sözlüğü çok ciddiye almak
bunu sadece tek uğraşı burası olanlar yapar.yani ben*
devamını gör...
duyulunca mutlu eden sözler
yemek hazır.
devamını gör...
elden ayaktan düşmek
iki gün yatak üçüncü gün toprak!
devamını gör...
üç nokta
hak ettiği değeri görmeyen, yanlış bilinen, eksik öğrenilen dolayısıyla da hakkı verilmeyen işarettir.
şimdi hadi aralayalım perdeyi hep birlikte bakalım içeride neler varmış, ne zaman, niçin bu "..." kullanılmalıymış.
en önemli görevi eksiltili cümleleri tamamlamaktır. kimi zaman içimize dert olmuş söyleyemediklerimizi hissettirmek için kullanırız.
oysa çok değer vermiştim ama...
işte o ama'dan sonrası bir sürü kırgınlığı, pişmanlığı, acıyı gizler. kimi zaman da artık ne desem boş cümlesini saklar içinde.
sonra karşımızdaki kitleye saygımızdan ya da uygun düşmeyeceğinden hakaret ya da küfür anlamı taşıyan kelimeleri gizler. kafa sözlük en başında yasaklı kelimeler fikrini içinde barındırdığı için birkaç harfin yerini dolduruveririz üç nokta ile. formata uyar, modların gazabından korur bizi.
bir başka görevi de cümlenin başında ve sonunda kullanılmasıdır ki alıntılanan bölümün öncesinin ve sonrasının olduğunu, derine inmek isteyene devamı var okuyabilirsiniz, burada yalnızca bir kısmına değindim fikrini vermektir.
bazen de yanıtlamak istemediklerimiz için kullanılır. değer biçmemekten ya da suskunluğu işaret etmesi bakımından. sonlandırıverir ilişkiyi böylelikle.
- beni anlıyor musun?
- ...
bir de bazen içimizde çoğalan taşan birçok ünlemi kuvvetlendirmek için kullanılır.
ah!.. ben seni çok sevmiştim.
şimdi hadi aralayalım perdeyi hep birlikte bakalım içeride neler varmış, ne zaman, niçin bu "..." kullanılmalıymış.
en önemli görevi eksiltili cümleleri tamamlamaktır. kimi zaman içimize dert olmuş söyleyemediklerimizi hissettirmek için kullanırız.
oysa çok değer vermiştim ama...
işte o ama'dan sonrası bir sürü kırgınlığı, pişmanlığı, acıyı gizler. kimi zaman da artık ne desem boş cümlesini saklar içinde.
sonra karşımızdaki kitleye saygımızdan ya da uygun düşmeyeceğinden hakaret ya da küfür anlamı taşıyan kelimeleri gizler. kafa sözlük en başında yasaklı kelimeler fikrini içinde barındırdığı için birkaç harfin yerini dolduruveririz üç nokta ile. formata uyar, modların gazabından korur bizi.
bir başka görevi de cümlenin başında ve sonunda kullanılmasıdır ki alıntılanan bölümün öncesinin ve sonrasının olduğunu, derine inmek isteyene devamı var okuyabilirsiniz, burada yalnızca bir kısmına değindim fikrini vermektir.
bazen de yanıtlamak istemediklerimiz için kullanılır. değer biçmemekten ya da suskunluğu işaret etmesi bakımından. sonlandırıverir ilişkiyi böylelikle.
- beni anlıyor musun?
- ...
bir de bazen içimizde çoğalan taşan birçok ünlemi kuvvetlendirmek için kullanılır.
ah!.. ben seni çok sevmiştim.
devamını gör...
yazarların içinde oldukları yaş ile ilgili fikirleri
18 yaşım gibi sen de evde oturacaksın* canım 19, iyi sıkılmalar.
devamını gör...
aniden gelen sebepsizce uzaklara gitme isteği
hiçbir sözcüğüne katılmadığım başlıktır.
aniden değildir o. birikmiştir. bazen farkında olmadan, bazen bile isteye. yaşanan her şey sinsi sinsi doldurmuştur insanın içini. yaşadığı bir çok olaya aslında katlandığını anlamıştır. nefessiz kalmasının nedeninin sigara olmadığını anlamıştır. kaybetmekten korktuğu şeylerin zaten kayıp olduğunu fark etmiştir.
gelmemiştir o. zaten hep oradadır ancak insan farkına varmak istememiştir. yerleşik hayat rahat gelmiştir. aman düzeni bozulmasındır. ağzımızın tadı kaçmasındır. hep içinde olan bir şey hoşgeldin demez insan. her misafir çekingen değildir. ev sahibini bastırır bazı yavuz hırsızlar.
sebepsiz değildir o. bilinmeyen bir sebepi vardır. hiçbir şey o kadar sebepsiz olamaz. bir yerlerde gizlenmiş bir neden her cevaba soru olmak için beklemektedir. elma dersek çıkar armut dersek çıkmaz.
uzak değildir o. insan nereye giderse gitsin o kadar uzak değildir. kendinden ne kadar uzaklaşabilir ki insan. kendi kuyruğunu kovalayan bir köpekten hallicedir olsa olsa. seyirlik bir şaklabanlık içinde ruhunun sirk gürültüsünü bastırmaya çalışır.
gitmek değildir o. gitmek için bir yol gerekir. gitmek için bir neden yoksa, akla yatmıyorsa hiçbir gerekçe yol bulmak da zorlaşır. yol yoksa gitmek sadece bir düşüncedir. ve hiçbir düşünece adımlanacak kadar somut değildir.
istek değildir. istek bir tercihtir. insan ölçüp biçer isterken. olsa olsa dürtüdür. söz geçirilemeyen bir dürtü. insanın içinde öfkeli öfkeli dolaşan sarışın bir kaplan gibidir. korku verir, anlamsızca güçlüdür.
aniden gelen sebepsizce uzaklara gitme isteği yanlıştır. tıpkı bu tanımda yazdığım her şey gibi tutarsızdır.
aniden değildir o. birikmiştir. bazen farkında olmadan, bazen bile isteye. yaşanan her şey sinsi sinsi doldurmuştur insanın içini. yaşadığı bir çok olaya aslında katlandığını anlamıştır. nefessiz kalmasının nedeninin sigara olmadığını anlamıştır. kaybetmekten korktuğu şeylerin zaten kayıp olduğunu fark etmiştir.
gelmemiştir o. zaten hep oradadır ancak insan farkına varmak istememiştir. yerleşik hayat rahat gelmiştir. aman düzeni bozulmasındır. ağzımızın tadı kaçmasındır. hep içinde olan bir şey hoşgeldin demez insan. her misafir çekingen değildir. ev sahibini bastırır bazı yavuz hırsızlar.
sebepsiz değildir o. bilinmeyen bir sebepi vardır. hiçbir şey o kadar sebepsiz olamaz. bir yerlerde gizlenmiş bir neden her cevaba soru olmak için beklemektedir. elma dersek çıkar armut dersek çıkmaz.
uzak değildir o. insan nereye giderse gitsin o kadar uzak değildir. kendinden ne kadar uzaklaşabilir ki insan. kendi kuyruğunu kovalayan bir köpekten hallicedir olsa olsa. seyirlik bir şaklabanlık içinde ruhunun sirk gürültüsünü bastırmaya çalışır.
gitmek değildir o. gitmek için bir yol gerekir. gitmek için bir neden yoksa, akla yatmıyorsa hiçbir gerekçe yol bulmak da zorlaşır. yol yoksa gitmek sadece bir düşüncedir. ve hiçbir düşünece adımlanacak kadar somut değildir.
istek değildir. istek bir tercihtir. insan ölçüp biçer isterken. olsa olsa dürtüdür. söz geçirilemeyen bir dürtü. insanın içinde öfkeli öfkeli dolaşan sarışın bir kaplan gibidir. korku verir, anlamsızca güçlüdür.
aniden gelen sebepsizce uzaklara gitme isteği yanlıştır. tıpkı bu tanımda yazdığım her şey gibi tutarsızdır.
devamını gör...
gözlük
gözlüksüz, uzaktan kim el sallar sa, bende el sallıyorum, tanıdık veya değil zaten görmüyorum kim olduğunu.
devamını gör...
mevlana celaleddin-i rumi
"sır gibi seversen eğer, muradın gerçekleşir. çünkü tohum, toprağa gizlenirse yeşerir"
devamını gör...
üniversite mezunları toplumda hoşnutsuzluk kaynağı
okumus insanlar alt statuye bir zahmet tenezzul etmesin zaten. yaptiginiz her seyde sonunu dusunmeden hareket ettiniz. niye oturup bunca insani diploma sahibi yaptik biz bunlari yetistirebildik mi, bunlari topluma hizmete kazandirabilecek miyiz diye dusunmuyorsunuz?
niye okuttun lan bizi o zaman? beni muhendis yapip isci olarak calistirmak istemende bir sorun yok yani oyle mi?
niye okuttun lan bizi o zaman? beni muhendis yapip isci olarak calistirmak istemende bir sorun yok yani oyle mi?
devamını gör...
haber bültenlerinde en sık yapılan anlatım bozuklukları
haber bültenlerinde de birkac kere denk geldim. "gürültü kirliliği". gürültü zaten "ses kirliliği" anlamına gelir. ya ses kirliliği ya da gürültü denmelidir ki gürültü kirliliği diye bir şey zaten yoktur.
devamını gör...
sözlük bağımlılığı
bende de var galiba bu. bağımlılık demeyelim de takip etme, katkı verme çabası diyelim. ben burada olmaktan dolayı memnunum.
ancak, yönetim beni istemezse o zaman bırakırım. yoksa hep buradayım.*
ancak, yönetim beni istemezse o zaman bırakırım. yoksa hep buradayım.*
devamını gör...
birini sevmenizi sağlayan detaylar
samimiyet
uzun uzadıya yazmak istedim de yok, ben çok kolay sevebilirim birini. yeterki samimi olsun.
uzun uzadıya yazmak istedim de yok, ben çok kolay sevebilirim birini. yeterki samimi olsun.
devamını gör...
bir öz eleştiri yap
negatif, gamlı, dertli, tasalı, aksi, gizemli, nobran, patavatsız insan sevemiyorum.
mevlana olamıyorum. herkese göre değilim.
mevlana olamıyorum. herkese göre değilim.
devamını gör...
zaman boyutunda ışık hızında hareket etmek
kulağa bilim kurgu gibi gelse de, hepimizin yaptığı şey.
biliyoruz ki 20. yüzyılın başlarında, bugün bildiğimiz şekliyle uzay - zaman tanımlanmıştı. buna göre evrenimiz 3 uzay ve 1 zaman boyutu olmak üzere 4 boyuttan oluşuyor*. uzay koordinatlarında istediğimiz yöne hareket edebilirken, zaman boyutunda bunu yapamıyoruz.
uzayda herhangi bir uzaklığı hesaplamak istediğimizde öklid geometrisi işimizi görmek için yeterli. örneğin x, y, z koordinat sistemiyle tanımlanmış 3 boyutlu bir düzlemde herhangi bir d uzaklığını şu formülle hesaplıyoruz:

bu formül, zamanı içermiyor. sadece uzaydaki noktalar arasındaki uzaklıkları hesaplamaya yarıyor. işin içine zamanı da katmamız gerekirse ne olacak? o zaman formülümüz biraz daha farklı bir hâl alıyor:

burada artık işin içine ışık hızı (c) ve zaman (t) da giriyor.
uzay - zamandaki herhangi 2 nokta arasındaki uzaklık bir gözlemciye göre 0'sa diğerlerine göre de 0'dır. tek bir boyut, mesela z ekseni doğrultusu için herhangi 2 nokta arasındaki uzaklığın 0 olması durumunu, 2. formüle göre şöyle yazabiliriz:

burada küçük bir düzenleme yapıp işlemi köklü sayılardan da kurtardığımızda karşımıza şu sonuç çıkar:

daha önceki eşitliğin her iki tarafındaki tüm terimleri delta t'ye bölelim:*

en sondaki terimde hem payda hem paydada var olan delta t'ler birbirini götüreceğinden son terimde sadece ışık hızının karesi kalır.
şimdi... eşitliğin sağ tarafındaki eksi işaretli ilk 3 terim ne söylüyor? bir önceki kısacık formüle tekrar bakın. burada z ekseni üzerindeki 2 nokta arası uzaklığın toplam zamana bölümü bize ışık hızını vermişti. yani bu son formüldeki negatif işaretli 3 adet bölme işlemi, x, y ve z eksenleri doğrultusundaki hızlara eşit. referans çerçeveleri ve göreli hareket üzerinden düşünürsek, kendimizi referans aldığımızda kendimize göre uzaydaki x, y ve z boyutlarındaki hızımız 0 olur. bu durumda geriye delta s/delta t = c kalır ki bu da uzaysal boyutlarda hareket etmediğimiz halde, zaman boyutunda ışık hızıyla hareket ettiğimizi gösterir.
"bu işten bir şey anlamadım" ya da "kafama yatmadı" diyenlere farklı bir anlatım için buradan
biliyoruz ki 20. yüzyılın başlarında, bugün bildiğimiz şekliyle uzay - zaman tanımlanmıştı. buna göre evrenimiz 3 uzay ve 1 zaman boyutu olmak üzere 4 boyuttan oluşuyor*. uzay koordinatlarında istediğimiz yöne hareket edebilirken, zaman boyutunda bunu yapamıyoruz.
uzayda herhangi bir uzaklığı hesaplamak istediğimizde öklid geometrisi işimizi görmek için yeterli. örneğin x, y, z koordinat sistemiyle tanımlanmış 3 boyutlu bir düzlemde herhangi bir d uzaklığını şu formülle hesaplıyoruz:

bu formül, zamanı içermiyor. sadece uzaydaki noktalar arasındaki uzaklıkları hesaplamaya yarıyor. işin içine zamanı da katmamız gerekirse ne olacak? o zaman formülümüz biraz daha farklı bir hâl alıyor:

burada artık işin içine ışık hızı (c) ve zaman (t) da giriyor.
uzay - zamandaki herhangi 2 nokta arasındaki uzaklık bir gözlemciye göre 0'sa diğerlerine göre de 0'dır. tek bir boyut, mesela z ekseni doğrultusu için herhangi 2 nokta arasındaki uzaklığın 0 olması durumunu, 2. formüle göre şöyle yazabiliriz:

burada küçük bir düzenleme yapıp işlemi köklü sayılardan da kurtardığımızda karşımıza şu sonuç çıkar:

daha önceki eşitliğin her iki tarafındaki tüm terimleri delta t'ye bölelim:*

en sondaki terimde hem payda hem paydada var olan delta t'ler birbirini götüreceğinden son terimde sadece ışık hızının karesi kalır.
şimdi... eşitliğin sağ tarafındaki eksi işaretli ilk 3 terim ne söylüyor? bir önceki kısacık formüle tekrar bakın. burada z ekseni üzerindeki 2 nokta arası uzaklığın toplam zamana bölümü bize ışık hızını vermişti. yani bu son formüldeki negatif işaretli 3 adet bölme işlemi, x, y ve z eksenleri doğrultusundaki hızlara eşit. referans çerçeveleri ve göreli hareket üzerinden düşünürsek, kendimizi referans aldığımızda kendimize göre uzaydaki x, y ve z boyutlarındaki hızımız 0 olur. bu durumda geriye delta s/delta t = c kalır ki bu da uzaysal boyutlarda hareket etmediğimiz halde, zaman boyutunda ışık hızıyla hareket ettiğimizi gösterir.
"bu işten bir şey anlamadım" ya da "kafama yatmadı" diyenlere farklı bir anlatım için buradan
devamını gör...
geceye çocukluktan kalan bir ukde bırak
akülü araba.
devamını gör...
koca memleket kadınlara telli duvarlı cezaevine döndü
burçe bahadır'ın bugün 5harfliler'de yayımlanan yazısı.buradan
yazının tamamı okunmalı fakat burçe bahadır'ın 2013 yılında eşlerini öldüren kadın ve erkeklerle yaptığı röportajlardan birkaç kesit bırakmak istiyorum.
*“bana ceza veren hâkim bile vuraydın götüne gideydi, dedi. 20 senelik evliydik. insanın 20 senelik karısı nasıl der, ben senden ayrılacağım diye. böyle bir cesaret var mı? çocukları da örgütlemiş. çocuklar annemiz diyor başka bir şey demiyor… amcamın oğlu yattığın suç aslan gibi suç, namus cinayeti diyor. ama burayı bilmiyor tabii. ne kadar zor olduğunu bilmiyor. özgürlüğümün bu kadar süre kısıtlanacağını bileyim, düşünürdüm o an… bıçakladım. polikliniğe götürmeyecektim, aklımda yoktu ama kızım durdurdu arabayı. o götürdü. ben de bindim. allah işimi rast getirecek ya, o da benim lehimeymiş. cezam düştü, polikliniğe götürdüm diye. isteyerek öldürmedim anlamına geliyormuş… boşanmayı hiç düşünmedim, boşansam kendime zarar olurdu.”
*“karımı, kaynanamı ve baldızımı evlerine giderek kurşuna dizdim. kaynanam felç kaldı, baldızım öldü, karımın sırtından üç mermi çıkardılar. o şekilde bir rahatsızlığı var. polisi aradım. ben yaptım ama beni aramayın, yarın gelip teslim olacağım dedim. o akşam komşuyu arayıp hangi hastanede yattıklarını öğrendim. eğer mermi bulabilseydim gidip karımı öldürecektim. ama mermi bulamadım… ne kadar ceza alacağımı öğrenmiştim. ben bunların üçünü öldürsem ne kadar ceza alırım diye sormuştum. en fazla 36 yıl ceza verirler dediler. sorduğum kişiler de eskiden cezaevinde yatan, tanıdığım arkadaşlardı. biri de gene eşini öldürmüştü. o da 10 sene yatıp çıkmıştı.”
biri hariç diğer erkekler ne kadar ceza alacaklarını etraflıca soruşturmuştu. cinayet işlemeden önce alacakları cezayı üç aşağı beş yukarı biliyorlardı. üç kadını kurşuna dizen hamit’e, ne zaman korktun, diye sordum. bir insan katil olduğunu hangi dakika anlar, merak ediyordum. ilk kurşunu sıktığında mı, kan gördüğünde mi, çığlıkları duyduğunda mı? ne zaman korkmuş biliyor musunuz? hâkim, 84 yıl dediğinde. kadın cinayetlerini sona erdirmek isteyenler için ne büyük ipucu, öyle değil mi?
bu röportajların yer aldığı belgesel için buradan
yazının tamamı okunmalı fakat burçe bahadır'ın 2013 yılında eşlerini öldüren kadın ve erkeklerle yaptığı röportajlardan birkaç kesit bırakmak istiyorum.
*“bana ceza veren hâkim bile vuraydın götüne gideydi, dedi. 20 senelik evliydik. insanın 20 senelik karısı nasıl der, ben senden ayrılacağım diye. böyle bir cesaret var mı? çocukları da örgütlemiş. çocuklar annemiz diyor başka bir şey demiyor… amcamın oğlu yattığın suç aslan gibi suç, namus cinayeti diyor. ama burayı bilmiyor tabii. ne kadar zor olduğunu bilmiyor. özgürlüğümün bu kadar süre kısıtlanacağını bileyim, düşünürdüm o an… bıçakladım. polikliniğe götürmeyecektim, aklımda yoktu ama kızım durdurdu arabayı. o götürdü. ben de bindim. allah işimi rast getirecek ya, o da benim lehimeymiş. cezam düştü, polikliniğe götürdüm diye. isteyerek öldürmedim anlamına geliyormuş… boşanmayı hiç düşünmedim, boşansam kendime zarar olurdu.”
*“karımı, kaynanamı ve baldızımı evlerine giderek kurşuna dizdim. kaynanam felç kaldı, baldızım öldü, karımın sırtından üç mermi çıkardılar. o şekilde bir rahatsızlığı var. polisi aradım. ben yaptım ama beni aramayın, yarın gelip teslim olacağım dedim. o akşam komşuyu arayıp hangi hastanede yattıklarını öğrendim. eğer mermi bulabilseydim gidip karımı öldürecektim. ama mermi bulamadım… ne kadar ceza alacağımı öğrenmiştim. ben bunların üçünü öldürsem ne kadar ceza alırım diye sormuştum. en fazla 36 yıl ceza verirler dediler. sorduğum kişiler de eskiden cezaevinde yatan, tanıdığım arkadaşlardı. biri de gene eşini öldürmüştü. o da 10 sene yatıp çıkmıştı.”
biri hariç diğer erkekler ne kadar ceza alacaklarını etraflıca soruşturmuştu. cinayet işlemeden önce alacakları cezayı üç aşağı beş yukarı biliyorlardı. üç kadını kurşuna dizen hamit’e, ne zaman korktun, diye sordum. bir insan katil olduğunu hangi dakika anlar, merak ediyordum. ilk kurşunu sıktığında mı, kan gördüğünde mi, çığlıkları duyduğunda mı? ne zaman korkmuş biliyor musunuz? hâkim, 84 yıl dediğinde. kadın cinayetlerini sona erdirmek isteyenler için ne büyük ipucu, öyle değil mi?
bu röportajların yer aldığı belgesel için buradan
devamını gör...
schrödingerin kedisi
yeni keşfettiğim ve sözlükte hep var olmasını istediğim yazar. öyle varım ama yoğum olmasın bence.* teşekkürler efenim..*
devamını gör...
normal sözlük'e bir daha gelinse alınacak nickler
her ay zamlı gelen kol gibi doğalgaz faturası
devamını gör...
yazarların şu an dinledikleri şarkı
günaydın! sanat, iyi ki var... mutlu bir gün olsun hepimize.
devamını gör...
ekmeğe diye çıkıp sana gelesim var
pandemi dönemi için bulduğum romantizm içeren söz öbeği...
ikiye on kala grubunun şarkısından aşırdım. *
bakkala diye çıkıp sana gelesim var
bakkal mı kaldı azizim?
ikiye on kala grubunun şarkısından aşırdım. *
bakkala diye çıkıp sana gelesim var
bakkal mı kaldı azizim?
devamını gör...