din ve devlet işlerinin birbirine karışması hiç bu kadar güzel olmamıştı, demek istediğim durumdur.
devamını gör...

işte o en arka sırada kimle oturuyorsanız hayatınızın sonuna kadar arkadaş olmanız çok yüksek olasılıktır. 9 sene oldu. allah bozmasın , hiç sorunumuz olmadı
devamını gör...

aslında ülkece toplanıp, ülkeyi terk edersek sorun falan kalmaz.
sanki bu biraz daha kolay olur gibi.
devamını gör...

gitmek,mümkün mü artık?
gitmek, onca yollardan sonra?
yeniden yollara düşmek,
neresi sıla bize?
neresi gurbet...


bu gece hüzün candır ile gitmek üzerine konuşacağız efendim.

sizce nedir gitmek?
ama kafamız nasıl güzel saat 23’te sözlük radyoda!

bekliyoruz sizleri de sohbetimize...
devamını gör...

genelde şehir kargaşasında yaşayan insanların sahip olmadığı özellik. kırsal kesimlerdeki insanların daha sakin hayatları olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

her şey, dizi ve film kulübünün, perşembe gecesi izlenecek filmi ''whiplash'' olarak belirlemesi ile başladı!

bu filmi sevmemek için çok nedenim var; birincisi caz sevmem, ikincisi oz dizisindeki, tecavüzcü, nazi, ırkçı adamı sevmem.
o halde; terence fletcher'den bir alıntı ile devam edelim '' iyi iş'' , '' good job''...


öncelikle, filmle ilgili genel bilgilere yer verelim:
2014 yapımı filmin yönetmenliğini, damien chazelle üstlenmiş. oyunculuklarını ise; miles tellerve oz'daki beyaz ip.e vern schillinger'e hayat veren, jonathan kimble simmons üstlenmiş.
film 19 günde çekilmiş.
bir dip not daha verelim: eğitim içerikli filmler kategorisinde, ertem eğilmez'in hababam sınıfı, 28,800 kişinin oylamasıyla, 9,4 puanla birinci sırada yer alırken, whiplash 476.907 kişi tarafından 8,5 lik bir puan alarak ikinci sırada yer alıyor.
bu puanı hak edip etmediği ise tartışmalı.

bundan sonrasın da spoi takıntısı olanlar, takıntılarını da alıp gitsinler lütfen.

''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''

bu bir istismar filmi mi? yoksa başarı hikayesi mi?
az önce bitirdiğim bu film, bana bu ikilemi yaşattırıyor.
sevgili arkadaşlar; film amerika'nın en önemli müzik okullarından birinde öğrenci olan, sıradan bir ailesi olan, bu sıradanlığı tarafından asla geniş aile tarafından övülmeyen, andrew neiman ile ''kamçılayarak eğitme'' fikrini benimsemiş ve ikinci charlie parker'ı arayan hocası, terence fletcher arasındaki çekişmeyi anlatıyor.
''çekişme'' demek az kalır, ''psikolojik savaş'' desek daha doğru.

filmin şiddeti aslında isminde yatıyor. whiplash bir jazz şarkısı gibi görünse de, aslında ; bebekleri ileri - geri şiddetli bir biçimde sallayarak, onlarda ''beyin sarsıntısı'' geçirmelerini sağlayan, bir istismar yöntemi.
konudan bağımsız dip not:
1974' de bebek beyinlerindeki caffrey denilen bir doktor bu olaya "kafası
öne ve arkaya sarsılarak silkelenmiş bebek sendromu yani; whiplashshaken infant syndrome adını vermiştir. www.medscape.com/viewarticl...

bu açıdan bakarsak aklımızda deli sorular; bu kırbaçlama mı, istismar mı?

motivasyon, hırs ve temel değerlere sahip gayretli bir öğrenci, ve onun ''en iyi caz müzüsyeni'' olma hayali. bu hayalin hastalıklı bir saplantı olma durumu var bence, nereden anlıyoruz?
ailesi ile yemek yediği sahnede, ---34 yaşında şarhoş ve beş parasız ölüp, insanların yemek masasında benden bahsetmesini; 90 yaşında zengin, ayık ölüp kimse tarafından hatırlanmamaya tercih ederim --- demesinden.
andrew hiç şüphesiz takıntılıdır. tekniğini mükemmelleştirme takıntısı....
ellerini kanatarak baterisini çalmaya devam etmesinden, bu iş belli oluyor zaten.
hocası fletcer, onu ne zaman sınıf önünde küçük düşürse; fiziksel olarak kendine zarar veriyor.
dahası, çalmak onun için o kadar önemlidir ki, konsere yetişmek için arabayı hızlı ve dikkatsiz kullanabilir, trafik kazası yapabilir ve o şekilde bile konserde çalmaya çalışabilir.
film bu takıntıyı bir başarı hikayesi gibi gözümüze sokmaya çalışıyor. ama yemezler.
andrew, öyle bir psikopattır ki; en iyi müzisyenlik hedefine ulaşma yolundaki kız arkadaşını bile büyük bir acımasızlıkla hayatından çıkarır.
''senin bir hedefin bile yok'' diyerek. oysaki önce '' benimle çıkar mısın?'' diye sorarken bile utanan, korkmuş bir çocuktu.
bu onun ruh halinin değişimini gözler önüne seriyor.
andrew'in kız arkadaşı neredeyse filmde görünen tek kadın. ve kız bize ''hırsı olmayan zayıf bir karakter olarak'' takdim ediliyor.
hoca fletcher ise; orkestrasındaki tek kadının ''o sandalyede güzel olduğun için mi, yoksa hakkettiğin için mi oturuyorsun'' diyerek,
bize o kızın yeteneğini sorgulattırıyor.
bu anlamda filmin cinsiyetçi olduğunu söylemek mümkün.
haa unutmadan, fletcher'in eşcinsel bir öğrencisi olduğunu ve onu andrewlw yarıştırdığını ve aşağılamak için lgbt bireyi olmasını kullandığını ekleyelim. filmin homofobik olduğunu da söyleyebiliriz.
sevgili arkadaşlar; jazz müziğin çıkışı aslında köle olan afro amerikalılardır. burada konuya değinilmiş. harlem #510605, harlem rönasansı #510595 .
filmde hem fletcher'in, hemde andrew'in beyaz olmasını, yan rollerde az buçuk siyahilerin neredeyse görünmez olmasını, ten ırkçılığına yormayalım mı şimdi? üstelik film newyork'ta geçiyor. yani en kalabalık siyahi nüfusa sahip yerde. yani harlemde!!!
aaahhh ' filmi daha ne kadar gömebilirim bilemedim. bence bu kadar yeter.


değerli arkadaşlar;
bir konuda çok iyi olmamanız onunla uğraşmayacağınız anlamına gelmiyor. ille de birinci olmak zorunda değilsiniz. unutmayın ikincilikte bir başarıdır. hatta üçüncülükte...
aklıma filenin sultanları geldi bak..
velhasıl kelam, önünüze çıkan engelleri maalesef bazı zamanlar çalışarak geçemezsiniz. film çok çalışırsanız olur anlayışını bize dayatmaya çalışıyor. siz elinizden geleni yapın. elbet çabalarınızdan ötürü takdir göreceksiniz.
edit: filde istanbul markalı ziller görünüyor. buna değinmeyi unuttuk. buradan çıkardığım sonuç zil üretimi konusunda istanbul'un dünyada iyi bir yerde olduğu ...
buraya caz severler için filmden bir müzik bırakalım.
devamını gör...

kulak hizasından kısa saçlara gece uyurken bir şeyler oluyor. bir sabah james dean gibi uyanırken bir sabah halkadaki samara gibi uyanıyor insan. nasıl oluyor, gece yastıkla kafamız arasında ne geçiyor? bazı saçlar nasıl dik durabiliyor?
devamını gör...

jean christophe grange ‘ın doğan kitabevi tarafından şubat 2020 tarihinde yayınlanan kitabı. ilk olarak yayınlanan kızıl nehirler kitabının ana karakteri dedektif neimans’ın tekrar ana karakter olduğu roman. yazarın daha önce yayımlanan kitaplarına göre oldukça ince, bilgiden ziyade olay ve aksiyona odaklanmış kitabı.
avcılık, kardeşlik, intikam, ırkçılık gibi konulara değinilmiş. grange'ın kitaplarında aşina olduğumuz adli tıp, cinayetin işlenme şekli, cinayet mahalli , katilin psikolojisi gibi konulara çok az yer verilmiş.
yazar "o kadar kitap yazdım, hepsinde defalarca anlattım, daha öğrenemediniz mi?" demek istemiş olabilir.

ilk kez grange romanı ya da ilk kez polisiye gerilim okuyacak olanlar için iyi bir başlangıç eseri olabilir ancak yazarın çok çok daha iyi kitapları mevcut. kızıl nehirler ve leyleklerin uçuşu gibi.
devamını gör...

çaylak yazarları sindirmeye çalışan eziklere ne kadar sinir olunduğunu gösteren başlık. cinlisophie yürüyedur ilk imza benden.
devamını gör...

1 liranın 0.08 pound ettiği ülkenin yöneticisinin söylemleri.*
devamını gör...

natüralizmin temsilcilerinden olan danimarkalı yazar, şair ve bilim insanı jens peter jacobsen'ın 1880 yılında yayımlanan novellası. hermann hesse ve gerçekçiliğin babası adledilen henrik ibsen'i dahi etkisi altında bırakmış olan jacobsen; niels lyhne ile rainer maria rilke'nın da edebi yönünü epey beslemiştir. briefe an einen jungen dichter*'da rilke bundan açıkça söz eder. tanımın sonuna çevirisi ile beraber not düşeceğim.

iskandinav edebiyatında natüralizmin en önemli temsilcilerinden biri olan eser; sonu belirsizce biten, kendi benliğini bulamamış ve yolculuğunda başarısız olmuş bir karakterin kasvetli ve huzursuz edici öyküsüdür esasında. bu 'çöküş' romanında esere ismini vermiş olan ana karakter niels; yaşamı, gelişimi, yasak ilişkisi -yakın dostu erik'in eşi ile olan- ve iç karmaşaları ile açıkça bir anti-kahraman olarak okuyucuya sunuluyor. belirtmek gerekir ki niels, açıkça jacobsen'ın darwinci görüşünden beslenmiş bir karakter bu yüzden jacobsen eserin pek çok yerinde bu idealist genç şairi sürekli darwin'in teorileri ile karşı karşıya bırakıyor ve bu çatışmanın altında aynı zamanda teolojik sorular yer alıyor.

ayrıca not düşmek gerekir ki; niels lyhne, danimarkalı yazar henrik pontoppidan'ın 8 ciltlik lucky per'i ile tam olarak benzerlik göstermese de aynı düşüncenin ürünü olarak ortaya çıkar esasında fakat jacobsen'in bu kadar kısa bir novellada 8 ciltlik bir eserin şiddetini hissettirmesi tartışmasız büyük bir başarıdır bence ki; pesten i bergamo'da yalnızca 'çarmıha ger' gibi tekrarlanan basit bir cümleyle bile dehşetvari bir etki bıraktığını düşünürsek bu şaşılacak bir durum sayılmaz.

haven't you noticed that we women daydream infinitely less than you men? we can't anticipate pleasure in our imagination or keep suffering out our lives with some imaginary consolation.whatever is, is.ımagintion! ıt's so paltry! yes, when you've grown older, as ı have, you occasionally make do with the poor comedy of the imagination. p.17

briefe an einen jungen dichter, rainer maria rilke:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel "size anlatmak istediğim ikinci şey ise: tüm kitaplarım arasında yalnızca birkaç tanesi benim için vazgeçilmezdir ve gittiğim her yere içlerinden iki tanesini mutlaka götürürüm. burada da yanımdalar: incil ve büyük danimarkalı şair jens peter jacobsen'in kitapları. eserlerini biliyor musunuz? bazıları reclam'in evrensel kitap serisinden çıktığı için temin etmesi kolay. çevirileri de gayet iyi. j. p. jacobsen'in alu öykü'sünün küçük cildini ve romanı niels lyhne'yi alın. bütün bir dünya, bir dünyanın mutluluğu, bolluğu, tasavvur edilemez enginliği saracak sizi. bir süre bu kitapların içinde yaşayın, öğrenmeye değer bulduklarınızı öğrenin onlardan ama en önemlisi onları sevin."

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel "bu sevgi size binlerce ve binlerce kez geri dönecek, yaşamınızda ne olursa olsun -geri dönecek, bundan eminim. varlığınızın tüm dokularına, tıpkı tüm deneyimlerinizin, hayal kırıklıklarınızın ve sevinçlerinizin en önemli parçaları gibi işleyecek. yaratıcılığın özüne ait en büyük deneyimi, derinlikleri ve sonsuzluğu bana kimin verdiğini söylemem gerekirse, sözünü edecegim salt iki isim olurdu: o harika, yüce ozan jacobsen ve günümüzde hayatta olan tüm sanatçılar arasında eşi olmayan, heykeltıraş auguste rodin. yolunuzda başarılar!"
saygılarımla, rainer maria rilke


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel "paskalya mektubunuzla beni çok memnun ettiniz sevgili bayım, zira iyi haberlerinizle doluydu. jacobsen'in görkemli ve kıymetli sanatından konuşma şekliniz, sanatınızı ve sorularınızı bu bereketli alana yönlendirmekle hata etmediğimi gösterdi bana. niels lyhne, ihtişamın ve derinliklerin kitabı. size açılacak; ne kadar sık okunursa o ölçüde her şeyi barındırdığını görürsünüz, yaşamın en algılanamaz kokularından en ağır meyvelerinin muazzam tatlarına varan dek. belleğin titreyen yankısında anlaşılmayan, kavranmayan, deneyimlenmeyen ve bilinmeyen hiçbir şey yoktur; hiçbir deneyim çok az değildir ve en küçük olay bir kader gibi açılır ve kaderin kendisi harika, geniş bir ağ gibidir; sonsuz hassas bir el tarafından yönlendirilir ve diğerinin yanına yerleştirilir ve yüzlerce kişi tarafından tutulur ve taşınır."

edit: imla.
devamını gör...

çok fazla değer verdiğiniz insanın sesini yavaş yavaş unutmaya başladığınız ya da toprağına sarıldığınız an.
devamını gör...

gemi azıya almış yazar şeysi. biliriz ki wikipedia'da cümle sonlarında yer alan parantez içindeki rakamlar kaynakçaya ithafen yazılır.

(bkz: ulan bari kaynak göster)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"şiirlerin içinden çıkıp gelen kadınlar vardır.
öpse şiir, saçını dağıtsa mısra, gülse kıta olur."

daha çok yazmalıydı, bıraktığı eserler ile hiç unutulmayacaktır. allah rahmet eylesin.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ağır rock'cu 2 tanesine sahibim...
lan ben bu yaşta ümit besen dinliyordum alümünyum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

doğru yazımı egzoz olan kelime.

egzos
ekzos
egzost
eksoz
egsoz
egsozt
eksozt
ekzost

bir ara bir sanayiye uğrarsanız daha fantastik yazımları ile de karşılaşabilirsiniz.
devamını gör...

dünyanın kendi etrafında dönmediği anlayıp, kabul etmek.
insanları değiştirmek için uğraşmamak, oldukları gibi kabul etmek.
hayatı ve gerçeklerini anlama yolunda olduğunun farkında olmak (ben olayı çözdüm kafasında olmamak).
onay görme ihtiyacının bir hayli azalması.
saygı kavramını idrak etmeye başlamak.
devamını gör...

bu hazall ben miyim? sanirim benim... adima baslik acilmasi da ne yalan soyliyeyim cocuksu bir mutluluk verdi . cok cok tesekkur ederim, guzel bakis aciniz icin. asil siz iyiki varsiniz...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim