walt whitman'ın 1865 yılında yazdığı ağıt niteliğindeki şiirinin adıdır. türkçeye ''ey kaptan, canım kaptanım'' ve ''oy reis, koca reis'' şeklinde çevrilmiştir. dead poets society (film) gibi birçok filmde geçmiştir.

şiirdeki ''captain'' seslenişi, dönemin amerika başkanı için bir sesleniştir aslında. şiir, metaforlarla doludur.
can yücel'in yapmış olduğu çeviriden alıntı yapacak olursam:

oy reis! koca reis! alnımızın akıyla döndük seferden;
savuşturup onca bela onca fırtınayı, sonunda murada erdin.
işte liman, bak, çanlar çalıyor, bayram ediyor ahali;
gördüler pupa yelken geliyor gözü pek, gözü yeşil yelkenli.
neyleyim, neyleyim ki ama..
bu kan damlalarını nideyim?
gayrı uzanmış güverteye reis,
soğumuş ellerini mi öpeyim?
devamını gör...

''regl oldum'' diyemeyecek kadar özgüvensiz kimselerin aradığı alternatifler ve onların yolları. regl olunmaz ayrıca ''reglim'' diyip geçersin.

ha ama latince ismi menstrual siklus, siz isterseniz bu şekilde ifade edip ''o da ne?'' diye soranlara oturup açıklamasını yapar, karşınızdaki insanlara bir yeni bilgi eklemiş olursunuz. bunlar hep sevap points.
devamını gör...

birini söylesem ikinin hatırı kalıyordu
ikisini söyleyeyim desem üçün boynu bükük
üslü sayının bitip logaritmanın başladığı yerde
karmaşık sayıların vardı
karmaşık sayıların kahramandı.
sonra? sonrası geometri.
devamını gör...

ingiltere doğumlu iskoç-türk müzisyen.
güzelim türkülerimizin arasında kaybolmuşken tanımadığım bir ses geldi kulağıma ve resmen mest oldum.
buradan
tabi sonra söylediği birçok şarkıyı, türküyü dinledim ve hakkında biraz araştırma yaptım.
meğer paul ağabeyimiz endipol grubunun pol'ü imiş. 1988 yılında ülkemize gelmişler ve geliş o geliş. paul dwyer istanbul'da çalıştığı otelde önce şimdiki eşine (türk) sonra da anadolu müziğine aşık olup kalmış burada. anadoluyu adım adım gezmiş, bağlama çalmayı öğrenmiş ve hatta merhum aşık veysel'in sazı ile saz çalmak nasip olmuş kendisine. öyle bizden biri olmuş ki milli bayramlarımızı kutlar, milli acılarımızı sahiplenir olmuş.
10. yıl marşı
çanakkale türküsü
ben kendisinin kadife sesini çok sevdim. iyi ki yolu düşmüş buralara. var olsun.
devamını gör...

yer yer kız meslek lisesi havası veren orandır.

"birader" dediğim yazar kadın çıkıyor, yani istatistiğe de çok güvenmemek lazım. kararsızlar dağıtılınca kadın oranı %70'i buluyor.
devamını gör...

kendinize saygınızı nolur yitirmeyin.
devamını gör...

eyyam yönünden seçtilerse eğer doğru bir karar.

hakemlik yeteneklerinden ötürü ise büyük bir fiyasko.*
devamını gör...

ekimlerine yaklaşık 2-3 hafta önce başladığım yeni çocuklarım.

tükettiğim kavunun çekirdeklerinden

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

eve alıp yemeyi unuttuğum patateslerden

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

tükettiğim avokadonun çekirdeği

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

dışarıda bulduğum palamuttan

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben de diyorum niye asabiyim. sağ olun aydınlattığınız için.
devamını gör...

ne yapalım yani, ev pis mi kalsın, dediğim başlıktır.
haftanın 1 günü silip süpürüyorum, 1 günü lavaboları cifliyorum.
1 günü yemek yapıyorum.
ayda 2 kere temizlikçi geliyor.
3 günde 1 gibi çarşafları değiştiriyorum.
ancak rahat ediyorum.
devamını gör...

deep purple grubunun 1974 tarihli stormbringer albümünden ritchie blackmore ve david coverdale tarafından yazılmış grubun en güzel şarkılarından biridir. ritchie blackmore tarafından en sevdiğim şarkılardan biridir diye nitelendirilir. ritchie nin blackmore's night grubu tarafındanda pek çok kez çalınmıştır. aynı zamanda blackmore' un eşi de olan candice night'ın yorumu şu şekilde .

şahsi fikrim bu şarkının maskülen bir şarkı olduğu, zaten bu şarkıyı coverdale' den daha güzel okuyan birini ben duymadım.
devamını gör...

meyvelerin çiçek açtığı, göçmen kuşların geldiği an.
mesela istanbul'da erguvan zamanı.
devamını gör...

tam konserde bağıra bağıra eşlik etmelik şarkıdır. yeri ayrıdır bende. hangi ruh haliyle dinlerseniz o ruh haline ayak uyduran da bir şarkıdır. ayni zamanda vera grubunun karşının hikayesi albümünün de son şarkısıdır.

o kadar güzeldi ki
harap olursunuz
fısıldadı mahur o boşluğa
aynaya baktı bi sigara yaktı
derdini kuşlar telefona yazdı


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

acaba çekiniliyor mu dedirtir. oysa her şey bir (+) oy ile başlar, kelebek etkisi yaratır.
+ oy parasızdır. sayısızdır. bol bol kullanalım, kullandırtalım.
devamını gör...

günlük hayatta karşılıklı konuşmalarda mimik ve el kol hareketlerini yoğun kullanan birinin yazışma dilinde bunların karşılığı olarak emoji kullanılmasıdır.

itici değil, samimidir.
devamını gör...

-alo, merhaba yagami hanım değil mi?
+evet, buyurun.
-kanada hükümeti adına arıyoruz. hiçbir koşul olmaksızın size vatandaşlık verdiğimizi haber vermek için aradık.
+neden ingilizce konuşmuyorsunuz peki hıı?
-ee sonuçta bu konuşma hayal olduğu için çok da şey yapmak istemedik.
+doğru. geliyorum o zaman.
devamını gör...

nobel edebiyat ödülü sahibi olga tokarczuk‘un kadimzamanlar ve diğer vakitler isimli romanında geçen bir tespittir. yazar içinde bulunduğumuz ve hiçbirimizin bu durumdan memnun olmadığı bu çağda yaşamın insani olmayan bir şekilde ilerlediğini savunur bu sözün geçtiği paragrafta. ama maalesef ki ben yazarla aynı fikirde değilim. yaşamın ilerleyişi tam da insani bir şekildedir. yazarla aramızdaki ihtilafın nedeni ise “insani” sıfatına yüklediğimiz anlamlardır ve ben artık biliyorum ki sözcükler bizim yüklediğimiz anlamlara gelir.*

insani; insanca, insana dair, insanlığa yakışır olan, iyilik olarak yapılan, merhamet ve şefkat dolu bir tavırla anlamlarına gelirken olga tokarczuk da bu tanımı kabul ederek bu şekilde bir tespitte bulunmuş ve benim itirazım da tam bu noktada. insani sözü o kadar da olumlu anlamlar içermemektedir bana göre.

insani dediğimiz duyguları genelde olumlu anlamlar içeren sözcüklerden seçiyoruz. merhamet bu duygulardan biri ama insanların en yoksun olduğu duygu da bu aslında. insanoğlunun merhamet diye düşündüğü şey aslında anlık bir acıma duygusu olmaktan öteye geçemiyor. şefkati ya bize ait olduğunu düşündüğümüz insanlara karşı ya da kendimizden güçsüz olduğunu düşündüklerimize karşı gösteriyoruz. hak bilirlik ise burda bahsedilmesine bile gerek olmayan bir duygu, bir tavır.

insani tavırlar olarak isimlendirdiklerimizin çoğu bize kısa zamanda fayda sağlayacağını umduğumuz şeyler. geri dönüşü olmayacak hiçbir iyilik insanlık için bir anlam ifade etmiyor. cesaret gösterdiğimiz anlarda bile tehlikenin boyutunu hesaplıyoruz önce. kendimizi güvende hissettiğimiz an cesur bir insana dönüşmek bize çok kolay geliyor.

insan yaptığı her şeyi insani bir şekilde yapıyor. yaşam da tam insanın hak ettiği şekilde akıp gidiyor. insani ilerleyişinde yaşam bize en çok kan ve göz yaşı sunuyor. bizim ise fazlasını istemeye hakkımız yok. bu tepetaklak yürüyüşte yaşam bize önceden yaptığımız her şey sonucunda bize ayrılmış olan koltuğa kadar eşlik ediyor. elindeki fenerle bize gösterdiği koltuk hak ettiğimiz yer, fenerin ucuz pille zayıflamış ışığı görüp görebileceğimiz tek aydınlık. yer göstermelerde bahşiş mecburi.

yaşamın insani olmayan ilerleyişinde size ait olduğu kadarını alın. üstü kalsın.
devamını gör...

"ey buraya giren,
umutlarını ardında bırak..."

dante - ilahi komedya*
devamını gör...

her şeyden önce stres yapmayın. heyecan elbette olacaktır ama stres sadece hata yapma riskinizi arttırır. evet hayatınızın geri kalanı için çok önemli bir sınav ama dünyanın sonu değil. sınava seneye bir kez daha girme şansınız olur ama stresten yıpranan zihinleriniz bir ömür sizinle durur. sakin olun, kendinize güvenin. başarı haberleriniz beklenmekte..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim