemiyorum. istisnasız, insan trafiğinin ve entry akışının yoğun olduğu her ortama "buraya da eğlenmeye geliyoruz" diye giriyor büyük bir kısım. peki nereye kaliteli tartışmalar yapmak için, bir şeyler öğrenmek için, bilgi alışverişi için giriyorsunuz? neresi kaldı kaliteli konuların konuşulduğu? "oraya da eğlence amaçlı/buraya da eğlence amaçlı" gire gire boş şeylerden başka bir şey konuşamaz olduk, farkında değilsiniz belki de.
salgından önce de böyleydi bu. herkes eve kapandı diye böyle olmadı yani. toplumca neye eğilimimiz var, neye en ufak bir ilgimiz yok, hepimiz gayet iyi biliyoruz. şu anda belki sorun olarak gelmiyor size ama uzun vadede bilimden, bilgiden bu kadar kaçıyor olmamızın bedelini hep beraber ödeyeceğiz, emin olun.
***
son olarak... hiç mi eğlenmeyelim? yahu tabi ki eğlenelim! ama eğlence her yerde ve her zaman, her şeyin önüne geçmesin.
beyin fırtınası yapabileceğim ortamları da kişileri de özledim ben. ne yazık ki hiçbir yerde yoklar. belki tek tük bilimsel sitelerde, gruplarda yapılıyor o tartışmalar ama insan başka yerlerde, özellikle de bu kadar kalabalığın ve her kesimden insanın olduğu, katılımın herhangi bir yerden çok daha fazla olabileceği yerlerde de görmek istiyor bunu.
***
önerim, sözlüklerin yarı sözlük yarı forum olarak dizayn edilmesi. sol frame forum başlıkları olabilir, bir de sağ frame yaparız, sözlük başlıkları da orada olur. kimse kimseden bunalmamış olur böylece. isteyen mürebbiye ciddiliğinde takılıp sıkılınca sol tarafa salça olur. isteyen çizgisini bozmadan tek taraftan ilerler.
bir başka öneri de, tek bir geyik sayfası yapılarak, forumvari tüm başlıkların onun altında açılması olabilir. yukarıdaki menüye pic'den sonra bir de geyik eklenir, sen sağ ben selamet!
devamını gör...
akışına bırakmak
hem akışına bırakmak hem bırakmamak, dengeyi tutturmak.
nasıl olacak?
ben beceremiyorum bu işi.
yapabilene helal olsun.
nasıl olacak?
ben beceremiyorum bu işi.
yapabilene helal olsun.
devamını gör...
değişik kelimeler ve anlamları
şurimşine: lazca canımın içi, sevgilim gibi anlamlara gelir.
devamını gör...
vay anam vay neler dönmüş serhat ya
bazı başlıklara cuk diye oturan bir cümle. seviiyoruz.
devamını gör...
27 mart 2021 hamile çocuğun dini nikahlı eşi tarafından öldürülmesi
adı sezen ünlü. 17 yaşında, 5 aylık hamile. imam nikahlı eşi anıl yolum tarafından kıskançlık nedeniyle 16 kez bıçaklanarak öldürüldü.
17 yaşında hamile olmasına mı, imam nikahlı eşi olmasına mı, 16 kez bıçaklanmasına mı hangisine şaşırsam? hangisine üzülsem?
baştan aşağı üzücü.
buradan
17 yaşında hamile olmasına mı, imam nikahlı eşi olmasına mı, 16 kez bıçaklanmasına mı hangisine şaşırsam? hangisine üzülsem?
baştan aşağı üzücü.
buradan
devamını gör...
uykuda konuşmak
çok sık yaptığım bir eylemmiş. ablamın dediğine göre her seferinde işime gelmeyen soruya ''abla git başımdan'' diye cevap veriyormuşum. canım ben.
ha bir de kendi kahkahama uyandığım olmuştu.
ha bir de kendi kahkahama uyandığım olmuştu.
devamını gör...



