bu senenin başlarıydı. hayatımda olan kadın ile yaptığımız bir konuşmada geçmişti -ben kayıt oldum sende ol. ben o aralar para kazanma derdindeyim evlenme isteği ve düşüncesi ile sabah iş akşam ev arada bitcoin. (kendimi unuttuğum dönemler) neyse kayıt oldum. biraz bakındım bir iki şey yazdım öyle kaldı.


aradan geçen zamanda bir kaç kez baktım ama yazmamıştım.

son dönemde zor zamanlar geçiriyordum kendimi ifade etmekte zorlanıyordum. en yakınımda dediklerim, bildiklerim bile başka dünyalarda... hiç kimse ne hissettiğimi, yaşadığımı anlamıyor. kendi kendime ses kayıtlarıyla neler yaşadığımı kayıt altına alıyor. kitap okuyarak film izleyerek geçirmeye çalışıyordum günleri mi. birde uyuyarak.


işte tam da bu süreçte önüme düştü sözlük. iyide geldi.


mutlu olduğum bir iki şey ve bir iki tespit yazıp koydum. esince yaziyorum bu yazı gibi hem kendime okuyorum. hem burda kayıt altında kalıyor.


birde aynı şeyleri hisseden insanların varlığı da garip bir şekilde iyi geliyor.
özellikle bir gün tek başına yazım ile ilgili değişik hissettim.


en yakınımda bildiklerim bile doğru düzgün dinlememiş ve ilgilenmemişti o hikayeyle.

garip hisler anlayacağınız



sözlük deyip geçmemek gerekiyormuş.
devamını gör...

kendilerine çöl faresi demem lütuf olur.
her fırsatını bulduğunda türkleri arkasından vurmaktan çekinmeyen bu lanetli soyu savunan herkes katıksız türk düşmanıdır.
gördüğünüz ve duyduğunuz her yerde bu lanetli iblisleri savunanları kendinizden uzak tutunuz ve itibar etmeyiniz.
(bkz: talkan ve curcan katliamları)
devamını gör...

dağlarda bir çin lokantasıydık senle ben
müşterisiz
mütemadiyen ağlamaklı
için için eğlenceli
temiz...
çevresinde çizgifilm hayvanlarının oynaştığı
bir çin lokantasıydık dağlarda senle ben
bir tahta masa, iki iskemleyle sınırlıydı ülkemiz!

küçük iskender...
devamını gör...

şevk. tam motive oluyorum, bu işi bugün bitireyim diyorum. pat diye başka bir iş çıkıyor ve şevkim kırılıyor*. kalıyor yine niyetlendiğim iş.
devamını gör...

baştan belirtmek isterim 46 yaşında modern, laik bir türkiye cumhuriyeti vatandaşıyım bugüne kadar çoğunluklu chp ye oy vermiş bir seçmenim. sadece son belediye seçimlerinde belediyeciliğine güvendiğim sayın binali yıldırım beye oy verdim çünkü imamoğlu'nun bu görevi başarıyla yerine getirebileceğini tahmin etmedim. sanırım yanılmadım.

bildiğiniz gibi istanbul'a yaklaşık bir gündür hafif şekilde kar yağışı gözlemlenmekte ve her ne kadar ufak aralıklarla çok şiddetli yağmasa da istanbul kilitlenmiş vaziyette. yollar kapalı, insanlar dışarı çıkamıyor, iş yerleri açılamıyor vs vs listeyi uzatabiliriz. çevremizden duyduğumuz, haberlerde izlediğimiz çok acı görüntüler var bunları sindirebilmek çok kolay değil.

yani hatırlıyorum imamoğlu büyük vaatlerle geldi.. yok ekonomiyi düzelteceğiz, koronayı bitireceğiz, işsizlik bitecek, döviz düşecek ama sonuç olarak ufacık bir sınavda bile belediye bana göre sınıfta kalmış durumda. bütün kurumlar önceden duyurdu kar yağışı olacak hafif seviyede diye ama gördüğüm kadarıyla belediye bu duruma hazırlıksız yakalanmış. benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu bu kar sınavı.

sanırım istanbullu hemşerilerimiz pişman olmuştur verdiği oydan.
devamını gör...

rafet el roman bu şarkısında yaz mevsimi, her taraf güneş diye başlıyor ama klibinde kıştan kalmış gibi bere ve mont giymiş. insanların üzerinde de mont, ceket, kazak var kısa kollu giyinen de yok. yani mevsimin yaz olmadığı besbelli.
devamını gör...

neredeyse her evde yapılan tatlı olarak sütlaç diyeceğim başlık, tabi hamsiköy sütlacı değilse.
devamını gör...

sadece bir tane oldu, onda da üç arkadaş yazlıkta oturuyoruz, kafamız güzel olsun diye akşam için epey alkol ve meze aldık. mutfakta alınanları dolaba doldururken bir sigara yakıp sohbete daldık. sigaraları söndürdükten sonra film açmak için iki arkadaşım da salona doğru gitmeye koyuldu, salona doğru giden tek koridor vardı ve o da haliyle mutfak kapısından başlayan koridor. her neyse, iki arkadaşım birden korkarak ve bağırarak "noluyo lan?" şeklinde tepki verdi. ben de durumu çok anlamamıştım o sırada ama onlar o tepkiyi verdiğinde durumu fark ettim. resmen mutfaktan salona ışınlanmış gibiydim, koridordan hiç geçmedim ama onlar söylediğinde hem mutfaktaki anı, hem de salondaki beni gördükleri anı hatırlıyorum. sonrasında gün boyu bunun nasıl olacağını konuşmuştuk ama bir şey bulamadık tabii.
devamını gör...

her şeyden bağımız yetiştirmektir. malum, insan dünyaya yalnız gelir, yalnız gider. bu iki nokta arasında da bolca yalnız kalması muhtemel. bu yüzden bağımsız insan yetiştirmek önemli.

yoksa yalnız kaldı mı bir işi beceremeyen, "neden yalnızım" diye üzülen adamdan ne kendine fayda gelir ne de topluma.

not: şu hayatta hiç bir şeye sahip olmayacaksın. sahip olduğu, sahip olmayı istediği şeyler tüketir insanı.
kayıp edecek hiç bir şeyin olmayacak. ancak öyle çıkar hayatın tadı.
devamını gör...

osmanlı zamanındaki nahıl ağacı geleneği, noel ağacı çağrışımı uyandırsa da görünüşü ve anlamı ondan farklıdır. osmanlı’da ilk kez 1449’da fatih’in düğün şenliğinde görülmüştür. arapça'da hurma ağacı anlamına gelen nahl kelimesinden gelmektedir. nahıl ağacının üzerine çeşitli renkte kağıtlar, balmumu meyve, çiçek ve hayvan figürleri gibi düğün süsleri konulurdu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
nahıllar sünnet ve saray düğünlerinde, ekonomik ve toplumsal gücü yansıtırdı. binlerce parçadan oluşabilen bu nahıl ağaçlarının kimisinde altın veya gümüş gibi kıymetli taşlar da bulunurdu. özellikle saraya ait bir düğünde kullanılıyorsa en tepesinde büyük bir mum yandığı da olurdu.
hitit kabartmalarında da bu ağaca benzer tasvirler görülürken, frigler dönemi’nde dini törenlerde de bu ağacın kullanıldığı bilinmektedir. bereket ve bolluğu sembolize ettiğine inanılan nahıl geleneğinin yunan tanrısı dionysos‘a dayanan gelenek olduğu da ileri sürülür.
1612’de sultan ı. ahmed’in (sultanahmet camii’ni yaptıran padişah) kızının düğününü anlatan avusturyalı tarihçi hammer, düğünde taşınan onlarca nahılın güzellik ve ihtişamından söz eder. “bir grup ellerindeki tefleri çalıp türlü taklitler yaparak düğün alayına eşlik ediyorlardı, müslüman halk müthiş eğleniyordu. “
devamını gör...

annemi özledim.
devamını gör...

sözlüğe geldiğimden beri gerçekleştirdiğim eylemdir. sevdiğim yazarlar ne yazmış diye kovalıyorum hiç affetmiyorum.
devamını gör...

don miguel ruiz ve oğlu don jose ruiz tarafından yazılan, toltek bilgeliğini anlatmaya devam eden mükemmel ötesi kitap. ilk kitap olan (bkz: toltek bilgelik kitabı - dört anlaşma) nın ardından kaldığı yerden devam ediyor. ilk kitapta evcilleştirildiğimizden, bireysel ve toplumsal rüyalardan ibaret olduğumuzdan ve cehennemde yaşadığımızdan bahsediyordu ruiz. ve bu cehennemden kurtulmanın reçetesinin ilk adımı olan dört anlaşmayı açıklıyordu. neydi bu dört anlaşma: kullandığınız sözcükleri özenle seçin, hiçbir şeyi kişisel algılamayın, varsayımda bulunmayın ve daima yapabildiğinizin en iyisini yapın. eğer bu dört anlaşmaya sadık kalır, bu anlaşmaları alışkanlık haline getirebilirseniz bu dünyada cenneti yaşayabileceğinizi ve hayatınızın çok daha kolaylaşacağını anlatıyordu. toltek bilgeliği bir din değil, bir felsefe değil, bir ideoloji değil bir yaşama sanatıdır. hem de güncelliğini koruyan bir yaşam sanatı. toltek meksika kızılderililerinin yaşam sanatıdır. nesilden nesile aktarılmış şimdilerde ise don miguel ruiz kendisini bu sanatı insanlara tanıtmak ve anlatmakla mükellef görmüştür. bu beşinci anlaşma kitabında ilk dört anlaşmayı tekrar kısaca gözden geçirdikten sonra, sembolizmden, özellikle noel baba metaforuyla noel baba sembolizminden bahsediyor ve sonrasında beşinci anlaşmayı açıklıyor. nedir bu beşinci anlaşma: kuşkucu ol ama dinlemeyi de bil
kısaca bu anlaşmayı da şöyle açıklıyor: doğduğumuzdan beri sürekli semboller (dil) aracılığıyla evde, okulda, iş yerinde, sokakta, camide, kilisede bize enformasyonlar veriliyor ve bunların bir çoğu hakikat değil. insanların toplumların dinlerin bzie dayattığı bilgiler ve bunlara körü körüne bağlanma kuşkuyla yaklaş fakat dinlemeyi de öğren ve iyi dinle ki karşıdakini anla ve kargaşa yaşama. yani hakikat ile gerçek arasındaki farkı bulmak çok önemli ve bu farkı bulmak için hem dinlemeli hem de kuşkucu olmalısın diyor ruiz.
toltek bilgeliği benim çok ilgimi çeken bir alan. ve bu kitabında da yine çok ince ayrıntılarıyla ve sade bir dil ile bizlere anlatmış yazar.
devamını gör...

üzüldüğünü görmeyecek kadar yakındırlar. bazen anlamak ve anlaşılmak için uzaklaşmak gerekir.
devamını gör...

kanasın dünyam yansın oldu olacak!
devamını gör...

(bkz: insanları her şeyden az sevmek)
devamını gör...

aile içi psikolojik ve fiziksel şiddet, birbirini dinlememek ve anlamamak, kıskançlık, maddi ve manevi sıkıntılar örnek olarak gösterilebilir.
devamını gör...

siyah, gri, boz, bazen kahverengi, çizgili yapıda tüylere sahip kedi cinsi. beyazları da olabilir.

genelde arkadaş canlısı olurlar. alışırlarsa kendilerini sevdirirler. favorilerimdendir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şu halde ben fasfakir, fapfakir, famfakir, fakfakirim demek ki diye düşünmeme neden olan beyan. zira yarım arabam bile yok.
devamını gör...

yüzünüzü gülümsetecek ufacık bir detay...
yalın bir gülümseme, tatlı bir selam, sıcak bir bakış, efendime söyliyim kahvaltının siz uyandığınızda hazırlanmış olması. kahvaltı sonrası bol köpüklü kahvenizin sevgiyle size sunulması..
neyse ben kahvaltı hazırlamaya gidiyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim