100 numaralı adam

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bilsem, ilkokul yıllarında yapılan bir sınavla “özel yetenekli” öğrencilerin seçilip, üniversiteye girecek yaşa gelene kadar eğitim verildiği bir devlet kursu. iki aşamalı sınavla alınıyor. ilk kısmında dil bilgisi, genel yetenek ve matematiksel zekayı ölçen bir sınava giriyorsunuz, yeteri puanı alırsanız da yetenek odaklı sınava giriş hakkı kazanıyorsunuz. müzik ve resim dallarında eğitim alabiliyorsunuz ayrıca genel yetenek kısmı da var (genel yetenek kısmında anca tübitak projesi yapılıyor, onun için de sizin koşturmanız ve de işini seven bir öğretmen bulmanız gerek.) bunu böyle uzun uzadıya açıklama sebebim çevremdeki nerdeyse kimsenin böyle bir kurumdan haberdar olmaması. insanlar haberdar olmayınca da finansal olarak pek destek verilmiyor açıkçası, 3 yıllık kurudu kuruyacak akrilik boyalarla tuval çalışmaya çalışıyorduk. 300 lira dönemlik para toplamışlardı ve hocamız bizi takmadığı için paramızı kullandığımız hiçbir aracı kullandırtmamıştı bize, şükür bu seneki hocam iyi. özetle güzel bir girişim, ama hak ettiğimiz değer bize verilmiyor... doğru eğitim verilse bilsemlerden bir sürü nitelikli ressam, müzisyen çıkabilirdi.
devamını gör...

halk arasında kendini herkese bir şekilde sevdiren insanlarda bulunduğu söylenen tabir.
devamını gör...

beyaz perdede ilk psikoloji temalı film 1906 yılında çekildi. psikoloji ile alakalı ne kadar yerli ve yabancı film olduğunu tahmin edersinir sanırım. şurada zevkle izleyeceğiniz bir kaç tanesini sunayım...
devamını gör...

“masa da masaymış ha” başlığında ki tanımı ile mahlasıyla karşılaştığım ve profilinde ki ilk birkaç tanımı okuyunca hazine bulmuş gibi sevindiğim, yine okuduğum tanımlarından birinde kitap düzeltmeleri yaptığını öğrendiğim, donanımlı ve heybenize çok şey dolduracak yazar.
“ben zaten her şeyleri bilmek istemem.” demiş kendi yazdığı hikaye de. ne de güzel demiş...
devamını gör...

erteleme hastalığım var galiba. çoğu şeyi saçma bahanelerle erteleyip duruyorum.
devamını gör...

öyle bir ülke ki tuttuğun yerden elinde kalıyor. hiç kimse davasında samimi değil. bir taraf hümanizm, barış, kardeşlik altında bunları yapıyor. bir taraf terörist elebaşının abisini devletin kanalına çıkartıp vatanseverlik oynuyor. olan askerimize, polisimize ve vatandaşımıza oluyor. günahı yokken öldürülen sivillere mi üzüleyim, şehit olan dağ gibi askerlerimize mi üzüleyim, yoksa ülkemin getirildiği hale mi üzüleyim bilmiyorum. kahırdan öleceğiz. öldürecek bunlar bizi.
devamını gör...

istemsizce beş dakika boyunca hem diş fırçalama hem de evi tavaf etme olarak vuku bulan olay. yapmaktan vazgeçemediğim alışkanlıklarımdan birisi.
devamını gör...

insanlar birbirine teşekkür babında bir şeyler yazıyor.
kimsenin kimseye yaranmak için bir sebebi yok.
tanımlarını beğendiğim herkesin nickaltında kendime bir yer açmaya çalışıyorum.
yer verenlere çok teşekkür ediyorum haliyle.
devamını gör...

az önce kurduğum kulüp.
simgemiz greyfurt.
neden greyfurt?
çünkü onlar portakalsa bizim daha güçlü bir şey olmamız lazımdı.
henüz 10 numara bulamadım.
belki transfer yaparız diye boş bırakıyorum.
ve karşınızda ilk 11. daha doğrusu ilk 10
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
edit: kunteper uçurulduğu için yerine lahmacuncuyu getirdim.
ve 10 numara olabilecek bir yetenek keşfettim.(vura vura bip oldum)
karşınızda yeni kadro.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gün içinde hem kazanır hem de kaybeder.

beni hizmet sektöründe çalışan çoğu arkadaş çok sever. garsona, müşteri temsilcisine ya da market çalışanı arkadaşlara mutlaka nasılsınız diye sorarım çünkü. cevap aldıktan sonra sipariş verir ya da çözüm için konu hakkında bilgi veririm. şartları zorlamam. konu bellidir, onu söylerim, sonra uzun uzun dinlerim. onlarda sağ olsun hem işimi sahiden çözmeye çalışır hem de ara ara ikramlarda bulunurlar. hatta çoğu ile sonra arkadaş oluruz. buraya kadar sorun yok.

ancak bu arkadaşlar dışında bi de bir kesim var, nezaketi aranmak zannediyor. bunları vahşileşsin diye sanıyorum 20 sene boyunca karanlık odaya kapatıp çiğ et ile besliyorlar ve şehir yaşamına gönderiyorlar zamanı gelince. en ufak kibarlığı adamın algılama şekli şu. bu kadın benimle konuştu o zaman benimle sevişecek.

artık eve kadar mı takip eder yoksa bir anda samimiyet kurup yavrum ile başlayan cümleler mi kuracak o tamamen karşı tarafın boş zamanı ile ilgili bir konu. sokakta adres sorup cevap verilmesine şaşırıp bir insan 20 dakika boyunca takip eder mi? bu ona göre hadi bize gidelim anlamına geliyor. ona göre kendi evinin açık adresini veriyorsun. müthiş bir sapıklık. erişilmesi zor bir kafa.

sonra türk kadınları neden suratsız diye soruyorlar. yok gülmüyorlar, adres soruyorsun cevap bile vermiyorlar, hepsi kezban, bak rus kızlarına ilik gibi neşeli diye geziyorlar sonra bizimkiler.

arkadaş nezaket bu topraklarda çoğunluk tarafından cilveleşmek olarak görülüyorsa sahiden kabalığı nereye kadar eleştirebiliriz. çok gerildim. pof.
devamını gör...

fahrenheıt 451
huzursuzluk (zülfü livaneli)
devamını gör...

sadece kedilere bakılarak çürütülebilecek önerme. swh
devamını gör...

bu giri #362694 no'lu tanıma cevaben girilmektedir. aslında direkt mesaj atardım ilgili arkadaşa ama "bilimin gölgesine sığınıp kendi ahlaki yargılarımı etrafa saçmakla" itham edildiğim için buraya yazmaya karar verdim.

ben bir bilim insanı olarak, bilime sığınmak derken neyi kastediyorsunuz onu pek anlayamadım? biz bir şeyi bilimle açıklayamayacaksak neyle açıklayalım? bilimsel verileri paylaşarak ortada bir tartışma ortamı yaratmak isterken "bastırılmış kadınlık" ile itham olundum. #207358 no'lu bir tanımımda cinselliğin ne denli önem arz ettiğini kısaca anlatmıştım. burada kendimi anlatacak değilim. kimsenin libido ölçerliğini de yapmıyoruz burada.

tanımımı eleştirebilirsiniz ama kişisel olarak kadınlığıma laf söyleyemezsiniz efendim. teşekkürler.
devamını gör...

tekrar tekrar okunabilecek güzel bir kitap. şöyle bir alıntıyla destekleyeyim =>

ne ben kimseye benziyordum ne de herhangi biri bana. " tek başımayım, ama onlar hep birlik."
devamını gör...

yapacak bir şey yok, adı üstünde "bebek". bağırır da ağlar da, bir düğmesi yok. o kadar rahatsız olan kişi toplu taşıma kullanmaz olur biter.
devamını gör...

bazı dizi veya filmlerde absürt bazı yan rollerin ekranda görünme süresi başrollerden daha fazladır. bu yan rollere ''rol çalan'' denir.
dijital otomatik modda çekmenin bazı dezavantajları oluyor. sen kelebek çekmeye niyetleniyorsun. rol çalan gelip gözünün içine baka baka başrol oluyor... sonuç ise mükemmel. teşekkürler rol çalan. bana eğlenceli bir fotoğraf verdiğin için:)
<a href="ibb.co/BgHQttq"><... src="
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel; alt="116804972-10158516705365758-7120725124465240967-n" border="0" /></a>
devamını gör...

valla kimse bana ben tanımlardan etkilenmiyorum, yazılmasını beklemiyorum ve istemiyorum demesin. herkes sevilmeyi ve taktir edilmeyi ister. şahsen benimkine yazılanları her mutsuz olduğumda açar okurum ama hemen biter az olduğundan orası ayrı bir mesele yinede yazıldığında da dünyalar benim oluyor.
devamını gör...

ne zaman bir restoranta gitsem, yalnızlığımı, garipligimi yüzüme vururcasina, sevgilin yok mu lan senin dercesine, koca masayı tek başına işgal etmeye utanmıyor musun diye düşünürcesine, başka gelen var mı diye soran mal garson. yok lan işte yok. olsa niye ayrı ayrı gelelim arkadaşım. işine baksana sen. sanki damsız diskoya girmeye kalkistik.
devamını gör...

sözleri yılmaz odabaşı'ya ait pek güzel bir onur akın şarkısı.


/adı nevin,
şarap içer, rüzgâr giyerdi geceleyin.../

(bkz: yenik serçe)


devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim