ele verir talkını kendi yutar salkımı
başkalarına verdiği öğüdü kendisi tutmayan ve kendi verdiği öğüdün aksini yapan kişiler için kullanılan söz. "halka verir talkını kendi yutar salkımı" şeklinde de kullanılır.
devamını gör...
çalıntı tanım girmek
toplumsal bir karakter düşüklüğünün sözlükteki yansıması olarak tanımlanabilecek eylem.
bir insanın hiçbir konuda bilgisi olmayabilir. yetişme şartları, çevresi, akademik eğitim almamış olması gibi bazı durumlar buna izin vermemiştir, olabilir. bu kınanacak, ayıplanacak bir şey değil. fakat hiçbir konuda fikri olmayan bir insan düşünmek mümkün değil.
mesela aşk hakkında kendinize ait, doğru ya da yanlış oluşu tartışılamayacak öznel bir fikriniz olur mutlaka. buna sahip olmak için aşk yaşamış olmanız gerekmez. etrafınızda yaşanan ya da bahsedilen aşklardan bile birtakım sonuçlara varabilirsiniz. bu yüzden herhangi bir yerde birkaç satır bir şey karalarken, kendi fikrinizi yazmanız yeter de artar. ille de sayfalar dolusu makale benzeri yazılar yazmanıza gerek yok. okumuyor çoğu kişi zaten, kendimden biliyorum *
yani demek istiyorum ki, çalıntı yapmak için geçerli bir neden yok. en azından bana göre yok. beğenilme isteğinin kişide hastalığa dönüştüğünü farz edeyim. zaten burada kendi fikirlerini derli toplu cümlelerle anlatabilen insanlar kırıyor beğenilme rekorlarını. yani yine başkasından alıp kendinize aitmiş gibi buraya yazmanıza gerek yok. kendinize ait olan şey zaten değerli.
kendinize ve fikirlerinize güvenin. sözlük okurlarının büyük kısmı, duygusuz bilgi içeriklerinden çok insanların kendi başından geçenleri anlattığı, yaşanmışlıklarla dolu yazıları okumaktan hoşlanıyor. eğer amacınız beğenilmekse iştegitmeniz gereken yol tam da bu olmalı. tamamen estetikli olup "ben güzelim" öz güveniyle etrafta dolanan kişiler genelde alay konusu olur. doğal, ama kendine güvenen insanlar ise her zaman bir adım öndedir. tanımlarımızı da bu bakış açısıyla yazarsak, başımıza dert almaktan da, laf işitip rencide olmaktan da kaçınmış oluruz.
son olarak;
başlarda sözlük için bir teşvik olarak yapılmış olan ve yazarları da iyi kötü ortama alıştıran puan tablosu olayı sanki yavaş yavaş miadını dolduruyor gibime geliyor. bazı insanların kendilerini bir yarış atı gibi bu olaya adayabileceği gerçeği var karşımızda. asla herhangi bir ismi hedef alıp söylemiyorum, yanlış olmasın. fakat gerçek hayat üzerinden düşünürsek, nasıl ki bir iş yerinde yükselme hırsıyla başkalarının omuzlarına, kafasına basmakta bir beis görmeyen insanlar var, aynı insanlar sözlüklerde de olabilir. bu durumda basılacak omuz ve kafa, diğer yazarların tanımları olur. bunun da uzun vadede sözlüğe faydası değil zararı olur.
bir insanın hiçbir konuda bilgisi olmayabilir. yetişme şartları, çevresi, akademik eğitim almamış olması gibi bazı durumlar buna izin vermemiştir, olabilir. bu kınanacak, ayıplanacak bir şey değil. fakat hiçbir konuda fikri olmayan bir insan düşünmek mümkün değil.
mesela aşk hakkında kendinize ait, doğru ya da yanlış oluşu tartışılamayacak öznel bir fikriniz olur mutlaka. buna sahip olmak için aşk yaşamış olmanız gerekmez. etrafınızda yaşanan ya da bahsedilen aşklardan bile birtakım sonuçlara varabilirsiniz. bu yüzden herhangi bir yerde birkaç satır bir şey karalarken, kendi fikrinizi yazmanız yeter de artar. ille de sayfalar dolusu makale benzeri yazılar yazmanıza gerek yok. okumuyor çoğu kişi zaten, kendimden biliyorum *
yani demek istiyorum ki, çalıntı yapmak için geçerli bir neden yok. en azından bana göre yok. beğenilme isteğinin kişide hastalığa dönüştüğünü farz edeyim. zaten burada kendi fikirlerini derli toplu cümlelerle anlatabilen insanlar kırıyor beğenilme rekorlarını. yani yine başkasından alıp kendinize aitmiş gibi buraya yazmanıza gerek yok. kendinize ait olan şey zaten değerli.
kendinize ve fikirlerinize güvenin. sözlük okurlarının büyük kısmı, duygusuz bilgi içeriklerinden çok insanların kendi başından geçenleri anlattığı, yaşanmışlıklarla dolu yazıları okumaktan hoşlanıyor. eğer amacınız beğenilmekse iştegitmeniz gereken yol tam da bu olmalı. tamamen estetikli olup "ben güzelim" öz güveniyle etrafta dolanan kişiler genelde alay konusu olur. doğal, ama kendine güvenen insanlar ise her zaman bir adım öndedir. tanımlarımızı da bu bakış açısıyla yazarsak, başımıza dert almaktan da, laf işitip rencide olmaktan da kaçınmış oluruz.
son olarak;
başlarda sözlük için bir teşvik olarak yapılmış olan ve yazarları da iyi kötü ortama alıştıran puan tablosu olayı sanki yavaş yavaş miadını dolduruyor gibime geliyor. bazı insanların kendilerini bir yarış atı gibi bu olaya adayabileceği gerçeği var karşımızda. asla herhangi bir ismi hedef alıp söylemiyorum, yanlış olmasın. fakat gerçek hayat üzerinden düşünürsek, nasıl ki bir iş yerinde yükselme hırsıyla başkalarının omuzlarına, kafasına basmakta bir beis görmeyen insanlar var, aynı insanlar sözlüklerde de olabilir. bu durumda basılacak omuz ve kafa, diğer yazarların tanımları olur. bunun da uzun vadede sözlüğe faydası değil zararı olur.
devamını gör...
laktofenol pamuk mavisi
kültürde üreyen küf mantarlarını tanımaya yarayan özel boyama yöntemidir.
devamını gör...
dut
evimizin bahçesinde hem beyazı hem de kırmızısı yetişen çok güzel bir meyve idi. lakin kırmızı olanı kurudu ve kesmek zorunda kaldık. beyaz olanı da benim doğduğum tarihte dikilmişti hatta.
kırmızıdan her sene en az 10 kilo dut çıkardı, beyaz da en az 5 kilo meyve verirdi.
kırmızıdan her sene en az 10 kilo dut çıkardı, beyaz da en az 5 kilo meyve verirdi.
devamını gör...
yakın arkadaştan bir anda soğutan şeyler
ortak arkadaşımızın yaşadığı bir şeyi kendi başına gelmiş gibi anlatmıştı. ben utandım o utanmadı.
devamını gör...
yazarların asla yapmam dediği bir şey
evlenmem.
cocuk yapmam.
alkol almam.
sigara içmem.
cocuk yapmam.
alkol almam.
sigara içmem.
devamını gör...
15 ülkeden gelen turistlere pcr testi uygulanmayacak olması
ya bunlar bu testi pasaport sanıyor ya da biz hastalık teşhisi olduğunu sanıyoruz karar veremedim.
devamını gör...
10 ocak 2021 an itibarıyla 3708 çaylak olması
bunu kim saydı? nerede yazıyor? neden saydınız? niye mi verdim beş milyonu? babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?
devamını gör...
20 kadına birden yürüyen erkek
20 kadının da ahını almasından dolayı 2 yakası asla biraraya gelmeyecek, hep mutsuz kalacak erkektir. *
devamını gör...
kazık temel
inşaat mühendisliğinde bir uygulamadır. vakti zamanında bu işle uğraşan bir firmada epey çalışmıştım, firmanın ismini söyleyince millet dalga mı geçiyorsun der gibi bakardı. ne iş yapıyorsunuz dediklerinde dünyaya kazık çakmakla meşgulüz diyordum, yalanda değildi hani.
kazık temel, üst yapı yükünün tamamını veya bir bölümünü zayıf zeminden derinlerdeki sağlam tabakalara aktaran temel sistemlerine denmekte olup diğer bir adı da derin temeldir. kazık temeller, yapıların temellerinde gevşek zeminli bölgelerin (dolgu , balçık, alüvyon , moloz gibi..) taşıma gücü değerleri düşük , zemin emniyet gerilmesi yapı yüklerini karşılamayan çürük zeminlerde uygulanır.
diğer adıyla derin temel, sağlam tabakalara iletme görevini yaparak zeminle yapı temeli arasında rijit bir bağlantı oluşturur. yani bir nevi gevşek zemin üzerinde olan yapıyı zeminin altındaki sağlam tabakaya çivileme görevi yapar. çakma ve foraj (sondaj) yolu ile yapılır.
çakıldıktan sonra, ağırlığın tek bir kazığın kendi başına destekleyebileceğinden daha geniş bir alana dağıtılması için her kazığın üzerine bir kazık başlığı yerleştirilir.
çakma kazığın foraj(sondaj) yoluyla yapılan kazıklara göre önemli bir avantajı, kazıklar çakılırken aynı zamanda, yerinden çıkan toprağın çakılan kazığın etrafında sıkışarak daha büyük miktarda sürtünme sağlaması, bu sürtünme ile yük taşıma kapasitelerini artırmasıdır.
biraz fazla teknik bilgiye boğmuş olabilirim. size bu uygulamanın kullanıldığı iki örnek vereyim, istanbulda iseniz hergün ya bunları görüyorsunuz ya da kullanıyorsunuz:
haydarpaşa tren istasyonu denize ahşap kazıkların çakılması ile yapılmıştır. 1908 de açılan haydarpaşa garı, her biri 21 metre uzunluğunda olan 100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir. bu kazıklar zamanında buharlı çekiçlerle (o zamanlar şahmerdan denirdi) yerine çakılmıştır.
diğeri de yeni galata köprüsü ; herbiri 2 metre çapında 75-80 metre uzunluğundaki 114 çelik kazık üzerine oturtulmuştur.
foraj yoluyla yapılan kazık (fore kazıkta denir):
çakma kazık:
kazık temel, üst yapı yükünün tamamını veya bir bölümünü zayıf zeminden derinlerdeki sağlam tabakalara aktaran temel sistemlerine denmekte olup diğer bir adı da derin temeldir. kazık temeller, yapıların temellerinde gevşek zeminli bölgelerin (dolgu , balçık, alüvyon , moloz gibi..) taşıma gücü değerleri düşük , zemin emniyet gerilmesi yapı yüklerini karşılamayan çürük zeminlerde uygulanır.
diğer adıyla derin temel, sağlam tabakalara iletme görevini yaparak zeminle yapı temeli arasında rijit bir bağlantı oluşturur. yani bir nevi gevşek zemin üzerinde olan yapıyı zeminin altındaki sağlam tabakaya çivileme görevi yapar. çakma ve foraj (sondaj) yolu ile yapılır.
çakıldıktan sonra, ağırlığın tek bir kazığın kendi başına destekleyebileceğinden daha geniş bir alana dağıtılması için her kazığın üzerine bir kazık başlığı yerleştirilir.
çakma kazığın foraj(sondaj) yoluyla yapılan kazıklara göre önemli bir avantajı, kazıklar çakılırken aynı zamanda, yerinden çıkan toprağın çakılan kazığın etrafında sıkışarak daha büyük miktarda sürtünme sağlaması, bu sürtünme ile yük taşıma kapasitelerini artırmasıdır.
biraz fazla teknik bilgiye boğmuş olabilirim. size bu uygulamanın kullanıldığı iki örnek vereyim, istanbulda iseniz hergün ya bunları görüyorsunuz ya da kullanıyorsunuz:
haydarpaşa tren istasyonu denize ahşap kazıkların çakılması ile yapılmıştır. 1908 de açılan haydarpaşa garı, her biri 21 metre uzunluğunda olan 100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir. bu kazıklar zamanında buharlı çekiçlerle (o zamanlar şahmerdan denirdi) yerine çakılmıştır.
diğeri de yeni galata köprüsü ; herbiri 2 metre çapında 75-80 metre uzunluğundaki 114 çelik kazık üzerine oturtulmuştur.
foraj yoluyla yapılan kazık (fore kazıkta denir):
çakma kazık:
devamını gör...
ida
homeros'un ilyada adlı destanında ida adı çokça geçer ve daima "hayvanların anası" ya da "kaynağı bol ida" olarak tanımlanır. antik çağdan bize ulaşan eserlerden anladığımız kadarıyla ida, çoktanrılı dinler döneminde kutsal bir dağdır. bu çağlardaki inanışa göre baştanrı zeus, girit'te bulunan bir ida dağında anatanrıça kybele ile kainatın efendisi kronos'un birleşmesinden doğar.
devamını gör...
örnek vatandaş (yazar)
bıkmadan, usanmadan bilgi dolu tanımlar yazıyor. ben de bıkmadan, usanmadan artılıyor ve favlıyorum. peki sözlük buna ne diyor?
"biraz soluklan yiğidim." nasıl soluklanayım, durduramıyoruz efendim.
tanım: kaliteli bir yazar.
"biraz soluklan yiğidim." nasıl soluklanayım, durduramıyoruz efendim.
tanım: kaliteli bir yazar.
devamını gör...
az tanım girmesine rağmen karma puanı yüksek olan yazarlar veri tabanı
az yazmış ama beğeni butonuna basmayı ve bastırmayı başarmış yazarlardır.
belki tenhada tehditle beğeni yaptırıyordur. *
belki tenhada tehditle beğeni yaptırıyordur. *
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin
sözlük kurulduğundan beri neredeyse buralardayım. değil takip, bir tanımıma bile beğeni vermemiş sözlük kurucusu. bende sözlüğünüzün yazarıyım sayın yoldaş.
devamını gör...
mescid-i aksa
lokasyon olarak filistin’de bulunan(kimine göre israil), müslümanların ilk kıblesi ve kutsal sayılan üç mescidden biridir. kur’an-ı kerim’de el-mescidül aksa adıyla anılır. aksa arapça’da uzak anlamındadır. mekke’ye olan uzaklığından dolayı bu isim olduğu rivayet edilir. çevresinin mübarek kılındığı belirtilir. museviliğe göre burası dünya yaratılmadan önce vardır. tüm dinlere ev sahipliği yapmış, buram buram tarih kokan mübarek bir beldedir.
eskiden gittiğim ve gittikten sonra içimde burukluk yaşamama sebep olan yerdir. mescide namaz kılmaya gitmek istediğinizde, israil askerlerinin kontrolünde geçmek zorundasınızdır. gerekirse çantanızı ve üzerinizi ararlar. itiraz ettiğinizde sizi direkt gözaltına alarak deport ederler. maalesef şu an içler acısı bir durumdadır.
eskiden gittiğim ve gittikten sonra içimde burukluk yaşamama sebep olan yerdir. mescide namaz kılmaya gitmek istediğinizde, israil askerlerinin kontrolünde geçmek zorundasınızdır. gerekirse çantanızı ve üzerinizi ararlar. itiraz ettiğinizde sizi direkt gözaltına alarak deport ederler. maalesef şu an içler acısı bir durumdadır.
devamını gör...
hobaaa3434
şu sıralar tanımları sürekli karşıma çıkan, kendisini takibe aldığım ve beğendiğim yazarımız. açık sözlü samimi birine benziyor. devamını diliyoruz.
devamını gör...
diyanet'in baldız fetvası
din işleri yüksek kurulu, “fetvalar” kitabında, “baldızıyla zina eden kişinin hanımı boş olur mu” sorusuna “zina büyük günahlardan olmakla beraber eşlerden birinin zina etmesi, nikâhlarına zarar vermez” yanıtı verildi.
871. fetvada, “baldızla zina yapmanın nikâhı düşürmeyeceği” belirtildi.
buradan
kuran kurslarında küçük çocukların ırzına geçmekte beis görmeyen zihniyetler, baldızın ırzına geçmeyi elbette sorgulamazlar.
din, dinimiz, canım müslümanlık
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
bugün kedim öldü. dört küsur senedir her gün onun için endişe ettiğim, sokakta başına bir şey gelir diye korktuğum, sabahları ilk iş camdan ona baktığım, geceleri apartmana girdi mi diye kontrol ettiğim, tüyleri upuzun gözleri yemyeşil kedim. 10 gün beni tanımadan öylece hasta hasta ölmeyi bekledi. ölüsünü sevdim, gömdüm. ağlayamadım bile.
bir daha gizlice eve girip kıyafetlerimin üzerine, yatağıma, oturduğum koltuğa yatamayacak. bir daha kucağıma gelip bana şirinlik yapamayacak. pencereme miyavlamayacak.
yalnızca bunları bilmek bile, düşünmek bile boğazımda bir yumru bırakıyor. güzel kızım, seni ilk gördüğümde ufacıktın, hastaydın. giderken de hastalandın, ufacık kaldın. bu sefer seni iyi edemedim. beni affet olur mu?
seni çok seviyorum ve seveceğim. o uzun tüylerinden de bir parçayı her daim saklayacağım.
bir daha gizlice eve girip kıyafetlerimin üzerine, yatağıma, oturduğum koltuğa yatamayacak. bir daha kucağıma gelip bana şirinlik yapamayacak. pencereme miyavlamayacak.
yalnızca bunları bilmek bile, düşünmek bile boğazımda bir yumru bırakıyor. güzel kızım, seni ilk gördüğümde ufacıktın, hastaydın. giderken de hastalandın, ufacık kaldın. bu sefer seni iyi edemedim. beni affet olur mu?
seni çok seviyorum ve seveceğim. o uzun tüylerinden de bir parçayı her daim saklayacağım.
devamını gör...

