roketsan ihalesinin fetö ile bağlantılı şirkete verilmesi
ortamlarda fetö ile mücadele ediyoruz dersiniz kim bilecek
devamını gör...
fındığım
güzeller güzeli sevgilime seslenirken kullandığım hitap sözcüğüdür. bakın arkadaşlar "fındık ordu'nun mu giresun'un mu" geyiğine ben hiç girmeyeyim... tek bildiğim: benim "fındığım" yalnız benim fındığım.
t: fındık kelimesinin birinci tekil kişi iyelik ekiyle çekimlenmiş halidir.
t: fındık kelimesinin birinci tekil kişi iyelik ekiyle çekimlenmiş halidir.
devamını gör...
enerjiyi düşüren şeyler
geç uyumak*
egzersiz yapmamak*
yüksek standart*
kahvaltı yapmamak*
memnun etme sendromu.*
egzersiz yapmamak*
yüksek standart*
kahvaltı yapmamak*
memnun etme sendromu.*
devamını gör...
a joy story (kısa film)
kyra buschor ve constantin paeplow tarafından çekilen oscar ödüllü bir kısa filmdir.

dünyanın mutlu, içinde yaşanılır bir yer olabilmesi; içinde yaşayanların kaygıdan uzak, yaşamaktan keyif alarak ve huzurla yaşayabilmesi için yapılacak eylemler listesi o kadar kısa bir liste ki aslında.
insanların birbirlerine yardım etmek için fırsat araması, fırsatlar yaratması ve bu fırsatları doğru kullanması yeterli olacaktır. siz bir insana yardım edip ona huzur ve mutluluk verdiğinizde o da size ya da bir başkasına karşı aynı tavrı sergileyip bulaşıcı bir huzur ve mutluluk salgınına neden olacaktır.
belki de kendini bu gezegenin üstün yaşam formu olarak gören insanlığın sevimli dostlarımız diyerek tuhaf bir şekilde tanımladığı hayvanlardan bazı dersler alması gereklidir.
bu kısacık film için yazar, yönetmen ve film ekibi tam üç yıl çalışıp ter dökmüş ve bence ortaya kesinlikle izlenmeye değer bir kısa animasyon filmi çıkarmışlar. 134
üç yıllık emeğin sonucunda sadece üç dakikaya sığan ve bize bir köpek, bir leylek ve bir balıkçı üzerinden canlılara yardımcı olmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu ve döngüsel iyilik hareketinin dünyayı güzelleştirebileceğini anlatan çok sevimli bir film.
joy and heron

dünyanın mutlu, içinde yaşanılır bir yer olabilmesi; içinde yaşayanların kaygıdan uzak, yaşamaktan keyif alarak ve huzurla yaşayabilmesi için yapılacak eylemler listesi o kadar kısa bir liste ki aslında.
insanların birbirlerine yardım etmek için fırsat araması, fırsatlar yaratması ve bu fırsatları doğru kullanması yeterli olacaktır. siz bir insana yardım edip ona huzur ve mutluluk verdiğinizde o da size ya da bir başkasına karşı aynı tavrı sergileyip bulaşıcı bir huzur ve mutluluk salgınına neden olacaktır.
belki de kendini bu gezegenin üstün yaşam formu olarak gören insanlığın sevimli dostlarımız diyerek tuhaf bir şekilde tanımladığı hayvanlardan bazı dersler alması gereklidir.
bu kısacık film için yazar, yönetmen ve film ekibi tam üç yıl çalışıp ter dökmüş ve bence ortaya kesinlikle izlenmeye değer bir kısa animasyon filmi çıkarmışlar. 134
üç yıllık emeğin sonucunda sadece üç dakikaya sığan ve bize bir köpek, bir leylek ve bir balıkçı üzerinden canlılara yardımcı olmanın ne kadar önemli bir şey olduğunu ve döngüsel iyilik hareketinin dünyayı güzelleştirebileceğini anlatan çok sevimli bir film.
joy and heron
devamını gör...
dünya klasiklerini türkler yazsaydı alacakları isimler
dünya klasiği eserleri türkler yazmış olsaydı alacakları isimlerin listelendiği başlık.
mesela suç ve ceza-tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
mesela suç ve ceza-tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
devamını gör...
yazarların en sevdiği 90’lar pop şarkısı
devamını gör...
sahibinden.com klişeleri
tavanda lahmacun kadar boya vardır.
devamını gör...
mustafa kemal'e sevgi duymama özgürlüğü
salak olmayı seçme özgürlüğü olarak da bilinir.
devamını gör...
uykusuzkahve
geldi geldi. gözüm yollarda kaldı ama kavuştuk sonunda. *
devamını gör...
kitap alıntıları
"aşk başladığında, sevdiğimiz kişinin gözünde, sevebileceği yabancı olarak kalmak isteriz, ama ona ihtiyaç duyarız; bedeninden çok dikkatine, kalbine dokunma ihtiyacı hissederiz."
marcel proust - çiçek açmış genç kızların gölgesinde
marcel proust - çiçek açmış genç kızların gölgesinde
devamını gör...
bütün dandik üniversiteler kapatılmalıdır
gerçekleşmeden önce, üniversite harici alanlara yönelecek insanlara yönelik olarak halihazırdaki eğitim ve istihdam koşullarının düzeltilmesi ve geliştirilmesi gereken taleptir.
devamını gör...
beyoğlu
kalmadı o eski beyoğlu. bizim zamanlar iyidi. bomba olayından sonra eskisi gibi olamadı, sonra her yerde arapça tabela ile harcadılar güzelim beyoğlunu. her şeye rağmen şimdi istanbula gitsem yine yolumu beyoğlundan geçirtirim illaki.
devamını gör...
bahçeli ev
evin arkasında önünde bahçe bulunan evlerdir. her türk gencinin her türk emeklisinin hayalidir. bahçede sebze meyve yetiştirmek mangal yakmak büyük zevktir. torunlarımla barbekü yapıp takılacağım günleri hasretle bekliyorum . ben yazarım bu arada barbekü yaparım mangal yapmam . ayrıca torunlarım bana büyük baba der.
devamını gör...
ataol behramoğlu
hemingway'in bir hikayesinden çağrışımlarla isimli şiirini, ernest hemingway'in hills like white elephants isimli kısa öyküsünden etkilenerek yazmış usta şair. aşk iki kişiliktir şiiri oldukça etkileyicidir.
--- alıntı ---
yitik bir ezgisin sadece
tüketilmiş ve düşmüş gözden;
düşlerinde bir çocuk hıçkırır
gece camlara sürtünürken;
çünkü hiç bir kelebek
tek başına yaşamaz sevdasını,
severken hiç bir böcek
hiç bir kuş yalnız değildir;
ölümdür yaşanan tek başına,
aşk, iki kişiliktir.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
yitik bir ezgisin sadece
tüketilmiş ve düşmüş gözden;
düşlerinde bir çocuk hıçkırır
gece camlara sürtünürken;
çünkü hiç bir kelebek
tek başına yaşamaz sevdasını,
severken hiç bir böcek
hiç bir kuş yalnız değildir;
ölümdür yaşanan tek başına,
aşk, iki kişiliktir.
--- alıntı ---
devamını gör...
şeyma subaşı'nın kitabı için kesilen ağaçlar
böyle zırvaları alıp okuyan bir kesim olduğu müddetçe yapılacak hiçbir şey yok. sadece şeyma kitabına kötü, berbat denildi de ne oldu? gayet de güzel satıldı kitap. e herkes kitabı bu kadar kötü buluyorsa kimler, neden alıyor anlamak gerçekten mümkün değil.
devamını gör...
sabahın köründe terk edilmek
hiç kendimizi kandırmaya gerek duymayalım sevgili dostlarım. biliyorsunuz biz aileyiz. ayrılık mesajları saat kaçta atılırsa atılsın şöyle okunur
civciv sana bunları mesaj yolu ile söylediğim için çok özür dilerim. 8 aydır her sabah günaydın mesajımla uyanırken şimdi hoşçakal dememi okuyacaksın, biliyorum çok ağır. uzun zamandır bu ilişkinin içinde kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum. seni çok sevdim ama olmuyor işte. bazı konularda anlaşamıyoruz. anlaşmak için elimden geleni yaptım, inadını aşamadım. evlenecektik, kızlarımız olacaktı, aileni de çok sevmiştim ama hayal olarak kaldı. içimi yakıyor bu durum. özür dilerim. keşke her şey farklı olsaydı. seni ne olursa olsun çok seveceğim. ne zaman zor durumda olsan elim sana uzanmak için bekliyor olacak.
ancak gerçekte şu anlama gelir
civciv allah belami versin sinirden uyuyamadım. senin allah bin türlü belanı versin. çingen seni. 8 aydır her gün, her an seni terk etmeyi düşünüyorum. sırf surat asıyorsun, günümün içine ediyorsun diye kendimi zorlayıp günaydın mesajı gönderiyordum. seni sevmek için kendimi zorladım ama olmuyor ya. kusura bakma ama ben çok daha iyilerine layığım. ayşe mesaj gönderdi zaten ne zamandır ayıklamaya çalışıyordum, o senden daha iyi. 5-6 saattir konuşuyoruz, yarın eve atacağım onu ahahaha. sabah ararsın falan kıza ayıp olur diye hemen ayrılayım da benden uzak dur. aşktan gözüm kör olup seninle evlenseydim olacakları düşünebiliyor musun? korku filmi gibi. bi de daha seninle uğraşmazken sana benzeyen evde kız çocuklarının gezmesi. içim ürperdi. ayrıca ailenin aalakea koyalaoaoeyım. hepinizden ayrı ayrı nefret ettim, kimden daha çok nefret ettim çözemedim. arayıp sorma beni. pesimi bırak. ayşe olmazsa ben zaten sana gelirim. hadi eyvallah.
bu nedenle bence sabah, öğle, akşam falan fark etmiyor hiç. hepsi aynı. hepsi derin bir sızı. ah ah.
civciv sana bunları mesaj yolu ile söylediğim için çok özür dilerim. 8 aydır her sabah günaydın mesajımla uyanırken şimdi hoşçakal dememi okuyacaksın, biliyorum çok ağır. uzun zamandır bu ilişkinin içinde kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum. seni çok sevdim ama olmuyor işte. bazı konularda anlaşamıyoruz. anlaşmak için elimden geleni yaptım, inadını aşamadım. evlenecektik, kızlarımız olacaktı, aileni de çok sevmiştim ama hayal olarak kaldı. içimi yakıyor bu durum. özür dilerim. keşke her şey farklı olsaydı. seni ne olursa olsun çok seveceğim. ne zaman zor durumda olsan elim sana uzanmak için bekliyor olacak.
ancak gerçekte şu anlama gelir
civciv allah belami versin sinirden uyuyamadım. senin allah bin türlü belanı versin. çingen seni. 8 aydır her gün, her an seni terk etmeyi düşünüyorum. sırf surat asıyorsun, günümün içine ediyorsun diye kendimi zorlayıp günaydın mesajı gönderiyordum. seni sevmek için kendimi zorladım ama olmuyor ya. kusura bakma ama ben çok daha iyilerine layığım. ayşe mesaj gönderdi zaten ne zamandır ayıklamaya çalışıyordum, o senden daha iyi. 5-6 saattir konuşuyoruz, yarın eve atacağım onu ahahaha. sabah ararsın falan kıza ayıp olur diye hemen ayrılayım da benden uzak dur. aşktan gözüm kör olup seninle evlenseydim olacakları düşünebiliyor musun? korku filmi gibi. bi de daha seninle uğraşmazken sana benzeyen evde kız çocuklarının gezmesi. içim ürperdi. ayrıca ailenin aalakea koyalaoaoeyım. hepinizden ayrı ayrı nefret ettim, kimden daha çok nefret ettim çözemedim. arayıp sorma beni. pesimi bırak. ayşe olmazsa ben zaten sana gelirim. hadi eyvallah.
bu nedenle bence sabah, öğle, akşam falan fark etmiyor hiç. hepsi aynı. hepsi derin bir sızı. ah ah.
devamını gör...
septisizm
kuşkuculuk olarak da bilinir. mutlak bilginin rölativist (göreceli) olduğunu dolayısıyla da mutlak bilginin mümkün olmadığını savunan felsefi görüştür.
ünlü septiklerden birisi olan protagoras’ın "insan her şeyin, varolan şeylerin varolduklarının ve varolmayan şeylerin varolmadıklarının, ölçüsüdür" ve bir diğer ünlü septik gorgias’ın “hiçbir şey yoktur, olsa da bilemezdik, bilsek de anlatamazdık” sözü bu görüşü özetleyen aforizmalardandır.
ünlü septiklerden birisi olan protagoras’ın "insan her şeyin, varolan şeylerin varolduklarının ve varolmayan şeylerin varolmadıklarının, ölçüsüdür" ve bir diğer ünlü septik gorgias’ın “hiçbir şey yoktur, olsa da bilemezdik, bilsek de anlatamazdık” sözü bu görüşü özetleyen aforizmalardandır.
devamını gör...
miko
bu tanım, yazmak için çok geç kalınmış bir nickaltıdır. çünkü ne yazarsam yazayım miko için yetersiz olacağını bildiğim için bugüne kadar ertelemişimdir. bugün yine eksik bir şeyler kalacaktır ama idare ediverindir. olmaz mıdır?
bakın gördünüz mü konu miko olunca bir türlü başlayamadım bile. çünkü onu anlatacak, ona değer, onun gibi güzel cümlelerim yok benim. içimden geldiği gibi, gelişine yazacağım mikom ama öncelikle şunu söylemek istiyorum ki; seni çok seviyorum.
bu kadını bir gün bir yolculuk sırasında lahana bebek üzerine yazdığı bir tanım ile keşfettim. bir lahana bebekten yola çıkıp ablası ile ilişkisini öyle güzel anlatmıştı ki hem kalemine hem kalbine yakın hissettim kendimi. sade, dümdüz kelimelerle içinize işleyen bir tarzı vardı sanki. pek huyum değildir durduk yere mesaj atmak, gittim yazdım. kısa bir sohbetin ardından vedalaştık. sonra ara ara karşıma çıkmaya başladı miko, ortak tanıdığımız yazarlar vardı ve radyo yayınları...
bir gün benim yayınıma girişini kendi söylediği bir şarkı ile anons gönderdi. "sana destek olmak istiyorum" temalı bu anons yine gülümsetti beni ve kendisi bilmese de bir konuda bazı şeylerin önünü açtı benim için.
gel zaman git zaman bu kadınla konuşmaya selamlaşmaya, hal hatır soruşmaya devam ettik. sonra bir gün benim yayınım sırasında çocuk korosu isimli minnoş bir oluşumun benim için hazırlanan bir şarkısını duydum sürpriz bir şekilde. kadın yememiş içmemiş "ben bu kadın için bir şey yapmak istiyorum katılmak ister misiniz? " diye mesaj atmış herkese. çıkış noktası ise "bu kadın emek veriyor güzel şeyler yapıyor biz de ona güzel bir şeyler yapalım."
miko böyledir; emek verildiğini düşündüğü herhangi bir şeye kayıtsız kalamaz. çünkü pamuk gibi bir ruhu vardır.
miko dokunduğu yeri güzelleştirir. öyle güzel bir kalbi vardır ki yörüngesine girdiğiniz anda sevilmek ne demek, nasıl değerli hissedilir anlarsınız. evet miko'nun kocaman bir kalbi ve upuzun elleri vardır. kocaman kalbiyle herkesi sever upuzun eliyle herkese yetmeye yardımcı olmaya çalışır. tüm bunları yaparken kendini unutur, onun için ilk sırada sevdikleri vardır çünkü.
miko'nun gülünce küçülen içinden sevgi ve güzellik fışkıran güzel gözleri vardır. konuşmadan çok şey anlatır, çoğunlukla gülümsese de bazen hüzün gizler bu gülümsemenin ardına. o hüznü oradan alıp yerine mutluluk koymak istersiniz, keşke yapabilseniz.
miko'nun sağ gözünün kenarında minik bir yara izi vardır. neden olduğunu bilmiyorum bu izin. (bu tanımı yazdıktan sonra öğrenirim ama) işte tam da bu izin olduğu yerden öpmek lazım miko'yu. ben öptüm, gözleri doldu. çünkü.. çünküsü yok di mi miko? seni sevdiğimi söylemiş miydim?
evet söylemiştim. hatta o kadar çok söylemiştim ki telefonum bile seni yazdığı anda otomatik olarak seviyorum ve hemen ardından mikom kelimelerini yazıyor. inanmayanlar için buyrun efendim kanıt;

bu kadına gün içinde kaç kere seni seviyorum diyorum bilmiyorum ama ne kadar dersem diyeyim az geliyor onu biliyorum.
bir insan bir insanı tanımadan ancak bu kadar sevebilirdi sanırım.
son olarak miko çok güzel sarılır, sarıldığında sizi kocaman sarmalar. dış dünyaya karşı korunduğunuzu hissedersiniz. durup duruken tutar yanaklarınızdan öper. "benim canım güzelcim oy kuzum benim" der, sarılır bir daha öper.
yani demem o ki miko çok güzel! biliyorum çok ortaya karışık bir tanım oldu, söylemek istediklerimin, içimden geçenlerin yarısını bile yazamadım ama denedim.
iyi ki varsın miko'm, iyi ki tanıdım seni ve iyi ki çıktın karşıma. hep ol, seni çok seviyorum mikom!!!
ps: turuncu ve kıvırcık saçlarından, hollanda planından da bahsetmek istiyorum ama şimdilik yeter bu kadar.*
bakın gördünüz mü konu miko olunca bir türlü başlayamadım bile. çünkü onu anlatacak, ona değer, onun gibi güzel cümlelerim yok benim. içimden geldiği gibi, gelişine yazacağım mikom ama öncelikle şunu söylemek istiyorum ki; seni çok seviyorum.
bu kadını bir gün bir yolculuk sırasında lahana bebek üzerine yazdığı bir tanım ile keşfettim. bir lahana bebekten yola çıkıp ablası ile ilişkisini öyle güzel anlatmıştı ki hem kalemine hem kalbine yakın hissettim kendimi. sade, dümdüz kelimelerle içinize işleyen bir tarzı vardı sanki. pek huyum değildir durduk yere mesaj atmak, gittim yazdım. kısa bir sohbetin ardından vedalaştık. sonra ara ara karşıma çıkmaya başladı miko, ortak tanıdığımız yazarlar vardı ve radyo yayınları...
bir gün benim yayınıma girişini kendi söylediği bir şarkı ile anons gönderdi. "sana destek olmak istiyorum" temalı bu anons yine gülümsetti beni ve kendisi bilmese de bir konuda bazı şeylerin önünü açtı benim için.
gel zaman git zaman bu kadınla konuşmaya selamlaşmaya, hal hatır soruşmaya devam ettik. sonra bir gün benim yayınım sırasında çocuk korosu isimli minnoş bir oluşumun benim için hazırlanan bir şarkısını duydum sürpriz bir şekilde. kadın yememiş içmemiş "ben bu kadın için bir şey yapmak istiyorum katılmak ister misiniz? " diye mesaj atmış herkese. çıkış noktası ise "bu kadın emek veriyor güzel şeyler yapıyor biz de ona güzel bir şeyler yapalım."
miko böyledir; emek verildiğini düşündüğü herhangi bir şeye kayıtsız kalamaz. çünkü pamuk gibi bir ruhu vardır.
miko dokunduğu yeri güzelleştirir. öyle güzel bir kalbi vardır ki yörüngesine girdiğiniz anda sevilmek ne demek, nasıl değerli hissedilir anlarsınız. evet miko'nun kocaman bir kalbi ve upuzun elleri vardır. kocaman kalbiyle herkesi sever upuzun eliyle herkese yetmeye yardımcı olmaya çalışır. tüm bunları yaparken kendini unutur, onun için ilk sırada sevdikleri vardır çünkü.
miko'nun gülünce küçülen içinden sevgi ve güzellik fışkıran güzel gözleri vardır. konuşmadan çok şey anlatır, çoğunlukla gülümsese de bazen hüzün gizler bu gülümsemenin ardına. o hüznü oradan alıp yerine mutluluk koymak istersiniz, keşke yapabilseniz.
miko'nun sağ gözünün kenarında minik bir yara izi vardır. neden olduğunu bilmiyorum bu izin. (bu tanımı yazdıktan sonra öğrenirim ama) işte tam da bu izin olduğu yerden öpmek lazım miko'yu. ben öptüm, gözleri doldu. çünkü.. çünküsü yok di mi miko? seni sevdiğimi söylemiş miydim?
evet söylemiştim. hatta o kadar çok söylemiştim ki telefonum bile seni yazdığı anda otomatik olarak seviyorum ve hemen ardından mikom kelimelerini yazıyor. inanmayanlar için buyrun efendim kanıt;

bu kadına gün içinde kaç kere seni seviyorum diyorum bilmiyorum ama ne kadar dersem diyeyim az geliyor onu biliyorum.
bir insan bir insanı tanımadan ancak bu kadar sevebilirdi sanırım.
son olarak miko çok güzel sarılır, sarıldığında sizi kocaman sarmalar. dış dünyaya karşı korunduğunuzu hissedersiniz. durup duruken tutar yanaklarınızdan öper. "benim canım güzelcim oy kuzum benim" der, sarılır bir daha öper.
yani demem o ki miko çok güzel! biliyorum çok ortaya karışık bir tanım oldu, söylemek istediklerimin, içimden geçenlerin yarısını bile yazamadım ama denedim.
iyi ki varsın miko'm, iyi ki tanıdım seni ve iyi ki çıktın karşıma. hep ol, seni çok seviyorum mikom!!!
ps: turuncu ve kıvırcık saçlarından, hollanda planından da bahsetmek istiyorum ama şimdilik yeter bu kadar.*
devamını gör...
duşta iki elini duvara yaslayıp suyun altında seksi olmak
devamını gör...
ülkeler sözlük yazarı olsaydı alacakları nickler
gana- cenaze mi var o zaman dans
norveç- zenginin malı züğürdün çenesini
suudi arabistan- erkeklerin diyarı
fas- her şey rengarenga
türkiye- ben iyiyim çevrem kötü
norveç- zenginin malı züğürdün çenesini
suudi arabistan- erkeklerin diyarı
fas- her şey rengarenga
türkiye- ben iyiyim çevrem kötü
devamını gör...