sözlüğe niteliksiz trollerin akın etmesi
daha önceden hangi sözlükte yazdığınızı pek önemsemiyorum açıkcası oradaki insanlar da önemsememiş ki burda şansınızı denemeye çalışıyorsunuz enerjinize yazık diyorum sadece. ilgi çekme çabalarınız yabancı bir göz tarafından çocuksu kalıyor ve gülünç durumdan ziyade acınası bir konuma yerleşiyorsunuz.
başlıklarınız zaten ilgi görmüyor burdaki kitlenin mizah seviyesini eleştirildiğinize de eminim. insanların huzurunuzu bozmayın şurda 1 aydır kendi halimizde geyiğimizi döndürüyoruz efendi gibi moderatörler de fazla müsamaha gösteriyorlar çapulcular da meydanın kendilerine kaldığını sanıyor.
başlıklarınız zaten ilgi görmüyor burdaki kitlenin mizah seviyesini eleştirildiğinize de eminim. insanların huzurunuzu bozmayın şurda 1 aydır kendi halimizde geyiğimizi döndürüyoruz efendi gibi moderatörler de fazla müsamaha gösteriyorlar çapulcular da meydanın kendilerine kaldığını sanıyor.
devamını gör...
birine kitap hediye etmek
birine kitap hediye etmek..dünyanın en güzel olaylarından biri..kapağı açtıktan sonraki sayfaya not bırakılmışsa,yahut not kağıdına...aşırı mutlu eder böyle şeyler beni.
devamını gör...
aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
market alışverişini yapan arkadaş ev ekonomisini hiç bilmiyor. resmen, başlık açtığı gibi ne bulursa alıp geliyor.
lütfen bir daha ona yaptırmayın.
lütfen bir daha ona yaptırmayın.
devamını gör...
yazarların normal sözlük’te yazma nedenleri
bu yüzyıllardır insanların cevap aradığı bir sorudur.
her insana göre değişiklik gösterir.
ben öğrenmek için yazıyorum
düşünmek için yazıyorum
sanırım yaşar kemal diyordu “yazar yazdığından fazlasını bilmeli”
bence durum tamamen böyle olmalı bir yazı ele alacaksanız mutlaka ama mutlaka onun hakkında bilgilenmeniz öğrenmeniz araştırma yapmanız gerekiyor bu çok faydalı bir şey.
ama kendiniz için bir yazı ele alacaksanız düşünmek için yazarsınız rahatlamak ve düşünmek için.
bazen insanın kendine itiraf edemeyeceği şeyler vardır kimseye söyleyemeyeceği şeyler insan bunları yazarak kabullenmeye düşünmeye çalışır.
yazmak son derece basit ama son derece zor bir meseledir.
toplumda bazı yazarlar vardır bunları hisseder bilirsiniz edebiyat yaparlar (olumsuz bir anlamda)
lan kes edebiyat yapma dersiniz içinizden.
bazı yazarlar ise edebiyat yapmadan edebiyat yaparlar bu çok önemli ve değerlidir.
biraz uzun bir yazı oldu ama bu sorunun cevabı herkese göre değişecektir ve değişmelidir.
her insana göre değişiklik gösterir.
ben öğrenmek için yazıyorum
düşünmek için yazıyorum
sanırım yaşar kemal diyordu “yazar yazdığından fazlasını bilmeli”
bence durum tamamen böyle olmalı bir yazı ele alacaksanız mutlaka ama mutlaka onun hakkında bilgilenmeniz öğrenmeniz araştırma yapmanız gerekiyor bu çok faydalı bir şey.
ama kendiniz için bir yazı ele alacaksanız düşünmek için yazarsınız rahatlamak ve düşünmek için.
bazen insanın kendine itiraf edemeyeceği şeyler vardır kimseye söyleyemeyeceği şeyler insan bunları yazarak kabullenmeye düşünmeye çalışır.
yazmak son derece basit ama son derece zor bir meseledir.
toplumda bazı yazarlar vardır bunları hisseder bilirsiniz edebiyat yaparlar (olumsuz bir anlamda)
lan kes edebiyat yapma dersiniz içinizden.
bazı yazarlar ise edebiyat yapmadan edebiyat yaparlar bu çok önemli ve değerlidir.
biraz uzun bir yazı oldu ama bu sorunun cevabı herkese göre değişecektir ve değişmelidir.
devamını gör...
vali vs belediye başkanı
vali yolda, sokakta tek başına dolaşsa kimse tanımaz, başında bulunduğu şehrin halkının yüzde 90'ı kendisinden bihaberdir.
belediye başkanı yolda, sokakta dolaşmaya kalksa karşıdaki kaldırıma geçmesi bir saati bulur, o derece ilgi manyağı yaparlar adamı. vali, atanarak gelmiştir, belediye başkanı da şehir halkının oylarıyla seçilerek gelmiştir. şehrin anahtarı ve şehrin sahibi belediye başkanıdır.
belediye başkanı yolda, sokakta dolaşmaya kalksa karşıdaki kaldırıma geçmesi bir saati bulur, o derece ilgi manyağı yaparlar adamı. vali, atanarak gelmiştir, belediye başkanı da şehir halkının oylarıyla seçilerek gelmiştir. şehrin anahtarı ve şehrin sahibi belediye başkanıdır.
devamını gör...
lucifer (yazar)
arada kendini salıyor meydan iki günde uçurulan troll denemelerine kalıyor. "benim sözlüğümün trollü bile bir başka bakıyor" dedirtiyor insana. strateji de olabilir her şeyi beklerim.
format sınırlarında kedi gibi dolaşmayı, millete beş metre elveda tanımı yazdırmayı öğret hocam yenilere. trollizm 101 aç zoom'dan.
format sınırlarında kedi gibi dolaşmayı, millete beş metre elveda tanımı yazdırmayı öğret hocam yenilere. trollizm 101 aç zoom'dan.
devamını gör...
padam padam
bir jenerasyonu kendine aşık eden kadının, aşık ettirdiği parçası. bu parçayı dinledikten sonra fransızcaya başlamayan ingiliz ajanıdır. bu kadar da net.
devamını gör...
normal sözlük gece modu
telefonum bozuldu sandım. iniyordu yüreğime.
devamını gör...
1 yıl sonraki kendine not
umarım her şeyi yoluna koyabilmişsindir.
devamını gör...
geceye acı ama gerçek bir cümle bırak
bir gün hepimiz ölmüş olacağız. ve bizi hatırlayan son kişi de öldüĝünde , bir hayal kahramanı olarak kalacaĝız.
özenle yıkadıĝımız ve aynada her gün gördüĝümüz bu beden bu yüz bu her şey, bir gün toz olacak.
özenle yıkadıĝımız ve aynada her gün gördüĝümüz bu beden bu yüz bu her şey, bir gün toz olacak.
devamını gör...
forrest gump
en sevdiğim filmdir.
bu filmi 102030.defa da izlesem aynı duyguları hissediyorum.filmden sıkılmak bir yana forrest'ı her gördüğümde seviniyorum.böyle bir film yaratmak çok zordur.çünkü ben bu filmin esas amacının iyi bir film yapmak yerine bir insanı ne kadar iyi bir şekilde anlatabilmek olduğunu düşünüyorum.forrest gump gibi bir karakteri de ancak tom hanks canlandırabilirdi.
bu filmi muhteşem yapan bir diğer özellik ise amerikan tarihine ve 20.yüzyıl'a damaga vuran olayları bir karakterin bakış açısıyla anlatması. vietnam savaşı, soğuk savaş , jfk gibi.
ayrıca forrest karakterinin insanlarda olan nefret duygusunu taşımadığını görüyoruz .vietnam savaşında bile forrest barışçıl bir insandır.fakat forrest'in büyük dedesi ku klux klan tarikatından bu büyük bir ayrıntı. forrest'in alabama'lı yani güney eyaletli olduğunu unutmayalım.
üniversitedeki amerikan futbolu maçı , elvis ve jfk ile tanıştığı ve jenny ile forrest'ın washington'da karşılaştığı sahneler ikoniktir.
film baştan aşağıya abd ve kapitalizm üzerine kurulmuştur. filmin ana karakterleri ise kapitalizm ve abd sistemine terstir örneğin:
forrest gump zeka özürlüğünden muzdarip. (sadece kapitalizmin değil tüm herkesin dışlayacağı bir kişi)
arkadaşı bubba siyahi bir insan ve 1960 larda amerika'da siyahi hakları doğrultusunda bir çok olay yaşanmıştı.teğmen dan ise bir vietnam gazisi. amerika vietnam'dan eli boş dönmüştü ve 60 lı 70 lı yıllarda savaş karşıtlığı hat safhadaydı ve o da toplumdan dışlanan bir insandı.
diğer karakterleri de incelerseniz onlarında motivasyonlarını ve hayat şartlarını göreceksiniz.
bu film yapıldığı günden beri eskimeyip güncelliği hiç geçmedi.anlatımı,mesajları ve karakterleriyle sinema tarihinin en büyük eserlerinden birisi olmuştur.
(bkz: run forrest run)
bu filmi 102030.defa da izlesem aynı duyguları hissediyorum.filmden sıkılmak bir yana forrest'ı her gördüğümde seviniyorum.böyle bir film yaratmak çok zordur.çünkü ben bu filmin esas amacının iyi bir film yapmak yerine bir insanı ne kadar iyi bir şekilde anlatabilmek olduğunu düşünüyorum.forrest gump gibi bir karakteri de ancak tom hanks canlandırabilirdi.
bu filmi muhteşem yapan bir diğer özellik ise amerikan tarihine ve 20.yüzyıl'a damaga vuran olayları bir karakterin bakış açısıyla anlatması. vietnam savaşı, soğuk savaş , jfk gibi.
ayrıca forrest karakterinin insanlarda olan nefret duygusunu taşımadığını görüyoruz .vietnam savaşında bile forrest barışçıl bir insandır.fakat forrest'in büyük dedesi ku klux klan tarikatından bu büyük bir ayrıntı. forrest'in alabama'lı yani güney eyaletli olduğunu unutmayalım.
üniversitedeki amerikan futbolu maçı , elvis ve jfk ile tanıştığı ve jenny ile forrest'ın washington'da karşılaştığı sahneler ikoniktir.
film baştan aşağıya abd ve kapitalizm üzerine kurulmuştur. filmin ana karakterleri ise kapitalizm ve abd sistemine terstir örneğin:
forrest gump zeka özürlüğünden muzdarip. (sadece kapitalizmin değil tüm herkesin dışlayacağı bir kişi)
arkadaşı bubba siyahi bir insan ve 1960 larda amerika'da siyahi hakları doğrultusunda bir çok olay yaşanmıştı.teğmen dan ise bir vietnam gazisi. amerika vietnam'dan eli boş dönmüştü ve 60 lı 70 lı yıllarda savaş karşıtlığı hat safhadaydı ve o da toplumdan dışlanan bir insandı.
diğer karakterleri de incelerseniz onlarında motivasyonlarını ve hayat şartlarını göreceksiniz.
bu film yapıldığı günden beri eskimeyip güncelliği hiç geçmedi.anlatımı,mesajları ve karakterleriyle sinema tarihinin en büyük eserlerinden birisi olmuştur.
(bkz: run forrest run)
devamını gör...
normal sözlük’e girince bildirim görmek
bende nedensiz bir heyecan, bir merak ve hemen bakma isteği uyandıran olay.
devamını gör...
yedinci dem
şiir üzerine birkaç konuşmamız oldu. yüreklendirici sözlerine daima minnettar kalacağım. güzel yazı ve şiirleriyle sözlüğe döner umuduyla her gün sayfasına bakıyorum.
iyi olunuz, öyle de kalınız yedinci dem.
iyi olunuz, öyle de kalınız yedinci dem.
devamını gör...
yazdıkça rahatlamak
çünkü taşları bir bir dökmektir yazmak. öyle kollarınızda boğazınızda biriktirdiğiniz taşlar..
hepsi dökülünce gökyüzüne uçuşa geçilir mi?
kağıda ya da işte ekrana döktüklerimiz bize baktığında hissedilen hafifleme ile yenilerinin peşinden koşmaya devam edilir mi?
nedir bu sevda hep düğümlerin arkasından?
t: yeni ağırlaşmalara yol açan eylem.
hepsi dökülünce gökyüzüne uçuşa geçilir mi?
kağıda ya da işte ekrana döktüklerimiz bize baktığında hissedilen hafifleme ile yenilerinin peşinden koşmaya devam edilir mi?
nedir bu sevda hep düğümlerin arkasından?
t: yeni ağırlaşmalara yol açan eylem.
devamını gör...
kafkaesk
praglı yazar franz kafka’nın anlatım tarzından ve öykü ve romanlarında yarattığı kahramanlar, olay örgüsü ve atmosferden hareketle türetilen bir yazım tarzıdır.
romanlarından ve öykülerinden hareketle anlaşılmaya çalışılırsa daha doyurucu bir anlam çıkartılabilir. ancak kafka’nın hayatını ve karakterini bilmek de çok yardımcı olacaktır.
kafkaesk yapıtlar karanlık olmaktan çok gridir aslında. yıllar önce kafka ile tanışmama vesile olan ve usta çevirmen kamuran şipal tarafından çevirisi yapılan cem yayınlarından çıkan kafka serisinin kapaklarının gri olması belki de bu yüzdendir. bir türlü içinden çıkılmayan karanlığa vuran cılız ve faydasız bir ışık vardır her zaman eserlerde. belki hiçbir işe yaramaz ama oradadır. ayrıca atmosfer hep sisli ve puslu bir duygu uyandırır okuyanda.
bu gri atmosferi kayıp (amerika) romanında hissediyoruz bolca. gemi ile amerika’ya gitmekte olan karl rossmann’ın gemi güvertesinde düşünürken bile bir türlü tam bir aydınlıkta ya da karanlıkta kalmadığını fark eder okuyan.
işçi ve kaza sigortasında çalıştığı dönemlerde sürekli bir evrak yükü ile uğraşmaktan nefret eden kafka bunu o kadar dile getirmiştir ki yanlış hatırlamıyorsam eğer belçika çalışma bakanlığının önünde içerideki bürokratik işlemlerin ne kadar azaltıldığını gösteren bir kafka endeksi vardır.
kafkaesk sadece edebiyata değil hayatın her yanına nüfuz etmiş olur böylelikle.
kafka’nın dev romanları dava ve şato’da kafkaesk tarzın bürokrasi ile olan kavgasını çok açık bir şekilde görüyoruz. şatoda bir kadastrocu olan k. şatoya ulaşmak için işe girer ama bürokratik engeller onu şatodan her zaman uzak tutar. davada ise josef k. suçunu bilmese de yargılanmak için kendi ayakları ile gider mahkemeye ve derdini anlatacak birini bulana kadar binanın labirentinde kaybolur. poseidon isimli öyküde ise denizler tanrısı evrak işine o kadar boğulur ki denizle bir türlü ilgilenemez.
kafkaesk tarz aynı zamanda hayata karşı başlamadan kaybedilmiş bir savaşta boşu boşuna mücadele etmeyi de anlatır. kafka’nın da dediği gibi hayata karşı savaşımızda hayatın yanında olmamız gerekir. çünkü bu savaş çoktan kaybedildi. akbaba öyküsünde bir bacağı bir akbaba tarafından kemirilmekte olan adamın buna sessizce boyun eğdiğini görürüz. direnme fikri aklına geldiği an ise her şey alt üst olur.
kafkaesk aynı zamanda anlaşılamayan ya da yanlış anlaşılan, dışlanan, toplumdan soyutlanan insanları da anlatır. farklı ya da tuhaf olmak reddedilmek için haklı bir gerekçedir. kafka’nın en ünlü eseri olan dönüşüm’de korkulu rüyalardan uyanan gregor samsa kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulunca çevresinde kimseyi göremez. ve ilk günahın simgesi olan elma samsa’nın sonu olur. açlık sanatçısı öyküsünde ise bir kafes içinde günlerce aç kalışını sergileyen sanatçı git gide yalnızlaşır ve sanatı dikkat çekmemeye başlar, halbuki onun aç kalmasının nedeni çok farklıdır ama bir türlü anlaşılmaz izleyenler tarafından.
son olarak da kafkaesk nazilerin gelişini öngörmüş bir tarz olarak polis devletlerine karşı olan ve onların acımasızlığını anlatan bir anlatım türüdür. cezalılar kolonisi isimli öyküde kafka’nın gri zihninin ürünü olan makine, suçluların suçlarını sırtlarına iğne ile kazıyarak yazar ve suçlular kan kaybından ölene kadar bu işkence devam eder.
kafkaesk ile ilgili yazacak, anlatacak daha çok şey olabilir ama büyük ihtimalle buraya kadar kimse okumadığı için artık burada keseceğim.
kafkaesk ya her şeydir ya da hiçbir şey ama kuş aramaya çıkan bir kafes kadar anlamsız ve korkutucu, yerden biraz yükseğe asılmış bir ipe benzeyen gerçek kadar da sert, acımasız ve kaçınılmazdır.
romanlarından ve öykülerinden hareketle anlaşılmaya çalışılırsa daha doyurucu bir anlam çıkartılabilir. ancak kafka’nın hayatını ve karakterini bilmek de çok yardımcı olacaktır.
kafkaesk yapıtlar karanlık olmaktan çok gridir aslında. yıllar önce kafka ile tanışmama vesile olan ve usta çevirmen kamuran şipal tarafından çevirisi yapılan cem yayınlarından çıkan kafka serisinin kapaklarının gri olması belki de bu yüzdendir. bir türlü içinden çıkılmayan karanlığa vuran cılız ve faydasız bir ışık vardır her zaman eserlerde. belki hiçbir işe yaramaz ama oradadır. ayrıca atmosfer hep sisli ve puslu bir duygu uyandırır okuyanda.
bu gri atmosferi kayıp (amerika) romanında hissediyoruz bolca. gemi ile amerika’ya gitmekte olan karl rossmann’ın gemi güvertesinde düşünürken bile bir türlü tam bir aydınlıkta ya da karanlıkta kalmadığını fark eder okuyan.
işçi ve kaza sigortasında çalıştığı dönemlerde sürekli bir evrak yükü ile uğraşmaktan nefret eden kafka bunu o kadar dile getirmiştir ki yanlış hatırlamıyorsam eğer belçika çalışma bakanlığının önünde içerideki bürokratik işlemlerin ne kadar azaltıldığını gösteren bir kafka endeksi vardır.
kafkaesk sadece edebiyata değil hayatın her yanına nüfuz etmiş olur böylelikle.
kafka’nın dev romanları dava ve şato’da kafkaesk tarzın bürokrasi ile olan kavgasını çok açık bir şekilde görüyoruz. şatoda bir kadastrocu olan k. şatoya ulaşmak için işe girer ama bürokratik engeller onu şatodan her zaman uzak tutar. davada ise josef k. suçunu bilmese de yargılanmak için kendi ayakları ile gider mahkemeye ve derdini anlatacak birini bulana kadar binanın labirentinde kaybolur. poseidon isimli öyküde ise denizler tanrısı evrak işine o kadar boğulur ki denizle bir türlü ilgilenemez.
kafkaesk tarz aynı zamanda hayata karşı başlamadan kaybedilmiş bir savaşta boşu boşuna mücadele etmeyi de anlatır. kafka’nın da dediği gibi hayata karşı savaşımızda hayatın yanında olmamız gerekir. çünkü bu savaş çoktan kaybedildi. akbaba öyküsünde bir bacağı bir akbaba tarafından kemirilmekte olan adamın buna sessizce boyun eğdiğini görürüz. direnme fikri aklına geldiği an ise her şey alt üst olur.
kafkaesk aynı zamanda anlaşılamayan ya da yanlış anlaşılan, dışlanan, toplumdan soyutlanan insanları da anlatır. farklı ya da tuhaf olmak reddedilmek için haklı bir gerekçedir. kafka’nın en ünlü eseri olan dönüşüm’de korkulu rüyalardan uyanan gregor samsa kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulunca çevresinde kimseyi göremez. ve ilk günahın simgesi olan elma samsa’nın sonu olur. açlık sanatçısı öyküsünde ise bir kafes içinde günlerce aç kalışını sergileyen sanatçı git gide yalnızlaşır ve sanatı dikkat çekmemeye başlar, halbuki onun aç kalmasının nedeni çok farklıdır ama bir türlü anlaşılmaz izleyenler tarafından.
son olarak da kafkaesk nazilerin gelişini öngörmüş bir tarz olarak polis devletlerine karşı olan ve onların acımasızlığını anlatan bir anlatım türüdür. cezalılar kolonisi isimli öyküde kafka’nın gri zihninin ürünü olan makine, suçluların suçlarını sırtlarına iğne ile kazıyarak yazar ve suçlular kan kaybından ölene kadar bu işkence devam eder.
kafkaesk ile ilgili yazacak, anlatacak daha çok şey olabilir ama büyük ihtimalle buraya kadar kimse okumadığı için artık burada keseceğim.
kafkaesk ya her şeydir ya da hiçbir şey ama kuş aramaya çıkan bir kafes kadar anlamsız ve korkutucu, yerden biraz yükseğe asılmış bir ipe benzeyen gerçek kadar da sert, acımasız ve kaçınılmazdır.
devamını gör...
kitap alıntıları
"bana papatyalar vermelisin,hatta vermesende olur. 'şu topraklarda bir yerlerde senin içi yaşayan papatyalar var' desen yeter. işte o papatyalar nasıl yerinde güzelse sende benim yanımda öyle güzelsin. bizi koparmasınlar." demiş #ahmetbatman #sabahuykum kitabında.
devamını gör...
robnaja
henüz tanışmadığımız ama tanımlarını ilgiyle okumaya başladığım yazar. özellikle evde spor yapmak konusuna fazlasıyla kafa patlatan biri olarak #196560 tanımı için kendisini takdir ettim. tam bir haftadır şeker, işlenmiş her türlü gıda, tatlandırıcı ve basit karbonhidratları kesmiş ve ağır bir diyete başlamışken bu tanımı okumak beni cidden gaza getirdi ve sporu bir ay sonrası için planlamama rağmen takvimi değiştirmek zorunda kaldım.*
uzun, güzel ve öğretici tanımlarına devam etmesini diliyor, en kısa sürede mesaj kutusunu portakallandıracağımı kendisine bildiriyorum.
uzun, güzel ve öğretici tanımlarına devam etmesini diliyor, en kısa sürede mesaj kutusunu portakallandıracağımı kendisine bildiriyorum.
devamını gör...
en iyi haber kanalı ödülünü a haber'in kazanması
trajikomik bir olaydır.
devamını gör...