en iyisi büyük konuşmayayım.
devamını gör...

babamın başaramadığı eylemdir.
her ne kadar önünden ekmekleri toplasam da bir anlık boşluğumda bi bakıyorum elinde ekmek...
sonra da diyor ki ben neden kilo alıyorum.
devamını gör...

yapacağı radyo programıyla , evrenin sırrını çözebileceğimiz donanımı yayın ortakları ile birlikte beynimize mıhlayacak, sempatik ve sıcak kanlı sözlük yazarı.
dipçe : ''lanetleneceksek sen lanetle'' dedirten şirin bir profil resmine sahip yazar.
devamını gör...

incinmemek ve incitmemek için kurgulamalar yapmaktır. illa kötü yorumlamamak lazım. zaman zaman ilişkiler belli durumlarda strateji ister, doğallık yıpratır. bazen dengeyi sağlamak için gereklidir. hele ki birden fazla ilişki içinde olduğumuz günümüz dünyasında her zeki insanın stratejik hamleler yaparak ilişkilerini dinamik tutabilmesi önemlidir. ne yazık ki sadece doğallık ile mümkün olmuyor. hepsinden biraz eklemek, güzelce yoğurmak lezzet verir. iki yüzlülük ile bağdaştırmak biraz bencilce bir düşünce benim için. fikir neyse zikir de o olur. fesatlık yapmayın.
devamını gör...

islam değil de islamcılar ülkenin içinden geçti.
ensar vakfında tecavüze uğrayan çocuklara da sor bu soruyu bence. cevabı beğenmeyebilirsin yalnız, uyarayım baştan.
devamını gör...

/ bugün bu kitaptan bir sayfa koptu
kuş uçtu yuvasını buldu
vapurlar sahillerde durdu
deniz sustu, biz konuştuk...
/
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yönetmen steven spielberg barda otururken yanına oturan çinli' nin yüzüne tokatı yapıştırmış. tokatı yiyen çinli, spielberg*e niye tokat attığını sorunca spielberg :
pearl harbor'u siz bombaladınız demiş.
çinli de pearl harbor'u kendilerinin değil, japonlar'ın bombaladığını söyleyince spielberg :
ha japon, ha çinli, ha vietnamlı, ne fark eder, hepsi aynı değil mi? demiş

bir müddet sonra bu kez de çinli, spielberg'in yüzüne tokatı patlatmış. bu sefer tokatı yiyen spielberg, sebebini sorunca çinli de :
titanik'i sen batırdın demiş.
spielberg de, titanik'i kendisinin değil, aysberg'in batırdığını söyleyince bu sefer de çinli şöyle demiş:
ha aysberg, ha carlsberg, ha spielberg, ne fark eder, hepsi aynı değil mi?
devamını gör...

önce insanın içine işleyen mavi gözleri gelir aklıma,
sonra
fakirlik yüzünden yaşayamadığı çocukluğu.
kendini ülkeye anlatması için şehit olması gerekiyormuş, trabzonlu-maçkalı yavrucağızın.
devamını gör...

türkiye çatısı altında gerçekleşen ve rakam duyulunca şaşkınlık oluşturan hede. kadınlar olarak her gün "yeter!" diye bağırmaktayız.

sevgiden, aşktan, güvenden geçtik artık. öldürmesinler istiyoruz. öldürmeyen sevgi istiyoruz. lütfen yaşama hakkımıza saygı duyun.
devamını gör...

mikronezya. büyük okyanus üzerinde bulunan 607 adadan oluşan bir ülkedir. ülke 4 federe devletten oluşuyor. ülke bayrağındaki 4 yıldız bu devletleri temsil ediyor.
devamını gör...

derdi olmayanın dili lal olur...
ötmez sazının teli, çürür pas olur..
eksiğiniz belli, dibi delik kabınız...
yari olmayanın yarası mı olur ?..
devamını gör...

elsevier'e bağlı, araştırma makalelerini yönetmek, paylaşmak ve bibliyografya oluşturmak için kullanılan bir referans yöneticisidir.
hem telefonda hem de masaüstünde indirerek kullanabilirsiniz. kendi bir hesabınız olacağından, başka bir bilgisayarda da mendeley hesabınızı açtığınızda kaydettiğiniz tüm makalelere erişebiliyorsunuz. kullanımı konusunda sorusu olan olursa seve seve yardımcı olurum.
devamını gör...

bence de mantıklı bir hareket olur. desteklerim. lakin ya limonik orkların ve uruk hailerin saldırısına uğrarsak, böğüre böğüre buraya akın ederlerse, o zaman ne halt yiyeceğiz?

herkes, göğüs göğüse çarpışacağının sözünü veriyorsa ben tamamım. yoksa olmaz.

alttaki tanıma el cevap: millet göğüs göğüse çarpışmayı kabul etmiş, adam kıytırık bir yüzüğü taşımaya eriniyor.

çürük portakal işte ne olacak. yönetmenlik yaramadı sana. eru çarpsın da seni, eciş bücüş ol emi !
devamını gör...

dün öyle bi gün geçirdim ki. şu an üstümden tir geçmiş gibi hissediyorum. kalkamıyorum. gunaydin sana da bebeğim.
devamını gör...

sütsüz filtre kahve.
çok yoğun be. sütlü olsa? şöyle güzel güzel yuvarlasak?
devamını gör...

yalın'ın tüm şarkıları.
devamını gör...

üşeniyorum, öyleyse yarın.
devamını gör...

enstrumantal parcalari seviyorsaniz mutlaka dinleyin derim...

devamını gör...

yani diyor ki yazar:
"kadınlar espri yapamaz, kadınların mizah anlayışı yok."
cık cık cık çok yazık.
devamını gör...

kazık kadar kız çocuklarının, hayatlarının bir döneminde nasıl 'südüklü' (bkz: masumlar apartmanı) olduklarının konuşulacağı radyo yayını*

bir keresinde, lise son sınıftayken, sınıfın büyük çoğunluğuyla, kızlı erkekli koca bir grup, heybeliada'ya mangal yapmaya gittik. alışverişler yapıldı, alkollü alkolsüz içecekler alındı, mangal yakıldı, yemekler, kızların evden getirdiği, annelere yaptırılmış börekler, kekler afiyetle gömüldü, çok da verimli, güzel bir gün geçirmiştik bir zamana kadar...

ismi lazım değil, sınıfın sığırlarından bir erkek, grubumuzun dışında, ama yakınlarımızda piknik yapan kız grubundan bir kıza, arsız ve terbiyesiz bir şekilde laf atmış... kızlar çıldırdı, itiş kakış derken kızları sakinleştirdim. derken, kızlardan biri, muhtemelen laf atılan sakinleşmiyor. öldüreceğim, keseceğim naraları atıyor. telefonla birilerini arıyor sürekli.
ben kızı sakinleştirmeye çalıştıkça bizim sınıfın mel'un cinsiyetine mensup gerizekalıları ' ulan adadayız, kalkıp gelmeye kalksalar nasıl yetişecekler' rahatlığıyla oralı bile değil...

evet, tahmin üzerine kız adanın yerlisi çıktı. takribi 20 dakikaya kalmadan 25-30 kişiye yakın elleri zincirli, sopalı bir erkek grubu laps diye karşımıza dikildi... laf atan kim falan diye sordular, alkollüydü kusura bakmayın diye hala yatıştırmaya çalışıyorum ortalığı...
''ben'' diyorum, ''onun adına özür diliyorum sizden, hanımefendiden de özür diledim defalarca, çok haklısınız ama büyütmeyelim, misafiriz burada'' falan diye yıkama yağlama yaparken, çocuklardan biri koluma girdi, gel sen şöyle ötede özür dile benden diye alıp götürmeye kalktı beni. arkadaşlarım araya girdi, iskeleye kaçar gibi sığındık...

çocuklar, ismi lazım değil elemanı çağırıyorlar bağırış çağırış, turnikelere sopalarla vuruyorlar falan, rezil bir durum... üstelik, ben strese girince, öfkelenince falan mideme vuruyor, hala daha öyledir. bu kadar stresten sonra iskeleye sığındık fakat midem acayip bulanıyor...

haftalardır küs olduğumuz, o zamanlar sevgilim olan kız da, bu kadar stresten korkmuş, bana bi'şey yapacaklarından endişelenmiş, oldukça yakınlaşmıştı bana. sorup duruyor nasılsın, iyi misin, miden nasıl oldu bilmem ne, yüklendikçe yükleniyor. o yüklendikçe midem daha da bulanıyor....

en son, iyiyim, biraz uzak dur benden demek için ağzımı açtığımı hatırlıyorum, bir de kızın converse'lerinin üstüne tüm gün yediklerimi kustuğumu...

yol boyu vapurun öbür tarafında seyahat ettim...
kız da sağ olsun, hiç bozuntuya vermedi, 1 koca paket ıslak mendille gıcır gıcır etmişti ayakkabılarını, vapurdan inip beni beklediğini görünce fark ettim...

bu arada, dövmeye gelen çocuklar da çok delikanlı çocuklarmış. kavga çıkaralım diye bizi tahrik etmek için bile, yanımızdaki kızlara tek kelime laf atmadılar, aklıma geldikçe hala takdir ederim...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim