kalbime bir şeyler batmıştı. o yurtta bir daha kalamayacaktım,o sıralarda bir daha oturamayacaktım,hep hapishane gibi gelen o bahçeden belki de bir daha hiç içeri giremeyecektim,belki de o şehre bir daha hiç gelmeyecektim. tüm kötü şeyleri alıp güzel olan her şeyi de orada bırakıp gidiyordum sanki. o bahçeden çıkarken hep mutlu olurdum da o an çıkarken canım çok acıdı. o tüm kötü şeylerin yükü de üzerimdeydi. bazı şeylerin değerini de kaybedince anlıyor tabii insan. insanlara pek anlatabildiğim şeyler değil sözlük bunlar,abartılı bağ kuruyorum hep.
devamını gör...

eşcinsellikle alakalı "hastalık", "yaymaya çalışmak" gibi anlamsız ifadeler kullanan ayrıca türkçesi biraz zayıf arkadaş. -de -da konusunda sıkıntıları var.
devamını gör...

üsküdar belediyesi’nin down sendromlu çocuklar için uygulamaya soktuğu sosyal projenin adıdır. kahvaltı ve aperitif yiyecekler sunan bir kafedir. hatta kafelerdir. 2.şubesini açmıştır. çalışanlar down sendromlu çocuklardan oluşmaktadır. eşim ve çocuklarımla beraber sık sık gider, çalışan çocuklarla sohbet ederiz.

siz de tebessüm etmek isterseniz...
devamını gör...

(bkz: çipura)
(bkz: levrek)
(bkz: barbun).
devamını gör...

gelmesini istediğim ve beklediğim bir özellikti. aktif kullanımı arttıkça teknoloji, tarih, sinema vb. kategorilere bölünmesi muhtemel.
devamını gör...

ilk taktığımda sadece sola takmıştım, o zaman bir şeydim.

bir yıl sonra iki kulağıma da taktım. sonra iki şey oldum.

şu anda ise hiç takmıyorum ve kulaklarım kapandı. artık hiçbir şeyim.
devamını gör...

benimkisi dağınık ev gibi. kapak fotosu kaymış, profil fotosu kaymış... valla içim sıkılıyor. hiçbi şey sığmıyor etmiyor uğraş dur.
devamını gör...

parti kur oy verelim ezgi...
devamını gör...

müslüman, yolda gördüğü müslümana selam verir.
bu,
-benden emin olabilirsin, demektir.
o da,
-aleyküm selam der
-sende benden emin olabilirsin, der.
ben, kimine selamun aleyküm derim, kimine gülümserim, kimine merhaba derim.
tabii bunu mümkün mertebe kendi cinsime yaparım. neme lazım, kimse beni fanı sanmasın.
devamını gör...

floraları öyle.
kavga ede ede, 50. seneyi görecekler inşallah.
devamını gör...

suya doygun kumlu zeminlerin tekrarlı yükler altında(genellikle deprem yükü) boşluksuyu basıncının artarak, toplam gerilmenin üstüne çıkmasıyla zeminin stabilitesini kaybetmesi olayıdır. bu tip zeminlerde iyileştirme uygulanmadan yapılan binaların, depremden olmasa bile zemin sıvılaşması sebebiyle hasar görmeleri muhtemeldir. bu hasarlar; binanın devrilmesi, zemine gömülmesi veya kayma hareketleri gibi hasarlardır.
devamını gör...

masada yemek yerken sandalyede bağdaş kuruyorum
devamını gör...

buradan
devamını gör...

havalı hissetmeme rağmen uzun bir süre acısını duyduğum andır.

mahallede bir serseri vardı o zamanlar. adı sultan’dı. ailesinin böyle bir gerizekalıya neden sultan adını verdiğini o zaman da anlamamıştım, şimdi de anlamam.

bu sultan denen mahluk mahalleyi haraca kesmiş, kendinden küçükleri döven, ona buna bulaşan bir ergendi. ben de o zamanlar çelimsiz bir çocuktum. 10 yaşlarında falandım.

yine bir gün mahallede benden küçük çocuklar ve kardeşimle otururken bir duvarın üstünde, birden sultan çıkıverdi ortaya. elinde ince bir çubukla fişuuuuv fişuuuuv diye sesler çıkarak bize yaklaştı. sonra elindeki çubukla çocukların bacaklarına vurup yoluna devam etti.

ama karşısındakilerin hepsi ezik değildi. no sir. daha bir gece önce back to the future’u izlemiştim ve marty mcfly’ın babası george mcfly’ın biff tannen’ı bir yumrukta yere serdiği sahne zihnimde dönüp duruyordu.

o hırsla arkasını dönüp gitmekte olan ve benden yaklaşık 20 santim uzun olan sultan’a doğru koştum ve iki yumruğumla sırtına vurarak kavgayı başlattım.

aslında ben kavgayı başlattığımı düşündüm çünkü böyle bir dayağın bir başlangıcı olmalı ve sonsuza kadar çocuklara masal formunda anlatılmalıdır.

yediğim şey dayaktan öte bir şeydi. bütün enstrümanları bedenimde olan bir senfoni orkestrasıydı sanki. sürekli depremler ve dev dalgalarla boğuşan bir güney asya ülkesi gibiydim. uzaydan dünyaya bırakılan korumasız bir felix baumgartner’dım.

bu dayak bana o kadar iyi gelmişti ki varoluşsal kaygılarım ve kemalettin tuğcu acılarımı bir hafta kadar unuttum.

ama o gün o çocukların kahramanı oldum ve unutmayın kimse bana tavuk diyemez.
devamını gör...

antik roma döneminde mutfak anlamına gelmektedir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

içimden ballı lokma tatlım yazmak geçiyor olsa da, kendimi dizginleyeceğim.
''muvaffakiyetler'' temennisi ile bitirdiği tanımını gördüğüm gibi kendisi ile iletişime geçmiştim.
aziz yıldırım'ın güvercinlerini, burak yılmaz'ın skandal yükselişini, cennette verilecek gılmanları, ersan şen'in hukukçuluğunu ve daha bir çok konuyu rahatlıkla konuşabildiğim yazardır.
fütursuzca güldüğüm tanımların ve mesajların yazarıdır, ayrıca.

zaman zaman sözlükte var olan eksen kaymalarına dair yaptığı muazzam tanımları okumadan geçmemek lazım.
roma'ya gitmek için yol arıyorken sarraf olduğunu gördüm.*
tekkeyi bekleyen çorbayı içer!
devamını gör...

insandan insana çok değişen bir şey. kimi insanlar o kadar çok sever ki hayatı şartlar ne olursa olsun sımsıkı sarılırlar hayata. benimse hiç başaramadığım bir şey. kendimi kesinlikle ait hissedemiyorum bu hayata. yabancı bir cismim sanki dünya için ve dünya bana karşı bir reaksiyon veriyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

başlıkta anlatılmak istenen düşünce ile tanımda anlatılmak istenen düşünce birbirini desteklemiyor. daha doğrusu birbirinin aksi ifadeler içeriyor. ne diyor başlıkta? kafa sözlük'te doğru düzgün tespit yapan yazar olmaması...

yani sözlük içerisinde bu tarz yazarların olmadığından yakınılıyor. bunu buraya iliştirdikten sonra devam edelim; sonrasında tanım içerisinde ne söyleniyor? ''fikirleri ile öne çıkan yazarlar övülse belki bu durum daha farklı olurdu.'' buradan ne anlıyoruz? bu tarz yazarlar sözlükte var. yapılan tespitte önce bu tarz yazarların sözlükte olmadığından dem vuruluyor, sonra olmadığına inanmamız istenen tarz yazarların övülmesi talep ediliyor. hal böyle olunca da söz konusu tespit, kendisini herhangi bir gökdelenin 13. katından aşağı atarak intihar ediyor. tabiri caizse başlığı açan güzide arkadaşımız kendi tespitinin intiharına sebep oluyor. lakin bu durum işin anlatım tekniğindeki eksiklikten kaynaklanıyor. * ben burada sadece bu aksaklığa dikkat çekerek, söz konusu tespitin tespitini yapmış oluyorum. hem böylece içerikte anlatmak istediği düşüncenin de aksi yönde doğrulamasını yapıyorum.

bu işin anlatım tekniği kısmı. şimdi orayı geçebiliriz ve asıl anlatılmak istenene odaklanabiliriz; * evet bu sitede ciddi anlamda içerik üreten, emek veren, bunu da keyifle yapan bir kitle vardı. vardı diyorum zira bu kitlenin sayısı her geçen gün azalıyor. bu sayı azaldıkça da, söz konusu yazarlar daha bir görünmez hale geliyorlar. kan kaybı arttıkça da, ermolettin'in dikkat çektiği noktaya doğru adım adım gidiliyor. ancak kullandığı övgü kelimesi yersiz olmuş zira bu kitlenin bir şekilde yazıp çizerken beklediği şeyin adı övgü değil. işin aksi kutbunun kutsallaştırılması yordu bu insanları. vasatlığa düzülen methiyeler yüzünden soğudu insanlar sözlükten ve kendilerini geri çektiler.

bakın siz de tehlike altındasınız ermolettin; sizin haliniz ahvaliniz ne olacak onu da merak etmiyor değilim. dört bir yandan çevirdiler etrafınızı. görüyorsunuz ama hiç bir şey yapamıyorsunuz. kazanın altını yakmışlar ince ince yavaş yavaş ısıtıyorlar sizi de. hedef kitleniz tarumar oldu. enteller danteller ropdöşambırlarını ve o ipekten fularlarını aldılar gittiler. ayna tutacağınız, derinliklerini kazıyacağınız, psikolojilerine oynayacağınız bu özel tür artık ortalıkta yok. reaksiyon kitleniz dağıldı resmen...

onları takiben eli ayağı düzgün, tanım/başlık giren sözlük ehli kitle de yavaş yavaş siliniyor. onlar da ağır ağır geri çekiliş süreci başlattılar. mevziler an be an boşalıyor ve o mevzilere taze kan pompalanmıyor. siz fark etmeseniz de bu sözlük ehli kitle ile aranızda aslında bir bağ vardı. onlarla bütünlük arz ediyordunuz. birlikte sözlük kültürünü yaşatıyor ve sözlük kültürünün bir parçası olan trollüğü ayakta tutuyordunuz. lakin depremin şiddeti büyük... onların yok oluşuyla birlikte troller de silinmeye başladı... ve troll akışı önerisi bile bu kan kaybını durduramayacak bilesiniz * bu başlığı açma sebebiniz bile onları özlemeniz. çünkü siz yani öz ve has troller, kendilerinin troll olduğunun bile farkında olmayan bir kitleye karşı görünmeyen bir savaşı kaybediyorsunuz. kazıklı troller ve canım cicim trolleri sizi bitirmek üzere. bu kitleden aldığınız reaksiyonlara bakıyorum ve sizin akıbetinizden cidden korkuyorum. elinizde reaksiyon alabileceğiniz bir tek cinsiyetçi başlıklar kaldı. kapana kısılıyorsunuz anlayacağın. biz boğulmayız diye düşünmeyin. bal gibi de boğulursunuz. sözlük ehli kitleyi boğdukları gibi sizi de boğacaklar. hatta boğmaya başladılar bile. allah muhafaza sözlüğün en gözde trollünün boynuzlarına jelibon takacak bunlar. kanatlarını nutella ile sıvayacaklar. ona pabucunu ters giydirip, bonibon yüklü trenlerle o başlıktan bu başlığa sürükleyecekler. bunun alametleri başlıklarda görülmeye başlandı bile * ama tüm bunlar bir tercih. yönetim sözlüğün gidişatından memnun olsa gerek, yeni oluşan bu yapının sözlükte baş köşeye oturmasına müsaade ediyor. ama sizin bundan şikayet etme hakkınız olduğunu düşünmüyorum. zira siz o treni çoktan kaçırdınız * vasatlığa övgü düzenlerin, vasatlıktan şikayet etme hakkı yoktur.

bundan sonra ponçiğim, tatlışım, bebişkom tarzı reaksiyonlarla yaşamayı öğrenmeniz gerekiyor. belki seversiniz kim bilir? * yolunuz açık olsun... kabuk dolusu sevgiler size *
devamını gör...

naftalin. çok klasik oldu ama olsun.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim