ağlama arkadaş, ağlama aşk için
şu kısacık hayatta bu yaşlar niçin?
devamını gör...

bizim eyalette aşı olmak isteyip olamayana birayı parayla satın almak yasak.
devamını gör...

artık daha dikkatliyim dediğim başlık.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günümüzde içgüdü adını verdiğimiz ve pek de açıklayamadığımız kavramın jung tarafından ele alınıp incelenmesi sonucunda ortaya çıkmış bir terim de denebilir arketip için. terim karşılığı yukarıda verildiği için tekrar yazmayacağım. jung'a göre bunlar kolektif bilinçdışının ürünleri olmakla birlikte her insanda görülen evrensel oluşumlardır. örneğin bir çocuk dünyanın neresinde doğarsa doğsun anne arketipi ile birlikte dünyaya gelir ya da mitler/masallar incelendiğinde görülür ki yeniden doğuşun yaşandığı yerler daima kuyu, mağara, uçsuz bucaksız bir ormandır. arketipler ve yansıma şekillerine dair örnekler elbette çoğaltılabilir. fakat jung'un özellikle üzerinde durduğu ve kişiliğin oluşumunda önemli bir rol oynadıklarını düşündüğü temel arketipler; persona, anima, animus ve gölge arketipleridir.
persona; kişinin sosyal görünümünü temsil eder. başkalarına karşı taktığımız maske de denilebilir. tabii maske deyince mutsuzken mutluymuş gibi rol kesmek değil burada kast edilen şey. daha çok üstlendiğimiz roller olarak düşünebiliriz.
anima, erkeklerin bilinçaltındaki dişil tarafı temsil ederken; animus ise kadınların bilinçaltındaki eril yanı temsil eden arketiplerdir. bu iki arketip büyük oranda aşk hayatımızdan sorumludur diyebiliriz.
gölge; insanın karanlık tarafını yansıtan arketiptir. muhtemel kötülüklerimiz bu arketipin içinde barınmaktadır. masal metinlerindeki antikahramanlar bu arketipin bir yansımasıdır.
devamını gör...

patlıcangiller familyasından olan bir bitki. zehirleyici özelliği olan atropin maddesinden dolayı halüsinasyonlara neden olur. en son ıspanak zehirlenmelerinde bu bitkinin araya karıştığı ortaya atılmıştı.
devamını gör...

sayın dinleyen,
başladık sizi de bekliyoruz...
devamını gör...

neden türkiyede doktor mühendis kalmıyor? cevabı burada. okumak bi bok etmiyor çünkü.

burada boş boş yok sen de sesini çıkar yok emekçinin hakkı diyen tiplerin ekonomiden, iktisattan zerre haberi yok. maaş zaten halkın cebinden çıkıyor isterse 10 bin lira da verir. tek kişiye 7 bin lira vereceğine 2 kişiye 3500 ver ama vermez niye? çünkü twitterda hashtag olup popülerlik elde edecek.
devamını gör...

ne yapsa kendini sevdiremeyen insan'dır. işi zordur. yorar.
devamını gör...

ayrı bir keyiftir.bütün lokmaları boğazina hızlı hızlı dizer,biteremediklerini ekmeğin arasına sarar,otobüsteki çay molasinda yersin.otobüs yolculuklarında ne hikmetse sürekli yersin.
devamını gör...

bir zamanlar yollardaki kaza oranının artmasına yol açan güzel abladır.wonderbra, givenchy, swish jeans, louis vuitton, calvin klein gibi reklamlarda oynamıştır.
devamını gör...

kısa saçın her türlüsünün yakıştığı bir örneği yakından tanıyorum. kısa saç özgürlüktür, cesarettir, güçlü duruşu temsil eder benim için.
[bu kişi benim arkadaşlar, ben demiyorum hayranlarım söylüyor.]
devamını gör...

gerçekliğinden şüphe duymadığım, durum.
gecenin kaçı olursa olsun, gündüz hangi saat olursa olsun online listesinde gördüğüm birkaç yazar var. bazen görünce, neden uyumuyorsun, bir derdin mi var? diye mesaj atmamak için kendimi tutuyorum. e tabi, ben de demek ki o saatlerde uyumamışım, online olmuşum ki görüyorum. fakat onlar sanki ben oflineken de online gibi.
(bkz: derdini seveyim butonu gelsin kampanyası)
devamını gör...

ilk aldığım özellikti. 1500 karma puanım gittiydi de içim cız ettiydi. hey gidi günler heeeeeyyy.
devamını gör...

"sevgili dost,
bu sabah kuş sesleriyle uyandım. ne güzel değil mi? hayır, güzel değil! açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi. kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmeyişinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. yüzümü yıkarken acaba diyordum, acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? acaba "insan" denince hatırlanıyor muyuz?"

(bkz: posta kutusundaki mızıka)
(bkz: a. ali ural)
devamını gör...

ivan alexsandroviç gonçarov'un kaleme aldığı oblomov adlı eserde geçen mektuptur. oblomov bu mektubu biricik aşkı olga'ya yazmıştır. oblomov mektupta içinden geçenleri olga'ya cesurca anlatmıştır. ancak bu mektup bir aşkın değil bir vazgeçişin başlangıcıdır. işte o mektup:

bu kadar sık görüşürken benim yerime mektubumun gelmesi seni her halde şaşırtacak, fakat sonuna kadar okuyunca göreceksin ki başka türlü yapamazdım.
bu mektubu çok daha önce yazmış olmalıydım; o zaman ikimiz de sonradan duyacağımız birçok vicdan azaplarından kurtulmuş olurduk.
ama gene de geç kalmış değilim, birbirimizi o kadar çabuk, o kadar umulmadık bir şekilde sevdik ki ansızın hastalanmış gibi olduk.
bu yüzden kendime daha erken gelemedim.
daha ileri gitmeyeceğim artık, olduğum yerde duracağım; bunu yapmak benim elimde. ama gene de sürükleniyorum… şimdi ise öyle bir savaş içindeyim ki senin yardımına muhtacım.
ne kadar derine sürüklendiğimi ancak bu gece anladım; içine düştüğüm uçurumun derinliğini gördüm ve durmaya karar verdim…
oyun bitti artık; aşk benim için bir hastalık oldu; kendimde bir tutkunluğun başladığını hissettim; sen daha düşünceli, daha ciddi oldun; bütün boş zamanlarını bana verdin; sinirlerin gerginleşti, huzurun kayboldu. şimdi korkuyorum ve anlıyorum ki bu gidişi durdurmak, kendimizi toparlamak için harekete geçmek benim görevim.
evet, seni sevdiğimi söyledim. sen de beni sevdiğini söyledin. ancak aradaki ahenksizliği fark edemedin mi? etmedin değil mi? o halde sonra edeceksin; ben uçuruma düştüğüm zaman. bak benim halime, düşün benim kim olduğumu.
beni sevmen mümkün mü? beni seviyor musun? dün ‘seviyorum, seviyorum, seviyorum’ dedin; bende kesin olarak söylüyorum: hayır, hayır, hayır.
beni sevmiyorsun, ama şunu hemen belirteyim ki yalan da söylemiyorsun.
beni aldatmıyorsun. hayır denecek yerde evet diyecek insan değilsin.
benim sana anlatmak istediğim, duyduğun şeyin gerçek aşk değil, sadece bir aşk umudu olmasıdır…
ben baştan sana bunu açıkça söylemeliydim sen yanlış bir yoldasın; karşındaki adam, rüyalarında gördüğün adam değil. göreceksin, bir gün o kişi karşına çıkacak; bana kızacaksın; ben de bunun azabını duyacağım. daha keskin bir zekâm, daha iyi bir kalbim olsaydı, daha samimi olsaydım sana bunları daha önce söylerdim…
şimdi başka türlü düşünüyorum. kendi kendime şunu soruyorum:
ona iyice bağlandığım zaman, yanımda olması benim için bir zevk değil bir zorunluluk olduğu zaman, aşk yüreğime iyice yerleştiği zaman ne olacak?
bu acıya dayanabilecek miyim? işin sonu kötüye varacak. daha şimdiden bunu düşünmek beni ürpertiyor.
başka birisi olsa şunu da eklerdi ‘bu satırları gözyaşları içinde yazıyorum?’
ama ben sana yalan söylemiyorum, acımın bir gösteriş olmasını istemiyorum, çünkü dertleri, pişmanlıkları artırmak neye yarar? bu çeşit yalanlarda sevgiyi daha fazla kökleştirmek umudu saklıdır. bense bu duyguyu sende ve bende kökünden kazımak istiyorum.
zaten gözyaşları ya boş hayallere ya da bir kadını baştan çıkartmak isteyenlere yaraşır. ben sana bunları uzun bir yolculuğa çıkan iyi bir dostla vedalaşır gibi söylüyorum: iki üç hafta daha beklesem çok geç olurdu.
aşk bir ruh kangreni; o kadar çabuk ilerliyor ki. daha şimdiden ne haldeyim. zamanı saatleri, dakikalarla değil, güneşin doğup batmasıyla değil, seninle ölçüyorum: onu gördüm, göremedim, göreceğim, göremeyeceğim, gelecek, gelmeyecek…
hayatımızın bu kısa dönemi belleğimde her zaman temiz ve ışıklı bir hatıra olarak kalacak ve beni tekrar eski ruh uyuşukluğuna düşürmekten koruyacak.
bu hatıra sana da hiçbir zaman zarar vermeyecek ve gelecekte gerçek aşkı bulmana yardım edecek…
umarım hayat dilediğin gibi olur.
geceler bitti…
yolculuklar da…
yeni yerler yeni sabahlar da bitti…
hoşçakal meleğim…
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

milli park sınırlarından çıkınca kamp yapabileceğiniz istanbul'da bulunan güzel bir habitattir. yaban domuzlari ile meşhurdur. çeşit çeşit mantarları vardır. yürüyüşçülere güzel manzaralar sunar.
devamını gör...

1. bir tanımını beğendiği yazarın profilini merak ederek okuduğu tanımlardan beğendiklerini göstermek.
2. uzun bir aradan sonra takip edilen yazarlara göz attığında son zamanlarda okumadığı birikmiş tanımları okuyarak beğendiklerini göstermek.
devamını gör...

kelime dahisi aşmış şair.

"düşünüyorum da biz, büyüyerek çocukluk etmişiz."

"sizin alınız al inandım
sizin morunuz mor inandım
ben tam kendime göre
ben tam dünyaya göre
ama sizin adınız ne?
benim dengemi bozmayınız "
*''ve oturuldu bir takım şeyler söylendi... imla kurallarıyla mutsuzluk üstüne.''
*eski asker. her daim şair.

güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan
dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar

dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan
kürdistan'da ve muş - tatvan yolunda bir yer kanar

muş - tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan
eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar

sen bir yaz güzelisin, yaprakların ekşi, suda yıkanırsan
portakal incinir, tütün utanır, incirler kanar

bir yolda el ele gideriz, o yolda bir gün usanırsan
padişahlar ve muşlar kanar, darülbedayiler kanar

muş - tatvan yolunda bir gün senin akşamın ne ki
orada her zaman otlar otlar ergenlikler kanar

el ele gittiğimiz bir yolda sen git gide büyürsen
benim içimde çok beklemiş, çok eski bir yer kanar

(bkz: yokuş yol'a)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim