rütbe alınca gelen rahatlama hissi
ne konuda bir rahatlama?
haa pardon. benim en belirgin özelliğim kedi analığı. hoş ben kendime kedili kadın derdim. hala derim. ama sistem kedi anasını uygun görmüş o da kabul.
haa pardon. benim en belirgin özelliğim kedi analığı. hoş ben kendime kedili kadın derdim. hala derim. ama sistem kedi anasını uygun görmüş o da kabul.
devamını gör...
takip etmenin ne işe yaradığını çözememek
aga işin teknik kısımlarını salın, takip ettiğin adam mutlu oluyor işte.
devamını gör...
aşı olmayanlara kısıtlama gelebileceği iddiası
yahu 65 yaşındaki annem çarşamba 2. doz aşısını olacak ve ben inşallah aşısını ayırmışlardır diyorum. yaşlılara aşı yetiştirmeyen devlet aşı olmayana kısıtlama getirecek öyle mi? kıçım bile gülmedi buna yani.
devamını gör...
sözlüğün gitgide instagram ve twitter'a dönüşmesi
çoktan dönüşmüş olan ve geçmiş olsun dediğim hadisedir.
takibe takip sloganı ile ; twitter ve ınstagram
beğeni dilenciliği ile ; facebook olmuştur.
reels özelliği de getirerek mahşerin dördüncü atlısı olan tiktok adlı uygulamaya selam göndermezseniz vallahi ayıp. acilen reels gelsin, reels özelliği mühim. dexter'a hakaret mi? boşver be edilsin. reels daha önemli.
modlar ayakta uyuyor zaten. kış uykusu tatlıdır. neyse konumuz bu değil ama bir eleştiri olsun bu da kendilerine.
burada yalatanlar da memnun, yalayanlar zaten zevkten dört köşe. alan memnun, veren memnun yani. bazı hristiyanlar, kiliselerinde yalamalı ve yalatmalı ayinler yapıyorlar falan filan. ben müslümanım bana ters ehehe.
o yüzden bize sadece eleştirmek düşer. aslında dün de tepkim anlamayanlar için, kimsenin şahıslarına değil bu duruma ve bu durumdan duyduğu hazlaraydı ama şahsa da yaparım gerekirse, zira benim geri vitesim yoktur.
muhtemelen ben yakında uçulurum orası ayrı. çünkü nerede gerçeği özgüvenli, kendinden emin ve somut argümanlarla bir şekilde söylerseniz, bu ülkede "persona non grata" oluyorsunuz. gündeme de selam ederim ehehe.
karma puanlarıyla, mahlas almak adına yapılan şebekliklerden, madalyalı tanım yazarlarımızın hak eden değerlerini pek görmemesinden, aptal ve mizahı sıfır başarısız trolleriyle (ulen troll dediğin zeki olur yahu.), takibe takipleriyle, türkçe'nin ırzına hunharca tecavüz etmeleriyle, sözlüğün en basit kuralı olan tanım girmemelerinden (ama bu modların ve yönetimin şeyinde değil, burnunda değil burnunda.), sözlüğe zerre katkı sunmadan yazılarının kalitesizliği ve boş yapmalarına rağmen aldıkları sayısız beğeni ama kaliteli içerik ve kaliteli başlıkları kaderine terk edilmesinden, modların kış uykusundan, akışın gündemden tamamen izole olmasından, sözlük yazarlarının bazı yazarcık ve pıtırcıkların tartışma kültürü bile olmamasından, (dün gördük bir hristiyan arkadaşı, papazına şikayet edeceğim vallahi. bilenini göndersinler.) son olarak ise içeriğe değil yazana bakılmasından, burası tam bir toksik yere dönüşmekte ve bu dönüşümü türkiye'nin anlı ve şanlı 2023 hedefinden çok daha hızlı gerçekleştirmektedir.
edit ; imla hatalarıdır.
takibe takip sloganı ile ; twitter ve ınstagram
beğeni dilenciliği ile ; facebook olmuştur.
reels özelliği de getirerek mahşerin dördüncü atlısı olan tiktok adlı uygulamaya selam göndermezseniz vallahi ayıp. acilen reels gelsin, reels özelliği mühim. dexter'a hakaret mi? boşver be edilsin. reels daha önemli.
modlar ayakta uyuyor zaten. kış uykusu tatlıdır. neyse konumuz bu değil ama bir eleştiri olsun bu da kendilerine.
burada yalatanlar da memnun, yalayanlar zaten zevkten dört köşe. alan memnun, veren memnun yani. bazı hristiyanlar, kiliselerinde yalamalı ve yalatmalı ayinler yapıyorlar falan filan. ben müslümanım bana ters ehehe.
o yüzden bize sadece eleştirmek düşer. aslında dün de tepkim anlamayanlar için, kimsenin şahıslarına değil bu duruma ve bu durumdan duyduğu hazlaraydı ama şahsa da yaparım gerekirse, zira benim geri vitesim yoktur.
muhtemelen ben yakında uçulurum orası ayrı. çünkü nerede gerçeği özgüvenli, kendinden emin ve somut argümanlarla bir şekilde söylerseniz, bu ülkede "persona non grata" oluyorsunuz. gündeme de selam ederim ehehe.
karma puanlarıyla, mahlas almak adına yapılan şebekliklerden, madalyalı tanım yazarlarımızın hak eden değerlerini pek görmemesinden, aptal ve mizahı sıfır başarısız trolleriyle (ulen troll dediğin zeki olur yahu.), takibe takipleriyle, türkçe'nin ırzına hunharca tecavüz etmeleriyle, sözlüğün en basit kuralı olan tanım girmemelerinden (ama bu modların ve yönetimin şeyinde değil, burnunda değil burnunda.), sözlüğe zerre katkı sunmadan yazılarının kalitesizliği ve boş yapmalarına rağmen aldıkları sayısız beğeni ama kaliteli içerik ve kaliteli başlıkları kaderine terk edilmesinden, modların kış uykusundan, akışın gündemden tamamen izole olmasından, sözlük yazarlarının bazı yazarcık ve pıtırcıkların tartışma kültürü bile olmamasından, (dün gördük bir hristiyan arkadaşı, papazına şikayet edeceğim vallahi. bilenini göndersinler.) son olarak ise içeriğe değil yazana bakılmasından, burası tam bir toksik yere dönüşmekte ve bu dönüşümü türkiye'nin anlı ve şanlı 2023 hedefinden çok daha hızlı gerçekleştirmektedir.
edit ; imla hatalarıdır.
devamını gör...
kız almak vermek kalıbını kullanan insan
midemi bulandıran, zihniyetinden tiksindiğim insandır.
bir kadın hakkında "almak/vermek" tabirini kullanmak ona "eşya" muamelesi yapmaktır.
kadınların bu yüzyılda bile aşağılanması.. gerçekten çok acı...
bir kadın hakkında "almak/vermek" tabirini kullanmak ona "eşya" muamelesi yapmaktır.
kadınların bu yüzyılda bile aşağılanması.. gerçekten çok acı...
devamını gör...
the crown
benim bu diziye başlama sebebim tamamen prenses diana'yı konu alması sebebiyle oldu. dizinin popüleritesinden de beğenildiğinden de haberim yoktu. diana'nın evlilik sürecini dizi 4.sezonda konu aldığından izlemeye direkt 4.sezondan başlamıştım.
bilenler biliyordur. ama yine de eklemeden geçemeyeceğim.
seneler önce charles ve diana yeni evli iken röportaj veriyor. gazeteci soruyor. aşık mısınız? diana hiç düşünmeden cevap veriyor. "evet, tabii ki" diye . o kadar masum, o kadar saf ki zaten yaşı bir hayli küçük. ama doğallığı ve çocuksuluğu hareketlerine ve davranışlarına bir hayli yansıyor.
charles ise "aşk ne demekse" diye bir cevap veriyor.
orada belliydi aslında diana aşkın size hiç yakışmayacağı, hiç olmadığı, olamayacağı.
seneler sonra bbc'ye verdiği röportajda zaten diana bu yanıtı unutamadığından ve tuhaflığından bahsediyor.
bu sahne birebir yansıtılmış gerçeği gibi canlandırılmış resmen.
çok başarılı.
4.sezonu izleyeli bayağı oldu.
ama şu günlerde 1.sezondan başlayıp tüm bölümleri izlemeye karar verdim.
ilk bölümler şu anki ingiliz kraliçesi 2.elizabeth'in gençliğinden başlıyor.
kendisinden önce en uzun tahtta kalma unvanlarından birine sahip olan kişi ise kral henry'in evlenebilmek için uğruna kilise kurduğu ve sonra idam ettirdiği anne boleyn'in kızı 1.elizabeth'dir. o da 45 sene hüküm sürmüş kraliçe.
bu elizabethler'de bir şey var, uzun yaşıyorlar ve istikrarlı bir duruş sergiliyorlar demek ki*
bu süreçte boleyn kızı kitabında anlatılıyor, filmide çekildi.
seneler önce kitabı okuduktan sonra merak edip filmi de izlemiştim.
kraliyet ailesinde çok acayip hikayeler var. derinlerine bayağı inince.
bilenler biliyordur. ama yine de eklemeden geçemeyeceğim.
seneler önce charles ve diana yeni evli iken röportaj veriyor. gazeteci soruyor. aşık mısınız? diana hiç düşünmeden cevap veriyor. "evet, tabii ki" diye . o kadar masum, o kadar saf ki zaten yaşı bir hayli küçük. ama doğallığı ve çocuksuluğu hareketlerine ve davranışlarına bir hayli yansıyor.
charles ise "aşk ne demekse" diye bir cevap veriyor.
orada belliydi aslında diana aşkın size hiç yakışmayacağı, hiç olmadığı, olamayacağı.
seneler sonra bbc'ye verdiği röportajda zaten diana bu yanıtı unutamadığından ve tuhaflığından bahsediyor.
bu sahne birebir yansıtılmış gerçeği gibi canlandırılmış resmen.
çok başarılı.
4.sezonu izleyeli bayağı oldu.
ama şu günlerde 1.sezondan başlayıp tüm bölümleri izlemeye karar verdim.
ilk bölümler şu anki ingiliz kraliçesi 2.elizabeth'in gençliğinden başlıyor.
kendisinden önce en uzun tahtta kalma unvanlarından birine sahip olan kişi ise kral henry'in evlenebilmek için uğruna kilise kurduğu ve sonra idam ettirdiği anne boleyn'in kızı 1.elizabeth'dir. o da 45 sene hüküm sürmüş kraliçe.
bu elizabethler'de bir şey var, uzun yaşıyorlar ve istikrarlı bir duruş sergiliyorlar demek ki*
bu süreçte boleyn kızı kitabında anlatılıyor, filmide çekildi.
seneler önce kitabı okuduktan sonra merak edip filmi de izlemiştim.
kraliyet ailesinde çok acayip hikayeler var. derinlerine bayağı inince.
devamını gör...
yabancı damat
yapılması gereken tüm tanımlar yapılmış, verilmesi gereken tüm bilgiler verilmiş bu yüzden ben sadece kendi düşüncemi dile getireceğim.
benim için terapi niteliğinde dizilerden biridir; zor zamanlarımda ya avrupa yakası'na sığınırım ya da yabancı damat'a çünkü içinde kendimden parçalar bulurum. nazlı'nın sabah şiş gözler, darmadağın saçlar, sıfır makyaj ve göz altı torbalarıyla kalkması bana dizi hissinden çok, her zaman aynaya baktığım yüzü hatırlatır. feride'nin "terlik getir döne" demesi ardından döne'nin "ayakkabıyla girdi abla" demesi bizim evdeki düzeni hatırlatır. ne zamandan beri ayakkabıyla evde gezer, sabah kalktığımızda full makyaj ile uyanır olduk bilmiyorum; ama bunlar dizideki sevdiğim detayların en küçükleri.
nazlı ne hata yaparsa yapsın vurmak, kırmak yerine arkasında duran bir babanın olması asıl beni duygulandıran şey, 19 yaşındaki kıza hallenen celayir'in ne kadar kötü bir zihniyette olduğunu söyleyen kişilerin olması beni şaşırtan detaylar. söylediğim bu iki durum şu an dizilerin ana konusu çünkü. nazlı'yı kaçıran kadir'in "hakim seni ne kadar sevdiğimi görünce salar beni" deyip gerçekten salınması da senelerdir asla değişmemiş. yabancı damat içimizden biridir ve zamanla bu hissi kaybetmemiz çok üzücü.
benim için terapi niteliğinde dizilerden biridir; zor zamanlarımda ya avrupa yakası'na sığınırım ya da yabancı damat'a çünkü içinde kendimden parçalar bulurum. nazlı'nın sabah şiş gözler, darmadağın saçlar, sıfır makyaj ve göz altı torbalarıyla kalkması bana dizi hissinden çok, her zaman aynaya baktığım yüzü hatırlatır. feride'nin "terlik getir döne" demesi ardından döne'nin "ayakkabıyla girdi abla" demesi bizim evdeki düzeni hatırlatır. ne zamandan beri ayakkabıyla evde gezer, sabah kalktığımızda full makyaj ile uyanır olduk bilmiyorum; ama bunlar dizideki sevdiğim detayların en küçükleri.
nazlı ne hata yaparsa yapsın vurmak, kırmak yerine arkasında duran bir babanın olması asıl beni duygulandıran şey, 19 yaşındaki kıza hallenen celayir'in ne kadar kötü bir zihniyette olduğunu söyleyen kişilerin olması beni şaşırtan detaylar. söylediğim bu iki durum şu an dizilerin ana konusu çünkü. nazlı'yı kaçıran kadir'in "hakim seni ne kadar sevdiğimi görünce salar beni" deyip gerçekten salınması da senelerdir asla değişmemiş. yabancı damat içimizden biridir ve zamanla bu hissi kaybetmemiz çok üzücü.
devamını gör...
tanımını beğendiğin yazarın beğenileriyle geri dönmesi
mahcup eder.
devamını gör...
türkiye'de feminizm
hadi feministleri streotipler üzerinden eleştirelim, belki kadın cinayetlerine bir çözüm olur! feministleri mantıklı çözüm üretememekle suçlamak çok ilginç geliyor bana, yönetimde olmayan birini kötü yönetmekle suçlamak ile eş değer geliyor.
devamını gör...
ünlü olma şansınız olsa hangi yolla ünlü olurdunuz sorunsalı
devamını gör...
takipçilerini göremeyen yazarlar
benim. özellikle dolara endeksli olmasıyla da görme ihtimalim gittikçe azalıyor. "sen zaten niye bakasın ki çok mu var sanki" diyecek olursanız bir şey diyemem ama merak işte. özelliğin açılması için gereken puanın sürekli artmasıyla kendimi oyuncak fare ile oynatılan kedi gibi hissediyorum, tam yakalayacağım kaçıyor.
devamını gör...
fakir büyümenin insanda yarattığı kalıcı alışkanlıklar
mağaza sahibi ile pazarlık yapmak. ürünlerin fiyat karşılaştırmasını yapmak.
fırsat ürünlerini beğenmek ve bazı ürünler için sabah erkenden markete gitmek.
market fişini kontrol edip fiyata şaşırıp tekrardan hesaplamak.
bir kıyafeti atmayıp kötü zamanlara saklamak. (piknikte giymek gibi)
atletten toz bezi yapmak.
fırsat ürünlerini beğenmek ve bazı ürünler için sabah erkenden markete gitmek.
market fişini kontrol edip fiyata şaşırıp tekrardan hesaplamak.
bir kıyafeti atmayıp kötü zamanlara saklamak. (piknikte giymek gibi)
atletten toz bezi yapmak.
devamını gör...
çocukken ezberlenen en saçma şeyler
komşu ,komşu ?
hu hu , oğlun geldimi ?
geldi geldi .
ne getirdi?
inci ,boncuk .
kime kime?
sana,bana.
başka kime?
sarı ineğe.
sarı inek nerede?
dağa kaçtı.... vs vs
kaç kişi hatırlıyor bu tekerleme yi ?.
edit: değerli yazar blackeyes in haklı uyarısı ile farkına vardığım " sarı inek" olmayacak oradaki "kara kedi " olması lazım, uyarısı için yazar arkadaşa çok teşekkür ediyorum.
hu hu , oğlun geldimi ?
geldi geldi .
ne getirdi?
inci ,boncuk .
kime kime?
sana,bana.
başka kime?
sarı ineğe.
sarı inek nerede?
dağa kaçtı.... vs vs
kaç kişi hatırlıyor bu tekerleme yi ?.
edit: değerli yazar blackeyes in haklı uyarısı ile farkına vardığım " sarı inek" olmayacak oradaki "kara kedi " olması lazım, uyarısı için yazar arkadaşa çok teşekkür ediyorum.
devamını gör...
felsefe ile düşünme
felsefe ile düşünme
düşünme: nesne, olay veya semboller arasında bağ kurmaktır. akla mantığa uygun ve doğru düşünme ile felsefe yapılabilir.
mantık bilimi: doğru düşünmenin kural ve ilkelerini inceleyen bilim dalıdır.
doğru düşünmek için kavramları bilmeliyiz ve düzgün bir şekilde kullanarak düşünmeliyiz.
gerçeklik: nesne, durum ve olayların varlığını belirleyen kavramdır. iki tür gerçeklik vardır;
reel: doğada var olan, beş duyu organı ile algılanabilen somut varlıklardan oluşur.
* ağaç, taş, insan, kitap, güneş...
ideal ( düşünsel ): doğada var olmayan, insan zihni tarafından üretilen düşünsel - soyut - varlıklardır.
* sayılar, semboller, harfler, kavramlar, hayali karakterler...
doğruluk: varlıklara ilişkin bilgilerin nesnelerine uygun olmasıdır.
örnek; deniz tuzludur. gerçek varlık olan denize ait doğru bir bilgidir.
2 x 2= 4 eder bilgisi, ideal ( düşünsel ) varlık olan sayılar ile ilgili doğru bir bilgidir.
önerme: doğru ya da yanlış kesin yargı bildiren ifadelere denir.
* soru, emir, istek, dua, nida, cümleleri kesin yargı bildirmediği için önerme değildir.
hem felsefe hem bilim; önermeleri kullanarak bilgi üretir, eleştirir, sorgular.
* önermeler ikiye ayrılır;
analitik ve sentetik önermeler, önermenin içeriği düşünsel ( ideal ) varlıklar ile ilgili ise mantıksal bilgidir ve analitik önermedir.
örnek: üçgen üç kenarlıdır. bekar evli olmayandır. ekvator, dünyayı ikiye böler.
sentetik önerme: reel ( doğada bulunan ) varlıklar ile ilgili bilgi verir. doğruluğu için deney - gözlem yapılabilir.
örnek: ışık, sesten hızlıdır. güneş sıcaktır. tuzlu suyun kaldırma kuvveti daha fazladır.
düşünme: nesne, olay veya semboller arasında bağ kurmaktır. akla mantığa uygun ve doğru düşünme ile felsefe yapılabilir.
mantık bilimi: doğru düşünmenin kural ve ilkelerini inceleyen bilim dalıdır.
doğru düşünmek için kavramları bilmeliyiz ve düzgün bir şekilde kullanarak düşünmeliyiz.
gerçeklik: nesne, durum ve olayların varlığını belirleyen kavramdır. iki tür gerçeklik vardır;
reel: doğada var olan, beş duyu organı ile algılanabilen somut varlıklardan oluşur.
* ağaç, taş, insan, kitap, güneş...
ideal ( düşünsel ): doğada var olmayan, insan zihni tarafından üretilen düşünsel - soyut - varlıklardır.
* sayılar, semboller, harfler, kavramlar, hayali karakterler...
doğruluk: varlıklara ilişkin bilgilerin nesnelerine uygun olmasıdır.
örnek; deniz tuzludur. gerçek varlık olan denize ait doğru bir bilgidir.
2 x 2= 4 eder bilgisi, ideal ( düşünsel ) varlık olan sayılar ile ilgili doğru bir bilgidir.
önerme: doğru ya da yanlış kesin yargı bildiren ifadelere denir.
* soru, emir, istek, dua, nida, cümleleri kesin yargı bildirmediği için önerme değildir.
hem felsefe hem bilim; önermeleri kullanarak bilgi üretir, eleştirir, sorgular.
* önermeler ikiye ayrılır;
analitik ve sentetik önermeler, önermenin içeriği düşünsel ( ideal ) varlıklar ile ilgili ise mantıksal bilgidir ve analitik önermedir.
örnek: üçgen üç kenarlıdır. bekar evli olmayandır. ekvator, dünyayı ikiye böler.
sentetik önerme: reel ( doğada bulunan ) varlıklar ile ilgili bilgi verir. doğruluğu için deney - gözlem yapılabilir.
örnek: ışık, sesten hızlıdır. güneş sıcaktır. tuzlu suyun kaldırma kuvveti daha fazladır.
devamını gör...
milli yalanlarımız
iyiyim.
devamını gör...
normal sözlük’ün sevilmeyen yazarları veri tabanı
gözlemlediğim kadarıyla, şu an genel bir kitle tarafından sevilmeyen iki yazar var.
lucifer,
psg
lucifer,
psg
devamını gör...
kendini gerçekleştiren kehanet
mesele evren ilişkisi, doğa ana değil! kendini gerçekleştiren kehanet, psikolojik bir doktrindir. kişinin bilinç altına göre davranışlarını tayin etmesinin sonucu korktuğu şeye dönüşmesi yahut korktuğu olumsuzluğu başına çekmesi durumu ile açıklanır.
örneğin yakını hasta olan birinin hastalık kalıtsal olmadığı halde hastalıklara karşı aşırı duyarlı olması, evde hastalik lafı ettirmemesi, her karşılaştığı insanin sağlık durumunu sorup yakınlığını ona göre kurması sonucu, belli bir yaşta yakınının hastalığına yakalanma riskini çoğaltır, bu da kendini gerveklestiren kehanet olarak karşımıza çıkar.
insan vücudu bilinç ve bilinç altı komutlarla çalışır. bir şeyi çok uzun süre kafaya takmak, takıntıyı hastalık haline getirmek demektir dolayısı ile sürekli hastalık düşünen bir vücut, hastalanır.
bu durumun psikolojik vakai oranı daha yüksektir. küçükken babası annesini aldatan çocuk, ömrü boyunca aldatmayan bir eş hedeflerler. bu hedefleri onların gözlerini o kadar kör etmiştir ki tek kriterli aldatılmamak olduğu için ömürlerinin bir döneminde aldatılırlar.
psikolojide henüz ispatlanmamış ancak sayısız vakıası olan bu doktrinimizin atasözü versiyonu da vardır.
derler ki; "sakınılan göze çöp batar."
örneğin yakını hasta olan birinin hastalık kalıtsal olmadığı halde hastalıklara karşı aşırı duyarlı olması, evde hastalik lafı ettirmemesi, her karşılaştığı insanin sağlık durumunu sorup yakınlığını ona göre kurması sonucu, belli bir yaşta yakınının hastalığına yakalanma riskini çoğaltır, bu da kendini gerveklestiren kehanet olarak karşımıza çıkar.
insan vücudu bilinç ve bilinç altı komutlarla çalışır. bir şeyi çok uzun süre kafaya takmak, takıntıyı hastalık haline getirmek demektir dolayısı ile sürekli hastalık düşünen bir vücut, hastalanır.
bu durumun psikolojik vakai oranı daha yüksektir. küçükken babası annesini aldatan çocuk, ömrü boyunca aldatmayan bir eş hedeflerler. bu hedefleri onların gözlerini o kadar kör etmiştir ki tek kriterli aldatılmamak olduğu için ömürlerinin bir döneminde aldatılırlar.
psikolojide henüz ispatlanmamış ancak sayısız vakıası olan bu doktrinimizin atasözü versiyonu da vardır.
derler ki; "sakınılan göze çöp batar."
devamını gör...
23 yaşında üniversiteye başlamak
vakti zamanında bir oda arkadaşım vardı ve psikolojiyi bu kadar çok sevdiren bir arkadaşımdı. benden dört yaş büyüktü. ilçe başkanlığı*yapmış ağır bir abiydi. adam araba kiralama işinde çalışıyordu. yaşadığı hayattan * bıkmış, okumaya karar vermişti öyle ki derslere çalışma azmi beni teşvik ediyordu. *. çat pat ingilizce ile ingilizce psikoloji okuyor makaleleri birlikte çevirmeye çalışıyorduk. gel zaman git zaman bağlar koptu.geçen aylarda bir mail aldım:" naber epsilon, mail kutumu temizlerken senle konuşmalarımıza denk geldim geçmişin vefası var istersen konusabiliriz numaram şu ,suan ingiltere'deyim yuksek lisans yapıyorum..." bundan sonra vallahi duygulandım. takdir ettim. 23 yasindan sonra başlayan bir yolculuğun bambaska bir boyuta evrilmesi. sonuç olarak zafer,zafer benimdir diyebilenindir.
devamını gör...
