tyranny without a tyrant
alman amerikalı siyasi teorisyen hannah arendt’in terminolojiye kazandırdığı şiddetin ve bürokrasinin özetle tanımı mahiyetindeki kavramdır.
yol göstericim, ebedi nişanlı, ezeli mağlup ve dünya edebiyatının en büyük ve en çok ilham alınan yazarlarından biri olan kafka ile ilgili bir belgesel izlerken çıktı bu kavram karşıma. her nitelikli okur bilir ki işçi kaza sigortasında çalışan kafka’nın en büyük kavgası bürokrasinin insanların önüne koyduğu engeller ile idi.
bürokrasi büyüdükçe kendi kendini yutmaya çalışan bir yılana, ateşin içinde kalıp kendi kendini sokan bir akrebe, kuyruğunu kovalayan bir köpeğe dönüşür. bu döngüsel saçmalık insaları öyle bir hapseder ki bürokratik gereklilikleri yerine getirmek yapılması beklenen eylemi yapmaktan daha önemli bir hal alır.
sonunda kadastrocu k. şatoya varamaz, josef k. suçunu hiçbir zaman öğrenemez, gregor samsa kendini kimseye sevdiremez, poseidon evrak işleri yüzünden denizlerin altındaki hükümdarlığı ile ilgilenemez.
bürokrasi son gücüne ulaştığında artık yapılacak bir şey yoktur. kimse kimse ile tartışamaz bile. artık bürokratik bir örümcek ağında debelenen devcileyin bir böcekten bir farkımız kalmaz.
tiransız tiranlık devrimiz hayırlı, gazamız mübarek olsun.
yol göstericim, ebedi nişanlı, ezeli mağlup ve dünya edebiyatının en büyük ve en çok ilham alınan yazarlarından biri olan kafka ile ilgili bir belgesel izlerken çıktı bu kavram karşıma. her nitelikli okur bilir ki işçi kaza sigortasında çalışan kafka’nın en büyük kavgası bürokrasinin insanların önüne koyduğu engeller ile idi.
bürokrasi büyüdükçe kendi kendini yutmaya çalışan bir yılana, ateşin içinde kalıp kendi kendini sokan bir akrebe, kuyruğunu kovalayan bir köpeğe dönüşür. bu döngüsel saçmalık insaları öyle bir hapseder ki bürokratik gereklilikleri yerine getirmek yapılması beklenen eylemi yapmaktan daha önemli bir hal alır.
sonunda kadastrocu k. şatoya varamaz, josef k. suçunu hiçbir zaman öğrenemez, gregor samsa kendini kimseye sevdiremez, poseidon evrak işleri yüzünden denizlerin altındaki hükümdarlığı ile ilgilenemez.
bürokrasi son gücüne ulaştığında artık yapılacak bir şey yoktur. kimse kimse ile tartışamaz bile. artık bürokratik bir örümcek ağında debelenen devcileyin bir böcekten bir farkımız kalmaz.
tiransız tiranlık devrimiz hayırlı, gazamız mübarek olsun.
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin'e soru sor
tabii sen vladimir putin tarafindan sana emanet edilen sozluge her bakimdan yetersiz buldugun birisinin yoneticilik etmesine siddetle karsisin ama; en sevdigin modun ben oldugumu ne zaman itiraf edeceksin firdevs hanim? konunun kgb’yle ne ilgisi var?
devamını gör...
ayrımcılık
ayrımcılık, bir kişiye ya da gruba, belli özelliklerinden dolayı önyargılı davranmaya denir. bu davranış, pozitif ya da negatif yönde olabilir. ancak, ayrımcılık dendiğinde genellikle negatif anlam anlaşılır. genel olarak etnik köken, cinsiyet, din, dil, dünya görüşü, engellilik, yaş yüzünden ayrımcılık yapılmaktadır.
toplumda bütünleşmeyi engelleyen, bireyleri mutsuzluğa sevk eden en ciddi toplumsal sorunlardan biri olan ayrımcılık aynı zamanda uluslararası metinlerin ve birçok ülke anayasasının açıkça yasakladığı bir suç olmasına rağmen tanık olduğumuz bir sorundur.
ayrımcılığın temelinde, ayrımcı muamelede bulunanların kendilerini mağdurlardan üstün görme örtük kabulleri yatar.
genelde kişisel bir deneyime dayanmayan önyargılar aile, arkadaş, okul, medya gibi kurum ve çevrelerce üretiliyor ve nesiller boyu dolaşımda tutuluyor. bir müddet sonra bu önyargılar nefrete dönüşebiliyor.
çeşitli kesimlere karşı ayrımcı uygulamaların yaygın olduğu toplumlarda yalnızca mağdurlar değil; hak ve adalet duyguları körelmemiş kesimler de huzursuz oluyor. bu durumda, barış içinde birlikte yaşamayı engelleyecek birçok acı tecrübe toplumsal hafızada yer ediniyor.
tüm insanlar kişisel özelliklerine göre değil; eşitlik ilkesine göre muamele görme hakkına sahiptir.
toplumda bütünleşmeyi engelleyen, bireyleri mutsuzluğa sevk eden en ciddi toplumsal sorunlardan biri olan ayrımcılık aynı zamanda uluslararası metinlerin ve birçok ülke anayasasının açıkça yasakladığı bir suç olmasına rağmen tanık olduğumuz bir sorundur.
ayrımcılığın temelinde, ayrımcı muamelede bulunanların kendilerini mağdurlardan üstün görme örtük kabulleri yatar.
genelde kişisel bir deneyime dayanmayan önyargılar aile, arkadaş, okul, medya gibi kurum ve çevrelerce üretiliyor ve nesiller boyu dolaşımda tutuluyor. bir müddet sonra bu önyargılar nefrete dönüşebiliyor.
çeşitli kesimlere karşı ayrımcı uygulamaların yaygın olduğu toplumlarda yalnızca mağdurlar değil; hak ve adalet duyguları körelmemiş kesimler de huzursuz oluyor. bu durumda, barış içinde birlikte yaşamayı engelleyecek birçok acı tecrübe toplumsal hafızada yer ediniyor.
tüm insanlar kişisel özelliklerine göre değil; eşitlik ilkesine göre muamele görme hakkına sahiptir.
devamını gör...
benjamin franklin
amerika birleşik devletleri'nin kurucu devlet adamlarından olup ayrıca buluşlarıyla da bilim dünyasına önemli katkıları olmuştur. 1706 boston’un massachusetts'de doğup 1790'da pennsylvania’da yaşamını yitirmiştir.
100 doların üstünde resmi olan bu devlet adamı mucit kişiliğiyle de tanınmakta olup şu sözü de ilginçtir: ""demokrasi, iki kurtla bir kuzunun öğle yemeğinde ne yeneceğini oylamasıdır. özgürlük ise tam teçhizatlı bir kuzunun oylamaya karşı çıkmasıdır."
100 doların üstünde resmi olan bu devlet adamı mucit kişiliğiyle de tanınmakta olup şu sözü de ilginçtir: ""demokrasi, iki kurtla bir kuzunun öğle yemeğinde ne yeneceğini oylamasıdır. özgürlük ise tam teçhizatlı bir kuzunun oylamaya karşı çıkmasıdır."
devamını gör...
oğlunu kurban eden sağlık çalışanı
zonguldak'ın çaycuma ilçesinde cinnet geçiren y.a. isimli sağlık memuru baba. kravat ile kendini asmak istemiş ama kravat kopunca vazgeçmiş. ertesi gün uyandığında oğlunu kurban etme talimatı aldığını, bu yüzden allah için kurban ettiğini söylemiş. çocuk ağır yaralanmış ama neyse ki ölmemiş.
ifadesi şaşkınlık yarattı!
ifadesinde y.a. kendisini allah yoluna adadığını söyledi. kravat ile kendisini asmak istediğini belirten y.a. ancak kravatın kopması sonucu bunu gerçekleştiremediğini belirtti. olayın ayrıntılarını anlatmaya devam eden y.a. sonraki gün uyandığında kendisine çocuğunu allah yoluna kurban etme talimatı aldığını belirtti.
oğlunu nasıl kestiğini anlattı
oğlunu nasıl kestiğini anlatan y.a., “oğlumu önce araca bindirdim. kendisine orada onu allah yoluna kurban edeceğimi söyledim. oğlum da buna itiraz etmeyerek kabul etti. olay yerine gittik ve kasaptan aldığım bıçağı çıkarttım. oğluma önüme oturmasını söyledim ve o da geldi önüme oturdu. oğlumu ensesinden bıçakla kestim. üstüne montunu örterek kalktım. daha sonra karakola giderek teslim oldum. ben yaptığımdan pişman değilim. oğlum allah yoluna adanmıştır.” dedi.
kaynak: www.kamugundemi.com/m/gunde...
ifadesi şaşkınlık yarattı!
ifadesinde y.a. kendisini allah yoluna adadığını söyledi. kravat ile kendisini asmak istediğini belirten y.a. ancak kravatın kopması sonucu bunu gerçekleştiremediğini belirtti. olayın ayrıntılarını anlatmaya devam eden y.a. sonraki gün uyandığında kendisine çocuğunu allah yoluna kurban etme talimatı aldığını belirtti.
oğlunu nasıl kestiğini anlattı
oğlunu nasıl kestiğini anlatan y.a., “oğlumu önce araca bindirdim. kendisine orada onu allah yoluna kurban edeceğimi söyledim. oğlum da buna itiraz etmeyerek kabul etti. olay yerine gittik ve kasaptan aldığım bıçağı çıkarttım. oğluma önüme oturmasını söyledim ve o da geldi önüme oturdu. oğlumu ensesinden bıçakla kestim. üstüne montunu örterek kalktım. daha sonra karakola giderek teslim oldum. ben yaptığımdan pişman değilim. oğlum allah yoluna adanmıştır.” dedi.
kaynak: www.kamugundemi.com/m/gunde...
devamını gör...
günaydın sözlük
yağmurlu bir istanbul sabahından günaydın caaağnım sözlükçüğüm. hava böyle tam depresyona girmelik, kendini bulamamalık, ıssız adamlık şaka şaka... herkese hayırlı işler.. güzel bir gün olsun işiniz rast gitsin güzellikler pat diye sizi bulsun bugün.
devamını gör...
ambar
kapısına tekme vurunca açılan, inci boncuk saçılandır.*
devamını gör...
klişe instagram yorumları
alev emojisi.
devamını gör...
düziçi köy enstitüsü
türkiye'de 1937-1948 yılları arasında kurulmuş 21 köy enstitüsünden doğu akdeniz bölgesinde olanı. bugün osmaniye'ye bağlı olan düziçi beldesinde (bugün ilçe, o dönemde bahçe ilçesinin bir beldesi) kurulan okul, adana, hatay, maraş ve antep illerinden öğrenci alıyordu.
1940 yılında alman hastanesi olarak bilinen bir yapıda açılan okul, bu binanın yetersizliği üzerine imeceyle yapılmış yeni binalarla genişler ve civardan öğrenci almaya başlarlar. özellikle kız öğrenci alımı çok zordur, zira birçok yerde kızların göğüslerine silikon (yani pamuk) yapılarak "kızlar büyük, işte memeleri çıktı" diye okula gönderilmez.
mezunlarının ağalarla en çok kavga ettiği okullardan biridir. dolayısıyla da 1946 yıkımı denen süreçte en çok yozlaşan kurumlardan olacaktır. örneğin ivriz köy enstitüsü'nden sürgün gelen kemal bayram çukurkavaklı "bayrağı yırtıp helaya attı" diye linç edilmek istenir, günlerce hastanede yattıktan sonra okuldan atılarak tutuklanır. doldurulmuş öğrenciler, yıllar sonra bahçe kaymakamı olacak mehmet can'ın arkasından yapıldığı gibi teneke çalarlar bu solcu öğrencileirn arkasından...
mezun olamamış çukurkavaklı haricinde, behzat ay ve ali yüce gibi yazar ve şairlerin de mezun olduğu kurum bugün düziçi fen lisesi olarak devam ediyor. tarihî binaları da geçtiğimiz günlerde chp'den akp'ye transfer olan belediye başkanı tarafından restore edilmişti.
kaynak: pakize türkoğlu'nun tonguç ve enstitüleri kitabı, ayrıca fakir baykurt'un kemal bayram çukurkavaklı hakkında yazdığı portre (dost yüzleri eserinde yer alır).
1940 yılında alman hastanesi olarak bilinen bir yapıda açılan okul, bu binanın yetersizliği üzerine imeceyle yapılmış yeni binalarla genişler ve civardan öğrenci almaya başlarlar. özellikle kız öğrenci alımı çok zordur, zira birçok yerde kızların göğüslerine silikon (yani pamuk) yapılarak "kızlar büyük, işte memeleri çıktı" diye okula gönderilmez.
mezunlarının ağalarla en çok kavga ettiği okullardan biridir. dolayısıyla da 1946 yıkımı denen süreçte en çok yozlaşan kurumlardan olacaktır. örneğin ivriz köy enstitüsü'nden sürgün gelen kemal bayram çukurkavaklı "bayrağı yırtıp helaya attı" diye linç edilmek istenir, günlerce hastanede yattıktan sonra okuldan atılarak tutuklanır. doldurulmuş öğrenciler, yıllar sonra bahçe kaymakamı olacak mehmet can'ın arkasından yapıldığı gibi teneke çalarlar bu solcu öğrencileirn arkasından...
mezun olamamış çukurkavaklı haricinde, behzat ay ve ali yüce gibi yazar ve şairlerin de mezun olduğu kurum bugün düziçi fen lisesi olarak devam ediyor. tarihî binaları da geçtiğimiz günlerde chp'den akp'ye transfer olan belediye başkanı tarafından restore edilmişti.
kaynak: pakize türkoğlu'nun tonguç ve enstitüleri kitabı, ayrıca fakir baykurt'un kemal bayram çukurkavaklı hakkında yazdığı portre (dost yüzleri eserinde yer alır).
devamını gör...
bavul
ilk tasarlandığı dönem, 1153 yılında, bugünkü filistin topraklarının olduğu bölgeye düzenlenen haçlı seferleri sırasında silahlar ve uzunluğundan dolayı da mızrakların taşınabilmesi için basit ve tekerlekli düzenekler oluşturulur. 16 yüzyıl sonlarına doğru da bu düzeneğe luggage ismi verilir. lug kısmı da sürüklemek manasını taşıyor.
1800'lü yıllara gelindiğinde de bavul günlük yaşamda çokça yer almaya başlar. önceleri işe giden kişiler tarafından kullanılmıştır ve sonrasında da kullanım alanları yaygınlaşmıştır. seri imalata geçilmediğinden ve yapımında inek derisi kullanıldığından o zaman pahalı eşya olarak görülmüştür.
1870'li yıllarda su geçirmez olanları icat edilmiş. mucidi olan moynat isminde bir bavul imalatçısıdır. yine 1870'li yıllarda da bunun kare şeklinde olanı louis vitton tarafından tasarlanmıştır. böylece o dönemin en önemli seyahat taşıtı gemiler başta olmak üzere, çeşitli yerlerde taşıması kolay hale gelmiştir.
1900'lü yıllara gelindiğinde uçak görevlileri, teknolojinin de getirisi sonucu katlanabilme özelliğine sahip, bagaj yerleştirmesi kolay olan tekerlekli bavullar kullanmaya başladılar. bavula tekerlek monte edilmesi fikri de, bernard sadow isimli kişi tarafından, yorucu geçen bir yolculuk ve taşınması ağır gelen bavullardan dolayı ortaya atılmıştır.
o günden bu yana da imalatı artan bavullar önceleri ahşap, daha sonra deri ve ardından çelik malzemeden üretilip daha taşınabilir ve modernize hale getirilmiştir.
1800'lü yıllara gelindiğinde de bavul günlük yaşamda çokça yer almaya başlar. önceleri işe giden kişiler tarafından kullanılmıştır ve sonrasında da kullanım alanları yaygınlaşmıştır. seri imalata geçilmediğinden ve yapımında inek derisi kullanıldığından o zaman pahalı eşya olarak görülmüştür.
1870'li yıllarda su geçirmez olanları icat edilmiş. mucidi olan moynat isminde bir bavul imalatçısıdır. yine 1870'li yıllarda da bunun kare şeklinde olanı louis vitton tarafından tasarlanmıştır. böylece o dönemin en önemli seyahat taşıtı gemiler başta olmak üzere, çeşitli yerlerde taşıması kolay hale gelmiştir.
1900'lü yıllara gelindiğinde uçak görevlileri, teknolojinin de getirisi sonucu katlanabilme özelliğine sahip, bagaj yerleştirmesi kolay olan tekerlekli bavullar kullanmaya başladılar. bavula tekerlek monte edilmesi fikri de, bernard sadow isimli kişi tarafından, yorucu geçen bir yolculuk ve taşınması ağır gelen bavullardan dolayı ortaya atılmıştır.
o günden bu yana da imalatı artan bavullar önceleri ahşap, daha sonra deri ve ardından çelik malzemeden üretilip daha taşınabilir ve modernize hale getirilmiştir.
devamını gör...
ilk taşı günahsız olan atsın
kitab-ı mukaddes'te (özel olarak (gbkz: incil)'de, daha da özelinde yuhanna incili'nde) yer alan, isa peygambere atfedilen söz. bir kadının zina suçundan yargılanması sırasında herkesin günahkar olduğunu vurgulamak adına söylenir. olay, kimsenin kadını suçlayamaması ve isa'nın kadını affetmesiyle sonuçlanır.
devamını gör...
korna sesiyle küfretmek
o da bir şey mi? bu sabah kamyoncu amcalar korna sesiyle sohbet ederken laf lafı açtı... bütün cadde onları dinledik. belirtmeden geçemiycim gayet akıcı bir sohpetti üstelik.
devamını gör...
en çok para harcanan hobi
filtre kahve. her gün içiyoruz dayanmıyor. ama olsun güzel bir hobi olduğu için iki katını da ödesem farketmez.
devamını gör...
iki çeşit insan vardır
--- alıntı ---
iki çeşit şeytan vardır: rütbesi alınmış melek, atanarak terfi etmiş insan.
--- alıntı ---
aforizmalar-franz kafka
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır yalnızca: her şeyi bilenler ve hiçbir şey bilmeyenler.
--- alıntı ---
dorian gray'in portresi-oscar wilde
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır; zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe hatalarıyla yüzsüzleşen
--- alıntı ---
mehmet akif ersoy.
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır, gürültüye alışanlar, başkalarını susturmaya çalışanlar...
--- alıntı ---
mutlu olma sanatı -alain
iki çeşit şeytan vardır: rütbesi alınmış melek, atanarak terfi etmiş insan.
--- alıntı ---
aforizmalar-franz kafka
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır yalnızca: her şeyi bilenler ve hiçbir şey bilmeyenler.
--- alıntı ---
dorian gray'in portresi-oscar wilde
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır; zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen, zaman geçtikçe hatalarıyla yüzsüzleşen
--- alıntı ---
mehmet akif ersoy.
--- alıntı ---
iki çeşit insan vardır, gürültüye alışanlar, başkalarını susturmaya çalışanlar...
--- alıntı ---
mutlu olma sanatı -alain
devamını gör...
muhabbet kuşu
(bkz: mikroskobik terörist)*
devamını gör...
geceye bir söz bırak
"gönle giren her şey göze hoş gelir."
sadi şirazi
sadi şirazi
devamını gör...
normal sözlük'ün 35 yaş istilasına uğramış olması
artık yaşın karşılığı görülen standartlar değişti.önceden 35 yaşındaysan evleneceksin şu kadar çocuğun olacak bıyık bırakacaksın gibi kalıplar varmış.artık öyle değil ki 40 yaşında adam 25 yaşındakinin yaptığı her şeyi yapabiliyor kimse de yargılamıyor.tecrübe iyidir parayla bile alamazsınız
devamını gör...
nickaltı
yazmaya başladım. uygulmada zaman geçirdikçe 'bizim mahallenin yazarları' artıyor. biraz da düğünde çeyrek altın takmaya benzetiyorum.
devamını gör...


