patron çıldırdı.
devamını gör...

insanları.
devamını gör...

her ne kadar neşet ertaş'ın tasavvuf , uzak doğu dinleri, spiritüalizm ve dini bilgilerinin kökeni ve nerelere dayandığı konusunda en ufak bir bilgim olmasa da bu söz ve şarkı ile neredeyse tüm konulara değindiği muhteşem türküsü..

türkü olarak dinlenmesinden öte şiir olarak okunduğunda dizelerin ağırlığına daha net vakıf olabiliyor insan..

bu noktadan itibaren görüşüme göre dizeleri aşağıdaki şekilde yorumlayabiliriz:

"bir anadan dünyaya gelen yolcu, görünce dünyaya gönül verdin mi?" açılış dizeleri ile üstat daha girişte insanların dünya maddesi ile temas etmeye başladığında madde ile kendini eşkoşmaya başladığını ve bu eşkoşma ruh hali ile kendini maddi zevklere kaptırdığını betimlemeye çalışıyor ..

"kimi böyük kim böcek kimi kul, merak edip hiçbirini sordun mu?" aristo'dan beri gelen bu topraklardaki felsefi yaklaşım ile dünyanın düzeni ve yaşamın amaçları ile ilgili insanların bilimsel ve felsefi amaçlarla düşünmeleri ve yaşamaları gerektiğini öğütlüyor..

"insan ölür ama ruhu ölmez" gibi net tanımlarla devam eden türkü, "insandan doğanlar insan olurlar , hayvandan doğanlar hayvan olurlar" uzak doğu dinlerinde yer alan tenasüh (bkz: tenasüh)#1480436 kavramının geçersizliğine dair bir yorumda bulunuyor..

"garip bülbül gibi feryat ederiz, cehalet elinde küskün kederiz" kısmında ise biz insanların hayat karmaşası içinde kendini bilmeye ve anlamaya dahi çalışmadan hayatımızı heba edip hayat boyunca kendimizi vicdani olarak geliştirmeye çalışmadan ve bunu amaçlamadan buralardan terki diyar eylememize atıfta bulunuyor..

üstat vurucu kısmı ise tabi ki sona saklamış :

"hep yolcuyuz böyle gelir gideriz, dünya senin vatanın mı yurdun mu?" cümlesi ile yukarıdaki dizilerde tenasühe inanmadığını belirtmesine rağmen kendini vicdani yolda geliştirmeyen tüm insanların (kendini dahi dahil ediyor buna) dünyanın maddi etkilerine tekrar tekrar maruz kaldığını belirterek reenkarnasyon (bkz: reenkarnasyon) ile hayatlar boyunca insanların kendilerindeki nefsani cahilliği giderebilmek adına dünyaya gelip gittiğini ama dünya maddesinin onun yuvası olmadığını ruhun madde boyutunun üzerinde bir varlık olduğunu betimleye çalışıyor olabilir..

bu müthiş türkü için üstada teşekkürü bir borç bilirim..

türkünün tüm sözlerini aşağıda bulabilirsiniz :


bir anadan dünyaya gelen yolcu
bir anadan dünyaya gelen yolcu
görünce dünyaya gönül verdin mi?
görünce dünyaya gönül verdin mi?
kimi böyük kim böcek kimi kul
kimi böyük kim böcek kimi kul
merak edip hiçbirini sordun mu?
bunlar neden nedenini sordun mu?
insan ölür ama ruhu ölmez
insan ölür ama ruhu ölmez
bunca mahlukat var hiçbiri gülmez
bunca mahlukat var hiçbiri gülmez
cehennem azabı zordur çekilmez
cehennem azabı zordur çekilmez
azap çeken hayvanları gördün mü?
azap çeken hayvanları gördün mü?
insandan doğanlar insan olurlar
insandan doğanlar insan olurlar
hayvandan doğanlar hayvan olurlar
hayvandan doğanlar hayvan olurlar
hepsi de bu dünyaya gelirler
hepsi de bu dünyaya gelirler
ana haktır sen bu sırra erdin mi?
ana haktır sen bu sırra erdin mi?
vade tekmil olup ömrün dolmadan
vade tekmil olup ömrün dolmadan
emanetçi emanetini almadan
emanetçi emanetini almadan
ömrünün bağının gülü solmadan
ömrünün bağının gülü solmadan
varıp bir canana ikrar verdin mi?
varıp bir cananın kulu oldun mu?
garip bülbül gibi feryat ederiz
garip bülbül gibi feryat ederiz
cehalet elinde küskün kederiz
cahiller elinde küskün kederiz
hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
dünya senin vatanın mı yurdun mu?
dünya senin vatanın mı yurdun mu?
hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
dünya senin vatanın mı yurdun mu?
devamını gör...

zero hour isimli bir belgesele sahip katliam. bir çok okul katliamına öncülük ettiğini söylemek gerekir. american horror story dizisinin ilk sezonunda bu katliama göndermeler mevcut.

edit: katliamı yapan ikili aslında oldukça zorbalığa uğramıştır fakat işledikleri cinayetlere baktığımız zaman hedeflerinin onlara zorbalık etmek yerine kendi halinde takılan öğrenciler olduğunu görüyoruz. bu durum ikilinin zorbalığa uğramak yerine asıl zorbalar olduğu spekülasyonlarına sebep olmuştur. ne de olsa 'canavarlar canavarları doğurur.' fikrini kabul etmek pek kolay değil.
devamını gör...

deliler niçin kafasına huni takar, hiç düşündünüz mü?

aslında sivri uçlu şapka takmak tarihte* bilgeliğin sivri uca aktığı ve beyni beslediği şeklinde yorumlanmış ve yüksek zekanın bir göstergesi olarak görülmüş. daha sonra rönesans dönemi dolaylarında böyle saçma görüş mü olur ulan denilerek aşağılanmış ve bir ceza yöntemi olarak kullanılmaya, aptallığın simgesi olarak gösterilmeye başlanmıştır. bir disiplin sembolü olarak okullarda cezalandırılan öğrencinin kafasında sivri bir şapkayla köşede durması uygulaması, aptal köşesinde durarak okul hayatını geçiren çocuğun çok akıllı olmadığı düşüncesini hafızamıza öyle bir kazıdı ki delileri huni ile ilişkilendirir olduk.
kaynak

telefondan beceremediğim için yıllar önce hunimle çektirdiğim fotoğraf, bilgisayarda editlenip buraya eklenecektir.
devamını gör...

''yaptıklarımdan pişman değilim ha aklım hala yapamadıklarımda'' derdim bence.

yaptığım hatalar tabii ki oldu ama hata yapmamın sebebi bazı şeyleri yap(a)mamamdı bence.
devamını gör...

1887 yılında yayınlanmış bir deney. amacı uzay boşluğunu doldurduğuna, ısı ve ışığın iletilmesini sağladığına inanılan esirin (ing: luminiferous aether) varlığını kanıtlamaktı. deney, dünya ile esirin birbiriyle göreceli bir hareket halinde olduğu hipotezine dayanıyordu. dünya, güneş ve kendi etrafında dönerken esir rüzgarı oluşmalıydı. yani ışığı taşıdığına inanılan esire karşı harekette ışık hızı daha fazla, aksi yönde daha az ölçülmeliydi. deney sonucunda ışığın her zaman ve her yönde sabit hızda olduğu görüldü. bulgular esir teorisiyle uyumsuzdu. verileri açıklamak için einstein'in özel görelilik kuramı ve ışık hızının değişmez bir sabit olduğunun anlaşılması gerekiyordu.
devamını gör...

saatlerce sarıp 3 snde biten. bayramlarda vazgeçilmezimiz.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ülkemize bu kalite çok fazlaydı. genç yaşında devlet tarafından ortadan kaldırıldı. irrayonel olarak taptığınız darı saadet döneminde hapislerde çürütüldü.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
güne mis gibi çiçekleri bırakıyorum..
devamını gör...

sözlüğün bug'ını bulmuş yazardır.

bu yazarlarımızın kaliteli/ sözlük formatına uygun tanım girmesine gerek yok. zort yine uzun bir kelime a yazsalar yeterli oylanmak için. çünkü okuyan-oylayan kişi tanıma bakmıyor, mahlası görünce ver baba artıyı ver baba oyu. o yazar ana avrat düz gitsin, formatin içinden geçsin önemi yok. yeter ki o yazar yazsın.

ya şimdi whis iyi güzel dedin de senin bu dediğin hangi kapıya çıkıyor? diyenler, ben bilmem. takip edin bu olayı yapanları, tanimlarindaki beğenenlere iyi bakın. ertesi günü yine girin profiline tanım girdiyse yine o tanımdaki oy verenlere bakın. ne demek istediğimi anlayacaksınız, haydi rastgele *
devamını gör...

gölgede kalmış ve harika sözlere sahip az bilinen eserlerinden
devamını gör...

(bkz: bir bu eksikti)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

avrupa uzay ajansı (esa), antarktika'nın kuzeybatısında bulunan ronne buz sahanlığı'ndan new york city'nin dört katı büyüklüğünde bir buz kütlesinin koparak weddell denizi'ne doğru sürüklendiğini bildirdi.

4 bin 320 kilometrekarelik devasa buz parçası, kopmasıyla beraber dünyanın en büyük buzdağı olarak kayıtlara geçti.

bbc türkçe'nin haberine göre ilk olarak ingiltere antarktik araştırması tarafından tespit edilen buzdağı, esa'ya ait sentinel-1 uydusuyla görüntülendi.

kaynak
devamını gör...

hiçbir yere varmayacak, sonu havada kalmış bir hikâye geliyor:

üzerinde "chocolatewithmilk" yazan çikolatayı evirip çevirip rafa koyarken "kimse masum değil" dedi arkadaşına alçak sesle. "neydi o... dilimin ucunda. x rot gibi ray miydi? yok yahu! karıştırdım iyice. bir şarkı vardı hani, rap..."

"rota'nın x ray şarkısını mı diyorsun?"

"hah, işte o! ne diyordu orada; tamamının ruhları ölü. evet evet, ruhu ölmüş insanların çünkü masum değiller."

"bence sen bir doktora görün. bu aralar hiç iyi değilsin. sana lazım olan şey iyi bir..."

ikisi aynı anda "kafatolog" deyince gülmeye başladılar. psikolog ya da psikoterapist demek yerine kafatolog derlerdi, kafa doktoru anlamında.

"evet. gerçekten bu aralar fazla düşünmeye başladım sanırım. düşünmemek, bilmemek en iyisi belki de... bilmemenin bilgisi... docta ignorantia deniyordu galiba..."

"ne konuşuyorsun kendi kendine?"

"farkında değilim konuştuğumun. sessizce düşündüğümü sanıyordum."

"haydi gel sana yemek ısmarlayayım! derdini bana orada anlatırsın."

konuşarak çıktılar marketten.

"tantuniye ne dersin?"

"harika olur!"

tabelasında tantuni sultan süleyman yazan mekâna yöneldiler. "süleyman abi nefis yapar tantuniyi, göreceksin..."

içeri girdiklerinde yaşlı bir adam gelip siparişlerini aldı. konuşmalarından "süleyman abi" olduğu anlaşılan adam masadan ayrıldıktan sonra bizimki sordu:

"yahu bu adam bin yaşında!"

"o yüzden salhurde süleyman derler. farsçada çok yaşlı demek salhurde ama sen yaşına bakma. birazdan parmaklarını yiyeceksin, güven bana."

tantuni gerçekten nefisti. dükkândan çıkınca konuşmaya başladılar.

"dedim sana değil mi? tantunide üzerine yoktur süleyman abi'nin. ha, şurada tayber diye bir arkadaşımın dükkânı var, uğrayalım mı birkaç dakikalığına? kafa adamdır, tanıştırayım sizi?"

"tayber mi? soyadı ne?"

"doğan. tayber doğan. ne oldu?"

"tayber diye bir tanıdığım var da, o mu acaba diye merak ettim sadece. pek rastlanan bir isim değil de... olur, gidelim"

biraz hoşbeşten sonra oradan da çıkıp evlerine doğru yöneldiler. "ee, buradan ayrılıyoruz yine..."

"dur hele! gece yeni başlıyor daha! seni biriyle daha tanıştıracağım. seneca adlı yabancı bir kız. yarasa seneca deriz, geceleri pek uyumadığı için. bir de erkek kardeşi var. adı weasley. çok eğlenceli insanlar göreceksin bak!"

iki arkadaş sallana sallana yürüyerek ve gülüşerek akşamın karanlığında gözden yavaş yavaş kayboldular.

*
devamını gör...

‘ben demiştim’ diyerek artılanmaya muhtaç o kadar yazar var ki.

her fırsatta, her görece sıkıntılı durumda çıkıp uzun uzun açıklama yapan ‘eskiden böyle miydi’ edebiyatı yapan malum karga kitlenin ne denli omurgasız olduğunu yaz yaz bitiremem lan. bi kaşık suda boğasım geliyor bunları.

eskiden de burada ne olduğunu söyleyeyim

‘bi bok yoktu’

ya şurada hergün karikatür, caps paylaşıyoo artı oy alıyor diye gömülen (adını vermeyeyim) insandan ne farkı var da şimdi rahatsız gibi yazarların gidişine zırlanılıyor? kim bunlar?

bunlar nasıl yüzsüzlükler akıl alır gibi değil.

bön dömöştöm, aferin. iyi halt ettin. bunu kutlayalım hafız.

veriyorsunuz insanlara gazı, siteden gidiyorlar, siz hala o bok attığınız yerden omurgasızca yazıyorsunuz. insan iki dakka susar, utanır. giden gittiğiyle kalıyor, bunlar hala ‘bön dömöştöm’ ee gitsene madem g.t. beğenmiyorsan , 1 yıldır bıdı bıdı.

site hep aynıydı. siz bozuksunuz. yarın iş güç olmasa uzun uzun daha anlatırdım.

az zırlayın, geç oldu lan.
devamını gör...

suan içinde bulunduğum durumdur. dönmeyeceğinden eminsindir ama yine de özlersin işte.
devamını gör...

çok sevdiklerimden; orfeas peridis & lizeta kalimeri'den gelsin...

devamını gör...

yazmaktan ibarettir. bazen yanılsamalar olur ancak gerçeğin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. burası reklamdır, fragmandır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2021 en komik doğa fotoğrafları bla bla bla bişi yarışmasında yer alan fotoğraflardan. siteyi hatırlamıyorum, tek bildiğim "lan bu yoldaş'a benziyor" deyip galeriye atmam.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim