ne demiş üstad: derdimi anlatmam dertsiz insana, dert çekmeyen dert kadir kıymet bilemez.* bu nedenle çoğuna dert anlatmak rahatlatmaz bilakis arttırabilir . benzer yaraları olan insanlar anlayabilirler birbirlerini. ne demişler hem insanın acısını insan alır.
devamını gör...

nickinden dolayı tek boynuzlu at karakterine düşükünlüğü olduğunu düşündüren, şiir sever bir yazarımız.
sessiz sakin yorumlarının takipçisiyiz.
devamını gör...

boğazlıyan kaymakamı kemal bey kimdir?

giriş

ı.dünya savaşı sırasında doğan boşluklarla çetelerin faaliyete geçmesi sonucu yurt içinde birçok kargaşa meydana gelmiştir. özellikle hınçak ve taşnak’ın da temelini oluşturan ermeni çeteleri, türk köylerine saldırarak halkı katletmeye başlamıştı. türklere karşı örgütlenen ermeni çeteleri köyleri basıyor, malları gasp ediyor, kocaları savaşa giden kadınlara tasallut ediyor, canlara kastediyordu. bunlara dur demek isteyen ve o dönem başta olan ittihat ve terakki yönetimi, birçok bölgeye, ile ve ilçeye ermenilerin başka topraklara tehcir edilmesi yönünde emirler göndermiştir. bu emirlerin gittiği yerlerden birisi ise yozgat ili boğazlıyan ilçesi’dir. o dönem kaymakamlık makamında bulunan kemal bey’e, ilçede ikamet eden ermeniler dahil bütün ermenilerin suriye topraklarına göç ettirilmesi yönünde emir geldi. mehmet kemal bey, yönetimden gelen bu emri tavizsiz uygulayarak, ermenilerin suriye’ye göç ettirilmesinde rol oynadı fakat ı.dünya savaşı sonrası işgal kuvvetlerinin baskısıyla ülkesine hizmet eden birçok isim suçlanarak dar ağaçlarına gönderdi. o dönemin hükümeti bu idamlara onay vererek işgal kuvvetlerinin ateşini düşürmek istemek gibi büyük bir yanlışlık yapsa dahi birçok vatanını seven fedailerin kanına girmiş oldu. kanına girilen ve vatanına, bayrağına hizmet edenlerden birisi de boğazlıyan kaymakamı mehmet kemal bey’dir. osmanlı hükümeti, bu vatanseverleri takdir etmese dahi ı.tbmm, 14 ekim 1922’de mehmet kemal bey’i milli şehit ilan etti.

hayatı

mehmet kemal bey 1884 yılında kozmopolit olan lübnan’ın beyrut şehri’nde doğdu. antalya ve izmir liseleri’ni bitirdi. oradan mülkiye’ye devam etti. 1908’de ise beyrut’ta maiyet memurluğu’na başladı. bir yıl sonra 12 adalar vilayeti’nde maiyet memurluğu’nda stajını tamamladı. daha sonra türkçe ve sosyal bilgiler öğretmenliklerinde bulundu. tarih 18 aralık 1911’i gösterdiğinde kaymakamlık mesleğine başladı. ilk olarak doyran kaymakamlığı’nda bulunan kemal bey, 1912’de gebze’ye atandı. 1913’te karamürsel kaymakamlığı’nın ardından 12 haziran 1915 tarihinde boğazlıyan kaymakamlığı’na gönderildi.
12 haziran 1915’te göreve başlayan mehmet kemal bey, ilki 18 temmuz 1915’te gelen emirle birlikte ağustos 1915 ortalarına kadar ermenilerin sevkiyatıyla ilgilendi. 20 ağustos ile 9 ekim arasında ise aynı zamanlı olarak bozok sancağı mutasarrıf vekilliği görevini de yaptı. bir yıl buradaki görevlerini sürdüren kemal bey, 24 nisan 1916 tarihinde terfi alarak basri eski şam kazası kaymakamlığı’na tayin edildi. bu görevi ise yaklaşık beş ay sürdüren kemal bey, 20 eylül 1916’da ise izmir muhacirin müdürlüğü’ne atandı.13 haziran 1917 tarihi geldiğinde kemal bey, boğazlıyan kaymakamlığı sırasında ermeni tehciri sırasında kusurlu bulunduğu ve ihmali olduğu gerekçesiyle ankara valiliği kararıyla görevinden azledildi.
25 temmuz 1918 tarihinde yozgat istinat mahkemesi’nde görülen davası sonucu beraat etti. daha sonra ise konya zer’iyyat müfettişliği’ne gönderildi.bu görevinde ise beş ay kalabilen kemal bey, aralık 1918’de yine ermeni tehciri ile ilgili tutuklanarak istanbul’a götürüldü.
çeşitli sorgulamaların ardından 5 şubat 1919 tarihinde duruşması başladı. yargı üyelerinin değişmesi hasebiyle iki safha olmak üzere on sekiz duruşma yapıldı. üyelerinin içinde ermeniler de bulunan yargı heyeti, çoğunu ermenilerin oluşturduğu şahitleri de dinleyerek 8 nisan 1919’da mehmet kemal bey’in idam kararını verdi. idam kararı dönemin şeyhülislamı mustafa sabri’nin verdiği fetvayla 10 nisan 1919 tarihinde bayezid meydanı’nda gerçekleştirildi. ı.tbmm ise kemal bey’e itibarını iade ederek 14 ekim 1922 tarihinde milli şehit rütbesi verdi ve ailesine maaş bağladı.

mehmet kemal bey’in son sözleri

sizlere yemin ederim ki, ben masumum, son sözüm bugün de budur, yarın da budur. ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun böyle adalet! çocuklarımı asil türk milletine emanet ediyorum.

değerlendirme

görülüyor ki sırf işgalci devletlerin ermeni politikası sebebiyle işgalci devletlere yaranmak için asılan kemal bey, oluşturulan kurmaca mahkemeyle ve yalancı şahitler ışığında ölüme gönderilmişti. sadece devlet emrini uygulayarak birçok insanın can ve mal güvenliğini tesis etmeye çalışan kemal bey, tabiri caizse günah keçisi ilan edilmiştir. dönemin yönetiminin ise bu idam kararına karşı çıkmaması akıl alabilir gibi değildir. vatanın öz evlatlarını işgalcilerin ve işgalcilerin yancılarının elinde tarumar etmek aymazlık değil midir?

sonuç

mehmet kemal bey devletine hizmet etmek isteyen bir vatanseverken yersiz suçlamalarla karşı karşıya kalmış, münferit iftiraların kurbanı olmuş ve sebepsiz yere dar ağacına gönderilmiştir. ancak bu idam türk milleti’ni ateşleyen olaylardan birisi olmuştur. milli mücadele’nin ayak sesleri duyulmuştur. kemal bey’in sebepsiz yere idamına karşı çıkan türk milleti, topyekün bir mücadeleyle hem kemal bey’in idamını arzulayanlara hem de işgalcilere büyük bir ders vererek, onları vatanın temiz bağrından kovmuştur.
devamını gör...

normal şartlar altında bugün karne günü idi. son dakika değişikliği olmasaydı okula gelen çocuklar karnelerini alabileceklerdi. karne alacak olmanın sevinci ile okula gelen çocuklar alamayacaklarını öğrenince çok üzüldüler. baktım olacak gibi değil, çocuklar misler gibi giyinmişler "hadi gelin bu kadar hazırlanmışsınız fotoğraf çektirelim" demedim elbette. neden diyeyim?
"çocuklar madem bugün karne alamadık, hazır hava da sıcak ve anneleriniz sizi mis gibi giydirmiş hadi bahçeye çıkıp su savaşı yapalım." dedim. (akşam çınlayan kulaklarımın sebebi annelerin beni sevgiyle anmaları olabilir, kıhkıhkıh) anında o düşen yüzler gülümsemeye başladı ve acil durum dolabımdan çıkardığım balonları suyla doldurmaya giriştik. bu minik balonlar çok ince bir dokuya sahip bir yere çarptığı anda patlayıp içindeki suyu döküyor, bilirsiniz.
her neyse biz savaş boyalarımızı sürdük, bahçeye indik ve savaşa başladık. göz gözü görmüyor her taraf pus her taraf su. "yavrum, evladım öğretmene nişan alınmaz bak arkadaşın var vursana onu" diyorum yok. sudan çıkmış balık gibi üzerime gelen ordudan kaçarken bir de ne göreyim? kay-ma-kam.
evet şimdi gözümüzün önüne getirelim. çocuklara yalvarıp "beni vurma onu vur" diye bağırarak kaçan ve sırılsıklam olan öğretmen, peşinden sanki düşman koşturur gibi hücum borusu öttüren 13 tane yavru kuş, hepsi birbirinden ıslak.
evet, sevgili kaymakamımız okulun son haftası okulları ziyaret ederek çocuklara hediye bırakmaya gelmiş. bizim halimizi görünce "hocam hayırdır, iyi misiniz?" dedi. kendimi toplamama fırsat kalmadan "çok iyiyim, teşekkür ederim siz nasılsınız? hoş geldiniz." dedim. (bu sırada benimkiler durmuyor hala birbirlerini ıslatıyorlar, stajyere kaş göz el kol yapıyorum ama nafile. kime çekti bu çocuklar bilmiyorum ki!)
evet nerde kalmıştık? hah, kaymakam da iyi olduğunu söyleyerek "hocam bu su savaşı gibi oyunlar çocuklar için değil mi, çok yetişkin oyunu gibi durmuyor" dedi bana. bana bana, bihterine! zaten başımdan ayaklarıma kadar sırılsıklamım, zaten düzgün düşünemiyorum, zaten heyecan yapmışım ağzımdan bilinçdışı olarak şu cümleler döküldü: "yok kaymakam bey, oyun toplum içindir, ehehe. yani sadece çocuk için olsa sıkıcı olurdu di mi? ehehe." dedim. sanki tanzimat dönemi edebiyat dersi veriyorsun adama, evet deyip geçsene yok!
"iyi eğlenceler o zaman hocam, ben müdürün yanına geçeyim." dedi kaymakam bey. "bi balon da size verseydik" diyemedim, içimde kaldı.*
devamını gör...

dostoyevski'nin çok doğru bir sözü var yıllar geçse de etkisini yitirmeyen ve yıllar geçtikçe güçlenen bir söz...
ne yaparsan yap, pişman öleceksin. belki yaptıklarından, belki de yapmadıklarından.
-fyodor dostoyevski
devamını gör...

gerçekten zoru bir durum. biriyle dövüşeceğim nerdeyse tartışmanın ortasında gülme geliyor bana. haksız olduğumu bildiğim konuda laf yerken gülme geliyor. cenazedeyim yahu ninemin cenazesindeyim, üzgünüm de hani gerçekten ama gülme geliyor tutamıyorum.
devamını gör...

ahmet hamdi tanpınar'ın yıllar önce doğuya giden bir gemide batıya koşan türkiye'nin dramatik halini anlattığı romanının ismi.
devamını gör...

başlığı görünce tanımlara bakmadan aklıma hayat ağacı dizisinin gelmesi.* *

tanım: hayat ağacı, 27 mart 1989 - 25 ocak 1991 tarihlerinde nbc kanalında yayınlanan bir abd pembe dizisi.
devamını gör...

zürefa: kibar, zarif
zürafa: hayvan
(bkz: zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü)
devamını gör...

tarih sınavında hiç kopya çekmesem bile 60'ten fazla alacağımı bilmeme rağmen aç gözlülüğümden küçük bir kopya kağıdı hazırlayıp en az 90 almayı kafaya koymuştum. tarih hocasıyla aram çok iyiydi o beni evladı gibi ben de onu annem gibi severdim. neyse bildiğim cevapları yazdım sonra kopya kağıdını elime alıp alttan alttan doldurmaya başladım sınav kağıdını. öndeki arkadaş a4 kağıdının yarısını çantasının altına koymuş çantayı çekip çekip bakıyor hocanın dikkatini çekiyordu, onun yüzünden ben de dikkat çekiyordum. defalarca uyarmama rağmen bildiğini yaptı ve hoca onu fark etti ona doğru gelirken ben de elimde kağıt ile kalıverdim. onun kağıdını aldıktan sonra bana baktı elini açtı ver dedi kağıdı verdim, artık inkar etmek gereksizdi zaten. kağıdı alıp annem gibi gördüğüm tarih hocasına teslim etti. tarih hocası diğer gün derse girince yanına çağırıp neden böyle bir şey yaptın senin böyle bir şey yapmaya ihtiyacın mı vardı dedi. utancımdan cevap vermek bir yana başımı bile kaldıramadım, kendimden tiksindim o an.
hoca affetti ama hala hatırladıkça çok utanırım.
devamını gör...

batı edebiyatının ilk büyük eserlerinden biri olan ilyada’nın yazarı homeros’un bu eserinin üç yüz kırk birinci mısrasında kullandığı tanımlamadır.

bu büyük ozandan alıntılayarak gönüllü kulluk üzerine söylev isimli muhteşem eserinde étienne de la boetie tanımlamaya daha detaylı anlamlar yüklemiş ve kendi zamanına uyarlamıştır. homeros bu sözle bir krala eleştiri yaparken étienne de la boetie bu sözü halka sürekli olarak yükledikleri acımasız, amansız, anlamsız ve ahlaksız vergilerle onları inim inim inleten; kendilerine emaneten verilmiş olan ülkeyi perperişan edip iler tutar yan bırakmayan; bir ülkenin temelini oluşturması gereken tarım ve ticareti yerle yeksan eden; hayat damarlarından biri olan sanatı yok sayan, küçük gören, önemsemeyen, elitist bir boş zaman etkinliği varsayan; güzel bir ülkeyi barbarlar ve fukaralar ülkesine çeviren; halka karşı dayanılmaz bir nefret, komşulara karşı ya yaltaklanmacı ya da küçümseyici tavırlar takınan yöneticiler için kullanmıştır.

homeros bu sözü milattan önce sekizinci yüzyılda yazmış, étienne de la boetie on altıncı yüzyılda alıntılamış, charles teste yirminci yüzyılda yorumlamış ve yirmi birinci yüzyılda artık böyle yöneticiler kalmadığı için biz bu konuda yorum yapamıyor ve dik durup eğilmeyerek içinde bulunduğumuz maddenin ağzımıza kaçmasını engellemeye çalışıyoruz.
devamını gör...

kemal sunal’ın ağzından “mesela yani...”
devamını gör...

3-2 aldığımız maç, hop oturup hop kalkarak izledik. ufak bir kazaya rağmen şahane iş çıkardı takımımız, aldığımız bu galibiyetle üçüncü sıradayız şimdi. tebrikler milli takım! *
devamını gör...

(bkz: feridun abi daha erken ama)
devamını gör...

günaydın sözlük.
yeni bir gün,
yeni bir hafta,
yeni bir normalleşme ve mis gibi bahar sonu yaz başı havaları.
bu günü sanki sadece bize özel bir günmüş gibi yaşayalım.
kimseyi incitmeden, olumsuzlukları üzerimize alınmadan, gülümsemeyi yüzümüzden eksik etmeden hakkını verelim tüm günün.
devamını gör...

son derece heyecanlı başlamış programdır. sürükleyici anlatımlarıyla radyo tiyatrosu geleneğini yaşar gibi hissederken, bir sonraki adımı belirlememize izin veren formatıyla dinleyeni daha da bağlamaktadır kendine. takipteyiz.*

edit: yalnız her alternatif için ayrı bölümler yazmak, sonra onun alternatiflerini sürdürmek derken müthiş bir emek var bu işin arkasında, düşündükçe inanılmaz geliyor. tebrikler, alkışlar yayıncılarımıza gelsin.*
devamını gör...

"bizim puanla muanla işimiz yok, maksat halka hizmet olsun." diye değerlendirdiğim özellik.
devamını gör...

ben açıp açıp okuyorum. ifade konusunda yeteneksizliğime ağlıyorum. beynimde hazine var dilimde diken.
devamını gör...

bana huzur veren aktivite etrafımı bilemem. bazen kareoke kayıtlar yapıyorum. mutluyken de mutsuzken de özgürlük gibi yani. sıkılmaktan korktuğum terapi.
devamını gör...

"ne yaparsan yap aşk ile yap" mottosuna sahip bir kenan doğulu şarkısıdır. sadece sevgiliye karşı duyulan bir his değildir aşk; işini, mesleğini de aşkla yapabilirsin. bunu yapabilenleri kıskanmıyorum da saygılarımı gönderiyorum...

"ne yaparsan yap aşk ile yap
ne dediğin değil nasıl dediğin olay
açılır kapılar ardına kadar
kalpten gülersen kalanı detay gerisi kolay..." *

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim