sadako ve kağıttan bin turna kuşu
okuduğum kitaplardan etkilenirim. ama ben, sanırım ilk defa kitabı bitirince, elimde ki kitaba bakarak bu kadar ağladım..
on iki yaşındaki bir kızın, öleceğini bilerek, bin turnayı tamamlarsa ölümden kurtulacağını umut ederek, gece gündüz kağıttan kuşlar yapması geliyor gözümün önüne..
644. bitişi ve 645. başlayamamak ve çekip gitmek..
hala nefesim kesiliyor.
bana tek kelime ile özet geç deseler, sanırım bu kitap için yalnızca (bkz: umut) derdim.
okumasanız bile lütfen sadako için turna kuşu yapar mısınız?
--! spoiler !--
''ölmek insanın canını yakar mıydı? yoksa uykuya dalmaya mı benziyordu?''
'' "sen de benim gibi kağıttan turna kuşları yapabilirsin," dedi.kuşlar bir mucize yaratabilir. ''
'' ey göklerin kutsal turnaları gelinde kanatlarınızla sarın yavrumu?.. ''
'' sadako kendisini öylesine yalnız hissediyordu ki, cesaretini toplamak için daha da fazla turna katladı.
on bir... umarım iyileşirim.
on iki... umarım iyileşirim. ''
--! spoiler !--
on iki yaşındaki bir kızın, öleceğini bilerek, bin turnayı tamamlarsa ölümden kurtulacağını umut ederek, gece gündüz kağıttan kuşlar yapması geliyor gözümün önüne..
644. bitişi ve 645. başlayamamak ve çekip gitmek..
hala nefesim kesiliyor.
bana tek kelime ile özet geç deseler, sanırım bu kitap için yalnızca (bkz: umut) derdim.
okumasanız bile lütfen sadako için turna kuşu yapar mısınız?
--! spoiler !--
''ölmek insanın canını yakar mıydı? yoksa uykuya dalmaya mı benziyordu?''
'' "sen de benim gibi kağıttan turna kuşları yapabilirsin," dedi.kuşlar bir mucize yaratabilir. ''
'' ey göklerin kutsal turnaları gelinde kanatlarınızla sarın yavrumu?.. ''
'' sadako kendisini öylesine yalnız hissediyordu ki, cesaretini toplamak için daha da fazla turna katladı.
on bir... umarım iyileşirim.
on iki... umarım iyileşirim. ''
--! spoiler !--
devamını gör...
eskisi kadar kolay olmayan şeyler
-ev almak,
-araba almak,
-genel olarak birçok şeyi almak eskisi kadar kolay değil..
-araba almak,
-genel olarak birçok şeyi almak eskisi kadar kolay değil..
devamını gör...
sessizlik
konuşmak bir deneyim biçimidir. ama ille de sessizliğin yerini tutması gerekmez...
sessizlik sözlerin yokluğu demek değildir. doldurulması gereken bir boşluk değildir...
ozanlar, sessizliğin seslerine kulak verirler.
gündüz vassaf-cehenneme övgü
sessizlik sözlerin yokluğu demek değildir. doldurulması gereken bir boşluk değildir...
ozanlar, sessizliğin seslerine kulak verirler.
gündüz vassaf-cehenneme övgü
devamını gör...
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
içki masasında kadehleri tokuştururken kullanılan "şerefe" kelimesinin masadaki manası; "burada olan burada kalır, bu masada anlatılanlar aramızda kalacak bunun için şeref sözü verir misin" olduğudur.
zira rakı masasında veya içki masasında bir çok insan özelini, dertlerini, sevinçlerini beraber ona eşlik eden arkadaşına anlatır.bu sebeple o masada kalmasını ister konuşmanın.racon budur.ama çok az kişi bilir.
zira rakı masasında veya içki masasında bir çok insan özelini, dertlerini, sevinçlerini beraber ona eşlik eden arkadaşına anlatır.bu sebeple o masada kalmasını ister konuşmanın.racon budur.ama çok az kişi bilir.
devamını gör...
yaşı sorulunca kaç gösteriyorum diyen insan
azıcık eğlenmek isteyen insan.
ben yapıyorum bunu. şimdiye dek pek de hüsrana uğramadım.
ben yapıyorum bunu. şimdiye dek pek de hüsrana uğramadım.
devamını gör...
kimetsu no yaiba
nezuko chaaann kavramını hayatımıza sokan animedir. mangası, lost dizisinden beter bir son ile bitmiştir. upper- lower ranked demons listesi derken güzel bir güncelleme gerekmektedir.
devamını gör...
kürtlerin en sevdiği araba markasının reno toros olması
kürtlerin genel olarak toros, broadway gibi markaları kullanmasının sebebi muhtemelen kırsal bi alanda yaşadıklarından ve paralarını hayvancılık ve tarımdan çıkarmalarından dolayıdır. bu sadece göz önünde olandır çünkü ben çok gördüm garajlarında bmw bulundurup şehir içinde torosla gezenleri.
kürtlere jitem zamanının toroslarını hatırlatmaya çalışılıyorsa evet sadistçe bi başlık.
kürtlere jitem zamanının toroslarını hatırlatmaya çalışılıyorsa evet sadistçe bi başlık.
devamını gör...
yeni kelime öğreniyorum
müphem: belirsiz
meram: amaç
imtiyaz: ayrıcalık
gaşiy: kendinden geçme
muvazene: denge
menbai: ana kaynak
iktifa: yetinme
inkişaf: gelişme
hicab: utanma
meram: amaç
imtiyaz: ayrıcalık
gaşiy: kendinden geçme
muvazene: denge
menbai: ana kaynak
iktifa: yetinme
inkişaf: gelişme
hicab: utanma
devamını gör...
oriental girl
bir aylin livaneli şarkısıdır.
türk edebiyatının iyi romancılarından ve türkiye’nin iyi müzisyenlerinden biri olan zülfü livaneli’nin kızı olan aylin livaneli de bir müzisyendir.
bir türlü müzik dünyasında istediği yeri bulamayan aylin livaneli birçok kez şansını denemiştir aslında. 1990 yılında don’t go, 1991 yılında sevda değil, 1992 yılında bana müsade, 1993 yılında aylin livaneli söylüyor, 1997 yılında aşkına kanmam ve son olarak da 2008 yılında love is the answer albümlerini çıkartan aylin livaneli 3 tane de tekli yayınlamıştır.
oriental girl 1990 yılında çıkardığı albümde klip çektiği şarkısıdır. şarkının sözlerini şarkıcının kendisi yazmıştır. müzik ise onno tunç’a aittir.
melodiye hiç yabancı değilsiniz zira sezen aksu’nun seslendirdiği ada vapuru isimler şarkının müziği bu şarkıdaki de.
ingilizce şarkı denilince akla bir çırpıda gelen ümit besen, hadise, petek dinçöz, sertab erener ve diğer büyük sanatçıların muazzam şarkıları kadar değer görmese de bence dinlemeye değer. en azından şarkıda anlatılan bir hikaye var ve sevtap parman’ınki kadar olmasa da iyi bir ingilizce ile söylenmiş.
oriental girl
türk edebiyatının iyi romancılarından ve türkiye’nin iyi müzisyenlerinden biri olan zülfü livaneli’nin kızı olan aylin livaneli de bir müzisyendir.
bir türlü müzik dünyasında istediği yeri bulamayan aylin livaneli birçok kez şansını denemiştir aslında. 1990 yılında don’t go, 1991 yılında sevda değil, 1992 yılında bana müsade, 1993 yılında aylin livaneli söylüyor, 1997 yılında aşkına kanmam ve son olarak da 2008 yılında love is the answer albümlerini çıkartan aylin livaneli 3 tane de tekli yayınlamıştır.
oriental girl 1990 yılında çıkardığı albümde klip çektiği şarkısıdır. şarkının sözlerini şarkıcının kendisi yazmıştır. müzik ise onno tunç’a aittir.
melodiye hiç yabancı değilsiniz zira sezen aksu’nun seslendirdiği ada vapuru isimler şarkının müziği bu şarkıdaki de.
ingilizce şarkı denilince akla bir çırpıda gelen ümit besen, hadise, petek dinçöz, sertab erener ve diğer büyük sanatçıların muazzam şarkıları kadar değer görmese de bence dinlemeye değer. en azından şarkıda anlatılan bir hikaye var ve sevtap parman’ınki kadar olmasa da iyi bir ingilizce ile söylenmiş.
oriental girl
devamını gör...
felsefesiz toplumsal gelişmenin mümkün olmaması
düşünen,karşısındaki dinleyen konuşan ölçülü tartışan, fikir alış verişi yapan insanlar medeni insanlardır.felsefe insanı geliştiren toplumları aydınlatan ışıktır.
devamını gör...
saniyelik salaklıklar
bir ara karanlıkta telefonumun feneriyle telefonumu aramıştım. itiraf ediyorum, sarhoş değildim.
devamını gör...
jean bodin
modern devlet düşüncesinin yaratıcısı 16. yüzyıl düşünürü. gerçek bir hukukçu aynı zamanda bir filozof olmalıdır gibi şaşaalı * bir cümle kurabilmemize olanak tanıyan hukukçulardandır. reform hareketleri sırasında var olmuştur; düşünceleri de bu çerçevede anlaşılmalıdır. her düşünürünkinde olduğu gibi.
1576 yılında yayınladığı "devlet üzerine altı kitap" eseriyle egemenlik kavramını ve özelliklerini ilk kez açıklamıştır. bu açıklamayla birlikte batıda modernite düşüncesi kendini gösterir ve modern devlet'in tanımı yapılmış olur.
mutlaklık, süreklilik, devredilemezlik ve bölünemezlik. bodin için modern devletin özellikleri bu dördüdür. modern devlet dediğim şeye gelirsek:
bodin bir monarşi taraftarıdır. bir kral vardır ve o kral, tanrı'nın buyruğu altındadır. kral, burjuvazinin isteklerine göre ülkeyi yönetir. ancak yasaları kendisi çıkarır. yani yasalar tanrı ürünü değildir. ancak başta dediğim gibi o kral, tanrı'nın buyruğu altındadır. yani egemenlik ve yasa kavramları tanrı düşüncesinden bağımsız değildir bodin için. bu da bizi şu sonuca ulaştırıyor:
her ne kadar modern devlet bodin ile birlikte başlamıştır dediysek de, tanrı'dan bağımsız kalamadığı için yeterince modern de değildir. yeterince modern dediğimiz zaman karşımıza çıkan bir kişi var: thomas hobbes. kendi kendini övmeyi pek seven bir kimsedir. de cive adlı eseriyle birlikte kendisinin de zaten modern devlet teorisinin, devlet kuramının ilk mimarı olduğundan bahseder. bu bize niccolò di bernardo dei machiavelli'yi hatırlatıyor. o da kendisinin şeyleri ilk kez gerçek yönleriyle ele aldığını ve hayalden ayrıldığından bahsederdi...
1576 yılında yayınladığı "devlet üzerine altı kitap" eseriyle egemenlik kavramını ve özelliklerini ilk kez açıklamıştır. bu açıklamayla birlikte batıda modernite düşüncesi kendini gösterir ve modern devlet'in tanımı yapılmış olur.
mutlaklık, süreklilik, devredilemezlik ve bölünemezlik. bodin için modern devletin özellikleri bu dördüdür. modern devlet dediğim şeye gelirsek:
bodin bir monarşi taraftarıdır. bir kral vardır ve o kral, tanrı'nın buyruğu altındadır. kral, burjuvazinin isteklerine göre ülkeyi yönetir. ancak yasaları kendisi çıkarır. yani yasalar tanrı ürünü değildir. ancak başta dediğim gibi o kral, tanrı'nın buyruğu altındadır. yani egemenlik ve yasa kavramları tanrı düşüncesinden bağımsız değildir bodin için. bu da bizi şu sonuca ulaştırıyor:
her ne kadar modern devlet bodin ile birlikte başlamıştır dediysek de, tanrı'dan bağımsız kalamadığı için yeterince modern de değildir. yeterince modern dediğimiz zaman karşımıza çıkan bir kişi var: thomas hobbes. kendi kendini övmeyi pek seven bir kimsedir. de cive adlı eseriyle birlikte kendisinin de zaten modern devlet teorisinin, devlet kuramının ilk mimarı olduğundan bahseder. bu bize niccolò di bernardo dei machiavelli'yi hatırlatıyor. o da kendisinin şeyleri ilk kez gerçek yönleriyle ele aldığını ve hayalden ayrıldığından bahsederdi...
devamını gör...
ağıt
theodore roethke'nin dilimize rüzgar için sözler olarak çevrilen words for the wind kitabının 110. sayfasında yer alan başyapıt. aslında şiir bütünün bir parçası olarak ele alınmalı çünkü words for the wind erotizm ve aşk temasını işlerken bir noktadan sonra bu iki temayı ölümle ilişkilendirmeye başlıyor ve sonlara doğru ölüm teması bir kaç dini öge ile beraber daha baskın duruma geliyor. ağıt ise kitaptaki dini göndermelerin bulunduğu ölüm temasının en baskın görüldüğü şiirlerden biri. roetkhe'nin şiirlerinde sıklıkla gördüğümüz; dante alighieri, william blake, louise bogan ve t.s. eliot hatta william wordsworth şiirlerine olan benzerlik yine ağıt şiirinde de etkisini hissettiriyor. bunun dışında şiirde baskın olan ana tema kitabın son sayfalarında görünen öğütvari - yarı umutsuz şiirlerden de belirsiz ufak parçalar taşıyor. özellikle bir sanatoryumdan çıkmak üzerine dizeler* şiirinin son satırları* bu şiirin temasını destekler nitelikte. bana kalırsa kobayashi issa'nın güzel bir haikusunu anımsatır bir yanı da var şiirin:
" loneliness,
whichever way i turn
violets."
- kobayashi issa
ağıt
i.
her yaratık olsaydı benim olmuş olduğum gibi,
nedeni olurdu çok önemli günahın
edinmişim kendime kederin içsel ağırlığını
tanrının bile neredeyse katlanamayacağı
ii.
herşey diler ölümünü: tümüyle inanıyorum buna;
fazla yalnızdın bir başka kader için.
edinmişim kendime kederin içsel ağırlığını
yürekten bağlanmış isa’nın bile çok zor katlanacağı.
iii.
böylece ben; ve bütün bu nedenler uçup dağılırsa,
biliyorum kendimi, mevsimlerimi, ve bildiğimi.
ufalanmış bir deri var kendime göstereceğim;
tanrı inanabilir: korkmaya buradayım.
iv.
atlattığın herşeye inanacağım: sıcaklık,
yaralar, fırtınalar, tufanlar, insanın kaderinin devinimi;
edinmişim kendimi ve katlanıyorum kederinin ağırlığına
tanrının, tanrının bile duymak için yürek kabarttığı.”
" loneliness,
whichever way i turn
violets."
- kobayashi issa
ağıt
i.
her yaratık olsaydı benim olmuş olduğum gibi,
nedeni olurdu çok önemli günahın
edinmişim kendime kederin içsel ağırlığını
tanrının bile neredeyse katlanamayacağı
ii.
herşey diler ölümünü: tümüyle inanıyorum buna;
fazla yalnızdın bir başka kader için.
edinmişim kendime kederin içsel ağırlığını
yürekten bağlanmış isa’nın bile çok zor katlanacağı.
iii.
böylece ben; ve bütün bu nedenler uçup dağılırsa,
biliyorum kendimi, mevsimlerimi, ve bildiğimi.
ufalanmış bir deri var kendime göstereceğim;
tanrı inanabilir: korkmaya buradayım.
iv.
atlattığın herşeye inanacağım: sıcaklık,
yaralar, fırtınalar, tufanlar, insanın kaderinin devinimi;
edinmişim kendimi ve katlanıyorum kederinin ağırlığına
tanrının, tanrının bile duymak için yürek kabarttığı.”
devamını gör...
şato
franz kafka'nın en sevdiğim kitabıdır. kitabı bitirdiğimde, bir yandan kitabın hiç bir şey anlatmadığını bir yandan da her şeyi anlattığını düşünmüştüm. bay k.'nın kadastrocu olarak gittiği yerde tutunmaya çalışmasını anlatır. sonunda tutunur da, ama istediği bir şekilde mi tutunur, yoksa istemediği bir şekilde mi bilemeyiz. artık ne olursa olsun o yerde tutunmak ister ve kendinden ödün verir. tırmanmak için çıkılan yolda ne kadar mücadele ederse etsin yavaş yavaş aşağıya doğru kayar karakterimiz. kitabın sonunda bir yerlerde tutunur. hayat dediğimiz şey de böyle sanki.
devamını gör...





