bir güney kafkas dilidir.
doğu karadeniz kıyı şeridinde, rize ilinin pazar ilçesinden gürcistan sarpa kadar yerli halk tarafından konuşulur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sen aydınlatırsın geceyi (film) isimli filmin çekildiği manisa ilçesidir. yönetmen onur ünlü, "akhisar öyle berbat bir yer ki her sokakta ayrı intihar etmek, her elektrik direğine yeniden kendini asmak istiyorsun." söyleminde bulunmuş.
devamını gör...

yaşamadığım durumdur. özgürce görüşünü belirtemediğini düşünüyorsan; burada zaman kaybedilmemesini tavsiye ederim.
devamını gör...

kendileri bilir.
devamını gör...

brothers düğüm salonu iftiharla sorar!
cebimiz fakir ruhumuz zengin mi?!
küçük ama pahalı lüksleriniz nedir?
bu akşam zengin gösteren şeylerden bahsediyoruz millet!
burma bileziğini kalın altın zincirini takan gelsin! yazın anlatın! komşular çarşıda pazarda görsün! şöyle bir salının da elalem zenginlik öğrensin!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu haftaki görselimiz için gönlü zengin arkadaşımız cenk'in arka bahçesi'ne ayrıca teşekkürler.*
devamını gör...

birbirimizi kıl payı kaçırmış olamazdık,
beraber yaşlanamıyorsak bir sebebi olmalıydı,
kaldı ki bu kadar aynı hissedip bu kadar ayrı yollara savrulmak,
hesabı sadece rüzgardan sorulacak bir kabahat de olamazdı yazılı olmayan aşk kanunlarına göre,
aynı dediğime bakmayın,
hırpalanmış bir kalbin sukūtuhayali olabilir bu en fazla.
kimse aynı sevmez çünkü birbirini,
üstelik kalbine söz geçirebilenlerin birincilikle tamamlamaya girişeceği bir müsabakaya dönüşme ihtimali de saklıdır bu düzeni bozuk oyunun;
daha çok sevenin daima kaybettiği,
unutuyoruz bazen, insanlık hali...
daha çok seven her şeyi daha çok yapıyor,
daha çok pervane oluyor, daha çok mutlu etmeye çalışıyor,
daha çok feragat ediyor, daha çok özlüyor,
daha çok çabalıyor, daha çok üzülüyor, daha çok kafasına takıyor.
"al" diyor "ben canımı daha fazla yakamadım, sen dilediğin gibi örsele",
adeta celladının önünde diz çöküp, kaderini onun ellerine bırakmış bir ölüm mahkumu gibi,
ister vur, ister okşa diyor *, razıyım
gerçekleri görmek dışında her şeyi daha çok yapıyor,
halbuki görebilse o bulutların üzerinde çıktığı yolculuktan sert bir düşüşle inecek yeryüzüne,
darmadağın, lime lime etrafa saçılmış halde.

bilmiyor ki kandırılmış olmaktan daha fazla yanmayacak canı...
devamını gör...

yıllar yıllar önce, lise zamanı "yoğun kar yağışı sebebi ile, ilk ve orta düzey eğitime 1 gün süre ile ara verilmiştir" haberi.
devamını gör...

olurrr.
sonsuz tüm kaideler içinde biricik ve yegane olayım bi ben*
devamını gör...

sözlük sayesinde hayatıma giren ve bir ömür kalmasını istediğim, çok tatlı, çok bilgili, çok okuyan, çok araştıran, kendisini sürekli geliştiren ve bunlarla beni kendisine hayran bırakan, çok şey öğrendiğim, bazen sadece gülerek anlaştığımız, ikimiz de hızlı yazdığımız ve aceleci tipler olduğumuzdan yanlış yazdıklarımızı bile anlayacak kadar benzediğimiz, kalbimdeki yeri çok başka olan sevgili pamuğum... seviyorum seni.
devamını gör...

kalabalıklar içinde yalnız hissetme duygusu olarak açıklanır. bazen hepimizin hissettiği, şehrin kalabalığında ve hareketliliğinde kendimizi sessiz, ürkmüş ve terk edilmiş hissetme durumudur.
devamını gör...

elisabeth-kübler-ross tarafından incelenmiş ve 5 evreye ayrılmıştır.
evre 1: şok evresidir,hasta ölümünü kabullenmez.
evre 2: hasta aşırı gergin ve öfkelidir. neden ben diye isyankar tavır sergiler.
evre 3: pazarlık yapılan eğridir. bir iyileşeyim şunu yapacağım,bunu yapacağım der.
evre 4: depresyon evresidir,intihar düşünceleri olabilir.
evre 5: hasta öleceğini kabullenir.
devamını gör...

aksine ben de efendi seviyorum. ciddi ciddi efendi birini gördüm mü, bu hakikaten böyle bir insan mıdır? yoksa kimseye göstermediği bir yerlerde etik anlayışı, serserileri bile mumla aratatacak nitelikte midir?, diyorum.
devamını gör...

aramda bir bağ vardı geçmişle
hatırladıklarım eksikti
bundandı resimde aradıklarım
kim ne zaman, nerede
silinmiş hatıralarım.
devamını gör...

uçurumun kenarında gerçekliğe atlamak için bekliyordu.
devamını gör...

allah müslümanların tanrısının özel ismidir.
tanrı ise genel bir isimdir. antik mısır tanrısı diyebilirsin ama antik mısır allah'ı diyemezsin.

yanisi birbirinin muadili değillerdir. türkçecilik ve arapçacılık ile alakası yoktur.

müslüman tanrım diyince allah'ı kastediyordur. her ikisini de kullanmakta sorun olmaz takıntı yapmaya gerek yok.
devamını gör...

internet ortamında, özellikle sözlüklerde denk geldiğim durumdur.

öncelikle varoş, merkezin dışında kalan yerleşim yerine deniyor. genelde gecekondu tarzı olan yerler ve evet maddi durumu iyi olmayan insanların ikamet ettiği yerlerdir.

ömründe kenar mahalle görmemiş, tek haneli yaşlarında çalışmak zorunda kalmamış, soğuk günlerde dışarda kalmamış, üç kuruş para için onun bunun işinde çalışmamış insanlar bu kelimeyi hakaret olarak ağızlarına alamazlar.

küçük yaşlarda silahla tanışıyorlar. eğitim, terbiye zaten hak getire. uyuşturucu, çeteleşme, suça meyil bu mahallelerde.

yani polisin giremediği semtin ismini sevmediğin hatun kötü giyiniyor/makyaj yapıyor diye kullanamazsın. yapabiliyorsan orayı iyileştir. yapamıyorsan sokak çocukları üzerinden birilerine bir şeyler söyleme. engelli insanlarla dalga geçiyor musun? özürlü kelimesini hakaret olarak kullanıyor musun?

bir de ricam; şehrinde mutlaka vardır öyle bir mahalle. usulca kenarından geçerken varoş diye bir seslensene benim için. sevgiler.
devamını gör...

zekiyim, başımı kaşıyacak vaktim yok, saç taramakla uğraşamam, buluş yapmam gerekiyor saçıdır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

uykucu şirin hepinize iyi uykular diler.
devamını gör...

geçen gün nuit et brouillard belgeselini izlerken kafamda bi şimşek çaktı.

filmin sonlarına doğru elisabeth'in, alma'nın yataktaki çıldırışı sahnesinden önce baktığı bi fotoğraf vardı. daha önce dikkat etmediğim için ne kafa yordum ne de araştırdım elisabeth'in neden fotoğrafı bu kadar dikkatli incelediğini, ya da bergman'ın neden bu kadar üzerinde durduğunu. fotoğrafı belgeselde görünce şimşek çaktı. 2. dünya savaşına ait bi fotoğraf. sona eklerim.

elleri havada olan küçük yahudi çocuğu acaba kendisi olarak mı yoksa doğurmak istemeyip de doğurduğu çocuğu olarak mı düşündü? kamera silahını çocuğa doğrultan askere zoomlayınca anladım mevzuyu; çocuğu doğurmak istemediği ve doğurunca da ilgisiz bıraktığı için duyduğu suçluluk.. kendini askerin yerine koydu abla. ki prologta çocuk ölü gibi uzanır bi ara, özünde asker, çocuğu öldürmüş yani.

bergman'ın bi ara nazileri desteklediğini biliyoruz. film 1955, savaş mevzuları bitmiş ama enkazlar devam ediyor. o ara hala nazileri destekliyor muydu, bilmiyorum açıkçası. destekleseydi bu fotoğraf üzerinden anlatmazdı bu durumu bence.

başka yüzlere de zoomlanıyor ama bu fotoğraf mevzsunun filmdeki temelinde yukarıda bahsettiğim şeyin yattığını düşünüyorum. belki de savaş eleştirisidir..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görsel kaynağı
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim