bu sadece pandemi den dolayı olan bir olay değil türkiye'nin sanatta olan yerini gözler önüne seren bir olaydır.
bizde sanata ve sanatçıya olan saygı vardır ama galiba onların burada yeri yokmuş gibi davranılıyor. buradaki bir sanatçı yurtdışına giderse daha çok ilgi görür diye düşünüyorum.
devamını gör...

"mem" kavramını bulmuştur. dünyanın sayılı biyologlarından biridir. ingiltere'de sürekli tv lerde boy gösterip din düşmanlığı yapmaktadır. (çok da iyi yapmaktadır.) ingiltere'de otobüslere tanrı yoktur yazacak kadar cesur bir adamdır.
devamını gör...

kalemi kıvrak ve gülmece sosuna bulanmış tanımlarla kendisini ifade eden çiçeği burnunda bir sözlük yazarı.
devamını gör...

evet, kahkahalarım ile evin çınladığı doğrudur. acayip eğlendim.*
devamını gör...

bir boşluk var sanki içimde. doldurmam gereken bir boşluk ve ben vakit kaybediyormuşum gibi geliyor. çalışmak, hayat vb. üzerine bazen bir şeyler söylüyorum peki ben bunları ne kadar hayatıma yansıtabiliyorum ? sanki ne söylersem hepsi laf. hani nerede eylem memento ?

"kelimeler fikirdir gerçek değil. tek gerçek eylemdir." - marcus aurelius bu sözü hatırlatıyorum kendime. bazen sadece yapmak gerek onu anlıyorum hani şu bir markanın mottosu olan* just do it. belki de az laf çok iş lafı buradan geliyor.*

ve kendimi bu zamana kadar o kadar çok düşüncesel olarak kısıtladım ki artık bu olsun istemiyorum ama kırdım zincirleri*
artık her şeyi detayına kadar irdelemek de yok.

o düşünceler beni mahvetti sözlük. insan düşüne düşüne kendini harap eder mi ? edermiş sözlük.
geçenlerde kuzenim bunu atmıştı bana:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
paris'te bulunan çok düşünmek insanı öldürür adlı bir heykelmiş. biliyor benim nasıl biri olduğumu yüzüme vuruyor teneke*
ki haklıda.

neyse sözlük artık çok düşünmek, kafa tabiri ile kafaya takmak yok.* ve az laf çok iş.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben büyüttüm, hâlâ yaprakların altında saklanıyor..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ağlatman beni.
devamını gör...

beraber mi yanacaz banane alüminyum dedirtir.
devamını gör...

hakan günday'ın yayınlanan ilk romanıdır.

yeraltı edebiyatı örneklerindendir.

ayrıca okuyanların psikolojisi üzerinde tuhaf etkiler bırakmasıyla meşhurdur.
devamını gör...

matematik'te bir vida dişini andıran eğridir.
devamını gör...

içinde marul, roka, maydanoz olan su dolu kapların su içmesi için değil salata yapmak için mutfakta bulunduğu gerçeği..
devamını gör...

en azından her modun herkesi memnun edememesi gibi bir gerçek vardır.

yazar diyor ki alçak puşt... fıtı fıtı fıtı gidiyoruz.
sayın yazar bu argo, ayrıca ilgili yazara dediğiniz için sataşmaya giriyor lütfen kaldırır mısınız?
yazar gider ve başlık açar kafa sözlükte modlar tarafından tanım müdahalesi. modların gözü yaşlı ve şaşkın...

başlık osbir çekmek. tanım her gün yaptığım eylem eheh.
başlık rafa kaldırılır yazar başlık açar. kafa sözlükte başlık sansürü.
modereyşın şok...
devamını gör...

nöro pazarlama ile karıştırılabilecek, ekonomik kararların verilmesini anlamaya çalışan; sinirbilim pazarlama ekonomi psikoloji gibi pek çok konuyla ilişkili interdisipliner bir alandır. örneğin markete süt almaya gittiniz ve karşınızda iki tane markanın ürünü var. burada dikkatinizi çeken nokta nedir? sizin vereceğiniz cevap haliyle objektif olmanın ötesinde sübjektif olacaktır çünkü önce gördüm, sonra aklımdaki bilgileri işledim gibi zihnin arkaplanında dönen olaylar zincirini açıklayamayız.

işte nöro ekonomide tam bu noktada devreye girer ve sinirbilim üzerine şekillenmiş teoriler, sinirbilimde kullanilan mri vb. cihazlarla bilimsel açıdan anlamlı sonuçlar elde eder. e şimdi bizim markette karar verdiğimizi nasıl deney ortamında gerçekleştiriyorlar diye sorabilirsiniz. iş bu noktada neyi araştırdığınıza ve elinizdeki imkanlara göre değişebileceğinden basitçe söylemek gerekirs etraflıca işin metodolojik boyutu araştırılır ve olabilecek yanılgıları minimize edecek şekilde araştırma oluşturulur.

peki bu sonuçlar nerede kullanılır? genel olarak yapılan araştırmalar akademik seviyededir denilebilinir. günün sonunda sizin hangi ürünü seçtiğinizden öte işin arkaplanı anlaşılmak istenendir. araştırma bulgularından edilen sonuçlar elbet bir noktada piyasadaki düşünce biçimini etkileyebiliyor. ama bu süreç oldukça uzun olur genelde çünkü bir araştırma işin bir noktasını irdeler ve bu diğer araştırmalara gebe olur.

tanımımı kapatmadan sinirbilim yani işin nöro kısmı neden önemlidir diye soracak olursanız insanlar olarak aslında nöronlardan ibaretiz. ve biz beyin hücrelerimizi daha iyi anlarsak onları teknoloji sayesinde modelleyebilir ve üzerinde test edebiliriz. yani iyi bir modelleme gelecekte şunu sağlayabilir. örneğin insanın oksipital lobunu kapatalım da haydi bakalım görme işlemi nasıl olacak diye bir test yapamazsınız. ancak zihnin gerçekçi bir örneğini tasarlayarak oradaki oksipital lobu aynı bir bilgisayar butonu gibi kapatabilir ve gözlemleyebilirsiniz. beyni ne kadar çok anlarsanız psikolojide de o kadar objektiflik sağlarsınız.

ülkemizde freud klinik psikoloji dışındaki alanlar çok bilinmek istenmese de psikoloji okuyanlara ağabeyinizden tavsiyem alanın genişliğini kavrayıp psikolojinin farklı alanlarına da odaklanmanızdır.
devamını gör...

sıla gençoğlu’nun ilk olarak 2009 yılında piyasaya çıkan imza isimli albümünde yer alan, sözleri ve müziği sıla gençoğlu ve efe bahadır’a ait olan yoruldum isimli şarkıda geçen bir sözdür.

bir ömüre kaç yenilgi sığabileceğini ancak yenilmekten korkmayan insanlar bilir. bu insanlar hayatlarını bir sürü yenilgiyle doldururlar nihai galibiyete ulaşana kadar. onların gücü mağlup oldukça ayağa kalkabilmelerinden gelir. gözlerinde şekerlerini paylaşan iki kız çocuğu vardır. asla pes etmezler.

ama ben size bir futbol hikayesi anlatacağım. çalıştığım okulda diğer öğretmen arkadaşlarla anlaşıp bir süper lig kurduğum sene her öğretmen öğrencilerden birer takım kurmuş, isim bulmuş, logo tasarlamış ve yeni formalar almıştı. her hafta okulun bir panosunda istatistikler ve puan durumu paylaşılır ve okulda o gün sadece bu konu konuşulurdu. aslında o sene boyunca sadece bu lig konuşuldu.

benim talihsizliğim ise herkes takımlarını kurduğunda bana kalan öğrenciler çok sevimli çocuklar olsalar da ikisi hariç hiçbiri futboldan haberdar değildi. sen sol tarafı kapat dediğim öğrenci bir maç boyunca halı sahanın sol taraftaki tellerine yapışıp beklemişti bir hazırlık maçında.

lig başlamadan önce 5 hazırlık maçı yaptık ve beklendiği üzere hepsinde yenildik. işte şarkı da burda devreye girdi. maçlara benim arabama doluşup giderken her seferinde eye of the tiger dinleyerek içimizdeki savaşçıları ortaya çıkarmaya çalıştık ama akşam maçtan sonra yediğimiz gollerle tıka basa dolu olan ruhumuzla geri döndük ve her dönüşte de bu şarkıyı çaldık ve eşlik ettik. sadece başlıktaki cümle geldiğinde sustuk ve sıla’nın söylemesini dinledik.

bu bize yenilgiyi de gülümseyerek kabul etmeyi öğretti. merak edip buraya kadar okuduysanız diye söylüyorum o turnuvada final oynadık ve sadece final maçında mağlup olduk. final maçından sonra da aynı şarkıyı söyledik soyunma odasında rakip takım şampiyonluğu kutlarken.

takımımıza seçtiğimiz isme gönderme yaparak söylüyorum: vefa yalnızca bir semt adı değildir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

benim.

yukarıda biri demiş ki hiçbir ayrıcalığı yok.
sürekli vatan özlemi bla bla bla...

türkiye’i hiçbir zaman özlemiyorum.
hafiften bir özlem belirtisi olduğu an türkiye’deki insanlar aklıma geliyor ve aslında buraya ne kadar da geç geldiğimi düşünüyorum.
iyi ki geldin diyorum her gün.
ikinci sınıf vatandaş meselesine gelince sanki bana beyefendi türkiye’de birinci sınıf vatandaş!
akepeli değilsen sıçtın.
sınav sınav sürünürsün, 90 puan alırsın ama sümüklünün biri 70 puanla gelir önüne geçer!
sen de kısmet dersin mal mal.

beyler bayanlar size bir arkadaş tavsiyesi.
ne yapın edin yurt dışına çıkın.
bir yabancı dil öğrenin mümkünse ingilizce olsun.
ispanyolca veya almanca da iyi.

hiç vatan millet sakarya arabeskine girmeyin, bunu size dayatanlara aldanmayın!
eğer çok iyi bir işiniz varsa tabii ki size lafım yok.
ama ortalama bir işte veyahut asgari ücretle çalışıyorsanız ve buna rağmen orada kalmak istiyorsanız siz geri zekalısınız.
hadi bizi kandırıyorsunuz, kendinizi nasıl kandırıyorsunuz peki?

ben iki yıldır almanya’da yaşıyorum.
gayet memnunum.
en azından bir yürüyüşe gitsem polis gelip bana saldırmıyor!
bir gün çalışsam beş gün yemek yiyebiliyorum.
istediğim içkiyi içebiliyorum.
bisikletle yollara düşüyorum ve hiç korkmuyorum bir araba gelip bana çarpacak diye!
üç katlı bir binadayım.
birinci katta lezbiyen bir çift yaşıyor.
ve bir alt katımda bir gay.
kimse onlara karışmıyor ve öldürülecekler diye korkmuyorlar!

boşuna kendinizi kandırmayın,
bok çukurunda yaşıyorsunuz.
akepeli veya torpilli değilseniz ömrünüz sinir ve stres ile geçecek.

ek: almanya’ya gelene birkaç ülke dolaştım ve her birinde belli bir süre kaldım.
ukrayna, makedonya, sırbistan, kosova, bosna-hersek, hırvatistan, slovenya, italya, isviçre, belçika ve en son almanya.
bakın beyler kendinizi kandırmayın!
bu gezi ülkelerin hepsinde hayat türkiye’den daha ucuz ve daha kolay.
ya sürekli biz yardım ediyoruz dediğiniz bosna-hersek’de iki ay kaldım, adamın parası senin parandan 4.5 kat kıymetli.
beslenme ve barınma türkiye’den çok daha ucuz!
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

diğer sözlükleri titrettiği için ortaya konulan davranıştır.
korkmayın titreyin ulan.
132 yıl çaylak bekletenler.
ana bacı allah kitap ne kadar kutsal şey varsa küfür edip şaka zannedenler.
bekleyin eceliniz geliyor bekleyin.
kafamızla içinizden geçeceğiz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim