the dark side of the moon
albüm baştan sona dinlenirse hazzı apayrıdır o nedenle uzun yolculukların vazgeçilmezidir. pink floyd'un en sevdiğim albümü değildir ama bütün parçalarını beğendiğim tek albümü olabilir.
devamını gör...
çaylaklar sekmesi hakkında
biraz sonra dalıp hoşuma giden tüm tanımları beğeneceğim sekme. yavrucuklarımı mutlu edeyim. beğenilmek çaylakların da hakkı.*
devamını gör...
çocukluk
çocukluğumla alakalı çok şey hatırlamıyorum, hatırlamaya değecek bir çocukluğum olmadı çünkü. çocukken çok mutlu oluyormuş insanlar, en mutlu oldukları an çocukluk zamanlarıymış. mutlu olduğum bir anımı hatırlamıyorum.
oyuncak hayali kurmuşumdur elbette her çocuk gibi ama; hiçbirine ulaşamadım hayallerimin. yaşım 36; ve hala içimde bir yerlerde bir dürtü, hadi al şu oyuncağı da oyna der bana.
masumluk der bazıları çocuklara, çocuklar çok masum olurlarmış. belki ben de masum bir çocuktum. dedim ya hatırlamıyorum; bilmem belkide hatırlamak istemiyorum. çocukluğuma dair hatırladığım ender şeylerden biri, belkide beni en yaralayan, arkadaşlarımın oyuncaklarına özenirdim hep. keşke benimde olsaydı böyle bir oyuncağım diye hayallere dalardım, hayalimde oynardım o oyuncaklarla.
kolay değildi benim çocukluğum, ben çocukken ağladığımı bile hatırlamam. babam öldüğünde bile ağlayamadım ben, izin vermediler. ilk hastanede güvenlik görevlisi çekti köşeye; sen dedi evin en büyüğüsün, güçlü olmalısın, artık evin erkeği sensin ağlayamazsın. sonrasında arayan herkes aynı cümleleri tekrarladı. çocuğum lan işte bırakın ağlayayım!
bazıları da yeniden çocuk olsam o yıllara geri dönsem diye düşünür; ben böyle iyiyim. kolay olmadı benim bu yaşıma gelmem.
neyse yine çok yazdım ama ne yapayım yazarak rahatlıyorum bende. zaten çoğunuz okumayacak, zaten bundan size ne.
oyuncak hayali kurmuşumdur elbette her çocuk gibi ama; hiçbirine ulaşamadım hayallerimin. yaşım 36; ve hala içimde bir yerlerde bir dürtü, hadi al şu oyuncağı da oyna der bana.
masumluk der bazıları çocuklara, çocuklar çok masum olurlarmış. belki ben de masum bir çocuktum. dedim ya hatırlamıyorum; bilmem belkide hatırlamak istemiyorum. çocukluğuma dair hatırladığım ender şeylerden biri, belkide beni en yaralayan, arkadaşlarımın oyuncaklarına özenirdim hep. keşke benimde olsaydı böyle bir oyuncağım diye hayallere dalardım, hayalimde oynardım o oyuncaklarla.
kolay değildi benim çocukluğum, ben çocukken ağladığımı bile hatırlamam. babam öldüğünde bile ağlayamadım ben, izin vermediler. ilk hastanede güvenlik görevlisi çekti köşeye; sen dedi evin en büyüğüsün, güçlü olmalısın, artık evin erkeği sensin ağlayamazsın. sonrasında arayan herkes aynı cümleleri tekrarladı. çocuğum lan işte bırakın ağlayayım!
bazıları da yeniden çocuk olsam o yıllara geri dönsem diye düşünür; ben böyle iyiyim. kolay olmadı benim bu yaşıma gelmem.
neyse yine çok yazdım ama ne yapayım yazarak rahatlıyorum bende. zaten çoğunuz okumayacak, zaten bundan size ne.
devamını gör...
dudak damak yarığı
dudak ve/veya damak yarığı embriyolojik dönemde çeşitli nedenlerden dolayı bebeğin yüz bölgesindeki yapıların birleşme kusuru nedeniyle ortaya çıkan bir anomalidir. anne karnındaki yaşamda, fetüsün dudak yapısını oluşturan hücrelerin birleşmesinin 4. haftada başlaması gerekir. 12. haftanın sonunda, fetüsün damak ve dudak dokularının birleşmesi tamamlanmış olur. birleşmenin tam olarak sağlanamaması durumunda fetüste oral yarıklar meydana gelir. bazı hastalarda sadece yarık dudak veya yarık damak olmakla birlikte, bazılarında ise hem dudak hem de damak yarığı bir arada bulunabilmektedir.
son zamanlarda yapılan araştırmalarda buna sebep olan genler ortaya çıkmıştır ama en önemli nedeni annenin hamilelik sürecinde folikasit desteği almamasıdır. bazı kulaktan dolma bilgilere inanan anneler folikasitin çocuklarını hiperaktif ve aşırı yaramaz yapacağını düşünüp, ilaçlarını kullanmamaktadır. buna bağlı hastalığın görülme sıklığı da artmaktadır.
devamını gör...
cebeci'den kızılay'a yürümek
"aslında kısacık mesafe, neden bu kadar abartılıyor, neden bu yolun bu kadar edebiyatı yapılıyor?" diyebilirsiniz. cevap veriyorum:
her yeri yokuş olan bir şehirde yürüyecek azıcık düz bir alan bulan masum ankaralı edebiyatı bu.
her yeri yokuş olan bir şehirde yürüyecek azıcık düz bir alan bulan masum ankaralı edebiyatı bu.
devamını gör...
kadın yazarların takipçi sayısının çok olması
bu hemcinslerinize bir hakarettir dostlar, kabullenmeyin derim. bu arada yalnızca 11 takipçim var, geçicen onu sen. (bkz: kafa sözlükteki erkek yazarların akıllarının yalnızca kadın ve memesinden ibaret olduğunu düşünmüyorum, ayrıcaaaa bu kadar saçma nicklerden cinsiyet anlamanız beni bir hayli hayrete düşürmekte) (bkz: hemcinslerinize hakarettir derken erkekleri kastediyorum.)
devamını gör...
yapmaya üşenilen şeyler
yapması dayatılan şeyler.
devamını gör...
kitap okumanın zararları
düşünmeye başlamanızı sağlar. başlamayın!
devamını gör...
seçim barajı
avrupa birliği ülkelerinde en fazla %5 olan, türkiye'de ise %10 olan barajdır. kenan evren'in ülkeye hediyesidir(!). pek çok insanın "ben bu partiye oy versem ne olacak, barajı geçemez ki" deyip oy vermemesine sebep olmuştur.
örneğin, 2002 seçimlerinde baraj %5 olsaydı meclise şu partiler de girebilecekti:
(bkz: doğru yol partisi)
(bkz: milliyetçi hareket partisi)
(bkz: genç parti)
(bkz: demokratik halk partisi)
(bkz: anavatan partisi)
sonuç olarak, yüksek seçim barajı anti-demokratik bir unsurdur.
örneğin, 2002 seçimlerinde baraj %5 olsaydı meclise şu partiler de girebilecekti:
(bkz: doğru yol partisi)
(bkz: milliyetçi hareket partisi)
(bkz: genç parti)
(bkz: demokratik halk partisi)
(bkz: anavatan partisi)
sonuç olarak, yüksek seçim barajı anti-demokratik bir unsurdur.
devamını gör...
sözlük yazarlarının paraya acımadığı anlar
bir sokak hayvani hastaysa... benim için manevî değeri olan bilekliğimi satıp götürdüğümü bilirim.
devamını gör...
online ödev yapmak
bilgisayar bilgisi ve bilgisayarı olmayan için zor bir durum.
devamını gör...
telefonda bir şey gösterirken telefonu kendi eline alan tip
yahu bir şey gösteriyorum bak geç.bir de aldıktan sonra sağı solu kurcalarlar genelde.yapmayın lütfen
devamını gör...
minimalizm
ilk olarak müzikte ve görsel sanatlarda ortaya çıkmış, sadeliğin ve nesnelliğin ön planda tutulduğu bir akımdır. hegel'in şu sözü minimalizmi oldukça güzel bir şekilde açıklamaktadır: “sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışıdır.”
bahsetmiş olduğumuz gibi minimalizm, ilk olarak bir sanat akımı olarak ortaya çıkmış daha sonra hayatın çeşitli alanlarına uygulanmış bir yaşam felsefesine dönüşmüştür.
görsel sanatlarda şekilciliğin ve duyguya verilen aşırı tepkiye karşı olarak doğmuştur. bu yüzden minimalistler, nesnenin nesne olma özelliğine dikkat çekmişlerdir. o dönemki minimalist sanatçılar genel olarak heykel üzerine çalışmalar yapmışlardır.
müzikte ortaya çıkmış minimalizm akımı ise, biçimciliğe tepki olarak doğmuştur. minimalist müzisyenler, eserlerinde basit ve sık tekrarlayan melodileri tercih etmişlerdir. bu akımın ünlü bestecileri arasında ise yann tiersen, john adams, philip glass gibi isimler bulunmaktadır.
bahsetmiş olduğumuz gibi ilk olarak bir sanat akımı olarak ortaya çıkan bu akım, daha sonra hayatın tüm alanlarına uygulanır hale gelmiştir. özellikle tüketim çılgınlığının inanılmaz boyutlara ulaştığı, insanların sahip olmak ve satın almak üzerindeki büyük takıntıları içinden çıkılmaz bir boşluk oluşturmuştur ruhumuzda. o boşluğu gidermek adına yapmış olduğumuz eşyalara önem arz etme hareketi, aslında içimizdeki o boşluğu gittikçe büyütmektedir. eşyalar ile doldurduğumuz evlerde maalesef ruhumuza yer kalmamıştır artık. işte bu noktada bir baştan başlamanın adıdır minimalizm.
minimalist insan olmak, sadece daha az eşya ile hayat yoluna koyulmak değil, düşüncelerden, insanlardan, yaşam tarzından, alışkanlıklardan, kısacası maddi-manevi bütün fazlalıklarımızdan kurtulmak demektir.
büyüklerimiz bize eskilerle ilgili anılar anlattığında aslında minimalizm izlerini o anılarda bulabiliriz. eskiyen eşyaların atılmak yerine tamir edildiği, kullanılmayan eşyaların başka eşyalarda kullanılarak hem tasarruf hem yenilik yaratıldığı, fazlasına değil yetecek kadarına sahip olunan o yılları dinlediğimizde hepimizin içine bir huzur dolar. çünkü bizler çokluğun getirmiş olduğu azlık ile hayatımızı gereksiz şekilde doldurduk.
minimalist bir yaşamı benimsemek istiyorsak ilk önce bizlere yük olan her şeyden kurtulmamız gerek. bu fazla eşyalar da olabilir, gereksiz düşünceler de olabilir, bize zarar veren eşyalar da olabilir. çok olmasının değerli olmadığını kendimize ifade etmeli, sadeliğin mükemmel huzuruna bırakmalıyız kendimizi.
bahsetmiş olduğumuz gibi minimalizm, ilk olarak bir sanat akımı olarak ortaya çıkmış daha sonra hayatın çeşitli alanlarına uygulanmış bir yaşam felsefesine dönüşmüştür.
görsel sanatlarda şekilciliğin ve duyguya verilen aşırı tepkiye karşı olarak doğmuştur. bu yüzden minimalistler, nesnenin nesne olma özelliğine dikkat çekmişlerdir. o dönemki minimalist sanatçılar genel olarak heykel üzerine çalışmalar yapmışlardır.
müzikte ortaya çıkmış minimalizm akımı ise, biçimciliğe tepki olarak doğmuştur. minimalist müzisyenler, eserlerinde basit ve sık tekrarlayan melodileri tercih etmişlerdir. bu akımın ünlü bestecileri arasında ise yann tiersen, john adams, philip glass gibi isimler bulunmaktadır.
bahsetmiş olduğumuz gibi ilk olarak bir sanat akımı olarak ortaya çıkan bu akım, daha sonra hayatın tüm alanlarına uygulanır hale gelmiştir. özellikle tüketim çılgınlığının inanılmaz boyutlara ulaştığı, insanların sahip olmak ve satın almak üzerindeki büyük takıntıları içinden çıkılmaz bir boşluk oluşturmuştur ruhumuzda. o boşluğu gidermek adına yapmış olduğumuz eşyalara önem arz etme hareketi, aslında içimizdeki o boşluğu gittikçe büyütmektedir. eşyalar ile doldurduğumuz evlerde maalesef ruhumuza yer kalmamıştır artık. işte bu noktada bir baştan başlamanın adıdır minimalizm.
minimalist insan olmak, sadece daha az eşya ile hayat yoluna koyulmak değil, düşüncelerden, insanlardan, yaşam tarzından, alışkanlıklardan, kısacası maddi-manevi bütün fazlalıklarımızdan kurtulmak demektir.
büyüklerimiz bize eskilerle ilgili anılar anlattığında aslında minimalizm izlerini o anılarda bulabiliriz. eskiyen eşyaların atılmak yerine tamir edildiği, kullanılmayan eşyaların başka eşyalarda kullanılarak hem tasarruf hem yenilik yaratıldığı, fazlasına değil yetecek kadarına sahip olunan o yılları dinlediğimizde hepimizin içine bir huzur dolar. çünkü bizler çokluğun getirmiş olduğu azlık ile hayatımızı gereksiz şekilde doldurduk.
minimalist bir yaşamı benimsemek istiyorsak ilk önce bizlere yük olan her şeyden kurtulmamız gerek. bu fazla eşyalar da olabilir, gereksiz düşünceler de olabilir, bize zarar veren eşyalar da olabilir. çok olmasının değerli olmadığını kendimize ifade etmeli, sadeliğin mükemmel huzuruna bırakmalıyız kendimizi.
devamını gör...
en yakındaki kitabın 17. sayfasının 3. cümlesi
dört cüce daha vardı, arkalarında da asasına dayanmış, kahkahalar atan gandalf.
devamını gör...
#sapıkalihantutuklansın
okurken kanım dondu, midem bulandı. tacizin tecavüzün önüne geçebilmek için önce bu zihniyeti ortadan kaldırmak gerekir. lakin biz daha tecavüzcüye doğru düzgün bir ceza veremiyorken bu ve bunun gibi insanlara mücadele edebilmemiz çok zor. adalet sisteminin acilen düzeltilmesi, böyle insanlara gerekli cezanın verilmesi lazım. ve bu koşullar sağlanana kadar kadın, erkek fark etmeksizin sesimizi duyurmak zorundayız. susarsak, görmemezlikten gelirsek bu durumdan yüz bularak bu iğrenç beyanlarına ve eylemlerine devam edecekler ne yazık ki.
devamını gör...
monarşi
monarsi, liderinin bir birey oldugu hukumet bicimidir. butun insanlik tarihi boyunca birbirinden cok farkli tipte monarsiler olmustur. her monarsi otokratik degildir. aslina bakarsaniz, ozellikle avrupa'da, cogunlukla monarsiler otokratik degildir. monarsilerin otokratik oldugu yanilgisi, absolutismden gelir. absolutist monarsi tipi 17 ve 18.inci yuzyilda yaygindi. toplumun genelinin aklinda olan monarsi imajida bu tip monarsilerden gelir.
her monarsi, sadece tek bir hukumdara sahip degildir. dual monarchy denilen tipte monarsiler, cift hukumdara sahiptir. dual monarchy'nin en tipik orneklerinden biri sparta ve avusturya-macaristan ımparatorlugudur. (her ne kadar sparta, monarsiden cok oligarsi olsa da, sonucta iki krali vardir).
ayrica, tum monarsilerde, hukumdar soya dayali olarak secilmez. sadece kalitsal monarsilerde, taht ebeveynden cocuga gecer. tarih boyunca baktigimizda, irsi, yani kalitsal monarsiler muhtemelen cogunlugu olusturmaz. mesela, cumhuriyet donemi oncesi, roma devleti bir seçimli monarsidir. lehistan-litvanya birligi de bir seçimli monarsidir. orta çag avrupasindaki çogu monarsi seçimli monarsidir. hukumdar aristokrasi tarafindan seçilir. bir monarside, hukumdarin ne kadar guclu oldugu genelde aristokrasinin gucune baglidir. aristokratlar ne kadar gucluyse, veliahtin seçiminde bir o kadar soz sahibilerdir genelde.
son olarak butun monarsiler ataerkil degillerdir. afrika'da anaerkil monarsiler dikkate alinacak kadar yayginlardir.
her monarsi, sadece tek bir hukumdara sahip degildir. dual monarchy denilen tipte monarsiler, cift hukumdara sahiptir. dual monarchy'nin en tipik orneklerinden biri sparta ve avusturya-macaristan ımparatorlugudur. (her ne kadar sparta, monarsiden cok oligarsi olsa da, sonucta iki krali vardir).
ayrica, tum monarsilerde, hukumdar soya dayali olarak secilmez. sadece kalitsal monarsilerde, taht ebeveynden cocuga gecer. tarih boyunca baktigimizda, irsi, yani kalitsal monarsiler muhtemelen cogunlugu olusturmaz. mesela, cumhuriyet donemi oncesi, roma devleti bir seçimli monarsidir. lehistan-litvanya birligi de bir seçimli monarsidir. orta çag avrupasindaki çogu monarsi seçimli monarsidir. hukumdar aristokrasi tarafindan seçilir. bir monarside, hukumdarin ne kadar guclu oldugu genelde aristokrasinin gucune baglidir. aristokratlar ne kadar gucluyse, veliahtin seçiminde bir o kadar soz sahibilerdir genelde.
son olarak butun monarsiler ataerkil degillerdir. afrika'da anaerkil monarsiler dikkate alinacak kadar yayginlardir.
devamını gör...
rurouni kenshin (yazar)
sevgi neydi sevgi emekti
nickaltları hereke halısı değerinde pahası biçilmesi zor arkadaş. kafasözlüğe yapılan tüm güzellemeleri tek bir nickaltına konsantre edebilcek edebi sanatlı kanatlı melek yazar.

tekken oynar gibi tanım girebilen sözlüğün fabio puntosu.
nickaltları hereke halısı değerinde pahası biçilmesi zor arkadaş. kafasözlüğe yapılan tüm güzellemeleri tek bir nickaltına konsantre edebilcek edebi sanatlı kanatlı melek yazar.

tekken oynar gibi tanım girebilen sözlüğün fabio puntosu.

devamını gör...
13 nisan 2021 kabine sonrası cumhurbaşkanlığı açıklamaları
- fransız ihtilalinin sorumlusu cehape zihniyeti dir.
- aşıda, sağlık alanında felan çok, off, taaa arşa kadar mükemmeliz.
- bir buçuk metre kareden ufak işletmelere buzdolabı kredisi vercez.
- ben faiz demedim, caiz dedim.
- merkel bana yürüyo.
eeeöööeeh.
- aşıda, sağlık alanında felan çok, off, taaa arşa kadar mükemmeliz.
- bir buçuk metre kareden ufak işletmelere buzdolabı kredisi vercez.
- ben faiz demedim, caiz dedim.
- merkel bana yürüyo.
eeeöööeeh.
devamını gör...