aynı sektörde faaliyet gösteren iki veya daha fazla şirketin kendi aralarında rekabet etmekten vazgeçmek üzere bir anlaşmaya varmalarına kartel denir. kartel'e verilebilecek en güzel örnek petrol ihracat ülkeler birliği (opec) dir.

tröst ise iki veya daha çok firmanın anlaşarak birleşmeleri sonucunda hem yasal hem de ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmelerine denir. geçmişte gsm firmaları aycell ve aria birleşerek yeni bir firma olan avea doğmuştur.

kartel ile tröst arasındaki en belirgin farklılık, tröstde anlaşan işletmelerin yasal ve ekonomik bağımsızlıklarını yitirmeleridir. ayrıca, kartel belirli bir üretim dalında oluşurken, tröstler farklı üretim dalları veya faaliyet konularında oluşabilirler.
devamını gör...

(bkz: beşiktaş)
devamını gör...

doğaüstü dünyadan alınmış küçük insan figür'leriyle dolu karabasan resimleri yapmıştır.
devamını gör...

kaskatı kesilip sağa sola dönememek, kışın mis gibi ısınmak, yazın gır gır sesleriyle huzur bulmak, özel alanın ihlali gibi anlamlara gelen eylem.

benim kız bacaklarımın arasında yatardı. dönemezdim sağa sola. sabah olunca da göğsüme yatardı bu kez, suratımı yalayarak. resmen taciz...

keşke yaşasaydı da tacizlerini sürdürseydi.
devamını gör...


-sen insanlara baktığın zaman üniformalar,bayraklar ve din görüyorsun!
+peki,sen ne görüyorsun bakalım?
-insan, sadece insan. seven,acı çeken,acıkan,üşüyen,korkan bir insan.

bir zülfü livaneli romanı, okuyucuyu hemen ilk dakikalarda sımsıkı sarıyor ve bırakmıyor.
devamını gör...

yeni alınan kitap kokusu gibisi yok
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


omayra sanchez garzón, tolima armero’da, nevado del ruiz yanardağının 1985 patlamasında 13 yaşındaki bir kolombiyalı kızdı. volkanik enkaz, dağın altındaki nehir vadilerine koşarak yaklaşık 23.000 insanı öldürerek armero ve diğer 13 köyü yok eden büyük laharlar oluşturmak için buzla karıştı.

13 kasımda harekete geçen yanardağ, omayra’nın yaşadığı köyü vurmuştu. daha ne oldu bilinmeden omayra’nın belden aşağısı patlayan patlayan yanardağ sebebiyle kayan toprağın altında kalmış ve yavaş yavaş su birikmeye başlamıştı. omayra yaşamak için enkaz parçasına tutunmuş ve ertesi gün bir gazeteci omayra’nın elini görmüş ve bölgedeki gönüllüleri çağırdı. omayrayı kurtarmak için büyük çaba sarf edildi. fakat bacaklarını kırmadan bulunduğu yerden çıkarmak imkansızdı. ayrıca her çıkarmaya çalıştığında çevredeki su yükseliyor ve omayra’nın nefes almasını engelliyordu. gönüllüler suyun altına baktıklarında tuğladan yapılmış kapının altında kaldığını ve o kapının altında ise ölen halısını gördüler.

omayra bu duruma rağmen çevresindekilere şarkı söyleyip, şekerleme ve gazoz istediğini söylüyordu. bu durumdan hiç şikayet etmedi. zaman geçtikçe vücut ısısı düşmeye başladığında sayıklamaya başlamıştı. fakat ortamdaki kirlilik sebebiyle bu operasyon sonucunda daha büyük acıyla öleceği de anlaşıldı. o yüzden insaflı olan davranışın onun ölmesine izin vermek olduğu düşünülmüştür.

omayra’nın son sözleri ise “anne, eğer beni duyuyorsan tahmin ediyorum benim tekrar ayağa kalkmam, yürüyebilmem ve bu insanların beni kurtarması için dua ediyorsundur. anne seni seviyorum ve babamı ve kardeşimi. elveda anne” oldu.

kapak görseli son 50 yılın en iyi fotoğrafları arasında yer almış ve fotoğrafçıya pulitzer ödülünü kazandırmıştır.

bilgileri www.kooplog.com sitesinden aldım. şimdi bu üzücü olayı bir kenara bırakıp fotoğrafa ilgisi olan bir insan olarak teknik açıdan inceleyelim(evet çok çok üzücü ama neden bu fotoğraf içimize işliyor onu anlamak için)

o gün onlarca fotoğraf çekildi ama bir tanesi ödül aldı ve hafızalara kazındı. sebeplerine bakalım. bu arada çekilen diğer fotoğraflarda harikaydı.

öncelikle çocuğun bakış açısı biraz eğik ama tutunduğu ağaç parçasıyla tam paralel bu da gözümüze tam oturmasını sağlıyor. bunu dudaklarından daha kolay teyit edebilirsiniz ama odak gözlerde olduğu için gözü baz almak daha doğru.

fotoğrafa baktığımızda çocukla göz göze geliyoruz. fotoğrafçı bizi çocukla baş başa bırakmış. diğer fotoğrafları incelerseniz genelde dışarıdan bir göz olarak olayları aktarmışlar ama bu fotoğrafta çocukla baş başa kalıyoruz ve etkileyiciliği artırıyor.

fotoğrafın yere yakınlık seviyesi çok aşağıda buda bizi çocuğun ne kadar çaresiz bir yerde olduğunu çok iyi anlatıyor. kendimizi o çukurda hissediyoruz. çocuğun seviyesine inerek bizi de çukurun içine alıyor fotoğrafçı.

fotoğrafçının çocuğa yakınlığı tam yerinde. çok yakın değil bize çevre detayları sunabiliyor. çok uzakta değil çocuğa yardım edebilecek kadar yakın ama edemiyor. yine bize çaresizliği hissettiriyor.

fotoğrafın zamanlaması çok yerinde tam elini görebileceğimiz bir anda çekilmiş. el ve yüz dokusu yan yana. o suyun neler yapabileceğini çok iyi anlatıyor. çocuk masum bir suyun içinde değil eğer elleri sudayken çekilmiş olsaydı çok daha farklı düşündürebilirdi. minicik bir dala tam dokunduğu an sahnelenmiş. bu anı kullanmak içimizi sızlatmaya yetiyor. hala çocuğun bir umudu olduğunu anlayabiliyoruz. fotoğrafçı bu anı seçmekle çocuğun mücadelesine ortak olmuş.

eğer fotoğraf üst açıdan çekilseydi muhtemelen çocuğun kolundan bir bez parçasıyla ağaca bağlı olduğunu göremeyecektir. fotoğrafın etkisini artıran bir detay. küçük bir bez hayata tutuyor.

yer su ile kaplı olduğu için çocuğun yüzüne ışık yansıyor ve doğal reflektör görevi görüyor. fotoğraf doğru saatte çekilmiş. aydınlık yüzde siyah gözler daha çok ortaya çıkıyor ve yine etkileyiciliği ikiye katlıyor. içimize işliyor. eğer fotoğrafın pozlaması düşük kalsaydı. bu fotoğraf bu kadar içimize dokunmayacaktı. ölümü daha net gösteriyor.

diyafram aralığı tahminim 2.0 civarında çekilmiş. böylece ilgimiz çocuğun gözlerinde onunla birlikteyiz ama ellerine neler olduğunu ve arka tarafta nasıl bir yerde olduğumuzu fotoğrafta bir kaç saniye geçirdikten sonra inceleyebiliyoruz. çok iyi seçilmiş bir aralık.

fotoğrafın bir çok renk versiyonu var hangisi orijinal bilemediğim için bu konuda yorum yapamayacağım. ama çok koyu saçlı olduğu için fotoğrafta karanlıkların biraz açıldığını düşünüyorum. detayları görmemizi sağlamış.

kafa boşluğu (yani kafasıyla fotoğrafın bittiği yerin arasındaki mesafe) sonuna kadar kullanılmış. biraz daha aşağı inseydi gözümüze tam oturmayabilirdi. kadraj sorunsuz yapılmış. çocuk tam ortaya alışmış. sağa ve sola olan boşluk mesafesi aynı. yine gözümüze tam oturması sağlanmış.
devamını gör...

dinlememek. inanın dinlememek. anlamamayı geçtim artık. sevmediği birini görünce televizyonda insanlar bağırarak sövmeye başlıyor. kavga ederken bağırarak konuşuyorlar. bunlar hep dinlememek için. çünkü karşılarındaki onları aşağılamıyor. çocukluğundan beri aşağılanıp söz hakkı vermeden kızılmasına maruz kaldıkları için dinlemeyi bilmiyorlar. birin dinlemeleri için karşıdakinin sesi çok gür ve onu aşağılıyor olması gerek. yoksa dinleyemiyor.
devamını gör...

çok güzel bir atasözüdür.

hazır mala veya kalan miraslara güvenmememiz öğütlenir.

eğer üstüne eklemez ve sürekli tüketirsek bunlar da tükenir ve zorluk yaşayabiliriz.
devamını gör...

"türk kızı dediğin yağmur yağdığında eline kahvesini alıp kitap okumaz, 500 kilometre hızla balkondaki elbiseleri toplamaya koşar." bu yazıyı okuduğumda beri her hatırladığım da gülerim. gerçekten çok doğru.
devamını gör...

sol omzumda yanık izi var.. ablam bilerek caydanlikta ki suyu dökmüştü ben 5 yaşımdayken omuzuma.. iz artık belli belirsiz ama düşününce hala ciğerim sızlar..
devamını gör...

devamını gör...

otomobili icat etmemiş ama otomobil üretiminde şirketinin ürettiği ford model t ile çığır açmış ve modern endüstrininin yaratılmasına öncülük etmiş mühendis ve sanayicidir.

1863'te bir çiftlikte doğmuş, makine mühendisliği okuduktan sonra , 1903' te ford motor company' i kurmuştur. daha sonra devrim niteliğindeki model t'yi tanıtır. ford’un üretim dehası sorgulanamaz, montaj hattı ve standartlaştırılmış parçalar gibi yenilikler sunarak, araçlarının üretimini büyük ölçüde hızlandırır ve fiyatlarının düşmesini sağlar. ford, 1914'te işçilerine önceki ücretlerinin iki katından fazla olan günlük 5 dolar ödeyerek abd de herşeyi değiştirir, daha sonra 1926 da günde 8 saatten haftada 5 gün toplam 40 saat çalışma yeniliğinede imza atacaktır.

ford'un otomobil endüstrisine en büyük katkısı, hareketli montaj hattının geliştirilmesidir. ford, pek çok denemenin ardından, sistemi 1913 yılında, highland park'taki yeni fabrikasında uygular. yeni üretim tekniğinin başarısı, parçaların ve daha önceden toplanmış olan grupların hassas zamanlamayla sürekli hareket eden bir ana montaj hattına teslim edilmesine bağlıydı. yeni teknik, montajcıların sabit bir yerde kalmasına ve yanlarından geçen birden fazla araçta aynı görevi defalarca gerçekleştirmesine izin vermiştir. şimdi akla çok mantıklı geliyor ama zamanında bunu düşünmesi nedeniyle tüm endüstriyi değiştiren bir öncü olmuştur. daha önce klasik yöntemle 14 saate yakın bir sürede toplanan model t arabası artık 1 saat 33 dakikada toplanmaktadır.

aynı zamanda ford, kendi işçilerini ürettiği araçları için bir pazar olarak kullanır ve onları kendileri için model t satın almaya teşvik eder. bu yöntem işe yarar ve model t piyasaya sürüldükten sadece 10 yıl sonra, birleşik devletler'deki arabaların yarısını oluşturur hale gelir. ford bu şekilde ülkedeki en ünlü sanayici olur.

1900 lü yılları başında otomobil üretmek için masrafların yüksek olması nedeniyle arabalar sadece zenginlerin alabileceği bir araçtır. henry ford yukarıda bahsettiğim gibi daha ucuza araba üreterek pahalı araba algısını yıkmış ve otomobil satışlarını tabiri caiz ise patlatmıştır. bu şekilde "motor çağı"nıda başlatmıştır. arabaları ile insanlar artık bir yerden bir yere kolay gidebildikleri için şehirlerin merkezden dışa doğru yayılması sağlanır ve gelişmekte olan bir karayolu sistemiyle birbirine bağlanan banliyöler oluşur.

henry ford' un karanlık yanıda vardır, 2.dünya savaşından önceki yıllarda hitler’in nazizm ve yahudi karşıtlığı görüşlerininde abd de ki en büyük destekçilerinden birisidir. savaşa karşıdır. abd 2.dünya savaşına girip, hitler abd ye savaş ilan edince henry ford daha önceki görüşleri ile çok zor duruma düşmüştür. (abd başta sadece kendine pearl harbour' da saldıran japonyaya savaş ilan etmiş, bizim akıllı hitler durup dururken dünya devi olan abd ye savaş ilan etmiştir.). aslında savaş öncesi ford, nazi almanyası tarafından saflarına çekilen tek amerikalı iş adamı değildir, 1920' lerin sonlarında, ford ve genaral motors firmalarının her ikisi de alman pazarına girmek için alman otomobil üreticisi opel' i satın almak için rekabet eder. general motors ihaleyi kazanır ve opel'i 1929 da satın alır. artık rakibi general motors da alman luftwaffe için uçak parçaları üretiyordur.

ford' un üst düzey yöneticilerinden bazılarıda kendi gibi saf ticari çıkarlarının ötesine geçen nazi sempatizanıdır. ayrıca ford' un yakın arkadaşı olan atlantiği uçak ile geçen ilk kişi olan charles lindbergh de, pratikte hitler ve nazizm'e takıntılı bir amerikan ikonudur.

ford abd'nin 1.dünya savaşı'na girmesine zamanında karşı çıkmış ve daha sonra savaşın yahudi bankacıların uluslararası bir komplosundan kaynaklandığı görüşünü benimsemiştir. bu teori zaten anti-semitizmin düşüncesinin ana sebebi olmuştur. ford’un konuşmalarında yahudi aleyhtarı hakaretler zamanla yaygınlaşır ve 1920'lerin başında sahip olduğu gazetelerde yahudi karşıtı görüşleri yayınlatır. ayrıca bu konuda yazılmış kitaplarada destek verir, zamanla mahkemelik olur, davayı kaybeder ve ülkenin yahudi cemaatinden özür dilemek zorunda kalır, ancak kendi fikirleri hiç değişmez. 1930'ların ortalarında ford, başka bir dünya savaşı olasılığı için "finansörleri ve tefecileri" suçlar hale gelir.

führer bir keresinde, "heinrich ford" un "amerika'da büyüyen faşist hareketin lideri" olmasını arzu ettiğini bile söylemiştir. almanya'da zamanla ford da fabrikasını açar, abd de iken nazi madalyasıda verilir kendisine.

böyle mükemmel bir makine mühendisinin bu şekilde saçma bir ideolojiye kapılmasına akıl sır ermiyor açıkçası.

bir başka meşhur nazi sempatizanı için #158727
devamını gör...

forrest gump
devamını gör...

çünkü suskun kalmayacağım
devamını gör...

tanımlarına baktığımda, “bu ne yav? sanki ben yazmışım bunları.” dedirtecek kadar mizah çizgimiz çalışmakta gördüğüm kadarıyla. ayrıca kapak fotoğrafındaki minnoş seninse, onu her an çalabilirim haberin olsun.*
edit : çalma işi olmazsa şu mafya babasıyla takas yapabiliriz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

okuma alışkanlığı olmayan kimseler için zweig kitapları biçilmiş kaftandır. hem kısadır hem de hikayeleri sürükleyici olduğu için insana okumayı sevdirir. bunun dışında okumayı seven insanlar için de zweig kitapları biçilmiş kaftandır çünkü okuyucuya güçlü duygular hissettirir. kitapkurdu kesilmekle alakası yok. zweig iyi bir yazar ve insanlar severek okuyabilir. zweigin bu kadar sevilerek okunması size niye dert oldu ben onu anlamadım.
devamını gör...

fırtınadan önceki sessizlik mi diye düşündüren bir sessizlik. ah öyle olsa keşke kaos'u özledim yemin ederim.
devamını gör...

daha güzel gülüyordur.
sohbeti daha güzeldir.
daha güzel bakıyordur.
konuşurken ellerini takip etmek daha güzeldir.
aşk öyle salt güzellik olsa insan çiçekle kediyle aşk yaşardı. *
devamını gör...

youtube’a giriyorsunuz. bilimsel verilerle, saatlerce, günlerce hatta aylarca vakit harcadığı çalışmayı 10 dakikada anlatmış. emek harcamış. yanlış bilgi yok çünkü kanıta dayalı bilgi. ama nasılsa beğenmeyen yine de çıkıyor. beğenmeme tuşuna basan mutlaka oluyor. olacaktır da. insanlık mükemmelliğe erişemedi.

yani bu özellik aslında faydasız. bir tanım çok beğenilmiş de olabilir ama bu o tanımı doğru ve gerçek yapmaz. beğeni butonları aslında anket gibidir. anket sonuçları da kültüre, toplumun bilgi seviyesine, coğrafyaya göre değişiklik gösterir.

bu sebeple benim açımdan en mantıklısı en fazla sadece “beğen” tuşu olmasıdır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim