bize kendinden bahset
yürüründe problem olmayan elektrik aksamı bozuk araba gibiyim . gidiyorum ama göstergeler hak getire .
devamını gör...
git
yazilim dunyasinin en populer kaynak kod versiyonlama sistemidir.
2005 yilinda piyasaya cikmis ve 2008 den sonra github, bitbucket gibi web tabanli yonetim arayuzleri ile desteklenmeye baslanmasiyla yavas yavas svni tarihe gommeye baslamistir.
ozellikle open source dunyasi icin oyle bir derya haline geldi ki su anda hayatimizdan ciksa dunya durur herhalde. bunu goren microsoft da 2018 yilinda github'i satin alarak bunyesine katmistir.
2005 yilinda piyasaya cikmis ve 2008 den sonra github, bitbucket gibi web tabanli yonetim arayuzleri ile desteklenmeye baslanmasiyla yavas yavas svni tarihe gommeye baslamistir.
ozellikle open source dunyasi icin oyle bir derya haline geldi ki su anda hayatimizdan ciksa dunya durur herhalde. bunu goren microsoft da 2018 yilinda github'i satin alarak bunyesine katmistir.
devamını gör...
zengin sayılmanın asgari şartı
asgari kelimesinden bi habersen zenginsindir .
devamını gör...
said nursi
yaşantısı, hakkında birbirine zıt pek çok düşüncelere neden olan bir yazar ve düşünürdür. takriben yüz otuz parçadan ibâret olan ''risâle-i nûr'' kitaplarının müellifidir. bu kitapları yirmi üç, yirmi dört yılda yazdığı bilinmektedir. kitaplarında geçirmiş olduğu zihni değişimi, ''eski said ve yeni said'' olarak bir ayrıma tâbi tutar. ''eski said'' zamanında siyâsi konuları ele alan yazıları ''ictimâî reçeteler'' adlı 2 cildlik bir kitapta toplanmıştır. bunun dışında ''yeni said'' zamanında imânî konulara dair düşüncelerini anlattığı kitaplarını te'lif etmiş olup bunların en başta gelenleri ise ''sözler, mektûbât, lem'alar ve âsây-ı mûsâ'' dır. said nursî'nin ayrıca ''mesnevî-i nûriye'', kur'an'ın bir tefsiri olduğunu söylediği ''işârât'ül î'câz'', ''muhâkemât'' ve ''şûâlar'' gibi kitaplarının yanında çoğunluğu öğrencilerine gönderdiği ve öğrencilerinden aldığı mektupların yer aldığı ''barla, emirdağ ve kastamonu lahikaları'' da risâle-i nûr külliyatı içinde bulunmaktadır. yazdığı kitapları sebebiyle hakkında pek çok dava açılmış, hapishane ve sürgünlerde hayatı kendisine zehir edilmiştir. kitaplarında imâna ait konuları soyut niteliklerine rağmen bir takım hikâyeler ve temsiller ile anlatarak somutlaştırmak sûretiyle okuyucuya anlaşılır kılmak istemiştir. ''yeni said'' döneminde her ne kadar siyâsete kapılarını kapadığını belirtse de zamanın başbakanı adnan menderes'e mektup yazmaktan geri kalmamıştır.
yazdığı kitaplardaki kimi düşüncelerine ben de dâhil olmak üzere katılmayanlar olsa bile sırf düşünceleri ve yazdığı kitaplar sebebiyle said nursî'ye hukuk yoluyla yapılan eziyetleri asla doğru bulmuyorum. kitaplarını pek çok defa okumuş ve anlamaya çalışmış bir insanım. dili, günümüz türkçesi ile anlaşılmaya müsâit değildir. bununla birlikte müellif, kitapların asla tercümeye tâbi tutulmamasını, aksi halde orijinalliğini yitireceğini belirtmiştir. yine, ''muhâkemat'' isimli kitabında yazdıklarının bir ''mihenge vurulmasını'', yâni eleştirilmesini ister. kitapların te'lif hakkını alan bir kaç tane yayınevi vardır. ancak, her nedense said nursî'nin kaleme aldığı söylenen ve fakat henüz zamanı gelmediği için yayımlanması doğru bulunmayan risâleleri vardır ki ''kevser risâlesi'', ''rumûzât-ı semâniye risâlesi'', ''18. lem'a'' bunlardandır. ''işârât'ül î'câz'' isimli kitabında kur'an'ın bazı âyetlerinin cifr hesâbını yaparak bulduğu ebced değerlerinden hareketle yazdığı kitaplarda bir kutsallık bulunduğu fikrini her seferinde benimsetmeye çalışmıştır. hazreti ali'ye atfedilen ''celcelûtiye'' kasidesinden, yine risâle-i nurlara yönelik bir takım işâretlerin bulunduğunu, yazdıklarının kendi duygu ve düşünceleri değil ama ilâhî ilhamlar olduğunu söyleme ihtiyacı duymuştur. böyle yapmakla, aslında kitapların hiç bir şekilde eleştirilemez olduğunu ihsâs etmiş ve ''muhâkemat'' taki yukarıda dikkatinizi çekmeye çalıştığım düşüncesiyle çelişmiştir. said nursî'nin kendi kitaplarını bir kutsallık şalıyla örtmesi, bugün dahi risâlelerin tüm yönleriyle, kur'an'ın ve kur'an'ın anlamıyla çelişki arz etmeyen hadislerin ölçülerine vurularak eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmesi imkânını ortadan kaldırmıştır. bu sebeple, risâleleri anlama ve anlatma işi cemaatlere kalmıştır. cemaatler ise risâleler'den anlam devşirme önceliğini kendilerinde görmüşler, ancak onların anladıkları ve anlattıkları, risâleler'in gerçekliğini teşkil etmiştir. halbuki, risâleler ile ilgili karanlıkta kalan pek çok şey vardır. bunları karıştırdığınızda risâleler'den kendilerine bir dünya kurmuş insanların hakâretlerine uğramanız veya en hafif tâbirle onlar tarafından kaâle alınmamanız neticesini doğuracaktır. evet, sevenlerinin tâbiriyle üstâd'ın insan zihnini ve kalbini aydınlatan, beğenerek okuduğum ve yararlandığım ''sözler''i, ''mektubât'' ı, ''lem'alar'' ı vardır. ancak, imân umdeleriyle taban tabana zıt bulduğum görüşleri de vardır. 18. lem'ayı bulmayı başaranlar varsa, hazreti ali'nin cebrâil (aleyhisselâm)'dan nasıl sayfa aldığını, bu sayfada sadece hazreti ali'ye ism-i âzâm'ın öğretildiğini okuyarak şaşırabilirler. bu şaşkınlık uyandıran lem'a'nın başında ''mahremdir, herkese gösterilmez'' ikâzı da bulunmaktadır. pekiyi ama neden? çünkü, bunun imân umdeleriyle bağdaşmadığı bilinmektedir. bunun bilinmesi hâlinde insanların risâlelere teveccühü ve bakışı zedelenebilecektir. sevenlerinin, kitaplarını okudukları üstâd'ı ve yazdıklarını yeterince tanıyamadıklarını, o'nun kitaplarını hep kendi açtıkları tezgâhta okuyup pazarlayanların anlam dünyalarından öteye, çizilen sınırların dışında izinli olmadıkları için adım atmadıklarını düşünüyorum. ''âsây-ı mûsâ'' ilk okunması tavsiye olunan eserlerdendir. merâkı olanlara ve defalarca bu kitabı okuyanlara, ''kör hâfız'' gibi değil, gerçekten anlama çabasıyla yeniden okumalarını ve hiç bir cümleyi tamamen anlayıp kavramadan geçmemelerini tavsiye ediyorum.
sözlerimin yanlış anlaşılmasını istemiyorum. said nursi'ye çektirilen sıkıntı ve eziyetleri asla tasvip etmiyorum. sadece said nursi'ye değil, sol görüşlü olan ve aynı dünya görüşünü paylaşmadığım yazarların da düşünceleri nedeniyle hapishanelere kapatılmalarını doğru bulmadığımı başka yorumlarımda dile getirdiğim ortadadır. yine said nursi'nin dini hayatını, dünyevilikten soyutlanmış hâliyle farklı ve çarpıcı buluyorum. her ne kadar kendisi eleştiri kapısını kapatmış ve yazdıklarına inanmayanları ''zelil olmakla'' korkutmuş ise de kitaplarında serdettiği bazı düşüncelerinin imân ilkeleriyle bağdaşmadığını, kitaplarını okuyanların dikkatli şekilde tahlil etmeleri gerektiğini düşünüyorum.
yazdığı kitaplardaki kimi düşüncelerine ben de dâhil olmak üzere katılmayanlar olsa bile sırf düşünceleri ve yazdığı kitaplar sebebiyle said nursî'ye hukuk yoluyla yapılan eziyetleri asla doğru bulmuyorum. kitaplarını pek çok defa okumuş ve anlamaya çalışmış bir insanım. dili, günümüz türkçesi ile anlaşılmaya müsâit değildir. bununla birlikte müellif, kitapların asla tercümeye tâbi tutulmamasını, aksi halde orijinalliğini yitireceğini belirtmiştir. yine, ''muhâkemat'' isimli kitabında yazdıklarının bir ''mihenge vurulmasını'', yâni eleştirilmesini ister. kitapların te'lif hakkını alan bir kaç tane yayınevi vardır. ancak, her nedense said nursî'nin kaleme aldığı söylenen ve fakat henüz zamanı gelmediği için yayımlanması doğru bulunmayan risâleleri vardır ki ''kevser risâlesi'', ''rumûzât-ı semâniye risâlesi'', ''18. lem'a'' bunlardandır. ''işârât'ül î'câz'' isimli kitabında kur'an'ın bazı âyetlerinin cifr hesâbını yaparak bulduğu ebced değerlerinden hareketle yazdığı kitaplarda bir kutsallık bulunduğu fikrini her seferinde benimsetmeye çalışmıştır. hazreti ali'ye atfedilen ''celcelûtiye'' kasidesinden, yine risâle-i nurlara yönelik bir takım işâretlerin bulunduğunu, yazdıklarının kendi duygu ve düşünceleri değil ama ilâhî ilhamlar olduğunu söyleme ihtiyacı duymuştur. böyle yapmakla, aslında kitapların hiç bir şekilde eleştirilemez olduğunu ihsâs etmiş ve ''muhâkemat'' taki yukarıda dikkatinizi çekmeye çalıştığım düşüncesiyle çelişmiştir. said nursî'nin kendi kitaplarını bir kutsallık şalıyla örtmesi, bugün dahi risâlelerin tüm yönleriyle, kur'an'ın ve kur'an'ın anlamıyla çelişki arz etmeyen hadislerin ölçülerine vurularak eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmesi imkânını ortadan kaldırmıştır. bu sebeple, risâleleri anlama ve anlatma işi cemaatlere kalmıştır. cemaatler ise risâleler'den anlam devşirme önceliğini kendilerinde görmüşler, ancak onların anladıkları ve anlattıkları, risâleler'in gerçekliğini teşkil etmiştir. halbuki, risâleler ile ilgili karanlıkta kalan pek çok şey vardır. bunları karıştırdığınızda risâleler'den kendilerine bir dünya kurmuş insanların hakâretlerine uğramanız veya en hafif tâbirle onlar tarafından kaâle alınmamanız neticesini doğuracaktır. evet, sevenlerinin tâbiriyle üstâd'ın insan zihnini ve kalbini aydınlatan, beğenerek okuduğum ve yararlandığım ''sözler''i, ''mektubât'' ı, ''lem'alar'' ı vardır. ancak, imân umdeleriyle taban tabana zıt bulduğum görüşleri de vardır. 18. lem'ayı bulmayı başaranlar varsa, hazreti ali'nin cebrâil (aleyhisselâm)'dan nasıl sayfa aldığını, bu sayfada sadece hazreti ali'ye ism-i âzâm'ın öğretildiğini okuyarak şaşırabilirler. bu şaşkınlık uyandıran lem'a'nın başında ''mahremdir, herkese gösterilmez'' ikâzı da bulunmaktadır. pekiyi ama neden? çünkü, bunun imân umdeleriyle bağdaşmadığı bilinmektedir. bunun bilinmesi hâlinde insanların risâlelere teveccühü ve bakışı zedelenebilecektir. sevenlerinin, kitaplarını okudukları üstâd'ı ve yazdıklarını yeterince tanıyamadıklarını, o'nun kitaplarını hep kendi açtıkları tezgâhta okuyup pazarlayanların anlam dünyalarından öteye, çizilen sınırların dışında izinli olmadıkları için adım atmadıklarını düşünüyorum. ''âsây-ı mûsâ'' ilk okunması tavsiye olunan eserlerdendir. merâkı olanlara ve defalarca bu kitabı okuyanlara, ''kör hâfız'' gibi değil, gerçekten anlama çabasıyla yeniden okumalarını ve hiç bir cümleyi tamamen anlayıp kavramadan geçmemelerini tavsiye ediyorum.
sözlerimin yanlış anlaşılmasını istemiyorum. said nursi'ye çektirilen sıkıntı ve eziyetleri asla tasvip etmiyorum. sadece said nursi'ye değil, sol görüşlü olan ve aynı dünya görüşünü paylaşmadığım yazarların da düşünceleri nedeniyle hapishanelere kapatılmalarını doğru bulmadığımı başka yorumlarımda dile getirdiğim ortadadır. yine said nursi'nin dini hayatını, dünyevilikten soyutlanmış hâliyle farklı ve çarpıcı buluyorum. her ne kadar kendisi eleştiri kapısını kapatmış ve yazdıklarına inanmayanları ''zelil olmakla'' korkutmuş ise de kitaplarında serdettiği bazı düşüncelerinin imân ilkeleriyle bağdaşmadığını, kitaplarını okuyanların dikkatli şekilde tahlil etmeleri gerektiğini düşünüyorum.
devamını gör...
yazarların en sevdiği çizgi filmler
regular show ve gumball.
he bide tsubasa aşığıydım küçükkene.
he bide tsubasa aşığıydım küçükkene.
devamını gör...
rahatsız’ın enfes ukdeleri
rahatsız arkadaş veriyor ukdeyi, veriyor ukdeyi. sözlük ahalisine de bu ukteleri doldurma görevi düşüyor. ukteyi dolduran kendini bir nebze yükten kurtarıyor. hem ukteyi dolduran yazar, hem de ukteyi veren rahatsız arkadaş rahatlamış oluyor.
devamını gör...
yalnızlık
evde 4 kedi var. yalnız kalma ihtimalim yok. evin hangi noktasına gidersem gideyim bir şekilde dibimdeler. kapıyı kapatıyorum. kapı altından içeriye sırasıyla, beyaz, siyah, siyah beyaz ve gri pati giriyor. miv, muv, miyv, muyuv, miyıvv... sesleri cabası.
tek başınalık durumu.
tek başınalık durumu.
devamını gör...
osmanlıca bilen yazarlar
bir kardeşimizin sınavı için osmanlıca bilen yazar aradığımız başlıktır.
not: yardım kısmına nasıl atılıyor otomatik mi oluyor bilmediğim için kafasını ağrıttığım yazarlardan özür dilerim.
not: yardım kısmına nasıl atılıyor otomatik mi oluyor bilmediğim için kafasını ağrıttığım yazarlardan özür dilerim.
devamını gör...
lise hocalarına yıllar sonra söylemek istenenler
beden hocama, bak bakim, takla atmadan da fit kaldım demek isterdim.
denge tahtası bana göre değil.
düşmek istemiyorum.
okulun çevresinde, canım çıkana kadar koşmak istemiyorum.
yoruldum, benim canım tatlı.
sporu sevmiyorum, beden dersi diyorum işte.
beden eğitimi demiycem.
benim bedenimi, ben eğitirim, sal beni.
denge tahtası bana göre değil.
düşmek istemiyorum.
okulun çevresinde, canım çıkana kadar koşmak istemiyorum.
yoruldum, benim canım tatlı.
sporu sevmiyorum, beden dersi diyorum işte.
beden eğitimi demiycem.
benim bedenimi, ben eğitirim, sal beni.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
selam arkadaşlar.
yine ben, yine karışık listeli kaçak yayın.
bugün boyunca ne yaptıysam hiçbir şeyden keyif alamadım. ne oyun, ne film, ne kitap ve hatta ne de müzik keyfimi yerine getiremedi.
sizlerle birlikte; yine ortaya karışık şarkılarla, tarzlarla bu bitmek bilmeyen günü bir şekilde keyifli bitirelim istedim.
istek şarkılarınızla birlikte 00:50'de sizleri radyoda bekliyor olacağım.
yine ben, yine karışık listeli kaçak yayın.
bugün boyunca ne yaptıysam hiçbir şeyden keyif alamadım. ne oyun, ne film, ne kitap ve hatta ne de müzik keyfimi yerine getiremedi.
sizlerle birlikte; yine ortaya karışık şarkılarla, tarzlarla bu bitmek bilmeyen günü bir şekilde keyifli bitirelim istedim.
istek şarkılarınızla birlikte 00:50'de sizleri radyoda bekliyor olacağım.
devamını gör...
kadınların zeki erkek sevmesi
e tabi.
kendimden daha salak insanlara tahammülüm yok.
kendimden daha salak insanlara tahammülüm yok.
devamını gör...
en iyi haber kanalı ödülünü a haber'in kazanması
trajikomik bir olaydır.
devamını gör...
bal porsuğu (yazar)
artık altının girdi yazılmaması için kitlenmesi gereken nickaltı. sayın yazarda girdiği onca kaliteli tanımların ardından böyle bir sürü tartışma ile burada ki yazarlık kariyerini bırakmak istemezdi, isteseydi kendisine yakışmazdı.
allahtan durumum vardı da tüm girdileri okudum* hoş sohbetli ve güzel entryleri olan bir yazardı okumayı severdim kendisini, yarım saat sonra yazsa yine okurum ancak tarafları okan bayülgen sunuculuğunda kapıştırmaya çalışmanın kimseye faydası yok. hatta konu ile hiç alakası olmayan yazarları sırf uyuşmuyorsunuz diye dahil etmeye çalışmak ve alakasız alakasız hedef göstermekte ayrıca çok gereksiz.
allahtan durumum vardı da tüm girdileri okudum* hoş sohbetli ve güzel entryleri olan bir yazardı okumayı severdim kendisini, yarım saat sonra yazsa yine okurum ancak tarafları okan bayülgen sunuculuğunda kapıştırmaya çalışmanın kimseye faydası yok. hatta konu ile hiç alakası olmayan yazarları sırf uyuşmuyorsunuz diye dahil etmeye çalışmak ve alakasız alakasız hedef göstermekte ayrıca çok gereksiz.
devamını gör...
sözlüğü bırakmak
gerçekten gidenler genelde sessiz sedasız gidiyorlar.
100 madalya hedefini tutturmuş bir tatlış yazarın vedasına şahit olduk..
sen geldiğinde de biz olmayabiliriz canım yazar.. severdik seni. allah'a emanet ol.
100 madalya hedefini tutturmuş bir tatlış yazarın vedasına şahit olduk..
sen geldiğinde de biz olmayabiliriz canım yazar.. severdik seni. allah'a emanet ol.
devamını gör...
yazar olmak istemenizin sebepleri
kafa dağıtmak , iç dökmek vb. sebepler
devamını gör...
kimya hatun
ben demek ne haddime ancak eskileri hatırladım.
sene bilmem kaç.
lise birinci sınıf kimya dersi ve sınav olduk.
sınıfın en çalışkanının dahi 30 aldığı sınavdan ben 70 alarak sırıtıyorum.
tüm sınıf şaşkın,hoca beklemiyor,ben beklemiyorum..
tekrar tekrar kontroller yapılıyor ve doğru,herkesin ettiği allah'ım attıklarımı tuttur duası kabul olunuyor.
sene bilmem kaç.
lise birinci sınıf kimya dersi ve sınav olduk.
sınıfın en çalışkanının dahi 30 aldığı sınavdan ben 70 alarak sırıtıyorum.
tüm sınıf şaşkın,hoca beklemiyor,ben beklemiyorum..
tekrar tekrar kontroller yapılıyor ve doğru,herkesin ettiği allah'ım attıklarımı tuttur duası kabul olunuyor.
devamını gör...
anın fotoğrafı
devamını gör...
başörtülüler vs kürtler vs aleviler
hep mağdur olan 3’lü grup.
başörtülüler= 90’larda olan olaylardan hala mağdurlar. olmuş bitmiş, hala mağduriyetini yapıyorlar.
kürtler= zamanında kötü şeyler yaşanmış, şu anda istedikleri her şeyi yapabiliyorlar. hatta türklerden daha iyi hayat yaşıyorlar, ama hala mağdurlar.
aleviler= 80’ler ve 90’larda işid kafalı yobazlar tarafından kötü günler yaşamışlar, şu anda karışan yok eden yok, ama hala bütün sünniler bize düşman kafasındalar. hala mağduriyet yapıyorlar.
edit= altdaki yazara ithafen; ben burda ayrımcalık felan yapmadım. böyle mağduriyet devam ederse ülke bir gıdım ileri gidemeyecek.
başörtülüler= 90’larda olan olaylardan hala mağdurlar. olmuş bitmiş, hala mağduriyetini yapıyorlar.
kürtler= zamanında kötü şeyler yaşanmış, şu anda istedikleri her şeyi yapabiliyorlar. hatta türklerden daha iyi hayat yaşıyorlar, ama hala mağdurlar.
aleviler= 80’ler ve 90’larda işid kafalı yobazlar tarafından kötü günler yaşamışlar, şu anda karışan yok eden yok, ama hala bütün sünniler bize düşman kafasındalar. hala mağduriyet yapıyorlar.
edit= altdaki yazara ithafen; ben burda ayrımcalık felan yapmadım. böyle mağduriyet devam ederse ülke bir gıdım ileri gidemeyecek.
devamını gör...
hacamat yaptıran basur hastasının anüsüne bardak kaçması
modern tıbbın kıymetini bildirecek durumdur. yine de geçmiş olsun tabii.
devamını gör...

