amaterasu (yazar)
severek takip ettiğim, bir o kadar da nahif bir yazar.
yazmalarınız eksik olmasın, biz de okuyalım sizi hep efendim. *
yazmalarınız eksik olmasın, biz de okuyalım sizi hep efendim. *
devamını gör...
evli çiftlerin itici davranışları
ortak sosyal medya hesabı kullanmaları. bu seviye henüz aşılamadı.
devamını gör...
kaybedilince bir daha asla eskisi gibi olmayan şeyler
sağlık.
devamını gör...
amazon vs netflix
netflix.
devamını gör...
yemek yapabilen erkek
marifet yemeği yapmakta mı, uyarsın tarife yaparsın.
diyelim çok maharetli değilsin,
önünde sonunda bir ritim tutturursun.
kadını erkeği olur mu yemek yapmanın?
sen yemeği yaptığın gibi gönül yapabiliyor musun ondan haber ver.
t: erkektir işte.
diyelim çok maharetli değilsin,
önünde sonunda bir ritim tutturursun.
kadını erkeği olur mu yemek yapmanın?
sen yemeği yaptığın gibi gönül yapabiliyor musun ondan haber ver.
t: erkektir işte.
devamını gör...
hastası olunan sözler
devamını gör...
sözlük radyosu bayram sabahı yayını
öyle şarkılar çalıyorsunuz ki , unuttuğumu zannettiğim tüm anılarım bastırdıkça inatla suyun yüzeyine çıkmaya çalışan tahta parçaları gibi aklıma geliyorlar. çok teşekkürler.
devamını gör...
zillerde hep erkeklerin adının yazması
devamını gör...
death note
anime sevmezdim hala da sevmem ama death note'u mutlaka izleyin, izlettirin. bir de hobi olsun diye yaptım kendime bu defterden bir adet.
devamını gör...
tuhaf takıntılar
çift sayılar, garip bi şekilde her yerde çift sayı olacak. ve bu takıntı bazen öyle bir hal alıyor ki.
devamını gör...
poisining pigeons in the park
'parktaki güvercinleri zehirlemek' anlamına gelen çok neşeli bir tom lehrer şarkısıdır.
kamu spotu: hiçbir hayvan zehirlenemez, her ne amaçla olursa olsun bu kabul edilemez. ek olarak; lehrer'in amacı tamamen mizah olup kesinlikle böyle bir davranışı desteklememiştir*
videoyu bırakayım;
şarkının sözleri de şöyle;
bahar geldi, bahar geldi
(spring is here, spring is here)
hayat kukladır ve hayat biradır
(life is skittles and life is beer)
bence yılın en güzel zamanı
(ı think the loveliest time of the year)
bahardır,bence öyle,sizce ?
ıs the spring, ı do, don't you?
tabii ki öyle:))
(course you do)
ama baharı benim için tamamlayan bir şey var
(but there's one thing that makes spring complete for me)
ve her pazar benim için bir zevk
(and makes every sunday a treat for me)
bir bahar öğleden sonra tüm dünya uyumlu görünüyor
(all the world seems in tune on a spring afternoon)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)
her pazar sevgilimi ve beni göreceksin
(every sunday you'll see my sweetheart and me)
parktaki güvercinleri zehirlerken
(as we poison the pigeons in the park)
geldiğimizi gördüklerinde
(when they see us coming)
kuşların hepsi dener ve saklanır
(the birdies all try and hide)
ama yine de fıstık almaya gidiyorlar
(but they still go for peanuts)
siyanür ile kaplandığında
(when coated with cyanide)
güneş ışıl ışıl parlıyor
(the sun's shining bright)
herşey yolunda görünüyor
(everything seems all right)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)
ün kazandık
(we've gained notoriety)
ve çok fazla endişeye neden oldu
(and caused much anxiety)
audobon topluluğu'nda
(ın the audobon society)
oyunlarımızla
(with our games)
buna dinsizlik diyorlar
(they call it impiety)
ve uygunluk eksikliği
(and lack of propriety)
ve oldukça çeşitli hoş olmayan isimler
(and quite a variety of unpleasant names)
ama hiçbir dine aykırı değil
(but it's not against any religion)
bir güvercini elden çıkarmak istemek
(to want to dispose of a pigeon)
yani eğer pazar boşsan
(so if sunday you're free)
neden benimle gelmiyorsun
(why don't you come with me)
ve parktaki güvercinleri zehirleyeceğiz
(and we'll poison the pigeons in the park)
ve belki bir veya iki sincap içinde yapacağız
(and maybe we'll do in a squirrel or two)
parkta güvercinleri zehirlerken
(while we're poisoning pigeons in the park)
onları kahkaha ve neşe içinde öldüreceğiz
(we'll murder them amid laughter and merriment)
deney yapmak için eve götürdüğümüz birkaç kişi dışında
(except for the few we take home to experiment)
nabzım hızlanacak
(my pulse will be quickenin')
her damla strychnine(kürar;bir çeşit zehir) ile
(with each drop of strychnine)
bir güvercini besliyoruz
(we feed to a pigeon)
sadece biraz kibirli
(ıt just takes a smidgin)
parktaki bir güvercini zehirlemek için
(to poison a pigeon in the park)
kamu spotu: hiçbir hayvan zehirlenemez, her ne amaçla olursa olsun bu kabul edilemez. ek olarak; lehrer'in amacı tamamen mizah olup kesinlikle böyle bir davranışı desteklememiştir*
videoyu bırakayım;
şarkının sözleri de şöyle;
bahar geldi, bahar geldi
(spring is here, spring is here)
hayat kukladır ve hayat biradır
(life is skittles and life is beer)
bence yılın en güzel zamanı
(ı think the loveliest time of the year)
bahardır,bence öyle,sizce ?
ıs the spring, ı do, don't you?
tabii ki öyle:))
(course you do)
ama baharı benim için tamamlayan bir şey var
(but there's one thing that makes spring complete for me)
ve her pazar benim için bir zevk
(and makes every sunday a treat for me)
bir bahar öğleden sonra tüm dünya uyumlu görünüyor
(all the world seems in tune on a spring afternoon)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)
her pazar sevgilimi ve beni göreceksin
(every sunday you'll see my sweetheart and me)
parktaki güvercinleri zehirlerken
(as we poison the pigeons in the park)
geldiğimizi gördüklerinde
(when they see us coming)
kuşların hepsi dener ve saklanır
(the birdies all try and hide)
ama yine de fıstık almaya gidiyorlar
(but they still go for peanuts)
siyanür ile kaplandığında
(when coated with cyanide)
güneş ışıl ışıl parlıyor
(the sun's shining bright)
herşey yolunda görünüyor
(everything seems all right)
parktaki güvercinleri zehirlediğimizde
(when we're poisoning pigeons in the park)
ün kazandık
(we've gained notoriety)
ve çok fazla endişeye neden oldu
(and caused much anxiety)
audobon topluluğu'nda
(ın the audobon society)
oyunlarımızla
(with our games)
buna dinsizlik diyorlar
(they call it impiety)
ve uygunluk eksikliği
(and lack of propriety)
ve oldukça çeşitli hoş olmayan isimler
(and quite a variety of unpleasant names)
ama hiçbir dine aykırı değil
(but it's not against any religion)
bir güvercini elden çıkarmak istemek
(to want to dispose of a pigeon)
yani eğer pazar boşsan
(so if sunday you're free)
neden benimle gelmiyorsun
(why don't you come with me)
ve parktaki güvercinleri zehirleyeceğiz
(and we'll poison the pigeons in the park)
ve belki bir veya iki sincap içinde yapacağız
(and maybe we'll do in a squirrel or two)
parkta güvercinleri zehirlerken
(while we're poisoning pigeons in the park)
onları kahkaha ve neşe içinde öldüreceğiz
(we'll murder them amid laughter and merriment)
deney yapmak için eve götürdüğümüz birkaç kişi dışında
(except for the few we take home to experiment)
nabzım hızlanacak
(my pulse will be quickenin')
her damla strychnine(kürar;bir çeşit zehir) ile
(with each drop of strychnine)
bir güvercini besliyoruz
(we feed to a pigeon)
sadece biraz kibirli
(ıt just takes a smidgin)
parktaki bir güvercini zehirlemek için
(to poison a pigeon in the park)
devamını gör...
dinlenme tesisleri itemleri
kırmızı-sarı renkli oyuncak beşik. gören bilir.
devamını gör...
ahmet kural
yaşadıkları ve yaşattıklarını bir kenara bırakırsam hala kardeş payı ve işler güçler izleyerek gülmekteyim. murat cemcir’le ve yan karakterlerle efsane işler çıkarmış oyuncu.
devamını gör...
annelerin garip huyları
sahurda coca cola reklamlarındaki gibi neşeli ve iştahlı yemek yememizi beklemesi akabinde trip atması.
devamını gör...
uzak mesafe ilişkisinin insana kafayı yedirtmesi
sizden yüz binlerce km ötede olan birini sevmek olağandır ancak ilişki yürütmek imkansıza yakındır.
gerçekten de imkansıza yakındır.
dünyanın çevresi 40bin km. dünya'da değil.
ay'ın uzaklığı 300bin km. "yüz binlerce..", o zaman ay'da da değil.
mars 54 milyon km. o da çok uzak. ee nerede bu sevgili hakkaten? gerçekten imkansızmış.
gerçekçi temeller üzerinde buluşulabilirse gayet de mümkün ilişkidir.
devamını gör...
lan bırak denilecek durumlar
narsistlere karşı güzel gider.
devamını gör...
(tematik)
arı maya
çocukluğumda severek izlediğim,en köklü çizgi filmlerden biri.
ilk olarak 1975 yılında fransa'da yayınlanmış,aşırı ilgi görmesi üzerine 1979'da yeni bölümleri çıkmıştır. şu anki çocukların izlediği remake versiyonu ise 2012 yılında tf1 kanalından yayınlanmaya başlamıştır.
ilk olarak 1975 yılında fransa'da yayınlanmış,aşırı ilgi görmesi üzerine 1979'da yeni bölümleri çıkmıştır. şu anki çocukların izlediği remake versiyonu ise 2012 yılında tf1 kanalından yayınlanmaya başlamıştır.
devamını gör...
zamanın eskitemediği şeyler
sanattır. binlerce yıl dahi geçse üzerinden, birileri bulur ve takdir eder, onu.
devamını gör...

