bir daha aynı konu için yönetime sesleniyorum! başlıktan yazar tahminine karma puan verilsin! illa sendika mı kuralım?

tanım: (bkz: komiklikler şakalar)
devamını gör...

dünyaya gelmeden evvel fragmanını görmüş olsaydım ki bazıları evet gösterdiler diyorlar.. kalp gözü açık kimseler, kisveler.. ben hatırlamıyorum, gösterdiler de ben hala beni de gönderin yalvarırım.. beni de gönderin demişsem,harikalar yaratacağım konusunda söz verdiysem vallahi yalancıymışım, hatırlamıyorum, günahsız olmalıydım.. yok hiç bir söz vermeden gelmişsem ve hala yaşamaya devam etmeye çalışıyorsam, çabalıyorsam, işte hayatımın hatası yeter, perdeler kapansın..
devamını gör...

maseru, lesotho'nun başkentidir.
devamını gör...

tarafını seç.
kopuk prenses ve yedi büdüler mi,
pamuk prenses ve yedi cüceler mi?
devamını gör...

anadolunun tarih boyunca bütün ırkları, etnik kökenleri kucakladığını bildiğim için pek umrumda olmayan durum
devamını gör...

caddeden gidip eşe dosta tanıdık birine denk gelirim düşüncesi ile ara sokaklari tercih edip uzatılan yoldur. eskiden sokak köpeklerinin çok olduğu sokaktan geçmez evin taa arka kısımlarından geçtiğim içinde yolum uzardı. kışın ise kar yağdığı zamanlar yokuş inmektense çıkmanın daha kolay ve güvenli olacağını düşünür, yokuş çıkarken mecburiyetten yolu uzatmış olurdum.
devamını gör...

tam bir teknoloji özürlüsü olduğum için (alçalan kovayım!!) sözlükte çoğu şeyin yöntemini bilmiyorum. çoğu özelliği kullanmasını da bilmiyorum. hatta sözlükte yapmayı bildiğim şeyler sıralı tam listesi;
-başlıklara bakmak
-tanım okumak ve beğenmek/favlamak
-düz bir şekilde tanım girmek.
bitti.
devamını gör...

gezerken gördüğüm, sloganı da “bir tost sağa bir tost bağa” şeklinde olan tost-bağa ismindeki fastfood yeme yeridir. gördüğümde gerçekten ilginç gelmişti.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tbmm sitesinde denk geldiğim ve henüz komisyonda olmasına rağmen korkutan kanun teklifi. şu an çıkan herhangi bir aşıya güvenemiyorum ve kendimi kobay yerine koymak istemiyorum.
daha önce ülke bazında salgın hastalıklar olduğunda gönderilen aşıların bambaşka yeni hastalıklar doğurmasını okumuş/izlemiştim.
komplo teorisyenliği yapmıyorum, yeni çıkan bir virüs için çok da uzun olmayan bir sürede üretilmiş olan aşının vücuduma girmesini istemiyorum....
tbmm'deki kanun teklifi: ((link: https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tasari_teklif_sd.sorgu_yonlendirme?d_yy=999&taksim_no=0&teklif_sicil=0&y_d_d_k=0&esas_no=2%2f1638&genel_evrak_tarihi_basla=&genel_evrak_tarihi_bitis=&metin_arama=&icerik_arama=::buradan))
devamını gör...

america.. where the dreams come true.. size, orada 2 sene yaşamış biri olarak dilim döndüğünce anlatmak istedim. 2 senede 12 eyalet gördüm. hayatımı sürdürdüğüm ve işimin olduğu yer yani hometownım minnesotaydı. amerika kafasında olan yazarcıklara; koşulların nasıl olduğunu, yaşamın nasıl olduğunu, karşılaşabileceğiniz zorlukları dilim döndüğünce anlatacağım.

öncelikle amerikaya work and travel gibi bir programla gittiyseniz, 3 4 aylık kısa bir zamanda aslında gözden kaçırdıklarınızı da anlatıcam. 2010da wat ile gittim. sonrasında 2014 yılında artık trde dakika duramam diye atlayıp gittim fakat 2016 ya kadar dayanabildim. manyak mısın döndün diyenlere ithafen herkesin yaşam tarzının, hayattan beklentilerinin farklı olduğunu baştan belirtmek isterim.

2014 ocakta başladı uzun yolculuğum. zaten öncesinde de gittiğimden vize işlemlerinde falan fazla zorluk yaşamadım. 1 senelik internship programıyla gittim. fakat 1 sene daha uzattım sonradan. iş yerindeki başarılarımdan dolayı, işyerimden konsolosluğa yazı falan yazıldı. bu elemanın vizesini uzatın ihtiyacımız var minvalinde. işimin ne olduğunu söylemek istemiyorum. zira fazla da afiş olmak istemem.

amerikada çalışmak için öncelikle yapacağınız şey, çalışma vizesi almak. ama internship acentaları hallediyor onu onda bir şey yok. size düşen kısım orada social security number almak. her eyaletin her şehrinde muhakkak bir ssn office var. oralardan halledebiliyorsunuz. ben 2010da hallettiğim için 2014de tekrardan almama gerek kalmadı. fakat bazen uzun süren bir süreç olabiliyor bu. amerikada bütün bürokratik olaylar çok yavaş. devlete konsolosluğa falan bir işiniz düşerse eğer türkiyede aynı gün içinde halledilebilen olaylar orada 2 3 ayı bulabiliyor. nadiren çok hızlı oluyor. mesela ehliyetimi kısa sürede almıştım. neyse.. ssn’yi aldınız artık sigortalı bir çalışansınız. kapitalizmi damarlarınızda hissetmeye başlayacağınız an tam da bu an.

tam anlamıyla saat olarak ne kadar çalışırsanız o kadar alıyorsunuz. kendi işiniz olmadıktan sonra işçi olarak her eyalette bu şekilde. ne eksik ne fazla. fazla saat çalışırsanız mesai ücreti alıyorsunuz değişiklik gösterse de benim çalıştığım yerde ekstra saate, saatlik ücretinin iki katını veriyorlardı. çalışma koşulları zor, mobbing fazla. en ufak hatada kafası kesilenleri gördü bu gözler. ben bu konuda şanslıydım. şeytan tüyümden midir nedir bilmiyorum ama müdürlerimle aram hep iyiydi. hatta gittikten 1 sene sonra orta sınıf yöneticiliğe bile terfi ettirildim çalıştığım şirkette. ama herkes o kadar şanslı olmuyor. hayallerle gelip hayallerle dönenler de oluyor.

insanlar çalışma ortamında tam anlamıyla bireysel. yani mesela bir gün bir çalışan işe gelmemişti. 2. günde gelmedi. 3. gün oldu kimse sormuyor adamı. öldü mü kaldı mı kimse aramıyor etmiyor. gelirse parasını alır, gelmezse gebersin gitsin minvalinde herkes. türkiyede olsa işe 1 saat geç kalsan arar haber verirsin. orada öyle bir şey yok. kimsenin de taktığı yok zaten. iş hayatının sosyal ortamları çalıştığım her yerde bu şekildeydi.

dışarı çıktığınızda ise bambaşka bir dünya var. boyut değiştirmiş gibi hissettiriyor. yolda tanımadıklarınız ‘i like your shirt, i like your shoe’ şeklinde laf atıp duruyor. başlarda bana mı yürüyorlar diye düşünsem de amaçları o değil. işte gerilen insanlar dışarda sadece stres atıyor. yani tabi ki böyle yaklaşılan bir türk yiğidi affetmiyor. beğendiklerini eleme yöntemiyle muhabbeti ilerletiyor. ilişkiler de garip ama. geceyi beraber geçirdiniz. her şey çok güzel en iyisi sizsiniz o gece. ama yarın olunca değişik şekilde buz dağları oluşuyor. sanki hiç tanışmamışsınız gibi tavırlar sergileniyor. insanların genelinin beyni sulanmış gibi. iyilikleri, düşünceleri iyi olsa da mesela senden bir sigara isteyip karşılığında 1 dolar veren insanlar var. otlakçılığın dimağı olan trde işlemez ki bu. almıyordum. almadım diye duygusallaşıp ağlayan bile gördü bu gözler. yani az insan olsunlar. az insanlık da öğretmedim.

to be continued
devamını gör...

yazılan yazıların okunabilirliğini arttırması ve gözü yormaması açısından uyulması elzem olandır. uyulduğu takdirde okuyan kişi de daha rahat anlatılmak isteneni anlar. özellikle bu tarz sözlük gibi yerlerde herkesin dikkat etmesi gereken bir kuraldır.
devamını gör...

içimde tarifsiz bir his var. bir tane de soru. aklımın duvarlarına çarpıp duruyor. "nasıl olacak şimdi?" eh bilmiyorum, bir gün mutlaka bileceğim, acele etmiyorum.

hayat tuhaf bir döngüden ibaret sahiden de. alışkanlıklarının dışına çık, yeni düzene alış, tekrar alışkanlıklarının dışına çık, tekrar yeni düzene alış. sonsuz bir kabullenme gibi geliyor bana. teslim olmak da derdim ama fazla iddialı.

biz bir nehrin ortasında sabit duruyoruz ve etrafımızdaki her şey akıp gidiyor. akışı durduran bir taş, bir ağaç dalı bazı şeylere daha uzun bakmamıza neden oluyor tabi. öyle zamanlarda takılıp kalan her neyse onunla hareketsizliği paylaşıyoruz ama suyun kuvvetini, sürekliliğini hesaba katınca pek de kalıcıymış gibi düşünmemek gerekiyor.

hayatım boyunca akıntıya kendimi bırakmanın kolaya kaçmak olduğunu düşündüm. oysa ben dünyaya seyretmek için geldim. serin bir suda süzülmek, devamlı yer değiştirmek bana göre değil. ben burada, tam da bu nehrin ortasında ayaklarımı toprağa sabitleyip, bükülmek için kıvranan dizlerimi tutmak, yorulmak istiyorum. sonra da seyretmek.
devamını gör...

bugün uzuuun bir yürüyüş yaptım. parkta oturup çevremi izleme fırsatına sahip oldum. bunları yaparken birtakım anlamlı düşünceler içerisinde dolaştım. bu kadar küçük bir şeyden bile bu kadar keyif alabildiğime şaşıp mutlu oldum.
devamını gör...

aradığım şeyin yerinin değişmesi.
arkadaş ! neyi kullandıysan sonra götür aynı yere koy. niye değiştirirsin arkadaş ?
eski bir şef olarak aklıma bu geldi.
devamını gör...

bugünlerde gözünüz göğde olsun!
milyonlarca kuş güney yarım küreden üremek amacıyla kuzey yarım küreye göçüyor. harika bir senfoniye denk gelebilirsiniz.
dip not: geri dönüş yolculukları ise eylül, ekim ayında olacak.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel;
devamını gör...

ıssız adaya düşünce mr.wilson ile konuşmak.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ya inanılmaz ya gerçekten inanılmaz. biz açlar doysun diye vergi veriyoruz. pudra şekerine, saraylara, suriyelilere gitmese ülkede aç kalmaz zaten. vatandaşını doyurmak senin görevin. devlet halk içindir. halk devlet için değil!
devamını gör...

sonradan görme, görgüsüz tavırlar. insanı bu kadar alçaltan bir hareket olamaz ya.
devamını gör...


yaşamak güzel şey dogrusu
üstelik hava da güzelse
hele gücün kuvvetin yerindeyse
elin ekmek tutmuşsa bir de
hele tertemizse gönlün
hele kar gibiyse alnin
yani kendinden korkmuyorsan
kimseden korkmuyorsan dünyada
dostuna güveniyorsan
ıyi günler bekliyorsan hele
ıyi günlere inaniyorsan
üstelik hava da güzelse
yaşamak güzel şey
çok güzel şey dogrusu.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli portakal radyo renk modu sözlük kütüphanesi online yazarlar kulüpler yazarak kitap kazan puan tablosu sıkça sorulan sorular yönetim kadrosu istatistikler iletişim