selahattin demirtaş
hukuk okuyanların kendisini, gerçekte ne için içeride yattığını anlayamayacağı, hukuktan çok anlayanlar(?) tarafından dile getirilen hukukçu, siyasetçi.
mevcut konjonktürde işini korkusuzca yapan kimi aktivist siyasetçi ve gazetecilerin, hukukçuların da kendisini desteklemesi az buçuk resmini çizer aslında tablonun. demirtaş'ın da hdp'lilerin de gerçekte niye içeride olduğunu kestirmek zor değildir manidar zamanlamasıyla.
binaenaleyh alışagelmiş milliyetçi kafayla, terörize ederek sezar'ın hakkı sezar'a vermeyip bu kez gerçekten siyaseti dağa taşır, keyfi tutuksuz yargılamalara zemin hazırlayıp yağ sürersiniz birilerinin ekmeğine.
bunu da yarım yüzyıl daha yapacağız gibi duruyor görünüşe bakılırsa. iyi olur zahar.
mevcut konjonktürde işini korkusuzca yapan kimi aktivist siyasetçi ve gazetecilerin, hukukçuların da kendisini desteklemesi az buçuk resmini çizer aslında tablonun. demirtaş'ın da hdp'lilerin de gerçekte niye içeride olduğunu kestirmek zor değildir manidar zamanlamasıyla.
binaenaleyh alışagelmiş milliyetçi kafayla, terörize ederek sezar'ın hakkı sezar'a vermeyip bu kez gerçekten siyaseti dağa taşır, keyfi tutuksuz yargılamalara zemin hazırlayıp yağ sürersiniz birilerinin ekmeğine.
bunu da yarım yüzyıl daha yapacağız gibi duruyor görünüşe bakılırsa. iyi olur zahar.
devamını gör...
kadınlar çiçektir paradoksu
şöyle başlayayım, çiçeğe benzetilen kadından sürekli şık, bakımlı, alımlı ve gösterişli olması beklenirken öte yandan da bu özelliklerini kapaması, baskılaması beklenmektedir.
ayrıca kadınların büyük çoğunluğu vazoda bir çiçek gibi durmuyor tam tersine sürekli çalışıyor, çabalıyor, emek sarf ediyor.
işten aynı anda eve gelen bir kadın ve erkeğin yatma saatine kadar harcadığı efor asla aynı değildir. evin de yükü kadında daha fazladır.
kadınlar çiçektir peki, şiddete maruz kalan çiçek mi olur? olmaz, olmamalıdır da.
özetle, kadını çiçeğe benzetip ona asla çiçek gibi davranılmaması kadar büyük bir paradoks var mıdır?
ayrıca kadınların büyük çoğunluğu vazoda bir çiçek gibi durmuyor tam tersine sürekli çalışıyor, çabalıyor, emek sarf ediyor.
işten aynı anda eve gelen bir kadın ve erkeğin yatma saatine kadar harcadığı efor asla aynı değildir. evin de yükü kadında daha fazladır.
kadınlar çiçektir peki, şiddete maruz kalan çiçek mi olur? olmaz, olmamalıdır da.
özetle, kadını çiçeğe benzetip ona asla çiçek gibi davranılmaması kadar büyük bir paradoks var mıdır?
devamını gör...
rokoko
avrupa'da barok dönemden, klasik döneme geçişi hazırlayan 18. yüzyıl stilidir.
bu stilde; barok dönemdeki kalın çizgilerin yerini renk ve ifade özgürlüğü almış, duygusallık ve duyarlılık daha gösterişli ve esprili bir şekilde öne çıkmıştır.
dönemin bestecileri tarafından yalın bir homofonik şekilde geliştirilmiştir. bu sanat anlayışının temelinde; güç kaybını sürdüren aristokrasinin yanında parçalanmaya başlayan orta sınıfların beğenisini temsil etmek vardır.
bu stilde; barok dönemdeki kalın çizgilerin yerini renk ve ifade özgürlüğü almış, duygusallık ve duyarlılık daha gösterişli ve esprili bir şekilde öne çıkmıştır.
dönemin bestecileri tarafından yalın bir homofonik şekilde geliştirilmiştir. bu sanat anlayışının temelinde; güç kaybını sürdüren aristokrasinin yanında parçalanmaya başlayan orta sınıfların beğenisini temsil etmek vardır.
devamını gör...
yapılmış en aptalca dalgınlık
eski komşumuz televizyon izlerken karışık kuruyemişini(açıkta satılan)yiyor.bir anda ağzında değişik bir tat hissediyor.çıkarıp baktığında maalesef koyun pisliği.
devamını gör...
yalnız insanların en iyi bildiği şey
kendinizle başbaşa geçireceğiniz zamanın ne kadar kıymetli olduğudur.
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
yedi yaşındayım kabartma tozunun arkasındaki tarif ile üzümlü kek yapmayı kafaya koydum. annem komşuya gidince fırsat bu fırsat deyip keki yapmak icin mutfaga seğirttim.
tarifte cimrilikten bir su bardagi üzüm yazmışlar. 'cimriliğin alemi yok' deyip üç şu bardağı üzümu kekime koydum. ardindan fırına verdim. o ara babam geldi. nasil gururluyum anlatamam.
kek görünürde pişti ve fırından çıkardı babam. mis gibi de kokuyor. yanina çay da demledi. keki bir kesti ki altı trileçe, üstü kek.
meğer cömertlik o kadar da iyi bir şey değilmiş. asıl sorun üzümler kuru üzüm olmalıymış. ben yaş üzüm koymuştum, onlarda pistikce şişmişler ve keke sularını salmışlar.
yine de babam yemişti o keki.*
tarifte cimrilikten bir su bardagi üzüm yazmışlar. 'cimriliğin alemi yok' deyip üç şu bardağı üzümu kekime koydum. ardindan fırına verdim. o ara babam geldi. nasil gururluyum anlatamam.
kek görünürde pişti ve fırından çıkardı babam. mis gibi de kokuyor. yanina çay da demledi. keki bir kesti ki altı trileçe, üstü kek.
meğer cömertlik o kadar da iyi bir şey değilmiş. asıl sorun üzümler kuru üzüm olmalıymış. ben yaş üzüm koymuştum, onlarda pistikce şişmişler ve keke sularını salmışlar.
yine de babam yemişti o keki.*
devamını gör...
türklerin domuz eti yememesi
türkler değil müslümanlar yemezler domuz etini. her türk müslüman değildir bu yanlışı düzeltelim. domuz eti müslümanlara haram olduğu için yemezler. islam dini bu eti yasaklamıştır.
devamını gör...
muhabbet kuşu
birkaç ay önce kuşlarım hasta oldu ve çok sıkıntılı bir süreç yaşadım. yazacağım şeyler belki bazı arkadaşlara yardımcı olur
beyaz renkte erkek bir kuşum var 2 ,5 yaşında .eylül ayında 6 aylık eş aldık , hareketli gayet sağlıklı görünüyordu.. ilk başta aynı kafese koymadık baktık anlaştılar aynı kafese koyduk.erkek olan kuşum ona rehberlik etti hep bu sürede. bir buçuk hafta sonra dişi kuş hastalandı. gece yemlerini kusmuş, hareketsiz ,sürekli kabarık, yemek yemiyor ..
ilk defa başıma geldiği için ne yapacağımı bilemedim (erkek olan kuşum 2 yıldır bizimle daha önce böyle bişi yaşamadım. )
ertesi gün ağlaya ağlaya veterinere gittim. üşüttüğünü söyleyip antibiyotik verdi. yemini,suyunu,ilacını şırıngayla gagadan vermemi söyledi.
1 hafta devam ettim kuşum azıcık toparlandı ama işe yaramadı .
internetten araştırdığım şeylerle mama hazırladım sürekli ( pirinç lapası, bebek maması vs.)
baktım iyileşmiyor kuşu satın aldığım yere gittim anlattım bana bir ilaç vereceğini söyledi ( antibiyotik , kendisi kuşlarına veriyormuş ) ilacı aldım yanında da bi miktar aspur aldım.
ilacı diğeri gibi gagadan değil suyuna katmamı söyledi. dediğini yaptım ( diğer antibiyotik bitmişti, veteriner geçmezse devam ederiz dediği için kuşçunun dediği antibiyotiği uyguladım). ama içime sinmedi. kuş aspuru sevdi az da olsa yemeye başladı eskisine göre daha iyi ama hala ara ara hastalanıyordu.
bir iki defa kanlı dışkı yaptı.(dışkı tahlili yaptırmak istedim ama avrupa yakasında yapıldığını öğrenince hasta kuşumu oraya kadar götürmek endişelendirdi)bu arada sürekli veterinere gittim , moralim sıfır ,sürekli ağlıyorum.
veterinerlerin çoğu kanatlı hayvanlardan anlamıyor. kuşçular da öyle . ben ne biliyorsam bana onu söylemeye başladılar .
bende detaylıca internette araştırmaya başladım bu konuyu..
bu videoya denk geldim ve çok yardımı dokundu :
buradan
neler yaptım:
-hemen koksidiyoz tedavisine başladım.(kuşunuzu ilk aldığınızda hasta olup olmamasına bakılmaksızın uygulanması gerekiyor)
bazı kuşlar taşıyıcı olup hastalık belirtisi göstermiyorlar . benim erkek kuşum büyük bi ihtimal taşıyıcı ve dişi kuşa bulaştırdı.
-tedaviden sonra probiyotiğini,vitaminini,ekstra mamalarını araştırdım ve alıp uyguladım.
- her gün kafeslerini temizledim
-her gün sularını değiştirdim,su kaplarını yıkadım.haftada 2 kere içini fırçaladım.
-bu süreçte kakası poposuna yapışıyordu sürekli incitmeden ılık suyla temizledim.
- hala onlara özel beslenme programları var
şu an kuşlarım çok sağlıklı çok şükür
erkek olan kuşum bu sürede çok yardım etti.dişisiyle ilgilendi mama yemediğinde yedirmeye çalıştı. su içmediğinde gagasıyla alıp su fırlattı.onun ötüşünden bile dişiye bişey olduğunu hemen anlıyordum.
onları o kadar çok seviyorum ki elimden geldiğince çok iyi bakmak ve ömürlerinin yettiğince çok uzun sağlıkla yaşamalarını istiyorum
biraz uzun bir yazı oldu.umarım faydası olur.internette çok yanlış bilgiler ve tavsiyeler var maalesef . ilaç, takviye,vitamin ismi isteyen arkadaşlara seve seve yardımcı olurum . cici kuşlar sağlıkla yaşasın
beyaz renkte erkek bir kuşum var 2 ,5 yaşında .eylül ayında 6 aylık eş aldık , hareketli gayet sağlıklı görünüyordu.. ilk başta aynı kafese koymadık baktık anlaştılar aynı kafese koyduk.erkek olan kuşum ona rehberlik etti hep bu sürede. bir buçuk hafta sonra dişi kuş hastalandı. gece yemlerini kusmuş, hareketsiz ,sürekli kabarık, yemek yemiyor ..
ilk defa başıma geldiği için ne yapacağımı bilemedim (erkek olan kuşum 2 yıldır bizimle daha önce böyle bişi yaşamadım. )
ertesi gün ağlaya ağlaya veterinere gittim. üşüttüğünü söyleyip antibiyotik verdi. yemini,suyunu,ilacını şırıngayla gagadan vermemi söyledi.
1 hafta devam ettim kuşum azıcık toparlandı ama işe yaramadı .
internetten araştırdığım şeylerle mama hazırladım sürekli ( pirinç lapası, bebek maması vs.)
baktım iyileşmiyor kuşu satın aldığım yere gittim anlattım bana bir ilaç vereceğini söyledi ( antibiyotik , kendisi kuşlarına veriyormuş ) ilacı aldım yanında da bi miktar aspur aldım.
ilacı diğeri gibi gagadan değil suyuna katmamı söyledi. dediğini yaptım ( diğer antibiyotik bitmişti, veteriner geçmezse devam ederiz dediği için kuşçunun dediği antibiyotiği uyguladım). ama içime sinmedi. kuş aspuru sevdi az da olsa yemeye başladı eskisine göre daha iyi ama hala ara ara hastalanıyordu.
bir iki defa kanlı dışkı yaptı.(dışkı tahlili yaptırmak istedim ama avrupa yakasında yapıldığını öğrenince hasta kuşumu oraya kadar götürmek endişelendirdi)bu arada sürekli veterinere gittim , moralim sıfır ,sürekli ağlıyorum.
veterinerlerin çoğu kanatlı hayvanlardan anlamıyor. kuşçular da öyle . ben ne biliyorsam bana onu söylemeye başladılar .
bende detaylıca internette araştırmaya başladım bu konuyu..
bu videoya denk geldim ve çok yardımı dokundu :
buradan
neler yaptım:
-hemen koksidiyoz tedavisine başladım.(kuşunuzu ilk aldığınızda hasta olup olmamasına bakılmaksızın uygulanması gerekiyor)
bazı kuşlar taşıyıcı olup hastalık belirtisi göstermiyorlar . benim erkek kuşum büyük bi ihtimal taşıyıcı ve dişi kuşa bulaştırdı.
-tedaviden sonra probiyotiğini,vitaminini,ekstra mamalarını araştırdım ve alıp uyguladım.
- her gün kafeslerini temizledim
-her gün sularını değiştirdim,su kaplarını yıkadım.haftada 2 kere içini fırçaladım.
-bu süreçte kakası poposuna yapışıyordu sürekli incitmeden ılık suyla temizledim.
- hala onlara özel beslenme programları var
şu an kuşlarım çok sağlıklı çok şükür
erkek olan kuşum bu sürede çok yardım etti.dişisiyle ilgilendi mama yemediğinde yedirmeye çalıştı. su içmediğinde gagasıyla alıp su fırlattı.onun ötüşünden bile dişiye bişey olduğunu hemen anlıyordum.
onları o kadar çok seviyorum ki elimden geldiğince çok iyi bakmak ve ömürlerinin yettiğince çok uzun sağlıkla yaşamalarını istiyorum
biraz uzun bir yazı oldu.umarım faydası olur.internette çok yanlış bilgiler ve tavsiyeler var maalesef . ilaç, takviye,vitamin ismi isteyen arkadaşlara seve seve yardımcı olurum . cici kuşlar sağlıkla yaşasın
devamını gör...
şarkılarda geçen etkileyici sözler
halimi hatrımı sormaz kullara bıraktın beni.
devamını gör...
uyum
değişen çevre koşullarına uyum sağlamaktır. canının çevresi ile ilişkisini düzenleyen dinamik süreç güdülerin doyumu için bireyin özellikle sosyal çevresiyle arasında var olan olumlu ilişki adaptasyondur. bireyin kendisiyle diğer insanlarla ve çevresiyle etkileşiminin süreklilik kazanması bir bütün parçaları arasında bulunan uygunluktur.
devamını gör...
28 şubat 2021 normal sözlük’ün çökmesi
sakin olun yoldaş birazdan tv'ye çıkıp sokağa çıkın talimatı verecek. bu sözlüğü yenemeyecekler. başaramayacaksınız.
devamını gör...
kedi sahipleneceklere tavsiyeler
bir hayvandan ziyade bir çocuğunuz olacakmış gibi sahiplenin. herkes size çok basit yemeğini suyunu koy o takılıyor kendi halinde der ama yavruysa sevgiye ne kadar aç olacağını kimse söylemez.
devamını gör...
kendine aşık olur muydun sorunsalı
zaten öyleyim diyerek narsistliğin dibini sıyırma imkanım varken yapmıyorum.*
ciddi düşününce... merak ederdim belki, iyi de anlaşırdık şimdi aynıyız sonuçta da yok galiba uğraşmazdım, yorardı yani.
ciddi düşününce... merak ederdim belki, iyi de anlaşırdık şimdi aynıyız sonuçta da yok galiba uğraşmazdım, yorardı yani.
devamını gör...
aleksandr blok
gerçek ismi aleksandr aleksandroviç blok olan, rusya'nın en ünlü sembolist timsallerinden olan şairdir. 1880 yılında, üst tabakaya mensup bir çocuk olarak dünyaya gelen blok, hukuk profesörü bir babanın ve döneminin st. petersburg üniversitesi rektörünün kızı olan, kültürlü bir yazar olan annenin oğlu idi. annesi ve babası yollarını ayırdıktan sonra ise st. petersburg üniversitesi rektörü olan büyük dedesi andrey beketov'un köşkünde kaldı.

nitekim, kültürlü ve seçkin bir ortamda yetişen blok'un edebi kişiliği de küçük yaşlardan itibaren gelişmeye başladı. ilk şiir denemelerine beş yaşında iken atıldı. küçüklüğünden gençliğine kadar bilhassa aleksandr puşkin gibi romantik şairlerden, ve vladimir solovyov'un temsil ettiği mistisizm fikirlerinden etkilendi. şiirlerinde sık sık; aşk, doğa, gizem, özgürlük ögelerini kullandı, çoşkulu ve heyecanlı bir anlatımı benimsedi. bu bahsettiklerime istinaden, kendisine ait olduğunu bildiğim az miktarda şiirden en sevdiğimi bırakıyorum:
ah! manyakça yaşamak istiyorum!
her anı ebedileştirmeyi
adsızı insanlaştırmayı
gerçekleşmeyeni gerçekleştirmeyi
hayatın ağır uykusu beni boğadursun
bu rüyada hep nefessiz kalayım-
belki şen şakrak bir genç
hakkımda şöyle der gelecekte:
hüznünü affedelim -kim bilir
belki bu onun gizli motoruydu.
tamamı şefkat ve aydınlığın çocuğu o,
ve her şeyiyle özgürlüğün galebe çalışı!
çeviri: burhan deniz
ama en çok da aleksandr blok'un bozkır kavimleri tarihçiliğine dair yaptığı katkıdan bahsetmek istiyorum.belki farkındalıkla, belki farkında olmadan yaptığı katkıyı:

20. yüzyılın ilk çeyreğinde, ukrayna bozkırlarında günyüzüne çıkarılmış iskit kurganlarına olan yöneliğin ilginin artmasında bu şairimizin rolü çok büyük olmuştur. at üzerinde yaylarla savaşan, altından yaptıkları muhteşem güzellikteki sanat eserleri ve gür sakallarıyla meşhur bu toplum hakkındaki teorilerin yoğunlaştığı bir dönemde "iskitler" adlı şiirini yazdı. alman tarihçilerın aryan kavmi, türk tarihçilerinin turan kavmi olarak gördüğü bu kavmi, rusların ve marksist tarihçilerin lehine en çok o benimsedi. iskitleri rusların atası olarak bellediği şiiri rusya'da çok büyük ses getirdi:
siz milyonlarsınız. biz kıyamet kadar,
deneyin savaşmayı bizle!
iskitleriz! serde asyalılık var,
bu çekik ve bu aç gözlerimizle!
size yüzyıl, bize saat, ne denir,
boynu bükük köle gibiyiz,
moğol’la avrupa arasında bir
büyük kalkan oluşturduk işte biz!
yüzyıllar tav verdi ocağınıza,
önünü kesti yıldırımın,
vahşi masal oldu batışı size
hem lizbon’un ve hem de messina’nın!
yüzyıllarca baktınız doğu’ya siz,
eritip incilerimizi,
kem sözler edip hedef bellediniz
o top namlularınız için bizi!
...

nitekim, kültürlü ve seçkin bir ortamda yetişen blok'un edebi kişiliği de küçük yaşlardan itibaren gelişmeye başladı. ilk şiir denemelerine beş yaşında iken atıldı. küçüklüğünden gençliğine kadar bilhassa aleksandr puşkin gibi romantik şairlerden, ve vladimir solovyov'un temsil ettiği mistisizm fikirlerinden etkilendi. şiirlerinde sık sık; aşk, doğa, gizem, özgürlük ögelerini kullandı, çoşkulu ve heyecanlı bir anlatımı benimsedi. bu bahsettiklerime istinaden, kendisine ait olduğunu bildiğim az miktarda şiirden en sevdiğimi bırakıyorum:
ah! manyakça yaşamak istiyorum!
her anı ebedileştirmeyi
adsızı insanlaştırmayı
gerçekleşmeyeni gerçekleştirmeyi
hayatın ağır uykusu beni boğadursun
bu rüyada hep nefessiz kalayım-
belki şen şakrak bir genç
hakkımda şöyle der gelecekte:
hüznünü affedelim -kim bilir
belki bu onun gizli motoruydu.
tamamı şefkat ve aydınlığın çocuğu o,
ve her şeyiyle özgürlüğün galebe çalışı!
çeviri: burhan deniz
ama en çok da aleksandr blok'un bozkır kavimleri tarihçiliğine dair yaptığı katkıdan bahsetmek istiyorum.belki farkındalıkla, belki farkında olmadan yaptığı katkıyı:

20. yüzyılın ilk çeyreğinde, ukrayna bozkırlarında günyüzüne çıkarılmış iskit kurganlarına olan yöneliğin ilginin artmasında bu şairimizin rolü çok büyük olmuştur. at üzerinde yaylarla savaşan, altından yaptıkları muhteşem güzellikteki sanat eserleri ve gür sakallarıyla meşhur bu toplum hakkındaki teorilerin yoğunlaştığı bir dönemde "iskitler" adlı şiirini yazdı. alman tarihçilerın aryan kavmi, türk tarihçilerinin turan kavmi olarak gördüğü bu kavmi, rusların ve marksist tarihçilerin lehine en çok o benimsedi. iskitleri rusların atası olarak bellediği şiiri rusya'da çok büyük ses getirdi:
siz milyonlarsınız. biz kıyamet kadar,
deneyin savaşmayı bizle!
iskitleriz! serde asyalılık var,
bu çekik ve bu aç gözlerimizle!
size yüzyıl, bize saat, ne denir,
boynu bükük köle gibiyiz,
moğol’la avrupa arasında bir
büyük kalkan oluşturduk işte biz!
yüzyıllar tav verdi ocağınıza,
önünü kesti yıldırımın,
vahşi masal oldu batışı size
hem lizbon’un ve hem de messina’nın!
yüzyıllarca baktınız doğu’ya siz,
eritip incilerimizi,
kem sözler edip hedef bellediniz
o top namlularınız için bizi!
...
devamını gör...
güçlü kadınların ortak özelliği
güçlü “insanlar”, farkındaysanız insanlar diyorum cinsiyet ayırt etmiyorum* kendi kendine yetebilirler, sinir seviyeleri oldukça yüksektir öyle her şeye alınıp gücenmezler, bir eleştiri yapıldığında sakin karşılayan insanlardır. zorlukları çok gördüklerinden artık kendi kendine yetebilen insanlardır kısaca.
devamını gör...
normal sözlük’te ayrıştırıcı başlıklar açmak
özellikle bugün denk geldiğim başlıklardır.şunu yapan kız, imamhatipli kız,türbanlı kız vs . özellikle dış görünüşe dayalı başlıklar gördükçe moralimin bozulduğunu belirtmek istiyorum.lütfen insanları katagorize etmeyi bırakalım ,önyargılarımızı yıkalım.
devamını gör...
yazarların psikolojik durumları
iç güveysinden hallice.
devamını gör...
günü kendinden bir cümle ile sonlandır
"yıllarca aranıza duvar ördüğünüz insanlarla bir gün sevgi sözlerini kullanarak o duvarı yıkmaya çalışırsanız, o duvar ya sizin ya da karşınızdakinin üstüne yıkılır."
devamını gör...
kutadgu bilig
bilinen üç nüshası vardır.
ilk nüshası istanbul'da hammer tarafından bulunmuştur. uygur harfleri ile yazılmıştır.
ikinci nüshası kahire nüshasıdır. kütüphane sorumlusu tarafından bulunduğu bilinir.
üçüncü nüsha ise ahmet zeki velidi togan tarafından fergana'da bulunmuştur.
ikinci ve üçüncü nüshalar ise arapçadır.
nüsha: bir şeyin aynı anda birden çok düzenlenen örneği. benzer, aynı, kopya anlamlarındadır.
ilk nüshası istanbul'da hammer tarafından bulunmuştur. uygur harfleri ile yazılmıştır.
ikinci nüshası kahire nüshasıdır. kütüphane sorumlusu tarafından bulunduğu bilinir.
üçüncü nüsha ise ahmet zeki velidi togan tarafından fergana'da bulunmuştur.
ikinci ve üçüncü nüshalar ise arapçadır.
nüsha: bir şeyin aynı anda birden çok düzenlenen örneği. benzer, aynı, kopya anlamlarındadır.
devamını gör...
