uzak doğu türkmenlerinin çin'de yaşadıkları zulümlere göz yuman sözde milliyetçilerin, bıyık şekliyle adam yerine koyulma düşüncesi.
devamını gör...

aborjin bireylerin hiçbirinde çıkmayan diş. evrimsel olarak acısını bizim çektiğimiz ömür törpüsü. atalarınız olarak bu illetten çok çektik sevgili sapiens, demek istediğim başlık.
devamını gör...

geçen gün çok merak ettiğim bir mekana saat 12 gibi gittim. menü getirdiler. kahvaltı yoktu. oysa herkes kahvaltı ediyordu. kahvaltı alabilir miyim dedim. tek kişi vermediklerini söylediler. sonra ortam kalabalıklaştı inadına 3 kez çay içip masayı boşaltmadım. 10 dakikada kahvaltıyı bitirecek kapasitede oburum aslında. yalnız insanlara biraz saygı lütfen.
devamını gör...

boyu devrilesice iko.. klavyendeki sıfırla bir tuşun kopsun inşallaa.

lucifer online listesinde görünmesin butonu da getirin bari sısısıs
devamını gör...

rol modeller, kabadayı içerikli diziler (hani şu tv’yi açınca ücret ödemeden açtığımız kanallardaki diziler), hukuki açıdan bu tarz durumlarda cezaların bağlayıcı olmaması, bu tipte insanların o yaşlarda ‘çekici’ geliyor olma durumu olunca ne yazık ki böyle şeyler yaşanıyor.

kitap okumak bu yüzden önemli işte. o yaşlarda böyle şeyler yerine daha faydalı durumlar üzerine çaba harcanıyor.

tanım : bu sayede popüler olacağını düşünen kabadayı kılıklı genç.
devamını gör...

“hiç şüphesiz ki biz onları saçma salak başlıklar açsınlar diye yazar yaptık.” ( kafa süresi/ 27. ayet)
devamını gör...

aslında çok çok derin bir kavram olmasına rağmen üzerine çok çok az düşünülen bir kavram. (elbette görece.)

bu can sıkıntısı meselesini ilk kez fyodor mihayloviç dostoyevski'nin yeraltından notlar'ında kafama takmıştım. üzerinden epey vakit geçti okuyalı ama bu kavram hakkında söylemek istediklerim var.

insanın canının sıkılma nedenini varoluş savaşındaki bir avuntu olarak görüyorum. şöyle ki insan canı sıkılınca ne yapar? bir şeyler arar. yapacak bir şey bulmak ister. fakat bu şey, boş bir şey midir? hayır, anlamlı bir şey olmak zorundadır. en azından anlam kırıntısı barındırmalıdır. bana bir koridor boyu gidip gelmemi söyleseniz bunu yapmam. neticede sıkıcıdır. neden? çünkü anlamsızdır.

işte bizim varoluş savaşımızda da can sıkıntısı kavramı bizim bir avuntumuz. kendimizi can sıkıntısı adı altında avutuyoruz. çünkü bir şeylere anlam yüklemekte zorlanıyoruz. tam anlatamadım...

varoluş zaten sonu düşünülünce anlamsızdır. o yüzden de sürece odaklanılmalıdır. zaten bundan dolayı insan tüm tarihi süreç boyunca kendine oyunlar bulmuştur. elbette bu bulduğu oyunlar zaten hali hazırda olan oyunlar üzerine kuruludur. ne gibi? evrim gibi. insan bilinci ve doğa gibi. yani doğa yasaları ile insan doğası...

dolayısıyla insan kendince oyunlar türetme ihtiyacı duyar. basit bir örnekle futbol. aslında bakarsanız futbolun neticesinde hiçbir şey gerçekleşmiyor. yani aslında boş bir oyun bile denebilir. amaç ne? topu kaleye atmak basitçe. yine bir amaç var ama bu amaç sizce tüm hayat göz önüne alınırsa ne kadar büyük? hiç de büyük değil. basit ve hiç denebilecek bir şey. ama işte insanevladı can sıkıntısından, anlam arayışından dolayı bir şeylerle uğraşma derdine düşüyor. ilk başta futbol yoktu belki ama başka türlü şeyler vardı. antropologlar daha iyi anlatır herhalde bunu.

ve tabii futbol sonucu da ödüller bilmem neler veriliyor. bu da kapitalist sitemle doğan doğal bir şey. yapacak bir şey yok. insanın canı sıkılır, çünkü anlam arar. neticede futbol oynar. topa vurur, gol olur. sonra? hiçbir şey olmaz. para kazanır o futbolcu. sonra evine, çocuklarına döner. yaşamaya devam eder. ardından? ardındansa bu döngü devam eder. ta ki futbolcu ölene kadar.

aslında hayat da bundan ibaret. bu sistem bunu gerektiriyor. belki de tüm ekonomik sistemler bu can sıkıntısından doğmuştur. kim bilir?
devamını gör...

insanın başına bu dünyada gelebilecek en büyük beladır.
devamını gör...

kara borsası için beni bulun swh
tabiki şaka. accayip helal olsun lan diyesim var.
fiziksel olarak hayatın içerisinde bulunmayı düşünmek ve bunu hayata yansıtmak. fikir sahibine çok içten tesekkurler.

ama kader utansın..
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kimse sahip olmadığı için daha bu kavram hakkında yazmayı düşünmemiş.
devamını gör...

"sevilmemek yalnızca şanssızlıktır. hiç sevmemek mutsuzluktur. bugün, hepimiz bu mutsuzluktan ölüyoruz."
albert camus
devamını gör...

ben seni gönderdiğimi hatırlamıyorum, isim neydi ?
devamını gör...

--- alıntı ---

koronavirüsün daha hızlı yayılan türünün tespit edildiği ingiltere'de, son 24 saatte 41 bin 385 vaka rapor edildi. bu, salgının başından bu yana günlük vaka oranlarında görülen en yüksek rakam.

--- alıntı ---
buradan
devamını gör...

çok severim. çocukken, ellerimi birbirine sürtüp, o sesi taklit edip yakalardım onları. ot yedirirdim onlara.
ağzına dayayınca yiyor şeker şey. bir kaç gün saklardım onları kibrit kutusunda.
hala seslerini duyunca yapıyorum. hep düşüyorlar.
devamını gör...

seni bana hatırlatacak binlerce şey var ama! seni bana getirecek hiç birşey yok.
devamını gör...

(bkz: çoğu insanın “mış” gibi yapması)
devamını gör...

ülkem gibiyim malesef..
devamını gör...

hakkında kendimi bir türlü doğru ifade edemediğim olgu. elitist olmakla suçlanıyorum komedi anlayışım konusunda. deniyorum açıklamayı ama bu hayatta beni en çok anlamış olan adamı bile bu yüzden kırdım zamanında istemeden. aslında kendini ifade sorunu olan biri değilim. ama bunu doğru anlatmayı bir türlü beceremiyorum sanırım. sorun bende olmalı. bir de yazarak deneyeyim...

az önce bir video gördüm. evet hayvan gibi komik. incinmişsin dedi de öyleydi. ya da verebileceğimiz başka sayısız örnek de yine çılgınlar gibi komik. ama bakın zor değil, göründüğü gibi üstten bir bakışım olduğu için de değil; kimseyi güldüğü şeyler yüzünden aşağıladığım/yargıladığım da yok. dahası bana da komik geliyor etik değil diye ifade ettiğim içerikler. ama burada sorun şu; bu video özelinde konuşacak olursak mesela, bu abinin bir hastane odasında, kimse onu görmüyor diye düşünerek denediği ve biz izleyince bize çok komik görünen bu halini paylaşmak, bunun bir komiklik unsuru olarak sunulması durumu etik değil. hangimiz bizi izleyen birileri olmadan "yapar mıyım, yapamaz mıyım lan" diye merak ederek bir şeyler denemiyoruz? elektronlar bile gözlemlendiğinde başka türlü hareket ediyor, değil ki insan? şarkı söylüyorum ben mesela bu ara, kayda başlamadan deniyorum kendimi. bir tek dileğim var'da detone olan abi kadar olmasa da komik duyulduğum zamanlar oluyor :) biri beni çeksin paylaşsın istemem o zamanlarımı.

incinmişsin dedi videosunda durum yine komikti. beni yine benzer bir konu rahatsız etmişti. ve bu fikrimi paylaştığımda şöyle bir argümanla karşı çıkılmıştı bana, "videoda gördüğün kişi alt profil olarak tanımlayabileceğin biri ve sana bir alt profilin sempatikleştirilmesi çirkin geliyor ama bu doğal reaksiyonu herkes verebilirdi, sen de verebilirdin, ben de verebilirdim. burada güldüğümüz alt profil üzerinden yapılan komedi değil, durumun komikliği. kimse bir şeyi normalleştirmeye çalışmıyor" hayır abi, benim dediğim ve daha önemlisi derdim bu değil. orada mevzu muhtemelen şöyle gerçekleşti; abi gerçekten terapiste gitti, gerçekten kendisine arkadaşı deneyimini sordu, o da gerçekten böyle bir cevap verdi. bunlar kamera kayıtta değilken yaşandı ve ana çok gülündü. buraya kadar her şey normal. çünkü durum komik. sonra dediler ki bu çok komik oldu, bunu tekrar canlandıralım ve instagram'a yükleyelim. mizansen gerçekleştirildi, video yüklendi ve beklenen tepkiyi aldı. sorun şu; insanların yalnızken ya da yakın çevreleriyleyken yaşadıkları komik anları, durumları, başka insanlara, onlar hakkında dalga geçilebilecek şekilde sunmak bana doğru gelmiyor. incinmişsin dedi videosunda videoyu paylaşan kişinin doğal tepkisi onun tırnak içinde konuya ne kadar sığ bir yerden baktığının da tespiti aynı zamanda ve biz izleyici olarak duruma güldüğümüz kadar buna da gülüyoruz. güldüğümüz şeylerin çoğu, yaşadığımız coğrafyada üretilen, paylaşılan komedilerin çoğu da bunlar oldukça toplumun komedi anlayışı bu çerçevede beslenmeye devam ediyor. neticede bu ülkede 40-50 yıldır aptal komedisi diye tabir edilen komedi yapılıyor. hepimiz bununla doğduk, yetiştik, büyüdük. haliyle komedi anlayışımız böyle şekillendi. dolayısıyla bunu sürdürmek ve bu minvalde içerikler üretmeye devam etmek bize normal geliyor. ama bir noktada artık bunu bırakmamız gerekmiyor mu sahi ya? ingiliz mizahı çok rererö yaa diye söylenip durmayı. hiciv ve bir şeylerle dalga geçmek dışında başka içerikler de üretmeye başlamamalı mıyız artık?

bakın bu tip içerikleri kişinin kendisi de sunsa, bu minvalde film de yapılsa, bu videodaki gibi gizli kamera görüntüsü de paylaşılsa, sokak röportajı da olsa sonuç değişmiyor. komedi böyle bir şey değil. sadece bundan ibaret değil. insanların düşünme, hayatı algılama şekli üzerinde çok büyük bir etkisi olduğu bilinen mizahın daha geniş bir perspektifle ve ciddiyetle ele alınması gerektiğini söylediğim için dağa kaldırılmaya çalışılıyorum, anlamıyorum. üzülüyorum.

inek şaban gibi insanlar gerçekten varlar arkadaşlar. düşük zeka, kazara geçekleşen durumlar, anlık verilen aptalca tepkiler, saflık, yalnız olduğumuzu düşünürken denediğimiz ve komik duruma düştüğümüz anlar, haklarında dalga geçerek hunharca güldüğümüz şeyler olmamalı.

derdimi salınız. butonum yok.
devamını gör...

eğer kopya çektiğiniz kişiden izin almadan kopya çekiyorsanız yasal olmayan hırsızlıktır.

eğer kopya çektiğiniz kişiden izin alarak kopya çekiyorsanız bu da yasal hırsızlıktır.

kopya çekmek kesinlikle ve kesinlikle hırsızlıktır.
devamını gör...

adına bir başlık açıldığını görünce çok çok mutlu olduğum, gülşiir'in şairi, güzel insan. gülşiir ki hemencecik kalbimi çelen, belli aralıklarla hem kalbimi kırıp hem hayatı sevmeme yardım eden güzel şiir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim