kibar insanı zayıf görmek
günümüzde çok yaygın ne yazık ki kibar insanları küçük gören ve kullanan insanlar.
devamını gör...
türklere özgü davranışlar
hemen samimi olmak, el ense çekecek kıvama gelmek. bi sakin sevgili insan.
devamını gör...
ağaçsakal
gandalf'tan öğrendiğimiz kadarı ile ağaçsakal, ortadünya üzerinde yürüyen en eski varlıktır.
cücelerin ''inşaat ya eru'' diye yola çıktığı bir ortamda doğal olarak orta dünyadaki kadim ormanların akıbeti, cücelerin orantısız kesim kabiliyeti yüzünden tehlikedeydi. yavanna'nın ağaçsakalı orta dünyaya göndermesindeki çıkış noktası bu yüzden cüceler olsa dahi sonrasında tüm kötücül yaratıklara karşı ormanları koruma görevini üstlenmiştir.
fangorn ormanında ikamet etmekte olan ağaçsakal, ent konseyinin de başında yer alır. boyu takriben 6 metredir.
melkor zamanında da, entlerin sayısı hatırı sayılır miktarda iken melkor'un uşaklarının da ormanlara zarar vermesini engellemiştir.
bu dönemden sonra ent hanımlarının orta dünyayı terk ettiğinden bahsedilir lakin göç ile ilgili elimizde kesin bir bilgi yoktur.
entlerin kendilerini zamanla dış dünyadan soyutlaması ile birlikte diğer ırklarla ilişkileri asgariye inmiştir. sadece boz büyücülerle iki lafın belini kırmış, doğanın ve hayvanların dostu olan radagast ile ilişkisini ise her dönem de devam ettirmiştir.
ağaçsakal'ın uzun süre durağan geçen hayatı, merry ve pipinle karşılaşmasıyla birlikte hareketlenmiştir. buçuklukların ork olup olmadığına karar vermek için entlerin kendi arasında yaptıkları toplantı ve buçuklukların tepkileri kitabın en keyifli bölümlerinden birisini oluşturur.
sonrasında entlerin son yürüyüşü ve ağaçsakal'ın, hain saruman'ın üzerine tüm haşmetiyle yürümesi gelir ki, tüyler diken diken olur.
bu olaydan sonra, gondor kralı olan aragorn'un isengard'a gelip ağaçsakalla görüştüğünü ve isengaard'ın idaresini entlere verdiğini biliyoruz.
bundan sonrası ise büyük muamma...
cücelerin ''inşaat ya eru'' diye yola çıktığı bir ortamda doğal olarak orta dünyadaki kadim ormanların akıbeti, cücelerin orantısız kesim kabiliyeti yüzünden tehlikedeydi. yavanna'nın ağaçsakalı orta dünyaya göndermesindeki çıkış noktası bu yüzden cüceler olsa dahi sonrasında tüm kötücül yaratıklara karşı ormanları koruma görevini üstlenmiştir.
fangorn ormanında ikamet etmekte olan ağaçsakal, ent konseyinin de başında yer alır. boyu takriben 6 metredir.
melkor zamanında da, entlerin sayısı hatırı sayılır miktarda iken melkor'un uşaklarının da ormanlara zarar vermesini engellemiştir.
bu dönemden sonra ent hanımlarının orta dünyayı terk ettiğinden bahsedilir lakin göç ile ilgili elimizde kesin bir bilgi yoktur.
entlerin kendilerini zamanla dış dünyadan soyutlaması ile birlikte diğer ırklarla ilişkileri asgariye inmiştir. sadece boz büyücülerle iki lafın belini kırmış, doğanın ve hayvanların dostu olan radagast ile ilişkisini ise her dönem de devam ettirmiştir.
ağaçsakal'ın uzun süre durağan geçen hayatı, merry ve pipinle karşılaşmasıyla birlikte hareketlenmiştir. buçuklukların ork olup olmadığına karar vermek için entlerin kendi arasında yaptıkları toplantı ve buçuklukların tepkileri kitabın en keyifli bölümlerinden birisini oluşturur.
sonrasında entlerin son yürüyüşü ve ağaçsakal'ın, hain saruman'ın üzerine tüm haşmetiyle yürümesi gelir ki, tüyler diken diken olur.
bu olaydan sonra, gondor kralı olan aragorn'un isengard'a gelip ağaçsakalla görüştüğünü ve isengaard'ın idaresini entlere verdiğini biliyoruz.
bundan sonrası ise büyük muamma...
devamını gör...
toplumsal sapma
insan yapısı itibariyle sosyal ve topluluk halinde hayatını sürdürme eğiliminde olan bir canlıdır. içinde bulunduğu toplum genelindeki huzur ve düzenin sağlanması süreci zaman almış, çoğunluğun doğru bulduğu kavramların uygulanışıyla sonlanmıştır. bu bütün, karşımıza norm olarak çıkmaktadır.
sosyolojide norm, belli bir grup üyelerinin belirli bir bağlamda nasıl davranacağına dair çıkan kural ve ilkeler bütünüdür. yazılı ve yazılı olmayan olarak ikiye ayrılan normlar; kati kurallarca belirlenmiş ya da toplum genelinde kabul gören olarak iki parçaya ayrılır. yazılı olan kısma kanun, tüzük, anayasa gibi unsurlar girerken, toplum nazarında kabul görmüş lakin her zaman kesin karşılığı olmayan kısım ise toplumsal doğruluk ile ifade edilir.
suç, yasalarda açıkça belirlenmiş kuralların aksi eylemler yani yasaklardır. sapma ise, yasal karşılığı olmamasına karşın toplum tarafından kabul edilmeyen davranış ve eylemler bütünüdür. suç kavramıyla birlikte irdelenen ve sıklıkla karıştırılan bir kavramdır. her suç bir sapma olmadığı gibi, her sapma da bir suç unsuru olarak karşımıza çıkmamaktadır.
sapmanın incelemesinde yazılı olmayan toplumsal normlar göz önünde bulundurulmalıdır. yasaların dışında kalan toplumsal denetim mekanizmasına ters davranış biçimleri sapma olarak addedilir. bu da yine örf ve adetler, genel toplum yaşamı ve sosyal, dini, kültürel doğrularla tutarlılık sağlamaktadır. bu sebeple bir toplum içerisinde sapma olarak nitelendirilebilecek bir davranış; başka bir toplumda karşımıza normal olarak çıkabilmektedir.
sapmanın tersi olarak karşımıza çıkan toplumsal kontrol ya da bir diğer deyişle denetimci mekanizmalar; bireyin toplum içerisindeki çizgilerine dair bir fikir sahibi olması amacıyla vardır. her toplumda örneklerine rastlanır. toplumsal kontrol çerçevesinde nelerin bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilmeyeceği de değişkenlik gösterir.
toplumu, içerisinde bulunan bireyler ve bireylerin kendi aralarındaki dayanışma oluşturur. yani bir noktada küçük küçük milyonlarca taşın bir araya gelip dağları oluşturmasına benzetilebilecek bir durum söz konusudur. bireylerin zaman içerisinde değişen davranışları da, toplum normlarını ve ne tür davranışların sapma olarak nitelendirileceğini etkiler. yine aynı şekilde toplum bütününe uygun davranışlar ödüllendirilirken, toplumsal doğruya ters davranışlar yine toplumca cezalandırılır. bu cezalar aktif değil, kınama, dışlama ve yok sayma gibi pasif cezalar olarak karşımıza çıkar.
sapmanın belirlenişinde rol oynayan başlıca unsurlar din kuralları, gelenekler, töre, görgü kuralları ve subjektif-objektif olarak ayrılmak üzere ahlak kurallarıdır. toplum bütününde etkisi görülen dini buyruklar ve yaşam tarzı, atalarından miras kalan gelenek ve yaşayış biçimi ya da içinde bulundukları aile yapısından süregelmiş olan örflere ters davranışlar sapma olarak nitelendirilmeye açıktır.
ilgili kuralların geçerliliğinin olmaması durumunda ise kişinin vicdani pusulası, yani sağduyuyla ortaya çıkan ahlak anlayışı çerçevesinde neyin sapkınlık olarak değerlendirilebileceği kanısına varması beklenir. bu noktada emilé durkheim’ın da kaleme aldığı; ahlak pusulasının, toplumsal suç ve sapkın davranış kavramının işleyişinin değiştiği durumlara da değinmek gerekir.
normun işleyişinde bir sekte olmayan ideal toplum düzeninde işlenen bazı suçlar sapkınlık olarak nitelendirilebilirken, olağanüstü ya da yine durkheim’a göre “anomi” durumunda bu kavramlarda karışıklık meydana gelebilmektedir. örneğin normal şartlarda birinin öldürülmesi toplum standartlarında hem suç hem sapkın bir davranışken; savaş koşullarında normal bir durum olarak değerlendirilebilmektedir.
üzerinde durulması gereken bir diğer kavram ise suç ile karıştırılan sapmanın, kötü davranışlar ile özdeşleştirilmesidir. her sapma olumsuz değildir ve suçla ilişkilendirilmez. durkheim, analizlerinin merkezine toplumsal olgu kavramını koyar. yine kendisinin değindiği bir diğer unsur olan dayanışma ile bağıntı içerisinde olan; olumlu sapma örnekleri vardır.
toplum çoğunluğunca kabul görmüş doğruların işleyişinde sorun olduğunun farkındalığına erişmiş toplum ötesinde bireylerin bu düşünceleri de sapma olarak değerlendirilebilir. örneğin köleliğin toplum tarafından kabul gördüğü bir dönemde hümanizmi savunan birisi sapkın olarak nitelendirilir, nitekim toplum haklıdır çünkü bu sapma davranışının bir örneğidir. normlara karşı bir görüştür fakat olumlu sapma örneğidir.
sonuç olarak; norm dışı davranışlar olarak karşımıza çıkan sapma olumlu ya da olumsuz örneklere sahip olmakla birlikte; toplum bütünündeki düzenin devamı için gerekli bir unsurdur. belli temellere dayanan toplumsal davranış çizgilerinin belirlenmesi, toplumun bir parçası ve aynı zamanda temeli olan bireylerin huzur ortamının korunması demektir.
kolektif bilinç ışığında ortaya çıkmış bir değer olan vicdan ve doğruların belirlenmesinde normlar önemli bir faktördür. emile durkheim'ın da dediği gibi;
"vicdanımızın sesi, toplumun bizdeki yansımasıdır.".
sosyolojide norm, belli bir grup üyelerinin belirli bir bağlamda nasıl davranacağına dair çıkan kural ve ilkeler bütünüdür. yazılı ve yazılı olmayan olarak ikiye ayrılan normlar; kati kurallarca belirlenmiş ya da toplum genelinde kabul gören olarak iki parçaya ayrılır. yazılı olan kısma kanun, tüzük, anayasa gibi unsurlar girerken, toplum nazarında kabul görmüş lakin her zaman kesin karşılığı olmayan kısım ise toplumsal doğruluk ile ifade edilir.
suç, yasalarda açıkça belirlenmiş kuralların aksi eylemler yani yasaklardır. sapma ise, yasal karşılığı olmamasına karşın toplum tarafından kabul edilmeyen davranış ve eylemler bütünüdür. suç kavramıyla birlikte irdelenen ve sıklıkla karıştırılan bir kavramdır. her suç bir sapma olmadığı gibi, her sapma da bir suç unsuru olarak karşımıza çıkmamaktadır.
sapmanın incelemesinde yazılı olmayan toplumsal normlar göz önünde bulundurulmalıdır. yasaların dışında kalan toplumsal denetim mekanizmasına ters davranış biçimleri sapma olarak addedilir. bu da yine örf ve adetler, genel toplum yaşamı ve sosyal, dini, kültürel doğrularla tutarlılık sağlamaktadır. bu sebeple bir toplum içerisinde sapma olarak nitelendirilebilecek bir davranış; başka bir toplumda karşımıza normal olarak çıkabilmektedir.
sapmanın tersi olarak karşımıza çıkan toplumsal kontrol ya da bir diğer deyişle denetimci mekanizmalar; bireyin toplum içerisindeki çizgilerine dair bir fikir sahibi olması amacıyla vardır. her toplumda örneklerine rastlanır. toplumsal kontrol çerçevesinde nelerin bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilmeyeceği de değişkenlik gösterir.
toplumu, içerisinde bulunan bireyler ve bireylerin kendi aralarındaki dayanışma oluşturur. yani bir noktada küçük küçük milyonlarca taşın bir araya gelip dağları oluşturmasına benzetilebilecek bir durum söz konusudur. bireylerin zaman içerisinde değişen davranışları da, toplum normlarını ve ne tür davranışların sapma olarak nitelendirileceğini etkiler. yine aynı şekilde toplum bütününe uygun davranışlar ödüllendirilirken, toplumsal doğruya ters davranışlar yine toplumca cezalandırılır. bu cezalar aktif değil, kınama, dışlama ve yok sayma gibi pasif cezalar olarak karşımıza çıkar.
sapmanın belirlenişinde rol oynayan başlıca unsurlar din kuralları, gelenekler, töre, görgü kuralları ve subjektif-objektif olarak ayrılmak üzere ahlak kurallarıdır. toplum bütününde etkisi görülen dini buyruklar ve yaşam tarzı, atalarından miras kalan gelenek ve yaşayış biçimi ya da içinde bulundukları aile yapısından süregelmiş olan örflere ters davranışlar sapma olarak nitelendirilmeye açıktır.
ilgili kuralların geçerliliğinin olmaması durumunda ise kişinin vicdani pusulası, yani sağduyuyla ortaya çıkan ahlak anlayışı çerçevesinde neyin sapkınlık olarak değerlendirilebileceği kanısına varması beklenir. bu noktada emilé durkheim’ın da kaleme aldığı; ahlak pusulasının, toplumsal suç ve sapkın davranış kavramının işleyişinin değiştiği durumlara da değinmek gerekir.
normun işleyişinde bir sekte olmayan ideal toplum düzeninde işlenen bazı suçlar sapkınlık olarak nitelendirilebilirken, olağanüstü ya da yine durkheim’a göre “anomi” durumunda bu kavramlarda karışıklık meydana gelebilmektedir. örneğin normal şartlarda birinin öldürülmesi toplum standartlarında hem suç hem sapkın bir davranışken; savaş koşullarında normal bir durum olarak değerlendirilebilmektedir.
üzerinde durulması gereken bir diğer kavram ise suç ile karıştırılan sapmanın, kötü davranışlar ile özdeşleştirilmesidir. her sapma olumsuz değildir ve suçla ilişkilendirilmez. durkheim, analizlerinin merkezine toplumsal olgu kavramını koyar. yine kendisinin değindiği bir diğer unsur olan dayanışma ile bağıntı içerisinde olan; olumlu sapma örnekleri vardır.
toplum çoğunluğunca kabul görmüş doğruların işleyişinde sorun olduğunun farkındalığına erişmiş toplum ötesinde bireylerin bu düşünceleri de sapma olarak değerlendirilebilir. örneğin köleliğin toplum tarafından kabul gördüğü bir dönemde hümanizmi savunan birisi sapkın olarak nitelendirilir, nitekim toplum haklıdır çünkü bu sapma davranışının bir örneğidir. normlara karşı bir görüştür fakat olumlu sapma örneğidir.
sonuç olarak; norm dışı davranışlar olarak karşımıza çıkan sapma olumlu ya da olumsuz örneklere sahip olmakla birlikte; toplum bütünündeki düzenin devamı için gerekli bir unsurdur. belli temellere dayanan toplumsal davranış çizgilerinin belirlenmesi, toplumun bir parçası ve aynı zamanda temeli olan bireylerin huzur ortamının korunması demektir.
kolektif bilinç ışığında ortaya çıkmış bir değer olan vicdan ve doğruların belirlenmesinde normlar önemli bir faktördür. emile durkheim'ın da dediği gibi;
"vicdanımızın sesi, toplumun bizdeki yansımasıdır.".
devamını gör...
bir kadının kendine yapabileceği en iyi şey
kendi parasını kazanması ve öğrenmekten asla vazgeçmemesidir.
devamını gör...
fungiform papilla
çok kanlanması nedeniyle dilin üzerindeki kırmızı görüntüyü oluşan dil papillasına verilen isimdir.
tatlı ve tuzlu tatların alınmasında görevlidir.
tatlı ve tuzlu tatların alınmasında görevlidir.
devamını gör...
squid game
bir oturuşta izleyip baya beğendiğim dizi. netflix’in kopyala yapıştır konulu dizilerinden sonra bu farklı kaldı gerçekten.
devamını gör...
çocuk sahibi olmamak için sebepler
dünyanın en güzel olayıdır, başınıza gelebilecek en harika şeydir çocuk sahibi olmak.
ben baba olunca anladım, evlat ne demek.
ben baba olunca anladım, evlat ne demek.
devamını gör...
ayrılık
bu şarkı sanıldığı gibi kadın ile erkeğin ayrılığının anlatıldığı aşk şarkısı değildir. güney azerbeycan ve kuzey azerbeycan' ın ayrılmasıyla yazılan siyasi bir şarkıdır. orjinal hali yasaklanınca sözlerin sahibi ferhat ibrahimi şu an dinlediğimiz haline getirmiştir. bestekârı ise; ali selimi'dir.
ınsanın sevdiklerinden, vatanından ayrı düşmesi ancak bu kadar hisli icra edilebilirdi. azerilerin kendine has o gırtlak ve ses tınısıyla birleşince, içinize daha çok işliyor. bir daha selda bağcan'dan dinleyeceğinizi sanmam.
ınsanın sevdiklerinden, vatanından ayrı düşmesi ancak bu kadar hisli icra edilebilirdi. azerilerin kendine has o gırtlak ve ses tınısıyla birleşince, içinize daha çok işliyor. bir daha selda bağcan'dan dinleyeceğinizi sanmam.
devamını gör...
sözlükte bol beğeni alma yolları
güzel yazarsanız dostlar, güzel yazarsanız. güzeli beğenen de olacaktır elbet. en güzeli de güzel olduğu için beğenenler olacaktır, kimse yazana değil de yazılana bakarak beğeniyorsa güzel yazıyorsunuzdur.
devamını gör...
sevgili ile tatile çıkmak
para, sevgili ve zaman üçlüsünü tamamlamış kişiler tarafından tercih edilebilir.
devamını gör...
yazarların bugünkü mutluluk sebebi
çok uzun zamandır uğramadığım babanemin o huzur kokulu evine gittim bugün. 7 saate yakın tek başıma, doğa ile iç içe kaldım.. kurabiye yaptım(yemek bile istemezsiniz), ağaçları suladım, kitap okudum, meyve topladım, evi karıştırdım.. sanki yıllardır bu güne ihtiyacım varmış gibi. biraz da olsa unutabildim o günleri.. unutamayacağım günler arasına girdi diyebilirim...
beni bugün en mutlu eden sey ise babanemin papatya kokulu kitapları idi.. uzun zamandır kitap alamıyordum.. işte anlarsınız.. sabırsızlıkla bekliyorum hepsini okumak için.. umarım babanem çaldığım kitaplar için kızmaz... neyse yeter bu kadar.. hadi iyi akşamlar..
beni bugün en mutlu eden sey ise babanemin papatya kokulu kitapları idi.. uzun zamandır kitap alamıyordum.. işte anlarsınız.. sabırsızlıkla bekliyorum hepsini okumak için.. umarım babanem çaldığım kitaplar için kızmaz... neyse yeter bu kadar.. hadi iyi akşamlar..
devamını gör...
cadaver
netflix norveç yapımı, nükleer felaketle birlikte insanların açlık ile mücadelesini konu alan bir distopya filmi. 1 saat 26 dakika gibi kısa bir süreye sahip olduğu için çerezlik, heyecanla izlenebilecek bir film ayrıca.
konusuna gelecek olursak: nükleer felaketten sağ çıkan insanlar yaşamlarını devam ettirebilmek için çaresizlik içinde yiyecek bulmaya çalışıyor hatta bunun için suç bile işliyor. kaldırımlarda ölü bedenler, yıkık dökük evler, tozla dolu gri atmosfer hakim. tüm bu olaylara bir aileye odaklanarak bakıyoruz. bir gün bu ailenin yaşadığı yerin önüne bir reklamcı geliyor ve ''otel'' adlı özel bir gösteri yapılacağını duyuruyor. gösterinin yanında yiyecek de verildiğini belirtince başta tereddütlü olsalar da bu aile ''kaybedecek ne olabilir?'' düşüncesiyle gösteriye gitmeye karar veriyor. oyunun içinde oyun olduğunu filmin gelişme kısmında görüyoruz. tat kaçıran bilgi vermeden buraya kadar anlatabiliyorum. bundan sonrasında psikolojik gerilim kısmı başlıyor, filmin değindiği sanatsal yönü ve sonundaki vurguyu etkileyici buldum. sırf bunun için bile izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
konusuna gelecek olursak: nükleer felaketten sağ çıkan insanlar yaşamlarını devam ettirebilmek için çaresizlik içinde yiyecek bulmaya çalışıyor hatta bunun için suç bile işliyor. kaldırımlarda ölü bedenler, yıkık dökük evler, tozla dolu gri atmosfer hakim. tüm bu olaylara bir aileye odaklanarak bakıyoruz. bir gün bu ailenin yaşadığı yerin önüne bir reklamcı geliyor ve ''otel'' adlı özel bir gösteri yapılacağını duyuruyor. gösterinin yanında yiyecek de verildiğini belirtince başta tereddütlü olsalar da bu aile ''kaybedecek ne olabilir?'' düşüncesiyle gösteriye gitmeye karar veriyor. oyunun içinde oyun olduğunu filmin gelişme kısmında görüyoruz. tat kaçıran bilgi vermeden buraya kadar anlatabiliyorum. bundan sonrasında psikolojik gerilim kısmı başlıyor, filmin değindiği sanatsal yönü ve sonundaki vurguyu etkileyici buldum. sırf bunun için bile izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
karikatür
kavram olarak ilk kez 17.yy'a rastlıyor kullanılması. sözcük olarak ise ilk olarak mosini'nin, annibale carracci'nin bologna portrelerini tanıtmak için kullanılmış. sevgili mosini, bunları çok abartılı bulduğu için, caricare kelimesini biraz türetmiş ve caricatura, yani abartmak kelimesini kullanmış. bu sözcüğü ise italyan barok mimar, heykeltıraş, usta, büyük efendimiz sevgili gian lorenzo bernini, fransa'da kullanarak oldukça tanınır bir hale getirmiş.
devamını gör...
tarihi dizilerden öğrenmek
bir de bunları izleyip izleyip tarih dersi vermeye çalışan bir örgüt var. gülünçler cidden.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının başına gelmiş trajikomik olaylar
yaz mevsimi geldiğinde arkadaş grubumuzla falezlerden denize atlamak gibi ilginç bir hobimiz var. şuanda içinizden "siz manyak mısınız kardeşim?" diye sorular sorular geldiğinizi tahmin edebiliyorum. ama evet, söz konusu adrenalin olduğunda akıl ve mantık hep dışlanan arkadaş gibi kalıyor.
neyse işte, ben de genelde balıklama atlıyorum suya ve aslında bu şekilde herhangi bir sıkıntı yaşamadım hiç. ama bir gün sevdiğim kişiye artistlik olsun diye (şuan birlikteyiz) takla atarak atlamayı deneyeyim dedim. çok akıllıca bir fikir değildi tabii ki ve ilk deneyişimde 15 metreden göbek üstü şaaappp sesiyle suya çakıldım. çevremdeki herkes gülmekten kudurmaya başladı tabii. ama ben orada acıdan geberiyorum, suratım ve vücudumun ön tarafı yanıyor ve sesimi de çıkaramıyorum. neyse ki onlar da tahmin ediyordu canımın çok yandığını ve hemen sudan çıkardılar beni. bir yandan korkuyorlardı bir şey oldu mu diye, diğer bir yandan da haykıra haykıra gülüyorlardı ama olayın aniliğiyle. neyse ki bana bir şey olmadı ve bir yarım saat sonra kafam yerine geldi. salakça bir anı olarak aklımda kaldı ve kulağıma ufak bir küpe oldu.
neyse işte, ben de genelde balıklama atlıyorum suya ve aslında bu şekilde herhangi bir sıkıntı yaşamadım hiç. ama bir gün sevdiğim kişiye artistlik olsun diye (şuan birlikteyiz) takla atarak atlamayı deneyeyim dedim. çok akıllıca bir fikir değildi tabii ki ve ilk deneyişimde 15 metreden göbek üstü şaaappp sesiyle suya çakıldım. çevremdeki herkes gülmekten kudurmaya başladı tabii. ama ben orada acıdan geberiyorum, suratım ve vücudumun ön tarafı yanıyor ve sesimi de çıkaramıyorum. neyse ki onlar da tahmin ediyordu canımın çok yandığını ve hemen sudan çıkardılar beni. bir yandan korkuyorlardı bir şey oldu mu diye, diğer bir yandan da haykıra haykıra gülüyorlardı ama olayın aniliğiyle. neyse ki bana bir şey olmadı ve bir yarım saat sonra kafam yerine geldi. salakça bir anı olarak aklımda kaldı ve kulağıma ufak bir küpe oldu.
devamını gör...
cennette bir seksin 1000 yıl sürecek olması
bu nasıl tasvir etmektir ya. sanki gidip gördüler. canları ne istiyorsa, onu anlatıyor olacak diye. bunlar kadınla, seksle kafayı bozmuşlar, din adı altında zihniyetlerini örtmeye çalışıyorlar. sonra en ufak şeyden tahrik oluyorlar, kendilerini suçlu görmek yerine, kadını suçluyorlar.
bir de neden cennette hep sadece erkekler zevk alıyor her şeyden? hayır gideceğimden/gidebileceğimden değil de, bu nasıl çifte standart?
bir de neden cennette hep sadece erkekler zevk alıyor her şeyden? hayır gideceğimden/gidebileceğimden değil de, bu nasıl çifte standart?
devamını gör...
previously on denince akla ilk gelen dizi
tabii ki lost, tartışmaya kapalı bir konu bence.
devamını gör...
