20 temmuz 2021 normal sözlük bayramlaşması

hazırlıklarımız tamamlandı..
bir kaç yazar anonim olarak toplanıp benjamin bey'in konağına doğru yola çıktık. bayramlaşmaya gidiyoruz..
merak içindeyiz gündem konumuz harçlıkların tutarı. kiminde umut yok cimridir o beş kuruş vermez derken kimisi hevesli ben büyük hissediyorum diyor. bu sıcakta bu kostümü giymek pek akıl kârı değil derken neyse ki klimalı otobüs geliyor..
umarım anneanne mendilleri hazırlanmıştır önceden çünkü sadece kolonya ve çikolatayla karşılanmak istemeyiz. bu içimizdeki çocuğu üzer..*
iyi bayramlar şekerler, ortak olup bir dana'ya giremeyenler...
devamını gör...
müdür yalakası
müdür de başkalarının yalakasıdır. bu döngüsel bir süreçtir.
devamını gör...
denizi özleyenler için
bir orhan veli şiiri.
gemiler geçer rüyalarımda,
allı pullu gemiler, damların üzerinden;
ben zavallı,
ben yıllardır denize hasret,
"bakar bakar ağlarım."
hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
bir midye kabuğunun aralığından;
suların yeşili,göklerin mavisi,
lapinaların en harelisi...
hala tuzlu akar kanım
istiridyelerin kestiği yerden.
neydi o deli gibi gidişimiz,
bembeyaz köpüklerle, açıklara!
köpükler ki fena kalpli değil,
köpükler ki dudaklara benzer;
köpükler ki insanlarla
zinaları ayıp değil.
gemiler gecer rüyalarımda,
allı pullu gemiler,damların üzerinden;
ben zavallı,
ben yıllardır denize hasret.
gemiler geçer rüyalarımda,
allı pullu gemiler, damların üzerinden;
ben zavallı,
ben yıllardır denize hasret,
"bakar bakar ağlarım."
hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
bir midye kabuğunun aralığından;
suların yeşili,göklerin mavisi,
lapinaların en harelisi...
hala tuzlu akar kanım
istiridyelerin kestiği yerden.
neydi o deli gibi gidişimiz,
bembeyaz köpüklerle, açıklara!
köpükler ki fena kalpli değil,
köpükler ki dudaklara benzer;
köpükler ki insanlarla
zinaları ayıp değil.
gemiler gecer rüyalarımda,
allı pullu gemiler,damların üzerinden;
ben zavallı,
ben yıllardır denize hasret.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hayallerindeki türkiye
dünyaya terörist ihraç eden bir ülke olarak değil de eskisi gibi istanbul'uyla, ölüdeniz'iyle, efes'iyle tanınan,
tarihi ve doğal kaynaklarının kısa vadeli getiriler için hiç edilmediği,
kültürel ve ekonomik olarak batıyla tam entegre olmuş, paramızın değersiz olmadığı,
dünyada herkese höt höt eden değil de sorunlarını ve çıkarlarını diplomasi kanallarını zorlayarak çözmeye çalışan, güçlü ordusunu da gerektiğinde kesin sonuç almak üzere sahaya sürebilecek güçte olan ve diğer ülkelerin de bunun farkında olduğu,
ortalama bir türk insanının yılda ortalama 30 kitap okuyarak dünya ortalamasını tutturduğu,
dünyanın en iyi ilk beş yüz üniversitesi listesinde en az on üniversitesinin olduğu,
yılda 100 milyon turistin ziyaret ettiği ve türkiye'yi ziyaretin statü göstergesi olduğu,
ve pek tabii ki türk pasaportu taşımanın da klas olduğu bir türkiye hayal ediyorum. kaldı ki bunlar ulaşılamayacak hayaller değil. türkiye bunları karşılayabilecek yeterli potansiyele sahip bir ülkedir. bunların içinde en kolay olanı da yılda ortalama 30 kitap bitirmek olanıdır. ilk başta ''voaaav nasıl olacak bu'' gibi düşünülebilir ama bu ayda hepi topu 2 kitap filan ediyor zaten. ayda 2 kitap okumak da imkansız bir şey değil. zaten bunu halletsek gerisi çorap söküğü gibi gelecektir inanın bana...
tarihi ve doğal kaynaklarının kısa vadeli getiriler için hiç edilmediği,
kültürel ve ekonomik olarak batıyla tam entegre olmuş, paramızın değersiz olmadığı,
dünyada herkese höt höt eden değil de sorunlarını ve çıkarlarını diplomasi kanallarını zorlayarak çözmeye çalışan, güçlü ordusunu da gerektiğinde kesin sonuç almak üzere sahaya sürebilecek güçte olan ve diğer ülkelerin de bunun farkında olduğu,
ortalama bir türk insanının yılda ortalama 30 kitap okuyarak dünya ortalamasını tutturduğu,
dünyanın en iyi ilk beş yüz üniversitesi listesinde en az on üniversitesinin olduğu,
yılda 100 milyon turistin ziyaret ettiği ve türkiye'yi ziyaretin statü göstergesi olduğu,
ve pek tabii ki türk pasaportu taşımanın da klas olduğu bir türkiye hayal ediyorum. kaldı ki bunlar ulaşılamayacak hayaller değil. türkiye bunları karşılayabilecek yeterli potansiyele sahip bir ülkedir. bunların içinde en kolay olanı da yılda ortalama 30 kitap bitirmek olanıdır. ilk başta ''voaaav nasıl olacak bu'' gibi düşünülebilir ama bu ayda hepi topu 2 kitap filan ediyor zaten. ayda 2 kitap okumak da imkansız bir şey değil. zaten bunu halletsek gerisi çorap söküğü gibi gelecektir inanın bana...
devamını gör...
sugar mama akımı
gençler arasında son dönemde yayılan ve daha çok ilişkide ekonomik boyutları öne çıkaran "sugar daddy" akımı, bu sefer tersine döndü, "sugar mama"akımı ortaya çıktı.
44 yaşındaki tiktok kullanıcısı julie, sosyal medya hesabından kendisinden 15 yaş küçük erkek arkadaşıyla birlikte yaşadıklarını anlattı.

julie isimli kadın, kendisinin bir "sugar mama" olduğunu belirterek, erkek arkadaşının isteklerini yapması karşılığında aylık 15 bin sterlin maaş ödemesi yaptığını söyledi.
kadın, erkek arkadaşının her türlü ihtiyacını karşıladığını ve şu anda ilişkilerinde herhangi bir sorun olmadığını dile getirdi. julie, erkek arkadaşının bazı şeyleri eksik yaptığında maaşını da düşürdüğünü ifade etti.
buradan
devamını gör...
bizans imparatorluğu
fatih sultan mehmed han ünvanlarını sayarken roma imparatoru olduğunu söyler.
devamını gör...
ahmet hamdi tanpınar
ı.
kader celladına sessiz uzat boynunu;
acıma ne kendine ne de gelecek günlerine
yalnız bir düşünceye yum gözlerini
son darbe inmeden evvel, en son anda
bir çiçek, bir kuş, bir tebessüm ol;
düşüncen kurtarsın seni senden,
bil ! biraz sonra
ebediyen senindir
senden uzak olan her şey.
ıı.
ellerini yüzümde gezdir,
sil alnımdan yorgunluğu
gözlerimin altından,
yaşamak korkusunu al.
avuçlarından çıkmış bir heykel olsun başım.
sonra sen de gözlerini kapat,
bırak, ellerin sessizce düşünsün.
düşüncende yaşamak isterim ben senin:
bir gün en yalnız saatinde,
parmak uçlarından
ve avuçlarından
gelip konuşurum seninle.
ııı.
ayrılalım,
sen annen güneşe git, nur ol;
ben toprakta dağılacağım.
bir akşamüstü
ormanı tek bir saz yapan
en son dalda
son ışık ol,
gel, beni bul.
#avareilhamlar24ocak1962
ahmet hamdi tanpınar.
kader celladına sessiz uzat boynunu;
acıma ne kendine ne de gelecek günlerine
yalnız bir düşünceye yum gözlerini
son darbe inmeden evvel, en son anda
bir çiçek, bir kuş, bir tebessüm ol;
düşüncen kurtarsın seni senden,
bil ! biraz sonra
ebediyen senindir
senden uzak olan her şey.
ıı.
ellerini yüzümde gezdir,
sil alnımdan yorgunluğu
gözlerimin altından,
yaşamak korkusunu al.
avuçlarından çıkmış bir heykel olsun başım.
sonra sen de gözlerini kapat,
bırak, ellerin sessizce düşünsün.
düşüncende yaşamak isterim ben senin:
bir gün en yalnız saatinde,
parmak uçlarından
ve avuçlarından
gelip konuşurum seninle.
ııı.
ayrılalım,
sen annen güneşe git, nur ol;
ben toprakta dağılacağım.
bir akşamüstü
ormanı tek bir saz yapan
en son dalda
son ışık ol,
gel, beni bul.
#avareilhamlar24ocak1962
ahmet hamdi tanpınar.
devamını gör...
küfür ve hakaret ifade özgürlüğü müdür sorunsalı
cevabı terbiyesizlik tir olan sorunsal.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
bana ufacık bir ilgi kırıntısı gösteren bir insana bile gönlüm kayabiliyor...
devamını gör...
cumhuriyet halk partisi
t: sorunun yalnızca akp ve mhp'de değil kendilerinde de olduğunu bir türlü fark etmeyen parti.
başında kılıçdaroğlu varken de fark etmeyecekler gibi görünüyor. toplumun büyük bir kesiminde hiçbir karşılıkları yok, defalarca mağlup oldular, yine de aynı politikaları güttüler. 20 yıl sonra imamoğlu ve mansur yavaş ortaya çıkınca anca bir şeyleri başarabildiler. ayrıca bu başarı da parti vaatleriyle kazanılmadı, imamoğlu'na sırf soyadı yüzünden ve namaz kıldığı için oy veren insanlar vardı. yavaş'ta ise artık gökçek iyice sıyırmıştı. yani, demek istediğim chp'nin ittirmesiyle bir şeyler değişmedi, hayatın olağan akışında değişti bunlar. bir de -az da olsa- seçmen bilinçlenmişti. işbu olağan akış 20 yıla mâl oldu.
türkiye'nin eğitimsiz/bilinçsiz seçmen kitlesine mantıkla hitap etmeye çalışınca bir şey elde edemiyorsun, e o zaman bunun tam tersini uygula. madem olay başa geçip durumları "düzeltmek" ise salakla salak olmak en mantıklısı. cahile akıllı muamelesi yapınca kendini hakir görüyor çünkü.
başında kılıçdaroğlu varken de fark etmeyecekler gibi görünüyor. toplumun büyük bir kesiminde hiçbir karşılıkları yok, defalarca mağlup oldular, yine de aynı politikaları güttüler. 20 yıl sonra imamoğlu ve mansur yavaş ortaya çıkınca anca bir şeyleri başarabildiler. ayrıca bu başarı da parti vaatleriyle kazanılmadı, imamoğlu'na sırf soyadı yüzünden ve namaz kıldığı için oy veren insanlar vardı. yavaş'ta ise artık gökçek iyice sıyırmıştı. yani, demek istediğim chp'nin ittirmesiyle bir şeyler değişmedi, hayatın olağan akışında değişti bunlar. bir de -az da olsa- seçmen bilinçlenmişti. işbu olağan akış 20 yıla mâl oldu.
türkiye'nin eğitimsiz/bilinçsiz seçmen kitlesine mantıkla hitap etmeye çalışınca bir şey elde edemiyorsun, e o zaman bunun tam tersini uygula. madem olay başa geçip durumları "düzeltmek" ise salakla salak olmak en mantıklısı. cahile akıllı muamelesi yapınca kendini hakir görüyor çünkü.
devamını gör...
organ bağışı
organ bağışı, tedaviye rağmen fonksiyonlarını yerine getiremeyen bir organın bertaraf edilerek, transplantasyon yöntemiyle donörden alıcıya nakledilmesidir. 18 yaşından büyük bireylerin özgür iradesiyle ya da öldükten sonra ailesinin onayıyla yapılan hayat kurtarma girişimidir. kalp, karaciğer, böbrek, pankreas, akciğer, ince bağırsak gibi organlar ve kalp kapağı, kemik, tendon, yüz, el, kol, bacak, uterus gibi organların nakilleri yapılabilmektedir. organ bağışı oldukça önemli bir meseledir. birçok insan organ için sırada bekliyor, bazen sırası geliyor ama organ uyum göstermiyor. bu insanlar yaşamaya devam ediyor ama makinelere bağımlı olarak, hayat kaliteleri çok düşük. beyin ölümü gerçekleşen bir insanın sağlıklı birçok organı bağışlanarak birçok insana umut olunabilir. bu konuda toplum olarak bilincimizi artırmamız ve böylesine hassas bir konunun üzerine daha fazla eğilmeliyiz diye düşünüyorum. organ bağışı bekleyen hastalar ve hasta yakınları için gerçekten çok zor bir süreç. organ bağış kartı'na sahip olmak ise çok kolay. tabii bu karta sahip olsanız bile öldükten sonra yine de aileden onay alınıyor. bunun için de ailelerde farkındalık oluşturmalı.
devamını gör...
kötü oda arkadaşı
ahh ahh.
içimi dökmeye geldim en muzdarip olduğum konuydu bu. birincisi bir insan yaşadığı yeri neden temizlemek istemez? abi oda arkadaşlarım özünde çok titiz olduğunu iddia eden ama tabiri caizse odanın içine tüküren tiplerdi. misal banyo yaptıktan sonra saçlarını tararken dökülenleri yere atmaktansa çöpe atmak ne kadar zor olabilir? bu basit bir örnek. odanın her yeri kıl içindeydi. hadi temizliği de geçtim bir yerde suratları hep beş karış. her daim mutsuzlar. aramızda asla bir sorun yoktu tam tersi hep sen çok iyi bir oda arkadaşısın, çok uyumlusun der dururlardı. ama sohbet etmeye gelince hep benim başlatmam gerekir hep ilk nasılsın'ı benim sormam gerekirdi. yemekhaneye inilecekse benim çağırmam gerekiyordu beni çağırmazlardı. başta dedim benden zevk almıyor olabilirler mi yani herkes herkesi sevmek zorunda değil. ama ben bir muhabbet başlatınca güzel güzel konuşurlardı. allah var arkamdan de hep iyi şeyler söylemişlerdi de. iyi insanlardı gerçekten severdim de. ama bu hep içime dokunurdu. ulan neden? neden ya bir kere de siz bana nasılsın diyin, bir kere de siz beni yemekhaneye inerken çağırın. öyle işte sözlük. ruhsal bunalımlara gark etmişlerdi beni.
içimi dökmeye geldim en muzdarip olduğum konuydu bu. birincisi bir insan yaşadığı yeri neden temizlemek istemez? abi oda arkadaşlarım özünde çok titiz olduğunu iddia eden ama tabiri caizse odanın içine tüküren tiplerdi. misal banyo yaptıktan sonra saçlarını tararken dökülenleri yere atmaktansa çöpe atmak ne kadar zor olabilir? bu basit bir örnek. odanın her yeri kıl içindeydi. hadi temizliği de geçtim bir yerde suratları hep beş karış. her daim mutsuzlar. aramızda asla bir sorun yoktu tam tersi hep sen çok iyi bir oda arkadaşısın, çok uyumlusun der dururlardı. ama sohbet etmeye gelince hep benim başlatmam gerekir hep ilk nasılsın'ı benim sormam gerekirdi. yemekhaneye inilecekse benim çağırmam gerekiyordu beni çağırmazlardı. başta dedim benden zevk almıyor olabilirler mi yani herkes herkesi sevmek zorunda değil. ama ben bir muhabbet başlatınca güzel güzel konuşurlardı. allah var arkamdan de hep iyi şeyler söylemişlerdi de. iyi insanlardı gerçekten severdim de. ama bu hep içime dokunurdu. ulan neden? neden ya bir kere de siz bana nasılsın diyin, bir kere de siz beni yemekhaneye inerken çağırın. öyle işte sözlük. ruhsal bunalımlara gark etmişlerdi beni.
devamını gör...
osmanlı imparatorluğu
hakkında konuşulması zor bir tarihi olgudur. devletin bir arada kalması için milli değerlere aşırı önem verilen türkiye gibi bir ülkede, osmanlı imparatorluğu ile ilgili söyleyeceğiniz herşey, hem osmanlı hayranlığıyla hem de osmanlı düşmanlığıyla aynı anda suçlanır! dahası sizin amacınız son derece objektiftir. hele hele devletin alevi politikaları gibi hassas ve ucu bugüne dokunan meselelere girerseniz tarşılaşacağınız tepki daha da sert olmaktadır.
fakat biz gene de objektiflikten şaşmayalım. gayrimüslimlere hoşgörülü, alevilere ise çok acımasız davrandığı doğrudur. osmanlı imparatorluğunun gayrimüslimlere hoşgörüsü ve aleviliği bastırma politikası tamamen stratejiktir.
gayrimüslimlere karşı tavrı, bizansla savaşmaya başladığı andan itibaren karşısına dikilen avrupa hristiyan birliğini parçalama amacı taşır.
zaten hristiyan kilisesi yandaş ve destek topalamak için anti-türk, anti-osmanlı propogandası yapmaktadır. osmanlı hanedanı da mantıklı olarak en ufak bir malzeme vermek istemez karşı tarafa. alevi ve şii baskısı ise, malumunuz, yavuz sultan selim ile başlar. yavuz şehzade iken trabzon'u yönetir. yakınlığından ötürü doğu anadolu'da safevi destekli şii propogandalarına tanık olur. babası 2. beyazıt'ın da bu gelişmelere müdahale etmemesi, onun babasına muhalefet etmesi ve ardından onu tahttan indirmesine sebep olan etkenlerden biridir.
o dönemde din olgusu aynı zamanda siyasi gruplaşmaları da belirlerdi. bu sebeple osmanlı, doğudaki şii ve alevi yayılmasını kendine karşı bir tehdit olarak algılamış ve çok sert bir reaksiyon göstermiştir. bugün doğal olarak sert bir dille eleştirdiğimiz bu tutum, o dönemin şartlarında normal sayılan bir devlet operasyonudur.
fakat biz gene de objektiflikten şaşmayalım. gayrimüslimlere hoşgörülü, alevilere ise çok acımasız davrandığı doğrudur. osmanlı imparatorluğunun gayrimüslimlere hoşgörüsü ve aleviliği bastırma politikası tamamen stratejiktir.
gayrimüslimlere karşı tavrı, bizansla savaşmaya başladığı andan itibaren karşısına dikilen avrupa hristiyan birliğini parçalama amacı taşır.
zaten hristiyan kilisesi yandaş ve destek topalamak için anti-türk, anti-osmanlı propogandası yapmaktadır. osmanlı hanedanı da mantıklı olarak en ufak bir malzeme vermek istemez karşı tarafa. alevi ve şii baskısı ise, malumunuz, yavuz sultan selim ile başlar. yavuz şehzade iken trabzon'u yönetir. yakınlığından ötürü doğu anadolu'da safevi destekli şii propogandalarına tanık olur. babası 2. beyazıt'ın da bu gelişmelere müdahale etmemesi, onun babasına muhalefet etmesi ve ardından onu tahttan indirmesine sebep olan etkenlerden biridir.
o dönemde din olgusu aynı zamanda siyasi gruplaşmaları da belirlerdi. bu sebeple osmanlı, doğudaki şii ve alevi yayılmasını kendine karşı bir tehdit olarak algılamış ve çok sert bir reaksiyon göstermiştir. bugün doğal olarak sert bir dille eleştirdiğimiz bu tutum, o dönemin şartlarında normal sayılan bir devlet operasyonudur.
devamını gör...
konuşacak konu bulunmayan flört
susmaya mecburen devam ettiğiniz vakit, ilişkinin akıbeti hususunda içinizin içini kemirdiği flörtünüzdür.
iyidir, hoştur belki ama bir şeyler paylaşmadıkça nasıl bir aşamaya evrilebilir bir ilişki? biliyorum, sözlük dert yanma yeri değil, zaten siz de güzin abla değilsiniz.
ancak, bunu aşamıyorum ve anlatmazsam daha da berbat olacağım: 2018'de, mezun senemde üniversitede tanıştıktan sonra ilgimi açıkladığım bu kızcağız, mezuniyet gelip geçtikten sonra kendi şehrine gitti. haliyle ben de kendi şehrime döndüm. bu ilişkiyi, uzaktan yürümeyeceğine inanan insanlar olduğumuz için hiç başlamadan, birbirimizi kırmadan rafa kaldırdık.
şimdilerde tekrar konuşmaya başladık. benim işim gereği onun şehrine taşınma ihtimalim ikimizi de umutlandırdı. henüz bir gelişme yok üç ay falan oldu tekrar konuşmaya başlayalı. yine de çok konuşmuyoruz öyle. konuşmaya fırsat olduğunda da aklıma hiçbir şey gelmiyor hem. belaltı konular açsam soğur mu, sevgimi dillendirsem sıkılır mı bilemiyorum. ama sanki 2018'deki ruhu hiç öldürmemiş gibiyiz. "keşke yanımda olsan" dedi bana. bunu demek, seni seviyorum demekten daha güzeldir. ben öyle düşünüyorum.
dediğim gibi, gün içinde öyle çok konuşamıyoruz zaten, belki iki üç kez mesajlaşıyoruz. haftasa bir araşıyoruz, genelde o arıyor. ben aradığımda bakamıyor pek, e tabi işinde gücünde... hem ayrıca normalinde de telefonu eline alamadığını söylüyor. o da benim gibi vıcık vıcık sevgili tribi sevmiyor. iyi niyetine güvendiğim için sözlerine inanmaktan başka çare gelmiyor elimden.
bazen böyle dipsiz fikirlere düştüğümde boşa evham mı yapıyorum diye düşünüyorum, bazense bu kızcağızın benden daha büyük bir adım beklediğini veya onu oyalıyormuş gibi hissettirdiğimi düşünüyorum.
ne yapacağımı bilmiyorum. tek bildiğim, hayatımda olmasını istediğim...
6 nisan 2021 tarihli edit: bu ilişkinin seyri hakkında bana mesajla soru sorulduğu için editliyorum. diyaloğumuz aylar öncesi onun bir mesajıyla bitti. "olmuyor" dedi. iyi, hoş. olmasın zaten. bana ister ayran gönüllü ister şıpsevdi deyin... ben bu sözlükten bir hanımla tanıştım. aynı liseden mezun olduğumuzu, yakın oturduğumuzu, ufacık bir yaş farkımız olduğunu öğrendim. bunu da geçtim; öylesine güzel öylesine iyi niyetli biri ki sanki bu dünyadan değil benim fındığım. şimdi çok tatlı bir ilişkimiz var. sevildiğimi hissettiriyor bana. çocuk gibi şımarıyorum onunla konuşurken. var olsun güzel sevgilim... arkadaşlar hiçbir şey dünyanın sonu değil. hiçbir vaka karşısında derbeder olmamak lazım. bana inanın, canınızdan çok sevdiğiniz sevgilinizi kafa sözlük'te bile bulabilirsiniz. **
iyidir, hoştur belki ama bir şeyler paylaşmadıkça nasıl bir aşamaya evrilebilir bir ilişki? biliyorum, sözlük dert yanma yeri değil, zaten siz de güzin abla değilsiniz.
ancak, bunu aşamıyorum ve anlatmazsam daha da berbat olacağım: 2018'de, mezun senemde üniversitede tanıştıktan sonra ilgimi açıkladığım bu kızcağız, mezuniyet gelip geçtikten sonra kendi şehrine gitti. haliyle ben de kendi şehrime döndüm. bu ilişkiyi, uzaktan yürümeyeceğine inanan insanlar olduğumuz için hiç başlamadan, birbirimizi kırmadan rafa kaldırdık.
şimdilerde tekrar konuşmaya başladık. benim işim gereği onun şehrine taşınma ihtimalim ikimizi de umutlandırdı. henüz bir gelişme yok üç ay falan oldu tekrar konuşmaya başlayalı. yine de çok konuşmuyoruz öyle. konuşmaya fırsat olduğunda da aklıma hiçbir şey gelmiyor hem. belaltı konular açsam soğur mu, sevgimi dillendirsem sıkılır mı bilemiyorum. ama sanki 2018'deki ruhu hiç öldürmemiş gibiyiz. "keşke yanımda olsan" dedi bana. bunu demek, seni seviyorum demekten daha güzeldir. ben öyle düşünüyorum.
dediğim gibi, gün içinde öyle çok konuşamıyoruz zaten, belki iki üç kez mesajlaşıyoruz. haftasa bir araşıyoruz, genelde o arıyor. ben aradığımda bakamıyor pek, e tabi işinde gücünde... hem ayrıca normalinde de telefonu eline alamadığını söylüyor. o da benim gibi vıcık vıcık sevgili tribi sevmiyor. iyi niyetine güvendiğim için sözlerine inanmaktan başka çare gelmiyor elimden.
bazen böyle dipsiz fikirlere düştüğümde boşa evham mı yapıyorum diye düşünüyorum, bazense bu kızcağızın benden daha büyük bir adım beklediğini veya onu oyalıyormuş gibi hissettirdiğimi düşünüyorum.
ne yapacağımı bilmiyorum. tek bildiğim, hayatımda olmasını istediğim...
6 nisan 2021 tarihli edit: bu ilişkinin seyri hakkında bana mesajla soru sorulduğu için editliyorum. diyaloğumuz aylar öncesi onun bir mesajıyla bitti. "olmuyor" dedi. iyi, hoş. olmasın zaten. bana ister ayran gönüllü ister şıpsevdi deyin... ben bu sözlükten bir hanımla tanıştım. aynı liseden mezun olduğumuzu, yakın oturduğumuzu, ufacık bir yaş farkımız olduğunu öğrendim. bunu da geçtim; öylesine güzel öylesine iyi niyetli biri ki sanki bu dünyadan değil benim fındığım. şimdi çok tatlı bir ilişkimiz var. sevildiğimi hissettiriyor bana. çocuk gibi şımarıyorum onunla konuşurken. var olsun güzel sevgilim... arkadaşlar hiçbir şey dünyanın sonu değil. hiçbir vaka karşısında derbeder olmamak lazım. bana inanın, canınızdan çok sevdiğiniz sevgilinizi kafa sözlük'te bile bulabilirsiniz. **
devamını gör...
gezen tavuğun gidebileceği mekanlar
yaşadığım semtte bolca var bu arkadaşlardan. fink atıyorlar adeta. yasak falan da etkilemiyor pek. gezin anam gezin benim yerime de gezin.
pastirmalicorek'in ağzının suyu aktı şuan. bi tanesini tenhada kıstırmayı düşünmüyorsa ben de salata değilim! *
pastirmalicorek'in ağzının suyu aktı şuan. bi tanesini tenhada kıstırmayı düşünmüyorsa ben de salata değilim! *
devamını gör...
kalp sağlığını merdiven çıkarak test etmek
bir dakikadan kısa süre içerisinde dört kat merdiven çıkmak, kalp sağlığınızın iyi olduğunu gösteriyor. avrupa kardiyoloji derneği’nin bilimsel konferansı görüntülemenin en iyileri 2020’de sunulan bir araştırma böyle söylüyor.
devamını gör...



