shakespeare'in sevilen sözleri
"şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi. en tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir, aynı tat isteği, iştahı köreltir."*
romeo and juliet - ii. perde vi. sahne ( friar lawrence tarafından)*
romeo and juliet - ii. perde vi. sahne ( friar lawrence tarafından)*
devamını gör...
taze evli bir çifte neden çocuk yapmıyorsunuz diye sormak
evlendikten 1 hafta sonra duymaya başladığım halen devam eden soru. 2 yılı doldurmaya yaklaştığım için "olmuyor mu?" sorusuna evrildi. söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... hadsiz insan davranışı. yahu olsa duyarsın işte. yoksa ya istemiyorlar, ya olmuyor sorup da ne yoruyorsun demek istiyorum çoğuna.
devamını gör...
dünyadaki tüm insanlar sizi duyacak olsa söyleyeceğiniz şey
(bkz: kanalıma hoş geldiniz)
devamını gör...
dönüş yok
gaspar noe'nin ortaya çıkış hikayesi ilginç olan filmi.
noe ilk uzun metraj filmi olan "seul contre tous"(herkese karşı tek başına) ile fransada ulusal üne kavuşur. daha sonra ikinci filmi "soudain le vide"(enter the void-boşluk) yi çekmek ister ancak film için bütçe bulamayınca ticari gelir sağlayacak bir filme öncelik vermek zorunda kalır. bu niyetle "love" ın senaryosunu yazar. bir gün şans eseri barda karşılaştığı vincent cassel gaspar noe'ye kendisi ve eşi monica belluci'nin onun filminde oynamak istediklerini söyler ve o da love filmini anlatır ve senaryoyu okumadan kabul ederler. noe bu filmi için yapımcılardan yüksek bir bütçe alır ancak daha sonra senaryoyu okuyan cassel ve belluci çok müstehcen bulur ve oynamak istemezler. gaspar noe karakterleri ve çekim takvimini değiştirmeden farklı bir film çekmeyi teklif eder. çekimlerin başlamasına 5 hafta kala dar bir zamanda niyetsiz şekilde "irreversible" senaryosunu yazar ve bu gaspar noe'nin en çok ses getiren ve en çok gelir sağladığı filmi olur.
noe ilk uzun metraj filmi olan "seul contre tous"(herkese karşı tek başına) ile fransada ulusal üne kavuşur. daha sonra ikinci filmi "soudain le vide"(enter the void-boşluk) yi çekmek ister ancak film için bütçe bulamayınca ticari gelir sağlayacak bir filme öncelik vermek zorunda kalır. bu niyetle "love" ın senaryosunu yazar. bir gün şans eseri barda karşılaştığı vincent cassel gaspar noe'ye kendisi ve eşi monica belluci'nin onun filminde oynamak istediklerini söyler ve o da love filmini anlatır ve senaryoyu okumadan kabul ederler. noe bu filmi için yapımcılardan yüksek bir bütçe alır ancak daha sonra senaryoyu okuyan cassel ve belluci çok müstehcen bulur ve oynamak istemezler. gaspar noe karakterleri ve çekim takvimini değiştirmeden farklı bir film çekmeyi teklif eder. çekimlerin başlamasına 5 hafta kala dar bir zamanda niyetsiz şekilde "irreversible" senaryosunu yazar ve bu gaspar noe'nin en çok ses getiren ve en çok gelir sağladığı filmi olur.
devamını gör...
hasta la vista baby
ispanyolca’da görüşürüz bebeğim anlamına gelmektedir.1991 yılında yayımlanan (bkz: terminatör 2) filminde (bkz: arnold schwarzenegger)’in ölmeden önce söylediği bu replik, ikonikleşerek uzunca bir zaman hatırlarımızda kalmıştır.
devamını gör...
soldier blue
ralph nelson tarafından 1970 yılında beyaz perdeye aktarılan, revizyonist western filmlerinin en önemli örneklerinden birisidir.
yine aynı yıl gösterime giren ''little big man'' adlı filmle birlikte, amerikan sinemasının ''kızılderili meselesi''ne karşı geliştirdiği tek taraflı bakış açısını yerle yeksan etmiştir.
yıllarca vahşi ve barbar kızılderili kavramını beyaz perdede ince ince işleyen ve yarattığı algı ile tarihte yaşananları ters yüz eden amerikan sineması, bu iki film ile birlikte tabiri caizse yüzüne sert bir tokat yemiş ve sonrasına kendisine gelmiştir.
bu iki filmin arkasından kızılderili katliamlarını ele alan daha objektif yapımlar ortaya çıkmış, bazıları akademi ödülüne bile layık görülmüştür.
film, bu yönü ile değerlendirildiğinde dahi efsanelerin arasına girmeye hak kazanır zira çıkış noktası olmuştur.
"soldier blue" 1864 yılında yaşanan "sand creek katliamı''nı konu alır.
amerikan askerlerinin savunmasız bir cheyenne köyünü basarak, kadın - çocuk ayırt etmeksizin yüzlerce insanı öldürdüğü bu katliamın beyaz perdeye aktarılmış olması, amerikan toplumu açısından da bir nevi travmaya yol açmış ve tartışmalara neden olmuştur.
afişlerinde ''sinema tarihinin en vahşi filmi" tanımı yer almış, bazı eyaletlerde afişlerin toplatılması kararı verilmiştir.
yönetmenin yapmak istediği şey tam olarak yerini bulmuştur. özellikle katliam ve tecavüz sahnelerinin uzun dakikalar boyunca gösterilmesi, katliamın gerçekliğini ön plana çıkarmak için yapılan yakın plan çekimler insanın içine bir yumru gibi oturur.
film türkiye'de ise 1973 yılında vizyona girmiş, pek çok sahne makaslanmıştır.
filmde özellikle honus gent karakterini ben kendi adıma yüzbaşı silas soule ile özdeşleştirdim. işin esasına bakılırsa bu hesaplaşmayı yaşayıp, kızılderili katliamlarının önüne geçmeye çalışan onlarca amerikan subayı olduğunu tarihi anlatılardan biliyoruz. ya öldürüldüler, ya ordudan atıldılar ya da hapis cezası aldılar. sonrasında çoğunun itibarı iade edilse de, gent karakteri bu iade-i itibarın sanki beyaz perde de vücut bulmuş hali gibidir. bir nevi işin beyaz vicdanıdır. ve o beyaz vicdana beyaz şeytan tarafından yapılanların aktarılmış olması da geçmişle hesaplaşma adına önemlidir.
hülasa; bu filmi izlememiş olanların izlemesini elbette tavsiye ederim. ancak konuya ilgisi olmayanlar tarafından sıkıcı olarak da, değerlendirilebilir. bu şerhi de koymuş olayım ki, sonra ne biçim filmmiş diye bana sarmayın.
tarihi filmleri sevenler için ise biçilmiş kaftandır. izlemek konusunda tereddütünüz olmasın.
yine aynı yıl gösterime giren ''little big man'' adlı filmle birlikte, amerikan sinemasının ''kızılderili meselesi''ne karşı geliştirdiği tek taraflı bakış açısını yerle yeksan etmiştir.
yıllarca vahşi ve barbar kızılderili kavramını beyaz perdede ince ince işleyen ve yarattığı algı ile tarihte yaşananları ters yüz eden amerikan sineması, bu iki film ile birlikte tabiri caizse yüzüne sert bir tokat yemiş ve sonrasına kendisine gelmiştir.
bu iki filmin arkasından kızılderili katliamlarını ele alan daha objektif yapımlar ortaya çıkmış, bazıları akademi ödülüne bile layık görülmüştür.
film, bu yönü ile değerlendirildiğinde dahi efsanelerin arasına girmeye hak kazanır zira çıkış noktası olmuştur.
"soldier blue" 1864 yılında yaşanan "sand creek katliamı''nı konu alır.
amerikan askerlerinin savunmasız bir cheyenne köyünü basarak, kadın - çocuk ayırt etmeksizin yüzlerce insanı öldürdüğü bu katliamın beyaz perdeye aktarılmış olması, amerikan toplumu açısından da bir nevi travmaya yol açmış ve tartışmalara neden olmuştur.
afişlerinde ''sinema tarihinin en vahşi filmi" tanımı yer almış, bazı eyaletlerde afişlerin toplatılması kararı verilmiştir.
yönetmenin yapmak istediği şey tam olarak yerini bulmuştur. özellikle katliam ve tecavüz sahnelerinin uzun dakikalar boyunca gösterilmesi, katliamın gerçekliğini ön plana çıkarmak için yapılan yakın plan çekimler insanın içine bir yumru gibi oturur.
film türkiye'de ise 1973 yılında vizyona girmiş, pek çok sahne makaslanmıştır.
filmde özellikle honus gent karakterini ben kendi adıma yüzbaşı silas soule ile özdeşleştirdim. işin esasına bakılırsa bu hesaplaşmayı yaşayıp, kızılderili katliamlarının önüne geçmeye çalışan onlarca amerikan subayı olduğunu tarihi anlatılardan biliyoruz. ya öldürüldüler, ya ordudan atıldılar ya da hapis cezası aldılar. sonrasında çoğunun itibarı iade edilse de, gent karakteri bu iade-i itibarın sanki beyaz perde de vücut bulmuş hali gibidir. bir nevi işin beyaz vicdanıdır. ve o beyaz vicdana beyaz şeytan tarafından yapılanların aktarılmış olması da geçmişle hesaplaşma adına önemlidir.
hülasa; bu filmi izlememiş olanların izlemesini elbette tavsiye ederim. ancak konuya ilgisi olmayanlar tarafından sıkıcı olarak da, değerlendirilebilir. bu şerhi de koymuş olayım ki, sonra ne biçim filmmiş diye bana sarmayın.
tarihi filmleri sevenler için ise biçilmiş kaftandır. izlemek konusunda tereddütünüz olmasın.
devamını gör...
normal sözlük yazarları buluşma yemeği
şarap yoksa orada olmayacağım yemektir.
şarap varsa ben de varım.
koca sözlük iki şişe şarap ayarlar herhalde.
şarap varsa ben de varım.
koca sözlük iki şişe şarap ayarlar herhalde.
devamını gör...
kendini telefonda emniyet müdürü olarak tanıtan kişiye verilebilecek cevaplar
ben başbakan genelkurmay başkanı cumhurbaşkanınızım ne vardı?
devamını gör...
geceye bir kadın yalanı bırak
"erkekler çok dürüst" diyerek cinsiyetçi başlığa cinsiyetçi cevabım. hodri meydan! sütten çıkma ak kaşıklar sizi.
devamını gör...
yayın önerisi
daha önce de belirttiğim gibi podcast yayınları yapmak için kendimi belli bir zamandır eğitmeye çalışıyordum, toplantıya da eğitim dışında katıldım. radyo yayınının podcast bölümünde olmak isterim. iyi bir müzik dinleyicisi olmadığımdan insanlara hoşuma giden müzikleri podcastin sonunda dinletmeyi hedefliyorum. öncelikle ekipmanlar ve kurgu yönünde kendimi geliştirmeye çalışıyorum. amatör ruh ile profesyonel işler yapmak istediğimden belli bir bölüm kayıt ettikten sonra içeriklerim uygun görülürse katılabilirim.
neler hakkında podcast yayınlamak istediğimi şöyle sıralarsam ; uzay arkeolojisi, antik dönemde tarım ve günümüzde tarımsal sürdürülebilirlik, göç, kültür varlıklarını koruma, arkeolojik mevzuat, arkeoloji 101, küresel çatışma ve geçmişten günümüze sosyal eşitsizlik konu başlıklarından aklıma gelenler. herkes için ilgi çekici olmasa da bilmemiz gereken şeyler olduğun düşünüyorum.
hepimizin yaşamını sürdürebilmesi için bir işi olduğundan ve bu işi hobi olarak yaptığımdan dolayı hızlı yürümeyecek, umarım ben bir seri podcast çıkarana kadar programda kendime bir yer edinebilirim.
neler hakkında podcast yayınlamak istediğimi şöyle sıralarsam ; uzay arkeolojisi, antik dönemde tarım ve günümüzde tarımsal sürdürülebilirlik, göç, kültür varlıklarını koruma, arkeolojik mevzuat, arkeoloji 101, küresel çatışma ve geçmişten günümüze sosyal eşitsizlik konu başlıklarından aklıma gelenler. herkes için ilgi çekici olmasa da bilmemiz gereken şeyler olduğun düşünüyorum.
hepimizin yaşamını sürdürebilmesi için bir işi olduğundan ve bu işi hobi olarak yaptığımdan dolayı hızlı yürümeyecek, umarım ben bir seri podcast çıkarana kadar programda kendime bir yer edinebilirim.
devamını gör...
ergen annesi olmak
ergen annesi olmak, sosyal medyaya onun fotoğrafını koyarken ondan izin almak demektir. bu yaşlarda imaj, ergenler için her şeydir. olur da imajını çizecek bir şey yaparsa annesine bile atarlanabilir. o yüzden ondan izinsiz, onun adına bir şey yapmak yanlıştır çünkü o artık bir çocuk değildir.
anne-ergen çocuk ilişkisinin selameti açısından onu henüz yetişkin olmasa bile bir birey olarak kabul etmek gerekir.
anne-ergen çocuk ilişkisinin selameti açısından onu henüz yetişkin olmasa bile bir birey olarak kabul etmek gerekir.
devamını gör...
geceye z kuşağının bilmediği bir bilgi bırak
kablosuz bağlantı yokken 146yı çevirip internete bağlanıyorduk.
devamını gör...
aydilge'nin ibrahim tatlıses eleştirisi
aydilge'nin ibrahim tatlıses'in hoş olmayan ve kadın düşmanlığı barındıran birtakım söylemleri sebebiyle yaptığı eleştiri.
--- alıntı ---
"ibrahim tatlıses'i neden sevmek zorundayız? neden sevmediğini söyleyenler, elitist olmakla ya da prim yapmakla suçlanıyor? neden türkiye'nin en büyük sesi olduğunu kabul etmek zorunda herkes? 'kadın dediğin dayak da yemeli' diyen biri için neden müzik ayrı kişilik ayrı şeklinde bakmak zorundayız? isteyen öyle baksa, isteyen sevse, isteyen sevmese olmaz mı? neden ibrahim tatlıses dinlediğini itiraf etmek diye bir mevzu var? gizli gizli herkesin dinlediği, utandığı için bunu sakladığı fikri nereden çıktı? sevmeyenler neden haddini bilmeli?"
--- alıntı ---
haberin tamamı
--- alıntı ---
"ibrahim tatlıses'i neden sevmek zorundayız? neden sevmediğini söyleyenler, elitist olmakla ya da prim yapmakla suçlanıyor? neden türkiye'nin en büyük sesi olduğunu kabul etmek zorunda herkes? 'kadın dediğin dayak da yemeli' diyen biri için neden müzik ayrı kişilik ayrı şeklinde bakmak zorundayız? isteyen öyle baksa, isteyen sevse, isteyen sevmese olmaz mı? neden ibrahim tatlıses dinlediğini itiraf etmek diye bir mevzu var? gizli gizli herkesin dinlediği, utandığı için bunu sakladığı fikri nereden çıktı? sevmeyenler neden haddini bilmeli?"
--- alıntı ---
haberin tamamı
devamını gör...
odaklanmakta güçlük çekmek
istemediğin bir şeyi yapmak zorundaysan gayet tabii bir durumdur.
devamını gör...
yokuştaki salyangoz
arkadi strugatski ve boris strugatski kardeşlerin ithaki bilimkurgu yayınlarından çıkan müthiş romanıdır.
bilimkurgu okumak için, bilimkurguyu anlamak için, bilimkurgudan keyif almak için, olan biteni anlamlandırmak, bağlantıları kurmak, bir mantık zincir oluşturmak için okuma yazma bilemekten fazlasına ihtiyaç duyar insan, en azından duymalıdır. hiçbir ön hazırlık yapmadan elinize bir bilimkurgu kitabı alıp sonra da kitapta ya da yazarda bir eksiklik bulma cehaletinde boğulmayın.
“ guernica”ya bakıp şekilsiz bir boğa görüyorsanız, “ moonlight sonata” çalınca esnemeye başlıyorsanız, heykellere ucube deme keyfiliğini gösteriyorsanız, kitapları “ kalın-ince” diye ayırıyorsanız elbette bilimkurgu kitapları okuyunca da benzer yorumlar yapmanız kaçınılmazdır.
bu kitapla ilgili derin açıklamalar yapmayacağım çünkü yazarlar kitabın sonunda bir bölüm açarak bunu zaten yapmışlar. strugatski kardeşler bir kitap yazdıysa eğer, o kitabın bir derdi vardır. “ iki adam varmış, biri oraya gidiyormuş, biri buraya gidiyormuş” gibi saçma yorumlar sizi yönlendirmesin. sanal alemde ve bazı booktuber denen garip gürûhu bağlı insanların yaptığı yorumları ciddiye almayın.
bilimkurgu içinde felsefe de barındırır. buna dikkat ederek okuyun.
bilimkurgu okumak için, bilimkurguyu anlamak için, bilimkurgudan keyif almak için, olan biteni anlamlandırmak, bağlantıları kurmak, bir mantık zincir oluşturmak için okuma yazma bilemekten fazlasına ihtiyaç duyar insan, en azından duymalıdır. hiçbir ön hazırlık yapmadan elinize bir bilimkurgu kitabı alıp sonra da kitapta ya da yazarda bir eksiklik bulma cehaletinde boğulmayın.
“ guernica”ya bakıp şekilsiz bir boğa görüyorsanız, “ moonlight sonata” çalınca esnemeye başlıyorsanız, heykellere ucube deme keyfiliğini gösteriyorsanız, kitapları “ kalın-ince” diye ayırıyorsanız elbette bilimkurgu kitapları okuyunca da benzer yorumlar yapmanız kaçınılmazdır.
bu kitapla ilgili derin açıklamalar yapmayacağım çünkü yazarlar kitabın sonunda bir bölüm açarak bunu zaten yapmışlar. strugatski kardeşler bir kitap yazdıysa eğer, o kitabın bir derdi vardır. “ iki adam varmış, biri oraya gidiyormuş, biri buraya gidiyormuş” gibi saçma yorumlar sizi yönlendirmesin. sanal alemde ve bazı booktuber denen garip gürûhu bağlı insanların yaptığı yorumları ciddiye almayın.
bilimkurgu içinde felsefe de barındırır. buna dikkat ederek okuyun.
devamını gör...
guernica
tablonun duvar halısı versiyonu 1985 yılından beri birleşmiş milletler konseyi girişinde sergileniyordu. halının sahibi nelson rockefeller jr. yıllar önce rockefeller ailesi tarafından bm'ye ödünç verilen halıyı geri istemesi üzerine konseyin girişindeki asılı olduğu yerden indirildi.
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
vücuttaki zehirler tırnak uçlarında birikir ve uzayıp kestikçe onları vücuttan atmış oluruz. bu yüzden tırnak yemek tehlikeli ve pis bir iştir.
devamını gör...
orhan veli kanık şiirlerinden bir alıntı
ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
gözyaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce
devamını gör...
mustafa kemal'in ne işi var burada diyen şey
mustafa kemal atatürk’ten kafa sözlükte bile rahatsız olan, ismini yazmaktan korkan, şerefsiz, haysiyetsiz, omurgasız ne çocuğu olduğu belli olmayan, yalan kanına işlemiş, tehlikeli olduğunu sananlar varken çok da şaşırtmayan durumdur.
devamını gör...
