ufak bir gülümseme bir buruk kalp ve buğulu gözler. bunları gördüğüm insanın bilirim ki yükü ağır, yorgunluğu hat safhada.. kıyamam yelkenleri düşürüveririm hemen.
devamını gör...

"bir gün birileri nasılsa kürt asıllı olduğu için kürtçe bir tek şarkı söylemek isteyen bir adamın hiçbir ülkeyi bölmediğinin öyküsünü yazacak ve bu öyküyü okuyanlar şarkı söyleyen insanlardan ve şarkılardan korkulmaması gerektiğini anlayacaklardır.
ben klasik bir kadere teslim olmak istemiyor ve öldükten sonra değil şimdi anlaşılmak istiyorum. beni doğru anlama yolundaki en küçük bir çabayı, sağduyu ve bir hoşgörüyü çok özlediğimi ve bunu içinde taşıyan herkesi içtenlikle selamladığımı söylemek istiyorum."
ahmet kaya / paris.
devamını gör...

''jehan istiklal barbur[1] (d. 12 nisan 1980; beyrut, lübnan), hristiyan arap asıllı türk[1][2][3] şarkıcı-şarkı yazarıdır. 2002'de profesyonel müzik hayatına başlamak için ankara'dan istanbul'a taşınan sanatçı, ilk olarak farklı gruplarda pop, caz türünden repertuvarlarla vokalist olarak yer aldı. bülent ortaçgil'in referansı ile[4] ada müzik adlı şirket ile anlaştı. 2009 yılında ilk stüdyo albümü uyan yayımlandı.[5] 2010 yılında ise ikinci albümü hayat ile müzik kariyerini devam ettirdi.[6] 2012'de sarı, 2014'te sizler hiç yokken, 2014'te "kendine zaman ver" single'ı, 2017'de evim neresi.[7] 2018'de "kuzgunu uçmak" maxi single'ı, 2019 'da "ürkerek söylerim" ve 2019 'da "iki keklik" single'ı yayımlandı. toplam 7 albüm, 2 single kaydetti.''

vikipedi


şarkıları muazzam. hele birsen tezer ile ikisini çok yakıştırdım.
birsen tezer&jehan barbur-delikanlı
devamını gör...

oy verdiğinde puan alındığını ilk defa bu başlıkta gördüm. benim bildiğim kadarıyla yok böyle bir şey. ben okumadan oy vermem ayrıca. oy verdiğim yazar arkadaşlar bunu böyle bilsin.
devamını gör...

hadi ben onu bulamadım,o niye beni bulamadı ki?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

amerikalı ressam, tıp doktoru ve tıp ressamıdır. her tıp fakültesi öğrencisinin "netter mi, sobotta mı" ikilemindeki baş kahraman olan netter, doktor olmadan önce profesyonel ressamlık yapmıştır.

1933'te new york üniversitesi tıp fakültesi'nden mezun olduktan sonra ressamlık ile tıbbı birleştirmek için çalışmalara başlamıştır. ciba adlı ilaç firması adına "clinical symposia" isimli kitapçıklar resimlemiştir. bu kitapçıklarda her hastalığın fizyolojik, patolojik ve anatomik özellikleri üstünde durulmuştur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu çizimler oldukça popüler olunca genişletilip 13 ciltlik bir seri haline getirilmiştir. sinir sistemi, üreme, sindirim, endokrin, kalp, böbrekler, solunum ve iskelet kas sistemi gibi kitaplardan oluşan bu seri şu ana kadar basılmış en bilinen medikal çalışmadır."netter collection of medical ıllustrations" ismiyle yayınlanan bu eser, 20 binden fazla şekil içerir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"netter insan anatomi atlası" ise ilk kez 1989 yılında basılmıştır. çizimler netter collection'dan alınmıştır.
devamını gör...

moderatörlüğü hayırlı olsun...
devamını gör...

aslında doğru bir durumdur. derdin büyüklüğünü ölçmek için bir yöntem yok, varsa söyleyin. o zaman nasıl karar vereceğiz hangi derdin daha büyük olduğuna? beni en çok üzen şey daha büyük derttir benim için. tabi başkasının derdi beni çok üzmediği için kendi derdimi en büyük dert sayarım.

-ben derde dert demem, dert benim olmadıkça.
devamını gör...

aklımda bir iki tane olan ama sırf ego’ları yükselmesin diye buraya yazmadığım nick’lerdir.
tanım: merak konusu
devamını gör...

(bkz: tamam)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

öncelikle başlıkta bazı yazdığına dikkat edin. öyle çaylaklar gördüm ki benden daha iyi tanım yazan... onları ayrı tutarak,

efenim özellikle bugün bir çok kalitesiz tanıma rastladım. mesela çaylağın biri gelmiş bir başlığa "evet bence de jsjajk" filan yazmış. ya da bakıyorum profiline, paso anket doldurmuş... ee nerede şimdi sözlüğün bilgi kaynağı olma özelliği?

edit: biri de aynen böyle demiş: "kazıklı maria’dan geldim lol"
abi siz ciddi misiniz?

(bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları)
devamını gör...

dıştan bakınca açık kahve tonuna sahip renk. esasında tütün rengi olarak geçer.
devamını gör...

her ne kadar bir hanımefendi'nin bir kâtip için söylediği sözler olduğu düşünülse bile işin aslı çok başkadır.
işin aslı zamanın kabadayıları kâtiplerle dalga geçmek için söylemiştir.
üsküdara gidiş yolu.
devamını gör...

birkaç kadeh şarap.
saate bakınca akşam değil gece ama geç yatıp geç kalkanlar için akşam sayılabilir hala.
böyle bir anket başlığı da yoktu ve mutlaka olması gerekiyordu.* ayrıca ilerleyen günlerde belki sözlükçüler anketi akşam saatinde doldurmak isteyebilir. sırf ondan açtım zaten. amme hizmeti bir nevi.*

edit: başlık “alkol tercihi” olunca haliyle alkol çeşitlerinden bahsetmek mantıklı olan sanki. zorunluluktan değil yani. kahve ya da başka şey sorulsaydı “içecek tercihleri” olurdu başlık. alkol içmek zorunda olmayan yazarlar da öyle bir başlık altında toplanabilir gayet tabii.
devamını gör...

miko dün yazıp 7. gün dediğine göre bugün 8.gün

miko'yu sanırım bir aydan biraz daha fazla süredir takip ediyorum, cenk'in yazılarıyla tanışmamsa biraz daha uzun bir zaman önce gerçekleşti. ikisinin de yazılarını çok beğeniyorum. her fırsatta kendilerine de söylediğim için şaşırmıyorlardır artık bunu duyduklarına *. aslında burada neden miko'nun yazısından hemen sonra yazdığımı anlatmaya çalışıyorum. borç bilmek değil benimki. kendilerini anlatış biçimleriyle beni yazmaya teşvik ettiklerini haber vermek için söylüyorum bunları.

evet bu ufak girizgahtan sonra şimdi başlayabilirim. son dönemlerde ağırlıklı olarak iyi hissediyorum kendimi. kapanma bana vurmadı sanırım. hatta belki iyi bile gelmiş olabilir. son zamanlarda çalışmak ve günümü planlamak konusunda epey güçlük çekiyordum. şimdi sabahları kalkıyorum bazen bir bazen iki saat kitap okuyorum. müzik dinleyerek kahvaltımı yapıyorum ve çalışmaya başlıyorum. bunun dışında sıklıkla sözlükteyim, sohbet ettiğim güzel insanlar var ve çılgın gibi radyo dinliyorum.

kitap okumak benim için zaten çok keyifliydi ama son birkaç aydır bu etkinlikten başka bir lezzet alıyorum ve daha anlamlı buluyorum. benim için kitap okumanın anlamı değişti. pandeminin ilk zamanlarında yani geçen sene nisan gibi istanbul'da psikolojik danışmanların, psikologların -aslında pek çok ruh sağlığı çalışanının desem daha doğru olur- gönüllü olarak desteklediği kordep kuruldu. kordep'in hazırlık aşamasında youtube üzerinden yapılan canlı yayınlardan birinde bir psikiyatrist ifade etti birazdan anlatacaklarımı ama kim olduğunu hatırlamıyorum, paylaşmayı isterdim.

stresi masanın üzerine konan bir yüke benzetti. insanlar sıklıkla stres veren bir yaşam olayıyla karşılaştıklarında -aslında okurun bunu düşünürken özgür olmasını isterim ama bir yandan somutlaştırmam gerekiyor diye düşünüyorum bu yüzden bir sınav veya sunum olarak düşünülebilir- yükü taşıyacak masanın ayaklarını kırar dedi. mesela sınava çalışması gerektiği için basketbol oynamayı, kitap okumayı bırakır gibi gibi. evet masanın ayakları ile ifade edilen bizim güçlü yanlarımız, hayattan zevk almamızı sağlayan yanlarımız çok saygıdeğer ferasetli okurlarım *.

şimdi ben bütün bunları niye anlatıyorum? hazırlanmam gereken önemli bir sınav var. doktora öğrencisiyim ve ders dönemi sonunda yazılı ve sözlü biçimlerde gün boyu süren bir sınava giriyoruz. gerek eğitim hayatında gerek iş hayatınızda yaşantılarınız nedeniyle stresli olduğunuz zamanlarda eğer böyle bir şeye hazırlık yapmanız gerekiyorsa bir de çalışamadığınız için güçlük yaşarsınız. düşene bir de o vurur yani. ben de böyle bir durumdaydım. kitap okumanın anlamı da tam bu noktada değişti sanırım.gelecek için beni kaygılandıran ne varsa onların giderek azalmasını sağladı. azaldıkça da yaşamda yapmak istediklerime daha fazla yer açıldı.

ben elbette kitap okumaya zaman bulabildiğim için şanslıyım. işin siyasi boyutunu burada ele alamayacak kadar fazla yazdım. bu nedenle şimdilik incınmişsinızdır diyerek burada duruyorum*.

son bak bu son ve gerçekten önemli. acaba stresli durumlar, önceki baş etme girişimlerimiz hep masanın ayağını kırmak suretiyle gerçekleştiği için mi bize korkunç geliyor? yine bir ayağı kırmak zorunda mı hissediyoruz kendimizi?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
işte bu ben.
devamını gör...

the lord of the portakals filmini izlerken malumunuz olduğu üzere ters dönmüştüm. harcadığımız üstün gayretlere rağmen ne yazık ki normal bir vaziyet alamadık.

bu film sağolsun normalleşme sürecime katkı sağladı. teşekkür ederim. emeğinize sağlık.
devamını gör...

bildiğim kadarıyla japonya'da yılda 1000'den fazla 7 üzeri büyük deprem oluyordu.
pek de önemli değil yaa.*
gerçi bizim burda olsaydı hiç düşünemiyorum.
(bkz: 21'inci yüzyılda istanbul'da gerçekleşecek büyük istanbul depremi)
devamını gör...

başıma bir şey gelmeyecekse varlığını kanıtlayabileceğim inek. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
çocuklara sütü sevdirmek için şöyle bir inek yapıp sağma kısmına ilk önce kakaolu sonra normal süt koyup sağdırmıstım. *
devamını gör...

pet shop konusunu ben de bir türlü kafamda bir yere oturtamıyorum. bir yandan kocaman kedi ve köpekleri küçücük kafeste görünce üzülüyorum. onları oradan kurtarmak istiyorum. bir yandan da yaptığım bu eylemin bu ticareti canlı tutacağını düşünerek ben onu ordan kurtarsam bile bunun o kafese yenilerinin gelmesini sağlayacağını biliyorum. iki ucu gaitalı değnek.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim