6 kelimelik otobiyografi
ben azalarak çoğalmayı, incinerek incitmemeyi öğrendim.
devamını gör...
brothers düğüm salonu radyo yayını
kalp kırıklıklarımız, hayal kırıklıklarımızdır ex'ler. aldatan adama '' ölürsen mezarına bile işemem'' gibi çirkin bir cümle kurmuştum, şimdi düşünüyorum da buna bile gerek yokmuş.
next'in, ex içermesi her zaman beni düşündürmüştür.
eski sevgililer hayat tecrübesidir, kazanımdır. next'in içindeki ex sanırım bizim yol göstericimizdir; ne istediğimizi asla bilemezsek bile ne istemediğimize emin oluruz.
eşek bile aynı çukura iki kere düşmez!
acun, exxen markası ile şeyma'ya gönderme yapmış olabilir mi? yarın bu konuyu tartışmasak mı*
next'in, ex içermesi her zaman beni düşündürmüştür.
eski sevgililer hayat tecrübesidir, kazanımdır. next'in içindeki ex sanırım bizim yol göstericimizdir; ne istediğimizi asla bilemezsek bile ne istemediğimize emin oluruz.
eşek bile aynı çukura iki kere düşmez!
acun, exxen markası ile şeyma'ya gönderme yapmış olabilir mi? yarın bu konuyu tartışmasak mı*
devamını gör...
urduca
gazneli devleti ve babür imparatorluğu zamanında müslüman olan hintlilerin dilidir. bu yüzden türk, arab, iran dillerinden birçok kelime almıştır. buna rağmen hindistan'lılar ile pakistan'lıların günlük konuşmalarda çok rahat anlaştıklarını görmüştüm.
devamını gör...
olmak istenen cansız varlık
(bkz: guguklu saat)
devamını gör...
ilk buluşmada hesabı kim öder sorunsalı
her buluşmamızda manit ödüyor. adam tutturmuş centilmen olacağım diye. ne gerek var? bırak bir sen bir ben ödeyelim, ne sana ne bana yük olmasın bu durumlar. vallahi bana batıyor elimi cebime attırmaması. eşitlik olmalı kardeşlerim.
devamını gör...
öğrenci kimlik kartı resmi
üniversite sınavı öncesi zaten streslisin,saç baş darmadağın sınav başvurusu yapmak için okuluna gidiyorsun kayıt yaparken küçük bir kamera var oraya bakmanı istiyorlar-yani benim zamanımda bu şekildeydi-sende anlamsız bir ifade takınarak bakıyorsun bön bön..sonra ne mi oluyor? üniversite'yi kazanıyorsun öğrenci kartının üzerinde işte o yorgun yüz, saklıyorsun herkesten kimsenin eline geçmemesi için savaş veriyorsun hep dalga konusu oluyor, kimse birbirine öğrenci kartını gösteremiyor. bir zamanların tatlı trajedisini paylaşmak istedim sizlerle..
devamını gör...
type o negative
brooklyn kökenli heavy gotik metal grubudur. özgün ve ironik sözlerle kendilerinden söz ettirmiş bir grup aslında. yavaş ritimlerle, düzgün ahenk ile, elektronik gitarın güzel kullanılmasıyla bazı şarkıları insanı ziyadesiyle büyülüyor, yani ben de durum böyle oluyor. yalnız grup kurulduktan sonra büyük başarı elde etmiştir lakin 2010 yılında grubun bir üyesi öldükten sonra da grup dağılmıştır. ama metal müzik camiasında yeri farklı olan gruplardan olmuşlardır. unutulmazlardır.
grubun birçok güzel albümü var şuraya birkaç tanesini koyayım dinlemek isteyen dinlesin; bloody kisses, october rust, life is killing me, world coming down, the origin of the feces, for when ıt rains, the complete roadrunner collection 1991-2003… bu albümler genellikle gotik metal ağırlıklı, şarkıların arasında heavy metal tadında şarkılar da vardır ama ağırlık olarak gotik metaldir.
grubun şarkı sözü yazarı, vokali ve kurucusu olan peter steele amcam on parmağında on marifet olanlardanmış. bu grubu kurmadan önce başka grup kurmuş lakin o grup etkileşim göremeyince bu grubu kurmuş, bunda da gerekli ilgiyi görmüş ve devam ettirmiş. 14 nisan 2010 yılında new york’da ölmüş. o ölünce de grup dağılmış doğal olarak. ışıklar içinde uyusun.
eski grupların şarkılarını dinlemek bana hep kendimi iyi hissettirdi ya… arada açarım dinlerim bu amcaların şarkılarını, cidden kaliteli işler yapmışlar zamanında. sevgi ve saygıyla…
grubun birçok güzel albümü var şuraya birkaç tanesini koyayım dinlemek isteyen dinlesin; bloody kisses, october rust, life is killing me, world coming down, the origin of the feces, for when ıt rains, the complete roadrunner collection 1991-2003… bu albümler genellikle gotik metal ağırlıklı, şarkıların arasında heavy metal tadında şarkılar da vardır ama ağırlık olarak gotik metaldir.
grubun şarkı sözü yazarı, vokali ve kurucusu olan peter steele amcam on parmağında on marifet olanlardanmış. bu grubu kurmadan önce başka grup kurmuş lakin o grup etkileşim göremeyince bu grubu kurmuş, bunda da gerekli ilgiyi görmüş ve devam ettirmiş. 14 nisan 2010 yılında new york’da ölmüş. o ölünce de grup dağılmış doğal olarak. ışıklar içinde uyusun.
eski grupların şarkılarını dinlemek bana hep kendimi iyi hissettirdi ya… arada açarım dinlerim bu amcaların şarkılarını, cidden kaliteli işler yapmışlar zamanında. sevgi ve saygıyla…
devamını gör...
kafası kesilen öğrencinin babasının açıklamaları
düşünsenize evladınız kafası kesilerek katlediliyor. bunun tek sorumlusu denetimsiz kontrolsüz ne bok olduğu belli olmayan yapıların, el altından para alarak, genç beyinleri yıkamak için açtığı yurtlar. hatta burada çalıştığı yine kendisine biat eden psikopat personelleri.
gidip "canı veren mevla alan mevla" "dünya zaten geçici bir yer" diye daha evladının kanı soğumadan da tarikat aklamaya çalışmazsın. daha önce bu emanet yurduna koyulanlardan hep randıman almışlar. ( neyse artık o alınan randıman). ama şans eseri benim oğlumun kafasını kestiler, takdir-i ilahi. eğer ciddi ciddi düşüncelerimi yazarsam ceza alacağım için sakinleşmeyi bekliyorum. belki biraz sonra tanıma bir edit geçerim.
babanın din öğretmeni olduğu ve çocuğu öldürülmesine rağmen bu şekilde katilleri aklamaya çalıştığı göz önüne alınırsa, bu tarikat sanırım devletin her yerinde bir şekilde ufaktan örgütleniyor demek çokta yanlış olmayacaktır.
namaz öncesi oğlunun tabutu başında konuşan halil tuğrul, "kelimelerin, sözün bittiği yerdeyiz. bugün bizim şeb-i arusumuz, biz bunu düğün gecesi olarak düşünüyoruz mevlana'nın diliyle. dünyanın geçici bir yer olduğunu, emanet sahibinin vakti saati geldiğinde emanetini aldığını, bizim bu konuda bir irademizin, bir etkimizin olamayacağının bilincindeyiz. evet, önü vahşet gibi biz arkasındaki rahmete talibiz. o şekilde düşünüyoruz. evladımız, biz annesi babası olarak yaşı, ömrü, hikayesi bizim için kısa oldu. ama o kısacık zaman diliminde bile her noktada bize gururlar yaşattı" dedi.
dha'nın aktardığına göre, halil tuğrul, şöyle devam etti:
"kendisinin kaldığı, konakladığı eller, emin ellerdi. biz bundan eminiz. daha önce defaatle kardeşlerimizden, değişik kişilerden bu emanet yuvasına koyduklarımızdan hep randıman aldık. biz o konuda asla yanlış fikre asla katılmıyoruz. sadece bizim buradan çıkaracağımız bir ders var. bu hastalıklı şahıs maalesef son zamanlarda kontrollerinin dışına çıktığı için böyle insanları işe alıp yerleştirirken adeta pimi çekilmiş birer bomba gibi toplumun, halkın içine koyarken devlet büyüklerimizin bir daha, bir daha düşünmesini istiyorum. buradan dersler çıkarılmalı, ibretler çıkarılmalı, aynı hatalar tekrar edilmemeli. bizim evladımız orada herhangi bir kavga, herhangi karşılıklı bir tartışma değil, tamamen denk geldiği için o şahsın kriz anına, bunun neticesinde olan bir vahşet. "
"üniversite sınavına hazırlanırken, oğlum iyi düşün iyi tart dedim, öncelikle maraş istersin dedim. kendine hazır görmezsen dışarıya gitme dedim. o da, 'sefer baba' dedi. seferle emir olunduk dedi. tamam oğlum dedim. ilk seferde illa ki bir yer tuttururum diye kendini sıkma dedim ve bu sınavın öncesi psikolojik biraz da şiddet dedim. heybemde tek ok var baba dedi. fazla ok almaya gerek yok dedi. tek atış dedi. hayaliydi hep hayal kurardı ve elde etti bu hayalini. ummadığı bir zor alana yönelemedi ve hedefine gitti ve hedefine ulaşmıştı"
"oğlum gönül insanı ol. gönüllere gir. gönül yap. gönül insanı ol onu hal diline çevir demiştim kendisine. insanlar senin halinle lisanından önce senin halinden beğeni alsınlar diye. dün gittiğimiz o memlekette antalya'da o kısa 2 ay gibi sürede sağ olsun dediklerimizi aynen hayatına katmış. çevresinde bulunan ve kendisini bu kısa sürede tanıyan insanlar bizlere çok çok memnuniyetlerini dile getirdiler. anne baba olarak bizde bundan defalarca gurur duyduk. rabbim mekanını cennet eylesin. şehitler ve şühedalar zümresine nasip eylesin. biz o umut ve ümitteyiz inşallah. evet acı evlat acısı. bir yönüyle sabredersek arkasındaki rahmetin de inşallah bize ulaşacağının bilincindeyiz. biz kendisinden razı olduk, kendisi bizi defalarca gururlandırdı, sevindirdi. rabbim daha çok seviyormuş ki bizden daha kısa sürede daha çabuk zamanda yanına aldı. toprağı bol olsun. cennetine nail eylesin. cennetin en güzel köşeleriyle resullerle, nebilerle komşu eylesin. yolu açık olsun" dedi.
link 1
link-2
gidip "canı veren mevla alan mevla" "dünya zaten geçici bir yer" diye daha evladının kanı soğumadan da tarikat aklamaya çalışmazsın. daha önce bu emanet yurduna koyulanlardan hep randıman almışlar. ( neyse artık o alınan randıman). ama şans eseri benim oğlumun kafasını kestiler, takdir-i ilahi. eğer ciddi ciddi düşüncelerimi yazarsam ceza alacağım için sakinleşmeyi bekliyorum. belki biraz sonra tanıma bir edit geçerim.
babanın din öğretmeni olduğu ve çocuğu öldürülmesine rağmen bu şekilde katilleri aklamaya çalıştığı göz önüne alınırsa, bu tarikat sanırım devletin her yerinde bir şekilde ufaktan örgütleniyor demek çokta yanlış olmayacaktır.
namaz öncesi oğlunun tabutu başında konuşan halil tuğrul, "kelimelerin, sözün bittiği yerdeyiz. bugün bizim şeb-i arusumuz, biz bunu düğün gecesi olarak düşünüyoruz mevlana'nın diliyle. dünyanın geçici bir yer olduğunu, emanet sahibinin vakti saati geldiğinde emanetini aldığını, bizim bu konuda bir irademizin, bir etkimizin olamayacağının bilincindeyiz. evet, önü vahşet gibi biz arkasındaki rahmete talibiz. o şekilde düşünüyoruz. evladımız, biz annesi babası olarak yaşı, ömrü, hikayesi bizim için kısa oldu. ama o kısacık zaman diliminde bile her noktada bize gururlar yaşattı" dedi.
dha'nın aktardığına göre, halil tuğrul, şöyle devam etti:
"kendisinin kaldığı, konakladığı eller, emin ellerdi. biz bundan eminiz. daha önce defaatle kardeşlerimizden, değişik kişilerden bu emanet yuvasına koyduklarımızdan hep randıman aldık. biz o konuda asla yanlış fikre asla katılmıyoruz. sadece bizim buradan çıkaracağımız bir ders var. bu hastalıklı şahıs maalesef son zamanlarda kontrollerinin dışına çıktığı için böyle insanları işe alıp yerleştirirken adeta pimi çekilmiş birer bomba gibi toplumun, halkın içine koyarken devlet büyüklerimizin bir daha, bir daha düşünmesini istiyorum. buradan dersler çıkarılmalı, ibretler çıkarılmalı, aynı hatalar tekrar edilmemeli. bizim evladımız orada herhangi bir kavga, herhangi karşılıklı bir tartışma değil, tamamen denk geldiği için o şahsın kriz anına, bunun neticesinde olan bir vahşet. "
"üniversite sınavına hazırlanırken, oğlum iyi düşün iyi tart dedim, öncelikle maraş istersin dedim. kendine hazır görmezsen dışarıya gitme dedim. o da, 'sefer baba' dedi. seferle emir olunduk dedi. tamam oğlum dedim. ilk seferde illa ki bir yer tuttururum diye kendini sıkma dedim ve bu sınavın öncesi psikolojik biraz da şiddet dedim. heybemde tek ok var baba dedi. fazla ok almaya gerek yok dedi. tek atış dedi. hayaliydi hep hayal kurardı ve elde etti bu hayalini. ummadığı bir zor alana yönelemedi ve hedefine gitti ve hedefine ulaşmıştı"
"oğlum gönül insanı ol. gönüllere gir. gönül yap. gönül insanı ol onu hal diline çevir demiştim kendisine. insanlar senin halinle lisanından önce senin halinden beğeni alsınlar diye. dün gittiğimiz o memlekette antalya'da o kısa 2 ay gibi sürede sağ olsun dediklerimizi aynen hayatına katmış. çevresinde bulunan ve kendisini bu kısa sürede tanıyan insanlar bizlere çok çok memnuniyetlerini dile getirdiler. anne baba olarak bizde bundan defalarca gurur duyduk. rabbim mekanını cennet eylesin. şehitler ve şühedalar zümresine nasip eylesin. biz o umut ve ümitteyiz inşallah. evet acı evlat acısı. bir yönüyle sabredersek arkasındaki rahmetin de inşallah bize ulaşacağının bilincindeyiz. biz kendisinden razı olduk, kendisi bizi defalarca gururlandırdı, sevindirdi. rabbim daha çok seviyormuş ki bizden daha kısa sürede daha çabuk zamanda yanına aldı. toprağı bol olsun. cennetine nail eylesin. cennetin en güzel köşeleriyle resullerle, nebilerle komşu eylesin. yolu açık olsun" dedi.
link 1
link-2
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın, günaydın, günaydın...
günaydın demiş miydim?
açıkçası eski bayramlardan dem vurduk vurduk vurmasına ama bayramın artık benim için her manada içi boş.
gerek inanç olsun gerek o eski heyecan olmayışı gerekse geride bıraktıklarımızın hasretini en çok bu zamanlarda duyuyor olmamız.
bilinçaltı bir beklentiye sokuyor yahu bizi o eski kalabalık aileyle geçirilen güzel günler geliyor işte hatıra...
geçen sene bazı sosyal medya zımbırtılarından şu bayram mesajını paylaşmışım.
şimdi eski bayramlar gelir hatıra!
kimsenin bilmediği, senin en derinlerinde yaşadığın...
mutlu, umutlu çocuklar...
en güvendikleri en sevdikleri en sevildikleri yerde; baba ocağında, ana kucağında...
giymişler bayramlıklarını, kurulmuşlar bayram sofrasına... şimdi onların keyfine diyecek yok...
şimdi onlardan şen, oradan daha huzurlu başka bir yer yok...
bir yerlerde yeniden aynı umut ve huzurla buluşmak umuduyla... iyi bayramlar...
şu fotolarıda eklemişim.


anneciğim ve babacığımla sene bilmem kaçta bir bayram sabahı.
eğer üç, dört yaşlarındaysam ben orada var bir otuz yılı.
yahu demir yatağın köşesinden sarkan örtü bile ayrı bir huzur veriyor şimdi bakınca.
çocukların anlamsız mutluluğu, bayramları iple çekerdik yahu o zamanlar.
bir kere kıyafet alınırdı. oo efsaneydi en güzel en cicikli kıyafetleri alırlardı. bir kaç gece önceden başlardım geceleri yatağımın ucunda onlara bakarak hayaller kurarak uyumaya... bayram şangır şungur beraber yapılan kahvaltılar, gülmeler, eğlenmeler... sonra akraba ziyaretleri...
yav çocuk değilsinde nesin işte keyif aldığın şeye bak. akraba ziyareti hahah evlerden ırak.
babamın dayısına giderdik güzel bir muhitte otururdu istanbulda. evler tek katlı, ağaçlı bahçeler içinde.
ne zaman oraya gitsek hem bize poşet poşet çikolatalar verirdi hem de harçlık.
parayı gözümüz hiç görmezdi zaten kapıdan çıkar çıkmaz canım anam alırdı elimizden.
şimdiki çocuklar çikolata verince burun kıvırıyor. hoş haklılar şimdi çikolataların bile tadı yok.
inananlara iyi bayramlar eder inanmayanlara hadi gidin az biraz daha uyuyun derim.
ben ev kalabalık malum uyuyamadım. yıllar sonra en kalabalık bayramım olacak nasıl mutluyum anlatamam? ühüü hüühh neysem azcuk idare edeceğiz tek yaşama alışmış insanın cehennemi bu kalabalık anlar.
günaydın günaydın gü-nay-dınnnnnnn...
günaydın demiş miydim?
açıkçası eski bayramlardan dem vurduk vurduk vurmasına ama bayramın artık benim için her manada içi boş.
gerek inanç olsun gerek o eski heyecan olmayışı gerekse geride bıraktıklarımızın hasretini en çok bu zamanlarda duyuyor olmamız.
bilinçaltı bir beklentiye sokuyor yahu bizi o eski kalabalık aileyle geçirilen güzel günler geliyor işte hatıra...
geçen sene bazı sosyal medya zımbırtılarından şu bayram mesajını paylaşmışım.
şimdi eski bayramlar gelir hatıra!
kimsenin bilmediği, senin en derinlerinde yaşadığın...
mutlu, umutlu çocuklar...
en güvendikleri en sevdikleri en sevildikleri yerde; baba ocağında, ana kucağında...
giymişler bayramlıklarını, kurulmuşlar bayram sofrasına... şimdi onların keyfine diyecek yok...
şimdi onlardan şen, oradan daha huzurlu başka bir yer yok...
bir yerlerde yeniden aynı umut ve huzurla buluşmak umuduyla... iyi bayramlar...
şu fotolarıda eklemişim.


anneciğim ve babacığımla sene bilmem kaçta bir bayram sabahı.
eğer üç, dört yaşlarındaysam ben orada var bir otuz yılı.
yahu demir yatağın köşesinden sarkan örtü bile ayrı bir huzur veriyor şimdi bakınca.
çocukların anlamsız mutluluğu, bayramları iple çekerdik yahu o zamanlar.
bir kere kıyafet alınırdı. oo efsaneydi en güzel en cicikli kıyafetleri alırlardı. bir kaç gece önceden başlardım geceleri yatağımın ucunda onlara bakarak hayaller kurarak uyumaya... bayram şangır şungur beraber yapılan kahvaltılar, gülmeler, eğlenmeler... sonra akraba ziyaretleri...
yav çocuk değilsinde nesin işte keyif aldığın şeye bak. akraba ziyareti hahah evlerden ırak.
babamın dayısına giderdik güzel bir muhitte otururdu istanbulda. evler tek katlı, ağaçlı bahçeler içinde.
ne zaman oraya gitsek hem bize poşet poşet çikolatalar verirdi hem de harçlık.
parayı gözümüz hiç görmezdi zaten kapıdan çıkar çıkmaz canım anam alırdı elimizden.
şimdiki çocuklar çikolata verince burun kıvırıyor. hoş haklılar şimdi çikolataların bile tadı yok.
inananlara iyi bayramlar eder inanmayanlara hadi gidin az biraz daha uyuyun derim.
ben ev kalabalık malum uyuyamadım. yıllar sonra en kalabalık bayramım olacak nasıl mutluyum anlatamam? ühüü hüühh neysem azcuk idare edeceğiz tek yaşama alışmış insanın cehennemi bu kalabalık anlar.
günaydın günaydın gü-nay-dınnnnnnn...
devamını gör...
sözlükte tanışıp sevgili olmak
lahmacun hanımı kandırmaya ramak kaldı, yakında buralar hep düğün salonuna dönecek, altınını alan gelsin.
lahmacun kadın evet.
lahmacun kadın evet.
devamını gör...
romantizme zorlanmış erkek sendromu
kısaca özetlemek gerekirse erkeğin aşkını kaybetmemek için özünü kaybetmesi sendromudur.
devamını gör...
spin kuantum sayısı
herhangi bir orbitaldeki bulanan elektronun kendi eksenleri etrafında dönme yönünü anlatır. +1/2 ve -1/2 değerini alır
devamını gör...
sen şimdi kaça gidiyorsun sorusu
misafirlikte çocuğu darlayan komşu sorusu. teyze çocuğu bir sal yahu. okuyor işte bırak kızına mı alacan? napacan...
devamını gör...
cinnet geçirten yazım yanlışları
gün geçmiyor ki bir yazım yanlışı daha görüp ağlanacak halimize gülmeyeyim. buraya en efsane iki tanesini bırakıyorum.


siz de benim gibi gününüzü daha da 'güzelleştirmek' istiyorsanız resimleri aldığım twitter hesabına gidebilirsiniz.


siz de benim gibi gününüzü daha da 'güzelleştirmek' istiyorsanız resimleri aldığım twitter hesabına gidebilirsiniz.
devamını gör...
brothers düğüm salonu radyo yayını
çok sevdiğim yazar dostlarımın okumaya çalışırken acı çekmesine daha fazla dayanamadığım mahlasımı (cjuufs) nevermore olarak değiştirmeme ön ayak olmuş yayındır*.
ben de sizi çok seviyorum <3
ben de sizi çok seviyorum <3
devamını gör...
geceye bir hayat dersi bırak
hayır demesini bilin sürekli evet derseniz kaybedebilirsiniz.
devamını gör...
takipçi sayısının artmamasının nedenleri
demek ki seni sevmiyorlar beni de sevmiyorlar sevilmiyoruz bak yine üzüldüm ben ağlamaya gidiyorum
devamını gör...


