cem yılmaz filmlerinin din ve değerler açısından incelenmesi
akademisyenler tarafından yayınlanmış bir makâledir.
--- alıntı ---
marmara üniversitesi atatürk eğitim fakültesi öğretim üyesi doç. dr. bilal yorulmaz ile sarıyer mehmet ipgin ortaokulu din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni tuğba sarımsakçı akar, “cem yılmaz filmleri'nin din ve değerler açısından incelenmesi” adlı makalede dikkat çekici tespitlere yer verildi.
filmlerde cinselliğin, dekoltenin yoğun olarak kullanıldığı, eşcinselliğe yer verildiği, ibadetlere ise hiç yer verilmediği savunuldu. filmlerin toplum üzerinde olumsuz etki yarattığı belirtildi.
filmde, “arif” karakterinin gençleri kötü yola teşvik ettiği iddia edildi. yılmaz'ın bu filmlerinde, “evrim teorisi'ni kabul etmediği” vurgusunun da yer aldığı makalede, bu filmlerde kaç kere, “allah, selamün aleyküm” gibi dini kavramlara yer verildiği de tek tek sayıldı.
batıl inanç ön planda
işte, haziran'da yayınlanıp akademik dergilere de giren o makaleden bazı bölümler ise şöyle: “incelenen filmlerde inançla ilgili iletilere nadiren yer verildiği görülmektedir. allah inancı, g.o.r.a.'da samimi bir şekilde besmele çekilmesi ve dua edilmesi şeklinde yer almaktadır. a.r.o.g. filminde evrim teorisi arif'in ağzından sorgulanmış ve filmin sonunda ise evrim teorisini reddeden noktaya gelinmiştir.
peygamber, melek ve kader inançlarına ilişkin iletiler ima ile birkaç sahnede bulunmaktadır. ancak fal bakma, nazar boncuğu, kahinlik ve batıl inançlar daha çok yer bulmuştur. ayrıca, filmlerde ibadet ile ilgili iletilere ima ile dahi olsa yer verilmemiştir. filmlerde karşımıza çıkan en problemli konuların başında cinsellik ile ilgili iletiler gelmektedir. filmlerinde kadınlar dekolteli, mini etekli ve göbek bölgeleri açık kıyafetler giymektedir. cinsel içerikli sözler, günlük yaşamın bir parçası olarak kullanılmaktadır.”
şiddeti teşvik ediyor iddiası
makalede şu ifadeler yeraldı: arif v 216 filminde, eşcinsel davranışlara yoğun bir şekilde verilmemektedir. özellikle, zeki müren'in olduğu sahnelerde ve arif meşhur olduktan sonra zeki müren'le özdeşleşen kıyafetler giydiği sahnelerde eşcinselliğe atıfta bulunulmaktadır. benzer şekilde psikolojik ve fiziksel şiddet unsurlarına da cem yılmaz, filmlerinde yoğun bir şekilde yer verilmektedir.
gençlere kötü örnek
özelikle psikolojik şiddet unsurları sık bir şekilde karşımıza çıkmakta ve bunlar genellikle filmin kahramanı arif karakteri tarafından sergilenmektedir. şiddetin yanı sıra alkol, sigara ve bahis gibi kötü alışkanlıklar da genellikle arif karakteri tarafından modellenmekte ve teşvik edilmektedir. seyircinin en çok özdeşim kurduğu karakterin filmin kahramanı olduğu düşünüldüğünde arif karakterinin şiddete sık sık başvurması, kötü alışkanlıklar sergilemesi ve olumsuz davranışlarda bulunması önemli bir problemdir. özellikle genç seyirciler özdeşim kurdukları karakterlerin davranışlarını model almaktadırlar.
--- alıntı ---
makale
haber kaynağı
--- alıntı ---
marmara üniversitesi atatürk eğitim fakültesi öğretim üyesi doç. dr. bilal yorulmaz ile sarıyer mehmet ipgin ortaokulu din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni tuğba sarımsakçı akar, “cem yılmaz filmleri'nin din ve değerler açısından incelenmesi” adlı makalede dikkat çekici tespitlere yer verildi.
filmlerde cinselliğin, dekoltenin yoğun olarak kullanıldığı, eşcinselliğe yer verildiği, ibadetlere ise hiç yer verilmediği savunuldu. filmlerin toplum üzerinde olumsuz etki yarattığı belirtildi.
filmde, “arif” karakterinin gençleri kötü yola teşvik ettiği iddia edildi. yılmaz'ın bu filmlerinde, “evrim teorisi'ni kabul etmediği” vurgusunun da yer aldığı makalede, bu filmlerde kaç kere, “allah, selamün aleyküm” gibi dini kavramlara yer verildiği de tek tek sayıldı.
batıl inanç ön planda
işte, haziran'da yayınlanıp akademik dergilere de giren o makaleden bazı bölümler ise şöyle: “incelenen filmlerde inançla ilgili iletilere nadiren yer verildiği görülmektedir. allah inancı, g.o.r.a.'da samimi bir şekilde besmele çekilmesi ve dua edilmesi şeklinde yer almaktadır. a.r.o.g. filminde evrim teorisi arif'in ağzından sorgulanmış ve filmin sonunda ise evrim teorisini reddeden noktaya gelinmiştir.
peygamber, melek ve kader inançlarına ilişkin iletiler ima ile birkaç sahnede bulunmaktadır. ancak fal bakma, nazar boncuğu, kahinlik ve batıl inançlar daha çok yer bulmuştur. ayrıca, filmlerde ibadet ile ilgili iletilere ima ile dahi olsa yer verilmemiştir. filmlerde karşımıza çıkan en problemli konuların başında cinsellik ile ilgili iletiler gelmektedir. filmlerinde kadınlar dekolteli, mini etekli ve göbek bölgeleri açık kıyafetler giymektedir. cinsel içerikli sözler, günlük yaşamın bir parçası olarak kullanılmaktadır.”
şiddeti teşvik ediyor iddiası
makalede şu ifadeler yeraldı: arif v 216 filminde, eşcinsel davranışlara yoğun bir şekilde verilmemektedir. özellikle, zeki müren'in olduğu sahnelerde ve arif meşhur olduktan sonra zeki müren'le özdeşleşen kıyafetler giydiği sahnelerde eşcinselliğe atıfta bulunulmaktadır. benzer şekilde psikolojik ve fiziksel şiddet unsurlarına da cem yılmaz, filmlerinde yoğun bir şekilde yer verilmektedir.
gençlere kötü örnek
özelikle psikolojik şiddet unsurları sık bir şekilde karşımıza çıkmakta ve bunlar genellikle filmin kahramanı arif karakteri tarafından sergilenmektedir. şiddetin yanı sıra alkol, sigara ve bahis gibi kötü alışkanlıklar da genellikle arif karakteri tarafından modellenmekte ve teşvik edilmektedir. seyircinin en çok özdeşim kurduğu karakterin filmin kahramanı olduğu düşünüldüğünde arif karakterinin şiddete sık sık başvurması, kötü alışkanlıklar sergilemesi ve olumsuz davranışlarda bulunması önemli bir problemdir. özellikle genç seyirciler özdeşim kurdukları karakterlerin davranışlarını model almaktadırlar.
--- alıntı ---
makale
haber kaynağı
devamını gör...
rotigotin
parkinson hastalığı tedavisinde transdermal kullanılan ergot türevi olmayan dopaminerjik ajandır.
devamını gör...
kürtçe bilen türk
kürtçe hakkında en ufak bilgisi olmayanlar gene kendi aralarında komiklikler şakalar yapıyorlar.
size acı bir gerçeği söylemek istiyorum arkadaşlar.
sizin o dalga geçtiğiniz, sürekli hakaret ettiğiniz ve o küçük aklınızla laf soktuğunuz dili konuşan milyonlar var.
ben bugün bir solcu grup ile yaklaşık 8 saat takıldım.
solcu grubun neredeyse %80’i almanlardan oluşuyordu.
sayıları 25’i bulan bu almanlardan üç tanesi kürtçe biliyordu.
buradan yola çıkarak kürtçe dünya dilidir bak insanlar kürtçe öğreniyor gibi salak şeyler söylemeyeceğim.
size soyleyecegim şey şudur:
hani biz kardeşiz,
birlikte yaşıyoruz,
1000 yıldır…
diye bir takım hikayeler söylüyorsunuzya.
bari onları söylemeyin ve iki yüzlü olmayın.
gerçi size ne söylesek boş.
siz faşizmin ne olduğunu bilmeyen faşistlersiniz!
anadil deyince ödünüz kopuyor.
bir çoğunuz ülkemiz bölünecek diyor.
ve bu ülke bölünecek diyenler aç karna çalışan bir takım zerzevat.
almanlar arasında ingilizce bilmeyen neredeyse insan yok.
bunun yanında bir çoğu ispanyolca ve fransızca biliyor.
hayret biri de çıkıp demiyor ki ülkemiz bölünecek.
tabi böyle deyince hemen bizim çok akıllı faşistlerimiz iyi de kürtçe ve ingilizce bir mi?
diyecek.
bir değil sayın beyinsiz.
hiçbir dil başka bir dil ile aynı değil bir defa teknik olarak mümkün değil.
sonra eğer bir dil, bir ülkeyi bölüyorsa ben öyle ülke tüküreyim.
asla düzelmeyecekseniz bunu ben biliyorum ve kabul ediyorum.
ama şunu da unutmayın siz böyle ideolojilere sahip olduğunu sürece de burnunuz gübrenin içinden çıkmayacak.
zavallı hayatlarınızı zavallı bir takım şeyler uğruna harcayıp gideceksiniz.
almanya’da on yıl yaşayıp almanca öğrenemeyen milliyetçiler gibi!
size acı bir gerçeği söylemek istiyorum arkadaşlar.
sizin o dalga geçtiğiniz, sürekli hakaret ettiğiniz ve o küçük aklınızla laf soktuğunuz dili konuşan milyonlar var.
ben bugün bir solcu grup ile yaklaşık 8 saat takıldım.
solcu grubun neredeyse %80’i almanlardan oluşuyordu.
sayıları 25’i bulan bu almanlardan üç tanesi kürtçe biliyordu.
buradan yola çıkarak kürtçe dünya dilidir bak insanlar kürtçe öğreniyor gibi salak şeyler söylemeyeceğim.
size soyleyecegim şey şudur:
hani biz kardeşiz,
birlikte yaşıyoruz,
1000 yıldır…
diye bir takım hikayeler söylüyorsunuzya.
bari onları söylemeyin ve iki yüzlü olmayın.
gerçi size ne söylesek boş.
siz faşizmin ne olduğunu bilmeyen faşistlersiniz!
anadil deyince ödünüz kopuyor.
bir çoğunuz ülkemiz bölünecek diyor.
ve bu ülke bölünecek diyenler aç karna çalışan bir takım zerzevat.
almanlar arasında ingilizce bilmeyen neredeyse insan yok.
bunun yanında bir çoğu ispanyolca ve fransızca biliyor.
hayret biri de çıkıp demiyor ki ülkemiz bölünecek.
tabi böyle deyince hemen bizim çok akıllı faşistlerimiz iyi de kürtçe ve ingilizce bir mi?
diyecek.
bir değil sayın beyinsiz.
hiçbir dil başka bir dil ile aynı değil bir defa teknik olarak mümkün değil.
sonra eğer bir dil, bir ülkeyi bölüyorsa ben öyle ülke tüküreyim.
asla düzelmeyecekseniz bunu ben biliyorum ve kabul ediyorum.
ama şunu da unutmayın siz böyle ideolojilere sahip olduğunu sürece de burnunuz gübrenin içinden çıkmayacak.
zavallı hayatlarınızı zavallı bir takım şeyler uğruna harcayıp gideceksiniz.
almanya’da on yıl yaşayıp almanca öğrenemeyen milliyetçiler gibi!
devamını gör...
gözlük veya lens takmayan miyop
otobüs durağında beklerken otobüs numarasını görmek için gözlerini kısıp yaklaşmasını bekleyen kişidir.
devamını gör...
george mclaurin
ırkçılık kelimesi içimizi öfkeyle doldurmakta, yapana da yaptırana da nefret duymamıza sebep olmaktadır.
yaşamadığımız halde ne kadar kötü olduğunu az çok tahmin edebiliyor, yaşayanlarla empati kurmaya çalışıyoruz.
peki, başarılı bir özgeçmişle, ismini duyurmuş bir üniversiteye girdiğinizi ve şöyle bir fotoğrafınız olduğunu düşünün;

(1948)
ari ırkın beyazlar olduğunu savunan aklı selim(!) kişilikler yüzünden, aralarındaki tek fark ten rengi olan arkadaşlarından ayrı oturmak zorunda kalan bu kişi oklahoma üniversitesi'ne kabul edilmiş ilk siyahi öğrenci olan george mclaurin'dir.
elli dördüncü yaşını kutladığı yıl yerleştiği okulda diğer öğrencilerden ayrı oturtuluyor ve dersleri o şekilde dinliyor.
yaşamadığımız halde ne kadar kötü olduğunu az çok tahmin edebiliyor, yaşayanlarla empati kurmaya çalışıyoruz.
peki, başarılı bir özgeçmişle, ismini duyurmuş bir üniversiteye girdiğinizi ve şöyle bir fotoğrafınız olduğunu düşünün;

(1948)
ari ırkın beyazlar olduğunu savunan aklı selim(!) kişilikler yüzünden, aralarındaki tek fark ten rengi olan arkadaşlarından ayrı oturmak zorunda kalan bu kişi oklahoma üniversitesi'ne kabul edilmiş ilk siyahi öğrenci olan george mclaurin'dir.
elli dördüncü yaşını kutladığı yıl yerleştiği okulda diğer öğrencilerden ayrı oturtuluyor ve dersleri o şekilde dinliyor.
devamını gör...
ceren hindistan'ın fakiri ne yapayım demesi
kadın dürüst şekilde cevap vermiş.
doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovmak, bize iki yüzlü değil dürüst insanlar lazım, takkiye yapmamış kadın helal olsun.
doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovmak, bize iki yüzlü değil dürüst insanlar lazım, takkiye yapmamış kadın helal olsun.
devamını gör...
iz bırakan kitap cümleleri
"hayatın yalnızca yaşadıklarımız olmadığını, yaşamadıklarımızın, yaşayamadıklarımızın da hayatın kendisi olduğunu anlarsın. bütün varlıkların yanı başında bir mahrumiyet vardır. hatta diyebilirim ki, varlıklar mahrumiyetten doğar."
(bkz: barış bıçakçı)
(bkz: barış bıçakçı)
devamını gör...
başörtüsüyle okumak isteyenler arabistan'a gitsin
bir zamanların cumhurbaşkanının yaptığı açıklama. dinleyelim efeem.
devamını gör...
arkeolojik kazıda bulduğum ilk eser
yıl 2009. 2008 de üniversiteye girmişim. bölümümü çok seviyorum. öyle seviyorum ki aynı yıl kayseri polis meslek yüksek okulunu kazanmışım gitmiyorum. güya idealleri olan bir arkeolog adayıyım. o zamanlar gözüm yeni açılmış. ilk defa büyükşehirde yaşamaya başlamışım. tabi üniversiteninde etkisiyle karı kız görmüşüm daha yeni. öncesinde tabii sevgililerim oldu ama üniversite ortamı işte bilirsiniz. babam aradı. oğlum kayseri pomem e kayıt yaptırmamız gerekiyor. bavulunu topla geliyorum. ama idealistim ya daha doğrusu aklım çıkmış ya karı kız görmekten. hayır dedim. bu benim hayatımın mesleği bırakmak istemiyorum. neyse uzatmayalım bir öğretim yılının ardından sınıfta kaldım. tabi kimse bilmiyor. yaz oldu herkes gitmek istediği kazıyı seçiyor. ben çanakkale kemer köyünde devam eden parion kazısını seçtim. gittik neyse tüm öğrencileri gruplandırdılar sen şurada çalışacaksın sen burada derken beni tiyatroya verdiler. parion antik kentinin tiyatrosunda çalışmaya başladım. ilk günler kazı verimsiz geçiyor. belli belirsiz seramik parçaları, sütun parçaları vs. normalde karelaj karelaj çalışmamız gerekirken (5m*5m) nedense kazmayı yerden yüksekliği 2m olan bir yere vuruyorum. kazma yukardan öyle sekiyorki sanki arkadan bana gidecekmiş gibi. neyse efendim uzatmayalım. önüme bir "tarihi eser" düştü. usul usul üzerini kapatmaya çalışıyorum malzemenin. zira o malzemeyi benim bulduğum duyulursa kazıda büyük rezillik çıkar. kazının en piç ekibinin başını çekenledeniz malum. itin biri yanıma geldi kanka dur kapatma üstünü orda bişey var diyor. itiyorum kovalıyorum yok. gördü ya bir kere. malzemeye doğru hamle yaptı ve toprağın biraz altından çıkardı. ooo hocam adam malzemeyi bulmuş diye gitti hocaya söyledi. ben göstermek istemedim önce sonra hoca ısrar edince al o zaman dedim önüne attım malzemeyi. evet phallus* bulmuştum. evet hala anlamayanlar için söylüyorum. y.rr.k bulmuştum. üstelik çapı 13.5 cm boyu 18 cm di. tabi anında telsizden anons kazı evinde herkesin haberi olmuştu. günlerce dalga geçmeler gougoylar. gecelerce malzemenin zıplaya zıplaya beni kovaladığını gördüm kabuslarımda. şimdi soruyorlar bana kazıda ne buldun diye.
mesleğe böyle başladım. nasıl devam ettiğimi söylemek istemiyorum.
edit: karı kız söz öbeği yüzünden incittiğim arkadaşlardan özür diliyorum 2008- 2009 arası yesüken in beyninden anlatıyorum mevzuyu.
mesleğe böyle başladım. nasıl devam ettiğimi söylemek istemiyorum.
edit: karı kız söz öbeği yüzünden incittiğim arkadaşlardan özür diliyorum 2008- 2009 arası yesüken in beyninden anlatıyorum mevzuyu.
devamını gör...
sadede gelmek
uygulayan kişiler genel hatları ile;
her konuda düz insandır.
süreç değil sonuç odaklıdır.
günümüzün dolaylı anlatım tabirlerini ve
konuşmada betimlemeleri sevmez.
hızlı düşünürler,
hızlı hareket ederler.
gereksiz cümleleri zamana anlam katmak için uğraşmazlar,
düz ve net oluşu sayesinde takdir gören insan tutumudur.
her konuda düz insandır.
süreç değil sonuç odaklıdır.
günümüzün dolaylı anlatım tabirlerini ve
konuşmada betimlemeleri sevmez.
hızlı düşünürler,
hızlı hareket ederler.
gereksiz cümleleri zamana anlam katmak için uğraşmazlar,
düz ve net oluşu sayesinde takdir gören insan tutumudur.
devamını gör...
bıyık fincanı
bıyığın pek popüler olduğu bir dönem viktorya dönemi. o dönem erkekler bıyıklarını boyar, şekilli şüküllü tarar, sıvazlar, burar, güzelce biçim verir sonra da balmumu ile sabitlerlerdi. ikarus'u bile yolundan eden balmumu bu, sıcağa dayanamaz, erir.
beyefendilerin boyası akan, bozulan bıyıkları yüzünden mahcup olmalarının önüne geçebilmek için 1800'ler ingiltere'sinde bıyığın çaya temasını önleyen fincanlar imal edilmişti. uyanık çömlekçi harvey adams icadı idiler.

beyefendilerin boyası akan, bozulan bıyıkları yüzünden mahcup olmalarının önüne geçebilmek için 1800'ler ingiltere'sinde bıyığın çaya temasını önleyen fincanlar imal edilmişti. uyanık çömlekçi harvey adams icadı idiler.

devamını gör...
klişe youtube yorumları
yıl olmuş 20... şarkıyı hala dinleyenler.
devamını gör...
koronavirüs salgını depremler ve tüm felaketlerin imamoğlu yüzünden olduğunu söylemek
seviye o kadar yerlerde ki, o kadar alıştık ki bu duruma artık hiçbir şey'e şaşıramaz hale geldik.etkilenmiyoruz yani.
devamını gör...
necip hablemitoğlu
köstebek adlı eserini herkes okumalıdır. şimdilerde televizyonlarda olan koca kafalı adamların eyy pelsinvanya diye bağırmalarına bakmayın. onlar daha abi-kardeş iken bu adam 90'larda çatır çatır bu örgütün ne olduğunu belirtmiştir. çok kıymetli birisi.
devamını gör...
şeytan
çeşitli kıta avrupası kültürlerinde; lucifer, diaboli, diablo, diabolos, belial, mephisto ya da satana, eski türk kültüründe; yek, albız ya da yalmavuz, kabbala felsefesinde ise samael şeklinde adlandırılmış, ötücül mitolojik karakter.
en ünlü ve her kültürde karşımıza çıkan adlandırılışlarından birisi de 'karanlıkların efendisi' olan bu mitolojik karakterin, bizim kültürümüzdeki en bilindik ismi ise şeytan ve yahutta iblistir.
ayrıca kendisinin azazil olarak da anılmıştlığı vardır.
pek çok kültürde farklılaşsa da kitabi dinlerin geneli öznelinde en kısa tarifiyle şeytan; tanrıya isyan eden, adem oğlu ve havva kızlarını tanrının emirlenden uzaklaştırmayı misyon edinmiş, cenneti terk etmiş bir melektir.
hristiyan mitolojisinde lucifer derler adına. anlamı venüs gezegenine dayanır, akşam yıldızıdır isminin anlamı. zira venüs'ün düşmek ve düşüş gibi hareketlerle de mitolojik olarak eşleştiriliğini ve lucifer'ın da 'düşmüş' bir melek olduğunu göz önüne alırsak, bu bağlam oldukça makuldür.
islam mitolojisine göreyse tanrıya ilk karşı çıkışı yapan ruhani varlığın adıdır iblis. nurdan yaratıldığı rivayet edilen iblis, namı değer kovulmuş olandır..
iblis sözü ise etimolojik olarak yunanca diabollos şeklindeki "yanıltmak" anlamına gelen kelimeye dayanmaktadır.
ayrıca iblisin bir melek olduğu kur'an'da açıkça beyan edilmiştir. fakat ek olarak cenneti koruyan bir melek kabilesi olan 'cin' kabilesine mensup olduğu gibi iddialar da vardır. bu kısımlar oldukça tartışmalıdır tabii.
fakat kur'an'a göre melek olduğu kesindir. ilgili kitap aynen şöyle der: "hani meleklere, "âdem için saygı ile eğilin!" demiştik de iblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, iblis kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu." *
sonuç olarak insanları kıyamet gününe kadar kötü yola sokma misyonuyla çalışan mitolojik bir karakterdir iblis de. ve islam mitolojisinde de yol ayrımı, yine iblisin insanın yaratılışı sonrası insan üstünlüğünü kabul etmeme hareketinde düğümlenmektedir.
son olarak yahudilikte ise durum bundan oldukça farklıdır. yahudi mitolojisinde samael , korkulacak ya da kötücül bir varlıktan çok tanrının bir tecellisidir. yehova ya da elohim iyinin ve kötünün yegane kaynağıdır çünkü musevi inanışında.
ve samael yahudi mitolojisinde kötülüğün tekeli falan da değildir.
ayrıca hristiyan mitolojisindeki gibi burada da ademi terkeden lilith, samael'in yanındadır.
hülasa yahudi mitolojisinde durum öteki mitolojilere nazaran pek çok farklar teşkil etmektedir.
entrymi bitirirken, burada sadece bilgi verdiğim için konu hakkındaki felsefik ve teorik mesnetsizliklere falan hiç girmediğimi belirtmek isterim. çünkü bu entryde sadece mitolojik bilgi vermekteyi tercih etmiş bulunmaktayım.
öteki kısım için de yazabilirim ama şimdilik sadece şuraya ve buraya bence güzel sorular soran iki de video bırakmakla yetineceğim.
(bkz: diamond tema)
son olarak bonus tanım: annemin yegane aşkı ve muhtemel babam olur kendileri.
(bkz: lilith)
en ünlü ve her kültürde karşımıza çıkan adlandırılışlarından birisi de 'karanlıkların efendisi' olan bu mitolojik karakterin, bizim kültürümüzdeki en bilindik ismi ise şeytan ve yahutta iblistir.
ayrıca kendisinin azazil olarak da anılmıştlığı vardır.
pek çok kültürde farklılaşsa da kitabi dinlerin geneli öznelinde en kısa tarifiyle şeytan; tanrıya isyan eden, adem oğlu ve havva kızlarını tanrının emirlenden uzaklaştırmayı misyon edinmiş, cenneti terk etmiş bir melektir.
hristiyan mitolojisinde lucifer derler adına. anlamı venüs gezegenine dayanır, akşam yıldızıdır isminin anlamı. zira venüs'ün düşmek ve düşüş gibi hareketlerle de mitolojik olarak eşleştiriliğini ve lucifer'ın da 'düşmüş' bir melek olduğunu göz önüne alırsak, bu bağlam oldukça makuldür.
islam mitolojisine göreyse tanrıya ilk karşı çıkışı yapan ruhani varlığın adıdır iblis. nurdan yaratıldığı rivayet edilen iblis, namı değer kovulmuş olandır..
iblis sözü ise etimolojik olarak yunanca diabollos şeklindeki "yanıltmak" anlamına gelen kelimeye dayanmaktadır.
ayrıca iblisin bir melek olduğu kur'an'da açıkça beyan edilmiştir. fakat ek olarak cenneti koruyan bir melek kabilesi olan 'cin' kabilesine mensup olduğu gibi iddialar da vardır. bu kısımlar oldukça tartışmalıdır tabii.
fakat kur'an'a göre melek olduğu kesindir. ilgili kitap aynen şöyle der: "hani meleklere, "âdem için saygı ile eğilin!" demiştik de iblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, iblis kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu." *
sonuç olarak insanları kıyamet gününe kadar kötü yola sokma misyonuyla çalışan mitolojik bir karakterdir iblis de. ve islam mitolojisinde de yol ayrımı, yine iblisin insanın yaratılışı sonrası insan üstünlüğünü kabul etmeme hareketinde düğümlenmektedir.
son olarak yahudilikte ise durum bundan oldukça farklıdır. yahudi mitolojisinde samael , korkulacak ya da kötücül bir varlıktan çok tanrının bir tecellisidir. yehova ya da elohim iyinin ve kötünün yegane kaynağıdır çünkü musevi inanışında.
ve samael yahudi mitolojisinde kötülüğün tekeli falan da değildir.
ayrıca hristiyan mitolojisindeki gibi burada da ademi terkeden lilith, samael'in yanındadır.
hülasa yahudi mitolojisinde durum öteki mitolojilere nazaran pek çok farklar teşkil etmektedir.
entrymi bitirirken, burada sadece bilgi verdiğim için konu hakkındaki felsefik ve teorik mesnetsizliklere falan hiç girmediğimi belirtmek isterim. çünkü bu entryde sadece mitolojik bilgi vermekteyi tercih etmiş bulunmaktayım.
öteki kısım için de yazabilirim ama şimdilik sadece şuraya ve buraya bence güzel sorular soran iki de video bırakmakla yetineceğim.
(bkz: diamond tema)
son olarak bonus tanım: annemin yegane aşkı ve muhtemel babam olur kendileri.
(bkz: lilith)
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
çok hoş geldiniz efenim, gözümüz yollarda kalmıştı*.
gitmeler yakışmadı zaten size, iyiki geldiniiiz. bir daha da gitmeyin.**
güzel tanımlarınızı bekliyorum. mutlu ve sağlıklı günler dilerim. *
gitmeler yakışmadı zaten size, iyiki geldiniiiz. bir daha da gitmeyin.**
güzel tanımlarınızı bekliyorum. mutlu ve sağlıklı günler dilerim. *
devamını gör...
el zehravi
tam adı ebu'l kasım halef ibn abbas ez-zehravi olan ve cerrahinin babası olarak nitelendirilen müslüman bilim insanı. avrupalılar kendisini abulcasis ismiyle tanır ve endülüs'te yaşamıştır.

bundan neredeyse 1000 yıl önce yaptığı çalışmalarla tıp dünyasının en büyük isimlerinden biri olmuştur -ki sadece anadolu'da değil, avrupa'da da-. tıp dünyasındaki birçok ilkin asıl sahibidir. bistüri gibi çeşitli cerrahi aletleri bulmuştur.
bilinene göre günümüzde de ameliyatlarda kullanılan dikiş ipi hayvan bağırsağından yapılmaktadır ve bağırsağı ipe çevirme fikrinin sahibi de yine el zehravi'dir.

bundan neredeyse 1000 yıl önce yaptığı çalışmalarla tıp dünyasının en büyük isimlerinden biri olmuştur -ki sadece anadolu'da değil, avrupa'da da-. tıp dünyasındaki birçok ilkin asıl sahibidir. bistüri gibi çeşitli cerrahi aletleri bulmuştur.
bilinene göre günümüzde de ameliyatlarda kullanılan dikiş ipi hayvan bağırsağından yapılmaktadır ve bağırsağı ipe çevirme fikrinin sahibi de yine el zehravi'dir.
devamını gör...
frederic edwin church
1826-1900 yılları arasında yaşamış romantizm temsilcilerinden, amerikalı ressam. thomas cole ile beraber romantizm tarzında manzara ressamlığı üzerine yoğunlaşan hudson river okulu ekolündendir.
güney amerika'ya, avrupa'ya ve orta doğu'ya, hatta kuzey kutbu'na seyahat etmiş.
bu sebeple eserlerinde sizi petra'ya el khasne petra (1874),
bazen athena'ya parthenon (1871),
belki niagara şelaleleri'ne niagara (1857),
ya da suriye'ye syria by the sea (1873) götürebiliyor.

the icebergs (1861)
ya da alıyor sizi kutuplara götürüyor ve siz kutuplara gitmiş gibi etkilenerek eser karşısında kalakalıyorsunuz.
eserlerinde geniş manzaraları çok heybetli ve muhteşem bir biçimde resmediyor. oturup cidden cenneti mi çizmeye çalışmış diye sorgulatıyor insanı. herhangi bir manzaraya veya resmine zaten istisnasız hayran olan benim gibiler için paha biçilemez bir ressam. döneminde de değer gören bir ressam olmuş.

rainy season in the tropics (1866)
tanım içine 32 resim eklememek için beğendiğim başka eserlerini de iliştiriyorum:
cotopaxi (1862)
the andes of ecuador (1855)
aegean sea (1877)
the meteor of 1860 (1860)
aurora borealis (1865)
başka eserlerini incelemek isteyenler için buradan
kaynak
güney amerika'ya, avrupa'ya ve orta doğu'ya, hatta kuzey kutbu'na seyahat etmiş.
bu sebeple eserlerinde sizi petra'ya el khasne petra (1874),
bazen athena'ya parthenon (1871),
belki niagara şelaleleri'ne niagara (1857),
ya da suriye'ye syria by the sea (1873) götürebiliyor.
the icebergs (1861)
ya da alıyor sizi kutuplara götürüyor ve siz kutuplara gitmiş gibi etkilenerek eser karşısında kalakalıyorsunuz.
eserlerinde geniş manzaraları çok heybetli ve muhteşem bir biçimde resmediyor. oturup cidden cenneti mi çizmeye çalışmış diye sorgulatıyor insanı. herhangi bir manzaraya veya resmine zaten istisnasız hayran olan benim gibiler için paha biçilemez bir ressam. döneminde de değer gören bir ressam olmuş.
rainy season in the tropics (1866)
tanım içine 32 resim eklememek için beğendiğim başka eserlerini de iliştiriyorum:
cotopaxi (1862)
the andes of ecuador (1855)
aegean sea (1877)
the meteor of 1860 (1860)
aurora borealis (1865)
başka eserlerini incelemek isteyenler için buradan
kaynak
devamını gör...

