iltifata iltifatla karşılık vermek
yaaaa teşekkür ederim canımmmm o senin güzelliğin.
t:kendisine çiçekle gelen insana çiçekle koşan insanın yapacağı harekettir. ben iltifat aldığımda kızarıp bozarıp hemen teşekkür ediyor, sonrasında karşılık vereceğim bir şeyse mutlaka karşılık veriyorum. böylece sonsuz bir döngüye giriyoruz.
t:kendisine çiçekle gelen insana çiçekle koşan insanın yapacağı harekettir. ben iltifat aldığımda kızarıp bozarıp hemen teşekkür ediyor, sonrasında karşılık vereceğim bir şeyse mutlaka karşılık veriyorum. böylece sonsuz bir döngüye giriyoruz.
devamını gör...
liseden beri dinlenen şarkı
arap şükrü- götür beni gittiğin yere.
lise 1. sınıftayım o zamanlar. ders yine bölüm derslerinden biri.
ders sonuna gelinmiş,dersin hocası da bölümdeki sert imajli, yüzünde zerre mimik oynamayan erkek bir hoca. elinden geldiğince sacma sapan muhabbetler açıyor. amaç ders bitsin de gidelim bir an önce diyor yane. neyse "en sevdiğiniz sanatçı kim" ? diye sordu.
ben de boşluğuma geldi "arap şükrüüüü" diye bağırdım. sinifa hüseyin kağıt gelmiş gibi şaşırdı millet. kimse benden böyle bir cevap beklemiyor çünkü. hoca desen sert mizaçlı halinden eser kalmamış, 32 diş saba tümer gibi kahkaha atıyor. arap şükrü kim? ne diyon sen whis? der gibi bakıyor.
" götür beni gittiğin yere " diyorum ben de hocaya doğru.
yüzü ağır çekimde birden düşüyor, kaşlarını çatıyor. "ne diyorsun sen whis,ne biçim konuşuyorsun?" diyor.
"götür beni gittiğin yere hocam " diyorum. sınıf daha da gülüyor. "sacma sapan konuşma whissss "diye bağırıyor bana.
hocam yanlış anladınız diyorum. yok dinlemiyor bile. sinirli sinirli çıkıyor sınıftan. tabi tüm sınıf dalga geçiyor benle o sıra.
teneffüste yanına koşuyorum hemen hocanin. samsung 3410 kizakli telefonumun müzik listesinden arap şükrü- götür beni gittiğin yere şarkısını açıyorum. zaten okula giderken en son kulaklıkla dinlenen şarkı da o. *
dinletiyorum şarkıyı hocama. şarkının ismi bu hocam diyorum. sonra çakıyor mevzuyu. lise bitene kadar her göz göze geldiğimiz de aklımıza bu olay geliyor, hocamla gülüyoruz birbirimize.
hala da dinlerim bu şarkıyı. sayemde şarkının dinlenmesi her geçen gün artıyor. bagimlilik gibi bir şey bu. bir düşen çıkamıyor bu arap şükrü batağından.
götür beni gittiğin yere sözlük
lise 1. sınıftayım o zamanlar. ders yine bölüm derslerinden biri.
ders sonuna gelinmiş,dersin hocası da bölümdeki sert imajli, yüzünde zerre mimik oynamayan erkek bir hoca. elinden geldiğince sacma sapan muhabbetler açıyor. amaç ders bitsin de gidelim bir an önce diyor yane. neyse "en sevdiğiniz sanatçı kim" ? diye sordu.
ben de boşluğuma geldi "arap şükrüüüü" diye bağırdım. sinifa hüseyin kağıt gelmiş gibi şaşırdı millet. kimse benden böyle bir cevap beklemiyor çünkü. hoca desen sert mizaçlı halinden eser kalmamış, 32 diş saba tümer gibi kahkaha atıyor. arap şükrü kim? ne diyon sen whis? der gibi bakıyor.
" götür beni gittiğin yere " diyorum ben de hocaya doğru.
yüzü ağır çekimde birden düşüyor, kaşlarını çatıyor. "ne diyorsun sen whis,ne biçim konuşuyorsun?" diyor.
"götür beni gittiğin yere hocam " diyorum. sınıf daha da gülüyor. "sacma sapan konuşma whissss "diye bağırıyor bana.
hocam yanlış anladınız diyorum. yok dinlemiyor bile. sinirli sinirli çıkıyor sınıftan. tabi tüm sınıf dalga geçiyor benle o sıra.
teneffüste yanına koşuyorum hemen hocanin. samsung 3410 kizakli telefonumun müzik listesinden arap şükrü- götür beni gittiğin yere şarkısını açıyorum. zaten okula giderken en son kulaklıkla dinlenen şarkı da o. *
dinletiyorum şarkıyı hocama. şarkının ismi bu hocam diyorum. sonra çakıyor mevzuyu. lise bitene kadar her göz göze geldiğimiz de aklımıza bu olay geliyor, hocamla gülüyoruz birbirimize.
hala da dinlerim bu şarkıyı. sayemde şarkının dinlenmesi her geçen gün artıyor. bagimlilik gibi bir şey bu. bir düşen çıkamıyor bu arap şükrü batağından.
götür beni gittiğin yere sözlük
devamını gör...
kız yurdunda yaşanan tuhaf olaylar
ilk erkek yurduna kayıt olmak için kız yurdundaki ofise gitmiştik, sonra asansörden inen bi kız ofisin olduğu bölgeye doğru yürürken ayakkabısını fırlattı, işlemi konuştuğumuz masaya, yani bizim masaya sonra da olduğu yere kusmaya başlamıştı. zaten sonra da anlaşamayıp eve çıkmıştık.
devamını gör...
devletin kaçak elektriğe çözüm getirmemesi
katılmadığım başlıktır. faturalarla gelen çözüm bizim evde ışıldıyor.
devamını gör...
bir şehri tanımanın en iyi yolu
o şehirde doğmuş büyümüş birini tanımakla başlar, tarihi miraslarını öğrenip görmekle devam eder. daha detaylı tanımak istiyorsanız ancak orada uzun süre yaşamanız gerekir. diğer türlü hep bir eksik hep bir yavan kalır, o şehri kanıksayamazsınız.
devamını gör...
kareem abdul jabbar
kareem abdul-jabbar, 24 yaşında müslüman olan "efsane" profesyonel basketbol oyuncusu.
müslüman olmadan önceki adı:
ferdinand lewis alcindor jr.
6 sezon milwaukee bucks'da,
14 sezon los angeles lakers'da oynamıştır.
şampiyonluk yaşadığı yıllar:
1971, 1980, 1982, 1985, 1987, 1988.
rekorları:
en fazla sayı atan oyuncusu (38.387 sayı)
en fazla süre alan oyuncu (57.446 dk.)
en fazla all-star seçilen oyuncu (19 kez)
en fazla all-star maçı oynayan oyuncu (17 kez)
kaynak:
tr.m.wikipedia.org/wiki/Kar...
müslüman olmadan önceki adı:
ferdinand lewis alcindor jr.
6 sezon milwaukee bucks'da,
14 sezon los angeles lakers'da oynamıştır.
şampiyonluk yaşadığı yıllar:
1971, 1980, 1982, 1985, 1987, 1988.
rekorları:
en fazla sayı atan oyuncusu (38.387 sayı)
en fazla süre alan oyuncu (57.446 dk.)
en fazla all-star seçilen oyuncu (19 kez)
en fazla all-star maçı oynayan oyuncu (17 kez)
kaynak:
tr.m.wikipedia.org/wiki/Kar...
devamını gör...
fuzûlî
fuzuli; gereksiz, boş anlamına gelen bir kelimedir.
aynı zamanda bir divan şairidir. fuzuli'nin bu mahlası kullanmasının nedeni ise kendini yüceltmemek, kibirli göstermemektir.
ucemak adlı yazar arkadaşımızın bilgilendirmesi üzerine
o dönemde fuzuli, başka bir mahlasla yazan ünlü bir şair olduğu için onun mahlasını çalan oldukça fazla insan varmış. tabii ki o zamanlar telif hakkı falan olmadığı için bir çare bulamamış bizim fuzuli de bu duruma. sonra ‘’fuzuli’’ mahlasını almaya karar vermiş. bu mahlasın anlamının ‘’gereksiz, boş iş’’ anlamına geldiğini bilen o ‘’mahlas hırsızı’’ şairler de artık bu bizim fuzuli’nin mahlasını çalmamaya karar vermişler.
oysa ki fuzuli, aynı zamanda ‘’faziletli, güzel’’ anlamına da geliyormuş.
aynı zamanda bir divan şairidir. fuzuli'nin bu mahlası kullanmasının nedeni ise kendini yüceltmemek, kibirli göstermemektir.
ucemak adlı yazar arkadaşımızın bilgilendirmesi üzerine
o dönemde fuzuli, başka bir mahlasla yazan ünlü bir şair olduğu için onun mahlasını çalan oldukça fazla insan varmış. tabii ki o zamanlar telif hakkı falan olmadığı için bir çare bulamamış bizim fuzuli de bu duruma. sonra ‘’fuzuli’’ mahlasını almaya karar vermiş. bu mahlasın anlamının ‘’gereksiz, boş iş’’ anlamına geldiğini bilen o ‘’mahlas hırsızı’’ şairler de artık bu bizim fuzuli’nin mahlasını çalmamaya karar vermişler.
oysa ki fuzuli, aynı zamanda ‘’faziletli, güzel’’ anlamına da geliyormuş.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük
günaymadı bence ama neyse, uyku sersemliği ile eşimin parfümünü yüzüme sıkmasının sonucu olarak bugün nefes almaktan ümidi kestim. * ah keşke hapşırabilsem.
iko belediyesinin üstün hizmetini ise, gece 4.30 sularında kabusumdan uyanınca gördüm. kafam dağılsın diye telefonu elime aldım ama bembeyaz ekranı görünce yine kabus görüyorum sandım. * sözlüğe küsüp instagrama geçtim, geri de uyuyamadım zaten. bu tanım karalama defteri tanımı gibi oldu. bu günlük maruz görün, saat 4.30 da uyandım, henüz kahve içmedim ve nefes alamıyorum.
sizi birde şuraya alalım: (bkz: kafa sözlük - kanserli çocuklara yardım etkinliği)
günaymadı bence ama neyse, uyku sersemliği ile eşimin parfümünü yüzüme sıkmasının sonucu olarak bugün nefes almaktan ümidi kestim. * ah keşke hapşırabilsem.
iko belediyesinin üstün hizmetini ise, gece 4.30 sularında kabusumdan uyanınca gördüm. kafam dağılsın diye telefonu elime aldım ama bembeyaz ekranı görünce yine kabus görüyorum sandım. * sözlüğe küsüp instagrama geçtim, geri de uyuyamadım zaten. bu tanım karalama defteri tanımı gibi oldu. bu günlük maruz görün, saat 4.30 da uyandım, henüz kahve içmedim ve nefes alamıyorum.
sizi birde şuraya alalım: (bkz: kafa sözlük - kanserli çocuklara yardım etkinliği)
devamını gör...
yazılı olmayan ilişki kuralları
ilişkide ilk adımı erkek atmasidir. bu kural sanki tescil edilmis gibi davranılır çok garip.
devamını gör...
normal sözlük formatı ve kuralları için ne dediler
çaylak üyelerin gittikçe yakındığı görülüyor. tabii yazarlar ne kadar bu tür tanımları görüyor bilmiyorum ama algıda seçicilik olsa gerek. ben görüyorum. tüm gelen çaylak üyelere gönderilen kurallar bütünüdür. fakat okunmadığı kanısındayım. her sözlüğün formatı nasılsa birbiriyle aynı yaaa ne okucam yaz geç yaparsanız olmaz sevgili romalılar.
lütfen bir kez okuyunuz. anlayınız. anlamazsanız şurayı anlamadık deyip bir mod arkadaşa sorunuz. baktınız mod cevap vermiyor mu? insanlık hâli yemek yiyordur kalp krizi geçirmiştir başka bir şey olmuştur vsvs. inanın başlardan beri burda yazan bir yazara dahi denk gelip sorsanız sizi geri çevirmez hiç kimse. okumak isteyen her şekilde okur. mesele istemek tabii ki.
lütfen bir kez okuyunuz. anlayınız. anlamazsanız şurayı anlamadık deyip bir mod arkadaşa sorunuz. baktınız mod cevap vermiyor mu? insanlık hâli yemek yiyordur kalp krizi geçirmiştir başka bir şey olmuştur vsvs. inanın başlardan beri burda yazan bir yazara dahi denk gelip sorsanız sizi geri çevirmez hiç kimse. okumak isteyen her şekilde okur. mesele istemek tabii ki.
devamını gör...
sözlüğün azalarak bitmesi
insanlar uyuyor uyuyor dediğim başlıktır. saatten haberi olmayan yazar tarafından açılmıştır.
devamını gör...
sevdiğin filmi adını söylemeden anlat
rüya mıydı yoksa gerçek miydi?
devamını gör...
sevgililer günü
devamını gör...
ağlayarak uyumak
deliksiz bir uyku çekmenize vesile olan durum. ama ertesi gün davul gibi şişen gözlerin hesabını vermekte zorlanırsınız.
devamını gör...
normal sözlük’ün hayatınızda yarattığı değişiklikler
yazıyorum hemde durduramıyorum kendimi.daha önce hiç yazmazdım iki cümle ile kapatırdım mevzuyu şimdi yazıyorum uzun uzun bitmek bilmiyor.
devamını gör...
kediotu
yaz aylarında hoş kokulu pembe veya beyaz çiçekler açan çok yıllık çiçekli bir bitkidir. kediotu çiçeğinin öz sıvısı 16. yüzyılda parfüm olarak kullanılmıştır.
devamını gör...
18 ocak 2021 istanbul taksiciler esnaf odası'nın yargıtay'a uber başvurusu
lan size ne oluyor taksiciler ? ister bineriz ister binmeyiz siz niye karışıyorsunuz ? halk size güvenseydi size binerdi, bunlara soruşturma açarken hiç bunu düşünmediniz mi ?
tanım : turistleri ve gençleri kaybettiği için ağlayan taksicilerin açtığı soruşturma
tanım : turistleri ve gençleri kaybettiği için ağlayan taksicilerin açtığı soruşturma
devamını gör...
tek kelime ile yaşadığın yeri anlat
başkent.
devamını gör...
istanbul sözleşmesi
istanbul sözleşmesi, kadınların; her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı korunmasını esas alan sözleşmedir.
özellikle son yıllarda belirli bir kesim heteroseksüel ve beyaz ya da kendini beyaz sanan erkekler (beyaz zannedenlere örnek olarak türk erkekleri mesela) ve ataerkil sistem yanlısı -stepne- kadınlar tarafından sürekli olarak söz konusu sözleşmenin, toplumun ve geleneksel aile kurumunun köküne dinamit koyacağı; bu durumun ise ne kadar kötü ve dehşet verici olduğu iddiası pompalanıyor. bu yapılan, basbayağı imtiyazlı bir kesimin mevcut imtiyazlarını kaybetme korkusuyla zehirli ve tarihi geçmiş fikirlerini bilinçli ve sistematik bir biçimde empoze etmeye çalışmasıdır. özellikle sosyal medya gibi anonim ve sanal mecralarda, son zamanlarda sıkça karşılaşılan bir durum artık bu. temelinde ise aynı, politikacılar ve din adamları tarafından yüzyıllardır insanları sindirmek ve bilinçlenmelerini önlemek maksadıyla kullanılan basit bir yöntem var; korku.
bu kesim, insanları sürekli olarak geleneksel aile ve benzeri eşitsizlik temelli kurumların ne kadar "iyi, ne kadar "güvenli" olduğuna inandırmaya çalışırken diğer taraftan bu "güvenli alandan" ayrılınca toplumun ne denli büyük bir kargaşaya sürükleneceği, nasıl yıkılacağı, her şeyin ne kadar kötü olacağı üzerine laf ebeliği yapıp durmakta. elbette onların gözünde "alternatif" diye bir şey söz konusu değil veya buna gayet art niyetli olarak değinmiyorlar.
şunu açıklığa kavuşturalım; insanlık tarihinde "geleneksel" aile kurumu var olmadan çok önce dahi insanlar topluluklar halinde yaşıyor ve bu topluluklarda çeşitli "düzenler" hüküm sürüyordu.
bu bahsedilen "geleneksel yapı" ezeli olmadığı gibi zamanla her "geleneksel" sosyal sistem parçasında ortaya çıkan entropi ve yozlaşmadan nasibini almıştır. bu noktada değişim bir gereklilik olmanın ötesinde kaçınılmazdır ve yine doğanın bir kanunu olarak (evet, malum kesimin o çok sevdiği ama sürekli kendi çıkarlarına çalışan doğa kanunları) değişim gerçekleştiğinde uyum da olağan ve kaçınılmaz olacaktır. elbette ki değişim süreçleri sancılı olur ancak yozlaşmış bir düzenin, sistemin veyahut kurumun çöküşü hiçbir toplumda, gezegende veya paralel evrende kaosa falan yol açmayacaktır.
dipnot: bu tür felaket tellalığı içeren söylemlerde çoğu zaman "ben kadına/kediye/kuşa/bilmem neye şiddeti savunmuyorum a.m.a " diyen bir güruh var. ne yazık ki yaptıkları beceriksiz bir rasyonalizasyon yapma çabasından öteye gitmiyor.
özellikle son yıllarda belirli bir kesim heteroseksüel ve beyaz ya da kendini beyaz sanan erkekler (beyaz zannedenlere örnek olarak türk erkekleri mesela) ve ataerkil sistem yanlısı -stepne- kadınlar tarafından sürekli olarak söz konusu sözleşmenin, toplumun ve geleneksel aile kurumunun köküne dinamit koyacağı; bu durumun ise ne kadar kötü ve dehşet verici olduğu iddiası pompalanıyor. bu yapılan, basbayağı imtiyazlı bir kesimin mevcut imtiyazlarını kaybetme korkusuyla zehirli ve tarihi geçmiş fikirlerini bilinçli ve sistematik bir biçimde empoze etmeye çalışmasıdır. özellikle sosyal medya gibi anonim ve sanal mecralarda, son zamanlarda sıkça karşılaşılan bir durum artık bu. temelinde ise aynı, politikacılar ve din adamları tarafından yüzyıllardır insanları sindirmek ve bilinçlenmelerini önlemek maksadıyla kullanılan basit bir yöntem var; korku.
bu kesim, insanları sürekli olarak geleneksel aile ve benzeri eşitsizlik temelli kurumların ne kadar "iyi, ne kadar "güvenli" olduğuna inandırmaya çalışırken diğer taraftan bu "güvenli alandan" ayrılınca toplumun ne denli büyük bir kargaşaya sürükleneceği, nasıl yıkılacağı, her şeyin ne kadar kötü olacağı üzerine laf ebeliği yapıp durmakta. elbette onların gözünde "alternatif" diye bir şey söz konusu değil veya buna gayet art niyetli olarak değinmiyorlar.
şunu açıklığa kavuşturalım; insanlık tarihinde "geleneksel" aile kurumu var olmadan çok önce dahi insanlar topluluklar halinde yaşıyor ve bu topluluklarda çeşitli "düzenler" hüküm sürüyordu.
bu bahsedilen "geleneksel yapı" ezeli olmadığı gibi zamanla her "geleneksel" sosyal sistem parçasında ortaya çıkan entropi ve yozlaşmadan nasibini almıştır. bu noktada değişim bir gereklilik olmanın ötesinde kaçınılmazdır ve yine doğanın bir kanunu olarak (evet, malum kesimin o çok sevdiği ama sürekli kendi çıkarlarına çalışan doğa kanunları) değişim gerçekleştiğinde uyum da olağan ve kaçınılmaz olacaktır. elbette ki değişim süreçleri sancılı olur ancak yozlaşmış bir düzenin, sistemin veyahut kurumun çöküşü hiçbir toplumda, gezegende veya paralel evrende kaosa falan yol açmayacaktır.
dipnot: bu tür felaket tellalığı içeren söylemlerde çoğu zaman "ben kadına/kediye/kuşa/bilmem neye şiddeti savunmuyorum a.m.a " diyen bir güruh var. ne yazık ki yaptıkları beceriksiz bir rasyonalizasyon yapma çabasından öteye gitmiyor.
devamını gör...

