ataol behramoğlu şiiri.

“eylül sabahının serinliğini
yaprakların serinliğini
ciğerlerime dolduruyorum

sessizlik ve serinlik
birleşiyor
yıkanmış güvercinler
ve çok uzakta bir tren sesi

her zaman yeniden başlamak duygusu
doğuyor içimde
her uyanışımda

düşmanlarımı bağışlıyorum
daha çok seviyorum dostlarımı
her uyanışımda

eylül sabahının serinliğini
yaprakların serinliğini
yüreğime dolduruyorum”
devamını gör...

elif şafak hakkında söyledikleriyle ilgili yorum yapmayacağım ama orhan pamuk hakkındaki söylemleri gerçek bir dayanağı olmayan söylemlerdir. çünkü en haklı eleştiriler bile, ölçüyü kaçırıp düşmanca ve hissi bir tutuma dönüşünce haksızlaşır. ilber ortaylı da orhan pamuk da bu ülke için oldukça önem arz eden isimlerken böyle şeyler okumak beni üzüyor açıkçası.
orhan pamuk, dilini, bazı romanlarında (bkz: yeni hayat) farklı bir şekilde işlemiş olsa da türkçeyi gayet güzel kullanır. ilber ortaylı'nın, pamuk ile kişisel bir münasebeti olabilir.

belki de biz türkçe bilmiyoruzdur sevgili kafa sözlük sakinleri he ne dersiniz?
devamını gör...

morgan freeman ve jack nicholson'un başrolleri paylaştığı 2007 yapımı komedi dram kategorisinde film. yaklaşık olarak 90 dakika sürüyor. hayatımızın 90 dakikasını ayıracağımız bu filmde peki ne mi izliyoruz? hayatının sonuna gelmiş iki adam. ikisi de kanser hastası. belirli bir süre ömürleri kalmış, birisi zengin hastane sahibi, diğeri ise normal standartlarda aşırı bilgili, tarih ile ilgilenen bir motor tamircisi. birbirleri ile uzaktan yakından alakası olmayan bu iki insan, aynı hastane odasına düşünce, başta biraz huysuz ihtiyar tanışması sonrası yakın arkadaş oluyorlar ve carter'in bir ölmeden önce yapılacaklar listesi hazırlaması ile film şekilleniyor. carter daha duygusal bir liste oluştururken, edward biraz daha nesnel maddeler ekliyor ve hastaneden çıkarak bu amaçları gerçekleştirmeye gidiyorlar. aslında gittikleri yolculuk, dünya üzerindeki yerlerden kıyasla içlerindeki yolculuk. ama olsun, içlerinde birşey kalmasın diye gidiyor bu iki hasta insan.
film boyunca aklına insanın hep, bir süre sonra öleceğimi bilsem ne yapardım acaba sorusu geliyor. ne yapmayı bukadar isterdim ki? ölmeden, sonsuz belirsizliğe yada bilinmezliğe karışmadan önce ne yapardım. hayatın sorusu değil mi aslında bu? pişmanlık hissedeceğin bir noktada olmayacaksın muhtemelen ama insanca yine ölmeden önce göreyim de pişman olmayayım fikri var içimizde hep. trajikomik. bu düşüncelere itmesi dışında film izlemesi kolay, güldüren ve hüzünlendiren bir film. e oyuncular da şahane. 90 dakika buna harcanır. en azından ölümümüze ne kadar kaldığını bilmesekte, bir gün öleceğimizi ve pişmanlıkları aza indirerek yaşamamız gerektiğini hatırlatıyor.
şimdiden iyi seyirler, izlemek isteyenlere.
devamını gör...

yıllar önce çok severek okuduğum düşünür, yazar, şair, ressam. o kadar yoğun okudum ki, güçlü şiirsel dili, şiirlerime, denemelerime sızmaya çalışmıştır yer yer.* yazma işi ile ilgili iseniz aralıklı okumanızı öneririm efenim.

aldığım notlardan bir kaçı;

"o sessizlik gözyaşlarının ve feryatların üstüne çıkar, yüceliğiyle talihsizliğe daha fazla saygı ve ıstırap katar; o sessizlik ruhların dağların tepesinden uçurumların dibine düşmesine neden olur. o sessizlik fırtınanın gelmekte olduğunu ilan eder. ve fırtına gelmez, çünkü sessizlik fırtınadan da güçlüdür."

"güzelliğin şarkısını söylersen eğer, çölün ortasında tek başına olsan bile bir dinleyicin olacaktır. "
"ve ceviz gibiyiz, kırılıp açılmamız gerekiyor. zımpara kağıdı da aynı işi görür ama uzun zaman alır! yumuşak bir dokunuş uyandırmaz insanları."

"ruhumu kavrayan bu yumuşak ve kaba gizli eller nedir; yüreğimi kaplayan bu acı sevinç ve tatlı keder şarabı nedir?
baktığım bu görünmeyen, merak ettiğim açıklanamayan, hissettiğim hissedilemeyen şey nedir? hıçkırıklarımda kahkahanın yankısından daha güzel, sevinçten daha mutluluk verici bir keder var.
neden kendimi beni öldüren ve sonra şafak sökene kadar tekrar dirilten, hücremi ışığa boğan bu bilinmeyen güce veriyorum?
uyanıklık hayaletleri kurumuş gözkapaklarımın üstünde titreşiyor ve taştan yatağımın etrafında düş gölgeleri uçuşuyor.
aşk diye seslendiğimiz şey nedir? söyleyin bana, bütün anlayışlara sızan ve çağlarda gizli olan o sır nedir?
başlangıçta olan ve herşeyle sonuçlanan bu anlayış nedir?
yaşam 'dan ve ölüm 'den, yaşam 'dan daha acayip, ölüm 'den daha derin bir düş oluşturan bu uyanıklık nedir?
söyleyin bana dostlar, içinizde yaşam 'ın parmakları ruhuna dokunduğunda yaşam uykusundan uyanmayan biri var mı?"

"dostum, göründüğüm gibi değilim. görünüş sadece giydiğim bir elbisedir. senin sorgularından beni, benim kayıtsızlığımdan seni koruyan, özenle örülmüş bir elbise. benim içimdeki ‘ben’, sessizlik içinde oturur, sonsuza dek kalacak orada, doyulmaz, erişilmez.
ne söylediklerime inanmanı, ne de yaptıklarıma güvenmeni isterim çünkü sözlerim senin aklından geçenlerin dile getirilmesinden, yaptıklarımsa umutlarının eylemleştirilmesinden başka bir şey değildir. denizlerde gezen düşüncelerimi anlayamazsın, zaten anlamanı da istemem. bırak denizimle baş başa kalayım. senin için gündüz olduğu zaman dostum, benim için gecedir. çünkü sen ne karanlığımın türkülerini duyabilir, ne de yıldızlara çarpan kanatlarımı görebilirsin. görmemenden, duymamandan hoşnudum ben. bırak gecemle baş başa kalayım."

"ruhum bana vazetti ve ne cücelerden daha büyük, ne de devlerden daha küçük olduğumu gösterdi.
ruhum bana vazedene kadar insanlığı iki kişi olarak görürdüm: biri acıdığım güçsüz, diğeri izlediğim ya da direndiğim güçlü.
ama şimdi her ikisi de olduğumu ve ikisinin aynı maddeden yapıldığını biliyorum. kaynağım, onların kaynağı; bilincim, onların bilinci; kavgam onların kavgası; haccım, onların haccı.
onlar günahkarsa, ben de günahkarım. onlar iyiyse bundan ben gurur duyarım.yükselirlerse onlarla yükselirim. hareketsiz kalırlarsa tembelliklerinden utanırım.
ruhum benimle konuştu ve dedi ki, ''taşıdığın fener senin değildir, söylediğin şarkı senin yüreğinde bestelenmedi, ışığı taşısan bile ışık olmazsın, lutun tellerini titreterek lut çalamazsın.''
ruhum bana vazetti, kardeşim ve çok şey öğretti. çünkü sen ve ben biriz, benim içimdekileri hemen ortaya dökmem ve senin içindekini bir sır gibi gizlemen dışında, aramızda bir fark yok. ama senin sır saklamanda bir çeşit erdemdir."
devamını gör...

özgürce nefes alabilmek, tiyatro, tatil vb.
devamını gör...

bir sözlükte diziler, filmler ve şarkılar konuşulmayacaksa ne konuşulacak sorusunu akıllara getiren kampanya. ne gözüksün sol frame'de, kadınların şöyle olması, erkeklerin şunu giyinmesi, seks yaparken yatağın ritmik gıcırdaması falan mı?
devamını gör...

entrika.
devamını gör...

sürekli bir şeylerden şikayet edip kendini bir kaka zanneden yazarlarla dolu olmasıdır.
hey sakin ol ve klavyenden uzak dur sen bir kaka değilsin demek en doğrusudur.
bir sözlükte bir durumdan şikayet edip o durumu düzeltmeye çalışmayan yazarlar olduğu zaman insan çileden çıkıyor.

bir şikayet oluyor ama çözümü için bir şey yapılmıyor.

arada sırada sözlük çok bozdu yhaaa diyor ama argümanı yok elinde.

bilgi bağımlısı sürekli bilgi istiyor ama bilgi kısmına uğramıyor.

kendi istediği başlıklar dışında başlık görünce kuduruyor anlayış göstermiyor.


işte bu tip yazarlar maalesef sözlüğün kalitesini düşürüyor.
devamını gör...

baba, büyük baba veya "cet" anlamları taşıyan, ulu önder gazi mustafa kemal atatürk'ü anarken de kullanılan, benim de babamın bana layık gördüğü ismimdir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
benim çocuklar.
devamını gör...

benim gibi düzenli olarak twitch izlemeyen, böyle bir kültürü olmayan bir insanı bile 3 saat boyunca bir yayını izlemeye mecbur bırakan bir olaydan bahsedeceğim şimdi. galiba en son 2014-15 yıllarında game of thrones'un yeni bölümünü beklerken bu kadar heyecan yaşamıştım. bu olaylara tanık olduğum yayın gece geç saatlerde olmasa bir çekirdek almak için markete gidebilirdim..

bu ayın başlarında twitch hacklenmiş ve yayıncılara ait gelir gibi bilgiler sızdırılmıştı. yayıncıların bazıları yansıtılan bilgilerin yanlış olduğunu iddia etse de twitch resmen verilerin doğruluğunu itiraf etmişti. ülkemizde her olayda olduğu gibi bu olay da birkaç gün kadar konuşuldu, insanlar dönen büyük paralara şaşırdı ve sonra unutuldu.

ama sanıyorum paylaşılan verilerin (çok büyük bir datadan bahsediyoruz) tamamını tek tek inceleyen bazı çılgın arkadaşlar bir şey fark ettiler. bazı yayıncıların gelirlerinde enteresan rakamlar vardı. tüm olaylar bu şekilde başlamış oldu ve bir süredir knight online yayıncıları arasında dolandırıcılık gibi iddialar gündeme gelmeye başladı. 23 ekim'de jahrein bu konuyla ilgili bir tweet de atmıştı. buradan buradaki iddiaya göre çok az izlenen ve popüler olmayan yayıncılar bile 2500 dolar* üzerinde bir kazanç elde ediyordu.

bu olayların gündeme gelmesi ile birlikte knight online camiasında olan bazı isimlerin kafasında parçalar yerine oturmaya başlamıştı bile. çünkü bildiğim kadarıyla bu zamana kadar birçok defa 50-100 bin liralık item harcamaları yapılmıştı. tabi ki bu olaylardan önce çoğu insan "bu paralar nereden geliyor ya?" falan diye konuşurken çoğunun btc ile uğraştığını ya da zaten zengin olduğunu düşünüyorlardı. twitch'in hacklenmesinden sonra verilerin ifşa olması gibi daha sonra frmtr'de bu sefer knight online yayıncıları ile ilgili ayrıntılı veriler paylaşılmıştı.buradan bu ifşalar arasında yayıncıların dolandırıcılarla arasındaki diyaloglar da mevcut.

şimdii, gelelim dolandırıcılığın detaylarına. öncelikle şunu söyleyeyim, ne ararsanız var. dolandırıcılığı yapan kişilerin çalıntı kredi kartlar üzerinden transfer yaptığı düşünülüyor. şöyle ki, bu çalıntı kredi kartlarını nakit paraya çeviremeyen bazı kişiler belli yayıncılara ulaşıp pazarlık yapmışlar. kısaca "ben sana her ay 2500 dolar göndereceğim, yarısını bana göndereceksin." gibi bir pazarlık bu. onlarca yayıncının bu işe karıştığı veriler üzerinden anlaşılıyor. tabi ki bu donateleri yayın dışı gönderiyorlar ve yayıncıdan başka kimse görmemiş oluyor. ama tabi bu işe girip daha ilk aydan twitch tarafından kanalı bit donatelerine kapatılan yayıncılar da var.

bunun dışında bir diğer olay ise, reklam dolandırıcılığı. o da şu şekilde gerçekleşiyor. sanıyorum twitch üzerinden yayın yapan bir kişi izleyicilerine yarım saatte bir reklam izletebiliyor.* dolandırıcılarla anlaşan yayıncılar edindiği bir eklenti sayesinde 2-3 dakika veya 8 dakikada bir reklam izletebiliyorlar. işin daha da komik yanı, bazıları bu reklamları aslında gerçek olmayan botlara izletiyorlar. bazı yayıncıların sırf bu yüzden yayınlarını normalinden daha uzun tuttuğu hatta dizi-film yayını gibi uzun yayınlar yaptığı söylentileri var. "ohhh chill yayın abi yeaa" derken alttan da botlar reklamları izliyor. ay sonu 3000 dolar trinkkkk. bu reklam dolandırıcılığı ile 3-5 izlenen bir yayıncının bile toplamda 20 bin dolar üzerinde para cukkaladığı konuşuluyor, ki bence %99 ihtimalle de doğrudur bu. bu illegal aktivitelerden dolayı kanalı kapatılmasına rağmen yeni bir kanal açıp oradan aynı şekilde devam eden yayıncılar bile var.* hatta "ooo paralar yağıyor auuu" deyip kuzenini, kardeşini yayıncılığa bulaştırıp "biraz da komisyon yiyelim" diyenler de olmuş. ne diyelim, yarasın.

yayıncıların bazıları bit'ler üzerinden dolandırıcılık yapmış, bazıları yalnızca reklam dolandırıcılığı. "ya bana yetmez" deyip ikisini birden yapan da var. bu işlere bulaşıp ulan noluyo diyen de var tabi. bazı yayıncılar reklamlardan parayı vurduğunu görünce birkaç yayıncı arkadaşına durumdan bahsediyorlar. tabi "legal" olduğunu söyleyerek. bu gariplerim de inanıyor. diğer ay hesabına sınırlama getirilince de tabi ortalık karışıyor.

tabi artık bu olayların tümü iddia olmaktan çıktı. ortalıkta bir dolandırıcılık olduğu ve onlarca yayıncının bu işlerden on binlerce dolar para cukkaladığı bir gerçek. birkaç isimin bu işlerden totalde 90 bin dolar civarında cukka yaptığı söyleniyor. sadece bu işi kimler yaptı, kim başlattı, yayıncılara ulaşan bu dolandırıcılar kim, bir çete mi, gibi soruların cevabı bilinmiyor. bu arada bu işlere bulaşmamış yayıncılar tarafından cimer'e şikayet edilmesi için ifşa ve gündem yayınları da yapıldı tabi. valla sonuçları merakla bekliyorum. 3 sezon dizi çıkar gibi..
devamını gör...

kan, bedenin gereksinimini karşılayarak yaşamayı sağlayan bir sıvıdır.
vücudumuzdaki hücrelere yiyecekleri ve oksijeni ulaştırır , karbon dioksitle suyu uzaklaştırır . ayrıca hastalık taşıyan mikroplara da savaşır .kırmızı ve beyaz hücrelerden oluşan kan, plazma adı verilen bir sıvının içerisindedir. kalp tüm bedende damarlar aracılığıyla kan pompalar. kan vücudumuzu besleyen ve artık maddeleri arıtan bir sıvıdır. sindirim sisteminden yiyecek, ciğerlerinden oksijen alarak onları hücrelere taşır. her hücre ihtiyacı olan besini aldıktan sonra kana hücre attıklarını (su ve karbon dioksit gibi)
verir . kan ayrıca hormon adı verilen özel vücudun kimyasal maddelerini de taşır.
mikropları öldürür , vücut ısısını bir düzeyde tutar. kan, kemik iliğinde yapılır.
normal bir erişkin de 5 litre kan bulunur. kan , plazma adı verilen açık renk bir sıvı içinde yüz milyonlarca kan hücresinede oluşmuştur. bu hücreler kana kırmızı rengini verir. kanda ayrıca beyaz kan hücreleri de vardır. her milimetreküp kanda 5 milyon kırmızı 5 bin-10 bin arasında da beyaz kan hücresi vardır . beyaz kan hücreleri vücuda giren mikroplarla savaşır. bu savaş sırasında birçok beyaz kan hücre ölür. trombosit adı verilen diğer kan parçacıkları ise kanın pıhtılaşmasını sağlar. böylece yaralarımız daha çabuk kapanır.
devamını gör...

philtrum burun ile üst dudağı birleştiren kuşaktan kuşağa aktarımı değişebilen ve eski yunanda en erojen bölge varsayılan iki dikey çizgiye verilen addır.
devamını gör...

bilgi yarışmasında sorulan soruya cevap verdiğim o an. herkesin gözü üzerimde olurdu ve ben atomu parçalamış gibi hissederdim.
devamını gör...

tahta kaşıkla tencerenin dibini sıyıranlara selaaam olsun*
t: pudingi ocaktan alındıktan sonra kaselere koymadan höpürdetip yemek
devamını gör...

biz ona suyun dinlendirici etkisi diyelim. su demek huzur demektir. denizlerimizi kirletmeyelim.
devamını gör...

buna mı kırıldın diyen insanla aynı topluluğa üyelerdir.
(bkz: buna mı kırıldın diyen insanlar)
devamını gör...

destansı olmasıydı. bir kalbimin olduğunu onla öğrenmiştim.

bir flört sitesinde tanışmıştık. evdeyken aileme yakalanmamak için hiç açmıyodum o sayfayı. sadece okuldayken yazışıyodum onunla. uzun uzun hayattan ve yaşadıklarımızdan bahsediyoduk. o siteyi bırakıp e-posta yoluyla konuşmaya başlamıştık. sonrasında buluşmuştuk.
karakteri tıpkı anlattığı gibiydi.
çok çekiciydi. gerek insanlığıyla, gerek dış görünüşüyle, bana verdiği değerle ona aşık olmamam mümkün değildi.

gizli buluşurduk hep.
o benim imkansızımdı. kalp sızımdı.

birlikte bisiklet sürerdik. bir keresinde sinemaya dahi gitmiştik. annem bırakmıştı beni. yakalanmayalım diye o salonda bekliyodu. çıkışta yine annem almıştı beni. nitekim yakalanmadık. o gece eve döndüğüm de aradı beni. aynı helikopterin sesini duyabilecek kadar yakın oturuyoduk.

ben artık yakalanma korkusunu kaldıramıyodum. ayrılık konuşmamı yaparken ikimiz de ağlıyoduk. o bana aşık bakan gözlerden vazgeçmek zorunda olmak kalbimi söküyodu. son sözü hala aklımdadır.

ilk aşkıyla olmadı ama umarım son aşkıyla mutlu olur. bana kalbimi öğreten o adam, nazarımda mutluluğu en çok hak eden kişidir.
devamını gör...

son derece doğru önermedir. sanat tabii ki de toplum için, topluma bir şeyler katmak içindir. sanatçı, kişiliğiyle, yaşamıyla ve kalemiyle halka örnek olması gereken bir öğretmendir para avcısı değil! sanat eserinin amacı güzel bir üslupla, doğruları estetik güzelliğe serpiştirmek suretiyle doğruları insanları yormadan, onları sıkmadan, onlara estetik bir duyguyla insan hayatının bir parçası haline getirmektir. öğretici bir metin halkın büyük çoğunluğu için sıkıcıdır genel anlamda zira çok yoğundur, insanı yorar, akıcı değildir. ancak sanat sağlam bir fikrin estetik bir güzelliğin içine güzel bir üslupla eleştirilmesidir. sözgelimi hemen hemen kimse kaşığı pul bibere daldırıp yemek istemez çünkü bu çok yoğun bir acı verip insanın dilini yakacak ve hatta insanı öksürtecektir. ama aynı bir kaşık pul biberi bir kebabın içine katarsanız kebaba lezzet katacaktır hem lezzetli bir yemek yemiş olursunuz hem de o biberi yemiş olursunuz.
devamını gör...

dilara koçak'a ait youtube kanalı
youtube türkiyede bence 'anlaşılabilir felsefe' kategorisinde 'anlatılabilir felsefe' içerikleri üretmektedir. hedef kitlesinin liseliler veya uzaktan biraz ilgisi olan benim gibi yurttaşlar olduğunu düşünüyorum.
twitter profili de var dilara hanımın, sakın bulaşmayın videoları izleyiniz geçiniz efendim. bahsettiği yazarları ve kitapları alıp kendiniz okuyunuz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim