bugün keşke yaşasaydı denilen müzisyen
barış akarsu
devamını gör...
sevdiğin için sevilmeyi beklemek
can yücel'in "her şey sende gizli" şiirinin son dizesi olan sevdiğin kadar sevilirsini ciddiye almaktır. insani olmakla birlikte gerçeklikten uzaktır. kaldı ki içinde böyle bir beklenti barındıran sevginin ne kadar gerçek olduğu da tartışılır. sevilme ihtiyacı içerisinde olan insanlar daha çok severlerse daha çok sevilecekleri yanılgısına düşerler. bu yüzden kendilerine bile vermedikleri sevgiyi bir insana verirler, ki hastalıklı sayılacak boyutta bir sevgiden bahsediyoruz. zaten bu kadar sevgi ihtiyacı içerisinde olmalarının bir nedeni de aslında kendilerine vermedikleri sevgidir. kendisi için de karşı taraf için de oldukça toksiktir.
devamını gör...
the tragedy of macbeth
yönetmenliğini joel coen'in yaptığı 2021 yapımı film. 2022 oscar'ında en iyi erkek oyuncu (denzel washington), en iyi sinematografi, en iyi prodüksiyon gibi alanlarda yarışacak. başrollerinde denzel washington, frances mcdormand (kendisini nomadland'den sonra yeniden izlemek harika) gibi önemli isimler bulunuyor.
film, william shakespeare'in macbeth oyunundan neredeyse herhangi bir değişiklik yapılmadan uyarlanmış. birkaç farklılık dışında filmin aslına sadık kalarak ilerlediğini söyleyebiliriz. film kare boyutta (1.37:1 aspect ratio) ve siyah beyaz şekilde çekilmiş. bunun da sebep olduğu karanlık, klostrofobik bir atmosfer ortaya çıkıyor, ki bence filmin iyi yanlarından birisi de bu. tekinsiz görüntüler izliyoruz, her an bulanık, biraz ilerisi göremediğimiz etkileyici bir görüntü oluşturuyor bana göre.
ayrıca filmdeki oyunculuklar hemen bir tiyatro oyununda olduğumuz hissiyatını veriyor. bu iyi midir, kötü müdür, bence izleyicinin tarzına göre değişir, fakat beni hiç rahatsız etmedi. bu yüzden filmde oldukça fazla tirat var. normalde sinemada karakterin duygu ve düşüncelerini kendi başına dile getirmesi beni sinir krizlerine sokar. "ya kardeşim bırak da biz anlayalım bunu" diye düşünürüm hep. ama bu film özelinde oldukça keyifli buldum, şiirsel. hatta belki filmin yapısı gereği bu gerekliydi de. bence filmi seven ve sevmeyen kişilerin de ayrıldığı nokta bu bana kalırsa.
filmi önemli yapan başlıca sebeplerden biri de yönetmenin, kardeşi ethan coen olmadan bir film yapıyor olması. coen kardeşlerin hayranları için oldukça ilginç bir deneyim olacağını düşünüyorum.
film, william shakespeare'in macbeth oyunundan neredeyse herhangi bir değişiklik yapılmadan uyarlanmış. birkaç farklılık dışında filmin aslına sadık kalarak ilerlediğini söyleyebiliriz. film kare boyutta (1.37:1 aspect ratio) ve siyah beyaz şekilde çekilmiş. bunun da sebep olduğu karanlık, klostrofobik bir atmosfer ortaya çıkıyor, ki bence filmin iyi yanlarından birisi de bu. tekinsiz görüntüler izliyoruz, her an bulanık, biraz ilerisi göremediğimiz etkileyici bir görüntü oluşturuyor bana göre.
ayrıca filmdeki oyunculuklar hemen bir tiyatro oyununda olduğumuz hissiyatını veriyor. bu iyi midir, kötü müdür, bence izleyicinin tarzına göre değişir, fakat beni hiç rahatsız etmedi. bu yüzden filmde oldukça fazla tirat var. normalde sinemada karakterin duygu ve düşüncelerini kendi başına dile getirmesi beni sinir krizlerine sokar. "ya kardeşim bırak da biz anlayalım bunu" diye düşünürüm hep. ama bu film özelinde oldukça keyifli buldum, şiirsel. hatta belki filmin yapısı gereği bu gerekliydi de. bence filmi seven ve sevmeyen kişilerin de ayrıldığı nokta bu bana kalırsa.
filmi önemli yapan başlıca sebeplerden biri de yönetmenin, kardeşi ethan coen olmadan bir film yapıyor olması. coen kardeşlerin hayranları için oldukça ilginç bir deneyim olacağını düşünüyorum.
devamını gör...
kitap alıntıları
olmadığınız kişi olmaya çalışmakla boşuna uğraşmayın. çünkü siz artık büyüdünüz. evrende hiçbir varlık, olduğunun dışına çıkamaz. aslında buna gerek de yoktur. zaten olduğunuz şey olduğunuzda, olmadığınız şey olmaya çalışarak elde edemediğiniz şeyleri kendiliğinden elde edersiniz.
ne kolay ve ne rahat değil mi?
bir de bunu deneyin ve zaten olduğunuz kişi olun!
kuantum olumlama - r. şanal.
ne kolay ve ne rahat değil mi?
bir de bunu deneyin ve zaten olduğunuz kişi olun!
kuantum olumlama - r. şanal.
devamını gör...
semaver
çayın en güzel demini aldığı alettir. suyu hem kaynatır, hem de çayın demini alır. portatif olması da işi kolay hale getirir. bu yüzden de piknik ortamlarının en önemli materyali olmuştur. semaverin sıcaklık kaynağı için çalı, çırpı, ağaç parçası tutuşturmak iş görür. önce büyük odun parçaları, sonra da tutuşturması kolay olan küçük dal parçaları yerleştirilir. sonra tutuşturulur ve tutuşup yandıkça küçük bacasından dumanlar yükselir. bu odun ve ağaç parçaları kömür gibi is ve koku bırakacak yapıda da değildir.
semaver çeşitleri yöreden yöreye değişiklik gösterir. her yörenin kendine göre modelleri vardır. başlıca tokat, urfa, mardin vb. modelleri vardır. çelik ve alüminyum olanından ziyade bakır olanı daha makbuldür. ilk kez rusya'da yapılan semaverin icat edilmesi 18. yüzyıla rastlar. ilk başta semaverler tenekeden yapılmış, sonra da galvanizli sac, bakır, pirinç olarak geliştirilmiştir. artık iş fabrikasyona döndüğü için, fabrikasyon olanlar el yapımı semaverlere tercih ediliyor. bu yüzden de semavercilik ustalığı azalmıştır. esasında en iyi ve dayanıklı olan da pirinçten yapılan semaver olarak kabul ediliyor
semaver çeşitleri yöreden yöreye değişiklik gösterir. her yörenin kendine göre modelleri vardır. başlıca tokat, urfa, mardin vb. modelleri vardır. çelik ve alüminyum olanından ziyade bakır olanı daha makbuldür. ilk kez rusya'da yapılan semaverin icat edilmesi 18. yüzyıla rastlar. ilk başta semaverler tenekeden yapılmış, sonra da galvanizli sac, bakır, pirinç olarak geliştirilmiştir. artık iş fabrikasyona döndüğü için, fabrikasyon olanlar el yapımı semaverlere tercih ediliyor. bu yüzden de semavercilik ustalığı azalmıştır. esasında en iyi ve dayanıklı olan da pirinçten yapılan semaver olarak kabul ediliyor
devamını gör...
normal sözlük'te anonim olmak
boy boy fotoğraflarımızı atabileceğimiz sayısız mecra var zaten.
bari burada anonim kalalım.
bari burada anonim kalalım.
devamını gör...
unutursun
iclal aydın'ın artemis yayınları'ndan çıkan bir cihan kafeste, üç kız kardeş ve unutursun kitap üçlemesinin birisi.
kitapsız kaldığım geçen hafta, annemin kitaplarına dadanmam sonucu, okudum. iclal aydın'ı az çok biliyorum. yazım dili temiz nasılsa, gideri var düşüncesiyle, kendimi içinde buldum. beni yanıltmayacak bir akıcılıktaydı roman.
fakat tahminimden daha çok etkiledi beni.
romandaki her bir kişinin kendi gözünden her olayı görmek, çok hoşuma gitti. birisinin gözünden gördüğümüz olayda, ona hak verirken, bir sonraki bölümde, başka bir karakterin gözünden aynı olayı görünce, bakış açımızı değiştirtip, ona da hak verirken buluyoruz kendimizi.
içerisinde yer verdiği tarihsel olayları, objektif, kişisel yorumsuz aktarması kitabı temiz bir hale getirmiş.
her kadın karakterin, hayatın ve bir kuşak üstündeki büyüğünün hayatına ne kadar etki ettiğini ve bu etkiyi kendi hayatında nasıl karşıladığını görüyoruz. sonra aslında hepsinin birbiri için ne derece önem arz ettiğini, bu önemi ne denli geç fark etmelerine şahitlik ediyoruz. bu noktada okuyucuya, isteyerek ya da istemeyerek, kendi bir kuşak üstüyle ya da bir kuşak altıyla iletişimini sorgulatıyor. bu sorgulamalardan bazılarında, ağlattığını itiraf etmeliyim.
"unutursun" iclal aydın'ın kendi annesinin hastalığından esinlenerek ortaya çıkmış bir kitap. bunu da başlarken kısmında yazmasıyla, kitabı okumaya başlamadan öğreniyoruz. bu da kitaba, hikayesine gerçeklik katmış bence.
okurken, aslında tüm hikayeler bu dünyada bir puzzle parçası gibi. her hikaye diğerini tamamlıyor hissini, son sayfalarda yazarın kaleminden görmek, kitabın beni, benim kitabı anlamış olduğumu gösterir cinstendi.
bütün hikayelerin içinden geçenler, birbirleriyle kavuşup, hiç rastlaşamadan yoluna devam edenler, sadece kendi hikayelerini biricik zanneder. oysa hepsi birbirini tamamlamak içindir.
kitapsız kaldığım geçen hafta, annemin kitaplarına dadanmam sonucu, okudum. iclal aydın'ı az çok biliyorum. yazım dili temiz nasılsa, gideri var düşüncesiyle, kendimi içinde buldum. beni yanıltmayacak bir akıcılıktaydı roman.
fakat tahminimden daha çok etkiledi beni.
romandaki her bir kişinin kendi gözünden her olayı görmek, çok hoşuma gitti. birisinin gözünden gördüğümüz olayda, ona hak verirken, bir sonraki bölümde, başka bir karakterin gözünden aynı olayı görünce, bakış açımızı değiştirtip, ona da hak verirken buluyoruz kendimizi.
içerisinde yer verdiği tarihsel olayları, objektif, kişisel yorumsuz aktarması kitabı temiz bir hale getirmiş.
her kadın karakterin, hayatın ve bir kuşak üstündeki büyüğünün hayatına ne kadar etki ettiğini ve bu etkiyi kendi hayatında nasıl karşıladığını görüyoruz. sonra aslında hepsinin birbiri için ne derece önem arz ettiğini, bu önemi ne denli geç fark etmelerine şahitlik ediyoruz. bu noktada okuyucuya, isteyerek ya da istemeyerek, kendi bir kuşak üstüyle ya da bir kuşak altıyla iletişimini sorgulatıyor. bu sorgulamalardan bazılarında, ağlattığını itiraf etmeliyim.
"unutursun" iclal aydın'ın kendi annesinin hastalığından esinlenerek ortaya çıkmış bir kitap. bunu da başlarken kısmında yazmasıyla, kitabı okumaya başlamadan öğreniyoruz. bu da kitaba, hikayesine gerçeklik katmış bence.
okurken, aslında tüm hikayeler bu dünyada bir puzzle parçası gibi. her hikaye diğerini tamamlıyor hissini, son sayfalarda yazarın kaleminden görmek, kitabın beni, benim kitabı anlamış olduğumu gösterir cinstendi.
bütün hikayelerin içinden geçenler, birbirleriyle kavuşup, hiç rastlaşamadan yoluna devam edenler, sadece kendi hikayelerini biricik zanneder. oysa hepsi birbirini tamamlamak içindir.
devamını gör...
philogyny
yunanca kökenli sözcüktür. kadınlara karşı duyulan saygı, sevgi ve hayranlığı belirtmektedir.
-gündemimiz cinayet haberleriyle doluyken pek inandırıcı bir sözcük değil.
-gündemimiz cinayet haberleriyle doluyken pek inandırıcı bir sözcük değil.
devamını gör...
oglalalakota
saygıyla takip ettiğim yazardır.
devamını gör...
nickaltına tanım gelince korkmak
hakaret edilmediği sürece her türlü tanıma tamamım ama bu korku hissini aşamıyorum.
genelde iyi şeyler yazılıyor o ufak korku yerini uzuuunca gülümsemeye bırakıyor. seviyorum hepinizi.
genelde iyi şeyler yazılıyor o ufak korku yerini uzuuunca gülümsemeye bırakıyor. seviyorum hepinizi.
devamını gör...
ölmek
ve nihayet ölüm beni bulduğunda; ben sabırsızlıkla onu bekliyor olacağım.
devamını gör...
tencerenin dibindeki pudingi elle yemek
ekmekle yenmediği sürece bence bir sorun yok.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının başına gelmiş trajikomik olaylar
üst komşumuz, oğlu aynı zamanda iş arkadaşımdı çok sakin sessiz efendi bir aile.
arkadaş yeni evlenmiş erkek kardeşi anne baba birlikte yaşıyorlar.
onların üst katına yeni birileri taşındı ve çabucak komşuları tanışıp samimi oldular.
ne zaman üst kata arkadaşın yanına gitsem üst komşu onlara misafirliğe geliyor ve her konuyu arkadaşın eşine bağlıyor, işte hanım kız böyle güzel hanım kız şöyle hamaratlı.
gel zaman git zaman
bi gün arkadaş bana; akşama yukarı gel üst komşu hayırlı bir iş için akşam bize geleceklermiş bakalım dertleri neymiş diye söylendi.
peki dedim ve akşam yukarı çıktım.
üst komşuları geldi, adam karısı ve oğlu. gayet şık giyinmişler ellerinde çikolata kutusu bir buket çiçekle.
herkes birbirine bakıyor ama kim nasıl tepki vereceğini bilmiyor.
kafalarda tek bir soru? "bunların derdi ne"
arkadaşın eşi kahveleri ikram etti, kahveler içildi üst komşuları suratında tebessüm bizim suratımız da endişe.
adam, en sonunda bombayı patlattı.
efem allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz........
!!!!
hepimiz mal mal bakışıyoruz, evde kadın olarak arkadaşın annesi ile eşi var bunlar ne saçmalıyor?
arkadaşın kulağına fısıldadım, lan yaşar olm bunlar annene mi göz koydular diye pis bir espiri ile gülüştük.
arkadaşın babası, ben anlamadım bir şey siz tam olarak ne için geldiniz neyin kızından bahsediyorsunuz?
kız yok ki bizde! bu karım buda gelinim oğlumun karısı.
-----------
nasıl olduysa ne onlar sormuş bu kız neci diye, nede arkadaşın annesi lafını etmiş bu bizim gelin diye.
bunlarda böyle efendi iyimser cana yakın bir ailenin kızını kaçırmayalım umuduyla istemeye karar vermişler.
gelini bekar kız sanıp gelip arkadaşın karısını oğullarına istemişlerdi.
arkadaş yeni evlenmiş erkek kardeşi anne baba birlikte yaşıyorlar.
onların üst katına yeni birileri taşındı ve çabucak komşuları tanışıp samimi oldular.
ne zaman üst kata arkadaşın yanına gitsem üst komşu onlara misafirliğe geliyor ve her konuyu arkadaşın eşine bağlıyor, işte hanım kız böyle güzel hanım kız şöyle hamaratlı.
gel zaman git zaman
bi gün arkadaş bana; akşama yukarı gel üst komşu hayırlı bir iş için akşam bize geleceklermiş bakalım dertleri neymiş diye söylendi.
peki dedim ve akşam yukarı çıktım.
üst komşuları geldi, adam karısı ve oğlu. gayet şık giyinmişler ellerinde çikolata kutusu bir buket çiçekle.
herkes birbirine bakıyor ama kim nasıl tepki vereceğini bilmiyor.
kafalarda tek bir soru? "bunların derdi ne"
arkadaşın eşi kahveleri ikram etti, kahveler içildi üst komşuları suratında tebessüm bizim suratımız da endişe.
adam, en sonunda bombayı patlattı.
efem allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz........
!!!!
hepimiz mal mal bakışıyoruz, evde kadın olarak arkadaşın annesi ile eşi var bunlar ne saçmalıyor?
arkadaşın kulağına fısıldadım, lan yaşar olm bunlar annene mi göz koydular diye pis bir espiri ile gülüştük.
arkadaşın babası, ben anlamadım bir şey siz tam olarak ne için geldiniz neyin kızından bahsediyorsunuz?
kız yok ki bizde! bu karım buda gelinim oğlumun karısı.
-----------
nasıl olduysa ne onlar sormuş bu kız neci diye, nede arkadaşın annesi lafını etmiş bu bizim gelin diye.
bunlarda böyle efendi iyimser cana yakın bir ailenin kızını kaçırmayalım umuduyla istemeye karar vermişler.
gelini bekar kız sanıp gelip arkadaşın karısını oğullarına istemişlerdi.
devamını gör...
başarısız flört
hayatımın aşkını bulmak için daha kaç kişinin memleketini, burcunu öğrenmem gerektiğini sayısız kere sordurtan başarısız deneme.
giriş evresi güzel gidiyor genelde. ilk tanışma evresi. sabahtan akşama kadar gelişen akıcı muhabbet. değişik heyecan ve içsel kıpırtı.buraya kadar sorun yok.
gelişme evresinde tüm sorun. bu evreyi bir geçsem her şey güzel olacak da geçemiyorum. bu evreyi geçemedikten sonra tanışmanın, muhabbetin o heyecanın da anlamı kalmıyor.
bilen bilir sayısız denemenin ardından flörtten de soğur insan.
sonuç evresini görebilene de aşk olsun zaten.
giriş evresi güzel gidiyor genelde. ilk tanışma evresi. sabahtan akşama kadar gelişen akıcı muhabbet. değişik heyecan ve içsel kıpırtı.buraya kadar sorun yok.
gelişme evresinde tüm sorun. bu evreyi bir geçsem her şey güzel olacak da geçemiyorum. bu evreyi geçemedikten sonra tanışmanın, muhabbetin o heyecanın da anlamı kalmıyor.
bilen bilir sayısız denemenin ardından flörtten de soğur insan.
sonuç evresini görebilene de aşk olsun zaten.
devamını gör...
pame radyo yayını
pame'de bu hafta girit'e doğru müzikal bir yolculuğa çıkıyoruz.
biraz yerel ve geleneksel tınıların etkisini hissettirdiği, biraz da edebi eserlerden ilham almış şarkılarla girit'e dair izlere yakından bakacağımız bir dinleti olacak.
pame radyo yayını bu akşam 22:30'da sözlük radyosunda yayında olacak. bekliyoruz!*
biraz yerel ve geleneksel tınıların etkisini hissettirdiği, biraz da edebi eserlerden ilham almış şarkılarla girit'e dair izlere yakından bakacağımız bir dinleti olacak.
pame radyo yayını bu akşam 22:30'da sözlük radyosunda yayında olacak. bekliyoruz!*
devamını gör...




