banucabirhayat
kendisini sözlüğe ilk geldiği zamanlardan beri okuyordum. onunla konuşma şansı yakaladığım için çok mutluyum çünkü böylesine pozitif birini kaçıramazdım. gerçek hayatta tanısam muhtemelen çok yakın bir arkadaşım olurdu öyle bir hissiyat aldım. seviyorum seni banuca.*
devamını gör...
favlayan yazarın asıl amacı
"aferim len doğru demişsin" demek.
devamını gör...
bitcoin e 6 sıfır eklensin kampanyası
gereksiz kampanya. onun yerine sterline 5 tane 2 ekleyip yeni zelanda dolarının da karekökünü alırsak her şey halloluyor. hesapladım ben. boşuna mı astronomi okuduk o kadar?
devamını gör...
kendinden önce başkalarının menfaatini düşünen kişi
iyi aile terbiyesi almış erdemli insandır. lakin kaybetmeye mahkumdur. zira dünya kendisi için çok fazla kötü done barındırır.
gözünü başına bir iş geldikten sonra açması olasıdır.
gözünü başına bir iş geldikten sonra açması olasıdır.
devamını gör...
homofobik
ulusal medya ve sanal medya sayesinde kötü bir davranış gibi lanse edilen sözcük.
bunlardan biriyim ama fobi kelimesi genelde korkulan şeyler için kullanılır ve ben bunlardan korkmuyorum sadece sevmiyorum ve saçma geliyor bana o kadar.
bunlardan biriyim ama fobi kelimesi genelde korkulan şeyler için kullanılır ve ben bunlardan korkmuyorum sadece sevmiyorum ve saçma geliyor bana o kadar.
devamını gör...
hayvan mezarlığı
bir stephen king başarısı. kitabın sürükleyiciliği mantık kurgusu ve uyarlanan filmin film olarak kalitesiyle ilgilenen zihinleri kıskıvrak yakalayıp gerçeklikten koparıp korkutması ve king'in aniden, bir dehaymış gibi algılanması mücizesi king'in - yine - gerçek bir yerli ritüelinden esinlenmiş olmasında saklıdır. stephen king'in toplumsal hikaye ve hurafeleri çok seven bir yazar olduğunu meraklıları farketmiştir. hayvan mezarlığı öyküsü her insanın hemen her korkusunu, hurafesini, merakını aynı anda yakalayan bir yerli efsanesine dayandığı için korku veya bilm kurgu filmlerini zihinsel insan kabiliyetlerini, başarılarını, teknik kalite doyumlarını yakalamak için seyreden insanları bile korkutmayı, üzmeyi, sorgulatmayı başarmıştır. king'in benzer stratejiler ile yazdığı pek çok eseri okurken saçmalıkları yakalayıp edebiyat teknikleri sayesinde akışa kapılıp 'bir doyuma ulaşabildim en azından' düşüncesi ile kapağı kapatırken, hayvan mezarlığı, rose red konağı gibi birkaç eserde cidden nevrinizin döndüğünü hissedebiliyorsunuz.
benim farklı olarak eklemek istediğim buydu, bazı olay ya da efsaneler - çoktur-, sanki kasten laboratuvarda karıştırılıp hazırlanmışlar gibi nesne ve canlıları her şeylerinden yakalarlar.
benim farklı olarak eklemek istediğim buydu, bazı olay ya da efsaneler - çoktur-, sanki kasten laboratuvarda karıştırılıp hazırlanmışlar gibi nesne ve canlıları her şeylerinden yakalarlar.
devamını gör...
risale-i nur
bediüzzaman'ın kitabı. öncelikle nurcu değilim bunu belirteyim; fakat kötü bir kitap değildir. bediüzzaman'ın yazdığı bu kitabın çoğunluk tarafından beğenilmemesinin sebebi; bediüzzaman bu kitapla sanki ayetleri ve hadisleri açıklamıyor gibi. yani bediüzzaman kitabında besmele ile ilgili bile uzun-uzun yazmış bir adam. yani imanı üstün bir adam, bu yüzden kendisini çoğunun anlayamayacağını düşünüyorum. ben de risale-i nur okumak istedim bir dönem, fakat kaldıramadım. herkesin kolay-kolay kaldırabileceğini de düşünmüyorum. besmele ile ilgili bile uzun-uzun yazan bediüzzaman'dan bahsediyoruz! bediüzzaman'ın gözünde, bismillahir-rahmanir-rahim demek, dünyalara bedeldir. biz bediüzzaman gibi düşünmedikten sonra, kitaplarını anlayamayacağız ve boş-boş, saçma sapan bir kitap! demekle yetineceğiz. fakat insafla soruyorum, bu kitabı kaçımız okudu? ya da kaçımız bu kitabı anlamaya çalışarak okudu. bir kitabı okurken anlamak için, yazar gibi düşünmek lazım. bir kitabı hata bulmak için, veya kötülemek için okursanız, o kitabı nasıl sevebilirsiniz ki? mümkün mü böyle bir şey? bakın, ben de risale-i nur okumuş biri değilim, fakat doğruya doğru. bu kitabı iman gözü ile okumak lazım diye düşünüyorum şahsen.
diğer bir nokta, bediüzzaman, risale-i nur kutsal kitaptır demedi. evvelâ; nurcu kardeşlerim de bediüzzaman'ın bunu demeye hakkının ve gücünün olmadığını gayet iyi biliyorlar. risale-i nur'un bir kutsal kitap mahiyetinde olmadığını da çok iyi biliyorlar. aksini savunmak kimsenin haddi değil zaten.
bediüzzaman'ın vahiy aldığını söylediğini iddia edenler, bediüzzaman okumamışlar. çünkü bediüzzaman okuyan, hem de okumayan, en azından birazcık araştıran bir insan onun böyle bir iddiada olmadığını bilir. bediüzzaman, risale-i nur'a muazzam diyebilir hem, belki öve-öve bitiremez, fakat bu, risale-i nur'un kutsal kitap olduğunu söylediğini göstermez. diğer bir husus ise, bana yazdırıldı meselesidir.
bediüzzaman, yaşarken de, yazdırıldı ifadesi dolayısıyla eleştirilmiş ve bu iddiaya şöyle cevap vermiştir;
elcevap: haşa, bin kere hâşâ... benim haddim değildir ki, o kerametleri benliğime mal edeyim. belki benim pek çok kusurlarımla beraber risâle-i nur ile îmân hizmetinde çalışmamıza bir ikram-ı ilahi ve o hizmetin makbuliyetine dair bereketten gelen bir emâreyi göstermek ve "ne ile yaşıyor, nasıl geçiniyor?" diyenlere karşı da, bereket-i ilâhiye bu hizmetimizi dünya maîşetine âlet etmeye mecbur etmiyor demektir. hem bu yazdığım hakîkatler benim fikrim, malım değil; belki herkesin kalbinin bir köşesinde bulunan bir lümme-i şeytânî ve vesveseci bulunduğu gibi, bir lümme-i ilhâm ve melekî bulunduğuna ehl-i hakîkat ve diyanetin hükümlerine binâen, benim kalbimde dahi herkes gibi, bâzen ihtiyarım haricinde ve fikrimin fevkinde hatrıma bir hakîkat hutur eder. yani, kur'ân'dan mânevî bir canibden bir nevî ilhâm hükmünde, bir güzel nükte ifhâm edilir, demektir.
ayrıca şöyle de cevap vermiştir;
yalnız eskiden beri ehl-i hakîkat mabeyninde carî ve üstâdına karşı fart-ı muhabbetten gelen fevkalhad hüsn-ü zanları ta'dil etmek ve nimet-i ilahiyeye karşı küfran ve inkâr etmemek niyetiyle, müceddidlik vazîfesi olabilir. fakat benim değil, risâle-i nur'undur. belki bu zamana bakan kur'ân'ın bir cilve-i hakîkatıdır. risâle-i nur onu temsil eder. ben neci oluyorum ki, kendim dâvâ edeyim.
diğer bir nokta, bediüzzaman, risale-i nur kutsal kitaptır demedi. evvelâ; nurcu kardeşlerim de bediüzzaman'ın bunu demeye hakkının ve gücünün olmadığını gayet iyi biliyorlar. risale-i nur'un bir kutsal kitap mahiyetinde olmadığını da çok iyi biliyorlar. aksini savunmak kimsenin haddi değil zaten.
bediüzzaman'ın vahiy aldığını söylediğini iddia edenler, bediüzzaman okumamışlar. çünkü bediüzzaman okuyan, hem de okumayan, en azından birazcık araştıran bir insan onun böyle bir iddiada olmadığını bilir. bediüzzaman, risale-i nur'a muazzam diyebilir hem, belki öve-öve bitiremez, fakat bu, risale-i nur'un kutsal kitap olduğunu söylediğini göstermez. diğer bir husus ise, bana yazdırıldı meselesidir.
bediüzzaman, yaşarken de, yazdırıldı ifadesi dolayısıyla eleştirilmiş ve bu iddiaya şöyle cevap vermiştir;
elcevap: haşa, bin kere hâşâ... benim haddim değildir ki, o kerametleri benliğime mal edeyim. belki benim pek çok kusurlarımla beraber risâle-i nur ile îmân hizmetinde çalışmamıza bir ikram-ı ilahi ve o hizmetin makbuliyetine dair bereketten gelen bir emâreyi göstermek ve "ne ile yaşıyor, nasıl geçiniyor?" diyenlere karşı da, bereket-i ilâhiye bu hizmetimizi dünya maîşetine âlet etmeye mecbur etmiyor demektir. hem bu yazdığım hakîkatler benim fikrim, malım değil; belki herkesin kalbinin bir köşesinde bulunan bir lümme-i şeytânî ve vesveseci bulunduğu gibi, bir lümme-i ilhâm ve melekî bulunduğuna ehl-i hakîkat ve diyanetin hükümlerine binâen, benim kalbimde dahi herkes gibi, bâzen ihtiyarım haricinde ve fikrimin fevkinde hatrıma bir hakîkat hutur eder. yani, kur'ân'dan mânevî bir canibden bir nevî ilhâm hükmünde, bir güzel nükte ifhâm edilir, demektir.
ayrıca şöyle de cevap vermiştir;
yalnız eskiden beri ehl-i hakîkat mabeyninde carî ve üstâdına karşı fart-ı muhabbetten gelen fevkalhad hüsn-ü zanları ta'dil etmek ve nimet-i ilahiyeye karşı küfran ve inkâr etmemek niyetiyle, müceddidlik vazîfesi olabilir. fakat benim değil, risâle-i nur'undur. belki bu zamana bakan kur'ân'ın bir cilve-i hakîkatıdır. risâle-i nur onu temsil eder. ben neci oluyorum ki, kendim dâvâ edeyim.
devamını gör...
yumurtanın kokuyor olması
sarısından kaynaklı olsa gerek. sülfür var diyorlar. ısınınca ortaya sülfür gazı çıkardığı için kokuyormuş. hatta bu sebeple evlerimizin her noktasına ulaşan doğal gazın içinde sülfür var imiş. çünkü gaz yapı itibari ile kokusuz olduğundan zehirlenmeyelim diye böyle bir yola başvurmuşlar.
neyse efenim yumurtanın sarısını yemeyerek bu problemi ortadan kaldırabilirsiniz. ama yazın ne kadar baharat katarsanız katın o sarısı ben buradayım diyor.
neyse efenim yumurtanın sarısını yemeyerek bu problemi ortadan kaldırabilirsiniz. ama yazın ne kadar baharat katarsanız katın o sarısı ben buradayım diyor.
devamını gör...
sözlük yazarlarının en sevdiği reklamlar
hepinizi ananas gibi görüyorum repliği gećen reklam
devamını gör...
pilav kaşıkla mı çatalla mı yenir sorunsalı
çatallaaaa.
çünkü, ben pilavı sade yemem.
düz büyük bir tabağa pilavı yayarım, üstüne, fasulye, patates, et vb bir susuz yemek ile kat döşerim, yanına salata yerleştiririm.
sonra da onu çatalla özene özene yerim.
yanına da 1 bardak su katarım.
üstüne 1 bardak çay ama ince belli bardaktan olanından.
sırf, böyle bir öğlen yemeği için çalışıyorum ben diyomuşum.*
en sevdiğim yemek,tüm pilav üstü yemeklerdir.
ekmek yemeyip pilavla mutlu olanlardanım.
çünkü, ben pilavı sade yemem.
düz büyük bir tabağa pilavı yayarım, üstüne, fasulye, patates, et vb bir susuz yemek ile kat döşerim, yanına salata yerleştiririm.
sonra da onu çatalla özene özene yerim.
yanına da 1 bardak su katarım.
üstüne 1 bardak çay ama ince belli bardaktan olanından.
sırf, böyle bir öğlen yemeği için çalışıyorum ben diyomuşum.*
en sevdiğim yemek,tüm pilav üstü yemeklerdir.
ekmek yemeyip pilavla mutlu olanlardanım.
devamını gör...
mustafa kemal atatürk
seveni kadar sevmeyeni de olan turkiye cumhuriyeti’nin kurucu kadrosunun lideri. genis (uzun degil belki ama genis, en basitinden 39 yasindan devlet kurmus. tabiki tek basina yaptigi bir is degil ama bu yasta boyle bir olaya liderlik etmek, sevin yada sevmeyin takdir edilecek bir olay. neyse bu konu bambaska uzun bir aciklama ister) ve maceralarla(!) dolu bir hayat yasamistir. tum imkanlarina ragmen bu imkanlari kendine servet kurmak icin degil ilkesi ve ulkusu ugrunda tasarruf etmistir. cok uzun yazmak gerek ama simdilik bunlarla iktifa edicem.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
saçlarıma aklar düştü.
boya parasını gönderin lütfen, bu sizin eseriniz.
boya parasını gönderin lütfen, bu sizin eseriniz.
devamını gör...
dünya klasiklerini türkler yazsaydı alacakları isimler
suç ve ceza- kabahat ve falaka.
devamını gör...
bebeklerin ayakta kaka yapabiliyor olması
altlarında bez olduğundan baş aşağı bile yapabilirler. o kısımda sorun yok. asıl trajedi ek gıdaya geçildikten sonra kaka yapılmış bezi değiştirmek zorunda olan ebeveynlerin yaşadıklarıdır. *
devamını gör...
20 aralık 2021 ani kur ve altın düşüşü
1-yine birileri çok güzel para kazandı.
2-benzin,motorin ve yapılan zamlar da düşecek mi?bir indirim bekliyoruz marketlerde ve benzin istasyonlarında bu gece itibari ile.
2-benzin,motorin ve yapılan zamlar da düşecek mi?bir indirim bekliyoruz marketlerde ve benzin istasyonlarında bu gece itibari ile.
devamını gör...
pygmalion etkisi
diğer insanların sizin hakkınızdaki beklenti ve düşüncelerinin performansınızı büyük ölçüde değiştirdiğini öne sürer. robert rosenthal tarafından ortaya atılmıştır.
robert rosenthal tarafından yapılan bir deneyin sonucunda, öğrencilerin okul performansının öğretmenlerin onlar üzerindeki beklentisi ile doğru orantılı olduğu ortaya çıkıyor.
california ilköğretim okulunda yapılan deneyde, öğrenciler bir ıq testine tabi tutuluyorlar ve öğrencilerin birbirine yakın puanlar aldığı sonuçlar sadece deney yetkilileri tarafından biliniyor. yetkililer gruptan rasgele birkaç çocuk seçerek, öğrencilere bahsetmeme kaydı ile, öğretmenlere bu çocukların çok yüksek puanlar aldıklarını ve ileride çok başarılı olacaklarını anlatıyorlar. halbuki başarılı olacaklarını iddia ettikleri çocukların ıq puanları sınıfın ortalamasında ve öğretmenlerin gerçek test sonuçları hakkında bilgileri yok.
bir yılın ardından testler tekrarlanıyor ve 1 ile 2 sınıf öğrencilerinden, öğretmenlere övülenlerin sınıfın ortalamasına göre çok daha fazla ilerleme kaydettikleri gözlemleniyor. özellikle ufak yaşlarda, öğretmenlerin öğrencilerin potansiyelleri üzerine olan düşünceleri, öğrencilere karşı davranışlarını ve yaklaşımlarını etkileyerek, çocukların daha başarılı olmasını sağladığı ortaya çıkıyor.
robert rosenthal’a göre çocukların bu gelişimi öğretmenlerin davranışlarındaki bilinçli ve bilinçsiz 4 faktöre bağlı.
1-) ortam
öğretmenler gelişme potansiyeli olan öğrencilere hem sözel hem de davranış olarak daha sıcak bir öğrenme ortamı sunarlar.
2-) öğretme miktarı
öğretmenler, öğrenme potansiyeli olduğuna inandıkları öğrencilere daha fazla bilgi ve malzeme sunarlar.
3-) cevap fırsatı
bu öğrencilere daha çok parmak kaldırma, cevap verme ve daha uzun konuşma fırsatı sunulduğu için, dahil olmayan sessiz öğrencilere göre çok daha fazla gelişme fırsatı bulurlar.
4-) geri bildirim
bu maddenin yarısı, seçilmiş öğrencilerin yaptıkları karşısında öğretmenlerden daha pozitif yorumlar ve dönüşler almalarına dayanıyor. diğer yarısı ise çok ilginç bir şekilde yaptıkları negatif şeylere karşı verilen tepkiler ile ilgili. gözde öğrenciler yanlış cevap verdiklerinde öğretmenler yanlış deyip geçmek yerine, neden hata yaptıkları üzerine yorumlar yapıp onlara daha da katkıda bulundukları tespit edilmiş. aynı şekilde öğretmen, çok şey beklemediği öğrenciye yanlış-otur gibi cevaplar verdiği için, bu öğrencilerin hatalarından ders alma ihtimalleri oldukça düşüyor.
robert rosenthal tarafından yapılan bir deneyin sonucunda, öğrencilerin okul performansının öğretmenlerin onlar üzerindeki beklentisi ile doğru orantılı olduğu ortaya çıkıyor.
california ilköğretim okulunda yapılan deneyde, öğrenciler bir ıq testine tabi tutuluyorlar ve öğrencilerin birbirine yakın puanlar aldığı sonuçlar sadece deney yetkilileri tarafından biliniyor. yetkililer gruptan rasgele birkaç çocuk seçerek, öğrencilere bahsetmeme kaydı ile, öğretmenlere bu çocukların çok yüksek puanlar aldıklarını ve ileride çok başarılı olacaklarını anlatıyorlar. halbuki başarılı olacaklarını iddia ettikleri çocukların ıq puanları sınıfın ortalamasında ve öğretmenlerin gerçek test sonuçları hakkında bilgileri yok.
bir yılın ardından testler tekrarlanıyor ve 1 ile 2 sınıf öğrencilerinden, öğretmenlere övülenlerin sınıfın ortalamasına göre çok daha fazla ilerleme kaydettikleri gözlemleniyor. özellikle ufak yaşlarda, öğretmenlerin öğrencilerin potansiyelleri üzerine olan düşünceleri, öğrencilere karşı davranışlarını ve yaklaşımlarını etkileyerek, çocukların daha başarılı olmasını sağladığı ortaya çıkıyor.
robert rosenthal’a göre çocukların bu gelişimi öğretmenlerin davranışlarındaki bilinçli ve bilinçsiz 4 faktöre bağlı.
1-) ortam
öğretmenler gelişme potansiyeli olan öğrencilere hem sözel hem de davranış olarak daha sıcak bir öğrenme ortamı sunarlar.
2-) öğretme miktarı
öğretmenler, öğrenme potansiyeli olduğuna inandıkları öğrencilere daha fazla bilgi ve malzeme sunarlar.
3-) cevap fırsatı
bu öğrencilere daha çok parmak kaldırma, cevap verme ve daha uzun konuşma fırsatı sunulduğu için, dahil olmayan sessiz öğrencilere göre çok daha fazla gelişme fırsatı bulurlar.
4-) geri bildirim
bu maddenin yarısı, seçilmiş öğrencilerin yaptıkları karşısında öğretmenlerden daha pozitif yorumlar ve dönüşler almalarına dayanıyor. diğer yarısı ise çok ilginç bir şekilde yaptıkları negatif şeylere karşı verilen tepkiler ile ilgili. gözde öğrenciler yanlış cevap verdiklerinde öğretmenler yanlış deyip geçmek yerine, neden hata yaptıkları üzerine yorumlar yapıp onlara daha da katkıda bulundukları tespit edilmiş. aynı şekilde öğretmen, çok şey beklemediği öğrenciye yanlış-otur gibi cevaplar verdiği için, bu öğrencilerin hatalarından ders alma ihtimalleri oldukça düşüyor.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
michael jackson-thriller.
devamını gör...
türk tipi teselli yöntemleri
aynısı kaynımda var.
devamını gör...

