üniversitede girdiğim ilk bütten 1 almıştım. sadece 1. hani o kadar da yazdım ettim yani. ayıptır be hocam. bütten de kaldım nihayetinde. kötü zamanlardı ama sevimliydi de.
devamını gör...

domuzların sırtından kuyruğuna doğru son 15 santimini işaret parmağınızla düz bir çizgi çizer gibi bastırırsanız 20-30 sn kadar kuyruğu dümdüz olur, sonra eski halini alır, test ettim onayladım.

aha da o kuyruk!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

başlıklara girip teker teker tanım okuyorum ve kimisi gerçekten kahkaha attırıyor. hayır nikah haftası ev kalabalık ve tüm gün surat sirke satarken gelen kahkaya ev halkı şüpheyle bakıyor. çok hoşsunuz sevgili yazarlarım. ayrıca neden takip etmesin yav gece gece şevkimi kırmayın şimdi. (burada çokça gülücük var.)
devamını gör...

trakya üniversitesi ilahiyat fakültesi dekanı prof. dr. cevdet kılıç, boğaziçi üniversitesi öğrencilerine hitaben ,


boğaziçili misiniz, boğazdışılı mısınız onu bunu bilmem, biz eylem falan yapmayız. biz gece vakti işi bitirir ertesi gün işe gideriz bilin istedim.


şeklinde bir paylaşım yapmış.

adama sorarlar, hoca sen akademisyen misin, nesin ?

buradan
devamını gör...

maalesef bazı mesleklerde insanın devamlı okuması ve kendini geliştirmesi zorunlu bir durumdur.bu insanlar istisnasız her boş vaktinde* okur,öğrenir. tıp ve hukuk şimdi aklıma gelenler mesela.eğer mesleki zorunluluk olarak değil de entelektüel açıdan bakarsak* gerçekten de sadece okumak,başka hiçbir şey yapmamak zihni köreltir,insanı kendi kendine düşünemez hale getirir. hatta schopenhaur'a göre ne kadar çok okunursa okuduklarının o denli az etkisi kalır insan üzerinde.çünkü ona göre okunan şeyin etki bırakması için bunlar hakkında derin derin düşünmek ve bunu da zamana yaymak gereklidir.*
devamını gör...

üniversite öğrencilerinin "uluslararası öğrenciler günü"nü kutlamak amacıyla toplanmasının polislerin sert müdahalesi ile sonuçlanması bu devrimin başlangıç noktasını oluşturur. bu olay tüm ülkede ayaklanmalara sebep olmuştur. hükümetin ayaklanmalar karşısında geri adım atması da rejim değişikliğine sebep olmuştur.
devamını gör...

daha çok fahrenheit 451 kitabı ile tanınan amerikalı yazar ray bradbury'nin 1950 yılında yayımlanan bilim-kurgu eseri. dilimize mars yıllıkları olarak çevrilmiştir. eser kronolojik olarak ilerleyen kısa hikayelerden oluşuyor fakat her hikaye rahatsız edici bir biçimde tamamen öğütvari ve bu öğreti durumunun ucu epey kaçmış durumda yine de bradbury karmaşık ve yorucu bir anlatımdan kaçınmış, okuyucuyu yormamayı hedeflemiş. insanı sarsmasa bile zihnine yavaş yavaş nüfuz eden korku, post apokaliptik bir çizgiromandan fırlamış öyküler, ince ve detaylı işlenmiş olay örgüleri ile ikinci dünya savaşı sonrası amerikan toplumunun halet-i ruhiyesi kitapta muhteşem bir yaratıcılık ile aktarılıyor. bu kadar öğütvari bir tutum benimsemesinin nedenlerinden biri de esasında bu. insanoğlunun yaratbileceği tüm cehennemlerin ve cennetin çok minimal bir görüntüsünü sunuyor bradbury, dahası insandan ne denli korktuğunu da ortaya koyuyor. asıl ilginç olan ise kitap bilim kurgu olmasına rağmen uzun süre ötekileştirilmiş ve bu türe ait olmadığı söylenmiştir. the summer night, and the moon be still as bright ve ylla gerçek anlamda bir başyapıt olmakla beraber barış emre alkım çevirisi fena değildir .

--- alıntı ---

“ı hate being clever, thought the captain, when you don’t really feel clever and don’t want to be clever. to sneak around and
make plans and feel big about making them. ı hate this feeling of thinking ı’m doing right when ı’m not really certain ı am. who
are we, anyway? the majority? ıs that the answer? the majority is always holy, is it not? always, always; just never wrong for
one little insignificant tiny moment, is it? never ever wrong in ten million years? he thought: what is this majority and who are in
it? and what do they think and how did they get that way and will they ever change and how the devil did ı get caught in this
rotten majority? ı don’t feel comfortable. ıs it claustrophobia, fear of crowds, or common sense? can one man be right, while all
the world thinks they are right? let’s not think about it. let’s crawl around and act exciting and pull the trigger. there, and there!”

--- alıntı ---
devamını gör...

göbiş ve pati
devamını gör...

suda çözündüğünde ortama hidrojen iyonu bırakan, aşındırıcı kimyasal. tadı ekşidir ve turnusol kâğıdını kırmızıya çevirmesiyle ile tespit edilebilir.

ph değeri 7'nin altında olan çözeltiler asidiktir. örneğin midemizin ph değeri genellikle 3'ten düşüktür. mide asidi dediğimiz madde bu ph değerinde düzgün çalışır.

edit: asitler, bazlarla birleştiklerinde tuz oluştururlar.
devamını gör...

etli çiğköftenin, içindeki çiğ etten dolayı hemen tüketilmesi gerekir. hemen tüketilmezse bakteri üreyebileceği için hastalıklara sebep olur. bu yüzden dışarda etli çiğköfte satmak yasaktır. hiçbir satıcı etli olarak satamaz. bence maliyetinden dolayı da etli olarak satmazlar zaten. yine de evde yapılıp yenmesi en iyi seçenektir.
devamını gör...

yeni yazar benden yeni olmasın. saygın kişilik yazdıklarımı beğenir sever güzel tanımlar yapar.
devamını gör...

sadece bir nedeni yoktur. ılgi cekmek istiyor olabilir, istedigini bu sekilde yaptirmayi ogrenmis olabilir. karakteristlik olarak aglamaya meyilli bir cocuk olabilir. bazi yas donemleri oldukca sancili gecer, buyume sendromu olabilir. kotu ihtimaller de soz konusu. aile yeterince ilgilenmiyor olabilir, istismara ugruyor olabilir.

ayrica hic bir anne baba bilhassa cocugunu aglatmaz, o yuzden bu gibi konularda cocuklu ailelere karsi ekstra anlayis gostermekte fayda var diye dusunuyorum.
devamını gör...


cem karaca - bu son olsun

“ne yalnızlık ne de yalan
üzmesin seni
doğarken ağladı insan
bu son olsun bu son
doğarken ağladı insan
bu son olsun bu son”
devamını gör...

sevgili bengaripsengüzeldünyaumutlu ukdesi;

dünyada öğrenmesi gereken o kadar bilgi ve hayatı anlamak için muhtemelen her gün kendine sorduğu onlarca soru sonrası, socrates’in farkettiği gerçektir: bildiğim bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğim.

yeni şeyler öğrenebilmenin de yolu bu değil mi: hiçbir şey bilmediğini kabul etmek.

socrates’in savunmasında da dememiş midir? : bir insan bir şey bildiğini söylüyorsa,bilin ki o insan bir şey bilmiyordur.
devamını gör...

böyle melekleri nickaltında belirtmemek gerekiyor. artı oy vermekten başka bir şey yapmamış gibi bir algı oluşuyor.
devamını gör...

keşke annem beni çocukken kurstan kursa sürükleseydi; şimdi bir enstruman çalabiliyor, bir spor dalıyla uğraşıyor ve kodlama yapıyor olabilirdim. çocukluk dediğimiz on, on beş yıllık süre tüm hayata etki ediyor. mis gibi doldurulmaya hazır beynim sonradan işime yarayacak şeylerle dolsaymış.
devamını gör...

şöyle bir hikayesi de var;

osmanlı zamanında iki asker, papaza not ulaştırmak için yunan adalarından birine giderler.
papazın evine gelir kapıyı çalarlar, papazın karısı kapıyı açar.
papaza not getirdiklerini ve kendisiyle görüşmel istediklerini belirtirler.
karısı; papazın o an müsait olmadığını, içerde bir toplantıda olduğunu ama isterlerse bahçede bekleyebileceklerini söyler.
askerler bahçeye geçer ve papazın karısıyla, havadan sudan sohbet etmeye başlarlar. sonra kadına adını sorarlar.

kadın; yerdeki bir çiçeği gösterek "papaz’ın karısının ismi ile şu gördüğünüz çiçeğin ismi aynıdır" der.

yunanca "papadia", papaz’ın karısı anlamındadır. askerler ise olayı tersinden okurlar ve yerdeki çiçeğin isminin, papaz’ın karısı anlamında kullanılan "papadia" olduğunu düşünürler ve gülerler.

oysa kadın, kendi isminin "marguerita" olduğunu vurgulamak istemektedir. neredeyse bütün batı dillerinde "marguerita" olarak bilinen bizim «papadia» o gün bugündür, "papatya" olarak dilimizde hayatını sürdürmektedir.
devamını gör...

cevabı kesinlikle "sorgulamak" olamayacak soru.

sorgulamak, dinden çıkmak için ya da inancın zayıflaması için bir gerekçe değil. insan sorgulayarak daha sağlam temellerle inanma yolunu da seçebilir. mesele neyi, nasıl sorguladığınız; mesele yatkınlığınızın hangi tarafa doğru olduğu. inanmamak için bahane arayan insan sorgulamasa bile dinden çıkar. inanmak isteyen insan sorguladıkça inancına bağlanabilir.

***

bu konuyu siyaset üzerinden düşünebilirsiniz; hangi partinin tüzüğünde olumsuz, vatan aleyhinde, yapılmaması gereken şeyler yazar? peki siyasetçilerin hepsi dürüst müdür size göre? eğer cevabınız "hayır, değildir" ise burada suç tüzüğün mü yoksa ona uymayan siyasetçinin midir? işte kuran ile müslümanları birbirinden ayrı değerlendirmediğiniz sürece, tüm suçu dine yüklemeniz kolay ama yanlış olan seçenektir.

***

bir insan "ben yalancı değilim" diyebilir ama aynı zamanda onlarca yalanı bir çırpıda sıralayabilir karşınızda. burada beyanı değil, yaptığı esastır. bir insan da "ben müslümanım" diyebilir ama hiçbir şekilde müslümanlıkla bağdaşmayan işler yapabilir. müslümanım ben demek cennete girmenin yeter ve gerek şartı değil. bazen görüyorum yorumlarda "her şeyi yapıyor ama müslüman olduğu için cennete mi girecek şimdi bu adam?" diye isyan edenleri. yukarıda da söylediğim gibi, insanın ağzından çıkan şey ile eylemleri örtüşmelidir.

bazıları müslüman olmayı sadece allah'a olan inancı anlatan bir kelime, yapılan eylemleri de ayrı bir iş olarak görüyor ama müslüman olmak, allah'ın koyduğu yasaklara uymak, yapmayın dediklerinden kaçınmak, yapın dediklerini yapmaktır. adam öldürüp, hırsızlık yapıp, yalan söyleyerek müslüman olduğunu söyleyenin hesabı allah'a kalmıştır artık. istediği kadar müslümanım dese de, her yaptığının hesabını verecektir.

***

bu arada, inançlı insanların hepsini aptal, kandırılmaya müsait, bilimden uzak kimseler olarak görmek en büyük yanılgılardan biridir.
bir örnek üzerinden anlatayım meseleyi. kansas üniversitesi'nde matematik profesörü olan jeffrey lang isimli bir insan var. bu adam eskinin ateistlerinden, şimdiyse bir müslüman çünkü bu adam kuran'ı sorgulayarak okumuş ama öyle bizim "kuran'ı sorguladım, bir sürü çelişki buldum ve dinden çıktım yeaa" diyenlerimiz gibi değil. çelişki bulmaya çalışarak değil, aksine, karşılaştığı her açık kapıda "acaba bu neden böyle?" diye düşünerek ve cevabını bulana kadar diğer ayete geçmeyerek sorgulamış. merak edenler için, bu süreci anlattığı videoları var youtube'da.

***

2 konuya daha kısaca değinip yazıyı toparlayayım.

1- kuran'da anlatılan birçok şey, olağanüstü ve gerçek dışı masallar gibi gelebilir bazılarına. örneğin cezalandırılan insanların üzerine pişmiş balçıkların, taşların yağmasına abartılmış bir hikaye gözüyle bakanlarınız vardır belki ya da benzer anlatımlarda "öyle şey olur mu yaa!" tepkisi verdiğiniz olaylar olabilir ayetlerde. tabii ki bize göre allah isterse her şey olur ama bu olup bitenleri mesela doğal afetler gibi bilimsel gerçekler üzerinden değerlendirmeniz gerekiyor da olabilir. insanların başına yağan o "pişmiş balçıklar" belki de sadece bir volkanın püskürttüğü taşlardı, yani bilimsel temeli olan bir olaydı. önemli olan o volkanın neden o gün, orada, o saatte, o insanların üzerine patladığıdır ki, işte işin mucize dediğimiz kısmı da odur aslında.

2- dini araştırırken hadis kitaplarından araştırmayın. o kitapların içerisinde sadece hadisler değil, rivayetler de var ve içlerinde birbiriyle çelişen rivayetler de var. işin doğrusunu kuran'dan öğrenin. hadislere de sadece namaz nasıl kılınır gibi şekilsel detaylar için başvurun.

bir de lütfen hangi ayetin hangi koşullarda geldiğini bilmeden ayet cımbızlayanlardan olmayın. önüne arkasına bakmadan ortadan tek bir cümleyi, ne gibi toplumsal koşullar altında geldiğine bakmadan alıp bir şeyleri bunun üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışmayın. kuran'ın evrenselliği, o dönemin toplumsal sorunlarını çözmek amacıyla da gönderilen ayetlerden çok, temel olarak yapılması ve kaçınılması gereken hareketlerden gelir. üstelik mesela firavun denen adamın özelliklerini bir düşünün. sizce de günümüzde hâlâ firavun karakterli kimseler yönetmiyor mu bazı ülkeleri? işte evrensellik budur ki üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, kuran'da anlatılan tipte insanları mutlaka bir şekilde karşınızda bulursunuz.

***

her neyse, epey uzadı entry. işin özeti, imanı zaten zayıf olan kişinin dinden uzaklaşması oldukça kolay. allah dilediğini doğru yola yöneltir ayetiyle birlikte düşününce, beyninin bir kenarıyla eğreti şekilde inandığını söyleyen ama inanmamak için de her fırsatı kollayan birini allah'ın doğru yola iletmemesi ihtimali -en doğrusunu o bilir ama- yüksektir bence.
devamını gör...

yüz bölgesini soğuktan koruması.
devamını gör...

gandalf soyundan gelmemden ötürü işe yaraması gerektiğinde ortada olmayan bir aylak olarak, orta dünya hakkında bütün önemli tanımları kaptırdığım yazar. kendisine aile yadigarı* ak ünvanımı teslim ediyor ve gidiyorum efenim. artık beşinci günün şafağında kaplumbağa beklersiniz, işin kötü yanı muhtemelen benden daha hızlı gelecektir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim