(bkz: gereksiz edilgen çatı kullanımı)
devamını gör...

bir nihal atsız romanıdır.

hüseyin nihal atsız’ın “ruh adam” romanı, şüphesiz sembolik karakterler bakımından gerçeği dolaylı yoldan aktarabilen en başarılı romanlardan biridir. karakterlerin handiyse gerçek duyguları vardır ve gerçek acılar çekiyorlardır. ana karakter olan selim pusat'sa sahiden tüm insan duygularının çıkmazlarını “sembolik” olarak belirtecek biçimde yaratılmıştır. o ne duygusuz bir subaydır ne de yasak aşka tutulmuş esriktir. o insan duygularının çıkmazıdır ve kanaatimce pusat’ı incelemek bize duygularımızı sembolikleştirme konusunda yardımcı olacaktır.

öncelikle roman, bir bakıma nihal atsız’ın otobiyografisi olma özelliğini taşır. elbette her yazarın eseri kendi otobiyografisi olma özelliğini taşır çünkü yazar, tüm izlenimlerini kendi yaşadıklarından çıkarmak mecburiyetindedir. fakat “ruh adam” biraz daha spesifik örneklerle otobiyografikleştirilmiştir. mesela bedriye atsız hanım, romanda ayşe pusat olarak ele alınmıştır. ikisi de lisede edebiyat öğretmenliği yapmaktadır. ayrıca atsız’ın da askeri tıbbiye’de arap asıllı olduğundan teğmen mesut süreyya efendi’ye selam vermediği gerekçesiyle tıbbiyeden atıldığını biliyoruz. aynı şekilde kitapta da selim pusat, kralcı olduğu gerekçesiyle askeriyeden atılır, apoletleri sökülür. kitapta şaşılacak bir örnek vardır, nihal atsız henüz altı-yedi yaşlarındayken kadıköy’deki bir fransız okulunda ilk mektep tahsili görürken, teneffüs sırasında, kendisinden üç-dört yaş büyük bir rum çocuğuyla kapışır. rum çocuk atsız’ın kafasını duvara vurmuştur ve atsız’ın yaralı kafasından kan fışkırmıştır. ruh adam romanında yüzbaşı şeref’in başından daima kan sızıyor olmasının arka planında işte atsız’ın çok küçükken yaşadığı bu kanlı hatıra vardır.

belirtmek isterim ki tutunamayanlardan selim ışık, aylak adamdan c. gibi selim pusat da bir antikahramandır. “ruh adam” kitabındaki selim pusat karakterine bakacak olursak, kendisinin aslında bölünmüş kişiliklerin sentezi olduğunu iyi anlarız. roman her ne kadar iki tema (aşk, çekilecek ceza) üzerine kurulu olsa da, pusat’ın iç çekişmeleriyle doludur ve bu çekişmeler; pusat’ta nevrozlara sebep olmaktadır.

bu nevrozları incelemeden önce romanın akışına göre pusat’ın ruh halini bölümlere ayırmalıyız. pusat’ın üç farklı aşamadan geçtiği (ilk önce güzellik, aşkı vs. önemsemeyen ve sadece askeri olgulara önem veren biri; sonrasında güntülü, leyla, ayşe çizgisinde dolanan âşık biri – atsız, pusat’ın bu davranışıyla askeri ve vatanî meseleler varken kendini aşk ve sevgi gibi geçici heveslere adayan dönemin türk gençliğini tasvir etmiştir- ve son olarak bu iki zıt durumun karşılaştığı son bölüm) açıkça sezilebilir. diyalektik açıdan bakıldığında hegel’in “tez-antitez-sentez” fikrini andırıyor bu durum ve atsız’ın, pusat’ın ilk durumu(tez) ve ikinci durumu (antitez) için ikisine de 12 bölüm ayırması tesadüf olamaz. burada değinmek istenen şey, kişinin öz çatışmasıdır. selim pusat’ın bu iki özelliğinin çatışması o denli büyümüştür ki mahşer sahnesinde israfil, pusat'a "selim pusat’ın gönlünün içindeki feryatlar o kadar acı ve gürültülü idi ki insanlar duysa hep ölür, benim sûrumu öttürmeme lüzum kalmazdı." der. bu çatışma elbette bir uzvî rahatsızlığa sebep olmalıdır ki oluyor zaten. pusat ateşler içerisindeyken yek’ in ayrı bir arketipi olan doktor key ona hastalığının “aşk” olduğunu söyler. bu anlattıklarım bir kişilik bölünmesinden çok zamana bağlı olarak psikolojinin değişimini gösterir bize.

pusat’ın içinde aslında iki farklı “ben” i daha vardır ve bu “öteki benler” akıllara başarılı psikanalist (gbzk: sigmund freud)'ü getiriyor. romanın ilk bölümüne bakarsak, burada kaderi bedbahtlaştıran bir aşk masalı anlatılır. yüzbaşı burkay’ın açığma-kün’ e aşkı… -aslında atsız’ın değindiği noktalardan biri de aşk ile kaderin birbirlerine girişik ve bir o kadar da girift olmalarıdır- bu uygur masalı’nda burkay’ın içindeki od’ un sönmesi için onu şeytanlar başı madar’a götürürler fakat aşk burkay’ın gözünü bürüdüğü için o, madar’ a uyarak açığma kün'e olan aşkı için ev arkadaşını tereddüt etmeden kurban eder. evdeşinin bedduasıyla da lanetlenmiştir üstelik. yüzbaşı rütbesini beş paralık etmiştir. esasta, buradan sıkı bir psikastenik kuramı çıkarabiliriz. “id-ego-süperego” çatışması… ego dediğimiz tabii ki selim pusat ve burkay’ın (şüphesiz ikisi de aynı “ruhun adamları” dır.) ana kişiliğidir. hikayedeki id –kişinin hayvani dürtüleri- madar ve yek’ tir. (yek’in diğer arketipleri de dahildir buna: doktor key ve osman fişer) bu karakterler, insanların içlerindeki kötülüğün ne kadar güçlü ve engellenemez olduğunun delilidir. son olarak, toplum ahlakının kişi bireyselliğini etkileyerek oluşturduğu “süperego” ise burada şeref’tir. şeref, kendini orduya verip evlenmeyen ve selim ile birlikte hareket ettiği için tek amacı olan ordudan atılan, en sonda da kendi “şeref” i ile intihar eden bir “subay süperegosu” dur. (bilindiği gibi mete hikayesinde selim ile aynı ruhu paylaşan yüzbaşı sevdiği kadını oklamamıştır ve mete’nin emrine karşı çıkmıştır. bu sebepten ”aşk” a romanda yasak gözüyle bakar karakterler. tıpkı kafka’nın “dava” sındaki gibi). bu kavramların tek bir vücutta dengesizce çatışması ise bir tür nevroza sebep olmaktadır. bu nevrozu pusat’ın yüzbaşı kubudak ile vuruşmasından kavrayabiliriz zira pusat kubudakla vuruşurken tek kişi olan kubudak birden beş kişiye dönüşür. bunlar kubudak, yek, leylâ’nın nişanlısı, şeref ve nihayet kendi gençlik halidir. kişiliğiyle çatışan bütün karakterler, pusat’a savaş açmıştır âdeta. zaten pusat’ın bu savaşın yeniği olduğunu kitabın sonunda duvardaki gençlik fotoğrafının mistik bir şekilde kayboluşundan anlayabiliyoruz.

kitaptaki aşk bile belirli sembollerle, arketiplerle açıklanmıştır. bunlar ayşe, leyla ve güntülü’dür. güntülü, gençlik ve güzelliği; ayşe, merhameti; leyla ise soyluluğu temsil eder.

kitaptaki metafiziksel ögeleri bağladığım nokta ise bilinçdışıdır. tıpkı dostoyevski’nin “öteki” sindeki gibi “ruh adam” da da geçen tüm mecazi ögeler pusat’ın zihnindeki birkaç emareden ibarettir. zaten kitap da silik bir sonla biter.

türk edebiyatı’nın en önemli eserlerinden biri olan “ruh adam”, aslında bir aşk ya da bir ordu romanından ibaret olmadığını ve atsız, psikolojik gelgitlerini romandaki karakterlere yansıtıp bilindiğinin aksine “ruh adam” ın sembolist bir eser olduğunu tüm edebiyat âlemine kanıtlamıştır.

(bkz: sembolizm)
devamını gör...

nickaltı tanımı yazmak için girdiğimde başlığın henüz açılmamış olmasına şaşırdığım yazar. *

kendisi gerçekten çok ama çok tatlı, sohbeti çok güzel, ilgi çekici tanımlara sahip bi yazar. ara ara sohbet etsek ve sürekli oylarıyla beni mutlu etse de daha önce bu başlığa yazmadığım için özür diliyorum kendisinden. ona sürekli tanım yazması için ısrar etsem de burdan tekrardan uzun süre sözlükte olmasını ve bol bol tanım yazmasını diliyorum*.
devamını gör...

tarihte bugün görseli paylaşan kafa sözlük instagram hesabının postunda türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olarak addedilen çanakkale zaferimizin bulunmaması rezaletidir.

hiç böyle bir post paylaşılmasa "neden çanakkale zaferimizi kutlamadınız?" tarzında bir duyar elbette ki kasmazdım ama böyle önemli bir günde tarihte bugün postu atıp zaferimizi es geçmek yakışmadı.

söz konusu paylaşım için

edit: şimdi paylaşılmış arkadaşlar, yazarlarının görüşünü dikkate alan kafa sözlük ekibine teşekkürler. <3
devamını gör...

kendi kendini yiyen yılan paradoksunun en güzel örneği insan türü aslında.

1930lu yıllarda dünyayı etki altına almış, daha çok avrupa ve kuzey amerika gibi endüstrileşmiş bölgeleri süründürmüş ekonomik bunalım.
1. dünya savaşının dolaylı sonuçlarından biri olan bu krizle beraber 50 milyon insan işsiz kalmış, üretim %42 oranında azalmış.

bu yıllar dünya edebiyatına leziz katkılar yapmaktan geri durmamış tabii ki. her bunalımın, savaşın , çilenin, acıların sonunda trajediler , romanlar, öyküler dünya edebiyatına katılıyor.
(bkz: gazap üzümleri)
(bkz: angela'nın külleri)
(bkz: fareler ve insanlar)
(bkz: to kill a mockingbird) )

sinema dünyası da boş durmaz tabii
(bkz: cinderella man)
(bkz: the purple rose of cairo)

devamını gör...

evet uzun haftalardır şaşıp şaşıp kalıp gözlemlediğim olay. oturduğum sokak ne ararsan var bir sokak sözlük. marketler gırla 10 tane kahvaltı market tarzı market, fırın balıkçı vs. diyeyim. hafta sonu 17:00'a kadar market alışverişi serbest malum, 16:00'a kadar hafif yoğun olan güzide sokağım 16:00 hatta 16:15'ten sonra bir çıldırıyor ki sanki bombardıman anonsu yapılmış! her yerde kuyruk a101'de sadece bir personel müşterileri teker teker içeri sokma görevine geçiyor. yani bu nedir sözlük, üşengeçlik mi? denyoluk mu? banane banane ben de corona olcam bendeee mi?? çobansız koyun sürüsü ülke yeminle!
devamını gör...

ve sapfo, leyla saz, hatice nakiye hanım, halide edip adıvar, nilgün marmara, gülten akın, anna ahmatova, emily dickinson, emine ışınsu, lale müldür, didem madak, sylvia plath mezarlarından bal-ı leblerini uzatıp hep birlikte: kalbim kırıldı kalbim kırıldı. pepe bana hiç inanmadı, şarkısını söylemeye başladılar. ismini hatra getiremediğim tüm diğer kadın şairlerimizden özür dileyerek...
devamını gör...

hırkası ile meşhur hastalık.
devamını gör...

insandır. hayır demeyi öğrenmiştir.
devamını gör...

yılın 10. ayıdır.

tanıdığım en az 5-6 kişinin doğum günü bu aydadır.
ekim ile ilgili emre aydın sözü-müziği kendisine ait olan sensiz isimli şarkısında demiş ki;

ekim'di di mi?
gözlerim loş
kursağımda hayal kırıklıkları

seni görmüştüm
yanında biri
biliyordum her şeyin, her şeyin sonu


sensiz...
devamını gör...

yönetmenleri pierre coffin ve kyle balda'ın senaristi brian lynch'ın yapımcılığını ise chris meledandri ve janet healy'ın yaptığı, 2015 tarihli 3d animasyon filmidir.

çocuk filmi kategorisinde yer alsada benim gibi bir çok yetişkininde izlediği ve seriye yeni bir film eklensin de izlesek diye beklediği minyon filmleri arasındadır.

çılgın hırsız 2010, çılgın hırsız 2013, minyonlar 2015, çılgın hırsız 2017 ve sonuncu minyon filmi minyonlar 2 grunun yükselişi 2020 yılında vizyona girmiştir.

2010 yapımı film pierre coffin, chris renaud yönetmenliğinde.
2013,2015, 2017 yapımı filmleri pierre coffin, kyle balda yönetmenliğinde.
minyonların son çekilen filmi 2020 yapımı grunun yükselişi ise kyle balda'nin yönetmenliğinde çekilmiştir.

animasyon sevenler için gerçekten mükemmel bir seridir minyonlar. sadece çocuklara değil yetişkinlere de hitap eder.

minyonlar sürekli bir köyü lider arayışındalardır. minnak sevimli yaratıklar nedendir bilinmez kendilerini hep kötüye adamak ister fakat o kadar da başarılı olamazlar. tarih boyunca bir çok liderin arkasında minik adamlar olarak bulunurlar fakat hepsi göçüp gider ve minyonlar hep başsız kalır. dracula’dan, firavun’a, napolyon’dan, dinozorlara kadar birçok kişiye hizmet etmeye çalışsalar da, sonuç hep yalnızlıktır. ve kaderlerini tam kabul etmek üzereyken 3 minik antartikadan amerikaya uzanan bir yolculuğa başlar. evet arayış devam etmektedir.
bob, kevin ve stuart bu heyecanlı ekip neler neler yaşar, kimlerle tanışır kimlere hizmet etmeye niyetlenir.

benim yeğen listesi filmleri arasında 5'i de mevcut. çolukla çocukla, yeğenle izlenmelik filmlerden. bir animasyon canavarı olarak kendimde pek severim. ben tavsiye ederim karar sizlerin efem.
devamını gör...

öğrenciler tüm gün evde ve tüm gün masanın başında derse odaklanmak o kadar zor ki. ilk birkaç ders takip etmeye çalışsan bile özellikle eğitim dili ingilizceyse muhakkak bir yerden sonra kopuyor. bilmediğin birkaç kelime çıksa onu araştırayım derken ders kaçıyor. odaklanmayı kaybediyorsun ve dersi takip edemiyorsun. tembellikle alakası yok yani. ha bir de aile faktörü var. pandemiden dolayı aile bireylerinin çoğu evde olduğu için ister istemez ses oluyor.

biraz da öğrencilerin psikolojilerini düşünmek gerek. dışarıda mükemmel bir doğa var fakat dışarı çıkamıyorlar, sosyalleşmek desen zaten 0 çünkü okul yok.
devamını gör...

kitabın ilk başında lou salome tasvirine aşık oluyorsunuz (hayalleriniz yıkılmaması adina filmi izlemeyin) ve yanlış hatırlamiyorsam 24. bölümde "ben neyi kaçırdım" dediğiniz bir anlatım var ki aklınızi sadece o bölümle alan bir kitap.
devamını gör...

madem talep var, kırmayalım arkadaşları.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yeni neslin sadece eski film ve dizilerde görebileceği, üzerinde tuş takımı yerine dönen bir kadran bulunan telefon modeli. telefon modeli derken cep telefonu gelmesin akıllarına, ev telefonudur kendisi.

1den 0a kadar (evet 1den başlar sırayla 9a kadar gider ama sıfır en sondadır) giden numaralar vardır ve 0ın sonunda numarayı sabitleyen bir yer vardır. girilecek her numara için o sabitlenen yere kadar kadran çevririr ve o rakam girilmiş olur.
şöyle bir şeydir;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hüseyin rahmi gürpınar’ın çalıkuşu romanındaki çocuk ruhlu feride kendini öğretmenlik mesleğine adamıştır. bir kadın olarak toplumda var olma mücadelesi içine girer. teneffüslerde ise çocuklar ile okuldaki ağaçlara tırmanır ve daldan dala atlar. onu gören muallim “bu kız insan değil, çalıkuşu” der. türkiye'de yeni ve modern bir dönemin başlamasını özendiren bir romanın kahramanı olduktan sonra kafa sözlük’e çalıkuşu ayrı yazılır nicki ile teşrif eder. bize yeni başlangıçlar yapmayı özendir sempatik yazar.
devamını gör...

sözleri, balkan harbi sırasında kimsesiz kalan genç kızla, bi çoban arasındaki diyaloglardan oluşuyor.

savaştan geriye sadece kuzuları kalan genç kız onları her gün nehrin kıyısına otlatmaya getirirmiş, onları beklerken de için için ağlarmış.
nehrin karşısındaki çoban da kıza aşık olmuş ve aşkını kavalıyla ifade etmiş.


“ben bir göçmen kızı gördüm tuna boyunda
elinde bir besli kuzu hem kucağında

doğru söyle göçmen kızı annen var mıdır
ne annem var ne babam kalmışım öksüz
sen bir öksüz ben bir garip alayım seni
alayım da gizli yerde sarayım seni

telgrafın tellerinden haber var mıdır
ne haber var ne mektup kalmışım öksüz.”
devamını gör...

benim için; gece evin herhangi bir yerinden sesler gelmesi. yüreğim ağzıma geliyor, anksiyetem tutuyor. na böyle kalıyorum;*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir de yalnızken depreme yakalanmak.
devamını gör...

bundan 10 yıl önce düğünde çeyrek takarken utanarak takardık, şimdi milletin gözüne soka soka takılan zengin ibaresi takı oldu arkadaş.
vay anasını sayın seyirciler.
devamını gör...

birden bire gerçekleşen, bir anda içine düşülen, bazen hayatın dönüm noktalarını barındıran.
başımıza gelen beklenmedik durumlar.
çıkılan bir yolculuk.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim