farsça gönül darlığı, iç sıkıntısı anlamındadır.
bir müzik grubunun da ismidir.
dil tengi-mümkün değil

devamını gör...

altına da rakı dili ve edebiyatı'ndan methiyeler düzerse tamamdır :)
kim nasıl mutlu olacaksa öyle yaşasın. bana ne dediğimdir.
devamını gör...

osmanlı'nın batıda savunmaya geçmesini gerektiren anlaşma. kaybedilen topraklara yenileri eklenmiş ve batının üstünlüğü kabul edilmiştir. bu anlaşmayla lale devri başlamıştır.
devamını gör...

#1836054 bahsi geçen hiyeroglafiler ayetteki firavundan 750, ayetin yazılışından ise 2900 yıl önceye aittir. bu da size kurani mucizeyi değil, kuranın yazılı halk efsanesi olduğunu gösterir.

bahsi geçen hiyeroglafi i. pepi adına yapılmış pepi i piramidinde ortaya çıkmış ve mö. 24-23. yy'a ait.

the sky will weep for you and the earth shake for you, the moorer will scream for you and the great mooring post cry out for you, feet will stomp for you and arms wave for you, as you go forth to the sky as a star, as the morning god.



yine yukarıdaki entryde bahsedilen ama kaynağı verilmeyen(aşağıya bırakıyorum) antik mısır dönemi yazıtlarını tasnifleyen bu kitaba göre piramitlerdeki bu yazıtlar; sümer, babil, asur, hitit, ugarit, arami, fenike ve israilli kadim anlatı/mitoloji/din/veya adına ne diyorsan ordan gelme ve yine o topluluklara gitme bir hikayedir. yani birisi kağıda gizlice "gök ağladı yer titredi" yazıp piramitlerin arasına sıkıştırmamış, tıpkı kendisinden önceki ve kendisinden sonra gelecek olan halk efsaneleri gibi topluma teşhir edilip, biat kültürü empoze etmek maksadıyla kutsal anlatı haline getirilmiş, dilden dile sonraki nesillere/toplumlara aktarılmıştır.

üstteki entryde manipüle edilen bilginin kaynağı-pdf-;
the ancient egyptian pyramid texts

pepi i
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kimse uyanmadan hemen yiyim.
devamını gör...

küp çizmeyi bile beceremediğim etkinlik. halbuki v=a^3 de yazmıştım*. kokoreçi çizen kimdi hatırlamıyorum ama selam olsun.
devamını gör...

baruch spinoza 24 kasım 1632’de amster­dam’da doğdu. asılları ispanyol yahudisi olan ailesi engizisyondan kaçarak oraya sığınmışlardı. amsterdam’da sefardim adı verilen cemaatin bir parçası olarak çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdi. portekiz ve yahudi cemaati okullarında eğitim aldı. bu süre zarfında skolastik felsefe ile tanıştı.
1656 yılıda, yani yalnızca 24 yaşındayken, yahudi cemaatinden törenle lanetlenerek kovuldu. bu yüzden yahudi ismi baruch değişerek benedict oldu.

lanetlendiği yıla değin yayınlanmış bir yazısı yok. muhtemelen ibrahimi dinlerin tanrısına karşı duyduğu şüphenin cemaatinde duyulması onun kovulmasına yol açmıştı. onu ziyaret eden iki hahamın tanrının bir bedene sahip olduğu fikrinden vazgeçmesi için para teklif ettiği bilinir. tanrının bedene sahip olduğu fikri, spinozacı panteizmdir. ama kendine has türden.

ünlü kitabı ethica adlı kitabında tamamen öklidyen bir yapı kurmaya çalışır. önce bölüm başlar. sonra tanım, sonra açıklama, aksiyom, önerme, önerme kanıtı, sonuç. en sonunda ise qed, quod erat demonstrandum —yani kesin olarak kanıtlanmıştır diye yazar. kısımları: tanrı üzerine, zihnin doğası ve kökeni, duyguların kökeni ve doğası, insanın esareti ya da duyguların kuvveti, aklın kudretli ya da insanın özgürlüğüdür.
devamını gör...

yazının, görsel sanata dönüşmüş hali. sadece kağıt üzerinde kalmayarak mimari alanda da kullanılmış, taş oymacılığı ile üç boyutlu hale getirilmiş. cami kubbelerinden mezar taşlarına varana kadar örneklerine rastlamak mümkündür.
devamını gör...

sizinle yaptığı sohbet esnasında, sürekli size dokunan insanlardır.

bazısı parmak uçları ile dokunur, kimisi kolunuzu tutar, kimisi omzunuza dokunur ve son derece rahatsız edicidir.

yapılan bir araştırmaya göre bu tarz insanların bu hareketleri çocuklukları ile alakalıymış. çevresindeki insanlarca dinlenmeyen çocuklar, büyüdüklerinde dikkatin kendi üzerinde ve söylediklerinde olduğundan emin olmak için sürekli temas kuruyorlarmış.

yapma arkadaşım.
devamını gör...

iki haftadır gözümde büyüyen yaz sonu temizliğimi yapmam.
an itibariyle, keyfim gıcır, ağzım kulaklarımda, evim mis gibi, iki gündür bangır bangır müzik dinledim, kimse sesini çıkaramadı. evde terör estirdim, kimse bana uymadı, arada gücendim herkes suyuma gitti.
evin her odasınım kapısını açıp bakıyorum eserime, içim açılıyor resmen.
aferim diyorum kendime.
bu mutluluk bana iki hafta yeter.
devamını gör...

önce ölümün kabulü gerek...
her gün haber kanallarında, gazetelerde, sosyal medyada ve hatta zaman zaman da çevremizde duyduğumuz ölüm, yani aslında yaşamımızın her anında var olan o sıradanlaştırdığımız kelime çok sevdiğiniz birinin bu dünyadan göçü ile bambaşka bir anlama ulaşıyor. ölümlülüğün kabulü, ölüm olgusuna her gün şahit olmakla gerçekleşen bir şey değil maalesef. evet, her canlı ölür. evet, kimse sonsuza kadar yaşayamaz. mesele bunu bilmek değil.
ben ki sözcüklerle birazcık aram iyi iken, türlü acılarımı ölümle bir tutup ölüm'lü şiirler yazmışken, hiçbir acının gerçek bir ölümü kabullenmeye çalışmakla kıyaslanamayacağını anladım. kabullendim mi, hayır. hala beceremiyorum.
ölümle yaşamın bu kadar içe içe ve her ikisinin de bu kadar gözümüzün önünde olduğu bir dünyada sevdiğim birinin ölümünü kabullenemiyorum. orada yıkanmış, pür-i pak, tertemiz yatan o yakışıklı adamın artık bir daha hiç gülemeyeceğini, hiç konuşamayacağını, ben, "ya babaaa yaa" dedikçe o'nun "babaam", diyemeyeceğini... kabullenemiyorum. daha az önce yaşıyorken bir anda gidiyor ve artık sonsuza kadar yok. almıyor aklım, almıyor.
devamını gör...

ortaokul zamanında sevdiğimiz kişilerle elden ele kağıt yollayarak haberleşirdik. hiç unutamıyorum, bana yazan arkadaşımı hoca yakaladı, kağıdı açtı ve tüm sınıfın önünde yazdığı şeyi sesli okudu. tek yazdığı şey "seni seviyorum" gibi sevgi içeren bir cümleydi. arkadaşıma bağırmaya başladı ve kime yolladığını sordu, arkadaşım önce söylemedi, öğretmen arkadaşımın yüzüne bağırarak yaptığının terbiyesizce bir şey olduğunu söyleyerek aşağıladı arkadaşımı. o gün ayağa kalkıp o lafların aynısını öğretmene söylemediğim ve arkadaşımı korumadığım için hala pişmanım. o arkadaşım uzun bir süre korkudan ve tüm sınıftan duyduğu utançtan dolayı benimle konuşmaya korkmuştu. sevgiden bile bu kadar tiksinen, dayanamayan insanları öğretmen diye sundular hayatımıza, bu ruh hastaları acılarını hep bizden çıkardı. hayatımda bana çok şey katmış iyi öğretmenlerim çok oldu. ancak bu ruh hastalarının bende yarattığı travmaları hiçbir zaman unutmadım. el kadar çocuğuz, bahsettiğimiz sevgililik tamamen masum bir arkadaşlıktı sadece, el ele bile tutuşmaya utanıyor ve korkuyorduk.

bu olayları çocukluk yaşımda yaşayıp tepkisiz kaldığım için artık hiçbir şeye tepkisiz kalmıyorum. eden bulur diye geçiştirmiyorum, konuşmam gereken ve tepkimi göstermem gereken her yerde sonuna kadar hakkımı savunuyorum. bu bana zarar veriyor mu ? evet. ama daha sonradan kendimi veya başka birisini korumadığım için pişmanlık hissetmememi sağlıyor.
devamını gör...

sevgili yazar revolutionary girl utena ukdesidir.

1832-1883 yıllarında yaşamış fransız sanatçı. illüstratör, ressam ve gravür sanatçısı.

küçüklüğünden beri çizime ilgisi olan sanatçı kariyerine çok çok erken yaşta başladı, çizimlerini yaptığı ilk öykü 15 yaşında yayımlandı. bir süre öyküler için çalışmalar hazırladıktan sonra kitaplar için de illüstrasyonlar hazırlamaya başladı. 1853'ten itibaren bir çok sipariş alan sanatçı bir çok önemli kitabı resimlendirdi. dante'nin ilahi komedya'sı, cervantes'in don kişot'u, john milton'un kayıp cennet'i için illüstrasyonlar yaptı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel the divine comedy, ''inferno, canto 2'' (solda), ''paradiso, canto 28'' (sağda) (1857)

1866'da john milton'un paradise lost kitabı için illüstrasyonlar hazırladı. aynı yıl en önemli çalışmalarından biri olan incil'in ingilizce baskısı için çalışmalar yaptı. incil'le yaptığı büyük başarıdan sonra londra'da kendine ait büyük bir sergi açtı. hayatını paris'te sürdüren ve kariyerinde hayatı boyunca çok başarılı olan sanatçı, fransa'da şeref nişanıyla ödüllendirildi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel ''the creation of light'' (solda), ''the annunciation'' (sağda) (1866)

gravürlerini yaparken her zaman tek başına hazırlamamış, dönemin başarılı gravür sanatçılarından destek de almıştır. sadece gravür değil tabloları da bulunmakta. hayatı boyunca 10 binden fazla eser üretmiş.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel paradise lost, "satan talks to the council of hell" (solda), ''satan descends upon earth'' (sağda) (1866)

hayatı boyunca üretmiş, dokunduğu bir çok hikayeyi muhteşem bir biçimde canlandırmış sanatçı buraya kadar da anlayacağımız üzere gravürün ustasıdır.
eserlerine bakarken mistik, karanlık havayı hissediyor ve resmen büyüleniyorsunuz. benim gibi stendhal sendromunun kıyısında dolaşmayı sevenler için eserleri biçilmiş kaftan. özellikle zaman ayırıp incelemenizi tavsiye ediyor ve hatta sizi daha fazlası için şuraya yönlendiriyorum.

sanatçının çok daha ayrıntılı biyografisi için kaynak
devamını gör...

kim sevgilinin üstüne daha çok düşerse otursun terkedilmeyi beklesin.

en büyük olanı yazmayacağım.
devamını gör...

tecavüz gibi konularda yorum yaparken, bu olayların en sevdiğimizin başına gelebileceğini düşünerek yorum yapmak gerekmektedir.
tecavüz mağdurunun seks işçiliğinden ne kadar para kazandığını düşünerek değil.
devamını gör...

buradan

que tu m'aimais encore,
c'est quelqu'un qui m'a dit que tu m'aimais encore,
serait-ce possible alors..?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"... bu gönül uğruna neye katlanmaz
öl desen, ölürüm, seven ne yapmaz?"
devamını gör...

birkaç güne vurulmuş ölüsünü bulurlar dediğim parstır.
devamını gör...

(bkz: insanları her şeyden az sevmek)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim