aayyy koştum geldim, bu başlık benim için açılmış.

yahu, inanılmaz sinir bozucu. lise ilk seneden beri arkadaşım yani sekiz seneden fazla olmuş. normalde her şeyimizi paylaşır gizlimiz saklımız olmadan yaşardık. arada bir görüşür ev gezmesi de yapardık. birkaç ay önce ikimiz aynı anda ücretli öğretmenliğe başvurduk. * neyse kendisine çıktı ancak bana çıkmadı. yahu, insan ücretli yapıyor diye bu kadar mı havalanır? aynen konuşmayı aktarıyorum.

h kişisi: ayy bak ne gördüm (1 fotoğraf).
ben kişisi: sen mi yaptın?
h kişisi: yok ya falan mahalle var biliyor musun, hani benim görev yaptığım okul var ya? işte onun oralarda gördüm.

cümleye bakar mısınız? görev yaptığım okul işte yaaağğğ. aferin canım tamam görev yapıyorsun da her seferinde bunu bastıra bastıra söylemek nedir? gıcık vermeye çalışmaktan başka bir işi yok.

her neyse her şeyimizi paylaşırız demiştim. grubumuz var, herkes orada bir şeyler anlatır, güler eğleniriz kızlarla. hayatlarından da belli başlı şeyleri anlatırlar yani. ki kendisi benim en yakın(!) arkadaşım olduğu için ben de o da birbirimize her şeyimizi anlatır konumdaydık. yine aynen konuşmayı aktarıyorum.

z kişisi: bi biz sap kaldık.
h kişisi: beni sayma (burada gülüyor.)
ben kişisi: nasıl yani neden haberimiz yok?
z kişisi: h kişisi anlatsana yemeyiz sevgilini.
h kişisi: yersin z kişisi. (gülüyor yine.) anlatmak istesem anlatırım anlatmak istemezsem anlatmam * ki zaten şimdi söyledim neden bu kadar abartıyorsunuz?

abi acaba ben mi gözümde bu arkadaşlık ilişkilerini dostluk ilişkilerini çok büyütüyorum? allah'tan ben de manitam olduğunu anlatmamışım. * anlatsam vicdan azabı yaşardım ben niye anlattım o anlatmıyorken diye.

bir de insan özelini anlatmaya korkuyor. gidip evde annesine ablasına anlatıyor. anlattığını da gelip söylüyor. hem gıcık hem yüzsüz.
devamını gör...

(bkz: ortalığı karıştırmak)
devamını gör...

özel tüketim vergisi şeklinde başlık varken ötv şeklinde başlık açanlar mı dersin, osman gazi vs recep tayyip erdoğan şeklinde açanlar mı? arada bir hortlatılan başlıkların ortada dönmesi mi? sol frame hakikaten bit pazarına dönmüş durumda.
devamını gör...

tıpkı bir dna, parmak izi, topuk izi gibi ayırt edici olan iris kasının hamilelik süreci içinde anne karnında fetüsün oluşumu ve gelişimi esnasında çizik ve deformasyonlara uğrayarak almış olduğu her birey için kendine özgü olan eşsiz şekildir.

yakından incelenmesi halinde oldukça yüksek bir hayranlık bırakır.

ki tavsiye edilir.

(bkz: #124200)
devamını gör...

bizim zamanımızda oluyordu.
devamını gör...

hani nerde?
bir tane de benim dolabımdan çıksa.
üşeniyorum sarmıyorum, sarınca bir öğünde bitiyor, komşular yollayınca hemen bitiyor.
olan dolaplar konum atabilir mi?
devamını gör...

kafasının içinde yaşayanlar.
devamını gör...

eksik bilgi veren erkektir. erkeklik kategorileri tam olarak şu şekildedir:
185 ve üstü : erkek oğlu erkek
180-185 arası: erkek gold sürüm
180-175 arası: erkek s plus
175-170 arası: düz erkek
170: erkek mini edition (halk arasında erkeğim diye ortada gezen sürüm)
devamını gör...

puslu kıtalar atlası.
devamını gör...

tesadüf eseri biraz önce karşılaştık. bu arkadaşta iş var. kültür akıyor profilinden. ayrıca sıcak kanlı bir insana benziyor. sanırım biz seninle çok iyi anlaşacağız dostum *
devamını gör...

genel olarak yıllardır bütün siyasi tartışma programlarını sapık gibi izlerim. belki sapık söylemi yanlıştır, omurgasız siyaset nasıl yapılır'ı izlemek, benim için adeta guilty pleasure dır.
kim yahu bu fetö sevdalı sıderya yanık diye güne başladım. yakın bir yazar arkadaşımla mesajlaşmamı ''umarım musmutlu bir cuma-ertesi geçirirsin'' diye bitirmek isterken bugünün çarşamba olduğunu öğrendim.*

hızlı ve geçişken gündemlerimizde her kanalda her daim siyasi tartışmalar olur. akp'yi savunmak üzere nerede vasıfsız bir akademisyen, bir avukat, bir gazeteci varsa çıkar ve ölümüne akp'i savunur. artık akp milletvekilleri ya yalnız çıkma teklifi ediyor ya da hiç çıkmıyor.
karşı tarafta her daim muhalifler oturur. gerçi cnn asla muhalif çıkarmıyor, mesela ''hulki cevizoğlu neden şaban sevinçle aynı sırada oturuyor'' diye düşünürken geçen gün deyyyişik bir atatürkçü olduğunu açıkladı!
derya yanık hanfendinin fotoğrafını görmemle beraber, ersan şen tarafından nakavt edildiğini defalarca zevkle izlediğimi hatırladım.
aklımda en spesifik olarak kalan skandal söylemi şu idi;
elbette hukuk tartışması ve bir tarafta derya yanık diğer tarafta ersan şen. derya hanfendi akp avukatlığı yapıyor, ismi ve titri öyle yazıyor televizyonda.....
bir an da tıkanma yaşandı, ersan şen dedi ki efendim ergenekon zamanındaki davaları da biliyoruz, aziz yıldırım davasını da.
derya hanımın cevabı şu oldu; ben o davalardan haberdar değilim, hiç takip etmedim.
söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.
devamını gör...

büyük bir okyanus ve içerisindeki bi’ kaç adacıktan oluşmuş gayet sanal ve de hayal bi’yer, hayalistan burası. adalarında dağları var tepelerine ulaşmaya nefes yetmeyen ve türlü türlü ağaçlar, kimisi meyve kimisi sadece oksijen veren. adalarından birisinin bir köşesi yanmakta ve tek nüfusu oraya doğru yüzmekte. söndüremeyeceği bilincinde onca su içerisinde biçare..

düşler beni terk ettiği için mi içmeye başladım yoksa içmeye başladığım için mi düşler beni terk etti, hatırlamıyorum. bütün çözüm yolları çürütülmüş, son sigara söndürülmüş şarkının bitmesini beklendikten sonra doğudan yükseleni alıp arkama yola koyulmuştum oysa, batışına yakın çözümlerimi bulmak adına..

hiç bir şey almamıştım yanıma, terk etmiştim bütün düşünceleri ve o'na gitmiştim safça. hiç bir düş sadece bi'düş değildi madem, gerçek bir 'hiç kimse' olmaktansa sahte bile olsa 'biri' olmayı hat etmiyor muydum.?

bilinç korkunç bi' lanetmiş. düşünürsün, hissedersin ve acı çekersin, sonrası yok. kendimden başka her şeyi hatırlıyorum şu an, gözümü kapadım artık dengesiz kaderlere, umurumda değil bu dünya. hatta canım bile cehenneme..

bir böcek daha düştü, kıpraşır durur beynimde. bu açıklanamaz ama hissedersin. hayatın boyunca dünyayla ilgili bazı şeylerin yanlış olduğunu hissetmişsindir. ne olduğunu bilemezsin, ama o' oradadır; beynine saplanmış bir kıymık parçası gibi, regl'i dinmeyen bi' kız gibi, sancılı ve kıvrandırıcı..

derinlere yüzüyorum bu gece..

neresinden çıkacağımı bilemediğim bi’ yere neresinden dalacağımı bilemeden, nereden yüklediğimi bilmediklerim sırtımda mecburi dalış yapıyorum.

bi’ deli kan*, ‘çok şaşırdığın bir şeye yatıp kalkınca inanırsın, haydan huya kaç saatte gidiliyor bilinmiyor’ derdi.

şimdi deli misali şaşkınım.

korkuyorum, uyumalı mıyım.?

okyanusun dibine batmışım, şu an sadece hareketsizce bekliyorum. tek dayanağım umut tüpüm dolu ve bunca basınç altında bile burnumu terk etmeyen o çiçek kokuları ile etrafımdaki köpek balıklarının gitmesini bekliyorum. zamanım dolsa da şu gece mesaisinde, saatim çalıp beni uyandırsa ve gitsem işe bu kabustan çıkıp diyorum. o kadar zor ki hayaletlerle uyumak, hayal gücünüzün tıkanmasına bağlı bu. gerçeğinden korkup yaklaşamayacağınız her şeyin ölüsü var karşınızda, zombi olmuşlar ve hepsi ölmelerine kızgın, sorumlu aramakta..

her gece düşüyorum o sinirli, hayatsal titreşimleri olmayan yaratıkların arasına. her gece yenileri ekleniyor, ilk kez görüp daha fazla korktuklarım cabası. saatim kurtarıyor beni böyle gecelerden, daha yatalı iki dakika olmamış, sanki gözüme uyku girmemiş, uyuyamadan kalkmışım ama saatler geçmiş hayaletler ormanında..

dokunuşlar hissiz, sevgisiz bu ten, ağlamaklı suratlarda maske, fonda ise bir ten..

bi' de müzik götürür beni hep ütopyalara, hep garip şeyler hissettirir bana ve sürükler beni hayal ormanına. seviyorum o anları, kendimi huzurlu hissettiğim bi' kaç sistemden birisi. geniş omuzlu bi' şövalye hayaletler ormanına girmiş, o sinirli yaratıkları bir bir kılıçtan geçiriyor. ‘wake up’ diye bağırıyor, her yöne kılıcını savuruyor. kılıcıyla buluşan ruhsuzlar rengarenk çiçeklerin ruhlarında ormana dağılıyor..

müzik, tam ben giderken tamda her şeyden vazgeçmişken, ‘ı follow you’ diyor ve gitme amacımı yok ediyordu. notalar bütünlüğünde de olsa hiç bir şeyi peşimden sürükleyemezdim. böyle olunca bir türlü birleştiremiyordum keskin kenarı yumuşak tenimle. sonra yaşama düşüyorum bi' yerden, yüksekçe bi' yerden ıslak bi' şekilde toprağa çarpıyorum ve gözlerimi ovalayarak devam ediyordum mutluluk hormonumu bitirmeye..

peki ya tükenirse.?
akması gereken göz yaşı dışında başka bir şeyse bile akacak..

annem aradı az önce, vücudunda ki mutluluk hormonunu bitirmeyi bırak ve buraya gel dedi..
annemi dinlemeliyim.
sevgiler..
devamını gör...

birine en belirgin özelliğinden dolayı yakıştırılan takma ad.
devamını gör...

kayınpederim izliyor. şu an atv de maraşlı diye dandik ötesi bi dizi izliyoz mecburen çünkü ziyarete geldik. kumanda ev sahibinde haliyle. bi güzel kız var dizide bi de kıza bayan diyen bi bıyıklı lavuk var ota boka silah çekiyor. mala bağlamak üzereyim.
devamını gör...

kişinin kendi yüzü de dahil olmak üzere, hiçbir yüzü tanıyamadığı, doğuştan ya da beyin hasarı sonrasında oluşabilen rahatsızlık. (bkz: prosopagnozi)

bu hastalığa sahip insanlar aile bireylerini yahut akrabalarını, hatta kendi yüzlerini ayırt edemezler. bu nedenle kişileri, ses ya da farklı özellikleri aracılığıyla tanımaya çalışırlar. rahatsızlığa konum algısında eksiklik, yüz dışındaki farklı cisimleri de tanıyamama gibi farklı sorunlar da eşlik edebiliyor. bu hastalar film ya da dizi izlemek gibi faaliyetleri de gerçekleştiremiyorlar.

hastalığın belirli bir tedavisi yok. şimdilik sadece kişiye yüzleri tanıyabilmesi için çeşitli yöntemler öğretmekten ibaret bir terapi yürütülüyor.
devamını gör...

tarihi 8. ve 9. yüzyıla dayanan renk, çin'de seramik ve mücevherleri boyamak için kullanıldığı biliniyor. hatta auguste renoir ve van gogh'un da aralarında bulunduğu ressamların, bu toz boyayı pahalı olan deniz mavisine alternatif olarak kullandıkları biliniyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tek tek dizmiştim işsiz gibi...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hastası olduğum tiyatro çıkışlı türk aktördür. oyunculuğun yanı sıra çok iyi düzeyde bas gitar çalabilen bir müzisyendir. leyla ile mecnun dizisindeki ismail abi rolünden çok daha fazlasıdır. güneşin oğlu, itirazım var, limonata, ahlat ağacı gibi filmlerde parmak ısırtan, dudak uçuklatan oyunculukları bulunan, samimi, doğal kişidir.

kendisini ayrıca -artık dağılmış bir grup olan- leyla the band'in izmir konserinde en ön sıradan izleme fırsatı bulduğum insandır. rica ediyorum, 30'dan fazla filmde, 20'den fazla dizide oynamış bu yetenekli aktörün "ismail abi" tiplemesinden fazlası olduğunu tekrar hatırlatarak, saygılarımla tanımımı sonlandırıyorum.
devamını gör...

başlaması zor olan başlayınca duramadığımız, kendimizi özgür hissettiğimiz bazen karşı çıktığımız eylemlerden bir tanesidir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim