uçak yolculuğunun en güzel tarafı
uçağa sadece çok uzak yerlere gitmek için bindiğimden dolayı uzaklara gitmek diye cevaplıyorum. bir de manzara.
devamını gör...
dr. frost
dizisini henüz bitirmediğimden mütevellit webtoon olarak yorum yapmak istediğim harika bir webtoon serisi. türü psikoloji.

bu webtoon'u birkaç ay önce japon kültürüne aşık bir arkadaşım önermişti "sen psikoloji seversin kıskıskıs" diyerek. başta okumayı istemedim, konusu falan çok ilgimi çekmiyordu. basit görünüyordu gözüme daha doğrusu. canımın sıkıldığı bir gün bir şans vereyim, diyerek okumaya başladım.
ailesi hakkında henüz kesin bilgim olmayan doktor frost*, daha öncesinde eğitimini gördüğü üniversitenin danışmanlık merkezi'ne psikoterapist olarak gelir. olağanüstü bir "insanı okuma" yetisi vardır ve kendisine göre bu adamı değerli yapan şey duygularının olmamasıdır. danışmanlık merkezi'ne gelen birçok farklı vakayı inceler ve yanında stajyer olarak çalışan yoon sung-ah'a da öğretmenlik yapar.
••
çizimler gerçekten çok güzel. bazı tepkiler öyle gerçekçi ki olayları okumuyor da izliyor gibi hissediyorsunuz. günlük yaşantınızda kullanıp fayda elde edebileceğiniz ufak psikolojik bilgiler de yer alıyor. bu bilgileri kullanarak etrafınızdaki insanları daha net görmeye başlamamanız işten değil. eğer webtoon, manga türü şeyler okumayı seviyorsanız pişman olmayacağınızı da söylemek isterim. okumak isteyen olursa linki için mesaj kutuma portakal atabilir.
••

"profesyonellere paramızı emanet ederiz. ayrıca bedenlerimizi de hatta evlerimizin dekorasyonu ve çocuklarımızın eğitimi gibi titizlik gerektiren işlerimizi de. evlilik kararlarımızı bile. bir çok şeyi profesyonellere emanet edebiliriz. peki ya zihinlerimizi?"
açıklama kısmında yer alan cümleler bunlardı. pek ilgi çekici değil kabul ediyorum fakat ilk bölümden itibaren garip bir şekilde sarmaya başlıyor. zaten ilk bölümdeki giriş gerçekten harikaydı. bir psikoloğun yazdıklarından yola çıkarak yapılan bir çıkarım yazılıydı. hemen çıkarımı da aktarayım;
"1952 yılında, ünlü amerikan psikolog gordon exner, en ünlü tezine şu ifadelerle başladı; eğer gezegende 6 milyar insan varsa, 6 milyar farklı düşünce tipi, kişilik ve huy olmalı. her insanın psikolojik durumu, kişiliği ve huyları farklı olduğundan, her insan eşsizdir.
ama ölümünden önce kaleme aldığı denemede bu ifadesini değiştirdi ve şu şekilde sonlandırdı; aslında bunlar sadece tek bir insanın 6 milyar farklı yansımasıdır."
bu şekilde ister istemez düşüncelere iten bir sürü aforizma, düşünce yazısı vs. var. yere göğe sığdıramamamdan da anlamışsınızdır ne kadar sevdiğimi ve başarılı gördüğümü. webtoon okumak ilginizi çekiyorsa kesinlikle tavsiyemdir. dizisi de çok güzel, on bölümden oluşuyor. okumayla uğraşamam derseniz mesaj kutucuğunuza dizinin linkini bırakabilirim.
şimdiden keyifli okumalar/seyirler.
edit: harf eki.

bu webtoon'u birkaç ay önce japon kültürüne aşık bir arkadaşım önermişti "sen psikoloji seversin kıskıskıs" diyerek. başta okumayı istemedim, konusu falan çok ilgimi çekmiyordu. basit görünüyordu gözüme daha doğrusu. canımın sıkıldığı bir gün bir şans vereyim, diyerek okumaya başladım.
ailesi hakkında henüz kesin bilgim olmayan doktor frost*, daha öncesinde eğitimini gördüğü üniversitenin danışmanlık merkezi'ne psikoterapist olarak gelir. olağanüstü bir "insanı okuma" yetisi vardır ve kendisine göre bu adamı değerli yapan şey duygularının olmamasıdır. danışmanlık merkezi'ne gelen birçok farklı vakayı inceler ve yanında stajyer olarak çalışan yoon sung-ah'a da öğretmenlik yapar.
••
çizimler gerçekten çok güzel. bazı tepkiler öyle gerçekçi ki olayları okumuyor da izliyor gibi hissediyorsunuz. günlük yaşantınızda kullanıp fayda elde edebileceğiniz ufak psikolojik bilgiler de yer alıyor. bu bilgileri kullanarak etrafınızdaki insanları daha net görmeye başlamamanız işten değil. eğer webtoon, manga türü şeyler okumayı seviyorsanız pişman olmayacağınızı da söylemek isterim. okumak isteyen olursa linki için mesaj kutuma portakal atabilir.
••

"profesyonellere paramızı emanet ederiz. ayrıca bedenlerimizi de hatta evlerimizin dekorasyonu ve çocuklarımızın eğitimi gibi titizlik gerektiren işlerimizi de. evlilik kararlarımızı bile. bir çok şeyi profesyonellere emanet edebiliriz. peki ya zihinlerimizi?"
açıklama kısmında yer alan cümleler bunlardı. pek ilgi çekici değil kabul ediyorum fakat ilk bölümden itibaren garip bir şekilde sarmaya başlıyor. zaten ilk bölümdeki giriş gerçekten harikaydı. bir psikoloğun yazdıklarından yola çıkarak yapılan bir çıkarım yazılıydı. hemen çıkarımı da aktarayım;
"1952 yılında, ünlü amerikan psikolog gordon exner, en ünlü tezine şu ifadelerle başladı; eğer gezegende 6 milyar insan varsa, 6 milyar farklı düşünce tipi, kişilik ve huy olmalı. her insanın psikolojik durumu, kişiliği ve huyları farklı olduğundan, her insan eşsizdir.
ama ölümünden önce kaleme aldığı denemede bu ifadesini değiştirdi ve şu şekilde sonlandırdı; aslında bunlar sadece tek bir insanın 6 milyar farklı yansımasıdır."
bu şekilde ister istemez düşüncelere iten bir sürü aforizma, düşünce yazısı vs. var. yere göğe sığdıramamamdan da anlamışsınızdır ne kadar sevdiğimi ve başarılı gördüğümü. webtoon okumak ilginizi çekiyorsa kesinlikle tavsiyemdir. dizisi de çok güzel, on bölümden oluşuyor. okumayla uğraşamam derseniz mesaj kutucuğunuza dizinin linkini bırakabilirim.
şimdiden keyifli okumalar/seyirler.
edit: harf eki.
devamını gör...
büyük resmi görememek
biraz daha uzaktan bakar mısınız?
devamını gör...
ezgi mola'nın saygı duymayı it gibi öğreneceksiniz demesi
doğru demiş. kendilerinin her şeyine saygı bekleyip, başkalarının her şeyini eleştiren saygısızlar it gibi saygı duymak zorunda. öğreneceksiniz de değil, zorundasınız.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
galata kulesinin önünde tek başıma içiyordum . öyle canım sıkılıyor öyle konuşmak istiyorum ki kalkıp sürekli birilerinden çakmak istiyorum , oysa çakmağım var . derken evsizler ,şarapçılar ,tinerciler her ne diyorsanız o arkadaşlardan istedim bir tanesi gelsene kardeş yanımızda otur dedi . benim için evsiz ,şarapçı,tinerci filan değillerdi o sırada hikayelerini merak ettiğim insanlardı . konuşan insanlardı ,ağız dolusu kahkahalar atıyorlardı ,mutlulardı . neyse oturdum dört beş kişiler onlar içiyoruz beraber . içkiler bitti ben ısmarlarım dedim bir arkadaş eşlik etti beraber aldık geldik . birkaç defa daha gittik geldik , herkes küfelik sarhoş . o sırada yurtta kalıyorum , çıkış yaptığım için gece o saatte üstelik sarhoş olarak dönme şansım yok . sabaha karşı üç dört gibi etraftaki birkaç kişinin haricinde kimse kalmamıştı . her şey yolunda gibiydi ama bir ara iki tanesi tartışmaya başladı ve kavgaya döndü mevzu . ben sırtımı duvara dayayıp sağlam durmaya çalışıyorum ama şarap kötü çarpmıştı . sonra bunları ayırdı iki tanesi ve polis geliyor gitmemiz lazım filan dediler . hakikaten ışıklı bir şeyler de yaklaşıyor ama seçemiyorum tam olarak . sesler filan yükseliyor . hızlandık ilerde tekel vardır bir tane galiba o sokaktan girip biraz koştuk . sonra bir kapının önünde durduk kapıyı açtı bizden biri ve içeriye attık kendimizi . korkunun etkisiyle biraz ayılmıştım , terk edilmiş bir binadayız . önceden oralarda gezinirken gördüğüm ahşap harabe binalardan biri . çıktık yukarıya bu gece burda yatarsın dediler , meğer barındıkları yaşadıkları yermiş . telefonun ışığını açıyorum etrafta şırıngalar ,kovalar var . her tarafta çöp var ,bok var . bana sen yukardaki yatakta yatarsın diyor gösteriyor çıkıyorum . demir bir ranza var ,sonra bir şişe uzatıyor , buraya işersin diyor . kafamı kaldırıyorum üzerimde çatı yok odanın yukarısı olduğu gibi açık . titreyerek uyumaya çalışıyorum müthiş bir yağmur başlıyor . bardaktan boşanırcasına üzerime serpiliyor . dışarda siren sesleri içerde donuyorum . o gece ölmediğim için çok ama çok mutluyum .
devamını gör...
sevilen bir şiirin olmaması
şiir az kelimeyle çok şey anlatmanın edebi bir yolu. anlatılmak istenen tüller arkasından gösterilir bize ,açıkça ortaya konmaz. kişi kendince farklı anlamlar çıkartıp, kendinden bir şeyler bulabilir. yine de herkesin tercih edeceği bir anlatım biçimi değildir.
düz yazı da ise anlatılmak istenen açıkça konar ortaya ve genellikle çıkarabileceğiniz anlam çok da göreceli değildir. özellikle dikkat süresinin 8 saniyeye düştüğü günümüzde kişiler daha çabuk anlayabileceği şeyleri tercih ediyor. bu sebeple şiire olan ilginin azalması şaşırtıcı bir durum değildir.
düz yazı da ise anlatılmak istenen açıkça konar ortaya ve genellikle çıkarabileceğiniz anlam çok da göreceli değildir. özellikle dikkat süresinin 8 saniyeye düştüğü günümüzde kişiler daha çabuk anlayabileceği şeyleri tercih ediyor. bu sebeple şiire olan ilginin azalması şaşırtıcı bir durum değildir.
devamını gör...
bruh cat
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
merhabalar sevgili sözlük yazarları,
sevgili hüzün candır ile beraber yarın akşam yayınına başlayacağımız radyo programımız için kısa süreli bir deneme yayını yapacağız.
herkesi bekleriz.
sevgili hüzün candır ile beraber yarın akşam yayınına başlayacağımız radyo programımız için kısa süreli bir deneme yayını yapacağız.
herkesi bekleriz.
devamını gör...
kaba olmayı komik sanmak
düşük zeka ve eğitim göstergesidir. genelde hakarete de başvururlar espri servisi adı altında. çirkin.
devamını gör...
35-45 yaş arası insanların muhabbetinin çok iyi olması
(bkz: ben)
devamını gör...
adolf eichmann
nazi almanyası'nın yahudilerle ilgili politikasının belirlenmesinde en önemli rolü oynayan isimdir. yahudi nüfusun kitleler halinde yok edilmesi anlamına gelen ‘“nihai çözüm” projesini geliştirmiştir. bu nedenle birçok ölüm kampının açılması ve gaz odalarının kurulması eyleminin baş aktörüdür.
savaştan sonra gözaltına alındığı kamptan kaçarak, farklı bir isimle arjantin'e yerleşmiştir. 1962’ de mossad ajanları tarafından yakalanarak, israil’de idam edilmiştir.
savaştan sonra gözaltına alındığı kamptan kaçarak, farklı bir isimle arjantin'e yerleşmiştir. 1962’ de mossad ajanları tarafından yakalanarak, israil’de idam edilmiştir.
devamını gör...
bu başlıkta kendimizi kandırıyoruz
yaptıklarımdan eşşek gibi pişman olmadım . hatta iyi ki yapmışım . hayatımı mahvettiğim için çok mutluyum.
devamını gör...
karşılıklı nickaltı giren erkek ve kadın
olasıdır, ikiside gönül almayı bilen kişilerdir.
sırf karşılık gibi görünmesin diye zamanında nickaltına yazamadığım bir sürü yazar oldu. boş yere kasmışım kendimi, her şeyin eleştirildiğini unutmuşum.
sırf karşılık gibi görünmesin diye zamanında nickaltına yazamadığım bir sürü yazar oldu. boş yere kasmışım kendimi, her şeyin eleştirildiğini unutmuşum.
devamını gör...
hüseyin avni lifij
1886 - 1927 yılları arasında yaşamış, çerkes asıllı türk ressam. samsunda doğmuş, istanbulda yaşamını yitirmiştir.
türk resminde çallı kuşağı olarak da adlandırılan 1914 kuşağı ressamlarından bence en değerli olanlarından biridir.
okul zamanlarında aldığı resim dersleri harici, özel olarak resim üzerine bir eğitimi olmamasına rağmen resimde kendini geliştirmek için anatomi ve kimya derslerine katılmıştır.
fransızca üzerine iyi bir eğitim almıştır ve öğretmeni iskender ferit tüm hayatını değiştirecek bir olayda onu cesaretlendirmiştir: henüz 20'li yaşlarının başındayken amatör zamanlarında yaptığı pipolu otoportresini müze müdürü osman hamdi'ye göstermesi. osman hamdi tabloyu görünce ressamın yeteneğinin hemen farkına varmış ve bundan sonra yapacağı resimleri ona göstermesini istemiştir.
1909 yılında devlet himayesinde resim üzerine eğitim alması için fransa'ya gönderilir.
1912'de istanbul'a geri döndüğünde istanbul sultanisi şimdiki adıyla istanbul erkek lisesi'nde resim öğretmenliği yapmaya başlar. birçok sergide yer alır ve hatrı sayılır ressamlar arasında anılır.
lifij, avrupada gördüğü izlenimciliği kendine has bir üslupla romantizm ve sembolizmle karıştırarak harika eserler verir.
heykeltıraş nijad sirel’in kız kardeşi harika hanım'la evlenen lifij, eşi ve kayınbiraderi ile ekim 1922’de bursa’ya atatürk’ü karşılamaya giden öğretmenler arasında yer aldı.
avni lifij’i ankara’ya götüren mustafa kemal, onu erkan-ı harbiye’de dört ay misafir etti, burada fevzi çakmak’ın portresini yaptı, dönüşünde savaşın vahşetini, geride kalan yıkımı ve hüznü gösteren kara gün ve akgün tabloları üzerinde çalışmaya başladı.
bir figür ressamı olan lifij’in poşadları dışındaki büyük boyutlu kompozisyonları, simgesel bir kurguya sahiptir. rengi ve ışığı ustalıkla kullanan sanatçı, kendine özgü ışığı ile şiirsel, gizemli bir atmosfer yaratır. sanatçının ilham anını gösteren atölye, sembolik/romantik bir resimdir.
pipolu otoportre

balkonda 3 genç kadın

karagün
türk resminde çallı kuşağı olarak da adlandırılan 1914 kuşağı ressamlarından bence en değerli olanlarından biridir.
okul zamanlarında aldığı resim dersleri harici, özel olarak resim üzerine bir eğitimi olmamasına rağmen resimde kendini geliştirmek için anatomi ve kimya derslerine katılmıştır.
fransızca üzerine iyi bir eğitim almıştır ve öğretmeni iskender ferit tüm hayatını değiştirecek bir olayda onu cesaretlendirmiştir: henüz 20'li yaşlarının başındayken amatör zamanlarında yaptığı pipolu otoportresini müze müdürü osman hamdi'ye göstermesi. osman hamdi tabloyu görünce ressamın yeteneğinin hemen farkına varmış ve bundan sonra yapacağı resimleri ona göstermesini istemiştir.
1909 yılında devlet himayesinde resim üzerine eğitim alması için fransa'ya gönderilir.
1912'de istanbul'a geri döndüğünde istanbul sultanisi şimdiki adıyla istanbul erkek lisesi'nde resim öğretmenliği yapmaya başlar. birçok sergide yer alır ve hatrı sayılır ressamlar arasında anılır.
lifij, avrupada gördüğü izlenimciliği kendine has bir üslupla romantizm ve sembolizmle karıştırarak harika eserler verir.
heykeltıraş nijad sirel’in kız kardeşi harika hanım'la evlenen lifij, eşi ve kayınbiraderi ile ekim 1922’de bursa’ya atatürk’ü karşılamaya giden öğretmenler arasında yer aldı.
avni lifij’i ankara’ya götüren mustafa kemal, onu erkan-ı harbiye’de dört ay misafir etti, burada fevzi çakmak’ın portresini yaptı, dönüşünde savaşın vahşetini, geride kalan yıkımı ve hüznü gösteren kara gün ve akgün tabloları üzerinde çalışmaya başladı.
bir figür ressamı olan lifij’in poşadları dışındaki büyük boyutlu kompozisyonları, simgesel bir kurguya sahiptir. rengi ve ışığı ustalıkla kullanan sanatçı, kendine özgü ışığı ile şiirsel, gizemli bir atmosfer yaratır. sanatçının ilham anını gösteren atölye, sembolik/romantik bir resimdir.
pipolu otoportre

balkonda 3 genç kadın

karagün
devamını gör...
sözlük yazarlarının hayatlarının fonunda çalan şarkılar
samanyolu fon müziği.
devamını gör...
bir dergiye yazı yollamış yazarlar veri tabanı
ulusal ve uluslararası hakemli dergilere makalelerimi gönderdim, yayımlandı. bir de dijital bir edebiyat dergisinin her sayısında edebî yazılarım ve makalelerim yayımlanıyor.*
devamını gör...
sardunya
kokusundan çok hoşlanmasam da kendisini sevdiğim, çok yıllık, sıcağa ve susuzluğa dayanıklı olması sebebiyle tercih sebebim olan çiçek.
en çok tercih edilen çeşitleri ıtır, ceylangözü (karagöz diyen de var) ve sakız sardunyadır. dalından kırarak çoğaltmak mümkün ve kolaydır. kışın bile üzerinden çiçekleri eksik olmaz. hem dış hem iç mekana uygun olsa da, ben sadece don olacağı günler iç mekanda tutmaya çalışıyorum. çünkü içeride olduğu zaman hem dalları ve yaprakları zayıf oluyor hem de ışığa doğru fazla uzuyor. sardunyanızı tazelemek isterseniz eski dallarını kırarak temizleyin. hatta o kırdıklarınızı isterseniz başka bir yere dikebilirsiniz.
ıtır ve ceylangözü çeşitleri biraz fazla büyüdüğü için direkt toprağa dikmek, sakız sardunyası ise saksı için daha uygundur. sakız sardunyası biraz daha gölgeli ışığı severken, diğer iki tür güneşe biraz daha dayanıklıdır. suyu genel olarak çok sevmediklerinden, toprağını çok ıslak tutmamakta fayda var.
dondan korumak için sardunyanız saksıda ise kapalı mekana, saksıda değil de direkt toprakta ise don olacağı günler üzerini poşet, çuval gibi bir şeyle örtmeniz gerekebilir. fakat toprak çok ıslaksa donma ihtimali yüksek. bazıları dondan etkilense bile baharla birlikte tekrar taze yaprak patlatabiliyor. hemen söküp atmak yerine, donan dalları temizleyip temizlerken de yaş mı diye kontrol etmekte ve bir süre beklemekte fayda var.
en çok tercih edilen çeşitleri ıtır, ceylangözü (karagöz diyen de var) ve sakız sardunyadır. dalından kırarak çoğaltmak mümkün ve kolaydır. kışın bile üzerinden çiçekleri eksik olmaz. hem dış hem iç mekana uygun olsa da, ben sadece don olacağı günler iç mekanda tutmaya çalışıyorum. çünkü içeride olduğu zaman hem dalları ve yaprakları zayıf oluyor hem de ışığa doğru fazla uzuyor. sardunyanızı tazelemek isterseniz eski dallarını kırarak temizleyin. hatta o kırdıklarınızı isterseniz başka bir yere dikebilirsiniz.
ıtır ve ceylangözü çeşitleri biraz fazla büyüdüğü için direkt toprağa dikmek, sakız sardunyası ise saksı için daha uygundur. sakız sardunyası biraz daha gölgeli ışığı severken, diğer iki tür güneşe biraz daha dayanıklıdır. suyu genel olarak çok sevmediklerinden, toprağını çok ıslak tutmamakta fayda var.
dondan korumak için sardunyanız saksıda ise kapalı mekana, saksıda değil de direkt toprakta ise don olacağı günler üzerini poşet, çuval gibi bir şeyle örtmeniz gerekebilir. fakat toprak çok ıslaksa donma ihtimali yüksek. bazıları dondan etkilense bile baharla birlikte tekrar taze yaprak patlatabiliyor. hemen söküp atmak yerine, donan dalları temizleyip temizlerken de yaş mı diye kontrol etmekte ve bir süre beklemekte fayda var.
devamını gör...
yeni nick
çok değerli muhasebeci dostum rurouni kenshin hakkında yazdığı sen kimsin bana kurban diyorsun, günümüz türkiyesine dönmeni öneriyorum, bana el kol yapma çok kötü olur, çıkışa gelsene, sen şiirden ne anlarsın türü cümleler ile ortalığı biraz karıştırmış yazar.
biz bir aileyiz. keşke hepimiz narin ve çiçeksi şekilde yaşasak, kavgadan uzak dursak. birbirimize sarılıp ağlayabilsek. bu stresi bünyem hiç kaldırmıyor o yüzden hemen şimdi buradan gidiyorum.
biz bir aileyiz. keşke hepimiz narin ve çiçeksi şekilde yaşasak, kavgadan uzak dursak. birbirimize sarılıp ağlayabilsek. bu stresi bünyem hiç kaldırmıyor o yüzden hemen şimdi buradan gidiyorum.
devamını gör...

