kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

69 6d 61 6d 20 68 61 74 69 70 6c 65 72 20 6b 61 70 61 74 69 6c 73 69 6e 21
devamını gör...

sıcaktan bunalan kişi soğuk ama üşütmeyecek bir nesneye muhtaçtır. o yorgan bu nesnedir ve tam olarak şiirdir. yastığın soğuk yüzü de öyle.
devamını gör...

imgyukle.com/i/HVehUS

evlatlardan bir tanesi.
devamını gör...

1982 doğumluyum diyen çakma şarkıcı.
"evet ben tam bir askerim" övgüsüne bir tarafımla gülmüştüm.
devamını gör...

herkesin söylediği yalandır genelde hayatının bir döneminde mutlaka bakmıştır ama niyeyse bunu saklar durur ve konusu açıldığında porno'nun varlığından ilk defa haberdar gibi davranır ya da "insan insana öyle şeyler yapar mı" deyip konuyu kapatır diğer yandan bakınca ülkede porno izleme oranı yasaklara rağmen %70 civarında.
devamını gör...

1) salgın sürecinin başında zor durumda olan halkına destek olması beklenirken onlara iban atarak destek isteyen insanlar.(bkz: korkunç iban).

2) yönettiği halkın açlıktan kırılmasına rağmen (bkz: itibardan tasarruf olmaz) diyerek ardı ardına saraylar yaptıran insanlar.

3) vatandaşına kuru ekmeği layık görüp kendileri ejder meyveli smoothie içen insanlar.

4) 'fakirlik onurdur, kutsaldır' şeklinde vaaz verdikten sonra milyonluk araçlarına binip milyarlık evlerine giden insanlar.

5) yıllardır vergilerini topladığı vatandaşına 1 ay bakamayan ama söz konusu ırak başbakanı olunca rakılı-mezeli ziyafet verdiren insanlar.

bu insanlarla anlaşmak zordur işte.
devamını gör...

“düşünme kaybolursun”

şarkı versiyonu ayrı güzeldir.
devamını gör...

talat paşa hayranı olarak ben de içlerinde bulunmaktayım. bu adamlara da savaşa sürüklediler diye söylenenler de önce gidip araştırsınlar bir zahmet. ittihat terakki deyince akla enver paşa gelir; lakin ittihat terakki tamamen talat paşa'dan sorulur. balkanlardaki karışıklıklar ve ayyuka çıkan milliyetçilik, özgürlük gibi olay ve olguları yorumlayıp bu yönde önlem almaya, bir yol çizmeye çalışmıştır ittihat terakki. atatürk ile sonradan ne kadar ters düşmüş olsalar da atatürk onların bıraktıkları üzerine inşasını tamamlamıştır. tarih üzerine 'acaba' denmez ama ben demeden de edemiyorum. talat paşa gibi bir zekayı abdülhamit karşısına ciddi ciddi alsaydı neler olurdu kim bilir. terk etme işine gelince de enver paşa kaçma taraftarı olmayıp izmir valisi rahmi bey onu bu gidişe ikna etmeyi başarmıştır. talat paşa gittiği berlin'de bile eski ittihatçılarla hala anadolu için ne yapabiliriz derdinde iken kendisi ve cemal paşa ermeniler tarafından alçak bir suikastle şehit edilmişlerdir. bazı şeyleri bol keseden sallamak kolaydır ama yaşananlara tarihi perspektiften az da olsa objektif bir göz atınca ne kadar da farklı ve zor olduğu anlaşılır.
devamını gör...

solcular küresel sermaye baronlarının elinde diye karşı çıkarken islamcılar katolik tıbbı denilen modern tıbba "oyşş her şey allah'tan alında yazılan neyse o gelir başa" diyerek karşı çıktığı "ben aşı olmam kimse de olmasın" gerzekliğidir.
devamını gör...

hera, dosdoğru yürüdü gargaran doruğuna, ida’nın en yüksek tepesiydi bu. bulutları devşiren zeus, onu gördü. görür görmez aşk sardı düşünceli kafasını. ve hera, zeus’un dokuz eşinin birincisi oldu’ diye yazmış ünlü ozan homeros ilyada destanı’nda.

eski yunanlılar savaşlarda galip gelmek, kuraklıktan, hastalıktan kurtulmak, bereketli ürün almak, felaketlerden korunmak gibi sebeplerle tanrılara kurban vermeyi adet haline getirmişlerdi. gargaran tepesi de, eski yunan kültürüne göre tanrılarına kurbanlar sunmak üzere yapılmış bulunan sunağa sahipliği yapar.zeus'un hera'ya aşık olduğu yer olarak geçer mitorolojide.
devamını gör...

diğer kelebeklerden daha uzun ömre sahip olan göçmen kelebek türü.
kral kelebeği

bu kelebeği diğer kelebeklerden daha farklı, doğal olarak daha güzel yapan bence, göç etmek için doğmuş olmaları. bir yılda 4 nesil kral kelebeği göç ediyor. ve göç boyunca her seferinde aynı ağaçlarda geceliyorlarlar. kuzeye gidenler ile güneye dönenler aynı nesil değil. ama her seferinde aynı ağaçlarda konaklıyorlar. bu ağaçların cinsi kelebekler için önem taşımıyor, kelebeklerin konakladığı bu ağaçlara "kelebek ağaçları" deniliyor.

kelebeklerin neden bu ağaçları seçtiklerini bilememiş bilim insanları ve ağaçların rengini, kokusunu değiştirmişler ama kral kelebeklerini kandıramamışlar.
bu durum hafıza olarak tanımlanırsa genetik bir hafızadan söz etmemiz gerekiyor, bu da kabul etmek gerekirse biraz korkutucu. bir kelebek daima varması gereken yere vardığını bilir, diyerek konuyu kapatmak en mantıklısı.
devamını gör...

uzun bir aradan sonra bu akşam 22:00 itibariyle kabinde olacağım. sanırım artık birçok kişi konsepti / içeriği biliyor ama kısa da olsa tekrar bilgilendirme yapmak isterim. şöyle ki;

bu akşam da yine 90 -105 dakikalık bir live set çalacağız ve son yayında olduğu gibi bu akşamki yayın da polonya ve ukrayna menşeili iki tane dijital / global radyo / platformda canlı olarak çalacak.

yaptığım anlaşma gereği 22:30-23:30 arasındaki 1 saatlik zaman dilimi ortak yayın olacak olup; progressive house / oldies reworked janrasında; ilk yarım saatlik zaman diliminde ise türkçe 90'lar miksleyeceğiz naçizane.

şimdiden dinleyecek olanlara keyifli akşamlar dilerim.

kullanılacak ekipmanlar :
technics sl 1210 mk2 turntable * 2
pioneer djm 600 mixer
ableton live & mixmeister software
devamını gör...

kaan kahraman’ı ve 4. olan milli takımımızı en içten dileklerimle kutluyorum. başarıları daim olsun. kötü haberler arasında bize güzel bir haber sunduğu için üstteki yazarımıza da teşekkür ediyorum.
devamını gör...

doğar doğmaz, insanların beynine insan haklarını, yasal haklarını kayıt etmek yada çip yerleştirmek,

ve en ufak bir durumda, biip biip biip, otomatik olarak, şehir merkezine güvenlik birimlerine, dikkat dikkat polislere filan sinyal gitmesi, sirenler arabalar filan mesela sana yaklaşan tehlikeli kişiyi hemen yakalayıp, avukatını arama hakkını filan ajklşsn.... oracıkta etkisiz hale getirmeleri ne güzel olurdu...
devamını gör...

bir yunus emre şiiri. bu şiiri dorian pek güzel şekilde rock müziğe adapte etmiştir. bakınız;
dorian-gel gör beni

iş bu entry epey uzun nitelikte olup yunus emre ve başka bir şarkı da yer alan bir sözlerdeki kadın-erkek metaforunu inceleyecektir. neden erkek sürekli bir kadını kovalar, arar? bu erkek ve kadın ile asıl anlatılmak istenen nedir? kadın neden böyle bir arayış içine girmez bu irdelenecektir. çok çok uzun bir entry olacak olup, okuması vakit alacaktır. bilgilerinize.

yunus emren'nin şiiri şu şekildedir;

ben yürürüm yana yana
aşk boyadı beni kana
ne âkilem ne divane
gel gör beni aşk neyledi

gâh eserim yeller gibi
gâh tozarım yollar gibi
gâh akarım seller gibi
gel gör beni aşk neyledi

akar suların çağlarım
dertli ciğerim dağlarım
şeyhim anuban ağlarım
gel gör beni aşk neyledi

ya elim al kaldır beni
ya vaslına erdir beni
çok ağlattın güldür beni
gel gör beni aşk neyledi

ben yürürüm ilden ile
şeyh anarım dilden dile
gurbette halim kim bile
gel gör beni aşk neyledi

mecnun oluban yürürüm
ol yâri düşte görürüm
uyanıp melûl olurum
gel gör beni aşk neyledi

miskin yunus biçareyim
baştan ayağa yareyim
dost elinde avareyim
gel gör beni aşk neyledi



aynı zamanda metropolis'in de bir şarkısıdır.
metropolis - gel gör beni
melis danişmend - gel gör beni (metropolis)


gel gör beni
bu aşk neyledi
yine dönmedim
bak ölmedim

sen bıçak sırtı
kemiklerime dayalı
ben biley taşı
satılmış bir ruh sana

dar bu yol, gidilmiyor
bastığım yer bir var bir yok
gel de gör, zehir bu yol
kaç milattır anlayan yok

tepemde cellat zaman
elim kolum bağlı
koparsa kopsun başım
zaten yerde aklım

ben bir seferi adam
sen o vazgeçilmez kadın
bak şimdi her şey talan
ömür yalan dolan

gel gör beni
bu aşk neyledi
gel gör beni
aşkın zehir gibi


yunus emre şiirinden farklı sözlere sahip ancak; o bağlamda düşünürseniz bu şarkıyı da benzer anlamlar çıkarmak mümkün. metropolis şarkısında da yunus emre şiirinde şu özellik dikkatimi çeker. yunus diyor ki;

mecnun oluban yürürüm
ol yâri düşte görürüm


metropolis ise;
ben bir seferi adam
sen o vazgeçilmez kadın


bu iki kısımda da görürürüz ki bir erkek bir yari, vazgeçilmez bir kadını aramaktadır. tasavvufta bu arayış pek sık karşımıza çıkar. peki ama hiç düşündük mü neden hep bir erkek bir kadını, bir aşkı arar, kovalar durur? neden kadın kişi ya da şair bu aşkın peşine düşmez?

(bkz: gönül tekin) hocamızın simurg'un kanadı isimli kitabını okuyorum bir süredir. gönül hocamızın divan edebiyatı, tasavvuf edebiyatı ve çağatay edebiyatı ile sümer mitleri arasındaki bağlantıyı inceleyen makalelerinden oluşan bir kitapta şöyle bir makalesi mevcut; feyzi çelebi'nin şem ü pervanesi. 17. yüzyıl'da feyzi çelebi'nin yazdığı bu mesneviyi incelerken; feyzi'nin bu mesnevide kullandığı sanatların, mitlerin daha önce yaşamış tasavvuf alimlerindeki izini süren gönül hocamız şöyle ilginç şeyler anlatır bize. 1200'lü yıllarda mevlana ile çağdaş sayılabilecek yıllarda yaşayan, kübrevi tarikatı mensubu necmeddin-i daye'nin yazdığı mirsadü'l ibad mine'l-mebde ile l-mead isimli eserini inceler önce gönül hocamız. onun inceleme notlarında bu kadın-erkek olayı ile ilgili bölümlerin bir kısmını aynen yazıyorum. copy paste değil, alın teri. bu arada makale 100 küsür sayfalık bir makale, tamamını okumak isteyen kitabı satın alıp makaleye erişebilir.


".... necmeddin-i daye''ye göre göre bütün mahlukatların(alemlerin, yani kainatın) yaratılmasının sebebi insandır. insanın yaratılma sebebi kalbidir. kalbin yaratılmasının sebebi ise marifettir.

marifet ise allah'ın insan emanetidir(33:72 "biz emaneti... ve dağlara teklif ettik, onlar bunu yüklenmekten çekindiler... onu insan yüklendi"). çünkü bu emaneti yalnız insan taşıyabilir. marifet dinin içinde gizlidir. insan ne kadar dindar olursa marifetten o kadar çok hissesi olur. şu halde marifet dinin meyvesidir ve bu meyve yalnızca insanın kalbinde meydana gelir...

...görüldüğü gibi kalp bütün görünen ve görünmeyen alemlerin özünü kendinde toplamıştır, yani kainatta ne varsa onun bir paraleli insanın kalbinde bulunmaktadır. bu yüzden de marifeti ancak kalp bilebilir. insanın vücudundaki hiçbir başka organ marifeti, dolayısıyla imanı da taşıyamaz. şu halde insanın görünen ve görünmeyen alemleri bilmesi için insan ruhunun bedende cisim bulması ve kalbin teşekkül etmesi gerektir. çünkü daye'ye göre insandaki bilgi organları ancak insan ruhunun beden bulması ile mükemmelleşecektir. ancak o zaman marifet tam olarak bilinecektir. şu halde nasıl dış dünyayı bilmek için gereken organları, yani görme, işitme, dokunma, tatma, koklama olarak beş duygu varsa, görünmeyen ruhi alemi(batın) bilmek için de ayrı bilme organları bulunmaktadır. bunlar nefis, akıl, kalp, sır, ruh ve hafi olmak üzere beş tanedir"


bu kısımdan sonra gönül hocamız, daye'ye göre batini bize gösterecek bu beş organı anlatır. derecelerini, işlevlerini vs anlatır uzun uzun. fakat yukarıdaki paragrafta anladığımız üzere;
marifetin yani allah'ı bilmenin ve onunla bir olabilmenin yolu ruh ve bedenin uyumlu bir şekilde bir olması, ikisinin de birbirini eğitmesi, dizginlemesi gerekir. ve bu ikisi birbirini doğru bir şekilde bulmayı arzuladığı, aradığı aşikar. tıpkı yunus'un aradığı gibi. peki neden erkek-kadın metaforu var sürekli. bakalım necmeddin-i daye nasıl açıklamış bunu. bu arada şunu da söylemeden geçemem; gönül hoca hem feyzi'nin eserini hem de necmeddin'in eserini paragraf paragraf orijinal metininden inceler bu kitapta. dipnotlar da konu ile ilgili yazılmış başka makaleleri, başka tasavvuf alimlerinin eserlerini ve yorumlarını da bize kaynak olarak verir. neyse geçelim, eril-dişil olayına.


".... necmeddin-i daye'ye göre nefis insanın en büyük düşmanıdır. onu terbiye etmek savaşların en büyüğüdür. ama nefsini terbiye eden sonunda nefsini tanır ve nefsini tanıyan da allah'ı bilir."


gördüğümüz üzere nefis hem düşmanımız hem de sırra, marifete vakıf olmamız için vazgeçilmez bir unsur.


"ancak terslik şuradadır ki nefis bilinmeyince terbiye edilmez. nefsin terbiyesi tam olarak başarılamazsa allah'ın bilgisine erişilemez....

.... bu nefsin yeri insanın kalbi olmakla birlikte o kalpten çıkarak insanın bütün vücudunu sarar...
...bu durumda insanın vücudunu hayatta tutan bütün hayati güçler nefsin içinde toplanıyor. bütün istekler, çoğalma içgüdüsü, kendini koruma içgüdüsü, zevk alma vs. ve bu güçlerle ilgili pratik akıl yani insan egosunun menfaatlerini düşünen ve isteyen akıl, nefsi meydana getiriyor."

yeni nefis hem allah'ı bilmemiz için hem de yaşamamız için vazgeçilmez derecede önemli bir kavram. çünkü nefis olmazsa hayatını devam ettiremeyeceksin ve yine allah'ı, sırrı, marifeti bilemeyeceksin. yukardaki pasajdan sonra, insan ve hayvan nefsinin farkından (kalıcılık vasfı) bahsedilir, nefsin bedenle beraber ölmeyip canlı kaldığı ve cennet-cehenneme gidişinden bahsedilir. nefsin neden baki kaldığını ise necmeddin şöyle açıklar;

"... insan nefsinin bir parçası alem-i ervahtan (ruhlar dünyasından) gelmiştir. işte önceliği olmayan, yani allah tarafından sonradan yaratılmış olan ruhlar alemi ve melekut alemi bakidir. allah ruhlar aleminden ruhu kendi nefsiyle insanın bedenine üflediği için (15:29), ruh bedene girdiğinde, yani ruh bedenle izdivaç kıldığından(evlendiğinden) nefs beka sıfatını kazanmış oldu. bu şuna benzer; bir erkek olarak düşünülen ruh-can) bir kadın olarak düşünülen bir bedenle evlendiği zaman onlardan iki çocuk doğar. bunlardan biri kız, biri erkektir. kız, nefs olup annesi bedene, erkek kalp olup babası ruha benzer. beden su ve topraktan yani en aşağı seviyede olan maddeden yaratıldığı için anneye benzeyen nefs, kötülüklerle doludur. ama babası ruh olduğu için, kendisinde ruhun sıfatı olan beka sıfatı bulunmaktadır."


necmeddin-i daye ve gönül hocamız daha sonra nefsin terbiyesini inceler. ardından feyzi'nin eseri ve sümerdeki karşılıkları incelenir detaylı olarak.

fakat anlayacağımız üzere; mecnun'un, yunus'un, nice tasavvuf ehlinin aradığı o çok güzel, mükemmel ve "vazgeçilmez" kadın nefstir. onsuz sırra, marifete, allah'ı bilmeye ulaşılamaz. çünkü hem çok güzeldir hem de yaşamımızı devam ettirmemize yarayan bütün özellikleri ihtiva eder. insanın varoluş amacı da o marifeti ve allah'ı bilmek olduğu için de bu nefsi bir şekilde dizginleyip var ederek o sırra vakıf olmaya çalışmadır. nefsin annesi olan beden, ruhtan sonra topraktan yaratıldığı için daha aşağıda ve kötülüklerle dolu iken. babası olan ruh; allah'ın nefesinin bir tezahürü olup daha önce yaratıldığı için herrhangi bir kötülük barındırmaz. çünkü allah mutlak olarak iyidir.

bu hikaye adem ve havva'nın hikayesine de benzemekte. adem de önce yaratılmıştır ve herhangi bir kötülük barındırmaz. ne zamanki sonra yaratılan kadın gelir; günah başlar.
devamını gör...

bana karşı ne kadar iyi gözükürse gözüksün, bir garsona, satıcıya, bir çocuğa ya da hayvana davranış şeklinin kötü olmasıdır.
devamını gör...

zamanlarının çoğunu suda geçiren sevimli mi sevimli, lutrinae alt familyasında bulunan etçil memelilerdir.
13 türü bulunan su samurları, balıklar ve omurgasızlarla beslenir.
araç gereç kullanabilme yetisine sahiptirler, oyuna düşkündürler.

su samurları hakkında edindiğim en ilgi çekici bilgi, uyurken el ele tutuşmaları sanırım.
bunun sebebi, uyurken denizde birbirlerini kaybetme korkusuymuş. başka bir neden ise eşlerini başka bir erkeğe kaptırma ihtimaliymiş.*
tabii bir diğer nedeni ise kendilerini tehlikelerden korumak.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

su samurları, el ele tutuştukları kişiyi seçerken oldukça seçicidirler. herkesle el ele tutuşmazlar. el ele tutuştukları kişi genelde ya ailelerinden biri ya da dişisidir.
bir dişiye veya aileye sahip olmayan su samurları denizin tabanından yüzeye kadar büyümüş olan yosunlara sarılarak uyurmuş. *
el ele tutuşamayacak kadar küçük olan yavru su samurları ise annelerinin üstünde uyurlar.
anne ava gideceği zaman, yavrusunu yosuna sarar ve yavru anne gelene kadar hareketsiz kalırmış.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu minnoş canlılar maalesef değerli kürkleri nedeniyle avlanarak insanoğlunun caniliğine kurban gidiyorlar.
insanoğlu dünya'nın başına gelen en kötü şey olabilir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


bize de bekleriz *
devamını gör...

hayalim?(!)
kim yaşarsa yaşasın tebrikler. ben hala hayal evresindeyim. belki birgün ben de...
neyse...*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim