her rolün altından kalkabilen aktörler
ahmet mümtaz taylan.
devamını gör...
yosun kurbağası
latince adıyla theloderma corticale, daha çok vietnam ve çevresi bölgelerde görülen muazzam bir kurbağa türü.

anlayacağınız üzere ismini yosuna benzeyen şeklinden alıyor. böyle görünmesinin nedeni ise; evrimsel süreçlerinde iken ortama uyum sağlamak için bedenlerinde meydana gelen değişiklikler. mekânı tatlı sular olan ve nemli yerlerden de hoşlanan bu tür, kendini yaşadığı bölgedeki canlılardan birazcık soyutluyor. pek sevmiyor insan içine çıkmayı yani. *
herhangi bir tehlike anında da bacaklarını içeri doğru çekip tamamen bir yosuna dönüyor. tehlikeden kurtulmuş oluyor.
buraya kadar ilginç gördüğünüz her bilgiyi unutun çünkü daha ilginç olanı geliyor. * asya'da bu kurbağayı evinde besleyenler varmış. bir dönem bayağı da rövaçtaymış.

anlayacağınız üzere ismini yosuna benzeyen şeklinden alıyor. böyle görünmesinin nedeni ise; evrimsel süreçlerinde iken ortama uyum sağlamak için bedenlerinde meydana gelen değişiklikler. mekânı tatlı sular olan ve nemli yerlerden de hoşlanan bu tür, kendini yaşadığı bölgedeki canlılardan birazcık soyutluyor. pek sevmiyor insan içine çıkmayı yani. *
herhangi bir tehlike anında da bacaklarını içeri doğru çekip tamamen bir yosuna dönüyor. tehlikeden kurtulmuş oluyor.
buraya kadar ilginç gördüğünüz her bilgiyi unutun çünkü daha ilginç olanı geliyor. * asya'da bu kurbağayı evinde besleyenler varmış. bir dönem bayağı da rövaçtaymış.
devamını gör...
doğal termometre
cırcır böceklerinden hava sıcaklığını tahmin etmek mümkün. olayın temeli erkek cırcır böceğinin hava sıcaklığının artışına vızıldamasındaki artışla karşılık vermesi temeline dayanıyor. özellikle eğer bulabilirseniz oecanthus fultoni* türünden çok daha hassas termometre olmakta. işte size termometrenin yapımı;
evet yanlış duymadınız.
a) önce bir adet cırcır böceği buluyoruz. vızır vızır ötenler erkek oluyor.
b) 14 saniye’de kaç kere ses çıkardığını hesaplıyoruz.
c) bulduğumuz sayıya 38 ekliyoruz.
d) bu bize fahrenheit cinsinden sıcaklığı veriyor.
e) c/100= (f-32)/180 formülünden sıcaklığı santigrat derece olarak buluyoruz.
evet yanlış duymadınız.
a) önce bir adet cırcır böceği buluyoruz. vızır vızır ötenler erkek oluyor.
b) 14 saniye’de kaç kere ses çıkardığını hesaplıyoruz.
c) bulduğumuz sayıya 38 ekliyoruz.
d) bu bize fahrenheit cinsinden sıcaklığı veriyor.
e) c/100= (f-32)/180 formülünden sıcaklığı santigrat derece olarak buluyoruz.
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
devamını gör...
sahip olamadığı mesleği küçümsemek
her meslek değerlidir ve hiç bir meslek küçümsenemez çünkü her meslek toplumsal yaşamda hayati öneme sahiptir. bu hemen hemen her ülkede var ancak geri kalmış ülkelerde doktor ya da avukat değilseniz karşılaştırmada ilk eksi puanı alırsınız. ardından yüksek maaşlı mesleklerle gelir.
düşünün ki o ülkede bir tane bile muslukçu, elektrik tamircisi, temizlikçi, memur, öğretmen, eczane kalfası , sağlık teknisyeni, sanatçı, boyacı, terzi, tekstil çalışanı, arşivci, kuaför, hademe, hamal vb. yok. ne yapacaksınız merak ediyorum. doktor , avukat bey bizim çocuğa bir ders mi ver diyeceksiniz.
türkiye'de öğretmenler dahil pek çok meslek grubu fakirlik standardının altında para alıyor. devlet memurları garantileri olsa bile bu garantinin karşılığını daha az maaşa razı olarak ödüyorlar. hangi meslek grubu olursa olsun öncelikle tüm çalışanların onurlu bir yaşam sürebilecek standartta para alması gerekir. almazlarsa ne olur zaten ortada. yolsuzluk olur, işler yarım yamalak yapılır, acaba kirayı nasıl ödeyeceğim, çocuğun masraflarını bu ay nasıl karşılayacağım diye düşünen insan verimli olmaz. sonra eğitim sistemi kötü, devlet memurları adam gibi çalışmıyor, hemşire iğneyi ok atar gibi sapladı diye yakınırsınız.
meslek gruplarını küçümseyen insanlar, toplumlar içinde kıvrandıkları aşağılık kompleksigirdabında başkalarını aşağı görerek kendilerini yüceltmeye çalışıyorlardır.
düşünün ki o ülkede bir tane bile muslukçu, elektrik tamircisi, temizlikçi, memur, öğretmen, eczane kalfası , sağlık teknisyeni, sanatçı, boyacı, terzi, tekstil çalışanı, arşivci, kuaför, hademe, hamal vb. yok. ne yapacaksınız merak ediyorum. doktor , avukat bey bizim çocuğa bir ders mi ver diyeceksiniz.
türkiye'de öğretmenler dahil pek çok meslek grubu fakirlik standardının altında para alıyor. devlet memurları garantileri olsa bile bu garantinin karşılığını daha az maaşa razı olarak ödüyorlar. hangi meslek grubu olursa olsun öncelikle tüm çalışanların onurlu bir yaşam sürebilecek standartta para alması gerekir. almazlarsa ne olur zaten ortada. yolsuzluk olur, işler yarım yamalak yapılır, acaba kirayı nasıl ödeyeceğim, çocuğun masraflarını bu ay nasıl karşılayacağım diye düşünen insan verimli olmaz. sonra eğitim sistemi kötü, devlet memurları adam gibi çalışmıyor, hemşire iğneyi ok atar gibi sapladı diye yakınırsınız.
meslek gruplarını küçümseyen insanlar, toplumlar içinde kıvrandıkları aşağılık kompleksigirdabında başkalarını aşağı görerek kendilerini yüceltmeye çalışıyorlardır.
devamını gör...
yaşıtlarla aynı yaşta olmamak
hissettiğimdir. bazı yaşitlarıma bakıyorum, hayatları bir düzende, görüntü tam yaşında, tavırlar tam yaşında. bir de başka yaşıtlarıma bakıyorum, sanki daha ergenler. hem görüntü hem tavır olarak.
kendime bakıyorum ikisi de değilim. zaten yaşım gibi hiç değilim. normal hayatın akışında, çok da farkedilmese de, bazen bazı durumlarda, bu hissin içinde buluyorum kendimi.
bunu böyle hissedenin de sadece ben olmadığıma eminim.
kimse kimseyle aynı olamaz onun da farkındayım da, bariz farklar olunca, insan bir garip hissetmiyor değil.
kendime bakıyorum ikisi de değilim. zaten yaşım gibi hiç değilim. normal hayatın akışında, çok da farkedilmese de, bazen bazı durumlarda, bu hissin içinde buluyorum kendimi.
bunu böyle hissedenin de sadece ben olmadığıma eminim.
kimse kimseyle aynı olamaz onun da farkındayım da, bariz farklar olunca, insan bir garip hissetmiyor değil.
devamını gör...
anın fotoğrafı
şurada kiminle oturmak isterdiniz?

benim aklıma kimse gelmedi.
son yılları düşündüm.
hayatımı düşündüm, hayatımda olan insanları düşündüm.
yok yok tek bir isim bile yok.
evet bir adet manit var shrek bey onla bu ara limoniyiz bu yüzden aklıma gelse de yoo nedenmiş bana ne dedim ve onu da seçmedim.
siz olsanız kimle oturur ve güneşin batışını izlerdiniz?
dometesleri kapıp gelebilse aklımda bir isim var ama oohhoo çok uzaklarda.
neysem aklınızdan ilk geçen kimse ona aitsiniz ve inandığınız o kutsal varlık her neyse sizi ona onu size bahşetsin... hadi yine iyisiniz hahah.
sevgiler..

benim aklıma kimse gelmedi.
son yılları düşündüm.
hayatımı düşündüm, hayatımda olan insanları düşündüm.
yok yok tek bir isim bile yok.
evet bir adet manit var shrek bey onla bu ara limoniyiz bu yüzden aklıma gelse de yoo nedenmiş bana ne dedim ve onu da seçmedim.
siz olsanız kimle oturur ve güneşin batışını izlerdiniz?
dometesleri kapıp gelebilse aklımda bir isim var ama oohhoo çok uzaklarda.
neysem aklınızdan ilk geçen kimse ona aitsiniz ve inandığınız o kutsal varlık her neyse sizi ona onu size bahşetsin... hadi yine iyisiniz hahah.
sevgiler..
devamını gör...
içinde istanbul geçen şarkı
ben giderim istanbul senin olsun
sertab erener-olsun
sertab erener-olsun
devamını gör...
mecliste oscar wilde tartışmaları
bunlara genel kültür sınavı yapılsa, türkiye'ye bir yıl yetecek mizah çıkar.
devamını gör...
orhan veli kanık
yalnızlık ve anlatamıyorum şiirlerinin sahibidir. ''şiiri sokağa taşıyan şair'' olarak da bilinir. çok genç yaşında, 36 yaşında, hayata gözlerini yummuştur.
--- alıntı ---
bilmezler yalnız yaşamayanlar,
nasıl korku verir sessizlik insana;
insan nasıl konuşur kendisiyle;
nasıl koşar aynalara,
bir cana hasret,
bilmezler.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
bilmezler yalnız yaşamayanlar,
nasıl korku verir sessizlik insana;
insan nasıl konuşur kendisiyle;
nasıl koşar aynalara,
bir cana hasret,
bilmezler.
--- alıntı ---
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının en eski eşyası
annem benim icin kucukken ahşap taki kutusu yaptırmıştı. her seyi de benim istedigim şekilde olmuştu. rengi, şekli, içine yazdirdigim yazi. şimdi bi düşündümde en eski eşyam oymuş.
devamını gör...
hayatından boş arkadaşları çıkarta çıkarta hiçbir arkadaşının kalmaması
şu an farkına vardığım durum. tüm hayatıma zarar veren boş arkadaşlarımı çıkartıyorum ama hiç arkadaşım kalmadığını hissediyorum sizce doğru mu yapıyorum çok düşünüyorum bu konuyu.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
geceleri insana bir cesaret geliyor heralde hep karşıma itiraf başlığı çıkıyor. zor tutuyorum kendimi ben de dökülmemek için buraya.
devamını gör...
petrol
kokusu, kadın parfümü kokusundan daha çekici gelen, dünya politikasının başat belirleyicilerinden biri.
devamını gör...
mesleğinizin en kötü yanı
kameramanlıklık;
a) işgüzar düğün sahipleri:tek vasfı 13 megapiksellik telefonundan fotoğraf böcek çekmek olan insanlar, yıllarını bu işe vermiş olanlara plan, program öğretmeye çalışıyor.
b) ikiyüzlü düğün sahipleri ve akrabaları:sabahtan akşama kadar çalgıcısına, sazcısına bilimum elemanına ücreti kadar bahşiş yedirmiş insanlar, gecenin sonunda, 'abi kamera bozuldu, bi bakıversene. ', diyerek bi çorba parası yani 20 lira isteyen kameramana boğaz tıklatıyor.
c) kötü şartlarda muamale görmek:pek tabii biz gittiğimiz düğünlerde elemanız.çalışmak asli görevimiz. fakat nihayetinde insanız ulan. iki kaşık yemek yiyemeyebiliriz*, konvoy çekimi için kurbanlık hayvan bırakıp gelmiş araca bindirilebilirsin, kalmalı köy düğünlerinde 20 yıldır kapısı açılmamış ve halıları çürümüş okulda yatırılabilirsin.
*bazı düğün sahipleri vardır ki, güneşin altında fazla kalınca bile bahşiş verirler. onları tenzih ederim.
d) çıkarcı patronlarbulunduğum ilçede yevmiye 50 lira, seans ücreti 350 liradır. el insaf diyorum. düşünün,ulan senin vergin yok 1,kiran yok 2,masrafın yok 3.
ver 70 - 80 lira. kalan para zaten totalde her türlü gideri karşılıyor.
aslında bu da hep geçerli değil. 30 lira verenler bile var.
e) çocuğuna sahip olmayan vatandaş:bir düğünde gelin ve damadın girişini çekerken, geri geri gitmem gerekti. etrafta da 30 tane falan çocuk var. biri bana takıldı. ben de çocuğu ezmemek için kenara çekildim. geri gittiğim için de arkamı göremiyorum. bi anda ekranda parlama oldu. meğer ben volkan denen alevlerin üstüne çıkmışım. burdan hesap edin.eğer çocuklu yazar varsa biraz daha dikkatli olsunlar lütfen. çocukları da anlamak tabi mümkün. farklı bir ortam ve bolca arkadaş.
f) garip gelin ve damat:bizim iş ilkelerimiz gereği çektiğimiz düğünler 1 yıl içerisinde silinir. çünkü, bir süre sonra bu düğünlerin boyutu astronomik sayılara erişiyor. buna çözüm olarak bunu bulduk. adım adım:
-düğün olur.
-aksilik olmazsa en geç 3 içinde montajlanır;eğer verilmişse verilen aygıta depo edilir.
-gelin damat veya düğün sahibi aranır.
gel gelelim bu arkadaşlar çıkıp gelmezler. ama yıllar sonra bir arkadaşlarının, hısım akrabanın düğününde takacakları altını öğrenmek için görüntülere ihtiyaç duyarlar. bize gelirler. o da nesi, biz çoktan silmişizdir. çünkü anlaşma öyledir.
peşinen not :artık sözleşme yapıyoruz. silme süresi de 90 gün.
tabi daha düşünsem çok çıkar ama aklıma bunlar geldi.
her şey para ekseninde gibi gözükse bile, asıl şikayetim insafsızca ve haksızca muamele edilişimizdir. müzisyenlerde kazansın, ancak biz taş mı yiyelim?
a) işgüzar düğün sahipleri:tek vasfı 13 megapiksellik telefonundan fotoğraf böcek çekmek olan insanlar, yıllarını bu işe vermiş olanlara plan, program öğretmeye çalışıyor.
b) ikiyüzlü düğün sahipleri ve akrabaları:sabahtan akşama kadar çalgıcısına, sazcısına bilimum elemanına ücreti kadar bahşiş yedirmiş insanlar, gecenin sonunda, 'abi kamera bozuldu, bi bakıversene. ', diyerek bi çorba parası yani 20 lira isteyen kameramana boğaz tıklatıyor.
c) kötü şartlarda muamale görmek:pek tabii biz gittiğimiz düğünlerde elemanız.çalışmak asli görevimiz. fakat nihayetinde insanız ulan. iki kaşık yemek yiyemeyebiliriz*, konvoy çekimi için kurbanlık hayvan bırakıp gelmiş araca bindirilebilirsin, kalmalı köy düğünlerinde 20 yıldır kapısı açılmamış ve halıları çürümüş okulda yatırılabilirsin.
*bazı düğün sahipleri vardır ki, güneşin altında fazla kalınca bile bahşiş verirler. onları tenzih ederim.
d) çıkarcı patronlarbulunduğum ilçede yevmiye 50 lira, seans ücreti 350 liradır. el insaf diyorum. düşünün,ulan senin vergin yok 1,kiran yok 2,masrafın yok 3.
ver 70 - 80 lira. kalan para zaten totalde her türlü gideri karşılıyor.
aslında bu da hep geçerli değil. 30 lira verenler bile var.
e) çocuğuna sahip olmayan vatandaş:bir düğünde gelin ve damadın girişini çekerken, geri geri gitmem gerekti. etrafta da 30 tane falan çocuk var. biri bana takıldı. ben de çocuğu ezmemek için kenara çekildim. geri gittiğim için de arkamı göremiyorum. bi anda ekranda parlama oldu. meğer ben volkan denen alevlerin üstüne çıkmışım. burdan hesap edin.eğer çocuklu yazar varsa biraz daha dikkatli olsunlar lütfen. çocukları da anlamak tabi mümkün. farklı bir ortam ve bolca arkadaş.
f) garip gelin ve damat:bizim iş ilkelerimiz gereği çektiğimiz düğünler 1 yıl içerisinde silinir. çünkü, bir süre sonra bu düğünlerin boyutu astronomik sayılara erişiyor. buna çözüm olarak bunu bulduk. adım adım:
-düğün olur.
-aksilik olmazsa en geç 3 içinde montajlanır;eğer verilmişse verilen aygıta depo edilir.
-gelin damat veya düğün sahibi aranır.
gel gelelim bu arkadaşlar çıkıp gelmezler. ama yıllar sonra bir arkadaşlarının, hısım akrabanın düğününde takacakları altını öğrenmek için görüntülere ihtiyaç duyarlar. bize gelirler. o da nesi, biz çoktan silmişizdir. çünkü anlaşma öyledir.
peşinen not :artık sözleşme yapıyoruz. silme süresi de 90 gün.
tabi daha düşünsem çok çıkar ama aklıma bunlar geldi.
her şey para ekseninde gibi gözükse bile, asıl şikayetim insafsızca ve haksızca muamele edilişimizdir. müzisyenlerde kazansın, ancak biz taş mı yiyelim?
devamını gör...


