fince
elfçeye ilham olmuş dildir. j.r.r. tolkien fince tarafından adeta büyülenmiştir. öyle ki, fince yüzüklerin efendisi'nde quenya'nın elf dilinin temelini oluşturmuştur.

bazıları için şaşırtıcı olabilir ancak fince'de "lütfen" için bir kelime yoktur. ancak bu, tabii ki de herkesin birbirine kaba davrandığı anlamına gelmez. durum nezaket gerektirdiğinde, bunun yerine "teşekkür ederim" ("kiitos") kelimesi kullanılır.
fince "saippuakivikauppias" kelimesi dünyanın en uzun palindromudur (tersten de aynı şekilde yazılan bir kelime). guinness dünya rekorları kitabında listelenmiştir ve "sabuntaşı satıcısı" anlamına gelir.
kaynak

bazıları için şaşırtıcı olabilir ancak fince'de "lütfen" için bir kelime yoktur. ancak bu, tabii ki de herkesin birbirine kaba davrandığı anlamına gelmez. durum nezaket gerektirdiğinde, bunun yerine "teşekkür ederim" ("kiitos") kelimesi kullanılır.
fince "saippuakivikauppias" kelimesi dünyanın en uzun palindromudur (tersten de aynı şekilde yazılan bir kelime). guinness dünya rekorları kitabında listelenmiştir ve "sabuntaşı satıcısı" anlamına gelir.
kaynak
devamını gör...
rhetorical question
rhetorical question, türkçede ''retorik soru'' olarak bilinir.
aslında cevabı belli olan ya da cevap almak için sorulmayan sorulardır.
en popüler örneği, ''geldin mi?'' sorusu olabilir.
aslında cevabı belli olan ya da cevap almak için sorulmayan sorulardır.
en popüler örneği, ''geldin mi?'' sorusu olabilir.
devamını gör...
tetris sendromu
çok vakit ayırdığımız bir etkinliğin düşüncelerimizi yahut rüyalarımızı etkilemesi durumudur. ismini tabii ki de severek oynadığımız tetris oyunundan almıştır.
uzun süre tetris oynadıktan sonra kafamızın içinde tetris oynamaya devam ettiğimiz anlar tam da bu sendromu tanımlamaktadır.
bu benim için sudoku oyununda da gerçekleşmektedir. ayrıca yapbozlar da bu sendromu yaşatabiliyormuş.
uzun süre tetris oynadıktan sonra kafamızın içinde tetris oynamaya devam ettiğimiz anlar tam da bu sendromu tanımlamaktadır.
bu benim için sudoku oyununda da gerçekleşmektedir. ayrıca yapbozlar da bu sendromu yaşatabiliyormuş.
devamını gör...
kitap okumuyorum eksikliğini de hissetmiyorum diyen tip
“biz eksikliğini hissediyoruz ama” cevabını alacak kişidir, yalan değil gerçekten hissediyoruz o eksikliği.
devamını gör...
steam
güzel bir platform bizden önceki nesil pek oyunlara para verilmesini anlamasada alışmak lazım. birincisi güvenlidir virüs saçma sapan şeylerle uğraşmazsınız . bilgisayarınızı güvenle kullanırsınız. ikincisi oyunlarınız güncelleme alır steamden satın aldıysanız link aramak zorunda kalmazsınız . üçüncüsü fiyatı pahalı değildir oyunların ayrıca sık sık indirimler oluyor onları kovalamak lazım. her oyunu çıkar çıkmaz oynama hastalığınız yoksa memnuniyetle kullanırsınız. dördüncüsü oyun dediğimiz şey her gün çıkan bir şey değil insanlar bir oyunu tasarlamak için yıllarını veriyorlar sende bir zahmet 250-300 lira ver yahu . zaten bir oyunun hayranıysan o oyun çıksın diye günler sayarsın gelince de alırsın verdiğin paranın önemi yoktur. ayrıca o oyunun sana verdiği keyifi hiç bir parayla satın alamazsın. ve evet farkındayım türkiye’de oyunlar yurt dışına göre pahalı ama ne ucuz ki . kimisi parasını dışarda harcamayı sever (kafe restaurant) kimisi oyun oynayarak parasını harcar . konudan dağıldım ama steam iyidir böyle oyun platformlarının olması desteklenmesi oyuncular için avantajdır .
yeni kuşak için oyun oynamak son derece kıymetli ve önemli bir şey haline geldi. o yüzden böyle oyun platformlarının varlığı ve diğer platformlarla rekabet etmesi her zaman oyuncunun lehine olan bir gelişmedir. zaten yıllardır süregelen bu durum artarak devam edecektir. insanların kütüphane oluşturması ve oyun oynaması hem steame katkı sağlıyor hem de oyun oynayan kitleye avantaj sağlıyor. tabi her bütçeye göre olamayabiliyor. ama insanın sevdiği oyunun ortaya çıkması uzun yıllar uğraş gerektiriyor. para biriktirip o oyuna kavuşmanın verdiği keyif çok büyük oluyor.
yeni kuşak için oyun oynamak son derece kıymetli ve önemli bir şey haline geldi. o yüzden böyle oyun platformlarının varlığı ve diğer platformlarla rekabet etmesi her zaman oyuncunun lehine olan bir gelişmedir. zaten yıllardır süregelen bu durum artarak devam edecektir. insanların kütüphane oluşturması ve oyun oynaması hem steame katkı sağlıyor hem de oyun oynayan kitleye avantaj sağlıyor. tabi her bütçeye göre olamayabiliyor. ama insanın sevdiği oyunun ortaya çıkması uzun yıllar uğraş gerektiriyor. para biriktirip o oyuna kavuşmanın verdiği keyif çok büyük oluyor.
devamını gör...
yağmura en çok yakışan şey
yürümek . evet bildiğin yürümek , böyle damlalar yüzüne hafifçe çarpacak, kafanın içinde bir müzik , burnunun hafif donması , saçından aşağıya akan su damlaları saatlerce yağmur altında yürümek.
devamını gör...
where are they now (kısa film)
bir steve cutts kısa animasyon filmidir.

çocukluğumuzun çizgi film karakterleri hayatımıza belli bir zaman boyunca çok önemli yerler tutmuştur. teenage mutant ninja turtles izlediğim dönemler raphael olurdum mesela ben. ya da ne bileyim işte thunder cats izlerken tigera. herkesin de böyle çocuksu roleplayleri mutlaka vardır, olmuştur.
sonra 2018 yılında çekilen başrolünde ewan mcgregor’un oynadığı christopher robin filminde olduğu gibi o eski dostları unutup büyüyoruz. ve biz büyüdükçe her sabah uyanmamızı bekleyen çizgi film karakterleri kendi dünyaları içinde kayboluyor teker teker.
işte bu filmde ünlerini kaybeden çizgi film karakterlerinin yıllar sonraki hikayeleri ağırlıklı olarak robert zemeckis’in yönettiği who framed rogger rabbit? filminin kadın kahramanı jessica rabbit’in ağzından anlatılıyor. tabii ki yan koltukta rogger rabbit. ama sadece bu ikili değil filmde olan. şirinlerden he-man’e, super mario’dan charlie brown’a, inspector gadget’tan garfiled’a kadar herkes var bu kısa filmde ama bizim hatırladığımızdan çok farklı şekilde.
zaman herkese karşı acımasız ister zengin olan ister fakir, ister ünlü olan ister sıradan, ister insan olun ister çizgi film karakteri. zaman size istediğini yapacaktır.
where are they now?

çocukluğumuzun çizgi film karakterleri hayatımıza belli bir zaman boyunca çok önemli yerler tutmuştur. teenage mutant ninja turtles izlediğim dönemler raphael olurdum mesela ben. ya da ne bileyim işte thunder cats izlerken tigera. herkesin de böyle çocuksu roleplayleri mutlaka vardır, olmuştur.
sonra 2018 yılında çekilen başrolünde ewan mcgregor’un oynadığı christopher robin filminde olduğu gibi o eski dostları unutup büyüyoruz. ve biz büyüdükçe her sabah uyanmamızı bekleyen çizgi film karakterleri kendi dünyaları içinde kayboluyor teker teker.
işte bu filmde ünlerini kaybeden çizgi film karakterlerinin yıllar sonraki hikayeleri ağırlıklı olarak robert zemeckis’in yönettiği who framed rogger rabbit? filminin kadın kahramanı jessica rabbit’in ağzından anlatılıyor. tabii ki yan koltukta rogger rabbit. ama sadece bu ikili değil filmde olan. şirinlerden he-man’e, super mario’dan charlie brown’a, inspector gadget’tan garfiled’a kadar herkes var bu kısa filmde ama bizim hatırladığımızdan çok farklı şekilde.
zaman herkese karşı acımasız ister zengin olan ister fakir, ister ünlü olan ister sıradan, ister insan olun ister çizgi film karakteri. zaman size istediğini yapacaktır.
where are they now?
devamını gör...
aynur aydın'ın kiralık sevgili isteği
vay anasını sayın seyirciler..
ünlü ve şöhret olunca böyle olabiliyor demek ki.
genelde erkekler de görülen bu tip durumları bir kadın da gördük nihayet.
geleceğin divası aynur aydın, çıtayı allahu ekber dağlarına çıkardı böylece.
ünlü ve şöhret olunca böyle olabiliyor demek ki.
genelde erkekler de görülen bu tip durumları bir kadın da gördük nihayet.
geleceğin divası aynur aydın, çıtayı allahu ekber dağlarına çıkardı böylece.
devamını gör...
sadık veya kader bir doğu masalı
bir voltaire romanıdır.
hayatı boyunca din ve düşünce özgürlüğünü savunan, sivri dili ve hazırcevaplığı yüzünden sürgün edilen ama bir yandan da köle ticaretinden para kazanan ve demokrasiye inanmayan bir yazar voltaire.
yazdığı bu doğu masalı da tam olarak adında vaat ettiği şeyi sunuyor okuyan insanlara. sadık isimli bir adamın masalsı yolculuğu. ortadoğu’da geçen bu yolculuk esnasında sadık’ın başına gelmeyen kalmazken zihni de sürekli bir kargaşa ile boğuşmakta.
o dönemler birçok yazar tarafından yapılan şeyi yaparak bunun bulduğu bir el yazması olduğunu söylüyor yazar. bu elyazmasını bize aktaran bir aracı o.
kitap boyunca iyiliğin karşılığının ne olduğu tartışılıyor bol bol. dürüst olmanın bir cezası olup olmadığı? mutluluğun peşinden koşuldukça bizden uzaklaşıp uzaklaşmadığı? cesaretin korkaklığa yenilip yenilmediği?
doğu insanının kadına bakışını da kendince anlatmaya çalışmış yazar. kadın her an yoldan çıkabilecek, erkeği yarı yolda bırakabilecek, güce ve paraya düşkün bir varlık olarak resmedilmiş bütün masal boyunca.
ilginç bir masal ve düşündürücü. o zaman gökten düşen üç elmanın biri aydınlanmacı voltaire’e, öteki köle tüccarı voltaire’e, sonuncusu da buna anlam vermeye çalışan okura gelsin.
hayatı boyunca din ve düşünce özgürlüğünü savunan, sivri dili ve hazırcevaplığı yüzünden sürgün edilen ama bir yandan da köle ticaretinden para kazanan ve demokrasiye inanmayan bir yazar voltaire.
yazdığı bu doğu masalı da tam olarak adında vaat ettiği şeyi sunuyor okuyan insanlara. sadık isimli bir adamın masalsı yolculuğu. ortadoğu’da geçen bu yolculuk esnasında sadık’ın başına gelmeyen kalmazken zihni de sürekli bir kargaşa ile boğuşmakta.
o dönemler birçok yazar tarafından yapılan şeyi yaparak bunun bulduğu bir el yazması olduğunu söylüyor yazar. bu elyazmasını bize aktaran bir aracı o.
kitap boyunca iyiliğin karşılığının ne olduğu tartışılıyor bol bol. dürüst olmanın bir cezası olup olmadığı? mutluluğun peşinden koşuldukça bizden uzaklaşıp uzaklaşmadığı? cesaretin korkaklığa yenilip yenilmediği?
doğu insanının kadına bakışını da kendince anlatmaya çalışmış yazar. kadın her an yoldan çıkabilecek, erkeği yarı yolda bırakabilecek, güce ve paraya düşkün bir varlık olarak resmedilmiş bütün masal boyunca.
ilginç bir masal ve düşündürücü. o zaman gökten düşen üç elmanın biri aydınlanmacı voltaire’e, öteki köle tüccarı voltaire’e, sonuncusu da buna anlam vermeye çalışan okura gelsin.
devamını gör...
ölümün en iyi tanımı
ingiliz filozof alan watts'a göre ölüm,bir bilinç dalgalanmasıdır.zaten ona göre ahiret de buradadır çünkü yakından bakarsak 'şimdi'den başka zaman olmadığını görürüz.sonuç olarak 'bir zamanlar ölü olmasaydın şimdi canlı olduğunu nasıl bilecektin?' sorusunu sorup kafamızı iyice karıştırarak sözlerini noktalar watts.
devamını gör...
gece hayal kurmak
artık yapmadığım şeydir, kaç kez gerçekleşmediğine şahitlik yaptığım için.
devamını gör...
habertürk'te göğüs dekoltesi sansürü
(bkz: gereksiz duyarlarda bugün)
her seyin mukemmel, rayında gittigi ulkemizde yapilacak haber bulunamadigindan yapilan haberdir. bunun baska aciklamasi olamaz cunku...
her seyin mukemmel, rayında gittigi ulkemizde yapilacak haber bulunamadigindan yapilan haberdir. bunun baska aciklamasi olamaz cunku...
devamını gör...
anneler günü
bu yıl benim için anlamı daha büyük olan gündür. neden derseniz eğer anlatayım demezseniz de buraya kadar okumak yeterli o zaman.
bundan 3 ay önce annemi covid sebebiyle kaybetmek üzereydim. aynı dönem ben ve kendi ailem de aynı hastalıktan ötürü karantinadaydık. 10 gün boyunca annemin hayata tutunmasını ümit ederken evden bile çıkamadım, yanına gidip elini tutamadım. ama asıl üzücü yanı kendi kızım için üzülmekten ötürü annemin ölme ihtimalini kabullenmiştim. dualarımda tanrım yeter ki kızım iyileşsin ne canım ne dünya umrumda değil diyordum.
sonuçta hepimiz iyileştik ama ben o dönem baba olmanın, ebeveyn olmanın ve aynı zamanda bir evlat olmanın acı gerçekleriyle yüzleştim. bu yüzden bu anneler günü daha bir kıymetli benim gözümde.
bundan 3 ay önce annemi covid sebebiyle kaybetmek üzereydim. aynı dönem ben ve kendi ailem de aynı hastalıktan ötürü karantinadaydık. 10 gün boyunca annemin hayata tutunmasını ümit ederken evden bile çıkamadım, yanına gidip elini tutamadım. ama asıl üzücü yanı kendi kızım için üzülmekten ötürü annemin ölme ihtimalini kabullenmiştim. dualarımda tanrım yeter ki kızım iyileşsin ne canım ne dünya umrumda değil diyordum.
sonuçta hepimiz iyileştik ama ben o dönem baba olmanın, ebeveyn olmanın ve aynı zamanda bir evlat olmanın acı gerçekleriyle yüzleştim. bu yüzden bu anneler günü daha bir kıymetli benim gözümde.
devamını gör...
duymak istiyorum
sevgililer arasında geniş zaman dejavusudur. hemen hemen her gün yaşanır.
- seni seviyorum.
+ ben de..
- ben de ne ya? duymak istiyoruuum.
+ ben de seni seviyorum. oldu mu?
- oldu. (smile...).
- seni seviyorum.
+ ben de..
- ben de ne ya? duymak istiyoruuum.
+ ben de seni seviyorum. oldu mu?
- oldu. (smile...).
devamını gör...
ovidius
tam adı publius ovidius naso olan romalı şair . sanatçılara oldukça kıymet verenagustus'u bile çileden çıkarmayı başarmış ve sürgüne gönderilmiştir. bilinen sebebi, ars amatoria isimli eserlerinin uygunsuz bulunmasından dolayı sürgün edildiği olsa da , agustus'un torununa sarktığı için sürgün edildiğine dair spekülasyonlar da vardır. sürgün edildiği zamanlar , eşine yazdığı mektuplar insanı ağlatacak kadar güzeldir. mitolojik figürler eserlerinde çok sık görülür, olabildiğince açık, sade bir dil tercih etmiştir. eserlerinde kendinden oldukça sık söz eder, öyle ki tristia isimli eseri otobiyografik kabul edilmiştir. karamsar ruhum horatius yanlısı olduğu için tarafımca pek sevilmez fakat fastorum libri sex isimli 6 kitaplık latin şiiri gerçek anlamda dehşet verici bir güzelliğe sahiptir. ki bu eserin birebir çevirisi altı takvim kitabı olsa bile farklı isimlerle de anılmış ve farklı biçimlerde de çevrilmiştir. yunan-roma didaktik geleneğine bağlı kalınarak yazılan şiirde ovid dönemin roma geleneklerini, kutlanılan özel ve kutsal günlerin altında yatanları birden fazla etiyoloji ile açıklar.
--- alıntı ---
yeşillik dolu ida vadilerinin ortasında ıssız,
çam ve meşe ağaçlarıyla dolu bir yer vardır;
o yer ki, orada ne uyuşuk bir koyun, ne de kayaları seven dişi bir keçi,
ne de hantal bir öküz ağzını açıp otlanmıştır.
orada ben troya surlarını, yüksek damlarını ve denizi görebilmek için
büyük bir ağacın tepesine tırmanmıştım.
işte orada, bana bir anda güçlü ayak sesleriyle toprak sallanıyormuş gibi
geldi;
(gerçekleri söyleyeceğim; çünkü ancak gerçeğin gücü ile güven sağlanır.)
büyük atlas’ın ve pleion’un torunu mercurius
sihirli kanatlarıyla karşıma çıkıverdi.
(bunu görmeme izin verilmişti; gördüğüm bu şeyleri anlatmama da izin
vardır heralde.)
ve tanrının parmakları arasında altın bir asa vardı.
ve aynı anda üç tanrıça, venus ve pallas’la birlikte ıuno narin ayaklarıyla gelip çimenlere bastılar.
şaşkına döndüm ve kanatlı haberci bana
“dur korkma! sen güzelliğin yargıcısın: tanrıçaların yarışına bir son ver!
içlerinden bir tanesi güzellik açısından öbür ikisini yenmeyi hak etsin!”
deyince buz gibi bir korkuyla tüylerim diken diken oldu.
geri çeviremezdim, mercurius bunu bana ıuppiter’in ağzından emretmişti.
ve hemen yıldızlara doğru uçup gitmişti.
zihnimi toparladım ve üzerime bir cesaret geldi;
ve her bir tanrıçaya dönüp bakmaktan çekinmedim.
hepsi de yenmeyi hak ediyordu ve ben yargıç olarak
hepsini birden seçemeyecek olmaktan hayıflanıyordum.
ama bununla birlikte o an artık içlerinden biri bana daha cazip geliyordu;
tahmin edebileceğin gibi o aşkı uyandıran tanrıçaydı.
hepsi de kazanmaya can atıyordu; muhteşem hediyeler vaat ederek
benim kararımı etkilemek için yanıp tutuşuyordu.
ıuppiter’in eşi ‘krallık’, kızı ise ‘yiğitlik’ sundu;
ben bir an yetkinliği mi, yoksa güçlü olmayı mı isteyeyim diye tereddüt ettim.
venus tatlı tatlı bana gülümsedi ve
“paris, her biri dert kaynağı olan korku dolu bu hediyeler seni etkilemesin!”
dedi;
“ben sana seveceğin bir şeyi vereceğim ve
güzel leda’nın daha da güzel kızı bizzat senin kollarına gelecek"
böyle söyledi ve gerek hediyesi, gerekse güzelliği ile eşit biçimde onay almış
olarak
zafer kazanmış tanrıça göğe yükseldi!
--- alıntı ---
--- alıntı ---
yeşillik dolu ida vadilerinin ortasında ıssız,
çam ve meşe ağaçlarıyla dolu bir yer vardır;
o yer ki, orada ne uyuşuk bir koyun, ne de kayaları seven dişi bir keçi,
ne de hantal bir öküz ağzını açıp otlanmıştır.
orada ben troya surlarını, yüksek damlarını ve denizi görebilmek için
büyük bir ağacın tepesine tırmanmıştım.
işte orada, bana bir anda güçlü ayak sesleriyle toprak sallanıyormuş gibi
geldi;
(gerçekleri söyleyeceğim; çünkü ancak gerçeğin gücü ile güven sağlanır.)
büyük atlas’ın ve pleion’un torunu mercurius
sihirli kanatlarıyla karşıma çıkıverdi.
(bunu görmeme izin verilmişti; gördüğüm bu şeyleri anlatmama da izin
vardır heralde.)
ve tanrının parmakları arasında altın bir asa vardı.
ve aynı anda üç tanrıça, venus ve pallas’la birlikte ıuno narin ayaklarıyla gelip çimenlere bastılar.
şaşkına döndüm ve kanatlı haberci bana
“dur korkma! sen güzelliğin yargıcısın: tanrıçaların yarışına bir son ver!
içlerinden bir tanesi güzellik açısından öbür ikisini yenmeyi hak etsin!”
deyince buz gibi bir korkuyla tüylerim diken diken oldu.
geri çeviremezdim, mercurius bunu bana ıuppiter’in ağzından emretmişti.
ve hemen yıldızlara doğru uçup gitmişti.
zihnimi toparladım ve üzerime bir cesaret geldi;
ve her bir tanrıçaya dönüp bakmaktan çekinmedim.
hepsi de yenmeyi hak ediyordu ve ben yargıç olarak
hepsini birden seçemeyecek olmaktan hayıflanıyordum.
ama bununla birlikte o an artık içlerinden biri bana daha cazip geliyordu;
tahmin edebileceğin gibi o aşkı uyandıran tanrıçaydı.
hepsi de kazanmaya can atıyordu; muhteşem hediyeler vaat ederek
benim kararımı etkilemek için yanıp tutuşuyordu.
ıuppiter’in eşi ‘krallık’, kızı ise ‘yiğitlik’ sundu;
ben bir an yetkinliği mi, yoksa güçlü olmayı mı isteyeyim diye tereddüt ettim.
venus tatlı tatlı bana gülümsedi ve
“paris, her biri dert kaynağı olan korku dolu bu hediyeler seni etkilemesin!”
dedi;
“ben sana seveceğin bir şeyi vereceğim ve
güzel leda’nın daha da güzel kızı bizzat senin kollarına gelecek"
böyle söyledi ve gerek hediyesi, gerekse güzelliği ile eşit biçimde onay almış
olarak
zafer kazanmış tanrıça göğe yükseldi!
--- alıntı ---
devamını gör...
dailyart
her gün telefonunuza bir sanat eseri ve hakkında bilgileri bildirim olarak yollayan ve yeni eserler hakkında bilgi edinmenizi sağlayan güzel bir uygulama. play store ve app store'da bulunuyor.
farklı farklı tablolar görmek istiyorum ama nereden bulsam diyenler için* birebir. türkçe dil desteği de mevcut ancak ingilizce kadar ayrıntılı bilgi vermiyormuş.
uygulamanın sanat tarihiyle ilgili pek güzel bir websitesi de var. onu da ekleyeyim. dailyart magazine
farklı farklı tablolar görmek istiyorum ama nereden bulsam diyenler için* birebir. türkçe dil desteği de mevcut ancak ingilizce kadar ayrıntılı bilgi vermiyormuş.
uygulamanın sanat tarihiyle ilgili pek güzel bir websitesi de var. onu da ekleyeyim. dailyart magazine
devamını gör...
sözlük radyosu üniversite tercih programı
sözlüğü daha da çok sevmeme sebep olan radyo programı duyurusu.
ne kadar da iyi, güzel, tatlı insanlarla aynı sözlük çatısı altında toplandığımızın bir diğer kanıtı. düşünülmesi bile güzel.
ne kadar da iyi, güzel, tatlı insanlarla aynı sözlük çatısı altında toplandığımızın bir diğer kanıtı. düşünülmesi bile güzel.
devamını gör...
müşteri hizmetleri
bazen müşterilerin çıldırttığı durumlar da yaşanabilmektedir. eskilerden efsane bir görüşme:
devamını gör...



