kibirden burnunun ucunu göremeyen bir tip. saatlerdir bir başka yazarın yazdığı entry nedeniyle kendini savunurken, nick altımda şikayet ettiğini yapıp bana akıl vermeye kalkıyor. müdür benim aldığım eğitim, bilgim çok şükür buradaki çoğu kişiden fazla. bunu ben biliyorum. o kibirini de al uzaktan devir iktidarı hadi bakim hadi.

edit: mesaj atıp engellemek de yakıştı doğrusu.

sıkıntılı biri. bulaşmayın sıçrar üstünüze.
devamını gör...

veli toplantısı yapacaklardır.

babam akp'ye oy vermeyince beni kulağımdan çeker ilçe teşkilatına götürür artık
devamını gör...

polis çevirmesi, gümrük kontrolü, geç kalınmış toplantı odası gibi şeylerdir.
devamını gör...

hiç, bir sınıfımı kontrol edemediğim için sınıfı terk ettiğimi hatırlamıyorum. insanız bazen öğrencilerimin bazen de benim zor zamanlar geçirdiğimiz oluyor. bazen ben onları üzüyorum, bazen de onlar beni üzüyor ama genel olarak sınıf yönetiminde çok zorlanmıyorum, sene başında belirlediğimiz kurallar silsilesi ile çözüyoruz. bir de birazcık sivri dilli bir öğretmen olduğumdan..................yargımachine'dir kendisi, pek bulaşmayın diye üst sınıfların tembihlerine maruz kaldıklarından biraz da temkinli yaklaşıyorlar bana karşı. ha buradan ben çok sertim mesajı falan vermeye çalışmıyorum hatta aksine bazen daha disiplinli olmalıyım, çok sabırlıyım diye düşündüğüm zamanlar oluyor. anlatmak istediğim genel olarak orta noktadayız. sıkıntı yaşarsak da biraz dolaşıp birbirimize, sonra yine olması gerekene dönüyoruz.

benim asıl anlatmak istediğim ise bunun tam tersini yaşadığım bir andır. sınıftan çıkamadığım, çakılıp kaldığım bir an.
bir gün dersteyiz telefonum çalıyor. sessizde olur dersteyken açmıyorum. tekrar çalıyor. yine açmıyorum. bir mesaj geliyor sonra. ablamdan "doktor dedi ki bu durum ölümcül olabilirmiş, hemen istanbul’a gitmem gerekiyormuş, hatta genetik olduğu için seni de ozi'yi de kontrol ettirmemiz lazımmış."
mesajı okuyorum. sınıfa dönüyorum. bugün burada bırakıyorum gençler, diyorum. şaşırıyorlar ama tabii ki ders bırakılmış coşku ile defterleri toplayıp sohbete başlıyorlar uğultuyla.
bense ne yapacağımı bilemez bir halde oturuyorum sandalyeye. son ders ama yirmi dakika var bitmesine. düşünüyorum. ablam ölebilir. benim ablam ölemez, ölmemeli diyorum. 4 yaşındaki yeğenim aklıma geliyor. ozi'cim annesiz büyüyemez diyorum. ablam ölürse ona ben bakarım ama ben annesinin yerini tutamam ki diyorum. düşündükçe gözümden yaşlar akıyor. kendimi durduramıyorum. sınıftaki uğultu yavaş yavaş azalıyor. çocuklar da şaşkın. benim gözyaşlarım defteri ıslatıyor. ece dayanamıyor geliyor yanıma, sarılıyor. "hocam iyi misiniz? hocam yapabileceğimiz bir şey var mı?" sesleri sarıyor etrafı. birazcık sakinleşmeyi başarıp konuşuyorum sonra ailemden kötü bir haber aldım,merak etmeyin her şey yoluna girecek diyorum. yüreğim parça parçayken ben o çocuklara meram anlatıyorum.
bu yüzdendir ki o kapıyı çarpıp giden öğretmenleri yargılamadan önce onların da insan olduğunu gözardı etmeden yazın lütfen. bazen okurken bu yazılanları canım acıyor, genellemeleri gördükçe utanıyorum.
devamını gör...

özellikle kulak memesi ile kulak deliğinin birleşme kısmına ufak ufak mırıldanmanın çok etkili olacağını ve romantik anlar yaşatacağına inanıyorum.

manitayı beşiktaş iskelesinden etkilemeye başlamak iyi bir tercih olabilir.

beşiktaş iskeleden stada doğru yürümeye başlayalım. manitaya

'' çoktaaan unuturdum ben seni çoktan ahhhh bu şarkıların gözü kör olsun''

diyerek aslında çok zampara olduğunuzu ama onu görünce kendinizden geçip bu işe bir dur deme kararı verdiğinizi hissettirin. ardından

''güzelsen güzelsin yok mu benzerin''

diyerek size yamuk yaptığı an ondan rahatça vazgeçebileceğinizi hissettirin. kendini vazgeçilmez zannedip, uzun esmer saçlı, dövmeci bir erkeğe varabilir. bunu hiçbirimiz istemeyiz.

yürüye yürüye o ağaçlı yola vardık bile, birazdan ilerisi dolmabahçe sarayı. ağaçlı yoldan yürümek yerine eğer gündüz saatlerindeyseniz eskiden şehzadelerin kaldığı bir yalı var. müzedir orası içerde güzel resimler filan var. oraya girip ufak bir müze gezisi yapın. ardından denize bakan kapıdan dolmabahçe sarayına geçin. sonra ellerini tutup

'' uzatttım ellerimi, muhtaçım ellerine, gitme''

diyip ardından biranda ellerini bırakıp

''şimdi bomboş ellerim, seni arar yaşlı gözlerim beni öldür öyle git yaşamak için senin sevgine muhtacım ''

diyin. kendi ekseninizde yarım tur atıp ufak bir depara kalkın. ama çokta hızlı koşmayın kız size yetişsin.

henüz kızı kendimize deli divane edecek son vuruşu yapmadık oraya geleceğiz ama öncesinde kızı bir tartmak, durumun gidişatına bakmak lazım. kız size gülen gözlerle bakıyorsa herşey yolundadır. ihtiyaç kredisi çekmek için bankanızın mobil uygulamasından başvuru yapmak için hazırlanın derim. eeee sonuçta eve beyaz eşya gerekecek.

cebimize evden çıkarken attığımız kuruyemiş silahına geldi sıra.

'' sevda bahçelerinin çiçekleri heeep solduuu''

diyip dolmabahçe sarayının enfes bahçesinde,ellerinizde kuruyemiş yiyerek turlamaya devam edin. kız ''acaba onun için deli divane olduğumu halen daha anlamadı mı?'' diye düşünecek ve niyetini daha fazla belli etmeye başlayacak. emin olabilirsiniz.

akşama doğru sirkeci'ye götürün kızı. orda bir balık ekmek yiyip ardından yukarılara doğru yürüyün. yerebatan sarnıcı, ayasofya, topkapı ve gülhane parkında kısa bir turdan sonra işin en romantik kısmına geçmek için sirkeci arabalı vapur iskelesine gidin.

vapurdayken zamanlamayı iyi ayarlamak lazım. yaz kış saatine göre değişir tabi ama saat 6-7 gibi olması bence ideal. topkapı sarayı, ayasofya, galata kulesi ve galata köprüsünün aynı anda göründüğü sırada

'' ah bu yangın beni öldürüyor yavaş yavaş, kor kor alevler yanıyor içimde aşkın beni kül ediyor''

dedin mi işte o kız bir daha bir erkeğe dönüp bakamaz kardeşim. kız erkek kardeşini yolda görse ona bile selam vermez o saatten sonra.
devamını gör...

on yıllık arkadaşımı sildim, çıkardım hayatımdan.

aslında bir kaç ay öncesine dayanan bir kırgınlığım vardı. arkadaşım daha hangi noktaya darıldığımı anlamamış. kendi içinde varsayımlarda bulunmuş… farkındaydı artık eskisi gibi olamadığımızın. hakkını yemeyeyim, yine de çabaladı gönlümü almak için. artık oraya yama, buraya yama derken gogolun paltosuna döndük. dikiş tutmadı, tutturamadık ve nerden baksan elimizde kaldı onca yıllık emek.

bir devir sona erdi bugün. bir kapanışa ihtiyacımız vardı. kapattık.
devamını gör...

özenerek giyinmek, özenerek konuşmak vb.
özetle, kendine özenmek,
kendini ciddiye almak,
kendini önemsemek.
devamını gör...

yıkık bir saray bu dünya dedikleri
gece ve gündüz atların durak yeri
yüz cemşid den arta kalmış bir dünya bu
yüz behram kendinin sanmış bu gökleri
devamını gör...

çünkü taşları bir bir dökmektir yazmak. öyle kollarınızda boğazınızda biriktirdiğiniz taşlar..
hepsi dökülünce gökyüzüne uçuşa geçilir mi?
kağıda ya da işte ekrana döktüklerimiz bize baktığında hissedilen hafifleme ile yenilerinin peşinden koşmaya devam edilir mi?
nedir bu sevda hep düğümlerin arkasından?
t: yeni ağırlaşmalara yol açan eylem.
devamını gör...

çekirdeği hazırladım. yanında kola da var. bu hafta tavukların teyzesi modunda takip etmeyi düşünüyorum. program süresince çekirdekleri açıp içlerini kola bardağının içine atmak suretiyle tüketmeyi planlıyorum. büyük ve küçük elti kakara kikiri yapıp yine kaynanayı çekiştirecekler sanırım.

geçen hafta keyifle dinlemiştik hem muhabbeti hem de şarkıları. liste yine iyi olacaktır ona eminiz de bakalım muhabbet açacak mı? *

gerçi bir haftada çok dedikodu birikmiştir. sözlük içerisindeki dedikodular da gündeme gelecekse merak ettiğim bir ikisi var. bakalım onlarla ilgili bir iki kelam edilecek mi? *

son bir ekleme yapmak istiyorum. her şarkı dönüşünde "yine gülerken yakalandık" demeyin bu hafta rica edeceğim. tamam eğlenceli insanlarsınız, gülüyorsunuz, eğleniyorsunuz ama her yayın girişinde aynı şekilde karşılanmayalım. geçen haftayı ilk program heyecanına verdik ki öyledir muhtemelen. ama artık profesyonel sayılırsınız. ikinci program olacak az mı? *

sevgiler efendim.
devamını gör...

tedbirli kişidir.
devamını gör...

güzellemeleri yapılan faşist bir cezaevi müdürüdür. pkk'yı kuranları bunun gibiler yaratmıştır. çıplak aramalar yapan, insanları diri diri lağımlara atanlar, türkçe konuş çok konuş diye inleyen bunlardı.
devamını gör...

o kadar mutlu oldum ki! * her taraftan fosforlu bir şey çıkıyordu, beynim döndü.
eski hali iyidir benim açımdan.
teşekkürler iko belediyesi.
devamını gör...

ben seni severim aslında da düzenim bozulur diye korkuyorum
durduk yere başımıza saçma sapan bir aşk çıkar.
sinemaya gitmeye, el ele tutuşmaya falan kalkarız
işin yoksa çiçek al, saç tara, parfüm sık
küsmesi, barışması, ayılması, bayılması
hatta eninde sonunda kaçınılmaz ayrılması...


|ali lidar
devamını gör...

malesef konuyla ilgili yetkim yok, işlem sağlayamıyorum.
devamını gör...

artık üzerine dikkat kırılgan ve kırıcıdır diye tabela asıp gezme kararı alan yazar
devamını gör...

son derece bilgilendirici ve kaliteli entrylere imza atan değerli yazar.
devamını gör...

ilk tanışmamız oldukça garip olmuş ve bana baya sinirlenmişti bu sevgili yazarımız. * ama sabırla dinleyip cevap verdi her zaman. daha sonra baktık ki aslında baya iyi anlaşiyoruz biz. sohbetler muhabbetler aldı başını gidiyor. her akşam karşılıklı sigara sözü verip, verdiğimiz sözu tutamıyoruz. garip bir ilişkimiz var kendisi ile.*

sohbet etmeyi çokça sevdiğim, tanimlarina ayrı bayıldığım yazardir kendileri. sözlükte çokça değer verdiğim ve sevdiğim bir dostumdur. tanımlarının devamını bekliyorum güzel dostum. bir gün içeceğiz o cigarayı.
devamını gör...

romandan sinemaya uyarlanan danny boyle filmi. film edinburgh'de geçer, uyuşturucu bağımlısı gençlerin etrafında döner. oldukça çarpıcı sahneler vardır filmde,izlenilmelidir. benzetildiği requim for a dream ile konu olarak benzerlik gösterse de aralarında dağlar kadar fark vardır.
devamını gör...

kaynak
kosova cumhurbaşkanı vjosa osmani-sadriu ile anlaşmaların imza töreni ardından yapılan basın açıklamasında konuşan recep tayyip erdoğan, türkiye'yi neden ab'ye almıyorsunuz diye sitem etmiş.

haber şu şekilde;


cumhurbaşkanı erdoğan, avrupa birliği'nin ukrayna'nın üyeliği için gösterdiği hassasiyeti türkiye için de göstermesi gerektiğini belirterek, "ab üyelerine diyorum ki, türkiye'yi niçin ab'ye almakta hâlâ endişe ediyorsunuz, veya almıyorsunuz? yoksa, türkiye'ye de birileri savaş açıp saldırdığı zaman mı türkiye'yi gündeme alacaksınız?" ifadelerini kullandı.

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim