80 günde devrialem
jules verne tarafından kaleme alınan, mark brown tarafından oyunlaştırılan ve bu sezon kocaeli şehir tiyatroları ekibince sahnelenen tiyatro oyunu.
açık söylemek gerekirse, çocukken hiç bir çocuk kitabını okumadığımdan (ayşegül serisi hariç) bu kitabı da hala okumadım. fikrinin ne olduğunu konusunu genel hatları ile biliyorum. ama bu denli eğlenceli olacağını tahmin etmemiştim.
oyun 2 perdelik yaklaşık 2 saat civarında sürüyor.
oyunda ilk dikkat çeken tabiki dekor. koca bir dev saat görüyoruz. zamanın geçişini yansıtmak amaçlı. gerisi sapsade zaten. treni ellerindeki valizler ile yapıyorlar. toplamda 5 kişilik bir kadro. kocaeli şehir tiyatrolarının oyunlarını hep beğenmişimdir zaten, küheylandan guguk kuşuna dek birsürü güzel oyunu sahnelediler. bu oyunda kendi kategorisinde bir dev oldu bence.
fırsatınız var ise, mutlaka izlemeye gidin.
biraz erken davranırsanız bilet bulmakta kolaylaşıyor. bildiğim kadarı ile, her ayın 20sinden sonra diğer ayın biletleri satışa çıkıyor. almak isteyenler için ufak bir not olsun buda.
açık söylemek gerekirse, çocukken hiç bir çocuk kitabını okumadığımdan (ayşegül serisi hariç) bu kitabı da hala okumadım. fikrinin ne olduğunu konusunu genel hatları ile biliyorum. ama bu denli eğlenceli olacağını tahmin etmemiştim.
oyun 2 perdelik yaklaşık 2 saat civarında sürüyor.
oyunda ilk dikkat çeken tabiki dekor. koca bir dev saat görüyoruz. zamanın geçişini yansıtmak amaçlı. gerisi sapsade zaten. treni ellerindeki valizler ile yapıyorlar. toplamda 5 kişilik bir kadro. kocaeli şehir tiyatrolarının oyunlarını hep beğenmişimdir zaten, küheylandan guguk kuşuna dek birsürü güzel oyunu sahnelediler. bu oyunda kendi kategorisinde bir dev oldu bence.
fırsatınız var ise, mutlaka izlemeye gidin.
biraz erken davranırsanız bilet bulmakta kolaylaşıyor. bildiğim kadarı ile, her ayın 20sinden sonra diğer ayın biletleri satışa çıkıyor. almak isteyenler için ufak bir not olsun buda.
devamını gör...
yazarların sahip olduğu ilk cep telefonu
ericsson a1018
çıktığı gibi aldığım telefon, 1999 yılıydı sanırım. o kadar da çok para vermiştim ki bu telefona bir de akranlarım bilir o zamanlar telefon faturaları da efsane gelirdi.
görselin altındaki yoruma tamamen katılıyorum. takoz yerine çok rahat kullanılabilir işlevsel bir telefondu kendisi, düşemeyecek kadar ağır ve büyük, ayrıca o anten neydi öyle allah aşkına, dersine çok çalışmış sözlüye istekli öğrenci parmağı gibi o ne o?
hey gidi günler yaa...
çıktığı gibi aldığım telefon, 1999 yılıydı sanırım. o kadar da çok para vermiştim ki bu telefona bir de akranlarım bilir o zamanlar telefon faturaları da efsane gelirdi.
görselin altındaki yoruma tamamen katılıyorum. takoz yerine çok rahat kullanılabilir işlevsel bir telefondu kendisi, düşemeyecek kadar ağır ve büyük, ayrıca o anten neydi öyle allah aşkına, dersine çok çalışmış sözlüye istekli öğrenci parmağı gibi o ne o?
hey gidi günler yaa...
devamını gör...
havariyyun kilisesi
istanbul'da bulunan, 4. yüzyılda inşa edilmiş kilise. kutsal havariler kilisesi ya da 12 havari kilisesi olarak da bilinir.
günümüzdeki fatih camii'nin yerinde bulunan alana, istanbul'un dördüncü tepesi üzerine başta i. konstantin kendisi için bir anıt mezar yaptırmış ve 337 yılında buraya defnedilmiş. 550 yılında ii. konstantin tarafından ikinci bir anıt mezar eklenen ve haç şeklinde bir planla tekrar kurulan kilise, bizans hükümdarları için 11. yüzyıla kadar anıt mezar görevi görmeye başlamış, bir çok bizans hükümdarı ve eşleri buraya defnedilmiş. buraya kutsal havarilerden aziz timotheos, aziz andreas ve aziz luka'nın kemikleri de gömülmüş. ayasofya kadar büyük olduğu düşünülen yapı, ayasofya'dan sonra en önemli ikinci kilise olarak biliniyor.
1204'teki latin işgaliyle kilise yağmalanmış ve imparatorların lahitleri soyulmuş. 1296 yılındaki depremle de hasar görmüş olan kilise, istanbul'un fethinden sonra kısa bir süre için rum patrikhanesi olarak kullanılmış. bina harap bir durumda olduğu için patrikhane 1455'te taşınmış. 1461 yılında kilise tamamen yıkılarak bulunduğu alana kilisenin yıkıntıları da kullanılarak fatih camii ve külliyesi inşa edildi.
bu konuyla ilgili en ilginç nokta şu, fatih sultan mehmet'in türbesi de bu alanda bulunuyor. önce şuraya halil inalcık'tan bir alıntı ekleyeyim:
gerek türk gerekse bizans geleneğine göre, hanlığın veya imparatorluğun merkezine fiilen sahip olan kişi, imparatorluğun da haklı sahibidir. fatih, istanbul'u aldıktan sonra kendisini roma imparatorluğu'nun tek meşru varisi saydı.
j. languschi'ye göre ''(fatih'in) iddiasınca dünyada bir tek imparatorluk, bir tek iman ve bir tek hükümdarlık olmalı imiş. bu birliği kurmak için de dünyada istanbul'dan daha layık bir yer yok imiş. bu şehir sayesinde hıristiyan dünyasını hükmü altına alabilirmiş.''
o, hanlık, gazilik ve kayserlikte, her üçünde de evrensel hakimiyetin yolunu görmekte idi.
halil inalcık, devlet-i aliyye, i. cilt, s. 111
yüzyıllar boyunca bizans imparatorluğu'nun hükümdarlarının defnedildiği bu alanda, kendini roma imparatorluğu'nun meşru varisi sayan ve amacı bir cihan devleti kurmak olan fatih sultan mehmet'in türbesinin de bulunması çok ilginç değil mi?
günümüzde, kilisedeki imparatorluk lahitlerinin bazıları istanbul arkeoloji müzesi'nin bahçesinde, ana binanın önünde sergileniyor.
kaynak 1 kaynak 2
1. görsel kaynağı 2. görsel kaynağı: ben çektim.
günümüzdeki fatih camii'nin yerinde bulunan alana, istanbul'un dördüncü tepesi üzerine başta i. konstantin kendisi için bir anıt mezar yaptırmış ve 337 yılında buraya defnedilmiş. 550 yılında ii. konstantin tarafından ikinci bir anıt mezar eklenen ve haç şeklinde bir planla tekrar kurulan kilise, bizans hükümdarları için 11. yüzyıla kadar anıt mezar görevi görmeye başlamış, bir çok bizans hükümdarı ve eşleri buraya defnedilmiş. buraya kutsal havarilerden aziz timotheos, aziz andreas ve aziz luka'nın kemikleri de gömülmüş. ayasofya kadar büyük olduğu düşünülen yapı, ayasofya'dan sonra en önemli ikinci kilise olarak biliniyor.
1204'teki latin işgaliyle kilise yağmalanmış ve imparatorların lahitleri soyulmuş. 1296 yılındaki depremle de hasar görmüş olan kilise, istanbul'un fethinden sonra kısa bir süre için rum patrikhanesi olarak kullanılmış. bina harap bir durumda olduğu için patrikhane 1455'te taşınmış. 1461 yılında kilise tamamen yıkılarak bulunduğu alana kilisenin yıkıntıları da kullanılarak fatih camii ve külliyesi inşa edildi.
bu konuyla ilgili en ilginç nokta şu, fatih sultan mehmet'in türbesi de bu alanda bulunuyor. önce şuraya halil inalcık'tan bir alıntı ekleyeyim:
gerek türk gerekse bizans geleneğine göre, hanlığın veya imparatorluğun merkezine fiilen sahip olan kişi, imparatorluğun da haklı sahibidir. fatih, istanbul'u aldıktan sonra kendisini roma imparatorluğu'nun tek meşru varisi saydı.
j. languschi'ye göre ''(fatih'in) iddiasınca dünyada bir tek imparatorluk, bir tek iman ve bir tek hükümdarlık olmalı imiş. bu birliği kurmak için de dünyada istanbul'dan daha layık bir yer yok imiş. bu şehir sayesinde hıristiyan dünyasını hükmü altına alabilirmiş.''
o, hanlık, gazilik ve kayserlikte, her üçünde de evrensel hakimiyetin yolunu görmekte idi.
yüzyıllar boyunca bizans imparatorluğu'nun hükümdarlarının defnedildiği bu alanda, kendini roma imparatorluğu'nun meşru varisi sayan ve amacı bir cihan devleti kurmak olan fatih sultan mehmet'in türbesinin de bulunması çok ilginç değil mi?
günümüzde, kilisedeki imparatorluk lahitlerinin bazıları istanbul arkeoloji müzesi'nin bahçesinde, ana binanın önünde sergileniyor.
kaynak 1 kaynak 2
1. görsel kaynağı 2. görsel kaynağı: ben çektim.
devamını gör...
gönüllerin ünlüsü yazar
bengaripsengüzeldünyaumutlu ukdesi;
sözlük içinde, günün ünlüsü, twiter ünlüsü, instagram ünlüsü, ayın ünlüsü, dünyanın ünlüsü gibi kocaman alkış alarak seçilmiş yazarların aksine, hiçbir ünlü listesine girememiş, fakat gönlümüzün ünlüsü olarak gördüğümüz yazarlar için kullanılan tabir.
bu ünlü listesine hiç girememiş çok sevdiğim yazarı, ilk gönüllerin ünlüsü olarak ben yazayım.
(bkz: ağzındakikanısilipişteşimdikızandövüşçü)
daha da hiçbir ünlü listesine giremez nasılsa. sanırım pek iyi bir yazar değil. kıyamam.
sözlük içinde, günün ünlüsü, twiter ünlüsü, instagram ünlüsü, ayın ünlüsü, dünyanın ünlüsü gibi kocaman alkış alarak seçilmiş yazarların aksine, hiçbir ünlü listesine girememiş, fakat gönlümüzün ünlüsü olarak gördüğümüz yazarlar için kullanılan tabir.
bu ünlü listesine hiç girememiş çok sevdiğim yazarı, ilk gönüllerin ünlüsü olarak ben yazayım.
(bkz: ağzındakikanısilipişteşimdikızandövüşçü)
daha da hiçbir ünlü listesine giremez nasılsa. sanırım pek iyi bir yazar değil. kıyamam.
devamını gör...
aşk hakkında kitap yazsanız ilk cümleniz ne olurdu sorunsalı
"daha faydalı bir kitap okuyun."
evet, ilk cümlem kesinlikle bu olurdu.
evet, ilk cümlem kesinlikle bu olurdu.
devamını gör...
çocukken düşünülen en aptalca şey
anne ve babamın iyi insanlar olduğunu, beni sevdiklerini ve sevgilerini bana gösterme dillerinin şiddet olduğunu bunun normal bir şey olduğunu düşünürdüm.
devamını gör...
mutsuzken ders çalışmak
işkence gibi gelse de sınavınız varsa mecburen yapmanız gereken bir şeydir.
devamını gör...
sözlükte güzel kız olmaması
ben gayet güzelim ama elimi sallasam ellisi durumundan mütevellit elimi sallamamaya çalışıyorum.
devamını gör...
kitabı sesli okumak
sık sık yaptığım eylem. kendime değil, anneme okuyorum.
annem uzun süren bir işle uğraşırken "al kitabı, gel!" dedi mi ben hazır ve nazırım. hemen son okumakta olduğumuz kitabı alır yerleşirim bir kenara. o işini yapar, bir yandan da beni dinler.
o da benim gibi; roman falan sevmiyor pek. tarihi/siyasi yahut bilimsel kitaplar okuyoruz. * bugüne dek bu şekilde en azından 50 kitap okumuşuzdur. "nice 50'lere..." diyorum ve kadehimi bize kaldırıyorum.
annem uzun süren bir işle uğraşırken "al kitabı, gel!" dedi mi ben hazır ve nazırım. hemen son okumakta olduğumuz kitabı alır yerleşirim bir kenara. o işini yapar, bir yandan da beni dinler.
o da benim gibi; roman falan sevmiyor pek. tarihi/siyasi yahut bilimsel kitaplar okuyoruz. * bugüne dek bu şekilde en azından 50 kitap okumuşuzdur. "nice 50'lere..." diyorum ve kadehimi bize kaldırıyorum.
devamını gör...
kitaplarla ilgili takıntılar
aldığım kitabı ilk ben okurum, okumadığım kitabı okuması için kimseye ödünç vermem. çok okumak isterse seve seve yenisini alır hediye ederim.
alacağım kitabın ciltli seçeneği varsa önce onu alırım, ciltsizini almış olduğum kitabın sonradan ciltli baskısı çıkarsa gider onu da alırım.
her kitaba özel ayraç yapma takıntım vardır, kendi ayraçlarımı kendim yapmayı severim. kitabı okuduktan sonra ait olduğu ayracı içinde bırakarak kaldırırım.
kitabı aldığım gün ve şehri ilk sayfaya, okuyup bitirdiğim tarihi ve şehri son sayfaya not ederim.
ödünç kitap almayı da vermeyi de sevmem ancak kitap hediye etmeyi çok severim.
alacağım kitabın ciltli seçeneği varsa önce onu alırım, ciltsizini almış olduğum kitabın sonradan ciltli baskısı çıkarsa gider onu da alırım.
her kitaba özel ayraç yapma takıntım vardır, kendi ayraçlarımı kendim yapmayı severim. kitabı okuduktan sonra ait olduğu ayracı içinde bırakarak kaldırırım.
kitabı aldığım gün ve şehri ilk sayfaya, okuyup bitirdiğim tarihi ve şehri son sayfaya not ederim.
ödünç kitap almayı da vermeyi de sevmem ancak kitap hediye etmeyi çok severim.
devamını gör...
ölüler konuşmaz ki
yapımcılığını, yönetmenliğini ve senaristliğini yavuz yalınkılıç'ın yaptığı 1970 yılına ait kült olan bir yerli korku filmi *
filmin konusuna gelecek olursak:
ölüler konuşmaz ki , kasabaya yeni gelmiş genç bir çiftin faytonla tekinsiz bir malikane otel karışımı bir yere gelmesi ile başlıyor. at arabacı abimiz bir garip davranmakta ve sürekli olarak bügün ayın 15′i deyip durmaktadır. arabacı, genç çifti konaklayacakları malikane otel karışımı yere bırakıp, parasını bile almadan kirişi kırar. adem bey’in malikanesi olarak bilinen ve adem bey’in ölümünden sonra bıraktığı vasiyet üzerine ücretsiz otele dönüştürülmüş olan bu malikanede yalnızca siyah giyinen tövbe bismillah bir acaip tipli hasan adlı bir kahya tek başına yaşamaktadır. hasan, eski sevgilisinin portresi olduğu anlaşılan bir tabloyu gözünden sakınmakta ve adeta çılgınlar gibi ona tapınmaktadır. genç çift, gece eve giren şapkalı, acaip bir pardösü giyen garip bir adam tarafından öldürülür. bu garip adam aslında malikanenin dibinde bulunan mezarlıktan kalkmış bir hortlaktır. bu acaip hortlak her ayın 15′inde ortaya çıkarak cinayetler işlemektedir. kasabaya yeni atanan öğretmen sema da aynı malikaneye yerleşir ve aynı hortlağın saldırısına uğrar. mezardan kalkmış ölü ile karşılaşır yani ayın 15'inde, finalde, kuran’dan ayetler okuyan bir hoca ve ellerinde küçük kuran’lar olan destekçileri tarafından köşeye sıkıştırılacaktır.
filmde hortlak abimizin kahkahaları filmi biraz değişik yere götürse de çekildiği yıllara göre çok başarılı çekim teknikleri var aslında duvarlarda olan ayna kullanımları gibi mesela.
ama kostümler hak getire hortlak abimizin bizimkiler geliyor dediği sahnede görülen hortlaklar.
ilk öldürülen genç çiftimizin erkeğini aytekin akkaya abimiz canlandırıyor ilk filmlerinden olsa gerek.
filmin konusuna gelecek olursak:
ölüler konuşmaz ki , kasabaya yeni gelmiş genç bir çiftin faytonla tekinsiz bir malikane otel karışımı bir yere gelmesi ile başlıyor. at arabacı abimiz bir garip davranmakta ve sürekli olarak bügün ayın 15′i deyip durmaktadır. arabacı, genç çifti konaklayacakları malikane otel karışımı yere bırakıp, parasını bile almadan kirişi kırar. adem bey’in malikanesi olarak bilinen ve adem bey’in ölümünden sonra bıraktığı vasiyet üzerine ücretsiz otele dönüştürülmüş olan bu malikanede yalnızca siyah giyinen tövbe bismillah bir acaip tipli hasan adlı bir kahya tek başına yaşamaktadır. hasan, eski sevgilisinin portresi olduğu anlaşılan bir tabloyu gözünden sakınmakta ve adeta çılgınlar gibi ona tapınmaktadır. genç çift, gece eve giren şapkalı, acaip bir pardösü giyen garip bir adam tarafından öldürülür. bu garip adam aslında malikanenin dibinde bulunan mezarlıktan kalkmış bir hortlaktır. bu acaip hortlak her ayın 15′inde ortaya çıkarak cinayetler işlemektedir. kasabaya yeni atanan öğretmen sema da aynı malikaneye yerleşir ve aynı hortlağın saldırısına uğrar. mezardan kalkmış ölü ile karşılaşır yani ayın 15'inde, finalde, kuran’dan ayetler okuyan bir hoca ve ellerinde küçük kuran’lar olan destekçileri tarafından köşeye sıkıştırılacaktır.
filmde hortlak abimizin kahkahaları filmi biraz değişik yere götürse de çekildiği yıllara göre çok başarılı çekim teknikleri var aslında duvarlarda olan ayna kullanımları gibi mesela.
ama kostümler hak getire hortlak abimizin bizimkiler geliyor dediği sahnede görülen hortlaklar.
ilk öldürülen genç çiftimizin erkeğini aytekin akkaya abimiz canlandırıyor ilk filmlerinden olsa gerek.
devamını gör...
karma puanların coine dönüşmesi
ev an itibari ile farkettiğimdir, karma puanım bir aşşaa bir yukarı gidip gelmekte, binance de kay diye beni aratabilirsiniz. birazdan elon musk tweetimi atacak ahanda görürsünüz siiiz bekleee!(bkz: sısısısı)
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ingilizce seviyeleri
bana kadar.
for example:
ı can
you can
what can you do.
for example:
ı can
you can
what can you do.
devamını gör...
geceleri buzdolabının çıkardığı ses
benimki bir de kütür kütür buz kırıyor. sanki eve meteor düşüyormuş gibi oluyor.
devamını gör...
fizik
geri dönebilseydim okumayı ve öğrenmeyi seçeceğim bilim dalı.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının idolleri
yaşayanları idolüm olarak görmem. hikayesi bitmiş , artık hata yapması imkansız olan ölmüşleri idolüm olarak görürüm. o da atatürk'tür.
devamını gör...
moher kayalıkları
irlanda'da bulunan ve bahşettiği manzara ile turistlerin ilgi odağı haline gelen güzel olduğu kadar tehlikeli de olan kayalıklardır. bölgede yer alan falezlerle birlikte buraya gelen turistlere çeşitli aktivite imkanı sunan bu yer aslında bir uçurum bölgesi.

kayalıkların uzunlukları ortalama 100-120 metre, kapladığı alan ise yaklaşık 8 kilometre. yani oldukça geniş bir alana yayılmış. şu şekilde üsten görünümünü görebilirsiniz;

bölge sörf ve yürüyüş yapmak isteyenlere, bunun yanında nadir bulunan bitki örtüsü ve her yerde bulunmayan deniz kuşu türlerini görmek isteyenler için oldukça ilgi çekici. öyle ki moher kayalıkları sahip olduğu jeolojisiyle unesco global geopark'ın da bir parçası ve koruma altında.
bölgeye en çok ziyaret yaz aylarında gerçekleşiyor ve maalesef kayalıklara olması gerekenden fazla yaklaşan insanların uçurumdan düşerek öldüğü sıkça duyulan haberler arasında.
ben bu bölgeyi ilk kez harry potter ve melez prens kitabında harry ile dumbledore'un hortkuluk ararken gittikleri mağaranın burada olduğunu öğrenince keşfetmiştim ve burası ilgimi çekmişti. işte o hortkuluğun arandığı mağaranın şu aşağıdaki olduğu söyleniyor;

son olarak tarihi mekanlara ilgisi olanlar için de 1835 yılında inşa edilen o’briens kulesi burada yer alıyor.

kendi adıma sadece harry potter'daki mağarayı görmek için bile gitmek istediğim, mükemmel bir manzaraya sahip olan bu yere gitmek isterseniz eğer günlük turlar düzenleniyormuş.
kaynaklar: 1234

kayalıkların uzunlukları ortalama 100-120 metre, kapladığı alan ise yaklaşık 8 kilometre. yani oldukça geniş bir alana yayılmış. şu şekilde üsten görünümünü görebilirsiniz;

bölge sörf ve yürüyüş yapmak isteyenlere, bunun yanında nadir bulunan bitki örtüsü ve her yerde bulunmayan deniz kuşu türlerini görmek isteyenler için oldukça ilgi çekici. öyle ki moher kayalıkları sahip olduğu jeolojisiyle unesco global geopark'ın da bir parçası ve koruma altında.
bölgeye en çok ziyaret yaz aylarında gerçekleşiyor ve maalesef kayalıklara olması gerekenden fazla yaklaşan insanların uçurumdan düşerek öldüğü sıkça duyulan haberler arasında.
ben bu bölgeyi ilk kez harry potter ve melez prens kitabında harry ile dumbledore'un hortkuluk ararken gittikleri mağaranın burada olduğunu öğrenince keşfetmiştim ve burası ilgimi çekmişti. işte o hortkuluğun arandığı mağaranın şu aşağıdaki olduğu söyleniyor;

son olarak tarihi mekanlara ilgisi olanlar için de 1835 yılında inşa edilen o’briens kulesi burada yer alıyor.

kendi adıma sadece harry potter'daki mağarayı görmek için bile gitmek istediğim, mükemmel bir manzaraya sahip olan bu yere gitmek isterseniz eğer günlük turlar düzenleniyormuş.
kaynaklar: 1234
devamını gör...

