evo devo
(ivo-divo) evrimsel gelişim anlamına gelen 'evolutionary development'ın kısaltılması olup biyolojinin alt dallarından biridir.evo-devo, canlıların evrim sürecindeki gelişimlerini inceler ve ataları arasındaki ilişkiyi çözmeye çalışır.daha açıklayıcı olursak, bireylerin kendi kısa yaşam süresi içinde geçirdiği değişimler ile bu bireyin önceki nesillerinin yüzlerce-binlerce yıldır geçirdiği değişimlerin birleştirilerek yorumlanıp anlaşılmaya çalışılmasıdır. yaratılış teorisi savunucularına göre ise bilimin evrimi savunmak için girdiği çıkmazlardan kurtulmak amacıyla ortaya attığı yeni bir fikir,yani yeni bir masaldır.
burada,embriyolojik gelişimi belirleyen genlerin evrimsel süreçte de etkili olabileceği fikri mevcuttur. embriyolojik süreçte etkili olan bazı genlerdeki 'mikrodeğişimler'in, evrim basamaklarından herhangi birinde değişime(mutasyon vb) uğraması sonucunda bu sürecin yeni bir doğrultuda ilerlemesinin mümkün olabileceği yani 'makrodeğişimlere' yol açabileceği düşünülür. bu da neo-darwinizm anlayışı olan 'sürekli meydana gelen mikroevrimlerin birikerek makroevrime yol açması' fikriyle pek uyuşmaz çünkü evo-devo'da hızlı ve küçük mutasyonların, evrimsel açıdan öneme sahip genlerde(tıpkı erken embriyolojik gelişim aşamasındaki mutasyonların fetüste ciddi deformasyonlara yol açması gibi) meydana gelmesi sonucunda makroevrim düzeyinde sonuçlar meydana getireceği düşünülür.
elbette birçok açıdan eksiklikleri de mevcuttur ve yaratılış'çılar veya bazı biyologlarca evo-devo'nun çıkmaz sokakta olduğu söylenmektedir.
hızlı ve eğlenceli bir genel tekrar için parodi bırakayım:
burada,embriyolojik gelişimi belirleyen genlerin evrimsel süreçte de etkili olabileceği fikri mevcuttur. embriyolojik süreçte etkili olan bazı genlerdeki 'mikrodeğişimler'in, evrim basamaklarından herhangi birinde değişime(mutasyon vb) uğraması sonucunda bu sürecin yeni bir doğrultuda ilerlemesinin mümkün olabileceği yani 'makrodeğişimlere' yol açabileceği düşünülür. bu da neo-darwinizm anlayışı olan 'sürekli meydana gelen mikroevrimlerin birikerek makroevrime yol açması' fikriyle pek uyuşmaz çünkü evo-devo'da hızlı ve küçük mutasyonların, evrimsel açıdan öneme sahip genlerde(tıpkı erken embriyolojik gelişim aşamasındaki mutasyonların fetüste ciddi deformasyonlara yol açması gibi) meydana gelmesi sonucunda makroevrim düzeyinde sonuçlar meydana getireceği düşünülür.
elbette birçok açıdan eksiklikleri de mevcuttur ve yaratılış'çılar veya bazı biyologlarca evo-devo'nun çıkmaz sokakta olduğu söylenmektedir.
hızlı ve eğlenceli bir genel tekrar için parodi bırakayım:
devamını gör...
kutsala saygı duymanın saçmalık olması
sen karşındakinin kutsalına saygı göstermezsen, karşındakinden de senin değer verdiğin yada senin için önemli olan düşünce veya kişilere saygı duymasını bekleyemezsin. en azından sağlıklı bir iletişim kurulacaksa belli noktalarda insanları incitmemek gerektiğini düşünüyorum.
devamını gör...
insanın yapmaktan bıkmayacağı şey
baloncuklu naylonları patlatmak.
devamını gör...
leyla ile mecnun
fidyeci ismail:
- alo... naaber?
...
- ha... bana bak yemin ediyom eğer oğlunu canlı görmek istiyosan hemen buraya çabuk bin dolar getir.
...
- yanlış söylemişim, özür, iki bin istiyorum...
...
- bir şey diycem hacı... üç bin getirme ihtimalin nasıl?
...
- beş yüz bin dolar getirsene sen buraya, beş yüz bin dolar getirsene sen buraya...
her bölümü güzeldi, hala seyredilir... lakin yalan yok, arda'lı ve orjin leyla'lı bölümleri bir başkaydı
- alo... naaber?
...
- ha... bana bak yemin ediyom eğer oğlunu canlı görmek istiyosan hemen buraya çabuk bin dolar getir.
...
- yanlış söylemişim, özür, iki bin istiyorum...
...
- bir şey diycem hacı... üç bin getirme ihtimalin nasıl?
...
- beş yüz bin dolar getirsene sen buraya, beş yüz bin dolar getirsene sen buraya...
her bölümü güzeldi, hala seyredilir... lakin yalan yok, arda'lı ve orjin leyla'lı bölümleri bir başkaydı
devamını gör...
bir masaldır yaşamak
kör bir kuyuda umut ışığıdır yaşamak
kör bir kuyuda umut ışığıdır yaşamak
düşleri gerçek yapmak
gökten yıldızlar çalmak
bağlamak kanayan yarayı
ağlamak doyasıya
bağlamak kanayan yarayı
ağlamak doyasıya
şarkılı bir masaldır yaşamak
bir özlem yangınıdır yaşamak
acısı derdi çok olsa da inan yine de güzel yaşamak
az bilinen muhteşem şarkılara bir örnek olan umut dolu bu güzide şarkıyı paylaşmaktan mutluluk duyarım... *
sevingül bahadır
devamını gör...
diderot etkisi
satın aldığımız her yeni şeyin bizi başka yeni şeyler almaya teşvik ettiğini anlatmak için kullanılan bir kavramdır. her alışverişin birbirini tetiklemesi yani basit bir örnekle; yeni aldığımız elbiseye uygun ayakkabı, çanta, takı hatta mont almamız diderot etkisidir.
devamını gör...
homofobik olmak
biraz da "homofobik" kelimesini nasıl tanımladığınıza bağlı. eşcinsellerin kendi yönelimlerine saygı duymakla beraber, ben ne yazık ki çok da sevmiyorum bu eşcinsellik olayını. n'apayım, hoşuma gitmiyor yani zorla mı sevdireceksiniz? illa gay çift gören straight kızlar gibi "ayy çok tatlı" diye çığlık mı atayım. siz ne tür bir faşistsiniz lan. her homofobik de eşcinselleri katledelim ya da dövelim gibi şeyler demiyor ve düşünmüyor da, şunu anlayın artık.
devamını gör...
yeni bir sayfada sana bakmak
yılmaz erdoğan şiiri.
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.
bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
"içinde benzetmeler olan"
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok ..
.....
sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
allah'a inanmaktır
her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.
bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
"içinde benzetmeler olan"
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok ..
.....
sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
allah'a inanmaktır
devamını gör...
başka sözlüklerden yazarların entrylerini çalmak
hem emek hırsızlığı hem de bir garip durum. belli ki çalan kişi başka sözlüklerden haberimiz olmadığını zannediyor veya daha da kötüsü herkesin ulaşabileceğini bildiği platformlardan "çaldıklarını" temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koyuyor önümüze. birini fark edeceğiz, geri kalan yitip gidecek belki. en azından kişi girdiyi kendine göre yorumlasa, kendi yorumunu katıp öyle sunsa, hiç olmazsa sahibine selam gönderse kabul görebilir bir nebze ama noktası virgülü bir olunca maalesef çok sırıtıyor.
devamını gör...
iz bırakan kitap cümleleri
“daha çok anlat” dedim.
“hoşuna gidiyor mu?”
“çok. elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“gider gibi yaparız.”
“hoşuna gidiyor mu?”
“çok. elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“gider gibi yaparız.”
devamını gör...
escort kızlar
#1048743
bu kişi ve bu kişi gibi düşünen herkese hitaben;
keşke siz erkekler bir kadının dişiliğine yenilip paranızı bu yönde kullanacak kadar ucuz olmasaymışsınız.
dipnot: asıl kadınlar dişiliğini kullanacak kadar ucuz olmasalarmış gibi basit önermelerle gelmeyin!
bu kişi ve bu kişi gibi düşünen herkese hitaben;
keşke siz erkekler bir kadının dişiliğine yenilip paranızı bu yönde kullanacak kadar ucuz olmasaymışsınız.
dipnot: asıl kadınlar dişiliğini kullanacak kadar ucuz olmasalarmış gibi basit önermelerle gelmeyin!
devamını gör...
bernoulli ilkesi
akışkanlar dinamiğinde bernoulli prensibi, sürtünmesiz bir akış boyunca, akışkanın hızında da gerçekleşen artışın aynı anda ya basınçta ya da akışkanın potansiyel enerjisinde azalmaya neden olduğunu ifade eder. yani hız ve basınç ters orantılıdır.
adını bu prensibi bulan isviçreli* (bazı yerlerde hollanda-isviçre kırması olarak geçer) bilim adamı daniel bernoulli' den alır. prensibin en kolay anlatımı uçağın nasıl uçtuğunu açıklamak olabilir.
uçaklarda bulunan kanatların altı nispeten düz, üst tarafı ise eğimli olacak şekilde yapılır. uçak kalkış için hızlandığında kanadın üst tarafının eğimli yapısından dolayı buradaki hava hızı, alt tarafından daha fazla olur. basınç hız ile ters orantılı olduğu için kanat üstünde ki basınç, altındakine göre daha azalır, hız arttıkça bu basınç farkı daha da artar ve belirli bir seviyeye gelince oluşan kaldırma kuvveti ile uçağımız uçar.
uçak kanadına etki eden kuvvetlerin daha iyi anlaşılması için bir de şekil bırakalım.
özellikle yarış arabalarında arka tarafta bulunan kanatlar ise arabanın havalanmasını önlemek için uçak kanadının ters çevrilmiş şekli olarak tasarlanır. bu sefer alçak basınç kanadın altındadır, bu şekilde yukarıdan araba yere doğru bastırılır.
adını bu prensibi bulan isviçreli* (bazı yerlerde hollanda-isviçre kırması olarak geçer) bilim adamı daniel bernoulli' den alır. prensibin en kolay anlatımı uçağın nasıl uçtuğunu açıklamak olabilir.
uçaklarda bulunan kanatların altı nispeten düz, üst tarafı ise eğimli olacak şekilde yapılır. uçak kalkış için hızlandığında kanadın üst tarafının eğimli yapısından dolayı buradaki hava hızı, alt tarafından daha fazla olur. basınç hız ile ters orantılı olduğu için kanat üstünde ki basınç, altındakine göre daha azalır, hız arttıkça bu basınç farkı daha da artar ve belirli bir seviyeye gelince oluşan kaldırma kuvveti ile uçağımız uçar.
uçak kanadına etki eden kuvvetlerin daha iyi anlaşılması için bir de şekil bırakalım.
özellikle yarış arabalarında arka tarafta bulunan kanatlar ise arabanın havalanmasını önlemek için uçak kanadının ters çevrilmiş şekli olarak tasarlanır. bu sefer alçak basınç kanadın altındadır, bu şekilde yukarıdan araba yere doğru bastırılır.
devamını gör...
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
sihirbazlıkta kullanılan abrakadabra kelimesi aramicede "söylediğim gibi yaratacağım " anlamına gelen "avra" ve "kedabra" ibaresinden geliyormuş.bugün izlediğim bir dizide geçti.
devamını gör...
insanları itici yapan detaylar
yandaş olması en büyük etken.
devamını gör...
giydiği tişörtün üstündeki logonun anlamını bilmeyen insan
ata demirer'dir. yıllarca avrupa yakası'nda; üstünde "hot male" yazan tişört giymiştir. meğer hot male, eşcinsellerin tanışmak için kullandığı bir internet sitesinin ismiymiş. yıllar sonra bir röportajda "bilmeden yıllarca giydim o tişörtü" demişti.
devamını gör...
mustafa kemal atatürk
bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yetermiş.
bana en çokta bunu öğretten canım öğretmenim
bana en çokta bunu öğretten canım öğretmenim
devamını gör...
toplaşıp allah dememizi bekleyen insan
her şeyden önce birilerine allah demek için yanıp tutuşanlar olmasaydı böyle bir insan tipinin olmayacağını bilmek gerekir. bahsi geçen insan tipi acizlere kendini fark ettirmek ve onları bir araya getirmek için kendini parlatır. aklı başında olanlara bu gösteri işlemez, toplanıp allah dememizi bekliyor herhalde deyip geçeriz.
devamını gör...
türkiye'de ve dünyada islam'a yönelişin iyice hız kazanmasının nedeni
bilge epiktetos der ki: bir düğünde nasıl yemek yeneceğini anlatma. ama nasıl yenmesi gerekirse öyle ye!
söylenen değil, yapılan saygı bulur.
dönün bakın islamın yaşandığı ülkelere ve toplumlara. hep nasıl yemek yeneceğini anlatır dururlar ancak yenmesi gerektiği gibi yemezler.
bir müslüman olarak yemeğin nasıl yendiğinde bakarak ben de islamın yükselişte olacağına ihtimal veremiyorum malesef.
islam barış dini olabilir ancak bayrağı tuttuğunu iddia edenler barışsever değil.
söylenen değil, yapılan saygı bulur.
dönün bakın islamın yaşandığı ülkelere ve toplumlara. hep nasıl yemek yeneceğini anlatır dururlar ancak yenmesi gerektiği gibi yemezler.
bir müslüman olarak yemeğin nasıl yendiğinde bakarak ben de islamın yükselişte olacağına ihtimal veremiyorum malesef.
islam barış dini olabilir ancak bayrağı tuttuğunu iddia edenler barışsever değil.
devamını gör...