aga benimki niye düştü o zaman?
devamını gör...

"az bilmek için, çok okumak gerekir"

peyami safa
devamını gör...

(bkz: kanalıma hoş geldiniz)
devamını gör...

psikiyatr ve radyo programcısı. "kötümser düşünceleri, salakça iyimserliklere yeğliyorum" sözünün sahibidir ayrıca, fakat benim favori sözü ise şudur: “bir insan iyi bir donanımla hindistan’a diye çıkıp amerika’ya varabilir. bu pozitif bir yanılsamadır. bence kötü olan hindistan’a diye yola çıkıp gerçekten hindistan’a gitmektir. bu, övünülecek bir yaşam tarzı değildir.”
devamını gör...

çok sevdalık bir durum yok aslında bizde, yakın akrabalık sebebiyle birlikte geçmiş bir çocukluk sonrasında büyükleri uygun görmüş ve olmuş.

ancak düşününce sonuçları biraz ilginç, şöyle ki; iki kız kardeşten büyüğünün oğlu babam, küçüğün torunu annem.
yani benim babaannem ve annemin babaannesi kardeş.

sonuç olarak annem ve ben iki kız kardeşin torunları, yani ikinci nesil kuzen oluyoruz.*
devamını gör...

sinirlerin yıprandığını gösterir. acıdan da, sevinçten de, öfkeden de gözler aynı tepkiyi verir. gözünüze birikmişlik, tahammülsüzlük, hayal kırıklıkları kaçmıştır. benden bu kadar, daha üzerime gelmeyin sinyalini istemeden de olsa verme durumudur. artık bunun için sebep üretmeye gerek yoktur. kendiliğinden dolar.
devamını gör...

leonard'ın tek başına dışarıyı çıkmak istemesi ve ardından ağzından dökülen cümleler


"sizin hafife aldığınız her şeyi bir bir yapardım!"

düşündüm de gerçekten ne kadar hafife alıyoruz her şeyi, tek başına yürüme lüksüne bile sahip olmayanların yanında meğer ne kadar da şanslıyız ve farkında değiliz.

ya annesinin söyledikleri;

"oğlum sağlıklı doğunca sebebini asla sormadım, neden o kadar şanslıydım? bu kusursuz çocuğu bu kusursuz hayatı haketmek için ne yapmıştım? ama hastalanınca tabiki neden diye sordum, nedenini öğrenmek istedim neden ben neden bu oluyordu?"


filmin en can alıcı noktası burasıydı belki de iyi şeyler olunca asla sormayız bunu hakedecek ne yaptım ben diye? ama kötü şeyler de durup durup isyan eder ve neden ben deriz.

ona kibar olduğumu söylemişsin.
birine hayat verip sonra onu elinden almak mı kibarlık?
hayat hepimize verilir ve hepimizin elinden alınır.

verilen hayatın değerini bilmek ve elimizden alınmadan doya doya yaşamak için güzel günlerimiz olsun ve bu zorlu günleri güzel filmlerle renklendirelim.


neyin yanlış gittiğini bilmediğimiz gibi neyin doğru gittiğini de bilmiyoruz.


çok güzeldi oyuncular mükemmel, oyunculuk mükemmel
nasıl da bir geç kalınmışlıktır bu filme
devamını gör...

yabancı ile yarattığı ahlaki sorgulama mükemmeldir. kürsü de bir süre sonra cinayetten değil annesinin ölümüne üzülmediği için hem toplum hem de mahkemece yargılanmaya başlar.
devamını gör...

(bkz: açmayın şöyle salak salak başlıklar)
devamını gör...

benim için özel bir yeri olan post-metal'in öncü gruplarından. ilk albümlerinde yoğun şekilde neurosis benzeri bir müzik yapmış olsalar da oceanic albümleriyle birlikte edindikleri post-rock etkisi ile kendi tarzlarını yaratıp türe kıvamını verdiler. sayısız post-metal grubuna ilham olan (hatta kopyalanan) bir tarzları vardır. tool ile içli dışlı olmuşlardır. bazı albümlerinde konuk müzisyen olarak tool üyeleri de çalmıştır.
isimleriyle aynı kısaltmaya sahip terör örgütü yüzünden adlarını "isis the band" olarak değiştirmek zorunda kaldılar, isis tişörtü olan hayranlar bunları dışarıda giyemedi :/
ayrıca her ne kadar grubun her yönünü aşırı sevsem de davulcularına özellikle vurgu yapmak istiyorum, kendine has minimal bir tarzı var ve bu müziğe gerçekten de çok yakışıyor.

en sevdiğim albümleri (kararsız kalsam da) sanırım oceanic derim ben de. bir kere tür için çok büyük öneme sahip olmasının yanı sıra şarkı yazımı, konsept, prodüksiyon tarzı, özgünlük ve daha sayamayacağım bir ton konuda aşmış bitirmiş bir albüm.
oceanic'ten sonra panopticon'da bazı değişikliklerle birlikte aynı tarzı daha rafine bir şekilde sürdürdüler. prodüksiyonu da oceanic'in çiğ havasının aksine daha tok.
ben panopticon'u da aşırı seviyorum. tam bir yolculuk hissi veriyor ki yolculuklarda da dinlemek için en uygun albümlerden biri olabilir gerçekten. en sevdiğim şarkılarını saymaya başlasam in fiction, so did we, grinning mouths diye gide gide tüm albümü sayarım sanırım, zaten bağımsız şarkılardan çok albüm olarak deneyim edilmesi gereken bir tecrübe bence bu.

ondan sonra in the absence of truth ile alternative metal etkili, önceki albümlerinden nispeten farklı bir tarza büründüler ki bu dönemden sonra çıkan albümleri de her ne kadar sevsem de kendime pek yakın hissettirmiyorlar ne yazık ki.
son albümleri wavering radiant da bu sound ile devam etti, aynı zamanda daha progressive metal etkili bir albüm. yine asla kötü diyeceğim bir albüm değil, zaten çok da sevilen bir albümdür ama dediğim gibi ben eski albümleri kadar çok sevemiyorum bunu. bu albümden sonra grubun vizyonunu gerçekleştirdiği gerekçesiyle dağıldılar.

ancak kariyerlerinde yaptıkları son şarkı olan pliable foe tam bir şaheser, gerçekten konulabilecek en güzel noktayı koymuşlar. aslında grubun melvins'le yaptığı split ep'den bir şarkı ama sonrasında derleme albümleri temporal'a eklediler.

bir yandan işi sulandırmadan dağılmış olmalarına çok saygı duyuyorum ama bir yandan da dünyaya böyle bir grubun bir daha gelmeyeceğini bilmek biraz üzüyor maalesef.
devamını gör...

susarım. muhtemelen darağacına gelme nedenim söyleyeceğimi söylemiş olmamdır. ve o söylediklerim birilerine ulaşmış, bir şeyleri değiştirmeye başlamış ki oradayım. bunun haklı gururunu yaşarım.
devamını gör...

tanışma hikayemizi eksik anlatmış yazardır.

kendisi çok başarılı bir mühendisken ben de yedek parçacı olarak sanayide kendi halinde, aç bırakmayan bir dükkanın sahibiydim. albay emeklisi dedemin adam olması için zorla gönderildiği sanayi aynı zamanda. kendisini çok sever, saygı duyarım hâlâ. dedemin bir sözünü hiç unutmam “sanayide içtiğin çayın tadını hiçbir starbucks’ta arama torunum.”

dedemin bu sözlerinin de etkisiyle franchising üzerinden starbucks açmaya çalışsam da bütçem yetmedi, hem çocuğuz daha o zamanlar, nerede gezer o kadar para? ben de ilerleyen zamanlarda sanayide, hem sanayi çayının tadını unutmamak adına hem de dedeme olan saygımdan dolayı yedek parçacı açtım. bir de küçük bir atölyem var, orada da zor bulunan parçaların dökümünü yapıyorum.

hafta sonu saat 4-5 civarı evimde uzanırken hükümet kanadından sevdiğimiz bir ağabey aradı. “yardım göndereceğimiz kargo uçağının bir parçası eksik, eğer mümkünse bugün içerisinde dökebilir misin?” diye bir ricada bulundu. parçaya ait verileri gönderirseniz neden olmasın diyerek o gün açmadığım dükkana gidip, kalıbı çıkartıp dişliyi bir güzelce döktüm. 3-4 saat içerisinde de hazır edip dişliyi benden isteyen kişiyi aradım. gece 11’den sonra kadife sokak karga’ya bir mühendislerini göndereceklerini söyleyip bir de fotoğrafını gönderdiler. ben de dişliyi kaybetmemek adına anahtarlığıma taktım ve aç olan karnımı doyurmak için bir yere gittim. saat yaklaşmıştı ve hemen karga’nın yolunu tuttum. nihayet erkenden gelebilmiştim.

karga’ya girip gözlerimle mühendisi bir yokladım ama yok, daha gelmemişti. barda oturup bir şeyler içerken anahtarlığı da elimde bir o yana bir bu yana sallamaya başladım. derken beklenildiğinden tamamen habersiz, fotoğrafından çıkarttığım mühendis geldi. dönüp selam verdim ve oturabileceğini söyledim. yaptığı işlerden, gezdiği yerlerden ve ayakkabılarımdan bahsetti. sonra da dişliye gözü takılıp içerisinde bulunduğu sorundan bahsetti. zaten haberimin olduğundan, dişliyi bu sabah döktüğümden ya da ülkenin imkansızlıklarından bahsetmedim. dedemin hikayesini ve bu dişlinin de onun bir anısı olduğunu söyledim. ödünç istedi ama ben zaten o dişliyi kendisi için, hediye olarak yapmıştım. dişliyi verdim ve kalkması gerektiğini söyleyerek kalktı. tekrar görüşmek için sözleştik fakat gelemeyeceğini zaten biliyordum. hükümet kanadındaki ağabeyden sürekli kendisi hakkında bilgileri alıyordum. ara sıra karga’ya da uğruyordu ama sürekli düşünceliydi. hepsinden haberdardım.

işte tanışma hikayemizin aslı budur kendisiyle. eğer dedemi dinlemeyip starbucks açsaydım hem sanayi çayının tadını hem de böyle bir insan olmam gerektiğini unuturdum. sanayi çayı tadında, samimi ve iyi niyetlerle dolu bir tanışmaydı bizimkisi.
devamını gör...

nedir sürekli bir şeyleri sansürleme anlayışı. bu başlığın neyinden rahatsız oldunuz ki, cidden merak ediyorum. mantıklı bir açıklaması olduğunu asla düşünmüyorum. sözlüğün özgür olduğunu iddia edip, başlık sansürlemek, gerçekten çok özgür bir sözlük. o kadar özgür ki başlıklar sansürlenmiyor. hep kendimizi kandırıyoruz.
devamını gör...

1923 - mustafa kemal paşa, time dergisine kapak oldu.
1923 - yunanistan'da cumhuriyet ilan edildi.
1926 - türkiye'de petrol arama ve işletilmesinin devletçe yönetilmesini öngören kanun tbmm'de kabul edildi.
1958 - elvis presley askere alındı ve bu durum abd genelinde sansasyon yarattı.
1978 - savcı doğan öz öldürüldü.
2000 - varan turizm'e ait otobüs, yolcularıyla kaçırıldı. olaydan sonra yakalanan üç kişi, 36'şar yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.
2001 - apple şirketi mac os x 10.0 (cheetah)'ı piyasaya sürdü.
2007 - türkiye euro 2008 elemelerinde yunanistanı futbol maçında 4-1 mağlup etti.
devamını gör...

rus edebiyatının temel taşlarından olan aleksandr puşkin tarafından yazılıp 1836 yılında yayımlanan romandır. eserde orduya katılan soylu bir genç olan pyotr andreyiç grinyov'un görev yerinde tanıştığı maşa ile olan aşkı konu alır. fakat puşkin elbette bu eserde sadece bir aşkı anlatmıyor. bence ana tema olarak görülen bu konu vermek istediği mesajları ve okura düşündürmek istediği konuları anlatmak için kullandığı etkili bir yöntemdi. puşkin kitapta çarlık rusyasının içinde bulunduğu çalkantılı dönemi yansıtmış ve buna bağlı olarak bu karışıklıkta ortaya çıkan ''pugaçov ayaklanması'' nı bu eserde çarpıcı bir şekilde işlemiştir.

puşkin dönem çarlığının yoğun baskılarına rağmen bu eserinde dönem hakkındaki sert eleştirilerini enfes bir hikaye biçiminde aktarmıştır.
eser aynı zamanda insanın kutsal gördüğü vatan, onur gibi kavramlarla kişisel çıkarlar arasında kalan bir soylunun kararlarını ve duygularını bize anlatıyor daha da önemlisi sorgulatıyor.
ayrıca kin, nefret, acı, aşk ve vicdan gibi duyguları güçlü olay örgüsüyle hikayeden kopmaksızın anlatıyor. puşkinin dönemin en önemli şairlerinden biri olması da eserde işlenen aşkı güçlendiren bir anlatım oluşturuyor.

bence mutlaka okunması gereken hatta üzerine bol bol tartışılması gereken konular barındıran harika bir roman.
hemen alta her zaman olduğu gibi bir alıntı bırakıyorum.

°kendin için olmasa bile benim için kendine iyi bakmalısın...
devamını gör...

anonim kalmayacaksam buranın instagram,twitter gibi sosyal medyalarımdan ne farkının olacağını düşündüğüm başlık.

anonimim çünkü düşüncelerimi daha rahat ifade ediyor,dilediğim gibi tanım yapabiliyor ve eş dost ile sözlükte karşılaşma riskine güvenlik çemberimle savabiliyorum. burda kara kaşıma kara gözüme, cinsiyetime bakmayan insanlarla muhabbet edebiliyorum. beni ben olduğum için tanımak istiyorlar, seviyorlar, yazdıklarımı okuyorlar.

yoksa bir fotoğraf koyup beni daha da sevmenizi sağlayabilirim ama bu kadarı kafi *
devamını gör...

herkes agıllı olsun.

sitedeki bir takım saçma kadın yazarların gazına gelip isyan başlatan karşısında beni bulur. yeter artık. nice adam gaza gelip telef oldu. bu arsız kadınlar 1 yıldır sitede yeni kurban aramaya devam ediyorlar kendilerine.

ortalığı velveleye verip ‘lönç költörö’ diye diye masum erkek yazarlara veriyorlar gazı. erkek bu hocam, kahraman olmaya programlı. haliyle başlıyor ayaklanmaya, iş yönetime sövmeye kadar gidiyor. bir bakmışsın adam ya şutlanmış ya blöfünü yiyen olmadığından gurur yapıp puff.

bu bet kadınlar ise hiçbir şey olmamış gibi yazmaya devam ediyor.

ayık olun çocuklar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kahvemi karton bardakta içip gofretimi kendim getireceksem neden beyaz yakalıyım ben kardeşim? yok ya, yakam beyaz ama biraz ayazda kalan güruhtanım.
devamını gör...

nedense insana kendine farklı bir hava kazandıracağını düşündüren absürd durum.

yerinde kullanılırsa bir nebze gideri var, ama sırf bu kelimeyi kullanmak için bir cümle kuruluyorsa tam fecaat oluyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kedilet sıvıdır. kesin bilgi yayalım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim