yükseleni oğlak burcu olan birisi olarak söylüyorum, bende burçlara sonradan inanan biriyim, inanmayanlara hep söylediğim bir şey var, bilmediğiniz bir şeye nasıl saçmalık diyebiliyorsunuz, neye inanmıyorsunuz bir bakın, kimse bilmiyorum da demiyor yalnız, saçma diye fikir beyan ediyor, peki söyle bakalım saçma olan ne desen, doğum tarihinden başka hedesi yok söyleyebileceği.. neyse bu başka bir konu

oğlaklara gelecek olursak, ben yükselen burcumla birlikte ufak bir araştırma yapmıştım, yani sadece aslan burcu değil de, yükseleni oğlak olan aslan burcu için araştırma yaptım, (doğum saatim hastanede doğmadığım halde, hastanede olabilecek kayıttan daha güvenilir, her soruya önce saate bakarak cevap veren bir kişi beni doğurtmuş, hemen not almış)

hem psikolog hem astrolog olan bir kadın var, inanmıycaksınız ama ismini hatırlıyorum, zeynep, onun veb sitesinde bir bilgi buldum, doğum haritasında bilmemne evi yada birşey daha vardı onu unuttum ama, bir satürn gerçeği var,
(birçok konuyu merak edip didik didik okurum, bazen uzmanından bile daha çok şey öğrenirim çok kısa zamanda ama, bu gezegenleri, açılarını, derecelerini, o mitolojik anlamlarını, doğum haritası olaylarını hiç sevemedim, o yüzden bunları bilenler gerçekten büyük insanlar benim gözümde)

oğlak ve yükseleni oğlak olanlara gerçekten son 20 yıldır filan, haklı olsalarda haksız muamelesi yapılmış, çalışıp kazandıklarını bile alamamışlar, seslerini duyuramamışlar filan, bizzat bende, işe girdiğime sevindiğim gün, işime son verildi, gözünün üstünde kaşın var denildi, "evet biliyorum haklısın ama bende kötüyüm naparsın" lafını bile duydum, öyle söyliyim, ve bu 2020 senesinde, birçok şeyi anlamamla birlikte, bazı olaylara karşı tavrım tutumum değişti, ve bununla birlikte, hep yaşadığım ve üzüldüğüm durumları artık yaşamıyorum, bu ara bakmıyorum pek ama dinçer güner i takip ediyorum, yasemin kutsi de iyidir, 2020 den sonra, oğlakların planladığı herşey yolunda gidecek ve genelde disiplinli ve planlı oğlaklar için emeklerinin karşılığını alacaklar deniyor...

edit : burçlara inanmayan arkadaşlar, 2019 kasım-aralık ayındaki 2020 videolarından 1-2 tane izlesinler, hepsimi tesadüf, salgın hastalık, toplu ölümler, 3. dünya savaşı gibi bir şey görünüyor demişler, daha ne desinler senin inanman için acaba, hele dinçer güner in eğlence mekanları kapanıcak kehanetine demi kulaklarını kapadılar çok merak ediyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

karmanın benim nazarımda tek amacı takipçilerimi görebilmek, hepsine tek tek teşekkür etmek istiyorum. az kaldı zaten. ama bu şekilde karma toplanabileceğine de inanmıyorum.

sonuca ulaşamayacak olan başlıktır.
devamını gör...

benim aklıma maalesef "terlikli keko" olarak anılan izmirli garibim ali uçar abimizin haberini getiren başlıktır. insanlık dersi nedir buyrun öğrenin...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

detaylı anlatım için tıklayın.

sosyal medyadan aldigi etkileşimleri teşhircilikle artirmak isteyen bir "mal"ın, metroda kitap okuyan, kimseye zararı olmayan ali uçar'ı gizlice fotoğraflayıp facebook'a aşağılayıcı bir notla yuklemesi olayı... unutamıyorum ulan. ali uçar abimizin facebook'tan verdiği cevabı unutamıyorum işte:


''arkadaşlar fotoğraftaki kişi benim ve hiç utanmıyorum karşımda oturan kızın namusuna bakmadığım için... evet ben cebi çok zengin bir insan değilim hatta ilkokul 6. sınıf terkim, annem babam ayrı toplumun huzurunu kaçıran soytarı olamadım utanıyorum... çalmıyorum çalışarak para kazanıyor param yettiğince kitap almaya kütüphaneye gitmeye çalışıyorum çok utanç duyuyorum böyle bir insan olduğum için... elbisem kirli terliğim bindiğim metroya uygun değil işte zihnimi kirletemiyorum utanıyorum... ama her ne olursa olsun bana kitaplar böyle olmayı öğretti insan olmayı hayvanlaşıp çevremi kirletmiyorum üzgünüm utanıyorum..."
ali uçar


edit: imla
devamını gör...

büyük oyuna ev sahipliği yapan radyo programı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

saçlarımı en son birinci sınıftayken uzun haliyle gördüm.
söyleyeceklerim bu kadar.
devamını gör...

kamp ateşi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gençlerin en çok tercih ettiği sitelerden biridir. ayrıca melek gibi yönetime sahiptir. bir çocuk porno izlerken yakalanmamak için bilgisayarını kırdığı için bilgisayar hediye etmiştir. öyle bir rivayet duymuştum. ayrıca karantina döneminde premium modunu herkese açarak büyük saygı kazanmıştır.
devamını gör...

"ya hep ya hiç" durumudur benim için.

yani eğer bir insan çocuk sahibi olmayı düşünüyorsa geri kalan hayatını, motivasyonunu o çocuğa adaması gerektiğinin bilincine varmalıdır.

"çocuğumuz var diye kendimize zaman ayırmayacak mıyız?" diye düşünenler olabilir. maalesef ayırmayacaksınız. daha doğrusu ayırdığınız zamanlarda bile -sorumluluklarınızın bilincindeyseniz- çocuktan bağımsız kararlar alınamayacağını düşünüyorum.

çok düşünülmeli ve sağlıklı bir karar verilmeli. belki her şeyden önce kendinizi düşünüp, kişiliğinizi ve hayata dair beklentilerinizi tartmanız gerekir.
devamını gör...

t: dayanaksız açılmış bir başlıktır.

türkiye'de dini inanç konusunda sıklıkla araştırma yapılmamaktadır. ancak bu konuda diyanet işleri başkanlığınca 15 mayıs-20 eylül 2013 tarihleri arasında günün tüik verileri ve desteği ile yapılmış çok kapsamlı ve dikkate şayan bir araştırma vardır. link araştırma raporunun xxix. sayfasında "türkiye'de yaşayan nüfusun % 99,2'sinin islam dinine mensup olduğunu" belirttiği ve ülke genelinde vakit namazlarını "her zaman kılanların oranı % 42,5" olarak açıklanmıştır. kur'an-ı kerim'de 109 ayette "namaz kılma" eylemi farz olarak emredilmişken, kendini islam dinine mensup gören ancak %56,7'lik bir kısmın her zaman namaz kılmaması, bir başka deyişle inandığını söylediği dinin çok temel bir ibadetini yerine getirmiyor oluşu aslında manidardır. kuran-ı kerim'de yer alan ilahi emirler bir bütündür ve bu dinin mensuplarının "bu emirlerden istediğimi ve onu da ancak istediğim zaman yaparım" demek gibi bir lüksü yoktur. bu iş aynı zamanda "domuz eti yemem ama kul hakkı yerim"; "cumaları kaçırmam ama vergi kaçırırım" gibi bir müstehzi bir paradoksu akıllara getirmektedir.

mehmet akif ersoy üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada ise link deneklerin %95'i evlerinde kur'an olduğunu, %45'i kur'an'ın mealinin de olduğunu ancak sadece %4,9'u kur'an'ı anlayarak okuduğunu ifade etmiştir. bir başka deyişle araştırmaya katılanların %95'inin kur'an'ı anlayarak okumadığı öne sürülebilecektir. insanların mensubu olduğu dinin tüm esaslarının yazılı olduğu kitabı hayatlarında bir kere bile anlayarak okumamış olmaları 'özellikle açılan başlık dikkate alındığında' izahtan varestedir.

öte yandan günümüze daha yakın bir zamanda araştırma ve anket şirketi konda'nın yaptığı araştırmadan elde edilen son 10 yıllık (2008-2018) toplumsal değişim raporu link diyanet işleri başkanlığı'nın verilerinin tersine, türkiye'de atesitlerin sayısında artış yaşandığını dindarların sayısında ise azalma olduğunu ortaya koymuştur. yapılan araştırmadan elde edilen sonuçlara göre "kendini 'dindar' olarak tanımlayanların oranı da yüzde 55'ten yüzde 51'e, 'sofu' olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 13’ten yüzde 10’a gerilerken, 'inançlı' olduğunu söyleyenlerin oranıysa yüzde 31’den yüzde 34’e yükselmiştir. raporda yer alan 'ibadet' ve 'örtünme' bölümlerinde ise başörtüsü oranı yüzde 52’den 53’e çıkarken, 'türban' oranı yüzde 13’ten yüzde 9’a düşmüştür. oruç tutanların oranı da yüzde 77’den yüzde 65’e gerilemiştir.

ezcümle elimizde dünya'da yapılmış genelde dini inanç, özelde islam dini araştırması verisi olmadığı için bu hususta konuşmak mümkün değildir. ancak türkiye açısından seyrek de olsa yapılan araştırmalar bu konuda bir yükseliş değil, gerileme olduğunun karinesidir.
devamını gör...

depresyonda olduğumu reddederken diş hekimimin dişlerimdeki zedelenmelerin psikolojik olduğunu söylediği zaman bedenimin benimle konuştuğunu anlamıştım. bedeninizi dinleyin arkadaşlar, sizinle konuşuyor bir sıkıntı olduğunda.
devamını gör...

bir yaz akşamı olacak ve yanınızda sevdiğiniz arkadaşlarınız ,bir de koyu bir muhabbet olursa bu iş tamamdır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
son edittir: özel mesajın ifşası üzerine kaldırılmış bir tanıma cevap olarak. sırf gözüm açık gitmeyeyim diye ha. bu mesajı paylaştınız ya şimdi siz, biz de sizin masumiyetinize inanacağız ama bir pürüz var. bu mesajın ne üzerine atıldığını anlatmamışsınız. olmuyor öyle tek taraflı. hani o gece, bir nickaltı girmiştiniz bu yazara. aynı çirkin üslupsuzlukla. size sadece mecazî bir teşekkürle cevap verebileceği, daha fazlasını hak ediyor olsanız da kendini bozmayacağı bir cevap vermiş yazar. ince, ama... attığınız irili ufaklı bir taşın kimde hangi yaraya denk geleceğini bilemezsiniz. ki ben biliyorum olayın iç yüzü falan...

okumak ve yazmanın en temel eylem olduğu bir sözlük ortamında "okumaya durumu olmayanlar" için peşin edit: ben gidiyorum.

siz "hah biri daha başladı ağlamaya, bıdı bıdı bıdı tantana. hep şov be bunlar" yazarken ben çok uzaklarda olacağım. yoksa siz bunu okurken ben çok uzaklarda olacağım mıydı o? yok yok böylesi daha uygun. çünkü bu kirli dimağların seslerinden çok sıkıldığım için gidiyorum zaten; duymamak için.

burada galiba sadece yazarların mesleği başlığına yazmadım öğretmen olduğumu. ama bilen bilir artık. sıkıntılı çocuklar geçti önümden, yanımdan; kayıp gittiler hatta ellerimden. velileri vardı, daha sıkıntılıydı onlar hatta. sözlü olanı geçtim, fiziki şiddete bile maruz kaldım bu kelimenin tam anlamıyla kötü insanların elinden. kaldık, öğretmenlerce. veli tarafından bıçaklanan arkadaşımdan bahsetmeyeceğim bile. çünkü hevesim kalmadı. yazsam ne olacak ki diyorum, meydanda dolaşanlar o çocukların büyümüş hali ve velileri değil mi? kime ne anlatacağım ben? çünkü son zamanlarda sözlüğün kaos seviciliği, birine sataşmaktan zevk alan yazarların özgürlük diye pohpohlanması bana o velileri hatırlatıyor.

bir zorbalık meselesi vardı, hatırlarsınız. birkaç yazar sadece yapabildiği için ve canı istediği için gerçekte hiç tanımadığı insanlara hem tanımlarla hem özel mesajlarla saldırıp onlarla açıkça alay ediyor, haysiyet kırıcı şeyler söyleyebiliyor. o birkaçı var ki rastgele bir çocuğu aralarına almış birbirlerine iterek dövüyor ve eğleniyor. o çocukların adı değişiyor ama bu korkunç eğlencenin failleri ve onları destekleyerek seyredenler değişmiyor. ama benim için bunun şahitliği, gücümün yettiğinden daha fazla sabır isteyen bir şey. zaten dert dediğin fazla fazla yok mu? derdim bana yetmez mi? bir de burada ne işim var benim, olanları görüp kanım çekilecekse?

yine de bu meseleyi her mahallede olan birkaç kopuğun işidir, mahalleli de barındırmaz zaten diye düşündüm başta. ama baktım ki mahallelinin neredeyse yarısı bunlardan yanaymış meğer. çünkü mahalleli eleştiri ve alayın ayrımını yapamıyormuş.

aslında birisi "ne saygısı lisede miyiz? internet burası ya takmayın bu kadar" dedikten sonra netleşti kararım. gördüm ki saygıyı lise sırasının altında unutulan çanta gibi, hatta zararlı bir alışkanlıkmış gibi algılayanlar varmış. benim burada ne işim var?

bu kadar takmayın internet sitesi altı üstü diyenleri de çok gördüm. ister internet alemi ister gerçek hayat olsun ben daima ortada dayak yiyen çocuktan yanayım arkadaş! takmayın bu kadar dediğiniz insanların, yüz buldukça gerçek hayatta kime neler yapabilecek potansiyelde olduğunu hiç mi düşünmüyorsunuz?

"ya bakmayın öyle insanlar değiller aslında iyi çocuklar. ne varsa dillerinde"
burada millete sırf zevk için nefret kusan birinin dışarıda insanlara gül dağıttını mı düşünüyorsunuz gerçekten? bir sebeple sempatik bulduysanız, "aslında iyi çocuk" diye görmekte ısrar ediyorsunuzdur sadece. ya da bana da bulaşmasın diye kendinizi korumaya çalışıyorsunuz. çok sürmez.

sözlük içinde sadece cinsel içerikli tanımlarla ve şakalarla var olan insanlara da sempati duyan vardır. var edebilirsiniz onları. hah, bak tam yeri geldi. "onlar diye ötekileştiriyorsun, senin istediğin türden insanlar mı olacak burada sadece? asıl zorbalık bu. gruplaştırıyorsunuz milleti" diyebilirsiniz. fakat bana ne? isteyen yapsın memeli şakasını, okumam geçerim. isteyen okur, eğlenir. ayrıca kadın ve erkek için cinsiyet belirleyicisi olan her organ ve konular için bilgilendirme amaçlı tanım yapılabilir, konuşulabilir. misal memenin, vajinanın, penisin yapısı, olası hastalıkları vs gibi konularda konuşmakta bir beis olabilir mi? aksine bizimki gibi kapalı toplumlarda ertafından öğrenemez insanlar bu tür şeyleri. bir merakı ve hatta derdi varsa tanımı okur, merakını giderir ya da belki bir derdi için yönlendirilmiş olur. sözlük bilinmeyeni bildirmek için amatör çabalar bütünüdür sonuçta. bunlar da tanımlanır, okunur. ama buradaki amaç o mu? burada olan, "küfürsüz" sözlüğün açığını bulanların belaltı saltanatı.

belki tesadüfen, belki planlı şekilde bir araya geldiği kadınların fotoğraflarını çekip anın fotoğrafı başlığında paylaşan birinden bahsediyorum. ara sıra kulağı çekilse de sırtını sıvazlayanı çok olan bir kullanıcı. yok be, öyle fotoğraflar değil. ama herkesin anonim olduğu yerde kendini gizlemek isteyip istemeyeceğini bilmediğimiz bir kadının alelade bir fotoğrafı bile olsa bu yanlıştır. ifşadır. ve sınır tanımazlıktır. bunu yapan kişilerin sizinle ilgili de herhangi bir girişiminin olmayacağını garanti edemezsiniz. çünkü "onlar" "burası sanal alem. burada her şey mübah" diye düşünüyorlar.

hadi onu da geçtim. daha da mühimi var.ne demek efendim sözlükteki bütün kadın yazarların nickaltına, mesaj kutularına musallat olmak? evli barklı, çoluk çocuk sahibi bir kadına, hele ki senin kulvarında olmayan, senin esprilerine içinden bile gülmeyecek birine gecenin saat 1'inde mucuk mucuk diye mesaj atamazsın! bu eğlence değildir! bu özgürlük değildir! ciddiye alınmayacak bir şey de değildir! bu kişiye popülaritesi yüzünden göz yumulması kalmak için iğrendirici, gitmek için itici bir güçtür. çok da tın değil mi?

ponçiksavarlar zaferlerini gururla sunar! ama ben hiç de ponçik biri değilimdir. hatta gerçek hayatta ilk görüşte sevilmeyen soğuk, gudubet biriyimdir. zaten buradaki derdim de ponçik olmak değil, ortada dayak yiyen çocuklara bu eziyeti yapmaktan ve dahi bunu izlemekten zevk alan kalabalığın arasından ayrılmak. denedim çünkü durdurmayı. bir şey yapmıyor kimse. insan olana da bu dert yeter zaten.

"ne bu tantana be? madem rahatsızsın engelle başlıkları ve yazarları geç!" değil mi? şimdiye kadar hiç kimseyi engelleme ihtiyacı duymadım çünkü onlar da en az benim kadar var dedim. onlar da çeşittir, kendi hallerince yazarlar dedim. ama şimdi ben onları engellesem de o "kafa" yapısının farklı isimlerle var olduğunu bilmeye devam edeceğim. giden geri dönmedi mi? hem, tek bir hesaplarının olduğundan emin miyiz? zorbayı susturabilirsin. ama zorbalık prim yaptığı sürece, prim yaptığı yerlerde bir irin gibi var olmaya devam eder. er geç yine ağrıtır.

ez cümle, artık bana zul olmaya başlayan bu yerden gidiyorum. şöyle katkı sağladım, şu kadar yazı yazdım derdinde hiç değilim. kişisel bilgi içeren yazılarımın çoğunu imha ettim. geri kalan bilgi tanımlarına* dokunmadım. çünkü hâlâ bu mahallede iyi insanların olduğunu, bir iki şey okuyayım derdinde olan insanların olduğunu biliyorum.**savaşta ölen askerin yeri boş kalmaz. daha gelen yeni üyeler de olacaktır, belki onlar okur faydalanır.

şunu da söylemeden geçemem. ponçikler, minnoşlar diye hayali bir grubu karşısına alıp boşluğa yumruk sallayan, onlar gitmeden ben de gitmeyeceğim diyen ve kendi genişliklerince bir goygoy sözlüğü yontmayı hayal eden kullanıcılar mı ötekileştiriyor, sözlük sözlüğe daha çok benzesin diyenler mi?
cevabını bir gün anlayacaksınız.

eyyorlamam bu kadar.*
iyi bakın kendinize. şu alemde ne kadar iyi olunabilirse.


*
devamını gör...

(bkz: durumumuz yoktu okuyamadık)
devamını gör...

"128 milyar karma puanla alınsın" diyerek destek verdiğim kampanyadır. hedef 2023, vira bismillah.

edit: ulan hiç de söylemiyorsunuz milyon değil milyar diye. çok fazla olunca işte aklı almıyor insanın...
devamını gör...


bir şeyin nasıl çalıştığını veya üretildiğini anlamak üzere yapılan çizimdir. mühendisler arasındaki iletişimi en kolay ve en doğru şekilde sağlaması açısından büyük öneme sahip teknik bir alfabedir. temelde doğrular ve eğrilerin çeşitli şekillerde bir araya gelmesiyle oluşan teknik resim, yapılması istenen konstrüksiyon ve tasarımın kâğıt üzerinde tanımlanması sanatıdır.
devamını gör...

bu ülkedeki kanayan yarada, kanserli olan tek hücrede malum yönetimdir ve onlara oy veren mabadların da kıl olmaya dünden razı olan zihniyettir.

öyle bir gün öğretmenleri bir gün memurları göz önüne getirerek bu gerçeği kimse değiştiremez.

en güzel mevkilerde makamlarda malum beyefendinin hısım akrabaları var, bunları gözünüz görmüyor da memura öğretmene gelince mi aslan kesiliyorsunuz?
devamını gör...

ne ara evlendim diye düşündüren başlık:).
devamını gör...

hareketli güneş paneliydi mübarek. az enerji vermiyordu hani.

"sakın sakın sakın ha yaklaşmayın yanına... az mı çektirdi bana ?"
devamını gör...

''kimse bir başkasının karakterini şekillendiremez. kimse beni iyiliğe ya da kötülüğe teşvik edemez. ben kendimin efendisiyim ve ne olduğuma ancak kendim karar veririm.'' - epiktetos
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim