ayrıcalık tanımadığı için doktoru gözaltına aldıran savcı
halı sahada öğretmenleri gözaltına aldırana tur bindirmiş. sevgilisi telefonu açmayınca polislerle yurt basan ile hatalı park ettiği arabasına uyarı notu yazanı gözaltına aldıranı epey alt sıralara itmiş.
devamını gör...
suudi arabistan'da ezanın sesinin kısılması
darısı başımıza. ama hiç ümidim yok.
devamını gör...
resim yükleme özelliğinin gelmesi
resmen revolution arkadaş müthiş, en sevindiğim güncelleme oldu herkese benden 50 karma. (bkz: sısısısı)
devamını gör...
smeraldo çiçeği
italyanca'da ''zümrüt'' anlamına gelen efsanevi bir çiçektir, gerçi bazıları bu çiçeğin gerçek olduğunu savunur fakat yine de yetiştirilmesi mümkün olmadığından şu an mevcut değildir. o kadar anlamlı ve yüreklere dokunan bir hikayesi var ki, sözlüğe aktarmamak yazık olur.
bir gün italya'da bir dükün evlilik dışı bir çocuğu olur. bebeğin annesi çiçekçidir ve doğumda ölür. babasıyla bir başına kalan çocuğu üvey annesi öldürmeye çalıştığından dük onu uzak bir yere yollar
söylentilere göre çocuk büyüdüğünde kendini bir kaleye kapatır ve maske takar çünkü kendisini çok çirkin bulur. hem yapayalnız hem de kendini çirkin bulduğundan kalbini kimseye açamaz fakat bahçesinde özenle çiçekler yetiştirir, tıpkı annesi gibi.
bir gün, yoksul bir kız, duvarı aşıp adamın birkaç çiçeğini alıp kaçar. tabii bizim maskeli çocuk buna çok sinirlenir. o, bu kadar özenle çiçek yetiştirirken bu kız da kim oluyordur? bundan sonra çiçeklerinin yanı başında kalıp bekçilik yapmaya karar verir fakat kısacık uykuya daldığı bir anda kız tekrar belirip çiçeklerini çalıp kaçar. adam merak etmeye başlar, kimdir o, neden çiçeklerini çalıyordur? bu düşünceler eşliğinde artık farkında olmadan her gece kızı beklemeye başlar ve yine kızın geldiği bir gece pelerin giyip onu takip etmeye başlar. takibi sonucu kasabaya geldiklerinde anlar ki, kız çok fakir olduğundan adamdan çaldığı çiçekleri satarak geçimini sağlamaya çalışıyordur.
adamın içini suçluluk duygusu kaplar. kıza yardım etmek, nasıl çiçek yetiştirildiğini ona öğretmek ister fakat çirkindir, yapamaz. kızın onu gördüğü anda kaçacağından korkar. sırf o yoksul kız için en nadide ve pahalı çiçeği (smeraldo) yetiştirmeye karar verir. bu, kıza olan içtenliğini, samimiyetini göstereceği en güzel yoldur çünkü. çok zor da olsa çiçeği yetiştirmeyi başarır. şimdi tek yapması gereken kızın gelip çiçeği almasını beklemektir fakat günler, aylar geçer ama kız gelmez. adam endişelenir, korkar ve pelerinini takıp kasabaya ona bakmaya gider. gittiğinde kızın öldüğünü öğrenir. acaba, eğer adamın cesareti olsaydı, kendisini gösterseydi ve hislerini itiraf etseydi her şey değişir miydi?
"o günden bugüne smeraldo'nun anlamı; sunulamamış, açıklanamamış samimiyet ve hisler demektir."
bu çiçeği metafor alarak yazılan çok anlamlı bir de şarkı vardır. merak edenler için
türkçe altyazılı hali burada.
ayrıca kaynak.
bir gün italya'da bir dükün evlilik dışı bir çocuğu olur. bebeğin annesi çiçekçidir ve doğumda ölür. babasıyla bir başına kalan çocuğu üvey annesi öldürmeye çalıştığından dük onu uzak bir yere yollar
söylentilere göre çocuk büyüdüğünde kendini bir kaleye kapatır ve maske takar çünkü kendisini çok çirkin bulur. hem yapayalnız hem de kendini çirkin bulduğundan kalbini kimseye açamaz fakat bahçesinde özenle çiçekler yetiştirir, tıpkı annesi gibi.
bir gün, yoksul bir kız, duvarı aşıp adamın birkaç çiçeğini alıp kaçar. tabii bizim maskeli çocuk buna çok sinirlenir. o, bu kadar özenle çiçek yetiştirirken bu kız da kim oluyordur? bundan sonra çiçeklerinin yanı başında kalıp bekçilik yapmaya karar verir fakat kısacık uykuya daldığı bir anda kız tekrar belirip çiçeklerini çalıp kaçar. adam merak etmeye başlar, kimdir o, neden çiçeklerini çalıyordur? bu düşünceler eşliğinde artık farkında olmadan her gece kızı beklemeye başlar ve yine kızın geldiği bir gece pelerin giyip onu takip etmeye başlar. takibi sonucu kasabaya geldiklerinde anlar ki, kız çok fakir olduğundan adamdan çaldığı çiçekleri satarak geçimini sağlamaya çalışıyordur.
adamın içini suçluluk duygusu kaplar. kıza yardım etmek, nasıl çiçek yetiştirildiğini ona öğretmek ister fakat çirkindir, yapamaz. kızın onu gördüğü anda kaçacağından korkar. sırf o yoksul kız için en nadide ve pahalı çiçeği (smeraldo) yetiştirmeye karar verir. bu, kıza olan içtenliğini, samimiyetini göstereceği en güzel yoldur çünkü. çok zor da olsa çiçeği yetiştirmeyi başarır. şimdi tek yapması gereken kızın gelip çiçeği almasını beklemektir fakat günler, aylar geçer ama kız gelmez. adam endişelenir, korkar ve pelerinini takıp kasabaya ona bakmaya gider. gittiğinde kızın öldüğünü öğrenir. acaba, eğer adamın cesareti olsaydı, kendisini gösterseydi ve hislerini itiraf etseydi her şey değişir miydi?
"o günden bugüne smeraldo'nun anlamı; sunulamamış, açıklanamamış samimiyet ve hisler demektir."
bu çiçeği metafor alarak yazılan çok anlamlı bir de şarkı vardır. merak edenler için
türkçe altyazılı hali burada.
ayrıca kaynak.
devamını gör...
hayat felsefeniz olan sözler
oscar wilde'nin bir sözü var okuduğumda bana hayatımı sorgulatmıştı acaba hangi yüzdelik dilime giriyorum diye..
"insanların yüzde doksanı yaşamazlar sadece vardırlar"
"insanların yüzde doksanı yaşamazlar sadece vardırlar"
devamını gör...
çok pis dedikodu döndüğü düşünülen yerler
(bkz: öğretmenler odası) yani hatırlıyorum öğretmenler odasına girince bir sessizlik bir gerginlik oluşurdu hayır ne konuşuyorlar böyle de biz girince susuyorlar.
ikinci olarak, kız whatsapp grupları, bu kesin bilgidir.
her şey ama her şey konuşulur.
editasyon: arkadaşlar içeriden bilgi geldi öğretmenler odasında çok az dedikodu dönüyormuş.*
ikinci olarak, kız whatsapp grupları, bu kesin bilgidir.
her şey ama her şey konuşulur.
editasyon: arkadaşlar içeriden bilgi geldi öğretmenler odasında çok az dedikodu dönüyormuş.*
devamını gör...
bir öz eleştiri yap
çok özgüvensizim. maalesef ki.
böyle olmayı ben istemezdim dostum.
böyle olmayı ben istemezdim dostum.
devamını gör...
kurtların büyüttüğü adam
dina sanichar isimli kişi.
sanichar, hindistan'da bir mağarada avcılar tarafından bulunduğunda yaklaşık 6 yaşlarındaydı. daha sonra rudyard kipling'in the jungle book adlı romanına konu olacak bir hayat yaşamıştı.
avcılar onu bir yetimhaneye götürdüler ve orada ona, bir insanın bildiği şeyleri öğretmeye çalıştılar. ismini de yetimhaneye bir cumartesi günü gelmesi nedeniyle, hint dilinde cumartesi anlamına gelen sanichar koydular. ilginçtir ki bu yetimhanede o sıralarda sanichar'dan başka çocuklar da vardı, kurtlar ya da sokak köpekleri tarafından yetiştirilip bir şekilde oraya getirilmiş olan.
ancak sanichar, dört ayak üstünde yürüyen, çiğ et yiyen ve dişlerini keskinleştirmek için kemik çiğneyen bir çocuktu. konuşmayı bilmediği için derdini anlatmak adına ulumayı seçiyordu. üstelik kurtların eşyaları parmakla göstererek anlatmak gibi bir adetleri olmadığından, sanichar ile işaretleşme yoluyla anlaşmak da mümkün değildi.
tüm zorluklara rağmen "kurt çocuk" insanlar gibi giyinmeyi ve yürümeyi biraz olsun öğrenebildi. ancak dil konusunda hiçbir zaman değişim gösteremedi.
35 yaşında veremden ölen sanichar'ın hayat hikâyesi detaylı şekilde bilinmiyor.
ilk bulunduğu zamanlarda ve yetimhanede çekilen 2 fotoğrafı aşağıda:

görselin kaynağı

görselin kaynağı
sanichar, hindistan'da bir mağarada avcılar tarafından bulunduğunda yaklaşık 6 yaşlarındaydı. daha sonra rudyard kipling'in the jungle book adlı romanına konu olacak bir hayat yaşamıştı.
avcılar onu bir yetimhaneye götürdüler ve orada ona, bir insanın bildiği şeyleri öğretmeye çalıştılar. ismini de yetimhaneye bir cumartesi günü gelmesi nedeniyle, hint dilinde cumartesi anlamına gelen sanichar koydular. ilginçtir ki bu yetimhanede o sıralarda sanichar'dan başka çocuklar da vardı, kurtlar ya da sokak köpekleri tarafından yetiştirilip bir şekilde oraya getirilmiş olan.
ancak sanichar, dört ayak üstünde yürüyen, çiğ et yiyen ve dişlerini keskinleştirmek için kemik çiğneyen bir çocuktu. konuşmayı bilmediği için derdini anlatmak adına ulumayı seçiyordu. üstelik kurtların eşyaları parmakla göstererek anlatmak gibi bir adetleri olmadığından, sanichar ile işaretleşme yoluyla anlaşmak da mümkün değildi.
tüm zorluklara rağmen "kurt çocuk" insanlar gibi giyinmeyi ve yürümeyi biraz olsun öğrenebildi. ancak dil konusunda hiçbir zaman değişim gösteremedi.
35 yaşında veremden ölen sanichar'ın hayat hikâyesi detaylı şekilde bilinmiyor.
ilk bulunduğu zamanlarda ve yetimhanede çekilen 2 fotoğrafı aşağıda:

görselin kaynağı

görselin kaynağı
devamını gör...
ankara deyince akla gelenler
çocukluğum, üniversite yıllarım en acısı da annem gelir.
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
2010 yılında yapılan heykel sam jinks tarafından silikon, insan saçı, poliüretan köpük, kereste, akrilik, naylon ve ipek kullanılarak yapılmış olan "kadın ve çocuk" adlı heykel.

görselin kaynağı

görselin kaynağı
devamını gör...
yanlış anlaşılan şarkı sözleri
bir kar tanesi ol bombilimin* ucuna
dogrusu: bir kar tanesi ol, kon dilimin ucuna
(bkz: teoman) (bkz: kupa kızı ve sinek valesi)
dogrusu: bir kar tanesi ol, kon dilimin ucuna
(bkz: teoman) (bkz: kupa kızı ve sinek valesi)
devamını gör...
clytie (yazar)
en az elleri kadar kendisi de minicik olan yazar. kız seni yerler!
öptüm yavru ceylanim...serengeti ekosunda başarılarının devamını diliyorum. *
bir de sey var...hayırlı olsun.
haberimiz olaydı iki çeyrek takardik.
öptüm yavru ceylanim...serengeti ekosunda başarılarının devamını diliyorum. *
bir de sey var...hayırlı olsun.
haberimiz olaydı iki çeyrek takardik.
devamını gör...
normal sözlük amatör şehir fotoğrafları sergisi
zorlu pandemi günlerinde sergiye gidemiyor olsak da hiç olmazsa yazarlarımızın çektiği fotoğraflara bakarak kendimizi dijital bir sergide hayal edebiliriz. sizler de çektiğiniz fotoğrafı paylaşmak isterseniz fotoğrafı nerede, ne zaman ve hangi cihazla çektiğinizi yazarak bu etkinliğe katılabilirsiniz.
yer: istanbul, beşiktaş, zorlu center avm
tarih: 4 ocak 2020
kamera: honor 10
yer: istanbul, beşiktaş, zorlu center avm
tarih: 4 ocak 2020
kamera: honor 10
devamını gör...
hma r101
his majesty's airship r101, 1929 yılında britanya hava bakanlığı tarafından uzun mesafe yolculukları için tasarlanıp üretilen, 1930'da hindistan'a yapacağı ilk yolculuğu sırasında fransa'ya düşen ve 48 kişiye mezar olan hava gemisi. ölenler arasında britanya hava bakanı lord thompson ve gemiyi tasarlayıp inşa eden pek çok kişi bulunuyor.
üretilen en büyük hava gemisi olan r101, hava bakanlığı'nın ardı sıra gelen ihmalleri yüzünden aslında düşmeye mecbur bırakılmıştı. 223 metrelik geminin dış kaplaması daha ilk yolculuğuna çıkmadan önce yıpranmış ve değiştirilmemişti, ayrıca hiç tam hızda ve uzun mesafede test edilmemişti. yolculuktan önce gereğinden fazla yüklenmiş, mısır'da yakıt ikmali yapacak olmasına rağmen fazladan yakıt da almıştı. bunlar ve daha pek çok sebep yüzünden 5 ekim 1930'da cardington-karachi seferini yapmak için havalanan gemi, hava muhalefetiyle de karşılaşınca fransa'nın allonne kasabası yakınlarında yere çakılarak alev aldı. 1937'de kaderi benzer şekilde amerika'da infilak etmek olan alman hindenburg zeplini'ne kadar da r101 kadar büyük hava taşıtı inşa edilmedi.
r101'in acıklı hikayesi bruce dickonson'ın bestelediği epik iron maiden şarkısı empire of the clouds'da anlatılır.
üretilen en büyük hava gemisi olan r101, hava bakanlığı'nın ardı sıra gelen ihmalleri yüzünden aslında düşmeye mecbur bırakılmıştı. 223 metrelik geminin dış kaplaması daha ilk yolculuğuna çıkmadan önce yıpranmış ve değiştirilmemişti, ayrıca hiç tam hızda ve uzun mesafede test edilmemişti. yolculuktan önce gereğinden fazla yüklenmiş, mısır'da yakıt ikmali yapacak olmasına rağmen fazladan yakıt da almıştı. bunlar ve daha pek çok sebep yüzünden 5 ekim 1930'da cardington-karachi seferini yapmak için havalanan gemi, hava muhalefetiyle de karşılaşınca fransa'nın allonne kasabası yakınlarında yere çakılarak alev aldı. 1937'de kaderi benzer şekilde amerika'da infilak etmek olan alman hindenburg zeplini'ne kadar da r101 kadar büyük hava taşıtı inşa edilmedi.
r101'in acıklı hikayesi bruce dickonson'ın bestelediği epik iron maiden şarkısı empire of the clouds'da anlatılır.
devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
bismillah diyip kurdeleyi kesseydik.
ahh çok heyecanlı.
denildiği gibi sovyet ezgileriyle başlamıştır.
ahh çok heyecanlı.
denildiği gibi sovyet ezgileriyle başlamıştır.
devamını gör...
şu yaşa kadar hiç yapılmayan şeyler
hiç okulda doğum günü kutlamadım. hadi yazın doğsam tamam diyeceğim ama o da değil. kutlamayanları kınıyorum buradan.
devamını gör...
memurların sevilmemesinin nedeni
ters ters cevap vermedikleri sürece hiçbir derdim yok. hatta çoğu zaman onların benimle ne derdi var diye düsünmüsümdür.
devamını gör...
tarçın
söz konusu renkteki kedilerin default ismi.
devamını gör...

