17 yaşında 52 sabıkası olan genç
şu haberdeki gençtir.
bursa'da yaşayan, esnafların kabusu olmuş olan gençtir.
neyse ki 52. sabıka sonunda nihayet tutuklanmış. devletimize de zahmet olmuştur.
--! spoiler !--
bursa'nın, iznik ilçesinde, 3 iş yerinden hırsızlık yapan ve 52 suç kaydı bulunan 17 yaşındaki s.a., güvenlik kameralarından tespit edilen dövmesinden kimliği saptanarak, yakalandı. gözaltına alınan s.a. sevk edildiği adliyede tutuklandı.
iznik ilçesinde, 3 iş yerinde yaşanan hırsızlık olaylarının ardından polis ekipleri harekete geçti.
80 litre mazot, 2 akü, 2 cep telefonu ve otomat yıkama ünitesini kırarak, içindeki paraları çalan şüphelinin yakalanması için çalışma başlatan polis, iş yerlerinin güvenlik kamerası görüntülerini incelemeye aldı. görüntülerden dövmesi saptanan şüphelinin s.a. olduğu ortaya çıktı.
polis ekipleri, s.a.'yı evinde yakalayarak, gözaltına aldı. 'gasp' ve 'hırsızlık' gibi suçlardan 52 suç kaydı olan s.a., emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. s.a., tutuklanarak cezaevine gönderildi.
--! spoiler !--
bursa'da yaşayan, esnafların kabusu olmuş olan gençtir.
neyse ki 52. sabıka sonunda nihayet tutuklanmış. devletimize de zahmet olmuştur.
--! spoiler !--
bursa'nın, iznik ilçesinde, 3 iş yerinden hırsızlık yapan ve 52 suç kaydı bulunan 17 yaşındaki s.a., güvenlik kameralarından tespit edilen dövmesinden kimliği saptanarak, yakalandı. gözaltına alınan s.a. sevk edildiği adliyede tutuklandı.
iznik ilçesinde, 3 iş yerinde yaşanan hırsızlık olaylarının ardından polis ekipleri harekete geçti.
80 litre mazot, 2 akü, 2 cep telefonu ve otomat yıkama ünitesini kırarak, içindeki paraları çalan şüphelinin yakalanması için çalışma başlatan polis, iş yerlerinin güvenlik kamerası görüntülerini incelemeye aldı. görüntülerden dövmesi saptanan şüphelinin s.a. olduğu ortaya çıktı.
polis ekipleri, s.a.'yı evinde yakalayarak, gözaltına aldı. 'gasp' ve 'hırsızlık' gibi suçlardan 52 suç kaydı olan s.a., emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. s.a., tutuklanarak cezaevine gönderildi.
--! spoiler !--
devamını gör...
kürdistan
asya'nın ortadoğu'su olduğu gibi, ortadoğu'nun da kürdistan adında bir jeokültürel bölgesi vardır.
buradan
buradan
devamını gör...
cumartesi günü çalışmak
yıllardır hiç aksatmadan yaptığım icraat.
bazen güzel oluyor, ama herkes tatildeyken zoruma gitmiyor değil, özelikle memur kesimi kıskandım oluyor.
sonra kendimi avutuyorum benimde ekmeğim böyle çıkıyor diye, dedik ya umut fakirin ekmeği diye.
yinede işimiz var hamd olsun, ya gidecek işi olmayanlar ne yapsın.
bazen güzel oluyor, ama herkes tatildeyken zoruma gitmiyor değil, özelikle memur kesimi kıskandım oluyor.
sonra kendimi avutuyorum benimde ekmeğim böyle çıkıyor diye, dedik ya umut fakirin ekmeği diye.
yinede işimiz var hamd olsun, ya gidecek işi olmayanlar ne yapsın.
devamını gör...
türklerin uzaya gittiğinde yapacakları ilk iş
semaverde çay ve mangalda tavuk kanat.
devamını gör...
normal sözlük'te takip
ya o da bir şeymi, üye olduktan 2 hafta sonra "online" sekmesini gördüm.
rezil olmayayım diye kimseye de soramadım, arıyorum arıyorum kim online kim offline bilemiyorum, taaki tesadüfen bön bön sayfaya bakarken baktım online ikonu bana selektör yapıyor.
rezil olmayayım diye kimseye de soramadım, arıyorum arıyorum kim online kim offline bilemiyorum, taaki tesadüfen bön bön sayfaya bakarken baktım online ikonu bana selektör yapıyor.
devamını gör...
i. justinianus
bizans imparatorluğunun 4. yy.da yaşamış "büyük" sıfatlı impatatoru. kendisi illirya (arnavut) kökenlidir ve aslen soylu değildir. imparator i. justinus'un evlatlık çocuğudur. bizans'ın en çalışkan ve en zeki imparatorlarından biridir. tarihçi prokopius, onun insan olmadığını yazar. kendisinin gözlerini yuvalarından çıkarabildiğini ve hiç uyumayan bir imparator olduğunu anlatır.
yaptığı fetihlerle kuzey afrika'yı, italya'yı ve murcia'yı barbarların elinden çok kısa bir sürede almayı başarmıştır. bunu yapmasındaki gayesi, eski roma imparatorluğu topraklarını yeniden geri alabilmek adınadır. çok yetenekli bir askeri komutan olmasının yanında çok da hırslı birisi imiş kendisi. keza, onun bu kadar kısa sürede ele geçirdiği toprakları ise kendinden sonra imparatorlar elde tutmayı başaramamıştır. askeri dehasının yanında istanbul'un en güzide eseri olan ayasofya'yı inşa ettiren kişi de odur. kendisi döneminin en büyük dini mabedini inşa ettikten sonra ayasofya'nın içinden şu sözleri haykırmıştır:
- " ey süleyman, seni de geçtim! ".
yaptığı fetihlerle kuzey afrika'yı, italya'yı ve murcia'yı barbarların elinden çok kısa bir sürede almayı başarmıştır. bunu yapmasındaki gayesi, eski roma imparatorluğu topraklarını yeniden geri alabilmek adınadır. çok yetenekli bir askeri komutan olmasının yanında çok da hırslı birisi imiş kendisi. keza, onun bu kadar kısa sürede ele geçirdiği toprakları ise kendinden sonra imparatorlar elde tutmayı başaramamıştır. askeri dehasının yanında istanbul'un en güzide eseri olan ayasofya'yı inşa ettiren kişi de odur. kendisi döneminin en büyük dini mabedini inşa ettikten sonra ayasofya'nın içinden şu sözleri haykırmıştır:
- " ey süleyman, seni de geçtim! ".
devamını gör...
çalıntı tanım girmek
mevzunun ciddi anlamda uzadığını düşünüyorum. bakın adım adım gidelim;
ortada bir intihal var. şık bir durum değil. sonrasında gelen bir uyarı var lakin anladığımız kadarı ile bu uyarıya kulak tıkanıyor. keşke tıkanmasa ama tıkanıyor. benzer durumlar, okuduklarımızdan anladığımız kadarı ile daha önce de yaşanmış. zurnanın zırt dediği yerde burası oluyor zannımca. fikri emek sarf edilerek hazırlanmış bir metnin başkası tarafından alıntı kurallarına uyulmadan paylaşılması doğal olarak bu konularda hassas olan yazar arkadaşımızı kızdırıyor ve olumlu geri dönüş alamaması sonrasında durumu umuma arz ediyor. bunu yaparken de kelimelerini seçmeye çalışıyor lakin mevzu hassas bir mevzu olduğu için ne kadar özen göstermiş olursa olsun konu karmaşıklaşıyor. çünkü işin içine sözlük içi ilişkiler, gruplaşmalar, yazarların irtibat halinde olduğu diğer insanlar giriyor. böylece iki grup oluşuyor ve söz konusu sıkıntının içeriğine bakılmadan vaziyet alınıyor. meselenin özü es geçiliyor. sevdiğiniz yazarlar hata yapabilir arkadaşlar. beğeni yağmuruna tuttuğunuz yazarlar hata yapabilir. insan hatalardan müteşekkil bir yaşam formu. sizin bir insanı koyduğunuz yer dünyanın en yüksek rakımlı tepesi olabilir, lakin onun hatalarını görmesine yardımcı olmadığınızda onu tepeden yuvarlayan bizatihi siz oluyorsunuz.
adı geçen yazar arkadaşımızın pek çok tanımını bende keyifle okudum. yeri geldi beğeni bıraktım. sözlüğe kendince bir hava kattı. ama sizler fark etmeden insanların omuzlarına çok fazla yük yüklüyorsunuz. özellikle genç arkadaşlarımızın sırtını sıvazladığınız kadar yaptıkları hataları onlara söylemiş olsanız bu tarz bir mevzu ortaya çıkmayacak. ama birbirinizi şişirmekle ve birbirinize övgüler düzmekle o kadar meşgulsünüz ki, gözünüzün önünde cereyan eden hataları görmüyorsunuz ya da görmezden geliyorsunuz. sonrasında bunu gören biri çıkıyor ve haklı olarak olaya müdahil oluyor.
evvela herkesin şu konuda hem fikir olması lazım; gerçekleşen durum kabul edilebilir bir durum değildir. yazar arkadaşlarımızdan bağımsız olarak olaya bakmak zorundasınız. başka bir insanın düşünceleri ve deneyimleri ile oluşturduğu, kendi üslubu, bilgisi ve görgüsü ile şekil verdiği fikri bir metni kendinizinmiş gibi paylaşamazsınız. bunun lamı cimi yoktur.
şimdi işin bu boyutunu bir kenara koyalım. ilgili yazar arkadaş özelinde yapılan genel eleştirinin yukarıda yazdığım sebeplerden ötürü kişiselleştirilmesi kaçınılmaz oldu lakin bu işe nokta koymak çok basit. bu değerli kardeşimiz çıkar, eğmeden bükmeden meramını anlatır, gerekli özrü diler ve buradaki insanların hoşgörüsüne sığınır, mevzu kapanır gider. zaten burada hiç kimse birilerinin linç edilmesini istemez, linç edilmesine de izin vermez. bu davranış ilk gün yapılsa yine mevzu kapanır giderdi. açıkçası böyle mevzularda insanların birbirleri ile laf yarışına girmesine, laf salatası yapıp bizlere geçin salata bardan açık büfe doya doya yiyin demesine gerek yok. çoğumuz bu mevzularda doygunluğa erişmiş insanlarız. sözlük ortamlarında defalarca benzer şeyler yaşandı/yaşanıyor. bu değerli genç arkadaşımızın yanında olan, onunla sohbeti olan arkadaşlar kendisini telkin yoluyla özür dileme noktasına getirse, inanın ona en büyük iyiliği yapmış olurlardı. ona değer verenlerin üzerine düşen vazife onun hatasını savunmak değil, ona hatasını göstermek olmalıydı lakin bu da ne yazık ki, es geçildiğine göre önümüze bakmamız lazım. kafa sözlüğün diğer platformlardan farklı bir platform olduğunu savunuyorsak ya da öyle olmasını arzuluyorsak, işte önümüzde güzel bir sınav var.
hatalı davranış sergileyen genç arkadaşımız çıksın hatasını dile getirsin. diğer yazarlarda bu hatanın hangi sebeple yapıldığını umursamadan, bu kusuru hep birlikte örtsün ve yolumuza devam edelim. burada herkesin birbirinden öğreneceği, birbirine bir şeyler katabileceği bir ortamın oluşmasını kahir ekseriyet istiyor diye düşünüyorum. hatada ısrar olmazsa tenkitte neden ısrar olsun değil mi?
evet böylece beni de sevgi pıtırcığı haline getiren siz kafacılara teşekkür eder, gözlerinizden öperim. gideyim kabuğumu cilalatayım bayağı yıprandı şu başlıkta *
ortada bir intihal var. şık bir durum değil. sonrasında gelen bir uyarı var lakin anladığımız kadarı ile bu uyarıya kulak tıkanıyor. keşke tıkanmasa ama tıkanıyor. benzer durumlar, okuduklarımızdan anladığımız kadarı ile daha önce de yaşanmış. zurnanın zırt dediği yerde burası oluyor zannımca. fikri emek sarf edilerek hazırlanmış bir metnin başkası tarafından alıntı kurallarına uyulmadan paylaşılması doğal olarak bu konularda hassas olan yazar arkadaşımızı kızdırıyor ve olumlu geri dönüş alamaması sonrasında durumu umuma arz ediyor. bunu yaparken de kelimelerini seçmeye çalışıyor lakin mevzu hassas bir mevzu olduğu için ne kadar özen göstermiş olursa olsun konu karmaşıklaşıyor. çünkü işin içine sözlük içi ilişkiler, gruplaşmalar, yazarların irtibat halinde olduğu diğer insanlar giriyor. böylece iki grup oluşuyor ve söz konusu sıkıntının içeriğine bakılmadan vaziyet alınıyor. meselenin özü es geçiliyor. sevdiğiniz yazarlar hata yapabilir arkadaşlar. beğeni yağmuruna tuttuğunuz yazarlar hata yapabilir. insan hatalardan müteşekkil bir yaşam formu. sizin bir insanı koyduğunuz yer dünyanın en yüksek rakımlı tepesi olabilir, lakin onun hatalarını görmesine yardımcı olmadığınızda onu tepeden yuvarlayan bizatihi siz oluyorsunuz.
adı geçen yazar arkadaşımızın pek çok tanımını bende keyifle okudum. yeri geldi beğeni bıraktım. sözlüğe kendince bir hava kattı. ama sizler fark etmeden insanların omuzlarına çok fazla yük yüklüyorsunuz. özellikle genç arkadaşlarımızın sırtını sıvazladığınız kadar yaptıkları hataları onlara söylemiş olsanız bu tarz bir mevzu ortaya çıkmayacak. ama birbirinizi şişirmekle ve birbirinize övgüler düzmekle o kadar meşgulsünüz ki, gözünüzün önünde cereyan eden hataları görmüyorsunuz ya da görmezden geliyorsunuz. sonrasında bunu gören biri çıkıyor ve haklı olarak olaya müdahil oluyor.
evvela herkesin şu konuda hem fikir olması lazım; gerçekleşen durum kabul edilebilir bir durum değildir. yazar arkadaşlarımızdan bağımsız olarak olaya bakmak zorundasınız. başka bir insanın düşünceleri ve deneyimleri ile oluşturduğu, kendi üslubu, bilgisi ve görgüsü ile şekil verdiği fikri bir metni kendinizinmiş gibi paylaşamazsınız. bunun lamı cimi yoktur.
şimdi işin bu boyutunu bir kenara koyalım. ilgili yazar arkadaş özelinde yapılan genel eleştirinin yukarıda yazdığım sebeplerden ötürü kişiselleştirilmesi kaçınılmaz oldu lakin bu işe nokta koymak çok basit. bu değerli kardeşimiz çıkar, eğmeden bükmeden meramını anlatır, gerekli özrü diler ve buradaki insanların hoşgörüsüne sığınır, mevzu kapanır gider. zaten burada hiç kimse birilerinin linç edilmesini istemez, linç edilmesine de izin vermez. bu davranış ilk gün yapılsa yine mevzu kapanır giderdi. açıkçası böyle mevzularda insanların birbirleri ile laf yarışına girmesine, laf salatası yapıp bizlere geçin salata bardan açık büfe doya doya yiyin demesine gerek yok. çoğumuz bu mevzularda doygunluğa erişmiş insanlarız. sözlük ortamlarında defalarca benzer şeyler yaşandı/yaşanıyor. bu değerli genç arkadaşımızın yanında olan, onunla sohbeti olan arkadaşlar kendisini telkin yoluyla özür dileme noktasına getirse, inanın ona en büyük iyiliği yapmış olurlardı. ona değer verenlerin üzerine düşen vazife onun hatasını savunmak değil, ona hatasını göstermek olmalıydı lakin bu da ne yazık ki, es geçildiğine göre önümüze bakmamız lazım. kafa sözlüğün diğer platformlardan farklı bir platform olduğunu savunuyorsak ya da öyle olmasını arzuluyorsak, işte önümüzde güzel bir sınav var.
hatalı davranış sergileyen genç arkadaşımız çıksın hatasını dile getirsin. diğer yazarlarda bu hatanın hangi sebeple yapıldığını umursamadan, bu kusuru hep birlikte örtsün ve yolumuza devam edelim. burada herkesin birbirinden öğreneceği, birbirine bir şeyler katabileceği bir ortamın oluşmasını kahir ekseriyet istiyor diye düşünüyorum. hatada ısrar olmazsa tenkitte neden ısrar olsun değil mi?
evet böylece beni de sevgi pıtırcığı haline getiren siz kafacılara teşekkür eder, gözlerinizden öperim. gideyim kabuğumu cilalatayım bayağı yıprandı şu başlıkta *
devamını gör...
güzel bir kadını tasvir ederken kullanılan ifade
"şiir gibi kadın"
devamını gör...
kadın çantasında bulunanlar
kendi çantamda olanları söylüyorum; kitap, kalem, not defteri, çubuk kraker, su, maske, krem, ıslak mendil, cüzdanım, ve biraz ekmek. yolda kedi köpek görürsem hemen vermek için. evet. ben çok iyi bi insanım... teşekkürler.
devamını gör...
quapaw
bir diğer ismi ogahpah olan, a.b.d'de yaşayan, siouan dili konuşan ve farkında olmadan arkansas eyaletine ismini veren kızılderili kabilesidir.
eskiden ohio vadisinde yaşarken iroquoi saldırıları sonucu bugünkü arkansas topraklarına gittiler. onları ilk gören fransız kürk tacirleri, yanlarındaki algonkin'lere onların ismini sormuşlar. düşmanları olan algonkinler ise güneydekiler anlamında akansa demişler. fransızlar bu kelimeyi kabilenin ismi sanmışlar ve haritalarına akansa'ların yaşadığı yer diye kaydetmişler.
fransızlar sonraları quapaw'larla ticaret yapmış, sıkı fıkı olmuş, birçok kızılderili kadınla evlenmişlerdir. louisiana civarındaki natchez kabilesinin fransızlara karşı verdiği savaşta quapaw'lar ne yazıkki fransızları desteklemiştir.
amerikalılar geldikten sonra batıya gitmeleri söylenmiş, onlarda savaşmadan kabul etmişlerdir. bugün oklahoma'da bulunan bir rezervasyonda yaşamaktadırlar.
eskiden ohio vadisinde yaşarken iroquoi saldırıları sonucu bugünkü arkansas topraklarına gittiler. onları ilk gören fransız kürk tacirleri, yanlarındaki algonkin'lere onların ismini sormuşlar. düşmanları olan algonkinler ise güneydekiler anlamında akansa demişler. fransızlar bu kelimeyi kabilenin ismi sanmışlar ve haritalarına akansa'ların yaşadığı yer diye kaydetmişler.
fransızlar sonraları quapaw'larla ticaret yapmış, sıkı fıkı olmuş, birçok kızılderili kadınla evlenmişlerdir. louisiana civarındaki natchez kabilesinin fransızlara karşı verdiği savaşta quapaw'lar ne yazıkki fransızları desteklemiştir.
amerikalılar geldikten sonra batıya gitmeleri söylenmiş, onlarda savaşmadan kabul etmişlerdir. bugün oklahoma'da bulunan bir rezervasyonda yaşamaktadırlar.
devamını gör...
bilginin laneti
bir kişinin uzman olduğu ya da tecrübeli olduğu konuda aktarım yaparken karşısındakilerin de aynı konuda kendisi kadar bilgi sahibi olmadığını gözardı ederek hareket etmesi ile oluşan anlaşılamama temelli iletişim sorunudur. bu terim ilk olarak 1989 yılında ekonomist colin camerer, george loewenstein ve martin weber tarafından journal of political economy makalesinde ortaya atılmıştır.
her insan, farketmese de bilginin lanetini tecrübe etmiştir. bazen sizin için çok basit olan bir adresi tarif ederken bile zorlandığınızı hissedersiniz. defalarca gitmiş olduğunuz adresi karşınızdaki kişinin kafasında sizin gibi canlandıramayacağını hesaba katmayabilirsiniz.
üniversite zamanında yaptığım stajımın ilk günlerinde bana bir kağıt uzatarak fax makinesini anlatıp, "şunu şu numaraya faxla" diyip yapamayınca da "sen sınavdan kaç puan aldın da kazandın üniversiteyi" diyerek aşağılayan çok bilmiş beyaz yakalı kişiyi de buradan kınıyorum. halbuki ilk defa fax makinesi görüyordum. çamaşır makinesi desen belki inanacaktım.
her insan, farketmese de bilginin lanetini tecrübe etmiştir. bazen sizin için çok basit olan bir adresi tarif ederken bile zorlandığınızı hissedersiniz. defalarca gitmiş olduğunuz adresi karşınızdaki kişinin kafasında sizin gibi canlandıramayacağını hesaba katmayabilirsiniz.
üniversite zamanında yaptığım stajımın ilk günlerinde bana bir kağıt uzatarak fax makinesini anlatıp, "şunu şu numaraya faxla" diyip yapamayınca da "sen sınavdan kaç puan aldın da kazandın üniversiteyi" diyerek aşağılayan çok bilmiş beyaz yakalı kişiyi de buradan kınıyorum. halbuki ilk defa fax makinesi görüyordum. çamaşır makinesi desen belki inanacaktım.
devamını gör...
siz doktor değilsiniz şırıngada hava boşluğu var
yeşilçam filmlerindeki beyin yakan sahnelerden birisidir. bir yandan da insanlara ufaktan yararlı bilgiler de sunmaktadır. sonuçta sağlık okuryazarlığını filmlerden, dizilerden ve internetten kazanan bir grubuz. ha bu arada bu hava boşluğu ya da hava embolisi, dolaşıma dahil olduğunda farklı organlara giden damarlarda tıkanıklık gibi durumlar yaratarak doku ya da organlarda işleyiş bozukluğuna, ciddi dolaşım sorunlarına neden olabilir. bu nedenle bizi uyaran, yararlı olabilecek bilgiler sunan yeşilçam filmlerinin hastasıyız.
devamını gör...
burada yaşarsam çok huzurlu olurum denilen yerler
alaska . hani tlc'de amerikalılar şehir hayatından kaçıp alaska da ev tutuyorlar ya onlar gibi bir hayat istiyorum .
devamını gör...
düşünen türkçe
okuyucuyu türkçe kelimelerin kökenlerine doğru uzunca bir yolculuğa çıkartan, türkolog prof. dr. ali akar tarafından kaleme alınan bir etimoloji kitabı. her gün kullandığımız ve bize gayet sıradan gelen kelimelerin öyle derin felsefi anlamlar içeren kökenleri olduğunu öğrenince türkçe konuşan herkesin heyecanlanması ve bu dilin lezzetini daha iyi almaları içten bile değil. bu dili icat eden eski insanların geçmişte dünyayı (bizden daha başarılı) algılayış biçimlerine şahit olmak gerçekten de heyecan verici bir duygu.
--! spoiler !--
od: ateş
odak: önemli yer/ merkez
ocak: içinde ateş yakılan, ısınma, yemek pişirme, ısıtma gibi amaçlarla kullanılan yer (odak).eski türklerde evin merkezidir. evin odağı ocağıdır.
ocağım söndü, ocağıma incir ağacı dikti atasözleri de buradan gelir.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
od: ateş
odak: önemli yer/ merkez
ocak: içinde ateş yakılan, ısınma, yemek pişirme, ısıtma gibi amaçlarla kullanılan yer (odak).eski türklerde evin merkezidir. evin odağı ocağıdır.
ocağım söndü, ocağıma incir ağacı dikti atasözleri de buradan gelir.
--! spoiler !--
devamını gör...
ilk defa alkol alacaklara tavsiyeler
hiç tüketmediğim ama tüketenlerden bildiğim için verebileceğim tek tavsiye 'şişede durduğu gibi durmaz' olacaktır.
tanım: ilk defa alkol alacaklara tavsiye verilen başlık.
tanım: ilk defa alkol alacaklara tavsiye verilen başlık.
devamını gör...
feylesof (yazar)
şimdi keşfettiğim* ufuk açan, tanımları gayet güzel ve anlaşılır olan değerli sözlük yazarımız. güzel tanımlarıyla hep aramızda olsun*.
devamını gör...
şebnem paker
1997 yılında eurovision şarkı yarışmasında dinle adlı parça ile 3. olan dünyalar güzeli türk şarkıcısı.
devamını gör...
verdiği artıyı geri alan yazar
şüphesiz maraş dondurmacısı olma ihtimali yüksek olan yazardır.
devamını gör...
sakal
eski medeniyetlerde ve kültürlerde, sakala karşı farklı inanışlar ve tıraş yöntemleri bulunuyor. hatta bazılarında tıraş ritüelleri veya erkekliğe geçiş törenleri yapılabiliyor. ve sakal statü değişikliğini sembolize edebiliyor.
mısırda firavunların sakalları altın tozuyla süsleniyor. hijyen için "osird" adlı takma sakal takan firavunlar, gücü simgelediğinden en uzun sakala sahip oluyor. firavun ölünce berberi ve favori tıraş bıçağı da beraberinde gömülüyor. ayrıca ölünce tanrıya dönüşmeleri için normalleri düz duran sakalları yukarı bükülüyor.
sümerliler, asurlular, fenikeliler sakallarına çok önem veriyor. uzun ve örgülü sakal bırakmayı seviyorlar. üst düzey erkekler sakallarını kınayla boyuyor, altın tozuyla pudralıyorlar. en önemli sakallar ise yukarıya dönük sakallar olarak görülüyor. hiyerarşide yüksek olduğunu göstermek isteyenler, saatlerce sakallarını yukarı döndürmeye çalışıyor.
antik yunanda bilgeliği sembolize ettiği için sakal çok seviliyor.sakallar sadece yastayken kesiliyor ve hatta bıçak yoksa elleriyle koparıyorlar. bir erkek öldüğünde kesilen sakalı evinin kapısına asılıyor. birinin sakalını kesmek suç sayılıyor ayrıca sakal kesmek utanç göstergesi olduğu için suçlulara ceza olarak kullanılıyor.
kendilerini yunanlılardan ayırmak isteyen romalılar, hep tıraşlı geziyor. bir oğlanın ilk tıraşı hayatındaki ilk önemli adımı simgelediği için sakallarını olgun bir yaşa gelene kadar uzatıp, doğum günlerinde ailelerinin önünde dini bir törenle kesiyorlar.
cermen kabileleri öyle bir sakal bırakıyorlar ki, tıraşlı olan romalılar hem onlardan korkuyor hem de onlara hayran kalıyordu. cermenlerde, genç bir adam düşman öldürmediği sürece sakalını kesmeyeceğine dair söz veriyor.
hint uygarlığında bir oğlan ilk tıraşını "godanakaruman" adlı tören ile 16 yaşında oluyor. kast sistemine göre berbere brahmin ise inek, kshatriya ise 2 at, vaishya ise 2 koyunla ödeme yapılıyor. tıraştan önce aile berberle beraber şu şarkıyı söylüyor: "kafasını ve yüzünü arındır, ey berber, ama sakın hayatını alma."
mısırda firavunların sakalları altın tozuyla süsleniyor. hijyen için "osird" adlı takma sakal takan firavunlar, gücü simgelediğinden en uzun sakala sahip oluyor. firavun ölünce berberi ve favori tıraş bıçağı da beraberinde gömülüyor. ayrıca ölünce tanrıya dönüşmeleri için normalleri düz duran sakalları yukarı bükülüyor.
sümerliler, asurlular, fenikeliler sakallarına çok önem veriyor. uzun ve örgülü sakal bırakmayı seviyorlar. üst düzey erkekler sakallarını kınayla boyuyor, altın tozuyla pudralıyorlar. en önemli sakallar ise yukarıya dönük sakallar olarak görülüyor. hiyerarşide yüksek olduğunu göstermek isteyenler, saatlerce sakallarını yukarı döndürmeye çalışıyor.
antik yunanda bilgeliği sembolize ettiği için sakal çok seviliyor.sakallar sadece yastayken kesiliyor ve hatta bıçak yoksa elleriyle koparıyorlar. bir erkek öldüğünde kesilen sakalı evinin kapısına asılıyor. birinin sakalını kesmek suç sayılıyor ayrıca sakal kesmek utanç göstergesi olduğu için suçlulara ceza olarak kullanılıyor.
kendilerini yunanlılardan ayırmak isteyen romalılar, hep tıraşlı geziyor. bir oğlanın ilk tıraşı hayatındaki ilk önemli adımı simgelediği için sakallarını olgun bir yaşa gelene kadar uzatıp, doğum günlerinde ailelerinin önünde dini bir törenle kesiyorlar.
cermen kabileleri öyle bir sakal bırakıyorlar ki, tıraşlı olan romalılar hem onlardan korkuyor hem de onlara hayran kalıyordu. cermenlerde, genç bir adam düşman öldürmediği sürece sakalını kesmeyeceğine dair söz veriyor.
hint uygarlığında bir oğlan ilk tıraşını "godanakaruman" adlı tören ile 16 yaşında oluyor. kast sistemine göre berbere brahmin ise inek, kshatriya ise 2 at, vaishya ise 2 koyunla ödeme yapılıyor. tıraştan önce aile berberle beraber şu şarkıyı söylüyor: "kafasını ve yüzünü arındır, ey berber, ama sakın hayatını alma."
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
sanırım artık olamadığımdan, mutlu olduğum anları kafamın içinde hep tekrar yaşıyorum
devamını gör...