(bkz: tonight is the night)
devamını gör...

bakmayın siyah beyaz olduğuna. önlük hariç her şey çok renkliydi o zamanlar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

erkan oğur'un seslendirdiği güzel türkülerimizdendir.

devamını gör...

son samuray ukdesi.

90’ları hatırlayan insanların kanal d‘de yayınlanan ince ince yasemince programında bir tiplemedir.

itilmiş isimli hayırsız, tembel ve karısı kakılmış üzerinden asalakça yaşayıp, karısına şiddet uygulayan bir de kocası vardı.
trajikomik hayatları mizah ile gözler önüne sererdi.
devamını gör...

efendim geceden güzeli var mı?

balkona çıktığın anda yüzüne vuran hafif esinti ve rüzgarın eşsiz kokusu, bizi huzura boğan sessizlik, bizlere ay tarafından bahşedilmiş loş ışığın bir benzeri dünyada var mıdır? huzur... vakit... müzik...

"yaşam, gecenin konusudur."
devamını gör...

aduket tarikatının son müridi. kendi yetmezmiş gibi benide müritleri arasına kattı. gün içerisinde durup durup aduket tarikatını izliyorum. sonra bir gülme bir rahatlama.
karikatür düşkünü ama beyaz giymez kış günü.
eğlenceli, kibar bir karikatür koleksiyoncusu aynı zamanda arkadaşlığı güzel bir kafadaş.
devamını gör...

(bkz: keenlemyekun): sanki hiç var olmamış gibi, yokmuşcasına.
devamını gör...

ortancamın uzun süre kullandığı, göz ağız burun da dahil tüm salgıları kurutan, can yakan, yazdırması çileli ilaç. ben oğlumun yerinde olsam o çileye katlanmazdım.
süslü gençlerin merağı.
devamını gör...

yazıp yazmamak arasında kararsız kalmadım. yazmam gerektiğini biliyordum çünkü ne yazacağımı düşünmeme bile gerek yoktu aslında. kendisi yıllar öncesinde kaldığı arafı şu serzenişle anlatmıştı:
“anlaşılmadan benimsenmek ve tanınmadan dışlanmak”
muhafazakar kesim tarafından anlaşılmadan benimsenen; liberal tarafın şiirlerini bile okumadan dışladığı bir şair düşünün.
necip fazıl’ın siyasi yönünü ben de hiç sevmedim. siyasete girmemesi gerekirdi bence.
ama bu onun şiirlerini okumama engel değildi, okudum da.
başlığa baktığımda adamın ne dediğini bilmeden öven insanları gördüm.
sırf adamı sevmediği için şiirlerine “vasat” diyen insanları da gördüm.
ikisinin de yıllar önce söylenmiş olan bir sözün, (hatta belki onlar doğmadan önce söylenmiş olan bu sözün) muhatabı olmaları ne kadar garip!
velhasıl kelam şairin kişiliği hakkında yorum yapma hakkı bende yok çünkü; onu tanımıyorum. ama şiirlerini okudum.
keskin bir kalemle alaycı bir dehanın bu satırlarda birleşmesine ise şiir dedim...
devamını gör...

bende isterdim french presste kahve yapabilmek ama bilin bakalım ne eksik.
devamını gör...

1967'de ingiltere'de peter gabriel ve avaneleri** tarafıdnan kurulan önce progresif rock, sonra da progresif pop? grubudur. 70'li yılların başında phil collins, mike rutherford ve steve hackett'ın katılımıyla orijinal kadrosu oluşmuş ve müzikalite açısından en iyi eserlerini bu dönemde vermişlerdir.
devamını gör...

karadenizli gençlerin korkulu rüyasıdır.
toprak sahiplerinin -coğrafi konuma göre- ağustos, eylül aylarının belli dönemlerinde birer komandoya dönüşmesine vesile olan tarım ürünüdür.
devamını gör...

kelimeler sözler imgeler
bir çırpıda göz kırpıyor
sanki gel desem gelecekler
git desem gidecekler mi

kızmayın bana

kim bilir bir gün
kurtulursunuz benden

yine de bazılarınız
şanslı
özgürler

salıverdim sizi

biliyorum sizi
çok üzdüm ama
yalansız, çocukça,
sabırsız, masum
delice, tatlı
sadık

iyi ki varsınız...
devamını gör...

bu hayatı yaşayanlara çok özeniyorum. 19 yaşındayım üniversite sınavına hazırlanıyorum, gelecek kaygısı yaşıyorum daha okumadan işsiz kalma ihtimalimi düşünüyorum. kendimi geliştirecek, hobi edinecek imkanım yok bi kitap okumam vardı artık o bile o kadar pahalı ki bir ay kitap alsam 3 ay alamıyorum o kadar pahalı kitabı almak yerine temel ihtiyaçlarıma anca gidiyor para. müzeler, sinemalar, konserler desek zaten belli. ot gibi yaşamak zorunda kalıyoruz sonra beyin göçü etmeyin diyorlar.
devamını gör...

(bkz: what goes around comes around)
devamını gör...

eskiden, zor anlayan insanlar için kullanılan bir benzetmeydi. benim de yetiştiğim jetonlu telefonlar dönemi. jetonlar, yuvarlak ve kanallı olurdu. yuvası da ona uygun tabi. köşeli olması; kanalda ilerleyemeyeceği ve hazneye düşemeyeceği için tınnn sesini çıkaramayacağı anlamına gelir. işte bu hazneye düşme sesi zihnin "kavrama" işiyle benzeştirilmiş. jetonu geç düşen de denirdi.
işte bu jetonu geç düşen insanlar; bu deyimi kullanırken, kenar sayısınını arttırdıkça daha ağır bir ifade haline getireceklerini zannedip 8-10 köşeli filan de derlerdi. aynı birinin dönekliğini ifade etmek için "360 derece döndü" der gibi. halbuki köşe sayısı arttıkça yuvarlağa, dönme derecesi arttıkça da başlangıç noktasına yakınlaşılır.
devamını gör...

ansızın karşına çıkan bir fotoğraf karesi ve tekrar o ana gitmek.
devamını gör...

keşke sözlerden kınamalardan ötesine geçebilsek zira bunlar hiçbir işe yaramıyor
devamını gör...

uykuya dalacakken telefona bakmak.
devamını gör...

arkadaşlıkları, muhabbetleri ve en acı olanı; babamı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim