şam
"ne şam'ın şekeri ne arabın yüzü" deyimine konu olmuş olan, suriye'nin başkenti.
devamını gör...
yakın arkadaştan bir anda soğutan şeyler
dünyada sadece kendi dertlerine karşı hassasiyet göstermesi, sadece onun canı istediği zamanlarda iletişimde olmakta ısrar etmesi, her bir minik derdini tüm ayrıntılarıyla anlatmak istemesi diye liste uzar...
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük.
ankara'da mis gibi bir hava var. ama benim üzerimde hırkam ayağımda kalın terliğim var. üşüyorum. yarısı kansızlıktan yarısı da malum ankara ayazından. neyse ramazan'da son iki gün. yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. marketten bir pide almaya çıkılabilir. sonra da bir daha çıkar yumurta alırım. sonra da muz alırım. sonra da aklıma gelen başka bir şeyi. üşenmezsem tabi. pandemi beni daha haylaz yaptı. koca kadınım neler kurguluyorum. *
gününüzü keyiflendirin-eğlendirin onu, o da size karşılık verecektir. dayanamaz size.
deneyin derim.
ankara'da mis gibi bir hava var. ama benim üzerimde hırkam ayağımda kalın terliğim var. üşüyorum. yarısı kansızlıktan yarısı da malum ankara ayazından. neyse ramazan'da son iki gün. yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. marketten bir pide almaya çıkılabilir. sonra da bir daha çıkar yumurta alırım. sonra da muz alırım. sonra da aklıma gelen başka bir şeyi. üşenmezsem tabi. pandemi beni daha haylaz yaptı. koca kadınım neler kurguluyorum. *
gününüzü keyiflendirin-eğlendirin onu, o da size karşılık verecektir. dayanamaz size.
deneyin derim.
devamını gör...
kürtleri sevmemek
olabilecek olandır.
kimse doğarken 42 milletin evladını kucaklayacağım diye sözleşme imzalamıyor.
kimse doğarken 42 milletin evladını kucaklayacağım diye sözleşme imzalamıyor.
devamını gör...
öğretmen mi öğretemez yoksa öğrenci mi öğrenemez sorunsalı
bir öğretmen olarak diyorum ki "öğretmen öğretemez. "
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
sonsuzluk mavi gökyüzü
bütün sevinçlerim bahar
hırçın bir rüzgârda uçuşan
hayallerime el sallar
sensiz kalmadım hiç
her uçuşan masal
seni hatırlatır
şarkılar söyleyen rüzgâr.
bütün sevinçlerim bahar
hırçın bir rüzgârda uçuşan
hayallerime el sallar
sensiz kalmadım hiç
her uçuşan masal
seni hatırlatır
şarkılar söyleyen rüzgâr.
devamını gör...
dini inancın zayıflama nedenleri
cevabı kesinlikle "sorgulamak" olamayacak soru.
sorgulamak, dinden çıkmak için ya da inancın zayıflaması için bir gerekçe değil. insan sorgulayarak daha sağlam temellerle inanma yolunu da seçebilir. mesele neyi, nasıl sorguladığınız; mesele yatkınlığınızın hangi tarafa doğru olduğu. inanmamak için bahane arayan insan sorgulamasa bile dinden çıkar. inanmak isteyen insan sorguladıkça inancına bağlanabilir.
***
bu konuyu siyaset üzerinden düşünebilirsiniz; hangi partinin tüzüğünde olumsuz, vatan aleyhinde, yapılmaması gereken şeyler yazar? peki siyasetçilerin hepsi dürüst müdür size göre? eğer cevabınız "hayır, değildir" ise burada suç tüzüğün mü yoksa ona uymayan siyasetçinin midir? işte kuran ile müslümanları birbirinden ayrı değerlendirmediğiniz sürece, tüm suçu dine yüklemeniz kolay ama yanlış olan seçenektir.
***
bir insan "ben yalancı değilim" diyebilir ama aynı zamanda onlarca yalanı bir çırpıda sıralayabilir karşınızda. burada beyanı değil, yaptığı esastır. bir insan da "ben müslümanım" diyebilir ama hiçbir şekilde müslümanlıkla bağdaşmayan işler yapabilir. müslümanım ben demek cennete girmenin yeter ve gerek şartı değil. bazen görüyorum yorumlarda "her şeyi yapıyor ama müslüman olduğu için cennete mi girecek şimdi bu adam?" diye isyan edenleri. yukarıda da söylediğim gibi, insanın ağzından çıkan şey ile eylemleri örtüşmelidir.
bazıları müslüman olmayı sadece allah'a olan inancı anlatan bir kelime, yapılan eylemleri de ayrı bir iş olarak görüyor ama müslüman olmak, allah'ın koyduğu yasaklara uymak, yapmayın dediklerinden kaçınmak, yapın dediklerini yapmaktır. adam öldürüp, hırsızlık yapıp, yalan söyleyerek müslüman olduğunu söyleyenin hesabı allah'a kalmıştır artık. istediği kadar müslümanım dese de, her yaptığının hesabını verecektir.
***
bu arada, inançlı insanların hepsini aptal, kandırılmaya müsait, bilimden uzak kimseler olarak görmek en büyük yanılgılardan biridir.
bir örnek üzerinden anlatayım meseleyi. kansas üniversitesi'nde matematik profesörü olan jeffrey lang isimli bir insan var. bu adam eskinin ateistlerinden, şimdiyse bir müslüman çünkü bu adam kuran'ı sorgulayarak okumuş ama öyle bizim "kuran'ı sorguladım, bir sürü çelişki buldum ve dinden çıktım yeaa" diyenlerimiz gibi değil. çelişki bulmaya çalışarak değil, aksine, karşılaştığı her açık kapıda "acaba bu neden böyle?" diye düşünerek ve cevabını bulana kadar diğer ayete geçmeyerek sorgulamış. merak edenler için, bu süreci anlattığı videoları var youtube'da.
***
2 konuya daha kısaca değinip yazıyı toparlayayım.
1- kuran'da anlatılan birçok şey, olağanüstü ve gerçek dışı masallar gibi gelebilir bazılarına. örneğin cezalandırılan insanların üzerine pişmiş balçıkların, taşların yağmasına abartılmış bir hikaye gözüyle bakanlarınız vardır belki ya da benzer anlatımlarda "öyle şey olur mu yaa!" tepkisi verdiğiniz olaylar olabilir ayetlerde. tabii ki bize göre allah isterse her şey olur ama bu olup bitenleri mesela doğal afetler gibi bilimsel gerçekler üzerinden değerlendirmeniz gerekiyor da olabilir. insanların başına yağan o "pişmiş balçıklar" belki de sadece bir volkanın püskürttüğü taşlardı, yani bilimsel temeli olan bir olaydı. önemli olan o volkanın neden o gün, orada, o saatte, o insanların üzerine patladığıdır ki, işte işin mucize dediğimiz kısmı da odur aslında.
2- dini araştırırken hadis kitaplarından araştırmayın. o kitapların içerisinde sadece hadisler değil, rivayetler de var ve içlerinde birbiriyle çelişen rivayetler de var. işin doğrusunu kuran'dan öğrenin. hadislere de sadece namaz nasıl kılınır gibi şekilsel detaylar için başvurun.
bir de lütfen hangi ayetin hangi koşullarda geldiğini bilmeden ayet cımbızlayanlardan olmayın. önüne arkasına bakmadan ortadan tek bir cümleyi, ne gibi toplumsal koşullar altında geldiğine bakmadan alıp bir şeyleri bunun üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışmayın. kuran'ın evrenselliği, o dönemin toplumsal sorunlarını çözmek amacıyla da gönderilen ayetlerden çok, temel olarak yapılması ve kaçınılması gereken hareketlerden gelir. üstelik mesela firavun denen adamın özelliklerini bir düşünün. sizce de günümüzde hâlâ firavun karakterli kimseler yönetmiyor mu bazı ülkeleri? işte evrensellik budur ki üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, kuran'da anlatılan tipte insanları mutlaka bir şekilde karşınızda bulursunuz.
***
her neyse, epey uzadı entry. işin özeti, imanı zaten zayıf olan kişinin dinden uzaklaşması oldukça kolay. allah dilediğini doğru yola yöneltir ayetiyle birlikte düşününce, beyninin bir kenarıyla eğreti şekilde inandığını söyleyen ama inanmamak için de her fırsatı kollayan birini allah'ın doğru yola iletmemesi ihtimali -en doğrusunu o bilir ama- yüksektir bence.
sorgulamak, dinden çıkmak için ya da inancın zayıflaması için bir gerekçe değil. insan sorgulayarak daha sağlam temellerle inanma yolunu da seçebilir. mesele neyi, nasıl sorguladığınız; mesele yatkınlığınızın hangi tarafa doğru olduğu. inanmamak için bahane arayan insan sorgulamasa bile dinden çıkar. inanmak isteyen insan sorguladıkça inancına bağlanabilir.
***
bu konuyu siyaset üzerinden düşünebilirsiniz; hangi partinin tüzüğünde olumsuz, vatan aleyhinde, yapılmaması gereken şeyler yazar? peki siyasetçilerin hepsi dürüst müdür size göre? eğer cevabınız "hayır, değildir" ise burada suç tüzüğün mü yoksa ona uymayan siyasetçinin midir? işte kuran ile müslümanları birbirinden ayrı değerlendirmediğiniz sürece, tüm suçu dine yüklemeniz kolay ama yanlış olan seçenektir.
***
bir insan "ben yalancı değilim" diyebilir ama aynı zamanda onlarca yalanı bir çırpıda sıralayabilir karşınızda. burada beyanı değil, yaptığı esastır. bir insan da "ben müslümanım" diyebilir ama hiçbir şekilde müslümanlıkla bağdaşmayan işler yapabilir. müslümanım ben demek cennete girmenin yeter ve gerek şartı değil. bazen görüyorum yorumlarda "her şeyi yapıyor ama müslüman olduğu için cennete mi girecek şimdi bu adam?" diye isyan edenleri. yukarıda da söylediğim gibi, insanın ağzından çıkan şey ile eylemleri örtüşmelidir.
bazıları müslüman olmayı sadece allah'a olan inancı anlatan bir kelime, yapılan eylemleri de ayrı bir iş olarak görüyor ama müslüman olmak, allah'ın koyduğu yasaklara uymak, yapmayın dediklerinden kaçınmak, yapın dediklerini yapmaktır. adam öldürüp, hırsızlık yapıp, yalan söyleyerek müslüman olduğunu söyleyenin hesabı allah'a kalmıştır artık. istediği kadar müslümanım dese de, her yaptığının hesabını verecektir.
***
bu arada, inançlı insanların hepsini aptal, kandırılmaya müsait, bilimden uzak kimseler olarak görmek en büyük yanılgılardan biridir.
bir örnek üzerinden anlatayım meseleyi. kansas üniversitesi'nde matematik profesörü olan jeffrey lang isimli bir insan var. bu adam eskinin ateistlerinden, şimdiyse bir müslüman çünkü bu adam kuran'ı sorgulayarak okumuş ama öyle bizim "kuran'ı sorguladım, bir sürü çelişki buldum ve dinden çıktım yeaa" diyenlerimiz gibi değil. çelişki bulmaya çalışarak değil, aksine, karşılaştığı her açık kapıda "acaba bu neden böyle?" diye düşünerek ve cevabını bulana kadar diğer ayete geçmeyerek sorgulamış. merak edenler için, bu süreci anlattığı videoları var youtube'da.
***
2 konuya daha kısaca değinip yazıyı toparlayayım.
1- kuran'da anlatılan birçok şey, olağanüstü ve gerçek dışı masallar gibi gelebilir bazılarına. örneğin cezalandırılan insanların üzerine pişmiş balçıkların, taşların yağmasına abartılmış bir hikaye gözüyle bakanlarınız vardır belki ya da benzer anlatımlarda "öyle şey olur mu yaa!" tepkisi verdiğiniz olaylar olabilir ayetlerde. tabii ki bize göre allah isterse her şey olur ama bu olup bitenleri mesela doğal afetler gibi bilimsel gerçekler üzerinden değerlendirmeniz gerekiyor da olabilir. insanların başına yağan o "pişmiş balçıklar" belki de sadece bir volkanın püskürttüğü taşlardı, yani bilimsel temeli olan bir olaydı. önemli olan o volkanın neden o gün, orada, o saatte, o insanların üzerine patladığıdır ki, işte işin mucize dediğimiz kısmı da odur aslında.
2- dini araştırırken hadis kitaplarından araştırmayın. o kitapların içerisinde sadece hadisler değil, rivayetler de var ve içlerinde birbiriyle çelişen rivayetler de var. işin doğrusunu kuran'dan öğrenin. hadislere de sadece namaz nasıl kılınır gibi şekilsel detaylar için başvurun.
bir de lütfen hangi ayetin hangi koşullarda geldiğini bilmeden ayet cımbızlayanlardan olmayın. önüne arkasına bakmadan ortadan tek bir cümleyi, ne gibi toplumsal koşullar altında geldiğine bakmadan alıp bir şeyleri bunun üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışmayın. kuran'ın evrenselliği, o dönemin toplumsal sorunlarını çözmek amacıyla da gönderilen ayetlerden çok, temel olarak yapılması ve kaçınılması gereken hareketlerden gelir. üstelik mesela firavun denen adamın özelliklerini bir düşünün. sizce de günümüzde hâlâ firavun karakterli kimseler yönetmiyor mu bazı ülkeleri? işte evrensellik budur ki üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, kuran'da anlatılan tipte insanları mutlaka bir şekilde karşınızda bulursunuz.
***
her neyse, epey uzadı entry. işin özeti, imanı zaten zayıf olan kişinin dinden uzaklaşması oldukça kolay. allah dilediğini doğru yola yöneltir ayetiyle birlikte düşününce, beyninin bir kenarıyla eğreti şekilde inandığını söyleyen ama inanmamak için de her fırsatı kollayan birini allah'ın doğru yola iletmemesi ihtimali -en doğrusunu o bilir ama- yüksektir bence.
devamını gör...
normal sözlük'te tüm yazarların evli olması
pandemi olmasaydı toplu düğün töreniyle başarıyla gerçekleşebilecek bir durumdu ama hayallerde kalık...
herkes kütüklerini kontrol etsin bakalım belli olmaz bu dönemde, bir ara kayınpederiyle evli olduğunu öğrenen bir adam vardı, ona benzemesin durumlarımız...
herkes kütüklerini kontrol etsin bakalım belli olmaz bu dönemde, bir ara kayınpederiyle evli olduğunu öğrenen bir adam vardı, ona benzemesin durumlarımız...
devamını gör...
düşündüren sözler
"havaya atılan bir taşın eğer bilinci olsaydı, yere kendi isteğiyle düştüğünü sanardı." spinoza.
devamını gör...
hayatı kaçırma hissi
şu an çok fena bu hisse kapıldım. en çılgın en korkusuz yaşlarımda olmama rağmen eve tıkıldım kendimi yaşını başını almış insanlar gibi hissediyorum ama değilim işte. benim şu an arkadaşlarımla deli danalar gibi gezmem lazım, yeni yerler keşfetmem lazım, sabahlara kadar eğlenmem lazım ama yapamıyorum. ileride gençliğimi ah ne çılgın yıllardı diye hatırlamak istiyorum ama çok stabil bir hayatım var bana göre değil ki bu. bilemiyorum altan. çok fenayım. sıkıldım bunaldım.
devamını gör...
fahiş fiyat zamlarına erdoğan'ın tepkisi
daha önce de yazmıştım.
1000 liralık bir cep telefonunu tüketici en az 2200 lira ödeyerek alıyor.
üstelik gümrük vergisi rakamla "0" yazıyla "sıfır" olduğu halde.
adamlar 1000 liraya telefon satıyor telefon türkiye'ye geliyor.
bu telefonu üreten qulacomm'a işlemci parası ödüyor.
s-gpu için arm mali ye para ödüyor.
ekran için lg'ye para ödüyor.
batarya için go max'a para ödüyor.
kamera için sony'e para ödüyor.
yazılım için google'a para ödüyor.
ram veya depolama ya da kaplama vb tüm bu imalat sürecinde parça yazılım malzeme lisans vb için kısaca open handset alliance gibi konsorsiyumlar yapılara şirketlere para ödüyor.
aynı zamanda güncelleme destek servis nakliye garanti hizmetleri için de para ödüyor ve 1000 liraya telefonu bize satıp para kazanıyorlar.
ama vatandaş bunu 2200'e alıyor.
bunun suçlusu bu cep telefonunu satan teknosa mı, vatan bilgisaray mı, media markt mi?
aileniz ve sizin için hem güvenli hem şehirde hem kırsalda kullanacağınız volvo'nun en ucuz araba modeli v60 cross country b5 awdmild hybrid benzin 1.969 cc.250 hp8 ileri geartronic modelini volvo üretiyor.
işçilik, mühendislik, malzeme, nakliye, km-yıl garantisi giderlerini karşılama, ar-ge bütçesi, sonra ki model için yatırım parası, hissedarların kar payı, bayi teşvikleri promosyonları, reklam vb markething giderleri, kendi kar payı lisans ücretleri vb masrafları da düşünürek aracı türkiyeye getirip 228.250 tl fiyata satıyor ve volvo para kazanıyor.
benim gibi cahil amele bu arabayı almak için kalkıp 677.238 tl ödüyor.
arada olan 438.988 lira fark için bu arabayı satan volvo bayisi otokoç mu suçlu?
bunu domates biber ayçiçek yağı vs tüm tüketim-tüketici mallarında düşünün ki etkenler değişse de sonuç fahiş fiyat ve bu durum emir denetleme ceza ile düzelmez.
ama yaklaşım tepki doğru.
sn cumhurbaşkanımız ne yapsın, bu pahalılıkta onun suçu etkisi yok.
bunlar dış güçlerin oyunu.
büyümemizi çekemiyorlar.
işlem tamam.
1000 liralık bir cep telefonunu tüketici en az 2200 lira ödeyerek alıyor.
üstelik gümrük vergisi rakamla "0" yazıyla "sıfır" olduğu halde.
adamlar 1000 liraya telefon satıyor telefon türkiye'ye geliyor.
bu telefonu üreten qulacomm'a işlemci parası ödüyor.
s-gpu için arm mali ye para ödüyor.
ekran için lg'ye para ödüyor.
batarya için go max'a para ödüyor.
kamera için sony'e para ödüyor.
yazılım için google'a para ödüyor.
ram veya depolama ya da kaplama vb tüm bu imalat sürecinde parça yazılım malzeme lisans vb için kısaca open handset alliance gibi konsorsiyumlar yapılara şirketlere para ödüyor.
aynı zamanda güncelleme destek servis nakliye garanti hizmetleri için de para ödüyor ve 1000 liraya telefonu bize satıp para kazanıyorlar.
ama vatandaş bunu 2200'e alıyor.
bunun suçlusu bu cep telefonunu satan teknosa mı, vatan bilgisaray mı, media markt mi?
aileniz ve sizin için hem güvenli hem şehirde hem kırsalda kullanacağınız volvo'nun en ucuz araba modeli v60 cross country b5 awdmild hybrid benzin 1.969 cc.250 hp8 ileri geartronic modelini volvo üretiyor.
işçilik, mühendislik, malzeme, nakliye, km-yıl garantisi giderlerini karşılama, ar-ge bütçesi, sonra ki model için yatırım parası, hissedarların kar payı, bayi teşvikleri promosyonları, reklam vb markething giderleri, kendi kar payı lisans ücretleri vb masrafları da düşünürek aracı türkiyeye getirip 228.250 tl fiyata satıyor ve volvo para kazanıyor.
benim gibi cahil amele bu arabayı almak için kalkıp 677.238 tl ödüyor.
arada olan 438.988 lira fark için bu arabayı satan volvo bayisi otokoç mu suçlu?
bunu domates biber ayçiçek yağı vs tüm tüketim-tüketici mallarında düşünün ki etkenler değişse de sonuç fahiş fiyat ve bu durum emir denetleme ceza ile düzelmez.
ama yaklaşım tepki doğru.
sn cumhurbaşkanımız ne yapsın, bu pahalılıkta onun suçu etkisi yok.
bunlar dış güçlerin oyunu.
büyümemizi çekemiyorlar.
işlem tamam.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
kuzguncuktaki vişne'nin sesini duyan sözlük erkekleri baygın şimdi de...
arkadaş hepiniz mi güzel insanlarsınız?
arkadaş hepiniz mi güzel insanlarsınız?
devamını gör...
bir insanla ilişkiyi kesmek için yeterli sebepler
sizi kullandığını anladığınız an
devamını gör...
kahve demlemek
kahve, demleme esnasında yaklaşık 900 kimyasalın özütlendiği , kimyasal açıdan karmaşık bir içecektir. teknik olarak, kavrulmuş kahvenin yaklaşık %30’u demlenmiş kahve içinde çözünebilir. deneyimlediğiniz üzere, özütlenebilen her bileşik özütlenmemelidir.bir kahve presi ile demlemeyi ele alın. demlerken acele edip kahveyi yalnızca iki dakika özütlerseniz kahve eksik özütlenmiş olur ve tadı bitkisel ve acı olur. kahve presini unutup 10 dakika demlerseniz, kahve aşırı özütlenir ve tadı acı ve kekremsi olur. mükemmel pres hazırlamak için demleme tarifine uyup kahveyi dört dakika bekletirsiniz ortaya dengeli ve lezzetli bir fincan çıkar. bu üç demlenmiş kahve örneğinin tadı farklıdır her birinde tanelerden demlenmiş kahve farklı sayıda lezzet ve aroma bileşiğini geçer . diğer bir deyişli, her bir
demleme farklı özütleme miktarlarına sahiptir.
harika bir fincan kahve demlemek için taze tatlı kahve çekirdekleri ile başlanmalıdır. bayat kahve, aromasının ve asiditesinin büyük kısmını kaybetmiştir. kavrulmuş kahvenin nüanslı ve karmaşık lezzetlerini ve aromalarını yaratan uçucu bileşikler zaman içinde bozulur, ardında renksiz, düz, karton benzeri lezzetler bırakır.
en taze kahvenin en iyi kahve olduğu söylenir. fakat aşırı taze kahvenin demlenmesi de sorunludur. kavurucunun soğutma tepsisinden yeni alınmış bir kavrulmuş kahveyi demlemeye çalışırsanız iyi bir fincan kahve elde etmeniz zor olur. taze kavrulmuş kahve tanelerini ıslattığınızda, doğal olarak biriken gazların büyük kısmı dışarı kaçar ve doğru lezzet bileşiklerini özütlemek zorlaşır. bu tür bir kahve demlemek fazla taze lezzetlere yol açar; karmaşıklık, denge ve tatlılık kaybolur.
demleme işlemi esnasında, suda çözünür maddeler (katılar) çözünür, kahve tanelerini suyun içine taşır. katı miktarı demleme esnasında değişir ve kahvenin lezzetini, rengini, gövdesini ve aromasını etkiler. hem çözünür hem de çözünmeyen bileşikler özütlenir . çözünür bileşikler içinde lezzet ve aromayı yaratanlar da bulunur. çözünmeyen bileşikler, suda çözünmeyen ama sıvıda sıvı çözünük (asılı) hale gelen yağlar ve liflerdir. her filtre bu çözünmeyen bileşikleri demlenen kahveye farklı miktarlarda geçirir ve bunlar ağız hissi ve
dokuyu etkiler.
kahve endüstrisi bilgilerinin büyük kısmı yoğunluk, özütleme ve tat üzerine yapılan kontrollü deneylere dayanır. bu araştırmalar sayesinde en lezzetli özütleme aralığı, yani optimum özütleme aralığı tanımlandı. çekirdeğin %30’u çözünüp özütlenebiliyor olsa da, en hoş lezzetler genelde %18 - %22 özütleme aralığında bulunur.
demleme farklı özütleme miktarlarına sahiptir.
harika bir fincan kahve demlemek için taze tatlı kahve çekirdekleri ile başlanmalıdır. bayat kahve, aromasının ve asiditesinin büyük kısmını kaybetmiştir. kavrulmuş kahvenin nüanslı ve karmaşık lezzetlerini ve aromalarını yaratan uçucu bileşikler zaman içinde bozulur, ardında renksiz, düz, karton benzeri lezzetler bırakır.
en taze kahvenin en iyi kahve olduğu söylenir. fakat aşırı taze kahvenin demlenmesi de sorunludur. kavurucunun soğutma tepsisinden yeni alınmış bir kavrulmuş kahveyi demlemeye çalışırsanız iyi bir fincan kahve elde etmeniz zor olur. taze kavrulmuş kahve tanelerini ıslattığınızda, doğal olarak biriken gazların büyük kısmı dışarı kaçar ve doğru lezzet bileşiklerini özütlemek zorlaşır. bu tür bir kahve demlemek fazla taze lezzetlere yol açar; karmaşıklık, denge ve tatlılık kaybolur.
demleme işlemi esnasında, suda çözünür maddeler (katılar) çözünür, kahve tanelerini suyun içine taşır. katı miktarı demleme esnasında değişir ve kahvenin lezzetini, rengini, gövdesini ve aromasını etkiler. hem çözünür hem de çözünmeyen bileşikler özütlenir . çözünür bileşikler içinde lezzet ve aromayı yaratanlar da bulunur. çözünmeyen bileşikler, suda çözünmeyen ama sıvıda sıvı çözünük (asılı) hale gelen yağlar ve liflerdir. her filtre bu çözünmeyen bileşikleri demlenen kahveye farklı miktarlarda geçirir ve bunlar ağız hissi ve
dokuyu etkiler.
kahve endüstrisi bilgilerinin büyük kısmı yoğunluk, özütleme ve tat üzerine yapılan kontrollü deneylere dayanır. bu araştırmalar sayesinde en lezzetli özütleme aralığı, yani optimum özütleme aralığı tanımlandı. çekirdeğin %30’u çözünüp özütlenebiliyor olsa da, en hoş lezzetler genelde %18 - %22 özütleme aralığında bulunur.
devamını gör...
türkiye'de bekçi şiddetinin gittikçe yaygınlaşması
cahil eğitimsiz insanların bekçi olmasından dolayı başa gelen durumdur.
bir cahile sorumluluk verirseniz altını pisler.
bekçilerde genelde torpille bekçi oldukları için altına pisliyorlar.
elinde imkan varken çirkinleşiyor çünkü başka bildiği bir şey yok.
bir cahile sorumluluk verirseniz altını pisler.
bekçilerde genelde torpille bekçi oldukları için altına pisliyorlar.
elinde imkan varken çirkinleşiyor çünkü başka bildiği bir şey yok.
devamını gör...
yazılımcımızdan ne istiyoruz
profile entry sabitleme özelliğinin gelmesi çok iyi olurdu. bence çok gerekli bir özellik.
en gelmemesi gereken özelliğin ise eksi butonu olduğunu düşünüyorum. böyle pozitif ve seviyeli bir sözlükte negatif olan hiçbir özelliğin olmaması daha iyi olur.
geri kalan her şey on numara zaten.
en gelmemesi gereken özelliğin ise eksi butonu olduğunu düşünüyorum. böyle pozitif ve seviyeli bir sözlükte negatif olan hiçbir özelliğin olmaması daha iyi olur.
geri kalan her şey on numara zaten.
devamını gör...
yazarların en eften püften başarıları
sözlüğün en uzun nickine sahibim. sayılır mı?
devamını gör...
güne bir söz bırak
"sahip olduğunuz tek şey bir çekiçse, her şeyi çivi olarak görmeye başlarsınız."
abraham maslow
abraham maslow
devamını gör...
moda
barış manço, adam olacak çocuk programından hemen sonra yazışma adresini verirdi. o adres “moda” ile biterdi, aklımda kalan sadece o.
devamını gör...
bizim kız
1976 yapımı türker inanoğlu'nun yönettiği fuat özlüer ve erdoğan tünaş'ın senaryosunu yazdığı başrollerde tarık akan ve gülşen bubikoğlu'nun yer aldığı romantik komedi türünde bir film. ama daha kimler yoktur ki filmde toto karaca, öztürk serengil, mürrüvet sim, kadir savun, nubar terziyan, hulusi kentmen....
film ömer (şemsi inkaya)'nın simitçilik yaparken cami avlusunda bulduğu bebeği mahalleye getirmesi ile başlar bebeğe zeynep(gülşen bubikoğlu) ismini veren mahalleli bebeğe hep birlikte bakar, büyütür ve okutur. zeynep mezuniyet eğlencesinde ülkenin en büyük iş adamı adil bey'in (hulusi kentmen) oğlu murat'la (tarık akan) tanışır. murat kendini zengin gösteren abisi ömer'in yalanları yüzünden zeynepten çok etkilenir aşık olurlar ve ona evlenme teklif eder. zeynep ise yalanlardan pişmandır bunu murat'a söyleyip ayrılmayı düşünür ama mahalleli itiraz eder. o sırada hacer'in(mürüvvet sim) çalıştığı köşkün sahipleri tatile gitmiştir mahalleli bu köşke adil beyleri davet ederler ve söz takılır. o sırada gelen köşkün sahiplerinin oyunu bozmayıp hizmetçi gibi takılmaları ise efsanedir. adil'in yanında çalışan adamı ona ihanet edip murat ve zeynep'i kaçırıp fidye isterler tam fidyeyi alacakken murat kendisi ve zeynep'i kurtarıp adamı döver. bir süre sonra yalanlar ortaya çıkmaya başlar ama film mutlu sonla bitecektir.
filmde bir çok efsane sahne vardır hele tayfur(öztürk serengil) ve cevriye(toto karaca) karşılıklı döktürürler birlikte oynadıkları her sahnede. paraya ihtiyaç olunca tayfur'u gazlayıp cevriye'ye yollamaları mükemmeldir. arap kılığına giren tayfa ile kuyumcu sahneleride çok komedidir.
zaten filmin komedi yükünü toto karaca, öztürk serengil ve şemsi inkaya yüklenir.
film ömer (şemsi inkaya)'nın simitçilik yaparken cami avlusunda bulduğu bebeği mahalleye getirmesi ile başlar bebeğe zeynep(gülşen bubikoğlu) ismini veren mahalleli bebeğe hep birlikte bakar, büyütür ve okutur. zeynep mezuniyet eğlencesinde ülkenin en büyük iş adamı adil bey'in (hulusi kentmen) oğlu murat'la (tarık akan) tanışır. murat kendini zengin gösteren abisi ömer'in yalanları yüzünden zeynepten çok etkilenir aşık olurlar ve ona evlenme teklif eder. zeynep ise yalanlardan pişmandır bunu murat'a söyleyip ayrılmayı düşünür ama mahalleli itiraz eder. o sırada hacer'in(mürüvvet sim) çalıştığı köşkün sahipleri tatile gitmiştir mahalleli bu köşke adil beyleri davet ederler ve söz takılır. o sırada gelen köşkün sahiplerinin oyunu bozmayıp hizmetçi gibi takılmaları ise efsanedir. adil'in yanında çalışan adamı ona ihanet edip murat ve zeynep'i kaçırıp fidye isterler tam fidyeyi alacakken murat kendisi ve zeynep'i kurtarıp adamı döver. bir süre sonra yalanlar ortaya çıkmaya başlar ama film mutlu sonla bitecektir.
filmde bir çok efsane sahne vardır hele tayfur(öztürk serengil) ve cevriye(toto karaca) karşılıklı döktürürler birlikte oynadıkları her sahnede. paraya ihtiyaç olunca tayfur'u gazlayıp cevriye'ye yollamaları mükemmeldir. arap kılığına giren tayfa ile kuyumcu sahneleride çok komedidir.
zaten filmin komedi yükünü toto karaca, öztürk serengil ve şemsi inkaya yüklenir.
devamını gör...