şarkılarda geçen acımasız cümleler
başka bir evrende en güzel halinle, sen hayata karış ben daha da biteceğim
devamını gör...
marie rose balter
marie rose balter in , acı dolu ,affetmeyi bilen ve başarılar ile dolu ibretlik hayat hikayesi...
hayatın bize her zaman mükemmel olarak sunulmadığını , öfke duyduğumuz her şeyi affetmenin bizim için iyi olacağını ve güzel başlangıçlara yön vereceğini gördüğüm mükemmel bir örnek...
onca dayanılmaz eziyete rağmen, yılmadan azmederek verdiği yaşam mücadelesinden etkilenmemek mümkün değil.....
hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını ,mucizelerin hep var olduğunu gösterir bizlere , güçlü kadın marie rose balter....
öyle ki , acı ve işkence dolu hayatı, 1986 yılında yayınlanan nobody's child (kimsenin çocuğu) ile drama filmi olmuştur.
film ,altın küre de dahil olmak üzere 7 dalda aday gösterilip üç dalda ödül almıştır.
marie, 1930 yılında alkolik bir annenin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gelir. annesi ona bakamayınca 5 yaşında olan marie’yi yurda verir. ardından bir çift onu evlatlık edinir. marie’nin kaderi ne yazık ki yine yüzüne gülmez, çünkü onu evlatlık edinen çift sadist çıkar. bu italyan asıllı çift küçük kızı evin mahzenine kapayıp sistematik biçimde işkence eder. dışardan bakıldığında normal ve çok saygın göründükleri için, bunu yıllarca rahatlıkla gizleyebilirler ve marie adeta cehennemi yaşar.
marie rose 17 yaşında depresyondan felç geçirir. halisünasyonlar da gördüğü için doktorlar ona şizofren teşhisi koyar ve onu akıl hastanesine yerleştirirler. marie hayatının 17 yılını orada geçirir ve çok zor yıllar yaşar. umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranır durur. yemek yemez, yerinden kımıldamaz ve sıkça intihar etmeyi düşünür.
otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar marie’nin durumunu yeniden değerlendirir. onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine ve panik atak yaşadığına karar verirler. arkadaşlarının ve kendisini seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla marie hastaheneden çıkar.
o artık hür ve yaşamını nasıl sürdüreceğine dair kendisi karar verme aşamasındadır. terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, otuz dört yılı ziyan olmuş bir kişi olarak hiçte kolay olmayacaktır, ama o yılmadı ve kızgın, öfkeli, umutsuz olmak yerine sıfırdan başlamayı tercih eder.
yetkililer “aklı dengesi yerinde değil, okuması imkansız” dedikleri halde marie, salem state üniversitesine psikiyatri bölümüne girer ve mezun olur. bu ara kanser hastalığına yakalanır ve mücadalesini kazanır. kendisi gibi akıl hastahanesinden çıkmış ve iyileşmiş joe ile evlenir. kocası maalesef altı sene sonra ölür ve marie kendini işine verir. uzun yıllar doktor olarak çalıştıktan sonra harvard üniversitesi’nde mastır yapar. psikiyatrik hastalarla çalışır, konferanslar verir. biyografisi yazılır ve hayatı film olur (nobody’s child). bir çok ödüle laik görülür.
elli sekiz yaşındayken, ‘vay be’ dedirtecek birşey yapar: on yedi yılını geçirdiği masachusetts danver devlet hastahanesine yönetici olarak atanır ve gelin görün ki, göreve alınır.
verdiği bir basın toplantısında şunları söyler: “eğer affetmeyi öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. yaşamım ziyan edilmiş bir yaşam olurdu. ve bugün bu hastahaneye yönetici olarak dönemezdim.”
marie rose balter’in yeni görevini haber yapan bir ajans, onun zafer açıklamasını da şöyle yapar: “en uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuk. affetmek bu yolculuğun en kestirme yolu. affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır. dersi görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda kalsak bile…”
marie, bu hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını gösteren en güzel örneklerden bir tanesidir.
kendinize inancınızı ve umutlarınızı kaybetmemeniz dileğiyle....
not: marie 6 ağustos 1999 yılında massachusetts’de vefat etmiştir.
arzu şen
hayatın bize her zaman mükemmel olarak sunulmadığını , öfke duyduğumuz her şeyi affetmenin bizim için iyi olacağını ve güzel başlangıçlara yön vereceğini gördüğüm mükemmel bir örnek...
onca dayanılmaz eziyete rağmen, yılmadan azmederek verdiği yaşam mücadelesinden etkilenmemek mümkün değil.....
hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını ,mucizelerin hep var olduğunu gösterir bizlere , güçlü kadın marie rose balter....
öyle ki , acı ve işkence dolu hayatı, 1986 yılında yayınlanan nobody's child (kimsenin çocuğu) ile drama filmi olmuştur.
film ,altın küre de dahil olmak üzere 7 dalda aday gösterilip üç dalda ödül almıştır.
marie, 1930 yılında alkolik bir annenin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gelir. annesi ona bakamayınca 5 yaşında olan marie’yi yurda verir. ardından bir çift onu evlatlık edinir. marie’nin kaderi ne yazık ki yine yüzüne gülmez, çünkü onu evlatlık edinen çift sadist çıkar. bu italyan asıllı çift küçük kızı evin mahzenine kapayıp sistematik biçimde işkence eder. dışardan bakıldığında normal ve çok saygın göründükleri için, bunu yıllarca rahatlıkla gizleyebilirler ve marie adeta cehennemi yaşar.
marie rose 17 yaşında depresyondan felç geçirir. halisünasyonlar da gördüğü için doktorlar ona şizofren teşhisi koyar ve onu akıl hastanesine yerleştirirler. marie hayatının 17 yılını orada geçirir ve çok zor yıllar yaşar. umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranır durur. yemek yemez, yerinden kımıldamaz ve sıkça intihar etmeyi düşünür.
otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar marie’nin durumunu yeniden değerlendirir. onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine ve panik atak yaşadığına karar verirler. arkadaşlarının ve kendisini seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla marie hastaheneden çıkar.
o artık hür ve yaşamını nasıl sürdüreceğine dair kendisi karar verme aşamasındadır. terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, otuz dört yılı ziyan olmuş bir kişi olarak hiçte kolay olmayacaktır, ama o yılmadı ve kızgın, öfkeli, umutsuz olmak yerine sıfırdan başlamayı tercih eder.
yetkililer “aklı dengesi yerinde değil, okuması imkansız” dedikleri halde marie, salem state üniversitesine psikiyatri bölümüne girer ve mezun olur. bu ara kanser hastalığına yakalanır ve mücadalesini kazanır. kendisi gibi akıl hastahanesinden çıkmış ve iyileşmiş joe ile evlenir. kocası maalesef altı sene sonra ölür ve marie kendini işine verir. uzun yıllar doktor olarak çalıştıktan sonra harvard üniversitesi’nde mastır yapar. psikiyatrik hastalarla çalışır, konferanslar verir. biyografisi yazılır ve hayatı film olur (nobody’s child). bir çok ödüle laik görülür.
elli sekiz yaşındayken, ‘vay be’ dedirtecek birşey yapar: on yedi yılını geçirdiği masachusetts danver devlet hastahanesine yönetici olarak atanır ve gelin görün ki, göreve alınır.
verdiği bir basın toplantısında şunları söyler: “eğer affetmeyi öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. yaşamım ziyan edilmiş bir yaşam olurdu. ve bugün bu hastahaneye yönetici olarak dönemezdim.”
marie rose balter’in yeni görevini haber yapan bir ajans, onun zafer açıklamasını da şöyle yapar: “en uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuk. affetmek bu yolculuğun en kestirme yolu. affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır. dersi görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda kalsak bile…”
marie, bu hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını gösteren en güzel örneklerden bir tanesidir.
kendinize inancınızı ve umutlarınızı kaybetmemeniz dileğiyle....
not: marie 6 ağustos 1999 yılında massachusetts’de vefat etmiştir.
arzu şen
devamını gör...
insanı yoran şeyler
insanı en çok kendisi yorar bence.
devamını gör...
normal sözlük’ün küfürsüz ve reklamsız kalma ihtimali
temennim.. başladığı gibi sürüp gitmesi..
devamını gör...
konuşacak kimsenin kalmaması
konuşacak dostum var da bende konuşacak güç var mı? işte onu bilmiyorum.
devamını gör...
madecassol
ciltteki hasar, tahriş, yara veya yanıklarda kullanılan bir tür kremdir
devamını gör...
hame
devamını gör...
keremyildiz
her gün hakkında daha önce sözlükten uzaklaştırılan psg kullanıcı adlı yazar olduğuna dair bilgiler paylaşılan yazar. zaten bunu anlamak için öyle çok bir şey yapmaya da gerek yok. adam/kadın zaten bıraktığı yerden aynı başlıklara ve passat güzellemelerine devam ediyor. tanınmamak gibi bir derdi yok yani. o yüzden bir hafiye edasıyla psg olduğuna dair şiirlere, imalara gerek var mı? bilemedim gerçekten. *
bir kere daha sözlükten uzaklaştırılana ya da kendi uzaklaşana kadar -eğer olacaksa- yazmaya devam edecek ve devam etmesi de gereken yazar. sonuçta yeni kullanıcı adı ile kayıt olduktan sonra çaylaklık dönemi geçirdi ve yazdıkları yönetim kontrolünden geçerek yazar yapıldı. sahi öyle yapıldı değil mi? *
bir kere daha sözlükten uzaklaştırılana ya da kendi uzaklaşana kadar -eğer olacaksa- yazmaya devam edecek ve devam etmesi de gereken yazar. sonuçta yeni kullanıcı adı ile kayıt olduktan sonra çaylaklık dönemi geçirdi ve yazdıkları yönetim kontrolünden geçerek yazar yapıldı. sahi öyle yapıldı değil mi? *
devamını gör...
sözlüğün en yakışıklı yazarı olmak
bence portre ve boy resmi ile tanımlanması gereken başlık.
ya yalansa.
ya yalansa.
devamını gör...
kurtlar vadisi netflix'te yayınlansaydı ne olurdu sorunsalı
her dizide eşcinsel ve siyahi olmasından ve sevişme sahnesi olmasından ötürü, yuksek ihtimalle polat ve çakır aşk yaşardı. belki memati siyahi olurdu. hatta polat sadece yüzünü değil cinsiyetinide değiştirmiş olurdu.*
güllü zaten kesin trans olurdu. elif ve canan da arada kaçamak yapardı belki.*
hatta belki biraz bilim kurgu aksiyon da eklenir, abdülhey yarı robot olurdu.**
ibb.co/S708pYF
güllü zaten kesin trans olurdu. elif ve canan da arada kaçamak yapardı belki.*
hatta belki biraz bilim kurgu aksiyon da eklenir, abdülhey yarı robot olurdu.**
ibb.co/S708pYF
devamını gör...
çok şey yapmak isteyip hiçbir şey yapamamak
içine düştüğüm hazin durum. bir çeşit motivasyon kaybı. hevessizlik. anlamsızlık.
devamını gör...
dünyanın en samimiyetsiz cümlesi
ben de seni arayacaktım.
sorun sende değil bende.
bugünler de geçer.
zam değil güncelleme.
işsiz sayısı bu ay/yıl %10 düştü.
sorun sende değil bende.
bugünler de geçer.
zam değil güncelleme.
işsiz sayısı bu ay/yıl %10 düştü.
devamını gör...
yahya kemal beyatlı
yanlışınız var hocam,sessiz gemiyi humeyra okuyor, yahya kemal diye bir şarkıcı yok. repliğini aklıma getiren başlık.sjsjjsjsj
devamını gör...
tanım yazarken dikkat edilmesi gerekenler
lütfen emniyet kemerinizi bağlayınız. koltuğunuzun dik, masanızın kapalı ve güneşliğinizin açık olduğundan emin olunuz. acil durumlarda önce portakalın güvenliğini sağladığınızdan emin olunuz. uçuşumuz esnasında küfürler yasaktır. kafa sözlük eyirlayns keyifli uçuşlar diler.
devamını gör...
ismi merak uyandıran kitaplar
piedra ırmağı’nın kenarında oturdum ağladım.
kitabın adını görünce mesela neden ola ki diyip almıştım hemen.
kitabın adını görünce mesela neden ola ki diyip almıştım hemen.
devamını gör...
zamanın en yavaş işlediği anlar
hiç iyi olmadığın bir dersten, okul numara sırasına göre sözlü olmayı beklemek.
devamını gör...
normal sözlük'teki kaliteli yazarların sözlüğü bırakması
kaliteli olabilmek için an itibariyle sözlüğü bırakıyorum o zaman.
devamını gör...
yemek yemekten tiksindiren durumlar
-saç,sinek çıkması.
-geğiren ya da parmak yalayan insan.
-nahoş görüntü ya da kokuya denk gelmek.
-ağız doluyken konuşulması.
-geğiren ya da parmak yalayan insan.
-nahoş görüntü ya da kokuya denk gelmek.
-ağız doluyken konuşulması.
devamını gör...
atatürk'ün dinsiz olduğu iddiası
şeyhleri tarikatları görüyoruz dedirten başlık..hem bizene kardeşim öyle yada böyle bu ülkenin kurucusunu yaftalamaktan bi bıkmadınız gitti ayıptır..
devamını gör...