pöjo 207dir arabası.
sözlüğün maho ağası.
eksik olmaz merhabası
köy okulları marabası.

adı yoldaş pü seni
yoldan çıkmış serseri
severiz patron seni.
luci öpsün enseni.

her gün yenilmez yulaf.
burda yapılmaz sin-kaf
bana ettirme boş laf.
hepsi şaka hepsi gaf.

dıbırışın son sözü
luci-ver alttan közü
çevirelim öküzü
açınız efem gözü
..
to be cont...
devamını gör...

benim baktığım kadın, ben baktığım müddetce dünyanın en güzelidir.
devamını gör...

çoğu zaman, beyaz şahinle sağdan 80 le giderken, yanımdan 120 ile geçen son model arabalara bakıyormuşum gibi bir hissiyat yaşatan trafik. nick altı için ayrı bir sekme fikri gayet isabetli olur.
devamını gör...

severek yaptığım, kitapla haşır neşir olduğum, kitapla iletişime geçtiğimi hissettiren eylem. okuduğum kitapların olay örgüsünü bir süre sonra unutmaya başladığımı fark edince ben de bu yola başvurdum. çünkü, “tüm kitaplar eşittir ama bazıları daha eşittir” ve tekrar okunmayı hak ederler. bu yüzden de kitaplarımı evimde, kendi kütüphanemde bulundurduğum sürece açıp tekrar tekrar okuyup, her seferinde farklı hisler alabiliyorum kitabımdan.

ayrıca atatürk de sık sık yaparmış. anıtkabir müze bölümünde bu şekilde çalıştığı, üzerine işaretler koyduğu kitaplarının örnekleri de sergilenmektedir. gözlerimle görme şerefine nail olduğum için kendimi şanslı da sayarım.

atatürk’ün kitaplarına yaptığı eklemelere gelirsek; yeniçağ gazetesinin “kerrar esat atalay’la zaman tüneli” başlıklı köşesine bakalım:

- alıntı

atatürk’ün okuduğu kitaplarda dikkatini çeken cümleler altına özel işaretler koyardı. şimdi bu işaretlerin anlamını açıklayalım:
"xx": önemli.
"xxx": çok önemli.
"müh.": mühim.
"ç. müh.": çok mühim.
"d.": dikkat.
"?": belirtilen fikri kabul etmiyor, ya da şüpheli görüyor.
cümlelerin altını bazen kırmızı, bazen da mavi kalemle çizmiştir. kırmızı kalemle çizdikleri fikri kuvvetli bulduğu ve kendisinin de katıldığı mavi kalemle çizdikleri ise o fikri beğenmediği anlamına gelir.

- alıntı
devamını gör...

yeni doğum yapmış bir annenin doğumdan sonraki ilk 5 gün salgıladığı süttür. diğer adı ağız sütüdür.antikor, hormon ve besin değeri açısından yenidoğanlar için bir hazine değerindedir. yeni doğmuş bir bebeğin alması gereken ilk besin bu süttür. daha sarımsı ve yoğun bir yapısı olaması sebebiyle bazı yörelerde bozulmuş süt olarak düşünülüp atılmaktadır fakat bu çok yanlıştır çünkü bunu içen bebekler birçok hastalıktan korunur ve bağışıklığını oluşturmaya başlar.
devamını gör...

tesadüfen evde buldum:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bagermam, k. sütün üzerindeki i. kaymak tabakası, ucemak, whisper, tolgame.daddy,hobaaa3434, personongrata, hidano, stuff, patagonyalı, hazall, yoldaş, artik parlamayan yildiz, is düşüm, crimson, lodos86, celebrant, impossible. daha çok var. lütfen adlarını göremediler diye üzülmesinler. aklıma nick gelmiyor ama sevdiğim gerçeĝini değiştirmez.
devamını gör...

müptezel yapacak bizi şerefsizler dediğim açıklamadır.
devamını gör...

daha da ilginci, sizin olmayan bir kitabın size geri gelmesidir. kuzenim, bir zamanlar kimden ödünç aldığını bilmediği kitabın benim kitabım olduğunu iddia ederek bana geri verdi. her ne kadar bu kitap benim değil dediysem de ikna olmadı, kitabı zorla verdi. kimbilir kimin kitabıydı ve halen geri gelmesini bekliyor, yazık..
devamını gör...

aynı hassasiyeti cumhurbaşkanı olmanın şartları için de bekliyoruz.
küçümsediğin başörtülü kadın ingilizce bir şarkıyı gitar çalarak söylüyor. ama seni yönetenler dı spiiiç kürsü diyor. ön yargıları kıralım. hayat kısa. mâlum.
devamını gör...

kendinle konuşurken sohbetin sohbeti açmasıdır.
devamını gör...

sokak sanatçıları tarafından halka açık alanlarda icra edilen, yaratıcılığı sınırsız olan sanatın bir alanıdır.
seksenlerin başlarında popülerlik kazanmaya başlayan sokak sanatının günümüzde birçok farklı uygulaması vardır.

sokak sanatına hoş bir örnek olması adına aşağıya kendisini küresel bir sokak sanatçısı olarak adlandıran parisli julian mallard'ın, endonezya, meksika, hindistan, vietnam, belçika gibi çeşitli ülkelere yaptığı gezilerde, yıkık binalara veya eskimiş duvarlara yaptığı resimleri bırakıyorum:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: mirket)
şu tatlılığa bakar mısınız?
<3
devamını gör...

(bkz: analitik düşünme)
devamını gör...

ikinci dünya savaşı sonunda danimarka'da geçen, çocuk yaşta alman esirlere kumsala döşenmiş mayınların temizletildiği film. savaşın acımasız yüzü, kara mayını gibi sinsi bir tuzağın gölgesinde aktarılmış. hikâye boyunca karakterlerle bağ kurmaktan çekiniyoruz zira her an yaşanması olası bir patlama alıp götürebilir onları. işin belki de en acıklı yanı, filmde anlatılanların gerçek olaylardan kurgulanmış olması. alman genelkurmayı -cennet parçası- sahillere mayın döşetiyor, ceremesini ise emir kulu garibanlar çekiyor.

james bacque'nin ikinci dünya savaşı sonunda müttefiklere tutsak düşen alman askerlerinin akıbetini anlattığı diğer kayıplar* kitabı vardır. bacque söz konusu kitapta alman ordusu için kısa ve net bir tanım yapar: "1940-41'lerin küstah ve kalpsiz wehrmacht'ı rus steplerinde yok olmuştu. geriye kalanlar ya çocuk yaştakiler ya da ihtiyarlardı." işte bu film, tanıma uygun düşecek şekilde 1930'ların ortasından 1945'e kadar dünyayı sarsan wehrmacht'ın hesap verdiği günlere odaklanıyor.

bazı ruh hastaları filmi izleyip "oh olsun nazilere, içimin yağları eridi" tarzında ifrazat saçıyor. gerekçe olarak da "ee nazilere %90 oy vermeselermiş (onu da yanlış biliyorlar da neyse) başlarına geleni hak ettiler," diyorlar. oysa savaşta ön saflarda görev alan 1920-30 doğumlu almanlar nsdap'ye istese de oy veremezdi, yaşları yetmiyordu. dönemin almanyasında yapılan son (demokratik/gerçek/özgür) seçim 1933'te gerçekleşti. o seçimde de nsdap maksimum %44 aldı. daha sonra iktidarı nasıl ele geçirdiklerini, nasıl diktatörlük kurduklarını tarih kitapları anlatıyor. nitekim milyonlarca kişilik orduda herkes fanatik nazi değildi. canları pahasına hitler'e defalarca suikast düzenleyen yüksek ve alt rütbeli subaylar vardı. ayrıca er-erbaş düzeyinde hans scholl, wolfgang borchert ve nice isimsiz muhalif mevcuttu. "hayat siyah ve beyazdan ibaret değil" diyerek bitireyim yazımı.

izleyince bana teşekkür edersiniz. iyi seyirler şimdiden.
devamını gör...

oradan biri çıkıp ''bana da büyü yapıldı, senin kanını akıtırsam büyü bozulacak '' diyerek o babanın kanını akıtsa gayet hoş bir eylem olurdu.
devamını gör...

kısaca, aşırı uyumaya sebep olan uyku bozukluğudur.

hipersomnia hastalığı olan kişiler gece uykusundan çok gündüz uykusuna yatarlar. uzun saatler uyumuş olsalar dahi uykusuzluk çekerler.

depresyon ve hipersomnia birbirini tetikleyen hastalıklardır.

tedavisinde kullanıldığını bildiğim ilaçlardan bir tanesi modiwake isimli ilaçtır.
devamını gör...

yemek yemek, su içmek, sigara içmek, tükürmek vs. uzar gider.
devamını gör...

gündem hakkında iki kişinin karşılıklı diyalogları şeklinde bir program olsa ne güzel olurdu.
hatta interaktif olması için o iki kişi mesaj kutularından diğer radyoyu dinleyen dinleyicilerle iletişime geçip sadece iki kişiyle sınırlandırmaya bilirler.
devamını gör...

bir kitapla ateist olunmaz tıpkı her dini kitap okuyanın inançlı olmayacağı gibi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim