usturup
bu sözcüğün kökenini epey aradım. nişanyan (?) işareti ile bırakmış. tdk, hiç o topa girmemiş. kubbealtı -bence- bol keseden atmış, şöyle demiş:
"i. (ar. uslūb’dan) “biçimine getirmek, tam sırasını bulmak, denk düşürmek” anlamına gelen usturubuna getirmek söyleyişinde geçer."
nişanyan şöyle demiş:
"punt, uygun yer ve zaman" [hüseyin rahmi gürpınar, cehennemlik, 1923]
nankör karı güzelce bir usturupuna getirdi de kocasının ihtiyarlığından şikayet etti...
daha epey aradım. sonuç olarak bu sözcüğün kökenine ilişkin pek bir bilgi yok, olanlara da ben güvenmiyorum. usturuplu sözcüğü elbette usturuptan geliyor ve yapım eki alarak iyice türkçeleşmiş. halk ağzında da epey kullanımı var, derleme sözlüğü bunları tespit etmiş zaten:
"türkiye türkçesi ağızları sözlüğü
usturuplu anlamı:
yoluyla, düzenli, derli toplu, ustalıklı.
-çanakkale
eğlenhoca *karaburun -izmir
*çarşamba -samsun
*bor -niğde
-içel"
nişanyan da örneklemiş:
"usturuplu--> 'ustaca, tam yerinde'
öyle usturuplu olmalıydı ki köylünün dedikodusuna meydan vermeden çabucak olup bitsin." (burada zarf; parantez içi benim eklemem.)
tdk'nın usturuplu için örnekleri de şöyle:
"1. (zarf olarak) yerli yerinde, işlevine uygun bir biçimde:
"işlerini, kimseyi taciz etmeden usturuplu, icap edene yardım ederek, hediyeler takdim ederek görmüşlerdi." - sait faik abasıyanık
2. (sıfat olarak) derli toplu, ustalıklı, işlevine uygun bir biçimde olan.
(tdk sıfat olarak örnek vermemiş 'usturuplu'ya, ben vereyim: öyle usturuplu bir yalan söyledi ki, dinleyenlerin hiçbirisi ağzını bile açamadı.")
sonuç olarak usturup sözcüğünün kökeni türkçe mi, arapça mı, yoksa başka bir dilden mi, belirsiz.
ekleme: (en mantıklı açıklamayı internette dolaşırken buldum, ekleyeyim.)
"usturup ~ usturlap < arapça usturlab < eski yunanca astrolabos "yıldız bulma aygıtı" < astron "yıldız" + lambanien "yakalamak"
osmanlıdan kalma usturuplu deyimi, "yanında usturlap taşıyan" anlamından, bugünkü anlamına evrilmiş çünkü, usturlap taşıyanlar genellikle aydın/düşünür/entelektüel kişilerdi ve o zamanlar her aydın, gökbilimle ilgilenirdi.
eski yunanca gökbilim terimleri yoğun bir biçimde arapçaya geçmiştir, bu da onlardan biri."
"i. (ar. uslūb’dan) “biçimine getirmek, tam sırasını bulmak, denk düşürmek” anlamına gelen usturubuna getirmek söyleyişinde geçer."
nişanyan şöyle demiş:
"punt, uygun yer ve zaman" [hüseyin rahmi gürpınar, cehennemlik, 1923]
nankör karı güzelce bir usturupuna getirdi de kocasının ihtiyarlığından şikayet etti...
daha epey aradım. sonuç olarak bu sözcüğün kökenine ilişkin pek bir bilgi yok, olanlara da ben güvenmiyorum. usturuplu sözcüğü elbette usturuptan geliyor ve yapım eki alarak iyice türkçeleşmiş. halk ağzında da epey kullanımı var, derleme sözlüğü bunları tespit etmiş zaten:
"türkiye türkçesi ağızları sözlüğü
usturuplu anlamı:
yoluyla, düzenli, derli toplu, ustalıklı.
-çanakkale
eğlenhoca *karaburun -izmir
*çarşamba -samsun
*bor -niğde
-içel"
nişanyan da örneklemiş:
"usturuplu--> 'ustaca, tam yerinde'
öyle usturuplu olmalıydı ki köylünün dedikodusuna meydan vermeden çabucak olup bitsin." (burada zarf; parantez içi benim eklemem.)
tdk'nın usturuplu için örnekleri de şöyle:
"1. (zarf olarak) yerli yerinde, işlevine uygun bir biçimde:
"işlerini, kimseyi taciz etmeden usturuplu, icap edene yardım ederek, hediyeler takdim ederek görmüşlerdi." - sait faik abasıyanık
2. (sıfat olarak) derli toplu, ustalıklı, işlevine uygun bir biçimde olan.
(tdk sıfat olarak örnek vermemiş 'usturuplu'ya, ben vereyim: öyle usturuplu bir yalan söyledi ki, dinleyenlerin hiçbirisi ağzını bile açamadı.")
sonuç olarak usturup sözcüğünün kökeni türkçe mi, arapça mı, yoksa başka bir dilden mi, belirsiz.
ekleme: (en mantıklı açıklamayı internette dolaşırken buldum, ekleyeyim.)
"usturup ~ usturlap < arapça usturlab < eski yunanca astrolabos "yıldız bulma aygıtı" < astron "yıldız" + lambanien "yakalamak"
osmanlıdan kalma usturuplu deyimi, "yanında usturlap taşıyan" anlamından, bugünkü anlamına evrilmiş çünkü, usturlap taşıyanlar genellikle aydın/düşünür/entelektüel kişilerdi ve o zamanlar her aydın, gökbilimle ilgilenirdi.
eski yunanca gökbilim terimleri yoğun bir biçimde arapçaya geçmiştir, bu da onlardan biri."
devamını gör...
mahlasında yemek adı geçen yazarların iştah açması
evet arkadaşlar bu konu hakkında hiç konuşulmamış ondan dolayı konuşmak istiyorum. aldığım 10 mesajdan 8’i of mahlasını gördüm canım tarhana çorbası çekti oluyor, bu nedenle önermemin haklı olduğunu düşünüyorum. yalan yok benim de canım çekiyor, hakkınız var. geçen tantuni sultan süleyman gördüm mesela canım tantuni çekti, kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakasını gördükçe kaymaklı süt içesim geliyor zaten demeye bile gerek yok sanırım. ayrıca adında yemek adı geçen yazarların ayrı bir havalı olduğunu düşünüyorum *, şimdi bana yaprak sarma fan kılapın havalı olmadığını söyleyemezsiniz bence. * *
bu arada buradan da yürüyeyim, elma kurdunu ayrı bir yerim.
bu tanımda çok fazla yazar ismi geçirdim garip oldu, her neyse, fikrimin arkasındayım.
bu arada buradan da yürüyeyim, elma kurdunu ayrı bir yerim.
bu tanımda çok fazla yazar ismi geçirdim garip oldu, her neyse, fikrimin arkasındayım.
devamını gör...
daddy (yazar)
sözlüğe renk katan yazarlardan bir tanesi, gidiş gelişli iniş çıkışlı bir sözlük hayatı var anladığım kadarıyla, ben oyumu kalmasından yana kullanıyorum tabi yine kendi tercihi.
devamını gör...
varoluş sıkıntısı
zordur. derin düşüncelere daldırır. o düşüncelerin içinde boğuşur durursunuz. ben henüz bir çıkış yolu bulamadım. düşün düşün nereye kadar bakalım..
devamını gör...
8 şubat 2021 alaattin çakıcı'nın boğaziçi tweet'i
büyük resmi görüp, küçük bağlaçları ve ekleri karıştıran mektup içeren bir tweet...
devamını gör...
el salvador (yazar)
benim için sözlüğün kıymetlisi.
hem okuyan hem yazan hem de bunu belli eden olması takdire şayan.
aynı zamanda en yaşlı yazar. o en büyük sonra ben, kalan herkes 18'lik çıtır çerez havasında maşallah.
japon 35 abi biz çıksak sözlükten, sözlük kreşe dönecek. *
hem okuyan hem yazan hem de bunu belli eden olması takdire şayan.
aynı zamanda en yaşlı yazar. o en büyük sonra ben, kalan herkes 18'lik çıtır çerez havasında maşallah.
japon 35 abi biz çıksak sözlükten, sözlük kreşe dönecek. *
devamını gör...
yoldaş'tan normal sözlük yazarlarına açık mektup
trendyol reklamına ihtiyacımız yok deyip trendyola gbkz vermek. bence ironidir o.
devamını gör...
mütevazı olmanın zararları
vasat insandan nasihat dinlemektir fazla tevazunun sonu.
devamını gör...
mutlu evliliğin sırları
öyle bir sır yok. saygı sevgi bilmem ne falan hepsi yalan. mutlu evlilik diye bir şey kalmamış.
devamını gör...
akp döneminde gerçekleşmiştir
ülkedeki aptalların söz hakkı sahibi olması.
fakirleşmemiz.
her gün bir önceki günden daha fazla kadın ölmesi.
huysuz virjin'in televizyonlara veda etmesi.
.
.
.
fakirleşmemiz.
her gün bir önceki günden daha fazla kadın ölmesi.
huysuz virjin'in televizyonlara veda etmesi.
.
.
.
devamını gör...
aynı bilgisayarı 7 yıl kullanmak
akp ne alırsam kendisine de aldırıyor ve benim akp'ye vericek param yok. sorun burda sanırım.
edit : bilgisayarımı 2013 yılında almışım 2021'e geliyoruz zaten yıl olarak, 8 yıl olmuş neredeyse
edit : bilgisayarımı 2013 yılında almışım 2021'e geliyoruz zaten yıl olarak, 8 yıl olmuş neredeyse
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
oğuz atay-tutunamayanlar
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
tanrım; bu güzel yüze vermişsin emek,
o sümbülü koklamak, saçın' ellemek.
sonra da ona bakma, dersen, anlamı:
dolu kadehi ters tut, hiç dökme demek!
(bkz: ömer hayyam)
o sümbülü koklamak, saçın' ellemek.
sonra da ona bakma, dersen, anlamı:
dolu kadehi ters tut, hiç dökme demek!
(bkz: ömer hayyam)
devamını gör...
impossible (yazar)
bilgili, kültürlü ve naif olduğu entry'lerinden anlaşılan bir yazar; tıp öğrencisi olduğunu tahmin ediyorum. yazdıklarıyla bizleri aydınlatmaya devam etmesi dileğiyle!
devamını gör...
intihal
bizde intihal yapmak ayıp sayılmaz, yaparken yakalanırsan ayıp sayılır, hem de suç üstü.
devamını gör...
saf şiir anlayışı
imgeler bir dağı çok uzaktan gösteriyor. aynı şekilde suya baktığımda suyun neredeyse yüzeyinde gezdiriyor gözlerimi.
ben o dağı tırmanmak istiyorum.
o suyun en dibine dalmak… o acıyı, o sevinci koklamak iliklerime kadar.
dünyanın kendi etrafında döndüğünü,
kanımın damarlarımda nasıl aktığını mesela; duymak…
mümkün mü? doğaya ve insana ait ne varsa şiire dair olabilir ama o saf müziği duymak mümkün mü?
ben o dağı tırmanmak istiyorum.
o suyun en dibine dalmak… o acıyı, o sevinci koklamak iliklerime kadar.
dünyanın kendi etrafında döndüğünü,
kanımın damarlarımda nasıl aktığını mesela; duymak…
mümkün mü? doğaya ve insana ait ne varsa şiire dair olabilir ama o saf müziği duymak mümkün mü?
devamını gör...
bir şeyin ondan vazgeçince gerçekleşmesi
arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. bu, hayatın ''sen bakarken soyunamıyorum.'' deme şeklidir.
- shutter ısland.
- shutter ısland.
devamını gör...


