kişisel gelişim kitapları
insanlara kısa yoldan mutluluğu, zenginliği, başarıyı vaat eden ama içi boş kitaplardır. yani en azından son zamanlarda çıkanlar bu yönde. edebiyatla, felsefeyle harmanlanıp yazılsa ve amacı doğrultusunda olsa bence eleştiri odağında olmazlardı.
''bu yazarlar senin hakkında ne biliyor ki, hayallerini, hobilerini, korkularını biliyor mu ki onların söylediklerini dinleyesin?'' dedirtiyor insana.
''bu yazarlar senin hakkında ne biliyor ki, hayallerini, hobilerini, korkularını biliyor mu ki onların söylediklerini dinleyesin?'' dedirtiyor insana.
devamını gör...
baştan çıkarıcının günlüğü
varoluşçuluğun atası olarak bilinen danimarkalı filozof sören kierkegaard’ın varoluşçuluğun 3 aşmasından(estetik,etikve dini aşama) ilki olan estetik aşmayı ele aldığı kitabıdır.
yaklaşık 280 sayfadan oluşan kitap, baş karakter johannes’in cordelia’yı etkileme, nişanlanma ve ayrılma sürecini ele alan bir günlüktür.
johannes kendini bir “estet” olarak tanımlamaktadır. onun için estetik haz diğer tüm duygulardan öndedir.
cordelia ile ilk buluşmaları için beklerken şunlar geçmektedir aklından:
“mehtaplı bir gecede güzel göllerimizden birinde kayıkla açılmayı oldum olası sevmişimdir. yelkeni sarar, kürekleri toplar, dümeni çıkartır, boylu boyunca uzanırım ve gök kubbeyi seyrederim. tekne dalgaların kucağında sallandığında, bulutlar güçlü rüzgârın ardı sıra hızla geçip de ay bir an kaybolup sonra yeniden belirdiğinde bu huzursuzlukta huzur bulurum. dalgaların hareketi kucağında sallar beni, kayığa çarpışları tekdüze bir ninni gibi gelir. bulutların hızlı uçuşları, ışık ve karanlığın birbirini kovalaması beni öylesine sarhoş eder ki uyanık olduğum halde düş görürüm. aslında benim şimdi de yaptığım budur. fırtınalı bir gölde böyle bir aşağı bir yukarı inip çıkmak ne eğlencelidir. insanın içinde fırtınaların esmesi ne eğlencelidir.”
johannes cordalia’yı baştan çıkarmayı başarır ancak şimdi cordalia onunla nişanlanmak istemektedir. ancak johannes için nişanlanma, estetik hazzı bitirecek bir toplumsal baskıdır. burada cordalia’yı ikna etmeye çalışır:
“cordelia’cığım
[[alıntı]]
aşk gizliliği sever -nişan bir gizin açıklanmasıdır; aşk sessizliği sever- nişan herkese duyurudur; aşk fısıldamayı sever- nişan yüksek sesli bir ilandır. ama cordelia’nın sanatıyla nişan, düşmanı aldatmak için gereken şey olacak. karanlık bir gecede, öteki gemiler için, bir fener asmaktan daha tehlikeli bir şey yoktur, bu fener karanlıktan daha tehlikelidir.”
[[/alıntı]]
çabalaması nafiledir. cordalia ile nişanlanmıştır. johannes her ne kadar cordalia’yı çok sevse de onun estet prensibleri 6 aydan uzun bir ilişkiye izin vermez. bu aşamada cordelia’yı ayrılığa ikna etmeye çalışır, vicdani sorumluluğu üzerinden atmaya çalışır ve şu şekilde sonlandırır günlüğünü:
“onunla vedalaşmayacağım; hiçbir şey beni, her şeyi değiştiren ama sonucu etkilemeyen kadın gözyaşlarından ve kadın yakarışlarından daha fazla iğrendirmez. onu sevdim, ama şimdiden sonra ruhumu artık bağlayamaz. bir tanrı olsaydım neptün’ün bir su perisi için yaptığını yapardım ona: bir erkeğe dönüştürürdüm onu. yine de insanın kendini bir kızla şiirselleştirip şiirselleştiremeyeceğini; kızı, ilişkiden bıkanın kendisi olduğunu düşleyecek kadar gururlu kılıp kılmayacağım öğrenmeye değerdi gerçekten. oldukça ilginç bir epilog olabilir bu; kendi başına psikolojinin alanına girebilir, ayrıca inşam pek çok erotik gözlemle zenginleştirebilir.”
yaklaşık 280 sayfadan oluşan kitap, baş karakter johannes’in cordelia’yı etkileme, nişanlanma ve ayrılma sürecini ele alan bir günlüktür.
johannes kendini bir “estet” olarak tanımlamaktadır. onun için estetik haz diğer tüm duygulardan öndedir.
cordelia ile ilk buluşmaları için beklerken şunlar geçmektedir aklından:
“mehtaplı bir gecede güzel göllerimizden birinde kayıkla açılmayı oldum olası sevmişimdir. yelkeni sarar, kürekleri toplar, dümeni çıkartır, boylu boyunca uzanırım ve gök kubbeyi seyrederim. tekne dalgaların kucağında sallandığında, bulutlar güçlü rüzgârın ardı sıra hızla geçip de ay bir an kaybolup sonra yeniden belirdiğinde bu huzursuzlukta huzur bulurum. dalgaların hareketi kucağında sallar beni, kayığa çarpışları tekdüze bir ninni gibi gelir. bulutların hızlı uçuşları, ışık ve karanlığın birbirini kovalaması beni öylesine sarhoş eder ki uyanık olduğum halde düş görürüm. aslında benim şimdi de yaptığım budur. fırtınalı bir gölde böyle bir aşağı bir yukarı inip çıkmak ne eğlencelidir. insanın içinde fırtınaların esmesi ne eğlencelidir.”
johannes cordalia’yı baştan çıkarmayı başarır ancak şimdi cordalia onunla nişanlanmak istemektedir. ancak johannes için nişanlanma, estetik hazzı bitirecek bir toplumsal baskıdır. burada cordalia’yı ikna etmeye çalışır:
“cordelia’cığım
[[alıntı]]
aşk gizliliği sever -nişan bir gizin açıklanmasıdır; aşk sessizliği sever- nişan herkese duyurudur; aşk fısıldamayı sever- nişan yüksek sesli bir ilandır. ama cordelia’nın sanatıyla nişan, düşmanı aldatmak için gereken şey olacak. karanlık bir gecede, öteki gemiler için, bir fener asmaktan daha tehlikeli bir şey yoktur, bu fener karanlıktan daha tehlikelidir.”
[[/alıntı]]
çabalaması nafiledir. cordalia ile nişanlanmıştır. johannes her ne kadar cordalia’yı çok sevse de onun estet prensibleri 6 aydan uzun bir ilişkiye izin vermez. bu aşamada cordelia’yı ayrılığa ikna etmeye çalışır, vicdani sorumluluğu üzerinden atmaya çalışır ve şu şekilde sonlandırır günlüğünü:
“onunla vedalaşmayacağım; hiçbir şey beni, her şeyi değiştiren ama sonucu etkilemeyen kadın gözyaşlarından ve kadın yakarışlarından daha fazla iğrendirmez. onu sevdim, ama şimdiden sonra ruhumu artık bağlayamaz. bir tanrı olsaydım neptün’ün bir su perisi için yaptığını yapardım ona: bir erkeğe dönüştürürdüm onu. yine de insanın kendini bir kızla şiirselleştirip şiirselleştiremeyeceğini; kızı, ilişkiden bıkanın kendisi olduğunu düşleyecek kadar gururlu kılıp kılmayacağım öğrenmeye değerdi gerçekten. oldukça ilginç bir epilog olabilir bu; kendi başına psikolojinin alanına girebilir, ayrıca inşam pek çok erotik gözlemle zenginleştirebilir.”
devamını gör...
tohum
hibrit tohum, ata tohumu, gdo'lu tohum* gibi çeşitleri bulunan bitkinin neslinin devam etmesini sağlayan bitki çekirdeğidir. bazı bitkilerin tohumundan meydana gelen bitkiler dişi ve erkek özellik gösterdikleri için birbirlerini dölleyebilsinler diye çift ekilmeleri gerekir. (bkz: kivi)
tohumların sağlıklı bir şekilde çimlendirilebilmesi için soğuk hava zincirinde bulunmamış olması gerekir.
bazı geçmiş tarihli kaynaklarda sperm yerine tohum sözcüğü tercih edilmiştir.
bazı bitki tohumları mono-embriyonik ve poli-embriyonik olarak ikiye ayrılır. mono çekirdekte verim düşüktür, tek fidan elde edilir. verim elde edebilmek için aşılanması gerekir. poli çekirdek ise birden fazla istenen özellikte fidan verir ve aşılama gerektirmez. mono ve poli embriyonik çekirdekler görünümleriyle ayırt edilebilirler. mono çekirdek tek bir ana parçadan oluşurken poli çekirdeğin birden fazla parçalı bir yapısı vardır. (bkz: mango)
tohumdan ekilen bitkilerin toprağa tutunma ve uyum yetenekleri daha çok gelişmiştir. örneğin bir avokadoyu fidan olarak alıp toprağa dikmektense tohumdan yetiştirmek bitki sağlığı için daha olumlu bir yöntemdir. ancak tohumdan yetiştirilen özellikle çok yıllık bitkilerde meyve verme süreci epey uzun olduğundan kısa vadede kar sağlamaz.
tohumların sağlıklı bir şekilde çimlendirilebilmesi için soğuk hava zincirinde bulunmamış olması gerekir.
bazı geçmiş tarihli kaynaklarda sperm yerine tohum sözcüğü tercih edilmiştir.
bazı bitki tohumları mono-embriyonik ve poli-embriyonik olarak ikiye ayrılır. mono çekirdekte verim düşüktür, tek fidan elde edilir. verim elde edebilmek için aşılanması gerekir. poli çekirdek ise birden fazla istenen özellikte fidan verir ve aşılama gerektirmez. mono ve poli embriyonik çekirdekler görünümleriyle ayırt edilebilirler. mono çekirdek tek bir ana parçadan oluşurken poli çekirdeğin birden fazla parçalı bir yapısı vardır. (bkz: mango)
tohumdan ekilen bitkilerin toprağa tutunma ve uyum yetenekleri daha çok gelişmiştir. örneğin bir avokadoyu fidan olarak alıp toprağa dikmektense tohumdan yetiştirmek bitki sağlığı için daha olumlu bir yöntemdir. ancak tohumdan yetiştirilen özellikle çok yıllık bitkilerde meyve verme süreci epey uzun olduğundan kısa vadede kar sağlamaz.
devamını gör...
sevgilinin avuç içini öpmek
nedense sevdiğim insanların avuç içini öperim ben. bir anda gelen sevgi patlamasının ardından coks diye avucunun içini öperim. garip bir eylemdir. hiç bir fantezi barındırmayan saf sevgiyle. oy yazarken sevgi pıtırcığı oldum.
devamını gör...
sözlük yazarlarının yaptığı mesleğin en zor yanı
tek yapmam gereken çinli partnerlerle şirketin iletişimini sağlamakken, alakasız bir şekilde, grafikerin yaptığı bir tasarım hatasının bile üzerime kalmasıdır.
vay efendim gönderirken neden bakmamışım... nereden bileyim ben... adam tasarım yapıyor, bana gönderiyor, ben de onu çinlilere gönderiyorum.
vay efendim gönderirken neden bakmamışım... nereden bileyim ben... adam tasarım yapıyor, bana gönderiyor, ben de onu çinlilere gönderiyorum.
devamını gör...
sözlükte sürekli olay olması
ya olaylar olabilir, sonra ortalık durulabilir, sonra tekrar karışabilir falan.
ama merak ediyorum, nottingham'ın içinden misiniz acaba?*
bu kadar takılmayın sevgili yazar kardeşlerim, hepimiz birbirimizi iyi kötü biliyoruz zaten.
sofraya tuz koymadı diye karısına bağıran adam, gelip burada duyar kasabiliyor yani. o yüzden pek takılmayın derim.
ama merak ediyorum, nottingham'ın içinden misiniz acaba?*
bu kadar takılmayın sevgili yazar kardeşlerim, hepimiz birbirimizi iyi kötü biliyoruz zaten.
sofraya tuz koymadı diye karısına bağıran adam, gelip burada duyar kasabiliyor yani. o yüzden pek takılmayın derim.
devamını gör...
mesaj alan yazar şaşkınlığı
binde bir başıma gelen olay.genellikle mesaj atan taraf benim.tabi bu görüldü özelliği beni üzüyor.
devamını gör...
çok emek verilmiş tanımların tutmaması sorunsalı
zaman zaman çeşitli sözlüklerde ve minnoş sözlüğümüz kafa'da başıma gelen durumdur.
hani böyle görünce dur şuna harika bir tanım gireyim diyip 1 saat tanım yazıp sonra tek bir + bile almadan, tek bir dönüş dahi olmadan tanımın öylece kalakalması insanı üzüyor be sözlük .
mesela bakınız #768470 şu tanımı yazarken kalktım arapça sözlerin leksikolojik incelemelerini not aldığım defterlerimi buldum. sürekli, latin ve arap alfabesi kullanmak için klavye değiştirdim. farklı osmanlıca türkçe sözlüklere baktım. hem kamus-i türki'den hem de ferit devellioğlu'ndan teyit ettim.
baya baya uğraştım. sonra tek bir kişinin bile dikkatini çekmedi tanım.
ya da #768229 tanımında tek tek yönetmenleriyle birlikte çiçek gibi film listesi yaptım. yok asla tutmadı.
bu arada tabii ki 'tutması' için tanım girmiyorum, ama insan bir tanıma çok uğraşınca görülsün istiyor kimsecikler de görmeyince üzülüyor. en azından ben üzülüyorum.
öyle işte sözlük bu sabah da içimi döktüm şimdi işime gücüme dönebilirim.
edit: #875287 şunu da şuraya bırakayım sevgili sözlük şaka değil, 2 saatten fazla sürdü yazması.*
hani böyle görünce dur şuna harika bir tanım gireyim diyip 1 saat tanım yazıp sonra tek bir + bile almadan, tek bir dönüş dahi olmadan tanımın öylece kalakalması insanı üzüyor be sözlük .
mesela bakınız #768470 şu tanımı yazarken kalktım arapça sözlerin leksikolojik incelemelerini not aldığım defterlerimi buldum. sürekli, latin ve arap alfabesi kullanmak için klavye değiştirdim. farklı osmanlıca türkçe sözlüklere baktım. hem kamus-i türki'den hem de ferit devellioğlu'ndan teyit ettim.
baya baya uğraştım. sonra tek bir kişinin bile dikkatini çekmedi tanım.
ya da #768229 tanımında tek tek yönetmenleriyle birlikte çiçek gibi film listesi yaptım. yok asla tutmadı.
bu arada tabii ki 'tutması' için tanım girmiyorum, ama insan bir tanıma çok uğraşınca görülsün istiyor kimsecikler de görmeyince üzülüyor. en azından ben üzülüyorum.
öyle işte sözlük bu sabah da içimi döktüm şimdi işime gücüme dönebilirim.
edit: #875287 şunu da şuraya bırakayım sevgili sözlük şaka değil, 2 saatten fazla sürdü yazması.*
devamını gör...
birini hiç tanımadan hoşlanmak
o birisinden değil de kendi kafanızda kurduğunuz bir kişilikten hoşlandığınız anlamına gelir.
devamını gör...
tuhaf dükkan isimleri
iron maiden adında kuru temizlemeci vardı sanırım. dükkanın tabelası da grubun simgesiydi.
devamını gör...
ilginç kitap isimleri
karısını şapka sanan adam
nörolog oliver wolf sacks, kendi hastaları arasından tedavisi bulunmayan yirmi dört acıklı vakayı anlatır.
kitaba adını veren vaka, beyni ile gözleri arasında iletişimin çok sınırlı kaldığı görme sorunu yüzünden insan yüzlerini tanıyamayacak hale gelmiş dr p yi anlatır. dr p, muayene sonrası şapkasına uzanmak yerine eşinin kafasını almaya çalışır.
not: oliver wolf’un uyanışlar (robin williams,1990) filmine konu olan aynı adlı kitabı da yazdığını ekleyeyim.
nörolog oliver wolf sacks, kendi hastaları arasından tedavisi bulunmayan yirmi dört acıklı vakayı anlatır.
kitaba adını veren vaka, beyni ile gözleri arasında iletişimin çok sınırlı kaldığı görme sorunu yüzünden insan yüzlerini tanıyamayacak hale gelmiş dr p yi anlatır. dr p, muayene sonrası şapkasına uzanmak yerine eşinin kafasını almaya çalışır.
not: oliver wolf’un uyanışlar (robin williams,1990) filmine konu olan aynı adlı kitabı da yazdığını ekleyeyim.
devamını gör...
doğu türkistan
devamını gör...
armoni
üst başlık: (bkz: merdivenaltı_müzisyen ile müzik teorisi 101)
hadi bakalım, başlayalım, bu biraz zor olacak, sorusu olan çekinmesin portakalı soyup başucuma atsın.
ayrıca, (bkz: akor) (bkz: tonalite) (bkz: gam) (bkz: gam dereceleri) (bkz: müzikal aralıklar) (bkz: kontrpuan)
en temelinde ana melodiye eşlik eden kısımlar bütünü olarak düşünebiliriz. fakat her ses her sese eşlik etmez. hangi sesler hangilerine eder peki? bunun birkaç farklı metodu var,
1- akor üzerinden gitmek.
her müzikal cümlenin bir akoru vardır. bir müzikal cümlenin üzerine o akor çalındığında uyum hissiyatı olur ve en temel armoni budur. bu akoru da ritimli bir şekilde verirseniz gayet tatmin edici bir armonik destek olur. peki bu akoru nasıl buluruz? bahsi geçen cümlenin bir kısmı bir akorun notaları etrafında dönüp dolaşır, başka kısmı ise başka akorun, falan filan. illa ki sadece o akorun notalarını bulundurmak zorunda değil, eğer ki bir vuruştan daha bir kısa süre boyunca çalınıyorsa, veya, vuruşa denk gelmeyen bir yerde çalınıyorsa akor dışı bir ses de olabilir. bu yöntem ile armoni kurmanın en verimli yolu deneme yanılmadır. zaten akor işlevlerini biliyorsanız, melodinin parçanın geri kalanına göre durgunlukta olduğunu duyar, haaa bu dominant akor bu yüzden tonun v akorunu çalayım; do majör tonundayım yani sol oluyor dersiniz.
2- üçlüler üzerinden gitmek.
dört ses armoni'de daha detaylı değineceğim buna fakat şimdilik yüzeysel bir şekilde anlatayım. tondan çıkmadığımız sürece melodinin incesine veya pesine üçlü aralıktaki notalar ile melodiye paralel giden bir armoni oluşturulabilir. dikkat edilmesi gereken şey diğer armoniler varsa aynı akorda kalması ve onlarla çatışmaması.
3- kontrpuan üzerinden gitmek.
en özgür, ama en zorlayıcı yöntemdir. armonideki müzik ile melodideki müzik sanki birbirinden bağımsız gibi gözükür, fakat birbirilerine eşlik ederler aslında. melodinin akorları bulunduktan sonra aynı akorları paylaşan ve ilk melodinin önüne geçmeyecek bir başka melodi yazmaktır. kontrpuan üzerinden gitmek için imitasyon gibi şeyler kullanılabilir.
tabii ki bunların hiçbiri kural değil, sadeedce bunlardan yola çıkarak güzel şeyler yapabilirsiniz.
armoni yazarken kaçınılması gereken şeyler:
paralel beşliler: mükemmel beşli aralığa sahip ve birbirine paralel giden iki melodinin aynı zamanda çalınması kötü bir armoni olarak sınıflandırılır.
paralel sekizliler: oktav aralığa sahip ve birbirine paralel giden iki melodinin aynı zamanda çalınması kötü bir armoni olarak sınıflandırılır.
üçlüler: dört ses armonide detayına gireceğim ama şimdilik şunu bilmeniz yeter, eğer üçlüler üzerinden gidiyorsanız ve melodiye ek olarak birden fazla üçlü eklediyseniz (hem üste hem alta üçlü mesela) bunların sadece ikisi paralel haraket edebilir. hepsinin paralel haraket etmesi kötü armoni olarak sınıflandırılır.
hadi bakalım, başlayalım, bu biraz zor olacak, sorusu olan çekinmesin portakalı soyup başucuma atsın.
ayrıca, (bkz: akor) (bkz: tonalite) (bkz: gam) (bkz: gam dereceleri) (bkz: müzikal aralıklar) (bkz: kontrpuan)
en temelinde ana melodiye eşlik eden kısımlar bütünü olarak düşünebiliriz. fakat her ses her sese eşlik etmez. hangi sesler hangilerine eder peki? bunun birkaç farklı metodu var,
1- akor üzerinden gitmek.
her müzikal cümlenin bir akoru vardır. bir müzikal cümlenin üzerine o akor çalındığında uyum hissiyatı olur ve en temel armoni budur. bu akoru da ritimli bir şekilde verirseniz gayet tatmin edici bir armonik destek olur. peki bu akoru nasıl buluruz? bahsi geçen cümlenin bir kısmı bir akorun notaları etrafında dönüp dolaşır, başka kısmı ise başka akorun, falan filan. illa ki sadece o akorun notalarını bulundurmak zorunda değil, eğer ki bir vuruştan daha bir kısa süre boyunca çalınıyorsa, veya, vuruşa denk gelmeyen bir yerde çalınıyorsa akor dışı bir ses de olabilir. bu yöntem ile armoni kurmanın en verimli yolu deneme yanılmadır. zaten akor işlevlerini biliyorsanız, melodinin parçanın geri kalanına göre durgunlukta olduğunu duyar, haaa bu dominant akor bu yüzden tonun v akorunu çalayım; do majör tonundayım yani sol oluyor dersiniz.
2- üçlüler üzerinden gitmek.
dört ses armoni'de daha detaylı değineceğim buna fakat şimdilik yüzeysel bir şekilde anlatayım. tondan çıkmadığımız sürece melodinin incesine veya pesine üçlü aralıktaki notalar ile melodiye paralel giden bir armoni oluşturulabilir. dikkat edilmesi gereken şey diğer armoniler varsa aynı akorda kalması ve onlarla çatışmaması.
3- kontrpuan üzerinden gitmek.
en özgür, ama en zorlayıcı yöntemdir. armonideki müzik ile melodideki müzik sanki birbirinden bağımsız gibi gözükür, fakat birbirilerine eşlik ederler aslında. melodinin akorları bulunduktan sonra aynı akorları paylaşan ve ilk melodinin önüne geçmeyecek bir başka melodi yazmaktır. kontrpuan üzerinden gitmek için imitasyon gibi şeyler kullanılabilir.
tabii ki bunların hiçbiri kural değil, sadeedce bunlardan yola çıkarak güzel şeyler yapabilirsiniz.
armoni yazarken kaçınılması gereken şeyler:
paralel beşliler: mükemmel beşli aralığa sahip ve birbirine paralel giden iki melodinin aynı zamanda çalınması kötü bir armoni olarak sınıflandırılır.
paralel sekizliler: oktav aralığa sahip ve birbirine paralel giden iki melodinin aynı zamanda çalınması kötü bir armoni olarak sınıflandırılır.
üçlüler: dört ses armonide detayına gireceğim ama şimdilik şunu bilmeniz yeter, eğer üçlüler üzerinden gidiyorsanız ve melodiye ek olarak birden fazla üçlü eklediyseniz (hem üste hem alta üçlü mesela) bunların sadece ikisi paralel haraket edebilir. hepsinin paralel haraket etmesi kötü armoni olarak sınıflandırılır.
devamını gör...
pudra şekeri ağızdan mı yoksa burundan mı alınır sorunsalı
okunup üflendiyse her şekilde alınabilir.
zira onlar üflemeyi de çekmeyi de iyi bilir.
zira onlar üflemeyi de çekmeyi de iyi bilir.
devamını gör...
bir sözlük yazarına aşık olmak
yoldaş yoldaşa yürümez. etmen guzum.
devamını gör...
düşün ki yoldaş benjamin franklin bunu okuyor
ara ara entrylerimi beğeniyorsun. bilmeni isterim ki ben de sana karşı boş değilim.
ama orhan veli'nin dediği gibi sen ciğerci kedisi ben sokak kedisi.
bizden olmaz yoldaş. ikimiz de erkeğiz, toplum bize müsaade etmez. lütfen vazgeçelim bu sevdadan.
ama orhan veli'nin dediği gibi sen ciğerci kedisi ben sokak kedisi.
bizden olmaz yoldaş. ikimiz de erkeğiz, toplum bize müsaade etmez. lütfen vazgeçelim bu sevdadan.
devamını gör...
gereksiz abartılan şeyler
köyde sobalı evde oturma fantezisi (çocukluğunda sobalı evde oturan biri olarak, soba tütme korkusuyla bir gece geçirin veya kömürüyle odunuyla uğraşın, diğer odalarda donmayı yaşayın da o zaman göreyim ben sizin bu yaptığınız saçma sapan güzellemeyi) (bkz: tabi siz sobalı evde bir yerleri yanmamış insanlar olarak her bakımdan yetersiz gördüğünüz güzellemesiz kaloriferli evlerde oturmaya şiddetle karşısınız ama)
devamını gör...
sözlüğün düz yazarları
dahil olduğum liste.
çok bir olayım yok, içimden gelen her şeyi yazıyorum.
çok bir olayım yok, içimden gelen her şeyi yazıyorum.
devamını gör...
nickaltı
benim nickaltım çok sessiz ve sakin bir ortamdır. aslında doğal çünkü kimseyle en ufak polemiğe girmedim. ona rağmen tarihle kafayı bozmuş diyenler oldu nickaltımda. ayrıca tarih dışına çıkıp günlük konulardan da fikir belirtmek istiyorum ancak nedense hiç ilgi görmedi tarih dışında yazdıklarım :))

devamını gör...