ilk yapımı 1880'lere kadar uzanan, üzerinde birçok aletin birlikte yer aldığı, isviçre ordusunun ismi ile özdeşleşmiş çakı.
devamını gör...

en büyük sorunsal aşıdan önce test yapılmaması. koronalı bir hastaya aşı yapılmasının risklerini konuşan bir sürü uzman var. peki neden aşıdan önce test yapılmıyor? özellikle alerjik bünyeye sahip olan insanlara ihtimam gösterilmesi gerekirken aşıdan sonra 15 dakika hastanede bekleyin bir şey olmazsa gidebilirsiniz deniliyor. ağrı kesiciye dahi alerjim olduğunu önüme gelen her doktora söylediğim halde "bir şey olmaz" şeklinde aşırı bilimsel bir cevapla biontech aşısını olmuş bulundum. aşıdan tam bir buçuk gün sonra ise dizlerimden sırtıma yoğun eklem ağrıları, yüksek ateş ve böbrek sancısıyla acillik oldum. acilde dalga geçer gibi "aşı olmadan önce alerjinizi neden söylemediniz?" diye soruldu..
devamını gör...

merhabalar sevgili portakallar!
bu akşamki tekrar yayınımızın konsepti yol şarkıları. eğer sizler de birbirinden güzel yol şarkıları ile harika bir yolculuğa çıkmak isterseniz saat 22.00'da sözlük radyosunda buluşalım.
o zaman gelsin gecenin yıldızları!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

küçük ve minnak bir uyarı. bu yazı genelleme içermez. sadece olayın temelini anlamaya çalışın. ona göre okuyup değerlendirin. "99 senesinde lisede bir çocuğa aşık olmuştum" veya "erkeğim ve evde temizlik yapıyorum" gibi saçma sapan mesajlar atmayın sonra bana.

duştayken bu konu hakkında bir aydınlanma geldi bana.

kadınlar, klasik aşk ve sevgi istediklerini söylemelerine rağmen aslında ikisinide istemiyorlar. onlar ilgi, şefkat ve diğer insanlara gösterebilecekleri bir ilişki istiyorlar.

özellikle ağızlarından hep şunu duyarsınız. "sevilmek istiyorum". çok önemli bir itiraf bence bu. sevmek, aşktan deli divane olmak istemiyor, sadece sevilmek istiyorlar. kadınlar iddia ettiklerinin aksine aşık olmuyorlar. ailelerinden göremediklerini erkeklerde bulmak istiyorlar sadece ve bunda haklılar.

klasik bir kadın evlenene kadar aile evinde ne yapar? temizlik, yemek, çay demleme, erkek kardeş veya babaya kahvaltı hazırlayıp kıyafetlerini yıkamak.

her ne kadar feminist ve kadın hakları savunucusu olsamda türk aile yapısı bunun üzerine kurulu. aslında dünyanın çoğu yerinde de böyle. bu ortamda yaşayıp büyüyen bir insanın sanırım şefkat, sevilmek ve ilgi istemesi gayet kabul edilebilir.

işin garibi bunları yüzlerine vurduğunuzda sinirleniyorlar. nedenini bilmediğim birşeyden ötürü bir türlü kabul etmiyorlar. aslında bunda ayıplanacak ve kızılacak birşey yok. neden sonuç ilişkisi sadece.

erkeklere gelicek olursak erkeklerin bir ilişki veya evlilikte istedikleri şeyler basittir. eve gelince güler bir yüz, düzenli bir seks hayatı, tıkırdayan bir tencere ve işten gelince biraz kafa dinleyip huzur bulmak. kişiden kişiye bazı konularda ufak tefek değişiklikler göstersede erkeklerin %90'ı bunlara okeydir. yani annelerinden gördükleri ilgi ve alakanın seks içeren hali.

ama erkeklerin kadınlara kıyasla bir farkları var. erkekler aşık olmadıkları veya sevgi hissetmedikleri kadınlara kolay kolay ilgi ve şefkat göstermezler. kadınlar hemen "eski sevgilim sana aşığım diyordu ama ilgi göstermiyordu" diyeceklerdir.

erkekler seks için veya taa yerleşik hayata geçmeden önceki atalarından kalma avcı içgüdüsüyle hareket ederler. hala avcı olduğunu, kadınların onu beğendiğini ispat etmek isterler. o yüzden taklit yaparlar. tabi bu ilgisizliğin tek anlamı avlanmak değildir. ilgi göstermeyi bilmiyor veya kadına olan aşkı bitmişte olabilir. çünkü erkeklerde aşk biten birşeydir. ne demişler her gün lahmacun yiyemezsin.

biraz toparlamak gerekirse ilgi göstermeyi bilen, kadına güzel bir gelecek sunan bir erkek herhangi bir kadını tavlayabilir. özellikle birazda paranız ve arabanız varsa size hayır diyecek kadın yok gibi birşeydir. çünkü onların tek isteği erkeğin ona yaşatacağı güzel bir hayattır. çirkin, kıllı, göbekli veya zayıf olmanız bir kadın için önemli değildir. kadına gelecekte ne vaat ettiğiniz önemlidir.

eskiden bunun nedenini kadınların çocuk doğurmaları ile alakalı olduğunu düşünürdüm. sanırım 2021 senesinde artık pekte öyle değil. onlar ailelerinden göremedikleri ilgi ve alakayı istiyorlar sadece. erkeklerse anneleri kadar sevebilecekleri, annelerinin ona verdiği şeyleri alabilecekleri bir kadın istiyorlar. bu arada temizlik, kahvaltı hazırlamak ya da çay koymak değil bu bahsettiğim şey. daha derin ve farklı bir istek bu. bir annenin oğluna olan sadakatini istiyor erkekler. bunun karşılığında kadına mükemmel bir hayat vaat etmekte bence gayet mantıklı ve ikna edici.

sanırım hayattan aşk istemek yerine anne sadakati gösteren bir kadın, eşini ilgi manyağı yapan ve sırılsıklam aşık bir erkek içeren bir ilişki ummak daha akılcı olur. düzenli bir seks hayatı ve 1-2 ortak hobi, mutlu bir hayatın kapısını açacağını düşünüyorum.
devamını gör...

sağlık .

dişin ağrısın yeter anlaman için.
devamını gör...

bravo!madalya takılmalı bu adama!
devamını gör...

“ve piçler yani aşk çocukları”
diye tanımlamıştır bir şiirinde ismet özel
(bkz: senin olan yenilgi)
devamını gör...

tanımlarına ara ara denk gelip beğenerek okuduğum bir yazardı, lakin… bugün sözlük radyosunda öyle bir mihriban dedi ki olmayan aşkın acısını yaşatır, deyim siz anlayın.
sesinize ve yüreciğinize sağlık sayın yazar. sürekli istiyoruz artık. kırmazsınız herhalde bizi*
devamını gör...

vikipedi'ye göre elektromanyetik tayfta mavi ile mor arasında yer alsa da bize göre mavi gibi mavi bir renktir.
bodrum'un o ateş sanan akrep, yılan, çıyanı kendinden kaçırtan ve fotoğraf çekinmek için de yerli ve yabancı turisti kendine çeken evlerinin, kapılarının boyandığı renk.
devamını gör...

geçenlerde oldboy'u tekrar izlemek istiyorum ama cesaretim yok demiştim. #823198
2002 yapımı oldboy'u izlemeye hala cesaretim yok. @gannicus'la yaptığım bir sohbette amerikalısı da çıktı psilo demesi üzerine amerikan versiyonunu izleyem bari dedim.
aslında bir japon mangası olan filmi ilk olarak koreliler çekti. hayır daha doğrusu park chan-wook çekti, kendisi korelidir. intikam filmleri konusunda uzakdoğu bir efsanedir ve amerikalıların bunu kendilerine nasıl uyarladığını merak ettim.
iki aynı odayı düşünün, oda suit olsun... tepeden tırnağa aynı olan suit'lerden birine kırmızı gece lambası konulursa ne olur. pavyon olur.
hah amerikan yapımı aynen böyleydi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bundan sonrasını spoi takıntısı olanlar okumasın lütfen.

2002'de ki versiyonunda tutan, tutunamayan, bırakılan elleri görürürüz. woo-jin kızkardeşi ve aynı zamanda sevgilisi olan soo-ah'ın elini köprüdeyken bırakır mesela. oysaki yukarı çekse kurtarabilecektir. kendisi bunu ''kız kardeşinin isteğine saygı duyma'' olarak nitelese de aslında kız kardeşinin hamile olma ihtimaline karşı ''büyük bir yük''ten kurtulma gerçeğini göz ardı edecektir. yaşadığı suçluluk duygusuyla, oh de su'yu sorumlu tutması onu hayata bağlayacaktır. alacağı intikam ise bizleri dehşete düşürecektir.
yine aynı şekilde ohh de su çatıda kravatından elleriyle tuttuğu adamı dinleseydi belki de adam ölmeyecekti?.
aslında her şey bizim elimizde değil midir?
amerikan versiyonunda bunlardan hiç biri verilmemiş yau... çıldırdım yemin ederim.

kore verisyonun daki en önemli sahnelerden biri oh de su'nun kendi dilini kesme sahnesiydi.
bu bir tesadüf değildi ki. laios ve iokaste'nın oğlu olan thebes'in mitolojik kralı oedipus babasını öldürüp, annesiyle evlenmiştir. üstelik bilmeden...oedipus kendi gözünü kendi oyar.
filmin sahnelerdeki müzükleri sanki o sahneler için yazılmıştır. büyüleyicidir.

özellikle hapsedildiği yere gittiğindeki koridordaki karanlık kavga sahnesi, filmin kendisidir hocam. o sahne aydınlık olamaz!! olmamalıdır!! gözünüzü seveyim aksiyon filmi istesek john wick izleriz.
film sonu her izleyicinin kafasında soru işareti bırakmalıdır. 15 senelik çile sonunda bu çektiklerimden sonra mutlu olmalıyım diye mektup yazdığı hipnozcu aşüfte,
onu gerçekten hipnoz edip yaşadıklarını unutmasını sağlamış mıdır?
yoksa hipnoz olmuş deli numarası mı yapmaktadır?
peki olanları unuttuysa bundan sonra kızıyla sevgili olarak mı kalmıştır?
yoksa babası olarak mı yaşamıştır?
velhasıl kelam amerikan versiyonunu yazmaya niyetlendiğimiz bu yazı gene döndü dolaştı 2002 yapımına geldi..
benim halaa ikinci bir defa seyretmeye cesaretim yok... şu yazıları yazarken bile şiştim...



2002 yapımının müzükleri harika bu arada.
devamını gör...

bir fidan düşünün, küçük bir fidan. fidanı bir kafese koyduğumuzu düşünelim. yağmur yağdıkça fidan zamanla büyüyor. çünkü fidanın yaratılışında büyümek var. derken bir gün duruyor. aslında büyümesi durmuyor ama dallanıp budaklanması duruyor. fidanın dalları kafese takılıyor ve en sonunda fidan ağaç olamadan kırılıyor. şimdi de bu hikayeyi kalbimize çevirelim. şimdi küçücük kalbimizin etrafına kemikten bir kafes koyduğumuzu düşünelim. göğüs kafesimizi. kalbimiz zamanla büyüyor, büyüyor. bir gün artık kafesimize sığamaz oluyor ama büyümekten asla vazgeçmiyor. fidanı büyüten şey yağmur ise kalbimizi büyüten şey nedir? sevgidir. yani kalbi büyüten şey sevgidir. kısacası sevin.
devamını gör...

günaydın ve tekrar hoş geldin dediğim yazar.

yalnız bu gelip gitmeler bir son bulsun artık reca ediyorum, yani ediyoruz.
böyle komple, sözlükcek!

nasıl gördüm ama geldiğini, kapıda bekliyordum ki? ehehehehe..
devamını gör...

normal ve normal dışı olmak üzerine bir film. kimisi hayatta henüz anne karnında genler yüzünden, kimi çocuklukta hastalık yüzünden, kimi yetişkinlikte kazalar yüzünden normalin sınırları dışına çıkmış insanların hayata tutunma şekilleri, mücadeleleri ve takım ruhunu kazanmalarını anlatıyor ve normal insanların da yaşamdaki deneyimleri sebebiyle terk edilmelerini kimi zaman da takımların dışında kalmalarını. üzerimde bıraktığı tesir çok fazla oldu. uzunca bir süre düşündüm. hayatta kalmak, hayatın içinde olmak meselelerini hiç tatmamış bir insanım. dışlanmak ne demek bilmiyorum. böyle hisleri de tam olarak anlayamıyorum ama filmi izledikten sonra yüreğimde ve zihnimde bir değişime neden olduğunu ve bunu bana oldukça keyifli iki saat geçirterek kazandırdıklarını biliyorum. acıyan gözlere ya da merhamete değil de her birimiz gibi yalnızca sevginin iyileştiriciliğine ihtiyaçları var.
"ve birinci olmak önemli değil. birincilik tek başınadır, ikincilik ise çifttir." filmden alıntılanan bu söz belki de sürekli yarış halindeki normallere güzel bir mesajdır. ve de bir maç sırasında "biz onları mahvetmek değil, kazanmak istiyoruz." cümlesi, birçok zaman yalnızca kendi mutluluğumuz yeterli olacakken başkalarının da acı çekmesini, ezilmesini isteyen normal insana güzel bir atıf. ve son olarak seni seviyorum cümlesinin içini boşaltmadan ya da tersine içini çıkar gözetmeden doldurabildiğimiz anları seyredebildiğimiz bir film.
izleyin pişman olmayacaksınız.
devamını gör...

kızdırmak istemeyeceğimiz yazarları gördüğümüz başlık.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"bir ihtimal daha vardı felaket oldu."
upuzun bir yola çıktım ben bu akşam. taa büyüme sancılarıma uzandı yol.
musashi kalp kırıklıklarımıza dokunuyorsun. *
devamını gör...

etkili ve etkileyici konuşma sanatı.

ara ara üzerine eğildiğim ama pek muvaffak olamadığım konu.
diksiyonumun iyi olduğunu iddia edenler oldu ama iddiadan öteye geçemedi.
kişisel gelişimime önem veren bir insanım fakat istikrarda sanırım sıkıntım var.
bu ara kendime bolca ayırdığım zamanımı bu alanda da kullanmak istiyorum.

tavsiye ve önerilere açığım.
devamını gör...

al şu fırçayı, tuvali, otur evinde resim yap. savaşma insanlarla popo!
devamını gör...

bazı kızların bayıldığı"ay böyle yumruğunu masaya vuracak sert olcak, sevmediğim erkeklere sert yapacak ihihi" diyerek ilişki kurduğu erkek tipi. sonrasını biliyoruz...

şiddete meyilli insanlarla ilişki kuranlara anlam veremiyorum. başka adam bulun kendinize. sizin yüzünüzden ürüyor bunlardan toplum kurtulamıyor. niye yüz veriyorsunuz? başka erkek yok mu?
devamını gör...

belgrad sırbistan'da adına verilmiş havalimanı bulunur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim