kıymetli dostlarım
devamını gör...

öğretmenler odası.
devamını gör...

“eğer berbat bir şeyler olmuşsa, unutmak için içersin; iyi bir şeyler olursa kutlamak için içersin ve hiçbir şey olmamışsa bir şeyler olması için içersin.”

delirmeyenlerin korkunç bir hayat sürdüğünü düşünen amekilalı yazar ve şair.

neyse ki bizim ülke olarak korkunç bir hayatımız yok. çok şükür hepimiz tertemiz delirdik.(swh)
devamını gör...

richard bergh- iskandinav yaz akşamı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şahsen ben benim, yani kendim. başkası olarak yazmak saçma olurdu... olay tavlamak mı fazla beğeni mi almak?? nereye kadar bu ikiyüzlülük ve kendini beğendirme çabası??? raat olun ve kendinizi müziğe bırakın... arada da buraya içinizden geldiği gibi yazın... ben öyle yapıyorum. *
devamını gör...

'imkanı olan bir öğrenciye..' diye başlaması gereken cümle. bilin bakalım ülkedeki öğrencilerinin çoğunun neyi eksik?
devamını gör...

vatandaşın yuvasına mahkum olduğu günlerde bir çok youtube yayıncısı gibi fırsattan istifade ederek kendini ortaya atan, modası geçmiş bir rutini tekrar tekrar insanların gözlerine sokmak suretiyle şöhret basamaklarını tırmanan ve son olarak acun ile işbirliğine girerek içeriklerine acun'un platformundan devam eden yayıncıdır.

cem yılmaz'ın çoğu misafir olduğu programda, röportajlarında ve hatta gösterilerinde dahi zaman zaman yer verdiği bir husus var. diyor ki, seyirci ile atışarak, şakalaşarak, laf sokarak show yapmak bir yere kadar kabul görür.

hatta kendisi de stand up yapmaya ilk başladığı dönemler bu tip hatalar yaptığını dile getirdi.

şimdi hasan can kaya'ya dönüyoruz, yaptığı işin formatı ne? seyirircilerin zaaflarını, günlük rutinleri, rezil olabileceği durumları öne çıkartarak söverek güldürmek. iyi de bu yeni bir şey değil ki? lafı gediğine oturtur şekilde sövdüğün vakit recep ivedik'e de gülüyoruz, mahalleden ahmet amcaya da gülüyoruz, haliyle hasan can'a da gülüyoruz.

sonuçta ne oldu, pandemi döneminde millet evde tıkılı iken iki kakırdadı iki güldü, normal hayatına yavaş yavaş geçiş yapınca kaynadı gitti. 5-6 ay öncesine kadar sosyal medya hesaplarında bile minik minik videoları döner dururdu bak buna nasıl giydirmişler, şuna nasıl sövmüşler, ay kadın nasıl rezil oldu bilmem ne... şimdi? malzeme bitti.

-en büyük fantazin ne?
+uludağdan kaymak
-kayma erbabı mısın hehehehehe....


bariz bir şekilde hasan can kaya'da bu şekilde devam edemeyeceğinin farkında, bence. çünkü farklı içeriklere, farklı projelere yöneliyor, senaryodur, dizidir vs.

varsa kabiliyeti, ki var gibi görünüyor, bu cendereden kendini kurtaracaktır.
devamını gör...

lev nikolayeviç tolstoy ve torunu
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tevrat-zebur-incil arasında sürekli birbirine göndermeler vardır. peygamberler sürekli isa hakkında peygamberlik eder. uyum içindedirler. tahrif edilmemiştir ve edilmesi mümkün değildir. milyonların inandığı bir şeyin tahrif edildiğine inanmak komik. üstelik elimizde bir sürü el yazması bulunurken hâlâ bunları iddia etmek komik bile değil artık.

tevrat-zebur-incil'in uyumuna karşın kuran bunlarla çelişir.

aşağıda gördüğüm bir tanımın üzerine ek: milyonların okuduğu ve inandığı bir kitap pat diye değiştirilebilir mi anlamında söylemiştim. takdir edersiniz ki ben şimdi kalkıp kuranı değiştirmeye kalksam savaş çıkar. kutsal kitap da aynı şekilde, biri değiştirmeye kalksaydı bu mümkün olamazdı elbette. üstelik inançlı kişiler için söylüyorum, tanrı kendi sözünü koruyamaz mı? böyle bir tanrı'ya mı inanıyorsunuz? müslüman olanlar için özellikle eklemek istediğim bir şey daha var, kuran'da incil değişti yazmaz. aksine kuran'ı okumuş biri şu ayetleri görmüş ve dikkat etmiş olmalıdır. fark etmeden inandığınız kitap ile çelişiyorsunuz sevgili dostlar...
nisa 4:136, ali imran 3:11, yunus 10:94-95, maide 5:43, maide 5:47, enbiya 21:7, ali imran 3:93

elimizdeki el yazmaları da değiştirilmediğini kanıtlıyor zaten...

nuh'un şarap içip sarhoş olması, çıplak uzanması niye bu kadar tepki gördü anlamadım. peygamberler günah işleyebilir, sarhoş olabilir, hata yapabilir. kutsal kitap bunları bizden saklamaz çünkü onların da hata yapabildiğini ve tanrı tarafından cezalandırıldığını görmemizi ister. ancak tanrı'ya döndüklerinde, tövbe ettiklerinde bağışlanırlar. tıpkı bizim gibi. çünkü onlar insandır. bütün insanlar gibi günah işleyebilirler: "çünkü herkes günah işledi ve tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı." romalılar 3:23

tanrı'nın "gönlüme uygun buldum, ne istersem yapar" diye tanıklıkta bulunduğu kral davut bile günah işledi! nuh ya da kutsal kitap'ta geçen başka bir insan neden günah işleyemesin? lütfen üzerine düşünerek okuyalım...

2. ek:
sevgili müslüman dostumun girdiği konulara ben pek girmeyi sevmiyorum. bunların getirisi tartışmadan başka bir şey değildir çünkü. benim inandığım tanrı kendi sözünü koruyan tanrı'dır. ancak bu gibi konularla ilgili bilgi edinmek isteyenler için marc madrigal ve evrensel kilise kanallarını öneriyorum.

ben iman ettiğimde aşırı bilgim yoktu, tarihsel kanıtları da bilmiyordum. ama istediğim tanrı'yı bulmaktı. onu yürekten aradım ve o kendini bana gösterdi. sonra bu konuların da tartışma çıkardığını gördüm. tanrı'nın kulu kavgacı olmamalı. bu yüzden sevgili dostum, eğer kutsal kitap'ın değişmezliğiyle ilgili araştırmak istersen "hüküm gerektiren yeni kanıtlar" isimli harika bir kitabı sana önerebilirim. ama asıl aradığın tanrı'yla bir ilişki değilse yuhannada takılıp kalırsın... esen kal.
devamını gör...

bu işin kaynağı fesli deli kadir'di.

oda eşşek cennetini boyladı, hala savunan varmı ki?
devamını gör...

avrupa yakası
yedi numara
leyla ile mecnun
ekmek teknesi
kayıp
şahsiyet
devamını gör...

onlarcası sayılabilecek başlıktır.

ben aklıma gelen altı tanesini yazmak isterim:

1. filmi babamın seçimi ile izlemeye başlamıştık. babam filmin belli bir noktasından sonra uyuyunca kardeşimle marlon brando’nun ekranda belirmesi için saatlerce bekledik ama beklediğimize değdi.
heart of darkness- marlon brando

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2. hiç beklemiyordum beni bu kadar etkileyeceğini bu filmin ama yıllardır aklımdan çıkmaz burdaki robin williamsoyunculuğu.
the fisher king- robin williams
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

3. harika bir film olduğunu söyleyemem ama benim ilk onum içindedir. büyük usta hiç beklemediğim bir karakterle aklımı başımdan almıştı.
the fan- robert de niro

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

4. yıllar önce bu film ile ilgili “ düşmek sanattır” başlıklı bir yazı yazmama neden olan ve izleyeni büyüleyen bir performansa imza atan sean penn ustalığı.

ı am sam- sean penn

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

5. film başlar başlamaz çok etkileneceğimi anlamıştım, sonuna kadar da yanılmadım. büyük bir oyunculuk ve önü alınamayan bir başarı.

three billboards outside ebbing, missouri -frances mcdormand

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

6. ve son olarak da son yıllarda merak ve hayranlıkla izlediğim her rolde bambaşka bir insana dönüşen ve hepsinin hakkını sonuna kadar veren song kang-ho.

the host- song kang-ho

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

2011 çıkışlı bir lars von trier filmi. başrollerini kirsten dust ve charlotte gainsbourg paylaşmıştır. insanı gerim gerim geren bir film. konusunu pek anlatmaya gerek yok. ismi zaten gereken her şeyi söylüyor.

bu tarz filmleri sevenler için kaçırılmaması gereken bir film. oyunculuklar çok başarılı. yansıtılmak istenen duyguyu tam anlamıyla yansıtıyorlar. 7.5/10.
devamını gör...

öncelikle bu yazıda burası bir reklam cenneti olmadığı için marka vermeyeceğim fakat isteyen yazarlara kahveleri aldığım firmaları portakal ile iletebilirim.

endonezya sumatra: üretim bölgesi endonezya'nın kahve üretiminde önemli rol oynayan sumatra adası. tadım notaları düşük asiditeli, çikolata, kızartılmış badem olarak belirtilmiş.(ilk kez sumatra kahvesi içtiğimde çok acı bir tat almıştım ve bu kahveden vazgeçecekken bir dostum sumatra içiminde acı ve topraksı bir tat alıyorsan kahve yeterli derece kavrulmamış olduğu içindir demişti. tekrar tamam üzerine beğendiğim sert içimli ve koyu renkli bir kahvedir ayrıca). kullanılan kahve türü ise catiomor ve typica olarak belirtilmiş.

brezilya serra negra: üretim bölgesi varma de miras ve miras gerasis bölgesinin yerel üreticileri. tatlı bir meyvesi asiditeye sahip, meyve tatları ve fındığımsı bir alt tadıma sahip. kahvenin türü yellow bourbon.

guatemala huehuetenango: üretim bölgesi huehuetenango. meyvemsi, portakal, sütlü çikolata, mapple(akçaağaaç) şurup tadım notaları belirtilmiş. kullanılan kahvelerin türleri ise typica, bourbon ve caturra olarak belirtilmiş.

honduras finca beatrice: üretim bölgesi finca beatrice. tadım notaları çikolata, karamel ve floral tatlar. kullanılan kahvenin türleri catuai, bourbon ve caturra olarak belirtilmiş.

el salvador el borbollon: üretim bölgesi santa ana volcano. tadım notaları elma, parlak asidite, badem ve fındık. kahve türü red bourbon olarak belirtilmiş.

kolombiya supremo: üretim bölgesi supremo. tadım notaları kırmızı meyveler ve floral tatlar. kullanılan kahve türü caturra ve costillo olarak belirtilmiş.

peru cajamarca; üretim bölgesi cajamarca bölgesinin yerel üretim çiftlikleri. tadım notaları tatlı asidite, karamel, portakal ve üzüm. kullanılan kahve türü ise typica, bourbon ve caturra olarak belirtilmiş.

etiyopya adado grade: üretim bölgesi yirgacheffe, shara, guanga ve bölgenin yerel üreticileri. tadım notaları tatlı meyvemsi asidite, yoğun yasemin, kırmızı meyveler, şeker kamışı ve lime. kullanılan kahve türü ise heirloom olarak belirtilmiş.

kenya (genel olarak almak istiyorum kenya bölgesini): üretim bölgeleri genellikle nyeri, kiambu,
mudanya, thika bölgelerindeki çiftliklerdir. tadım notaları genel olarak yüksek bir asidite, çilek, domates, gül, narenciye, greyfurt, kuru üzüm şeklindedir. genellikle kullanılan kahve türü typica ve caturra'dır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"sonra patladı gitti."
devamını gör...

1925 sscb yapımı olan sergei eisenstein tarafından yönetilmiş sessiz bir filmdir.

sessiz bir film olmasına rağmen sinema tarihinin en önemli filmlerinden biri olarak ve muhtemelen eisenstein'ın en büyük eseri olarak kabul edilen filmin orjinal adı bronenosets potemkin olup ingilizce battleship potemkin olarak bilinir.

eisenstein'ın kendine özgü kurgu teorilerini hayata nasıl geçirdiğini gösteren bir filmdir. eisenstein, filmlerini çok sayıda çektiği karelerden oluşturur ve bu sahneleri birbiri peşi sıra ustaca kurgular. kahraman olarak bireyleri değil kitleyi ele alması ile özgün bir yönetmendir. filmin konusu, 1905 ayaklanması sırasında rus gemisi prens potemkin'de meydana gelen isyandır. bu ve daha sonra çarlık rusyasında olan ayaklanmalar 1917 ekim devriminin kıvılcımı olacaktır.

birkaç ülkede bu film komünizmi yayacağı endişesi ile uzun süre yasaklı kalmıştır. fransa, bu yasağı; 1953'te rus lider joseph stalin'in ölümünden sonra kaldırmıştır, benzer şekilde ingiltere'de film 1954'e kadar yasaklı kalmıştır

yıllar boyunca sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilen potemkin zırhlısı' nın en ünlü sahnesi sinema tarihine odessa merdivenleri olarak geçen sahnedir ve eisenstein’ın kurgu anlayışının en çarpıcı örneğidir. rejim askerleri tarafından ateş açıldığında merdivenlerden aşağıya doğru kaçışan insanların genel plandaki görüntüleri, korku dolu gözleri, bağırtılar, sendeleyerek düşen, ayaklar altında ezilen insanlar yakın çekimde gösterilir ve anlatım güçlendirilir.

filmde ki odessa merdivenleri sahnesi pek çok filmde şu veya bu şekilde kullanılmıştır. kullanıldığı filmler aşağıdaki videodan görülebilir, hangi filmler yok ki?




bunlar arasında en çok bilineni 1987 yapımı the untouchables filminde de uzun uzun kullanılmıştır :




orjinal filmdeki sahne :

devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
gel buraya bir şey yapmayacağım adlı çalışma. böyle de bir yaklaşım olmaz ki. kedi bile sonradan korktu. nasıl bir seviş şekli bu?
devamını gör...

akışta edip cansever de görünce aklıma gelen, bir mendilin niye kanadığını soran o uzun, o muazzam, o güzelim şiir. sahi neden kanar bir mendil?

mendilimde kan sesleri

her yere yetişilir
hiçbir şeye geç kalınmaz ama
çocuğum beni bağışla
ahmet abi sen de bağışla
boynu bükük duruyorsam eğer
içimden öyle geldiği için değil
ama hiç değil
ah güzel ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiçeğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
konyanın beyaz
antebin kırmızı düzlüğüne benzer
göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
denize benzer ki dalgalıdır bakışları
evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
öylesine benzer ki
ve avlularına
(bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
ve sözlerine
(yani bir cep aynası alım-satımına belki)
ve bir gün birinin adres sormasına benzer
sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
minibüslerine, gecekondularına
hasretine, yalanına benzer
anısı işsizliktir
acısı bilincidir
bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz türkiye'ye ahmet abi.
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
-- bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
cıgara paketinde yazılar resimler
resimler: cezaevleri
resimler: özlem
resimler: eskidenberi
ve bir kaşın yukarı kalkık
sevmen acele
dostluğun çabuk
bakıyorum da simdi
o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
ve zaman dediğimiz nedir ki ahmet abi
biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
o zamanlar malatya kokardı istasyonlar
nazilli kokardı
ve yağmurdan ıslandıkça edirne postası
kıl gibi ince istanbul yağmurunun altında
esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
kadının ütülü patiskalardan bir teni
upuzun boynu
kirpikleri
ve sana ahmet abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
sofranı kurardı
elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
çocuklar doğururdu
ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar...
bilmezlikten gelme ahmet abi
umudu dürt
umutsuzluğu yatıştır
diyeceğim şu ki
yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
çocuklar, kadınlar, erkekler
trenler tıklım tıklım
trenler cepheye giden trenler gibi
işçiler
almanya yolcusu işçiler
kadınlar
kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
ellerinde bavullar, fileler
kolonyalar, su şişeleri, paketler
onlar ki, hepsi
bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
ah güzel ahmet abim benim
gördün mü bak
dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket
gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar.

ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar
diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
mendilimde kan sesleri.

edip cansever
devamını gör...

ekmeğin pahalı, emeğin ucuz olduğu bu günlerden emeğin kıymetinin bilinip alın terinin hakkının verildiği günlere ulaşmak dileğiyle.
işçinin ve emekçinin günü kutlu olsun!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim