bozulma sinyali veren telefon
oldukça değişik hareketlerle bu sinyali verir. birkaç örnek vermek gerekirse:
1) ekranında kendi kendine basmalar yapması:
benim canım telefonum (bkz: asus zenfone 3 ze552kl)'m de ilk başta bu sinyali vermişti. üzücüdür ama yapacak bir şey yoktur. hadi şu ekranı tamir ettireyim derseniz öyle bir fiyat söylerler ki yeni telefon alsam daha mantıklı olur dersiniz.
2) bataryanın artık eski işlevinde çalışmaması:
bataryanın ''ben bittim oğlum, sen devam et'' demesidir. yeni bir batarya alayım derseniz de o alacağınız batarya da pek uzun süre dayanmaz çünkü telefonun sistemi ölmüştür artık. hele ki bu durum 3 seneyi aşkın kullanılan telefonlarda daha da belirgindir.
3) telefonunuzun yavaşlamaya başlaması:
bataryanın dediği gibi ''ben bittim oğlum, sen devam et'' sinyalidir telefonun yavaşlaması da. 3-4 seneyi aşkın kullanılan telefonlarda daha net bir şekilde hissedilir. benim eski canım telefonum (bkz: asus zenfone 3 ze552kl)'mde de böyle olmuştu çünkü. bu yavaşlamayı bazı uygulamalarla az da olsa azaltabilirsiniz ancak kısa sürer bu da. en kısa zamanda eski haline dönecektir. maalesef.
4) telefonunuzun eskiye oranla daha fazla ısınması:
yine 3-4 seneyi aşkın kullanılan telefonlarda daha sık görülen bir belirtidir. eskiden bir canavar gibi, saatlerce oyuna, saatlerce video izlemeye dayanabilen ve gram ısınmayan telefonunuz artık videonun, oyunun ilk 15 dakikasında bir ütü gibi, bir kalorifer gibi ısınmaya başlar. hele ki şarj durumunda iken bunları yapmayı denerseniz ilk 2-3 dakikada hissedersiniz ısınmayı.
benden bu kadar.
1) ekranında kendi kendine basmalar yapması:
benim canım telefonum (bkz: asus zenfone 3 ze552kl)'m de ilk başta bu sinyali vermişti. üzücüdür ama yapacak bir şey yoktur. hadi şu ekranı tamir ettireyim derseniz öyle bir fiyat söylerler ki yeni telefon alsam daha mantıklı olur dersiniz.
2) bataryanın artık eski işlevinde çalışmaması:
bataryanın ''ben bittim oğlum, sen devam et'' demesidir. yeni bir batarya alayım derseniz de o alacağınız batarya da pek uzun süre dayanmaz çünkü telefonun sistemi ölmüştür artık. hele ki bu durum 3 seneyi aşkın kullanılan telefonlarda daha da belirgindir.
3) telefonunuzun yavaşlamaya başlaması:
bataryanın dediği gibi ''ben bittim oğlum, sen devam et'' sinyalidir telefonun yavaşlaması da. 3-4 seneyi aşkın kullanılan telefonlarda daha net bir şekilde hissedilir. benim eski canım telefonum (bkz: asus zenfone 3 ze552kl)'mde de böyle olmuştu çünkü. bu yavaşlamayı bazı uygulamalarla az da olsa azaltabilirsiniz ancak kısa sürer bu da. en kısa zamanda eski haline dönecektir. maalesef.
4) telefonunuzun eskiye oranla daha fazla ısınması:
yine 3-4 seneyi aşkın kullanılan telefonlarda daha sık görülen bir belirtidir. eskiden bir canavar gibi, saatlerce oyuna, saatlerce video izlemeye dayanabilen ve gram ısınmayan telefonunuz artık videonun, oyunun ilk 15 dakikasında bir ütü gibi, bir kalorifer gibi ısınmaya başlar. hele ki şarj durumunda iken bunları yapmayı denerseniz ilk 2-3 dakikada hissedersiniz ısınmayı.
benden bu kadar.
devamını gör...
yazar mahlaslarının öteki dünya versiyonu
ahiretten gelen çınn sesi.
devamını gör...
şimdi sevişme vakti
bir (bkz: sait faik abasıyanık) şiiri.
çıplak heykeller yapmalıyım.
çırılçıplak heykeller
nefis rüyalarınız için
ey önünden geçen ak sakallı
kasketli,
yırtık mintanından adaleleri
gözüken
dilenci
sana önce
şiirlerin tadını
aşkların tadını
kitaplardan tattırmalıyım
resimlerden duyurmalıyım,
resimlerden...
şu oğlan çocuğuna bak
fırça sallıyor
kokmuş manifaturacının ayağına
dörtyüzbin tekliğinden
on kuruş verecek.
seni satmam çocuğum
dörtyüzbin tekliğe.
ne güzel kaşların var
ne güzel bileklerin
hele ne ellerin var, ne ellerin
söylemeliyim
yok
yok... meydanlarda
bağırmalıyım,
bu küçük
güllerin buram buram tüttüğü
anadolu şehri kahvesinde
kiraz mevsiminin
sevişme vakti olduğunu.
resimler seyrettirmeli, şiirler
okutturmalıyım.
baygınlık getiren şiirler.
kiraz mevsimi, kiraz
küfelerle dolu pazar.
zambaklar geçiriyor bir kadın.
bir kadın bir bakraç yoğurt
götürüyor
sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
belediye kahvesinde hakla o eski,
o yalancı
o biçimsiz bizans şarkısı.
sana nasıl bulsam, nasıl bilsem
nasıl etsem, nasıl yapsam da
meydanlarda bağırsam
sokak başlarında sazımı çalsam
anlatsam şu kiraz mevsiminin
para kazanmak mevsimi değil
sevişme vakti olduğunu...
bir kere duyursam hele
güzelliğini, tadını,
sonra oturup hüngür hüngür
ağlasam
boş geçirdiğim bağırmadığım
sustuğum günlere
mezarımda bu güzel, uzun kaşlı
boyacı çocuğunun
oğlu bir şiir okusa
karacaoğlan'dan
orhan veli'den
yunus'tan, yunus'tan...
çıplak heykeller yapmalıyım.
çırılçıplak heykeller
nefis rüyalarınız için
ey önünden geçen ak sakallı
kasketli,
yırtık mintanından adaleleri
gözüken
dilenci
sana önce
şiirlerin tadını
aşkların tadını
kitaplardan tattırmalıyım
resimlerden duyurmalıyım,
resimlerden...
şu oğlan çocuğuna bak
fırça sallıyor
kokmuş manifaturacının ayağına
dörtyüzbin tekliğinden
on kuruş verecek.
seni satmam çocuğum
dörtyüzbin tekliğe.
ne güzel kaşların var
ne güzel bileklerin
hele ne ellerin var, ne ellerin
söylemeliyim
yok
yok... meydanlarda
bağırmalıyım,
bu küçük
güllerin buram buram tüttüğü
anadolu şehri kahvesinde
kiraz mevsiminin
sevişme vakti olduğunu.
resimler seyrettirmeli, şiirler
okutturmalıyım.
baygınlık getiren şiirler.
kiraz mevsimi, kiraz
küfelerle dolu pazar.
zambaklar geçiriyor bir kadın.
bir kadın bir bakraç yoğurt
götürüyor
sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
belediye kahvesinde hakla o eski,
o yalancı
o biçimsiz bizans şarkısı.
sana nasıl bulsam, nasıl bilsem
nasıl etsem, nasıl yapsam da
meydanlarda bağırsam
sokak başlarında sazımı çalsam
anlatsam şu kiraz mevsiminin
para kazanmak mevsimi değil
sevişme vakti olduğunu...
bir kere duyursam hele
güzelliğini, tadını,
sonra oturup hüngür hüngür
ağlasam
boş geçirdiğim bağırmadığım
sustuğum günlere
mezarımda bu güzel, uzun kaşlı
boyacı çocuğunun
oğlu bir şiir okusa
karacaoğlan'dan
orhan veli'den
yunus'tan, yunus'tan...
devamını gör...
herr holz
pkk sempatizanı yazar, böylelerinin uçurulması gerek.
sizleri ırak'a bekleriz.
sizleri ırak'a bekleriz.
devamını gör...
eğitim hayatında alınmış en düşük sınav notu
yani lise döneminde özellikle matematik dersinin sınav skorları..
ailem beni matematik ağırlıklı bir liseye gönderme gafletinde bulunduğu için, özellikle 9. sınıfta çok büyük acı çektim sayısal derslerde. karnemde yanlış hatırlamıyorsam , matematik 0’dı..
bir edebiyatçı olarak, sayısal derslerin tamamı komedi durumdaydı benim için ki çoğu alttan ders olarak kaldı.. yanılmıyorsam mezuniyetime 1-2 sene kala sınavlarına girerek dersleri verdim.sonra sükürler olsun ki kendi alanımdan üniversite sınavına girerek, alanımı seçtim üniversitede ve onur öğrencisi olarak 3.93’ü görmüş bir ortalama dahilinde üniversiteden mezun oldum.
bakıldığında eğitim sisteminin yanlışlığı o kadar net gözüküyor ki.. lisede bölüm seçmeden önce , eğitim sisteminin saçmalığı sebebi ile alan dışı dersleri almaya zorlanan bir kadın olarak, üniversiteyi onurla bitirdim..üstüne new york’ta yüksek lisansa kabul aldım.doktora planlarındayım.
çarpık bir eğitim sisteminin içerisindeyiz..başarı değil, başarısızlık odaklı olduğunu düşünüyorum.
o zaman başarısız olduğumu düşünen ve bunu söyleyen herkes , şu an bana imrenerek bakıyor.
benim o dönem hakkımda fikir yürütmüş herkese, başarımın çok iyi kapak olduğunu düşünüyorum.
komedi gibi fakat kendi örnek gösterdikleri evlatlarının üniversite eğitimine çıkmamış olmasını ekliyorum kenara. demek ki neymiş? büyük konuşmamak, anlamadan öğrencileri yaftalamamak gerekiyormuş ki bu genelde türk toplumunun yapısında olan bir durumdur.genelde cocuklarını dinleyen aile azdır.geneli başarısız olmasından, okulla ilgilenmemesinden bahseder.
acaba çocugun bireysel ilgi alanı ya da eğilimi nedir? biliyor musunuz? herkes eğilimine göre eğitim alsa, bu ülkenin bence eğitim seviyesi farklı olabilirdi.
bu yüzden cocuklarınızı sakın başarısız oldukları derslerle ilgili zorlamayın ve rencide etmeyin/ ettirmeyin de.
herkesin bir alana eğilimi var.sayısalcı bir zekaya, kompozisyon yazdıramazsın, kitap okuyan bir insana da geometri çözdüremezsin.resim yapan/dans eden bir insan ikisinide yapmayı tercih etmeyebilir..
anlamak , eğitmenin ilk adımıdır.eğilimine göre eğitim almasını sağlayın herkesin.bu sefer düşük notlar değil, başarılar konuşulur diye düşünüyorum.
ailem beni matematik ağırlıklı bir liseye gönderme gafletinde bulunduğu için, özellikle 9. sınıfta çok büyük acı çektim sayısal derslerde. karnemde yanlış hatırlamıyorsam , matematik 0’dı..
bir edebiyatçı olarak, sayısal derslerin tamamı komedi durumdaydı benim için ki çoğu alttan ders olarak kaldı.. yanılmıyorsam mezuniyetime 1-2 sene kala sınavlarına girerek dersleri verdim.sonra sükürler olsun ki kendi alanımdan üniversite sınavına girerek, alanımı seçtim üniversitede ve onur öğrencisi olarak 3.93’ü görmüş bir ortalama dahilinde üniversiteden mezun oldum.
bakıldığında eğitim sisteminin yanlışlığı o kadar net gözüküyor ki.. lisede bölüm seçmeden önce , eğitim sisteminin saçmalığı sebebi ile alan dışı dersleri almaya zorlanan bir kadın olarak, üniversiteyi onurla bitirdim..üstüne new york’ta yüksek lisansa kabul aldım.doktora planlarındayım.
çarpık bir eğitim sisteminin içerisindeyiz..başarı değil, başarısızlık odaklı olduğunu düşünüyorum.
o zaman başarısız olduğumu düşünen ve bunu söyleyen herkes , şu an bana imrenerek bakıyor.
benim o dönem hakkımda fikir yürütmüş herkese, başarımın çok iyi kapak olduğunu düşünüyorum.
komedi gibi fakat kendi örnek gösterdikleri evlatlarının üniversite eğitimine çıkmamış olmasını ekliyorum kenara. demek ki neymiş? büyük konuşmamak, anlamadan öğrencileri yaftalamamak gerekiyormuş ki bu genelde türk toplumunun yapısında olan bir durumdur.genelde cocuklarını dinleyen aile azdır.geneli başarısız olmasından, okulla ilgilenmemesinden bahseder.
acaba çocugun bireysel ilgi alanı ya da eğilimi nedir? biliyor musunuz? herkes eğilimine göre eğitim alsa, bu ülkenin bence eğitim seviyesi farklı olabilirdi.
bu yüzden cocuklarınızı sakın başarısız oldukları derslerle ilgili zorlamayın ve rencide etmeyin/ ettirmeyin de.
herkesin bir alana eğilimi var.sayısalcı bir zekaya, kompozisyon yazdıramazsın, kitap okuyan bir insana da geometri çözdüremezsin.resim yapan/dans eden bir insan ikisinide yapmayı tercih etmeyebilir..
anlamak , eğitmenin ilk adımıdır.eğilimine göre eğitim almasını sağlayın herkesin.bu sefer düşük notlar değil, başarılar konuşulur diye düşünüyorum.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
kimsenin aşktan, sanattan başka bir şeyden dolayı kaygılanmadığı bohem bir diyarda yaşamak isterdim. insanın ruhunu biraz da bulunduğu atmosfer yoğuruyor çünkü.
devamını gör...
sözlük yazarlarının isimleri
friedrich.
(bkz: tabi lan ne sandın)
(bkz: tabi lan ne sandın)
devamını gör...
normal sözlük aşık atışması
verilen ziyafete katılmamak olmaz
tadılan lezzete doyulmadan kalkınmaz
boş yere atışıp durmayın be hey gafiller
bir güzelin bir bakışına doyulmaz...
tadılan lezzete doyulmadan kalkınmaz
boş yere atışıp durmayın be hey gafiller
bir güzelin bir bakışına doyulmaz...
devamını gör...
aşk kalpte midir beyinde midir sorunsalı
normal bi insanda beyindedir.gidip de evli barklı kadına adama ya da statü olarak cok düşük veya çok yüksek birine aşık olmazsın oldum sanarsin hoşlantıdan öteye gitmez.
devamını gör...
kitap alıntıları
olmadığınız kişi olmaya çalışmakla boşuna uğraşmayın. çünkü siz artık büyüdünüz. evrende hiçbir varlık, olduğunun dışına çıkamaz. aslında buna gerek de yoktur. zaten olduğunuz şey olduğunuzda, olmadığınız şey olmaya çalışarak elde edemediğiniz şeyleri kendiliğinden elde edersiniz.
ne kolay ve ne rahat değil mi?
bir de bunu deneyin ve zaten olduğunuz kişi olun!
kuantum olumlama - r. şanal.
ne kolay ve ne rahat değil mi?
bir de bunu deneyin ve zaten olduğunuz kişi olun!
kuantum olumlama - r. şanal.
devamını gör...
yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi
gözümün önünde çok şey oluyor ama benim elimden hiçbir şey gelmiyor. çaresizim...
devamını gör...
regl olayının çok abartılması
abartmak..?! ''ucundan azcık'' temalı: maşallaaaah ve çeyrek altınların havada uçuştuğu, davul-zurna eşliğinde göbekler atıldığı sünnet düğünü gibi..? haa onlar erkek tarafı pardon ;)
devamını gör...
bilemezsin (yazar)
adını görünce "bilemezsin sen küçüğüm... sevdalılar beni anlar..." diye ferdi tayfur'a bağladığım yazardır.
devamını gör...
yazmayınca unutulmak
büyük haksızlık.
devamını gör...
haluk levent vs acun
ikisi de ünlü ikisi de başarılı. fakat öldüklerinde herkes acun'u değil haluk levent'i hatırlayacaktır. çünkü yalnızca kalplere dokunanlar unutulmaz olurlar.
devamını gör...
sana hayranlığını duyurup sonra ortadan kaybolan yazar
önce seri beğeni ve favoriler gelir. ardından seni takip eder. yetmez bir de üzerine mesaj atar ve seni takdir eder. hatta geç keşfettiği için özür diler. çok geçmeden de sırra kadem basar. sözlükte bu şekilde yaşayan birçok yazar bulunmaktadır. şu an neredeler, sözlüğün arka sokaklarında ne yapıyorlar merak edilmektedir.
devamını gör...
ruhu olan eşyalar
kitaplar.
''bir kitap açık olduğunda konuşan bir beyin, kapalı olduğunda beklemede olan bir arkadaş, unutulduğunda bağışlayan bir ruh, yok edildiğinde ağlayan bir yürektir.''
''bir kitap açık olduğunda konuşan bir beyin, kapalı olduğunda beklemede olan bir arkadaş, unutulduğunda bağışlayan bir ruh, yok edildiğinde ağlayan bir yürektir.''
devamını gör...
vajina monologları
eve ensler tarafından kaleme alınmış, ülkemizde yüksel peker tarafından sahneye konulmuş tiyatro oyunudur.
2003 yılında, kadıköy kaymakamı, bu tiyatro oyununun isminin ahlaka mugayir olduğu gerekçesiyle ilçede oynanmasını yasaklamıştır.
oysa bir kadının tıbbi organının ismi ayıp bir sözcükse, kadın olmak komple ayıp bir şey olmalıdır.
oyunun yönetmeni yüksel peker, oyunla ilgili en doğru kapağı koymuştur orta yere. ''eğer bu oyunun ismi ahlaka mugayir ise, kaymakam ismi de ahlaka mugayirdir. o neden yasaklanmıyor?''
o günlerden, bugünlere diyorum ki, bir şey bilmiyorsanız, bilge sanatçılarla tartışmayınız. onlardan mümkün olduğunca çok şey öğrenmek varken, neden kendinizi rezil edersiniz?
2003 yılında, kadıköy kaymakamı, bu tiyatro oyununun isminin ahlaka mugayir olduğu gerekçesiyle ilçede oynanmasını yasaklamıştır.
oysa bir kadının tıbbi organının ismi ayıp bir sözcükse, kadın olmak komple ayıp bir şey olmalıdır.
oyunun yönetmeni yüksel peker, oyunla ilgili en doğru kapağı koymuştur orta yere. ''eğer bu oyunun ismi ahlaka mugayir ise, kaymakam ismi de ahlaka mugayirdir. o neden yasaklanmıyor?''
o günlerden, bugünlere diyorum ki, bir şey bilmiyorsanız, bilge sanatçılarla tartışmayınız. onlardan mümkün olduğunca çok şey öğrenmek varken, neden kendinizi rezil edersiniz?
devamını gör...
kahkahayla gülmek
+10 saniye üstü sürünce, etrafındakileride bir kahkaha alıyor.
devamını gör...