direkt söylüyorlar zaten .
devamını gör...

seneler boyu ince ele sık doku şiarı ile biriktirdiğim dostluklar bana yetiyor. sayıları çok mu derseniz , bir elin parmaklarını geçmez. topu topu 4 kişi.

onca senede ancak bu birikimi yapabilmişim. son dönemlerde dışarıdan gözlemlediğim ise şu; bizim bu kadar senede biriktirdigimizi, millet 2 bilemedin 3 ayda harcıyor.

böyle bir tüketimin olduğu ortamda macera aramaya gerek yok. kabuğumuza çekildik, bekliyoruz.
devamını gör...

(bkz: tümdengelim), (bkz: tümevarım) ve (bkz: anoloji) olarak 3 çeşidi olan işlemdir.
devamını gör...

amerika birleşik devletleri'nin connecticut eyaletinde doğmuş olan doktor william beaumont'un 19. yüzyıl başlarında yaptığı ve mide ile ilgili çok önemli bulgular elde ederek adını tarihe yazdırdığı bir garip deney.

beaumont, askeri bir görev için mackinac kalesi'ne gönderilir. burada çalışmaya başlamasının 2. yılında bir hasta getirilir. alexis adlı hastası bir tüfekle vurulmuştur. saçmalar alexis'in karnının sol üstüne doğru olan bölgeyi parçalamıştır. bu arada da mide ile karın arasında bir fistül oluşmuştur.

1 seneye yakın bir zaman geçer. hasta hayatta kalmış ve iyileşmeye başlamıştır. ancak fistül olduğu yerde durmaktadır. bu durum beaumont'un kafasında bir fikir oluşturur ve doktor 2,5 santimetre çaplı bu fistülden göründüğü kadarıyla hastanın midesini incelemeye karar verir. hastanın onayı ve gerekli izinler ile çalışmalara başlar. yiyecekleri ipe bağlayarak fistül içerisinden hastanın midesine sarkıtır. bir süre sonra geri çekerek nasıl sindirildiklerini gözler.

hasta için bu deneyler nasıl bir histir bilmem ama sonuçlar mide hakkında önemli detaylar verir. örneğin sindirim olayının mekanik değil kimyasal bir süreç olduğu, bu deneyler neticesinde çıkar ortaya. bazı besinlerin diğerlerine kıyasla daha geç sindirildiği, mide asidinin yapısı, bu asidin çalışmasına en uygun sıcaklık ve alkolün mide üzerindeki olumsuz etkileri gibi birçok bilimsel kanıt, bu deneyler sayesinde girmiştir literatüre.

çalışmaları nedeniyle, daha sonra müzeye dönüştürülen mackinac kalesi'ne beaumont'un adına bir anıt dikilir. beaumont da tarihe "gastrointestinal fizyolojinin babası" olarak geçer.
devamını gör...

hıyar gibi tatvan'daki birliğime dağıtılmak için elazığ ktm'ye giriş yaptığım gün. akşam gece yarısına doğru, sağda solda köşede takılmıştık. sonra sıra olup yatakhaneye. yatakhane dediğim 200 kişilik bir yer, 100 ranza vardır! lan ben ne arıyorum burada alüminyum düşüncelerinin beynimi yediği, gübreden oluşma bir battaniye altında uyu uyuyabilirsen. 4 gün burada geçti sözlük, para versem alamayacağım bir hayat dersiydi.
devamını gör...

valiz şeklinde , altındaki plastiği sert olan pembe beslenme çantası, açıkça söylemediğim için onu istediğimi hiçbir zaman bilemediler.
ve bahçevan gibi askıları olan kot jile.

şimdi alsalar da mutlu olmam.
insan istediklerini çocukken alınca mutlu oluyormuş.
büyüdükten sonra sahip olmanın hiçbir anlamı kalmıyor.
devamını gör...

umut berat güneysu gel oğlum .d
devamını gör...

vladimir nabokov kitabıdır.

bir roman bittiğinde size ne bıraksın istersiniz. bir tamamlanmışlık duygusu olabilir mesela. çözülen esrarın verdiği rahatlama, romanda kendinizi görmenin verdiği mutluluk ya da iç sıkıntısı. romanı anlamış olmanın getirdiği böbürlenme ya da tam tersinin neden olduğu üzüntü.

bir yazıda okuduğum ve içten içe kabul etmek durumunda kaldığım bir yoruma göre ” nabokov neredeyse kimsenin en sevdiği yazar değildir.” bu romanını okuduğum zamanda çok beğenmeme karşın benim en sevdiğim yazarlar arasında yer almaz yine de. işte bu yazarın göz romanı bittiğinde yukarıda saydığım duygulardan hiçbirini hissetmeyeceksin muhtemelen. romanı bitirince beyninizde birkaç soru işareti kalacağını garanti edebilirim.

roman kahramanları başlıca üç kişi aslında: anlatıcı, vanya ve smurov…hikayenin anlatıcısı -ki bu yüzden ona anlatıcı deniyor- kendi hayat hikayesini anlatmaya, ilk cinsel deneyimlerinden bahsetmeye başlar ancak bir süre sonra bu deneyim onu intihara sürükler ve ilk gizem burada başlar. çünkü anlatıcı kalbine sıktığı kurşunla öldüğünü iddia ederken bunu başka kimse kabul etmez.

insanlar kalbine sıktığı kurşunun onu sadece yaraladığını iddia eder ancak anlatıcı öldüğünü ve zihninin daha doğru bir deyişle hayal gücünün geleceği kurgulamaya devam ettiğini söylemekte ısrarcıdır. bu noktadan sonra ya anlatıcıya inanıp, ölü bir adamı dinlemeye devam edeceksiniz ya da ona inanmayıp hastalıklı bir zihne sahip olduğunu düşünüp deli bir adamı dinleyeceksiniz.

ben ilk seçeneği tercih ettim ve anlatıcıyı dürüst bir adam olarak belleyerek ölü bir adamı dinledim. daha sonra çifte ajan olduğundan şüphelenilen ve vanya isimli genç kıza vurgun olan smurov giriyor işin içine. burada ise ikinci gizem çıkar ortaya, başta kuzu kuzu anlatıcının -ölü olan- bir evde birçok farklı insanın arasında olanları anlatmasını dinleriz. ancak olaylar südükçe bu kadar çok şeyi bilmesi garip gelir.

burada ise ruh çağırma seanslarıyla ilgilenen weinstock devreye girer ve anlatıcının ölmüş ve ruhunun geri gelmiş olabileceği fikri dadanır insanın zihnine. roman ilerler ve smurov’un kim olduğu gizemi bu sefer iyice sarpasaran bir duruma sokar hikayeyi çünkü smurov ve anlatıcı aynı adam olabilir. ya da olamaz. anlatıcı ölmüş olabilir. ya da olamaz. ben bu romanı anlamış olabilirim. ya da olamam.
devamını gör...

sütü kaynatıp kaymağını kullanmak.

bal ile yemenin zevki bir başka.

not: çok yemeyin mideniz bozulur.
devamını gör...

(bkz: infamia) yani "şerefsizlik" ya da kötü şöhret kavramı, bir kişinin toplumda sahip olduğu saygınlığını yitirmesi demektir. roma hukukunda "infamis" yani "şerefsiz" kabul edilen kimselerin, örneğin, askerlikten kovulanların, kadın ticareti yapmak, sahneye çıkmak, gladyatörlük gibi uygunsuz işler yapanların, faizin faizini alan tefecilerin, başıboş gezenlerin, vesayeti altındaki kızla evlenenlerin veya oğlunu evlendirenlerin, iki kadınla birden aynı anda evlenenlerin, bazı haksız fiil ya da sözleşmelerden doğan davalarda (vedia, vekalet, vesayet...) mahkum edilenlerin, hem kamu hem de özel hukuk alanındaki hakları kısıtlanmaktadır. aslında "infamia" esas olarak kamu hukukuna ilişkin bir kavram olup, özel hukukla olan bağlantısı daha sınırlı niteliktedir. ancak, sözkonusu kavramın özel hukuk açısından çok önem taşıyan hususları da yok değildir. "infamis"ler, kamu hizmetlerinden yoksun bırakılma, seçme ve seçilme haklarını yitirmenin yanısıra, özel hukuka göre de, mahkemelerde kendi adlarına dava açmak ya da başkalarını temsil etmek haklarından yoksun kalırlar. ayrıca, tanıklık yapmaları da yasaktır. şerefsizlere vasiyetnamelerinde mal vasiyet eden kişilerin vasiyetnamelerine itiraz edilmesi de mümkündür. roma toplumunda herkes, "infamis" sayılan kişilerle hukuki ilişki kurmaktan kaçınır. o halde, "infamia" yı kısaca şu şekilde tanımlayabiliriz: "infamia", devletin yetkili organları tarafından, kişilerin mahkum edildikleri çeşitli davalar ya da sürdürdükleri belirli hayat biçimleri yüzünden yapılan bir kınamadır.

konu ile alakalı detaylı bilgi için "gökçe türkoğlu özdemir"in " roma hukukunda infamia" adlı eserini incelemenizi tavsiye ederim. bir diğer eser olarak ise "michel villey" tarafından kaleme alınan "roma hukuku güncelliği" adlı kitaba da göz atabilirsiniz.
devamını gör...

dinlemekten çok zevk aldığım rock sanatçısıdır.
devamını gör...

"dinsizlik artıyor!" artar tabi. islamiyeti karaladınız .
devamını gör...

bir monica belluci klasiğidir.

film, güzelliğin aslında sadece arzulanabilir olduğunda, hayranlık oluşturduğunda insanı da güzelleştirebileceğine dair en güzel örnektir. bu yüzden ask ve sanat, insanın kendini güzelleştirebilecegi en güzel hediyesidir yaşamın bize.

eminim izleyen her kadın filmin en az bir sahnesinde hayal etmiştir; malena gibi kasabanın meydanında yürümeyi.
devamını gör...

ahmed arif şiiri.

terketmedi sevdan beni,
aç kaldım, susuz kaldım,
hayın, karanlıktı gece,
can garip, can suskun,
can paramparça...
ve ellerim, kelepçede,
tütünsüz uykusuz kaldım,
terketmedi sevdan beni...
devamını gör...

taşınacağınız evde hangi manzarayı görmek istersiniz sevgili yazarlar?
ben orman diyerek başlatıyorum.
devamını gör...

hıyar kardeşleri bıçakla küçük küçük kesmek şartı olmalı yerken hafif kütürdesinler (rende filan aman diyim olmaz). sarımsaklılar havanda tuzla beraber ezim ezim ezilecek. su falan bozar işi yoğurt la karıştır tamam olduda bitti.
devamını gör...

çiçeğin olmasa da olur, böyle de güzelsin..

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

karma puanına kim karar verdi allah aşkına ? 20.000 ne lan ? onu biriktirene kadar kendim dikmeye başlasam daha çabuk biter.
devamını gör...

hala görüşüyoruz kendisiyle. ellerimle evlendirdim hatta. umarım çok mutlu olur.
devamını gör...

merhabada 'h' harfinin olması
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim