minamoto tametomo
tarihte efsane olarak nitelendirilen üç samuraydan birisidir. kılıç üstatlığının yanı sıra ok kullanma konusunda da inanılmaz yetenekliydi. hatta tametomo ok ve yay kullanma konusunda samurayların en büyük efsanesi olarak kabul ediliyordu.
anlatılanlara göre tametomo sol kolu sağ kolundan 15 cm uzun doğmuştu. bu sayede yayı daha geriye çekerek oku daha güçlü bir biçimde çok uzaklara gönderebiliyordu.
1170 yılındaki savaş sırasında sol kolundaki tendonların hasar görmesi sonucunda bir daha ok atmaz hale geldi. aynı zamanda yenilen tarafta bulunmasından mütevellit esir edildi.
esareti kabul etmedi ve seppuku yaparak yaşamına son verdi. bu kararı onun buşido'ya ne kadar bağlı olduğunu göstermektedir.
bir diğer samuray efsanesi için (bkz: miyamoto musashi)
anlatılanlara göre tametomo sol kolu sağ kolundan 15 cm uzun doğmuştu. bu sayede yayı daha geriye çekerek oku daha güçlü bir biçimde çok uzaklara gönderebiliyordu.
1170 yılındaki savaş sırasında sol kolundaki tendonların hasar görmesi sonucunda bir daha ok atmaz hale geldi. aynı zamanda yenilen tarafta bulunmasından mütevellit esir edildi.
esareti kabul etmedi ve seppuku yaparak yaşamına son verdi. bu kararı onun buşido'ya ne kadar bağlı olduğunu göstermektedir.
bir diğer samuray efsanesi için (bkz: miyamoto musashi)
devamını gör...
yazarların unutamadığı film replikleri
"sevgiyle güzelleşmeyen insanlardan kork mathilda, onları hiçbir şey mutlu edemez."
devamını gör...
bir kadına tosunum demek
"seni sevdim be tosunum." sözünü akıllara getiren başlıktır.
haber için tık
haber için tık
devamını gör...
masson-trikrom boyası
dokulardaki kollajen-kas yapısını göstermeye yarayan boyanın ismidir.
devamını gör...
bu kekre dünyada
metin altıok'un bütün şiirlerinin derlendiği bir acıya kiracı isimli şiir koleksiyonun 401. sayfasında yer alan ilk soneden yola çıkılarak bestelenmiş muhteşem eser. fazıl say ve serenad bağcan şiirin vuruculuğundan hiçbir şey kaybettirmeden muhteşem bir iş ortaya çıkarmış. insan dinlerken durup soruyor sahiden; artık bir yarım umut dahi kalmadıysa karanlık yarınlarımızı göğüslemek için, işte o zaman, o zaman gerçekten paylaşacak bir şey yok mu acıdan başka?
sevgilim bak, geçip gidiyor zaman;
aşındırarak bütün güzel duyguları.
bir yarım umuttur elimizde kalan,
göğüslemek için karanlık yarınları.
ağzımda ağzının silinmez ılık tadı,
damağımda kösnüyle gezinirken;
yüreğimde yılkı, aklımda ölüm vardı,
dışarda rüzgar acıyla inilderken.
unutulmuyor ne tuhaf dünya işleri,
seninle bir döşekte sevişirken bile.
düşünüyorum hüzünlü genç anneleri,
çarşılarda, pazarda ellerinde file.
bu kekre dünyada yazık geçit yok aşka;
bir şey yok paylaşacak acıdan başka.
sevgilim bak, geçip gidiyor zaman;
aşındırarak bütün güzel duyguları.
bir yarım umuttur elimizde kalan,
göğüslemek için karanlık yarınları.
ağzımda ağzının silinmez ılık tadı,
damağımda kösnüyle gezinirken;
yüreğimde yılkı, aklımda ölüm vardı,
dışarda rüzgar acıyla inilderken.
unutulmuyor ne tuhaf dünya işleri,
seninle bir döşekte sevişirken bile.
düşünüyorum hüzünlü genç anneleri,
çarşılarda, pazarda ellerinde file.
bu kekre dünyada yazık geçit yok aşka;
bir şey yok paylaşacak acıdan başka.
devamını gör...
terk edilmemek için yalvarmak
bu davranışta bulunmak hiç bir insana yakışmayacak bir harekettir.
ne kadar zor olsa da terk etmeyi düşünen birine değil yalvarmak konuşmak bile doğru olmaz.
biten bitmiştir bunu anlamak lazım. insan kendini daha fazla bu şekilde düşürmemeli.
hayat devam ediyor sonuçta.
ne kadar zor olsa da terk etmeyi düşünen birine değil yalvarmak konuşmak bile doğru olmaz.
biten bitmiştir bunu anlamak lazım. insan kendini daha fazla bu şekilde düşürmemeli.
hayat devam ediyor sonuçta.
devamını gör...
tatlım tatlım
2017 yılında çekilmiş yönetmen ve senaristliğini yılmaz erdoğan'ın yaptığı romantik komedi filmidir.
haybeden gerçeküstü aşk'ın filme çevrilmiş halidir.
başrollerde,
aylin kontente
bülent emrah parlak
büşra pekin
çağlar çorumlu
fatih artman
gupse özay
serkan keskin
şebnem bozoklu
4 çiftin ilişki başlangıcı, gelişmesi ve bitmeye yaklaşmasını ele alıyor. ilişkilerin zorluklarına, benzerliklerine ve ayrılıklarına değiniyor. aslında değişik bir bakış açısı denebilir. zamanınız bolsa ve yahu ne izlesem derseniz izleyebilirsiniz. tabi romantik komedi türünü seviyorsanız yoksa hiç yaklaşmayın.
ben izlerken keyif almıştım açıkçası zaten komedi filmlerinden çok bir beklentim yok. bir iki güldürsün o ara kafamı başka şeylerle oyalasın yeter. genelde bu tarz filmleri canım sıkkınken açayım da oynasın modundayken izliyorum. ee beğenirsem ne ala. kadroyu seviyorum zaten ekip güzel. atom parçalansın bende bilgi sahibi olayım demiyorsanız izleyin. abi romantik komedi işte ya ne gibi bir beklentiniz var bilmiyorum ama açın bakın sarmadıysa kapatın.
bu arada filmin müziği ara ara dilime takılır. çok az bir bölümünü biliyor olmama rağmen saatlerce üzerime yapışır. müzik iyi müzik güzel müziğe laf yok.
iyi seyirler...
haybeden gerçeküstü aşk'ın filme çevrilmiş halidir.
başrollerde,
aylin kontente
bülent emrah parlak
büşra pekin
çağlar çorumlu
fatih artman
gupse özay
serkan keskin
şebnem bozoklu
4 çiftin ilişki başlangıcı, gelişmesi ve bitmeye yaklaşmasını ele alıyor. ilişkilerin zorluklarına, benzerliklerine ve ayrılıklarına değiniyor. aslında değişik bir bakış açısı denebilir. zamanınız bolsa ve yahu ne izlesem derseniz izleyebilirsiniz. tabi romantik komedi türünü seviyorsanız yoksa hiç yaklaşmayın.
ben izlerken keyif almıştım açıkçası zaten komedi filmlerinden çok bir beklentim yok. bir iki güldürsün o ara kafamı başka şeylerle oyalasın yeter. genelde bu tarz filmleri canım sıkkınken açayım da oynasın modundayken izliyorum. ee beğenirsem ne ala. kadroyu seviyorum zaten ekip güzel. atom parçalansın bende bilgi sahibi olayım demiyorsanız izleyin. abi romantik komedi işte ya ne gibi bir beklentiniz var bilmiyorum ama açın bakın sarmadıysa kapatın.
bu arada filmin müziği ara ara dilime takılır. çok az bir bölümünü biliyor olmama rağmen saatlerce üzerime yapışır. müzik iyi müzik güzel müziğe laf yok.
iyi seyirler...
devamını gör...
bir erkeği kırmadan ona tipsiz olduğunu söylemek
mümkünü yok.
denemeyin kırılırlar.
kul hakkı olur sonra, günaha da girersiniz.
helallik almadan da olmaz. cehennemlik olmak bile var işin ucunda.
denemeyin kırılırlar.
kul hakkı olur sonra, günaha da girersiniz.
helallik almadan da olmaz. cehennemlik olmak bile var işin ucunda.
devamını gör...
attack on titan
birinci bölümünü izledim. anime dünyasına gram ilgim yok. hiç de sevmem açıkçası ancak fena bulmadım. konusu fazlasıyla yaratıcı görünüyor. spoiler yememek için pek bir şey okumuyorum hakkında ancak aklıma direkt olarak mass effect serisini getirdi. o nedir diyenler için spoiler sekmesi açıp anlatacağım. öyledir veya değildir, yorum yapmak isterseniz mesaj atabilirsiniz. severim ben bu tür şeyler hakkında teori üretmeyi. her neyse mass effect bir rpg oyunu. 5 civarında oyunu var gerçekten şahane bir sci-fi rpgsidir. konusunun attack of titan'la bağdaştırdığım kısmını anlatıyorum hemen ki ne demek istediğim anlaşılsın.
samanyolu galaksisini insanlar teknolojinin ilerlemesi ile keşfetmişlerdir ve birçok ileri teknolojiye sahip medeniyetle tanışmışlardır. bu medeniyetlerin kurduğu bir ittifaka dahil olmuşlardır ve kimi zaman iyi kimi zaman kötü dönemlerden geçse de görece refah seviyesi yüksek bir hayat sürülmektedir. fakat büyük resimde işlerin çok farklı olduğu ortaya çıkar. oyunun ilerleyen evrelerinde protein tabanlı bir yaşam formu olan insanlık ve dahil olduğu uzaylılardan oluşan medeniyetler zincirinin aslında ne kadar aciz olduğu anlaşılır. reaperlar adı verilen başka bir galaksiden gelen yarı canlı yarı makine, çok daha gelişmiş bir medeniyet, samanyolu galaksisini adeta bir çiftlik gibi kullanmaktadır. her 100 bin yılda bir gelip tüm canlı yaşamı hasat etmektedir ve kendi amaçları için kullanmaktadır. 100 bin yıl canlı yaşam formları için çok uzun ve erişilemez bir süre olduğu için hasat sonrası olan biten her şey unutulmaktadır ve canlı yaşam tekrar galakside filizlenmektedir. reaperlar tekrar gelene kadar. reaperlar tekrar gelene kadar medeniyetler tekrar oluşmakta ve tekrar tekrar teknolojilerini geliştirmektedirler. sonra reaperlar tekrar gelir... oyunun konusu da reaperların geldiği bir seferde insanlığın da katkısıyla samanyolu galaksisi medeniyetlerinin reaperlara karşı koyma çabasıdır.
attack of titan da bana bu hikayeyi hatırlattı. ne kadar benzerlik, ne kadar esinlenme var iki seri arasında şu an öngöremiyorum fakat ilk defa bir anime serisine devam edeceğim gibi görünüyor.
samanyolu galaksisini insanlar teknolojinin ilerlemesi ile keşfetmişlerdir ve birçok ileri teknolojiye sahip medeniyetle tanışmışlardır. bu medeniyetlerin kurduğu bir ittifaka dahil olmuşlardır ve kimi zaman iyi kimi zaman kötü dönemlerden geçse de görece refah seviyesi yüksek bir hayat sürülmektedir. fakat büyük resimde işlerin çok farklı olduğu ortaya çıkar. oyunun ilerleyen evrelerinde protein tabanlı bir yaşam formu olan insanlık ve dahil olduğu uzaylılardan oluşan medeniyetler zincirinin aslında ne kadar aciz olduğu anlaşılır. reaperlar adı verilen başka bir galaksiden gelen yarı canlı yarı makine, çok daha gelişmiş bir medeniyet, samanyolu galaksisini adeta bir çiftlik gibi kullanmaktadır. her 100 bin yılda bir gelip tüm canlı yaşamı hasat etmektedir ve kendi amaçları için kullanmaktadır. 100 bin yıl canlı yaşam formları için çok uzun ve erişilemez bir süre olduğu için hasat sonrası olan biten her şey unutulmaktadır ve canlı yaşam tekrar galakside filizlenmektedir. reaperlar tekrar gelene kadar. reaperlar tekrar gelene kadar medeniyetler tekrar oluşmakta ve tekrar tekrar teknolojilerini geliştirmektedirler. sonra reaperlar tekrar gelir... oyunun konusu da reaperların geldiği bir seferde insanlığın da katkısıyla samanyolu galaksisi medeniyetlerinin reaperlara karşı koyma çabasıdır.
attack of titan da bana bu hikayeyi hatırlattı. ne kadar benzerlik, ne kadar esinlenme var iki seri arasında şu an öngöremiyorum fakat ilk defa bir anime serisine devam edeceğim gibi görünüyor.
devamını gör...
mahlassızım
kafa sözlük’te mahlas almadan önce düşündü... aldığı mahlasın hakkını vermesi gerekirdi. “varsın olmasın bir mahlasım, baş ucumdaki kitaplarım gibi dostlarım olsun, tanımlarım şiir gibi olsun ki okunsun, beni okuyanlar bilgiyle dolsun, adım mahlassızım olsun” dedi.
sözlükte bir şeyler öğrenmeye gelenlerin hemen takibe aldığı, “alimler tevazu sahibidirler” ifadesinin canlı örneği. kitap kardeşliği etkinliği düzenlense tam eşlenilecek biri. bilgi küpü mahlassızım hangi şiirden çıkıp aramıza geldin? iyi ki geldin, kafamıza da iyi geldin kıymetli yazar.
sözlükte bir şeyler öğrenmeye gelenlerin hemen takibe aldığı, “alimler tevazu sahibidirler” ifadesinin canlı örneği. kitap kardeşliği etkinliği düzenlense tam eşlenilecek biri. bilgi küpü mahlassızım hangi şiirden çıkıp aramıza geldin? iyi ki geldin, kafamıza da iyi geldin kıymetli yazar.
devamını gör...
enflamasyon
yangı. vücudun hasara verdiği yanıt. bu yanıtın amacı hem hasarı ortadan kaldırmak hem de yanıt verirken oluşturduğu artıkları ortadan kaldırmaktır. yani yanıt verirken hasara sebep oluyor sonra da bunu onarmaya çalışıyor ama öyle zamanlar oluyor ki tabiri caizse kaş yapayım derken göz çıkarıyor. hipokrat enflamasyon için 'yanan şey' demiştir. damar sertliği,koah,alerji gibi hastalıklar direkt enflamatuar hastalık olarak geçer zaten. psikiyatrik hastalıklardan kansere birçok hastalıkla bağlantısı gösterilmiştir ve bu ilişkiler de birbirini alevlendirir.
devamını gör...
eleven days eleven nights
bir joe d’amato filmidir.

filmin senaryosu rosella drudi ve claudio fragasso tarafından yazılmıştır. filmin başrollerinde luciana ottaviani, joshua mcdonald ve mary sellers oynamıştır. filmi izleyenler arasında beğenenler ve beğenmeyenler elbette olacaktır ama benim bu tanımım kesinlikle tarafsız olmayacaktır çünkü bu film benim kişisel tarihimde önemli bir yer tutmaktadır. bu filmle ilgili hayatımın en önemli anlarından birini ilk erotik film deneyimi deportivo valencia maçı başlığında yazmıştım. merak eden olursa okuyabilir.
filmde evlenmesine on bir gün kalan bir adamın hikayesi anlatılıyor. aslında birçok erkek için çok cazip olabilecek bir macera yaşıyor adam. yeni tanıştığı bir kadınla bir kaçamak yaşama isteği duyan bu adamcağız. kendini bir anda bir tutsak olarak buluyor bir evde. ondan sonrası tufan zaten. yeni tanıştığı bu kadın adamcağızı bir yer bağlıyor ve her tülü fantezisini bu zavallı adam üzerinde deniyor. olay bal dök yala’ya kadar varıyor belli anlarda.
ve bu olay tam on bir gün on bir gece boyunca sürüyor ve adam bağlı bir şekilde beklerken yanına gelip giden onu tutsak alan kadın olmuyor sadece.
ilginç bir film ve benim için ilginç bir hikayesi olan bir film. bence izlenmeye değer.

filmin senaryosu rosella drudi ve claudio fragasso tarafından yazılmıştır. filmin başrollerinde luciana ottaviani, joshua mcdonald ve mary sellers oynamıştır. filmi izleyenler arasında beğenenler ve beğenmeyenler elbette olacaktır ama benim bu tanımım kesinlikle tarafsız olmayacaktır çünkü bu film benim kişisel tarihimde önemli bir yer tutmaktadır. bu filmle ilgili hayatımın en önemli anlarından birini ilk erotik film deneyimi deportivo valencia maçı başlığında yazmıştım. merak eden olursa okuyabilir.
filmde evlenmesine on bir gün kalan bir adamın hikayesi anlatılıyor. aslında birçok erkek için çok cazip olabilecek bir macera yaşıyor adam. yeni tanıştığı bir kadınla bir kaçamak yaşama isteği duyan bu adamcağız. kendini bir anda bir tutsak olarak buluyor bir evde. ondan sonrası tufan zaten. yeni tanıştığı bu kadın adamcağızı bir yer bağlıyor ve her tülü fantezisini bu zavallı adam üzerinde deniyor. olay bal dök yala’ya kadar varıyor belli anlarda.
ve bu olay tam on bir gün on bir gece boyunca sürüyor ve adam bağlı bir şekilde beklerken yanına gelip giden onu tutsak alan kadın olmuyor sadece.
ilginç bir film ve benim için ilginç bir hikayesi olan bir film. bence izlenmeye değer.
devamını gör...
je vais bien ne t'en fais pas
adı her ne kadar türkçeye benim için üzülme olarak çevrilse de fransızca anlamı olarak iyiyim endişelenmedir.
olivier adam*ın 2000 yılında yazdığı aynı adı taşıyan romanından, philippe lioret*in sinemaya uyarlayıp yönettiği 2006 yapımı fransız drama filmidir.
melanie laurent*in oynadığı 19 yaşında ki lili karakteri, tatilden döndüğünde ikiz kardeşinin babasıyla tartışarak evi terk ettiğini öğrenir. kendisine bir şekilde haber ulaştıracağını düşündüğü kardeşinden uzun süre haber gelmeyince ümitleri tükenir. yeden içmeden kesilir hastanelere düşer. tamda her şeyden vazgeçecekken ikizinden gelen bir mektupla umutlarını tekrar yeşertip ikizini aramaya başlar..
çok değişik bir konu değil, sonuçta fransızlar kült bir film yapmışlar diyemeyiz fakat filmde öyle bir parça var ki kült olmaya adaydır bence..
aaron tarafından seslendirilen u-turn (lili) adlı parça şükela ki şükeladır bana göre..
olivier adam*ın 2000 yılında yazdığı aynı adı taşıyan romanından, philippe lioret*in sinemaya uyarlayıp yönettiği 2006 yapımı fransız drama filmidir.
melanie laurent*in oynadığı 19 yaşında ki lili karakteri, tatilden döndüğünde ikiz kardeşinin babasıyla tartışarak evi terk ettiğini öğrenir. kendisine bir şekilde haber ulaştıracağını düşündüğü kardeşinden uzun süre haber gelmeyince ümitleri tükenir. yeden içmeden kesilir hastanelere düşer. tamda her şeyden vazgeçecekken ikizinden gelen bir mektupla umutlarını tekrar yeşertip ikizini aramaya başlar..
çok değişik bir konu değil, sonuçta fransızlar kült bir film yapmışlar diyemeyiz fakat filmde öyle bir parça var ki kült olmaya adaydır bence..
aaron tarafından seslendirilen u-turn (lili) adlı parça şükela ki şükeladır bana göre..
devamını gör...
sarıkamış faciası
bembeyaz bir kar çölünün içinde, kış ayazında 90.000 genç donarak kırıldı. derler ki; bölgedeki köpekler insan eti yemekten domuz gibi olmuştu.
enver paşa açısından durum şundan ibaretti: "bunlar nasıl olsa bir gün ölecek değiller miydi?"
hatıralarının önünde saygıyla eğiliyorum.
bir kar yağar ince ince, yatan şehitler ışılar
sarıkamış altın bulak
soğanlı’ yı biz nerden bilek
bizim uşak göycek gezer
ağca zıbın kara yelek
yüzbaşılar binbaşılar
tabur tabur karşılar
bir kar yağar ince ince
yatan şehitler ışılar
gözünü sevdiğim eşe
tekerin dayandı taşa
seferberliği durdur
elin öpem enver paşa
enver paşa açısından durum şundan ibaretti: "bunlar nasıl olsa bir gün ölecek değiller miydi?"
hatıralarının önünde saygıyla eğiliyorum.
bir kar yağar ince ince, yatan şehitler ışılar
sarıkamış altın bulak
soğanlı’ yı biz nerden bilek
bizim uşak göycek gezer
ağca zıbın kara yelek
yüzbaşılar binbaşılar
tabur tabur karşılar
bir kar yağar ince ince
yatan şehitler ışılar
gözünü sevdiğim eşe
tekerin dayandı taşa
seferberliği durdur
elin öpem enver paşa
devamını gör...
diyanet'in 100 milyon liraya saray yaptırması
ben diyecek bir şey bulamıyorum. halka 1 tl verince bile gözlerine sokan kişiler 100 milyon liraya saray yaptırıyor.
(bkz: deli olacağım hüsnü)
ahanda burada
(bkz: deli olacağım hüsnü)
ahanda burada
devamını gör...
büyük argo sözlüğü
"türkçe'nin büyük argo sözlüğü" diye de ismi geçen, hulki aktunç'un kaleme aldığı renkli ve faydalı eser.
"ali rıza"'nın argoda votka anlamına geldiğini de öğretmiş eser.
"ali rıza"'nın argoda votka anlamına geldiğini de öğretmiş eser.
devamını gör...
yayladağ lokumu
güzel ve öğretici tanımları olan şirin yazarımız.
kalemine zevâl gelmesin...
kalemine zevâl gelmesin...
devamını gör...


