sürekli kaybedilen şeyler
aklım.
devamını gör...
kedilere özgü gariplikler
benim kedim baya kendini insan zannediyor. uyuma şeklinden trip atmasına varana dek pek çok örnek verebilirim.
devamını gör...
yazarların açtığı ilk başlık
devamını gör...
diyot
diyot, yalnızca bir yönde akım geçiren devre elemanıdır.
devamını gör...
çok kısa bir hayatımız olduğu gerçeği
insan denen yaratık, bin yıl da yaşasa yeterli bulmayacağından ötürü tam anlamıyla doğru olmadığını düşündüğüm başlıktır.
devamını gör...
herkesi değiştiren bir şey
ölüm. çevresindeki biri ölünce de kendisi ölünce de hayatı değişir.
devamını gör...
ankara'ya kar yağarken dinlenebilecek şarkılar
dinleyenin beni hatırlayacağını umuyorum.
devamını gör...
küçük ağa
tarık buğra tarafından yazılan ve kurtuluş savaşını anlatan bir romandır.
devamını gör...
melih bulu'nun boğaziçi'ne atanması devrimdir
mevcut cumhurbaşkanı ve yetkileri göz önünde bulundurularak yapılan atamanın devrim olmayacağının kanıtı, zaten bir lafıyla bir insanı rektör yapabilmesidir. şayet devrim yapmak istiyorsa buyursun yök’ü kapatsın, üniversitelerin de özerkliğine karışmasın.
devamını gör...
piknik yaptıktan sonra çöpünü doğaya bırakan insan
piknik dönüşü çöpüyle beraber doğada öylece bırakılması gereken kişi.
ya da vazgeçtim; çöpü orada onunla bırakmayın.
ya da vazgeçtim; çöpü orada onunla bırakmayın.
devamını gör...
palindrom
tersten okunduğunda aynı okunuşu veren simetrik kelime ve yahut cümlelerdir. yakın zamanda tenet filmiyle aşina olduğumuz bir terimdir. bazı örnekleri şunlardır:
--- alıntı ---
adamla çene çalma da.
al azmi, imzala.
ali, tanışın: atila.
al kasada sakla.
altan, attan atla.
al yarısını sırayla.
at, sahibi gibi hasta.
ilaç iç ali.
itti mi, kim itti?
kaba talat’a bak.
kaç lan alçak.
kıza yazık.
lale, gül’ü gel al.
mağara daha dar ağam.
pay ederek iki kerede yap.
rıza, haluk okula hazır.
zamkı çok, o çıkmaz.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
adamla çene çalma da.
al azmi, imzala.
ali, tanışın: atila.
al kasada sakla.
altan, attan atla.
al yarısını sırayla.
at, sahibi gibi hasta.
ilaç iç ali.
itti mi, kim itti?
kaba talat’a bak.
kaç lan alçak.
kıza yazık.
lale, gül’ü gel al.
mağara daha dar ağam.
pay ederek iki kerede yap.
rıza, haluk okula hazır.
zamkı çok, o çıkmaz.
--- alıntı ---
devamını gör...
koklayınca geçmişi hatırlatan kokular
biraz lavanta, taze kahve ve meyveli parfüm.
portland geliyor gözümün önüne, sokağın karşısında çiçek satan hanımefendinin her sabah selam vermesi ve bir bardak bitki çayı ikram etmesi, içeriden yayılan güzel lavanta kokuları, beni dinlerken kahvesinden bir kaç yudum alıp giderken daima sarılması ve parfümünün güzel kokusu...
hâlâ orada duruyor mu bilmiyorum, hatta hâlâ hayatta mı onu bile bilmiyorum ama bazen o zamanlara geri dönüp daha fazla teşekkür edebilmeyi diliyorum.
portland geliyor gözümün önüne, sokağın karşısında çiçek satan hanımefendinin her sabah selam vermesi ve bir bardak bitki çayı ikram etmesi, içeriden yayılan güzel lavanta kokuları, beni dinlerken kahvesinden bir kaç yudum alıp giderken daima sarılması ve parfümünün güzel kokusu...
hâlâ orada duruyor mu bilmiyorum, hatta hâlâ hayatta mı onu bile bilmiyorum ama bazen o zamanlara geri dönüp daha fazla teşekkür edebilmeyi diliyorum.
devamını gör...
hoşça kal
bir veda sözüdür.
sözcüklerle aram hep iyi olmuştur. belki susam sokağı izlediğim yıllardan beri bu böyle. okumak benim için insan ırkının en büyük ve en görkemli icadıdır.
bu görkemin gölgesinde göz gözü görmez bir halde dolanırken bazı sözcüklerin diğerlerinden daha farklı duygular yaşattığını fark ettim bana.
sanırım bana söylendiğinde en olumsuz etkilendiğim sözlerden biri hoşça kal. evet, güzel bir veda sözü ama geri dönüşü yokmuş gibi geliyor her zaman.
birinden bu sözü duyunca son kez benimle konuşmuş, onu son kez görmüş, bu her neyse o sonmuş gibi hissediyorum. devamı olmayan bir söz sanki. burada her şey bitti demek. sen kendine hoşça bak, ben artık yokum demek gibi.
bir de hoş değil de hoşça kal. sanki o kadar da hoş olmana gerek yok, ben gidince. biraz hoş kalsan yeter demek gibi. içinde hem yersiz merhamet hem de sadist bir acı çektirme isteği varmış gibi.
çok uzattım yine. özetle; bana hoşça kal demeyin ama siz hoşça bakın zatınıza.
sözcüklerle aram hep iyi olmuştur. belki susam sokağı izlediğim yıllardan beri bu böyle. okumak benim için insan ırkının en büyük ve en görkemli icadıdır.
bu görkemin gölgesinde göz gözü görmez bir halde dolanırken bazı sözcüklerin diğerlerinden daha farklı duygular yaşattığını fark ettim bana.
sanırım bana söylendiğinde en olumsuz etkilendiğim sözlerden biri hoşça kal. evet, güzel bir veda sözü ama geri dönüşü yokmuş gibi geliyor her zaman.
birinden bu sözü duyunca son kez benimle konuşmuş, onu son kez görmüş, bu her neyse o sonmuş gibi hissediyorum. devamı olmayan bir söz sanki. burada her şey bitti demek. sen kendine hoşça bak, ben artık yokum demek gibi.
bir de hoş değil de hoşça kal. sanki o kadar da hoş olmana gerek yok, ben gidince. biraz hoş kalsan yeter demek gibi. içinde hem yersiz merhamet hem de sadist bir acı çektirme isteği varmış gibi.
çok uzattım yine. özetle; bana hoşça kal demeyin ama siz hoşça bakın zatınıza.
devamını gör...
istanbul yeme içme rehberi
kapalıçarşı kılıççılar kapısının orada dönerci şahin usta var.oturma yeri bile olmayan küçücük bir dükkandır ama döneri enfestir.üstüne tanımam.kapısında her zaman kuyruk olur, saat 15:00 gibi de döneri biter.
edit: canım çok aşure çekince aklıma geldi ilave edeyim dedim.
hafız mustafa/eminönü; aşuresinde safran vardır, hem rengi çok güzeldir hem de tadı.dondurmaları da hiç fena değil.doyurucu.
edit: canım çok aşure çekince aklıma geldi ilave edeyim dedim.
hafız mustafa/eminönü; aşuresinde safran vardır, hem rengi çok güzeldir hem de tadı.dondurmaları da hiç fena değil.doyurucu.
devamını gör...
taçsız kral
rahmetli metin oktay'ın lakabı ve aynı zamanda da izmir'den çıkıp istanbul'a gelen başarılı bir futbolcunun hikayesinin anlatıldığı ve kendisinin oynayıp kendi hayat hikayesinden kesitlerin anlatıldığı 1965 yapımı atıf yılmaz imzalı filmin adı.
senaryosunu diğer bir usta olan safa önal tarafından senaryosu kaleme alınan film, futbolun unutulmaz efsane isimlerinden metin oktay'ın kendi hayatını oynadığı bir biyografik yapım. diğer rollerde gönül yazar, ajda pekkan, erol taş gibi oyuncuların da yer aldığı film, efsane futbolcunun izmir'den galatasaray'da gol krallığına ve italya' ya uzanan yolculuğundan bir yeşilçam melodramı ortaya çıkarıyor.
senaryosunu diğer bir usta olan safa önal tarafından senaryosu kaleme alınan film, futbolun unutulmaz efsane isimlerinden metin oktay'ın kendi hayatını oynadığı bir biyografik yapım. diğer rollerde gönül yazar, ajda pekkan, erol taş gibi oyuncuların da yer aldığı film, efsane futbolcunun izmir'den galatasaray'da gol krallığına ve italya' ya uzanan yolculuğundan bir yeşilçam melodramı ortaya çıkarıyor.
devamını gör...
hep aynı şeyleri giyen kişi
giydiğim kıyafetleri, ki mümkün mertebe azdır severek alır ve severek giyerim. ta ki giyilemeyecek hale gelene kadar. bu da benin hep aynı şeyleri giyen biri yapiyor evet. bu durum biraz keyif biraz tarz, biraz imkan, biraz da parayı harcama oncelikerinizle alakalı diye düşünüyorum.
devamını gör...
üniversitede yaşanmış en büyük pişmanlık
yurttaki oda arkadaşlarım kişisel eşyalarımı karıştırdıklarını öğrendiklerimde acayip bir hayal kırıklığı yaşamıştım. en büyük pişmanlığım dolabımı onlara ayıp olmasın diye kilitlememiş olmamdı. ne rezil hareket ya.
devamını gör...
may we meet again
rafine zevkleri olan ve bilgilendirici başlık açıp tanımlar giren değerli yazar arkadaşım. tutamadım kendimi nickaltına yazdım, var ol.
devamını gör...
kitap yazmış yazarlar
yazmadım ama yazsam adı kesin "bi kulağımızın arkası kaldı" olurdu..
devamını gör...

