kapat aç düzelir repliğinden sonra en çok kullanılan onarım metodudur. kumanda gibi cihazlarda kapat aç yapılamayacağından direkt vurmaya başlayabilirsiniz. *
devamını gör...

biz prezervatifi de bahisi de iyi biliriz.
devamını gör...

(bkz: allah diyen aslan)

(bkz: secde eden ağaç)
devamını gör...

almanya'nın dresden şehrinin 13 şubat ile 15 şubat 1945 arasında ingiliz kraliyet hava kuvvetleri ve amerikan hava kuvvetleri tarafından bombalanması olayı olup, ikinci dünya savaşı'nın en tartışmalı olaylardan biridir. almanya’ nın iyice teslim bayrağını çektiği bir anda yapılması ve sonuçları nedeniyle bugün bile gerekliliği tartışılmaktadır.

ingiltere tarafından savaşın başlarında alman şehirlerinin bombalanması gündüz gözüyle yapılıyordu, böylece daha önce seçilen askeri ve stratejik hedefler görülerek bombalanıyordu, ancak gündüz yapılan bu bombardımanlar saldırıya katılan uçaklar için çok tehlikeliydi, çünkü gündüz uçaksavar bataryalarına çok kolay hedef oluyorlardı.

bombardıman filosunda bu saldırılar artık öyle bir hal almıştı ki personelin neredeyse yarısına yakını gündüz saldırılırından geri dönemez hale gelmişti. bunun üzerine gece bombardımanına geçildi ancak bu seferde seçilen hedeflerin isabetli vurulma yüzdesi epey düştü, bazen seçilen hedeflerin ıskalanması kilometreler ile ölçülmeye başlandı.

her şey adı daha sonradan “bombacı” harris’ e ("bomber" harris) çıkacak olan ingiliz hava mareşali arthur harris’ in bombardıman kuvvetleri komutanı olması ile değişmeye başladı. harris’ e ayrıca icraatleri nedeniyle "cani" harris, ve "kasap” harris’ te denir.

önceden sadece askeri ve stratejik değerleri olan fabrika, yol, köprü, demiryolu vs.. gibi yerler hedef alınırken 1942 yılı ile birlikte ingiliz hükümeti tarafından alan bombardımanlarına da gidilmeye başlandı. alan bombardımanı bir bölgede önceden seçilmiş belli hedefleri değil, bölgenin tamamının bombalanmasını gerektiren bir bombardıman türüdür. ingilizler bu strateji ile doğrudan sivilleri hedef almıştır. böylece sivil halk bombardıman sonucunda evlerinden olacak fabrikalarda çalışan halkın morali dolayısı ile fabrikaların üretim gücü düşecekti. ingiliz hava kuvvetleri alman şehirleri yok olursa savaşı kazanırız diyordu.

ingilizlerin elinde ikinci dünya savaşının en iyi ağır bombardıman uçaklarından biri kabul edilen lancester uçakları vardı. bununla birlikte abd’ ninde elinde olan b-17 flying fortress de avrupa’ ya yollayınca müttefiklerin havadaki üstünlüğü kaçınılmaz oldu.

24.07.1943 tarihinde bir hafta boyunca almanya’ nın hamburg kenti müttefiklerce vuruldu, atılan fosfor bombalarından dolayı kentte yangın çıktı, yerleşimin yüzde 60 i yandı, kesin sayı bilinmemekle birlikte tahmini 40.000 kişi öldü.

devam eden müttefik bombardımanları sırasında ruhr bölgesi bombalanırken görüntüler ingiliz başbakanı winston churchill’ e izletildiğinde churchill’ in "bu yaptığımız etik mi" diye ağladığı da rivayet edilir. hava üstünlüğünü iyice ele geçiren müttefikler karlsruhe, bremen ve stuttgart kentlerini de acımasızca vurdular.

normandiya çıkartması 06.06.1944 de yapılınca müttefikler artık batıdanda almanya’ yı sıkıştırmaya başlayıp, havada da üstünlüklerini pekiştirdiler. harris her ne kadar bombacı, katil ve kasap lakaplıda olsa teknolojinin gelişimini çok iyi takip eden bir komutandı ve zaten çok iyi olan lancester uçaklarının hedef vurma sistemlerinin o zamana göre mükemmelleştirilmesini de sağlayarak iyice ölümcül hale getirtmiştir.

1944 yılı kışına gelindiğinde batıda savaş kilitlenmiş ve müttefiklerin ilerlemeside durmuştur. doğuda ise sscb’ nin ilerlemesi aralıksız devam etmektedir. bu esnada yalta konferansı şubat 1945 de toplanmış, burada stalin, müttefiki olan roosevelt ve churchill’ e kendilerini almanlara karşı yalnız bıraktıklarını söylemiştir. bu toplantıda ayrıca siz batıda ne yapıyorsunuz, olduğunuz yerde duruyorsunuz deyince müttefikler savaşı bir an önce bitirmek adına o zamana kadar vurulmamış olan alman şehirlerininde alan bombardımanı yoluyla bombalanmasına karar vermişlerdir. toplantıda alınan karara göre almanların doğuda olan şehirlerinin bombalanmasına ağırlık verilecekti. böylece sscb’ nin işi kolaylaşacaktı. almanlar doğuda bellli şehirleri doğu cephesine sevkiyat için kullanıyordu.

bunun ışığında dresden’in bombalanmasına karar verildi. 13.02.45 lancester filosu fransa-belçika üzerinden almanya ya uçtu, almanlarda artık radar kullanmaya başlamışlardı ama ingilizler radara karşı bir hile bulmuşlardı. buna göre bombardıman uçaklarından radar dalgalarını yansıtan alimünyum folyolar yağmur gibi yağdırılıyor bu şekilde alman radarları tamamen felç oluyordu. uçak yerine görebildikleri tek şey yoğun bir buluttu.

bu sırada hedef olarak seçilen dresden kenti karnaval kutluyordu, şehrin yüzyıllar öncesine dayanan bir tarihi mevcuttu, saksonyanın başkenti olan şehire "elbenin floransası" ya da "mücevher kutusu" deniyordu, tarihi bir kültür merkeziydi. tüm bunlardan dolayı dresden halkı bombalanacaklarına hiçbir zaman inanmamış çoğu da bu bombardımanda gafil avlanmıştır.

savaş ekonomisi için ise kent büyük bir sanayi ve ulaşım merkeziydi. birçok fabrika, naziler için mühimmat, uçak parçaları ve makineli tüfek üretiyordu. birlikler, tanklar ve toplar dresden üzerinden 250 km uzaktaki doğu cephesine demiryolu ve karayollarıyla taşınıyordu. doğudan kaçan yüz binlerce alman mülteci de kentteydi. alman hava savunması genelde olduğu gibi bu bölgede de zayıftı.

müttefikler saldırı için doğrudan şehrin merkezini ana hedef olarak seçmişlerdir. saldırıya katılan ilk dalga lancester uçakları bombalarını 15 dakika gibi bir sürede hedef seçilen şehir merkezine boşalttılar. bombardıman iki aşama idi, öncelikle atılan bombalar ile evlerin çatılarının uçması sağlandı, daha sonra yangın çıkartan fosfor bombaları atıldı. amaç açılan deliklerden giren bu tip bombalar ile yangın çıkmasının sağlanmasıydı. solunumu güçleştiren fosfor gazı ayrıca insanların havasızlıktan boğulmalarınada sebep olacaktı.

dresden’ in dar sokakları ve ahşap evleri oluşacak yangını besleyecek en önemli etmendi. buna rüzgarlı havada eklenince ateş fırtınası ile yangın iyice kontrolden çıktı ve kendi kendini besler hale geldi. oluşan girdaplardan dolayı halk yanan binalara doğru çekilmiş, bombalardan kaçmak için bodrum katlarına sığınanlar sıcak havadan ve oksijensizlikten boğularak ölmüşlerdir. sıcaklık o kadar fazlaymış ki insanlar asfaltta koşarken ayakkabıların tabanları erir hale gelmiştir. çıkan yangın neticesinde sıcaklığın 900 dereceye ulaştığı söylenir. ilk dalganın sona ermesi ile saldırıya bilinçli olarak ara verilmiştir, böylece insanların ve itfaiyenin oluşan yangına müdahele etmesini yani bir araya toplanmaları istenmiştir.

ikinci dalga için bu sefer ilk dalganın iki katı kadar daha fazla lancester bombardıman uçağı dresdeni bombalamaya devam etmiştir. gece süren saldırılardan sonra gün doğarken bu sefer abd b-17 leri bombardımana başlamış, sanayi alanları ve havaalanını vurmuşlardır. saldırı o derece başarılıdıydı ki saldırıya katılan toplam 800 küsür uçaktan sadece 6 tanesi almanlar tarafından düşürülebilmiştir. dresden halkı ise kaderlerine razı olmuş, bu kadar acz içinde kalan nazi yöneticilerini hedef almaya başlayınca dresden nazi parti başkanı çareyi kaçmakta bulmuştur.

alman propaganda bakanı joseph goebbels oluşan durumu kendi lehine çevirmeye çalışmış, her zamanki çakallığı ile haberleri manipüle etmeye başlamıştır, tarafsız isveç ve isviçre gazetelerine haber sızdırılmış ve 250.000 ölü olduğunu yazdırtılmıştır.

bombardımanın abd de de etkisi ise çok sert olmuş, gazetecilerden biri “terör bombardımanı” sözünü sansürden geçirip gazetesine bastırınca abd kamuoyu ayaklanmış, ingiltere parlamentosunda churchill’ e durum hakkında sorular sorulmuştur. abd olaydan dolayı ingiltereyi suçlamıştır.

gerçek ölü sayısı ise savaştan sonra dresden kentinde kurulan bir komisyon tarafından en fazla 25.000 diye açıklanmıştır. ( bizim çakal goebbles rakamın sonuna 0 ekleyerek 250.000 demişti.)

bundan sonra alman savunması iyice çözüldüğü için bu derece büyük çaplı şehir bomabalamasına gerek kalmamış savaş sonuna kadar. almanya artık hem batıda hem de doğudan iyice sıkıştırılmaya başlanmıştır.

savaş sonunda dresden bombardımanı ihalesi bombacı harris’ e kaldığı için herkes ondan kaçar olmuş, tüm suç kendisine yüklenmiştir. o da verilen emirleri yerine getirdiğini söylemiştir.
devamını gör...

modern zamanda mutlu olmak zorlaştığı için küçük şeylerle olunan mutluluklardır.
polyannacılık gibi mesela.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1. yüzyılda yaşamış yahudi vaiz ve dini lider olan nasıra*lı isa'nın öğretilerine ve vaazlarına dayanan tek tanrılı 2. ibrahimi din* olan hristiyanlık* dini mensubu mesihçi*ler olarak bilinen kişilerdir.
devamını gör...

çok uzun sürmeyen bir durum. zaten sınır 100 karma puan. akıllı uslu şeyler yazıp trole kaçmazsan rahatlıkla 3-5 günde olabilirsin.
devamını gör...

sevmek, yarıda kalan bir kitaba devam etmek gibi kolay bir iş değildi.
|korkuyu beklerken.
devamını gör...

kısa bir süreliğine de olsa içinde bulunduğum gruptur.

güzel zamanlardı.
devamını gör...

kapşonlara mahlas yazdırsak oda hoş olurdu ama yok ya bu seferde çok ifşa oluruz. kupayıda misafir falan geliceği zaman siyah poşete koyup özveri ile saklıycaz artık napalım.

emekler takdir edilesi ama ben kulaklık istiyorum kafaya takılan cinsten. siyah kulaklık, yanlarında turuncu kafa sözlük logo’su.

kalan 18.400 karma puanımı biriktirene kadar gelir mi bi kulaklık yoldaş benjamin franklin? *
devamını gör...

kapalı alan korkusudur. genelde panik atakla birlikte görülür. kişiler genelde asansör, dar koridor, penceresiz odalara giremez, kapıları kapatmak istemez. bireylerin bazen atak dönemleri vardır. öyle ki kişiler avmlere bile girmek istemeyebilir. duvarların üzerine geldiğini, nefes almakta zorlandıklarını ifade ederler.
devamını gör...

insanca yaşamak için olması gereken maaştır. yıllarca dirsek çürütüp, eşşek gibi çalışan beyaz yakalıların da alabilmesi gereken maaştır. onlar çok para almıyor, biz az alıyoruz.
devamını gör...

yaydığı sülfür gazı ağır olduğu için dibe çöker ve altında oturanı veya yatanı sersemletirmiş.

aman diyeyim.
www.ebitki.com/?hq=73&g...
devamını gör...

sigara yaktıran sebep.
gözle görene kadar inanmazsınız, yakıştıramazsınız, sütte leke vardır sevdiceğinizde yoktur , işte o kadar malsınızdır. yanlışlıkla fark edersiniz, uzaktan bir el artık acır size, tesadüfler ya da sebepler vasıtasıyla gözündeki perdeyi kaldırır. ilk başta kavrayamazsın. yok dersin, hayır, dersin ama sonunda ağzında acı tadıyla kabullenirsin. yakarsın paketten çıkardığın dalı çeker de durursun. biraz aklın başına gelmiş sarhoşluktan ayılmış ayık kafa ile parçaları birleştirirsin. olayı çözersin sonra bir daha kabullenirsin. salak saçma depresif şarkılarda aptallığına gülersin.
devamını gör...

muson mevsiminde, sık sık sel baskınları ve toprak kaymalarının yaşandığı bir ülke.
devamını gör...

ayrılıkçı feminist düşüncelere sahip bir yazar. daha çok "andy warhol'ü vuran kadın" olarak tanınmaktadır. zor bir çocukluk ve devamında da zor bir hayat yaşamış, çok çekmiş; ama tüm bunlara rağmen dimdik ayakta durabilmiş, sert ve sözünü esirgemeyen bir kadındır. andy warhol'ü vurduktan sonra hiç pişmanlık duymamış ve yıllar sonra bir gazeteciyle telefonda yaptığı görüşmede şunları söylemiştir:

"ben cinayeti ahlaki bir hareket olarak görüyorum ve becerememiş olmamı gayriahlaki buluyorum, bu işe girişmeden önce atış talimi yapmalıydım."
devamını gör...

evdeki yabancı diye bir dizi vardı,çok severdim,jenerik müziğinde var olan atasözü.
devamını gör...

şiirin gür sesi halen daha türkiye'de yankılanabiliyorsa bunu ismet özel'e borçludur.
"çünkü kavganın ortasıdır benim yerim."
devamını gör...

transandental çıkarım, bırakın kant'ı, felsefe tarihinin en baba metinlerindendir. saf aklın eleştirisi'ndedir bu bölüm. hatta herbert paton ''bu metni okuyacağınıza gidip arap çöllerinde dolaşın daha kolay'' demiş. mevzunun zorluğu pek çok yeni kavram içermesinde. bi de kant insan gibi yazmamış. öyle giriş gelişme sonuç falan yok. sonuç kitabın herhangi bi yerinde zart diye çıkabilir karşınıza. kitabın önsözünde de kendi söylüyo zaten ''bitirdim oğlum sizi'' diye... fazla uzatmadan şunu da söyliyim, burayı yazarken kant'ın da hayatı kaymış.* ilk baskıda kimse anlamamış, ikinci baskıda baştan yazmış mevzuyu yani, siz düşünün.

arkadaşlar öncelikle burdaki dedüksiyon, tümdengelim falan değil. buranın ucu roma hukukuna gidiyo.* kısaca şöyle söyliyeyim, roma hukuku'nda ispatlama süreci için kullanılıyo bu kelime. kant'ta bu anlamda kullanmış. kant bütün felsefesini zaten hume ve onun septik nedensellik eleştirisi üzerine kurmuş. kant'ta hangi kavram görürseniz bilgiyi temellendirmek ve hume'a cevap vermek içindir. bütün mevzu sentetik a priori'de çözülse de, öncesinde yolları döşemesi gerekir.

kantı'ın sentetik a priori'sinin bilgi üretebilmesi için, kategorilerin objektif doğru olması gerek. kant burada kateogorilerin objektif geçerliliğinin a priori bilgisinin, diğer tüm a posteriori* bilgiler için temel olduğunu ispatlamaya çalışır. transendantal çıkarım burada şunu iddia eder : deney, ancak kategorilerin objektif geçerli olmasıyla mümkün ve meşrudur.
yani ana fikir 'budur' diyebiliriz...
devamını gör...

aptal insanlar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim