top down processing
bilişsel psikolojide, yeni bir bilgiyi algılayıp yorumlayabilmemiz için önceden sahip olduğumuz bilgileri kullandığımızı belirten bir süreç. yukarıdan aşağıya işleme anlamına gelir.
kişinin bilgisi, deneyimleri, beklentileri, kültürel faktörler ve hafızası gibi unsurların bilgi işlemedeki önemini belirtir. önceden edindiğimiz bu bilgi ve birikimleri; baktığımız, duyduğumuz veya herhangi bir algısal olayda o şeyin ne olduğunu anlayabilmek için kullanırız.
örneğin: ispanyolca bilmemenize rağmen o dildeki bir beyzbol oyununu izliyorsunuz. oyuncuların isimlerini veya beyzbol ile ilgili söylenen terimleri anlayabiliyorsunuz. işte bunun nedeni daha önceki bilgilerinizi kullanarak algılamanızdan yani top down processing gerçekleştirmenizden kaynaklanıyor.
dünyayı algılayabilmemiz ve her yeni şeye yabancıymış gibi bakıp kalmamamız için bu işleme önemlidir.
yaygın bilinen örneklerinden biri stroop etkisi'dir. şimdi aşağıdaki görselde önce yazılan kelimeleri okuyun, sonrasında ise o kelimelerin yazıldığı renkleri söylemeye çalışın bakalım. iki deneyimin de süresi sizce aynı mıydı yoksa birinde daha çok mu zorlandınız? eğer cevabınız evet ise, yukarıdan aşağıya işleme/ top down processing deneyimlediniz demektir. zıttı için (bkz: bottom up processing).

görsel kaynak
kişinin bilgisi, deneyimleri, beklentileri, kültürel faktörler ve hafızası gibi unsurların bilgi işlemedeki önemini belirtir. önceden edindiğimiz bu bilgi ve birikimleri; baktığımız, duyduğumuz veya herhangi bir algısal olayda o şeyin ne olduğunu anlayabilmek için kullanırız.
örneğin: ispanyolca bilmemenize rağmen o dildeki bir beyzbol oyununu izliyorsunuz. oyuncuların isimlerini veya beyzbol ile ilgili söylenen terimleri anlayabiliyorsunuz. işte bunun nedeni daha önceki bilgilerinizi kullanarak algılamanızdan yani top down processing gerçekleştirmenizden kaynaklanıyor.
dünyayı algılayabilmemiz ve her yeni şeye yabancıymış gibi bakıp kalmamamız için bu işleme önemlidir.
yaygın bilinen örneklerinden biri stroop etkisi'dir. şimdi aşağıdaki görselde önce yazılan kelimeleri okuyun, sonrasında ise o kelimelerin yazıldığı renkleri söylemeye çalışın bakalım. iki deneyimin de süresi sizce aynı mıydı yoksa birinde daha çok mu zorlandınız? eğer cevabınız evet ise, yukarıdan aşağıya işleme/ top down processing deneyimlediniz demektir. zıttı için (bkz: bottom up processing).

görsel kaynak
devamını gör...
z kuşağı pimi çekilmiş el bombası gibidir
dikkat et elinde patlamasın dediğim başlık.
ne bu z kuşağı düşmanlığınız?
not: z kuşağıyım.
ne bu z kuşağı düşmanlığınız?
not: z kuşağıyım.
devamını gör...
güne bir şarkı bırak
devamını gör...
termofor
bildiğimiz sıcak su torbasının afili ismidir efenim. ilk duyduğumda bende şaşırmıştım.
devamını gör...
yüksek sesle seks yapan komşu
hoş gelmiş yeni yazarımız. günlük hayatta çok şikayet almıyordur umarım.
devamını gör...
mümkansız
aslında bunu türkçe'ye bu şekilde çeviren çevirmeni de tebrik etmek gerekir. lanet olsun diye de çevirebilirdi, öyle düşünün.
devamını gör...
insan ruhuna en iyi gelen şey
sana artık iyi gelmeyen insanları hayatından çıkarmak.
devamını gör...
sürekli susan insan modeli
en sinsi insan modeli olmayabilir.
bazıları çocukluktan susturulmaya alıştırılıyor.
devamlı " sen sus karışma, konuşma, dur " gibi sözlerle büyüyen çocuklar vardır.
bu huy haline gelince, haliyle yetişkin olunca da huy olarak yerleşmiş oluyor.
onun için susandan daha fazla, çok konuşandan korkun derim.
susanın illa ki bir sebebi vardır, susuyordur.
susuyordur ki kırıcı konuşanların verdiği hasardan uzak kalsın.
selam olsun susanlara...
bazıları çocukluktan susturulmaya alıştırılıyor.
devamlı " sen sus karışma, konuşma, dur " gibi sözlerle büyüyen çocuklar vardır.
bu huy haline gelince, haliyle yetişkin olunca da huy olarak yerleşmiş oluyor.
onun için susandan daha fazla, çok konuşandan korkun derim.
susanın illa ki bir sebebi vardır, susuyordur.
susuyordur ki kırıcı konuşanların verdiği hasardan uzak kalsın.
selam olsun susanlara...
devamını gör...
günün ünlüsü yazarımız'da ortaya çıkan büyük skandal
hayır armysuzy benim!
devamını gör...
kırmızı tuborg
nice çınarları deviren, her bünyenin kaldıramayacağı; rakipsiz, enfes fermente arpa suyu.
devamını gör...
görmeden sevmek
kaytsz ukdesi

buna görmediğin, duymadığın şeklinde ekleme yapabiliriz.
tabi artık kaldı mı bunlar ya da gerçekten var mı bunlar tartışılır.
görmeden sevdiğini, görünce sevmeye devam eder misin ya da sevdin diye bütün sevmediğin özellikler olsa bile sevmeye devam edebilir misin?

buna görmediğin, duymadığın şeklinde ekleme yapabiliriz.
tabi artık kaldı mı bunlar ya da gerçekten var mı bunlar tartışılır.
görmeden sevdiğini, görünce sevmeye devam eder misin ya da sevdin diye bütün sevmediğin özellikler olsa bile sevmeye devam edebilir misin?
devamını gör...
iz bırakan kitap cümleleri
"bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi."
(bkz: masumiyet müzesi)
(bkz: masumiyet müzesi)
devamını gör...
timsah gözyaşı
timsahların tam olarak neden ağladığı hala gizemini korusa da bazı hipotezler ortaya atılıp gözlemler yapılmıştır. bunlardan bazıları:
- sinüslerden boşalan hava
- bell paralazisi (bell's palsy)'nden sonra fasiyal sinirin yeniden oluşması durumu
- uzun süre sudan uzak kalındığında gözlerin kurumaya başlaması
- yiyecekleri canlıyı yerken ağızlarını fazla açmaları veya hayvanın sertliğinden dolayı acı çekme durumu.
- sinüslerden boşalan hava
- bell paralazisi (bell's palsy)'nden sonra fasiyal sinirin yeniden oluşması durumu
- uzun süre sudan uzak kalındığında gözlerin kurumaya başlaması
- yiyecekleri canlıyı yerken ağızlarını fazla açmaları veya hayvanın sertliğinden dolayı acı çekme durumu.
devamını gör...
orhan veli dizeleri
“düşünme,
arzu et sade!
bak, böcekler de öyle yapıyor.”
orhan veli- istanbul için
devamını gör...
cennette söylenecek ilk söz
her sey bunun için miydi??
devamını gör...
dogville
insanı derin düşüncelere gark ettiren ve kibir olayına bambaşka bir açıdan bakmanızı sağlayan hazmetmesi zor bir lars von trier filmi.
"kimsenin senin yüksek ahlaki değerlerine erişemeyeceğinden öylesine eminsin ki, herkesi bağışlıyorsun. bundan daha kibir dolu bir şey düşünemiyorum."
"kimsenin senin yüksek ahlaki değerlerine erişemeyeceğinden öylesine eminsin ki, herkesi bağışlıyorsun. bundan daha kibir dolu bir şey düşünemiyorum."
devamını gör...
okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
"...ağaçların acıyı hissedebildiğini, hafızaları olduğunu ve ebeveyn ağaçların çocuklarıyla birlikte yaşadığını öğrendiğinizde, artık onları
sanki sıradan bir işmiş gibi devasa makinelerle kesip hayatlarını altüst edemiyorsunuz. "
ağaçların gizli yaşamı-peter wohlleben
sanki sıradan bir işmiş gibi devasa makinelerle kesip hayatlarını altüst edemiyorsunuz. "
ağaçların gizli yaşamı-peter wohlleben
devamını gör...
nickim yok benim
sözlüğümüzün şeftali avcısı. fakat adapsız biri, avına giderken belirlediği strateji çok yanlış. diğer erkekleri kötüleyerek kendinin öyle olmadığından bahsediyor devamlı. nickin olmayabilir ama biz burada arkadaşlarımızdan birazcık karakter bekleriz. istediğine yürü ama bizi de bir sal sana zahmet.
devamını gör...
gboard
bana göre; şimdiye dek tasarlanmış en işlevsel mobil klavyedir. kaydırarak yazmaya bir kez alışıldı mı diğer türlü yazmak o kadar zor geliyor ki anlatamam...
devamını gör...
horizon zero dawn
üst edit: bu tanım bir takım küfürler, hakaretler, kan, kemik ve gözyaşı içermektedir.
ben bu tanımı neden yazdım? niçin yazdım? nasıl yazdım? bunu izaha gerek yok. gördünüz, oturdum yazdım! ama, yazmamış da olabilirim. yazmışsam yazmışımdır, yazmamışsam yazmamışımdır. görünen tanım... uzakta değildir. buraya yazdık da sonradan yazmadık mı dedik? bunlar bi takım uydurma laflardır... sahi ya ben bu tanımı neden yazdım? kim yazdırdı lan bana bunu?! ha, evet doğru ya. death stranding gömerken gidip horizon zero dawn oynayın diye bir laf etmiştim, biraz da bu oyunu gömeyim dedim. önceden belirteyim, senaryo konusunda death stranding ağzına vurur bu klişe senaryonun ama görsellik-iyi grafik için oyun oynayan birinin horizon zero dawn tercih etmesi daha mantıklı. en azından kojima abimizin aksine bu oyun biraz oynamamıza izin veriyor. yoksa gidip onurunuzla the witcher 3 wild hunt oynayın ya da ne bileyim watch dogs 2 bile olur.
guerrilla games ve sony'nin decima'nın ekmeğini yediği sıradan bir oyun daha. sıkıldım bu şarap çanağına tükürdüğümün ubisoft açık-dünya mantığından. şimdi assassin's creed on oyoso diyen arkadaşlar gelmeden belirteyim, bir bildiğimiz var da yıllarca elimizi sürmedik o dandik seriye. ha niye çünkü bunca sene ubisoft bizi kazıklamasın diye çabalayıp sonra gidip bu ağzına tükürdüğümün oyunları ubisoft mantığı ile bizi kazıklasın diye! çok sinirliyim, bir senedir geçmedi sinirim.
önce biraz öveyim çünkü gömerken ipin ucunu kaçırıp iki sayfa yazı yazma potansiyelini taşıyorum. olum adamlar sanat eseri icra etmişler, bir oyunun grafikleri nasıl bu kadar güzel olabilir?! o kadar aksiyonun içinde durup manzaraya hayran kalmaktan robotlar ağzıma yüzüme geçirdiler iki tane. bu arada ben death stranding'de bu kadar düşük fps almıyordum bu oyun niye böyle guerrilla? oyun zevkimin içine edilmiş hissediyorum. ha keza oyun zevki namına da çok bir şey bulamadım ya neyse. oyun tamamen görsel şölen ama açık dünya mantığının elde bulunan diğer tembel işler ile hiçbir farkı yok. birbirini tekrar eden tasarımlara sahip meka dinazor dövmek istemiyorum abi ben. tamam istiyorum ama 40 saat boyunca değil yani. gerçek anlamda harika modelleme çıkarıp neden birbirini bu kadar tekrar eden yaratıklar yapılıyor anlamış değilim. tamam açık dünya sonuçta ve ne kadar muhteşem yenilikler bekleyebiliriz ama bu kadar kendini tekrar eden bir oyun bir süre sonra sıkmaya başlıyor ve baktığımızda bu rutini tekrarlamaya değecek bir ödülvari sistemi de yok o kadar. death stranding'de o bile yoktu ama mesela 2018 çıkışlı god of war'u ele alalım. adamlar yarı-açık dünya mantığını oyuna çok güzel oturtmuş üstelik yan görevlere gitmeyi isteyecek kadar güzel bir sistem yaratmıştı. o yan görevleri yapmadan da oyunu bitirebiliyorduk ama yan görevler insanı gerçek anlamda cezbediyordu.
sen harika bir açık dünya mantığı ile pazarlamaya çalışıyorsan oyunu -ana hikaye mevzularına sonra geleceğim- o zaman övüneceğin tek şey bak ne güzel grafiklerimiz var bir de metal hayvan tasarladık işte olmamalı. bir kere senin güçlü bir ana hikayen yok ve ana hikaye hasebi ile kesip biçtiğimiz o insanları berbat tasarlamışsın zaten. hayır yani vadiye kaya diye tasarlamışlar bir iki tane hareketsiz insan modeli, kayaya vuruyoruz ölsün diye ama bakıyorsun mesela en basitinden stormbird'e, sawtooth'a bu kadar mı gerçekçi olur? hareketleri, patlamalar, zırh tasarımları derken orgazmik bir etki bırakıyor insanda. elinde değerlendirebileceğin muhteşem bir açık dünya var, bunu maksimum 7-8 tane meka yaratık ile sınırlandıracağına çeşitlendir. en kötü oyun biraz geç çıkar ama verilen paraya değer en azından ama hayır illa ubisoft'un rezil kepaze tekrar et ve dolu göster mantığını kullanıp üstüne far cry 3, assassin's creed,tomb raider gibi sevilen tüm oyunların boktan sistemini birleştirmeye çalış ortaya da bu kopya içerik çıksın. ben post-apokaliptik bilim-kurgu'nun köpeğiyim ama kanser oldum oynarken bu salak pazarlama mantığı yüzünden. ana karakter hatun (aloy) da zaten game of thrones ygritte ile lara croft çakması olmuş ya neyse.*
aynı mantıkta ilerleyen görevler de cabası. karakter gelişimi gördüğümüz harika bir başlangıçtan sonra -ki günümüz açık dünya mantığı ile ilerleyen oyunlarda zerre ana senaryo ve karakter gelişimi göremediğimizi düşünürsek ben buna bile tamamım- nasıl hiç edilebilir tüm bu gelişim? yenilik vadediyoruz diyerek milleti ayakta uyutmak bu. benim bu oyundan görsellik dışında zevk alabilmem için oynadığım ilk oyun olması gerekiyor.
ha, bu oyun çok mu kötü bir oyun? yoo gayet güzel oyun aslında. ana hikaye ne kadar klişe olsa da film gibi izletiyor kendini. hey gidi rost be... aloy'un karakter gelişimi oyunun başında şaşırtacak derecede güzel işlenmiş. silahlar gayet güzeldi ve karakterin biraz hantal olması sebebiyle gayet gerçekçi bir deneyim sunuyordu. icerail, stormslinger, ropecaster falan kullanması epey keyifli weaponlar ki ben uçup kaçtığımız, karakterlerin beş dakika yerinde durmadığı hack 'n' slash oyunlarının kölesi olmama rağmen bu gerçekçilik için özellikle hantal bir wp kullanım sistemini epey sevdim bile diyebilirim. beni kızdıran ellerinde harika bir fırsat varken ubisoft'un salak saçma hilelerini kullanıyor olmaları. yoksa oyun kendi türü içinde yenilik vadetmese bile günümüzde çıkan salak saçma oyunlara nazaran gayet 7 verilecek bir oyun.
ben bu tanımı neden yazdım? niçin yazdım? nasıl yazdım? bunu izaha gerek yok. gördünüz, oturdum yazdım! ama, yazmamış da olabilirim. yazmışsam yazmışımdır, yazmamışsam yazmamışımdır. görünen tanım... uzakta değildir. buraya yazdık da sonradan yazmadık mı dedik? bunlar bi takım uydurma laflardır... sahi ya ben bu tanımı neden yazdım? kim yazdırdı lan bana bunu?! ha, evet doğru ya. death stranding gömerken gidip horizon zero dawn oynayın diye bir laf etmiştim, biraz da bu oyunu gömeyim dedim. önceden belirteyim, senaryo konusunda death stranding ağzına vurur bu klişe senaryonun ama görsellik-iyi grafik için oyun oynayan birinin horizon zero dawn tercih etmesi daha mantıklı. en azından kojima abimizin aksine bu oyun biraz oynamamıza izin veriyor. yoksa gidip onurunuzla the witcher 3 wild hunt oynayın ya da ne bileyim watch dogs 2 bile olur.
guerrilla games ve sony'nin decima'nın ekmeğini yediği sıradan bir oyun daha. sıkıldım bu şarap çanağına tükürdüğümün ubisoft açık-dünya mantığından. şimdi assassin's creed on oyoso diyen arkadaşlar gelmeden belirteyim, bir bildiğimiz var da yıllarca elimizi sürmedik o dandik seriye. ha niye çünkü bunca sene ubisoft bizi kazıklamasın diye çabalayıp sonra gidip bu ağzına tükürdüğümün oyunları ubisoft mantığı ile bizi kazıklasın diye! çok sinirliyim, bir senedir geçmedi sinirim.
önce biraz öveyim çünkü gömerken ipin ucunu kaçırıp iki sayfa yazı yazma potansiyelini taşıyorum. olum adamlar sanat eseri icra etmişler, bir oyunun grafikleri nasıl bu kadar güzel olabilir?! o kadar aksiyonun içinde durup manzaraya hayran kalmaktan robotlar ağzıma yüzüme geçirdiler iki tane. bu arada ben death stranding'de bu kadar düşük fps almıyordum bu oyun niye böyle guerrilla? oyun zevkimin içine edilmiş hissediyorum. ha keza oyun zevki namına da çok bir şey bulamadım ya neyse. oyun tamamen görsel şölen ama açık dünya mantığının elde bulunan diğer tembel işler ile hiçbir farkı yok. birbirini tekrar eden tasarımlara sahip meka dinazor dövmek istemiyorum abi ben. tamam istiyorum ama 40 saat boyunca değil yani. gerçek anlamda harika modelleme çıkarıp neden birbirini bu kadar tekrar eden yaratıklar yapılıyor anlamış değilim. tamam açık dünya sonuçta ve ne kadar muhteşem yenilikler bekleyebiliriz ama bu kadar kendini tekrar eden bir oyun bir süre sonra sıkmaya başlıyor ve baktığımızda bu rutini tekrarlamaya değecek bir ödülvari sistemi de yok o kadar. death stranding'de o bile yoktu ama mesela 2018 çıkışlı god of war'u ele alalım. adamlar yarı-açık dünya mantığını oyuna çok güzel oturtmuş üstelik yan görevlere gitmeyi isteyecek kadar güzel bir sistem yaratmıştı. o yan görevleri yapmadan da oyunu bitirebiliyorduk ama yan görevler insanı gerçek anlamda cezbediyordu.
sen harika bir açık dünya mantığı ile pazarlamaya çalışıyorsan oyunu -ana hikaye mevzularına sonra geleceğim- o zaman övüneceğin tek şey bak ne güzel grafiklerimiz var bir de metal hayvan tasarladık işte olmamalı. bir kere senin güçlü bir ana hikayen yok ve ana hikaye hasebi ile kesip biçtiğimiz o insanları berbat tasarlamışsın zaten. hayır yani vadiye kaya diye tasarlamışlar bir iki tane hareketsiz insan modeli, kayaya vuruyoruz ölsün diye ama bakıyorsun mesela en basitinden stormbird'e, sawtooth'a bu kadar mı gerçekçi olur? hareketleri, patlamalar, zırh tasarımları derken orgazmik bir etki bırakıyor insanda. elinde değerlendirebileceğin muhteşem bir açık dünya var, bunu maksimum 7-8 tane meka yaratık ile sınırlandıracağına çeşitlendir. en kötü oyun biraz geç çıkar ama verilen paraya değer en azından ama hayır illa ubisoft'un rezil kepaze tekrar et ve dolu göster mantığını kullanıp üstüne far cry 3, assassin's creed,tomb raider gibi sevilen tüm oyunların boktan sistemini birleştirmeye çalış ortaya da bu kopya içerik çıksın. ben post-apokaliptik bilim-kurgu'nun köpeğiyim ama kanser oldum oynarken bu salak pazarlama mantığı yüzünden. ana karakter hatun (aloy) da zaten game of thrones ygritte ile lara croft çakması olmuş ya neyse.*
aynı mantıkta ilerleyen görevler de cabası. karakter gelişimi gördüğümüz harika bir başlangıçtan sonra -ki günümüz açık dünya mantığı ile ilerleyen oyunlarda zerre ana senaryo ve karakter gelişimi göremediğimizi düşünürsek ben buna bile tamamım- nasıl hiç edilebilir tüm bu gelişim? yenilik vadediyoruz diyerek milleti ayakta uyutmak bu. benim bu oyundan görsellik dışında zevk alabilmem için oynadığım ilk oyun olması gerekiyor.
ha, bu oyun çok mu kötü bir oyun? yoo gayet güzel oyun aslında. ana hikaye ne kadar klişe olsa da film gibi izletiyor kendini. hey gidi rost be... aloy'un karakter gelişimi oyunun başında şaşırtacak derecede güzel işlenmiş. silahlar gayet güzeldi ve karakterin biraz hantal olması sebebiyle gayet gerçekçi bir deneyim sunuyordu. icerail, stormslinger, ropecaster falan kullanması epey keyifli weaponlar ki ben uçup kaçtığımız, karakterlerin beş dakika yerinde durmadığı hack 'n' slash oyunlarının kölesi olmama rağmen bu gerçekçilik için özellikle hantal bir wp kullanım sistemini epey sevdim bile diyebilirim. beni kızdıran ellerinde harika bir fırsat varken ubisoft'un salak saçma hilelerini kullanıyor olmaları. yoksa oyun kendi türü içinde yenilik vadetmese bile günümüzde çıkan salak saçma oyunlara nazaran gayet 7 verilecek bir oyun.
devamını gör...