açılmamış her başlığı açma hedefi olduğunu düşündüğüm, kendi tarzı olan ve sevdiğim yazar.

edit: buzdağının görünmeyen yüzü de varmış. şeriatınızı da galaksi liderinizi de...

zöge: tartışmaya daha açık bir beyefendi olarak geri döndüm. herkesten özür dilerim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel miles johnston - melancholia (2020)
görsel kaynak
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kesinlikle doğru.
devamını gör...

o ben değilim.. 40 yaş nedir ki?!?
devamını gör...

yoğun ve tempolu yaşayan günümüz insanının büyük keşiflerinden bir tanesidir.

genelde bunu yapmak için hazır çorbalar tercih edilirken keyfine düşkün çorbaseverler bu tip bir ayrıma girmez.gerek pratik oluşu gerekse bir şey okurken ya da bilgisayar kullanırken sağladığı konfor ile onlar için karşı konulamaz bir cazibe kaynağıdır. ayaküstü bir şeyler atıştırmayı seven insanlar için de can simidi görevi görebilmektedir.

tek olumsuz tarafı sabırsız insanların soğumasını beklemeden çorbayı tüketmeye çalışıp, sonrasında yandım anam nidalarıyla ortalığı velveleye vermesidir.biraz soğumadan içmeyiniz, içirmeyiniz.

edit: topak oluşumunu engellemek için önce çorba karışımını bardağa koyup , üstüne çok az kaynar su eklemek suretiyle iyicene eze eze karıştırmak ardından kalan suyu yavaş yavaş bardağa eklerken karıştırmaya devam etmek çözüm olabilir.
devamını gör...

kekik. güzel kokusuyla cezbeder. tadı da güzeldir ama fazlası acıdır. dahil olduğu şeyin tadını bozar.
devamını gör...

o kadar çok heyecanlanıyorum ki ne sipariş verdiğimi de bildiğim halde kargoyu açıp kitapları enine boyuna incelemek her birini. anlatırken bile mutlu oldum.
devamını gör...

amerika'nın yetiştirmiş olduğu en önemli yazarlardan birisidir. genelde hiciv türünde eserler vermiş olan obrien, dünyada eşi menendi olmayan bir işe imza atarak ''struggle for life'' adlı eseriyle satış rekorları kırmış, yayımlandığı yıl içerisinde 4 milyon satış rakamını yakalaması sebebiyle de büyük sükse yapmıştır. ayrıca eserin tüm dillere çevrildiğini de belirtmemiz gerekir ki bu ciddi anlamda büyük bir başarıdır. türkiye'de ise en çok satın alınan ve okunan kitap olma özelliğini halen sürdürmektedir. dilimize ''hayat kavgası'' adıyla çevrilen esere halkımız büyük teveccüh göstermiş ve yazarın kitaplarının en çok satıldığı ülkede türkiye olmuştur. peki kimdir bu adam ve eseri neden türkiye'de bu kadar başarılı olmuş ve büyük yankı uyandırmıştır? işin aslına bakarsanız öyle ahım şahım bir hayat hikâyesi yok. philadelphia'lı bir çiftçinin oğlu ve tam 18 kardeşi var. babası kendisini papaz okuluna gönderiyor ama o ilahiyat profesörünün mabadına iğne batırdığı için okuldan atılıyor ve hayatını balıkçılıkla idame ettirmeye başlıyor. zaten biliyorsunuz amerikalı yazarlar genelde balıkçılık yaparlar ki bu durum kitabın tanıtım yazısında da önemle belirtilmiş. geç keşfedilmiş bir adam obrien. ilk hikâyesini 40 yaşında yazıyor. yani biraz klişe bir durum...

gelelim romanın türkiye'de başarılı olma sebebine, romanın çevirmeni aziz nesin durumu şöyle izah ediyor; *


bir roman yazdım. üç ay geceli gündüzlü bu romana çalıştım. dünyada herkes birbirini kandırır, yazar kısmı da kendi kendini kandırır.

başkalarına söylemeye utansam bile kendi kendime söyleyebilirim: roman çok güzel oldu. gazetelerden birine götürdüm.

"biz telif roman neşretmiyoruz." dediler.

"bir kere okuyun!"

"ne gereği var, halk telif roman sevmiyor."

bir kitapçıya götürdüm. daha "bir romanım var" der demez, "biz yalnız tercüme romanlar basıyoruz" dedi.

başka birine götürdüm. o da, "tercüme varsa getirin, telif roman satılmıyor" dedi.

nereye gittimse, hepsi birbirinin ağzına tükürmüş. üç ay, ha babam ha, çalışıp büyük ümitlerle yazdığım roman, kimse görmeden cami kapısına bırakılacak günah çocuğu gibi elimde kaldı. o zaman aklıma geldi. bizim arkadaşlar, kimi fransızcadan, kimi almancadan, kimi ingilizceden, italyancadan hikayeler aparıp johnson'u ahmet, martha'yı fatma yapıyorlar; sonra kendileri yazmış gibi hikayenin altına imzalarını çakıp dergilere veriyorlar. ben niye sanki tersini yapmayayım?

oturdum, romanda ne kadar türk adı varsa değiştirdim. amerikan ismi koydum. elime bir yerden de new york'un planını geçirdim. romandaki yer adları da amerikanca oldu. şimdi sıra geldi, romanın yazarına; mark obrien diye bir de ortaya amerikan yazarı çıkardım.

"yalnız çeviri roman yayımlıyoruz" diye beni tersyüz eden gazeteye romanı götürdüm. "size mark obrien'den çevirdiğim bir roman getirdim" dedim.

"çok güzel. kim bu mark obrien?"

"aaa! bilmiyor musunuz? ünlü mark obrien yahu! kitapları bütün dünya dillerine çevrildi."

romanı okuma gereği bile görmediler; trink paraları sayıp aldılar. yalnız bana, "yazar ve eseri hakkında bir şeyler yaz" dediler.

sarıldım kaleme:

"mark obrien'in son şaheseri: 'struggle for life'

amerika'yı yerinden oynatan bu eser bir ayda 4 milyon sattı. bütün dünya dillerine çevrilen bu kıymetli roman, nihayet 'hayat kavgası' adıyla dilimize de çevrilmiştir."

mark obrien efendiye bir de hal tercümesi şişirdim, sormayın. 18 çocuklu ailenin en küçük çocuğu. babası philadelphia'da bir çiftçi. oğlunu papaz yapmak istiyor. küçük mark, daha 14 yaşında ilahiyat profesörünün kaba etine iğne batırıp mektepten kovulmak zekasını gösteriyor. tıpkı birçok ünlü amerikan yazarının hayatı gibi. balıkçılık yapıyor. hep bildiğiniz hikaye. derken 40 yaşında ilk hikayesini "let us kiss" dergisine gönderiyor. dili, üslubu o kadar bozuk, anlamsız, saçma ki..

anlayacağınız, uzun bir hal tercümesi. bizim roman bir tutunsun. kitapçılar, "aman şu mark obrien'den bir çeviri de bize yap!" diye peşime düştüler.

mark obrien'den tam 18 roman çevirdim. daha da ömrüm oldukça çevireceğim. iş bununla kalmadı. hani ünlü polis hafiyesi jack lammer var ya. kitabı herkesin elinde dolaşıyor. ondan da 6 kitap çevirdim. son günlerde işi ilerletmiştim. hintçeden, çinceden bile çeviriyordum.

bu gidişle bir zaman gelecek, amerikan edebiyat tarihini yazacak olanlar, türkçe romanları okumaya mecbur olacaklar. benim de artık son umudum, mark obrien adıyla, amerikan edebiyatında yer almak.


evet efendim spoiler'ı da okuduysanız mevzunun sosyolojik ve edebi boyutlarının ne kadar önemli ve ciddi olduğunun farkına varmışsınızdır diye düşünüyorum.

hal böyleyken de bir kaç dip not düşmek istiyorum.

dibine not 1: mevzuyu biliyorsanız ve daha önce yazarı okumuşsanız, bu tanıtım yazısı sizde çok fazla bir etki doğurmamıştır. durumu idare ediverin.

dibine not 2: yazarla yeni tanışmış ve spoiler'ı da okuyup sonrasında kulaklarımı çınlatmışsanız. hakkınızı helal ediniz *

dibine not 3: nasıl olsa bilgisel tanım adam yazmışta yazmış, okumaya durumum yok, beğenip geçeyim dediyseniz, obrien sizi bildiği gibi yapsın! *

yeni yılın hepinize güzellikler getirmesini temenni ederim. huzurlu ve mutlu günleriniz olsun...
devamını gör...

özgürlük - ilkokul eğitiminde kafalara zorla sokulan 'başkasınınkinin başladığı yerde...'  saçmalığı ile suisitmal edilen kavram. fakat bu kadar basit bir şey değil.
yobaz - 'hakaret' olarak kullanılmaya çalışılan fakat anlamları bilinmeden kullanılan kelimelerden biri. asıl anlamı: dar görüşlü.
çomar - üsttekine bir örnek daha. asıl anlamı: çoban köpeği. yani çomarın aslında takip edenlere değil, takip edilene söylenmesi gerekiyor.
devamını gör...

yeni yasaklari ilan etmistir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazarların flörte bakışlarını kadın üzerinden anlatmalarına yarayan başlıktır. bu nedenle bir kadının flörtü sevmesi bazıları için dekolte, bazıları için ilgi yoksunluğu ya da zeka eksikliği göstergesi, bazıları için özgüvenli davranış biçimi falan. her ne haltsa. bir şeyleri içine sığdırdığımız kalıplar kadarız.
devamını gör...

film.
devamını gör...

"hayat öpücüğü" adlı fotoğraf...

bir elektrik direğinin rutin bakımını yapan iki arkadaşı görüyorsunuz fotoğrafta. bunlardan birinin adı j. d. thomson, diğerininki randall g. champion. ikili fotoğrafta bir suni teneffüs esnasında görülüyor.

champion düşük voltajlı bir kabloya teması sonrasında bilincini kaybetmiş. emniyet kemeri, direkten düşmesine engel olmuş ancak yaşaması için bu yeterli olmadığından thomson arkadaşının yardımına koşarak ciğerlerine hava gitmesi için elinden geleni yapmış. bu ilk müdahale sonrası onu sırtına alarak yere indirmiş ve aşağıda bir başka işçi de bazı ilk yardım prosedürlerini uygulamış. sağlık görevlileri gelene kadar champion'ı hayata döndürmeyi başarmışlar.

fotoğrafı çeken rocco morabito adlı kişi önce ambulansı aramış. 1968 yılında bu fotoğraf ona pulitzer ödülü kazandırmış. daha sonra fotoğraftaki 2 arkadaş ile morabito iyi dost olmuşlar.

eğer champion alçak gerilim hattında değil yüksek gerilim hattında bir kabloya temas etmiş olsaydı büyük ihtimalle yanarak ölecekti. o tür bir hatta akıma kapılan kişiyi oradan güvenli şekilde indirmek için gereken süre, kişinin orada yanması ve hayatını kaybetmesi için yeterlidir. eğer bir patlama gerçekleşip de kişiyi direkten aşağıya fırlatmazsa...

bu arada, amerikan kalp derneği suni teneffüsün kullanılmasını artık önermiyormuş. zira birçok insanın dudak dudağa yapılan bu uygulamadan kaçındığı ortaya çıkmış araştırmalar sonucunda. bu nedenle oldukça etkili olan ve herkes tarafından gönül rahatlığıyla uygulanabilen göğüs kompresyonu tercih ediliyormuş artık.

son olarak ekleyeyim; bu olaydan sonra champion 35 yıl daha yaşamış.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı
devamını gör...

türk halkı atatürk'ü sever sevgili sözlük. atatürk'ü asıl sevmeyen çomarlar. hep bir ağızdan havladıkları için sayılarının fazla olduğu yanılgısı doğmuş, hepsi bu.
devamını gör...

daha halka nerden nasıl geçirebiliriz, nasıl yeni vergiler kilitleyebiliriz, ceplerinde ki üç kuruşu nasıl alırız muhtemelen bunların konuşulacağı topantı.
devamını gör...

kışın yediğin hurmalar yazın seni tırmalar.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"türkiye'nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. ben buraya yalnız bunu size anlatmak için gelmiş bulunuyorum. dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir."

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

“bu akşam kesin erken uyuyacağım.”

(bkz: uyumadı)
devamını gör...

ne kadar dert etmişsiniz eşcinselleri, vallahi şaşırdım. eşcinsel eşcinsel olduğunu söyleyecek tabii, çünkü o onun bir özelliği. heteroseksüeller rahatça heteroseksüelliklerini yaşıyor, homoları * da rahat bırakınız efendim. görmek istemiyor musunuz? engelleyin başlığı. kimse zorla gözünüze sokmuyor, isterseniz görmezsiniz. nefretinizi kusmanıza gerek yok.
isteyen sözlükteki heteroseksüel yazarlar diye başlık da açsın, yasaklı mı? bulmuşsunuz bir şey yok öyle başlık var mı diye. isterseniz olur.
devamını gör...

bu çocuklar reşit değil yani doğru ve yanlışı ayırt edebilecek durumda değiller sağlıklı bir karar mekanizması yok. bunları hapse atmak (ıslah evi) bir fayda sağlamayacak. bu çocuklar adam akıllı eğitim almalı ve ebeveynleri olacak kişiler çocukları bu hale gelene kadar ne halt yiyordu araştırılmalı.
sosyal medya gençleri çok bozdu bu gidişle çocuğum olursa manastırda falan yetiştirmek zorunda kalacağım.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim