akıllı tiptir. su faturası neyse ama elektrik, doğalgaz ve internet faturalarını zamanında ödemek çok önemli. şak diye kesiveriyorlar. sonra hem faturayı ödüyorsun hem açma kapama bedeli ödüyorsun.

otomatik ödeme en mantıklısı.

ekleme: yahu hemen ödenmek istemediğini falan uydurmayın. otomatik ödemede değilse unutulabiliyor. bir seferinde 56 liralık elektrik faturasını ödemeyi unuttuğumdan 56+85 tl ödemiştim.
devamını gör...

antik çağdan günümüze kadar gelen bu terim insanın en iyi durumlarda, mevkilerde olduğunda bile tedirginliğin olduğunu ifade eder.
sicilya kralı olan dionysos fakir bir aileden gelip kıvrak zekasıyla tahta kadar geçmiştir. şiddet ve savaşla da ülkesini güçlü hâle getirmeyi başarmıştır. kılıcıyla da halka gözdağı vermek amacıyla insanların kafasını kesmiş ve adaletli olduğunu iddia etmiştir. demokles bu kralın hizmetkârı aynı zamanda da en yakın arkadaşıdır. sürekli krala yaptığı işin çok kolay olduğunu kılıcıyla her işi hâllettiğini söyleyen demokles, bu sözleriyle kralı bıkkınlığa uğratmıştır ve sonunda demoklese ders vermek amacıyla "krallığın ne demek olduğunu öğrenmeni istiyorum demokles. bir günlüğüne gel ve tahta otur." der. demokles bunu duyduğunda sevinçten havalara uçar. dionysos da adamlarına kılıcını tahtın üzerine gelecek şekilde bağlattırır. ertesi gün demokles gelir ve tahta oturur fakat tepesinde bulunan kılıç sürekli onu tedirgin etmektedir. düşecek korkusuyla demokles o gün hiçbir şey yapmadan günü bitirir. demokles de bu tedirginlikle iş yapmanın ne kadar zor olduğunu anlamıştır.
devamını gör...

peki bunu başlık olarak açmanın varoşluğuna ne demeli?
devamını gör...

gereksizdir. fiyatı pahalı geldi desenize. neden yalan söylüyoruz?
devamını gör...

kesinlikle ben değilim, yemin edebilirim bu konuda. öyle şanssızım öyle ters gider ki işlerim, hani ağzımla kuş tutsam ağzıma s.çar.
devamını gör...

altı ay boyunca bir evin bahçesinde kazı yapıldı. özel kuvvetler tarafından korundu. etrafına kimse yaklaştırılmadı. sonra ne oldu ve ne bitti? bilen yok.
devamını gör...

dismonere bir hastalıktır. kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. acı eşiği erkeklere göre yüksek olan kadınların dahi dayanamadığı bir durumken abartılıyor sanılması acınasıdır.
devamını gör...

bir kafa sözlük yazarı. aynı zamanda güneş'e uzaklık bakımından 7. sırada bulunan ve rastlantısal olarak keşfedilmiş olan gezegen.

"rastlantısal keşif"ten kastımı kısaca açıklayayım önce. gezegeni keşfeden kişi, ünlü bir astronom olan william herschel. kendi yaptığı bir teleskopla gözlemler yaparken uranüs'ü görmüştü herschel ama onu sönük bir kuyruklu yıldız sanmıştı. kendisinden önce yapılan çalışmalarda uranüs bir yıldız olarak yerini almıştı haritalarda. herschel ise bir süre boyunca onu kuyruklu yıldız olarak tanımladıktan sonra gezegenin yörüngesini anlamaya çalışmış ve ancak yörüngeye ilişkin bilgilerini ilerlettikten sonra onun bir gezegen olduğunu anlamıştı.

uranüs'ün atmosferi büyük oranda (%80'den fazla) hidrojen ve (%15 civarında) helyum içerir. buna ek olarak metan ve başka bazı bileşikler de bulunur bu atmosferde. gezegenin renginin mavi ağırlıklı oluşunun nedeni metandır. atmosferin en dış katmanlarının sıcaklığı yaklaşık -220 derece olduğundan, bu soğuk ortamda bulunan su ve benzeri moleküller burada fazla barınamaz ve gezegenin daha iç kısımlarına doğru iner. bu yüzden de uranüs atmosferinde bulut görülmez. nadiren görülen zayıf bulutların nedeni ise metandır.

birçok gezegenin kendi etrafında dönme eksenlerinin aksine, uranüs'ün dönme ekseni son derece yatıktır. yani uranüs bir anlamda "yan yatmış" bir gezegendir. jpl.nasa. gov'dan aldığım aşağıdaki resimde eksen eğikliklerini görebilirsiniz:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

görüldüğü gibi uranüs için eğiklik 98 derece. bunun nedeni tam olarak bilinmiyor. ancak gezegenlerin oluştuğu milyarlarca yıl öncesinde uranüs'ün başka bir cisimle çarpışmış olabileceği tahmin ediliyor.

uranüs güneş'ten oldukça uzak olduğundan, onun etrafındaki dönüşünü de 84 dünya yılında tamamlar. bu nedenle uranüs'te herhangi bir mevsim 21 yıl sürer.

uranüs sistemdeki gaz devlerinden biridir. dünya gibi kayalık bir gezegen değildir. tıpkı satürn'ün halkaları gibi halkalara sahiptir. ancak bu halkaların ışığı yansıtma oranı satürn halkaları kadar yüksek olmadığından, doğrudan gözlemek zordur.

uranüs'ün, çapları 1600 km'den 20 km'ye kadar değişen bir aralıkta bulunan 27 uydusu bulunur. bunların isimleri william shakespeare'in oyunlarındaki karakterlerden seçilerek verilmiştir. bu uyduların varlığının nedeni de, yukarıda söylediğim muhtemel çarpışma olabilir.

gezegene ilişkin bilgilerimizin çoğunu voyager uzay araçlarından biri olan voyager 2 sayesinde elde ettik. insan yaşamı için uygun bir gezegen olmadığından, gezegen araştırmaları konusunda mars kadar gözde bir gezegen değil. bu nedenle onu incelemek için uzay aracı göndermek gibi bir bir gündem, şimdilik nasa'nın planları arasında değil.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı
devamını gör...

bir tarafı ege bir tarafı akdeniz. gidilemese bile haritadaki konumuna bakmanın dahi huzur verdiği yer.
devamını gör...

kesinlikle "var mı böyle bir şey?" dedirtmiş başlıktır.

forumsal başlıkları geçiyorum. onlar zaten artı oy alıyor çünkü tüm yazarların uğrak yeri fakat bilgi başlıkları o kadar şanslı değil. bilmiyor olanlar olduğu için bir şey diyemeyiz, saygı duyarız. bu katkı sağlayamayacakları anlamına gelmiyor. artılayarak da fayda sağlayabilir herkes. (veya isteyen)
devamını gör...

kimseye söyleyememişsem eğer burada da yazmam haliyle. akşam ağlayarak günlüğüme yazarım artık napalım?
devamını gör...

çekilinnnn ben evliyim *
önce ciddi ciddi yazdım, yazdım; sonra bir şarkı ile cevap vermek istedim bu başlığa...

beni kategorize etme

şaka bir yana iticiliğin evli olmakla alakalı olduğunu düşünmüyorum ben, kendi başına da zaten itici olan insanlardır onlar.

ciddiye alırsak yazacak gerçekten çok şey var, bunun temeli insanların çocuk yetiştirme tarzına-tavrına, bizim toplulumuzun insana-evliliğe bakışına, örf-adetlere kadar gider, tespitler de yaparız ama gerek var mı? bence yok...

itici ve evli * insanlardan uzak, mutlu günler dilerim hepinize sözlük ahalisi *
devamını gör...

adını okuduğumda bile içime bir hüzün çökmesine neden olan zülfü livaneli kitabıdır. ırkçılığı, doğuda olan olayları gerçekçi bir şekilde aktarmış ve kaçtığım bu gerçekler yüzüme bir tokat gibi vurulmuştur. şu anda da bu hikayeye benzer şeylerin bir yerlerde yaşandığını bilmek ve buna karşı bir şey yapamamak canımı çok sıkıyor.
devamını gör...

tabelalarınızı morineke yaptırabilirsiniz..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yaşadığımdan başka bir dünyada yaşıyor içinde yaşadığım toplum.

akvaryumdaki balıkları doyurmak için gittim büroya. dönüşünde bütün arkadaşlarım şehri terk ettiği için yalnız başıma oturdum birahaneye. eski şiirler okudum kendimden, yavaş yavaş demlenirken. az evvel kutladı bir adam bayramımı. kimin bayramını kutladı deli, kulağımda - çarmıha gerilen tek kişi isa değildi ki diye devrimci safsatalar uğruna taşıdığım ama haliyle kimsenin bunu bilmediği - haç küpemi göre göre. ama temizim doğrusu, kimseyi öldürmedim üç dört gündür; sonuçta insan da bir hayvan türü.

birahanedeyim, arkada ibrahim tatlıses çalıyor. neden bu saatte benim için tatlı bu ses? hiçbir şey olmadı ama hiçbir şeyin olmaması melankoli için yetiyor bazen. yetiyor işte. kendi kendime konuşup dikkatleri çekmemek için, şuraya iş çıkışı çağıma saygın kıyafetlerle geldiğim günlerde meyhaneci adem amcanın bana saygı duymaya devam etmesi için, sesimi susturmak için, karalıyorum bunu. mayhoşum, bomboşum. yabancıyım, kendi topluluğumdan başkaca toplumlara.
devamını gör...

#1218806 hayır sevgili yazar, ebeveynlerim doktor değil, olmasını isterdim gerçi bir sağlık çalışanı adayı olarak yardım almak fena olmazdı. lakin sizin acilen bir yardım almanız gerektiğini düşünmekteyim*, hayatımda ilk defa hiç tanımadığım bir insan tarafından söylediğim her şey çarpıtıldı ama geceme keyif kattınız. çocuk gibi nickaltımda böyle bir mesaj görmek baya güldürdü beni.
devamını gör...

cemaat ve tarikatlar. gram beyni olan insan oralara adımını bile atmaz.
devamını gör...

(bkz: haskell free library) (bkz: haskell free library and opera house)
1904 yılında,martha stewart haskell tarafından yaptırılan,neoklasik tarzda inşa edilen ihtişamlı yapının üst katı opera alt katı ise kütüphane olarak kullanılmakta.onu diğer tüm kütüphanelerden ayıran özelliği ise bulunduğu konum itibari ile abd'nin kuzeyindeki derby line şehri ve kanada'nın güneyinde yer alan stanstead'ın sınır noktasına inşa edilmiş olduğu için çifte vatandaş olması.iki farklı ülkenin sınırları içerisinde bulunduğu için iki farklı adresi ve ismi bulunuyor (abd (bkz: haskell free library and opera house)-kanada(bkz: haskell free library) ).kütüphanenin giriş kapısı abd sınırlarında olsa da kanada'lılar hiç bir kontrole tabi olmadan rahatlıkla kütüphaneyi kullanabiliyorlar.kütüphane koleksiyonu ve opera sahnesi stanstead sınırları içinde kaldığı için abd'liler tarafından kitapsız kütüphane ve sahnesiz opera olarak adlandırılıyor.kütüphanenin fransızca ve ingilizce olarak 20.000'den fazla kitap koleksiyonu vardır ve haftada 38 saat halka açıktır.bina, her iki ülkede de tarihi sit alanı olarak kabul edilmektedir. abd'de,1976'dan beri ulusal tarihi yerler siciline kayıtlıdır. kanada'da ise, 1985 yılında kanada ulusal tarihi sit alanı olarak belirlenmiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

charlotte perkins gilman’ın romanıdır.

bir gün sanırım istanbul’da bir gecelik bir misafirliğimiz olmuştu bir akrabamızın evinde. o zaman ilkokul öğrencisi olma ihtimalim yüksek. günlük sohbetlerden sonra gece yatma vakti geldiğinde kardeşimle aynı odada bizim için hazırlanan yataklara uzandık. benden üç yaş küçük olan kardeşim hemen uykuya daldı. benim de niyetim oydu aslında ama duvardan bana bakan bir çift gözü gördüğümde ne uyku kaldı bende ne de mantıklı düşünme gücü. belirli aralıklarla göz kırpan bir canavar olduğuna hiç kuşkum yoktu ama anlamadığım şey neden ısrarla beni izlediğiydi. gözlerimi sımsıkı kapatıp orda hiçbir şey olmadığına kendimi ikna etmeye çalıştım ama içten içe beni oradan izleyen canavarın varlığından emindim. sabaha kadar bakıştık canavarla, o bana saldırmak için doğru anı bir türlü bulamadım, bense kaçmak için bir fırsat yakalayamadım. sabah ezan okunmaya başladığında canavar yavaş yavaş kaybolmuştu bile. bu durumu canavarın allah korkusu olduğuna yormuş olmam kuvvetle muhtemeldir.

sabah herkes uyandığında anneme gece yaşadığım muhteşem macerayı anlattığımda, annem kendince mantıklı bir açıklama yaptı bana. parlayanın aslında elektrik düğmesi olduğunu ve benim canavarın göz kırpması sandığım şeyin aslında kendi göz kırpışım olduğunu tane tane anlattı. tabii ki ikna olmuş gibi davrandım. hayat boyunca asla bu tür açıklamalarla kandırılacak bir çocuk olmadım. annem canavarın varlığını kendince çürütmüş olsa da, ben hala o gece canavarla savaşımın gerçek olduğuna eminim.

sarı duvar kağıdı hikayesi de benim yukarıda anlattığım hikayeye çok benziyor. sadece çok daha ustaca anlatılmış hali.

ayrıca depresyon konusunda mücadele ederken neler yapmamız gerektiğine dair önemli yöntemler de anlatıyor. ben bu konuda psikologlar ve psikiyatrlara güven duyulmaması gerektiğini düşünüyorum. yazar da benimle aynı fikirde görünüyor.

korkularınızı yenmeye değil onlarla uzlaşmaya çalışıyorsanız bu kitabı okuyun.
devamını gör...

sırf seks için aşıkmış taklidi yapan denyolar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim