bal yerine reçel yapan arı (yazar)
kendisi kırmızı çizgimizdir! ona göre yani!
devamını gör...
eren bülbül
adını her duyduğumda içimin burkulduğu, boyundan büyük yüreği olan yakışıklı aslan parçası kardeşim.
hani deriz ya "her türk asker doğar", "kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için" işte bunların en temel kanıtısın sen çocuk. çanakkale'de savaşan "hey 15li" ruhunu hala içinde taşıyan milyonlarca gencin yol göstericisisin. ne seni, ne de annene ev anahtarı verilirken yapılan iğrenç şovu hiç unutmayacağım..
ay yıldız uğruna şehit, uçmağa vardı eren adlı yiğit. iyi ki varsın eren!
hani deriz ya "her türk asker doğar", "kahramanlar can verir, yurdu yaşatmak için" işte bunların en temel kanıtısın sen çocuk. çanakkale'de savaşan "hey 15li" ruhunu hala içinde taşıyan milyonlarca gencin yol göstericisisin. ne seni, ne de annene ev anahtarı verilirken yapılan iğrenç şovu hiç unutmayacağım..
ay yıldız uğruna şehit, uçmağa vardı eren adlı yiğit. iyi ki varsın eren!
devamını gör...
proboscis maymunu
proboscis maymunları asya kıtası'nda yaşayan endemik bir hayvan türüdür ve bu kıtanın en büyük maymunlarındandır. erkek proboscisler genellikle 65-72 cm ve 30 kilo olurken, dişi proboscisler 60-61 cm ve 15 kg ağırlığındadırlar. onları bu kadar ilginç yapan burunları ise genellikle 10 cm civarındadır ama bu uzunluk dişilerde daha kısa olabilir. proboscisler burunlarını kendilerini dış tehlikelere karşı korumak ve iletişim kurmak için kullanırlar.
proboscis maymunları genellikle geniş bir topluluk haline yaşarlar ama bu topluluğun içinde küçük gruplarda vardır. her grupta bir erkek, birkaç dişi proboscis ve onların yavruları bulunur. her ne kadar topluluk haline hareket etseler de her grup kendi arasında yaşamını sürdürür. bazı durumlarda dişiler, yavrularını korumak için gruplarını terk edebilirler.
not: tip olarak biraz ali poyrazoğlu'nu andırıyor gibi geldi bana.
kaynak
proboscis maymunları genellikle geniş bir topluluk haline yaşarlar ama bu topluluğun içinde küçük gruplarda vardır. her grupta bir erkek, birkaç dişi proboscis ve onların yavruları bulunur. her ne kadar topluluk haline hareket etseler de her grup kendi arasında yaşamını sürdürür. bazı durumlarda dişiler, yavrularını korumak için gruplarını terk edebilirler.
not: tip olarak biraz ali poyrazoğlu'nu andırıyor gibi geldi bana.

devamını gör...
çok doğru bir tespit entrysinin tespiti yapandan fazla beğeni alması
çok doğru bir tespit.*
devamını gör...
fenilasetat
fenilketonüri hastalarındaki karakteristik idrar kokusu olan küf kokusunu (fare idrarı olarak da benzetilmektedir.) oluşturan ara üründür.
aynı zamanda glutamin ile birleşerek fenilasetilglutamin oluşturarak atılımı sağlanır.
aynı zamanda glutamin ile birleşerek fenilasetilglutamin oluşturarak atılımı sağlanır.
devamını gör...
mustafa hakkında herşey
isminden midir nedir bilmiyorum ama bir süre hiç sallamadığım, daha sonra arkadaşımın sürekli filmden alıntılar yapmasına katlanamayarak izlemek zorunda kaldığım, ve de filmin başından sonuna kitlendiğim, tam anlamıyla insanı çarpan çağan ırmak yapıtı…
yanlış hatırlamıyorsam şöyle bir diyalog vardı:
fikret kuşkan : sizin bokunuz da pis kokar ...
nejat işler : abi kusura bakma ama bok bu herkesinki kokar...
fikret kuşkan : benimki kokmaz ulaan !!!
yanlış hatırlamıyorsam şöyle bir diyalog vardı:
fikret kuşkan : sizin bokunuz da pis kokar ...
nejat işler : abi kusura bakma ama bok bu herkesinki kokar...
fikret kuşkan : benimki kokmaz ulaan !!!
devamını gör...
bu başlıkta ingilizce entry giriyoruz kampanyası
are you cola?
devamını gör...
bir insanın kaybetmemesi gereken şey
akıl sağlığı. kaybedildiğinde onun bunun oyuncağı olunuyor.
devamını gör...
ailenizden birinin corona olması
işin ciddiyetini en salak insanın bile zirvede kavrayacağı durum.
o basit ölüm sayıları korkutur hale getirir.
abim için annemin ağladığını görünce içim dağlandı yoldaşlar. dualarınızı beklerim.
o basit ölüm sayıları korkutur hale getirir.
abim için annemin ağladığını görünce içim dağlandı yoldaşlar. dualarınızı beklerim.
devamını gör...
ezberci eğitim sistemi
eğitimci değilim, belki söyleyeceklerim yanlıştır lakin bu sistemin içinde okumuş hemen her öğrencinin gördüğü bazı çarpıklıklar vardır.
lise zamanlarını unutamıyorum mesela. üniversite sınavına girmeye iki ay gibi bir süre kalmıştı ve ben limit - türev - integral konularında daha kalem bile oynatamıyordum. okuldaki hocalar, yıllardır bu konuları aynı kafayla verdiklerinden üniversitede öğrendiklerini de unutmuştu, kafamın içine girmeyen bu üç baba konu hakkında bana yardımcı olamıyordu. en sonunda çıldırıp şehrimdeki üniversitede okuyan bir matematik öğrencisinden özel ders almaya karar verdim. o da bana üniversitelerde okutulan ders kitaplarından (bkz: thomas' calculus) matematik dersi vermeye başladı.
sonuç: üniversite sınavında limit - türev - integralden 8 soru çıktı, hepsi doğru.
çünkü o ablam, özel derslerde "x in derecesini başa indirip dereceyi 1 azaltırsın" gibi bir matematik dersi vermemişti. limit nereden, türev nereden gelir; integralde neyi amaçlarız; bu üç konunun teoremlerinin ispatları nedir gibi sorularıma cevap vermiş, üstüne üstlük üniversitede okuyan öğrencilerin çalıştıkları sorular üzerinden de hatalarımı tespit edip bunların üstüne gitmemi sağlamıştı.
yanlış anlaşılmasın, özel ders alın demiyorum. fakat okulda üç ay boyunca anlatılan konuyu anlamayan bir öğrenci henüz öğretmen olmamış birinden bir ayda teorem ispatlarına kadar bu konuyu nasıl öğrenir, bunu tartışmak istiyorum. bugün mühendislik öğrencisiyim ve daha lisede öğrendiğim o teorem ispatları sayesinde bugün daha rahatım. bir şeyin arkasını, gerçeğini öğrenmeden rahat edemiyorum. ezberci sistem ise bunu bana vermiyor.
üniversite kitaplarını çok seviyorum, çünkü yıllar boyu lanet okuduğum fizik ve matematiği olağanüstü şekilde sevdirerek anlatıyorlar. hele insanı araştırmaya teşvik etmesi yok mu o kitapların? ah ah...
evet, eğitimde bir şeylerin farklılaşması gerekiyor ama neyin farklılaşması lazım, bunu bilemiyorum. belki de üniversite kitapları tarzında bir anlatım, lise ve ortaokullardaki öğrencileri daha çok rahatlatır , kim bilir?
lise zamanlarını unutamıyorum mesela. üniversite sınavına girmeye iki ay gibi bir süre kalmıştı ve ben limit - türev - integral konularında daha kalem bile oynatamıyordum. okuldaki hocalar, yıllardır bu konuları aynı kafayla verdiklerinden üniversitede öğrendiklerini de unutmuştu, kafamın içine girmeyen bu üç baba konu hakkında bana yardımcı olamıyordu. en sonunda çıldırıp şehrimdeki üniversitede okuyan bir matematik öğrencisinden özel ders almaya karar verdim. o da bana üniversitelerde okutulan ders kitaplarından (bkz: thomas' calculus) matematik dersi vermeye başladı.
sonuç: üniversite sınavında limit - türev - integralden 8 soru çıktı, hepsi doğru.
çünkü o ablam, özel derslerde "x in derecesini başa indirip dereceyi 1 azaltırsın" gibi bir matematik dersi vermemişti. limit nereden, türev nereden gelir; integralde neyi amaçlarız; bu üç konunun teoremlerinin ispatları nedir gibi sorularıma cevap vermiş, üstüne üstlük üniversitede okuyan öğrencilerin çalıştıkları sorular üzerinden de hatalarımı tespit edip bunların üstüne gitmemi sağlamıştı.
yanlış anlaşılmasın, özel ders alın demiyorum. fakat okulda üç ay boyunca anlatılan konuyu anlamayan bir öğrenci henüz öğretmen olmamış birinden bir ayda teorem ispatlarına kadar bu konuyu nasıl öğrenir, bunu tartışmak istiyorum. bugün mühendislik öğrencisiyim ve daha lisede öğrendiğim o teorem ispatları sayesinde bugün daha rahatım. bir şeyin arkasını, gerçeğini öğrenmeden rahat edemiyorum. ezberci sistem ise bunu bana vermiyor.
üniversite kitaplarını çok seviyorum, çünkü yıllar boyu lanet okuduğum fizik ve matematiği olağanüstü şekilde sevdirerek anlatıyorlar. hele insanı araştırmaya teşvik etmesi yok mu o kitapların? ah ah...
evet, eğitimde bir şeylerin farklılaşması gerekiyor ama neyin farklılaşması lazım, bunu bilemiyorum. belki de üniversite kitapları tarzında bir anlatım, lise ve ortaokullardaki öğrencileri daha çok rahatlatır , kim bilir?
devamını gör...
coneheads
bir steve barron filmidir.

başrollerinde ghostbusters ve blues brothers filmlerinin yıldızlarından dan aykroyd ve iki emmy ödüllü jane curtin oynamaktadır.
öncelikle şunu belirtmem de fayda var ki bu film iyi bir film değildir. ama kendini bir şekilde izletir. özellikle uzaylılar için uygun görülen kafa şeklinin yapılışı oldukça amatör görünmektedir ve bir o kadar da rahatsız edicidir.
bir uzaylı çiftin yanlışlıkla dünyaya düşmesini konu alır film. dünyaya düşen bu uzaylı çift kendi gezegenlerinden birinin ya da birilerinin gelip onları alması için beklerken bu gezegende bir hayat kurarlar ve hatta bir kızları bile olur.
kızları büyüyüp genç bir kız olur ve orta sınıf bir aile haline gelen anne babası gibi bu yabancı gezegende sosyalleşmeye ve arkadaşlıklar kurmaya başlar. ama bu düzenli ve sıradan yaşam hem dünyadaki yetkililerin aileye şüphe içinde yaklaşmaları hem de kendi gezegenlerine dönme zamanının yaklaşması nedeniyle yavaş yavaş bozulmaya ve işler tersine dönmeye başlar.
başlangıçta da söylediğim gibi iyi bir film değil ama nostalji meraklıları için izlenmeye değer.

başrollerinde ghostbusters ve blues brothers filmlerinin yıldızlarından dan aykroyd ve iki emmy ödüllü jane curtin oynamaktadır.
öncelikle şunu belirtmem de fayda var ki bu film iyi bir film değildir. ama kendini bir şekilde izletir. özellikle uzaylılar için uygun görülen kafa şeklinin yapılışı oldukça amatör görünmektedir ve bir o kadar da rahatsız edicidir.
bir uzaylı çiftin yanlışlıkla dünyaya düşmesini konu alır film. dünyaya düşen bu uzaylı çift kendi gezegenlerinden birinin ya da birilerinin gelip onları alması için beklerken bu gezegende bir hayat kurarlar ve hatta bir kızları bile olur.
kızları büyüyüp genç bir kız olur ve orta sınıf bir aile haline gelen anne babası gibi bu yabancı gezegende sosyalleşmeye ve arkadaşlıklar kurmaya başlar. ama bu düzenli ve sıradan yaşam hem dünyadaki yetkililerin aileye şüphe içinde yaklaşmaları hem de kendi gezegenlerine dönme zamanının yaklaşması nedeniyle yavaş yavaş bozulmaya ve işler tersine dönmeye başlar.
başlangıçta da söylediğim gibi iyi bir film değil ama nostalji meraklıları için izlenmeye değer.
devamını gör...
insan olmasaydın ne olmak isterdin sorunsalı
sigara olmak isterdim. insanlara zarar veren hatta onları öldüren birşey olup el üstünde tutulmak isterdim.
devamını gör...
baykuş
kar altındaki fareyi görmese de avlayacak kadar isabetli olabiliyor. bir peçeli baykuş yılda 1000 'den fazla fare avlıyor.
devamını gör...
nelson mandela
xhosa kabilesindendir. hayatını ırkçılığa karşı mücadeleye adamıştı. cape town'daki robben island'da ve başka yerlerde 27 yıl hapis yattı. apartheid sonrası güney afrika cumhuriyeti'nin ilk siyah devlet başkanı oldu.
2013'de öldüğü zaman, değişik eşlerinden olan çocukları, milyonluk miras kavgası yaşayınca, insanlar hayırdır be yav bu adam yıllarca hapis yattı, sadece beş yıl başkanlık yaptı, bu kadar para nereden geldi dediler.
ama böyle şeyler düşünmelerine, ekonominin kötüye gitmesine, güvenlik problemleri olmasına rağmen partisi a.n.c, her zaman yüksek oy alıyor. bir zamanlar büyük sıkıntı yaşayan insanlar kolay korkutuluyor ve eğer a.n.c'ye oy vermezseniz, beyazlar gelip yeniden ırkçılık yapacak diyorlar.
2013'de öldüğü zaman, değişik eşlerinden olan çocukları, milyonluk miras kavgası yaşayınca, insanlar hayırdır be yav bu adam yıllarca hapis yattı, sadece beş yıl başkanlık yaptı, bu kadar para nereden geldi dediler.
ama böyle şeyler düşünmelerine, ekonominin kötüye gitmesine, güvenlik problemleri olmasına rağmen partisi a.n.c, her zaman yüksek oy alıyor. bir zamanlar büyük sıkıntı yaşayan insanlar kolay korkutuluyor ve eğer a.n.c'ye oy vermezseniz, beyazlar gelip yeniden ırkçılık yapacak diyorlar.
devamını gör...
spontane radyo yayını
koşarak eve gitme sebebim olan yayın. sokağa çıkma yasağı başladığı için degil bu yayın başladığı için gidiyorum eve, evet.
siz de gelsenize!
siz de gelsenize!
devamını gör...
hidano
çok pozitif kıpır kıpır biri. kendisinin vermiş olduğu bir fikir sayesinde arkadaşımın gönlünü almıştım çok ince düşünceli biri. ay seviyorum böyle etrafa mutluluk saçan insanları.
devamını gör...
edelweiss çiçeği
alp dağları'nın yüksek mi yüksek kesimlerinde nazlı nazlı yetişen ve kokusunun şeker ile balın karışımına benzetildiği çiçek.

hayli nadir görülen bir çiçektir. bulana şans, mutluluk getireceğine inanılır. çiçeğin ismini kelime kelime ayırırsak; edel soylu, weiss ise beyaz anlamına gelir ve türkçe anlamı "değerli, kıymetli beyaz'dır. taç yapraklarının boyutu yaklaşık üç-beş santimetredir ve sekiz tane kadar küçük beyaz yapraktan oluşur. latince ismi leontopodium alpinum olan çiçeğin bilinen otuza yakın çeşidi var. nadir bir bitki türü olduğunda artık koruma altına alınmış.

efsanelerden birine göre;
"alp dağları'nın görkemle parladığı bir gece, dağ tanrısı, öfkesinden yeri göğü inletmiş. öyle çok sinirlenmiş, öyle çok bağırmış ki; gökyüzündeki yıldızlardan, dağlara kadar birçok canlı korkuyla titremeye başlamış. en sonunda alp dağları çatlamış ve gökyüzünden korkuyla kopup düşen yıldızlar bu çatlakların içerisine düşüvermiş. dağ tanrısı'nın karısı bu duruma çok üzülmüş, ağlamış. o ağladıkça gözyaşları yıldızların üzerine düşmüş. düştüğü yerde de hepsi göz alıcı ihtişamdaki birer çiçeğe dönüşmüş."

ayrıca 1907 yılından beri avusturya imparatorluğu'na bağlı birliklerin sembolü haline gelmiştir.

hayli nadir görülen bir çiçektir. bulana şans, mutluluk getireceğine inanılır. çiçeğin ismini kelime kelime ayırırsak; edel soylu, weiss ise beyaz anlamına gelir ve türkçe anlamı "değerli, kıymetli beyaz'dır. taç yapraklarının boyutu yaklaşık üç-beş santimetredir ve sekiz tane kadar küçük beyaz yapraktan oluşur. latince ismi leontopodium alpinum olan çiçeğin bilinen otuza yakın çeşidi var. nadir bir bitki türü olduğunda artık koruma altına alınmış.

efsanelerden birine göre;
"alp dağları'nın görkemle parladığı bir gece, dağ tanrısı, öfkesinden yeri göğü inletmiş. öyle çok sinirlenmiş, öyle çok bağırmış ki; gökyüzündeki yıldızlardan, dağlara kadar birçok canlı korkuyla titremeye başlamış. en sonunda alp dağları çatlamış ve gökyüzünden korkuyla kopup düşen yıldızlar bu çatlakların içerisine düşüvermiş. dağ tanrısı'nın karısı bu duruma çok üzülmüş, ağlamış. o ağladıkça gözyaşları yıldızların üzerine düşmüş. düştüğü yerde de hepsi göz alıcı ihtişamdaki birer çiçeğe dönüşmüş."

ayrıca 1907 yılından beri avusturya imparatorluğu'na bağlı birliklerin sembolü haline gelmiştir.
devamını gör...