zaman geçtikçe kuvvetlenen his. 22 yaşındayım ama artık ne evlenebilirim ne de kimseyi sevebilirim gibi geliyor. bak yine yüreğim daraldı. sanırım 1+1 evimde kedisiyle yaşamış bir emekli memur olarak hayata veda edeceğim.
devamını gör...

süt ürünleri reyonu.
özellikle reyondaki peynirleri seyretmek bana farklı bir huzur veriyor.
devamını gör...

motto italyancadan türkçeye geçmiş bir kelime olup, türk dil kurumu sözlüğüne göre özdeyiş, slogan demek, ama hatalı bir tanım gibi duruyor. çünkü, slogan ve mottonun hem benzerlikleri hem de farklılıkları var. öncelikle ikisine de örnek verelim:

slogan örnekleri:
red bull: kanatlandırır.
nike: just do it

motto örneği:
in god we trust (abd nin resmi mottosudur).
carpe diem (seize the day=günü yakala)

slogan ve motto benzerlikleri:
- her ikisi de reklam için kullanılabilir..
- her ikisi de kısa, akılda kalıcı, kesin cümleler veya ifadelerdir.
- her ikisi de kullanıcılara misyonlarını, amaçlarını veya hedeflerini hatırlatmaya hizmet eder.

slogan ve motto farklılıkları:
motto, bir grubun, kurumun, şirketin veya organizasyonun temel ahlaki kuralını veya ilkesini ifade etmek için kullanılan kısa ve öz bir ifade veya deyiştir. mottolar genellikle yazılı olur. slogan ise bir grubu belirli bir yolu izlemeye ikna etmek için kullanılan kısa ve kesin (genellikle sözlü) bir ifadedir.

mottonun temel amacı, hedeflediği grubun dikkatini çekmek ve onlara kim olduklarını, amaçlarını ve neyi temsil ettiklerini hatırlatmaktır. slogan ise bir grubun (politik veya dini grupta olabilir) veya örgütün temsil ettiği bir inancı, veya amacı ifade etme amacına hizmet eder.

motto daha çok bir misyonu ifade eder, slogan ise daha çok kendini ifade etme şeklidir.
devamını gör...

önemli bir soru.
fakat önemi evet şu şu şu durumlarda şöyle davranıyorum veya davranmıyorumdan ziyade ne kadar doğru tanıdığımız gerçeğini de barındırması. bazen sahte bir ben' e hapsediyoruz kendimizi. gerçeği gizliyoruz.
farkındalığımız ve hayat deneyimlerimiz geliştikçe de olaylara farklı gözlerle bakabilir duruma geliyoruz.
birinde gördüğümüz bizi rahatsız eden bir davranışı düşündüğümüzde bizim de bu davranışı yaptığımız ve bunu göz ardı ettiğimiz gerçeği ile karşılaşıp şoka girebiliyoruz. kendi riyakarlığımızı gizleyip başkalarını eleştirmek daha kolay gelebiliyor. işte tüm bunları fark edebiliyorsak kendimizi doğru tanımaya başladık demektir. ve bu özellikleri iyi olana, güzele yaklaştırmak için de çalışmaya başlanır. bu kendini sevme kısmı da burada devreye girer.

deniyoruz...
devamını gör...

çok fazla derin düşünen bir insan,hayatın neşesini kaçırır.

johann wolfgang von goethe
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

son zamanlarda izlediğim en keyifli en güzel diziydi. annemle beraber izledik ve çok güzel bir 7 bölümle baş başa kaldık.
dizi tam olması gerektiği gibi bitiyor tam yerinde bitiyor tam olması gereken bölüm sayısında bitiyor bence.
bir bölüm fazla olsa bir bölüm az olsa bu kadar komple olamazdı gibi geliyor. dönem dizisi olarak karşımıza çıkan the queens gambit dönemi çok güzel aktarıyor 60 ların belirli tadında kavramları izleyici ile buluşuyor. kıyafetler saçlar sokaklar arabalar hepsi bizi 60 lar dönemine götürüyor. hatta izlerken annem ne zaman çekilmiş bu dizi diye sordu bana o kadar başarılı yani.
izleyiciye umut vadediyor umutlu bir hikaye izlettiriyor. üstelik bunu yaparken satranç bilme zorunluluğu sunmuyor size. jest ve mimiklerden bile neler olduğunu anlıyorsunuz. mutlaka ama mutlaka izlenilmesi gereken güzel kusursuz bir hikaye. --! spoiler !--

diziyi izledikten sonra ne yazılmış ne çizilmiş diye bakma fırsatım oldu. insanlar beth harmon karakterine kızmışlar neden hademe amcayla hiç görüşmedin neden ziyarete gitmedin diye kızmışlar bir yerde haklılar ama dizi bunu bilerek böyle işliyor beth karakteri bunun cezasını fazlasıyla çekiyor bunun bedelini hıçkıra hıçkıra ağlayarak ödüyor. beth kusurlu problemli bir karakter o bir kahraman değil problemleri olan (içki sakinleştirici ) bir genç tecrübesiz çelimsiz saf masum ve en önemlisi ailesiz bir genç.
bu yazımda mutlaka işin matematik boyutunu konuşmak isterdim ama satranç bilmediğim için haddime değil.
bobby fischer adlı satranç oyuncusuna benzediğini falan okudum karakterin pek bir bilgim yok.
ayrıca dizi karakterleri öyle güzel işliyor ki mutlaka birinin bir yerde hikayeye dahil olacağını hissediyorsunuz.
mesela jolene karakteri bir an unutuyorsunuz ve karşınıza çıkıyor tebessümle hoşgeldin diyorsunuz.
yakışıklı gazeteci çocuk mesela birden tekrar geliyor ve hoşgeldin yakışıklı geç oyna diyorsunuz. diziyi o yönden çok beğendim.
ayrıca beth harmon tekrar yurda döndüğünde mr shaibelin odasına girdiğinde çok duygulandım ve gözyaşlarımı tutamadım.
o gazete küpürleri o fotoğraf çok duygulandırdı beni.
borgov karakterinin robot gibi davranıp kaybedince ayağa kalkıp alkışlaması son derece güzeldi. profesyonel olmak böyle bir şey.

--! spoiler !--

izlemeyen yazar arkadaşlar varsa aramızda mutlaka izlenmesi gereken bir netflix yapımı. çok güzeldi.
devamını gör...

bir veya iki memenin konjenital yokluğuna verilen isim.
devamını gör...

günaydın canım sözlük ve sevdiğim yazar arkadaşlarım ve diğerleri ve en diğerleri...

bugün spora ara vermiş bulunmaktayım. gece yatarken ve sabah kalktığımda acayip derecede vücudum ağrıyordu ve dedimki ben bugün ara veriyorum. canım vücudum dinlensin öyle değil mi?

efendim geçtiğimiz 20 günde 1 kg almış olmam dışında ekstra bir şey yok. o kadar dikkat et o kadar spor yap git kilo al. kısmetse bu ay 5 kg düşünüyorum hahaha.

kafa itiraf köşesine yazmam gerekiyor belki ama evet itiraf ediyorum. yoo pek dikkat etmedim. çünkü yemek düzenim oturmadı. saattler ve öğünler birbirine giriyor. akşam 8 gibi tekrar acıkıyorum misal ya da 9.yo yoo bu saatte yemem diyorum 10 gibi bir bakıyorum mini minnacık bir kurabiyecik ağzıma girmiş. ben edepsiz, hadsiz sen napıyorsun demeden 2, 3 ooo. püfff. evet evet akşam yemeği saatini tam şey edemedim. bazı karışıklıklar var ama çözülecek sakin kalmaya çalışın hahaha.

eee sizden ne haber anlatın bakalım? yeni yeni yüzler görüyorum. bazende görmüyorum çünkü profil fotonuz yok hahah.

shrekle tekrar görüşmeye başladık bak bu da kafa itiraf köşelik iyi dinleyin ahahah yok ya pışık sizin ağzınıza malzeme verir miyim böyle ulu orta. hee dedikodu canı çeken bende de var bir şeyler diyenler adresi biliyor. bu ara herkes içisine kapanmış benim gibi hiç dedikodu yapmaya dürtenler yok. bakın bu çok ayıp işte. az arkadaşınızı dürtükleyin aloo banu yaşıyor musun kız ne oldu falan diyin. ölmüş ölmüş sözlük kankacılığı ölmüş arkadaş.

selam olsun hala direnenlere biz bittik ühüğğğ. neyse kankiler benden bu kadar parmak uçlarım bile ağriyyy. öptüm bebikler.
devamını gör...

benim eşim çok mantıklı argümanlar sunuyor. hatta bazı zamanlar direkt hata veriyorum. yeniden başlatılmam gerekiyor. tam kendime geliyorum. bir argüman daha patlatıyor. işlem yarıda kalıyor. lakin mevzuyu kaptım. bende onu argümansız bırakmıyorum. bu sefer ikimizin de devreleri yanıyor. arkasından başlıyoruz gülmeye.

bir ara münazara yarışmalarının ete kemiğe bürünmüş haline dönmüştük. kalemi kağıdı elimize alıyor, tartışacağımız konuyu belirliyor ve ondan sonra işe koyuluyorduk ki, aman aman. geçen ne oldu, yanlış aksettirmeyeyim, hah kahve makinesinin kullanımı üzerine bir uyarı aldım. yahu o mesele nasıl oldu da dinozorlara geldi inanın bende bilmiyorum. en son niye yok oldukları üzerine konuşurken bulduk kendimizi. esasen bu işler keyifli işler. üslup mühim. birde karşınızdaki insanı iyi tanımanız lazım. misal biz biliyoruz ki, herhangi bir mevzuda iki lafın belini kırıyorsak, o mevzunun üzerine 3256 konu daha konuşulacak ve en sonunda da gülmeye başlayacağız.

yani öyle işte... çokta sıkmayın böyle şeylere canınızı. güzel güzel argüman sunun birbirinize, ağzınızı korkak alıştırmayın. ha işin içine hakaret vesaire giriyorsa zaten bir arada olmanız saçma demektir. böyle bir saçmalığın içerisinde de, ilişki ve iletişimde ideali yakalama çabasına girmek, ornitorenk'e muz yedirmeye benzer. yalnız ornitorenk'te enteresan yaratık, şimdi kalkar o muzu yer biz rezil oluruz. efendi gibi atalarımızın yaptığı benzetmeye döneyim ben iyisi mi; deveye hendek atlatmaya çalışmayın özetle.

ya da atlatmaya çalışın, deve de o hendeği atlar mı ki acaba? ya azimli bir deveyse? işte böyle böyle mevzular ikircikleniyor. oradan oraya, oradan oraya derken, konu özünden sapıyor. yapmayın işte şöyle şeyler. efendi efendi argümanınızı sunun. sunum kalitesi önemli, daha önce sunum yapmadıysanız, onu da bir zahmet araştırın. bu işlere baştan kafa yormayınca sonra böyle başlıklar oluşuyor. o bana şunu dedi, bu bana şöyle etti, öbürü de yiyin birbirinizi ete para vermeyin dedi falan filan fişman. yalnız et fiyatları da aldı başını gitti. o öneride pek fena gözükmedi şimdi gözüme. ama hiçbiriniz beni tartışmanın özünden koparamayacaksınız. inatla eksende kalmaya çalışıyorum gördüğünüz gibi. ayrıca bu çabalarınızı da esefle kınıyorum. sizi bu tartışmayı sulandırmaktan men ederim! kendinize gelin biraz yahu!
devamını gör...

islam devletinin ilk anayasasıdır. bu anayasa hz. muhammed önderliğinde hazırlanmış, 47 maddelik kısa bir metindir. bazı tarihçiler bu anayasanın tarihteki bilinen ilk yazılı anayasası olduğunu söyler. eğer öyle değilse bile, her halükarda ilk anayasalardan biridir. ayrıca şunu da söyleyeyim ki, bu anayasa, kur'an-ı kerim yargıları gibi olmayıp, zamanın şartlarına göre değişikliğe uğraması mümkün olmuş olan bir anayasadır.

ayrıca bu vesikanın maddelerini yazmadan önce, maddelerde geçen bazı kabile isimleri hakkında yazmak daha iyi olur. çünkü eğer maddeleri okursanız, tam bir şekilde anlayabilmeniz içindir bu. bu anayasa, hz. muhammed'in önderliğinde, medine halkı için hazırlanmış bir anayasa olup, daha o dönem tek bir yönetim altında olmayan arabistan'daki medine şehri halkını ayrı bir millet yapmıştır. böylelikle bu anayasa, hz. muhammed'in gelecekte kuracağı ilk islam devletinin de temellerini atmıştır.

vesikanın maddelerini anlamanıza yardımcı olacak, bazı sözlerin anlamı;

kureyş - hz. muhammed'in de mensup olduğu, ileri gelen arap kabilelerinden bir tanesi. kurucusu hz. muhammed'in büyük dedelerinden olan kusay bin kilab'dır. bu kabile, hz. muhammed'in mensup olduğu bir kabile olsa bile, müslümanların en çok savaştığı kabile olarak kabul edilir.

muhâcir - hz. muhammed ile mekke'den medine'ye göç eden sahabiler topluluğudur. başka anlamları da vardır.

benu avf - hz. muhammed zamanındaki arap kabilelerinden biridir. onlar yahudilerin hükmettiği bir bölgeye geçmek istiyorlardı. fakat o bölgenin halkı buraya yerleşebilmeleri için yahudiliğe geçmelerini şart koştu. benu avf kabilesi, bu şartı kabul etti ve burdan medine'ye doğru hareket ettiler.

adı geçen buraya yazmadığım diğer 3 kabile hz. muhammed dönemindeki arap kabilelerinden biridir.

benu'n-neccâr - hz. muhammed zamanındaki arap kabilelerinden biridir. müslümandırlar.

benu amr ibn avf - medine'deki 2 büyük kabileden biri olan evs'in bir koludur.

benu'l-evs - medine'de ensarı oluşturan bir kahtani asıllı 2 arap kabileden biri.

benu sâ'lebe - adnani ve kahtanilere mensup bazı kabilelerin ismidir.

cefne ailesi - sa'lebe'nin bir kolu.

benu'ş-şuteybe - hz. muhammed zamanındaki arap kabilelerinden biri.

--

medine vesikası maddeleri:

"bismillahirrahmanirrahim.

1. bu kitap (yani yazı), muhammed peygamber tarafından kureyşliler ve yesribli (medineli) müminler ve müslümanlar, ve bunlara tabi olanlarla yine onlara daha sonrasından katılmış olanlar ve onlarla da beraber cihad edenler için düzenlenmiştir.

2. işte bu kimseler, diğer insanlardan ayrı bir ümmettirler (toplulukturlar).

3. kureyş'den olan muhâcirler, kendi aralarında âdet olması bakımından kan diyetlerini ödemeye katılırlar ve onlar savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.

4. benu avflar, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye katılacaklardır ve müslümanların oluşturduğu her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini müminler arasında makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.

5. benu hârisler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her bir tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasında makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.

6. benu sâideler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasında makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.

7. benu cuşemler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.

8. benu'n-neccârlar, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.

9. benu amr ibn avflar, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.

10. benu'n-nebîtler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır.

11. benu'l-evsler, kendi aralarında adet olması bakımından, önceki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her tâife, savaş esirlerinin kurtuluş fidyesini, müminler arasındaki makul bilinen esaslara göre ödemeye katılacaklardır...

12. müminler, kendi aralarında ağır malî sorumluluklar altında bulunan hiç kimseyi bu halde bırakmayacaklar, kurtuluş fidyesi yahut kan diyeti gibi borçlarını makul bilinen esaslara göre vereceklerdir.

12 * . hiçbir mümin, diğer bir müminin mevlâsına (yani kendisinin akdî kardeşlik rabıtası kurmuş olduğu kimse) muhalefet edemez. (bu maddenin diğer bir versiyonu, hiçbir mümin, diğer bir müminin mevlâsı ile onun aleyhinde olmak üzere bir anlaşma yapmayacaktır).

13. takva sahibi müminler, kendi aralarında haddi aşan ve haksız bir fiil vukuunu tasarlayan veya bir suç veya hakka tecavüz yahut da müminler arasında bir karışıklık çıkarma kasdını taşıyan kimseye karşı olacak, ve bu kimse onlardan birinin evladı dahi olsa, hepsinin elleri onların aleyhine kalkacaktır.

14. hiçbir mümin bir kafir için, bir mümini öldüremez ve bir mümin aleyhine hiçbir kafire yardım edemez.

15. allah'ın himaye ve teminatı (zimmeti) tektir, müminlerin en ehemmiyetsizlerinden birinin tanıdığı himaye onların hepsi için bir hüküm ifade eder. zira müminler, diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin mevlâsı (kardeşi) durumundadırlar.

16. yahudilerden bize tabi olanlar, zulme uğramaksızın ve onlara karşı olanlarla yardımlaşılmaksızın, yardım ve arka çıkmamıza hak kazanacaklardır.

17. barış, müminler arasında bir tekdir. hiçbir mümin, allah yolunda girişilen bir savaşda, diğer müminleri hariç tutup, bir barış anlaşması akdedemez, bu barış, ancak onlar (müminler) arasında genellik ve adâlet esasları üzere yapılacaktır.

18. bizimle beraber savaşa katılan bütün askerî birlikler, birbirleriyle nöbetleşeceklerdir.

19. müminler, birbirlerinin allah yolunda (uğrunda) akan kanlarının intikamını alacaklardır.

20. takva sahibi müminler, en iyi ve en doğru yol üzerinde bulunurlar.

20. * . hiçbir müşrik, bir kureyşlinin malını ve canını himâyesi altına alamaz ve hiçbir mümine bu hususta engel olamaz (yani, kureyşliye hücum etmesine mani olamaz).

21. herhangi bir kimsenin, bir müminin ölümüne sebep olduğu kesin delillerle sâbit olur da, maktûlün velîsi (yani hakkını müdafaa eden) rızâ göstermezse, kısas hükümlerine tabî olur; bu halde bütün müminler ona karşı olurlar. ancak bunlara, sadece bu kaidenin tatbiki için hareket etmek helâl (doğru) olur.

22. bu sahîfenin (yani yazının) muhteviyatını kabul eden, allah'a ve ahiret gününe inanan bir mü'minin bir katile yardım etmesi ve ona sığınacak bir yer temin etmesi helâl (doğru) değildir; ona yardım eden veyahut sığınacak bir yer gösteren kıyamet günü allah'ın lânet ve gazabına uğrayacaktır ki, o zaman artık kendisinden ne bir para ödemesi ne de bir tavîz alınacaktır.

23. üzerinde ihtilâfa düştüğünüz bir şey, allah'a ve muhammed'e götürülecektir.

24. yahudiler, müminler gibi, muharebe devam ettiği müddetçe kendi harp masraflarını karşılamak mecburiyetindedirler.

25. benu avf yahudileri, müminlerle birlikte (diğer bir versiyona göre, müminden) bir ümmet (topluluk) teşkil ederler. yahudilerin dinleri kendilerine, müminlerin dinleri kendilerinedir. buna gerek mevlâları ve gerekse bizzat kendileri dahildirler.

25. * . yalnız kim ki haksız bir fiile girişir veya bir suç işler, o sadece kendine ve aile fertlerine zarar vermiş olacaktır.

26. benu'n-neccâr yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.

27. benu'l-hâris yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.

28. benu sâ'ide yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.

29. benu cuşem yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.

30. benu'l-evs yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır.

31. benu sa'lebe yahudileri de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır. yalnız kim ki haksız bir fiile girişir veya bir suç işler, o sadece kendini ve aile fertlerini zarara uğratmış olacaktır.

32. cefne ailesi, sa'lebenin bir koludur, bu bakımdan sa'lebeler gibi mülâhaza olunacaklardır.

33. benu'ş-şuteybe de benu avf yahudileri gibi aynı haklara sahip olacaklardır. kaidelere muhakkak riayet edilecek, bunlara aykırı hareket olmayacaktır.

34. sa'lebenin mevlâları, bizzat sa'lebeler gibi mülâhaza olunacaklardır.

35. yahudilere sığınmış olan kimseler, bizzat yahudiler gibi mülâhaza olunacaklardır.

36. bunlardan (yahudiler) hiçbir kimse müslümanlarla birlikte askerî sefere, muhammed'in müsaadesi olmadan çıkamayacaktır.

36 * . bir yaralamanın intikamını almak yasak edilmeyecektir. muhakkak ki bir kimse bir adam öldürecek olursa neticede kendini ve aile fertlerini mes'ûliyet altına sokar; aksi halde haksızlık olacaktır (yani bu kaideye uymayan bir kimse haksız durumda olacaktır). allah bu yazıya en iyi riâyet edenlerle beraberdir.

37. bir harp vukuunda yahudilerin masrafları kendi üzerine ve müslümanların masrafları kendi üzerinedir. muhakkak ki bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimselere harp açanlara karşı, onlar kendi aralarında yardımlaşacaklardır. onlar arasında hayırseverlik ve iyi davranış bulunacaktır. kaidelere muhakkak riayet edilecek, bunlara aykırı hareketler olmayacaktır.

37 * . hiçbir kimse müttefikine karşı bir suç işleyemez. muhakkak ki zulmedilene yardım edilecektir.

38. yahudiler müslümanlarla birlikte, beraberce harp ettikleri müddetçe masrafa bulunacaklardır.

39. bu sahîfenin (yazının) gösterdiği kimse lehine yesrib vâdisi dahili (cevf), harâm (mukaddes) bir yerdir.

40. himâye altındaki kimse, bizzat himaye eden kimse gibidir; ne zulmedilir ve ne de (kendisi) suç işleyecektir.

41. himâye verme hakkına sahip kimselerin izni müstesnâ, bir himâye hakkı verilemez.

42. bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler arasında zuhurundan korkulan bütün öldürme yahut münazaa vak'alarının allah'a ve resûlullah muhammed'e götürülmeleri gerekir. allah bu sahîfeye (yazıya) en kuvvetli ve en iyi riâyet edenlerle beraberdir.

43. ne kureyşliler ve ne de onlara yardım edecek olanlar, himâye altına alınmayacaklardır.

44. onlar (yani müslümanlar ve yahudiler) arasında, yesrib'e hücum edecek kimselere karşı yardımlaşma yapılacaktır.

45. şayet onlar (yahudiler), (müslümanlar tarafından) bir barış akdetmeye veya bir barış akdine katılmaya davet olunurlarsa, bunu doğrudan doğruya akdedecekler veya ona katılacaklardır. şayet onlar (yahudiler), (müslümanlara) aynı şeyi teklif edecek olurlarsa, mü'minlere karşı aynı haklara sahip olacaklardır; din mevzuunda girişilen harp vak'aları müstesnâdır.

45 * . her bir zümre, kendilerine ait mıntıkadan (gerek müdafaa, gerek sair ihtiyaçlar konusunda) mes'uldür.

46. bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler için oluşturulan şartlar, aynı şekilde evs yahudilerine, yani onların mevlâlarına ve bizzat kendi şahıslarına, bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler tarafından sıkı ve tam bir muhafazakârlık ile tatbik olunur. (kaidelere) muhakkak riâyet edilecek, bunlara aykırı hareket olmayacaktır. ve haksız şekilde kazanç temin edenler, sadece kendi nefsine zarar vermiş olurlar. allah bu sahîfede (yazıda) gösterilen maddelere en doğru ve en mükemmel riâyet edenlerle beraberdir.

47. bu kitap (yazı), bir haksız fiil işleyen veya suç işleyen ile cezâ arasına engel olarak giremez. kim ki bir harbe çıkar, emniyette olur veya kim ki medine'de kalırsa yine emniyet içindedir; haksız bir fiil veya cürüm vukuu halleri müstesnâdır. allah ve resûlullah muhammed himayelerini, (bu sahîfeyi) tam sadakat ve dikkat içinde muhafaza eden kimseler üzerinde tutacaklardır.
devamını gör...

soyadı kanunu çıktığı zaman halide edip adıvar buna tepki göstermiş. demiş ki:’ben zaten ünlü biriyim, soyadına gerek yok’. durum atatürk’ün kulağına gidince uyarılmış, o da tepki olarak ‘adıvar’ soyadını almıştır.
devamını gör...

iki ağır abi mi?*

rica ediciiim rahatsız beyabimiz ile kıyasa dahi girişmeyelim.

o bakış açıları..o ukdeler.. o neler neler...*
çok ayıp! sayın sevgili iş verenim adına* esefle kınıyorum efendim!*
devamını gör...

daha önce toplum baskısından korkup yapamadığım herhangi bir şey.
devamını gör...

cilde çok iyi gelir. soğuyunca maske yapıyorum ben .
devamını gör...

sözün bittiği yerdeyim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

firdevs yöreoğlu bir , yılan hikayesi gülsüm iki .
devamını gör...

limitsizdir. bencesi sencesi olmayandır. bir kişinin fikri veya beyanı ne kadar aptalca da olsa, sizin özel yaşamınızı ihlal etmediği sürece müdahale edemezsiniz. çünkü çizgiyi nereye çekeceğimizi belirleyen bir mecra veya üst kurul yok. nerede duracağız? en fazla neyi düşünebiliriz? dünyanın yuvarlak olduğunu düşünen adamı hapse atan insanla, kitabında ensest ilişkiden bahsettiği için bi yazarı gözaltına alıp kitabı toplatan insan aynı coğrafyada yaşadı. kimin haklı kimin haksız olduğunu belirleyemeyiz. veya belirleriz lakin sen veya ben veya bi başkası elbette buna itiraz edecektir. o halde itiraz eden azınlığı susturmak icap eder. bu şekilde özgürlüğü yekten kaldırmış oldunuz, tebrikler artık bir diktatörsünüz.

daha kolay metodu var. umursamamayı tercih etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. ahmet'in bok gibi bi düşüncesi var. koyim ahmet'in totosuna deyip geçmeyi öğrenmemiz gerekiyor. ghosting tam olarak bu aslında. hoşlanmadığın fikri ignore edebilirsin. öbür türlü hayat çok zor. kimin ne düşündüğünü takip edemezsiniz. her platformda engel butonu var, hoşlanmadığınız yazarı engelleyin, kendinize muhteşem bir iyilik yapmış olursunuz. o kişi yine düşüncesini beyan edebilir, sadece siz bundan kurtulmuş olacaksınız. keşke sosyal hayatta da black mirror noël bölümündeki gibi ignore butonu olsaydı.
devamını gör...

hayatımızda yer yer ne kadar da ihtiyacımız olan bir tabirmiş.
kimi kez o hisleri yaşatanları kaldırıp çöpe atmalı, kimi kez de ‘belki de mendilin kapağını açık bırakan benimdir’ özeleştirisiyle yola devam edebilmektir bence.
başlığı açan yazarın fikrine sağlık.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim