seni seveni zehir olsa yut, seni sevmeyeni, bal olsa da unut. demiş mevlana çok da haklı söylemiş.
devamını gör...

bir zamanlar sevgili olduğun insanla oturup yeni sevgilini mi konuşacaksın. millet olarak o kadar medenileşmedik diye düşündüren başlık.
devamını gör...

insanı üzen vahim hadise. belki de akıllarına geliyoruz ama yazmadıkları için bu tür düşüncelere dalıp gidiyoruz. gerçi ben 'şimdi işim var sonra yazarım, şimdi işi vardır sonra yazarım, şimdi işim yok ama üşeniyorum, şimdi işi yoksa da bırak keyfine baksın' diye düşünmekten çoğu zaman yazmıyorum ya da yazamıyorum; ama siz öyle yapmayın, aklınıza geldiği an yazın.
devamını gör...

kalkarsa çok alarsın.
devamını gör...

meyve diyen yazara katılmakla beraber sebzeleri de işin içine katıyorum. öyle bir hale geldik ki 10 liradan aşağı sebze kalmamış neredeyse. şu zamanda evine pazar alışverişi yapıyor olabilmek zenginlik ölçüsü benim için. zira bir hafta alabilse diğer hafta alamıyor memleketimin insanı.
devamını gör...

kanada'da yasamaya baslayincaya kadar kıştı. lapa lapa kar yagsin, evin camindan izlensin falan,hayaller guzel. lakin o oyle hic olmuyormus. ılkbahari seviyorum artik.
devamını gör...

gerçek ismiyle mişel avn, lübnan cumhurbaşkanıdır. ama kendisinin bahçeli ve erdoğan ile akrabalığı olsa gerek. yoksa bu kadar benzemesine imkan yok.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1921 doğumlu, 2013'te kaybettiğimiz aktör. herhalde türk tiyatrosunun en uzun ömürlü aktörlerinden biridir, 92 yıl yaşamıştı.

kabataş erkek lisesi ve ankara musiki muallim mektebinde (daha sonra ankara devlet konservatuvarı) okumuş olup, uzun yıllar muammer karaca tiyatrosunda oynamıştır. ama birçok aktör gibi aslen onu sinemada tanırız. korkusuz korkak'taki müdür, namuslu'daki gazete patronu gibi rollerle de hatırlansa da esas rolleri hep kamera arkasında, dublaj stüdyosundaydı. genellikle de jönün yardımcısı veya ihtiyar balıkçı gibi karakter oyuncuları zafer önen sesiyle duyardık. tabii bir de hayvanları. örneğin sahte kabadayı filmindeki geveze papağan ziya, ya da kaynanalar'ın sinema filminde nöriye gantar'ın dünür tijen'i gıcık etmek için aldığı papağan, zafer abinin seslendirdiği hayvanlar (sanırım ince ve hafif cırtlak sesi sebebiyle tercih edilmiş).

son zamanlarında asgari emekli maaşı aldığı için 80'li yaşlarında bile çalışıyordu (gerçi o yaşında bayağı dinçti ama tabii o yaşta da çalışmak ne kadar sağlıklı olabilir ki). örneğin tatlı kaçıklar'da patron rolüyle görmüştük. ya da arka sokaklar'da hüsnü'nün azgın teke dedesini seslendirirken duymuştuk. derken cem yılmaz, kara şimşek dizisine gönderme yaptığı opet reklamında zafer abiyi ve bir diğer karakter oyuncusu ve dublajör ali rıza pekkutsal'ı oynatmış, onlara kendi ücretine denk birer bütçe talep etmişti. galiba zafer önen de ölene kadar bu reklamdan aldığı parayla geçinmiş. şimdi feriköy mezarlığında yatıyor.
devamını gör...

bir kelimenin bir dile girişi ve kullanılması bir ihtiyaçtan doğar. bu husus tartışmasızdır. işbu noktada her kelimenin o dile ne zaman girdiğini ve hangi anlamda kullanıldığını bilmekte yarar vardır. (bkz: etimoloji)

resim kelimesi;

~ ar rasm رسم [#rsm msd.] 1. iz, ayak izi, işaret, simge, damga, mühür, 2. suret, 3. resmi tören, ayin < ar rasama رسم 1. ayağını yere bastı, iz bıraktı, damga bastı, 2. resim yaptı, işaret etti" anlamına gelirken; bu kelime ile ilgili türkçede tarihte yazılı en eski kaynak: resm "suret" [ aşık paşa, garib-name (1330) ] link

fotoğraf kelimesi;

~ fr photographe görüntü kaydetme cihazı ve işlemi ~ ing photograph a.a. ☼ 1839 sir john herschel, ing. fizikçi. § eyun phôs, phōt- φῶς, φωτ- ışık + eyun graphē γραφη yazı, kayıt → foto+<sup, +graf kelimelerinin birleştirilmesinden oluşmuş ve bu kelime ile ilgili türkçede tarihte yazılı en eski kaynak: fotoğraf [ namık kemal, osmanlı modernleşmesinin meseleleri (1873) ] link

her kelime tarihsel süreç olarak ortaya çıkışı ve teknik içeriği bağlamında birbirinden farklıdır. ancak bazısının kullanıldığı yerde bazısı kullanılamazken bazı durumlarda iki ayrı kelime aynı yerlerde aynı şeyleri ifade etmek için de kullanılabilmektedir. örneğin "resim" kelimesi "fotoğraf" kelimesi için aynı yerde aynı şeyi ifade etmek için kullanılabilen bir kelimeyken; "fotoğraf" kelimesi resim kelimesi yerine kullanılamaz. bunun temelinde yatan neden "resim" kelimesinin zaman içerisinde "varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri" anlamını kazanmış, fotoğrafın icadıyla da fotoğrafı da kapsayacak genel bir kelime haline gelmesiyken, fotoğraf için böyle bir durumun varlığının söz konusu olmamasıdır.

tdk güncel türkçe sözlükte "resim" kelimesini içeren bir arama yaptığımızda "resim çekmek" birleşik fiilinin yer aldığı görülür. bu birleşik fiil sözlükte "fotoğraf makinesiyle bir şeyin biçimini kâğıda geçirmek" şeklinde tanımlanmış olması nedeniyle "fotoğraf çekmek" deyimiyle aynı anlama geldiği hususu tartışmasız olur.

nitekim ingilizcede de benzer bir durum söz konusudur. "picture" kelimesi "photograph" kelimesini de kapsayan bir kelimedir. link dolayısı ile fotoğraf kelimesi yerine kullanılabilir. hatta "picture" kelimesi "film, movie" anlamında bile kullanılmaktadır: "academy award for best picture: link

ezcümle, fotoğrafa resim diyen insan hata yapan biri değildir; velev ki her iki kelimenin arasındaki teknik farkları bilmiyor olsa da.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

zordur.

hele ki arkanda birilerini bıraktıysan daha da zordur.


edit: sayın sözlük'ün uyarısı ile "sıla" kelimesini kaldırdım.

sıla, gurbette iken özlenen yer anlamına geliyormuş.
devamını gör...

evrendeki en büyük gösteri sen aklını keşfettiğin an başlar der üstad.
ruhunun derinliklerine in ve ilk önce kendini tanımayı öğren. bunu yaptıktan sonra bu hastalığa neden yakalandığını anlayacak ve belki de bir daha hastalanmayacaksın.

mutluluk kavramını sevmez freud, iç huzur kavramını benimser.
devamını gör...

vatan haini olmaya denktir. içlerindeki atatürk nefreti ve düşmanlığı bu ülkeyi zerre sevmediklerinin göstergesidir. bu vatan çok hain gördü ama geçmişten bugüne gerekli cevaplar verildi ve halen verilmeye devam ediyor.

(bkz: mustafa kemal atatürk), .
devamını gör...

onlar bizi besliyor aslında ama işte farklı bakınca öyle oluyor.
devamını gör...

'nereye çıkar?' ilişkisi.

hep ben diyenlerle hep sen diyenler sağlıklı ilişki kavramını kaybetmiş insanlardır. biz bilinci bunlardan çok daha farklıdır. birbirini yıpratmadan orta yolu bulmaktır. sevgi ve saygı çerçevesinde, dayatmalar olmadan hayatı birbirine kolaylaştırmaktır. hep benciler hayatlarını kendilerine taparak geçirmeye devam ederken, hep senciler biraz daha kendilerini sevmeyi öğrenme yolunda ilerlemelidirler. hayatı yokuşa koşmanın zararını bencilerde sencilerde elbet bir gün görecektir. kimse kimseyi ömrünün sonuna kadar anlamaya çalışarak geçiremez. bir ömür sevgi dilenmek yerine bir senciye düşen sevilmediğini ve sevilmeyeceğini anladığı an kendini frenleyebilmektir. her insanın beklentisi ömrü boyunca sevilmek, huzur bulmak, huzur vermektir. aksi sağlıksızdır, aksi yorar, aksi üzer... kendinizi ve insanları üzmeyin. önce kendinizi sonra insanları sağlıklı bir şekilde sevmeyi öğrenin. ya da sadece kendinizi sevmeye devam edip başkalarının sevgisini azad edin...
devamını gör...

hayal etmeyi bırak, 40 yaşıma birkaç ay kaldı... geçen gün diyetisyene gittim, "şimdi jess hanım şöyle birkaç sene sonra mesela 48 falan olduğunuzda menopoza girersiniz, metabolizmanız daha da yavaşlar, siz bir an önce kilolarınızı verin bla bla bla" dedi. kendi kendime "oha, menopoz falan dedi noluyo ölüyor muyum acaba?" dedim... inanması güç ama orta yaşlı oldum herhalde... *
devamını gör...

bir çeşit sağlık kuruluşu.

clostridium difficile adlı bakteri, oksijensiz ortamları sevdiği için kişilerin bağırsaklarında bulunur. insanların maksimum %3 kadarı, belirti göstermeden bağırsaklarında bu yaratıkları taşır ve antibiyotik kullanımı durumunda bakteri aşırı derecede büyüyerek toksik hale gelebilir. bazı durumlarda kendi kendine iyileşse de, bazen ateş, ishal, karın ağrısı gibi semptomlarla ortaya çıkar.

bakteri el ile temasla bulaşır. bu nedenle elleri her zaman çok iyi yıkamak gerekir. kirli eşyaların kullanımıyla da yayıldığı durumlar olur.

"dışkı bankası" denen bölüm de işte bu durumdaki hastaların tedavisi için leiden üniversitesi tıp fakültesi bünyesinde açılmış.

sozcu. com'dan alıntı:


ilk gün 7 kişi, dışkı bankası için gönüllü bağışçı oldu. donörlerden alınan dışkı, gıda artıklarından arındırılacak. geriye kalan bağırsak florası inceltilerek eksi 80 derecede dondurulup saklanacak. inceltilmiş dışkı, sonda yoluyla ihtiyacı olan hastaların kalın bağırsağına nakledilecek. elde edilip dondurulan dışkılar, projenin ortağı olan diğer tıp fakültelerindeki hastalar için de kullanılacak.

yazının devamı için link
devamını gör...

medeni toplumlarda herkes gibi normal işlerde çalışabilirler, türkiye'de olduğu gibi fuhuşa zorlanmazlar. los angeles'da yazılım mühendisi, elektronik mühendisi olarak çalışıp gayet de iyi paralar kazanan birkaç tanesine rastlamıştım. ayrıca hepsi de erkeklerle birlikte olmuyordu, kendileri gibi translarla sevgili olanları vardı. hatta hepsi de öyle frapan giyinmiyordu, teyze modeli koyu renk tayyörler giyenler vardı yani. bazılarının trans olduğu dışarıdan hiç anlaşılmıyordu hatta, özellikle de uzakdoğulu olanların.
devamını gör...

danis tanovic tarafından yazılıp yönetilen 2001 yapımı izlenmeye değer filmdir. film cannes film festivalinden jüri özel ödülü kazanmıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
önceki tanımlarda da anlatıldığı gibi no man’s land savaş esnasında iki düşman siper arasında kalan ve iki tarafa da ait olmayan tarafsız ve sahipsiz bölgeye verilen isimdir.

bosna hersek’te 1993 yılındaki savaş esnasında geçiyor hikaye. yugoslavya’dan arta kalanlar birbirini parça parça ederken medeniyetle haşır neşir olan avrupa ve dünyanın geri kalanı mısır patlaklarını almış savaşı izlemekte. arada da daha çok kan aksın diye alttan alta silah tedariki ile insanlığına insanlık katmakta.

işte bu savaş esnasında savaşan taraflardan bir bosnalı ve bir sırp asker terk edilmiş bir sipere düşerler ve artık sadece ikisi kalmıştır koca savaşta. birbirlerine üstünlük sağlama çabaları, kimin haklı olduğunu gösterme uğraşları, aşağılamaları ve hak vermeleri, birbirlerine doğrulttukları silahla birlikte savaşın bir minyatürü yaşanır bu çukurda.

ne dışarı çıkabilirler ve ne de içerde kalmak mümkündür onlar için. ve tam o anda bir bosnalı asker daha düşer içeri ama o asker bir mayının üzerinde yatmaktadır.

dünya ise izler olan biteni. kendine pay çıkarmaya çalışır bu olaydan. dünya böyledir işte. tarafsız bölgenin her tarafını sarmış sırtlanlarla dolu.

filmi izleyin ama siperin dışından değil, tam içinden.
devamını gör...

ne kadar erken öğrenilirse o kadar iyidir çünkü hepimiz aslında tekiz bence
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim