söyle bir başlık açmak ciddi bir zeka seviyesi hayal gücü ve yaratıcılık gerektirir. kıskanıyorum sizi.
devamını gör...

aramazken bulunan, mutlu tesadüf anlamına gelmektedir. tesadüfe inanır mısınız bilmiyorum fakat ben inanmak istiyorum. hayat özellikle pandemiyle birlikte fazlasıyla monoton, umutları kıran ve üzücü bir hal almaya başladı. hal böyle olunca aramazken bulduğum mutlu bir tesadüfe ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. tıpkı charlie'nin çikolata fabrikası'ndaki gibi, tıpkı o son golden ticket'ı bulmak gibi...

edit: aynı zamanda sevdiğim park jimin şarkısı.
devamını gör...

inanın :
güzel günler göreceğiz çocuklar
güneşli günler
göreceğiz
motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
ışıklı maviliklere
süreceğiz.

nazım hikmet
devamını gör...

şöyle ki:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tadını sevemediğim meyvedir. kalıbını gören de kavun tadı verecek sanır. yok, vermiyor. boşuna para harcamayınız papaya yerine papatya alınız. hiç değilse gözleriniz ve burnunuz bayram eder bi süre.
devamını gör...

ekstensör kasların tendonlarının aşırı gerilmesi veya epicondylus lateralis(dirseğin dış tarafı) patolojisine bağlı oluşan rahatsızlıktır.
dirsek dış tarafında şiddetli ağrı ile karakterizedir.
daha çok tenis oynayan kişilerde görüldüğü için bu adı almıştır.
devamını gör...

fazla wattpad* okuduğunu düsündüğum kişilerdir.
yoktur öyle şey dostlar naiflik,incelik, kibarlik... şahsen her zaman çok hoşuma gider. birçok kız için de aynı durum olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

geçen sene buna benzer bir vaka ödev olarak geldiğinde iki gün ağlamaktan ödevi yapamadım.. gözlerim doldu.. bu nasıl bir vicdansızlık? ben ileride allah bana bir çocuk nasip etsin diye dualar ederken insan müsveddeleri yavruları öldürüyor.. söyleyecek kelimem yok ya gerçekten.. baba demekle baba olunmuyor işte. kahretsin ya. etimle kemiğimle nefret ediyorum bu çağdan!
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

lise zamanında en arka sırada oturuyor telefonuda dizime koymuştum, öndeki arkadaş masasını çekince kopya çektiğim belli olduğunamı yanayım yoksa telefonun çat diye yere düşüp ekranının çatlamasınamı bilemedim.
devamını gör...

sırtımda çantam, ayağımda şortum, başım da şapkam diyar diyar gezmek her kültürü görmek isterdim.
devamını gör...

bırakın sevdiklerinizin adını unutmayı çiğnemeyi,tuvalete gitmeyi unutturan bir hastalık. yani benim dedem için böyle işlemişti.

bir trafik kazası sonucunda çıktı hastalığı. yaşı dolayısıyla hem alzheimer hem de trafik kazasının sebep olduğu ağrılardan muzdaripti. hastalığı ilerlemediği zamanlarda ezan sesini duymak için sabaha kadar uyanık kalırdı ki hastalığının devamında bu alışkanlığı devam etti,babaannemi uyutmaz oldu. sık sık yere düşmeleriyle ve bayılmalarıyla çok korkuttu. daha sonra da felç geçirdi. şu korona döneminde krizleri yüzünden hastaneye birçok kez kaldırıldı,neyse ki bir şey olmadı. sadece olan zarar dedeme değil babaanneme de oldu tabii. depresyon ilaçları kullanıyor,sanırım tek mutluluğu çocuklarının ve torunlarının onu ziyaret etmesi. en azından annem öyle diyor. yani anlayacağınız öyle ‘kötü olayları unutmak harika.’ deyip geçmeyin. bir insanın gözlerinizin önünde eriyip gitmesine şahit oluyorsunuz.
devamını gör...

1916 karagümrük doğumlu türk sahaf, vaiz ve mutasavvıf. halvetî cerrahî yolunun 19. postnişini. ilk tahsilini babası konyalı hacı mehmed efendi'nin yakın arkadaşı uşşâkî şeyhi abdurrahman sami saruhanî'nin yanında yaptı. annesi ayşe hanım tarafından seyyid olan ozak'ın on bir abisi, iki dayısı l. dünya savaşı'nda, en küçük abisi de milli mücadele sırasında şehit olunca zor şartlar altında büyümek zorunda kaldı. döneminin önemli isimlerinden dersler aldı. süleymaniye, sultan ahmed, fatih, eyüp, beyazıt gibi önemli camilerin yanı sıra istanbul'un çeşitli camilerinde vermiş olduğu sohbet ve vaazlarında nüktedan bir üslupla dinin anlaşılması zor kısımlarını kolayca izah ederek halkın ilgisini çekmeye başladı. gördüğü bir rüya üzerine halvetî cerrahî şeyhi fahreddin efendi'ye intisap etti. şeyhinin vefatı üzerine nureddin cerrahi tekkesi'nde irşada başladı. irşad, envâr'ül-kulûb, zînet'ül-kulûb, aşk yolu vuslat tariki adlı eserler kaleme aldı ve aşkî mahlasıyla şiirler yazdı. sahaflar çarşısı'ndaki sahaf dükkanında da halkı irşad etmeye devam etti. katılmış olduğu kültür-sanat festivallerinde amerika başta olmak üzere birçok ülkeden insanı islam'la tanıştıran ozak, on dokuz yıl şeyhlik makamında hizmet ettikten sonra 13 şubat 1985 yılında vefat etti ve nureddin cerrahi tekkesi'nin türbe kısmına defnedildi.

"sende gizli olan hazineyi bil. onu keşfet, bul. sen bir emanet-i ilahiyyeye hâmilsin, yani allah'ın emanetlerini taşıyorsun. bâtınen sen busun. sende büyük bir hazine-i ilahi var, bunun farkına var. bu senin iç âlemindir. dış âlemin mahdûddur fakat iç âlemin nâ-mahdûddur. çünkü senin özünden içeri bir öz vardır. ki sen o öze bağlısın. yani allah'a bağlısın. hakk seninle beraber, sen kiminlesin?"
devamını gör...

bir ilişki terapisti olarak net söyleyebilirim ki, listenin en başında "kendinin ilişkiden ne istediğini bilmemek" gelir. kendi ne aradığını bilmeyen birey, başkalarının arzu ve isteklerine sürüklenir... sonrasında da kendini istemediği bir ilişki içinde buluverir...

ben: neden onunla birliktesin?
x: beni çok seviyor...

ben: neden onunla birliktesin?
y: çok ısrar etti, peşimi bırakmadı, ben de o sırada bir boşluktaydım...

ben: neden onunla birliktesin?
z: aslında ayrılmak istiyorum da ayrılırsam dağılır...

devamında sorarım, "peki sen ilişkiden ne bekliyorsun?"; genelde uzun bir sessizlik gelir...
devamını gör...

gün içerisinde düzenli olarak sorduğum içimdeki benle istişareler ettiğim bir sorunsal diyelim. sonunda işsizlik felsefesi diye bir şey buldum. bana bir yararı yok zararı da. şimdilik ilerliyoruz bu kulvarda.en son birine sormuştum nasıl iş buldun diye. çok basit ya çok kolay falan filan dedi. kendimden soğudum bir an. biri için kolay olan diğerine kolay olmuyor her zaman.
hadi üstüne bir de mani yazalım:

kaç yaz geçti senden habersiz
en son çıktığımdan beri hayat pek bir düzensiz
kafamda sorular yerli yersiz
sahi nasıl iş bulunuruz biz.
devamını gör...

ahmet ümit'in usta kalemiyle hayat bulan sultanı öldürmek, polisiye ve tarihi roman türlerini ustalıkla harmanlayan, okuyucuyu zamanın ötesine taşıyan etkileyici bir eser. roman, osmanlı imparatorluğu'nun yükseliş dönemini ve günümüz istanbul'unun karmaşık sokaklarını bir araya getirerek, tarihle modern dünyanın iç içe geçtiği bir cinayet hikâyesini anlatıyor.

hikâye, amerika’da akademik kariyerinde zirveye ulaşmış, osmanlı tarihi konusunda uzman bir profesör olan nüzhet’in istanbul’a dönüşüyle başlar. nüzhet, fatih sultan mehmet döneminde işlenmiş olduğuna inandığı, tarihin akışını değiştirebilecek bir siyasi cinayeti araştırmak için yıllar sonra memleketine geri döner. ancak bu araştırma, onu hiç beklemediği bir sona sürükler. istanbul’a adım attıktan kısa bir süre sonra, üzerinde fatih sultan mehmet’in tuğrasını taşıyan antika bir mektup açacağıyla vahşice öldürülür.

nüzhet’in ölümü, sadece yakın çevresini değil, aynı zamanda tarihi ve polisiye dünyayı da sarsar. olayı çözmekle görevlendirilen dedektif, modern istanbul’un karmaşık yapısı ile osmanlı imparatorluğu’nun görkemli ama entrikalarla dolu geçmişi arasında gidip gelir. fatih sultan mehmet dönemine uzanan bu gizem, dedektifi hem tarihin karanlık köşelerine hem de insan doğasının derinliklerine inmeye zorlar. geçmişte işlenen bir cinayetin, günümüzdeki bir cinayetle nasıl bağlanabileceği sorusu, hikâyenin merkezinde yer alır. bu süreçte dedektif, tarihin sadece bir ders olmadığını, aynı zamanda bugünü şekillendiren güçlü bir anlatı olduğunu fark eder.

ahmet ümit, sultanı öldürmek ile okuyucularını yalnızca bir cinayet hikâyesine değil, aynı zamanda tarihin labirentlerinde kaybolmaya davet ediyor. yazarın derinlemesine araştırmalarla şekillendirdiği tarihi detaylar, romanı yalnızca bir polisiye olmaktan çıkarıp bir tarih şölenine dönüştürüyor. fatih sultan mehmet gibi güçlü bir karakterin gölgesinde, okuyucu hem geçmişin ihtişamına hem de bugünün karmaşasına tanıklık ediyor.

sonuç olarak, sultanı öldürmek, tarih ve polisiye severler için kaçırılmaması gereken bir başyapıt. ahmet ümit’in akıcı üslubu ve ustalıkla işlenmiş olay örgüsü, okuyucuyu bir yandan tarihin tozlu sayfalarına götürürken bir yandan da günümüz istanbul’unun kaotik atmosferinde soluk soluğa bir maceraya sürüklüyor. bu roman, yalnızca bir cinayet hikâyesi değil, aynı zamanda geçmişle bugünün nasıl iç içe geçtiğini sorgulayan derin bir yolculuk sunuyor.
devamını gör...

kafa sözlük isminin değiştirilmesinin sebebini okumadan yorum yaparsanız tabiki haklı olarak beğenilmeyen bir isim olur.
ama nedenlerini tek tek yoldaş yazmış , kısa zamanda başka bir çıkış olmadığını görmüş ve ileride tekrar bir sorun yaşanmasın diye normal sözlükte karar kılınmış, şimdi biz yazarların yapması gereken sözlüğü büyütmek, daha yukarılara taşımak.
hukuki olarak başa dert açmayacak , fırsatçı insanlar ile uğraşma dan yola devam etmek için bu isim de yazmaya devam arkadaşlar.
devamını gör...

sezen aksu-geri dön
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aslında toplum artık birileri bizim hakkımızda ne düşünür diye korkmuyorlar hatta fenomen olmak uğruna kendilerini, ailelerini küçük düşürmekten zerre çekinmeyen insanlar var artık.
statü, bir kimsenin bir toplumda ya da topluluk içindeki durumu, yeri, kazandığı saygınlık olarak geçiyor. ancak şu anda çoğu kişiye göre statü yolunun önemi olmaksızın daha çok kişiden beğeni alabilmek.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim