yusuf güney'in astral seyahat ile uzaya gidişi
senin işin mi yoksa bu söyle çabuk? legal torbacı..
tanım: astral seyahat ile uzaya gittiğini idda eden müptezel. *
tanım: astral seyahat ile uzaya gittiğini idda eden müptezel. *
devamını gör...
daddy (yazar)
seni şovmen daddy seni merak edip ilgi duymamızı istiyorsun değil mi.
iki üç güne tekrar buraya gelecektir at artıya bekle.
iki üç güne tekrar buraya gelecektir at artıya bekle.
devamını gör...
trafoya giren kedi
seçim zamanı ortaya çıkan kedi. uzun süren elektrik kesintilerine sebep olmakta seçimlerde her türlü indiregandinin dönmesine sebep olmaktadır. adeta akp hükümetinin bir intihar savaşçısıdır.
devamını gör...
normal sözlük'e geri dönmek
mekanın sahibi geldi gibi klişe ve hoş olmayan bir cümle ile taçlandırdığım durum. şimdi başlıklar düşünsün.
devamını gör...
söylemekten hoşlanılan fakat günümüzde pek kullanılmayan kelimeler
vakıf olmak,
kafi, mihmandar,
gayri ihtiyari,
mütevellit.
çok daha fazlalar da aklıma ilk bunlar geldi. severim ben eski kelimeleri. şu an kullanılan kelimeler çok sığ. her hale karşılık gelmiyorlar.
kafi, mihmandar,
gayri ihtiyari,
mütevellit.
çok daha fazlalar da aklıma ilk bunlar geldi. severim ben eski kelimeleri. şu an kullanılan kelimeler çok sığ. her hale karşılık gelmiyorlar.
devamını gör...
ahır
büyükbaş hayvan barınağı.
devamını gör...
demel
devamını gör...
abductor pollicis brevis
devamını gör...
günümüzde kemalizmin atatürk'le alakasız olması
evvela başlık değişmiş iyi olmuş. başlığı açan arkadaşımızın anlatmak istediğine daha yakın gibi.
öyle iletiler yazılıyor ki, rahmetli uğur mumcu'yu anmadan edemiyor insan. ''bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.'' sözü ağızlara pelesenk olsa da, aforizmadan öteye gitmiyor. böyle güzel bir sözü dahi içselleştirme sorunumuz var.
yukarıda bir arkadaş diyor ki; kemalizm mustafa kemali diktatör olarak lanse etmek için uydurulmuş. hayreti mucip. vallahi pes. güzel kardeşim bu bilginin kaynağı ne? zira tarihi gerçeklikle uzaktan yakından ilişkisi yok.
kemalizm kavramı "türk kurtuluş savaşı" sırasında ortaya çıktı. yani sene 1919. henüz türkiye cumhuriyeti devleti ortada yok. mustafa kemal bir bağımsızlık mücadelesinin lideri konumunda, ülke yönetmiyor. teknik olarak zaten diktatör olamaz!
peki bu tabir o dönemde hangi anlama geliyor; mustafa kemal'den taraf olanlar, kemalciler, milli kurtuluşcular vs. vs.
bunu gerek dış basında, gerekse devletler arası yazışmalarda görüyoruz. hatta saray dahi celaliler nitelemesi ile birlikte bu tabiri kullanmaya başlıyor.
misal lumbord, curzona yazdığı mektupta kemalistlerin sevri yırtıp atacaklarını söylüyor.
böyle binlerce yazışma var.
neyse sonra savaş kazanılıyor. ve mazlum doğu halklarında yarattığı intiba "kemalist zafer". bu tarz başlıklar ve söylemler ortaya çıkıyor.
hal böyle olunca, "türk kurtuluş savaşı" kemalist zafer olarak adlandırılınca, kavram iyice oturmaya başlıyor. cumhuriyet kurulduktan sonra türk devrimleri kemalist devrimler olarak literatüre giriyor.
türk tarih kurumunun yayınladığı tarih serisinde 6 ok "kemalizm ilkeleri" olarak yer alıyor. sene 1931 mustafa kemal hayatta!
1932 ise kadro hareketinin orta çıktığı yıl. yakup kadriler, şevket süreyyalar, nedim töreler, kemalizmin fikri alt yapısını anlatmak amacıyla bu dergiyi çıkarıyorlar. mustafa kemal yine hayatta!
chf/chp kurultay metinleri, mustafa kemalin konuşmaları, halk evleri yayınları... kavram daha da güçlenerek kullanılıyor.
neyse çok uzatmak istemiyorum zira sayfalarca yazılır lakin bütün somut kanıtlar ortada duruyor. öğrenmek isteyen açar okur.
ben şuraya geleceğim; türkiye de 80 sonrası kitleler atatürkçülük kavramına sarıldı. bu kavram kemalizmin iğdiş edilmiş halidir. natocu ve amerikancı kenan evrenin bizlere hediyesidir. yani aslında "evrenizm"i "kemalizm"in yerine koymaktasınız.
işte başlığı açan arkadaş da, mustafa kemali sevdiğini söyleyen ama ona dair hiçbir gerçekliği öğrenmek için kılını kıpırdatmayan kitleyi eleştiriyor.
sonuna kadar da, haklı...
haddim olmayarak naçizane tavsiye;
sevin ama kendinize yontmayın. size uymayan taraflarını yontup, sevginizi meşrulaştırmaya çalışmayın...
okuyun yahu. çok mu zor? konuşma metinlerini, ttk tarih dergilerini, kadro sayılarını, arşivleri, medeni bilgileri vs vs...
tekrar altını çiziyorum mustafa kemal bu coğrafya da saygıyı hak eden en önemli tarihi figür... ama sevenleri dahi onu araştırmaktan imtina edip, fikirsel anlamda yan gelip yatıyorsa kimseye söz söyleme hakları kalmaz.
öyle iletiler yazılıyor ki, rahmetli uğur mumcu'yu anmadan edemiyor insan. ''bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.'' sözü ağızlara pelesenk olsa da, aforizmadan öteye gitmiyor. böyle güzel bir sözü dahi içselleştirme sorunumuz var.
yukarıda bir arkadaş diyor ki; kemalizm mustafa kemali diktatör olarak lanse etmek için uydurulmuş. hayreti mucip. vallahi pes. güzel kardeşim bu bilginin kaynağı ne? zira tarihi gerçeklikle uzaktan yakından ilişkisi yok.
kemalizm kavramı "türk kurtuluş savaşı" sırasında ortaya çıktı. yani sene 1919. henüz türkiye cumhuriyeti devleti ortada yok. mustafa kemal bir bağımsızlık mücadelesinin lideri konumunda, ülke yönetmiyor. teknik olarak zaten diktatör olamaz!
peki bu tabir o dönemde hangi anlama geliyor; mustafa kemal'den taraf olanlar, kemalciler, milli kurtuluşcular vs. vs.
bunu gerek dış basında, gerekse devletler arası yazışmalarda görüyoruz. hatta saray dahi celaliler nitelemesi ile birlikte bu tabiri kullanmaya başlıyor.
misal lumbord, curzona yazdığı mektupta kemalistlerin sevri yırtıp atacaklarını söylüyor.
böyle binlerce yazışma var.
neyse sonra savaş kazanılıyor. ve mazlum doğu halklarında yarattığı intiba "kemalist zafer". bu tarz başlıklar ve söylemler ortaya çıkıyor.
hal böyle olunca, "türk kurtuluş savaşı" kemalist zafer olarak adlandırılınca, kavram iyice oturmaya başlıyor. cumhuriyet kurulduktan sonra türk devrimleri kemalist devrimler olarak literatüre giriyor.
türk tarih kurumunun yayınladığı tarih serisinde 6 ok "kemalizm ilkeleri" olarak yer alıyor. sene 1931 mustafa kemal hayatta!
1932 ise kadro hareketinin orta çıktığı yıl. yakup kadriler, şevket süreyyalar, nedim töreler, kemalizmin fikri alt yapısını anlatmak amacıyla bu dergiyi çıkarıyorlar. mustafa kemal yine hayatta!
chf/chp kurultay metinleri, mustafa kemalin konuşmaları, halk evleri yayınları... kavram daha da güçlenerek kullanılıyor.
neyse çok uzatmak istemiyorum zira sayfalarca yazılır lakin bütün somut kanıtlar ortada duruyor. öğrenmek isteyen açar okur.
ben şuraya geleceğim; türkiye de 80 sonrası kitleler atatürkçülük kavramına sarıldı. bu kavram kemalizmin iğdiş edilmiş halidir. natocu ve amerikancı kenan evrenin bizlere hediyesidir. yani aslında "evrenizm"i "kemalizm"in yerine koymaktasınız.
işte başlığı açan arkadaş da, mustafa kemali sevdiğini söyleyen ama ona dair hiçbir gerçekliği öğrenmek için kılını kıpırdatmayan kitleyi eleştiriyor.
sonuna kadar da, haklı...
haddim olmayarak naçizane tavsiye;
sevin ama kendinize yontmayın. size uymayan taraflarını yontup, sevginizi meşrulaştırmaya çalışmayın...
okuyun yahu. çok mu zor? konuşma metinlerini, ttk tarih dergilerini, kadro sayılarını, arşivleri, medeni bilgileri vs vs...
tekrar altını çiziyorum mustafa kemal bu coğrafya da saygıyı hak eden en önemli tarihi figür... ama sevenleri dahi onu araştırmaktan imtina edip, fikirsel anlamda yan gelip yatıyorsa kimseye söz söyleme hakları kalmaz.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
hala bir mucize olsun diye bekliyorum, aniden gelecek olan güzel şeyleri bekliyorum. çocuk musun kızım ne kandırıyorsun kendini, diye de kızıyorum arada kendime.
devamını gör...
başlık nasıl kapatılır sorusu
çağ açıp çağ kapatan dedenin torunları başlık açıp başlık kapatamıyo.. çok yazık..
devamını gör...
karısının iç çamaşırına sığınan acizler
ülkeye bak kafayı yememek elde değil. iç işleri bakanı bunu söyleyen ha... yanlış olmasın. vay anam vay babam biz bitmişiz be biz boşuna okumuşuz senelerce boşuna emek vermişiz yemin ederim ülke boka batmış boğazına kadar.
devamını gör...
uzaktan arkadaş edinmek
sadece uzakta olduğundan buluşamamak gibi bir probleminin olduğu başka hiçbir sorunun olmadığı durum. yıllar önce saçma sapan bir uygulama vesilesiyle tanışmıştık. ortak hayallerimizin olması bizi buluşturdu, sonra 5 yıldır süren ve sürmeye de devam eden bir arkadaşlığımız oldu.
uzaktan arkadaşlık olmaz yahut sanaldan arkadaşlık kurulmaz gibi safsataların gerçekten safsata olduğunu belirtmek isterim.
uzaktan arkadaşlık olmaz yahut sanaldan arkadaşlık kurulmaz gibi safsataların gerçekten safsata olduğunu belirtmek isterim.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
günümüzde hemen hemen herkesin şiir yazdığını ve yazabildiğini gösteren başlık. sanat mı? belki evet. peki kim için?
devamını gör...
amerikan film klişeleri
bu filmlerde zenciler hep suçludur, zenciler ancak zencilerle evlenir.
evde asla sıcak yemek pişmez, ya mısır gevreĝi ya hamburger.
tanımadığı insana kolayca dostum ! diyebilirler.
haftasonu tenis maçına gidilir.
evde asla sıcak yemek pişmez, ya mısır gevreĝi ya hamburger.
tanımadığı insana kolayca dostum ! diyebilirler.
haftasonu tenis maçına gidilir.
devamını gör...
yazarlardan riyakarlık örnekleri
bu coğrafya komple bir riyakarlık örneği. birazdan vereceğim örneklerin kıyısında köşesinde bir yerinde kendinizi bulacağınıza eminim. bu vesileyle belki bir farkındalık yaratırım da kendimize çeki düzen verme telaşına bürünürüz. ne diyelim, kelebek etkisi diyelim. birimizde bile gerçekleşecek olan küçücük bir güzellik birçok şeyi onarır belki de.
özgürlük mesela; hani şu herkesin yalnızca kendisi için istediği. erkeklerin kadınları aşağılamak, evlendiklerinde kadını kendisine bağımlı hale getirip sadık kalacak kadar dahi karaktere sahip olmayıp daha hoş sohbet bir kadın görünce, şu kendine bağımlı bıraktığı kadını başından atmak, çocuklarına bile beş kuruş nafaka vermeme özgürlüğünü talep etmeleri gibi mesela. bir kadına, bir çocuğa, bir hayvana şiddet uygulayıp öfkeme yenik düşebiliyorum özgürlüğüne sığınmak istemeleri. tam tersi kadınların erkekleri yalnızca cüzdan ya da güvence olarak görmekte ısrar etme özgürlüğü var bir de. *
ya da değiştirelim perspektifimizi kadınlara gelelim biraz daha; kendisi örtünmek isterken şort giyen, etek giyen ya da güzel bir sese, gülüşe sahip kadına or*sp* damgasını yapıştıran ona taciz edilmeyi hak görme özgürlüğü… aksi de pek mümkün inancının gerekliliğini yerine getiren kadınlara 2.sınıf insan muamelesi yapmaya çalışan, cahil yobaz damgasını vurabilme özgürlüğünü de es geçmeyelim. ya da biraz nezaket sahibi bir insana denk gelindiğinde kitlesel olarak o insanı ezme özgürlüğünü kendimize hak görmemize ne dersiniz?
bir gün kendimizden önce başka insanların özgürlükleri için mücadele etmeyi öğrendiğimizde riyakarlıktan sıyrılacağız ve burası yaşanabilir bir ülke olacak.
biraz da her şeye kulp takmalarımıza değinmek isterim. herhangi bir insana güzel bir düşünce söylemeye vakit ayıramayacak kadar kendi hayatımızla meşgulken, en ufak bir gerginlikte tüm meşguliyetleri kenara bırakıp en önde kavgaya tutuşmaya ne demeli? riyakarlık bile utanıyordur bu hırçınlıktan. iyiliğe, güzele, sevgiye hiç vaktimiz yok, öyle yok ki en sevdiklerimize bile hediye alırken 3 parmak hareketi kadar düşünce ve vakit ayırıyoruz. dünyanın en özel şeyi olabilecek bir durumu bile başkalarının fikirlerine emanet ediyoruz. ama falancanın kocasının/karısının aldığı çiçeğin böceğin küçüklüğünü eleştirmeye, yermeye saatlerimizi harcıyoruz.
ya da bu entry’nin ardından bazı sivriler çıkacaktır ‘’ülkemizle ne ilgisi var yauv burası cennet cennet, batı bizden çok mu iyi hede hödö’’ şeklinde. kendi kapısını çok güzel temizlemiş gibi batıyla sidik yarışına girmek de neyin nesi diyorum önden bu riyakârlığı elbise yapıp baştan ayağa kuşanmış arkadaşlara. *
velhasılıkelam daha yazabileceğim milyon tane örnek olduğunu biliyorsunuz ancak herhangi bir şarkının, videonun bile normal hızda izlenmeye tahammül edilemediği bir çağda benim 3milyon satırlık entrym eziyetten başka bir şeye dönüşmeyecektir eminim ki. *
yeterince buhranlara sevk ettiysem sizleri fularımı çıkarıyorum çocuklar. *
özgürlük mesela; hani şu herkesin yalnızca kendisi için istediği. erkeklerin kadınları aşağılamak, evlendiklerinde kadını kendisine bağımlı hale getirip sadık kalacak kadar dahi karaktere sahip olmayıp daha hoş sohbet bir kadın görünce, şu kendine bağımlı bıraktığı kadını başından atmak, çocuklarına bile beş kuruş nafaka vermeme özgürlüğünü talep etmeleri gibi mesela. bir kadına, bir çocuğa, bir hayvana şiddet uygulayıp öfkeme yenik düşebiliyorum özgürlüğüne sığınmak istemeleri. tam tersi kadınların erkekleri yalnızca cüzdan ya da güvence olarak görmekte ısrar etme özgürlüğü var bir de. *
ya da değiştirelim perspektifimizi kadınlara gelelim biraz daha; kendisi örtünmek isterken şort giyen, etek giyen ya da güzel bir sese, gülüşe sahip kadına or*sp* damgasını yapıştıran ona taciz edilmeyi hak görme özgürlüğü… aksi de pek mümkün inancının gerekliliğini yerine getiren kadınlara 2.sınıf insan muamelesi yapmaya çalışan, cahil yobaz damgasını vurabilme özgürlüğünü de es geçmeyelim. ya da biraz nezaket sahibi bir insana denk gelindiğinde kitlesel olarak o insanı ezme özgürlüğünü kendimize hak görmemize ne dersiniz?
bir gün kendimizden önce başka insanların özgürlükleri için mücadele etmeyi öğrendiğimizde riyakarlıktan sıyrılacağız ve burası yaşanabilir bir ülke olacak.
biraz da her şeye kulp takmalarımıza değinmek isterim. herhangi bir insana güzel bir düşünce söylemeye vakit ayıramayacak kadar kendi hayatımızla meşgulken, en ufak bir gerginlikte tüm meşguliyetleri kenara bırakıp en önde kavgaya tutuşmaya ne demeli? riyakarlık bile utanıyordur bu hırçınlıktan. iyiliğe, güzele, sevgiye hiç vaktimiz yok, öyle yok ki en sevdiklerimize bile hediye alırken 3 parmak hareketi kadar düşünce ve vakit ayırıyoruz. dünyanın en özel şeyi olabilecek bir durumu bile başkalarının fikirlerine emanet ediyoruz. ama falancanın kocasının/karısının aldığı çiçeğin böceğin küçüklüğünü eleştirmeye, yermeye saatlerimizi harcıyoruz.
ya da bu entry’nin ardından bazı sivriler çıkacaktır ‘’ülkemizle ne ilgisi var yauv burası cennet cennet, batı bizden çok mu iyi hede hödö’’ şeklinde. kendi kapısını çok güzel temizlemiş gibi batıyla sidik yarışına girmek de neyin nesi diyorum önden bu riyakârlığı elbise yapıp baştan ayağa kuşanmış arkadaşlara. *
velhasılıkelam daha yazabileceğim milyon tane örnek olduğunu biliyorsunuz ancak herhangi bir şarkının, videonun bile normal hızda izlenmeye tahammül edilemediği bir çağda benim 3milyon satırlık entrym eziyetten başka bir şeye dönüşmeyecektir eminim ki. *
yeterince buhranlara sevk ettiysem sizleri fularımı çıkarıyorum çocuklar. *
devamını gör...
karısının iç çamaşırına sığınan acizler
bir kez de kadınlar üzerinden bir laf etmeseler şaşıracağım zaten.
devamını gör...
orhan veli kanık şiirlerinden bir alıntı
bilemezdim şarkıların bu kadar güzel, kelimelerin ise kifayetsiz olduğunu bu derde düşmeden önce.
böyle bir şeydi sanırım. sen yine de bi araştır derim.
devamını gör...
anagapesis
anagapesis, yunanca kökenli bir sözcüktür. kişinin aşık olduğu kişiyi karşı beslediği hissizliği ifade eder.
bir anda aşık olup, sonra bir anda sevgiyi kaybetmek demek. sevdiğiniz kişiye çok kırıldığınızda olur bu ruh hali. akşam sizi çok kırmıştır, sabah uyandığınızda artık eskisi kadar aşık değilsinizdir. kırgınlık duygusu sevginin üzerine çıktığında oluyor.
bir anda aşık olup, sonra bir anda sevgiyi kaybetmek demek. sevdiğiniz kişiye çok kırıldığınızda olur bu ruh hali. akşam sizi çok kırmıştır, sabah uyandığınızda artık eskisi kadar aşık değilsinizdir. kırgınlık duygusu sevginin üzerine çıktığında oluyor.
devamını gör...
insanı mutlu eden ucuz şeyler
1 liralık çikolata ve çay evet fakirim
devamını gör...
