müge anlı esra erol gibi televizyon programlarının kaldırılmaması sorunu
bazı insanları rahatsız eden durum.
aslında aleyna çakır olayının üstü örtülmedi. gelişme oldukça programda veriliyor. her gün takip ettiğim için biliyorum. en son dna örnekleriyle ilgili araştırma yapılacaktı. oradan gelecek sonuç bekleniyor. hatta ümitcan'ın abisi müge anlı'yı tehdit ediyor sosyal medya üzerinden "kardeşimin intikamı ıvır zıvır" diyerek.
rabia naz olayına gelince... dobralık falan denmiş ama her insanın sınırları var. özellikle de türkiye gibi ülkelerde... bir düşünce deneyi yapalım. bir yere kadar çok dürüst olup her olayın üzerine gidebilirsiniz ama eğer işin içinde herhangi bir tehdit varsa, üstelik o tehdit doğrudan size değil sevdiklerinize olursa ne yapardınız mesela? "bana ne! kime ne oluyorsa olsun..." diyebilir miydiniz ya da diyebilecek olan kaç kişi var burada? bu kadının o konuyla ilgili olarak ne yaşadığını hiçbirimiz bilmiyoruz, değil mi? üstelik bir programında "her şeyi burada anlatamıyoruz. bir gün kitap yazmayı düşünüyorum. bazı şeyleri öğrenirsiniz" demişti.
olaylara biraz farklı açılardan bakmaya çalışın. her madalyonun iki yüzü vardır. hep tek taraflı bakılmaz. bu kadın en fazla olayın üzerine ısrarla giderdi, büyük ihtimalle de kimseye bir şey duyuramadan susturulurdu. program da biterdi. bunun kime ne faydası olacaktı? şimdi en azından programın devamı ile birtakım davalar tekrar açılıyor, dolandırıcı tipler tüm türkiye'den şikayetler gelince çete bağlantılarıyla beraber yakalanıyor, farklı şehirlerden yapılan ihbarlarla dosyalar birleştiriliyor vs...
toplumun ahlakını bunlar bozmuyor. toplumun bir kesimi zaten ahlaksız. üstelik altı üstü 1-2 program izlediği için ahlakı bozulan varsa, program bahanedir. o kişi her türlü bahane bulur, ahlakını yine bozar.
esra erol'u izlemediğim için pek yorum yapmayacağım. onu da bilenler değerlendirir.
aslında aleyna çakır olayının üstü örtülmedi. gelişme oldukça programda veriliyor. her gün takip ettiğim için biliyorum. en son dna örnekleriyle ilgili araştırma yapılacaktı. oradan gelecek sonuç bekleniyor. hatta ümitcan'ın abisi müge anlı'yı tehdit ediyor sosyal medya üzerinden "kardeşimin intikamı ıvır zıvır" diyerek.
rabia naz olayına gelince... dobralık falan denmiş ama her insanın sınırları var. özellikle de türkiye gibi ülkelerde... bir düşünce deneyi yapalım. bir yere kadar çok dürüst olup her olayın üzerine gidebilirsiniz ama eğer işin içinde herhangi bir tehdit varsa, üstelik o tehdit doğrudan size değil sevdiklerinize olursa ne yapardınız mesela? "bana ne! kime ne oluyorsa olsun..." diyebilir miydiniz ya da diyebilecek olan kaç kişi var burada? bu kadının o konuyla ilgili olarak ne yaşadığını hiçbirimiz bilmiyoruz, değil mi? üstelik bir programında "her şeyi burada anlatamıyoruz. bir gün kitap yazmayı düşünüyorum. bazı şeyleri öğrenirsiniz" demişti.
olaylara biraz farklı açılardan bakmaya çalışın. her madalyonun iki yüzü vardır. hep tek taraflı bakılmaz. bu kadın en fazla olayın üzerine ısrarla giderdi, büyük ihtimalle de kimseye bir şey duyuramadan susturulurdu. program da biterdi. bunun kime ne faydası olacaktı? şimdi en azından programın devamı ile birtakım davalar tekrar açılıyor, dolandırıcı tipler tüm türkiye'den şikayetler gelince çete bağlantılarıyla beraber yakalanıyor, farklı şehirlerden yapılan ihbarlarla dosyalar birleştiriliyor vs...
toplumun ahlakını bunlar bozmuyor. toplumun bir kesimi zaten ahlaksız. üstelik altı üstü 1-2 program izlediği için ahlakı bozulan varsa, program bahanedir. o kişi her türlü bahane bulur, ahlakını yine bozar.
esra erol'u izlemediğim için pek yorum yapmayacağım. onu da bilenler değerlendirir.
devamını gör...
wattpad kitapları
nasıl ki hayatta bazı insanları ciddiye almıyorsak, wattpad kitaplarıda aynı o insanlar gibi geliyor bana, ciddiye alamıyorum bu kitapları. ama yine de illa ki okuyanı var ki, yazılıp basılıyor. saygı duyuyorum.
devamını gör...
bu başlıkta kendimizi kandırıyoruz
o da beni seviyor.
devamını gör...
68 65 78 61 64 65 63 69 6d 61 6c
devlet bahçeli'ye göre kaç sene içinde mhp iktidar şimdi bu hesaba göre onu söyleyin siz..
devamını gör...
coronayı önemsemeyen kişiler
kesinlikle benimdir. önemsememek; maske takmamak, dezenfektan kullanmamak ya da fiziksel mesafeyi korumamak anlamına gelmez. gerçekliği gözardı etmeden büyütmüyorum bu zımbırtıyı, kabulleniyorum sadece mevcut durumu. her an paranoyak gibi takılıp kafayı yemektense cümle aleme kafayı yedirtiyorum. az bile size. şu yazılanlara bakın aw.
devamını gör...
yemiş yemiş büyük tuvalete çıkmamış
genelde benim gibi aşırı kilolu insanlara karşı söylenen, kalp kıran bir cümle.
devamını gör...
öz güveni artıran şeyler
öncelikle hayır demeyi öğrenmektir.
devamını gör...
mahlassızım
çok güzel bir kalbi olduğunu düşündüğüm, bilgili ve bir o kadar kibar, ince düşünceli, tanımlarını okumayı çok sevdiğim yazar.
devamını gör...
insanı tüketen şeyler
umutsuzluk ,sağlıksız aile ilişkileri , gelecek kaygısı şeklinde sıralanabilecek şeylerdir.
devamını gör...
2023 yılına kadar 3000 km bisiklet yolu yapacağız
ülkenin bir ucundan diğer ucuna bisikletle seyahat imkanı tanıyacak fantastik vaat. keşke bu uçuk vaat yerine tüm şehirlerde bisiklet kullanımını özendirecek, bisikletle rahat rahat gidip gelinecek yollar yapsanız da, 8-10 kilometrelik mesafeyi araba yerine, toplu taşımada balık istifi olmak yerine bisikletle alsa insanlar. bir de niye 2023? arkadaş ne 2023 müş yahu. tüm vaatlerde 2023 vurgusu var. bilmeyen de bunları cumhuriyet sevdalısı sanacak.
devamını gör...
gözlemeyi bitcoin ile satan kahramanmaraşlı kadın
dikkat çekme amaçlı olduğunu düşündüğüm yaratıcı eylem. geel bazlamaya gözlemeye geeeel! bitcoinim olsada ben de yeseeem, geeel!
devamını gör...
su fışkırtan yüzük
devamını gör...
acaba sadece bana mı oluyor diye düşünülen şeyler
çok eskiden dinledigim ve benim için anısı olan bir sarkiyi dinledigimde, filmlerdeki gibi o zamana ışınlanmış gibi hissediyorum.
devamını gör...
waldeinsamkeit
'ormanda tek başına kalıp doğaya yakın olma' anlamına gelen almanca bir sözcüktür.
devamını gör...
istanbul sözleşmesi’nin önemi
bir avukat tarafından anlatılmış hikaye ile vurgulamak istediğim önemdir. (çok uzun bir yazı değil, okuyunuz. hepimiz hemen hemen bu sözleşmenin önemini bilsek de, pratikteki işleyişini görmek ve gerektiğinde örnek olarak kullanmak faydalı olacaktır.)
"yıllar önce 21 yaşında çarşaflı bir kadına barodan avukat olarak görevlendirilmiştim. buradaki çarşaf vurgusu tamamen bağlı bulunduğu tarikatle ilgilidir ve kesinlikle ayrımcılık içermemektedir. yanlış anlaşılmak istemem.kadın 8.5 aylık hamileydi. kadının eşi bir camide imamdı ve hamile olduğu halde kadını tekmeleyerek dövmüştü. 20 aylık büyük kızını da annesinden koparmış ve kadını sokağa atmıştı. kadın ağzı yüzü dağılmış vaziyette ve iki gözü iki çeşme ofise geldi. hemen 6284 sk gereği tedbir talep ettim ve istanbul sözleşmesi'ne atıf yaparak 20 aylık bebeğin annesine teslim edilmesini sağladım. sonra da müftlüğe başvurarak imam hakkında soruşturma açılmasını sağladım. hatta konuyu basına açacağımı söyleyerek müftülüğü harekete geçmeye zorladım. 8.5 aylık hamile kadının bebekleriyle birlikte kurtulmasını istanbul sözleşmesi sağladı. genç kadının annesi arada bir beni arar ve kendi bildiği dille teşekkür eder. "kızım da torunlarım da senin emeğin ve çabanla kurtuldu" der.
ben işimi yaptım elbette. ama elimde başvuracağım bir uluslararası sözleşme vardı ve yargıcı ikna ederek 2 gün içinde gerekli tüm tedbirleri almasını ve işlemleri yapmasını kolaylaştıran istanbul sözleşmesi olmuştu.
dünkü cb kararından o hamile kadın ölse veya 20 aylık bebeğe bir zarar gelse daha çok mutlu olacaklarını anladım.
bahçeleriniz bahar görmesin.
yüzünüz hiç gülmesin."
#istanbulsozlesmesiyasatir
kaynak: buradan
"yıllar önce 21 yaşında çarşaflı bir kadına barodan avukat olarak görevlendirilmiştim. buradaki çarşaf vurgusu tamamen bağlı bulunduğu tarikatle ilgilidir ve kesinlikle ayrımcılık içermemektedir. yanlış anlaşılmak istemem.kadın 8.5 aylık hamileydi. kadının eşi bir camide imamdı ve hamile olduğu halde kadını tekmeleyerek dövmüştü. 20 aylık büyük kızını da annesinden koparmış ve kadını sokağa atmıştı. kadın ağzı yüzü dağılmış vaziyette ve iki gözü iki çeşme ofise geldi. hemen 6284 sk gereği tedbir talep ettim ve istanbul sözleşmesi'ne atıf yaparak 20 aylık bebeğin annesine teslim edilmesini sağladım. sonra da müftlüğe başvurarak imam hakkında soruşturma açılmasını sağladım. hatta konuyu basına açacağımı söyleyerek müftülüğü harekete geçmeye zorladım. 8.5 aylık hamile kadının bebekleriyle birlikte kurtulmasını istanbul sözleşmesi sağladı. genç kadının annesi arada bir beni arar ve kendi bildiği dille teşekkür eder. "kızım da torunlarım da senin emeğin ve çabanla kurtuldu" der.
ben işimi yaptım elbette. ama elimde başvuracağım bir uluslararası sözleşme vardı ve yargıcı ikna ederek 2 gün içinde gerekli tüm tedbirleri almasını ve işlemleri yapmasını kolaylaştıran istanbul sözleşmesi olmuştu.
dünkü cb kararından o hamile kadın ölse veya 20 aylık bebeğe bir zarar gelse daha çok mutlu olacaklarını anladım.
bahçeleriniz bahar görmesin.
yüzünüz hiç gülmesin."
#istanbulsozlesmesiyasatir
kaynak: buradan
devamını gör...
entry girmediği halde yazılanları okuyup artı veren yazar
benim. bir hevesle girdim bu sözlüğe ama yazamıyorum. birçok başlığın entrysini okuyorum, 'benim yazacağım şeyler zaten yazılmış' deyip entry giremiyorum. garip bir hastalığa yakalandım çıkamıyorum işin içinden.
devamını gör...
borderline kişilik bozukluğu
"kah el ustundeydim kah hapisteydim, her yere sokulan bir ruzgar gibi."
devamını gör...
her kafadan bir tanım
an itibariyle katıldığım etkinliktir.
şu adamla aynı hissiyatı yaşadım.
şu adamla aynı hissiyatı yaşadım.
devamını gör...


