'dünyanın tepesinde' gibi bir anlama denk gelen ve imagine dragons'un 2012 tarihlinight visions albümünde yer alan harika bir şarkıdır.

video klibinde ise pek çok yere başarılı ve nükteli göndermeler yapılmıştır. bunlardan en göze çarpanı elbette 'amerikalı astronotların gerçekten aya çıkmadığı, bunu dünyada kurulan bir platformda sahneledikleri' inanışıdır* .
buna ek olarak yaya geçidindeki yürüyüş beatles'a; televizyondan amerikalıların uzaya çıkışını kıskançlıkla izleyen maymun ile kozmonotlar sovyet rusya ve soğuk savaşa göndermedir. başka göndermeler de mevcut ama hepsini söylersem parçanın ve klibin gizemi kalmaz:)

bu arada on top of the world ifadesi,dünyanın etrafımızda döndüğünü sandığımız ve o enerjiyle kendimizi dünyanın tepesinde hissettiğimiz gençlik dönemlerini tanımlıyor.

gerçekten de insanın kendisini genç hissedesi geliyor bu şarkıyı her dinlediğinde:
'cause i'm on top of the world 'ay
devamını gör...

şükrü erbaş’a ait harika eser.

“kimseler görmedi ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim.
içimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş
ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim
olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına,
ben geçtim...yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir
saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde,
ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. beni cam kı-
rıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü
ve dağınıklığı ile... yükümü yanlış bedestanlara çözdüm.


ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. saatlerce dayak
yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. ürperiyorum. bir
at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın so-
kaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. içimde bir çocuk,
yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş
umut ölülerini çiğneyerek.
sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş,
yanılmış bir çocukluk olmasın ömür hanım?”
devamını gör...

öncelikle bu başlıkta sözlük yazarları kastedilmiyor ise de isteyen yazarlar kendilerinin veya okuduğu yazarların en sevdikleri aşk şiirini elbette yazabilirler. ben de aşağıda en sevdiğim aşk şiirini yazacağım açıkçası. artful living isimli site bazı şair ve yazarların en sevdiği aşk şiirlerini sormuş ve bir yazıda derlemiş. başlığı açmaktaki asıl amacım da bu yazıyı paylaşmak. yazarları, en beğendikleri aşk şiirlerini ve bu şiirlerin kime ait olduğunu bu tanıma ekliyorum, yazının tamamı ve şiirler için linke tıklayabilirsiniz.

ahmet ümit - üçüncü şahsın şiiri (attila ilhan)
ali lidar - mona rosa (sezai karakoç)
ece temelkuran - aşk (cemal süreya)
kaan murat yanık - geyikli gece (turgut uyar)
ahmet telli ve şükrü erbaş - saman sarısı (nazım hikmet ran)
nermin yıldırım - çakıl (bedri rahmi eyüboğlu)
pelin batu - hatırlama (ahmet hamdi tanpınar)
tuna kiremitçi - yaşlandığında (william butler yeats)
salvadore* - pia (attila ilhan)
devamını gör...

ilgilendiğim cinse ki kendisi erkek olur,* tek bir önerim var;
bir vals etsek her şey tamam...
devamını gör...

bence bu özellik, diğer yazarları irite etmek amacıyla değil de, açtığı bilgi başlıkları hiç etkileşim almamış yazarların iade-i itibarıdır.
yazar örneğin 40 tane bilgi içerikli başlık açmıs ama ilgi görmemiş, ortada bir emek var muhakkak.
ama öte yandan bir başka yazar, bkz verip 50 etkileşim almış.
şimdi bu kimseyi ilgilendirmez diyebilirsiniz, elbette ilgilendirmez ama bilgi başlığı açan yazarların şevki kırılıyor, yazma hevesleri kalmıyor.
kısacası bu özellik bu yazarlar için bir jesttir ve güzel yapılmıştır.
eşitlik ilkesi çerçevesinde yapılan bu uygulama bana göre doğrudur, güzeldir.
saygılarımla...
devamını gör...

beklediğim ve tebrik ettiğim hareket olmuş.
bilimsel başlıklara her zaman katkıda bulunmayı seviyorum.
bu başlıklara katkıda bulunan, bulunacak olan arkadaşları da şimdiden takdir ediyorum.
devamını gör...

eğer onun için değerse, 10 ömür bile harcarım.
devamını gör...

yine cinsiyetçi bir başlık yine prusyadaki kral...

t: sözlükteki gerçekten kaliteli erkek yazarlar.

edit.
girilen entrylerde herkes prusyadaki kral diyor. arkadaşlar gerçekten çok teşekkür ederim. sizin sayenizde bugünlere geldim.
(bkz: ay ne gerek vardı deyip hediyeyi almak)
devamını gör...

oy aldığınızda 0.2, oy verdiğinizde 0.4 puan kazanırsınız. o yüzden seri artıcılar haftalık puan tablosunda ilk 10 içinde yer alırlar.
devamını gör...

ya yılbaşı programına gelmiş izliyorlardı salonda. baktım misafirlikte sıçan adam falan dedi herkes güldü. bilemiyorum altan.
devamını gör...

kesinlikle ev taşımak değildir.
durmuyordu geceden beri durmuyordu. 3, 4 gün durmadan yağacak. mecbur taşıyoruz ne yapalım?
canım yağmur. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
aman sakın her şey yok olmasın. zaten 2 gram aklım var o da gider.*
devamını gör...

''istediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.''

bülbül adalettir. hakkının yenmemesi gereken masumlardır. ırkçılığa, nefrete, ötekileştirmeye uğrayan herkestir. saksağan ise kitapta zarar veren kişileri simgeler. fakat bu kişilere rağmen bülbülü öldürürseniz ve doğru ile yanlış'ın savaşında ''doğru''yu yok ederseniz, işte bu günahtır.

harper lee tarafından 1960’da yazılmış fakat 1930'lu yılları anlatan çok değerli bir eserdir. dünyadaki ötekileştirilmiş, ön yargıya maruz kalmış insanların kitabıdır. olaylar 9 yaşındaki bir çocuğun bakış açısıyla anlatıldığından samimi ve tatlı bir üslupla yazılıyor fakat yaşanılanlar pek de öyle değil. başta komşusunun evinden çekinen, korkan çocukların yaz tatili anıları anlatılsa da sonrasında hayatın gerçek yüzüyle, o zamanlardaki ırkçı hareketlerle karşılaşıyoruz, fakat 9 yaşındaki scout'un avukat babası atticus bu ırkçılıkla savaşıyor çünkü o zamanlar beyaz adamın dünyasıyla siyah adamın dünyası mahkemede karşılaştığında, galip gelen dünya her zaman beyaz adamınki oluyor. atticus bu haksızlığı biliyor ve çevresindeki insanların ona ne şekilde bakacağını önemsemeden haklı olduğunu bildiği siyah adamın hakkını savunmaya çalışıyor.

tam da bu noktada alttaki alıntıyı paylaşmak uygun olacaktır.

-sen zencileri mi savunuyorsun, atticus?
-elbette savunuyorum. zenci deme, scout. bu kabalıktır.
-okulda herkes öyle diyor.
-bundan böyle o herkesten bir kişi eksilecek.


kitap bana henüz başlamadan kaybettiğimi bilsem bile başlamam gerektiğini bir kez daha gösterdi. çünkü "daha başlamadan yüz yıl önce kaybetmiş olmamız demek kazanmaya çalışmayacağımız anlamına gelmez."
devamını gör...

benim bir arkadaşım vapurda sanırım hani eskiden bir şeyler satan işportacılar vardı, onun söylediklerini ezberlemiş zamanında, o geldi aklıma. her bu taklidi yaptığında çok gülerdim. bir de sesini, konuşmasını da taklit ederdi...*

"vatandaş! çakı çakmak, ayna tarak, ustura bıçak, çek sündür don lastiği bi milyoon..."
devamını gör...

bir niceliğin lineer yani doğrusal değil katlanarak artması durumlarında kullanılan terim.

en iyi örnekleri bakteri ve virüs popülasyonlarında görülür.

bir kap içerisine 100 adet bakteriyi, uygun koşullar ile bıraktığımızı düşünelim. eğer artış lineer olsaydı;
- ikinci saatin başında kapta 200,
- üçüncü saatin başında 300,
- dördüncü saatin başında 400 bakteri görmeyi beklerdik.

ancak bakteriler üstel artış gösterirler. bu nedenle;
- ikinci saatin başında kapta 200,
- üçüncü saatin başında 400,
- dördüncü saatin başında 800 bakteri görürüz.

virüslerde de durum benzerdir. tek bir virüs kendi dna molekülünü başka bir canlı hücreye kopyalatarak tek seferde 1'den fazla virüsün ortaya çıkmasına neden olur. bu nedenle virüs sayısı zamana bağlı olarak üstel biçimde artar.

yine aynı şekilde bir virüs türünün bir insandan ya da hayvandan başka insanlara ya da hayvanlara bulaşması da üstel şekilde gerçekleşir. bu nedenledir ki tek kişinin yüzlerce kişiye virüs bulaştırarak hastalık oranını bir anda katlaması mümkündür. bu tür durumlarda var olan hastalara eklenen hasta sayısı yerine artışın oranına bakmak gerekir.

örneğin hastalığın yayılma oranı günde %20 ise, hastalık taşıyan kişi sayısı 1000 olduğunda ertesi gün buna 200 kişi daha eklenecek, hasta sayısı 10000 olduğunda ertesi gün buna 2000 kişi daha eklenecek demektir. bu nedenle virütik hastalıklar çabuk yayılır ve önlem alınmaması, durumu daha da kötüleştirir.
devamını gör...

sultandan kasıt bellidir. ama bu günler geçecek bu devran tekrar dönecek o zaman göreceğiz.
devamını gör...

iki ters yönde ikisi de işyerine yaklaşık bes yuz metre mesafede otopark vardı. ben bir gün diğer tarafta isim olduğundan arabayı ikinciye park ettim . arkadaşımla işten çıktık. her zaman park ettigim bir nolu otoparka gittik eee araba yok. keşke burda bitse. on dakika görevliyle aradıktan sonra malligim aklıma geldi. dedim ki arkadaşa bende hata ,sen burda dur ben alayım seni burdan ama şu çantami al yuk etmeyeyim. salak değiliz heralde aldım tabi anahtarı içinden cebime attim. öbür otoparka gittim. agzimi burnunu kırayim ki eve girerken kullandığım sensör anahtarını almışım. geri döndüm. anahtarı aldım bir daha yürüdüm. mutlu son. ağlıyorum ama mutluluktan, hayır sinirden yok yaa baya salakliktan .
devamını gör...

devamını gör...

çok garip. siyasal islam fakültesi bekliyordum.
devamını gör...

günümüzde şarkıcı olan sosyal medya ünlüler kervanına katılmıştır. popülizm ve merakın etkisiyle 1 milyon tıklanma barajını 24 saatte rahat geçeceğini tahmin ediyorum.
helios'un etkisiyle bir tık da benden.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim