ücretsiz sertifikalı hızlı okuma eğitimi
piyasadaki en kapsamlı kurstur. 20. derste geldiğiniz seviyeye inanamayacaksınız. buradan ulaşabilirsiniz
tr.bitdegree.org/kurs/mukem...
tr.bitdegree.org/kurs/mukem...
devamını gör...
en sevilen dizi çifti
poyraz-ayşegül
tefo-kerpeten ali
marshall-lily
jesse-walter white
tefo-kerpeten ali
marshall-lily
jesse-walter white
devamını gör...
nick mason
pink floyd'un efsane bateristi. david gilmour ve roger waters arasındaki kavgalarda ortada kalmış mütevazı kişilik. bir röportajında david ve roger'ın kavgaları olmasaydı o albümleri yapamazdık demiş üstad.
devamını gör...
orta dünyadaymış gibi yazmak
orta dünya gazetesi - günlük - yıl 1342 - 2. çağ - 32.ay - 4.gün
-mordordan yayılan kirli duman sebebiyle 50 insan hastanelik oldu. basına açıklama yapan sauron, kullanılan bacaların tamamının filtreli olduğunu ve zehirlenme söylentilerinin ise gondor tarafından atılan iftiralardan ibaret olduğunu söyledi.
-shire ormanları tehlikede mi? ayrıkvadili bilim elflerinin yayımladığı makaleye göre, shire bölgesinin ormanlık alanlarında her yıl %2'lik bir düşüş gözlemleniyor. araştırmacı elfler, böyle giderse önümüzdeki çağ'a kadar shire ormanlarının %50'sinin yok olacağını tahmin ediyor.
-moria madenlerinde çocuk işçi rezaleti. moria madenlerinde çalıştırılan küçük çocukların takma sakallar ile cüce kılığına sokularak sigortasız ve kaçak şekilde çalıştırıldığı tespit edildi. cüceler ile samimiyeti bilinen orta dünya lideri gandalf ise cüceleri kınamakla yetindi ve resmi işlem başlatmadı.
-ayrıkvadi'ye talep artıyor. orta dünya'nın gözbebeği ayrıkvadi'de emlak piyasası son üç ayda değerini üç kat arttırdı.
- rohan'da fayton rezaleti. theoden hanedanının sona erdiği rohan ülkesinde, uzun zamandır savaş olmadığı için savaşçı atlar fayton olarak kullandırılmaya başlandı. halkın bir kısmı bunu desteklerken bir diğer kesim de "böyle rezillik olmaz, geleneklerimizi çiğniyorlar ve atlarımızı heba ediyorlar" diyerek tepki gösterdi. yeni rohan başkanı elyrm ise "ne yapalım, maddi sıkıntılarımız var ve bunu bir şekilde gidermek zorundayız." cevabını verdi. basın tarafından sorulan "gondordan yardım isteyemez misiniz?" sorusuna ise elyrm, yalnızca imalı bir gülücük ile cevap verdi.
- gondor'da kentsel dönüşüm. gondor bölgesinde çarpık kentleşme ve imar problemleri devam ediyor. minas trith'in gittikçe büyümesi ve ülkenin her yanının beton ile kaplanması, bir çarpık kentleşme problemi doğurmakta ve şehri olası bir saldırıya karşı savunmasız bırakmakta. mordor ile komşu bulunan gondor, yeni sistem ile hem şehrin savunma kanallarını güçlendirecek hem de gondorlu vatandaşlar goki (gondor konut ve kamu ortaklığı) güvencesi ile ev sahibi olacaklar.
-orta dünya'da veganizm tartışması. elfler, cüceleri ve insanları, bilhassa cüceleri, orta dünyadaki karbon salınımını arttırmak ile suçluyor. sebze ve meyve tüketiminin hem sağlık hem de dünya açısından daha faydalı olduğunu savunan elflere ise cücelerden yanıt gecikmedi. yaptıkları basın açıklamasında bir düzine koyun kurban eden cüceler "mesajımızın yerine ulaştığını" düşünüyoruz diyerek cüce marşıyla alanı terk ettiler. insanlar ise vejetaryenliğe sıcak baktıklarını fakat veganizmi asla kabul etmeyeceklerini duyurdular.
-mordordan yayılan kirli duman sebebiyle 50 insan hastanelik oldu. basına açıklama yapan sauron, kullanılan bacaların tamamının filtreli olduğunu ve zehirlenme söylentilerinin ise gondor tarafından atılan iftiralardan ibaret olduğunu söyledi.
-shire ormanları tehlikede mi? ayrıkvadili bilim elflerinin yayımladığı makaleye göre, shire bölgesinin ormanlık alanlarında her yıl %2'lik bir düşüş gözlemleniyor. araştırmacı elfler, böyle giderse önümüzdeki çağ'a kadar shire ormanlarının %50'sinin yok olacağını tahmin ediyor.
-moria madenlerinde çocuk işçi rezaleti. moria madenlerinde çalıştırılan küçük çocukların takma sakallar ile cüce kılığına sokularak sigortasız ve kaçak şekilde çalıştırıldığı tespit edildi. cüceler ile samimiyeti bilinen orta dünya lideri gandalf ise cüceleri kınamakla yetindi ve resmi işlem başlatmadı.
-ayrıkvadi'ye talep artıyor. orta dünya'nın gözbebeği ayrıkvadi'de emlak piyasası son üç ayda değerini üç kat arttırdı.
- rohan'da fayton rezaleti. theoden hanedanının sona erdiği rohan ülkesinde, uzun zamandır savaş olmadığı için savaşçı atlar fayton olarak kullandırılmaya başlandı. halkın bir kısmı bunu desteklerken bir diğer kesim de "böyle rezillik olmaz, geleneklerimizi çiğniyorlar ve atlarımızı heba ediyorlar" diyerek tepki gösterdi. yeni rohan başkanı elyrm ise "ne yapalım, maddi sıkıntılarımız var ve bunu bir şekilde gidermek zorundayız." cevabını verdi. basın tarafından sorulan "gondordan yardım isteyemez misiniz?" sorusuna ise elyrm, yalnızca imalı bir gülücük ile cevap verdi.
- gondor'da kentsel dönüşüm. gondor bölgesinde çarpık kentleşme ve imar problemleri devam ediyor. minas trith'in gittikçe büyümesi ve ülkenin her yanının beton ile kaplanması, bir çarpık kentleşme problemi doğurmakta ve şehri olası bir saldırıya karşı savunmasız bırakmakta. mordor ile komşu bulunan gondor, yeni sistem ile hem şehrin savunma kanallarını güçlendirecek hem de gondorlu vatandaşlar goki (gondor konut ve kamu ortaklığı) güvencesi ile ev sahibi olacaklar.
-orta dünya'da veganizm tartışması. elfler, cüceleri ve insanları, bilhassa cüceleri, orta dünyadaki karbon salınımını arttırmak ile suçluyor. sebze ve meyve tüketiminin hem sağlık hem de dünya açısından daha faydalı olduğunu savunan elflere ise cücelerden yanıt gecikmedi. yaptıkları basın açıklamasında bir düzine koyun kurban eden cüceler "mesajımızın yerine ulaştığını" düşünüyoruz diyerek cüce marşıyla alanı terk ettiler. insanlar ise vejetaryenliğe sıcak baktıklarını fakat veganizmi asla kabul etmeyeceklerini duyurdular.
devamını gör...
kadın mı erkek mi anlaşılamayan yazarlar
(bkz: lucifer) kendisini ateşli bir hanımefendi zannediyordum. şeytana uymak istiyorum diyordum. oteli ayarladık. şarabı ayarladık. jakuzi, köpük her şeyi ayarladık.
otele gittim. üzerimde bornoz ağzımda purom varken kapıdan heykel gibi bir herif girdi. yazıklar olsun böyle şeytana dedim.
otele gittim. üzerimde bornoz ağzımda purom varken kapıdan heykel gibi bir herif girdi. yazıklar olsun böyle şeytana dedim.
devamını gör...
misc radyo yayını
cenk’in bavulundan inanılmaz şarkılar çıkacaktır. en son yapıtığı nazan öncel paylaşımına baktım, bavul var 90’lar var. cenk, bavulun aşklar ve anılarla dolu mudur, yine? aşkın nur yengi şarkısı…
bir de emel müftüoğlu’nun ilk klibi vardı, bavulu bomboş yağmur altında yürüdüğü.
bavul doksanlı yılların bir simgesiymiş gibi.
ben yani şahsım, cenk’in kendisinin, şahsı ile yapacağı yayını zaten heyecanla ve 4 gözle beklemekteydim.
çok güzel oldu, çok da iyi oldu.
bir de emel müftüoğlu’nun ilk klibi vardı, bavulu bomboş yağmur altında yürüdüğü.
bavul doksanlı yılların bir simgesiymiş gibi.
ben yani şahsım, cenk’in kendisinin, şahsı ile yapacağı yayını zaten heyecanla ve 4 gözle beklemekteydim.
çok güzel oldu, çok da iyi oldu.
devamını gör...
kürt yahudileri
musevi inancına bağlı ve kürtçe'nin soranca dilini konuşan bir halk. bildiğimiz kürt'ün musevi versiyonudur, başka hiçbir farkları yoktur. asurluların israil'i işgali sonrasında mezopotamya'ya sürgün edilen israiloğullarının bölgedeki kürtlerin arasına karışması ve iç içe geçmesiyle oluşmuşlardır. eskiden ırak'ın erbil, kerkük, zaho, duhok gibi şehirlerde ve çevrelerinde köylerde yaşarlarmış. şimdi hepsi israil'de yaşamakta. böylece 300 bin kürtle israil önemli bir kürt popülasyonuna sahiptir
devamını gör...
kitap ve defter kaplamak
düzgün yapamazsan eğer defter kapağını kaparken ki meydana gelen kasma durumu cinnet getirten eylemdir.
devamını gör...
hayatın anlamının olmaması
kişinin kendini anlamlandırmasıyla başlıyor hayatın anlamı. kendi potansiyelini keşfetmesi gerek tabi. bunun için belki iyi bir eğitim alması gerek, iyi bir duyuma sahip olması da gerekebilir. misal bir kitap ya da defterin sayfaları gibi, anladıkça anlamı artan şeyler.
kapı kolu da olabilir. kapı kolu olarak varlığını kapıları açmaya-kapamaya adamıştır misal.
ya da hiçbiri gerekmez, yaşıyordur ve yaşarken yapıp ettiklerinden mutludur, anlamını da böylece bulmuştur.
kapı kolu da olabilir. kapı kolu olarak varlığını kapıları açmaya-kapamaya adamıştır misal.
ya da hiçbiri gerekmez, yaşıyordur ve yaşarken yapıp ettiklerinden mutludur, anlamını da böylece bulmuştur.
devamını gör...
dünya uyku günü
dertten sıkıntıdan uyuyamayanlar, uykusuzluğa neden olabilecek bir hastalığa sahip olanlar ve bebesi uyutmayan ana babalar en çok sizlerin dünya uyku günü kutlu olsun. huzurlu uykular hepimize.
devamını gör...
yunus emre
gayrı biz gider olduk kalanlara selam olsun.
devamını gör...
insanlar ne ister sorunsalı
anlaşılmak isterler.
"insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de."
(bkz: george orwell)
"abartıyorum çünkü anlaşılmak istiyorum."
(bkz: franz kafka)
"insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de."
(bkz: george orwell)
"abartıyorum çünkü anlaşılmak istiyorum."
(bkz: franz kafka)
devamını gör...
normal sözlük t-shirtleri
emeklilikte yaşa takılma mevzusu yetmezmiş gibi, üzerine birde 20k puanı beklemem gerektiğini hatırlatan t-shirtlerdir. 58 yaşında giymeyi hedeflediğim için, bu zaman zarfı içinde şifon kumaşlısını falan tasarlattırabilir misiniz benim için sevgili acımasız yoldaş. *
hayırlı olsun, her geçen gün motive edici eylemlerle bizleri mutlu ediyorsunuz. *
hayırlı olsun, her geçen gün motive edici eylemlerle bizleri mutlu ediyorsunuz. *
devamını gör...
sergey yesenin için
vladimir mayakovski tarafından sergey yesenin'in intiharı üzerine kaleme alınmış şiir. sergey yesenin için ve/veya sergey yesenin'e olarak anılan şiir, mayakovski tarafından öyle keskin kaleme alınmış ki ne zaman okusam sanki mayakovski kalemi kağıda değil etime batırıyor gibi hissediyorum. intihar, ölen kişi için artık anlamsızdır zaten acı çekilmiş ve son bulmuştur oysa kalanların sırtına fazladan bir acı ve umutsuzluk yükler. dizelerin altında yatan o derin özlem, anlayış ve sitem insanın kemiklerini bile uyuşturacak cinsten. yesenin'e bu şiiri yazdıktan tam beş yıl sonra mayakovski'nin de intihar etmesi üzerine ise söyleyecek pek az şeyim var.
elveda dostum şiirinde şöyle diyor yesenin;
"ölmek yeni bir şey değildir bu dünyada
ama yaşamak da yeni bir şey olmasa gerek." ve daha bir anlam kazanıyor mayakovskinin bu şiirindeki son satırları:
"şu yaşamda
en kolay iştir ölmek
asıl güç olan
yepyeni bir yaşama
başlamak."
--- alıntı ---
sergey yesenin'e
"sen gittin, diyorlar yukarılarda bir dünyaya.
sonsuzlaşma-
uçuyorsun,
parıldayan yıldızlara çarparak.
ne borç var artık bize,
içki ne de
ayılma.
hayır, yesenin,
oh çekmek değil benim istediğim.
görüyorum ben
kesik bileklerinle sendeleyişini
ve alayla değil
acıyla
düğümleniyor yüreğim.
görüyorum
bir kemik çuvalı gibi
yere atışını gövdeni.
-dur! diyorum.
bırak !
delirdin mi sen?
sürer mi ölümü hiç insan
tebeşir tozu gibi
yanaklarına?
sen ki çok daha
iyi verirdin ölüme
ağzının payını herkesten.
yeryüzünde başka
kimsede olmayan
o efece konuşmanla.
niçin?
nedeni ne?
donup kalıyorum şaşkınlıktan.
homurdanıyor eleştirmenler:
-bizce,bunun asıl nedeni
şu...
ya da bu...
ama daha çok,
kopmak toplumdan,
çok fazla bira
ya da şarapla kafayı çekmesi.
başka deyişle
satsaydın
bohemleri
işçi sınıfına, diyorlar.
sınıf bilincin olsaydı,
bak, bu gelmezdi başına.
oysa işçiler de
kvastan sert içkilerle
kafayı çekiyorlar.
o sınıf da içerek
güzelce sıçıyor kendi ağzına.
başka deyişle
parti'den biri
denetleseydi seni
sağlansaydı böylece
asıl önemi
içeriğe vermen.
yazardın o zaman
her gün
o dizelerin
yüzlercesini
uzun uzun
ve sıkıcı
doronin de gördüğümüz türden
ama bence
böylesi bir deliliğin içine düşseydin
sen çok daha önce
son verirdin
yaşamına.
votkadan gitmek daha iyidir
inan bana
böylesi sıkıntıdan boğulmaktansa.
hiçbir zaman söyleyemeyecekler
nedenini bize
seni yitirişimizin.
şuracıkta duran
çakı mı, yoksa ip mi?
ama bulunsaydı
mürekkebi, elbette
angelleterre otelinin
damarlarını kesmen
ve ölüp gitmen
gerekmezdi.
sana öykünenler çıldırdılar sevinçten:
bir daha, bir daha !
neredeyse bir yığın insan
zıvanadan çıkıp
öldürdü kendini.
neden çoğaltmalı
intiharları
böyle sayıca?
daha kolay değil mi
mürekkeple doldurmak
oteldeki şişeleri!
sonsuza dek
kilitlendi artık dilin
arkasında dişlerinin.
benim bu bilmecemsi sözlerim
yersiz
bir bilgiçlik sayılmamalı
halkımız,
yaratıcısı ve yaşatıcısı o güzel dilimizin,
yitirdi ölümünle
yansılı sesler üreten
en güçlü çırağını.
ve o herifler tayışıp duruyorlar
ölü şiir döküntülerini
geçmiş,
gömülmüş ölülerden
hemen hiçbir yeniliği olmayan.
üstüste yığıyorlar
tatsız uyaklarını
mezara toprak atar gibi: daha beterlerini.
onurlandırmak için oğlunu
esin peri'sinin bile
işine yaramayacak olan.
sana yaraşacak
bir anıt henüz dökülmedi
hani nerde o anıt,
döğülmüş tunçtan
ya da yontulmuş mermerden?
oysa çoktan doldurdular
yığın yığın
parmaklarının dibini
çöplerle,
adama sözcüklerinden, anılardan, o bok püsür şeylerden.
adın
hıçkırıklarla birlikte doldurdu mendilleri.
sözcüklerini
geveleyip duruyor sobinov ağzında
kıvrılıp oturmuş da
altına suyu çekilmiş bir kayın ağacının-
"hiçbir şey söyleme,
ah dostum,
içini de çek-me ne olursun."
ah,
sen onu ne kimbilir nasıl da alaya alırdın,
şu leonid lohengrinski'yi,
baş belası, tanrının!
ortalığı kimbilir
nasıl da ayağa kaldırırdın:
"izin veremem
şiirsel gargaralarına
anıran eşşeklerin!"-
sağır ederdin kulaklarını
üç ayaklı ıslıklarınla, sonra,
yazdıklarının hepsini
kıçlarına sokmalarını söylerdin.
harcardın bozuk para gibi
o yeteneksiz heriflerin hepsini,
doldururdun
smokin ceketlerinin
kara yelkenlerini,
öyle ki savrulurdu
sağa sola
kogan gibileri,
süngüleyerek
sivri bıyıklarıyla
gelip geçenleri.
oysa bu arada
sayısı hiç de azalmadı
bu serserilerin.
çok zorlu bir iş
onları sayıca geride bırakmak.
yaşam
yepyeni bir biçimde
yeniden kurulacak.
işte o zaman
yepyeni şarkılar söylenmeye başlayacak.
böyle bir çağda
ağırlaşıyor sorunları
kalemin,
iyi ama, gösterin bana
sizi ey zavallı
hortlaklar sürüsü, hadi
nerede görülmüştür
ve ne zaman
yüce bir kişinin,
dikenli yolları bırakıp da
gül bahçelerini seçtiği?
sözcükler
yönlendirir
insanoğlunun güçlerini.
yürüyün!
arkamızda
zaman patlasın
bir mayın gibi.
bizim geçmişe sunacağımız
yanlızca
bukleleri
rüzgarda
geriye savrulan saçlarımızın.
eğlenceye ayrılacak yeri yok
gezegenimizin.
yarınlardan
koparıp
almalıdır mutluluğu
insan.
şu yaşamda
en kolay iştir ölmek
asıl güç olan
yepyeni bir yaşama
başlamak."
--- alıntı ---
elveda dostum şiirinde şöyle diyor yesenin;
"ölmek yeni bir şey değildir bu dünyada
ama yaşamak da yeni bir şey olmasa gerek." ve daha bir anlam kazanıyor mayakovskinin bu şiirindeki son satırları:
"şu yaşamda
en kolay iştir ölmek
asıl güç olan
yepyeni bir yaşama
başlamak."
--- alıntı ---
sergey yesenin'e
"sen gittin, diyorlar yukarılarda bir dünyaya.
sonsuzlaşma-
uçuyorsun,
parıldayan yıldızlara çarparak.
ne borç var artık bize,
içki ne de
ayılma.
hayır, yesenin,
oh çekmek değil benim istediğim.
görüyorum ben
kesik bileklerinle sendeleyişini
ve alayla değil
acıyla
düğümleniyor yüreğim.
görüyorum
bir kemik çuvalı gibi
yere atışını gövdeni.
-dur! diyorum.
bırak !
delirdin mi sen?
sürer mi ölümü hiç insan
tebeşir tozu gibi
yanaklarına?
sen ki çok daha
iyi verirdin ölüme
ağzının payını herkesten.
yeryüzünde başka
kimsede olmayan
o efece konuşmanla.
niçin?
nedeni ne?
donup kalıyorum şaşkınlıktan.
homurdanıyor eleştirmenler:
-bizce,bunun asıl nedeni
şu...
ya da bu...
ama daha çok,
kopmak toplumdan,
çok fazla bira
ya da şarapla kafayı çekmesi.
başka deyişle
satsaydın
bohemleri
işçi sınıfına, diyorlar.
sınıf bilincin olsaydı,
bak, bu gelmezdi başına.
oysa işçiler de
kvastan sert içkilerle
kafayı çekiyorlar.
o sınıf da içerek
güzelce sıçıyor kendi ağzına.
başka deyişle
parti'den biri
denetleseydi seni
sağlansaydı böylece
asıl önemi
içeriğe vermen.
yazardın o zaman
her gün
o dizelerin
yüzlercesini
uzun uzun
ve sıkıcı
doronin de gördüğümüz türden
ama bence
böylesi bir deliliğin içine düşseydin
sen çok daha önce
son verirdin
yaşamına.
votkadan gitmek daha iyidir
inan bana
böylesi sıkıntıdan boğulmaktansa.
hiçbir zaman söyleyemeyecekler
nedenini bize
seni yitirişimizin.
şuracıkta duran
çakı mı, yoksa ip mi?
ama bulunsaydı
mürekkebi, elbette
angelleterre otelinin
damarlarını kesmen
ve ölüp gitmen
gerekmezdi.
sana öykünenler çıldırdılar sevinçten:
bir daha, bir daha !
neredeyse bir yığın insan
zıvanadan çıkıp
öldürdü kendini.
neden çoğaltmalı
intiharları
böyle sayıca?
daha kolay değil mi
mürekkeple doldurmak
oteldeki şişeleri!
sonsuza dek
kilitlendi artık dilin
arkasında dişlerinin.
benim bu bilmecemsi sözlerim
yersiz
bir bilgiçlik sayılmamalı
halkımız,
yaratıcısı ve yaşatıcısı o güzel dilimizin,
yitirdi ölümünle
yansılı sesler üreten
en güçlü çırağını.
ve o herifler tayışıp duruyorlar
ölü şiir döküntülerini
geçmiş,
gömülmüş ölülerden
hemen hiçbir yeniliği olmayan.
üstüste yığıyorlar
tatsız uyaklarını
mezara toprak atar gibi: daha beterlerini.
onurlandırmak için oğlunu
esin peri'sinin bile
işine yaramayacak olan.
sana yaraşacak
bir anıt henüz dökülmedi
hani nerde o anıt,
döğülmüş tunçtan
ya da yontulmuş mermerden?
oysa çoktan doldurdular
yığın yığın
parmaklarının dibini
çöplerle,
adama sözcüklerinden, anılardan, o bok püsür şeylerden.
adın
hıçkırıklarla birlikte doldurdu mendilleri.
sözcüklerini
geveleyip duruyor sobinov ağzında
kıvrılıp oturmuş da
altına suyu çekilmiş bir kayın ağacının-
"hiçbir şey söyleme,
ah dostum,
içini de çek-me ne olursun."
ah,
sen onu ne kimbilir nasıl da alaya alırdın,
şu leonid lohengrinski'yi,
baş belası, tanrının!
ortalığı kimbilir
nasıl da ayağa kaldırırdın:
"izin veremem
şiirsel gargaralarına
anıran eşşeklerin!"-
sağır ederdin kulaklarını
üç ayaklı ıslıklarınla, sonra,
yazdıklarının hepsini
kıçlarına sokmalarını söylerdin.
harcardın bozuk para gibi
o yeteneksiz heriflerin hepsini,
doldururdun
smokin ceketlerinin
kara yelkenlerini,
öyle ki savrulurdu
sağa sola
kogan gibileri,
süngüleyerek
sivri bıyıklarıyla
gelip geçenleri.
oysa bu arada
sayısı hiç de azalmadı
bu serserilerin.
çok zorlu bir iş
onları sayıca geride bırakmak.
yaşam
yepyeni bir biçimde
yeniden kurulacak.
işte o zaman
yepyeni şarkılar söylenmeye başlayacak.
böyle bir çağda
ağırlaşıyor sorunları
kalemin,
iyi ama, gösterin bana
sizi ey zavallı
hortlaklar sürüsü, hadi
nerede görülmüştür
ve ne zaman
yüce bir kişinin,
dikenli yolları bırakıp da
gül bahçelerini seçtiği?
sözcükler
yönlendirir
insanoğlunun güçlerini.
yürüyün!
arkamızda
zaman patlasın
bir mayın gibi.
bizim geçmişe sunacağımız
yanlızca
bukleleri
rüzgarda
geriye savrulan saçlarımızın.
eğlenceye ayrılacak yeri yok
gezegenimizin.
yarınlardan
koparıp
almalıdır mutluluğu
insan.
şu yaşamda
en kolay iştir ölmek
asıl güç olan
yepyeni bir yaşama
başlamak."
--- alıntı ---
devamını gör...
14 ocak 2021 ümit özdağ açıklamaları

iyi parti istanbul milletvekili ve gazi üniversitesi kamu yönetimi bölümü eski öğretim görevlisi olan prof. dr. ümit özdağ'ın partisinden ihracının ankara 1'nci asliye hukuk mahkemesi kararıyla iptal edilmesi üzerine tbmm'de gerçekleştirdiği 20 dk.lık basın açıklamasıdır. ihraç süreciyle ilgili disiplindeki usulsüzlüklerden, partideki adam kayırmacılıktan, aldığı tehditlerden çalışma arkadaşlarına sitemlerinden ve yola partisi iyi parti'den devam edeceğinden söz ettiği açıklamaları aşağıdaki linkten izlenebilir.
www.facebook.com/profesorum...
devamını gör...
erkek adam ev işi yapar mı sorunsalı
öğrenci evinde bolca yaptığım için kadınsılaştığımı öğrendiğim yazar beyanıdır.
devamını gör...
üç silahşor
asıl adı üç silahşor olan alexandare dumas kitabıdır. ve bu isim konusunda hataya düşmeyen tek gördüğüm yayınevi iş bankasıdır.
d'artagnan,athos,portos aramis muhteşem bir dostluk örneği gösterip maceradan maceraya koşuyorlar.
kitap 750 sayfa olmasına rağmen elinizde eriyip bitiyor.ne zaman bitti diye şaşırıyorsunuz.
peki dört kişi varken kitabın adı neden üç silahşor diyecek muzip arkadaşlara hemen açıklayayım çünkü d'artagnan adlı abi sonradan silahşor oluyor.
aşk cesaret entrika mücadele hırs azim gibi kavramları bize bu kadar akıcı ve edebi şekilde anlatan yazarı hayranlıkla buradan selamlıyorum.
mutlaka okunması gereken değerli bir eser. hala okumamış arkadaşlar varsa okumasını tavsiye ederim.
--! spoiler !--
kralın size hesap vermek gibi bir alışkanlığı mı var? hayır, size yalnızca 'beyler gaskonya'ya ya da flandres'e savaşa gidiliyor' der ve siz de gidersiniz. bunun nedenini düşünmezsiniz bile.
d'artagnan haklı, dedi athos. işte önümüzde nereden geldiğini bilmediğim üç yüz altın var. gitmemiz gereken yere gidip ölelim. hayat bu kadar soru sormaya değer mi? d'artagnan seni izlemeye hazırım.
ben de dedi porthos.
ben de dedi aramis. "hem paris'ten ayrıldığıma hiç üzülmüyorum. biraz eğlenceye ihtiyacım var.
tamam o zaman, içiniz rahat olsun, yolculuk fazlasıyla eğlenceli olacak. dedi d'artagnan.
peki ne zaman yola çıkıyoruz? dedi athos .hemen, diye yanıtladı d'artagnan. kaybedecek bir dakikamız bile yok.
--! spoiler !--
hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için! bu bizim parolamız, tamam mı?
okuyun sayın yazarlar.
d'artagnan,athos,portos aramis muhteşem bir dostluk örneği gösterip maceradan maceraya koşuyorlar.
kitap 750 sayfa olmasına rağmen elinizde eriyip bitiyor.ne zaman bitti diye şaşırıyorsunuz.
peki dört kişi varken kitabın adı neden üç silahşor diyecek muzip arkadaşlara hemen açıklayayım çünkü d'artagnan adlı abi sonradan silahşor oluyor.
aşk cesaret entrika mücadele hırs azim gibi kavramları bize bu kadar akıcı ve edebi şekilde anlatan yazarı hayranlıkla buradan selamlıyorum.
mutlaka okunması gereken değerli bir eser. hala okumamış arkadaşlar varsa okumasını tavsiye ederim.
--! spoiler !--
kralın size hesap vermek gibi bir alışkanlığı mı var? hayır, size yalnızca 'beyler gaskonya'ya ya da flandres'e savaşa gidiliyor' der ve siz de gidersiniz. bunun nedenini düşünmezsiniz bile.
d'artagnan haklı, dedi athos. işte önümüzde nereden geldiğini bilmediğim üç yüz altın var. gitmemiz gereken yere gidip ölelim. hayat bu kadar soru sormaya değer mi? d'artagnan seni izlemeye hazırım.
ben de dedi porthos.
ben de dedi aramis. "hem paris'ten ayrıldığıma hiç üzülmüyorum. biraz eğlenceye ihtiyacım var.
tamam o zaman, içiniz rahat olsun, yolculuk fazlasıyla eğlenceli olacak. dedi d'artagnan.
peki ne zaman yola çıkıyoruz? dedi athos .hemen, diye yanıtladı d'artagnan. kaybedecek bir dakikamız bile yok.
--! spoiler !--
hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için! bu bizim parolamız, tamam mı?
okuyun sayın yazarlar.
devamını gör...
normal sözlük yaş ortalaması
iyi cok fazla bebe yokmus sozlukte. troleybüs gordu gozler, izmir inonu caddesi uzerinde.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ingilizce seviyeleri
eskiden derdimi anlatacak kadar konuşabiliyordum.
derdim artınca ingilizcem çaresiz kaldı
derdim artınca ingilizcem çaresiz kaldı
devamını gör...

