cinayet süsü
yönetmenliğini ve senaryosunu ali atay’ın yazdığı kara mizah tadında bir türk filmidir. film hakkında söylenen söylemlere bakıyorum da ilginç derecede gömülmüş. komik bir filmdi bana göre, komikliği sonunda bitti sözde katilin sorgu esnasında.
filmin içeriği tam olarak şöyledir; cinayet masası ekibi günlük sağda solda ceset bulmaya başlarlar, buldukları cesetlerde süslenmiş bir biçimdedir. ve tabi hayret ederler bu duruma akabinde de katilini bulmaya çalışırlar. o esnada da başlarına türlü olaylar gelir.
sonra sözde katil ekibin kendisini bulması için türlü ipuçları bırakır. sözde katil de ressamdır. her neyse, ekip ipuçlarından yola çıkarak katili bulamaz lakin sonunda teslim olmaya karar verir. teslim olduktan sonra sorguya çekilir, kendisine sorular sorulur. cinayet masası amiri, yani uğur yücel katile, nasıl öldürdün sorusunu yöneltir, katil de ben öldürmedim diye çıkış yapar.
e tabi amir de ister istemez sinirlenir ve tekrar soru yöneltir kendisine, o kadar insanı niye öldürdün der… o da tekrar ben öldürmedim, katillerini de bilmiyorum der. akabinde de sorguya müdahale eden olur, müdahale eden de cengiz bozkurt’tur. amir müdahale edeni odadan atar. sonra katil, “ben o cesetleri sağdan soldan, çöplüklerden buldum, süsledim, kimsenin farkında olmayan insanları süsleyerek millete fark ettirdim” demesi üzerine suçsuz olduğu tespit edilip serbest bırakılır. ardından da cesetlerin katilleri bulunur. ekip de çöplüklere gidip ceset arayışına girer.
aslında filmin türü komedi ama sonunda o sözde katil, yani ressamın söylemleriyle film güldürdü sonradan da düşündürdü. güldürürken düşündüren filmlere cidden hasretiz. ben şahsen beğendim filmi, beğenmeyenler olabilir ama onların düşüncesi umrumda bile olmaz.
filmin içeriği tam olarak şöyledir; cinayet masası ekibi günlük sağda solda ceset bulmaya başlarlar, buldukları cesetlerde süslenmiş bir biçimdedir. ve tabi hayret ederler bu duruma akabinde de katilini bulmaya çalışırlar. o esnada da başlarına türlü olaylar gelir.
sonra sözde katil ekibin kendisini bulması için türlü ipuçları bırakır. sözde katil de ressamdır. her neyse, ekip ipuçlarından yola çıkarak katili bulamaz lakin sonunda teslim olmaya karar verir. teslim olduktan sonra sorguya çekilir, kendisine sorular sorulur. cinayet masası amiri, yani uğur yücel katile, nasıl öldürdün sorusunu yöneltir, katil de ben öldürmedim diye çıkış yapar.
e tabi amir de ister istemez sinirlenir ve tekrar soru yöneltir kendisine, o kadar insanı niye öldürdün der… o da tekrar ben öldürmedim, katillerini de bilmiyorum der. akabinde de sorguya müdahale eden olur, müdahale eden de cengiz bozkurt’tur. amir müdahale edeni odadan atar. sonra katil, “ben o cesetleri sağdan soldan, çöplüklerden buldum, süsledim, kimsenin farkında olmayan insanları süsleyerek millete fark ettirdim” demesi üzerine suçsuz olduğu tespit edilip serbest bırakılır. ardından da cesetlerin katilleri bulunur. ekip de çöplüklere gidip ceset arayışına girer.
aslında filmin türü komedi ama sonunda o sözde katil, yani ressamın söylemleriyle film güldürdü sonradan da düşündürdü. güldürürken düşündüren filmlere cidden hasretiz. ben şahsen beğendim filmi, beğenmeyenler olabilir ama onların düşüncesi umrumda bile olmaz.
devamını gör...
paçavrasını çıkarmak
kişinin bir eşyayı hor ve özensiz kullanması, çok çabuk eskitmesi anlamında kullanılan bir deyim.
devamını gör...
artı oy veren yazarın profilini incelemek
sıkça yaptığım eylem..
her bir bildirime tek tek tıklayıp yazarın profilini inceleyecek kadar ruh hastası bir kişiliğim var. böylelikle yeni yazarlar keşfedip takibe alıyorum.
her bir bildirime tek tek tıklayıp yazarın profilini inceleyecek kadar ruh hastası bir kişiliğim var. böylelikle yeni yazarlar keşfedip takibe alıyorum.
devamını gör...
küçük deniz kızı
âşık olduğu adamın aslında bir prens olduğunu öğrenen ve sırf ona kavuşmak için kuyruğundan vazgeçen fedakâr deniz kızı ariel'i bilirsiniz. andersen masalı oldukça etkileyici bir biçimde yazmış ve dünyaya duyurmayı başarmıştır.

ünü danimarka'ya giden bu masalı, danimarka kraliyet tiyatrosu sahneye döker ve gördüklerinden hayli etkilenen o zamanın ünlü bira fabrikatörlerinden biri ariel adına küçük bir heykel yaptırmaya karar verir.
heykeli yapan kişi edvard eriksen'dir ve neredeyse 105 senedir kopenhag sahillerini süslemektedir. heykeltıraş; heykeli 1 metre 25 santimetre ebatlarında yapmış, kopenhag'daki kayalardan birinin üzerine oturtmuştur.

••
heykel gerçekten de çok güzel. yüzündeki aldatılmış ifade, çaresiz duruş... sanatçısı küçük taşa büyük duygular sığdırmış ancak ilerleyen dönemlerde sanatının vandalizm'e kurban gideceğini düşünememiş. vandalizm yanlıları ellerine geçen her fırsatta minik ariel'ı parçalara ayırmaktan hiç geri kalmamışlar. kimisi kafasını koparmış, kimisi kollarını. neyse ki danimarka hükümeti yeniden bir araya toplamış ve bozulmasına izin vermemiş.
güzelliği her yıl milyonlarca turisti çektiği gibi, milyonlarca düşmanı da çekiyor. 8 mart'ta özellikle en çirkin şeyleri yapıyorlar. yazık gerçekten, umarım bu sanat harikası ziyan edilmez.

ünü danimarka'ya giden bu masalı, danimarka kraliyet tiyatrosu sahneye döker ve gördüklerinden hayli etkilenen o zamanın ünlü bira fabrikatörlerinden biri ariel adına küçük bir heykel yaptırmaya karar verir.
heykeli yapan kişi edvard eriksen'dir ve neredeyse 105 senedir kopenhag sahillerini süslemektedir. heykeltıraş; heykeli 1 metre 25 santimetre ebatlarında yapmış, kopenhag'daki kayalardan birinin üzerine oturtmuştur.

••
heykel gerçekten de çok güzel. yüzündeki aldatılmış ifade, çaresiz duruş... sanatçısı küçük taşa büyük duygular sığdırmış ancak ilerleyen dönemlerde sanatının vandalizm'e kurban gideceğini düşünememiş. vandalizm yanlıları ellerine geçen her fırsatta minik ariel'ı parçalara ayırmaktan hiç geri kalmamışlar. kimisi kafasını koparmış, kimisi kollarını. neyse ki danimarka hükümeti yeniden bir araya toplamış ve bozulmasına izin vermemiş.
güzelliği her yıl milyonlarca turisti çektiği gibi, milyonlarca düşmanı da çekiyor. 8 mart'ta özellikle en çirkin şeyleri yapıyorlar. yazık gerçekten, umarım bu sanat harikası ziyan edilmez.
devamını gör...
beyaz yakalıları silkeleme yöntemleri
serpme kahvaltı
starbucks
netflix
bitcoin
stanley termos
starbucks
netflix
bitcoin
stanley termos
devamını gör...
uyku sadece ölümün utangaçlık yapmasıdır
az önce izlediğim yabancı bir videoda denk geldiğim ve çok hoşuma giden laf ( sleep is just death being shy ). bizdeki karşılığı genelde “uyku hafif ölüm, ölüm ağır uykudur” şeklindedir.
devamını gör...
türk evlerindeki en gereksiz eşya
vitrin
devamını gör...
kız yurdunda yaşanan tuhaf olaylar
odamıza giren haşmetli sineği öldürünce içinden larvalar çıkmıştı ve biz de gözlemlemek için pudralı deodorantla üstlerini kaplamıştık.
devamını gör...
istanbul'u dinliyorum
istanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
önce hafiften bir rüzgâr esiyor,
yavaş yavaş sallanıyor,
yapraklar ağaçlarda.
uzaklarda, çok uzaklarda,
sucuların hiç durmayan çıngırakları,
istanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı...
orhan veli'nin güzide şiiri'nin mısralarından..
önce hafiften bir rüzgâr esiyor,
yavaş yavaş sallanıyor,
yapraklar ağaçlarda.
uzaklarda, çok uzaklarda,
sucuların hiç durmayan çıngırakları,
istanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı...
orhan veli'nin güzide şiiri'nin mısralarından..
devamını gör...
yavşak demek sözlükte nasıl küfür sayılmıyor sorunsalı
yavşak bit yavrusu demek çünkü.
devamını gör...
nadirkitap
online bir sahafiye sitesidir. başka yerde bulamadığınız yabancı dilde kitapları, koleksiyonluk eski basım kitapları burada bulabilirsiniz.
buradaki çoğu kitabın fiyatı diğer sitelere göre daha pahalı. ancak yeni basım kitapları ikinci elden daha ucuza alabilme şansınız da yok değil.
buradaki çoğu kitabın fiyatı diğer sitelere göre daha pahalı. ancak yeni basım kitapları ikinci elden daha ucuza alabilme şansınız da yok değil.
devamını gör...
martin scorsese
marvel filmleri için söylediği; sinema değil, eğlence parkını anımsatıyorlar tabiriyle kalpleri bir kez daha fetheden usta yönetmendir.
13 yaşında çizmiş olduğu storyboard, yönetmen ceketiyle dünyaya geldiğini kanıtlar nitelikte.
o storyboard
13 yaşında çizmiş olduğu storyboard, yönetmen ceketiyle dünyaya geldiğini kanıtlar nitelikte.
o storyboard
devamını gör...
en pisi pisine ölen ünlü
orhan veli..
devamını gör...
yapınca herkes sana bakıyormuş gibi hissettiren eylem
sabah vakti yola çıkacaksınız. cümle alem uykudayken, gün ağarır ağarmaz elinizde tekerlekli bavulunuzu çekiştire çekiştire yürüyorsunuz. fakat o bavulun tekerlerinin sesi o bomboş sokakta öyle bir yankılanıyor ki, sanki cümle alem uykusunda değil veya uyanmışlar da perdenin ardından sizi gözetliyorlar.
devamını gör...
ölümüne en çok üzüldüğünüz yazar
ben en çok genç yaşta ölen şairlere üzülüyorum. yazılacak şiirleri, romanları kalmıştır geriye.
muzaffer tayyip, arkadaş zekai, rüştü onur, orhan veli ve niceleri.
muzaffer tayyip, arkadaş zekai, rüştü onur, orhan veli ve niceleri.
devamını gör...
beyin yakan tramvay ikilemi
5 kişi sayıca fazla olduğundan birçok kişiye mantıklı gelecektir fakat o bir kişi tanıdığınız biri olsaydı da aynı cevabı verir miydiniz merak ediyorum, diyeceğim ikilemdir.
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
"akıllılık çoğunluğa bakılarak ölçülmez." bu sözü okuduğumdan beri orwell'ın 1984'ünde hayat mottolarımdan biri olmuştur. başka türlü bakmışımdır hayata. bir fikri, bir düşünceyi yapan çoğunluğun savunması değildir, o fikrin içeriğidir, ne kadar o fikrin arkasında durduğunuzdur.
devamını gör...
sözlükte radyo dinlemeyenlerin olduğunun unutulması
haydaaa bir de buyur buradan bak. gün geçmiyor ki sözlükte birbirinden farklı bakış açılarını kazandırmayalım.evet bu arkadaşımız da haklı ve kime neye hak vereceğimi şaşırdım..
(bkz: kafalar karışık)
(bkz: kafalar karışık)
devamını gör...

