acun abinin kızı demiyorsa hiç başlamayacak olan dizidir.
devamını gör...

içeriği kültür, sanat, bilim olursa tadından yenmez. ihtiyaç olan dergidir. varsa yapabilecegimiz bir yardım seve seve katılacagımdır.
devamını gör...

çocuk yapıp cami önüne bırakmak gibi bir harekettir. tam bir üşengeç profili çizer.
devamını gör...

albert camus’nün müthiş sembolik öğeler barındıran kült eseri. 1940’lı yıllarda cezayir’in oran şehrinde farelerin getirdiği veba salgınına karşı verilen mücadelenin romanı. kitabın başında vebanın, fareler aracılığı ile yayılmasının tasvir edildiği kısımlar inanılmazdır. imkânınız varsa eve kapandığımız bu günlerde mutlaka okuyun.

yukarıda da belirtmiştim romanın sembolik öğeler barındırdığını. dolayısıyla oran şehrinde gerçekte yaşanmamış olan bu salgın, almanların fransa’yı işgalini veya fransızların cezayir’i sömürgeleştirmesini simgeliyor. yazar, ikinci dünya savaşında avrupalıların nazilere kara veba ismini vermesinden etkilenmiştir. albert camus, roland barthes’a yazdığı bir mektupta romanının, nazilere karşı direnişin tam bir tarihçesi olmadığını ancak bundan da geri kalmadığını belirtmiş. romanı bu gözle okuyunca benim en çok ilgimi çeken karakter cottard oldu. romanın bir yerinde bu anti kahraman; “benim için açık ve net olan bir şey vardır o da veba ile içiçe yaşadığımdan bu yana kendimi daha iyi hissediyorum." der. bu karakter, fransa’nın işgali sırasında inanılmaz boyutlara ulaşan nazi işbirlikçilerini temsil ediyor. romanın sonunda veba ile mücadele kazanılınca cottard polis tarafından tutuklanır ve halk tarafından dövülür. nazi işgali bitince de işbirlikçiler yargılanır ve idama mahkum edilir.

fransa’nın naziler tarafından işgali, cezayir’in fransızlar tarafından işgali, istanbul’un ingilizler tarafından işgali gibi spesifik olaylar anlatılmış olsa sıradan tarihi bir roman okumuş oluruz. ancak yazar romanda öyle bir sembolik dünya kuruyor ki; tarihin herhangi bir döneminde, herhangi bir zaman diliminde yaşanabilecek tüm “saçmalıklara” cuk diye oturuyor kitap.
devamını gör...

anasınıfında arkadaşlarımızla kaynaşmamız için öğretmenımızin bulduğu eğlenceli bi aktivite gibi
devamını gör...


-damadın mı, yoksa gelinin mi yakınısınız?
-eee... pastası olanın.
devamını gör...

çünkü! keşke diyipte dönmek istiyeceğin iyi bir geçmişin ve geçmişin pençesinden kurtulamayan ruhun gelecek umudu kaybolmuştur.

çünkü! her defasında düşündükçe satırı unutur kalemi yutarsın, şimdiki aklınla yeniden başlayabilsen hikayeye pişmanlıkların olmazdı belki şu anki kadar. acın duygun dilini keser, elini kelepçeler tüm duygunu olanca ağırlığı ile omzuna çöker.

çünkü! başlanılamayan her hikayenin ardında dipsiz bir cehennem ve zifiri bir karanlık var, o yorgun adamı/kadını uzak bir yerde! bir dağ ateşi kendine misafir edip acılarının halayına katsan da alevi! ufkun en kızıl anın da fırtına kopar, karanlık çöker, yağmur düşer, ateş söner ve göremezsin ne kağıdı ne kalemi ne de kelimeleri nakşedersin!

başlayamazsın hikayene bitiremezsin.
çünkü güzel olan herşeyin tadı, yarım kalmıştır hayatında, herşeyin olumsuz tarafı kendi hayatın merkezinde yaşamak ve alışmak dışında.
devamını gör...

bugün şirkette ortakla haberleri izlerken ortağa ‘bak bu oxfor moxford yalan çıkacak milletten para koparmak için oltalıyorlar’ dedim. yatsıya dayanmadı.
devamını gör...

sözlerinin güzelliği kalbine, suretinin güzelliği gözlerine yansımış olması...
devamını gör...

yoldaş benjamin franklin *.)
devamını gör...

alvinella pompejana olarak da bilinen ve pasifik okyanusu'nun hidrotermal bölgelerinde yaşayan bir tür solucan.
13 cm uzunluğuna ulaşabilen bu solucanların sırt kısmı tüylüdür. dünyada sıcağa karşı en dayanıklı olan canlılardan biridir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yakınlarına acının yağmur olup yağdığı taziye evlerinde öyle can sıkan şeyler yapılır ki o an delirip evden kovmamak için sabır üstüne sabır dilenir.

gereksiz siyaset içeren konuşmalar ve hatta bu yüzden tartışmak
yemek beklemek
teselli edeceğine can yakıcı sözler söylemek
hastalıklarını saymak
durmadan başkalarını örnek göstermek gibi konuşmalar ilk aklıma gelenler.

sessizce sabır dileyip gidene kadar durmayı beceremeyecekseniz gitmeyin daha iyi.
devamını gör...

siyasal islam, islam dininin kültürümüzün parçası olduğunu kabul edip bu dinin söylemlerini ulusal sembollerde kullanmak demek değildir. siyasal islam, islamı siyasi söylem için kullanıp, bu söylemlere rağmen kendi yanında konsolide olmayan kitleleri mürted ilan eden geri kafalı zihniyetin ideolojisidir.
tanım: boş yazar beyanı.
devamını gör...

yin kötülüğü yani siyahı, yang ise iyiliği yani beyazı temsil etmektedir. siyahın içindeki beyaz bölge; her kötülüğün içerisinde bir iyiliğin olduğunu, beyazın içerisindeki siyah bölge ise; her iyiliğin içerisinde bir kötülüğün olduğunu ifade eder. tüm sembol aslında evrenin dengesini simgeler. iyi ve kötü bir aradadır, düşünmeye gerek yok aslında; şu an yaşadığımız dünyayı anlatıyor bize. tabi bir denge var mı bu konuda süpheliyim ben. artık yavaş yavaş grileşmeye, siyahlaşmaya başladı bu sembol benim için...

bu sembol bana hep aynı sözü ve hikayeyi hatırlatır;

--- alıntı ---

yaşlı kızılderili reisi ve torunu kulübelerinin önünde oturmuşlar, az ötede birbirleriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı.
köpeklerden biri beyaz, öteki siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendisini bildiğinden bu yana o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki kurt köpeğiydi bunlar. çocuk kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin neden ikinci köpeğe gereksinim duyduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. torununun bu yöndeki sorusunu, yaşlı reis bilgece bir gülümsemeyle yanıtladı: "onlar benim için iki simgedir yavrum." dedi; "biri iyiliğin, öteki kötülüğün simgesidir. aynen bu köpekler gibi, iyilik ve kötülük de içimizde sürekli bir savaş içindedir. onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. onun için sürekli yanımda tutarım onları." çocuk sözün burasına bir nokta koydu; "onların arasında bir savaş varsa, kazananı, kaybedeni de olmalı" dedi; yeniden sordu: "dede, sence hangisi kazanıyor bu savaşı?" reis, şu yanıtı verdi:

"ben, hangisini daha çok beslersem, savaşı o kazanır."

--- alıntı ---
devamını gör...

lenin'in büyük bir tehlike olarak gördüğü bir tür yaşam biçimi. umutsuz değil, amaçsız yaşamanın tarifi. bir şeyler yapıp sonunda kaybetmek ve üzülmektense, hiçbir şey yapmanın adı. hırsı olmayan, oyun oynamayan, sonunda kaydeden bireyin hikayesi.
devamını gör...

bu konunun etikliğiyle ilgili bir şey diyemem ama bu vesileyle daha fecaat bir durumdan bahsedeyim. sevgili yazar bebeğin mahrem yerlerinden bahsediyor. ben 9 yaşında koskaca çocukken eve çağırılan sünnetçi neredeyse tüm sülanenin önünde kesme işlemini tamamladı. yediden yetmişe herkes sansürsüz bir şekilde açık hava sineması tadında izledi bu durumu. ne kadar saçma olduğunu, yanlış olduğunu o yaşımda o koca insanlara bir türlü anlatamadım. şimdi kalkıp onlara desem bebeğin mahremi etik falan kafam güzel muamelesi yaparlar. daha o seviyeye gelemedik.
devamını gör...

mum.
devamını gör...

ilk kez mutluluktan ağlamak olabilir
devamını gör...

#35234 hey gidi hey. selam sabah yok direkt girmişim mevzuya ve koşmuşum bir mutsuzluk başlığına. ilk üç tanımım mutsuzluk,burç ve kitap üzerine olmuş.parça parça kendimi anlatmaya başlamışım. yalnız başlık insanı sormuş ben mutsuzluğun tarifini yapmışım gözümden kaçmadı tabii sistemi algılamaya çalışıyordum. 2. tanımıma bir mesaj gelmişti korkudan cevap verememiştim.* insanların mesaj yoluyla birbirlerini yemediğini öğrenmemde zaman almıştı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim