bir insanla ilişkiyi kesmek için yeterli sebepler
kurulan iletişimden eskisi gibi keyif almıyor olmamız. yanındayken zamanın çabucak geçmesini istememiz.
devamını gör...
bir yazarda olması gereken özellikler
10 tanım girmesi.
devamını gör...
karahindiba
gencecik yazar (bkz: sinan sülün)'ün cok basarili uc hikayeden* olusan ilk kitabi.
kitaba adini veren en etkileyici hikayelerden biri karahindiba. **
icinde herkesin kendinden bir seyler bulabilecegi bu uc hikayeden kitaba adini veren karanhindiba'da; su an gunumuzde yasadigimiz her sey direkt yoldan adnan'in hayata tutunamayisi ile anlatiliyor. toplumun, genclerin, durumu, issizlik ozellikle, torpiller, insan kaynaklari departmani.... vs.
hepimiz okuduk, hepimiz mezun olduk, hepimiz issiz kaldik, hepimize asgari ucret teklif edildi, hepimiz aptal ik ile surtustuk, "ben bu gerizekaliyla mi calisacagim" dedik, aptal saptal sorular yanitlamak zorunda birakildik.*
iste bu hikaye bunlarin ve yasadigimiz, yasamak zorunda birakildigimiz durumlarin tamamini mizahi bir dille ele alip anlatmis. kitabin cok akici bir dili var. yazar acayip mizahi bir dil kullanmis. cok hizli bitiyor kitap, nerdeyse her konuda "ulan biz de yasadik bunu ya" diyorsunuz.
hani diyoruz ya hayatimi yazsalar roman olur. iste o romanin bir part hikayesi bu.
daha sonra bu hikaye (bkz: mask-kara) tiyatrosu tarafindan tek kisilik bir tiyatro oyunu* haline getirildi.
yonetmenligini (bkz: cevdet bayram) yapti. cok basarili oynandi (bkz: sertaç demir) tarafindan. izleme firsati bulmaya calisin.
oyunda izlediginiz bir yerden sonra sertac degil kendiniz oluyorsunuz.
kitaba adini veren en etkileyici hikayelerden biri karahindiba. **
icinde herkesin kendinden bir seyler bulabilecegi bu uc hikayeden kitaba adini veren karanhindiba'da; su an gunumuzde yasadigimiz her sey direkt yoldan adnan'in hayata tutunamayisi ile anlatiliyor. toplumun, genclerin, durumu, issizlik ozellikle, torpiller, insan kaynaklari departmani.... vs.
hepimiz okuduk, hepimiz mezun olduk, hepimiz issiz kaldik, hepimize asgari ucret teklif edildi, hepimiz aptal ik ile surtustuk, "ben bu gerizekaliyla mi calisacagim" dedik, aptal saptal sorular yanitlamak zorunda birakildik.*
iste bu hikaye bunlarin ve yasadigimiz, yasamak zorunda birakildigimiz durumlarin tamamini mizahi bir dille ele alip anlatmis. kitabin cok akici bir dili var. yazar acayip mizahi bir dil kullanmis. cok hizli bitiyor kitap, nerdeyse her konuda "ulan biz de yasadik bunu ya" diyorsunuz.
hani diyoruz ya hayatimi yazsalar roman olur. iste o romanin bir part hikayesi bu.
daha sonra bu hikaye (bkz: mask-kara) tiyatrosu tarafindan tek kisilik bir tiyatro oyunu* haline getirildi.
yonetmenligini (bkz: cevdet bayram) yapti. cok basarili oynandi (bkz: sertaç demir) tarafindan. izleme firsati bulmaya calisin.
oyunda izlediginiz bir yerden sonra sertac degil kendiniz oluyorsunuz.
devamını gör...
yazarların takipçilerine söylemek istedikleri
zamanında 1 takipçim bile yokken şimdi koskocaman 32 adet. kim olduğunuzu bilmiyorum, aslında öğrenebilirim ama öyle büyüsü bozulur. teşekkürler efenim.
devamını gör...
ümit özdağ
15 yaşında tanıştığım ve nihayet öğrencisi olduğum siyasetçidir.
yeni kurduğu zafer partisine ilk seçimde oy vereceğim kişidir. siyâset bilimi alanında şuan için piyasadaki en donanımlı siyasetçidir. bu adama ırkçı ya da aşırı gibi ifadeler kullananların ideolojik eğitimi yoktur diyebiliriz.
devlet nedir, milliyetçilik, siyasî kimlik, uluslararası hukuk nedir bilmeyenler adama aşırı diyor. alışmışlar mahallî takım yönetir gibi yönetilen ülkede yaşamaya devletin ne olduğunu unutmuşlar.
yeni kurduğu zafer partisine ilk seçimde oy vereceğim kişidir. siyâset bilimi alanında şuan için piyasadaki en donanımlı siyasetçidir. bu adama ırkçı ya da aşırı gibi ifadeler kullananların ideolojik eğitimi yoktur diyebiliriz.
devlet nedir, milliyetçilik, siyasî kimlik, uluslararası hukuk nedir bilmeyenler adama aşırı diyor. alışmışlar mahallî takım yönetir gibi yönetilen ülkede yaşamaya devletin ne olduğunu unutmuşlar.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
bu utancı ve acıyı kelimelerle anlatamayız.
şiirler ve türkülerle anlatmaya çalıştığımız bir yayın olacak. yüreklerimiz bir kez daha yanacak.
korlar arttıkça karanlığa teslim olduk,korlar arttıkça kaybettik hayata dair ne varsa, karanlıkta bir tutam ışık aradık...
yiğitlik midir emanet cana kıymak diye başlayan şiirlere sığındık..
yakanları,yaktıranları,izleyenleri, alkışlayanları unutmadımaklımda.
şiirler ve türkülerle anlatmaya çalıştığımız bir yayın olacak. yüreklerimiz bir kez daha yanacak.
korlar arttıkça karanlığa teslim olduk,korlar arttıkça kaybettik hayata dair ne varsa, karanlıkta bir tutam ışık aradık...
yiğitlik midir emanet cana kıymak diye başlayan şiirlere sığındık..
yakanları,yaktıranları,izleyenleri, alkışlayanları unutmadımaklımda.
devamını gör...
mihriban
mihriban kelime kökeni itibariyle şefkatli, iyi huylu demektir.
şair ve yazar abdürrahim karakoç'un, aşık olduğu kız ile mektuplaşırken yazdığı mihriban şiiri:
sarı saçlarına deli gönlümü
bağlamışım çözülmüyor mihriban
ayrılıktan zor belleme ölümü
görmeyince sezilmiyor mihriban
yar deyince kalem elden düşüyor
gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
lambada titreyen alev üşüyor
aşk kâğıda yazılmıyor mihriban
tabiplerde ilaç yoktur yarama
aşk deyince ötesini arama
her nesnenin bir bitimi var ama
aşka hudut çizilmiyor mihriban.
bu şiir sonra türkü haline gelmiştir. mihriban
türkünün hiç bir zaman gündemden düşmemesine karşın, hikayesinin de yanlış anlatıldığını söyleyen oğuz karakoç, ''üzülerek söylüyorum ki, abdürrahim karakoç'un tertemiz ve ölümsüz aşkını anlatan bu şiir, ne yazık ki internette ve dizilerde reyting uğruna çok farklı şekilde yorumlanıyor. biz buna karakoç ailesi olarak üzülüyoruz. amcam abdürrahim karakoç "o bana mektup yazardı, ben onun bulunduğu bölgedeki gazetelere şiirimi gönderirdim. o beni şiirlerimle takip ederdi' diyor. yani mihriban amcama, 'unutmak kolay mı?' demiştir. amcamda şiirinde, 'unutmak kolay mı? deme unutursun mihriban' diye karşılık vermiştir. mektuplaşmış, şiirleşmişler ancak takdiri ilahi yazmamış. bu şekilde sonuçlanmıştır.'' demiştir.
şair ve yazar abdürrahim karakoç'un, aşık olduğu kız ile mektuplaşırken yazdığı mihriban şiiri:
sarı saçlarına deli gönlümü
bağlamışım çözülmüyor mihriban
ayrılıktan zor belleme ölümü
görmeyince sezilmiyor mihriban
yar deyince kalem elden düşüyor
gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
lambada titreyen alev üşüyor
aşk kâğıda yazılmıyor mihriban
tabiplerde ilaç yoktur yarama
aşk deyince ötesini arama
her nesnenin bir bitimi var ama
aşka hudut çizilmiyor mihriban.
bu şiir sonra türkü haline gelmiştir. mihriban
türkünün hiç bir zaman gündemden düşmemesine karşın, hikayesinin de yanlış anlatıldığını söyleyen oğuz karakoç, ''üzülerek söylüyorum ki, abdürrahim karakoç'un tertemiz ve ölümsüz aşkını anlatan bu şiir, ne yazık ki internette ve dizilerde reyting uğruna çok farklı şekilde yorumlanıyor. biz buna karakoç ailesi olarak üzülüyoruz. amcam abdürrahim karakoç "o bana mektup yazardı, ben onun bulunduğu bölgedeki gazetelere şiirimi gönderirdim. o beni şiirlerimle takip ederdi' diyor. yani mihriban amcama, 'unutmak kolay mı?' demiştir. amcamda şiirinde, 'unutmak kolay mı? deme unutursun mihriban' diye karşılık vermiştir. mektuplaşmış, şiirleşmişler ancak takdiri ilahi yazmamış. bu şekilde sonuçlanmıştır.'' demiştir.
devamını gör...
evlenmelerine izin verilmeyen gençlerin intihar etmesi
şimdi bu kafadaki iki insanın evlendiğini düşünün. bir de üstüne çocuk yaptıklarını düşünün. sonra da 3 sayfada hergün gördüğümüz birbirinden trajik haberleri düşünün...
umarım iyileşirler ve aileleri yine evlenmelerine izin vermez.
umarım iyileşirler ve aileleri yine evlenmelerine izin vermez.
devamını gör...
lucifer (yazar)
acil önlem alınmalı. zira fantezi hikayeleri sitesine çevirdi sözlüğü.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
* teoman "en güzel hikayem" şarkısında o kadar güzel açıklamış ki; bazen ne yaparsan yap olmuyor bazen diye üstüne ne desek boş...
olmuyor evet, bazen her şeyi yapıyorsun ama olmuyor. bazen de bırakıyorsun ne olmayacaksa olmasın diyorsun hiç beklemediğin şeyler oluyor.
ben bu hayatı çözemedim hala, kalan ömrüm yaşadığımdan azdır artık diye tahmin ediyorum yani göçüp gideceğim ama hala soru işaretleri dolu kafamda ve yorgunum artık ziyadesiyle.
zira o kadar uğraşıp, didinip insanların kafalarının içinden geçen binlerce düşünceden sadece bir tanesi olacak kadar bile iz bırakamıyoruz bazen şu hayatta.
ve o zamanlarda şunu istiyorum; keşke denizde başıboş bir sal olsam, rüzgar nereye götürüyorsa oraya gitsem. bir gün bir adada karaya vursam, orada birileri bulsa beni ya da fırtınaya yenik düşüp parçalansam, yitip gitsem hiç olmamışcasına...
sonra bakıyorum her şeye rağmen güneş her sabah doğmaktan vazgeçmiyor, kuşlar ötmekten, dünya dönmekten, insan yaşamaktan vazgeçmiyor. bir şeylerin bir gün değişebileceğine dair umut hep var ilginç şekilde, belki de can simidimiz bu yaşayabilmek, katlanabilmek için...
öğreneceğim, çözeceğim... er ya da geç ben de kuralına göre yaşamayı öğreneceğim şu zalım dünyada. *
olmuyor evet, bazen her şeyi yapıyorsun ama olmuyor. bazen de bırakıyorsun ne olmayacaksa olmasın diyorsun hiç beklemediğin şeyler oluyor.
ben bu hayatı çözemedim hala, kalan ömrüm yaşadığımdan azdır artık diye tahmin ediyorum yani göçüp gideceğim ama hala soru işaretleri dolu kafamda ve yorgunum artık ziyadesiyle.
zira o kadar uğraşıp, didinip insanların kafalarının içinden geçen binlerce düşünceden sadece bir tanesi olacak kadar bile iz bırakamıyoruz bazen şu hayatta.
ve o zamanlarda şunu istiyorum; keşke denizde başıboş bir sal olsam, rüzgar nereye götürüyorsa oraya gitsem. bir gün bir adada karaya vursam, orada birileri bulsa beni ya da fırtınaya yenik düşüp parçalansam, yitip gitsem hiç olmamışcasına...
sonra bakıyorum her şeye rağmen güneş her sabah doğmaktan vazgeçmiyor, kuşlar ötmekten, dünya dönmekten, insan yaşamaktan vazgeçmiyor. bir şeylerin bir gün değişebileceğine dair umut hep var ilginç şekilde, belki de can simidimiz bu yaşayabilmek, katlanabilmek için...
öğreneceğim, çözeceğim... er ya da geç ben de kuralına göre yaşamayı öğreneceğim şu zalım dünyada. *
devamını gör...
ingiltere'ye yerleşmeye karar vermek
bahar aylarında bir sorun çıkmaz ise yapacağım eylemdir. voyager 1 satürn'ün yanından çekerken çektiği fotoğrafa bakınca vatan millet, ırk din safsatalarının ne kadar da gereksiz olduğunu düşünüyorum. neden vatan kisvesi altında beni yolmalarına izin vereyim ki, neden aynı şeyi 2 ayda alabilecek iken burada kalıp 24 ayımı vereyim. mutluluk endekslerinde son sırayı paylaşan ve fikir özgürlüğünün olmadığı bir yerde kalmanın pek de bir esprisi kalmadı.
herkese iyi gitmeler
9 aralık editi : korona vaka sayısı düşüşe geçmişe benziyor uk'de. bu güzel haberdi, ki zaten 8 aralık itibariyle de aşılamaya geçtiler. (bkz: #122424">#122424)
kısa sürede vaka sayılarını 1000'in altında görmek bizleri sevindirecektir.
edit : dünenki verilere bakıp düşüşe geçiyor derken bugün 16,578 vaka verip üzmüştür. ''nyt latest update'' kısmını takip ede ede kaç aydır gına geldi!
zaten bizdeki stres yetmiyormuş gibi bir de orayı takip edip stres çekiyoruz. ben verileri direk ingiltere devlet sitesinden takip ediyorum. dileyenler buradan takip edebilirler.
buradan
napoleon hill, think and grow rich kitabında der ki : inançla desteklenen arzunun gücüne inanıyorum. çünkü bunun sıfırdan başlayan insanları güç ve zenginliğe götürdüğünü gördüm.
kendimize inanmaya ve çalışmaya devam. elbet bir gün olacak.
herkese iyi gitmeler
9 aralık editi : korona vaka sayısı düşüşe geçmişe benziyor uk'de. bu güzel haberdi, ki zaten 8 aralık itibariyle de aşılamaya geçtiler. (bkz: #122424">#122424)
kısa sürede vaka sayılarını 1000'in altında görmek bizleri sevindirecektir.
edit : dünenki verilere bakıp düşüşe geçiyor derken bugün 16,578 vaka verip üzmüştür. ''nyt latest update'' kısmını takip ede ede kaç aydır gına geldi!
zaten bizdeki stres yetmiyormuş gibi bir de orayı takip edip stres çekiyoruz. ben verileri direk ingiltere devlet sitesinden takip ediyorum. dileyenler buradan takip edebilirler.
buradan
napoleon hill, think and grow rich kitabında der ki : inançla desteklenen arzunun gücüne inanıyorum. çünkü bunun sıfırdan başlayan insanları güç ve zenginliğe götürdüğünü gördüm.
kendimize inanmaya ve çalışmaya devam. elbet bir gün olacak.
devamını gör...
zümrüd-ü anka (yazar)
çiçek seven, meraklı, ilgili ve zarifliğini inceliğini hangi kelime ile anlatacağımı bilemediğim güzel bir yazar.
güzel ve keyifli yazmaları olsun...
güzel ve keyifli yazmaları olsun...
devamını gör...
rosa luxemburg
rosa luxemburg 1871 yilinda yahudi bir ailenin cocugu olarak polonya'da dogdu. ancak polonya o vakitler, rus çarliginin bir parcasiydi ve kadinlar universite egitimi alamamaktaydi. luxemburg universite egitimini ısvicre'de tamamladi ve doktorasini "polonya'nin endustriyel kalkinmasi" uzerine yapti. alman vatandisi olabilmek icin gustav lubeck ile evlendi.
alman vatasi olduktan sonra, almanya sosyal demokrat partisinin (spd) uyesi oldu. marksist ideolojiden taviz vermeyerek, sosyal demokrat partinin icindeki revizyonist akima, basta eduard bernstein olmak uzere karsi cikti. 1914'de spd'nenin cogunlugu savas kredileri icin oy verirken, luxemburg marksist ideoloji taviz vermeyerek kredilere karsi cikti. karl liebnecht ile beraber spartakist ligini kurdu ve savas suresince savas karsiti yazilar yazmaya devam etti. savas karsiti hareketlerinden dolayi liebnecht ile beraber 1916'dan 1918'de savasin bitimine kadar tutuklandi.
1918'de almanya komunist partisini (kpd) kurdu. rosa luxemburg spd'nin devrimden vazgectigini, marksist ideolojiyi birakip burjuvazi ile is birligini yaptigini dusunuyordu. 1919 yilinda rosa luxemburg ve kpd, almanya'da sosyalist devrim baslatsalarda, spd'nin lideri ve sansolye friedrich ebert tarafindan bu devrim kanla bastirildi. komunistler, sosyal-demokratlar tarafindan ihanete ugratildilar. rosa luxemburg ve karl liebnecht 15 ocak 1919 gunu yakalandilar ve iskence edildikden sonra oldurulduler. rosa luxemburg boylece sadece alman komunistler icin degil, butun sosyalistler icin bir sehit haline geldi.
rosa luxemburg hayati boyunca bir suru esere imza atti. her ne kadar politik teorisyen ve politikaci olarak taninsa da, kendini bir ekonomist olarak gordu. luxemburg'un marksizm yorumu, marksist-leninist fikrin en buyuk rakibi idi. rosa luxemburg, her ne kadar bolsevik devrimini savunsa da, lenin ve troçki'nin demokratik olmayan ve baskici hareketlerini elestirdi. rosa luxemburg'a gore sosyalist devrimin ilerlemesi, proletarya diktatoryasinin kurulmasi ve ardindan sinifsiz bir toplumun elde edilmesi sadece ozgur bir demokrasi ile mumkundu. devrimin ilerlemesi icin halkin da surekli olarak devrime demokratik bir yolla katilmasi gerekiyordu.
ayrica, rosa luxemburg'un ekonomik dusuncesi lenin'inkinden farkliydi. lenin merkezi bir ekonomik sistemin gerektigini dusunurken, luxemburg merkezi olmayan ve tarim ve endustrinin rejyonel olarak idare edildigi bir sistemin gerekli oldugunu dusunuyordu.
alman vatasi olduktan sonra, almanya sosyal demokrat partisinin (spd) uyesi oldu. marksist ideolojiden taviz vermeyerek, sosyal demokrat partinin icindeki revizyonist akima, basta eduard bernstein olmak uzere karsi cikti. 1914'de spd'nenin cogunlugu savas kredileri icin oy verirken, luxemburg marksist ideoloji taviz vermeyerek kredilere karsi cikti. karl liebnecht ile beraber spartakist ligini kurdu ve savas suresince savas karsiti yazilar yazmaya devam etti. savas karsiti hareketlerinden dolayi liebnecht ile beraber 1916'dan 1918'de savasin bitimine kadar tutuklandi.
1918'de almanya komunist partisini (kpd) kurdu. rosa luxemburg spd'nin devrimden vazgectigini, marksist ideolojiyi birakip burjuvazi ile is birligini yaptigini dusunuyordu. 1919 yilinda rosa luxemburg ve kpd, almanya'da sosyalist devrim baslatsalarda, spd'nin lideri ve sansolye friedrich ebert tarafindan bu devrim kanla bastirildi. komunistler, sosyal-demokratlar tarafindan ihanete ugratildilar. rosa luxemburg ve karl liebnecht 15 ocak 1919 gunu yakalandilar ve iskence edildikden sonra oldurulduler. rosa luxemburg boylece sadece alman komunistler icin degil, butun sosyalistler icin bir sehit haline geldi.
rosa luxemburg hayati boyunca bir suru esere imza atti. her ne kadar politik teorisyen ve politikaci olarak taninsa da, kendini bir ekonomist olarak gordu. luxemburg'un marksizm yorumu, marksist-leninist fikrin en buyuk rakibi idi. rosa luxemburg, her ne kadar bolsevik devrimini savunsa da, lenin ve troçki'nin demokratik olmayan ve baskici hareketlerini elestirdi. rosa luxemburg'a gore sosyalist devrimin ilerlemesi, proletarya diktatoryasinin kurulmasi ve ardindan sinifsiz bir toplumun elde edilmesi sadece ozgur bir demokrasi ile mumkundu. devrimin ilerlemesi icin halkin da surekli olarak devrime demokratik bir yolla katilmasi gerekiyordu.
ayrica, rosa luxemburg'un ekonomik dusuncesi lenin'inkinden farkliydi. lenin merkezi bir ekonomik sistemin gerektigini dusunurken, luxemburg merkezi olmayan ve tarim ve endustrinin rejyonel olarak idare edildigi bir sistemin gerekli oldugunu dusunuyordu.
devamını gör...
insanlar kafayı yemiş
sürekli makam peşinde koşup sıradan bir okulda müdür, müdür yardımcılıklarını korumak için deli gibi yalakalık yapan ve bir yalaka takımı şeklinde dolaşarak birbirlerine her şey normalmiş havası veren tipler için de kullanılabilir ifadedir.
devamını gör...
popüler ev bitkileri
kesinlikle orkide. annem her fırsatta aldı lakin evde muhabbet kuşu varken dikkat etmeniz gerekiyor. yapraklarını kemirmeye bayılıyorlar boş bırakırsanız bütün masraf boşa gider.
devamını gör...
diş ağrısı
annecim der ki,
-bir diş ağrısı bi de çocuk sancısı beterdir.
-bir diş ağrısı bi de çocuk sancısı beterdir.
devamını gör...









