depresyon sadece mutsuz, umutsuz ya da çaresiz hissetmek değildir. depresyonu tecrübe etmekte olan kişilerin düşünsel yetileri de bozulmaya başlar. dikkat, hafıza ve karar verme becerileri gibi birtakım zihinsel beceriler sekteye uğrar. eğer depresyondaysanız zihinsel becerilerinizi sınırlanmış halde bulabilir, bu yüzden de sorunlara yaklaşma biçiminizde bazı problemler yaşadığınızı gözlemleyebilirsiniz.

dikkat: depresyonda olan insanların dikkat problemleri yaşaması, depresyonda olmayan insanlara göre daha olasıdır. depresyondaki bireylerde neyin dikkat problemlerine yol açtığını henüz tam olarak bilinmese de bu iki durum arasında bir bağlantı bulunduğu kesindir.

hafıza: depresyonu ileri düzeyde tecrübe etmekte olan kişiler aynı zamanda kahvaltıda ne yediğini unutma ya da önemli bir olayın ayrıntılarını hatırlamama gibi kısa süreli hafıza kayıpları da yaşayabilir.

karar verme: depresyon karar verme becerilerini olumsuz yönde etkilediği için, kahvaltıda ne yiyeceğinize karar vermek ya da akşam yemeği için nereye gideceğinizi belirlemek gibi oldukça basit ve neredeyse önemsiz kararları almakta bile sorunlar yaşayabilirsiniz.

yönetsel fonksiyonlar: depresyon, bilgiyi işleme becerilerini etkileyen yönetsel fonksiyonlar üzerinde de olumsuz etkiye sebep olur. yönetsel fonksiyon bozuklukları, fatura ödemeyi ya da cevapsız bir telefon çağrısına geri dönmeyi hatırlamak gibi basit görevler için engelleyici olabilir. neyse ki yönetsel fonksiyon sorunları genellikle akuttur; stresli, üzgün ya da uykusuz kalındığında ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir.
devamını gör...

kimse için iyi olmayacaksın zaten. iyi olacaksan kendin için iyi olacaksın, birilerine yaranmak için değil. iyilik, iyi hisler insanın içinde güzel bir enerji oluşturur. o enerjiden başkaları nasiplenmese de olur, kendiniz nasiplenseniz yeter. kötü düşünceler, kötü hisler en başta insanın kendisine zarar verir. ne gerek var bunları içimde barındırmaya? ben olabildiğimce iyi olmaya çalışır ve bununla kendimi iyileştirmeye bakarım.
devamını gör...

hayalimdeki ev.
devamını gör...

bu başlığa açıklama yapıyor oluşum beni derinden yaraladı. kadınların toplumdaki yeri sanıyorum çok açık. eğitim alamıyorlar, zorla kapanıyorlar, evlendiriliyorlar, öldürülüyorlar, şiddete, tacize, tecavüze maruz kalıyorlar. kadınlar durup dururken "bu sabah mağdur hissediyorum." demiyor. kadınlarımız zaten mağdur. bunu dile getiriyoruz ve yardıma ihtiyacı olan kadınların yanında duruyoruz. bir erkek çıkıp zor durumda olduğunu söylese, aşağılansa, şiddete maruz kalsa onun da yanında duracağız. onun da hakkını arayacağız. arıyoruz da. ayrıca erkeklerin de mağdur olduğu bir çok konu var. erkek oldukları için sokulmaya çalışıldıkları cinsiyet kalıpları onları da çok yoruyordur eminim. biz bunu da anlıyoruz. erkekleri de destekliyoruz. ama bir kesim insanlar neden kadınları erkek düşmanı olarak göstermeye çalışıyor anlamış değilim. siz burada gelip cinsiyetçi başlıklar açarsanız, kadının sütyeninden, mini eteğinden, pediküründen üstünüze vazife olmayan bir şekilde bahsederseniz kusura bakmayın ama bu konuda biraz saldırgan olabiliriz. çünkü evet mağduruz ve artık yorulduk. bu kadar hassas konuları böyle dikkatsizce ve umarsızca ağzınıza geleni söyleyerek, iki cinsiyeti de ayrıştırarak dile getirmekten vazgeçin. kimsenin derdi kadınlar çok iyi erkekler gebersin değil. eşit olalım, mutlu olalım yeter diyoruz biz.
devamını gör...

sembolizm ve ekspresyonizmin temsilcisi yazar, matbaacı, illüstratör.
resimleri karışık ve üzerinde durulduğu zaman insanı korkutan bir yapıya sahiptirler. bu resimler aslında ressamın iç halini de yansıtmıştır. alfred kubin bu resimlerinin bir kısmını yazmış olduğu tek kitap olan “diğer dünya” adlı eserine de almıştır.
su hayaleti adlı çalışması.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
salgın adlı çalışması.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

birbirini hiç tanımayan iki insanın arada bir kaç soru sorarak ama daha çok şarkılarla birbirine içini döküşüdür bu şarkının bendeki anlamı...
sonunda bu şarkıyı yollayıp ismini dahi bilmediği birisinin kendini güzel hatırlamasını sağlayabilir insanlar.
yani bir insanın hayatında ne kadar olduğunuz değil, olduğunuz sürede ne yaptığınızdır önemli olan.


şarkıya gelecek olursak sözü-müziği hande mehan'a ait olan güzel bir şarkıdır...

ben seni unutmam, sen beni güzel hatırla...

ben sizi unutmam, unutmam...
siz de beni güzel hatırlayın...
*
devamını gör...

a. koyayım cümlesi çıkıyor dediğim başlıktır.
devamını gör...

bunları yönetici seçen kişilerin de kültürleri bu seviyede olduğu için pek abes bir şey bulunmayan tartışmadır.
devamını gör...

sir alex ferguson. bundan daha karizmatik bir td ismi duymadım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bundan tam 26 yıl önce 11 temmuz 1995'te başlayan katliam. 26 yıl önce avrupa'nın göbeğinde gerçekleşen, kimsenin “dur” demediği bir soykırım. yakın tarihte gerçekleşen en acı verici, en utanç verici olaylardan biri.

srebrenitsa, bosna-hersek'in doğusunda sırbistan sınırına 10 km. uzaklıkta bir boşnak şehridir. şu anda nüfusunun çoğunluğunu sırpların oluşturduğu srebrenitsa şehrinin nüfusunun çoğunluğunu 1992 yılında başlayan bosna savaşı öncesi boşnaklar oluşturuyordu. 1991'de yapılan yugoslavya nüfus sayımlarına göre 36 bin nüfuslu srebrenitsa şehrinde %75.2 oranında boşnaklar %22.7 oranında sırplar yaşıyordu.

1992 yılında büyük sırbistan kurma hayalindeki sırplar, devlet başkanı slobodan milošević ve general momčilo perišić'in desteğini alarak sözde bosna sırp devleti ve sırp demokrat partisi başkanı olan radovan karadžić ve general ratko mladić öncülüğünde bosna-hersek'te etnik arındırma çalışmalarına başladılar.

bosna savaşı'nın başlamasıyla beraber sırp ordusu doğuya doğru hızla ilerledi ve nüfusunun %75.2'sini boşnakların oluşturduğu 36 bin nüfuslu srebrenitsa'yı ele geçirdi. birkaç ay sonra boşnaklar srebrenitsa'yı geri aldı.

ocak 1993'te sırplar boşnakların elinde tuttuğu bölgelere saldırmaya başladı. bijeljina, bratunac ve zvornik gibi sırp saldırısına uğrayan çevre şehirlerden kaçan boşnakların göçü sonucu srebrenitsa'nın nüfusu 60 bine çıktı. srebrenitsa'da gıda, su ve tıbbi malzeme kıtlığı başladı.

16 nisan 1993'te birleşmiş milletler güvenlik konseyi, saraybosna, tuzla, žepa, goražde, bihać ve srebrenitsa’yı birleşmiş milletler korumasına alarak güvenli bölge ilan etti. birleşmiş milletler barış gücü srebrenitsa'ya asker sevk etti. artık bijeljina, bratunac ve zvornik gibi sırp saldırısına uğrayan çevre şehirlerden kaçan binlerce sivil ve srebrenitsa halkı birleşmiş milletler barış gücü’nü temsil eden 429 hollandalı askerin koruması altındaydı. bu tarihten sonra sırp saldırıları durdu ama srebrenitsa çevresindeki sırp kuşatması devam etti. sırplar srebrenitsa’ya gelen insani yardım konvoylarının çoğunu şehre sokmuyorlardı. srebrenitsa halkı açlık, susuzluk ve sefaletle boğuşuyordu.

mart 1995'te radovan karadžić žepa ve srebrenitsa'nın dış dünyadan tamamen koparılması emrini verdi. sırplar gelen insani yardım konvoylarının tamamını engellemeye başladılar.

6-8 temmuz 1995:
sırp kuvvetleri sabaha karşı bombardımana başladılar. boşnaklar kendilerini korumak için daha önce birleşmiş milletler barış gücü'ne teslim ettikleri silahların geri verilmesini istediler fakat isteklerine olumsuz cevap aldılar.
bombardımanın ağırlaşması ve atılan roketlerin sığınmacıların tutulduğu merkezin ve birleşmiş milletler barış gücü'nün gözlem noktalarının yakınlarına düşmesi sonucu hollandalı komutan thom karremans birleşmiş milletler'den yardım istedi. birleşmiş milletler yugoslavya koruma gücü komutanı general bernard janvier bu isteği reddetti.

9 temmuz 1995:
sırp kuvvetleri bombardımanı daha da ağırlaştırdılar, hollanda gözlem noktalarına saldırdılar ve 14 hollandalı askeri rehin aldılar.

10 temmuz 1995:
hollandalı komutan thom karremans sırpların hollanda mevzilerini bombalaması sonucu birleşmiş milletler'den tekrar yardım istedi. birleşmiş milletler yugoslavya koruma gücü komutanı general bernard janvier bu sefer yardım isteğini kabul etti. birleşmiş milletler uçakları şehre ulaşmadan sırplar saldırılarını geçici olarak durdurdu.
general bernard janvier yaptığı basın toplantısında, birleşmiş milletler koruma gücünün bu tepkisizliğini savunarak “herkese bir kez daha hatırlatmak isterim ki, bosna hükümet ordusu birlikleri kendilerini savunacak güce sahiptir. hem srebrenitsa'ya yönelik bir müdahale yapmamız da boşnaklar tarafından istenmemektedir. oradaki durum 1993'teki gibi değil. aldığım bilgilere göre boşnak askerler srebrenitsa yolu üzerindeki hollanda askerlerine ateş etmekte ve srebrenitsa üzerinde uçan nato uçaklarına saldırmaktadırlar. müslümanlar bizi arzulamadığımız bir yola çekmeye çalışmaktadırlar.” açıklamasını yaptı.
birleşmiş milletler yugoslavya özel temsilcisi yashushi akashi de “saldırıları müslümanlar başlatıyor. sonra da birleşmiş milletler ve uluslararası gücü yanlış kararlarına ortak etmeye çalışıyorlar.” diyerek general bernard janvier'in bu açıklamasına destek verdi.
hollandalı komutan thom karremans sırplar 11 temmuz saat 06.00'a kadar güvenlikli bölgeden çekilmezlerse nato uçaklarının büyük bir hava saldırısı başlatacağını söyledi.

11 temmuz 1995:
sırp kuvvetleri beklenen saatte geri çekilmedi. saat 09.00'da hollandalı komutan thom karremans saraybosna'daki birleşmiş milletler merkezinden hava desteğinin yanlış bir şekilde istendiğine dair bir mesaj aldı. saat 10.30'da tekrar gönderilen dilekçe general bernard janvier'e ulaştı. ancak saat 06.00'dan beri havada olan nato uçakları yakıt ikmali yapmak için italya'ya dönmek zorunda kalmışlardı. saat 14.30'da hava desteği sorunu çözüldü ve hollanda'ya ait iki adet f-16 uçağı srebrenitsa'yı kuşatan sırp mevzilerine iki adet bomba bıraktı. bombalardan biri sırp kuvvetlerine ait bir zırhlı personel taşıyıcıyı vurdu, diğeri sırp kuvvetlerine ait bir tanka isabetsiz bir atış yaptı. sırplar bu saldırılara karşılık ellerindeki hollandalı rehineleri öldüreceklerini ve bombardımana başlayacaklarını tehdidinde bulununca saldırılar durdu.
iki saat sonra sırp general ratko mladić sırp kameranlarla birlikte srebrenitsa'ya girdi. akşam saatlerinde mladić, karremans'ı yemeğe davet ederek şehirdeki müslümanların canlarını garanti altına almak için silahlarını teslim etmeleri gerektiğini söyledi. ratko mladić hem srebrenitsa saldırısı'nı hem de bunu takip eden srebrenitsa soykırımı'nı bizzat yönetti.

11-18 temmuz 1995:
11 temmuzu 12 temmuza bağlayan gece 15 bin kadar boşnak, dağları aşarak srebrenitsa'dan tuzla'ya kaçmak için ormanlık bölgeye girdiler. fakat kaçmaya çalışırlarken sırplar tarafından bombardımana tutuldular. birçok boşnak topçu ateşi ve keskin nişancı ateşiyle, bazıları ise sırp askerleri tarafından yakalanarak öldürüldü.
sırp askerleri srebrenitsa içinde kalan boşnak kadın ve çocukları otobüs ve kamyonlarla boşnakların elindeki müslüman bölgelerine gönderdiler. 30 saat içerisinde 23 bin civarı kadın ve çocuk srebrenitsa’dan tahliye edildi.
16 yaş ile 70 yaş arasındaki 8 binden fazla boşnak erkeği ise “savaş suçlusu sanıkları olarak sorguya çekmek” için toplanarak depolara, okullara ve ambarlara dolduruldu ve kurşuna dizilerek toplu mezarlara gömüldü.
11-12 temmuz tarihlerinde sırp general ratko mladić'in hollanda üssünde hollandalı yetkililerle yaptığı görüşmeler sonucu birleşmiş milletler barış gücü hollanda üslerine sığınan 5 bin civarı boşnak sırplara teslim edildi. bunun karşılığında sırplar rehin tuttukları 14 hollandalı askeri serbest bıraktılar.
sırp general ratko mladić kameralar karşısında kimseye hiçbir şey yapılmayacağı ve herkesin güvenle srebrenitsa dışına çıkarılacağı garantisi verdi. kamyon ve otobüslere bindirilen boşnak erkeklere esir değişimi için tuzla'ya gönderilecekleri söylendi.
tüm bu olaylar yaşanırken birleşmiş milletler barış gücü'nü temsil eden ve boşnakları korumakla görevli olan hollandalı komutan thom karremans ve hollandalı askerler boşnak sığınmacıları sırplara teslim etmekten başka bir şey yapmıyordu.

not: akp genel başkanı recep tayyip erdoğan'ın 2012 yılında başlattığı kürtaj tartışmaları üzerine 2002-2013 arası ve 2016-2017 arası sağlık bakanlığı görevini üstlenen recep akdağ isimli şahıs “tecavüze uğrayan kadın doğursun, gerekirse devlet bakar.” minvalinde bir açıklama yapmıştı. recep akdağ'ın bu açıklamasını savunmak için dönemin akp sakarya milletvekili ayhan sefer üstün srebrenitsa katliamı hakkında “bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular. anne karnında hepsi öldürülseydi o tecavüzcülerin yaptığından çok daha büyük bir dram, suç ortaya çıkacaktı.” demişti. recep akdağ'ın ve ayhan sefer üstün'ün bu utanç verici açıklamaları da unutulmasın istedim.
devamını gör...

acil bir duruma müdahale gerektiren, kriz yönetimi becerileri ve soğukkanlılık isteyen herhangi bir alanda çalışmam mümkün değil.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

türk siyasi tarihine geçmiş klişe sözlerden biridir. 1944 yılında dönemin ankara valisi tarafından söylenmiştir. tam metni şöyledir:
ulan öküz anadolulu, sizin milliyetçilik'le komünizm'le ne işiniz var. milliyetçilik lazımsa biz yaparız. komünizm gerekirse onu da biz getiririz. sizin iki vazifeniz var: birincisi çiftçilik yapıp mahsül yetiştirmek. ikincisi askere çağırdığımızda askere gelmek.”
sonraki dönemlerde de ülkeyi yönetenler arasında "sizin için neyin iyi ve neyin doğru olduğunu biz biliriz" zihniyetinde olanlara ve "sen kimsin ya" diyenlere de rastlanılmıştır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çok ağladık ama değmedi...
devamını gör...

ben yazmaya da okumaya da üşeniyorum o yüzden oylamışsam zaten kesin okumuşumdur.. kendinizi çok şanslı hissetmeniz lazım. buram buram emek alın teri ile okundu oylandı... teşekkürler.
devamını gör...

kadın olmadığımı öğrendiğim başlık.

her gün sözlükte bir başka şey olduğumu/olmadığımı öğreniyorum. her neyse, istatistiklerin içinden geçmişsiniz, helal olsun. *
devamını gör...

nicki "yaz kraliçesi" manasına gelen bir yazar. evet ingliççem apırandırmedıyıt.
devamını gör...

dua ile mümkün olduğunu düşündüğüm durum.



“dua hem indirilmiş ve hem de indirilmemiş kaderi etkiler. bir bela kişiye iner de, dua onu engeller.”


hz. aişenin rivayet ettiği hadisde açıklanışı.
devamını gör...

daha yaşayamadığımız o mükemmel günler...
gelecek hakkında hayaller kurdukça heyecanlanıyorum ve bu benim için mükemmel bir sebep. mükemmel bir hayatım olacağından ya da şu an çok kötü bir hayatım olduğundan değil. özgürlüğümü kendi elime alacağımı düşününce hayat çok güzel. kendime yaşatmam gereken acısıyla tatlısıyla güzel olan günler var. kimse karışmadan, kendi istediğim şekilde yaşayacağım birkaç sene bile yeterli bir sebep. mesela gecenin bir vakti şarkı söyleye söyleye sahilde gezmek bile yeter.* çok küçük şeyler aslında ama zaten küçük şeylerle mutlu olmayı bilirsen bu hayat çekilir. ondan sonra da başka sebepler buluruz elbet.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim