jakstat isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

''hedef, nişan alınan şey'' anlamına gelen ingilizce sözcüktür.
devamını gör...

john archibal wheeler'ın, çift yarık deneyindeki gözlemci etkisinin ne derece önemli olabileceğini anlamak adına yapılmasını önerdiği deney. bu işlere merakı olanların, konuyu daha iyi anlamak adına öncelikle çift yarık deneyi hakkında biraz bilgi edinmesi yararlı olacaktır.

*****

bu çok uzun bir entry olacak. baştan uyarayım sizleri. bana sövmeyiniz, benim bir suçum yok.

önce gecikmiş seçim deneyinden biraz bahsedeyim.

çift yarık deneyinde, elektronun geçtiği yarığı anlamak için bu yarıkların önüne bir ölçüm aleti koyulmuştu. gecikmiş seçim deneyinde bu alet, elektronun nihai durağı olan perdenin arkasına koyulmuş. yani elektron, hangi yarıktan geçeceğinin seçimini yapıp geçtikten ve perdeye düştükten, bir anlamda iş işten geçtikten sonra gözlenecekmiş. bu durumda olması beklenen şey, gözlemci etkisinden arındırılmış bir sonuç görmek çünkü gözlemci devreye, her şey olup bittikten sonra girecek.

beklentimiz 2 ihtimal üzerine kurulu: ya elektron, geçeceği yarığın seçimini etkilemeyecek bir noktada bulunan gözlemcinin varlığından etkilenmeyecek ve dalga deseni gösterecek ya da her şeye rağmen gözlemcinin varlığından etkilenip parçacık, yani kümelenme deseni gösterecek.

normal şartlarda beklentimiz 2. ihtimalin gerçekleşmesi çünkü yukarıda da dediğim gibi, gözlemci olaya dahil olmamış ve elektronun hangi yarıktan geçeceği bilgisini etkilememiş olmalı. ancak deney yapılınca görülüyor ki, elektron seçimini yapıp herhangi bir yarıktan geçtikten çok daha sonraki bir noktada bulunan gözlemciden etkileniyor.

gözlemciden etkilenen elektron, geçmişte yaptığı seçimi mi değiştirdi? ya da farklı bir şekilde sorarsak, gözlem yaptığımızda elektronun geçmişini değiştirebiliyor muyuz?

*****

bu soru, fizikçilerin "ne yapalım? cevabını bulamadık." diyerek peşini bırakacağı türden bir soru değil. bu nedenle konu hakkında deneylere devam ediyorlar ve bu kez farklı bir deney düzeneği ile şanslarını deniyorlar.

burada gerçekten bazılarınıza gereksiz gelebilecek kadar detaya girerek deneyi anlatacağım. bu kısmı (5 yıldızla başlayan diğer bölüme geçerek) atlamak isteyebilirsiniz ama türkçe kaynak bulamayıp da konuyu merak edenlerin işine yarayacak diye düşünüyorum.

önce şu resmi biraz inceleyip, anlatacaklarımı buradan takip ediniz:

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


- elimizde bir lazer var. a ve b yarıklarının bir tarafına bu lazeri koyuyoruz. bir de kristalimiz var, o da yarıkların diğer tarafında. lazerden gelen ışığı, yani fotonları kuantum dolanıklık ilkesine göre dolanık ikiz fotonlar haline getiriyor. bu dolanık ikizlerin hangi yarıktan geçtiğini gözlemci bilmiyor.

- herhangi bir yarığı seçerek gelen ikizler, glan-thompson prizmasından geçerken birbirinden ayrılıyor ve farklı yönlere gidiyorlar. gittikleri yerlerde bulunan dedektörler sayesinde, perde üzerinde oluşturacakları deseni izleyebiliyoruz.

şeklin en üstünde bulunan d0 dedektörüne gelen bir fotonu düşünün ve yarıklardan çıkan mavi ve pembe çizgileri takip edin. bu dedektöre, her iki yarıktan da foton gelebileceğini gördünüz. yani biz bu dedektöre gelen fotonun hangi yarıktan geldiğini bilemiyoruz. bu durumda perdede görmemiz gereken desen (çift yarık deneyinden biliyoruz ki) bir girişim deseni.

şimdilik bu bilgi aklınızın bir kenarında beklesin.

**

- prizmadan geçtikten sonra ayrılan ikizlerden yukarıdaki d0 dedektörüne gitmeyenler, alt yolu takip edecek demektir. yani bu kez önce ps prizmasından geçecekler. bu prizmaya gelen her foton da yine farklı 2 yoldan birini izleyecek. resimde pembe ve mavi çizgileri takip ederek görebilirsiniz.

sa ve sb olarak gösterdiğim şekiller birer yarı ayna. bunlara gelen fotonlar yansıyabilir de, içinden geçebilir de. %50 ihtimal var yani bu iki durum için. o nedenle 2 ihtimali de ayrı ayrı incelememiz gerekecek.

biliyorum çok karışık ama dayanın arkadaşlar! işin yarısını bitirdik.

1. ihtimal: sb yarı aynasına gelen fotonlar

şekilden takibe devam... bunlar eğer yarı aynadan yansırsa resimdeki büyük b ile gösterilen alttaki dedektöre, yarı aynadan geçerse mb olarak gösterilen tam yansıtıcı yüzeye gelecekler.

2. ihtimal: sa yarı aynasına gelen fotonlar

bunlar yarı aynadan yansırsa büyük a ile gösterilen dedektöre, yarı aynadan geçerse ma olarak gösterilen tam yansıtıcı yüzeye gelecekler.

**

şimdilik tam yansıtıcı yüzeyleri bir kenara bırakalım ve dedektörlere gelmesi ihtimali olan fotonları konuşalım. büyük a ve büyük b dedektörlerine gelen fotonların izleyeceği yolu resimden takip ederseniz şunu göreceksiniz: büyük a dedektörüne gelen fotonlar ancak a yarığından ve büyük b dedektörüne gelecek fotonlar ancak b yarığından geliyor olabilir. bu durumda biz artık hangi dedektöre hangi yoldan geldiklerini bildiğimiz, yani gözlemci etkisini devreye dolaylı da olsa soktuğumuz için, bu fotonların perdede oluşturacağı desen (yine çift yarık deneyinden biliyoruz ki) kümelenme deseni olmalı.

yansıma ihtimallerinden çıkan sonuç bu ama işin bir de yarı aynalardan geçen fotonlarla ilgili kısmı var. ona az sonra geleceğiz.

**

şimdi işlerin karıştığı ve amiyane tabirle zurnanın zırt dediği yere geldik.

en başta d0 dedektörüne giden ikizimizi hatırlayın. bu ikiz girişim deseni oluşturacaktı. büyük a ve büyük b dedektörlerinden birine düşen ikizleri ise kümelenme deseni oluşturacaktı, değil mi? ama öyle olmuyor. ikiz fotonlar, kuantum dolanık oldukları için birbirlerinin davranışından anında etkileniyorlar. d0 dedektörüne giden fotonlar, beklenenin aksine kümelenme deseni oluşturuyor. oysa o dedektöre giden yol çok daha kısa. yani hedefe önce ulaşan ikiz, sonra ulaşanın davranışından etkilenerek desenini değiştiriyor.

error veren varsa, anlayışla karşılarım.

devam ediyoruz. tuhaflıklar henüz bitmedi.

**

az önce yarı aynalardan yansıyan ikizler hakkında konuşmuştuk. şimdi gelelim yarı aynalardan geçerek yola devam edenlere.

yine resimden takip edelim. ma ve mb'nin tam yansıtıcı yüzey olduğunu söylemiştim. yalnız şekilden gördüğünüz gibi bunlardan yansıyan tüm fotonlar ortak yarı ayna olan sc'ye geliyor. bu bir yarı ayna olduğundan, fotonlar yine %50 ihtimalle yansıyacak ya da dosdoğru geçip gidecekler. burada yansıyan fotonlar büyük d, geçenler ise büyük c dedektörüne düşecek.

fakat şimdi şekildeki mavi ve pembe çizgileri izlemeye devam ederseniz göreceksiniz ki, buraya kadar hangi yarıktan geldikleri belli olan fotonların geldiği yolu yine kaybettik çünkü burada öyle bir düzenek var ki hangi yüzeyden nasıl geldikleri yine birbirine karışıyor. o halde başından beri dediğimiz gibi, perdede bir girişim deseni bekliyoruz.

bu son iki dedektöre (büyük c ve d) kuantum silgisi deniyor. bunlara ulaşan fotonların, yarıktan ilk geçişlerinde prizmayla ayrılarak d0'a giden ikizlerinin de bunlardan etkilenerek girişim deseni oluşturmasını bekliyoruz. bu son 2 dedektör, yani kuantum silgileri, fotonların geldikleri yol hakkındaki bilgiyi sildiler.

*****

fizikçiler, dolanık foton çiftinin bir üyesinin, diğerinin geçmişini etkileyip etkilemediğini uzun zamandır tartışıyor. aslına bakarsanız şaşırtıcı görünse de bir açıklaması var. 2 dedektörde oluşan desenleri üst üste bindirip diğer 2 dedektöre de aynı tarife uygulandıktan sonra bunları kıyasladığınızda, aynı deseni verdiklerini görüyorsunuz. yani toplam sonuç, çift yarık deneyindeki sonuçlar aslında aynı.

şahsi yorumum şöyle: dolanık fotonlar kullanılmasını ve bu fotonlar için zaman kavramının bizimki gibi olmadığı gerçeğini düşünürsek, çıkan sonuç belki de şaşırtıcı değil. zira biz dedektöre hangisi önce, hangisi sonra geldi tartışması yaparken, belki de fotonlar için önce-sonra kavramınınbu kadar ufak ölçekteyken bir anlamı yoktur. zira onlar ışık hızında hareket ediyor ve bildiğimiz anlamdaki zaman onlar için duruyor. sonuç olarak dedektörler arasındaki mesafe bizim için fark ediyor ama sonsuz uzun bir mesafe değil ve ışık için hiçbir anlam ifade etmiyor olabilir.
devamını gör...

sorumluluk sahibi olmayan kişilerin neyi nasıl harcadığına, nasıl yaşadığına dikkat etmediğini anlatan bir acayip atasözü. sanki herkes aynı olmak zorundaymış gibi...
devamını gör...

orhan kemal ile tanışma hikayeleri tam da yazarlara yakışır cinsten olan türk edebiyatının en değerli yazarlarındandır.
yaşar kemal 1943'te ramazanoğlu kütüphanesinde çalışmaktadır. bir gün kütüphaneye şükrü enisle beraber orhan kemal gelir. goriot baba kitabını isterler. ancak o zamanlar kütüphaneler kitap ödünç vermezlerdi. kitabı orda okuyup orda bırakıp gidilirdi. yaşar kemal müdürden izin alarak kitabı orhan kemal'e verir. böylece dostlukları da başlamış olur.

kaynak: yaşar kemal/meral saklıyan
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
sabahattin ali klasikleri arasında yerini almış kitap son üç yılda muazzam bir başarıya imza attı aslında gizlenmiş bir edebi akım oluşumu oluşunuda gün yüzüne çıkardı. yediden yetmişe herkesin ortak buluşma noktası haline gelen kitap okurlar arasında ortak paydaş ve fikir alışverişinde bulunduğunu bilmekteyiz kitabımızın konusu ise bir hanımefendi ve bir beyefendi arasındaki aşkı anlatıyor. okunması hususunda tamamen aşkın sade, yalın bir halini anlatan kitap tipik ama farklı klasik türk romanı özelliğinde muhteviyatında şu şekilde baş gösteriyor “tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.” diyordu
günlüğünde aslında yaşanmış bir hayat hikayesi olan bu kitap maria purder kürk mantolu madonna karakterinin sayfalara da ruh buluşunu gözlemliyoruz.
genç edebiyatın kuvvetli yönlerinin gizlendiği ülkemizde bu denli yaşanılmış masum bir hayatların gizlenmesi yıllar sonra karşımıza çıkması da üzüntü içinde karşılanması gereken bir olgudur. yazar sabahattin ali seven okuyucularının gözdesi haline gelen kitap magazinsel olarakta bir akıma sebep olmuştur. gözlük kullanan kişilerin farklı bir çerçeve ile kullanmayanların ise bende bu gözlükten almalıyım akımını beraberinde cüretkar bir eda ile sunmaktadır.
öğretmenler tarafından büyük ilgi gören kitap ise cafe, restoran, metro, gibi umuma açık alanda insanların ellerinde görünce ben dahi mutlu olma şerefine nail oluyorum.
kitap severlerin kütüphanesinde yerini almasını şiddetle tavsiye ediyorum. sabahattin ali’nin gereken önemi gördüğüne yürekten seviniyor okur arkadaşlara
sözlükdaşlara en masum aşklarının raif efendi gibi yalnızlığa yenilmemelerini umuyor iyi okumalar diliyor ve kitaptan alıntıyla sizlere keyifli okumalar dileklerimi sunuyorum ;
kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. kollarıyla bizi sarar. sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz.
devamını gör...

zor iştir efenim. nereye gitsem normal sözlük rütben ne diye soruyorlar. mahçup oluyorum efenim. sahip çıkalım dedeye. *
devamını gör...

storedan hiç birşey sahiplenemediğim durum.parmaklarım yorulmuştu yazmaktan o puanları biriktirmek için saatlerimi harcadım sözlük. söyle şimdi bir rozet için bir kişisel ileti için çat diye nasıl 500 puan harcayayım
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

salata suyuna ekmek banmak.*
devamını gör...

ilk olarak louis pasteur tarafından geliştirilmiştir.

joseph meister adlı küçük bir çocuk, kuduz bir köpek tarafından ısırıldıktan sonra louis pasteur'e getirildi.

insan üzerinde hiç denenmeyen kuduz aşısını çocuğa uygulamakta tereddüt eden pasteur'e; aşı olmazsa çocuğun kesin olarak öleceği, ancak aşı ile yaşama şansı olabileceği ve kuduz'a da çare olabileceği söylendi.

çocuk aşının sayesinde hayata tutundu. 64 yaşına kadar yaşadı ve pasteur enstitüsü'nde kapıcı olarak çalıştı. nazi saldırıları sırasında gaz zehirlenmesi ile hayatını kaybetti.

"artık kimse kuduz yüzünden ölmek zorunda değildi."
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kaynak
devamını gör...

david hilbert naturerkennen und logik konuşmasını bu cümle ile sonlandırmıştır aslında ve daha sonrasında günümüzde biraz silikleşmiş olsa bile mezar taşının en alt kısmına yazılmıştır. bilmek zorundayız, bileceğiz ve bilmemiz gerek, bileceğiz olarak yapılmış çevirileri de mevcut.
devamını gör...

sanat yönetmenliğini bırakıp stand-up ve radyo yayını yapan yazar ve komedyendir. şakaları ayrı kendisi ayrı kaliteli bir kişiliktir.
devamını gör...

(bkz: bebek banyosu)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: koku hafızası) başlığında da değinilmiş.

ama yine de tanım girelim: birçok insan gibi bilimsel tezlerden önce farkına vardığımız bilgidir.
orhan veli gibi şairler de farkındaydı, belki de baharın baş döndüren kokusundan öte anılar örseledi birçok kişiyi.

(bkz: beni bu havalar mahvetti)

edit: imla vs.
devamını gör...

gülseren buğdaycıoğlu'nun kitaplarından uyarlanan diziler. dikkatinizi çekerim çoğul eki kullandım. konu istediği kadar sağlam olsun her kitaptan birer dizi uyarlanması ve ekranın bu dizilerle dolması abartı bence.
devamını gör...

"kadınla erkeği eşit konuma getirmek fıtrata aykırıdır, kadınla erkek eşit olamaz - recep tayyip erdoğan.

"kız mıdır, kadın mıdır bilemem" - recep tayyip erdoğan.

"kadınlar iş aradığı için işsizlik artıyor" - mehmet şimşek.

"anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne? anası ölsün" - melih gökçek.

"iş istiyoruz sayın bakanım" sözlerine karşılık olarak, "evdeki işler yetmiyor mu?" diyen - veysel eroğlu.

"her çalışan kadın, gözü doymamış erkek demektir. bir kadın çalışmayı tercih ederek fuhuşa hazırlık yapmış olur" - nureddin yıldız.

"kadınsa o da iffetli olacak. mahrem namahrem bilecek. herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak" - bülent arınç.

"kadının fıtratında erkeğe köle olmak var" - uğur ışılak.

"hamile kadınların sokakta gezmesi doğru değil" - ömer tuğrul inançer:

"kadınların, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir" - mehmet müezzinoğlu.

"türk hanımları evinin süsüdür, erkeğinin şerefidir, batı kadınları maalesef ezilmektedir" - vecdi gönül.

bu liste daha uzar gider. devletin sözde yöneticilerinin, göz önünde olan isimlerin, düşünceleri bu şekildeyken siz halktan nasıl normal olmalarını beklersiniz. eminim ki bu tür işler yapan kişiler bu siyasilerin en büyük destekçileridir, fanatiğidir.

kadınların ayrıştırılması, erkeğe köle yapılması bu devletin en üst makamlarında olan kişilerden başlıyor. bu insanlar mı kadına karşı şiddete tepki gösterecek, bu insanlar mı adaleti sağlayacak.
ceza verilecek elbet halkın gazını almak için, bir ara aftan yararlanıp çıkacak yine dışarı o adam. hep böyle olmadı mı bu ülkede.
bu ülkede ne zaman kadına değer verildiğini gördünüz, özellikle şimdiki parti başa geldikten sonra.
ben bu ülkede kadının yüceltildiğini atatürk zamanında gördüm sadece.
devamını gör...

rezalet bir video olduğu için kendi söylemini başlık açtım. modlar daha mantıklı şekilde başlığı düzeltebilirler.

buradan
devamını gör...

picasso'nun, gören kişide ruhsal dalgalanmalara yol açan, insan - at - öküz kafasından oluşan guernica isimli tablosu.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güneş yüzeyinde gözlenen ve yıldızın iç yapısından kaynaklanan olay. granülasyon veya taneciklenme gibi farklı isimlerle de anılır.

önce fotoğrafı koyup sonra açıklayayım:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı

güneş, daha genel ifadeyle yıldızlar, gezegenler gibi katmanlardan oluşur. güneş'in iç kısmında merkezden dışarıya doğru sıcaklık azalır. en üstteki korona tabakasına gelene kadar bu durum geçerlidir. katmanlar arasındaki sıcaklık farkı, yıldızın içindeki elementlerin konveksiyon adı verilen bir hareket aracılığıyla taşınmasını sağlar. daha iç kesimlerden dışa doğru taşınan malzeme, sıcaklığı daha düşük bir katmana geldiğinden burada bir miktar soğur. soğuyan malzeme ağırlaşır ve tekrar dibe çökme eğilimi gösterir. iç kesimlerdeki daha sıcak malzeme ise yukarıya doğru çıkma eğilimindedir. alan razı veren razı durumuna örnek teşkil ederek içerideki sıcak malzeme yukarıya doğru çıkarken, yukarıdaki daha soğuk malzeme içeriye doğru iner. böylece katmanlar arasında sürekli bir sirkülasyon oluşur. işte yukarıda gördüğünüz fotoğraftaki koyu renkli kısımlar, dibe inmek üzere olan soğuk malzemeyken açık renkli kısımlar da dipten gelen sıcak malzemedir.

bu görüntü her teleskopla görebileceğimiz bir manzara değil maalesef. atmosfer koşulları gözlemleri oldukça fazla etkiliyor. bu nedenle uzay teleskopları bu konuda çok daha iyi bir durumdalar. uzaya çıkıldığında teleskopların ayırma gücü, atmosferin ortadan kalkması nedeniyle çok daha iyi bir seviyeye ulaşır. bu da bu kadar küçük ve detaylı yapıları daha iyi görmemizi sağlar.

olayın hareketli hale getirilmiş versiyonu aşağıda. esas olay bu şekilde gerçekleşiyor. yüzey sürekli hareket halinde çünkü. 1 granül hücresinin ömrü birkaç 10 dakika kadar. bu arada bu "bulgur"ların 1 tanesinin hemen hemen türkiye büyüklüğünde olduğunu da ekleyeyim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

dinleyecek ve anlayacak kapasitesi olmayanlara karşı sergilenen haklı tutum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim