hangi yazar gözünde nasıl canlanıyor sorusu
selamın aleyküm.
kırmızı triko ceketli arnella, mavi giyimli ben, sağdaki yarasa seneca, soldaki de ekibe yeni katılan sevişilinebilizite.
kekoyuz çok şükür be. biz de ortam böyle yapacak bir şey yok. *

şekil çıkmışız ama xd…
kırmızı triko ceketli arnella, mavi giyimli ben, sağdaki yarasa seneca, soldaki de ekibe yeni katılan sevişilinebilizite.
kekoyuz çok şükür be. biz de ortam böyle yapacak bir şey yok. *

şekil çıkmışız ama xd…
devamını gör...
ruh sağlığının en az fiziksel sağlık kadar önemli olması
mental sağlıktır o. ruh olsa duramazsın.
devamını gör...
domestic hıyar
#849144 gibi muazzam özgün tanımlar yazan, şu lanet günlerde git köşede ağla seninle uğraşamam diyen yazar kişisi. ben de sana çok meraklıydım be!
devamını gör...
birini azarladıktan sonra çekilen yoğun vicdan azabı
bir an için öfkeye hakim olunamyıp insanlara kem sözler söylendikten, esilip gürlendikten sonra empati yapıp son derece pişman olmak ve acı çelmek. pis bir his.
devamını gör...
az kişinin bildiği yöresel kelimeler
serik tarafında; nere gideboturun diye bir soru kalıbı var. evet var.
bu soru ingilizcenin past perfect continuous tense ile present contınuous tense karışımı bir anlam taşır.
burada gitme eylemi *geçmişte başlamış, konuşma anında devem ediyor ve konuşma sonrası da devam edecek ve ne zaman biteceği de bilinmeyen bir eylemdir.
yani özetle bir yere gideni gören konuşmacı, gitme eylemini engellemeksizin gideceği yeri öğrenmek üzere bu soruyu sorar.
böyle de nezaketli bir meraktır bu soruyu sorduran. gidiyorsan git ama benim merakımı da gider anlamında sorulur…
ne’dibdurun var bide.
yapan kişi tarafından tekrar edilen eylemin can sıkacak bir hal alması halinde konuşmacının eylemi yapana çemkirme nidası.
arkası gelebilir.
bu soru ingilizcenin past perfect continuous tense ile present contınuous tense karışımı bir anlam taşır.
burada gitme eylemi *geçmişte başlamış, konuşma anında devem ediyor ve konuşma sonrası da devam edecek ve ne zaman biteceği de bilinmeyen bir eylemdir.
yani özetle bir yere gideni gören konuşmacı, gitme eylemini engellemeksizin gideceği yeri öğrenmek üzere bu soruyu sorar.
böyle de nezaketli bir meraktır bu soruyu sorduran. gidiyorsan git ama benim merakımı da gider anlamında sorulur…
ne’dibdurun var bide.
yapan kişi tarafından tekrar edilen eylemin can sıkacak bir hal alması halinde konuşmacının eylemi yapana çemkirme nidası.
arkası gelebilir.
devamını gör...
1 mart 2021 liselilerin isyan etmesi
haklı tepkileridir. plansız hareket edilmekte, ziya okulları kapattığında yayınladığı bildirilerde uzaktan eğitim süresince sınav yapılmayacağı yazıyordu. şimdi ise uzaktan eğitim süresindeki konular için sınav yapılacak. bu durumun herkes için olacağını hatırlatmak isterim. köyünde yaşayıp bölge okuluna taşımalı olarak götürülen çocuğu da kapsıyor. akp köy okullarını kapattığı için bursa'da bile taşra yerlerde çocuklar köyünde değil bölge okulunda yatılı ya da taşımalı okuyorlar, bu süreçte de online eğitimlere ne kadar katılabildiler? muallak.
devamını gör...
toplu taşıma araçlarında kitap okumak
asla yapamadığım ama çok özendiğim eylem. sürekli sallantı halinde bir şeye odaklanmam imkansız.
devamını gör...
single strand conformation polymophism
kısaca sscp olarak isimlendirilen moleküler biyolojik analiz tekniği. "tek zincir konformasyon polimorfizmi" olarak çevirirsek tam türkçe olmaz ama bir fikir verir sanırım. kısaca dna örneklerinde polimorfizm olup olmadığını test etmeye yarar.
polimorfizm kabaca bir dna zincirinde belirli bir proteini kodlayacak gen bölgesinin farklı bireylerde küçük farklılıklar göstermesidir. bu bölgelerden kodlanan proteinler işlevseldir ancak performanslarında ufak bir artış yada azalma olabilir. bu da kimi hastalıklara karşı bireyler arasın yatkınlık yada direnç gibi bir etki olarak gözlemlenebilir. bu sebeple kalıtsal ve genetik hastalıklarda bireylerin hangi polimorfik gene sahip olduklarının bilinmesi önem taşır.
sscp'ye dönecek olursak, klasik elektroforez uygulamasından önemli farkı dna zincirlerinin ısıl yöntemlerle denatüre edilmesidir. bilindiği üzere dna çift zincirli bir moleküldür ve elektroforez işlemi dna molekülünün baz çifti sayısına göre ayrılmasını sağlar. örneğin standart elektroforez uygulamasında aynı gen bölgesine ait iki örnek karşılaştırmak istiyoruz. bu örneklerden birisi polimorfik olsun. örneklerin elektroforezde yürütülmesinin ardından elde edeceğimiz sonuç her ikisi içinde aynıdır. çünkü polimorfik genlerde her ne kadar baz dizisinde farklılık olsa da gene ait baz çifti sayısı değişmemiştir.
örnek denatüre edildiğinde ise her bir dna zinciri kendisine ait belirli bir konformasyona sahip olur. yani katlanma özellikleri farklıdır çünkü zincirler arasında baz farklılığı vardır. elektroforez yönteminde işte bu katlanma farklılığına bağlı olarak her bir zincirin yürüme hızı değişiklik gösterir ve farklı merdiven desenleri oluşturur. böylece elimizdeki genin polimorfik olup olmadığını anlarız. bundan sonraki aşama ise dizilemedir. tabi paranız bolsa direkt tüm örnekleri diziletirsiniz yoksa eski yaygınlığı kalmadı bu metodun#591
polimorfizm kabaca bir dna zincirinde belirli bir proteini kodlayacak gen bölgesinin farklı bireylerde küçük farklılıklar göstermesidir. bu bölgelerden kodlanan proteinler işlevseldir ancak performanslarında ufak bir artış yada azalma olabilir. bu da kimi hastalıklara karşı bireyler arasın yatkınlık yada direnç gibi bir etki olarak gözlemlenebilir. bu sebeple kalıtsal ve genetik hastalıklarda bireylerin hangi polimorfik gene sahip olduklarının bilinmesi önem taşır.
sscp'ye dönecek olursak, klasik elektroforez uygulamasından önemli farkı dna zincirlerinin ısıl yöntemlerle denatüre edilmesidir. bilindiği üzere dna çift zincirli bir moleküldür ve elektroforez işlemi dna molekülünün baz çifti sayısına göre ayrılmasını sağlar. örneğin standart elektroforez uygulamasında aynı gen bölgesine ait iki örnek karşılaştırmak istiyoruz. bu örneklerden birisi polimorfik olsun. örneklerin elektroforezde yürütülmesinin ardından elde edeceğimiz sonuç her ikisi içinde aynıdır. çünkü polimorfik genlerde her ne kadar baz dizisinde farklılık olsa da gene ait baz çifti sayısı değişmemiştir.
örnek denatüre edildiğinde ise her bir dna zinciri kendisine ait belirli bir konformasyona sahip olur. yani katlanma özellikleri farklıdır çünkü zincirler arasında baz farklılığı vardır. elektroforez yönteminde işte bu katlanma farklılığına bağlı olarak her bir zincirin yürüme hızı değişiklik gösterir ve farklı merdiven desenleri oluşturur. böylece elimizdeki genin polimorfik olup olmadığını anlarız. bundan sonraki aşama ise dizilemedir. tabi paranız bolsa direkt tüm örnekleri diziletirsiniz yoksa eski yaygınlığı kalmadı bu metodun#591
devamını gör...
yazarların sözlükteki çaylaklık anıları
çaylak uygulaması ben sözlüğe geldikten bir gün sonra başladı. ilk günümde gaza gelip fazla tanım girdiğim için çaylak olmadan devam ettim. bu da böyle şanslı bir anımdır.
devamını gör...
kitap sayfaları arasına not koyarak kadına hediye eden erkek
kütüphaneden çıkmayan erkektir. genelde boğazlı kazak üzerine süveter ya da babaannesinin ördüğü hırkayı giyer. giydiği gömleğin yakasını son düğmeye kadar ilikler ve türkçeyi yalın konuşmaya gayret eder. rehberinde 20'den fazla numara yoktur. olanlar da şiir kulüplerinden arkadaşlarıdır. saçlarını limonla ıslatarak sol tarafa doğru tarar. sol üst cebinde kalın çerçeveli gözlüklerini silmek için kahverengi bir bez taşır. mülayimdir. hayır demeyi bilmez herkese evet ya da pekiyi der. hoşlandığı kızın abisinden dayak yerken suratını greyfurt yiyormuş gibi ekşitir. utangaçlıktan dolayı başlıktaki eyleme kalkışır.
devamını gör...
lise öğretmenine aşık olmak
orta okulda fen bilgisi öğretmenime, lisede matematik öğretmenime aşık olmuştum. dersler tavan yapmıştı. aşkın çooksel bişey olduğunu o zaman anladım. (bkz: sısısısı)
devamını gör...
niebla
miguel de unamuno tarafından 1914 yılında yazılmış roman. dilimize sis olarak çevrilmiştir. hikaye, ana karakter augusto'nun aşk hayatı üzerine şekillenmiş olsa bile en çarpıcı kısımları kitabın son sayfalarında geçen karakter-yazar-tanrı sorgulamasıdır.
--! spoiler !--
agusto, eugenia tarafından terk edilişi ve iç hesaplaşmaları onu intiharın eşiğine sürükledikten sonra hikayede bir karakter olan ve aynı zamanda kitabın yazarı da olan unamuno ile konuşmaya karar verir fakat kendisinin aslında unamuno tarafından yazılmış bir kitap karakteri olduğunu öğrenir. tam da bu noktadan sonra agusto'nun durumu kabullenmeyişi, kurgulanmış tanrı fikri ve ölüm üzerine kayda değer diyaloglar ortaya çıkıyor. kitabın sonu ise tamamen okuyucuya bırakılmış çünkü unamuno ısrarla agusto'nun bir kitap karakteri olduğunu ve kendini öldüremeyeceğini söylüyor fakat agusto bu düşünceyi reddederek kitabın son sayfalarında intihar ediyor. agusto'nun sahiden kendini öldürmeyi başarabildiğini mi yoksa yazarın mı onu öldürmüş olduğunu ise asla öğrenemiyoruz. bir nevi son okuyucuya bırakılmış diyebiliriz.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
agusto, eugenia tarafından terk edilişi ve iç hesaplaşmaları onu intiharın eşiğine sürükledikten sonra hikayede bir karakter olan ve aynı zamanda kitabın yazarı da olan unamuno ile konuşmaya karar verir fakat kendisinin aslında unamuno tarafından yazılmış bir kitap karakteri olduğunu öğrenir. tam da bu noktadan sonra agusto'nun durumu kabullenmeyişi, kurgulanmış tanrı fikri ve ölüm üzerine kayda değer diyaloglar ortaya çıkıyor. kitabın sonu ise tamamen okuyucuya bırakılmış çünkü unamuno ısrarla agusto'nun bir kitap karakteri olduğunu ve kendini öldüremeyeceğini söylüyor fakat agusto bu düşünceyi reddederek kitabın son sayfalarında intihar ediyor. agusto'nun sahiden kendini öldürmeyi başarabildiğini mi yoksa yazarın mı onu öldürmüş olduğunu ise asla öğrenemiyoruz. bir nevi son okuyucuya bırakılmış diyebiliriz.
--! spoiler !--
devamını gör...
jack london’ın beyaz diş hariç dişe dokunur romanı olmaması
vahşetin çağrısı adlı muhteşem eseri okumamış yazar beyanı diyecektim, denmiş.
devamını gör...
harold and maude
1971 yapımı, asıl senaryosunu colin higgins’in yazdığı bu filmin yönetmenlik koltuğunda hal ashby oturmaktadır.
filmin türüne kara komedi demek pekâlâ uygundur diye düşünmekteyim.
filmin ana konusu, 20’li yaşlarının başında depresif ruh halinde, oldukça ölüme yatkın bir genç olan harold’un (but cort),
80’li yaşların başına gelmiş olan pozitif, neşeli, dopdolu bir yaşam sevincine sahip olan maude’un (ruth gordon) birbirleriyle bir cenaze töreninde karşılaşmalarını ve bu karşılaşma sonucunda ortaya çıkacak olan dostluklarını, arkadaşlıklarını ve aşklarını izlemiş oluyoruz.
harold, çok küçük yaşta babasını kaybetmiştir ve bu yüzden ilgisiz ve sevgisiz büyüyen bir çocuk olarak büyümüştür. bu yüzden bu depresif karakterimiz, annesinin karşısında sayısızca sahte intihar denemelerinde bulunmuş ve annesinden ilgi görmek istemiştir. fakat annesi olan mrs.chasen (vivian pickles), fazlasıyla soğukkanlı bir kadındır ve oğlunun bu davranışlarına alışıktır bundan dolayı oğluna hiçbir şekilde ilgi göstermez.
az önce dediğim gibi, maude seksenli yaşlarının başlarında olmasına rağmen çok neşeli, yaşamayı olabildiğince seven bir kadın. aslında ‘harold’ karakterinin tam tersi. belki de bu iki karakterin zıtlıkları birbirlerini birleştiren, tamamlayan özellik oldu.
avusturya asıllı bir amerikalı olduğunu öğrendiğimiz maude’un filmin ilerleyen sahnelerinde kolunda görmüş olacağımız dövmesi sayesinde, zamanında toplama kamplarında bulunmuş olabileceği fikrini çıkartmak pek de zor değil.
ayrıca bu eksantrik filmin herkese hitap etmeyeceğini belirtmem gerekir. bu iki aşığın sevgisi çok alışılmışın dışında, çok çok farklı. ilk başta izlerken yadırgayabilirsiniz fakat sonradan alışacaksınızdır. ben bu filmi yüzümde büyük bir tebessümle izledim, insana sebepsiz yere yaşam sevinci aşılıyor sanki.
bu harikulade filmin güzide şarkılarını cat stevens bestelemiş. çok da güzel ve keyifli olmuş. ben şarkıların hepsini beğensem de, bana dokunan iki şarkısı var sizlerle de paylaşayım. miles from nowhere ve if you want to sing out
filmi izleyecek olanlara şimdiden keyifli izlemeler diliyorum. cat stevens’ın bu harika şarkıları size yolda eşlik eden çok iyi bir arkadaş olacak. sevgiler.
filmin türüne kara komedi demek pekâlâ uygundur diye düşünmekteyim.
filmin ana konusu, 20’li yaşlarının başında depresif ruh halinde, oldukça ölüme yatkın bir genç olan harold’un (but cort),
80’li yaşların başına gelmiş olan pozitif, neşeli, dopdolu bir yaşam sevincine sahip olan maude’un (ruth gordon) birbirleriyle bir cenaze töreninde karşılaşmalarını ve bu karşılaşma sonucunda ortaya çıkacak olan dostluklarını, arkadaşlıklarını ve aşklarını izlemiş oluyoruz.
harold, çok küçük yaşta babasını kaybetmiştir ve bu yüzden ilgisiz ve sevgisiz büyüyen bir çocuk olarak büyümüştür. bu yüzden bu depresif karakterimiz, annesinin karşısında sayısızca sahte intihar denemelerinde bulunmuş ve annesinden ilgi görmek istemiştir. fakat annesi olan mrs.chasen (vivian pickles), fazlasıyla soğukkanlı bir kadındır ve oğlunun bu davranışlarına alışıktır bundan dolayı oğluna hiçbir şekilde ilgi göstermez.
az önce dediğim gibi, maude seksenli yaşlarının başlarında olmasına rağmen çok neşeli, yaşamayı olabildiğince seven bir kadın. aslında ‘harold’ karakterinin tam tersi. belki de bu iki karakterin zıtlıkları birbirlerini birleştiren, tamamlayan özellik oldu.
avusturya asıllı bir amerikalı olduğunu öğrendiğimiz maude’un filmin ilerleyen sahnelerinde kolunda görmüş olacağımız dövmesi sayesinde, zamanında toplama kamplarında bulunmuş olabileceği fikrini çıkartmak pek de zor değil.
ayrıca bu eksantrik filmin herkese hitap etmeyeceğini belirtmem gerekir. bu iki aşığın sevgisi çok alışılmışın dışında, çok çok farklı. ilk başta izlerken yadırgayabilirsiniz fakat sonradan alışacaksınızdır. ben bu filmi yüzümde büyük bir tebessümle izledim, insana sebepsiz yere yaşam sevinci aşılıyor sanki.
bu harikulade filmin güzide şarkılarını cat stevens bestelemiş. çok da güzel ve keyifli olmuş. ben şarkıların hepsini beğensem de, bana dokunan iki şarkısı var sizlerle de paylaşayım. miles from nowhere ve if you want to sing out
filmi izleyecek olanlara şimdiden keyifli izlemeler diliyorum. cat stevens’ın bu harika şarkıları size yolda eşlik eden çok iyi bir arkadaş olacak. sevgiler.
devamını gör...
ezgi mola hakkında hapis istenmesi
türkiye’de sıradan bir haberdir. ezgi mola için batman’da bir genç kıza tecavüz edip ölümüne sebep olan uzman çavuş musa orhan hakkında kullandığı ifade sebebiyle hapis istendi. bu arada musa orhan dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşıyor. kim bilir belki devlet kendisine madalya bile vermiştir. türk “yargısı” işinin başında maşallah. haber için buradan.
devamını gör...
günaydın sözlük başlığına yazan erkek
dün sapık diyorlardı,
bugün meriç.
yarın ola hayrola.
bugün meriç.
yarın ola hayrola.
devamını gör...



