bir zamanlar, liseyi bitirip üniversiteye girmek için ölüyordum;
sonra, ölüyordum üniversite bitsin, işe başlayayım diye!
derken, evleneyim, çocuklarım olsun diye ölmeye başladım…
çocuklarım oldu, 'ölürüm onlar için' diye düşünmeye başladım.
büyüsünler, iyi yetişsinler diye ölümüne çalıştım;
an geldi, ölürüm arkadaş emekli olmak için dedim kendi kendime!
şimdi gerçekten ölüyorum ve birden farkına vardım ki,
yaşamayı unutmuşum...
ne olur, sen de kendine yapma bunu.
yaşadığın her anın kıymetini bil,
her günün keyfini çıkar…
hey arkadaş;
para kazanmak için sağlığımızdan oluyoruz…
sonra da, sağlığımızı geri kazanmak için paramızdan;
hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp, hiç yaşamamış gibi ölüyoruz.
devamını gör...

arabayla deniz kıyısına gider bir bira açardım.
devamını gör...

aklıma gelmişken bırakayım.

duymak isteyene iyi geceler.
devamını gör...

beğenilmeyi seven ama beğenmeyen.
beğenilince utanan.
devamını gör...

safran bitkisinin bilimsel adı crocus sativus. bitkinin orijini doğu akdeniz ve anadolu coğrafyasıdır. ülkemizin soğanlı bitkileri entelektüel dünyada çok meşhurdur. taaa ingiltere'den botanik merakı olan turistler doğu karadeniz turlarına gelir. sırf çiğdemlerin çiçeklerinin fotoğraflarını çekebilmek için. ne yazık ki ülkemizin kültür seviyesi çok düşük.

bitkinin ticari değeri olan kısımları: çiçekteki kızıl renkli 3 adet dişi organ (stigmalar) ve çoğaltım materyali olan soğanları
= safranbolu şehri adını safran bitkisinden alır. cumhuriyet tarihine bakıldığında sadece şanlıurfa ve safranbolu şehirlerinde yetiştirildiği görülür. selçuklular döneminde safranbolu kalesini türkler fethetmeden önce şehrin ismi dadybra'dır. türkler bu şehre zalifre adını vermişler. osmanlı döneminde tapu ve tağrir defterlerinde şehrin adı taraklıborlu olarak kayıt edilmiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

-safran sözcüğünün etimolojik kökeni-
antik mezopotamya dillerinde azupiru olarak geçmektedir.
arapça sfr kökünden türetilen sözcükler
arapça safra : öd salgısı
arapça asfar : koyu sarı renk
arapça surf : bakır, pirinç
arapça safran : çiçeği sarı boyar bitki, crocus sativus
arapça asfur : çiçeği sarı boyar bitki, yaban safranı, aspir, carthamus tinctorius

eski ibranice'de safran veya aspir bitkisinden karkom olarak eski ahit’te bahsedilmektedir.
arapça kurkum sözcüğü sarı renkli başka bir baharat olan ve hint safranı olarak da bilinen zerdeçal bilimsel adı: curcuma longa için kullanılmaktadır.
eski yunanca krokus sözcüğü safran için kullanılmıştır.

yukarıda da görüldüğü üzere aspir, safran, zerdeçal gibi bitkilerin isimlendirilmesinde bir karmaşa var. bir agronomi öğrencisi olarak yorumum şöyle;
eski dünya'da bitkiler botanik özelliklerine isimlendirilmiyordu. hayatımızda nasıl yer aldığına göre isimlendirilirdi. hastalıkların tedavisinde bitkiler dualarla birlikte kullanılıyordu. çünkü insan hayatını olumsuz etkileyen doğal olaylar için tanrıların laneti olduğuna inanılıyordu. hastanın başında tütsü yakmak, hastaya bazı bitkisel drogları birayla birlikte içirmek, ana tanrıçaya dua etmek, kurban kesmek, kurban kanıyla bir yeri işaretlemek, günahlarını başka bir hayvana veya insana devretmek gibi ritüeller vardı.

dahası, antik dünya'da bitkilerin nasıl çoğaldığı ve ürediği tam olarak bilinmiyordu. antik dünya hakkında yazılan kaynaklardan bildiğimiz kadarıyla antik yunan filozofu aristoteles doğayı sistematik olarak inceleyebilen ilk insanlardandır. bitkilerde üreme ve çoğaltım ile ilgili çeşitli fikirler üretmiştir ve o dönemde kabul edilen fikirleri değerlendirmiştir.

buradan anlıyoruz ki antik dünya'da çoğu tıbbi, aromatik ve boya bitkisinin ticari kaynağı olan coğrafya hindistan'dır. biz türkler o ülkeye hindistan desek de gerçek adı bharat (parat). yani baharat yolu (parat yolu) aslında hindistan yoludur.
buğdaygillerin ve baklagillerin tarımı diğer bitkilerle kıyaslandığında kolaydır. tohumu atarsınız toprağa ve sularsınız. kendi kendine büyür gelişir. çok ciddi bir tarla faaliyeti gerektirmez. oysa tıbbi ve aromatik bitkilerin tarımı o kadar kolay değildir. ya tohumları toz kadar küçüktür (örn. kekik); ya yumru, soğan, rizom ile çoğaltılması gerekir; ya çelik alınarak çoğaltılması gerekir.
yani antik dünya'da tarım vardı evet ama insanlar bugün ki kadar geniş yelpazede bitki yetiştiremiyordu. arpa, buğday, darı gibi buğdaygiller ve bakla, nohut gibi baklagiller dışında diğer bitkiler (böğürtlen, çilek, narenciye, elma, nar, kekik, fesleğen, aspir, safran, çiğdem, lale gibi) doğadan toplanıyordu.
devamını gör...

"sormaz ki bilsin
sorsa bilirdi.
bilmez ki sorsun
bilse sorardı."
-sadi şirazi.
devamını gör...

oooo bunlar harbi vahhabi itiymiş.

o zaman hülagü han dan gelsin;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kafka " biraz daha uyusam bu olanlardan kurtulabilir miyim" derken nietzche " uyuyunca geçmez kalkın konuşmamız gerek." der. biri sorunları unutmak diğeri çözmek ister.
devamını gör...

hocam gönlü çirkinler ne yapılabilir, ha onun kadını erkeği değil genel olarak değerlendirme yaparsak sevinirim.bu konuya da bir el atalım.başlığıda genel olarak yapsaydınız keşke.
devamını gör...

abdurrahman dilipak'ın 30 nisan 2020 tarihinde armağan çağlayanın gör beni isimli programında sarf ettiği rezalet söylemdir. bu söyleminden yola çıkarak kirli zihniyetlerinin nasıl çalıştığını ifade etmek istiyorum izninizle.

kendilerinin derin okumaları ve geldikleri çevrenin çok entelektüel(!) olması sebebiyle okulların yetersiz olduğunu ifade eden şahıs devamında ise okullarda öğretilen yalan yanlış* bilgilerin insanı imanından edebileceğine gönderme yapıyor. hatta yetmiyor olacak ki söyleşinin devamında çocukları yalan yanlış dini bilgiler edinmemesi için kendi kitaplarını okumaya yönlendirdiğinden bahsediyor.

daha detaylı izlemek isteyenler için;
programa buradan ulaşabilirsiniz

aslında bu kısma yazının ilerleyen vakitlerinde gelmeyi planlıyordum lakin videonun altında yazılan güzellemeleri okuduğumda yeniden sinir katsayım tavan yaptı ve manipülasyona ne kadar açık bir toplum olduğumuz ile yüzleştim o sebeple video altında okuyacağınız yorumlar bu girdiye kısmi manada kanıt niteliği taşımaktadır.

entelektüel toplum oluşturmak için birkaç kuşak okur-yazar olmalı ve temel düşünsel faaliyetleri yerine getirebilmelidir. bu konuda elbette çok fazla üzerine söylenecek söz yok. lakin eğitim kurumlarını karalayarak çok idealize ettiğiniz topluma ulaşmanızda mümkün görünmüyor bunun sebeplerini ise hemen aşağıda tüik verileri ile sabit olacak şekilde siz okuyuculara paylaşacağım.

öncelikle 2018 tarihli bir tüik verisini sizinle paylaşmak isterim;

2018’de 15 yaşından küçük 167 çocuk doğum yaptı. 15-17 yaş grubunda ise 11 bin 636 çocuk, anne oldu.
daha detaylı bilgi sahibi olmak için bu haber ile ilgili;euronews haberine buradan ulaşabilirsiniz

türkiyede son yıllarda artan çocuk evlilikleri ve istismar vakaları göz önüne alındığında bu tip söylemlerin sosyo-kültürel seviyesi düşük ve ekseriyetle ortadoğu zihniyetini koruma çabasında olan aileler tarafından bir savunma mekanizması olarak kullanılacağı gün gibi aşikardır. hemen ardından gelen bir konu ise bu memlekette bir çok aktivist yakın zamanlara kadar hala köy köy dolaşıp; baba beni okula gönder gibi projeler ile çocukları okullara ulaştırmaya çalışıyordu ki hala benzeri onlarca proje yürütülmeye devam edilmektedir. işte bu noktada bu tür söylemlerden salt kötü niyet okumak son derece yerli yerinde bir davranış olacaktır.

akışı biraz böleceğim bu paragrafta ancak buraya eklemeden edemeyeceğim. video boyunca nasıl mazlumun yanında olduğu konusunda güzellemeler yapan zat-ı muhterem islam ve diğerkamlık konusunda pek düşünmemiş olacak ki önünü ardını düşünmeden bu tehlikeli söylemlerini gün geçtikçe daha yüksek bir sesle ifade ediyor.

neyse efendim ben yazmaya devam edeyim çünkü hırsımı kolay kolay alabilecek gibi değilim.


kocaeli üniversitesi akademisyenlerinden yrd.doç.dr. ibrahim güran yumuşak'ın gelişmekte olan ülkeler ve türkiye açısından
kadın eğitiminin ekonomik ve sosyal boyutu üzerine bir değerlendirme
isimli makalesinde türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasından seçtiği ülkeler arasında dahi 1990 senesi verilerine göre; erkeklerde %89, kadınlarda %66 oranında okuma-yazma oranı ile geri sıralarda. tüm bu veriler göz önüne alındığında dahi bile söylemin ne kadar kötücül sonuçlar doğurabileceği açıkca göz önündedir.
ilgili makalenin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz

hala öfkem geçmedi ara ara gelip bu başlığı editleyerek yazmaya devam edeceğim.
devamını gör...

" yeni toplumlar, kendileriyle birlikte yeni şarkılar getirir."
devamını gör...

bu teoriye göre; nebula adındaki kızgın gaz kütlesi belirli bir eksen etrafında dönerken, zamanla soğuyarak çürümüştür. bu dönme sonucunda oluşan çekim merkezinde güneş oluşmuştur. güneş gazlardan hafif olanları kendi tarafına çekmiş, çekim merkezi dışındakiler uzay boşluğunda yok olmuş, ağır olanlar ise soğuyarak gezegenleri oluşturmuştur.
devamını gör...

yaşadığın, o anda yaptığın şeyi bir başkası da görüp kıskansın diye paylaştığındır.
(bkz: instagram hikaye)
devamını gör...

ben de yoluma giderim
ezdirmem kendimi
ama gezdirmem de gönlümü
gider acımı çekerim (bkz: sezen aksu)
devamını gör...

bugün sözlükteki mehdili mehdili başlıkları görünce aklıma geldi bu zat. aradım sordum arkadaşlara halen dolaşıyormuş ortalıkta. şöyle videoyu bırakalım ve bugünde biraz ibret alalım.
devamını gör...

yks sınavına hazırlanan ve ve bu bilimi ezberlemekte zorlanan varsa ''nümiz=döviz'' şeklinde akıllarında tutabilirler.

tanım: tarih bilimine yardımcı bilim dallarından biridir.
devamını gör...

afrika - mali'de yaşayan ve sahip oldukları astronomi bilgileri nedeniyle anlamsız iddiaların öznesi olan kabile.

dogonlar, maskeli dansları, değişik kültürel ritüelleri, kendilerine ait takvim ve gökyüzü bilgileri ve yarı yılan gibi yaratıklara olan kutsal inançları ile tipik bir afrika kabilesi. içlerinde hristiyanlığı ve islâmiyeti benimsemiş olan azınlık gruplar da var.

buraya kadar her şey normal fakat 2 fransız antropolog olan griaule ve dieterlern, bu insanları incelemek amacıyla yaşadıkları yere gittikten sonra ne yazık ki olayın rengi değişmiş. antropologların iddiasına göre, kabilenin insanları, atalarının sirius adlı yıldızdan geldiğine inanmaktaymış ve bu yıldız sistemine ait her bilgiye sahiplermiş. sistemde şu an bilinen 3 yıldız var (2'si kesinlikle sistem üyesi, 1 tanesi şüpheli) ve gözümüzle göremiyoruz hepsini çünkü içlerinden biri bir beyaz cüce. iddiaya göre dogonlar onları da daha keşfedilmeden önce biliyormuş vesaire...

ancak bir başka antropolog olan walter van beek, aynı kabile içerisinde yaptığı incelemeler sonucunda özetle şunu söyledi: evet, bu insanların sirius yıldızından haberleri var çünkü gözlemler yapıyorlar. ancak geri kalan iddialardan haberleri bile yok. sirius ile ilgili bilgileri de bahsi geçen 2 antropologdan biri olan griaule'den duymuşlar. hatta ian ridpath'e göre, bu bilgileri çok daha önce başka bir antropologdan öğrenmiş bile olabilirler.

anlaşılan o ki birileri, dünya dışı yaşam iddiaları için ellerini güçlendirmek adına bu kabileyi kanıt olarak ortaya sürmeye kalkmış. ancak başka araştırmacıların söylediklerine bakılırsa, bu hikâyelerin aslı astarı yokmuş.
devamını gör...

engelimi kaldırdıysan yuh olsun sana be!
devamını gör...

nedense bende gitmeyen histir.
devamını gör...

anladığım kadarıyla terbiyesizin tekidir. bu gibi yerlerde fazla barınamayacağını öğrenmeli...
her şey bir engele bakar. kendi kendinizi yok ediyorsunuz arkadaşlar.
burası ulu değil. kimse sizin kahrınızı çekmez. basar engeli. kendi kendinize yazar durursunuz.
buradan size ekmek çıkmaz. sizin de zamanınız geçti.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim