mümkünse evde yapilmasin bu tatlı. çoğu şerbetli börek gibi oluyor sonra.
devamını gör...

insan bana göre yalnızca bir kere aşık olabilir. belki o duyguları yaşatan belki daha güzellerini yaşatan biri veya birileri karşına çıkabilir ve insan bir kere aşık olmazmış diyebilirsin. bu tanımı goethe'nin şu sözüyle noktalamak istiyorum. insan yaşamı boyunca bir kişiyi sever. önceki ve sonrakiler; birer arayış, kaçış yada aldanıştır.
devamını gör...

açılımı "yurt dışında lisansüstü öğrenim görmek üzere gönderilecek öğrencileri seçme ve yerleştirme" olan, meb tarafından verilen bir burstur. kılavuzda yayınlanan bölümlerden birine yüksek lisans, doktora veya yüksek lisans+ doktora için gidebiliyorsunuz. tercih edeceğiniz bölümün özelliklerinde yazıyor hangi eğitim için gidebileceğiniz. eğitiminizi tamamladıktan sonra türkiye'ye dönüp eğitim sürenizin iki katı kadar zorunlu hizmet göreviniz var. bir bakıma iyi bir şey bu, gelince işsiz kalacağım derdi olmuyor.

başvuruda ales puanı ve ganoya göre ortalama puan oluşuyor, bu puana göre mülakata çağırılıyorsunuz. mülakata katılınca orada ki puanınızda eklenerek son değerlendirme puanına sahip oluyorsunuz. 1 kişilik kontenjan için binlerce kişi yarışıyorsunuz, biraz kurtlar sofrası yani*. sağlanan şartlar olarak düşünüldüğünde muhteşem ötesi bir burs, ama*milyon dolarlık senete imza atması için iki tane kefil bulmanız gerekiyor. devlet türkiye'ye geri dönmeme ihtimalinize karşı baya sağlam bir önlem almış.* orada kalarak ya da başka sebeplerden tazminata düşen onlarca kişi olmuş,bu durum beni çok korkutmuştu o yüzden.

başvuru esnasında diliniz yeterli olmak zorunda değil, kazanırsanız devlet tarafından dil kursuna gitmeniz için süre veriliyor. bu kurs dilerseniz yurt içinde dilerseniz de yurt dışında olabiliyor. ama başvurular ve kabul edilme durumuyla tamamen siz ilgileniyorsunuz.

şimdilik aklıma gelenler bu kadar. genel anlamıyla güzel bir fırsat, umarım isteyen ve hak eden herkese nasip olur.
devamını gör...

playback kraliçesinden kat ve kat iyidir. gerek sesi gerek ise fiziken popun kralıçesi denilebilir.
devamını gör...

gençken mutluluk, yaş kemale ermeye başlayınca huzur dediğim sorunsaldır.
devamını gör...

nerede işe yarar bir şey var onu unutturup faydasız bilgilerin akılda kalmasına müsade ediyor, o yüzden hoşlanmıyorum kendisinden.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

y kuşağı olarak biz de z kuşağının güldüklerine pek gülmüyoruz. espri anlayışları da değişiyor demek ki kuşaktan kuşağa..
devamını gör...

sayın ‘ı am melting lannn melting’ in yazdıklarına aynen katılmakla birlikte;

eğer okunuyor ve beğeniliyorsa ve ona göre oy veriliyorsa ne ala.

ama bazen bakıyorum; uzun entry’lerim oluyor, yani imkansız o kadar hızlı okunup, seri şekilde oylanması.bu sefer de üzülüyorum; oy vermiş olmak için veriliyor diye.

buradan yetkililere sesleniyorum*: ben kimseyi bana artı oy versin diye oylamıyorum. arada hesaplarına girip, seçerek, okuyarak ve sadece beğendiklerimi oyluyorum. birini arka arkaya oyladıysam, mutlaka okuyup beğenip öyle oyluyorum ve ‘lütfen beni de oyla’ demek istemiyorum. çünkü bazen yazmak değil, okumayı seviyorum; sırayla başlıkları açıp okuyup beğeniyorum. ama burda demek istemiyorum ki ‘iade-i ziyaret’ yapın.

lütfen efendim; beğendiklerinizi oylayın.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

vicdanın dibiyim..
devamını gör...

#1042881 son girdim yüzünden bu taş bana geldi sanırım.

kardeşim anlatıyorum dikkatli dinle. bir kişinin intihar etmesi zerre umurumda değil. çünkü saygı duyuyorum bu duruma. anladınız mı? ben saygı duyuyorum ya. ben yaşamak istemiyorum diyen birine ''tabi ki senin kararın'' derim. bir insan yaşamak istemeyebilir. artık hayatta bir amacı olmayabilir. mutlu olamayacağından emindir. ve özgürlüğünü kullanıp bu hakkını kullanır. herkesin kendi canı kendi kararı. birine ''hayırrrrrr intihar etme lütfeeeeeenn'' demek anlamlı değil benim için. zaten aşırı zor bir karar. ve bunun üzerine kişi benim elli katım düşünmüştür. ancak bir yakınıma sevdiğime koşarım böyle. o da içgüdüsel.

benim şahsi olarak bunları yazmamın amacı gerçekten sahteliğin midemi bulandırması. ilgi çekmek için yapılan yazık hareketler. intihar edecekmiş sözlüğe veda edesi tutmuş sanki aynı beşikte büyüdük *mk. ya intihar edecek adam anasının babasının yüzünü görmek istemiyor ne etsin sözlüğü. nasıl böyle düşünebiliyorsunuz aklım almıyor. her gün yatmadan bir paket margarin mi yiyorsunuz. beyniniz tıkanmış sadece duyguyla hareket ediyor gibisiniz.

al kardeşim (bkz: mehmet pişkin)'in veda videosu. hayatımda gördüğüm en hazin videolardan biri ama saygı duyuyorum. çok şey kazandırır bu on üç dakikalık video. demek istediğimi çok net anlarsın. *


+18 uygunsuz youtube içeriği.


devamını gör...

gece gece aklıma takılan sorudur. tuvalet desen olmaz, avm desen olmaz. dağ bayır sormuştur herhalde diye düşündüğüm kişidir.
devamını gör...

ya evlenen var daha gencim ne evleneceğim diyen var ehliyetini alıp 2 seneyi dolduran var ehliyetini almamış olan var okulu bitirip işini eline almış hatta patron olan var okulu okuyan var onu da geç bu sene de hazırlanıyorum diyen var hayatın ikiye bölündüğü yaştayım ya büyüdüm ya da çocuk kaldım daha kötü olansa o ikiye bölen çizginin de ortasında ben varım.
devamını gör...

bir kanyon geçerken önümüze büyük bir kaya geldi. kayanın bir tarafı havuz gibi, diğer tarafı ise sonu görülmeyen bir şelale. babam önden kayayı tırmanıp bize havlu uzatmıştı, tutunarak çıkmamız için. arkadan ablamın ittirmesiyle havluya tutundum ama il adımımla kaydım başladım havlunun ucunda bir şelale bir havuz tarafına doğru sallanmaya. aha dedim buraya kadarmış. ama göt korkusu bırakmadım valla havluyu sonra zaten ben gidip gelirken ablam yakalayıverdi de postu kurtardık.
devamını gör...

bazısına göre kahraman,bazısına göre ajan olan, 1926 yılında idam edilmiş siyasi ve dini şahsiyet.
kürtler, kürt olduğu için,
islamcılar, islamcı olduğu için,
atatürkçüler, ingiliz ajanı olduğu için idam edildiği fikrini savunur.

üzerinden bir asır geçmiş olmasına rağmen, her üç düşünce sahipleri, karşıt düşünceye sahip olanları ikna edememiştir. ve her siyasi hareket olumlu veya olumsuz bu idamı kullanır.

kürtçü; "kürtlere zulmediyorlar devlet kurmak isteyen şeyh said i astılar" der.

islamcı;" islami nizamı getirmeye çalışan şeyh said i şehid ettiler" der.

atatürkçü; "musul ve kerkük ü şeyh said, ingilizler ile anlaştığı için kaybettik. o yüzden asıldı" der.
devamını gör...

müslüman olduğunu iddia eden ülkelerin çoğunda, sanki bir dini vecibeymiş gibi kutlanan, kuran ve sünnette olmayan bid'at ritüelleridir.
hristiyanların yortularına özentiden başka bir şey değildir.

bunlar; kandil geceleri olarak adlandırılan mevlid, regaib, mirac, beraat ve kandil geceleridir.
kandil gecesi ismi; 2. selim zamanında nam kazanmış ve minarelerde kandiller yakılmak suretiyle kutlandığı için kandil adıyla itibar kazanmıştır.
(diyanet ansk. de böyle diyor)

diyanetin böyle demesine rağmen, neden ısrarla kutlanıyor?
hah! işte burada devreye "siyaset" giriyor. yani "devletin dini yoktur politikası vardır" düsturuyla, islamı hayatın pratiğinden çıkararak, insanları mübarek(!) gün ve gecelere sabitleyip, pasifize etme amaçlı devlet politikası güdümünde kutlanıyor.

hicretten yaklaşık 300 yıl sonra; mısır'da fatımiler mevlid kandilini icat ediyor, 400 yıl sonra da kudüs'te regaib ve berat geceleri ortaya çıkıyor.
yani, ne kuran ve ne de sünnette bilgisi ve belgesi olmayan bu geceler, zamanla tüm islam dünyasını zehirli sarmaşık gibi zaptediyor.

namaz toplu halde cemaatle kılınır, sonraki hemen tüm ibadetler bireyseldir. camilerde toplanıp "kutsal gece" argümanıyla ibadet(!) ederek bedava yorulanlara duyurulur.

edit: #455882 şu gecede 40 rekat namaz kılarsan 1000 şehit sevabı.. bu kandilin ertesinde bir gün oruç tutarsan 70 yıllık günahın silinir gibi saçma sapan şirklere yol açtığı için; peygamber tarafından her bidat sapıklık olarak bildirilmiştir.

sahabede uygulaması var mı? o zaman peygamber de uygulamamıştır ve dolayısıyla bidat'tır.
devamını gör...

william wollaston tarafından tasarlanmış olan latince'de aydınlık oda anlamına gelen kavram.

lakin benim an itibarı ile yaptığım tanımla pek bir işim yok. şimdilik sizin de olmasın.

zira camera lucida denince benim aklıma roland barthes'in kendi seçtiği fotoğraflar üzerinden yaptığı yorumları barındıran ve bu fotoğraflar hakkında hislerinin tercümesini yaptığı kitabı geliyor. evet hislerini tercüme etmiş. çok fazla teknik zımbırtı barındırmıyor. zaten kitabı güzel kılan noktada bu. yani bana göre öyle. beyefendi işin özüne inmiş. şimdi ben bu kitabı size kesinlikle tavsiye etmiyorum. sadece başlığını açtım. zira fi tarihinde bu kitabı tavsiye ettiğim arkadaşlarımdan enteresan geri dönüşler almam sonrasında, bu kitapla ilgili tavsiye işini bıraktım. tepkilerin geneli şevkimi kırdığı için kitabı tavsiye işinden malulen emekli oldum diyebilirim. bir kaç güzel geri dönüşte aldım lakin ekseriyetin kitabın dilini çok ağır bulması ve çok yorucu olduğunu söylemeleri sonrasında *, ne haliniz varsa görün dedim ve haklı isyanımla birlikte kabuğuma çekildim. ha ben kitabı tavsiye etmiyorum ama siz kalkar okursunuz beğenirsiniz falan o zaman ben tavsiye etmiş sayılırım. aksi durumda sorumluluk kabul etmem zira sorumluluk reddi anlamında yazılabilecek en uzun şerhi yazdım ve bunu işin en başında yaptım. bu yüzden günah benden gitti.

işe arka kapak ile başlayalım;


fotoğraf edebiyatının iki başyapıtından biri sayılan camera lucida, aynı zamanda roland barthes'in en bireysel ve kurgusal yapıtı. camera lucida'da fotoğrafın ne olduğu sorusuna yanıt ararken, fotoğraf ile ölüm -belki de yaklaşmakta olan kendi ölümü- arasındaki ilişkiyi de ortaya çıkarmıştır. barthes kitap tamamlandıktan kısa bir süre sonra ölmüştür. fotoğraf üzerine yazma tutkumun açığa çıkardığı bu karmaşa ve ikilem, aslında sürekli olarak çektiğim bir sıkıntıyla ilgiliydi: biri anlatımcı, diğeri eleştirel iki dil arasında savrulan bir özne olmanın sıkıntısı.

sonrasında kitaptan bir kaç fotoğraf ve bölüm paylaşayım;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
barthes fotoğrafın altına şu sözleri iliştirmiş; ''benim inatla gördüğüm şey bir çocuğun bozuk dişleri...''

benim burada inatla gördüğüm şey ise; gülümseyen yüzler. fotoğrafa ilk baktığımda odaklandığım şey bu oldu. o silah nereden çıktı? onu ilk başta görmemişim bile. küçük italya adlı fotoğrafı william klein 1954 yılında çekmiş olmasaydı. bu silahın fotoğrafa sonradan eklenmiş olduğuna yemin edebilirdim ve başım ağrımazdı. yine ederim yine ağrımaz ama kaynak verdik ayıp olur.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
koen wessing'in nikaragua, 1979 tarihli fotoğrafının altına ise şu yorumu iliştirmiş; ''hemen anladım ki onun varlığı, dünyaya ait olmadığı için heterojen kalan iki süreksiz elemanın birlikte var olmasından geliyordu...''

fotoğraf ile ilgili yorumu da şöyle;


bu tekil karakterli boşlukta ara sıra ( ama ne yazık ki çok ender olarak) bir ''ayrıntı'' beni kendine çeker. onun biricik varlığının okumamı değiştirdiğini ve gözümde daha yüksek bir değerle belirtilmiş yeni bir fotoğrafa baktığımı hissederim. bu ayrıntı punctum'dur.

studium ile punctum (eğer oradaysa) arasında bir bağıntı kuralı koymak olası değildir. tek söylenebilecek şey, bunun bir birlikte bulunmama sorunu olduğudur. wessing, nikaragualı askerleri fotoğraflarken arkadan geçen rahibeler ''orada bulunuvermişlerdi'' gerçeklik bakış açısından (ki, bu belkide işletici'nin gerçekliğidir) tüm bir raslantısallık ayrıntının varlığını açıklar: latin amerika ülkelerinde kurulan kilise, hemşire olarak dolaşmalarına izin verilen rahibeler, vb. ancak benim izleyici bakış açımdan ayrıntı, bir şans eseri olarak ve karşılık beklemeden sunulmuştur; sahne, yaratıcı bir mantığa uygun olarak ''düzenlenmemiştir'' fotoğraf kuşkusuz ikilidir, ancak bu ikilik hiçbir biçimde klasik söylemdeki gibi bir ''gelişmenin'' motoru değildir. punctum'u algılamak için hiç bir çözümleme benim işime yaramaz. (ancak daha sonra da göreceğimiz gibi, bazen bellek işe yarayabilir): görüntünün, onu yakından incelememe gerek kalmayacak kadar (zaten bu bir işe yaramazdı) büyük olması yeterlidir; öyle ki, şu sayfaya konduğunda tam şuraya, gözlerimin içine almalıyım onu.

camera lucida/altıkırkbeş yayın/1996/ sayfa: 46/47

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
a. kertesz: köpek yavrusu. paris, 1928

bu fotoğrafa da şu notu iliştirmiş; ''aslında o hiçbir şeye bakmıyor: sevgisini ve korkusunu içinde saklıyor...''

kitap bu şekilde düşünceler ve yorumlar, kendisi ile konuşmalar şeklinde geçip gidiyor. tabi kitapta işin teknik kısmından çok fazla bahsedilmiyor dediğimi hatırlatmam lazım. sonra hani teknikten bahsedilmiyordu deyip yine benim kabuğuma zeval getirirsiniz falan o riske de giremem.

yalnız sıfır risk ile bir kitap tanıtımı yaptığım için de kendimi tebrik ediyorum. işi tereyağından kıl çeker gibi hallettim vallahi. gerisi size kalmış. elçiye zeval olmaz...
devamını gör...

bavyera merkezli volkswagen group bünyesinde yer alan alman premium otomotiv markası.
devamını gör...

kütüphane memuru olmak isterdim. tam karakterime uygun bir iş. üniversite bittiği dönemde kpss ye girip lise mezunu olarak memuriyete geçen pek çok arkadaşım olmuştu. ben devletin bize verdiği eğitimin ailemizin bize verdiği emeğin hakkını vermemek yanlistir, başkasının layık olduğu yere geçmek kul hakkına girer diye denememistim. sonra bir baktım ki bizim branş açıköğretim mezunu öğretmen kaynıyor. yaptığım işi çok seviyor olsam da bugün fırsatım olsa geçiş yapabilecek cesaretim olsa yine de kütüphane memuru olmak isteyebilirim.
devamını gör...

cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'nın ayasofya camii’nde cuma namazının ardından açıklamalarda bulunması hadisesi.
sayın cumhurbaşkanının açıklamaları şu şekilde ;
--- alıntı ---

yaptığımız görüşmeler neticesinde 3 milyon aşı geldi, serisi devam edecek. hedefimiz çin'den 50 milyon almanya'dan bir o kadar daha gelmesi söz konusu. vatandaşlarımızın bir takvim çerçevesi içinde aşıya karşı olan tutarlılığı ve vaka sayılarını inşallah bir temenni olarak söylüyorum, azaltacaktır. 
almanya'yla yaptığımız görüşmelerde ortak üretim söz konusu. buradan olumlu gelişmeler var. rusya'yla yaptığımız çalışmalar da var ayrıca türkiye'nin kendi bünyesinde yaptığı çalışmalar var. 
yasakları keyfimiz için değil vatandaşımızın sağlığı için istiyoruz.
biontech'le tübitak başkanımız görüşmeleri yapıyorlar, bu görüşmeler neticesinde takvim belli olacak ve adımlar atılacak. 
(fikri sağlar)bu zat artık bu çağda yaşamıyor, çok gerilerde kaldı. ne yazık ki chp zihniyetinin faşizan anlayışının geçmişte olduğu gibi bugüne yansımasıdır. bu faşist anlayış hala sürdürüyor. başörtülü kızlarımız üniversitelerin kapılarından çevrildi yıllarca. insanın giyimine kuşamına göre değerlendirmeye kalkacak olursak bunu fikir özgürlüğü olarak anlatmak mümkün değildir. bunları sorduğun zaman inanç özgürlüğünden bahsediyor. nasıl bir inanç özgürlüğü bu? bırakın bu işleri... 40'lı 50'li yıllardaki chp'nin olduğunu, hala insanların yaşam tarzlarına müdahale etmesini istemiyoruz. 
bay kemal yanına iki tane başörtüsü alıp milleti aldatma sürecini de bıraksın. yanına 20 tane başörtülü koysan, senin ne olduğunu gayet iyi biliyorlar. burada hakim, savcı, polis, her kurumunda bunları görecekler. başörtülü olan polis, savcı olamaz... böyle bir şey var mı? hangi kuruma hangi şartlarla gelinir bu bellidir. bunlar çok şeyler görecekler daha. oy almak için başörtülü birkaç kişiyi yanlarında adete vitrin mankeni gibi koymak kimseyi aldatmıyor, geçti o işler. parlamentoda nice başörtülü bayanlarımız var. bay fikri, buralara kadar gelindi, sen çağın dışında kaldın. tabii bay kemal bir şey söyleyemiyor.  
(süleyman girgin) bay kemal niçin bunu cevapsız bıraktı? bunların sorunları var, taciz tecavüz, hırsızlık var. chp'nin nereden nereye geldiği açık. en güzel dersi 2023'te milletim sandıkta bunlara verecekler. 
(sözcü'nün ayasofya haberi) ben sözcü gazetesi okumuyorum, kimse de buna lüzumsuz yere para verip almasın. ayasofya 2020 yılının taçlı yıldızıdır.
  


--- alıntı ---
kaynak
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim