ilk kimin aklına geldiği merak edilen şeyler
devamını gör...
insanların özünde kötü canlılar olması
bir psikolog olarak hatalı bulduğum önerme.
sigmund freud insanın doğuştan kötü olduğunu savunur, abraham maslow doğuştan iyi olduğunu, john locke ise insan zihninin boş bir levha olduğunu söyler.
üçü de hem haklı hem haksızdır; insan birazcık kötülük, birazcık iyilik, birazcık da boşlukla gelir dünyaya.
sigmund freud insanın doğuştan kötü olduğunu savunur, abraham maslow doğuştan iyi olduğunu, john locke ise insan zihninin boş bir levha olduğunu söyler.
üçü de hem haklı hem haksızdır; insan birazcık kötülük, birazcık iyilik, birazcık da boşlukla gelir dünyaya.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
içinde tek tek isimlerin açıkça yazıldığı bir mektup yazmak istiyorum. her isme ayrı bir görev atfedilmiş olacak. herkes ayrı bir şeyden sorumlu tutulacak. öyle şeyler yazacağım ki en derin uykularından bile kabuslarla uyanıp saatlerce duvara boş boş bakacaklar. öyle şeyler yazacağım ki son nefeslerini verene dek en mutlu oldukları anda bile kalplerinde bir sızı gibi akıp geçeceğim. yaşıyorsam bir sebebi var, nefes alıyorsam hiçbiri plansız değil. bir gün gelecek, işte o zaman dünyada kafalarını vuracak taş bulamayacaklar, öyle kötü ve öyle felaket. bir mektup yazacağım ve onlarca hayata dokunacak, onları yakıp yıkacak. onları harap etmek istiyorum çünkü.
bir mektup yazacağım ve bu da son olacak.
bir mektup yazacağım ve bu da son olacak.
devamını gör...
hayatta bir kez olsun yapmak istenilen meslek
sahaf olmak.. düşünsenize okumanın gerekliliğine inanan bi sahaf olmak. dostlarınız sizin gibi okuyanlardan, kitaplardan fırlamış karakterler gibi.. sonra üzerinize kitap kokusu siner belki. belki küçük notlar iliştirirsiniz kitapların arasına. mis gibi meslek ohh..
devamını gör...
kerte
belli olsun diye yapılan çentik, iz.
devamını gör...
beyza ile tatlı sert
çirkeflik diye tabir ettiğini kendi uyguluyor, etik bulamadım. zira bana da #739105 aynısını yapan yazardır. başlık açıp kendini açıklama/yüceltmeye çalışıp, beklemediği tepkilere maruz kalınca tanımın yarısından çoğunu silen, üstelik linç kültüründen nemalanmakla itham edip, eleştiriyi kaldıramayan, burayı twitter, instagram, tumblr şeklinde kullanan şahıstır.
edit: millete laf atıp, içimize dert olan yazarmış, aynen. her şey etkiye tepkidir.
edit: millete laf atıp, içimize dert olan yazarmış, aynen. her şey etkiye tepkidir.
devamını gör...
kara mizah
son dönemlerde herkes aptalca ve kabul edilmesi mümkün olamayan fikirlerini belirtip ama bu kara mizah der oldu . bilakis kara mizah çok ince bir çizgide ve zeka isteyen birşeydir. dümdüz aşağılamak değildir. bu tipler kadar her mizah unsuruna aşırı duyar kasanlardanda nefret ediyorum .
devamını gör...
mentollü filtre
uzun süre mentollü sigara içen birisiydim ama yasaklandı ve tüm sigaraların tadı aynı olmaya başlayınca tütüne geçtim ve bugün tütüncümde gördüğüm mentollü filtreyi aldım ve denedim şuan bayıla bayıla içiyorum, bi çekiyosun makata kadar ferahlık hissi tavsiye ederim.
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin.
devamını gör...
youtube vanced
android telefonlarda reklamsız ve arka planda youtube kullanmaya yarayan harikulade program.
devamını gör...
nisa bölükbaşı
oldukça gereksiz fanlara sahip kişi.
devamını gör...
iyi kazanıp fakir gibi yaşayan insanlar
bunu yaptığı için zengin olan insandır.
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
sanat eserimiz, bence yaşadığımız döneme çok uygun ve yine bir buhran döneminde doğmuş olan etkileyici ve ödüllü bir resim:
korkunun şekilleri- maynard dixon.

oldukça etkileyici ve ürkütücü değil mi?
resimde pelerinler, korkuyla felç olmuş yüzleri gizleyen kefenler gibi görünür. dört şekilden sadece biri, yüzün olması gereken yerde sadece bir yüz deliği ile izleyiciye bakıyor. dördünün geri kalanı burada herhangi bir yüze sahip olmayabilir veya hiç yüzüne sahip olmayabilir. korku, kişiyi tehlike karşısında çok yüzsüz kılar. yüzlerin görünmemesinin aksine ayakları oldukça görünürdür, çünkü korku durumunda yani "savaş veya kaç" durumunda, yüzler kaybolsa bile ayaklar önemlidir.
peki ressam bu resmi nasıl bir motivasyonla resmetti? bu resim, 1930’larda yani büyük buhranın sancıları ile ortaya çıktı. günümüzdeki duruma benzer olarak, herkes kadar ressamlar da bu buhranda ekonomik olarak kötü durumdaydı. ressam dixon, bu eseri ile 1931'de, san francisco sanat derneği'nin yıllık sergisine girer ve oldukça önemli ressamları yenerek en popüler resim ödülünü alır. ödül 1500 dolardır ve ve dixon bu para için “hayatımı kurtardı” der ve o dönemki ruh halini anlatmak için şu cümleleri kurar; “hala belirsiz, uğursuz, tetdit edici formlarla çevrili olma hissim vardı. kendimi ondan özgürleştirme, onu dışsallaştırma, sistemimden çıkarma ihtiyacımdan korkunun şekillerini üretme fikri doğdu.” dixon, eserindeki figürler için “çok uğursuz cübbeli figürler” ifadesini kullanır.
korkunun şekilleri- maynard dixon.

oldukça etkileyici ve ürkütücü değil mi?
resimde pelerinler, korkuyla felç olmuş yüzleri gizleyen kefenler gibi görünür. dört şekilden sadece biri, yüzün olması gereken yerde sadece bir yüz deliği ile izleyiciye bakıyor. dördünün geri kalanı burada herhangi bir yüze sahip olmayabilir veya hiç yüzüne sahip olmayabilir. korku, kişiyi tehlike karşısında çok yüzsüz kılar. yüzlerin görünmemesinin aksine ayakları oldukça görünürdür, çünkü korku durumunda yani "savaş veya kaç" durumunda, yüzler kaybolsa bile ayaklar önemlidir.
peki ressam bu resmi nasıl bir motivasyonla resmetti? bu resim, 1930’larda yani büyük buhranın sancıları ile ortaya çıktı. günümüzdeki duruma benzer olarak, herkes kadar ressamlar da bu buhranda ekonomik olarak kötü durumdaydı. ressam dixon, bu eseri ile 1931'de, san francisco sanat derneği'nin yıllık sergisine girer ve oldukça önemli ressamları yenerek en popüler resim ödülünü alır. ödül 1500 dolardır ve ve dixon bu para için “hayatımı kurtardı” der ve o dönemki ruh halini anlatmak için şu cümleleri kurar; “hala belirsiz, uğursuz, tetdit edici formlarla çevrili olma hissim vardı. kendimi ondan özgürleştirme, onu dışsallaştırma, sistemimden çıkarma ihtiyacımdan korkunun şekillerini üretme fikri doğdu.” dixon, eserindeki figürler için “çok uğursuz cübbeli figürler” ifadesini kullanır.
devamını gör...
son senfoni
bir robert seethaler romanıdır.
daha sonra kendisi hakkında bir tanım yazmayan düşündüğüm için uzun uzun yazarı anlatmayacağım ama hızlı okunan ve etkileyiciliği üst düzey romanlar okumak istiyorsanız bence robert seethaler’in toprak, bütün bir ömür, tütüncü çırağı romanlarına bir göz atın.
bu kitap bir besteci ve orkestra şefi olan gustav mahler’in son seyahatini yani belki de son senfonisini anlatıyor. gustav mahler 14 kardeşinin sekizini çok küçük yaşta kaybedip ölümle erken tanışan, ilk konserini 14 yaşında veren, kendinden 20 yaş küçük eşinden olan kızlarından birini difteri yüzünden kaybeden bir müzisyen. ve yaşadığı bunca şeyi müzikle tedavi etmeye çalışan bir dahi.
kitap büyük müzik dahisinin son gemi seyahatini anlatırken geri dönüşlerle müzisyenin hayatına da derin bakışlar atıyor. gemide büyük saygı gören müzisyeni ise ara ara gemide çalışan ve onun hizmetine tahsis edilen bir çocuk ile sohbet ederken görüyoruz. bu bir tesadüf olmasa gerek.
mahler öldüğünde sadece elli yaşındaydı ama sanki yüzyıllar boyunca bu dünya üzerinde kalmış gibi yaşadı ve eserler bıraktı. nasıl bir müzik tutkusu olduğunu anlamak için hayatına bakmak yeterlidir belki ama ölmeden önce söylediği son sözler de bize bir ipucu verecektir:
“ mozart, mozart.”
daha sonra kendisi hakkında bir tanım yazmayan düşündüğüm için uzun uzun yazarı anlatmayacağım ama hızlı okunan ve etkileyiciliği üst düzey romanlar okumak istiyorsanız bence robert seethaler’in toprak, bütün bir ömür, tütüncü çırağı romanlarına bir göz atın.
bu kitap bir besteci ve orkestra şefi olan gustav mahler’in son seyahatini yani belki de son senfonisini anlatıyor. gustav mahler 14 kardeşinin sekizini çok küçük yaşta kaybedip ölümle erken tanışan, ilk konserini 14 yaşında veren, kendinden 20 yaş küçük eşinden olan kızlarından birini difteri yüzünden kaybeden bir müzisyen. ve yaşadığı bunca şeyi müzikle tedavi etmeye çalışan bir dahi.
kitap büyük müzik dahisinin son gemi seyahatini anlatırken geri dönüşlerle müzisyenin hayatına da derin bakışlar atıyor. gemide büyük saygı gören müzisyeni ise ara ara gemide çalışan ve onun hizmetine tahsis edilen bir çocuk ile sohbet ederken görüyoruz. bu bir tesadüf olmasa gerek.
mahler öldüğünde sadece elli yaşındaydı ama sanki yüzyıllar boyunca bu dünya üzerinde kalmış gibi yaşadı ve eserler bıraktı. nasıl bir müzik tutkusu olduğunu anlamak için hayatına bakmak yeterlidir belki ama ölmeden önce söylediği son sözler de bize bir ipucu verecektir:
“ mozart, mozart.”
devamını gör...
ceyda düvenci'nin kızının regl olmasını sosyal medyadan duyurması
her şeyimizi paylaşır olmamızdan mütevellit normal karşılanması gereken durum. ayıp, kötü bir tarafı yok ama umuma ilan etmenin de mantığı yok.
allah'tan anavatan kan ağlıyor diye de eklememiş.
allah'tan anavatan kan ağlıyor diye de eklememiş.
devamını gör...
ilk alkol alma anısı
dayım git alkol al gel demişti, öyle almıştım işte(tabii ben içmedim dayım içti). sözlüklerdeki yazarların yarısından çoğu alkolik zaten, dilekolay ben alkolik değilim. azınlıktanım ben.
not: bu arada tdk bile cevap veremedi "dilek olay mı dile kolay mı" sorusuna. fakat ben cevabı buldum, dilekolay beyler. ne dilek olay diyenlerin dediği olsun ne de dile kolay diyenlerin. kısa ve net "dilekolay".
not: bu arada tdk bile cevap veremedi "dilek olay mı dile kolay mı" sorusuna. fakat ben cevabı buldum, dilekolay beyler. ne dilek olay diyenlerin dediği olsun ne de dile kolay diyenlerin. kısa ve net "dilekolay".
devamını gör...
anadolu selçuklu devleti
1077 yılında süleyman şah tarafından kurulan, bizanslıların zayıf durumundan yararlanarak anadolunun büyük çoğunluğunu egemenliği altına alan, yıkıldığı 1308 tarihine kadar hem bizans hem de haçlılar ile başarılı savaşlar vererek anadolunun türkleşmesini sağlayan devlettir. yıkılışının ardından anadoluda osmanlı hakimiyetine kadar birlik sağlanamamış, küçük beylikler hüküm sürmüştür.
sizi tarihimize nasıl sahip çıktığımızı gösteren ibretlik bir olayı anlatan "selçuklu sultanlarının kemiklerini köpekler yedi" başlıklı murat bardakçı yazısı ile başbaşa bırakıyorum. bu konuda yorum nasıl yapılabilir ki.
--- alıntı ---
türkiye'de bugüne kadar birçok tarihi eser yerle bir edildi, tahribe uğradı, taşınabilenleri yurtdışına kaçırıldı, ama konya'da bundan on yıl önce yaşanan ve ayrıntıları ancak şimdi ortaya çıkan bir rezaletin eşi-benzeri görülmedi.
vakıflar bölge müdürlüğü'nün aláeddin camii'nin türbe kısmında başlattığı bir onarım sırasında türbeleri camide bulunan anadolu selçuklu devleti'nin önde gelen sekiz hükümdarının láhidleri de bakım maksadıyla açıldı ama láhidlerden çıkartılanlar açıkta unutulunca gece türbeye üşüşen köpekler, selçuklu sultanlarının kemiklerini kapıp gittiler. kemiklerden artakalanlar ertesi sabah üzerinde camiin de yeraldığı aláeddin tepesi'nin dört bir yanından toplandı, sekiz láhde gözkararı yerleştirildi.
--- alıntı ---
ilgilenenler için yazının devamı
sizi tarihimize nasıl sahip çıktığımızı gösteren ibretlik bir olayı anlatan "selçuklu sultanlarının kemiklerini köpekler yedi" başlıklı murat bardakçı yazısı ile başbaşa bırakıyorum. bu konuda yorum nasıl yapılabilir ki.
--- alıntı ---
türkiye'de bugüne kadar birçok tarihi eser yerle bir edildi, tahribe uğradı, taşınabilenleri yurtdışına kaçırıldı, ama konya'da bundan on yıl önce yaşanan ve ayrıntıları ancak şimdi ortaya çıkan bir rezaletin eşi-benzeri görülmedi.
vakıflar bölge müdürlüğü'nün aláeddin camii'nin türbe kısmında başlattığı bir onarım sırasında türbeleri camide bulunan anadolu selçuklu devleti'nin önde gelen sekiz hükümdarının láhidleri de bakım maksadıyla açıldı ama láhidlerden çıkartılanlar açıkta unutulunca gece türbeye üşüşen köpekler, selçuklu sultanlarının kemiklerini kapıp gittiler. kemiklerden artakalanlar ertesi sabah üzerinde camiin de yeraldığı aláeddin tepesi'nin dört bir yanından toplandı, sekiz láhde gözkararı yerleştirildi.
--- alıntı ---
ilgilenenler için yazının devamı
devamını gör...
düşündüren sözler
"var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun?"
devamını gör...

