tatlı tatlı sitem eden yazar.

çok yeni olmamasına rağmen nickaltı az önce açılmış. geç olsun güç olmasın sayın yazar.

keyifli bir profil kısa bir dolandım. tanıdıkça tekrar uğrama huyum mevcut nickaltlarına. yine görüşmek dileğiyle...
sevgiler...
devamını gör...

sahura kalktım gidiyorum,
çok ses yapmadan takılın uyandırmayın kimseyi şiişştt iyi sabahlar.
devamını gör...

kafa iznine çıkmış; sebebi neydi ki

okumaktan, takip etmekten, nüanslarından keyif aldığım yazarlar kafa iznine çıkınca alışılagelmiş günlük rutinin dışında kalmışım gibi dumur oluyorum.
devamını gör...

takipçi görmek bence pek gerekli bir olay değil. instagram insanlarının takındığı "beni takip etmeyeni ben de takip etmem." tavrı oluyor bazı insanlarda. mesela hiç takılmam* ama üç kişi takibimden çıkmış. kimdir nedir bilinmez. sırf onu takip etmiyorsun diye çıkmak mantık mıdır. beni ilgilendirmez. sadece burası instagram değil. bunun farkına varır umarım insanlar. ha illa farkına varmayacaklarsa 500 karma puana kıyıp profillerine "takibe takip" yazsınlar.
devamını gör...

savaşın, yokluğun, biz gözü dönmüş iğrenç insanların hırslarının çocukları nasıl etkilediğini kalplerimize gösteren bir film. izlenilmesi gereken ve fakat izlendikten sonra insanın aklından uzun süre çıkmayacak olan bir film. ben mesela kolları olmayan çocuğun gözyaşlarını silmeye çalışması anında kahrolmuştum. ya da gencecik kızın intiharında..
devamını gör...

kapşonlara mahlas yazdırsak oda hoş olurdu ama yok ya bu seferde çok ifşa oluruz. kupayıda misafir falan geliceği zaman siyah poşete koyup özveri ile saklıycaz artık napalım.

emekler takdir edilesi ama ben kulaklık istiyorum kafaya takılan cinsten. siyah kulaklık, yanlarında turuncu kafa sözlük logo’su.

kalan 18.400 karma puanımı biriktirene kadar gelir mi bi kulaklık yoldaş benjamin franklin? *
devamını gör...

şimdi meseleye bir de şöyle bir açıdan bakmak lazım. diyelim ki aç insanları doyurduk tamam insanların barınma ihtiyaçlarını da giderdik mesele sadece karın doyurmak ve barınmak mı? ülke insanların kaç tanesi televizyon izlemek dışında bir aktivite yapıyor. hadi diyelim ki televizyon izlemekle tatmin oldu bu millet televizyon izlerken çerez yemek bile lüks oldu. ulan bu insanlar çerez de mi yemesin? yahu mesele sadece doymaksa herkes doyar. mesele o değil mesele insan gibi yaşayabilmekte. mesele hayvanlar gibi yiyip, içip, dışkılamakta değil insani değerlere hitap eden aktivitelerde de bulunabilmekte. biz kendimize tahmini ne zaman değer veririz?
devamını gör...

pandemi bitince bir sardunya's zirvesi yapılsa diye düşünülen ve bu yüzden +1 ile katkıda bulunulan veritabanıdır.
devamını gör...

toplumsal zorunlulukların, insanı kafese hapsetmesi anlamına gelebilen kafka sözü.

hepimiz özgür hissetsek de kendimizi, görünmez kafeslerin içindeyiz aslında. bu sözün çekilebileceği, uyarlanabileceği bir çok alan var: aşk, devlet, dünya… buna en güzel açıklamayı yapacak yazarı biliyorum aslında : insanolunbiraz. ben ucundan değindim sadece.
devamını gör...

zeki demirkubuz'un 1994 yapımı filmi.
yönetmen, bir film çalışması için ataköy'den geçerken gözüne turkuaz sitesi isimli bir bina ilişir. geniş, yüksek ve gri rengiyle sovyet binaları havasındaki bu bina, yönetmene film için ilham kaynağı olmuştur. senaryo, bu bina blokları içindeki insanların yaşamını konu edinir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
16-18. yüzyıl arasındaki turquerie oryantal modası.





doğrudur. cehalet burjuvanın anlamını bilmemekten kaynaklanıyor. üzgünüm ama bunu da akp getirdi. burjuvayı aristokratla karıştırıyorlar. bi ara monşer kullanımı vardı aydın doğan gibi adamlara monşer dediler. dilde yozlaşmalar olabilir ama bu kadar da olmaz yani, burjuvanın fransa'da devrime ön ayak olan ve o dönemki ekonomik krizden en çok etkilenen toplumsal sınıf olduğunu dejenere etmek çok anadolu kafası işi. tdk yine usturuplu davranmış, kentsoylu olarak çevirmiş. yani burjuva demek gökdelen gören köylü demek. paranız olması şart değil, krizde boğuluyor olmanız da şart değil. orta direk...

jön türkler var bir de. yüz yıllık yanlış anlaşılma. bi diğer örneği için; (bkz: sans numero/@et voila)

bu arada bu tarz dil yozlaşmaları avrupada yok değil. binbir gece masalları, fransaya ortaçağ dolaylarında osmanlı kaynaklarından geçmiştir. fransız seyyahlar da bakıyo ki osmanlı'da saray var harem var kostümler benzer isimler aynı, dolayısıyla binbir gece masallarını türk hikayesi zannediyor. 19. yüzyıla kadar birçok sanatsal eserlerde bu masalın anlatımı osmanlı hanedanlığı üzerinden oluyor ve avrupada bir turquerie akımı başlıyor. neyse. velhasıl burjuva sensin, benim. sanat da hepimiz için. voilà!
devamını gör...

ancak kafası son derece karışık bir güruha dahil olan bir kişinin yapacağı türden eylem.

sevgili dostlarım, romalılar;
bazı insanlar ciddi ciddi neyin kul hakkı olduğu hakkında en ufak bir fikre sahip değiller. kısacık bir örnek anlatayım.

belediyemiz, eski başkanının yolsuzlukları ile ünlü. bir arkadaşım vardı, başı örtülü (bu arada ben de inançlı biriyim ama bu arkadaş biz kapanmadığımız için bizim doğrudan cehennemlik, kendisinin de cennetlik olduğundan emin), iyi de anlaştığım bir kız. bir gün bu başkan hakkında konuşurken "ben de onun yerinde olsam ben de yerdim" dedi gayet pervasızca.

kıssadan hisse; insanlar cennetlik olmanın şartlarını o kadar yanlış biliyor ki, işi gücü bırakıp bunlara laf anlatmaya kalksak, en az 30 senemiz bununla geçer.
devamını gör...

hukuki bir sorunla karşılaşıyorum, sorunumun çözülebilmesi için twitter adalet sarayına gidiyorum.
devamını gör...

bir nazlı eray kitabıdır.

nazlı eray’a ankaralıdır. kitaplarında en çok ankara vardır ve ben nazlı eray kitaplarını okumaya ankara’da başladım. yazdığı öykülerin geçtiği sokakları bulup dükkanlara girip parklarda dolaşmak nazlı eray’ın ne kadar büyük bir yazar olduğunu daha iyi anlamamı sağlamıştı o zamanlar. hala daha düşüncem değişmedi.

bu nazlı eray’ı çok sevmemin bir nedeni, diğer nedeni ise tadında, ayarında ve müthiş fantastik öyküler yazması. ama bu topraklara ait fantastik öyküler; bildiğimiz gördüğümüz mekanlarda tanıdığımız insaların başından geçen alışılmadık öyküler.

kız öpme kuyruğu da bu kitaplardan biri. iki bölümden oluşan bir öykü kitabı. bu kitabı okurken beklemenin ve bu işin üstadı olamanın sonunda başına güzel ya da kötü şeyler gelen bir kadınla tanışacaksınız mesela. benim en sevdiğim öyküde ise ömür uzatma kahvesinde oturup ömürlerini yirmi yıl uzatan insanların öyküsü bekliyor sizi. hem de sadece konuşarak yapıyorlar bunu.

nazlı eray okumak tanıdığınız bir yolda yürürken bir ağacın dibine uzanıp mutlu mesut düşlere dalmak gibi bir şey. bence siz de bir önce kız öpme kuyruğundaki yerinizi alın.
devamını gör...

devamını gör...

erken ayrılmak zorunda kaldığımız zirvedir. metrobüsten selamlar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

*kodlayan iko'nun adıyla yaz.!
devamını gör...

focus albümüyle jazz-death metal fusion tarzı bir müziği başarıyla kotarmış, vocoder'ı da müziğine dahil ederek ilginç bir hava yakalamış, progressive death metal türü içinde gerçekten çok büyük işler başarmış önemli ve etkili bir gruptur. 1994'te dağılıp 2006'da tekrar birleşmelerinin ardından death metal'i bırakıp daha çok progressive rock tarzı bir müzik icra etmişlerdir.

ayrıca sanıyorum ki şu an (daha doğrusu umarım) yeni bir şeyler yayınlamaya hazırlanıyorlar çünkü cynic'in instagram hesabı ve vokalist ve gitaristi olan paul masvidal instagram hesabından gizemli karanlık bir fotoğraf paylaştı. ancak benzer bir fotoğrafı eski bateristleri sean reinert'ın ölümünün ertesinde paylaştıkları için şüphe uyandırmış olacaklar ki yorumlarda insanlar endişelerini dile getirmişler.

edit: grubun basçısı sean malone hayatını kaybetmiş. bir efsane daha aramızdan ayrılmış oldu böylece.

albümleri ise şöyle:

focus (1993)
traced in air (2008)
kindly bent to free us (2014)
devamını gör...

bir mark crick kitabıdır.

can yayınlarının kırk merak serisinden çıkan kitap ne bir romandır ne de bir öykü kitabı. bir derleme de değildir bir inceleme de. aslında bu kitap bir yemek kitabıdır, hem de içinde gerçekten nefis yemek tarifleri olan bir kitap. ancak diğer yemek kitaplarından bir farkı vardır, hem de çok büyük bir fark.

kitabı okurken böyle bir yemek listesinin önüme geldiği bir kafede ya da lokantada olduğumu düşündüm ve bunun müthiş bir şey olabileceği aklıma yattı.

mesela günün çorbası olarak kafka usulü çabuk miso çorba olsa listede ve bu yemeğin tarifinin kafka’nın üslubuyla okusanız. daha sonra homeros usulü bir fenkata, tabii ki yine homeros’un tarifiyle. belki de jorge luis borges’in anlatımıyla bir dil balığı. sonra da hepsinin üstüne kayıp zamanın izinde dolaşan ve bizi de peşine takan marcel proust usulü tramisu.

ben müthiş bir yemek olacağını düşünüyorum bunun. yazar da öyle düşünmüş ve tam 14 yazarın üslubuyla 14 farklı yemek tarifi vermiş bize. afiyet olsun efendim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim