antik roma'da oynanan, tavla'nın eski versiyonu gibi bir şey bu. hatta o zamanlar oyun tahtalarına rakiplerin sert mesajları de yazılırmış...
misal, "ludere nescis", yani "bu oyun hakkında bir şey bildiğin yok be" veyahut "idiota recede", yani "yaylan oradan budala!"
devamını gör...

bir örnek insan portresi

"demek hiç aç kalmadın sen öyle mi
açıkta kalmadın ha?
kirinden gömleğinin
dirseğinin yamasından
eziklik duymadın ha?
bravo be
aşkolsun şu adama vallahi!

demek hiç sövmediler anana avradına
hiç kimseye sövmedin ha?
bir gececik olsun çekip kafayı
şakır şakır oynamadın
hıçkırarak ağlamadın öyle mi?
bravo be
aşkolsun şu adama vallahi!

demek yalnızlıktan böğürmedin hiç
akrep sokmuş gibi sıçramadın geceleri ha?
hiç sevmedin öyle mi
kendini öldürmeyi çekip gitmeyi
büyük işler becermeyi düşünmedin ha?
bravo be
aşkolsun şu adama vallahi!

demek bu musluklar hep bu ellerde
bu düzen bu dünya bu gidiş
sen hep böyle mutlu kişi örnek vatandaş
giden ağam gelen paşam, öyle mi?
bin yaşasın seni sokmayan yılan
sen mi kaldın düzeltecek, öyle mi?
haksızlığa uğramadın taşlanmadın ha?
ne şam'ın şekeri, ha
ne arabın yüzü, ha?
yaşadın da bunca yıl şu bataklıkta
gül sandın bu kokuyu öyle mi?
hadi be hırbo sen de
adam mısın sen de be!"
devamını gör...

odaya baskın yapar gibi girmeleri
devamını gör...

23 nisanda kaymakam koltuğuna oturmuştum okulu temsilen, istediğin bir şey var mı diye sorduklarında dondurma istiyorum demiştim(yanımdaki öğretmen'in kaş göz yapmasına rağmen)tüm sınıf ben okula dönünce sinsi sinsi bakmıştı bana elimde kaymakamın verdiği hediye ile salına salına girmiştim okul bahçesine..havam bu kadardı işte geldiğimde tüm sınıf şarkı söylemek için sırada bekliyordu başladım ağlamaya ben de söylemek istiyorum diye.. neyse gözyaşımı kimse görmedi..
gururlu anımla kaldım hafızalarda.
devamını gör...

olm başlık hortlayıp duruyor. bak uçuracaksanız önceden haber verin şu birikmiş karma puanları harcayalım. kefenin cebi yok malum.
devamını gör...

çocukların ve hatta yetişkinlerin severek izlediği, çocuklarda hayvan sevgisini aşılamayı hedefleyen bir belgeseldir. chris kratt ve martin kratt'ın yer aldığı belgesel programında bir de kendilerine zaboomafoo adında bir sifaka lemuru eşlik ederdi. kendisini bazen canlı, bazense kukla halinde görürdük.

başlayacağı anı iple çekerdim, başlangıç müziğini duyduğumda dünyalar benim olurdu sanki. zaboomafoo seni çok özledim.
.
devamını gör...

okusunlar. benim için no problem. özel mesajda işi pişirenler düşünsün anasını satıyım.
devamını gör...

akraba, kan yoluyla bulaşmış olan ve tedavisi olmayan bir hastalıktır.
devamını gör...

insanların fiziksel görünümlerinden yola çıkarak kişilik özelliklerini yorumlamaya veya bize iyi davranan birinin tamamen iyi bir insan olduğunu düşünmemize sebebiyet veren etkidir. ingilizcede halo effect olarak bilinmektedir.

örneğin, çekici ve bakımlı olduğunu düşündüğümüz bir bireyin kişilik özelliklerinin bakımsız ve gözümüze hoş gelmeyen başka bir bireyin kişilik özelliklerinden daha iyi olduğunu düşünmemiz tam da bu etkiden dolayı gerçekleşmektedir.

bu konuyla ilgili yapılan deneyler de bu düşünceleri kanıtlar nitelikte.


"kadınların beden ölçülerinin onlar hakkındaki izlenimleri nasıl etkilediğini araştıran bir çalışmada, deneklere bir kadın fotoğrafı gösterilir. fotoğrafla birlikte kadının hobileri ve yaşamı hakkında bilgiler verilir. ancak deneklerin yarısına orijinal fotoğraf gösterilirken diğer yarısına gösterilen fotoğrafta kadının 25 kg daha şişman görünmesi sağlanır. (elbisesinin içine pedler yerleştirilerek.) orijinal fotoğrafı gören deneklerin, kadın ile ilgili izlenimleri kadının şişman gösteren fotoğrafı gören deneklere göre daha çekici, daha başarılı ve kişilik özelliklerinin daha iyi olduğu yönünde olmuştur."



bu etki ön yargıların da hayatımızın büyük bir alanında var olduğunu göstermektedir. eminim ki pek çok insan birinin dış görünüşüne bakarak o kişiyle ilgili birçok yargıda bulunuyor.*
devamını gör...

ilk çıktığı zamanlarda koşa koşa izlemiş olduğum başarılı mini dizi. hbo'nun zaten boş bir proje üstlendiğini hatırlamıyorum.

yayına ilk girdiği dönem bazı ideolojik saplantısı bulunanlar dizinin gerçekleri çarpıttığını ima eden sayfalar dolusu yazılar yazıp mesnetsizce eleştiriler düzmüştü. yahu böyle bir facia yaşandı mı yaşanmadı mı? sscb'nin ihmali var mı yok mu? o dönem yaşanmış olayları %100 yansıtmak tillahı gelse imkansız bu sektörde. ancak bu dizi bir dizi veya film ne kadar gerçekçi olabilirse o kadar gerçekçi şekilde çekilmiş. dekorlar, oyunculuklar, dönemin ruhu yansıtan atmosfer ve dünya üzerindeki siyasi havanın yansımaları çok net bu faciadan bihaber olan izleyicide bile merak uyandırmış ve enerjisini seyirciye geçirmiştir. dizinin ilk bölümünden itibaren tarafsızlığı tartışma konusu olmuştu ancak bana göre olabildiğince tarafsız kalmaya çalışılmış. tabi bu sektörde tam orta noktada durabilmek cidden çok zor o yüzden tartışmaların çıkmış olmasını yadırgamıyorum.

dizide korkutucu sahneler mevcuttur ki bir facia nasıl anlatılabiliyorsa öyle anlatılmıştır ve bu sahneler de gayet yerinde olmuş. 3. ve 4. bölümlerdeki kaos ortamı ve gerginlik izlerken insanın ruhuna işliyor resmen. bu sebeple bir oturuşta bitirilebilecek bir dizi. diziyi izlerken şunlar da çok rahatlıkla farkedilebiliyor; sovyetlerin insanı bezdiren sıkıcı bürokrasisi, sscb'de devlet kademesinde bulunan yöneticilerin asla sorumluluk kabul etmemesi ve bu tip facialar karşısında gereğinden fazla soğukkanlı oluşları ve abd ile girişilen soğuk savaş'a sırf bok sürdürmeme sırf rekabette geri kalmama gayesi uğruna insanını felakete sürükleyen yönetim anlayışı.

oyunculardan jarred harris efsane iş çıkarmış. emily watson ise ulana khomyuk'u oynuyor ve dizide tarafını tutabileceğimiz bir karakter olarak resmen "ben burdayım" diyor. diğer oyunculardan da tek tek bahsetmeye gerek yok, içinde bir tanesine bile şu adam kötü oynamış diyemem.


dizinin imdb'de 9,4 puanı var. sonuna kadar hakediyor. keşke izlememiş olsaydım da aynı heyecanla tekrar izleyebilseydim.
devamını gör...

çocuktur, çocukluktur. jeux interdits filmindeki paulette'nin bakışlarıdır. büyüdükçe, kin ve nefret duygusunu tattıkça yüreğimiz, uzaklaşır bizden masumiyetimiz. hayat pençe vurdukça ruhumuza, sızar dışarı yaralarımızdan masumiyetimiz. gün gelir, tümüyle terk eder bizi…
devamını gör...

bu başlık birilerinin hayatına dokunacak ve sonsuza kadar değiştirecek.. hissediyorum..
devamını gör...

1976 doğumlu yunan asıllı müzisyendir. genç yaşlarından itibaren müzik ile ilgili olan nikos vertis, her sene verdiği röportajlarda artık evlenip çocuk çocuğa karışmak istediğini de ifade ediyor. * pop müzik türünün son kalan nitelikli isimlerindendir kendisi.

albümleri şuraya ekleyeyim;
poli apotoma vradiazei (2003)
pame psichi mou (2004)
pos perno ta vradia monos (2005)
mono gia sena (2007)
ola einai edo (2009)
eimai mazi sou (2011)
protaseis (2013)
nikos vertis live tour – 10 chronia (2014)
nikos vertis (2015)
erotevmenos (2017)

an eisai ena asteri hatta bu şarkı israil asıllı müzisyen eyal golan ile ibranice-yunanca olarak düette yapılmıştı eyal golan-nikos vertis versiyonu

''αν είσαι ένα αστέρι
που φως θα φέρει στην άδεια μου ζωή
ποτέ μη σβήσεις ποτέ να μη μ'αφήσεις
ποτέ να μη χαθεί η αγάπη αυτά''

edit: şarkıyı 325. dinleyişimde düşündüm girişimi daha etkiliyor beni yoksa nakaratımı sanırım bu kısmı, duygulandım.
devamını gör...

kendi kendisinde var olan anlamındaki felsefi kavram. öznede değil, kendinde var olan. bağımsızca kendi içinde var olan.
devamını gör...

imzaya gelenlerin çoğu kitabı okumayan kişiler olacaktır.
edit: başlık başıma kalmaz inşallah.
devamını gör...

yunan mitolojisi'nde tıp tanrısıdır.
devamını gör...

makarna
devamını gör...

ne verirsen elinle o gelir seninle diye bir ifade vardır. bu cümle cami derneği için yardım toplarken söylenir ama daha derinlikli olarak bakarsak, cömert olmanın bu dünyadan götürebildiğimiz mutlu anılara kaynaklık ettiğidir. burada cömert olmak sadece parasal bir şey değildir. cömert insan karşılık beklemeden hareket eder. atıyorum asansöre binerken kabinde olan insana gülümser. bu da bir karşılık beklemeden yapılan verme davranışıdır.

işte psikoloji diyor ki ayna nöronlar dediğimiz nöronlar tam olarak gördüğünü kopyalamaya yarıyor. size gülümseyen birini görünce beyin bunu anlıyor.

bizim karma dediğimiz belki de bu zincirleme etki.

puana gelirsek, düzgün yazar olanın da etkisi yüksek puanı fazla olur.
devamını gör...

fatih erkoç-sana deliyim.
devamını gör...

teşhir edilmemesi açısından olumlu bulduğum fakat hiç paylaşmamanın daha mantıklı olduğunu düşündüğüm durumdur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim