yalnızlık
bir yaşar kemal şiiridir. kendi sesinden dinlemek isterseniz...
kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden?
çıkarsın bir dağ başına,
bir ağaç bulursun tellersin
pullarsın gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
köpürmüş gelen bulutları.
başka ne gelir elden?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!
kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden?
çıkarsın bir dağ başına,
bir ağaç bulursun tellersin
pullarsın gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
köpürmüş gelen bulutları.
başka ne gelir elden?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!
devamını gör...
çalışma masanızdaki en ilginç şey
ben.
devamını gör...
ibrahim peygamber
sümerolog muazzez ilmiye çığ'ın kaleme aldığı ve üç dinin atası sayılan hz. ibrahim'in izini sümer çivi yazılarından, arkeolojik buluntulardan ve kumran metinlerinden sürdüğü bir araştırma kitabı. aşağıdaki arkeolojik buluntu, kitabın kapağında yer alan ve ibrahim’in oğlu ishak’ı kurban edecekken allah’ın gökten koç indirmesini temsil ettiği düşünülen bir sümer buluntusudur.
(bkz: kur'an incil ve tevrat'ın sumer'deki kökeni (kitap))
(bkz: kur'an incil ve tevrat'ın sumer'deki kökeni (kitap))
devamını gör...
sözlük kütüphanesi için ne dediler
tanıdık isimleri görmek ne güzel olmuş. efsolar efsosu #1289120. mikemmel ulan.
devamını gör...
30 ağustos zafer bayramı
zafer bayramımız kutlu olsun. ebedi başkomutan mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşlarına sonsuz sevgi, saygı ve minnetle...bu kutlu zaferi en güzel anlatan kişilerden nazım'ın dizelerini paylaşmak istiyorum.
"ateşi ve ihaneti gördük."
"dağlarda tek tek ateşler yanıyordu
ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtırlar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
paşalar onun arkasındaydılar.
o, saati sordu.
paşalar "üç" dediler.
sarışın bir kurda benziyordu.
ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu
bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
kocatepe'den afyon ovası'na atlayacaktı.
dörtnala gelip uzak asya'dan
akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim
bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim...
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim."
atam izindeyiz....
"ateşi ve ihaneti gördük."
"dağlarda tek tek ateşler yanıyordu
ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtırlar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
paşalar onun arkasındaydılar.
o, saati sordu.
paşalar "üç" dediler.
sarışın bir kurda benziyordu.
ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu
bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
kocatepe'den afyon ovası'na atlayacaktı.
dörtnala gelip uzak asya'dan
akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim
bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim...
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim."
atam izindeyiz....
devamını gör...
birisinin arkasından konuşup yüzüne gülmek
çoğu insanın negatif düşünmesinin aksine, hayatın size öğrettiği bir ders niteliğinde de olabilir. saflık ve iyi niyet çocuklukta kalmadığı zaman bunun bedelini çok ağır ödersiniz. hayat, kafanızı sürte sürte size politik olmayı öğretir çünkü diğerlerinin içine bu şekilde hayatta kalamazsınız. akıllı olmak, sevmediğiniz insanların yüzüne gülmek zorundasınız, ister buna okul hayatında deyin ister iş hayatında ister aile hayatında.
kısacası hayatın öğrettiği güzel bir derstir.
kısacası hayatın öğrettiği güzel bir derstir.
devamını gör...
#20liyaşlarchallenge
şu sıralarda sosyal medyada dönen, 20'li yaşlardaki fotoların paylaşıldığı "heştek".
yapay zeka hepinizin kodlarını çözüyor benden uyarması..
aa pardon, buradakilerin %90'ı 20'li yaşlardaydı di mi ?
"sorry"
yapay zeka hepinizin kodlarını çözüyor benden uyarması..
aa pardon, buradakilerin %90'ı 20'li yaşlardaydı di mi ?
"sorry"
devamını gör...
ülkemizde matematiğin sevilmeme nedeni
insan başarısız olduğu, çabasının takdir edilmediği, varlığının önemsenmediği alandan veya insanlardan uzak duracaktır. bu sorunun o kadar çok sebebi var ki, o kadar.
-matematiği sevmeyen, bilmeyen ve matematikten anlamayan öğretmenlerin matematik öğretmeni olması (bunu söyleyip buna neyin sebep olabileceği konusunda düşünmemek çok acımasızca lütfen yapmayın). insanların ilgileri, yetenekleri doğrultusunda meslek seçimi yapabilmelerine izin vermeyen ekonomik, sosyal, kültürel bir sistemin varlığından söz edilebilir diye düşünüyorum. matematik bilen, seven, ilgi duyan insanlar neden matematik öğretmenliğini tercih etmiyorlar bu önemli bir soru bana kalırsa.
-mezun olup da atanma şerefine nail olan (çünkü güzel ülkemizde bu da deveye hendek atlatmaktan daha zor olabiliyor) bir öğretmenin mesleğine dair heyecan duymaması, duyamaması. bir yığın derdi var insanın. bir öğretmeni, diğer kimliklerinden sıyırıp sadece öğretmen olarak düşünmek doğru değil. her şeyden önce bahsedilen kişi bir insan ve her insan üzerinde ülkenin refah düzeyinin etkisi var.
-eleştirmeye çoğu zaman izin verilmemesi. dolayısıyla eleştirinin öğretilmemesi, sözel becerilerin gelişmemesi. kitap okumuyor oluşumuz. okuyan adama da madalya takılmıyor zaten son 10 yıldır. okumak elbette içsel motivasyon gerektiren bir eylemdir ancak bir çocuğa bu alışkanlığı kazandırabilmeniz için zaman zaman takdir etmeniz, ödüllendirmeniz yani öncelikle dışsal motivasyon sunmanız gerekebilir.
-matematiği neden öğrendiğimizi bilmememiz, bunun anlatılamaması
-öğretmenin kullandığı öğretim yöntemleri, bir canlının nasıl öğrenebileceğinin anlaşılamamış olması
-kalabalık sınıflar
-teknolojik yetersizlikler
-ilgisiz ebeveyn. "hocam benim çocuğum matematiği bir türlü yapamıyor" genellikle bu cümleyi anne kurar (çünkü çocuktan kadın sorumludur). o da dönemde bir kez geldiği (yani geliyorsa) veli toplantısında.
çoğunlukla edilgen cümleler kurduğumun farkındayım ama bazı şeyleri bireysel çabaların insafına bırakmak bana doğru gelmiyor. "ülkemizde matematiğin sevilmemesi" bir sistem sorunudur. bu sadece matematiğin sevilmemesi değildir. fiziğin sevilmemesi, tarihin sevilmemesi, geometrinin sevilmemesi, türkçenin sevilmemesi şeklinde listelenip uzatılabilir ancak hepsinin kaynağı aynıdır.
bireysel çabalar için bir öneri; çocuğun yapabilirim hissiyatını geliştirmek fayda sağlayabilir. her insanın farklı bir becerisi olduğu fikrinden yola çıkarak, kişinin bir alandaki yetkinliğini geliştirirseniz diğer alanlarda da başarılı olabileceğine dair kendisine güven duymasını sağlayabilirsiniz ve bu inancı yıkmadığınız sürece, ilgi ve destekle matematikte başarılı olacak ve başarılı olduğunu hissettiği alanı sevecektir.
-matematiği sevmeyen, bilmeyen ve matematikten anlamayan öğretmenlerin matematik öğretmeni olması (bunu söyleyip buna neyin sebep olabileceği konusunda düşünmemek çok acımasızca lütfen yapmayın). insanların ilgileri, yetenekleri doğrultusunda meslek seçimi yapabilmelerine izin vermeyen ekonomik, sosyal, kültürel bir sistemin varlığından söz edilebilir diye düşünüyorum. matematik bilen, seven, ilgi duyan insanlar neden matematik öğretmenliğini tercih etmiyorlar bu önemli bir soru bana kalırsa.
-mezun olup da atanma şerefine nail olan (çünkü güzel ülkemizde bu da deveye hendek atlatmaktan daha zor olabiliyor) bir öğretmenin mesleğine dair heyecan duymaması, duyamaması. bir yığın derdi var insanın. bir öğretmeni, diğer kimliklerinden sıyırıp sadece öğretmen olarak düşünmek doğru değil. her şeyden önce bahsedilen kişi bir insan ve her insan üzerinde ülkenin refah düzeyinin etkisi var.
-eleştirmeye çoğu zaman izin verilmemesi. dolayısıyla eleştirinin öğretilmemesi, sözel becerilerin gelişmemesi. kitap okumuyor oluşumuz. okuyan adama da madalya takılmıyor zaten son 10 yıldır. okumak elbette içsel motivasyon gerektiren bir eylemdir ancak bir çocuğa bu alışkanlığı kazandırabilmeniz için zaman zaman takdir etmeniz, ödüllendirmeniz yani öncelikle dışsal motivasyon sunmanız gerekebilir.
-matematiği neden öğrendiğimizi bilmememiz, bunun anlatılamaması
-öğretmenin kullandığı öğretim yöntemleri, bir canlının nasıl öğrenebileceğinin anlaşılamamış olması
-kalabalık sınıflar
-teknolojik yetersizlikler
-ilgisiz ebeveyn. "hocam benim çocuğum matematiği bir türlü yapamıyor" genellikle bu cümleyi anne kurar (çünkü çocuktan kadın sorumludur). o da dönemde bir kez geldiği (yani geliyorsa) veli toplantısında.
çoğunlukla edilgen cümleler kurduğumun farkındayım ama bazı şeyleri bireysel çabaların insafına bırakmak bana doğru gelmiyor. "ülkemizde matematiğin sevilmemesi" bir sistem sorunudur. bu sadece matematiğin sevilmemesi değildir. fiziğin sevilmemesi, tarihin sevilmemesi, geometrinin sevilmemesi, türkçenin sevilmemesi şeklinde listelenip uzatılabilir ancak hepsinin kaynağı aynıdır.
bireysel çabalar için bir öneri; çocuğun yapabilirim hissiyatını geliştirmek fayda sağlayabilir. her insanın farklı bir becerisi olduğu fikrinden yola çıkarak, kişinin bir alandaki yetkinliğini geliştirirseniz diğer alanlarda da başarılı olabileceğine dair kendisine güven duymasını sağlayabilirsiniz ve bu inancı yıkmadığınız sürece, ilgi ve destekle matematikte başarılı olacak ve başarılı olduğunu hissettiği alanı sevecektir.
devamını gör...
yabancı uyruklu öğrenci sınavı
türk gençlerinin en çok hakkının yendiği, yabancı uyruklu öğrencilerin uyduruk bir sınavla oldukça düşük bir sıralama yapsa bile tıp mühendislik mimarlık gibi bölümlere bedavadan girdiği sınav. türk öğrencilerin uğruna psikolojilerini bozduğu sınava suriyeliler afganlar hintliler ellerini kollarını sallayarak giriyor.
devamını gör...
bağıra bağıra söylenebilecek şarkılar
tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem...
devamını gör...
kadro işlemlerinin bütünüyle cumhurbaşkanlığına bağlanması
okurken karnıma yumruk yemiş gibi hissediyorum.
içinde "cumhurbaşkanı" geçen hiçbir cümle hayırlı olmaz mı?
içinde "cumhurbaşkanı" geçen hiçbir cümle hayırlı olmaz mı?
devamını gör...
hata yapmayı kazanım olarak görmek
hatalardan ders alabiliyorsan, geçen sefer de böyle yaptım olmadı başka bir yol bulmalıyım, diyebiliyorsan evet bu kazanımdır, tecrübedir. benim yaşım, aşağıdan biri merdiveni tutsa 40 a doğru çıkmalık, tecrübenin önemini çok iyi kavradım. bir yaştan sonra edindiği tecrübeler çok yardımcı oluyor inansa
devamını gör...
ayağını kaydırmak
bireysel yetenek veya çalışmalarla önüne geçilemeyen bireylerin çakallık vasıtasıyla ekarte edilmesini ifade eden ve bir kere başlandıktan sonra kişilik halini alan davranış bozukluğu.
devamını gör...
benim burada ne işim var denilen anlar
tanımadığım samimiyetten yoksun birbirine yakınmış gibi duran kendini havalı zanneden insanların arasında derim hep sen orada neden bulunuyosun diyen arkadaşlar olabilir bazen yeni bir ortama girdiğimizde ister istemez yaşadığım bir durum kaçamıyorum ne kadar istesem de özellikle pandemi öncesi tabi (bkz: burada benim ne işim var hissi)
devamını gör...
kediyi köpeği eve hapsedip hayvanseverlikten dem vurmak
asla katılamayacağım bir beyan. doğası derken tam olarak ne doğasından bahsediyorsunuz? eğer ki köyde yaşamıyorsanız doğal bir ortamda yaşamadığımızın farkındasınızdır. her yer binalar, arabalar, insan üretimi doğaya ait olmayan yapılarla dolu. bu hayvancağızların ise sokakta yaşarken çoğunlukla bir parça yiyecek ya da bazen bir kap su bile bulamadığı aşikar. bunlar yetmezmiş gibi kışın soğuğunda sokakta üşüyorlar, insan demeye bin şahit isteyen varlıklardan dayak yiyorlar, bazen tacize tecavüze bile uğruyorlar. doğada yaşamıyorlar, sokakta yaşıyorlar ve sokaklar onların yaşam alanı olamıyor hiçbir bakımdan. bu canların hayatına dokunmak, onlara mümkün olan en iyi koşullarda bakmaya çalışmak ne zamandan beri riyakarlık oldu?
devamını gör...
köylülük belirtileri
yukarıda belirtilen hiçbir tanımın köylü olmakla ilgisi yoktur. şehirde büyümüş, okumuş birçok insan da aynı hareketleri yapmaktadır.
ülkemizde birçok kişinin soyu köye dayanıyor. bu ayıp mı? neden bu sözcük bu kadar hakaretvari hale geldi? köylü olmak neden kötü olsun ki.
herkes köy peyniri, köy yumurtası görünce parasını sormadan daha sağlıklı diye almak istiyor. yıllarca şehirde yaşayan herkesin hayali bir gün sessiz sakin köye yerleşmek, doğayla ilgilenmek. yani bir köylünün hayatını yaşamak. gerçekten bir kez köye gidip o çektikleri çileyi gören kimse bu insanları aşağılayamaz.
mustafa kemal atatürk için köylü milletin efendisidir.
"türkiyenin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür."
sevgili modern şehirli yazarımız keşke köylü olsaydın. *
ülkemizde birçok kişinin soyu köye dayanıyor. bu ayıp mı? neden bu sözcük bu kadar hakaretvari hale geldi? köylü olmak neden kötü olsun ki.
herkes köy peyniri, köy yumurtası görünce parasını sormadan daha sağlıklı diye almak istiyor. yıllarca şehirde yaşayan herkesin hayali bir gün sessiz sakin köye yerleşmek, doğayla ilgilenmek. yani bir köylünün hayatını yaşamak. gerçekten bir kez köye gidip o çektikleri çileyi gören kimse bu insanları aşağılayamaz.
mustafa kemal atatürk için köylü milletin efendisidir.
"türkiyenin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür."
sevgili modern şehirli yazarımız keşke köylü olsaydın. *
devamını gör...
eş cinsellik
eşcinsellik bir tercih değildir. yönelimdir. hastalık değildir, tıp literatüründe hastalık kategorisinden çıkartılalı çok uzun yıllar olmuştur.
devamını gör...


