sigmund freud'a göre,
duygusallık
farkındalık
fazla düşünmek
devamını gör...

fevzi kurtuluş'u tanımasak, şarkılarını bilmesek bize yutturacaklar.

'allah'ınız olmuş mark ile dolar
vatan bayrak diyen siz sahtekârlar' *

şarkısının şerhini de yapsaydınız. sonra da fevzi kurtuluş'un kürtçe radikal şarkılarını da paylaşaydınız şeffaf olup.

her teraneyi ırkçılık ve türk faşizmine bulaştırmaya devam edin sözlük çok güzel bir mekan olacaktır. zira başarılı bir yöntem virüs gibi bulaşıcı-hortlamaya müsait.

ibret ve acı gülümsemeyle izliyoruz ama ortak olmamak için antitezler sunmuyoruz mümkün mertebe.


şu eserinin orijinalini de dinleyebilirsiniz kürtçesi kesmezse.
devamını gör...

bilemiyorum sözlük, bilemiyorum!
devamını gör...

yukarıdaki bir yazarın arap kökenli oldukları için beğenmediği ama afrika'da tanıdığım birkaç kisiye bakarak pkk'dan nefret eden normal vatandaşların yaşadığı, t.c ordusunu beklemeden kendi başlarına düşmanla savaşmış bir şehir.
afrika'da halı, her türlü gıda... satanlar yada ürünlerin getirildiği yer çoğunlukla anteptir. türk ekonomisine en faydalı şehirlerden biri galiba.
devamını gör...

çaylaklık sistemi, sözlüğümüz için bir filtre görevi görür.
içeriye herkesi alırsak kimse içeride olmak istemez öyle değil mi?

çaylaklıktan çıkmak için senden en az 5 tanım istiyoruz. (daha fazlasını yazarsan ne ala, mutlu oluruz)
5 içeriği tamamladığın gün çaylaklıktan çıkabileceğin gibi bu süreç 1 hafta ve fazlasını da bulabilir.

çaylaklık süreni minimuma indirmek için birkaç tüyo ;

tamamen özgün ve kendin ol. internette bulup buraya yapıştırdığın metinler çaylaklık sürecinde sana katkı sağlamaz, zarar verir.
bizler içeriğin alıntı olduğunu görebilmekteyiz.
kopya içerik oluşturmak yerine, kendi kelimelerinle oluşturduğun kısa metinler dahi bizler için oldukça kıymetlidir.

emoji kullanmamaya özen göster. emoji barındıran içerikleri silmek durumunda kalıyoruz. burası whatsapp değil.
ancak - :( - :/ - :) gibi ifadeler kullanmanda bir sorun yok.

online kalmaya çalış. sözlükte online kalmak karma puanı da arttıran bir unsur.
bu sana çaylaklık sürende fazlaca avantaj sağlar.

unutma, ilk 5 tanımını girdikten sonra seni değerlendirmeye alacağız. bir aksilik olmazsa (dünyanın sonu gibi) seni yazar yapacağız.

aklına takılan her şey için online yazarlar bölümünden moderatörlerimize yazabilirsin.
devamını gör...

erasure’ın 1991 çıkışlı şarkısı. kulağınızın pasını silmek hem de geçmişe ışınlanmak için bire bir .ne zamandır sizi geçmişe ışınlamıyordum, hadi buyrun.

devamını gör...

spontaneous woman ukdesidir.

john stamos yunan asıllı amerikalı oyuncu ve müzisyendir. müzisyenliği ile ilgili pek bir malumatım yok ama oyunculuğunu türkiye’nin belli bir döneminde yaşamış olan herkes yakından bilir. ben de öyle.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bir dönem kaçırmadan izlediğimiz hepsi ailemizin birer ferdi haline gelmiş olan full house karakterlerinden jesse rolüyle tanıyoruz john stamos’u.

dizinin yakışıklı ve sevilen amcası rolünde bence oldukça başarılı olan jesse, benim o zamanlar diziyi izleme nedenlerimden biri olan rebecca ile nişanlıdır. aynı evde yaşayan 2 amca, 1 baba ve üç çocuktan oluşan bu dopdolu evde jesse evin bıçkın delikanlısı idi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

jesse’in en önemli özelliği ise saçlarına asla dokundurmamasıydı. saçların ne kadar önemli bir aksesuar olduğunu biz john stamos’tan öğrendik.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

john stamos ara ara başka yapımlarda da karşımıza konuk oyuncu olarak çıksa da benim dikkatimi yeniden netflix dizisi olan you ile çekti. yıllardır karşılaşmadığın bir arkadaşını gördüğün an gibi bir andı ama john stamos’u bu dizide görünce hakan peker sendromu yaşadım. çünkü çok büyük değişiklikler yoktu abimizde.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şu sıralar gelirini bir hayır kurumuna bağışladığı kendi mücevher markası ile uğraşmakta bildiğim kadarıyla.
devamını gör...

islamiyet ve yahudilik dinlerinde nuh tufanı olarak geçen, çok eski tarihlerde meydana gelmiş, kuvvetli bir tabiat olayının sebep olduğu büyük felaket. böyle bir tufandan amerika'dan avrupa'ya, hindistan'dan çin'e kadar bütün kültürlerde de bahsedilmesi ve insanlığın ortak belleğinde yer edinmiş olması, büyük bir felaket olduğunu gösteriyor.

tevrat ve kuran gibi kutsal kitaplarda geçen nuh ismiyle bildiğimiz peygamber ( sümer kaynaklarında da kendisinden kral olarak bahsediliyor) bu felaketin dışında tutulur. kendisinden bir gemi yapması istenir, yapacağı gemi bütün ayrıntılarıyla tarif edilir. nuh peygamber de, yapıp tamamladığı gemiye önce ailesi ile biner. yanına üremelerinin devamı için diğer canlılardan da alır. sonra gökyüzü kararır, her tarafı su basar, dalgalar büyür, müthiş bir tufan başlar.

sonrasında fırtına diner, gemi karaya oturur, gemiye binmeyen diğer insan ve canlılar yok olur. nuh, ailesi ile yeni bir yaşama başlar. kutsal kitapların dışındaki hikayelerde de tufanın bölgesel olduğu, bütün insanların ölmediği, hatta bir balığın ortaya çıkıp nuh'un gemisini iple çekerek kurtardığı anlatılır. bu anlatılanların ortak noktası da kötü olan, eskimiş kavramların yok olması, hayata yeniden beyaz bir sayfa açılmasıdır. bu tufan, bir sıfırlama , yani günümüz teknoloji terimi ile resetleme yapmıştır.
devamını gör...

''hırsların bittiği yerde huzur başlar.'' demiş osho. ya hiç hırslı değilseniz!!!

küçük bir sahil kasabasında tatil yapan bir adam, kumsalda yürüyüşe çıkmış. kıyıda mutlu bir yüzle balık avlayan bir adam görmüş ve ona doğru yürümüş. adamın kovasında birkaç tane balık varmış. gülümseyerek sormuş adama;
-ne yapacaksın bu balıkları? yemek için mi avlıyorsun, yoksa satmak için mi? demiş.
adam da ona gülümsemiş ve demiş ki;
-biz bu kasabada yaşıyoruz. sık sık bu kıyıya gelip balık avlarım. eve gitme zamanım yaklaşınca eşim masayı hazırlar, salatayı yapar ve çocuklarımla birlikte benim dönüşümü beklerler. sonra da balıkları kızartır, neşe içinde yeriz.
sonrasında aralarında şu konuşmalar geçmiş;
-peki, daha çok balık tutsan, yiyeceğiniz balıkları ayırdıktan sonra fazlaları satsan nasıl olur?
-neden fazla balık tutup da satayım ki? karnımızı rahatça doyurabiliyoruz.
-fazlalarını sattığında kazandığın parayla kendine küçük bir tekne alırsın, böylelikle denize açılıp daha çok balık tutma şansın olur.
-iyi de o kadar çok balığı ne yapacağım?
-çok balık tuttuğun zaman balık pazarında bir tezgâh edinip satma şansın olur. hem o zaman daha da büyük bir tekne alırsın, kasabanın en çok satan balıkçısı sen olursun.
-daha büyük tekne, daha çok balık, en çok satan balıkçı...bunların bana ne faydası olacak ki?
-minik bir balıkçı filosu kurabilirsin böylece. kasabayı bırak, şehirde de tanınmış olursun o zaman.
-filom olduğu zaman ne olacak peki?
-daha da geliştirdiğini düşün işlerini; şöyle uluslararası bir balıkçı filosunun sahibi olduğunu. holding bile kurabilirsin o zaman.
-holdingim olduğunda neler yapabilirim?
-canının istediği yere gidebilir, istediğin her şeyi satın alabilirsin. villada yaşarsın, lüks arabaların olur, hizmetçilerin, korumaların vs.
-ya o hayattan sıkılırsam ne yapacağım?
-minik bir sahil kasabasına gidersin ailenle; sizi tanımayanların olduğu bir kasabaya. sık sık kıyıya gidersin balık avlamak için. eşin ve çocukların masayı hazırlayıp senin eve dönüşünü beklerler. sonra da balıkları kızartır, neşe içinde yersiniz...
devamını gör...

en büyük hayalim olan eylem.

genellikle böyle bir hayali ve amacı olanların önündeki en büyük sıkıntı olan soğuk da benim için hiç problem değil. doğma büyüme eskişehir bebesi olarak diz boyu kara ve göt donduran soğuklara alışığım* dhfjhkbkbjjbjbkbj.

ayrıca yanılmıyorsam yakın zamanda benim mesleğim de dahil pek çok meslek grubunda bir gün içerisinde daha az çalışarak daha verimli olunacak bu sisteme geçiş yapılacak.

kısaca, dünyada bir cennet varsa benim için orası izlanda'dır.**

ayrıca:
(bkz: herkes rütbesine yakışanı yapsın)*
devamını gör...

beğenisini esirgemeyen ve cok cok sevdiğim yazardir kendileri:) tanımlarınızı da çok severek takip ediyorum efenim. yazılarınızın devamıni bekliyor, kaleminiz daim olsun diyorum.
devamını gör...

büyük yakınlaşmalar, aristokratça devam eden ilişkiler neden hep sefilce sonlanır? halbuki:

"bir kadının hayatına düş gibi süzülüp girmek sanatsa hayatından çıkmak başyapıt olmalıdır."*

değer yüklemesi deyimini ilk ve son kez ali lidar'ın "tesirsiz parçalar" isimli eserinde yaptığı bir açıklamada görmüştüm. muhtemelen bu deyimin mucidi de kendisidir diye düşünüyorum.

evet, yeterince alıntı yapıp kaynak belirterek, montaigne'in "denemeler" inde yaptığı gibi, kendi düşüncelerimin soysuzluğunu mühim insanlara dayandırdığıma göre tanımıma başlayabilirim sanırım:

değer yüklemesi aslında bizim "değer vermek" diye ifade ettiğimiz davranıştan dolayı ortaya çıkan durumu anlatıyor. değer verdiğimiz insanı genellikle biz kendimiz seçeriz ve bu seçme durumunun o kişin muhteşem kişiliği ile ilgisi yoktur. yani değer vermek, karşımızdaki insandan bağımsız olarak kendimizin değerli olmasıyla ilgilidir.

"bir maddenin çok yoğun olduğu ortamdan az yoğun ortama geçişindeki difüzyon gibidir değer vermek. "

"elektronların protonlara doğru hücum etmesidir değer yüklemesi "

karşımızdaki insana ne kadar değer yüklersek aslında kendimizdeki değerden kayıp yaşıyoruz. gereğinden fazla değer verdiğimizde ise kendi değerimizi yitirerek gururumuzu bir kenara bırakıp ayaklara kapanmaya başlıyoruz. işte yazımın başında söylediğim, ilişkilerin (aşk, arkadaşlık, iş, komşuluk vb. ilişkilerin) sonlanma aşamasındaki bu soysuzluğun sebebi değer vermek dediğimiz ama aslı değer yüklemesi olan şeydir.
devamını gör...

namı-ı değer alyoşa. karamazovların en küçüğü. en etkisizi, en siliği olarak görünse de karamazov kardeşler romanının baş kahramanı.

ailedeki hiçbir üyeye benzemiyor. hiçbirinin ne iyi ne de kötü yanlarını almamış. bi s*ke yaramayan, sürekli evlatlarının başına bela açan babasına bile saygısı var. işe yaramaz abileri ve tüm ailenin hoşlandığı kadınlar arasında kurye hizmeti görür. git alyoşa şunu söyle, gel alyoşa bunu götür gibi getir götür işlerinde kullanılır. ama bundan hiç alınmaz. insanların onu sevdiği için bu ayak işlerinde kullandığını düşünür.

bir insan herkesi mi sever kardeşim? birine de arkasından g*tün önde gideni de. bir abini öbürüne şikayet et. bu y*vşak böyle böyle falan yaptı de. yok! herkes iyi anasını satayım. herkes sütten çıkmış ak kaşık! o işe yaramaz abilerini bile hızır gibi görüyor.

ulan insan isyan etmez mi? aracı kurum musun sen? herkesin arasını yap, herkesin işini gör. eee? sonra el kadar çocuğun biri gider yaptı buna. çocuk da delikanlı çocuk. baktı bu pısırık, abilerin şöyle böyle diye itin g*tüne soktu. ama zamanın rusyasında böyle silik tiplere ne kadar saygı varmış ki o delikanlı çocuk da alyoşa alyoşa diye kıçında dolandı bunun.

neyse işte bu silik tip en sonunda herkesi bir şekilde sevgi pıtırcığı haline getirip olayları çözüyor. g*t!
devamını gör...

*

auf einem gelben stück papier
grün liniert schrieb er ein gedicht
und er nannte es "chops"
denn das war der name seines hundes
und nur darum ging es
und sein lehrer gab ihm eine eins
und einen goldenen stern
und seine mutter klebte es an die küchentür
und las es seinen tanten vor
das war das jahr
als alle kinder mit father tracy in den zoo fuhren
und sie sangen mit ihm im bus
und seine schwester kam auf die welt
mit winzigen zehennägeln und kahl
und seine eltern küssten sich oft
und das mädchen um die ecke
schickte ihm eine valentinskarte mit vielen "x"-en
und er fragte seinen vater was die "x"-e bedeuteten
und sein vater brachte ihn abends ins bett
und war immer da, um das zu tun

auf einem weißen stück papier
blau liniert schrieb er ein gedicht
und er nannte es "herbst"
denn es war gerade herbst
und nur darum ging es
und sein lehrer gab ihm eine eins
und sagte, er solle präziser schreiben
und seine mutter klebte es nicht an die küchentür
denn die war frisch gestrichen
und die anderen sagten ihm
dass father tracy zigaretten rauchte
und sie in der kirche fallen ließ
und manchmal brannten sie löcher in die bänke
das war das jahr, als seine schwester eine brille bekam
mit dickem gläsern und schwarzem gestell
und das mädchen um die ecke lachte ihn aus
wenn er mit ihr auf den weihnachtsmann warten wollte
und die anderen fragten ihn, warum seine eltern sich oft küssten
und sein vater brachte ihn abends nicht mehr ins bett
und sein vater wurde wütend, wenn er ihn darum bat

auf einem blatt aus seinem notizbuch
schrieb er ein gedicht
und er nannte es "unschuld eine frage"
denn das war die frage, die seine freundin betraf
und sein lehrer gab ihm eine eins
und sah ihn lange und seltsam an
und seine mutter klebte es nicht an die küchentür
denn er zeigte es ihr nicht
das war das jahr,
als father tracy starb
und er erwischte seine schwester,
wie sie hinterm haus herumknutschte
und seine eltern küssten sich nicht mehr
und schwiegen sich an
und das mädchen um die ecke trug zu viel make - up
sodass er husten musste, wenn er sie küsste
aber er tat es trotzdem, weil es das war, was man halt tat
und um drei uhr morgens brachte er sich ins bett,
während sein vater nebenan schnarchte

auf einem stück brauner papiertüte
versuchte er sich an einem gedicht
und er nannte es "absolut nichts"
denn nur darum ging es wirklich
und er verpasste sich eine eins
und einen schnitt in jedes handgelenk
und er klebte es an die badezimmertür,
den er glaubte nicht,
dass er es noch bis zur küche schaffen würde.

- - - - -

yıllar öncesinde almanca dersi için bir kitap seçip sunum yapmam gerekiyordu. kütüphaneden seçtiğim müthiş bir kitapta* içeriğinden bağımsız bu şiiri buldum. ne kadar şanslıyım, anlatamam. şiiri kaybetmek istemedim ve kendi anı defterime yazmıştım. kitabımın sunumunu yaptım ve eleştirdik. ardından bu şiiri okudum ve tüm sınıf uzun bir sessizliğe gömüldü…

yıllardır ara sıra şiiri açıp, okur, yerine kaldırırım anı defterimi. her seferinde yoğun duygulara sürükler beni. son okuduğumda anı defterimde durmasın, göz önümde bulunsun diye buz dolabıma yapıştırmıştım kağıdı. şiiri okuyup, anlayanlar bu hareketimin önemini kavramıştır umuyorum. çok sevip, yerine başkasını koyamadığım bu şiiri artık buz dolabımda değil, burada, baş ucumda bulundurmak istiyorum.

- - -

edit: şiir stephen chbosky - ‘vielleicht lieber morgen’ kitabındanmış. ozgur1ey’e teşekkürler.
devamını gör...

kapitalizme göre insanın özünde kazanma hırsı ve bencillik vardır.
devamını gör...

(bkz: adolf hitler) 'in bavyera alpleri' nde bulunan tatil evinin ismi. ikinci dünya savaşı'nda müttefiklerce bombalanmış, abd askerleri tarafından da yağmalanmış.
devamını gör...

evet konuşunca hep bir şeyler olur malesef. kişi hür ve özgür olmayınca susuyor mecburen.
hani bir ara vardı gündem olan ' hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu' gibi .
devamını gör...

başlık tekrar hortlayınca söyleyecek yeni bir şeylerin olmuştur, yorumları okumuşsundur ve başlığı farklı bir açıdan yorumlamışsındır. ya da yukarıda da dedikleri gibi unutmuşsundur, insanlık hali.
devamını gör...

robot onlar. yapay zeka.
devamını gör...

mark daniels kaleminden mitlerin kökenlerini, zafer ve yenilgilerini anlatan yaratıcı hikayedir. bu hikaylerin içinde fantastik yaratıklardan oluşan karakterlerle ve aşk ve savaşın bütünlüğünden ve vazgeçilmezliğinden bahseder. kitap şaşırtıcı dünyasında eğlenceli olduğu kadar öğretici bir yolculuğa çıkarıyor. burç ismlerinin kökenleri, yüzüklerin efendisi serisinin iskandinav mitolojisine ait olması, günümüzde mitolojinin aslında müzik, sinema, edebiyat gibi içeriklerde bulunmasını da konu alıyor. içindeki kısımlar şöyle;

1.bölüm :avustralya ve maori mitolojisi
2.bölüm:sümer mitolojisi
3.bölüm:mısır mitolojisi
4.bölüm:çin mitolojisi(ki bence en etkileyicisi)
5.bölüm:amerika yerlilerinin mitolojisi
6.bölüm:güney ve orta amerika mitolojisi
7.bölüm:yunan mitolojisi
8.bölüm:roma mitolojisi
9.bölüm:nors mitolojisi

eğer mitoloji hakkında yüzeysel ve eğlenceli şekilde bilgi sahibi olmak istiyorsanız okunacak ilk kitaplardan biridir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim