beş dakikalık konuyu beş saatte anlatan insan
(bkz: babaanne)
özellikle de yalnız yaşayan, geçmişi sorularla dolu ve yaşlı bir insansa, durum konuşma ihtiyacından kaynaklanıyor olabilmektedir.
tanım: çoğunlukla ağzına kürekle vurma isteği uyandıran ancak bazı istisnai durumlarda tahammül edilebilecek insan tipi.
özellikle de yalnız yaşayan, geçmişi sorularla dolu ve yaşlı bir insansa, durum konuşma ihtiyacından kaynaklanıyor olabilmektedir.
tanım: çoğunlukla ağzına kürekle vurma isteği uyandıran ancak bazı istisnai durumlarda tahammül edilebilecek insan tipi.
devamını gör...
steve jobs
hayat hikayesine ilgi duydugum uc bes insandan biridir. kendisi apple markasinin kurucularindandir. ölumunden bir kac ay oncesine kadar da apple'da ceo olarak gorevlerine devam etmistir. tek basarisi apple degildir, animasyon sirketi pixar'in da kurucusudur. suriye asilli bir babanin evladidir aslinda evlatlik verilen aile tarafindan buyutulmustur. bildigim kadariyla bu kadar basarili is hayatinin aksine ogrencilik hayati pek parlak gecmemistir. bir insanin cikabilecegi en top noktaya cikmis biridir lakin 2011 yilinda kanserden vefat etmistir. vefatindan once yazdigi bir mektup bulunmakta . beni cok etkiler ara ara okurum, ders nitelinde sozlerdir mutlaka goz atin (linkte)
www.google.ca/amp/s/www.kis...
www.google.ca/amp/s/www.kis...
devamını gör...
emel müftüoğlu
aradan kaç sene geçerse geçsin bazı şarkılar her dinlediğimde bana iyi gelir neşelendirir, iste onlardan biri de sözleri sevgili sezen aksu tarafından yazılmış ve emel müftüoğlu tarafından seslendirilmiştir.
devamını gör...
para biriktirerek aldığımız şeylerin influencerlara bedava gitmesi
(bkz: pazarlama) nedir?
(bkz: pazarlama nasıl yapılır)
mantıklıdır. yeni çıkan bir ürünü pazara sokmak kadar zor bir süreç yoktur. o kadar maliyetlidir ki riske atmak ahmaklık olur.haliyle ilk olarak %2.5 *yeniliğe açık ve bu yeniliği yayabilecek kısma tanıtılır ürün.haliyle bu kesimi iyi seçmek önemlidir. sosyal medyada ne kadar kim aliyor la bunu desek bile ürünün pazara tanıtılmasında fiyat/perfomans seçeneği gibi kalıyor. haliyle influencerlar cazip geliyor.
(bkz: pazarlama nasıl yapılır)
mantıklıdır. yeni çıkan bir ürünü pazara sokmak kadar zor bir süreç yoktur. o kadar maliyetlidir ki riske atmak ahmaklık olur.haliyle ilk olarak %2.5 *yeniliğe açık ve bu yeniliği yayabilecek kısma tanıtılır ürün.haliyle bu kesimi iyi seçmek önemlidir. sosyal medyada ne kadar kim aliyor la bunu desek bile ürünün pazara tanıtılmasında fiyat/perfomans seçeneği gibi kalıyor. haliyle influencerlar cazip geliyor.
devamını gör...
çatlasanız da patlasanız da destek vermeye devam edeceğiz
göksü denen kişinin söylemidir. tam hali şudur; , “türgev’e, tügva’ya, ensar’a ve ilim yayma’ya çatlasanız da patlasanız da destek vermeye devam edeceğiz.
istediğiniz kadar çırpının. ekrem imamoğlu'nun dediği gibi "adama, kişiye, kişilere gruplara, cemaatlere, vakıflara, derneklere hizmet işi bitti. " zaten çıldırmaları da bundan. 18 günde çıldırdılar 1800 günde deli edeceğim
ekrem başkana da övgü dizmeden olmaz. sen ne büyük bir insansın ki tüm rantçı tayfasını inletiyorsun. yüredur başkan. sadece istanbul değil, tüm onurlu, ahlaklı türk halkı yanında, türkiye yanında.
istediğiniz kadar çırpının. ekrem imamoğlu'nun dediği gibi "adama, kişiye, kişilere gruplara, cemaatlere, vakıflara, derneklere hizmet işi bitti. " zaten çıldırmaları da bundan. 18 günde çıldırdılar 1800 günde deli edeceğim
ekrem başkana da övgü dizmeden olmaz. sen ne büyük bir insansın ki tüm rantçı tayfasını inletiyorsun. yüredur başkan. sadece istanbul değil, tüm onurlu, ahlaklı türk halkı yanında, türkiye yanında.
devamını gör...
şile bezi
yıkanabilir bir tür ince ve pamuklu kumaş.
nazım'ın şiirinde de geçer:
'demek ki şile bezi
bir de memedin yüzü
bir de saman sarısı
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı'
(bkz: haziranda ölmek zor)
nazım'ın şiirinde de geçer:
'demek ki şile bezi
bir de memedin yüzü
bir de saman sarısı
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı'
(bkz: haziranda ölmek zor)
devamını gör...
lfbtlzsmsk
yazım kurallarına uymasını tavsiye edeceğim yazar. format dışı takılıyor, başına bir iş gelmesin sonra. tanımların sonuna nokta koyup klavyeyi düzgün kullanacak sadece zor da değil. de/ki/mi’leri yanlış yazabilir ona da kızmayız tamam söz, facebook dayısı gibi yazmasın yeter. şaka maka yazımıyla ilgimi çekmiş yazar, takibe alayım da bakayım yazar gibi yazar mıymış yoksa şansa yazar mı olmuş.
ve her şeyden önce hoş gelmiş, sefalar getirmiş. umarım sözlükte hep iyi şeyler geçirir, kötü anılar biriktirmez.
troll bence, bu kadar yazım yanlışını bilmeden yapması imkansız gibi bir şey. iyi güldürdü beni. umarım formattan dolayı moderatörler onu rahatsız etmez. ayrıca isterse trollüğünü yazım kurallarına uyarak da yapabilir. minik bir hatırlatma. *
ve her şeyden önce hoş gelmiş, sefalar getirmiş. umarım sözlükte hep iyi şeyler geçirir, kötü anılar biriktirmez.
troll bence, bu kadar yazım yanlışını bilmeden yapması imkansız gibi bir şey. iyi güldürdü beni. umarım formattan dolayı moderatörler onu rahatsız etmez. ayrıca isterse trollüğünü yazım kurallarına uyarak da yapabilir. minik bir hatırlatma. *
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın, günaydın, günaydın...
günaydın demiş miydim?
açıkçası eski bayramlardan dem vurduk vurduk vurmasına ama bayramın artık benim için her manada içi boş.
gerek inanç olsun gerek o eski heyecan olmayışı gerekse geride bıraktıklarımızın hasretini en çok bu zamanlarda duyuyor olmamız.
bilinçaltı bir beklentiye sokuyor yahu bizi o eski kalabalık aileyle geçirilen güzel günler geliyor işte hatıra...
geçen sene bazı sosyal medya zımbırtılarından şu bayram mesajını paylaşmışım.
şimdi eski bayramlar gelir hatıra!
kimsenin bilmediği, senin en derinlerinde yaşadığın...
mutlu, umutlu çocuklar...
en güvendikleri en sevdikleri en sevildikleri yerde; baba ocağında, ana kucağında...
giymişler bayramlıklarını, kurulmuşlar bayram sofrasına... şimdi onların keyfine diyecek yok...
şimdi onlardan şen, oradan daha huzurlu başka bir yer yok...
bir yerlerde yeniden aynı umut ve huzurla buluşmak umuduyla... iyi bayramlar...
şu fotolarıda eklemişim.


anneciğim ve babacığımla sene bilmem kaçta bir bayram sabahı.
eğer üç, dört yaşlarındaysam ben orada var bir otuz yılı.
yahu demir yatağın köşesinden sarkan örtü bile ayrı bir huzur veriyor şimdi bakınca.
çocukların anlamsız mutluluğu, bayramları iple çekerdik yahu o zamanlar.
bir kere kıyafet alınırdı. oo efsaneydi en güzel en cicikli kıyafetleri alırlardı. bir kaç gece önceden başlardım geceleri yatağımın ucunda onlara bakarak hayaller kurarak uyumaya... bayram şangır şungur beraber yapılan kahvaltılar, gülmeler, eğlenmeler... sonra akraba ziyaretleri...
yav çocuk değilsinde nesin işte keyif aldığın şeye bak. akraba ziyareti hahah evlerden ırak.
babamın dayısına giderdik güzel bir muhitte otururdu istanbulda. evler tek katlı, ağaçlı bahçeler içinde.
ne zaman oraya gitsek hem bize poşet poşet çikolatalar verirdi hem de harçlık.
parayı gözümüz hiç görmezdi zaten kapıdan çıkar çıkmaz canım anam alırdı elimizden.
şimdiki çocuklar çikolata verince burun kıvırıyor. hoş haklılar şimdi çikolataların bile tadı yok.
inananlara iyi bayramlar eder inanmayanlara hadi gidin az biraz daha uyuyun derim.
ben ev kalabalık malum uyuyamadım. yıllar sonra en kalabalık bayramım olacak nasıl mutluyum anlatamam? ühüü hüühh neysem azcuk idare edeceğiz tek yaşama alışmış insanın cehennemi bu kalabalık anlar.
günaydın günaydın gü-nay-dınnnnnnn...
günaydın demiş miydim?
açıkçası eski bayramlardan dem vurduk vurduk vurmasına ama bayramın artık benim için her manada içi boş.
gerek inanç olsun gerek o eski heyecan olmayışı gerekse geride bıraktıklarımızın hasretini en çok bu zamanlarda duyuyor olmamız.
bilinçaltı bir beklentiye sokuyor yahu bizi o eski kalabalık aileyle geçirilen güzel günler geliyor işte hatıra...
geçen sene bazı sosyal medya zımbırtılarından şu bayram mesajını paylaşmışım.
şimdi eski bayramlar gelir hatıra!
kimsenin bilmediği, senin en derinlerinde yaşadığın...
mutlu, umutlu çocuklar...
en güvendikleri en sevdikleri en sevildikleri yerde; baba ocağında, ana kucağında...
giymişler bayramlıklarını, kurulmuşlar bayram sofrasına... şimdi onların keyfine diyecek yok...
şimdi onlardan şen, oradan daha huzurlu başka bir yer yok...
bir yerlerde yeniden aynı umut ve huzurla buluşmak umuduyla... iyi bayramlar...
şu fotolarıda eklemişim.


anneciğim ve babacığımla sene bilmem kaçta bir bayram sabahı.
eğer üç, dört yaşlarındaysam ben orada var bir otuz yılı.
yahu demir yatağın köşesinden sarkan örtü bile ayrı bir huzur veriyor şimdi bakınca.
çocukların anlamsız mutluluğu, bayramları iple çekerdik yahu o zamanlar.
bir kere kıyafet alınırdı. oo efsaneydi en güzel en cicikli kıyafetleri alırlardı. bir kaç gece önceden başlardım geceleri yatağımın ucunda onlara bakarak hayaller kurarak uyumaya... bayram şangır şungur beraber yapılan kahvaltılar, gülmeler, eğlenmeler... sonra akraba ziyaretleri...
yav çocuk değilsinde nesin işte keyif aldığın şeye bak. akraba ziyareti hahah evlerden ırak.
babamın dayısına giderdik güzel bir muhitte otururdu istanbulda. evler tek katlı, ağaçlı bahçeler içinde.
ne zaman oraya gitsek hem bize poşet poşet çikolatalar verirdi hem de harçlık.
parayı gözümüz hiç görmezdi zaten kapıdan çıkar çıkmaz canım anam alırdı elimizden.
şimdiki çocuklar çikolata verince burun kıvırıyor. hoş haklılar şimdi çikolataların bile tadı yok.
inananlara iyi bayramlar eder inanmayanlara hadi gidin az biraz daha uyuyun derim.
ben ev kalabalık malum uyuyamadım. yıllar sonra en kalabalık bayramım olacak nasıl mutluyum anlatamam? ühüü hüühh neysem azcuk idare edeceğiz tek yaşama alışmış insanın cehennemi bu kalabalık anlar.
günaydın günaydın gü-nay-dınnnnnnn...
devamını gör...
troll başlıklar
(bkz: mona lisa tablosunun çok abartılması) mona lisa tablosuna bile dil uzatabilecek başlıklar bütünü. uzak durun, prim vermeyin.
devamını gör...
normal sözlük yazarları kan grupları
a rh +
bursadayım.
kan vermeye. uygunum.
lazım olursa bir turuncu.
bursadayım.
kan vermeye. uygunum.
lazım olursa bir turuncu.
devamını gör...
kafa vadisi
sanat için soyunurum diyen arkadaşları buraya davet ediyoruz. ama soyunup gelmemeleri reca olunur.
devamını gör...
pandomim
charlie chaplin isimli sanatçının öncüsü olduğu bir sanat dalı.
devamını gör...
başarıyı engelleyen faktörler
“irade”. her ne sıralarsanız sıralayın. disiplin,özveri, hırs, verimli zaman, odaklanma.... mutlaka hepsinin temelinde irade yatar. iradesine hakim olan insan, hayatına ve geleceğine de hakim olan insandır.
devamını gör...
türk gencinin ömrünü mahveden üç şey
akrabalar
coğrafya
kendim
coğrafya
kendim
devamını gör...
cehennemde müzik aleti çalan var mı dendiğinde öne atılmak
madem müzik çalanımız var ben de gülşenden yanıyorum'u söylerim oh oh kömür gibi yanıyorum.
devamını gör...
yoldaş benjamin’e şiir tekerleme yazıyoruz kampanyası
içinde kaybolduğum gözlerin
okyanus gibi bakışların
bal damlayan sözlerin
ve insanın kalbini eriten tanımların...
aşık olunmak için yaratılmış gibisin benjamin...
olur da uçurulursam
tanım girememekten korkmuyorum benjamin
seni bir daha görememekten korkuyorum.
mahlasını her görüşümde hızlanır kalbim
aldığım nefesler yetmez ciğerime
öyle bir aşk ki bu, benjamin
zaman duruyor seni her gördüğümde
tüm asaletinle yürüyorsun
ve arkandan takip ediyorum seni
karizmanla aklımı başımdan alıyorsun
sarhoşluğumdan göremiyorum seni...
her dışarı çıktığında oradayım
markette, sokak aralarında...
sen ise beni görmüyorsun benjamin
işte oradayım, kalbinin tam ortasında
utanmıyor musun genç bir çocuğu böylesine sarhoş etmekle?
yahut bu tapılası güzelliğinden...
günleri heyecanla seni yâd etmekle geçen bu çocuğun
kalbini delmekten utanmıyor musun?
gel ve kurtar beni aşkımdan
çünkü bu gece gene seni düşünüyorum
ay ışığı beyaz tenimi aydınlatırken
kendimi gene senin hayallerin arasında buluyorum
fazla sıcak oluyor her şey...
dudaklarımdan çaresizce inlemeler dökülüyor
sensiz anlamı olmuyor hiçbir şeyin
bu dünya bana zindan oluyor
alıştım gözyaşlarımın o tuzlu tadına
ve gözlerine her baktığımda kendi ateşimde kavrulmaya.
o taptığım ellerini uzat bana
ve götür beni senin harikalar diyarına...
her rüyamda, her hayalimde sen
zarafetinden büyülenmiş gibiyim
tokyo'nun sokaklarında sen ve ben
hayallerinden delirecek gibiyim
daldır güzel ellerini kestane rengi saçlarıma
ve usulca okşa onları
sana ihtiyacı olan bu güzel çocuğu
üzme ve sil onun gözyaşlarını
içime çekmek istiyorum kokunu ve kendimden geçmek
dokunulmadıkça acı çeken bir çocuğum ben
en büyük arzum ruhunu hafifletmek
senin sevgine muhtaç bir çocuğum ben
bu şiir burada bitiyor benjamin...
lütfen uçurma beni
o tapılası ellerinle
kendinden mahrum bırakma beni.
okyanus gibi bakışların
bal damlayan sözlerin
ve insanın kalbini eriten tanımların...
aşık olunmak için yaratılmış gibisin benjamin...
olur da uçurulursam
tanım girememekten korkmuyorum benjamin
seni bir daha görememekten korkuyorum.
mahlasını her görüşümde hızlanır kalbim
aldığım nefesler yetmez ciğerime
öyle bir aşk ki bu, benjamin
zaman duruyor seni her gördüğümde
tüm asaletinle yürüyorsun
ve arkandan takip ediyorum seni
karizmanla aklımı başımdan alıyorsun
sarhoşluğumdan göremiyorum seni...
her dışarı çıktığında oradayım
markette, sokak aralarında...
sen ise beni görmüyorsun benjamin
işte oradayım, kalbinin tam ortasında
utanmıyor musun genç bir çocuğu böylesine sarhoş etmekle?
yahut bu tapılası güzelliğinden...
günleri heyecanla seni yâd etmekle geçen bu çocuğun
kalbini delmekten utanmıyor musun?
gel ve kurtar beni aşkımdan
çünkü bu gece gene seni düşünüyorum
ay ışığı beyaz tenimi aydınlatırken
kendimi gene senin hayallerin arasında buluyorum
fazla sıcak oluyor her şey...
dudaklarımdan çaresizce inlemeler dökülüyor
sensiz anlamı olmuyor hiçbir şeyin
bu dünya bana zindan oluyor
alıştım gözyaşlarımın o tuzlu tadına
ve gözlerine her baktığımda kendi ateşimde kavrulmaya.
o taptığım ellerini uzat bana
ve götür beni senin harikalar diyarına...
her rüyamda, her hayalimde sen
zarafetinden büyülenmiş gibiyim
tokyo'nun sokaklarında sen ve ben
hayallerinden delirecek gibiyim
daldır güzel ellerini kestane rengi saçlarıma
ve usulca okşa onları
sana ihtiyacı olan bu güzel çocuğu
üzme ve sil onun gözyaşlarını
içime çekmek istiyorum kokunu ve kendimden geçmek
dokunulmadıkça acı çeken bir çocuğum ben
en büyük arzum ruhunu hafifletmek
senin sevgine muhtaç bir çocuğum ben
bu şiir burada bitiyor benjamin...
lütfen uçurma beni
o tapılası ellerinle
kendinden mahrum bırakma beni.
devamını gör...
düğün konvoyu
şu an bir düğün konvoyundayım dostlar. evet tam da şu an. en yakın arkadaşımın ablası evleniyor çünkü. 15,20 araba yavaş yavaş korna basa basa ilerliyor. o kadar rahatsız oldum ki. düşünsenize bebeğinizi zar zor uyutmuşsunuz, artık oturup dinlenmek istiyorsunuz ve 20* andaval kornaya basa basa sokaktan geçerek bebeginizin uyanmasına sebep oluyorlar. ne olursa olsun dostlar, su an bulunduğum konumdan aşırı rahatsızım. bu şekilde eğlence adı altında kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yok. şöyle gereksiz adetlerimizi bırakmamız gerekiyor.
devamını gör...
dünyanın en başarısız bilim dalının tıp olması
tıp biyoloji alanına girer. mekanik teknoloji gibi sök tak değildir. ayrıca diğer bilim dallarının önü açıktır. tıpta sürekli virüstür, mikroptur vs. savaşman gereken karşı düşman var. sen gelişiyorsun, o da gelişiyor.
ayrıca kim demiş gelişmedi diye, aç bak bakalım insan ömrü nereden nereye gelmiş. insanlar eskiden hangi sebeplerden ölüyormuş diye.
ayrıca kim demiş gelişmedi diye, aç bak bakalım insan ömrü nereden nereye gelmiş. insanlar eskiden hangi sebeplerden ölüyormuş diye.
devamını gör...
kısa şiirler
birbirimizle dost olamadık
ama yine de birlikte olduk.
birbirimizin kollarındayken bile
yıldızlar kadar uzaktık.
şimdi yolda karşılaşsak
bir hiç için dövüşebiliriz.
birbirimizle dost olamadık
birbirimizin kollarındayken bile.
bertolt brecht
ama yine de birlikte olduk.
birbirimizin kollarındayken bile
yıldızlar kadar uzaktık.
şimdi yolda karşılaşsak
bir hiç için dövüşebiliriz.
birbirimizle dost olamadık
birbirimizin kollarındayken bile.
bertolt brecht
devamını gör...
