athena
zeus'un bakire kızı, erkek fatma, akıl, bilgelik, güzel sanatlar ve savaşın stratejik yanının tanrıçası. sıklıkla aegis isimli kalkanı ve bir mızrak ile tasvir edilir. bu nedenle kendisine "mızrak taşıyan" anlamında pallas sıfatı verilmiştir, (bkz: pallas athena). aynı zamanda bakire anlamına gelen parthenos sıfatını da taşır.
doğum hikayesi başlıkta anlatılmış ama bağlamına pek az değinilmiş. athena'nın doğumuna ve savaş tanrıçası olmasına giden sürecin başlangıcı ta yaratılışa kadar gider. yunan tanrıları arasında ta uranos'tan beri iktidar sahibi tanrıların başında bir bela vardır. kendi soylarından gelenler tarafından tahttan indirilmişlerdir. her ne yaparlarsa yapsınlar bu kaderden kaçamamışlardır. uranos kendi çocuklarından korktuğu için onların doğmalarına izin vermemiş ve anneleri gaia'nın derinliklerine bastırmıştır. ancak en nihayetinde titanlardan biri olan en küçük oğlu kronos, yani zaman, tarafından cinsel ilişki esnasında penisi gaia'nın içindeyken kesilmek suretiyle erkekliğini ve ona bağlı olan iktidarını yitirmiştir. bu olayın ardından uranos, kronos'u ve onun soyunu daima kendi çocukları tarafından tahttan indirilmeleri ile lanetlemiştir. kronos ise kontrolü kendi elinde tutmak istemiş ve çocuklarını doğar doğmaz canlı canlı yutmuştur. görsel: *

fakat kronos da karısı rheia ve annesi gaia'nın da yardımıyla altı çocuğunun en küçüğü olan zeus tarafından tahtından indirilir. yerine zeus geçer ve zeus'un beş kardeşi ve altı çocuğundan oluşan 12 olimposluların iktidarı başlar. fakat zeus'un da başında dedesi uranos'un laneti vardır. kehanet'e göre zeus, ilk karısı akıl tanrıçası olan metis'ten doğacak olan ilk çocuğu tarafından tahtından indirilecektir. metis hamiledir ve zaman daralmaktadır. bunu bilen zeus bir gün her şekle girebilen metis ile oynaşırken ondan bir su damlasına dönüşmesini istemiş ve ardından metis'i yutarak bu belayı bertaraf etmiş. aradan yeteri kadar vakit geçince de kafasında bir şişlik belirmiş. oğlu, demirci tanrı hephaistos'a emrederek kafasındaki şişliği bir balta darbesiyle yardırmış ve bu yarıktan miğferiyle, zırhıyla, silahlarıyla güzeller güzeli bir kız doğmuş: athena. görsel:*

bütün bunlar ne anlama geliyor?
öncelikle antik yunan mitolojisi'nde cinsel ilişki bir tanrının yaratma ediminin önkoşulu sayılırdı. gaia'nın üreyebilmek için kendisine koca olarak uranos'u yaratması, zeus'un türlü çeşit tanrıça, insan, hayvan, damacana* ile ilişkiye girmesi basit bir şehvet duygusunun ürünü değildir. tanrısal bir yaratma güdüsünün sonucudur. ancak zeus, athena'yı kafasından doğurarak artık bir şeyi yaratmak için başka bir dişiye ihtiyaç duymadığının göstermiştir. zeus gerçek manada, tastamam bir tanrı olduğunu ispatlar bu eylemiyle. daha sonraki zamanlarda zeus bir diğer çocuğunu, dionysos'u da doğurarak bu konuda tamamen yetkin bir yaratıcı olduğunu pekiştirecektir.
ikinci olarak ise athena, ares'in aksine savaşın kaba kuvvet tarafını değil, akıl ve strateji tarafını temsil eder. her ne kadar iki tanrı savaş tanrıları olarak farksız zannedilseler de athena ve ares birbirlerine taban tabana zıttırlar. ares, kontrolsüz öfke, yıkım, cinnet, zorbalık, gözü dönmüşlük, kana susamışlık ve kaba kuvvetin temsilcisidir. sınıfta kimseye huzur vermeyen iri kıyım çocuktur. diğer yandan, athena ise aklı, sukuneti, güzel sanatları, zarafeti, bilgeliği, ve savaşı kazandıracak olan stratejik düşünceyi temsil eder. athena, kudurmuş bir köpek misali sağa sola saldırmaz. onun işi masa başındadır.
ve en önemlisi ise athena soyut bir figür olarak aslında savaş fikridir. daha sonra antik yunan'da tufan konusunda ele alacağımız üzere, ta antik dünyada da artan insan nüfusu bir sorun olarak görülüyordu. bu nedenle zeus'un önce insanları tek tek yıldırımlarla yakarak, sonra da büyük bir tufan göndererek insan nüfusunu kontrol altına almaya çalışmıştı ancak her iki teşebbüsü de kendisine pişmanlık getirdi. bu nedenle tek seferde büyük bir katliamla insanları azaltmak yerine bunu zamana yayılmış ve sürekli devam eden bir süreç olarak tasarlama yoluna gitti. bulduğu çözüm ise savaştı. troya savaşı insanlar arasındaki ilk büyük savaştı [ayrıntılı bilgi için (bkz: #1252603)]. aralarındaki sınırı ege denizinin çizdiği doğu ve batı medeniyetleri arasında, günümüzde hala süregiden sonsuz çatışmaların ilkiydi. işte athena zeus'un başından çıkan bu savaş fikri'nin müşhassas halidir.
doğum hikayesi başlıkta anlatılmış ama bağlamına pek az değinilmiş. athena'nın doğumuna ve savaş tanrıçası olmasına giden sürecin başlangıcı ta yaratılışa kadar gider. yunan tanrıları arasında ta uranos'tan beri iktidar sahibi tanrıların başında bir bela vardır. kendi soylarından gelenler tarafından tahttan indirilmişlerdir. her ne yaparlarsa yapsınlar bu kaderden kaçamamışlardır. uranos kendi çocuklarından korktuğu için onların doğmalarına izin vermemiş ve anneleri gaia'nın derinliklerine bastırmıştır. ancak en nihayetinde titanlardan biri olan en küçük oğlu kronos, yani zaman, tarafından cinsel ilişki esnasında penisi gaia'nın içindeyken kesilmek suretiyle erkekliğini ve ona bağlı olan iktidarını yitirmiştir. bu olayın ardından uranos, kronos'u ve onun soyunu daima kendi çocukları tarafından tahttan indirilmeleri ile lanetlemiştir. kronos ise kontrolü kendi elinde tutmak istemiş ve çocuklarını doğar doğmaz canlı canlı yutmuştur. görsel: *

fakat kronos da karısı rheia ve annesi gaia'nın da yardımıyla altı çocuğunun en küçüğü olan zeus tarafından tahtından indirilir. yerine zeus geçer ve zeus'un beş kardeşi ve altı çocuğundan oluşan 12 olimposluların iktidarı başlar. fakat zeus'un da başında dedesi uranos'un laneti vardır. kehanet'e göre zeus, ilk karısı akıl tanrıçası olan metis'ten doğacak olan ilk çocuğu tarafından tahtından indirilecektir. metis hamiledir ve zaman daralmaktadır. bunu bilen zeus bir gün her şekle girebilen metis ile oynaşırken ondan bir su damlasına dönüşmesini istemiş ve ardından metis'i yutarak bu belayı bertaraf etmiş. aradan yeteri kadar vakit geçince de kafasında bir şişlik belirmiş. oğlu, demirci tanrı hephaistos'a emrederek kafasındaki şişliği bir balta darbesiyle yardırmış ve bu yarıktan miğferiyle, zırhıyla, silahlarıyla güzeller güzeli bir kız doğmuş: athena. görsel:*

bütün bunlar ne anlama geliyor?
öncelikle antik yunan mitolojisi'nde cinsel ilişki bir tanrının yaratma ediminin önkoşulu sayılırdı. gaia'nın üreyebilmek için kendisine koca olarak uranos'u yaratması, zeus'un türlü çeşit tanrıça, insan, hayvan, damacana* ile ilişkiye girmesi basit bir şehvet duygusunun ürünü değildir. tanrısal bir yaratma güdüsünün sonucudur. ancak zeus, athena'yı kafasından doğurarak artık bir şeyi yaratmak için başka bir dişiye ihtiyaç duymadığının göstermiştir. zeus gerçek manada, tastamam bir tanrı olduğunu ispatlar bu eylemiyle. daha sonraki zamanlarda zeus bir diğer çocuğunu, dionysos'u da doğurarak bu konuda tamamen yetkin bir yaratıcı olduğunu pekiştirecektir.
ikinci olarak ise athena, ares'in aksine savaşın kaba kuvvet tarafını değil, akıl ve strateji tarafını temsil eder. her ne kadar iki tanrı savaş tanrıları olarak farksız zannedilseler de athena ve ares birbirlerine taban tabana zıttırlar. ares, kontrolsüz öfke, yıkım, cinnet, zorbalık, gözü dönmüşlük, kana susamışlık ve kaba kuvvetin temsilcisidir. sınıfta kimseye huzur vermeyen iri kıyım çocuktur. diğer yandan, athena ise aklı, sukuneti, güzel sanatları, zarafeti, bilgeliği, ve savaşı kazandıracak olan stratejik düşünceyi temsil eder. athena, kudurmuş bir köpek misali sağa sola saldırmaz. onun işi masa başındadır.
ve en önemlisi ise athena soyut bir figür olarak aslında savaş fikridir. daha sonra antik yunan'da tufan konusunda ele alacağımız üzere, ta antik dünyada da artan insan nüfusu bir sorun olarak görülüyordu. bu nedenle zeus'un önce insanları tek tek yıldırımlarla yakarak, sonra da büyük bir tufan göndererek insan nüfusunu kontrol altına almaya çalışmıştı ancak her iki teşebbüsü de kendisine pişmanlık getirdi. bu nedenle tek seferde büyük bir katliamla insanları azaltmak yerine bunu zamana yayılmış ve sürekli devam eden bir süreç olarak tasarlama yoluna gitti. bulduğu çözüm ise savaştı. troya savaşı insanlar arasındaki ilk büyük savaştı [ayrıntılı bilgi için (bkz: #1252603)]. aralarındaki sınırı ege denizinin çizdiği doğu ve batı medeniyetleri arasında, günümüzde hala süregiden sonsuz çatışmaların ilkiydi. işte athena zeus'un başından çıkan bu savaş fikri'nin müşhassas halidir.
devamını gör...
zeki kadınların zor evlenmelerinin nedenleri
aslında evliliğin zekâyla ilgisi var. hele de kiminle evlendiğinizin...
şöyle;
zeki insan derken anladığım kadarıyla duygularına da söz geçirebilen insandan bahsediyoruz. yani herhangi bir duygusal olayda mantığını elinin tersiyle itmeyen insandan. böyle bir insan evlenmek için bazı konulara özellikle dikkat etmesi gerektiğinin farkındadır ve bunları şansa ya da aşkın kör gözüne bırakmaz.
kime aşık olacağını birçok insan kontrol edemez ama o kişiyle bir ömür geçirilip geçirilemeyeceği durumunu bazı insanlar mantık süzgecinden geçirebilir. bu da size evlenip evlenmemek konusunda yol gösterecek bir harekettir.
alkolik birini düşünün. içince saldırganlaşsın biraz da. ayıkken görüp elde olmadan aşık oldunuz, sonra da o hallerini gördünüz. eğer aptalın tekiyseniz "ne olacak ki biraz içiyorsa? hem o bana kıyamaz" diye düşünüp evlenirsiniz. kafanız azıcık bile olsa çalışıyorsa "ulan acaba!?" dersiniz. zekiyseniz o elin mutlaka size de kalkacağını bilirsiniz.
evet zeki insanlar kolay kolay evlenmez çünkü birçok şeyin birkaç adım ötesini iyi hesaplarlar.
şöyle;
zeki insan derken anladığım kadarıyla duygularına da söz geçirebilen insandan bahsediyoruz. yani herhangi bir duygusal olayda mantığını elinin tersiyle itmeyen insandan. böyle bir insan evlenmek için bazı konulara özellikle dikkat etmesi gerektiğinin farkındadır ve bunları şansa ya da aşkın kör gözüne bırakmaz.
kime aşık olacağını birçok insan kontrol edemez ama o kişiyle bir ömür geçirilip geçirilemeyeceği durumunu bazı insanlar mantık süzgecinden geçirebilir. bu da size evlenip evlenmemek konusunda yol gösterecek bir harekettir.
alkolik birini düşünün. içince saldırganlaşsın biraz da. ayıkken görüp elde olmadan aşık oldunuz, sonra da o hallerini gördünüz. eğer aptalın tekiyseniz "ne olacak ki biraz içiyorsa? hem o bana kıyamaz" diye düşünüp evlenirsiniz. kafanız azıcık bile olsa çalışıyorsa "ulan acaba!?" dersiniz. zekiyseniz o elin mutlaka size de kalkacağını bilirsiniz.
evet zeki insanlar kolay kolay evlenmez çünkü birçok şeyin birkaç adım ötesini iyi hesaplarlar.
devamını gör...
hiç en yakın arkadaşı olmayan kişi
en yakın arkadaşınız anne falan değildir. anne, annedir. boşanmaların bir çoğu anneyi arkadaş gibi görerek her şeyi anlatmakla ve sonunda aile içi olaya dahil olmasıyla sonuçlanmaktadır.
devamını gör...
yoldaş'tan normal sözlük yazarlarına açık mektup
kafa sözlük sen bu kurtlar sofrasından çıkamazsan biz ona yanarız.
tüketme umutlarını, emperyalistlerin tahtlarını yıkamazsan biz ona yanarız.
“beyin donanımdır herkeste vardır. akıl bir yazılımdır herkeste yoktur” derler.
akıllı yazarlar mektubunda yer alan satır aralarındaki mesajları anlamıştır yoldaş.
kaliteye gelince
“her insan kendine yakışanı yapar, çünkü kalite asla tesadüf değildir” sloganı ile yola çıktık.
ne var ki iş yoğunluğumdan ötürü kahve molalarında tanım girdiğim için kaliteli yazamıyorum. ileriki aylarda kendime yakışan tanımlar girerim elbet.
iyi bir başlangıç, yarı yarıya başarı demektir. iyi bir başlangıç yaptık.
kafa sözlük’ü en iyi sözlük yapabileceğimize de inanıyoruz.
gideceğimiz yoldan emin olduğumuz için olası engeller bizim için dinlenme noktası olmaktan öteye gidemez.
bal porsuğu için hiçbir şey imkansız değildir hele şu şarkı çalarken.
tüketme umutlarını, emperyalistlerin tahtlarını yıkamazsan biz ona yanarız.
“beyin donanımdır herkeste vardır. akıl bir yazılımdır herkeste yoktur” derler.
akıllı yazarlar mektubunda yer alan satır aralarındaki mesajları anlamıştır yoldaş.
kaliteye gelince
“her insan kendine yakışanı yapar, çünkü kalite asla tesadüf değildir” sloganı ile yola çıktık.
ne var ki iş yoğunluğumdan ötürü kahve molalarında tanım girdiğim için kaliteli yazamıyorum. ileriki aylarda kendime yakışan tanımlar girerim elbet.
iyi bir başlangıç, yarı yarıya başarı demektir. iyi bir başlangıç yaptık.
kafa sözlük’ü en iyi sözlük yapabileceğimize de inanıyoruz.
gideceğimiz yoldan emin olduğumuz için olası engeller bizim için dinlenme noktası olmaktan öteye gidemez.
bal porsuğu için hiçbir şey imkansız değildir hele şu şarkı çalarken.
devamını gör...
ivan ilyiç'in ölümü
iş bankası kültür yayınları tarafından hasan ali yücel klasikler dizisi altında rusça aslından mazlum beyhan çevirisi ile karşımıza çıkan ivan ilyiç’in ölümü, açıkçası 104 sayfada insana yaşam dersi veren bir kitaptır. kitabın içeriğine dair yorumlarıma girmeden önce çevirisinin çok akıcı bir şekilde gerçekleştirildiği ve okurken zevk alacağınızı belirtmek isterim. çeviri işi mühim iş arkadaşlar. neyse.
kitabımızın kahramanı adından da anlaşılacağı üzere rusyada hayatını oldukça sıradan ve normal, daha doğrusu kurallara göre ve olması gerektiği gibi yaşayan ivan ilyiç’in ölümcül bir hastalığın pençesine düşmesiyle beraber başından geçenleri anlatmaktadır.
acaba merak ediyorum yukarıdaki cümlede bir şeyi fark ettiniz mi? hayatını toplumun öngördüğü kurallara ve standartlara göre yaşamış diyorum. evet düşünün bakalım, bu kişi aramızdan kim? cevap uzakta değil, içimizde.
ilyiç’in kitap boyunca sürekli daha bir yaşam kurma mücadelesi içerisinde kendi yaşamının, varlığının iplerini elinde bırakması, sonunda ölüm döşeğindeyken ben bu hayatı ne için ve kim için yaşadım sorusunu kendisine sorduğundaki cevapsızlığı ya da hayal kırıklığı, koskoca hayatında çocuğundan başka sevecek bir şey bulamaması gibi benzer hususlar emin olun size de kendi hayatınızı sorgulatacaktır.
çarpıcı bir eserdir, hazır değilseniz okumayın. çünkü fazla kafa yorarsanız yuva yıkar, insana kariyer değiştirir ama mutlaka okunması gerekir.
not: açıkçası piyasada iyi çevirisi yapıldığına inandığım bütün tolstoy kitaplarını bulma ve okuma amacında bir insanım. tolstoy okurken hiçbir kitabına inceliği ya da kalınlığı nedeniyle önyargılı yaklaşmamanızı kendinizi akışına bırakmanızı tavsiye ederim.
kitabımızın kahramanı adından da anlaşılacağı üzere rusyada hayatını oldukça sıradan ve normal, daha doğrusu kurallara göre ve olması gerektiği gibi yaşayan ivan ilyiç’in ölümcül bir hastalığın pençesine düşmesiyle beraber başından geçenleri anlatmaktadır.
acaba merak ediyorum yukarıdaki cümlede bir şeyi fark ettiniz mi? hayatını toplumun öngördüğü kurallara ve standartlara göre yaşamış diyorum. evet düşünün bakalım, bu kişi aramızdan kim? cevap uzakta değil, içimizde.
ilyiç’in kitap boyunca sürekli daha bir yaşam kurma mücadelesi içerisinde kendi yaşamının, varlığının iplerini elinde bırakması, sonunda ölüm döşeğindeyken ben bu hayatı ne için ve kim için yaşadım sorusunu kendisine sorduğundaki cevapsızlığı ya da hayal kırıklığı, koskoca hayatında çocuğundan başka sevecek bir şey bulamaması gibi benzer hususlar emin olun size de kendi hayatınızı sorgulatacaktır.
çarpıcı bir eserdir, hazır değilseniz okumayın. çünkü fazla kafa yorarsanız yuva yıkar, insana kariyer değiştirir ama mutlaka okunması gerekir.
not: açıkçası piyasada iyi çevirisi yapıldığına inandığım bütün tolstoy kitaplarını bulma ve okuma amacında bir insanım. tolstoy okurken hiçbir kitabına inceliği ya da kalınlığı nedeniyle önyargılı yaklaşmamanızı kendinizi akışına bırakmanızı tavsiye ederim.
devamını gör...
çocuklara yanaşmaya korkar olmak
artık ne çocuk sevebiliyoruz, ne yanlarına yanaşabiliyoruz. dokunsan taciz etti oluyor, yanaşsan kaçıracaklar diye korkuyorlar. anne babalar haksız değiller tabiki, şartlar onları bu hale getirdi. sebep olanların allah belasını versin.
devamını gör...
kitap okuyan insanı belli eden detaylar
düşünerek az öz konuşması,arada kitap cümleleriyle konuşması.
devamını gör...
saçma şarkı sözleri
anlamı olmayan şarkı sözleri hep saçmadır. adeyyo nannaneyo adeyyo nannaney.
devamını gör...
örnek vatandaş (yazar)
teşekkür ederim nickaltıma yazarak mutlu ettin *. artık buradayım. kaldığımız yerden yazmaya devam. *
devamını gör...
ölüm korkusu
33 yaşımda, hayatımda ilk defa bu sabah hissettiğim korku.
nasıl tarif edebilirim bilmiyorum. alarmı ertelediğim 10 dakikalık aralıkta, çok, çok kısa bir zaman dilimine sıkışmış vaziyette, bir "tak" anı, hemen sonrasında gelen boşlukta süzülüyormuşum hissi, güç ünitesinden ayrılmış bir makine olduğumu çaresizce kabullenişim ve peşine gelen o tarifsiz duygular...
korku, durumu sebeplendirdiğinizde azalan, üzerinde ancak bu koşulu yerine getirirseniz kontrol sahibi olabildiğiniz bir duygudur. neden öldüm diye sordum ilk, "deprem oldu, bina yıkıldı, altında kaldım herhalde" diye cevapladım sorumu; ki bu en büyük korkumdur, başlangıçtan daha dehşetli bir duygu/durum yaşadığımı fark edince de demek ki doğru soru bu değilmiş diyerek yeniden denedim; öldüm, peki tam olarak nesinden korkuyorum ölümün? bu soru işe yaradı, çünkü "sevdiklerimi bir daha görememek, onlara dokunamamak" diye geçirdim kafamdan cevabı ama manasızdı, çünkü hayatta en sevdiğim insanların başında gelen adamın kollarındaydım o esnada. görüyordum ve de hissediyordum onu. demek ki ölmemiştim, demek ki bu sadece zihnimin oyunuydu. uyuyordu, uyandırdım, korkuyorum dedim, bir iki cümleyle açıklamam yetti, sakinleştirdi. geçti gitti. tüm bunlarsa birkaç saniye içinde olup bitti. asır gibi geldi...
nasıl tarif edebilirim bilmiyorum. alarmı ertelediğim 10 dakikalık aralıkta, çok, çok kısa bir zaman dilimine sıkışmış vaziyette, bir "tak" anı, hemen sonrasında gelen boşlukta süzülüyormuşum hissi, güç ünitesinden ayrılmış bir makine olduğumu çaresizce kabullenişim ve peşine gelen o tarifsiz duygular...
korku, durumu sebeplendirdiğinizde azalan, üzerinde ancak bu koşulu yerine getirirseniz kontrol sahibi olabildiğiniz bir duygudur. neden öldüm diye sordum ilk, "deprem oldu, bina yıkıldı, altında kaldım herhalde" diye cevapladım sorumu; ki bu en büyük korkumdur, başlangıçtan daha dehşetli bir duygu/durum yaşadığımı fark edince de demek ki doğru soru bu değilmiş diyerek yeniden denedim; öldüm, peki tam olarak nesinden korkuyorum ölümün? bu soru işe yaradı, çünkü "sevdiklerimi bir daha görememek, onlara dokunamamak" diye geçirdim kafamdan cevabı ama manasızdı, çünkü hayatta en sevdiğim insanların başında gelen adamın kollarındaydım o esnada. görüyordum ve de hissediyordum onu. demek ki ölmemiştim, demek ki bu sadece zihnimin oyunuydu. uyuyordu, uyandırdım, korkuyorum dedim, bir iki cümleyle açıklamam yetti, sakinleştirdi. geçti gitti. tüm bunlarsa birkaç saniye içinde olup bitti. asır gibi geldi...
devamını gör...
rottweiler
eğitime en yatkın itlerden birisi olup(tabi bir (gbkz: border collie) değil), dünyanın bilinen en eski ırklarından, geçmişte genellikle iş köpeği olarak kullanılırken artık çoğunlukla pet olarak beslenen, yavrusu ayrı kendisi ayrı güzel olan, üzerine atlanıp itle it olunası, çimenlerde birlikte yuvarlanılası hayvanoğlusudur.
profesyonel seçim bir ırktır ve bu nedenle ilk defa it besleyecek olanlara tavsiye edilmez. zira üzerinde otorite kurmanız ve alfanın siz olduğunu bu arkadaşa küçüklüğünden itibaren kabul ettirmeniz gerekir. aksi halde o sizin sahibiniz olabilir.
iyi bir bekçi ve koruma köpeğidir. aileye ve sahibine bağlılık üst düzeydedir. hele ki sahibi başta insan olmak üzere(özellikle bebek ve çocuklar) diğer türlere karşı sosyalizasyonunu iyi sağlayamazsa sırf kıskançlıklarından ötürü bile hırçınlaşabilir. öyle bir kıskanç sevgilidir bu itoğlusu. öte yandan alt tüy yapısı yeterli olduğundan soğuğa karşı da dayanıklıdır. fakat bunun bir handikapı ise zaman zaman dökülen tüyler gözünüze batabilir.
öte yandan gereksiz havlama denen şey bu itte neredeyse yoktur. hatta rottweiler havlıyorsa gidip özellikle bakın, kesin bir şey vardır diyen pek çok kaynağa denk gelebilirsiniz.
aşırı egzersiz isteyen bir ırk olmasa da egzersizleri unutulmamalıdır. zira kilo almaya fazlasıyla müsaittir bu itoğlusu.
kökeni almanyanın rottweil kasabasıdır, ismini de oradan alır ve öyle yok macar kafa rott yok alman rott diye herhangi bir tür ayrımı yoktur.
sırf yaşam tercihlerimden kaynaklı olarak asla sahip olamayacağım ve gördüğüm her bireyini ayrı seveceğim itoğlusudur. gönül ne kadar bu totişi kınalı kara sıpalardan bir tane edinip adını evlat koyup rott babası olmak istese de benim açımdan ne yazık ki mümkünatı yoktur.
rott sahipleri kıskanılıyorsunuz bilin istedim...
not: o güzelim kuyruk ve kulaklarının sırf görsel kaygılarından mütevellit kesilmesinin uzuv sakatlamak haricinde bir etkisinin olmadığını ve hayvanda hem fiziksel hem de psikolojik sorunlara yol açacağını da söylemek gerekir.
profesyonel seçim bir ırktır ve bu nedenle ilk defa it besleyecek olanlara tavsiye edilmez. zira üzerinde otorite kurmanız ve alfanın siz olduğunu bu arkadaşa küçüklüğünden itibaren kabul ettirmeniz gerekir. aksi halde o sizin sahibiniz olabilir.
iyi bir bekçi ve koruma köpeğidir. aileye ve sahibine bağlılık üst düzeydedir. hele ki sahibi başta insan olmak üzere(özellikle bebek ve çocuklar) diğer türlere karşı sosyalizasyonunu iyi sağlayamazsa sırf kıskançlıklarından ötürü bile hırçınlaşabilir. öyle bir kıskanç sevgilidir bu itoğlusu. öte yandan alt tüy yapısı yeterli olduğundan soğuğa karşı da dayanıklıdır. fakat bunun bir handikapı ise zaman zaman dökülen tüyler gözünüze batabilir.
öte yandan gereksiz havlama denen şey bu itte neredeyse yoktur. hatta rottweiler havlıyorsa gidip özellikle bakın, kesin bir şey vardır diyen pek çok kaynağa denk gelebilirsiniz.
aşırı egzersiz isteyen bir ırk olmasa da egzersizleri unutulmamalıdır. zira kilo almaya fazlasıyla müsaittir bu itoğlusu.
kökeni almanyanın rottweil kasabasıdır, ismini de oradan alır ve öyle yok macar kafa rott yok alman rott diye herhangi bir tür ayrımı yoktur.
sırf yaşam tercihlerimden kaynaklı olarak asla sahip olamayacağım ve gördüğüm her bireyini ayrı seveceğim itoğlusudur. gönül ne kadar bu totişi kınalı kara sıpalardan bir tane edinip adını evlat koyup rott babası olmak istese de benim açımdan ne yazık ki mümkünatı yoktur.
rott sahipleri kıskanılıyorsunuz bilin istedim...
not: o güzelim kuyruk ve kulaklarının sırf görsel kaygılarından mütevellit kesilmesinin uzuv sakatlamak haricinde bir etkisinin olmadığını ve hayvanda hem fiziksel hem de psikolojik sorunlara yol açacağını da söylemek gerekir.
devamını gör...
bir idam mahkumunun son günü
ölüme yakın bir adamın neler hissettiğini gözler önüne seren harika kitaptır.
şaheser bir kitap benim gözümde o psikolojiye bu kadar iyi bürünmek herkesin yapabileceği bir iş değil.
şaheser bir kitap benim gözümde o psikolojiye bu kadar iyi bürünmek herkesin yapabileceği bir iş değil.
devamını gör...
sinema tarihinin en iyi oyunculuk performansları
one flew over the cuckoo's nest - jack nicholson
devamını gör...
yazarların unutamadıkları dizi replikleri
" bütün aldığı eğitim kendisini deşifre etmemek üzerine. o bizi bulmak istemedikten sonra biz onu bulamayız" doğu eşrefoğlu
devamını gör...
allah hepimize cuma günü ölmeyi nasip etsin tabi bu cuma değil
adamın biri cuma günü ölmüş ve gömmüşler. oğlu hocaya gitmiş ve
"babam cuma günü öldü öbür tarafta nasıl karşılanır?" diye sormuş. hocada sormuş
"namaz kılarmıydı?"
"hayır! ama cuma günü öldü".
"kumarı içkisi varmıydı?"
"vardı ama cuma günü öldü"
"yalan söylermiydi?"
"evet ama cuma günü öldü"
"hovardalığı varmıydı?"
"evet ama cuma günü öldü"
hoca sonunda sinirlenmiş ve
"cuma günü ellemezler ama cumartesi anasını bellerler" demiş
"babam cuma günü öldü öbür tarafta nasıl karşılanır?" diye sormuş. hocada sormuş
"namaz kılarmıydı?"
"hayır! ama cuma günü öldü".
"kumarı içkisi varmıydı?"
"vardı ama cuma günü öldü"
"yalan söylermiydi?"
"evet ama cuma günü öldü"
"hovardalığı varmıydı?"
"evet ama cuma günü öldü"
hoca sonunda sinirlenmiş ve
"cuma günü ellemezler ama cumartesi anasını bellerler" demiş
devamını gör...
uyku sadece ölümün utangaçlık yapmasıdır
az önce izlediğim yabancı bir videoda denk geldiğim ve çok hoşuma giden laf ( sleep is just death being shy ). bizdeki karşılığı genelde “uyku hafif ölüm, ölüm ağır uykudur” şeklindedir.
devamını gör...
öğrenci yemeği
makarna, salçalı makarna, yoğurtlu makarna, ekmek arası makarna, makarna da makarna...*
devamını gör...
hayatında hiç sevgilisi olmamış kişi
psikolojik sorunla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. insanların bazı öncelikleri vardır veyahut yetiştirilme tarzı burada önemli rol oynar. disiplinli bir ailede yetiştiyse çocuk sevgilinin çok sonraları olması gerektiği ile büyür. önceliklerinin derslerinin, okulunun, geleceği olduğunu düşünür. haksız da sayılmaz.
hiç sevgilisi olmamış diye farklı gözlerle bakılmasını doğru bulmuyor, şaşılacak bir özellik olduğunu düşünmüyorum.
hiç sevgilisi olmamış diye farklı gözlerle bakılmasını doğru bulmuyor, şaşılacak bir özellik olduğunu düşünmüyorum.
devamını gör...

