izlemeye yeni yeni başladığım ve dördüncü sezona geçtiğim dizi. günlerimi eğlenceli geçirmemi sağlıyo evet ama bazı bölümlerde hüznü de tadıyosun. bir kaç bölümden fazlasını bir günde izlemiyorum. dizi kamera nasıl bir karakter olurun adeta örneği. michael seninle ortak yanlarımız var, seni hem seviyorum hem de eh ama bunu da yapma diyorum utanç duyuyorum ama gülüyorum da... geçen gün mutfakta tost makinesini alırken önünde olan eşyalar, alttakı örtüden kaya kaya öne gelmiş. o sırada tostun iç malzemelerini hazırlıyodum. yanımda da annem vardı. onlar tam düşeceği an öyle bi koşmuştu ki tutmak için buna normalde gülerim ama kısa sürer. zihnimde dizinin kamera hareketleri işte yüze yapılan zoomlar belirdi anlık ofisin mutfağında bi bölüm çekmişim gibi dakikalarca güldüm. güldüm de bi kendim güldüm. sonra da gerçekliğe döndüm, paşa paşa yaptım yedik tostu. ha gün içinde gülmeye de devam ettim o ayrı. kadına anlatsam izlemeden tam olarak da anlamaz.
velhasıl sanki o ofistesin ve o ofistekiler senin evinde. bitmesini hiç istemeyerek izlemeye devam.
devamını gör...

saatlerdir düşünüyorum.

hatta aslında günlerdir, haftalardır.
bu mahlası alırken bu kadar alaya alınıp, sağda solda laf atılacağını düşünmemiştim, zaten yaşıma da uygun değil, yani sıkıldım, yoruldum ve bıktım mahlasımın bana böyle yansımasından.

şu an ciddi ciddi mahlasımı değiştirmeyi düşünüyorum, böylelikle bu olumsuz geri dönüşlerden de tamamen kurtulacağım.

o yüzden en kısa zamanda yönetime baş vurup domestic hıyar olan mahlasımı global hıyar olarak değiştireceğim. *

oh be, rahatladım !!
devamını gör...

ona verdiğin sırları başkasına anlattığını duyduğun zamandır. en zor gününde sen onun yanında olup dinlemiş ve sırlarını tutmussundur. fakat o aynı şeyi yapmamıştır.
devamını gör...

can yücel'e atfedilip kendisine ait olmayan şiirlerden sadece bir tanesidir.

büyüyü-tılsımını bozmak istemezdim ama bilgi bilgidir. *
devamını gör...

en yakınındaki bir şeyi bile almak için taa uzaktan seni çağırıyor olması

bir şeyi tamir ederken ev halkının hepsini ayaklandırması

beklentilerinin hep yülsek olması
devamını gör...

de te fabula narratur

anlatılan senin hikayendir.

kapitalin başlangıcında karl marx tarafından yazılan söz.
devamını gör...

uçan hollandalı ve der fliegende hollander olarak da bilinen flying dutchman, eski bir denizci efsanesine konu olan hayalet geminin adıdır. lanetlidir: asla bir limana yanaşamaz, sonsuza kadar yelken açmak zorundadır. kaptanı karayip korsanları serisine de konu olan davy jones / van der decken. tabii sadece karayip korsanları (film) serisine konu olan bir efsaneden bahsetmiyoruz. herman melville, moby dick (kitap)'te davy jones'a göndermeler yapmıştır ayrıca. pek çok yerde de rastlayabiliriz davy jones'a ve uçan hollandalı'ya.

aynı zamanda richard wagner'in üç perdelik operasının ismidir ve bu operaya konu olmuştur der fliegende hollander. iki saatten biraz uzundur:



van der decken buyurur: "limana yanaşın! mola veriyoruz!" gemi ümit burnu'na yanaşmaya yeltenir. lakin fırtına bulutları gemiye öfkeyle karşılık verir; gemi kayalıkların gücü altında alabora olurken van der decken bağırır: "ne olursa olsun ümit burnu'na yanaşacağım!" lakin asla yanaşamaz.

hırsın ve acizliğin bir sembolüdür bu olay gözümde. insan hiçbir şey için bu kadar hevesli olmamalı. tedbiri elden bırakmamalı, isminiz ünlü olsa da, herkes tarafından tanınsanız da böyledir bu.
devamını gör...

1998-2001 yıllarında uğur yücel, orhan orhan oğuz, türkan derya tarafından yönetmenliği sulhi dölek tarafından senaristliği yapılan ve atv'de yayınlanan bir türk aile dizisidir.

başrollerinde,
türkan şoray
şener şen
tarık papuççuoğlu
güven hokna
nurgül yeşilçay
ozan güven

şener şen, gaziantep'li bir kebap ustasıdır. ali haydar rolüyle iyi bir aile babası ve mükemmel bir kebap ustasıdır. 3 kızı daha sonra diziye katılacak olan babasıyla bir hayat yaşamaktadır. arif erkin güzel beyoğlu üstlenmiştir baba rolünü. hemşerimdir kendileri ve ben kendilerini pek severim.

ali haydar, hanım karakteriyle diziye zerafet katan türkan şoray gelene kadar sakin ve kendi halinde bir hayat yaşar. hanım'ın diziye dahil olmasıyla her şey değişir. ikinci bir bahar şansı yakalarlar. tabi önceleri çekişmeli bir ilişkileri vardır sonra bu ilişki yerini aşka bırakır. ve bu bahar kimisini rahatsız ederken kimisine huzur, mutluluk verir.

türkan şoray, 2 çocuklu hayatını idame etmeye çalışan zor şartlarda yaşamaya çalışan yalnız bir kadındır. yalnız diyorum çünkü çocuklarını oynayan ozana güven - ulaş ve nurgül yeşilçay - gülsüm çok farklı kafalardadır. gülsüm zengin bir koca telaşına düşmüşken ulaş haytalık peşindedir.

tarık papuççuoğlu, vakkas karakteriyle bulunuyor dizide. 'ali haydar' deyişi, şivesi, ses tonu hala kulağımda. ali haydar la kavga, gürültüsü, kıskançlığı, çekişmesi hiç bitmiyor. işin aslı babasının ali haydar'a olan sevgisini kıskanmış yıllarca bunu yedirememiş kendine. babası ali haydar ve kendisinin ustası aynı zamanda. babasına olan kızgınlığını yıllar yılı ali haydardan çıkarmış, çıkarıyor. oğlu medet, nedim saban ali haydar'ın kızına aşık vah ki vah. yasemin çonka yani melek'e. ah o kaçamak aşklar ailelerden gizli saklı yaşanan duygular nasılda tatlı zamanlarmış meğer değil mi?

güven hokna, eski film artisti ya da ses sanatçısı emin değilim neriman rolüyle dahil senaryoya. neriman hanım, hem komşusu hem ev sahibi ali haydar'ın hemde aşık sırılsıklam. bu aşk gözünü kör ediyor tabi. zabıta olan kardeşi şecaattin yani özkan uğur'la bir olup az uğraşmıyor ali haydar'la. şecaattin mahalleye kök söktürüyor. nazlı tosunoğlu'nun canlandırdığı tansu komiser'den yani eski karısından korkmasa canlarına okuyacak ki dönem dönem onu da yapıyor.

tan sağtürk - timothy, barış dinçel - timuçin, devin özgür çınar - cennet, meral okay - kasap melahat, cezmi baskın - basri, ekim maden - ömer karakterlerine hayat veriyorlar.

sağlam bir ekibi var dizinin, senaryo da iyi bu da seyirciye yansıyor ve beğenileri topluyor. 3 sezon çekilen dizi tadında bırakıldı.

hayatın içinden insanları yansıtan bir dizidir. kimi zaman eğlendirir kimi zaman duygulandırır. yaşananlar yansıtılanlar 'evet bunları ben biliyorum bu hayatları ben gördüm' cinsindendir. duyduğumuz, gördüğümüz, yaşadığımız hayatlar... şimdi ki dizilerin bir çoğunda olduğu gibi şişirme, gökten inme değildir.

iyi seyirler efem...
devamını gör...

farklı platformlarda olan başlık.

belki insanları bir araya getirir.

sözlüğün bir yönü de bu ne de olsa.
devamını gör...

emile zola'nın 1867'de yayınlanan romanı. zola'nın üçüncü romanı olmasına rağmen zola'yı meşhur eden romandır. edebiyatta, naturalist akımın öncülerinden biridir.
üzerine söylenecek çok şey var ancak okuyalı uzun zaman olduğu için sadece tek bir konuya odaklanacağım: küçük burjuvazi. roman başlı başına, küçük burjuvazinin bir eleştirisidir. kitap boyunca, küçük burjuvazinin hayat biçiminin ne kadar sıkıcı, banal olduğu birçok farklı şekilde okuyucunun gözüne sokulur. hatta ve hatta thérèse raquin'in yasak sevgilisi ile birleşip kocasını öldürmesinin sorumlusu, thérèse tarafından bu yaşam biçimi olarak gösterilir. thérèse'in suçluluk duygusundan kaçmak için bir kurban aradığı gerçeği gözardı edilemez ancak bir bakıma haklıdır. küçük burjuvazi, ahlaki değerlere çok bağlıdır ve thérèse'in küçüklüğünden beri güdülerinin, hislerinin bu ahlak bekçisi toplum tarafından baskılandığı bir gerçektir. thérèse ve sevgilisi, cinayeti aşk için işlediklerini iddia eder en başta. halbuki, yukarıdaki tanımda gandalgillerden'in de belirttiği gibi, işledikleri cinayet sadece güdüsel ihtiyaçlarını karşılayabilmek içindir. thérèse, kendi fikri bile sorulmadan, çocukluk arkadaşı/ kuzeni camille'le evlendirilmiştir. cinsel ihtiyaçları sürekli bastırılmıştır.
kitap yayımlandığında aldığı eleştiriler de bunu kanıtlayacak nitelikte. roman, zola'nın naturalist betimlemelerinin gerçekçiliğinden olsa gerek, pornografi olarak görülmüş ve zola, bir sürü kritik tarafından ahlaksızlıkla suçlanmıştır.
her ne kadar daha açık bir toplum olsak dahi, zola'nın eserinden günümüz türkiye'si hakkında da ders çıkarmak mümkün. thérèse raquin'in hikayesi, toplumun, bireyin içgüdüsel ve temel ihtiyaçlarının, ahlak kisvesi altında baskılanmasının sıradan insanları bile ne tarz canavarlara dönüştürebildiğinin bir kanıtıdır.
devamını gör...

payam vay amca payam vay, geyi döneceyim.

yoksa baslayım ingilteyesine.
devamını gör...

şimdi hemen her yöntemi denemiş bir "kel" olarak yapmamanız gerekenleri sayıyorum;

-argan yağı, yılan yağı, kobra yağı, susam yağı, zeytin yağı, ısırgan yağı ve de yağı çıkartılabilen herşeyin yağı,

-bolca reklamını izlediğiniz serumlar, fitiller, kanlar, alyuvarlar, akyuvarlar ve daha nicesi,

-saç çıkaran şampuanlar, sarımsaklılar, halşır şaldırlar, biolar, siolar,

-iğneli tekerlekler, 0.5 milimler ve daha neler neler.

arkadaşlar üzülerek söylüyorum hiçbiri bir halta yaramıyor. çok takıntılıysanız saç ektirin, protez saç kullanın. kişisel tavsiyem kelliğin olmayan çekiciliği ile birşeyler yapmaya çalışın. yakışıklı değil ama sempatik yakıştırmalarını kabullenin.
devamını gör...

dondurmayı ısırarak değil, ancak çubuğuyla cima eyleyerek gerçekleştirilebilecek misyon. şimdi hemcinslerime laf sokmak falan istemiyorum ama insaf be kardeşim! kadınların pozlarına bakılırsa aşağıda farklı şeyler dönüyor.

luci, beni kendine uyduruyorsun. açma şu başlıkları.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bilmem ne köyüne gitmiştim. bi köpeği penceresi olmayan garaj gibi bir yere kilitlemisler. ara ara dövüyorlar, çiğ et ile besliyorlar ve söylediklerine göre asla sevmiyorlar. bunu yapma sebepleri de köpek yaban domuzunu daha istekli parçalasın. bu. o zamandan bu zamana çok uzun seneler geçti, hâlâ o köpeği düşünüp duruyorum. ne hissettiğini çok merak ediyorum. özgür kalma fırsatı olduysa hiç kaçmaya çalıştı mı yoksa tutsak olduğunun bile farkında değil miydi?

aşık olunca kendimi o köpek gibi hissediyorum. hakkatan öyle hissediyorum. kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum ama sanki en baştan beri hiç özgür olamamışım gibi özgür olmak için mükemmel bir çaba vermiyorum.. elbette mecaz anlamda söylüyorum bunu, yiyorum dayağı, vahşiyim, karanlıkta bırakıyor beni döven kişi, benden iki kat büyük hayvanlara bile gücüm yetebilir ama beni döveni ısırmıyorum. o daracık alanda beni boynuma tasma geçirip hiç hareket etmeyecek hale sokan o insanın kafamı okşamasını bekliyorum.

aşk elbette çoğu yönüyle cok güzel ama o tutsaklık hissi beni boğuyor. düşünecek binlerce farklı şey varken bir insanın günün büyük bölümünde aklında olması, onu merak etmek, özlemek, istemek, ayaklarının sürekli ona koşması falan sahiden yorucu gelmeye başladı bana. en önemlisi sevsin beklentisi daha yorucu. beni sevsin, beni istesin düşüncesi, onun o hırsı, o beklentiler insanı yaşlandırıyor.

bu nedenle ben zincirim varmış, onu kırmış ve koşuyor gibi hissediyorum. özgürlüğe koşan mutlu biri gibi hissediyorum. özgürlük cennettir çünkü. bana sorarsanız vazgeçmek yine çok acıklı bir mesele değil. o da güzel aslında çoğu yönüyle. tabii. böyle de duygusal bir insanım.
devamını gör...

kişinin sağlık durumuna ilişkin pozitif beklentilerinin kişiyi olumlu etkilemesi anlamına gelmektedir. kişiye verilen ilacın etkisiz olduğu bilinmesine rağmen pozitif yönlendirmeye dayalı bir iyileşme ortaya çıkarması halidir. temel prensip kişinin istemesine bağlı olarak kendi kendisini iyileştirebilme gücüne dayalıdır.

bu etki inanmadan başaramazsın, iyi düşün iyi olsun sözlerini aklıma getiriyor.
devamını gör...

halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu

madde 216 (1) halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
devamını gör...

norveçli bir black metal grubu ve orta dünya'da, mordor'da bir yaylanın ismidir. hüküm dağı bu yaylanın ortasındadır.
devamını gör...

ve ben şairim
namus işçisiyim yani
yürek işçisi
devamını gör...

uçtuğunu kanıtlayamazsın ama, köklerini kanıtlarsın.
devamını gör...

kendisine verilmiş sözüm üzre, ilk yayınına bir türkü seslendirmek sureti ile katkıda bulunacağım, dinleyenlerinin yüreklerini kâh havai fişeklerle, rengarenk gök kuşakları ile; kâh kor alevlerle, boğaza oturan ve büyüklüğü en az demirci yumruğu kadar tanımsız bir şey hissi ile dolduran, biricik radyo sorumlumuz gomercan'ın müjdesi ile tekrar döneceğine bizleri sevindiren, beklenen, özlenen radyo programı...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim