evde hamster beslemek
üniversitede ev arkadaşımızın yapmaya çalıştığı besleme olayı. olay diyorum çünkü hamsterin şaibeli bir şekilde kaybolmasıyla sonuçlandı. kendi odasında bir kutuda bakıyordu. bir gün eve geldiğimizde bir baktık yok. aradık taradık evi alt üst ettik fakat izine rastlayamadık. şirincik komploya mı kurban gitti, yoksa buharlaştı uçtu mu emin değiliz. evde minik çaplı krizler yaşanmasına neden olmuş ve akıllarda 'falanca evin hamster olayı' şeklinde dillere destan bir hikayeyle aylarca anıldık. olan minnağa oldu.
devamını gör...
normal sözlük adana zirvesi
gelecekte bir gün gerçekleşecek olan zirve.
yerlerimizi alalım hanımlar ve beyler.
edit: zaten özal ya da gazipaşa dışında olmaması gereken zirve.
yerlerimizi alalım hanımlar ve beyler.
edit: zaten özal ya da gazipaşa dışında olmaması gereken zirve.
devamını gör...
babanın sevilmeyen huyları
30 yaşıma geldiğim halde hayattaki tecrübelerimi hor görmesi. kâinattaki her meseleyi en iyi kendisinin bildiğini zannetmesi. fikir danismamasi fikirlere önem vermemesi.
paranın kazanılıp harcanilmasi gereken bir meta olmak yerine ulu bir şey gibi görmesi. her şeyi maddiyatla olcmesi. hayattaki zorlukları salt kendisinin çektiğini sanması. sabırsız olması, sadece kendini düşüncelerine önem vermesi.
paranın kazanılıp harcanilmasi gereken bir meta olmak yerine ulu bir şey gibi görmesi. her şeyi maddiyatla olcmesi. hayattaki zorlukları salt kendisinin çektiğini sanması. sabırsız olması, sadece kendini düşüncelerine önem vermesi.
devamını gör...
intihar etmek
trt belgeselde izlemiştim. japonya'da insanların durup dururken ortadan kaybolma hakkı varmış. hatta size bunun için yardım eden şirketler var. devlet bu hakkınız ve gizliliğinize sonsuz saygı duyuyor. ailenize kolay kolay hiç bir bilgi vermiyor. tabii ki aileler daha bu duruma karşı bir anlayış geliştirmemişler. lakin medeni bir toplumda bireysel özgürlüklere bu denli ucu açık bir saygı geliştirilmeli.
kısa bir vadede intihar etmeyi düşünmüyorum. lakin bilimin bu mevzuyu akıl hastalığı olarak nitelemesi gericiliktir. kısa bir süre önce dünyada olabilecek en güzel şekilde ve mutlu bir şekilde mesaj bırakıp aramızdan ayrılan mehmet pişkin'e bile ne küfürler ettiler.
gelişmiş ve medeni ülkelerde ağır depresyondaki insanlara ötenazi hakkı bile tanınmakta. çok rica ederim sayısız çelişkiyi artık bedeninde, beyninde barındıramayan, çözemeyen kimseyi rahatsız etmeden giden insanlara kızmayın. arkalarından feveranlar da etmeyin. suçlamayın onları.
freud her intiharın kalanlara bir mesaj olduğunu söyler. bazen sadece her gün yoğunlaşan zilyon tane çelişkiyle baş edememek de olabilir. yaşamak direnmektir de, her şeyi doğru yapmaya çalışan güçlü bir promethus sanarken kendinizi aptal ve çaresiz bir sisifos olarak bulabilirsiniz kendinizi. ama asla zavallı değil.
yaşam bireysel ve toplumsal bir şeydir. lakin bu çağ sadece yağlı bir sıvıya batırılmış kükürt kadar kirletmiş hepimizi. çürütüyor.
kısa bir vadede intihar etmeyi düşünmüyorum. lakin bilimin bu mevzuyu akıl hastalığı olarak nitelemesi gericiliktir. kısa bir süre önce dünyada olabilecek en güzel şekilde ve mutlu bir şekilde mesaj bırakıp aramızdan ayrılan mehmet pişkin'e bile ne küfürler ettiler.
gelişmiş ve medeni ülkelerde ağır depresyondaki insanlara ötenazi hakkı bile tanınmakta. çok rica ederim sayısız çelişkiyi artık bedeninde, beyninde barındıramayan, çözemeyen kimseyi rahatsız etmeden giden insanlara kızmayın. arkalarından feveranlar da etmeyin. suçlamayın onları.
freud her intiharın kalanlara bir mesaj olduğunu söyler. bazen sadece her gün yoğunlaşan zilyon tane çelişkiyle baş edememek de olabilir. yaşamak direnmektir de, her şeyi doğru yapmaya çalışan güçlü bir promethus sanarken kendinizi aptal ve çaresiz bir sisifos olarak bulabilirsiniz kendinizi. ama asla zavallı değil.
yaşam bireysel ve toplumsal bir şeydir. lakin bu çağ sadece yağlı bir sıvıya batırılmış kükürt kadar kirletmiş hepimizi. çürütüyor.
devamını gör...
doygunluk bombardımanı
insanın teknolojik ilerlemesinin ruhen ve ahlaken uğradığı çöküntüye ne kadar büyük bir etki ettiğinin en güzel göstergelerinden biri olan bombardıman şekildir.
doygunluk bombardımanı (saturation bombing) aynı zamanda halı bombardımanı (carpet bombing) olarak da bilinir.
tıpkı atom bombası gibi, tıpkı napalm gibi, tıpkı kimyasal silahlarla gibi doygunluk bombardımanı da insan ırkının kötülük için şeytana ihtiyaç duymadığının bir göstergesidir. şeytan dediğimiz şey acaba insan ırkı mı?
tarihteki ilk doygunluk bombardımanı 1938 yılında barcelona üzerinde uygulanır faşist alman ve italyan hava kuvvetleri barcelona’yı 3 gün boyunca bombalar ve tam 1300 sivil hayatını kaybeder. zaten doygunluk bombardımanın amacı da yerle bir etmektir. taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmamaktır. sadece insan değil doğaya da kalıcı hasar vermektir.
tıpkı dünya savaşı esnasında 1945 yılında wesel’in bombalanması gibi. çünkü bu bombardımandan sonra şehrin yüzde doksan yedisi yok oldu.
bu bir savaş suçudur elbette. peki şımarık ve kibirli insan ırkının umurunda mı? elbette hayır.
belki bir kişinin umurundadır. ruhumuz, vicdanımız ve yüzümüzdeki kırık gülümseyiş olan kurt vonnegut’ın. çünkü dresden doygunluk bombardımanına uğradığında büyük yazar tam da oradaydı. anlamsızca yerle bir edilen dresden’deki enkazın altından elinde bir başyapıtla çıktı. mezbaha no:5.
doygunluk bombardımanı gibi merhametsiz her eylem dünyadaki “mezbaha” sayısını artıracaktır. kendi bacağımızdan asılmasak mı artık?
doygunluk bombardımanı (saturation bombing) aynı zamanda halı bombardımanı (carpet bombing) olarak da bilinir.
tıpkı atom bombası gibi, tıpkı napalm gibi, tıpkı kimyasal silahlarla gibi doygunluk bombardımanı da insan ırkının kötülük için şeytana ihtiyaç duymadığının bir göstergesidir. şeytan dediğimiz şey acaba insan ırkı mı?
tarihteki ilk doygunluk bombardımanı 1938 yılında barcelona üzerinde uygulanır faşist alman ve italyan hava kuvvetleri barcelona’yı 3 gün boyunca bombalar ve tam 1300 sivil hayatını kaybeder. zaten doygunluk bombardımanın amacı da yerle bir etmektir. taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmamaktır. sadece insan değil doğaya da kalıcı hasar vermektir.
tıpkı dünya savaşı esnasında 1945 yılında wesel’in bombalanması gibi. çünkü bu bombardımandan sonra şehrin yüzde doksan yedisi yok oldu.
bu bir savaş suçudur elbette. peki şımarık ve kibirli insan ırkının umurunda mı? elbette hayır.
belki bir kişinin umurundadır. ruhumuz, vicdanımız ve yüzümüzdeki kırık gülümseyiş olan kurt vonnegut’ın. çünkü dresden doygunluk bombardımanına uğradığında büyük yazar tam da oradaydı. anlamsızca yerle bir edilen dresden’deki enkazın altından elinde bir başyapıtla çıktı. mezbaha no:5.
doygunluk bombardımanı gibi merhametsiz her eylem dünyadaki “mezbaha” sayısını artıracaktır. kendi bacağımızdan asılmasak mı artık?
devamını gör...
bir sözlüğü kalitesiz yapan detaylar
başarıyı kabullenemeyen ve çekememezlik seviyesi yüksek yazar kitlesidir.
devamını gör...
beşiktaşlı sözlük yazarları
dün gece sevgilim aradı birden,
ayrılalım dedi hayır yok senden
beşiktaşı daha çok sevdin benden....
come to beşiktaş
ayrılalım dedi hayır yok senden
beşiktaşı daha çok sevdin benden....
come to beşiktaş
devamını gör...
ivan ilyiç'in ölümü
lev nikolayeviç tolstoy'un bir çırpıda bitirebilecek, varoluşsal sancılar içerisinde kıvrananların okuması gereken kitabı.
••
kitap işinde başarılı bir hakim olan ivan ilyiç'in, adım adım ölüme giden, etrafındaki insanların ise bunu hiç umursamadığını düşünmesine sebebiyet vermiş yaşamını konu edinir. ivan, yakınım dediği insanların sağlıklı, dinç ve acısız ruh halini kıskanır. eşine, kızına, iş arkadaşlarına... herkese alev püskürmektedir. kimsenin teşhis koyamadığı hastalığı ilerledikçe daha fazla küsmeye başlar hayata. zamanla hastalığı değil, ruhsal olarak çektiği acı onu ölüme götürmeye başlar.
••
konusu genel itibariyle böyle. hızlıca bitiyor ve cümlelerden anlamı tek başınıza çıkarmak zorunda kalıyorsunuz. yazar mana çıkarmanız için sadece cümleleri sunuyor önünüze. eğer "anlamadan bitti" diyorsanız tekrar okumanızı tavsiye edeceğim. bana bakmayın, çevirisi iğrenç bir yayınevinden okudum kitabı. yabancı yazarın kitap çevirisinde "allah rahatlık versin" yazıyordu, düşünün artık. *
buna rağmen beğendim, birçok cümlenin altını çizdim. azıcık daha param olsun güzel bir yayınevinden alıp okuyacağım. *
altını çizdiğim birkaç cümleyi de bırakayım;
••
tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak,
tam böyleydi durum. insanların gözünde giderek yükselirken, aynı anda hayat da benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altında çekilip gidiyordu. madem öyle, ölmeye hazır ol.
yıllar ilerledikçe ağırlık omuzlarına daha çok biniyordu. meğer başarılı bir yolda yürüdüğünü sandığı hâlde başarısızlığa doğru dört nala koşuyormuş da haberi yokmuş.
gözlerine bir bak, içinde hayat kalmamış!
••
••
kitap işinde başarılı bir hakim olan ivan ilyiç'in, adım adım ölüme giden, etrafındaki insanların ise bunu hiç umursamadığını düşünmesine sebebiyet vermiş yaşamını konu edinir. ivan, yakınım dediği insanların sağlıklı, dinç ve acısız ruh halini kıskanır. eşine, kızına, iş arkadaşlarına... herkese alev püskürmektedir. kimsenin teşhis koyamadığı hastalığı ilerledikçe daha fazla küsmeye başlar hayata. zamanla hastalığı değil, ruhsal olarak çektiği acı onu ölüme götürmeye başlar.
••
konusu genel itibariyle böyle. hızlıca bitiyor ve cümlelerden anlamı tek başınıza çıkarmak zorunda kalıyorsunuz. yazar mana çıkarmanız için sadece cümleleri sunuyor önünüze. eğer "anlamadan bitti" diyorsanız tekrar okumanızı tavsiye edeceğim. bana bakmayın, çevirisi iğrenç bir yayınevinden okudum kitabı. yabancı yazarın kitap çevirisinde "allah rahatlık versin" yazıyordu, düşünün artık. *
buna rağmen beğendim, birçok cümlenin altını çizdim. azıcık daha param olsun güzel bir yayınevinden alıp okuyacağım. *
altını çizdiğim birkaç cümleyi de bırakayım;
••
tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak,
tam böyleydi durum. insanların gözünde giderek yükselirken, aynı anda hayat da benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altında çekilip gidiyordu. madem öyle, ölmeye hazır ol.
yıllar ilerledikçe ağırlık omuzlarına daha çok biniyordu. meğer başarılı bir yolda yürüdüğünü sandığı hâlde başarısızlığa doğru dört nala koşuyormuş da haberi yokmuş.
gözlerine bir bak, içinde hayat kalmamış!
••
devamını gör...
kitap okuma aşkını kazandıran kitabın ismi
"bildiklerimi herkes bilebilir; yüreğimdir, yalnızca bana ait olan."
-goethe “genç werther’in acıları”
not: alman yazar wolfgang von goethe’nin henüz 25 yaşındayken yazdığı kitaptır. aşkı için intihar eden bir gencin hikayesidir. okunası kitaplar arasındadır. kitaba o kadar çok atıf yapılır ki, 1974 yılında “werther sendromu” aşkı için intihar edenler üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda litaratüre girer.
-goethe “genç werther’in acıları”
not: alman yazar wolfgang von goethe’nin henüz 25 yaşındayken yazdığı kitaptır. aşkı için intihar eden bir gencin hikayesidir. okunası kitaplar arasındadır. kitaba o kadar çok atıf yapılır ki, 1974 yılında “werther sendromu” aşkı için intihar edenler üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda litaratüre girer.
devamını gör...
sevişilen sözlük yazarının evinde girilen ilk entry
en büyük cehalet.. kadın üstünden yapılan genellemelerdir..
bazen ziyadesiyle aşılıyor..
bir de kadın tarafından yazmak varda.. terbiyem müsaade etmiyor bu akşam..
bazen ziyadesiyle aşılıyor..
bir de kadın tarafından yazmak varda.. terbiyem müsaade etmiyor bu akşam..
devamını gör...
regl olmasından bahseden kadın
şöyle kanıyorum böyle kanıyorum diye mi bahsediyorsunuz ne yapıyorsunuz? ağrı olur ya da regl döneminde kendini hasta hissedersin ve bundan bahsedersin ama sürekli de regl muhabbeti açmayın ya.
devamını gör...
senden nefret ediyor olabilirim
ihtimal değil cidden nefreti hak eden bir yazardır. 2 gün önce bir teşebbüsüm oldu ve ailem olarak gördüğüm sözlüğe #1038230 bir elveda mesajı yazdım. kendisi büyük oyunu gördüğünü ve benim trolluk yaparak şakadan yazdığımı ima etti pardon direk öyle dedi*. nickaltımda yazdığı dünyada gerçekten kötü insanların olduğunu hatırlattı bana. #1042768 senin gibi insanlardan ve o yazdığın tanımı beğenen insanlardan nefret edeceğim. yalan ve dikkat çekme dedin ya. gerçekten senin gibi insanlar yüzünden kendimi inandırmaya çalışmam dünyanın geldiği noktadır.#1043397 inanmıyorum ya cidden inanmıyorum ne biçim bir dünya.
bilmeden yargılayan ve insan canı gibi bir konuda boş boş konuşan sen ve senin gibi insanlardan uzak duracağım. bu mesajım beni düşünen değerli yazarlarımızadır. her zaman beni iyi anlayan güzel yazarlarla olacağım.
bilmeden yargılayan ve insan canı gibi bir konuda boş boş konuşan sen ve senin gibi insanlardan uzak duracağım. bu mesajım beni düşünen değerli yazarlarımızadır. her zaman beni iyi anlayan güzel yazarlarla olacağım.
devamını gör...
boş yapmak
60 yaşında olan anneden duyulunca garip hissettiren söylem.
anneme durduk yere hediye almam sonucunda "paranı neden böyle şeylere harciyorsun" vs diye saydirirken birden ağzımdan "boş yapma" çıktı. annemde anlamını ısrarla sordu bende "boş konuşmak, boş anlamsız hareketlerde bulunmak" olarak açıkladım. aradan yarım saat geçtikten sonra tlc izleyen anneme hala bu kanalı mi izliyorsun sorusuna "boş yapma" cevabını almamla dumura uğradım. bunu söylerken tonlamasini tam olarak doğru yaptı ve asla gözünü televizyondan ayırmadı. kusursuz bir andı. bir süre sessizce oturmak zorunda kaldım.
hala kendime gelebilmiş değilim.
anneme durduk yere hediye almam sonucunda "paranı neden böyle şeylere harciyorsun" vs diye saydirirken birden ağzımdan "boş yapma" çıktı. annemde anlamını ısrarla sordu bende "boş konuşmak, boş anlamsız hareketlerde bulunmak" olarak açıkladım. aradan yarım saat geçtikten sonra tlc izleyen anneme hala bu kanalı mi izliyorsun sorusuna "boş yapma" cevabını almamla dumura uğradım. bunu söylerken tonlamasini tam olarak doğru yaptı ve asla gözünü televizyondan ayırmadı. kusursuz bir andı. bir süre sessizce oturmak zorunda kaldım.
hala kendime gelebilmiş değilim.
devamını gör...
william harrison
(bkz: ölü ilan edilmek) durumunun örneklerinden biri. şöyle ki, william, 70 yaşındaki ingiliz bir ev sahibiydi. sene 1660. bir köye gitmek niyetiyle evinden ayrıldı. yürüyerek gidecekti. ama beklenen zamanda eve dönmeyince, karısı aramaya birilerini gönderdi. öyle-öyle aramalar falan yapıldı. william'a ait eşyalar bulundu. şapkası, gömleği gibi şeyler bulundu. şapkası keskin bir aletle kesilmişti, gömleği falan kanla kaplıydı, ama cesedi ortalıkta yoktu. hizmetçisi john perry, william'ın öldürüldüğünü bildiğini ama suçsuz olduğunu söyledi. diğer 2 kişi de biz suçsuzuz dediler. ama john, bu 2 kişinin, william'ın cesedini bir değnekle attıklarını iddia etti ve bu konuda ısrar etti. göleti incelediler ama ceset bulunamadı.
fakat john daha sonra diğer 2 kişiye katıldı ve suçsuz olduğunu söyledi. daha önce ruhsal bozukluğu sebebiyle bu 2 kişiyi suçlamış olduğunu söyledi. ama hem john hem de diğer 2 kişi suçlu bulundu ve asılarak idam edildiler. bu arada bu "2 kişi" dediğim şahıslar, sanırsam john'un annesi ve erkek kardeşi. bu üç kişi idam edilirken de, hem erkek kardeşi hem john suçsuz olduklarını tekrar belirttiler. fakat annelerinin bir "cadı" olduğundan şüphelenildi ve oğullarına itiraf etmelerini engelleyen bir büyü yaptığı iddia edildi böylelikle önce anneleri idam edildi.
1661 senesinde william, ölü ilan edildi. oysa ölmemişti. evet. 3 kişi gerçekten suçsuzdu. 1662 senesinde william geri döndü.
kaçırıldığını, yaralandığını, atlarla götürüldüğünü, bir türk gemisine bindirildiğini ve osmanlı'ya köle olarak satıldığını, kendisini berberi korsanlarının kaçırdığını iddia etti. ve yaklaşık bir buçuk yıl sonra kaptanın öldüğünü ve daha sonra bir limana gittiğini ve bir portekiz gemisiyle geri döndüğünü söyledi. yani adam maceracı oluvermiş. napıp ne etmiş, ölmemiş.
fakat bu iddialar bazılarını şüphelendirdi. yani en nihayetinde adam 70 yaşında. kim napsın 70 yaşındaki bir adamı.
bu olay çok ünlendi. fakat olan, o 3 hizmetçiye oldu....
fakat john daha sonra diğer 2 kişiye katıldı ve suçsuz olduğunu söyledi. daha önce ruhsal bozukluğu sebebiyle bu 2 kişiyi suçlamış olduğunu söyledi. ama hem john hem de diğer 2 kişi suçlu bulundu ve asılarak idam edildiler. bu arada bu "2 kişi" dediğim şahıslar, sanırsam john'un annesi ve erkek kardeşi. bu üç kişi idam edilirken de, hem erkek kardeşi hem john suçsuz olduklarını tekrar belirttiler. fakat annelerinin bir "cadı" olduğundan şüphelenildi ve oğullarına itiraf etmelerini engelleyen bir büyü yaptığı iddia edildi böylelikle önce anneleri idam edildi.
1661 senesinde william, ölü ilan edildi. oysa ölmemişti. evet. 3 kişi gerçekten suçsuzdu. 1662 senesinde william geri döndü.
kaçırıldığını, yaralandığını, atlarla götürüldüğünü, bir türk gemisine bindirildiğini ve osmanlı'ya köle olarak satıldığını, kendisini berberi korsanlarının kaçırdığını iddia etti. ve yaklaşık bir buçuk yıl sonra kaptanın öldüğünü ve daha sonra bir limana gittiğini ve bir portekiz gemisiyle geri döndüğünü söyledi. yani adam maceracı oluvermiş. napıp ne etmiş, ölmemiş.
fakat bu iddialar bazılarını şüphelendirdi. yani en nihayetinde adam 70 yaşında. kim napsın 70 yaşındaki bir adamı.
bu olay çok ünlendi. fakat olan, o 3 hizmetçiye oldu....
devamını gör...
yazarların mezun olduğu üniversite ve bölüm
kimya efenim. alüminyum kırmızı çizgimdir. hem ucuz hem işlevsel.
devamını gör...
cahit berkay
bir fender stratocaster sahibi olmanın son model bir mercedes sahibi olmak ile aynı kefeye konabileceği zamanlarda iyi müziğin ne demek olduğunu bilerek bunu yapanlardan; sanatçı, besteci, moğollar grubunun demirbaşı.
ne var ki bunu yurtdışına taşımak istediklerinde -mesela fransa-, batı enstrümanlarının ellerinde oldukça amatör kaldığını farkedip müzikal anlayışlarını değiştirme kararı almışlardır. "anadolu rock", bu ve bunun gibi yaklaşımlar ile hayata geçmiştir.
amaç nasıl caz müzikte zencilerin beyazları kastederek; "öyle bir müzik yapacağız ki taklit bile edemeyeceksiniz" diyerek ortalığı sarsmasıysa, "anadolu rock"ta da hedef, batı enstrümanları ile batıyı tahmin ve taklit edemeyecekleri bir müzik tarzı ile sarsmaktır.
bunu da fransa'da "danses et rythmes de la turquie" albümü ile "french academie charles cros grand prix du disque" ödülü alarak başarmışlardır.
ne var ki bunu yurtdışına taşımak istediklerinde -mesela fransa-, batı enstrümanlarının ellerinde oldukça amatör kaldığını farkedip müzikal anlayışlarını değiştirme kararı almışlardır. "anadolu rock", bu ve bunun gibi yaklaşımlar ile hayata geçmiştir.
amaç nasıl caz müzikte zencilerin beyazları kastederek; "öyle bir müzik yapacağız ki taklit bile edemeyeceksiniz" diyerek ortalığı sarsmasıysa, "anadolu rock"ta da hedef, batı enstrümanları ile batıyı tahmin ve taklit edemeyecekleri bir müzik tarzı ile sarsmaktır.
bunu da fransa'da "danses et rythmes de la turquie" albümü ile "french academie charles cros grand prix du disque" ödülü alarak başarmışlardır.
devamını gör...
jonas akerlund
özenilesi kariyere sahip isveçli senarist, yönetmen, baterist. bathory'nin ilk bateristi, grubu meşhur eden scandinavian metal attack isimli derleme albümde yer alan sacrifice ve the return of the darkness and evil parçalarının davulları jonas abiye aittir. müzik dışında tv sektörüyle ilgilenmektedir ufak tefek stüdyo deneyimi vardır. candlemass'in ilk klibi olan bewitched kendisinin de ilk yönetmenlik denemesi olur. mayhem'in meşhur vokali dead bu klipte oynamıştır. (kendisi, dead ve candlemass hepsi isveçli bu arada)
sonra allah yürü ya kulum der 90'larda birçok tanınmış popçunun klibide yönetmenlik yapar. 97'de çektiği
prodigy-smack my bitch up ile dünya çapında olay olur mtv'den en iyi dans video ödülünü alır. bundan sonra madonna, metallica, iggy pop, ozzy osbourne, paul mccartney gibi büyük isimlerle çalışır. üstüne 2 adet grammy kazanır
tabiki köklerini de unutmaz satyricon'un ilk profesyonel videosunuda o çeker.
2000'li yıllarda iyice patlar artık britney spears, christina aguilera,robbie williams, rolling stones, rihanna vs. birçok sanatçıyla çalışır. şu olay olan rammstein - pussy yine jonas'ın işidir.
bir kaç film denemesi var yönetmenliğini yaptığı uyuşturucu bağımlılarıyla ilgili olan spun'u izlemiştim ahım şahım bir film olmasa da jason schwartzman'ın yüzü suyu hürmetine izlenir bir kara komedi. sonra kendi gençliğinde bulaştığı black metal camiasının en meşhur olaylarının anlatıldığı lords of chaos filminin hem yönetmeni hem senaristidir. sanırım o dönemlerde dead ile arkadaşlıkları belirli ölçüde var bununla ilgili kesin bir bilgi bulamadım ama candlemass klibinden bildiğimiz kadarıyla birbirlerini tanıdıklarına eminim ama. filme iyi bir katkısı olduğunu tahmin ediyorum. izleyince bununla ilgili bir edit eklerim.
teyit edemediğim bir bilgi daha bathory'nin tek klibi olan one rode to asa bay 'in yönetmeni olduğuna dair forum dedikoduları vardı çok eskiden ama portföyünde gözükmüyor, klipte de bu bilgi verilmemiş enterasan bir şekilde.
sonra allah yürü ya kulum der 90'larda birçok tanınmış popçunun klibide yönetmenlik yapar. 97'de çektiği
prodigy-smack my bitch up ile dünya çapında olay olur mtv'den en iyi dans video ödülünü alır. bundan sonra madonna, metallica, iggy pop, ozzy osbourne, paul mccartney gibi büyük isimlerle çalışır. üstüne 2 adet grammy kazanır
tabiki köklerini de unutmaz satyricon'un ilk profesyonel videosunuda o çeker.
2000'li yıllarda iyice patlar artık britney spears, christina aguilera,robbie williams, rolling stones, rihanna vs. birçok sanatçıyla çalışır. şu olay olan rammstein - pussy yine jonas'ın işidir.
bir kaç film denemesi var yönetmenliğini yaptığı uyuşturucu bağımlılarıyla ilgili olan spun'u izlemiştim ahım şahım bir film olmasa da jason schwartzman'ın yüzü suyu hürmetine izlenir bir kara komedi. sonra kendi gençliğinde bulaştığı black metal camiasının en meşhur olaylarının anlatıldığı lords of chaos filminin hem yönetmeni hem senaristidir. sanırım o dönemlerde dead ile arkadaşlıkları belirli ölçüde var bununla ilgili kesin bir bilgi bulamadım ama candlemass klibinden bildiğimiz kadarıyla birbirlerini tanıdıklarına eminim ama. filme iyi bir katkısı olduğunu tahmin ediyorum. izleyince bununla ilgili bir edit eklerim.
teyit edemediğim bir bilgi daha bathory'nin tek klibi olan one rode to asa bay 'in yönetmeni olduğuna dair forum dedikoduları vardı çok eskiden ama portföyünde gözükmüyor, klipte de bu bilgi verilmemiş enterasan bir şekilde.
devamını gör...


