çikolatalı portakallı kek
insanlara neden lezzetli geldiğini anlamadığım ve doğal olarak da kendi damak tadımı suçlamama neden olan kektir. yine de şanslı sayılırım zira bir damak tadım olmadığı için ortada bir suçlu da yok.
portakalın ne olduğunu biliyorum, çikolatanın da, hatta belki inanmayacaksınız ama keklere de aşinayım ama çikolatalı portakallı kek kavramı bana çok uzak. anlamsız çağrışımlar doğuruyor zihnimde.
bu tanımın içinde hiçbir travmatik anı olmayacak, hüzünlü bir hikayeye uzaktan bakıp gülümsemeyeceğim. bu insanolunbiraz’ın anlam arayışı. ben sözümü tutarım.
bir gordon ramsey olmadığım kesin, belki istesem olurum ama isteksizim bu konuda da. ama en azından gastronomi alanında görsel bir bilgi birikimim olabilirdi. başlık sahibi yazarımızın yazdığı tanımda bile şaşkınlığımı kendimden bile gizleyemedim.
öncelikle portakallı kısmındaki “portakal” aslında portakal kabuğu imiş. başlığı okuyunca ben onların portakal dilimi olduğunu düşünmüştüm. manasız elbette ama benim zihnimi ipotek altına alamaz kimse.
daha sonraki şaşkınlığım ise çikolata konusunda oldu. ben tabii ki çikolata denilince en azından bir tadelle umdum, o değilse bile bir petito olabilirdi. ama değilmiş. çikolata parçaları imiş. şaşkınım.
kek konusuna gelince umarım robnaja’nın yazdığı tanımda anlattığı kek şekil olarak benim zihnimdeki ile aynı forma sahiptir. zira eğer burda da yanılmışsam gastronomi cehaletimin boyutları konusunda derin bir korkuya kapılacağım.
portakalın ne olduğunu biliyorum, çikolatanın da, hatta belki inanmayacaksınız ama keklere de aşinayım ama çikolatalı portakallı kek kavramı bana çok uzak. anlamsız çağrışımlar doğuruyor zihnimde.
bu tanımın içinde hiçbir travmatik anı olmayacak, hüzünlü bir hikayeye uzaktan bakıp gülümsemeyeceğim. bu insanolunbiraz’ın anlam arayışı. ben sözümü tutarım.
bir gordon ramsey olmadığım kesin, belki istesem olurum ama isteksizim bu konuda da. ama en azından gastronomi alanında görsel bir bilgi birikimim olabilirdi. başlık sahibi yazarımızın yazdığı tanımda bile şaşkınlığımı kendimden bile gizleyemedim.
öncelikle portakallı kısmındaki “portakal” aslında portakal kabuğu imiş. başlığı okuyunca ben onların portakal dilimi olduğunu düşünmüştüm. manasız elbette ama benim zihnimi ipotek altına alamaz kimse.
daha sonraki şaşkınlığım ise çikolata konusunda oldu. ben tabii ki çikolata denilince en azından bir tadelle umdum, o değilse bile bir petito olabilirdi. ama değilmiş. çikolata parçaları imiş. şaşkınım.
kek konusuna gelince umarım robnaja’nın yazdığı tanımda anlattığı kek şekil olarak benim zihnimdeki ile aynı forma sahiptir. zira eğer burda da yanılmışsam gastronomi cehaletimin boyutları konusunda derin bir korkuya kapılacağım.
devamını gör...
karşılıklı anlaşılabilirlik
t: en basit tabiriyle, bir dilin konuşurları ile başka bir dilin konuşurlarının -veya lehçelerin- arasındaki birbirlerini efor sarf etmeden anlayabilme durumu olarak açıklanabilir. bir dilin veya lehçenin "dil" veya "lehçe" olarak adlandırılmasında kullanılan ölçütlerden biridir.
bu karşılıklı anlaşabilme oranı iki dil arasında farklı derecelerde olabilir. örneğin, biz azerbaycan türkçesini, -yüzdeleri tam hatırlamamakla birlikte- %60-70 oranında, azerbaycan türkçesi konuşurları ise bizi %80-90 oranında anlamaktadırlar. bu bölgeden bölgeye bile değişmektedir. sebebi ise, kuvvetle muhtemel, azerbaycan türkçesi konuşurlarının bizden daha fazla arapça, farsça ve rusça sözcük kullanması olmalıdır. yani, sözcüksel farklardır. tabii, ufak tefek gramer farklılıkları da anlaşılma oranlarına etki edebilir. örneğin, doğu anadolu ağızları azerbaycan türkçesine hem gramer hem sözcüksel olarak daha yakındır, bu yüzden karşılıklı anlaşılabilirlik daha fazladır. şu makalede, türk dilleri arasındaki mevzu bahis konu genişçe ele alınmaktadır.
talat tekin, türk dilleri arasında karşılıklı anlaşılabilirlik oranı az olduğu için birçok türkolog'un aksine onlara "lehçe" yerine "dil" der. türkoloji eleştirileri'nde bu konu üzerinde çokça durur, türk dilleri arasında birçok cümle karşılaştırması yapar. örneğin;
bu karşılıklı anlaşabilme oranı iki dil arasında farklı derecelerde olabilir. örneğin, biz azerbaycan türkçesini, -yüzdeleri tam hatırlamamakla birlikte- %60-70 oranında, azerbaycan türkçesi konuşurları ise bizi %80-90 oranında anlamaktadırlar. bu bölgeden bölgeye bile değişmektedir. sebebi ise, kuvvetle muhtemel, azerbaycan türkçesi konuşurlarının bizden daha fazla arapça, farsça ve rusça sözcük kullanması olmalıdır. yani, sözcüksel farklardır. tabii, ufak tefek gramer farklılıkları da anlaşılma oranlarına etki edebilir. örneğin, doğu anadolu ağızları azerbaycan türkçesine hem gramer hem sözcüksel olarak daha yakındır, bu yüzden karşılıklı anlaşılabilirlik daha fazladır. şu makalede, türk dilleri arasındaki mevzu bahis konu genişçe ele alınmaktadır.
talat tekin, türk dilleri arasında karşılıklı anlaşılabilirlik oranı az olduğu için birçok türkolog'un aksine onlara "lehçe" yerine "dil" der. türkoloji eleştirileri'nde bu konu üzerinde çokça durur, türk dilleri arasında birçok cümle karşılaştırması yapar. örneğin;
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
eğer yanlışlıkla yumurtayı fazla haşlarsanız, sarısının etrafının nahoş, gri ile yeşil arasında bir renge dönüştüğünü görürsünüz. bu reaksiyonun nasıl meydana geldiğini merak ediyor musunuz?
yumurta haşlandığında neler olur?
yumurtanın başlıca bileşeni proteinlerdir. yumurtanın beyazı %12, sarısı %16 oranında protein içerir. yumurtanın beyazında bulunan proteinler, birbirine bağlı amino asit zincirlerinden oluşan uzun moleküllerdir.
yumurta çiğken bu proteinler birbirine dolanmış olarak bir arada bulunurlar; haşlandıklarında, yani ısı uygulandığındaysa proteinler açılır ve yeni bağlantılar oluştururlar. proteinlerin (veya nükleik asitlerin)ısıya (veya alkol ve kloroform gibi dış ajanlara) maruz kalması sonucunda orijinal yapıları değişir, bu değişikliğe protein denatürasyonu denir. yumurtanın uzun bir süre ısıtılması durumunda proteinler birbirine yakınlaşır ve oluşan protein kümeleri içinde yeni bağlantılar kurulur. işte bu sebeple yumurta katılaşır ve aynı sebeple uzun süre haşlanmış yumurtaya “katı yumurta” adı verilir.
haşlanmış yumurta
yumurtanın beyazı az miktarda sülfür içerir. denatürasyon sırasında (yani kaynatıldığında) yumurtanın beyazındaki sülfür, hidrojen ile birleşerek hidrojen sülfür formunun oluşmasına neden olur. hidrojen sülfürün son derece rahatsız edici bir kokusu vardır. kimya eğitimi almış kişilere, hidrojen sülfür derseniz büyük olasılıkla akıllarına gelecek ilk şey inanılmaz derece rahatsız edici kokusu olacaktır.
atmosferimizde en yoğun olarak bulunan iki gaz, azot ve oksijendir. hidrojen sülfür ise bu ikisinden daha ağır bir gazdır. bu yüzden hidrojen sülfür yeryüzünde çoğunlukla derin mağaralarda ve madenlerde bulunur. çok kötü kokmasının yanı sıra, zehirli ve patlayıcı bir gazdır.
tahmin etmiş olabileceğiniz gibi; “çürük yumurta”nın iğrenç kokusu, gerçekte hidrojen sülfür gazının kokusudur. ancak yumurta sevenleri endişelendirecek bir durum da söz konusu değil, çünkü yumurtadan salınan nitrojen sülfür miktarı o kadar azdır ki hiçbir şekilde bir tehlikeli değildir.
grimsi yeşil renk neden oluşur?
yumurtanın sarısında demir vardır. yumurtaya uzun bir süre ısı uygulanırsa yumurtanın sarısının içeriğinde yer alan demir, yumurtanın beyazında bulunan hidrojen sülfür ile reaksiyona girer. bu reaksiyon demir sülfür formunun oluşmasına neden olur. yumurtanın sarısının dış yüzeyinin renk değiştirme nedeni budur.
aynı reaksiyon yumurtanın demirden yapılmış bir tavada pişirilmesi durumunda da ortaya çıkar. tavadaki demir, yumurta beyazındaki hidrojen sülfür ile reaksiyona girer ve pişmiş yumurtaya grimsi-yeşil bir renk verir.
kaynak:www.olaganustukanitlar.com/...
yumurta haşlandığında neler olur?
yumurtanın başlıca bileşeni proteinlerdir. yumurtanın beyazı %12, sarısı %16 oranında protein içerir. yumurtanın beyazında bulunan proteinler, birbirine bağlı amino asit zincirlerinden oluşan uzun moleküllerdir.
yumurta çiğken bu proteinler birbirine dolanmış olarak bir arada bulunurlar; haşlandıklarında, yani ısı uygulandığındaysa proteinler açılır ve yeni bağlantılar oluştururlar. proteinlerin (veya nükleik asitlerin)ısıya (veya alkol ve kloroform gibi dış ajanlara) maruz kalması sonucunda orijinal yapıları değişir, bu değişikliğe protein denatürasyonu denir. yumurtanın uzun bir süre ısıtılması durumunda proteinler birbirine yakınlaşır ve oluşan protein kümeleri içinde yeni bağlantılar kurulur. işte bu sebeple yumurta katılaşır ve aynı sebeple uzun süre haşlanmış yumurtaya “katı yumurta” adı verilir.
haşlanmış yumurta
yumurtanın beyazı az miktarda sülfür içerir. denatürasyon sırasında (yani kaynatıldığında) yumurtanın beyazındaki sülfür, hidrojen ile birleşerek hidrojen sülfür formunun oluşmasına neden olur. hidrojen sülfürün son derece rahatsız edici bir kokusu vardır. kimya eğitimi almış kişilere, hidrojen sülfür derseniz büyük olasılıkla akıllarına gelecek ilk şey inanılmaz derece rahatsız edici kokusu olacaktır.
atmosferimizde en yoğun olarak bulunan iki gaz, azot ve oksijendir. hidrojen sülfür ise bu ikisinden daha ağır bir gazdır. bu yüzden hidrojen sülfür yeryüzünde çoğunlukla derin mağaralarda ve madenlerde bulunur. çok kötü kokmasının yanı sıra, zehirli ve patlayıcı bir gazdır.
tahmin etmiş olabileceğiniz gibi; “çürük yumurta”nın iğrenç kokusu, gerçekte hidrojen sülfür gazının kokusudur. ancak yumurta sevenleri endişelendirecek bir durum da söz konusu değil, çünkü yumurtadan salınan nitrojen sülfür miktarı o kadar azdır ki hiçbir şekilde bir tehlikeli değildir.
grimsi yeşil renk neden oluşur?
yumurtanın sarısında demir vardır. yumurtaya uzun bir süre ısı uygulanırsa yumurtanın sarısının içeriğinde yer alan demir, yumurtanın beyazında bulunan hidrojen sülfür ile reaksiyona girer. bu reaksiyon demir sülfür formunun oluşmasına neden olur. yumurtanın sarısının dış yüzeyinin renk değiştirme nedeni budur.
aynı reaksiyon yumurtanın demirden yapılmış bir tavada pişirilmesi durumunda da ortaya çıkar. tavadaki demir, yumurta beyazındaki hidrojen sülfür ile reaksiyona girer ve pişmiş yumurtaya grimsi-yeşil bir renk verir.
kaynak:www.olaganustukanitlar.com/...
devamını gör...
duygusal halı yıkama
is ahlaki yuksek iki kardesin icra ettigi meslek.*
halicil kusu olarak da bilinirler.
bu ikili beni dumurdan dumura suruklemisti ilk izledigimde, ayni oranda paylasilan delilik.
ozsaygi kazanmayi halilardan sonra bize de, allahim nasip et be.*
"biri bizi surekli sevse"
halicil kusu olarak da bilinirler.
bu ikili beni dumurdan dumura suruklemisti ilk izledigimde, ayni oranda paylasilan delilik.
ozsaygi kazanmayi halilardan sonra bize de, allahim nasip et be.*
"biri bizi surekli sevse"
devamını gör...
aynı bilgisayarı 7 yıl kullanmak
yaptığım iş. yenisine param yetmedi. ssd ve bir tanıdıktan aldığım 2 gb ram ilavesi ile şimdilik götürüyorum işi bakalım.
devamını gör...
bilinmeyen numara arayınca gerilmek
yalnızca bende mi var merak ettiğim durum.
normalde de telefonla konuşmayı hiç sevmeyen ben bilinmeyen bir numara aradığında yüzbaşı raymond holt gibi geriliyorum. çünkü genelde bilinmeyen bir numara arıyorsa muhtemelen bir sorun vardır.
aramayın beni kardeşim.
normalde de telefonla konuşmayı hiç sevmeyen ben bilinmeyen bir numara aradığında yüzbaşı raymond holt gibi geriliyorum. çünkü genelde bilinmeyen bir numara arıyorsa muhtemelen bir sorun vardır.
aramayın beni kardeşim.
devamını gör...
evrende sırrı çözülmemiş gizemler
kainatta bulunan gizemli ve farklı yapıların hepsini bilmemiz elbette günümüz teknolojisine göre mümkün değildir. ancak bilim camiasının araştırmalarına dayanarak bir kaçını sayabiliriz.
tabby yıldızı... bu yıldızın gizemi, parlaklığını yitirmesi ve tekrar eski haline dönmesi. tabby yıldızı enteresan bir şekilde kararıp parlamalarıyla son yıllarda hem gök bilim insanlarını hem de teleskoplarla gözlem yapabilen kişileri büyülemiş durumda görünüyor. hipotezlere göre, bu enteresan parlaklık kayıplarını açıkamak için kuyruklu yıldız dediğimiz yapılardan tutun da kara deliklere ve hatta uzaydaki mega büyüklükteki yapılara kadar incelenmesi söz konusu oldu. son dönem çalışmaları artık net bir şekilde gösteriyor ki; tabby isimli yıldız 1890 yılından 1989 yılına kadar izlendiği süreçte parlaklığını %14-15 civarında yitirmiş durumda.
dünyamıza hesaplamalara göre yaklaşık 1450 ışık yılı uzaklıkta bulunan bu yıldız esasında herhangi bir anormallik barındırmıyor. ancak yanıp sönmesi bunu oldukça gizemli bir konuma getiriyor. hakkındaki en yaygın teori; bu yıldızın bir dyson küresi ile kaplanmış olmasıdır. bu küre kullanıldığı esnada, ışığı ve gücü farklı bir yere aktardığından yıldız bize yanıp sönmüş gibi görünüyor. ancak uzay araştırmaları ve teleskop görüntülerinin gösterebildiği kadarıyla, tabby yıldızının çevresi oldukça sakin. oralarda herhangi bir yaşam belirtisi bulunmadığı aşikar. gizemi çözülmeyi sabırsızlıkla bekliyor.

kırmızı dikdörtgen bulutsusu... tek boynuz takım yıldızı yönünde bulunan ve yaklaşık 2300 ışık yılı uzaklığındaki bu bulutsunun gizemi ise kırmızı rengi ve eşsiz dikdörtgen görüntüsüdür. görünüş şekli nedeniyle zaten kırmızı dikdörtgen bulutsusu adını almıştır. 1973'te keşfedilen kırmızı dikdörtgen bulutsusu, bilim camiasında hd44179 isimiyle de bilinmektedir. ilk keşfinin ise 1915 yılında robert grant aitken tarafından yapıldığı biliniyor. bulutsunun merkezinde ikili sistem görüntüsü bulunmaktadır.

gezegen 9 (dokuzuncu gezegen)... ingilizce "planet nine" olarak adlandırılan gizemli gezegendir. güneş sistemimizin dışında bulunmaktadır. aslında bulunduğunu söylemek de pek mümkün değil çünkü bu gezegen aslında olmayan ancak var olduğu farz edilen, kurgusal yönden var olan bir gezegendir. bu kuramsal gezegenin boyutunun dünyamızın yaklaşık 10 katı kadar olduğu düşünülmektedir. bu gezegenin; kuiper kuşağı dediğimiz kuşakta, neptün ötesinde bulunun ve uzayda savrulan gök cisimlerinin olağanın dışında hareket sergilemesinden ve belli bir yörünge rotasyonu göstermesinden dolayı var olduğu tahmin edilmektedir. gezegenin özellikleri de varlığı kadar gizemini korumaktadır. bu varsayımsal gezegenin plüton'un da yörüngesini güçlü bir şekilde etkilediği düşünülmektedir. tıpkı vulkan gezegeni gibi onun da orada olup olmadığı bilinmemektedir. varsa neden göremiyoruz, yoksa plüton'u yörüngesinden saptıran nedir ?

oumuamua... yale üniversitesi'nden bilim insanlarının yayınlamış olduğu makalelere göre oumuamua isimli gök cismi hidrojenden oluşmaktadır. yine aynı makaleye göre, oumuamua bir zamanlar tamamıyla hidrojen gazından ibaretti. uzay-zaman düzleminde uzun yıllar geçtikçe sertleşerek günümüzdeki halini aldı. bu durum ise oumuamua'yı uzay literatüründe yeni bir türe sokuyor. ne gezegen, ne yıldız... ne göktaşı, ne bulutsu. oumuamua, halen bunlardan hiç biri değil. bu gizemli nesnenin ne olduğu konusunda bir çok teori olsa da halen hiç biri kesin değil esasen. 2017'de dünyanın yakınlarından geçerken bir anda fark edilmiş, teleskoplar oumuamua'yı görüntüleyemeden çoktan kaybolmuştu bile. hızını değiştirebilen bu nesnenin doğal bir oluşum mu yoksa bir uzay aracı mı olduğu da halen tartışmalar arasında.

x galaksisi... bu galaksi isminden de anlayacağınız üzere oldukça gizemli bir galaksi. görüntüsünün x'i andırması nedeniyle "x galaksisi" adını almıştır. dünyamızdan yaklaşık olarak 800 milyon ışık yılı uzakta bulunan bu galaksi teleskopların tespit ettiği şekliyle adeta bir boomerang gibi görünmekte. galaksiden yayılan jetlerin büyüklüğü ise yaklaşık olarak 2.5 milyon ışık yılı kadar görünüyor. halen ne olduğu tam çözülemese de çarpışmakta olan ve birbirinin çekim kuvveti içerisine giren 2 galaksinin, bu şekile sebep olduğu tahmin edilmektedir.

görüntüler google görseller'den alınmıştır.
kaynakça:
1- wikipedia
2- evrimagaci.org
3- webtekno
4- instagram/uzaybilimcisi
tabby yıldızı... bu yıldızın gizemi, parlaklığını yitirmesi ve tekrar eski haline dönmesi. tabby yıldızı enteresan bir şekilde kararıp parlamalarıyla son yıllarda hem gök bilim insanlarını hem de teleskoplarla gözlem yapabilen kişileri büyülemiş durumda görünüyor. hipotezlere göre, bu enteresan parlaklık kayıplarını açıkamak için kuyruklu yıldız dediğimiz yapılardan tutun da kara deliklere ve hatta uzaydaki mega büyüklükteki yapılara kadar incelenmesi söz konusu oldu. son dönem çalışmaları artık net bir şekilde gösteriyor ki; tabby isimli yıldız 1890 yılından 1989 yılına kadar izlendiği süreçte parlaklığını %14-15 civarında yitirmiş durumda.
dünyamıza hesaplamalara göre yaklaşık 1450 ışık yılı uzaklıkta bulunan bu yıldız esasında herhangi bir anormallik barındırmıyor. ancak yanıp sönmesi bunu oldukça gizemli bir konuma getiriyor. hakkındaki en yaygın teori; bu yıldızın bir dyson küresi ile kaplanmış olmasıdır. bu küre kullanıldığı esnada, ışığı ve gücü farklı bir yere aktardığından yıldız bize yanıp sönmüş gibi görünüyor. ancak uzay araştırmaları ve teleskop görüntülerinin gösterebildiği kadarıyla, tabby yıldızının çevresi oldukça sakin. oralarda herhangi bir yaşam belirtisi bulunmadığı aşikar. gizemi çözülmeyi sabırsızlıkla bekliyor.

kırmızı dikdörtgen bulutsusu... tek boynuz takım yıldızı yönünde bulunan ve yaklaşık 2300 ışık yılı uzaklığındaki bu bulutsunun gizemi ise kırmızı rengi ve eşsiz dikdörtgen görüntüsüdür. görünüş şekli nedeniyle zaten kırmızı dikdörtgen bulutsusu adını almıştır. 1973'te keşfedilen kırmızı dikdörtgen bulutsusu, bilim camiasında hd44179 isimiyle de bilinmektedir. ilk keşfinin ise 1915 yılında robert grant aitken tarafından yapıldığı biliniyor. bulutsunun merkezinde ikili sistem görüntüsü bulunmaktadır.

gezegen 9 (dokuzuncu gezegen)... ingilizce "planet nine" olarak adlandırılan gizemli gezegendir. güneş sistemimizin dışında bulunmaktadır. aslında bulunduğunu söylemek de pek mümkün değil çünkü bu gezegen aslında olmayan ancak var olduğu farz edilen, kurgusal yönden var olan bir gezegendir. bu kuramsal gezegenin boyutunun dünyamızın yaklaşık 10 katı kadar olduğu düşünülmektedir. bu gezegenin; kuiper kuşağı dediğimiz kuşakta, neptün ötesinde bulunun ve uzayda savrulan gök cisimlerinin olağanın dışında hareket sergilemesinden ve belli bir yörünge rotasyonu göstermesinden dolayı var olduğu tahmin edilmektedir. gezegenin özellikleri de varlığı kadar gizemini korumaktadır. bu varsayımsal gezegenin plüton'un da yörüngesini güçlü bir şekilde etkilediği düşünülmektedir. tıpkı vulkan gezegeni gibi onun da orada olup olmadığı bilinmemektedir. varsa neden göremiyoruz, yoksa plüton'u yörüngesinden saptıran nedir ?

oumuamua... yale üniversitesi'nden bilim insanlarının yayınlamış olduğu makalelere göre oumuamua isimli gök cismi hidrojenden oluşmaktadır. yine aynı makaleye göre, oumuamua bir zamanlar tamamıyla hidrojen gazından ibaretti. uzay-zaman düzleminde uzun yıllar geçtikçe sertleşerek günümüzdeki halini aldı. bu durum ise oumuamua'yı uzay literatüründe yeni bir türe sokuyor. ne gezegen, ne yıldız... ne göktaşı, ne bulutsu. oumuamua, halen bunlardan hiç biri değil. bu gizemli nesnenin ne olduğu konusunda bir çok teori olsa da halen hiç biri kesin değil esasen. 2017'de dünyanın yakınlarından geçerken bir anda fark edilmiş, teleskoplar oumuamua'yı görüntüleyemeden çoktan kaybolmuştu bile. hızını değiştirebilen bu nesnenin doğal bir oluşum mu yoksa bir uzay aracı mı olduğu da halen tartışmalar arasında.

x galaksisi... bu galaksi isminden de anlayacağınız üzere oldukça gizemli bir galaksi. görüntüsünün x'i andırması nedeniyle "x galaksisi" adını almıştır. dünyamızdan yaklaşık olarak 800 milyon ışık yılı uzakta bulunan bu galaksi teleskopların tespit ettiği şekliyle adeta bir boomerang gibi görünmekte. galaksiden yayılan jetlerin büyüklüğü ise yaklaşık olarak 2.5 milyon ışık yılı kadar görünüyor. halen ne olduğu tam çözülemese de çarpışmakta olan ve birbirinin çekim kuvveti içerisine giren 2 galaksinin, bu şekile sebep olduğu tahmin edilmektedir.

görüntüler google görseller'den alınmıştır.
kaynakça:
1- wikipedia
2- evrimagaci.org
3- webtekno
4- instagram/uzaybilimcisi
devamını gör...
türklerin ırkçı olmadığı gerçeği
"türkler"in (yani belirli bir ırkın/etnisitenin) yekpare bir şekilde belirli bir siyasi, davranışsal, etik, dünya görüşü olduğunu söylemekte, ne biliyim, biraz ırkçılık gibi. türkler ırkçılık yapmaz, türkler soykırım yapmaz gibi söylemler ne anlama geliyor? neden "türkler" bunları yapamıyor? genetiklerinde onları bu eymeleri yapan ırklardan, gruplardan, toplumlardan ayıran bir özellik mi var?
devamını gör...
son yaz
televizyondan dizi takip etmem, huyum değildir. genelde dikkatimi çeken bir senaryo olursa dizi bittikten sonra internetten sara sara izlerim. son yaz dizisini sosyal medyada çatışma sırasındaki kız isteme sahnesinden bir kesitle fark ettim. ali atay fanatikliğim tuttu yine, açtım ilk bölümlerini izledim ve düne varan bir serüven* başladı. öncelikle söylemem gerekir ki yağmur karakteri (hafsanur sancaktutan) o kadar ama o kadar itici geliyor ki bana onun sahneleri sürekli geçiyorum. hareketleri samimiyetsiz, senaryo gereği de daha 18-19 yaşında bir genç kıza gereksizce olgunluk itelemeye çalışmışlar efsane eğreti. akgün'e (alperen duymaz) hiç girmiyorum yine daha 20 yaşında bir delikanlı belinde silahla, ağır abi replikleriyle adam yaralamalar, mekan işletmeler. eh yavrum o kadar da iyi oyunculuğu var ki aslında, bunu savcıyla olan sahnelerinden anlayabiliyoruz, hep o samimiyette kalsa keşke. neyse dizi içerisinde çok fazla tutarsız detaylar mevcut. ama neticede yerli diziler yersiz uzun diyoruz ve yerli dizilerin mantığını az çok biliyoruz. çoktaşeyapmamak lazım o yüzden. dün yayınlanan sezon finaline gelecek olursak ki bu kısmı spoiler ve bir miktar tahmin içerir. bölümün başından beri biri ya da birilerinin öleceğinin farkındaydık. iç sesim yağmur'un ölüp diziden çıkmasını dilerken, mantıksal olarak selçuk taşkın'ın ölmesi kesindi. leyla ile mecnun'un çekimlerinin başlayacak olması ise savcı selim kara'nın suikast sonucu ölmesi ve diziden çıkmasını gerektirirdi. yani ben böyle kurmuştum kendimi. ama hiçbir şey öyle olmadı. yine birtakım ters köşe yapmaya çalışmalarla dizi bambaşka bir yere evrildi. canan öldü ya da en azından ölmüş gibi gösterildi. burası hala şaibeli bir ters köşe de buradan gelebilir. gökhan öldü, akgün abi katili oldu. gökhan'da zamanında anne katili olmuş zaten. ve genel olarak gelecek sezonun istanbul'da devam edeceği de kesinleşmiş oldu. (eh çeşme'de maliyetler yazın gelmesiyle arttı haliyle) her şey karman çorman oldu ve l&m başlarsa bu diziyle bağım kalmayacağını bildiğimden editlememek üzere son yaz defterini burada kapatıyorum. kıps.
devamını gör...
engelli insanların günahkar olması
açıklamayı yapanın zihnine prangalar vurup, kalan ömrü boyunca kullanmaması gerektiğini düşünüyorum.
devamını gör...
türk olmanın kötü tarafları
insan sevdiği şeylerin kötü tarafını göremezmiş bu yüzden ben de türk olmanın kötü bir tarafını göremiyorum.
eğer tekrar dünyaya gelme şansım olsaydı yine türk olup, yine türkiye 'de doğmak isterdim.milletimi de ülkemi de seviyorum. diğer milletleri de seviyorum. hepsi birbirinden güzel ama her zaman türk olmayı tercih ederim.
t:(bkz: 404 not found)
eğer tekrar dünyaya gelme şansım olsaydı yine türk olup, yine türkiye 'de doğmak isterdim.milletimi de ülkemi de seviyorum. diğer milletleri de seviyorum. hepsi birbirinden güzel ama her zaman türk olmayı tercih ederim.
t:(bkz: 404 not found)
devamını gör...
kalbi kırılmış bir kadının yapabilecekleri
kariyer. kırık kalp karın doyurmuyor neticede.
devamını gör...
davaydavay
klişe kalıpların dışında bir kadın. mizahı ve sohbeti çok güzel. tanımları çok içten ve samimi. severek okuyoruz. inşallah fake değildir. *
devamını gör...
facebook'un facebook olduğu zamanlar
birbirimizi rahat rahat dürttüğümüz zamanlardır. nedense insanı mutlu ederdi*
hele ki düşük kapasiteli telefonlarla, başına 0 eklenip bedava facebook'a giriyorsanız o zamanlar gerçek facebook zamanlarıydı. sonra değişti ötelendi, ulaşılabilir oldu ve önemini kaybetti;
orti biteyim mi ? bit orti bit .
hele ki düşük kapasiteli telefonlarla, başına 0 eklenip bedava facebook'a giriyorsanız o zamanlar gerçek facebook zamanlarıydı. sonra değişti ötelendi, ulaşılabilir oldu ve önemini kaybetti;
orti biteyim mi ? bit orti bit .
devamını gör...
ayrılık acısı geçer mi sorunsalı
devamını gör...
alıntı
paragraf paragraf yapıldığında insanı hayrete düşüren. sırf kaynağı belirtildiği için fikir ve sanat eserinin büyük bir kısmı alıntı olarak verilemez, verilmemeli. o kocaman kitabı okuyanlar "tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında" kısmını es mi geçiyor, görmezden mi geliyor hayret ediyorum.
devamını gör...
bulgaristan göçmenleri
birçoğu kral insanlardır. hatta 89 göçüyle gelenlerde cidden baya bi entelektüel, okumuş insanlar vardı. ne canlar gitti belene'de. ah.
devamını gör...
özür dilerim lafını bölüyorum
nezaketine hayran kaldığım insandır kendileri,
konuşulurken sözü cümlesi kesilen kişi tekrar aynı istek ve şevk ile muhattap olmaz.
ki ne olursa olsun özür dilemek..naiftir.
konuşulurken sözü cümlesi kesilen kişi tekrar aynı istek ve şevk ile muhattap olmaz.
ki ne olursa olsun özür dilemek..naiftir.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
yazarların en çok merak ettikleri gezegen
merkür.
devamını gör...