pepapp
regl ve hamilelik takibi uygulaması.
gün içinde insanın içini ısıtan tatlı bildirimler göndermesi ve her güne film, kitap ya da müzik önermesiyle telefonumdan asla silmeyeceğim uygulamalardan bir tanesi.
gün içinde insanın içini ısıtan tatlı bildirimler göndermesi ve her güne film, kitap ya da müzik önermesiyle telefonumdan asla silmeyeceğim uygulamalardan bir tanesi.
devamını gör...
düşünerek yorulmak
düşünerek daha derine batıp boğulmakla sonuçlanacak eylem.
devamını gör...
yüzüne kezzap dökülen kızın saldırganıyla evlenmesi
yaşamadığım hayatları yargılamayı sevmiyorum. keşke kadına yardım edebilecek birileri olsa. sağlam psikolojiyle verilemez bu karar zaten. kadın olarak doğarak bir sıfır yenik başlıyoruz hayata.
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
uçmaktan korksak yazmazdık buraya
ben yorulmam klavyem yorulmadıkça
yoldaşı bilirim mazlumun dostudur
çok koşma peşimden yorulursun
ben yorulmam klavyem yorulmadıkça
yoldaşı bilirim mazlumun dostudur
çok koşma peşimden yorulursun
devamını gör...
yazarların ilham kaynakları
hayatımın kendisi başlı başına bir ilham diyebilirim. ekstra bir kaynağa ihtiyaç duymuyorum, gözlerimi bir saniye kapatıyorum ve bingo!
devamını gör...
dyna blaster
eskiden atari salonlarında kollu makinelerde oynanan bir oyundur.

öğrencilik yıllarımda okula gelip bizim 9 kişilik ekibimizden kimseyi okulda bulamadığım zaman nerde olduklarından adım gibi emin olurdum. hemen bir dolmuşa atlayıp hugo land’e gider ve bizim ekibi dyna blaster başında ellerinde jetonla beklerken bulurdum.

çok önemli bir oyundu bizim için. kimin oyunu ilk olarak bitireceği daha da önemliydi. spoiler olmayacaksa söyleyeyim ben oyunu bitirmeyi başaran üçüncü kişi olabilmiştim.
oyunun temel mantık çok basit: belirli noktalara bomba koyarak düşmanları yok etmeye çalışırken bir yandan da hayatta kalmanız gerekiyor. bir labirentin içinde çıkılan yolculuk elbette ki geçilen her turla biraz daha zorlaşırken oyun hızı da turdan tura artmaktadır. koyulan bombaların gücünü, menzilini doğru ayarlamak ve kendi koyduğunuz bombalarla ölmemek turlar ilerledikçe daha zor ama daha heyecanlı bir hal alacaktır.

oyunun bendeki hatırası çok büyük ve unutulmaz. oyun daha sonra bomberman adıyla atari oyunu ve bilgisayar oyunu olarak da tasarlandı ve o zamandan bu zamana hala tutkuyla oynamaya devam eden insanlar var.

öğrencilik yıllarımda okula gelip bizim 9 kişilik ekibimizden kimseyi okulda bulamadığım zaman nerde olduklarından adım gibi emin olurdum. hemen bir dolmuşa atlayıp hugo land’e gider ve bizim ekibi dyna blaster başında ellerinde jetonla beklerken bulurdum.

çok önemli bir oyundu bizim için. kimin oyunu ilk olarak bitireceği daha da önemliydi. spoiler olmayacaksa söyleyeyim ben oyunu bitirmeyi başaran üçüncü kişi olabilmiştim.
oyunun temel mantık çok basit: belirli noktalara bomba koyarak düşmanları yok etmeye çalışırken bir yandan da hayatta kalmanız gerekiyor. bir labirentin içinde çıkılan yolculuk elbette ki geçilen her turla biraz daha zorlaşırken oyun hızı da turdan tura artmaktadır. koyulan bombaların gücünü, menzilini doğru ayarlamak ve kendi koyduğunuz bombalarla ölmemek turlar ilerledikçe daha zor ama daha heyecanlı bir hal alacaktır.

oyunun bendeki hatırası çok büyük ve unutulmaz. oyun daha sonra bomberman adıyla atari oyunu ve bilgisayar oyunu olarak da tasarlandı ve o zamandan bu zamana hala tutkuyla oynamaya devam eden insanlar var.
devamını gör...
california dreamin’
sia'nın daha güzel ve daha etkileyici söylediğini düşündüğüm şarkıdır.
devamını gör...
yaay
yerli sosyal medya olan bir uygulama . ismi garip olması saçmalık olduğu gibi kullanıcıları da saçmadır.
edit: twitter'ın çalınmış hali gibi
edit: twitter'ın çalınmış hali gibi
devamını gör...
bir araya gelince muazzam olan şeyler
mustafa kemal atatürk- türkiye cumhuriyeti
(küçük harfle başladıkları için çok üzgünüm.)
(küçük harfle başladıkları için çok üzgünüm.)
devamını gör...
motor kilitlenmesi
yıllar yıllar önceydi. 64 model bir tosbaa almıştım. yeni alt takım yapılmış, boyanmış vs şirin mi şirindi. bir ay kadar sonra arkadaşlarla doluştuk içine tam 7 kişi. izmir'den kuşadası kadınlar denizine plaja gidicez. müzik ve 7 kafadan ses yolda güle oynaya gidiyoruz. hatta tosbaa'ya 7 kişi binice arka 4 ön kişi olmasından dolayı önde ortada oturan arkadaş otomatik vites görevini istemeden de olsa üstlenmiş oldu. 1 tmm 2 tmm 3 tmm, çek 2 'ye tmm 3 ' e at tmm lay lay lom gidiyoruz. selçuğu geçtik araba silkelemeye başladı. 4' ten 3'e çek tmm silkelemeye devam ediyor 2'ye çek hala silkeleniyor gaz veriyorum araba gaz yemiyor bir kaç yüz mt böyle debelenirken müziği kapattım, gelen sesler hiç normal değil hoop sağa çektim. motor stop etti. marş bas ı- ıhh yok. indik arabadan bir iki arkadaş ön kaputu açıp motor ararken ben arka kaputu açtım görünür de bişey yok kayışlar sağlam kabloların soketleri yerinde sıkı duruyor. derken dedik haraket yaptı herhalde (hava soğutmalı) biraz böyle soğusun. 5-10 dakika geçti bir daha marşa bastık yok, bir daha bir daha yok yok.
selçuk merkeze yaklaşık 1 km mesafedeyiz sanayi de merkeze çok yakın dedik sanayiye gidip bir usta bulalım.
şortlar terliklerle 3 arkadaş gittik sanayiye ilk gördüğümüz tamirciye daldık dedim araba yolda kaldı.
usta; araba ne ?
ben; tosbaa
usta; biz tosbaa ' ya bakmıyoruz sanayinin sonunda vosvos'cu var. ona gidin.
gittik vosvos'cuya "kolay gelsin hayırlı işler " bizim tosbaa yolda kaldı çalışmıyor.
vosvoscu; kaç model ?
ben; 64
vosvoscu; nerde kaldınız?
ben; yaklaşık 1km pamucak yolunda
vosvoscu; tmm dedi bir takım çantası aldı birde akü, kablo vs. kapının önündeki anadol kamyonete koydu atlayın dedi. ben önde 2 arkadaş kasa da gittik tosbaa' nın yanına. diğer 4 arkadaş yayılmış yol kenarındaki ağacın altına bizi görünce kalktılar.
usta baktı motora sonra geçti direksiyona kontak aç kapa vs. dedi ki bunun yağ lambası yanmıyor.
???
marşa bastı tık yok.
muhtemelen yağlama pompası mili kesti motor yağsız kalınca yatak sardı dedi vosvoscu. ister burada yaptırın isterseniz izmir'e götürün.
kaça patlar bu bize dedim. önce söküp bakmak lazım kafadan fiyat olmaz dedi vosvoscu.
mahallede lise arkadaşımın kuzeni 1. sanayide çalışıyordu çalıştığı yerin yanında da bir vosvoscu vardı. vosvoscu' ya dedim biz izmir'e götürelim en iyisi, borcumuz ne ?
vosvoscu; at bişey dedi.
20 bin lira verdim gitti. (paradan altı sıfır atılmamıştı 20 bin lira o zaman çok delikanlı paraydı bir paket yerli sigara 900 lira 1000 lira civarıydı)
kaldık 7 arkadaş ve tosbaa başbaşa. napıcaz şimdi dedim. arkadaşlardan birinin abisi nakliyecilik yapıyordu. dedi abimi arayalım çekelim arabayı izmir'e sanayiye. süper.
bu sefer onlar 2 kişi düştüler yola merkezde telefon klübesinden telefon etmek için.
biz 5 kişi attık kendimizi ağacın altındaki gölgeye, yattım otların üzerine yılanbalığının boyunu hesaplıyorum. ne kadar kaçtı acaba?
yarım saat sonra geldi elemanlar. abisinin işi varmış akşam üzeri anca gelebilirmiş. neyse çok parlak bir durum olmasa da en azından gelecek. evden çıkışımızdan beri 4 saat geçti karnımız acıktı neyse yanımızda nevale var biraz. çantaları döktük ortaya yedik içtik mayıştık içeceklerde bitti, hava sıcak ortalık yanıyor. koyunlar gibi gölgenin altındayız, azimutu takip ediyoruz. susuzluk artmaya başlayınca hadi kısa çöp çeken gitsin su alsın muhabbeti başladı. kibrit kutusundan çıkardık 7 kibrit birinin başını kopartıp koyduk kutuya. saklayıp karıştırdık, çektim bir çöp sağlam oh yırttım. ilâhi adalet iki turda hiç gitmeyen bir arkadaşa vurdu. ama başladı mızıklamaya ben yalnız gitmem vs vs mızık mızık. ne yapalım bir çıkartıp yeniden karıştırdık diğer talihli için. çektim bir çöp gene yırttım. kısa çöp bu sefer telefon etmeye giden arkadaşa refakat eden arkadaşa çıktı. mızık mızık ( burada mızık mızık yazan yerlere küfürün bini bi para diyerek doldurabilirsiniz).
azimutu takip ediyoruz artık gölgeler uzamaya başladı. saat 5 falan gözler hep yolda ha şimdi gelir ha geldi ha gelecek.
bu beklentiyle 1,5 saat daha geçti gözler yolda.
saat 6,5 gibi arkadaşın abisi geldi 5-10 dakika muhabbetten sonra bağladık tosbaa'yı kamyonetin arkasına neyse akü sağlam dörtlüler yanıyor müzik te açtık dönüyoruz izmir'e.
bu kez tosbaa da 3 kişi kamyonetin önde 2 kişi kasasında 3 kişi.
dur kalklarda 2 kere halat kopardık ama vardık izmir'e 1. sanayiye akşam saat 9 arkadaşın kuzeninin çalıştığı tamirhanenin önüne kapadık. kamyonetin kasasına doluşup mahalleye kahveye geldik. kahve ahalisisin tosbaa ya attığı laflar ve gülüşmelerden sonra çaylar bitince evlere dağıldık.
ertesi gün pazar, kahvede yine milyon tane tosbaa esprisine maruz bir gün geçirdikten sonra ptesi sabah düştüm yola sanayiye gittim. selam sabahtan sonra baktık tosbaa 'ya usta dedi motor sarmış.
kısa bir sessizlikten kaça çıkar dedim. usta iki gün önce sıfır motor yaptıkları tosbaa nın 7,5 milyona çıktığını söyledi. yutkundum, arabayı bir ay önce 22,5 milyona aldım dedim. vosvoscu usta bunların yan sanayisi yok parçalar ithal dedi.
7,5 milyon yok motor yaptırmak için ne yapıcaz şimdi. usta dedi bu haliyle 15 milyona satalım. biraz düşündükten sonra tamam dedim satalım. 2 gün sonra sattık tosbaa'yı. 1 aylık kiralama bedeli 7,5 milyon tl artı alım satım ruhsat masrafları cabası.
uzun lafın kısası patlak yağ lambası ampülünün bana verdiği zarar 7,5 milyon tl. benim yaşadığım motor kitlenmesi böyle bir hadisedir.
1 sene kadar arabasız kitlenmiştim.
edit; 20 bin lira verdim gitti. (paradan altı sıfır atılmamıştı 20 bin lira o zaman çok delikanlı paraydı bir paket yerli sigara 900 lira 1000 lira civarıydı)
20 lira yazmışım düzelttim.
selçuk merkeze yaklaşık 1 km mesafedeyiz sanayi de merkeze çok yakın dedik sanayiye gidip bir usta bulalım.
şortlar terliklerle 3 arkadaş gittik sanayiye ilk gördüğümüz tamirciye daldık dedim araba yolda kaldı.
usta; araba ne ?
ben; tosbaa
usta; biz tosbaa ' ya bakmıyoruz sanayinin sonunda vosvos'cu var. ona gidin.
gittik vosvos'cuya "kolay gelsin hayırlı işler " bizim tosbaa yolda kaldı çalışmıyor.
vosvoscu; kaç model ?
ben; 64
vosvoscu; nerde kaldınız?
ben; yaklaşık 1km pamucak yolunda
vosvoscu; tmm dedi bir takım çantası aldı birde akü, kablo vs. kapının önündeki anadol kamyonete koydu atlayın dedi. ben önde 2 arkadaş kasa da gittik tosbaa' nın yanına. diğer 4 arkadaş yayılmış yol kenarındaki ağacın altına bizi görünce kalktılar.
usta baktı motora sonra geçti direksiyona kontak aç kapa vs. dedi ki bunun yağ lambası yanmıyor.
???
marşa bastı tık yok.
muhtemelen yağlama pompası mili kesti motor yağsız kalınca yatak sardı dedi vosvoscu. ister burada yaptırın isterseniz izmir'e götürün.
kaça patlar bu bize dedim. önce söküp bakmak lazım kafadan fiyat olmaz dedi vosvoscu.
mahallede lise arkadaşımın kuzeni 1. sanayide çalışıyordu çalıştığı yerin yanında da bir vosvoscu vardı. vosvoscu' ya dedim biz izmir'e götürelim en iyisi, borcumuz ne ?
vosvoscu; at bişey dedi.
20 bin lira verdim gitti. (paradan altı sıfır atılmamıştı 20 bin lira o zaman çok delikanlı paraydı bir paket yerli sigara 900 lira 1000 lira civarıydı)
kaldık 7 arkadaş ve tosbaa başbaşa. napıcaz şimdi dedim. arkadaşlardan birinin abisi nakliyecilik yapıyordu. dedi abimi arayalım çekelim arabayı izmir'e sanayiye. süper.
bu sefer onlar 2 kişi düştüler yola merkezde telefon klübesinden telefon etmek için.
biz 5 kişi attık kendimizi ağacın altındaki gölgeye, yattım otların üzerine yılanbalığının boyunu hesaplıyorum. ne kadar kaçtı acaba?
yarım saat sonra geldi elemanlar. abisinin işi varmış akşam üzeri anca gelebilirmiş. neyse çok parlak bir durum olmasa da en azından gelecek. evden çıkışımızdan beri 4 saat geçti karnımız acıktı neyse yanımızda nevale var biraz. çantaları döktük ortaya yedik içtik mayıştık içeceklerde bitti, hava sıcak ortalık yanıyor. koyunlar gibi gölgenin altındayız, azimutu takip ediyoruz. susuzluk artmaya başlayınca hadi kısa çöp çeken gitsin su alsın muhabbeti başladı. kibrit kutusundan çıkardık 7 kibrit birinin başını kopartıp koyduk kutuya. saklayıp karıştırdık, çektim bir çöp sağlam oh yırttım. ilâhi adalet iki turda hiç gitmeyen bir arkadaşa vurdu. ama başladı mızıklamaya ben yalnız gitmem vs vs mızık mızık. ne yapalım bir çıkartıp yeniden karıştırdık diğer talihli için. çektim bir çöp gene yırttım. kısa çöp bu sefer telefon etmeye giden arkadaşa refakat eden arkadaşa çıktı. mızık mızık ( burada mızık mızık yazan yerlere küfürün bini bi para diyerek doldurabilirsiniz).
azimutu takip ediyoruz artık gölgeler uzamaya başladı. saat 5 falan gözler hep yolda ha şimdi gelir ha geldi ha gelecek.
bu beklentiyle 1,5 saat daha geçti gözler yolda.
saat 6,5 gibi arkadaşın abisi geldi 5-10 dakika muhabbetten sonra bağladık tosbaa'yı kamyonetin arkasına neyse akü sağlam dörtlüler yanıyor müzik te açtık dönüyoruz izmir'e.
bu kez tosbaa da 3 kişi kamyonetin önde 2 kişi kasasında 3 kişi.
dur kalklarda 2 kere halat kopardık ama vardık izmir'e 1. sanayiye akşam saat 9 arkadaşın kuzeninin çalıştığı tamirhanenin önüne kapadık. kamyonetin kasasına doluşup mahalleye kahveye geldik. kahve ahalisisin tosbaa ya attığı laflar ve gülüşmelerden sonra çaylar bitince evlere dağıldık.
ertesi gün pazar, kahvede yine milyon tane tosbaa esprisine maruz bir gün geçirdikten sonra ptesi sabah düştüm yola sanayiye gittim. selam sabahtan sonra baktık tosbaa 'ya usta dedi motor sarmış.
kısa bir sessizlikten kaça çıkar dedim. usta iki gün önce sıfır motor yaptıkları tosbaa nın 7,5 milyona çıktığını söyledi. yutkundum, arabayı bir ay önce 22,5 milyona aldım dedim. vosvoscu usta bunların yan sanayisi yok parçalar ithal dedi.
7,5 milyon yok motor yaptırmak için ne yapıcaz şimdi. usta dedi bu haliyle 15 milyona satalım. biraz düşündükten sonra tamam dedim satalım. 2 gün sonra sattık tosbaa'yı. 1 aylık kiralama bedeli 7,5 milyon tl artı alım satım ruhsat masrafları cabası.
uzun lafın kısası patlak yağ lambası ampülünün bana verdiği zarar 7,5 milyon tl. benim yaşadığım motor kitlenmesi böyle bir hadisedir.
1 sene kadar arabasız kitlenmiştim.
edit; 20 bin lira verdim gitti. (paradan altı sıfır atılmamıştı 20 bin lira o zaman çok delikanlı paraydı bir paket yerli sigara 900 lira 1000 lira civarıydı)
20 lira yazmışım düzelttim.
devamını gör...
kitap sayfalarını ayraç niyetine katlayan insan
yahu ayraç kullansana ya ayracın yoksa kağıt koy kalem koy kağıdı bükmek ne demek!? delirtiyorlar ya
devamını gör...
sürrealizm
salvador dali'nin ısrarla çoğu eserinde kullandığı akımdır. tabii ki başka sanatçılar da vardır ama bu akım üzerinden en çok ses getiren kişi salvador dali.
bu tanımda, sürrealizm akımını, dali'nin eserlerinde inceleceğiz.
belleğin ısrarı
*
çoğu kişi bu resme aktarılan anlamları biliyor. ama yine de boş geçmeyelim bu güzel eseri.
sol tarafta gördüğümüz kapalı kapağının üzerinde karıncaların gezdiği sert saat, bu gevşek saatlerle bir zıtlık içindedir.
bu resimdeki tek canlı varlık, karıncalar ve hemen yanında bulunan erimiş açık mavi kadranın üzerindeki sinektir.
her saat, farklı bir zamanı gösterir çünkü dali'nin düş dünyasında düzgün ilerleyen zaman yoktur. öte yandan saatler erir ve sağlam saat bile, dali için ölüm simgesi olan karıncalarla kaplıdır. dali'nin resminde insan elinden çıkma nesneler geçici bir nitelik taşımaktadır.
o zaman bir soru sormak isterim.
arkadaki kayalar, kayaların sağlamlığı dikkatinizi çekti mi?
dali'nin gerçeküstücülüğe yaptığı en büyük katkısı, "eleştirel paranoya" kavramıdır.*
dali, gerçeküstücülerin geliştirdiği " otomatik yazı"*yı genişleterek düşlerindeki imgeleri resme aktardı. bu işlem, sonucunda değerli sanatçıların terimiyle "el yapımı fotoğraflar" ortaya çıkıyordu.
mesela
kasvetli eğlence
*
george bataille'ın, resim hakkında yaptığı incelemeyi, açıklamayı şuraya koyalım.
resminde dört temel öğe bulunur:
merkezi figürün bir bütünlükten yoksun olması iğdiş edilme öğesini;
resmin üst yarısındaki yükselen öğeler arzuyu; kilodu kirli figür, iğdiş edilmekten uygunsuz bir davranışla kaçma çabasını;
ve temin solundaki figür, utanç verici davranışın şiirsel aşırılığını ortaya koyuyor.
karıncalar çürümeyi, erkek figürün aşırı büyük eli mastürbasyonu, çekirgeler dali'nin çocukluk günlerinden gelen fobilerini, dışkıyla kirlenmiş külot, cinsel yasakları temsil eder.
insanbiçimli çekmeceli dolap
*
çekmeceler, dali için belleğin ve bilinçdışının simgesidir.
"bölümlere ayrılmış düşünceye bir göndermeydi."*
ve en çok sevdiğim gerçeküstücü, sürrealizm eserler.
aziz antonius'un baştan çıkarılışı
*
dali, bu resmi bir yarışma için yapmıştır. bu yarışmanın asıl amacı bel-ami adlı filme uygun afişi bulmaktı. ama dali yarışmayı kaybetti.*
melankolik atom ve uranyum idili
*
hiroşima'ya atılan atom bombasıyla şok geçiren dali hemen bu konuda bir resim yapar. ve şu motifleri kullanılır:
kafalar, karıncaların yediği yumuşak saat* ve küçük oğlan çocuğu.
dali'nin bilime duyduğu ilgiyi yansıtan resim, atom kuramındaki son gelişmelere duyacağı yoğun ilginin de başlangıcı olur.
işte bu son resim bunun gerçek bir kanıtı.
küresel galatea
*
t: realizm'i pat küt döven akımdır.
buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim ve baya sabırlı bir insan olduğunuzu söylemek isterim.
görüşmek üzere...
bu tanımda, sürrealizm akımını, dali'nin eserlerinde inceleceğiz.
belleğin ısrarı
*çoğu kişi bu resme aktarılan anlamları biliyor. ama yine de boş geçmeyelim bu güzel eseri.
sol tarafta gördüğümüz kapalı kapağının üzerinde karıncaların gezdiği sert saat, bu gevşek saatlerle bir zıtlık içindedir.
bu resimdeki tek canlı varlık, karıncalar ve hemen yanında bulunan erimiş açık mavi kadranın üzerindeki sinektir.
her saat, farklı bir zamanı gösterir çünkü dali'nin düş dünyasında düzgün ilerleyen zaman yoktur. öte yandan saatler erir ve sağlam saat bile, dali için ölüm simgesi olan karıncalarla kaplıdır. dali'nin resminde insan elinden çıkma nesneler geçici bir nitelik taşımaktadır.
o zaman bir soru sormak isterim.
arkadaki kayalar, kayaların sağlamlığı dikkatinizi çekti mi?
dali'nin gerçeküstücülüğe yaptığı en büyük katkısı, "eleştirel paranoya" kavramıdır.*
dali, gerçeküstücülerin geliştirdiği " otomatik yazı"*yı genişleterek düşlerindeki imgeleri resme aktardı. bu işlem, sonucunda değerli sanatçıların terimiyle "el yapımı fotoğraflar" ortaya çıkıyordu.
mesela
kasvetli eğlence
*george bataille'ın, resim hakkında yaptığı incelemeyi, açıklamayı şuraya koyalım.
resminde dört temel öğe bulunur:
merkezi figürün bir bütünlükten yoksun olması iğdiş edilme öğesini;
resmin üst yarısındaki yükselen öğeler arzuyu; kilodu kirli figür, iğdiş edilmekten uygunsuz bir davranışla kaçma çabasını;
ve temin solundaki figür, utanç verici davranışın şiirsel aşırılığını ortaya koyuyor.
insanbiçimli çekmeceli dolap
*çekmeceler, dali için belleğin ve bilinçdışının simgesidir.
"bölümlere ayrılmış düşünceye bir göndermeydi."*
ve en çok sevdiğim gerçeküstücü, sürrealizm eserler.
aziz antonius'un baştan çıkarılışı
*dali, bu resmi bir yarışma için yapmıştır. bu yarışmanın asıl amacı bel-ami adlı filme uygun afişi bulmaktı. ama dali yarışmayı kaybetti.*
melankolik atom ve uranyum idili
*hiroşima'ya atılan atom bombasıyla şok geçiren dali hemen bu konuda bir resim yapar. ve şu motifleri kullanılır:
kafalar, karıncaların yediği yumuşak saat* ve küçük oğlan çocuğu.
dali'nin bilime duyduğu ilgiyi yansıtan resim, atom kuramındaki son gelişmelere duyacağı yoğun ilginin de başlangıcı olur.
işte bu son resim bunun gerçek bir kanıtı.
küresel galatea
*t: realizm'i pat küt döven akımdır.
buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim ve baya sabırlı bir insan olduğunuzu söylemek isterim.
görüşmek üzere...
devamını gör...
insanı deli eden sesler
sabahın köründe çalan alarm sesidir.
bir ara alarm sesini sevdiğim bir şarkı yapmıştım ama olmuyor. telefonu alıp fırlatasım geliyor, çalan müzikten bağımsız olarak.
bir ara alarm sesini sevdiğim bir şarkı yapmıştım ama olmuyor. telefonu alıp fırlatasım geliyor, çalan müzikten bağımsız olarak.
devamını gör...
her iki kadından biri gece taksiye binmeye korkuyor
ibb'nin yaptığı araştırmanın sonucudur. ülkenin gündeminden düşmeyen kadın cinayetlerinden sonra buna şaşırmak mümkün değil. katılımcıların yüzde 92'si taksilere kamera konulmasını istiyor. bir şeyleri kökten çözmez belki ama hiç yoktan iyidir.
bb istanbul planlama ajansı, ‘istanbul’da taksi kullanım alışkanlıkları, ihtiyaç ve beklentiler' başlığı ile 555 vatandaşla telefonla görüştü. araştırma, alo 153 çözüm merkezi'ne son iki yılda yapılan şikayetlerle desteklendi.
katılımcıların yüzde 39,9’u gece saatlerinde taksi yolculuğunu güvenli bulmuyor. bu konuda erkek ve kadın katılımcılar arasında fark ise dikkat çekiyor kadınların yüzde 51,9’u gece saatlerinde taksi yolculuğunu güvenli bulmazken erkeklerde bu oran yüzde 27,3.
gece saatlerinde taksi yolculuğu yapmayı güvenli bulmayan katılımcıların yüzde 70,9’u, taciz veya saldırıya uğrayabileceği korkusu yaşadıklarını söylüyor. bu korkuyu yaşayanların yüzde 63,2’si kadın.
katılımcıların yüzde 42,7’si, taksi kullanım sıklığının artması için ücretlerin daha uygun olması gerektiğini dile getiriyor. şoförlerinin tavrında iyileşme olması (yüzde 14,7) da öne çıkan bir diğer öneri. katılımcıların yüzde 9’u kadın şoförlerin sayısının artırılmasını istiyor. yüzde 92’si, taksilere kamera konulmasının yolculuk deneyimini iyileştireceğini söylüyor.
buradan
bb istanbul planlama ajansı, ‘istanbul’da taksi kullanım alışkanlıkları, ihtiyaç ve beklentiler' başlığı ile 555 vatandaşla telefonla görüştü. araştırma, alo 153 çözüm merkezi'ne son iki yılda yapılan şikayetlerle desteklendi.
katılımcıların yüzde 39,9’u gece saatlerinde taksi yolculuğunu güvenli bulmuyor. bu konuda erkek ve kadın katılımcılar arasında fark ise dikkat çekiyor kadınların yüzde 51,9’u gece saatlerinde taksi yolculuğunu güvenli bulmazken erkeklerde bu oran yüzde 27,3.
gece saatlerinde taksi yolculuğu yapmayı güvenli bulmayan katılımcıların yüzde 70,9’u, taciz veya saldırıya uğrayabileceği korkusu yaşadıklarını söylüyor. bu korkuyu yaşayanların yüzde 63,2’si kadın.
katılımcıların yüzde 42,7’si, taksi kullanım sıklığının artması için ücretlerin daha uygun olması gerektiğini dile getiriyor. şoförlerinin tavrında iyileşme olması (yüzde 14,7) da öne çıkan bir diğer öneri. katılımcıların yüzde 9’u kadın şoförlerin sayısının artırılmasını istiyor. yüzde 92’si, taksilere kamera konulmasının yolculuk deneyimini iyileştireceğini söylüyor.
buradan
devamını gör...
bu aşk fazla sana
şebnem ferah'ın ilk dinlenildiğinde etkisini fazla göstermediği ve yıllar sonra tekrar tekrar dinlenildiğinde iç kanama etkisi gösteren şarkısı.
devamını gör...



