unutulmayan lise anıları
kış ayı. uzun siyah bir montum ve yine uzun siyah çizmelerim var. sıcacık yatağımdan çıkmış, hava daha aydınlanmadan giyinmeye başlamışım, babam arada geliyor odama hazır değil miyim hala diye. yarı uyur vaziyette hazırlanmaya çalışıyorum söylene söylene, bezmişim zaten canımdan, çok vahim durumdayım çok... babam götürüyor beni okula arabayla, sıkı sıkıya sarınmışım montuma, kıçım donuyor çok affedersiniz! sınıfa çıkıyorum, sıra arkadaşım koymuş kafasını sıraya uyuyor, sınıfta o, ben ve bir arkadaşımız daha var, o da girmiş kaloriferin içine sızmış kalmış orada garibim. biz karga bilmem nesini yemeden ebeveynleri tarafından okula bırakılan garibanlar dersten önce bir yarım saat uyumak için vakit bulabiliyoruz çok şükür, neyse ben "günaydın" diyorum bunlara, arkadaki eleman -sevmezdik zaten- kafayı kaldırıp bakıyor bir, sonra yine aynı pozisyona dönüyor, arkadaşım bakıyor bana "günaydın" diyor, çantamı bırakıyorum, montumu çıkartmak için fermuarı açıyorum, bizimki kafasını koymuş yine çantanın üstüne yan vaziyette bana bakıyor, benim montumun fermuarını açmamla arkadaşımın yüz ifadesindeki değişimi görmem aynı ana tekabül ediyor, bir soğuk hava dalgası da gelip bacaklarıma temas edince "hasss" diyerek gözlerimi bacaklarıma doğru kaydırıyorum. bilin bakalım ne görüyorum?
hiçbir şey!
yok yok o kadar değil, dur!! tam tekmil giymişim formayı, gömlek, kravat kazak ve hatta çorap... amma velakin etek yok! eteği giymeden çıkmışım lan evden! yuh! oha! çüş! tevekkeli değil kıçım donuyordu benim arabadan inip okula yürürken!
dahası var; ilk ders coğrafya. dersin hocası okul müdürümüz. okulun her daim sıcak olduğunun altını özenle çizen, bu konuya takık sevgili hocamız... hangar gibi okul, o kaloriferleri ne kadar açarsan aç ısınmıyor. ama beyefendi okulun sıcak olduğunu kanıtlamak için kışın ortasında gömlekle geziyor bina içinde. bembeyaz suratında kıpkırmızı bir burun. palyaço seni, hey gidin!
geldi sınıfa dedi;
-kızım hayırdır neden montlasın?
-öhöm kem küm...
tutturdu "çıkart montu, sınıf sıcak" hocam yapmayın etmeyin, durum bildiğiniz gibi değil diyorum nuh diyor peygamber demiyor zat-ı muhterem. neyse ben diretmeye devam edince sanırım regl olduğumu ve bir kaza olduğunu düşündü ki gelmedi üstüme, teneffüs oldu dedi "mikocum sen gel bakayım... gittim;
-kızım hayırdır kötü bir durum mu var?
-yok hocam önemli değil.
-eve gitmen gerekiyorsa yazayım sana izin kağıdı.
diye ekleyince bir an düşündüm; ulan ev taa nerde, gitmeye gitsem donarım, ben en iyisi bugünü montla geçireyim...
-hocam yok sağ olun.
kıllandı tabii.
-madem öyle niye çıkartmıyorsun montu?
dedim ki; -ona değil tabi kendime- hayy ben senin...
-eteğimi giymeyi unutmuşum hocam!
getir o sahneyi gözünün önüne, düşün karşında bir adam, bir de üstüne okul müdürü ve sen diyorsun ki...
of off!
ben yarılmamıştım gerçi ama müdür ve arkadaşlar sağ olsunlar çok gülmüşlerdi. adam tek laf edemeden kahkahalarla koridorda uzaklaştı!
(bkz: bu da böyle bir rezilliğimdir)
hiçbir şey!
yok yok o kadar değil, dur!! tam tekmil giymişim formayı, gömlek, kravat kazak ve hatta çorap... amma velakin etek yok! eteği giymeden çıkmışım lan evden! yuh! oha! çüş! tevekkeli değil kıçım donuyordu benim arabadan inip okula yürürken!
dahası var; ilk ders coğrafya. dersin hocası okul müdürümüz. okulun her daim sıcak olduğunun altını özenle çizen, bu konuya takık sevgili hocamız... hangar gibi okul, o kaloriferleri ne kadar açarsan aç ısınmıyor. ama beyefendi okulun sıcak olduğunu kanıtlamak için kışın ortasında gömlekle geziyor bina içinde. bembeyaz suratında kıpkırmızı bir burun. palyaço seni, hey gidin!
geldi sınıfa dedi;
-kızım hayırdır neden montlasın?
-öhöm kem küm...
tutturdu "çıkart montu, sınıf sıcak" hocam yapmayın etmeyin, durum bildiğiniz gibi değil diyorum nuh diyor peygamber demiyor zat-ı muhterem. neyse ben diretmeye devam edince sanırım regl olduğumu ve bir kaza olduğunu düşündü ki gelmedi üstüme, teneffüs oldu dedi "mikocum sen gel bakayım... gittim;
-kızım hayırdır kötü bir durum mu var?
-yok hocam önemli değil.
-eve gitmen gerekiyorsa yazayım sana izin kağıdı.
diye ekleyince bir an düşündüm; ulan ev taa nerde, gitmeye gitsem donarım, ben en iyisi bugünü montla geçireyim...
-hocam yok sağ olun.
kıllandı tabii.
-madem öyle niye çıkartmıyorsun montu?
dedim ki; -ona değil tabi kendime- hayy ben senin...
-eteğimi giymeyi unutmuşum hocam!
getir o sahneyi gözünün önüne, düşün karşında bir adam, bir de üstüne okul müdürü ve sen diyorsun ki...
of off!
ben yarılmamıştım gerçi ama müdür ve arkadaşlar sağ olsunlar çok gülmüşlerdi. adam tek laf edemeden kahkahalarla koridorda uzaklaştı!
(bkz: bu da böyle bir rezilliğimdir)
devamını gör...
bir elif lâm olur amma nece olur lam elif
ey kelîmî ol elif-kad kaddimi lâm eyledi
bir elif lâm olur ammâ nice olur lâm elif"
"o elif boylu (güzel), boyumu lam'a çevirdi (büktü), bir elif, lam'a çevrilir ama lam nasıl elif olur."
elif harfinin altına çizilen bir çengelle lam harfi yaparsınınz arap elifbasında. elif boylu güzel, maşukunun boynunu lam'ın çengeli gibi bükmüş. maşuku diyor ki "lam gibi büküldükten sonra bir daha nasıl elif gibi dikileyim."
bir elif lâm olur ammâ nice olur lâm elif"
"o elif boylu (güzel), boyumu lam'a çevirdi (büktü), bir elif, lam'a çevrilir ama lam nasıl elif olur."
elif harfinin altına çizilen bir çengelle lam harfi yaparsınınz arap elifbasında. elif boylu güzel, maşukunun boynunu lam'ın çengeli gibi bükmüş. maşuku diyor ki "lam gibi büküldükten sonra bir daha nasıl elif gibi dikileyim."
devamını gör...
tuhaf takıntılar
herhangi bir şey izlerken izlediğim kısmın dört köşesine sürekli bakınıyorum, bu televizyon bilgisayar telefon ekranı olsun hiç farketmez.
yıllardır aşamıyorum bu durumu
yıllardır aşamıyorum bu durumu
devamını gör...
atatürk’ü hatırlatan şarkılar
devamını gör...
türkiye'de unutulamayan olaylar
canlı yayında hocaya hakaret eden tuğba
devamını gör...
kurukahveci mehmet efendi
1871 yılından beri faaliyet gösteren enfes kahve üreticisi. eminönü'nden taze çekilmiş kahve kokusu çocukluk anıları canlandıracak kadar yoğun ve güzeldir. günde en az 3 fincan tüketerek, destek olmaktan gocunmadığım bir iki şirketten biridir.
devamını gör...
30 yaşına gelip de dişi hiç çürümemiş insan
çikolata,şeker hiç mi yemedin be kardeşim.
devamını gör...
эгоист
millet sonradan bu başlığı nasıl yazıp aratacak?
devamını gör...
otobiyografinize yazacağınız son cümle
yaşayan bir bedenin içinde ölen bir ruhun hayatını okudunuz.
devamını gör...
diş hekimliği okumak
okuması hem çok zor hem de çok maliyetli olan bölümdür. mesleğe başladıktan sonra da dişlerini fırçalamayan ve dahası, muayene olmadan hemen önce sigara içip de karşınıza çıkan hastalardan dolayı kafayı kırmanıza neden olacak bölümdür.
devamını gör...
kırtasiyeye girince gelen her şeyi alma isteği
kaç yaşına geldim hala kalem defter almak istiyor canım neden böyle?
devamını gör...
türkan saylan
türk milletinin neden hiçbir zaman adam olamayacağını, bu kadına ve bilimine yapılan muameleden anlayabilirsiniz. kötülük yapanların kötülük yapması değil sadece olay, bu kadının bir noktada sahipsiz bırakılması. celal hocanın çok sevdiğim bir lafı var, “ biz uğraşıyoruz ama halkın da umrunda değil ki “.
devamını gör...
attila özdemiroğlu
türk müzisyen, besteci ve aranjör.
türkiye'nin en üretken müzisyenlerinden biridir. yaptığı bestelerle birçok sanatçının kariyerini olumlu yönde etkilemiştir.
o, ayrıca aşk filmlerinin unutulmaz bestecisidir.
sezen aksu'ya verdiği; firuze, hasret, rakkas
nükhet duru'ya verdiği; sevda
şarkılarıyla, türk müziğine damga vurmuştur.
delisin, ağla sevdam, kalbim ege'de kaldı, bir vurgun sevda, petrol gibi bestelerde onun eseridir.
onlarca film müziğinin altında da onun imzası vardır; ağır roman, arabesk, aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni, muhsin bey, anayurt oteli, milyarder.
73 yaşındayken bir kaza geçirerek, bel kemiği kırılır. alındığı ameliyat sonrası, 20 nisan 2016 tarihinde hayata gözlerini yumar.
türkiye'nin en üretken müzisyenlerinden biridir. yaptığı bestelerle birçok sanatçının kariyerini olumlu yönde etkilemiştir.
o, ayrıca aşk filmlerinin unutulmaz bestecisidir.
sezen aksu'ya verdiği; firuze, hasret, rakkas
nükhet duru'ya verdiği; sevda
şarkılarıyla, türk müziğine damga vurmuştur.
delisin, ağla sevdam, kalbim ege'de kaldı, bir vurgun sevda, petrol gibi bestelerde onun eseridir.
onlarca film müziğinin altında da onun imzası vardır; ağır roman, arabesk, aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni, muhsin bey, anayurt oteli, milyarder.
73 yaşındayken bir kaza geçirerek, bel kemiği kırılır. alındığı ameliyat sonrası, 20 nisan 2016 tarihinde hayata gözlerini yumar.
devamını gör...
insanın en güçlü yanı
ölümü kabullenmesidir. kibrinde boğulan insanın bu konudaki kabullenişi takdire şayandır.
devamını gör...
evlilik
güzel şeydir. ama diğer yarınızı bulursanız.
kendinize küçük bir dünya inşa edersiniz.
gerçekten ruh eşinizse gülmediğiniz gün olmaz. mesela yemeği birlikte yapıp kaliteli zamanlar geçirebilirsiniz. sorunlarınızı konuşursunuz, çözüm üretirsiniz. çocuklar gibi şen olursunuz bir gün, diğer gün el ele şehri gezersiniz. çeşitli konularda tez çürütme temelli tartışmalar yaparsınız, sonra münazarayı kazanan küçük bir öpücük ve sarılma ile hakkını alır. ağladığınızda gelip sarılır mesela. siz kötüyken arkasını dönüp uyuyan, mahkeme duvarı olan kişiyle evlenmeyin. mesela ansızın onu anlatan birkaç satırı gözlerine bakarak söyleyip mutlu edebilirsiniz. biri sizi ezmeye çalıştığında arkanızdaki dağ olsun eşiniz. evlilik güzel şey ya bence..
dost olacağınız, can ve canan olacağınız biriyle evlenmeniz ümidiyle.. *
kendinize küçük bir dünya inşa edersiniz.
gerçekten ruh eşinizse gülmediğiniz gün olmaz. mesela yemeği birlikte yapıp kaliteli zamanlar geçirebilirsiniz. sorunlarınızı konuşursunuz, çözüm üretirsiniz. çocuklar gibi şen olursunuz bir gün, diğer gün el ele şehri gezersiniz. çeşitli konularda tez çürütme temelli tartışmalar yaparsınız, sonra münazarayı kazanan küçük bir öpücük ve sarılma ile hakkını alır. ağladığınızda gelip sarılır mesela. siz kötüyken arkasını dönüp uyuyan, mahkeme duvarı olan kişiyle evlenmeyin. mesela ansızın onu anlatan birkaç satırı gözlerine bakarak söyleyip mutlu edebilirsiniz. biri sizi ezmeye çalıştığında arkanızdaki dağ olsun eşiniz. evlilik güzel şey ya bence..
dost olacağınız, can ve canan olacağınız biriyle evlenmeniz ümidiyle.. *
devamını gör...
elflerin duydukları adına
valla kendisini çok samimi buluyorum. ama hiç konuşma şansımız olmadı. o sebepten tam olarak bir yorum yapamıyorum. teşekkürler.
devamını gör...
psg adlı yazarın vw passat tutkusu
fakat müzeyyen bu derin bir tutku.
entry'lerini inceleyip göreceksiniz ki, passat'ın türkiye temsilcisi sanarsınız onu, o derece.
entry'lerini inceleyip göreceksiniz ki, passat'ın türkiye temsilcisi sanarsınız onu, o derece.
devamını gör...

