öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
müzik notalarının, isa'nın 12 havarisinden biri olan, yuhanna adına yazılmış şiirin, her dizesinin ilk hecesi olması. (do,re,mi,fa,sol,la,si,do)
edit: şiirin orjinali için,
"ut queant laxis
resonare fibris
mira gestorum
famuli tuorum,
solve polluti
labii reatum,
sancte ıohannes."
ut ile başlıyor fransız'lar halen "do" yerine "ut" kullanırlar ilk notayı.son dize neden san ile başlıyor bunu bilmiyorum.
edit: şiirin orjinali için,
"ut queant laxis
resonare fibris
mira gestorum
famuli tuorum,
solve polluti
labii reatum,
sancte ıohannes."
ut ile başlıyor fransız'lar halen "do" yerine "ut" kullanırlar ilk notayı.son dize neden san ile başlıyor bunu bilmiyorum.
devamını gör...
güne bir söz bırak
yunus emre 'den bırakıyorum.
"gelin tanış olalım/ işi kolay kılalım/sevelim sevilelim/ dünya kimseye kalmaz "
"dil söyler /kulak dinler /kalp söyler/ kainat dinler"
"kişi neyi sever ise dilinde sözü o olur. "
"gelin tanış olalım/ işi kolay kılalım/sevelim sevilelim/ dünya kimseye kalmaz "
"dil söyler /kulak dinler /kalp söyler/ kainat dinler"
"kişi neyi sever ise dilinde sözü o olur. "
devamını gör...
nasıl ölünür
émile zola'nın en zengininden en fakirine kadar 5 kişinin ölüm sürecini en doğal haliyle anlattığı çerez kitap. natüralist yapımlar garip geliyor. aslında betimleme yapılsa çok güçlü bir hava bırakacak ama tüm kitap boyunca ölüm gibi güçlü bir duyguyu bile okurken bilimsel makale gibi hissediyor.
devamını gör...
çoğu erkeğin kadın vücudunu tanımaması sorunsalı
bence konuşulması gereken bir konu artık.
bilmemek ayıp değil ancak neden kendinizi övüyorsunuz?
kadınların da suçu var tabi, yalan söylüyorlar ve erkekler de cinsellikte çok iyi olduğunu sanıyor. kötü oldukları söylendiğinde efenime söyleyeyim para karşılığı ilişkiye giren insan tarzı küfürlerle karşı karşıya geliyor insan. yorucu, herkes kendiyle bir barışsın.
toplum zaten kadının seksten zevk almadığını sanıyor ve kadın da bu algıyla büyüdüğü için, erkeğe ödül olarak verebileceği bir şey sanıyor ve belki de hayatı boyunca hiç orgazm olmuyor. ne kadar korkunç ve üzücü bir durum farkında mısınız?
çok az erkek var, cidden uğraşan, araştıran ve önemseyen. onlar çoğunluk olduğunda bir çok konuda bir adım ileriye gideceğimizi düşünüyorum.
bilmemek ayıp değil ancak neden kendinizi övüyorsunuz?
kadınların da suçu var tabi, yalan söylüyorlar ve erkekler de cinsellikte çok iyi olduğunu sanıyor. kötü oldukları söylendiğinde efenime söyleyeyim para karşılığı ilişkiye giren insan tarzı küfürlerle karşı karşıya geliyor insan. yorucu, herkes kendiyle bir barışsın.
toplum zaten kadının seksten zevk almadığını sanıyor ve kadın da bu algıyla büyüdüğü için, erkeğe ödül olarak verebileceği bir şey sanıyor ve belki de hayatı boyunca hiç orgazm olmuyor. ne kadar korkunç ve üzücü bir durum farkında mısınız?
çok az erkek var, cidden uğraşan, araştıran ve önemseyen. onlar çoğunluk olduğunda bir çok konuda bir adım ileriye gideceğimizi düşünüyorum.
devamını gör...
pame radyo yayını
pame'de bu hafta girit'e doğru müzikal bir yolculuğa çıkıyoruz.
biraz yerel ve geleneksel tınıların etkisini hissettirdiği, biraz da edebi eserlerden ilham almış şarkılarla girit'e dair izlere yakından bakacağımız bir dinleti olacak.
pame radyo yayını bu akşam 22:30'da sözlük radyosunda yayında olacak. bekliyoruz!*
biraz yerel ve geleneksel tınıların etkisini hissettirdiği, biraz da edebi eserlerden ilham almış şarkılarla girit'e dair izlere yakından bakacağımız bir dinleti olacak.
pame radyo yayını bu akşam 22:30'da sözlük radyosunda yayında olacak. bekliyoruz!*
devamını gör...
sözlük yazarlarını şaşırtan şeyler
sozlukteki kimi tanimlari ve bilmiscesine yapilan yorumlari gordukce, buradaki yas ortalamasinin ne denli dusuk oldugu gercegi ve akabinde zihnimde beliren, “ben burada ne yapiyorum?” sorusu.
devamını gör...
radyo dinlemek
1990 yılından sonra doğan nesilde radyo dinleme alışkanlığı olduğu söylenemez. bir de çoğu radyonun kaliteli, farklı ve ruhu tatmin edici müzik yayını yapmaktan yoksun olmaları, bilgisayara komut verip, otomasyona bassın , non - stop müzik yayını yapalım modunda takılmaları, dinleyicinin spotify'da, apple music'ta, youtube'da bulabileceğim müziği sen bana versen ne olur vermesin ne olur diye pozisyon belirlemesi ile radyoların alanı sadece uzun yol ve trafik meşgalesi olarak sınırlı kaldı.
devamını gör...
dağlarda
türk rock grubu objektif'in 2000 yılında çıkardığı ''künye'' albümünün ilk şarkısıdır. halen aklıma estikçe açar dinlerim. güzel şarkıdır. söz/müzik vecdi yücalan'a aittir. solak kardeşimiz cankut'un 2.40'dan itibaren gitarı öttürdüğü bölümü de ayrı bir dikkatle dinlemenizde fayda vardır. beni alır götürür. ha sizi etkilemeyebilir, o konuda sorumluluk bende değil. belki benim zevksizliğimdir *
devamını gör...
ekrem akurgal
türk arkeolojisinin babası. nam-ı diğer hocaların hocası. dtcf arkeoloji'nin kurucusu. tarih camiasında halil inalcık neyse arkeoloji camiasında da akurgal hoca odur. rahmetliye çiftçi bir toprak ağasının oğlu olduğu için çiftliği falan sorulunca "canım ne yapacaksınız? param bittiği zaman tarla satıyorum kitap alıp, arabayı değiştiriyorum" dermiş.
devamını gör...
insanlardaki nezaket eksikliği
çağımızın vebalarından biridir. işin kötüsü artık bu nezaketsizlik eksiklik olarak görülmemekte, yer yer bazı kendini bilmezlerce yüceltilmektedir.
devamını gör...
lets drink dude
bonservis olan sevgili yazarın nickaltını açmayıp ne yapacaktım yahu? kaptım kendisini. aşırı samimi olan bir yazar, güldürmüştür beni efenim. tanımlarını paylaştığı zaman burayı güncelleyeceğim. huş geldin sevgili yazar!
devamını gör...
uyanınca oluşan sinir
valla şu an bende bi sinir var da uyanınca mı oluştu! bilmiyorum.. bu saatlerde uyanır yeniden uyurum, şimdi uyuyamıyorum. uyuyamadığıma mı sinirliyim? uyandım, ona mı sinirliyim? nefes alan almayan her şeye sinirliyim. açık bırakılmış gardırobun aynasına sinirliyim, yazdığım klavyeye, telefona, bu başlığa her şeye sinirliyim. bana mazlumu getirin ...
t: uyanınca neden uyandığına ve neden uyuyamadığına anlam veremeyen insanda oluşan pasif agresif sinirlilik halidir. dayak istiyordur... ya mazlumu getirin. ya şaban olun, iki tane yapıştırın. kendine gelsin.
t: uyanınca neden uyandığına ve neden uyuyamadığına anlam veremeyen insanda oluşan pasif agresif sinirlilik halidir. dayak istiyordur... ya mazlumu getirin. ya şaban olun, iki tane yapıştırın. kendine gelsin.
devamını gör...
bir evi yuva yapan unsurlar
bir kere her şeyden önce sahiplenmek gerekir. ev sahibi olmaktan, satın almaktan bahsetmiyorum. yalnızca barınma ihtiyacı duymamak, evin bir ruhu olmasından bahsediyorum. duvarlarına tek bir resim, küçücük bir çerçeve asılmamış bir evi nasıl sevebiliriz? işte sahiplenmek böyle bir şey. bir iz bırakma isteği.
sonra bu evin kendine has bir sıcaklığı olmalı. mevsimlere göre değişmeyen, gözle görülen bir sıcaklık.
mesela sizin seçmediğiniz duvar rengini bile kabullenip sevmelisiniz. hatta belki de bu daha iyidir.
az ışık alıyor belki? olsun, tüm perdeleri açmak için bir fırsat! belki de balkonunuzda daha çok vakit geçirmenizi sağlayacaktır.
bir eve ne zaman maddi değil manevi bir değer biçmeye çalışırız, işte o zaman yuva olur.
sonra bu evin kendine has bir sıcaklığı olmalı. mevsimlere göre değişmeyen, gözle görülen bir sıcaklık.
mesela sizin seçmediğiniz duvar rengini bile kabullenip sevmelisiniz. hatta belki de bu daha iyidir.
az ışık alıyor belki? olsun, tüm perdeleri açmak için bir fırsat! belki de balkonunuzda daha çok vakit geçirmenizi sağlayacaktır.
bir eve ne zaman maddi değil manevi bir değer biçmeye çalışırız, işte o zaman yuva olur.
devamını gör...
sizi kaybetmek istemeyen ama sizi sevmeyi bilmeyen insanlar
b planı ve yedeksinizdir. gitmekle kalmak arasında bocalayıp, “ya daha iyisini bulamazsam” gelgitleriyle sizide ara yerde mundar etmekten geri durmazlar. akıllılık yapın kıçlarına tekmeyi vurun…
devamını gör...
uludağ sözlük geleneğiyle yetişen yazar
benim. bebeydim oraya düştüğüm zaman. 22 yaşında mıydım? sanırım. y o r u l d u m, vurdurmak, vurdurdum dövmesi, yalarum, nonnik, cikcik falan ne varsa orada öğrendim. oradan buradan alıntıladığı yazıları paylaşıp onları kendisinin yazdığını zannedip bizi onu kıskanmakla suçlayanları, mesaja cevap gelmeyince inşallah ölürsün diyen arkadaşları, bol bol psikolojik rahatsızlıkları gördüm. hatta bir ara cinsel organ atan bir yazar vardı, eleştirilere kulak asıp daha temiz donlar giymeye başladı deniyordu. ben künah diye bakmadım tabii. bilen bilir edep, hayâ ve ar gibi aynı anlama gelen tüm özelliklere sahip biriyimdir.
uludağ çok iyi yazarlara sahip sözlüklerden biriydi. sahiden enfes yazarlar vardı. akış harika başlıklar ile doluydu, kaliteli troll'ler, özenli yazılar, her meslekten zeki insanlar vardı. çok güzel buluşmalar düzenledik tanışıp, çoğu yakın arkadaşımla oradan tanıştım vs vs. sonra iyi yazarlar o güzel atlara binip gittiler. çünkü gruplaşma vardı, bir yazara kafayı takıp onlarca insan bir kişiye karşı linç başlatıyordu, duygusal ilişkiler ortaya seriliyordu, hakaret ve saldırganlık ile insanlar fikirlerini savunuyordu. ne oldu? bu durumu sorun etmeyen az sayıda insan kaldı orada. ben bunlara gelemem diyenler çekip gitti.
ve bu bir gelenek ya da kültür değildi. öyle olsa kaliteli yazarlar kalır ve yazmaya devam ederdi. sözlük bozuldu diye yazarlar gitti. 2016 sonrası sözlük ile ilgilenilmemesinin (meme dedim) saldırganlığı ve özensizliğini de uludağ geleneği adı altında pazarlamamak lazım gelir.
özetle, 2016 öncesi orada yazmaya başlamış herkes burada da zorlanmadan yazar. hatta keşke gelseler yazsalar ne iyi olurdu. keşkeler..
uludağ çok iyi yazarlara sahip sözlüklerden biriydi. sahiden enfes yazarlar vardı. akış harika başlıklar ile doluydu, kaliteli troll'ler, özenli yazılar, her meslekten zeki insanlar vardı. çok güzel buluşmalar düzenledik tanışıp, çoğu yakın arkadaşımla oradan tanıştım vs vs. sonra iyi yazarlar o güzel atlara binip gittiler. çünkü gruplaşma vardı, bir yazara kafayı takıp onlarca insan bir kişiye karşı linç başlatıyordu, duygusal ilişkiler ortaya seriliyordu, hakaret ve saldırganlık ile insanlar fikirlerini savunuyordu. ne oldu? bu durumu sorun etmeyen az sayıda insan kaldı orada. ben bunlara gelemem diyenler çekip gitti.
ve bu bir gelenek ya da kültür değildi. öyle olsa kaliteli yazarlar kalır ve yazmaya devam ederdi. sözlük bozuldu diye yazarlar gitti. 2016 sonrası sözlük ile ilgilenilmemesinin (meme dedim) saldırganlığı ve özensizliğini de uludağ geleneği adı altında pazarlamamak lazım gelir.
özetle, 2016 öncesi orada yazmaya başlamış herkes burada da zorlanmadan yazar. hatta keşke gelseler yazsalar ne iyi olurdu. keşkeler..
devamını gör...
anormal olan ama normal görünen şeyler
devletin halka yardım etmesi gerekirken, devletin halka iban vermesi.
devamını gör...
smeraldo çiçeği
italyanca'da ''zümrüt'' anlamına gelen efsanevi bir çiçektir, gerçi bazıları bu çiçeğin gerçek olduğunu savunur fakat yine de yetiştirilmesi mümkün olmadığından şu an mevcut değildir. o kadar anlamlı ve yüreklere dokunan bir hikayesi var ki, sözlüğe aktarmamak yazık olur.
bir gün italya'da bir dükün evlilik dışı bir çocuğu olur. bebeğin annesi çiçekçidir ve doğumda ölür. babasıyla bir başına kalan çocuğu üvey annesi öldürmeye çalıştığından dük onu uzak bir yere yollar
söylentilere göre çocuk büyüdüğünde kendini bir kaleye kapatır ve maske takar çünkü kendisini çok çirkin bulur. hem yapayalnız hem de kendini çirkin bulduğundan kalbini kimseye açamaz fakat bahçesinde özenle çiçekler yetiştirir, tıpkı annesi gibi.
bir gün, yoksul bir kız, duvarı aşıp adamın birkaç çiçeğini alıp kaçar. tabii bizim maskeli çocuk buna çok sinirlenir. o, bu kadar özenle çiçek yetiştirirken bu kız da kim oluyordur? bundan sonra çiçeklerinin yanı başında kalıp bekçilik yapmaya karar verir fakat kısacık uykuya daldığı bir anda kız tekrar belirip çiçeklerini çalıp kaçar. adam merak etmeye başlar, kimdir o, neden çiçeklerini çalıyordur? bu düşünceler eşliğinde artık farkında olmadan her gece kızı beklemeye başlar ve yine kızın geldiği bir gece pelerin giyip onu takip etmeye başlar. takibi sonucu kasabaya geldiklerinde anlar ki, kız çok fakir olduğundan adamdan çaldığı çiçekleri satarak geçimini sağlamaya çalışıyordur.
adamın içini suçluluk duygusu kaplar. kıza yardım etmek, nasıl çiçek yetiştirildiğini ona öğretmek ister fakat çirkindir, yapamaz. kızın onu gördüğü anda kaçacağından korkar. sırf o yoksul kız için en nadide ve pahalı çiçeği (smeraldo) yetiştirmeye karar verir. bu, kıza olan içtenliğini, samimiyetini göstereceği en güzel yoldur çünkü. çok zor da olsa çiçeği yetiştirmeyi başarır. şimdi tek yapması gereken kızın gelip çiçeği almasını beklemektir fakat günler, aylar geçer ama kız gelmez. adam endişelenir, korkar ve pelerinini takıp kasabaya ona bakmaya gider. gittiğinde kızın öldüğünü öğrenir. acaba, eğer adamın cesareti olsaydı, kendisini gösterseydi ve hislerini itiraf etseydi her şey değişir miydi?
"o günden bugüne smeraldo'nun anlamı; sunulamamış, açıklanamamış samimiyet ve hisler demektir."
bu çiçeği metafor alarak yazılan çok anlamlı bir de şarkı vardır. merak edenler için
türkçe altyazılı hali burada.
ayrıca kaynak.
bir gün italya'da bir dükün evlilik dışı bir çocuğu olur. bebeğin annesi çiçekçidir ve doğumda ölür. babasıyla bir başına kalan çocuğu üvey annesi öldürmeye çalıştığından dük onu uzak bir yere yollar
söylentilere göre çocuk büyüdüğünde kendini bir kaleye kapatır ve maske takar çünkü kendisini çok çirkin bulur. hem yapayalnız hem de kendini çirkin bulduğundan kalbini kimseye açamaz fakat bahçesinde özenle çiçekler yetiştirir, tıpkı annesi gibi.
bir gün, yoksul bir kız, duvarı aşıp adamın birkaç çiçeğini alıp kaçar. tabii bizim maskeli çocuk buna çok sinirlenir. o, bu kadar özenle çiçek yetiştirirken bu kız da kim oluyordur? bundan sonra çiçeklerinin yanı başında kalıp bekçilik yapmaya karar verir fakat kısacık uykuya daldığı bir anda kız tekrar belirip çiçeklerini çalıp kaçar. adam merak etmeye başlar, kimdir o, neden çiçeklerini çalıyordur? bu düşünceler eşliğinde artık farkında olmadan her gece kızı beklemeye başlar ve yine kızın geldiği bir gece pelerin giyip onu takip etmeye başlar. takibi sonucu kasabaya geldiklerinde anlar ki, kız çok fakir olduğundan adamdan çaldığı çiçekleri satarak geçimini sağlamaya çalışıyordur.
adamın içini suçluluk duygusu kaplar. kıza yardım etmek, nasıl çiçek yetiştirildiğini ona öğretmek ister fakat çirkindir, yapamaz. kızın onu gördüğü anda kaçacağından korkar. sırf o yoksul kız için en nadide ve pahalı çiçeği (smeraldo) yetiştirmeye karar verir. bu, kıza olan içtenliğini, samimiyetini göstereceği en güzel yoldur çünkü. çok zor da olsa çiçeği yetiştirmeyi başarır. şimdi tek yapması gereken kızın gelip çiçeği almasını beklemektir fakat günler, aylar geçer ama kız gelmez. adam endişelenir, korkar ve pelerinini takıp kasabaya ona bakmaya gider. gittiğinde kızın öldüğünü öğrenir. acaba, eğer adamın cesareti olsaydı, kendisini gösterseydi ve hislerini itiraf etseydi her şey değişir miydi?
"o günden bugüne smeraldo'nun anlamı; sunulamamış, açıklanamamış samimiyet ve hisler demektir."
bu çiçeği metafor alarak yazılan çok anlamlı bir de şarkı vardır. merak edenler için
türkçe altyazılı hali burada.
ayrıca kaynak.
devamını gör...
melike şahin
sesine aşık olduğum kadın.o kadar içten söylüyor ki .. tutuşmuş beraber/geri ver/hepsi geçti/kimin ızdırabı favori şarkılarım.bir de “diva bebe şov” adı altındaki videolarına bakmanızı öneririm.adamlar grubuyla şu dağlarda kar olsaydım söylemiş ve ciğer miğer bırakmamıştır.buradan
devamını gör...
wernicke-korsakoff sendromu
wernicke-korsakoff sendromu, 19. yüzyılın sonlarında tanımlanmış nöropsikiyatrik bir tablodur; ilk kez 1881 yılında carl wernicke, üç hasta üzerindeki klinik-patolojik gözlemlere dayanarak tablonun nörolojik niteliklerini ortaya koymuştur. bu sendromun psikiyatrik nitelikleri ise 1887 yılında sergei sergeievich korsakoff tarafından belirlenmiştir. bu duruma göre, wernicke-korsakoff sendromunda iki komponentin bulunduğu görülmektedir:
wernicke ensefalopatisi nörolojik bulgular demetidir,
korsakoff psikozu ise psikiyatrik bulgulardan oluşur.
wernicke hastalığı veya wernicke ensefalopatisinde 3 temel bulgu vardır; konfüzyon ya da amnezi, nistagmus ya da oftalmopleji, (iii) ataksi. bunlara, zamanla b1 vitamini (tiamin) eksikliğine bağlı öteki bulgular da (örneğin, periferik nöropati) eklenir.
korsakoff psikozu ise bellek bozukluğu, öğrenme güçlüğü ve demansı andıran klinik bulgulardan oluşur. özellikle, uzun süren ödünsüz açlık grevlerinde apati, konfabülasyon, ajitasyon ve halüsinasyon gibi psikiyatrik bulgular giderek yoğunlaşır.
--- alıntı ---
tr.wikipedia.org/wiki/Werni...
--- alıntı ---
wernicke ensefalopatisi nörolojik bulgular demetidir,
korsakoff psikozu ise psikiyatrik bulgulardan oluşur.
wernicke hastalığı veya wernicke ensefalopatisinde 3 temel bulgu vardır; konfüzyon ya da amnezi, nistagmus ya da oftalmopleji, (iii) ataksi. bunlara, zamanla b1 vitamini (tiamin) eksikliğine bağlı öteki bulgular da (örneğin, periferik nöropati) eklenir.
korsakoff psikozu ise bellek bozukluğu, öğrenme güçlüğü ve demansı andıran klinik bulgulardan oluşur. özellikle, uzun süren ödünsüz açlık grevlerinde apati, konfabülasyon, ajitasyon ve halüsinasyon gibi psikiyatrik bulgular giderek yoğunlaşır.
--- alıntı ---
tr.wikipedia.org/wiki/Werni...
--- alıntı ---
devamını gör...
yazarların bedava olmasını istediği 3 şey
flüt.
flüt.
flüt.
ibrahim tatlıses.
flüt.
flüt.
ibrahim tatlıses.
devamını gör...