merhaba ahali, iyi bayramlar!

sözlük radyomuzda yepyeni bir programa başlıyoruz. sadece eurovision konuşacağımız bu programda eurovision'un tarihini, ülkeleri, şarkıları, oylamaları kısaca her şeyi konuşacağız. sizlerden gelen yorumları okuyacağız, ülkemizin yarışma geçmişini yad edeceğiz*. bazen üzülecek, bazen şaşıracak, bazen olay tıpkı o an olmuş gibi tekrar sevinecek ve gurur duyacağız.

20:30'da başlıyoruz. kaçırmayın.


efendim müsaadenizle bugünkü* yayınımızda çaldığım şarkıları yazmak istiyorum.

katrina & the waves - love shine a light (1997 birleşik krallık)
barbara pravi - voila (2021 fransa)
måneskin - zitti e buoni (2021 italya)
destiny - je me casse (2021 malta)
gjon's tears - tout l'universe (2021 isviçre)
senhit - adrenalina ft. flo rida (2021 san marino)
daði fryeyr & gagnamagnið - think about things (2020 izlanda)
the roop - on fire (2020 litvanya)
ben dolic - violent thing (2020 almanya)
james newman - my last breath (2020 birleşik krallık)
sunstroke project & olia tira - run away (2010 moldova)
guy sebastian - tonight again (2015 avustralya)
aysel &arash - always (2009 azerbaycan)
francesco gabbani - occidentali's karma (2017 italya)
sergey lazarev - you are the only one (2016 rusya)
marayaa - here for you (2015 slovenya)
chaneé & n'evergreen - in a moment like this (2010 danimarka)
alexander rybak - fairytale (2009 norveç)
şebnem paker & grup etnik - dinle (1997 türkiye)
takasa - you and me (2013 isviçre)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

daha az acıtandan daha çok acıtana göre bir sıralamayla acılarımdan koleksiyonlar yapıp hepsini içimde biriktiriyorum.
devamını gör...

mantarsan yiyorlar.
insansan... hee yok o kedidir kedi.

(bkz: tanım) kültür mantarının kabuğunu soyarken yaşanan sıkıntılı durumlar.
devamını gör...

ne desin mahmut mu desin?
devamını gör...

hatali baslik. ingiltere suru bagisikligina gecmiyor. hizli ve basarili asilama politikasi sayesinde aralik ayindan bu yana o kadar cok insan asilandi ki (48.2%), londra üniversitesi akademisi'nin (ucl) yaptığı modelleme nufustaki toplam bagisiklik oraninin 73.4%'e ulastigini hesapliyor.

ote yandan uzmanlar suru bagisikliginin gecerliligini sorgulamaya basladi. basta toplumun 60% - 70% civarinin bagisiklik kazanmasi suru bagisikligi icin esik deger olarak goruluyor, bu noktadan sonra virusun yavas yavas yok olacagi dusunuluyordu. fakat ortaya cikan yeni variantlara karsi asilarin daha dusuk koruma gostermesi, asilamanin virusun yayilmasini tamamen durdurmamasi, ulkeler arasi asilama hizindaki buyuk fark, bagisikligin zamanla azalmasi gibi sebeplerden oturu, suru bagisikligina ulasmanin sanildigi kadar kolay olmayacagi dusunuluyor. kisaca asilama virusun yayilmasini cok ciddi miktarda yavaslatsa da, kisa vadede tamamen durduracak gibi durmuyor. bu yuzden virusle mucadelemiz biraz daha uzayacak gibi gorunuyor. five reasons why covıd herd immunity is probably impossible
devamını gör...

altlarında bez olduğundan baş aşağı bile yapabilirler. o kısımda sorun yok. asıl trajedi ek gıdaya geçildikten sonra kaka yapılmış bezi değiştirmek zorunda olan ebeveynlerin yaşadıklarıdır. *
devamını gör...

20 yılda islamcıların ülkeyi getirdiği durum belli. türkiye şuan tarihindeki en büyük ekonomik ve sosyal krizini yaşıyor. üstüne pandemi bahanesiyle artık bu ülke totaliter bir islamcı diktatörlük haline getirildi. dünyanın her yerinde yasaklara karşı eylemler yapılırken türkiye'de bu kadar çok özel hayata müdahaleye rağmen halk tepki vermiyor. getirilen alkol yasağıyla beraber türkiye'de laikliğin sadece kırıntıları kalmıştır. halk perişan halde karnımız aç. peki bu ülke insanı neden hala tepki vermiyor? neden hala uyuyoruz kardeşim çıkalım sokağa yapalım eylemimizi, bizim haklarımızı bizden başka kimse savunamaz. bugün ses çıkarmazsak ileride çok pişman olacağız.
devamını gör...

bir türlü yayınına konuk olup işemeli mişemeli hikayemi anlatamadığım yazar tanesi. madem yayın yapınca denk gelemiyoruz, ben de böyle anlatayım. dilerse o billur sesinden sizlere yayında da okur, arkamdan gülersiniz. sonra yayına bağlayıp daha çok gülebiliriz de. problem değil.

şimdi efendim, ben çok küçük bir çocukken annem hanımefendi tuvaleti işgal eylemiş. ben de küçük vücuduma daha fazla söz geçirememiş, yere işemeyle işeyecek başka bir alternatif bulma arasında savaş verirken gözüme kocaman saksıdaki ağacımız çarptı (palmiyemsi bir çiçek aslında. ama ağaç gibi değişik). ben de çüydürdüm dibine.

1 hafta orası çiş koktu. annem kanepede çiçeğin olduğu tarafa her oturduğunda "burası bi garip kokuyor yahu. çiş gibi sanki" dediğinde ben halının desenlerini izledim, tavandaki gölgelerle oynadım, ağacın yapraklarını saydım (18 tane), falan filan... bu da böyle bir anımdır.

adama anlatmak nasip olmayınca geçenlerde anneme anlattım. terlikle kovaladı beni. üzgün suratlı smayl.
devamını gör...

aklıma şu twiti getiren başlık.

--- alıntı ---

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

--- alıntı ---
devamını gör...

ben yapıyorum böyle. sahiden kırılınca değil ama nazlanasım gelince yapıyorum. hatta davranışlarımdan baktım anlamıyor, ya küstüm derim ya da mesajla kendisine iletirim küsmüşlüğümü, gönlümü almaya çalışıyorsa bu sefer boşversene çoktan küstüm derim, yüz vermem.

civciv; samimiyetle soruyorum, ruh hastası mısın diye soracak arkadaşlar için cevap veriyorum. evet. kabataş meydanında üstü çıplak deri eldivenli 20-30 erkek tarafından kırbaçlandığım günden beri böyleyim. bir şeyler değişti o günden sonra.

bi de herkesin bir tarzı vardır. kardeşimin kedisi kendisini sevdirmek istediği zaman odanın ortasında durup miyov diye epey bağırıyor, gelip sevince gidiyor. benim kedim 5 kiloluk vücuduyla seni ezer, yüzünü yalar, vücudunda gezer, yüzüne oturur ve en sonunda kendisini fark ettirir, seversin, gider. biz de nazlanarak kendini sevdirmeye çalışan kedileriz. öyle kolay olmuyor demek kendimizi sevdirmemiz. biraz mücadele istiyor.

çünkü biraz düşünün. neden olmasın?
devamını gör...

önceden 'hadi kurbağa şunu at ağzına, biraz da bunu ye.' dediğimiz evlat pamdeminin de etkisi ile tam bir yemek canavarına dönüştü. çocuğa yeme denir mi denmez, diyemiyorum tabii. ama benim de hilelerim var.
biraz beklesek mi, tamam acıktın ama akşam yemeği de ailece yenir biraz sabretsek mi, diye diye bekletme çabası.
yine böyle bir gün ozi camdan dışarıyı bakıp eşimin yolunu gözlüyor. gelsin ve hep birlikte akşam yemeği yiyelim diye. bu esnada mırıl mırıl bir şeyler söylüyor camda ben sofrayı hazırlarken.
birden döndü. 'teyze buriş* iyi bir insan değil mi?' dedi.
şaşırıp neden öyle dedin ki, dedim.
"ne bileyim iki saattir içimden 'buriş, buriş, buriş... deyip duruyorum. hani iyi insan lafının üstüne gelirdi. söyledim, söyledim, gelmedi!" dedi.*
devamını gör...

başka bir kitap.
devamını gör...

hiçbir şey olmasa da mutlaka bir şey olmuş.



reklam iyi tamam güzel de bazen sanki fazla reklam almışız gibi geliyor*.
devamını gör...

bir buçuk yaşımdan beri ablayım.
hiç çocuk olmadan abla oldum.
köyde ablalık tam zamanlı oluyor.
annem bahçeye gidince ben evde yeni anne oluyordum.
bana sorumluluk kattı mecburen.
fazla anaç oldum.
3 evladım da bunun ekmeğini yedi.
iyi ki abla olmuşum diyorum.
duymaktan en hoşlandığım sözdür. samimi olanlardan bahsediyorum.
iç anadolu insanının ablaaa diyeninden değil.
devamını gör...

murat menteş'in şiiridir. (bkz: murat menteş)

aynı zamanda kaan boşnak besteleyip şarkı haline getirmiştir. deplasmanda plasebo


--- alıntı ---

allah'ım kaderimde anarşi ve protesto
antidepresanlar ve içi boş bir gardırop
ne de çok yer kaplıyor mesela al pacino
yardımın gerekiyor kadıköy'deyim stop.

allah'ım kaderim bu sentimental ambargo:
alternatif referans potansiyel salvo yok,
sadece klostrofobi, hicran türbülans ve şok;
cariyeler çekilmiş yeraltına cumburlop.

allah'ım kaderimi sen yazdın sen bilirsin
kalbim oyuncak mı ne, ne kolay kırılıyor?
'deplasmandır bu dünya' diyor albino şeyhim
plasebo yutturuyor bana depresif doktor.

allah'ım kaderimden şikayetçi değilim
aksine bahtiyarım evrende bana da rol
verdiğin için şahsen, allah'ım bizler senin
falsolu kullarınız, n'olur bizden razı ol.

--- alıntı ---
devamını gör...

kaplumbağa çorbası içmeyiniz, içirmeyiniz! bunun haricinde tavsiye verebilecek yetkinliğe sahip değilim.
devamını gör...

bir kişinin düşüncesinin saçma/yanlış/saygısızca/cinsiyetçi olduğunu düşünmek veya belirtmek ne zamandan beri aşağılamak oluyor?
ha tabii sırf filozof, bilim insanı, sanatçı vb. diye körü körüne dediklerini takip etmeyi seçiyorsa bazıları, o başka*. işte asıl cahillik budur.

bir de kişinin kendi cinsiyetçiliğini beslediği için bu isimlerin cinsiyetçi söylemlerini gururla oraya buraya kopyala yapıştır yapan kişiler de var elbette. bence onlar hakkında konuşmaya bile gerek yok, tek yaptıkları ctrl+c, ctrl+v'ye basmak çünkü.

edit: bu da amacı cinsiyetçi söylemleri ctrl+c, ctrl+v yapmak ve sözlüğü cinsiyetçi başlık ve tanımlarla doldurmaya çalışmak olan yazara verdiğim ikinci ve son prim olsun.

edit 2: tarih; savaşlara, açlığa, doğal afetlere, reform-rönesans'a olduğu gibi ''cadı avı'' altında yakılan kadınlara da şahitlik etmiştir. kadınların tek yapması gerekenin ev işleriyle uğraşmak olarak görülen bir geçmişte, kadınların zihninin bilim, felsefe gibi konularla uğraşmak için uygun olmadığını söylemek, empatiden yoksunluk ve geniş çaplı düşünememektir. demek ki filozof da olsan tam manasıyla düşünemeyebiliyorsun. kadınların yaptıkları sabote ediliyor, birçok şeyden alıkonuluyor, diri diri yakılıp toprağa gömülüyor, ama çıkıp da insanlar ''kadınların zihni yetersiz'' diyebiliyor. yahu zihinlerini gösterebilecekleri fırsatı vermediniz ki. ama onlar yine de, tüm baskılara rağmen bir şekilde o kabuklarından çıkmaya çalışmayı başardı.

bu filozofların kurdukları cinsiyetçi cümlelerin üzerinden yüzyıllar geçti, 21. yüzyıldayız ve gururla bu sözlere hak verenler, körü körüne, reddetmeyi eleştirenler var. cinsiyetçiliğin kişileri ve toplumu geriye götürmekten başka bir şeye yaramadığını görebiliyorum. eğer bu körlükse, cinsiyetçiliğe hak verecek cümleleri görmeyi reddettikleri için gözlerimle gurur duyarım.
devamını gör...

hastanemizin manzarasını bırakıyorum buraya;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

shawnee kabilesinin reisidir. 1767 de bugünkü ohio topraklarında doğmuş ve amerikan yayılmacılığına karşı savaşan kızılderililerin içinde büyümüştür.
hitabeti güçlü, teşkilatçı ve azimli biriydi. değişik diller konuşan, hatta eskiden birbirine düşman olan kabileleri beyaz adamın yayılmasına karşı birleştirdi. hayalleri, yaptıklarıyla kuzey amerikanın en büyük kızılderili reisidir ama bizim çevirmenler, kitap evleri tecumsehin yada pontiacin hayatını anlatan kitapları tercüme etmiyor, basmıyor nedense!
tüfek, barut... lazım olduğundan mecburen ingilizlerle işbirliği yaptı. 1812 savaşında amerikan ordusuna karşı savaşırken 5 ekim 1813 de öldürüldü.
devamını gör...

bir bakıma özgüveni eksik insandır. her yaptığı işte mutlaka sorunlu olduğu yer bulup sürekli özür diler. bir süre sonra özür dilemekten bile özür dileyebilir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim