oturdum düşündüm aklıma sevdiğim yazarlardan birçok söz geldi. ben de buraya bazılarını bırakmak istedim.

"sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin."*

"öylesine güzel
seviyorum ki seni,
öylesine saf.
öylesine temiz.
öylesine derin,
ve 'öylesine' değil!.."
*

"küçük bir çocuğun yokuş aşağı koşması gibi seni düşünmek... biraz heyecan, biraz da düşecekmiş korkusu..."*

"ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi."
*

"rüzgar yine kokunu getirdi. anlayacağın yine canım burnumda."*

"gel beraber alalım
nefesimizi sevdiğim.
sensiz boğazımdan geçmiyor."
*

"hep seni düşünmek için kimsenin yüzüne bakmadım."*

"sen oradan bir söz söylersin, ben burada bir şiir yazarım."*

ben en güzeli hangisi seçemedim. siz seçebildiniz mi?
devamını gör...

pers ordusunun saldığı dehşet bir yana, "pers ölümsüzleri" düşmanları için en büyük korkuydu. ordunun en seçkin savaşçılarından oluşan grubun bu takma adı almasının sebebi, savaşlarda hiç kimsenin onları görünürde öldürememesiydi. ölümsüzleri oluşturan 10.000 piyadeden bir tanesi bile düşse, hemen yerine birisi geçerdi ve birlikler sürekli aynı güce sahip sabit birimler olarak varlığını sürdürürdü. ölümsüzler, rütbelerine göre altın veya gümüş uçlu kısa mızraklar kullanan bir birlikti. kısa mızraklar dövüş mesafesini kısaltıyordu, ancak buna karşın hareket kabiliyetlerini artırıyordu. ölümsüzler, kısa yay ve okluk da taşıyorlardı. böylece çatışma menzilini istedikleri an hızlıca değiştirebiliyor, göğüs göğüse çatışmadan daha uzun menzilli bir çatışma pozisyonuna göz açıp kapayıncaya kadar geçebiliyorlardı.

all about history dergisi

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazar arkadaşlarımız karma kasmak için sürekli bilgi içeren tanımlar giriyor. tamam bilgide olsun ama akışın tamamı bu defa biyoloji dersine dönüyor. kafa dağıtmaya giriyorum başlıklara baktıkça yoruluyorum.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

22 kasım 2020 - 29 kasım 2020 kazananı zülal_kalender1 oldu.
son gün yapmış olduğu atakla haftanın şampiyonu olan yazarımız başarısının sırrını uzun tanımlar girmek olarak açıkladı.
kendisini kutlar, bizden kazandığı d&r 25 tl hediye çekini güle güle harcamasını dileriz.
devamını gör...

tuhaf tuhaf adamlar paso online.

napıyor bu adamlar, amaçları ne. dm'den hatun mu koparıyorlar 'çok incesin cnm' yüreğine sağlık gibisinden mesajlarla yoksa sadece bir oluşumun içinde saatlerce online kalma fetişine mi sahipler belli değil.

kimsiniz abicim siz? gizli bir tarikat mı var yav. 'online kalanlar derneği misiniz'

nesiniz lan siz. erkek olduğunuz için zaten kılım. ne ayaksınız bakim siz hee.
devamını gör...

hpv, hıv, aids vb. gibi bulaşıcı cinsel hastalıkların farkındadır ve onun için zevki sağlığından daha önemli değildir.
devamını gör...

ayakta beklerken elimi belime koyuyorum sonra fark edince yavaşça indiriyorum
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tamga, türklerin çeşitli boylarının farklı amaçlarla oluşturup kullandıkları simgelerdir. mevsim göçleri sırasında, sürülerin birbirlerine karışmaması için her boy, sürülerine kendi tamgasını vuruyordu. anadolu’da birçok motifte bu tamgalar yer alır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
aileler (oguşlar) birleşerek urug (oymak)ları, uruglar birleşerek boyları, boylar birleşerek bodunları, bodunlar da birleşerek elleri (illeri) oluşturuyordu. oğuz destanlarına göre, her boyun bir kuş sembolü vardır. göksel hâkimiyetleri ve gök tanrı’ya yakın oluşları nedeniyle kutsal sayılan bu kuşlar genel olarak kartal, doğan, şahin gibi yırtıcı kuşlardan seçilir.
kınık boyu: cürre karcığay - erkek çakırdoğan
kayı boyu: sungur - akdoğan
bayındır boyu: laçin - gezginşahin
yıva boyu: tuygun - yaşlı erkek çakırdoğan
salur boyu: bürgüt - kral kartal
afşar boyu: çure laçin - erkek şahin
begtili boyu: bahri - balıkçıl kartal
büğdüz boyu: italyu - kutsaldoğan.
bayat boyu: grandük - gecekuşu
yazır boyu: turumtay - bozdoğan
eymür boyu: delicedoğan
karabölük boyu: sarı kerkenez.
alkaevli boyu: küyenek
ığdır boyu: karcığay - çakırdoğan.
üreğir boyu: biku - gecekuşu
tudırka boyu: kızıl karcığay - kızıl çakırdoğan
ulayundluğ boyu: yağalbay - gece çakırdoğan
tüger boyu: küçügen - büyük çakırdoğan
peçenek boyu: ala toğunak - boz saksağan
çavuldur boyu : buğdayınık - buğdaykuşu
çepni boyu : humay - kar çakırdoğanı
çarukluğ boyu : sarı karcığay - sarı çakırdoğan.
devamını gör...

tiktok'ta yayın yapan birini ciddiye alıp bunu buraya taşımak da ne bileyim biraz işsizlik gibi sanki.
devamını gör...

dayakla falan olacak iş değil bu. böyle o.... evlatlarının yakalanıp hakaret ettikleri kadınların ülkesinin töresine göre cezalandırılması gerekiyor. net.

amme hizmeti: eski türklerde tecavüzcüler atlara bağlanarak paramparça edilmektedir.

ayrıca öncesinde muhakkak o delikanlı errrrkek götüne sağlam bir şeyler sokulmalı.

t: onun bunun çocuğu beyanıdır.
devamını gör...

“duygulanarak çizilen her portre, modelin değil, sanatçının portresidir” der oscar wilde.
#253966 çizime bakınca resimdeki kız kelimeleri olmayan bir şiir gibi...biraz daha dikkatli bakınca renkleniyor ve çıkıyor duru güzelliği...gizemli havası ve hüzünlü gülümsemesi… "bazen insan öyle özlenir ki; özlenen bilse, yokluğundan utanır diyor gözleri"… yankılandı, boynundaki tatlı ben için sevdiceğinin sözleri...ilk fark eden de o olmuştu gamzelerini...yanakları al al oldu, çizildi eşsiz portresi.
çizdiği resimler ile bizi bir hayal alemine götüren; özellikle dizi, filmler ve kitaplar ile ilgili bilgi verici tanımlar ile takip edilesi başarılı bir yazardır auroraaa. yurt içi ve yurtdışı sergilerini açarken haber ver bize saygıdeğer yazar.
devamını gör...

bir filmi film yapan unsurlar şüphesiz yönetmen,senaryo ve arka planda kalan diğer yönetmenlikler olduğu kadar, ortaya koyduğu performansla bir filmi vezir veya rezil edebilecek olan oyunculardır. ben de birçok efsane performansa şahit olmama rağmen, birinciliği asla kaptırmayan bir performansı adlandıracağım ;

daniel day lewis ( daniel plainview ) / there will be blood

malum olay daniel day lewis olunca az filmde oynamış olmasına rağmen ortaya koyduğu enfes performansların oranı yüksektir ki akademi de üç oscar ile kendisinin hakkını vermiştir.

en iyi performansı olarak ise, there will be blood'daki oyunculuğunu gösterebilirim. hani orta seviye bir filmi paul dano'nun da yardımıyla kült bir esere dönüştürmüş dersek yeridir.

fikir edinmek isteyenler için filmden bir sahne ;

devamını gör...

bu dönemin insanları yalnızlaşıyor isteyerek ya da istemeyerek. kimse kimseye ihtiyaç duymuyor,güvenmiyor,anlamak istemiyor birini anlama gücünü içinde bulamıyor. sadece kadınlara özgü bir durum değil galiba genel olarak yaşanan durum.yalnızlığı tercih ediyoruz.
devamını gör...

yusuf atılgan'ın tarzını ve hissettirmek istediği bilinç karmaşasını başlarda hazmetmek zor olsa da zamanla akıcı bir okuma sağlayan kaliteli bir kitaptır.

c.'de gördüğüm şey onun çocukluk travmasıyla karışık oedipus kompleksinin, c.'nin yaşam tarzını ve yaşama bakış açısını ne denli belirlediğiydi. c., pek ortalıkta görünmeyen, göründüğü zaman da sıkıcı bir sessizliğin sebebi olan, şefkatin ve huzurun kaynağı olan c.'nin teyzesini kendisinden uzaklaştıran babasını sevmiyordu. kulak olayı da cabası. c.'nin aylaklığının sebebi bana göre babasıydı. bu aylaklık, frank underwood'un babasının mezarına işemesinin c.'nin yaşam tarzında karşılığıydı. c.'ye ne iş yaparsın diye sorduklarında bir keresinde "aylakım ben, çalınmış paraları yerim." demişti. topluma karşı izleyici tavrını, yabancılığını ve hoşnutsuzluğunu da göz önüne alırsak babasından kaynaklı bu aylaklık c.'nin işine geliyordu.

belirsizliğin içinde türlü senaryolar kurup "nedir bana acı çektiren? ne istiyorum? kimim ben?" sorularını aşmış bay c.; her şeyin farkındaydı, kim olduğunu ve ne istediğini çok iyi biliyordu. belirsizliğin ne denli acı çektirici olduğunu bilirim, midem bulanır belirsizlikten. bay c. bana kesinliğin daha acı çektirici olduğunun çıkarımını yapmamı sağladı. insanların tutunduğu unsurları gülünç bulan c.; bir kurguya, bir arzuya tutunmuştu. c, ayşe'nin günlüğünde 23 temmuzun yanına yazılmış "onu seviyorum" cümlesini okuduğunda içinden "yalan! beni sevseydin o günün 23 temmuz olduğunu bilmezdin" demişti. yusuf atılgan'ın aşka bakış açısı mıdır yoksa insanlarda sık rastlanılan şu arzuya ve kurguya bilinçsizce düşkünlüğe dikkat çekmek istemesi midir bilinmez. oscar wilde ne güzel söylemiş; "hayatta iki türlü trajedi vardır: biri istediğini elde edememek, diğeriyse istediğini elde etmektir."
devamını gör...

eskiden a.b.d'nin oregon eyaletinin kuzey doğusu ve washington eyaletinin güney doğusunda yaşayan, cayuse dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
birçok kızılderili kabilesi, aslında aynı dil ailesinin değişik boylarıdır. ama cayuse kabilesi istisnadır, çünkü konuştukları dil hiçbir kabile diline benzemiyor.
kendilerine liksiyu derler ama fransız'lar onlara cailloux demişler ve kelime döne dolaşa cayuse diye kaydedilmiş. beyazlarla ilk tanıştıkları sıralarda ele geçirdikleri atları yetiştirerek büyük sürüler sahibi olmuşlar ve etraftaki kabilelere karşı üstünlük sağlamışlardı.
beyazlar topraklarına geldiklerinde, ticaret yapmışlar iyi ilişkiler kurmuşlardı. ama bir misyoner grubunun ilgilendiği cayuse'ler salgın hastalıktan ölmeye başlayınca, misyonerlerin onları zehirlediğini düşündüler. misyoner binalarına saldırıp 13 kişiyi öldürüp, 54 kişiyide esir ettiler. olayın duyulması üzerine a.b.d ordusu ve sivil yerleşimciler cayuse'lere saldırmaya başladı. bu arada başka kabilelerde olaylarla ilgisi olmamasına rağmen saldırıya uğradı. sonunda cayuse'ler teslim oldu ama bu olayı bahane eden a.b.d hükümeti tarafından topraklarını satmaya zorlandılar.
1855'te, topraklarına el koyan ve rezervasyonda yaşamaya zorlayan antlaşmayı mecburen kabul ettiler. bugün oregon'da bulunan o rezervasyonda yaşıyorlar.
devamını gör...

yağmurlu bir eylül akşamı.
devamını gör...

bilinçli tüketici, alışveriş öncesinde alınacak şeyin istek mi, ihtiyaç mı olduğunu düşünür ve önceliği her zaman ihtiyaçlarına verir ve ihtiyaçlarından sonra isteklerini de satın alabileceği geliri varsa, isteklerini de satın almaya başlar. şuanda bunu ilkokul çocukları bile biliyor ama bu konuyu dikkate almadan alışveriş yapmayı alışkanlık haline getiren yetişkinler (!) var maalesef...
devamını gör...

"demezler mi ulan adama, bu şehrin zaptiyesi sen misin diye? "
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim