goca gappe hera'nın oğludur. zeus bir kadına ihtiyaç duymadan athena'yı doğurmuştur. bunu kıskanan hera da bir erkeğe ihtiyaç duymadan doğurmak istemiş ve gariban hephaistos'u doğurmuştur. ama hephaistos çok çirkindir. bu duruma öfkelenen hera, oğlunu olympos'tan aşağı atar. dünyaya düşen tanrının ayakları da kırılır ve topal kalır. akhilleus'un annesi thetis bulur onu. sonra tanrıyı bir mağaraya gizler. kahramanımız orada demircilik sanatını öğrenir.

goca gappe'den intikam almak için ona altından bir taht yapar. ama tahtta sadece hephaistos'un çözebileceği görünmez zincirler vardır. hera hediyeyi memnuniyetle kabul eder, oturur oturmaz da tahta yapışır kalır. tanrılar ne kadar yalvarsalar da hephaistos, annesini çözmek istemez. olaya dionysos müdahil olur. tanrıyı sarhoş edip olympos'a getirir. hephaistos ancak bir şartla annesini serbest bırakacaktır. en güzel tanrıçayla evlenmek. çirkin tanrımız afrodit'le evlenir. ama güzeller güzeli afrodit rahat durmaz. savaşçı ares ile işi pişirir. sabah akşam sevişirler, zina ederler. bu iki aşığın seviştiğini güneş görür ve durumu hephaistos'a anlatır. aslında hephaistos karısını çok sever, bunu ona yakıştıramaz ama ne olur ne olmaz diye yataklarına örümcek ağı kadar hafif lakin demirden daha güçlü bir ağ gerer. "hanım ben bi ocağa kadar gidiyorum, geç geleceğim." der. afrodit de hemen aşığı ares'i yatağına alır. halbuki o gün işe gitmeyecektir hephaistos. karısını kandırmıştır. hemen eve dönüp ikisini yatakta basar. afrodit'le ares yerin dibine girmişlerdir utançtan. dahası hephaistos bütün tanrıları da çağırmıştır karısının rezilliğini görmeleri için. tanrılar bu iğrenç manzara karşısında utanırlar. poseidon aşıkları serbest bırakmasını ister. zinanın cezalandırılacağını düşünen hephaistos aşıkları serbest bırakır ama aşıklar ceza almaz. sinirlenen hephaistos insanları yaratır.

işte böyle garip bir tanrıdır hephaistos. yeraltındaki atölyelerinde kendi yarattığı, metalden işçiler çalışır. yunancada "angarya" manasına gelen robot'tur bu işçilerin adları.
devamını gör...

(bkz: ishak paşa sarayı)
ağrı ilinin doğubeyazıt ilçesine 7 km uzaklıkta olan sarayın yapımına 1685 yılında başlanmış ve 99 yıl sonra 1784'te tamamlanmıştır.mimarı, ahıskalı ustalardır.7 bin 600 metre karelik bir alan üzerine inşa edilen sarayın bazı kısımları tek, bazı kısımları iki, bodrum dahil bazı kısımları üç katlı olarak yapılmıştır.116 odalı sarayda harem, aşevi, hamam,mahkeme salonu, camii,uşak ve seyis odaları,muhafız koğuşları, cezaevi gibi çeşitli hizmet odaları ve yapı bulunmaktadır.avrupa’daki şato tipi yapıların ülkemizde rastlanmayan en iyi örneğidir.dünya üzerinde merkezi ısıtma sisteminin kullanıldığı ilk yapıdır.2018 yılında 121.094 kişi tarafından ziyaret edilmiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sigmund freud tarafından ortaya atılan psikolojik savunma mekanizmalarından biridir. bastırma anlamına gelir.
[diğer savunma mekanizmaları: denial, reaction formation, projection, regression, rationalization, displacement, ve sublimination]

bir şeyin (hoş olmayan olayla ilgili anı, duygu vb.) bilinçli farkındalıktan istemsizce çıkarılmasıdır. bu duygu ve anılar bastırılır çünkü hatırlamak, insanda yoğun acı, anksiyete, suçluluk, utanç, korku gibi duygular uyandırır. yani amaç, kaygı uyandıran düşünceyi bilinçdışından uzak tutmaktır.
savunma mekanizması işlerken bilinçsiz unutma görülebilir - hoş olmayan deneyimler bilinçdışının derinliklerinde saklanır ve bilinçli zihin yoluyla erişilemez.

suppression yani bilinçli bastırma ile karıştırılmamalıdır çünkü suppression'da yukarıda açıkladığım hoş olmayan duygu ve anılar bilinçli olarak zihinden uzaklaştırılmaya çalışılır. repression ise tamamıyla istemsiz ve bilinçsiz gerçekleşir.

örnek:
- işkence mağdurunun olayla ilgili detayları hatırlamaması.
- seans esnasında danışanın, evdeki erken yaşam atmosferini (çocukluğundaki) tasvir edememesi/açıklayamaması. çünkü anılar bilinçli farkındalıktan istemsizce çıkarıldı.
- düşmanca ve saldırgan duygular beslediğiniz tanıdık bir kişinin adını sistematik olarak unutmanız.
- sevmediğiniz ya da kızgın olduğunuz biriyle olan buluşmayı unutmanız.
devamını gör...

kod yazmak da yazı yazmak gibidir herkes bir eğitim sonrası yazı yazabilir fakat kimisi duvara "özledim kara gözlüm" yazar kimisi anna karenina
devamını gör...

merakla beklediğim yayın.
dinliyor olacağım.
devamını gör...

başlığı azıcık değiştirip yanlış olarak düşünürsek; dostoyevski'ye göre; yapılan ilk yanlış kazadır, ikincisi hatadır, üçüncüsü ise tamamen tercihtir.

eğer sürekli aynı yanlışa düşüyorsanız durup yanlışı nerede yaptığınıza bakın. böylece tercih olmaktan çıkacaktır.
devamını gör...

oryantal metal dediğimiz belki de metalin en renkli janrasının myrath ile büyük temsilcilerinden biri.
özellikle all is one ve the cave şarkılarını çok beğenerek dinlerim.
all is one zaten şarkı sözleri olarak çok hoştur ancak ben özellikle the cave şarkısının sözlerinde plato'nun mağara alegorisini ele almalarını çok takdir etmiştim.
platon'un mağara alegorisine göre yeraltında bir mağarada birden çok insanın olduğu varsayılır.
bu insanlar mağaranın girişine sırtlarını dönmüşlerdir. yalnızca kafalarını hareket ettirebilecek şekilde elleri kolları bağlıdır. önlerinde bir duvar vardır ve bu duvarın yüzeyinde etrafta duvara yansıyacak şekilde yerleştirilmiş, ateşin önüne çeşitli objeler konulmuştur. mahkum dediğimiz bu insanlar hayatı gerçekten sadece duvarda gördüğü görüntülerden olduğuna inanırlar.
şarkının nakaratında ise şu sözler geçer:
one can easily forgive a child who is afraid of the dark
but one cannot forgive a man who is afraid of the light
karanlıktan korkan bir çocuğu affetmek kolaydır ancak karanlıktan korkan bir yetişkin affedilemez.
günümüz medyasında(yandaş veya muhalif, batı veyahut doğu farketmez) insanların önlerine konulan her yansıtmayı kabul edip ellerini ayaklarını çözüp mağaranın dışına çıkmayı kabul etmiyorlar. her reşit olmuş ve sorgulama kapasitesi bulunan insan kendine gerçeği bulmakla mükelleftir. bu yüzden karanlıktan korkan çocuk affedilebilir ancak muhakeme kapasitesine sahip olup da karanlığa razı olan erişkinler affedilemez. evet sevgili 40 yaş üstü facebook tayfası, bu şarkı eflatundan size gelsin.
devamını gör...

ekonomide hem devletin hem de özel sektörün faaliyet içerisinde olduğu bir sistemdir. özellikle 1929 büyük buhranı (kapitalizmin krizi) toplam efektif talebin yetersizliği ile birlikte ekonomiye devlet müdahalesinin gerekli olduğunu öne süren john maynard keynes tarafından ortaya atılmıştır. bundan önemli ve meşhur kitabı 1936'da basılan istihdam, faiz ve paranın genel teorisi kitabında bahseder.
devamını gör...

hocalarımdan birini notumu sisteme girmediğini söylemek için aradığımda konuşma telefonu suratıma kapamasıyla sonlanmıştı. halbuki kabalık da etmemiştim, sadece onun istediği gibi konuşmamışım. arkadaşım aynı konuyu daha mahcup bir tavırla anlatıp rica edince sorunumuz çözüldü. o zaman sorun bendeymiş diye düşünmüştüm. sorun hocaların egolarını öğrenciler üzerinden tatmin etmek istemesi.
devamını gör...

hiçbir yerde yazmayan ufak ama güzel bir nezaket kuralı.
devamını gör...

karma puanlarını mezara götürmeyi düşünen yazar, rozet bile almamış.*
devamını gör...

peygamber (sav) efendimize azatlısı hz. meymune (ra): “ey allah’ın resulü! bize mescid-i aksa hakkında hükmün ne olduğunu bildirir misiniz?” diye sorar: peygamber (sav) efendimiz şöyle buyurdular: “oraya gidin ve içerisinde namaz kılın.” hadisin ravisi dedi ki, “o zaman orası müslüman olmayanların hakimiyeti altındaydı”. peygamber (sav) efendimiz sözlerine şöyle devam etti: “eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.”  ebu davut, k. salat
bugün yine saldırdılar. sivil siyonistler de halkın üzerine arabalarını sürdü, canlarına kasıtlı bir şekilde. bugün kandil yağı tweetler.. bir ses de sizden yükselmesi. zulme engel olamıyorsanız onu duyurun. bir tweet bir hashtag başka bir şey değil.. zaten yapıyolardır değil siz yapın. biz yapalım. menzile varamasak da safımız belli olsun. çünkü hatırlayın, zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır..
devamını gör...

komedi dizisi istiyoruz ama kaliteli olanından.
devamını gör...

2015 yapımı aksiyon filmi. yönetmenliğini denis villeneuve, görüntü yönetmenliğini ise roger deakins yapmakta. daha önce de prisoners'ın prodüksiyonunda beraber çalışan bu ikili, iyi bir kimya yakalamış bence. zira sicario'dan sonra blade runner 2049'da da beraber çalışmışlardır. filmin soundtrack'lerinde ise johann johannsson var. kendisini de denis ile başka filmlerde beraber çalışırken gördük. (bkz: arrival)

pek tabii bu üçlüyü bir aksiyon filminin prodüksiyonunda görmek heyecan verici. hele ki johann johannsson müzikleri ve villeneuve filmleri hayranı olan ben için. filmi bilgisayardan izledim maalesef. sinemada görme fırsatım olmadı. o yüzden biraz üzgünüm. büyük ekranda daha kaliteli bir ses ile izlemek çok güzel olurdu.
gelelim oyuncu kadrosuna. emily blunt, josh brolin ve benicio del toro başrollerde. üçünün de oyunculuğunu izlemek ayrı ayrı keyifliydi. emily'nin zaman geçtikçe kafayı sıyırması, benicio'nun soğukkanlılığı, josh brolin'in rahatlığı:)) filme o kadar doğal bir hava katmış ki anlatamam. ama josh brolin'in oyunculuğuna ayrı bir hayran kaldım. o etkileyici ses tonu ile her repliği çok efsane duruyordu. terlikli kahraman!?
filmin bir aksiyon filmi olduğunu söylemiştim. denis villeneuve filmleri genelde durgun tonda geçmesi ile bilinir. bu durgunluk bu filme, abartısız aksiyon sahneleri, doğal oyunculuklar ve harika bir sinematografi olarak yansımış. iyi mi olmuş? bence çok iyi olmuş. bir aksiyon filminde yüz tane bomba patlamadan da gerilim sağlanabiliyormuş, onu gördük. ve yine bunda besteci johann johannsson'un da payı büyük.
ara ara izlediğim nadir filmlerden oldu bu sebeplerle. her izlediğimde ayrı ayrı detaylara takılarak yeni şeyler keşfediyorum hatta.

bundan sonrası biraz spoiler'lı inceleme.


meksika-abd sınırında uyuşturucu karteline ait bir binaya baskında arkadaşlarından birkaçını kaybeden başrol hanım kate'e, kartel'e yapılacak baskında yer almak için bir teklif gelir. pek tabii kendisi kabul eder. bu teklif ise operasyonun başı olan matt'ten gelmiştir. operasyon için yola koyulan ikili uçakla meksika'ya gidecektir. ama uçakta alejandro da vardır. kate ilk başta alejandro'nun kim olduğu hakkında pek fikir sahibi olmasa da pek soru sormaz. olaylar geliştikçe kate, kendisinin sürekli geri plana atıldığını görür ve sorular sormaya başlar. filmin sonuna doğru cevaplarını almaya başlayan kate, kendisinin bu operasyonda sadece bir piyon olduğunu anlar. orada olmasının tek nedeni ise olayları fbi nezdinde legal bir zemine oturtmaktır. bu arada alejandro'nun ise filmde sözle bahsi hiç geçmeyen sicario(medellin) olduğunu öğrenir. alejandro ise bu yola ailesi uyuşturucu baronu tarafından katledildikten sonra girmiştir.
olaylar sona yaklaşırken alejandro, baronu ve ailesini öldürür, kate'e ise olayların tamamen legal olduğunu imzalatan bir kağıt imzalatır. zorla.
senaryoda da gördüğümüz üzere çıkarları uyuşan herkes herkesle çalışıyor. ortada pek etik kalmamış. bir tek bizim kate sütten çıkmış ak kaşık. ama o da piyon işte...

filmin en sevdiğim yanı ise yine sinematografisi oldu. roger deakins bu film için 50-60'ların bilinen yönetmeni jean-pierre melville'den esinlendiğini belirtmiş. peki nasıl tezahür etmiş bu esinlenme; geniş açılar, durgun kamera, uzak ve uzun çekimler ve tek seferde çekilmiş aksiyon sahneleri. çok normal olayları uzun çekimlerle betimlemesi, bizde ister istemez bir beklenti oluşturuyor ve şöyle diyoruz; işte şimdi bişeyler olacak, bu sakinlik hayra alamet değil, kesin önemli bir şey gerçekleşecek!
tabi bu süre uzadıkça gerilim de artıyor. buna filmdeki en iyi örnek otoyol sahnesidir herhalde. trafiğe takılan bir konvoy var, konvoyda önemli bir tutuklu, çevrede eskort polis araçları ve onların da çevresinde birkaç araçta kartelin silahlı adamları. aksiyona girilmeden önce kamerada öyle bir betimleniyor ki o sahne, daha silahlar ateşlenmeden soğuk soğuk terletiyor seyirciyi.
deakins'ın sözleri ile anlatacak olursak; aksiyon yapmaya çalışılmıyor kamerada. aksiyon sadece ve sadece gösteriliyor. iyi bir şekilde.

yine deakins doğal ışıkla çalışmayı seven bir sinematograf olduğundan ötürü, filmdeki renkler de çok doğal, patlamıyor gözünüzde. bazı sahneler için sırf güneş ışığı ile çalıştığı bile söyleniyor. ama iş gece çekimlerine gelince olay karmaşıklaşıyor. zira ortada sadece ay ışığı var.
hatta ve hatta tünel sahnesinde o da yok. peki deakins ne yapıyor? ışık kullanmak yerine filmi gece görüş kamerası ile çekiyor o sekansta.
olmuş mu derseniz, bence harika olmuş. siyah beyaz drone çekimleri ve yer yer kullanılan yeşilimsi gece görüşü, o sekansın ruhunu yansıtıyor. doğal bir gerginlik oluşturuyor.


uzun lafın kısası, ben sevdim filmi. gerçekçi aksiyon sevenler de kaçırmasın derim. umarım villeneuve ve deakins'ı daha pek çok yapımda beraber çalışırken görürüz. rip johann johannsson :(
devamını gör...

yeterli birikimi yapamamış, yoldaştan karma affı bekleyen yazarlardır.

kendileri temsili;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

deneme bir ki..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kendini kabulden dolayı olandır.
bireyin zamanını harcadığı her alana kıymet vermesidir.
zamanını harcadığı alana kıymet, kendine kıymettir.
en son jess nickli yazarla çok verimli paylaşımlarımız oldu.
bana meditasyon ile ilgili çok değerli bilgiler verdi.
bende ona yazı ile ilgili destekde bulundum. sonrasında benden beni çok mutlu eden bir isteği oldu.
bir ucunda kıymetli insanlar olan, verimli zaman geçirdiğim sözlüğü ben niye ciddiye almayayım?
ciddiye alıyorum, hatta seviyorum.
içkim yok, sigaram yok, kumarım yok, bir kafa sözlük var bağımlısı olduğum.
çok şükür.
devamını gör...

tırı kuşa tercih etmiş yazar. iyi de yapmış. gereksiz romantizme karşı tavrımız tavrındır. "üzerimizden belki tır geçer ve birlikte ölürüz" demek isteyerek ne kadar romantik olduğu konusunda da bizlere ipucu vermiş. daim olsun.

(bkz: belki üstümüzden bir kuş geçer)
devamını gör...

temizlik hastası kişilere çin işkencesi tadında eziyettir.

ayrıca bir yazarın mahlasıymış ya la…
devamını gör...

çok sıkıldım dostlar, sevdiğim ve değer verdiğim insanlardan aynı değeri görememekten sıkıldım. hayır tamam sevdiğim herkes beni sevmek zorunda değil ama seviyor-muş gibi yapmasalar keşke. uzun zamanlardır ağlamayan ve aglamaktan nefret eden ben bu konuda sürekli ağlar oldum. bilmiyorum belki de ben gereğinden fazla değer veriyor ve seviyorumdur, belki de tüm hata bendedir- ki olabilir lakin bu durum beni oldukça fazla üzüyor. ben herkese kolay kolay deger veremezken ve içimi dökemezken, sevdiğim, değer verdiğim ve içimi açtığım insanların bu şekilde davranmaları kalbimi acıtiyor. yoruldum, gerçekten çok yoruldum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim