ya verin şuna püskevitini de sussun dediğim başlık.
devamını gör...

şiire birinci dünya savaşı ve milli mücadele yıllarında başlayan beş hececiler yine bu dönemde devamlılık ve ün sağlamışlardır. şiirlerinde anadoluyu ve anadolu insanının yaşamına yer vermişler ve bu etkiyle de eserlerini de daha çok günlük konuşma diliyle yazmışlardır.

ilk şiirlerinde aruz kullansalar da daha sonraları ağırlıkta olarak hece ölçüsü ve dörtlük tercih etmişlerdir. özellikle ziya gökalp'in etkisiyle milliyetçilik akımını benimseyen beş hececiler, eserlerinde kahramanlık, yiğitlik, memleket sevgisi gibi temaları sıkça işlemişlerdir. ayrıca cumhuriyet dönemi edebiyatına da etkileri büyük olmuştur.

beş hececiler sırasıyla;

halit fahri ozansoy (1891-1971):
-şiirlerinde aruzla başlayıp sonradan hece ölçüsüne geçmiştir. eserlerinde daha çok aşk, hüzün, ölüm gibi duygusal bir tema işlemiş ve ayrıca tiyatro, roman gibi eserlerini de edebiyatımıza katmıştır.

enis behiç koryürek (1895-1967):
-aruzla başlayıp ziya gökalp'in etkisiyle hece ölçüsüne yönelen şair, konularında işlediği kahramanlık, milli duygular gibi temaları efsanevi ve epik bir dille şiir ve eserlerine yansıtmıştır.

yusuf ziya ortaç(1895-1967):
-yine ziya gökalp' in etkisiyle hece ölçüsüne geçen yazar, eserlerinde türkçeyi iyi kullandığı için "üslup ustası" olarak anılmıştır. türk edebiyatı'nın önemli yazarlarından olmakla birlikte cumhuriyet dönemi edebiyatı' na da etkisi olmuştur. şiirin yanısıra fıkra, gezi yazısı, tiyatro gibi metinlere de öncülük etmiştir.

orhan seyfi orhon(1890-1972):
-diğer öncüler gibi hece ölçüsünü sonradan benimseyen yazar, bu ölçüyle gazel biçiminde şiirler de yazmıştır. şiirlerinde bireysel konuları ön planda tutup duru ve temiz bir üslup kullanmıştır. ayrıca mizah alanındaki eserleri bilinmektedir.

faruk nafiz çamlıbel(1898-1974):

-aruzu tamamiyle bırakmasa bile hece ölçüsünü de en az aruz kadar iyi kullanmıştır. şiir ve eserlerinde bireysel duygulara ek olarak memleket ve halk konularını da işlediğinden memleketçi edebiyat anlayışına da öncülük etmiştir. han duvarları şiiri en bilinen eserleri arasındadır.

ek olarak: yazarların isimleri aklımızda kalsın diye edebiyat öğretmenimiz of-hey! olarak kodlamıştı
devamını gör...

kendilerine gül bahçesi vadedilmemiş bir toplumun bataklıktan bir çiçek bahçesine dönüşünün yazıya dökülüşüdür beyaz zambaklar ülkesinde.

''yeni toplumlar yeni şarkılar üretirler'' diye bir söz geçiyor kitapta. yeni anlayışların, isteklerin ve hedeflerin oluşması kadar doğal şey olamaz bir devlette. eğer o anlayış, istek ve hedeflere gözler kör edilip kulaklar kapatılırsa, eski yöntemlere göre yol almaya çalışılırsa ve bir yeniliğe canavar görmüş gibi yaklaşılırsa, gideceğimiz tek yer geri olur.

ulu önder mustafa kemal atatürk şöyle der:

''umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.''

atamızın okunması gerektiğini söylediği kitabı okurken büyük bir umutsuzluk ve karamsarlık içerisinde olmaktan utanç duydum. belki bir 5-6 yıl önce okusam müthiş gaza gelirdim, hatta itiraf edeyim, ülkemizi kurtarma planları yapardım. birkaç yıl önce okusam, eğer çok istersek olur diye düşünür bitmeye doğru yol alan umudumu korumaya çalışırdım lakin bu yıl içerisinde okuduğumdan 'biz neden böyle olduk?' diye sormaktan ve herkesin kendisini düşündüğünden birlik olamayacağımız ve bir şeyleri değiştiremeyeceğimiz hakkında düşünmekten kendimi alamadım.

bir şeyleri kolay kolay değiştiremeyeceğimiz zaten şuradan belli, neden atatürk'ün okullarda rehber kitap olarak okutulması gerektiğini söylediği kitap okullarda okutulmadı bizlere? neden müfredatta yer almadı? neden kitap hakkında hiçbir tartışma içerisinde yer almadık?

neden düşünmek veya bir şeyleri değiştirmek istediğimizde hep önümüzde engellerle karşılaştık? ve en önemlisi, neden bu kadar umutsuz bireylere dönüştük?

yılların insanı umutsuzluğa sürüklediğini söyleriz fakat ülkemizde bizi umutsuzluğa sürükleyenin 'zaman' olmadığını çok iyi biliriz.
devamını gör...

günaydın sözlük, günaydın diğerleri.

bakın, öyle de olur böyle de!
o yüzden valla hiç gerek yok, çay için, sevgiler.

al bak, bu da aynı fikirde?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

edit :evet, biz malız!*
devamını gör...

özlenen işler.

metal bir barfiks vardı, belki 15-20 demirli. kızlar bebeklerle falan oynarken ben maymun gibi o barfikste bir o yana bir bu yana gider gelirdim hiç yorulmadan. o kadar abartmıştım ki en sonunda küçücük 2 elim de şimdiki 1 liralardan büyük ölçekte su toplamıştı. işte onu yapmak istiyorum yeniden.

közde patates yapıp yerdik. ıslak kumdan küçük bir tepecik oluşturur, içini oyardık. oyulan kısımda ateş yakardık. patatesi de tepenin üst kısmında açtığımız ufak deliğin üzerine koyar, pişmesini beklerdik. hiçbir şeyde yoktu o tat. onu da yapmak istiyorum yeniden.

maç yapardık yaz günlerinde. tabii ki ben yine erkek çocuk gibi baş köşedeydim. terden tozdan perişan olur, maç bitiminde soğuk gazoz ya da dondurma alır, bir kenara dizilir yer içerdik. şimdi hiçbir gazoz aynı tadı vermiyor. yine o maçlardan yapmak, yine toz toprak içinde gazoz içmek istiyorum.

en güzel şeyler hep kıymetini bilemediğimiz yaşlarda verilir bize.
devamını gör...

(bkz: ıvanmılınskı) bugün desin gider yüz sürerim. söyle hocam derim, ne yapalım? nerden başlayalım?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güzel şeydir aslında...
bazen insana acı versede kavuşmak adına hayata tutunmaktır.
sevgiliye duyulan tutkudur, yanarcasına!..
bazen de sözlerin bitmediği, zamanın yetmediği, hatıraların dillendirildiği, sırılsıklam bir bakış da onu aramaktır...
hiç tatmadığın duygulara, hiç bilmediğin dünyalara, hiç görmediğin diyarlara, çocukluğa, sevgiliye, dosta, geçmişe hatta geleceğe duyulan hasrettir!..

yakıcıdır, ama yine de sevilir bir şekilde hissedilir o hoş duygu…
devamını gör...

mustafa kemal atatürk, anıtkabir, odtü ve nice köklü üniversitelerin yeri, ülkemizin başkenti.
mansur yavaş (mansur 'cuğum diyorum) güzel bir detay.(ankaralı değilim o halde gülüşüyle, hareketiyle güven veriyor, cb olsun lütfen, bu ülkenin ona ihtiyacı var)
devamını gör...

bir tüyo:

iki parmağınızla aynı anda (daha rahat kullanım için başparmaklarınızla) tanıma dokunursanız tanımı daha hızlı beğenmiş olursunuz. çift dokunma fonksiyonunu bir dokunuşta gerçekleştirmiş olursunuz. sonuç olarak telefonlarımızın ekranları çoklu dokunma özelliğine sahiptir.
devamını gör...

finlandiya ve estonya'da geçen deadwind isimli polisiye dizinin bir bölümünde kadın dedektif ile istihbarat merkezi arasında şu konuşma geçiyor?
tulsio'nun konuşmalarını dinliyor muyuz?
tabii
whatsapp ve telegram mesajlarını görebilir miyiz?
telegramı göremeyiz.

yıllar boyu kontrolsüz dinlemeler, telefondaki makaralardan bile insanların yargılandığı korku ikliminde artık en güvenilir iletişim kanalları whatsapp ve whatsapp grupları olmuştur. hatta bu konu hakkında whatsapp ile ilgili şüpheler ayyuka çıktı ama whatsapp, buna karşılık şifreleme sisteminin etkisini anlatarak insanların yüreğine su serpmeye çalıştı. ama buna rağmen dünya çapında seyredilen dizide böyle bir cümle dikkati çekiyor. bunun iki açıklaması var.
ya doğruluğu olan bir konu
ya da diziye yerleştirilmiş gizli bir telegram reklamı.
devamını gör...

o zamanlar istanbul'da yaşıyorduk fakat anaokuluna gitmedim. açıkçası gitsem bile o yaşları pek net hatırlamıyorum ki anaokulu aşkını hatırlayayım.

tamam itiraf benim öyle birine bir şeyler hissetmem pek geç tarihlere denk gelir. 10 yaşlarıma kadar mahallenin çocuklarını dövmekle meşguldüm. sonra kendimi kız gruplarının içine kabul ettirmeye çalışmakla meşgul oldum bir süre baktım sarmadı. kendime kendim bir grup kurdum.

karşı cinse bir şeyleri ilk 17 yaşımda hissettim. ondan önce komik gelirdi. hoş ondan sonrada komik geliyordu ama napak.

yani anaokulu benim için fazla iddialı çağlar. size mübarek olsun.
devamını gör...

bu zamana kadar nasıl tanım girmem diye kendimi yedim bitirdim şuan. ne zaman ortadan kaybolsam arayıp soran ilk kişi o. ne zaman ufak ya da büyük bir derdim olsa akıl danıştığım ilk kişi yine o. yüce tanrım sanki onu ben akıl danışayım diye yaratmış*
değerli ve pek bir minnoş arkadaşım benim, tanımlarını ayrı seni ayrı seviyorum, hep buralarda ol uzun uzun yıllar yaz olur mu.*
devamını gör...

bir umuttur yaşamak.
devamını gör...

emziren anne için cinsel organ değildir. memede cocuk yoksa artik cinsel organdır. o zaman bikini giyince memeleri örtmeyelim erkekler gibi sadece alt mayo giyip çıkalım. şimdi havalı görünmek adına cinsel organ degil demek istemem. doğrusu anne bebeğini emziriyor ise o an istediği yerde emzirebilmeli çünkü o anlık bebeğin doymasi için biberondan farksız bir durumdadır. diğer zamanlarda ise net olarak cinsel organdır.
memeleri küçük diye estetik operasyon yaptıran bir tür, büyük memeli olunca kendini seksi hissediyorsa; buna cinsel organ değil demesi abesle iştigal olur.
devamını gör...

diğer adıyla çift şekerlerdir. iki monosakkaritin aralarında kovalent bağ türü olan glikozit bağı kurması ile bir disakkarit oluşur. bu sırada bir molekül su açığa çıkar. (dehidrasyon sentezi)
devamını gör...

çiçekleri evime gönderebilirsiniz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

herkes gidebilir herkes terkedebilir her sevgi bitebilir. bitmeyen yegane sevgi aile ve evlat sevgisidir. insanları severken veya bir hediye alırken karşılık beklemeden yapın bunu. gittiğinde, bittiğinde üzülmemeniz adına. insanlara ve neslere bağlanmak yerine hayatınızda olduğu an veya zaman dilimi için keyfini çıkartın. böylelikle her zaman güçlü ve hep hazırlıklı olursunuz. bir kitap mı okudunuz, bitecek ama bu yeni ve hiç bilmediğiniz bir kitap okuma fırsatı daha doğuracak size. sevgiliniz mi terketti, güle güle. daha çok seveceğiniz başka biri çıkacak elbet karşınıza. çok sevdiğiniz bir eşyayı mı kaybettiniz daha güzelini alırsınız bu sebeple. yukarıda bahsettiğim iki şey hariç her şeyin bir telafisi vardır hayatta.
devamını gör...

cok haklı tiplerdir. ulke sizin gibi kuzenine akrabalarina dayayan anadolu comarlari yuzunden bu halde zaten. dun antepte iskenceye ugrayan bebegin ebeveynlerinin akraba olduguna neredeyse eminim. sizin gibi gungormemis abazalar kuzenine kaldirdigi ve akilsizca uredigi icin anormal nesiller yetisiyor. sizler anormalsiniz. igrencsiniz. hem ozgurlukse ozgurluk degil mi? al ulan benimde fikrim bu. akraba evliligine karsiyim her firsatta da lafimi sayarim. yallah ensest porno izlemeye hade hade!
devamını gör...

tek elden yönlendirilen birkaç soytarının açıp 6 binlere çektiği tag.

siz bizimle alay mı ediyorsunuz? bu ülkeye şeriat getirilmek istense en başta müslümanlar karşı çıkar. insanların her alanına müdahele eden, çağdışı ceza uygulamalarına sahip, çağdışı bir sistemi demokrasinin nimetlerini tatmış hangi aklı başında insan tercih eder?

kaldı ki bu ülkenin başındaki kişi en büyük şeriat destekçilerinden birisidir. en çok o ister ama 18 yılda gelebildiği nokta akşam 10'dan sonra içki satışını yasaklamak oldu. onu da avrupayı örnek vererek sunabildiler. şeriat rüyaları gören yarım akıllı tarikatçıların artık bu bünyenin böylesine bir gericiliği kabul etmeyeceğini anlaması gerekiyor. türkiye iran'a benzemez.

edit: yine birileri tarafından din düşmanı ilan edilmişiz. bir sistemin genel yapısı hakkında yargıya varabilmek için genel-geçer uygulamalarına bakabilirsiniz. isterseniz islam hukuku ile türk ceza hukuku arasındaki aynı eylemlere uygulanan cezai farkları bir irdeleyin. çağdışı mı değil mi ona göre karar veririz. neyin ne olduğunu bal gibi bildiğiniz halde sırf inandığınız tanrının dayatmalarını hakim kılmak adına laf kalabalığı yapıp modern hukukun bir gereği olan "demokratik taleplerin" arkasına da sığınmayın.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim