hayatınızın mottosu olan sözler
"a smooth sea never made a skilled sailor"
~franklin d. roosevelt
~franklin d. roosevelt
devamını gör...
persepolis
2007 yapımı aynı isimli kitabı da olan bir animasyon filmidir. iran’da ailesiyle birlikte yaşayan marjane isimli bir kızın şah'ın devrilmesi sonrasındaki çocukluk, gençlik ve yetişkinlik yıllarını anlattığı otobiyografi şeklinde trajikomik bir filmdir. marjene’nin çocukluk masumiyetiyle o dönemin sorgulamalarını barındırır bu film. marjaene punk müziğe, iron maiden’e olan ilgisi başta olmak üzere diğer çocuklardan çok farklı bir bakış açısı olan kızdır. yeni devrimle daha özgür ve demokratik olacaklarını düşünen o dönemin insanları, hayat koşullarının daha da kötüye gitmesi ve özgürlüklerinin sınırlandırılmasıyla karşı karşıya kalırlar...
filmden bir kaç replikle bitirelim:
"asla unutma. korku farkındalığımızı yitirmemize neden olur. o da bizi birer korkağa çevirir."
........
"-bayan, neden koşuyorsunuz?
marjane: geç kaldım, beş dakika sonra dersim var!
-ama yollarda böyle koşturamazsınız! koştuğunuz zaman kalçanız sağa sola sallanıyor. bu, günahtır!
marjane: siz de bir zahmet kalçalarıma bakmayın!"
filmden bir kaç replikle bitirelim:
"asla unutma. korku farkındalığımızı yitirmemize neden olur. o da bizi birer korkağa çevirir."
........
"-bayan, neden koşuyorsunuz?
marjane: geç kaldım, beş dakika sonra dersim var!
-ama yollarda böyle koşturamazsınız! koştuğunuz zaman kalçanız sağa sola sallanıyor. bu, günahtır!
marjane: siz de bir zahmet kalçalarıma bakmayın!"
devamını gör...
gripin
hadi hep birlikte ciğerimiz yansın mı biraz? hem yağar, hem yakar yağmur.
devamını gör...
umut bulut
helal olsun dediğim futbolcudur. nereye gitse formanın hakkını verir yedek dursa sorun çıkarmaz oyna derler çıkar oynar kanada geç derler geçer. böyle futbolcuların hastasıyız.
devamını gör...
leyla ile mecnun replikleri
mecnun: 3 ay ömrüm kalmış leyla 3 ay .o da 2,5’dan 3 sağolsun doktorlar
devamını gör...
ateş yakmak
jack london, kuzey topraklarını konu alan eserlerinde okurlarını buzla sarmalanmış bir diyarda adım adım gezdirir. biri 1902’de, öbürü 1908’de yayımlanan ve “ateş yakmak” başlığını paylaşsalar da birbirlerinden olay örgüsü yönünden ayrılan iki hikâyeyle, “yaşama azmi” adlı üçüncü bir hikâyenin bir araya getirildiği derlemede de jack london insanın buz kaplı doğayla ve kendi benliğiyle yüzleşmesini anlatır. gençliğinde klondike bölgesine altın aramaya giden ve soğuğun hüküm sürdüğü bu topraklarda bizzat yaşamış olan london, alaska’dan yukon’a, kolondike’ten kanada tundralarına kadar yörenin coğrafyasına ve sakinlerine oldukça hâkimdir. jack london’ın karakterleri kuzey’in dört bir yanda uzanan bembeyaz topraklarında vahşi doğanın gücüyle amansız bir mücadele halindedir. doğanın, soğuğun ve pek iyi bilmedikleri bir coğrafyanın pençesinde, hayata tutunmaya çalışırlar. ve ateş yakmak, bu varoluş mücadelesinin ilk adımıdır.
(arka kapak)
güneşsiz günlere alışıktı.
sayfa 1
devamını gör...
normal sözlük yazarları ile son harften kelime türetme oynuyoruz
laiklik
devamını gör...
insanı en sakin anında bile sinir eden şeyler
ben çok önemli bir şey anlatırken karşımdakinin beni dinlemeyip başka bir şeyle uğraşması.
devamını gör...
alt üst soy bilgisindeki tuhaf isimler
bu listede hiç garip bir isim yok en azından benim listemde.yazılanları okumak için buradayım.
devamını gör...
türkiye'nin iyi olduğu konular
liyakatsizlik.
devamını gör...
sevilmemek
bazen düşünüyorum. insanlar gerçekten birbirlerini hiç mi sevmiyorlar? herkes mi rol yapıyor?
ben seviyorum mesela, bazen bazı insanları çok seviyorum. onlar sevmiyor mu? hiç mi?
dostoyevski konuyu özetle şöyle açıklamış.
“kimse, seni sen olduğun için sevmeyecek; herkes seni, seni sevmenin onlara ne kadar yakışacağını düşündüğü için, yani kendileri için sevecek. ve bu da demek oluyor ki insan böyle yaparak yine kendini sevecek. sen hiç sevilmemiş olacaksın hikâyenin sonunda.”
ben seviyorum mesela, bazen bazı insanları çok seviyorum. onlar sevmiyor mu? hiç mi?
dostoyevski konuyu özetle şöyle açıklamış.
“kimse, seni sen olduğun için sevmeyecek; herkes seni, seni sevmenin onlara ne kadar yakışacağını düşündüğü için, yani kendileri için sevecek. ve bu da demek oluyor ki insan böyle yaparak yine kendini sevecek. sen hiç sevilmemiş olacaksın hikâyenin sonunda.”
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
sanat eserimiz, bence yaşadığımız döneme çok uygun ve yine bir buhran döneminde doğmuş olan etkileyici ve ödüllü bir resim:
korkunun şekilleri- maynard dixon.

oldukça etkileyici ve ürkütücü değil mi?
resimde pelerinler, korkuyla felç olmuş yüzleri gizleyen kefenler gibi görünür. dört şekilden sadece biri, yüzün olması gereken yerde sadece bir yüz deliği ile izleyiciye bakıyor. dördünün geri kalanı burada herhangi bir yüze sahip olmayabilir veya hiç yüzüne sahip olmayabilir. korku, kişiyi tehlike karşısında çok yüzsüz kılar. yüzlerin görünmemesinin aksine ayakları oldukça görünürdür, çünkü korku durumunda yani "savaş veya kaç" durumunda, yüzler kaybolsa bile ayaklar önemlidir.
peki ressam bu resmi nasıl bir motivasyonla resmetti? bu resim, 1930’larda yani büyük buhranın sancıları ile ortaya çıktı. günümüzdeki duruma benzer olarak, herkes kadar ressamlar da bu buhranda ekonomik olarak kötü durumdaydı. ressam dixon, bu eseri ile 1931'de, san francisco sanat derneği'nin yıllık sergisine girer ve oldukça önemli ressamları yenerek en popüler resim ödülünü alır. ödül 1500 dolardır ve ve dixon bu para için “hayatımı kurtardı” der ve o dönemki ruh halini anlatmak için şu cümleleri kurar; “hala belirsiz, uğursuz, tetdit edici formlarla çevrili olma hissim vardı. kendimi ondan özgürleştirme, onu dışsallaştırma, sistemimden çıkarma ihtiyacımdan korkunun şekillerini üretme fikri doğdu.” dixon, eserindeki figürler için “çok uğursuz cübbeli figürler” ifadesini kullanır.
korkunun şekilleri- maynard dixon.

oldukça etkileyici ve ürkütücü değil mi?
resimde pelerinler, korkuyla felç olmuş yüzleri gizleyen kefenler gibi görünür. dört şekilden sadece biri, yüzün olması gereken yerde sadece bir yüz deliği ile izleyiciye bakıyor. dördünün geri kalanı burada herhangi bir yüze sahip olmayabilir veya hiç yüzüne sahip olmayabilir. korku, kişiyi tehlike karşısında çok yüzsüz kılar. yüzlerin görünmemesinin aksine ayakları oldukça görünürdür, çünkü korku durumunda yani "savaş veya kaç" durumunda, yüzler kaybolsa bile ayaklar önemlidir.
peki ressam bu resmi nasıl bir motivasyonla resmetti? bu resim, 1930’larda yani büyük buhranın sancıları ile ortaya çıktı. günümüzdeki duruma benzer olarak, herkes kadar ressamlar da bu buhranda ekonomik olarak kötü durumdaydı. ressam dixon, bu eseri ile 1931'de, san francisco sanat derneği'nin yıllık sergisine girer ve oldukça önemli ressamları yenerek en popüler resim ödülünü alır. ödül 1500 dolardır ve ve dixon bu para için “hayatımı kurtardı” der ve o dönemki ruh halini anlatmak için şu cümleleri kurar; “hala belirsiz, uğursuz, tetdit edici formlarla çevrili olma hissim vardı. kendimi ondan özgürleştirme, onu dışsallaştırma, sistemimden çıkarma ihtiyacımdan korkunun şekillerini üretme fikri doğdu.” dixon, eserindeki figürler için “çok uğursuz cübbeli figürler” ifadesini kullanır.
devamını gör...
mikroplastik kirlilik
deniztemiz derneği / turmepa'nın bir etkinliğinde öğrendiğime göre en büyük sorumlusu araba lastikleri olan kirlilik çeşidi. büyük oranda araç lastiklerinden kopan parçacıklar sebebiyle deniz ve deniz hayatı mikroplastiklere maruz kalıyor.
not: ayrıca biberonlara koyulan besin, olması gerekenin üzerinde bir ısıya sahipse mikroplastikler bu besinlere karışabiliyor. bunun sonucunda oldukça tehlikeli olan bu parçacıklar farkında olmadan bebek tarafından tüketiliyor.
not: ayrıca biberonlara koyulan besin, olması gerekenin üzerinde bir ısıya sahipse mikroplastikler bu besinlere karışabiliyor. bunun sonucunda oldukça tehlikeli olan bu parçacıklar farkında olmadan bebek tarafından tüketiliyor.
devamını gör...
ömer faruk gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesi
hdp milletvekili olan bir türk uygurdaki türkleri "milliyetçi, vatanperver" geçinenlerin aksine savunuyor. kaynak
uygur türklerine çıt çıkart(a)mayan "vatanseverler" bu adamı vatan haini suçlaması ile silivri'ye gönderiyor bunu da marifet bilip ülkenin "vatan düşmanlarından" kurtulduğu zannında bulunarak; sevinip, içini huzur ile dolduruyor.
alın size ahmaklığın ve tezatların tanımı.
bölücü dediğiniz adam sizin ırkınızın dile getirmeye korktuğunuz mağduriyetlerini dile getiriyor.
uygur türklerine çıt çıkart(a)mayan "vatanseverler" bu adamı vatan haini suçlaması ile silivri'ye gönderiyor bunu da marifet bilip ülkenin "vatan düşmanlarından" kurtulduğu zannında bulunarak; sevinip, içini huzur ile dolduruyor.
alın size ahmaklığın ve tezatların tanımı.
bölücü dediğiniz adam sizin ırkınızın dile getirmeye korktuğunuz mağduriyetlerini dile getiriyor.
devamını gör...
(tematik)
niceleyiciler
önüne geldiği ifadenin niceliğini belirten ''her'' ve ''bazı'' sözcüklerine niceleyici denir.
iki tane niceleyici vardır:
1) (bkz: varlıksal niceleyiciler).
2) (bkz: evrensel niceleyiciler).
iki tane niceleyici vardır:
1) (bkz: varlıksal niceleyiciler).
2) (bkz: evrensel niceleyiciler).
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
ben freddie mercury’yi bilmiyorken çıkan bohemian rhapsody filminin adını freddie mercury'nin adı sanmıştım. iyi ki filmi izlemeden önce gerçeği öğrenebildim. düşünsene "bohemian rhapsody ne güzel söylüyor bu şarkıyı." dediğimi.
devamını gör...
yaşamanın tanımı ve insanın yaşama nedeni
evren kalıtsal olarak birbirine aktarılan bir düzen yaşamda bu döngünün bir parçası.
insan'ın yaşama nedeni ise çok derin bir konu. burada fikirlerimiz çok önemli ve eminim birbirinden farklı yaklaşımlar söz konusu olacak.çünkü tek bir cevabı olacağını düşünmüyorum. benim yorumum şudur;
öğrenilmiş bir düzende aynı şeyleri tekrar ederek bir zincirin parçası olmak ve en önemlisi kendi varlığının anlamını bulmak.(içsel keşif)
insan'ın yaşama nedeni ise çok derin bir konu. burada fikirlerimiz çok önemli ve eminim birbirinden farklı yaklaşımlar söz konusu olacak.çünkü tek bir cevabı olacağını düşünmüyorum. benim yorumum şudur;
öğrenilmiş bir düzende aynı şeyleri tekrar ederek bir zincirin parçası olmak ve en önemlisi kendi varlığının anlamını bulmak.(içsel keşif)
devamını gör...
afganistan'daki kadınların örgütlenerek hükümeti protesto etmesi
afganistan, abd nin talabanı musallat etmeden önce üniversite öğrencilerinin %50sinin kadın olduğu bir ülkeydi.
devamını gör...
ben merkezlilik
1-2 yaşında çocuğun bütün ikili ilişkilerinde öne çıkan tutumdur. sadece kendileri varmış ve tüm dünya onların dediklerini yapmak zorundaymış şeklinde bir tavırları vardır.
devamını gör...
