andrew m. niccol* tarafından yazılan ve peter weir*'ın yönettiği 1998 yapımı bir filmdir. filmde jim carrey*, laura linney*, ed harris* ve natascha mcelhone* gibi yıldızlar yer almıştır. film 71. oscar ödüllerinde en iyi yönetmen, en iyi yardımcı erkek oyuncu ve en iyi özgün senaryo dallarında oscara aday gösterilmiş fakat her üç dalda da ödülü kazanamamıştır.
truman burbank, kartpostalları aratmayacak güzellikte bir adada yaşamaktadır. bir işi, evi ve çok sevdiği karısı vardır. ancak truman dışında herkes bunun bir oyun olduğunu bilir. truman'ın yaşamı gerçek sandığı bu stüdyolarda tam otuz yıldır, aralıksız olarak ve reklam vermeden bu yaşamı 24 saat boyunca canlı olarak televizyonda yayınlanmaktadır.
truman'ın annesi, babası ve eşi kısacası tüm ailesi de sahtedir.
devamını gör...

gözlerini görsem ne âlâ
meçhule kaysa bakışlarım, karanlıklar arasından
ellerini tutabilsem ne âlâ
yanaşsa gönlüm gönlüne, parmaklıklar arasından.
kanatlarımız olsa uçsak ne âlâ
yarattığın gökyüzünde, uçurtmalar arasında .
fani olmasak, kaybolmasak ne âlâ
asırlarımız geçse şakaklarında, gözlerinin arasında.
yorulmadan,durmadan koşsak ne âlâ
kavuşamamış,yeşerememiş gönüller hatrına.
yağmur olup yağsak ne âlâ
kurumuş, kırılmış, allah'a küsmüş topraklarımız hatrına.
aşıkların özlemi olsak, sarhoşların bitabı olsak
evsizlerin diyarı olsak, kaybolmuşların girdabı olsak ne âlâ
sadece olabilsek meçhul sevgili ne âlâ,ne âlâ,ne âlâ...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

haneke reisin izleyiciyi güzelce bi tokatlayan ilk uzun metraj filmi. uyku getiriyor mu, evet, orası şüphesiz. mecburuz.

üç bölümden oluşuyor: ilk bölümde ailenin hayatı, işi gücü vesaire, ikinci ve en sıkıcı olan bölümde artık bu rutinlerin nirvanasına erişleri ve bundan mütevellit derin bir bunalıma sürüklenmeleri, son bölümde de işbu bunaltıcı durumların çözümünü anlatıyo daha çok. tokadı tam olarak bu bölümde yiyoruz.

eyvallah günlük rutinlerin zaten ne kadar can sıkıcı ve baskıcı olduğunu biliyoruz da yüzümüze de bu kadar vurmana gerek yoktu diye mektup yollayasım geldi haneke'ye.

bitirdikten sonra lan vay anasını eden bi film.


annenin kızı öldürmesi olsun, aile içi soğukluk olsun bana biraz abartı geldi reisülcumhurumuzun dediği gibi. ama film sonuçta ne yapsın adam.. sanki haneke bilmiyor anasını satıyım hayatın anlamsızlığının bir ailenin kendi kendini katletmesine kolay kolay yol açmayacağını..
monotonluğun arşıalasında olsan bile o paraları klozete atıp sifonu kimse çekmez.. yani bu coğrafyaya biraz ters bi film. kıçı rahata erince pek varoluşsal sancılar olmaz bu topraklarda.. adamlar sıkıcılık ve anlamsızlık yüzünden intihar ediyo ya hali vakti yerlerinde bi de.. garip.. tabii intiharın sebebi bu kadar basite indirgemiyorum ama özünde bu yani birbirimizi kandırmaya gerek yok..

küçük kızın "sütün tadı acı" dediği sahne biraz iç burkmadı değil.. ama niyeyse balıkların ölümü daha sarsıcıydı..

sana puanım 10 üzerinden 9 yedinci kıta.

tavsiye: izlemeyin.
devamını gör...

zorunlu zamanlarda türk kadınları askerlik yapmıştır. gerekirse yine yapacağından da eminim. ülkemizde her şart eşitmiş gibi bunu dert edinmek zaten ayrı bir olay. eril nefretinize her dakika başlık açmanız da acınası.
devamını gör...

yok mu arttıran?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

size özel bir şey olduğunu zannettiğiniz olayın kamuya açık olması durumudur. kim bilir sizden hariç kaç kişiyi oylayıp favlamıştır hain fetöcü.
devamını gör...

hahahahaahaha intihal mi? buradakiler vatandaşın hayallerini çalıyor umurları değil!
devamını gör...

#174722 kaotik adlı yazara biz hep sevdaluk sahibiyiz. *

#174728 agizindakikanisilipistesimdikizandövüncü adlı yazar don’t panicc biz her an her yerdeyiz.

#174731 salyangöz adlı yazar için, başvuru için biz size döneriz.

#174839 lilyum istatistikler kısmında modaresyon bilgilerine ulaşabilirsiniz. ihtiyaç anında online kısmındakilere yazabilirsiniz. bunun dışında hal hatır sormak isteyenler için biz hep burdayız.*
devamını gör...

ben şunu bırakayım da sen mesajı alırsın.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sevgili dilek bacım,
yol yaptılar, araçlarımıza yakıt alamıyoruz.
köprü yaptılar, geçsek 15 € geçmesek 50€ ödüyoruz.
hızlı tren yaptılar, iki hat arasından başka faydalanan yok.
toki konut üretiyor ama ev aradığında bulamıyorsun.
orman varlığı artıyor, orman yangınına müdahale edecek uçağın olmayınca yanıyor, kül oluyor.
ihracatın artıyor ama saman ithal ediyorsun.
34 stadyum inşa ediyorsun, gitmek için yarım gün harcıyorsun, senede 20 kere kullanılmakta başka işe yaramıyor. eskilerinin yerlerini birileri ranta çeviriyor.
hastane yatak sayısı artıyor mhrs 5 dakika arayla randevu veriyor.
şehir hastanesi yapıyor, ulaşamıyorum. ulaştın diyelim mr için 3 ay sonraya gün veriyor.
milyonlarca kişiyi sosyal yardıma muhtaç etmişsin çünkü istihdam yaratmıyorsun. elden gelen öğünle geçinen insanlara yardım ettiğin için böbürleniyorsun. kömürün tonu 2800 tl olmuş da.
200 küsur üniversite var, 3 milyon öğrenci var karşılığında yurtların yatak sayısı 800 bin olduğundan yurtlarda yer yok.
aya 4 şeritli yol yaptık desek inanıyorlar demeyeceksin o zaman. yapay zeka yenir mi, iha siha benim mutfakta işe yarar mı bilmiyorum şimdilik.
karadeniz'e gaz buluyorsun akabinde lpg'ye 71 kr zam yapıyorsun.
ben ne anladım bu işten? sonra çıkar telefonunu göster diyerek temize çıkıyorsun.
yemezler dilek abla, yemezler.
yapılan kadar yapılmayan da yazsaydın inanacaktım ama sadece sana hayırlı terfiler diliyorum.
selam ve dua ile.
devamını gör...

uyanmaya değecek yeni bir güne inanmadığım için uyumadım.
devamını gör...

ünzile kaç koyun ediyor
devamını gör...

kimse vazgeçilmez değildir..
devamını gör...

karşısında duracak tek bir kemalist yok muydu ? buna bu kapanma günleri bitene kadar gülebilirim.

ulan mustafa kemal atatürk'ün ruhunu çağırıp konuştum diyerek tarihçilik yaptığını zanneden bir adam karşısında en fazla, akılla, mantıkla , bilimle tarih yapan birileri kendini küçültmek istemediğinden konuşmaz.
devamını gör...

tanımlarımı favlayan dişilerin zaman zaman kendime sordurdukları sual. bazı geceler kendimle kavga bile ediyorum bu yüzden. çünkü oyluyor, favlıyor, çok güzel ok; ama bu favorilerin bir anlamı olmalı öyle değil mi? sevmiyorsa niye favlasın, evlenmeyeceksek niye favlasın?

aklımda deli sorular sözlük.
devamını gör...

bugün dergimizi şereflendiren yazarımız:
hannibal, nietzsche ve ahlak yazısı ile nikiforenko. bir solukta okunacak bu güzel yazıya buradaki öne çıkanlardan ulaşabilirsiniz.

kategori sınırlaması olmadan her türden yazılarınızı, denemelerinizi, dışavurumlarınızı ve iç dökmelerinizi de [email protected] adresine gönderebilirsiniz. iyi okumalar diliyoruz.
devamını gör...

kaşeksin olarak da adlandırılan bir immünolojik sitokindir.
hastalık zamanları iştahın azalmasına neden bu sitokinin artmasından kaynaklanmaktadır.
tnf-alfa yağ ve kas dokusunda glut-4'ün sentezini azaltarak insülin'in etkisini inhibe eder.
lipolitik etkisiyle dolaşımdaki serbest yağ asitleri artar ve yağ dokunun vücutta azalmasına katkıda bulunur.
bu özelliği ile obezite üzerine koruyucu etkisi olduğu düşünülmektedir.
devamını gör...

dünya klasiği eserleri türkler yazmış olsaydı alacakları isimlerin listelendiği başlık.

mesela suç ve ceza-tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
devamını gör...

çocukluğun en güzel izidir masal.
küçükken babam dizine oturtur, sobanın başında kimi zaman annesinden duyduğu kimi zaman da kendisinin uydurduğu masallar anlatırdı. en sevdiğim masalında "minik ceylan" annesini bulsun diye sabırsızlanır bir yandan da dua ederdim kaybolmasın diye.
şuraya da yeğenim için yazdığım, onun da özel bir anısı olsun diye oluşturulmuş bir masal bırakayım. iyi insanların kazandığı bir dünya... hayal edelim.



evvel zaman içinde kalbur saman içinde masmavi denizlerin uzun beyaz bulutları kucakladığı sihirli bir ada varmış. 
adada altın rengi kumsallarda uçuşan kuşları, yemyeşil ormanlarda koşuşturan ceylanları, masmavi denizlerde yüzen balıkları izleyip mis gibi esen rüzgarı hissedebiliyormuşsunuz. ada sakinleri bu kadar güzel bir yerde yaşadıkları için kendilerini çok şanslı hissediyorlarmış. ve bu adayı sadece çok dürüst olan insanlar görebiliyormuş. burada yaşamaya hak kazanmak içinse 'hiç kötülük yapmamış olmak' gerekiyormuş. bu yüzden bu adada sadece iyi insanlar yaşıyormuş.
adanın tam merkezinde kocaman bir kale varmış. bu kalede çocuklara eğitim verip onları dünyadaki kötülükleri yok etmek için birer prens ve prenses olarak yetistiriyorlarmış.

o sıralarda uzak diyarlarda bir şehirde  iyi bir insan olamadığı için bu adaya giremeyen ve bu yüzden çok öfkelenen bir cadı varmış. bu cadı, o adaya girmeyi o kadar çok istiyormuş ki bunun için bir ejdarhayı ele geçirmiş ve onu kara bir büyü ile hizmetine almış. ejdarha daha önce kötülük yapmadığı için adayı bulabilecek ve adadaki kalede korunan iyilik sihrini yok edecekmiş . bu sayede bu kötü cadı da adayı ele geçirip kendisi gibi kötülük yapan insanları da adaya alacakmış.

cadı  sihirle etkilediği ejderhayi adaya yollamış. bu sırada mavi sınıf öğrencileri bahçede bitkileri inceliyor ve bu bitkiler ile hangi sihirleri yapabileceklerini öğreniyorlarmış. birden üzerlerinden gün ışığı vurmaz olmuş. kafalarını kaldırdıklarında bir de ne görsünler koskacaman bir ejdarha tam tepelerinden kaleye ucuyormuş. normalde ejderhalar insanlara zarar vermezmiş ama bu ateş saçarak geldiği için bir terslik olduğunu fark etmişler.  hemen koşup içeriye girmişler ve büyük sihir çemberinin başına geçmişler. burada dört büyük elementi; ateş, toprak, hava ve suyu bir de ruhu kontrol edip bütün büyüleri yapabiliyorlarmış. yalnız bir sıkıntıları varmış. o da eğer ejderhayı yok ederlerse birine kötülük yaptıkları için sonsuza dek adadan gitmek zorunda kalacaklarmış. bu kafalarını karıştırmış. hayrunisa hemen karar vermeyelim demiş ama  bir bakmışlar ejderha artık duvarları aşmak uzereymis. tam o sırada ozan deniz buldum, demiş. "onu ilk önce bayıltalım ve sakinleştirici büyü yapalım neden böyle olduğunu anlayalım, demiş. hemen çemberi oluşturmuşlar elementlerin yardımıyla büyüyü yapmışlar.

ejderha uyandığında cadının sihri de azalmış. ejderha olanları anlatmış. öğretmenleri ejderhanin üzerindeki büyüyü tamamen kaldırmış. ve ona bir koruyucu büyü yapmış. artık kara büyüden etkilenmeyecek ve cadının etkisi altına girmeyecekmiş. bu kötü olayın güzel tarafı ise mavi sınıfın artık adalarını koruyabilecek kadar güçlü olduklarını görmekmiş. öğretmenleri onları cesaretleri ve başarıları için tebrik etmiş. ve masal burada bitmiş. 
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim