maşallah yerine kullanılabilecek alternatif kelime
acilen bulunması gereken kelimedir. bu ülkenin ateistleri taş mı yesin arkadaşlar. acilen dini literatürden çıkmış kelimeler için alternatif kelimeler bulmamız gerekiyor.
mesela, inşallah kavramının yerine umarım çok güzel kullanılabilmekte. hatta öyle ki inşallah yerine kasti olarak umarım dediğini fark eden akrabalardan hayırdır pink floyd gomünüs mü oldun gibi tepkiler alınabilmektedir.
burada tek problemin günlük yaşamda kullandığımız kelimelerden bazılarının yalnızca din kaynaklı olup alternatiflerinin olmayışı olabilir. bu konuda daha bilgili ateist arkadaşlardan da tavsiye bekliyoruz. evet lisede ateist olmaya karar veren yazar, sana diyorum.
mesela, inşallah kavramının yerine umarım çok güzel kullanılabilmekte. hatta öyle ki inşallah yerine kasti olarak umarım dediğini fark eden akrabalardan hayırdır pink floyd gomünüs mü oldun gibi tepkiler alınabilmektedir.
burada tek problemin günlük yaşamda kullandığımız kelimelerden bazılarının yalnızca din kaynaklı olup alternatiflerinin olmayışı olabilir. bu konuda daha bilgili ateist arkadaşlardan da tavsiye bekliyoruz. evet lisede ateist olmaya karar veren yazar, sana diyorum.
devamını gör...
at hırsızı (yazar)
uzaklardayım. çok uzaklarda, elimde harita dahi yok. gerçi buraların bir haritası var mı ondan da şüpheliyim. nerede olduğumu inanın hiç bilmiyorum. kimsecikler de yok burada. nereye, nasıl gidilir kestiremiyorum. bazen kendi etrafımda dönüyorum, bazen de ağaçların etrafında. bazen koşuyor, bazen yürüyorum.
çok güçlü rüzgarlar esiyor burada. ayakta durmakta çok zorlanıyorum da bir köşeye geçip oturmuyorum. deliler gibi oradan oraya koşturup duruyorum.
şu an, yanı başımdaki ağaçları bir görseniz, göğü deliyor sanırsınız. sarı yabani orkideler var bir de. çok güzeller. havası bir garip gri.
bir şekilde ormandan çıkıyorum. azıcık sakinleşip, nefes kesen manzarayı hissetmeye çalışıyorum.
ama ne mümkün. kaç gündür buradayım bilmiyorum. suyum bitmek üzere. su bulabirdim ama yiyecek bir şey bulabilir miydim bilmiyorum. açlıktan ölmek üzereyim.
bir süre daha yürüdükten sonra kendimi kaybetmiş olacağım ki, bir ses beni kendime getirdi.
bu ses patagonyalının sesiydi. kibar ve naif bir sesti.
ondan patagonya topraklarında olduğumu öğreniyorum.
oracıkta yemem için bir şeyler verip, kendime gelmemi sağlıyor.
doğruca yaşadığı yere götürüyor beni.
ben böyle dost canlısı bir insan görmemiştim. yaptığımız sohbetlerden onun görmüş geçirmiş, hoşgörülü ve cömert bir insan olduğunu öğreniyorum.
çok iyi bir dinleyen, seninle kederlenen, seninle mutlu olabilen bir kardeş olabileceğini hissedebiliyordum.
ha birde adını tam hatırlayamadığım bir sözlükte yazarlık yapıyormuş.
ama sahibi koldaş yazarlara bayadır maaşlarını veremiyormuş. bundan çok dert yanıyor patagonyalı.
yürürken anlatıyor patagonyalı yaşadığı toprakları.
patagonya, şili ve arjantin'in güneyindeki bölgedir. çok az yerleşim alanı vardır.
darwin’in patagonya ve çevresindeki adalarda beş yıl süren bir inceleme gezisi yaptığından, burada çok sayıda değişik canlı türüne rastladığını, “evrim” teorisinin temellerini burada atıldığından bahsediyor.
unesco doğal ve tarihi miras listesi’ndeki buzullar parkı nın bulunduğunu,
kutuplardan sonraki yeryüzünün en büyük buzul alanları burada olduğunu,
çok sayıda gölleri, yeşil vadileri ve şelalariyle cennetten bir köşe olduğunu,
güneyinde yarı antarktika ikliminin hüküm sürdüğü dünyanın sonu olarak adlandırılan ateş topraklarının bulunduğunu söylüyor.
sonra maradona’dan bahsediyor patagonyalı. onu çok sevdiğini anlatıyor.
ama asla patagonyalı, tanrı nın bir eli olamazdı.
seni tanıdığım için mutluyum dostum.
çok güçlü rüzgarlar esiyor burada. ayakta durmakta çok zorlanıyorum da bir köşeye geçip oturmuyorum. deliler gibi oradan oraya koşturup duruyorum.
şu an, yanı başımdaki ağaçları bir görseniz, göğü deliyor sanırsınız. sarı yabani orkideler var bir de. çok güzeller. havası bir garip gri.
bir şekilde ormandan çıkıyorum. azıcık sakinleşip, nefes kesen manzarayı hissetmeye çalışıyorum.
ama ne mümkün. kaç gündür buradayım bilmiyorum. suyum bitmek üzere. su bulabirdim ama yiyecek bir şey bulabilir miydim bilmiyorum. açlıktan ölmek üzereyim.
bir süre daha yürüdükten sonra kendimi kaybetmiş olacağım ki, bir ses beni kendime getirdi.
bu ses patagonyalının sesiydi. kibar ve naif bir sesti.
ondan patagonya topraklarında olduğumu öğreniyorum.
oracıkta yemem için bir şeyler verip, kendime gelmemi sağlıyor.
doğruca yaşadığı yere götürüyor beni.
ben böyle dost canlısı bir insan görmemiştim. yaptığımız sohbetlerden onun görmüş geçirmiş, hoşgörülü ve cömert bir insan olduğunu öğreniyorum.
çok iyi bir dinleyen, seninle kederlenen, seninle mutlu olabilen bir kardeş olabileceğini hissedebiliyordum.
ha birde adını tam hatırlayamadığım bir sözlükte yazarlık yapıyormuş.
ama sahibi koldaş yazarlara bayadır maaşlarını veremiyormuş. bundan çok dert yanıyor patagonyalı.
yürürken anlatıyor patagonyalı yaşadığı toprakları.
patagonya, şili ve arjantin'in güneyindeki bölgedir. çok az yerleşim alanı vardır.
darwin’in patagonya ve çevresindeki adalarda beş yıl süren bir inceleme gezisi yaptığından, burada çok sayıda değişik canlı türüne rastladığını, “evrim” teorisinin temellerini burada atıldığından bahsediyor.
unesco doğal ve tarihi miras listesi’ndeki buzullar parkı nın bulunduğunu,
kutuplardan sonraki yeryüzünün en büyük buzul alanları burada olduğunu,
çok sayıda gölleri, yeşil vadileri ve şelalariyle cennetten bir köşe olduğunu,
güneyinde yarı antarktika ikliminin hüküm sürdüğü dünyanın sonu olarak adlandırılan ateş topraklarının bulunduğunu söylüyor.
sonra maradona’dan bahsediyor patagonyalı. onu çok sevdiğini anlatıyor.
ama asla patagonyalı, tanrı nın bir eli olamazdı.
seni tanıdığım için mutluyum dostum.
devamını gör...
senin biraz canın sıkkın sanki diyen psikolog
yok ben gulyuzune geldim denilesi..
devamını gör...
ahmet kaya
"bir gün birileri nasılsa kürt asıllı olduğu için kürtçe bir tek şarkı söylemek isteyen bir adamın hiçbir ülkeyi bölmediğinin öyküsünü yazacak ve bu öyküyü okuyanlar şarkı söyleyen insanlardan ve şarkılardan korkulmaması gerektiğini anlayacaklardır.
ben klasik bir kadere teslim olmak istemiyor ve öldükten sonra değil şimdi anlaşılmak istiyorum. beni doğru anlama yolundaki en küçük bir çabayı, sağduyu ve bir hoşgörüyü çok özlediğimi ve bunu içinde taşıyan herkesi içtenlikle selamladığımı söylemek istiyorum."
ahmet kaya / paris.
ben klasik bir kadere teslim olmak istemiyor ve öldükten sonra değil şimdi anlaşılmak istiyorum. beni doğru anlama yolundaki en küçük bir çabayı, sağduyu ve bir hoşgörüyü çok özlediğimi ve bunu içinde taşıyan herkesi içtenlikle selamladığımı söylemek istiyorum."
ahmet kaya / paris.
devamını gör...
job sendromu
tıbbi literatürde oldukça nadir karşılaşılan bir hastalıktır 'job syndrome'*.stat 3 geninde mutasyon mevcuttur.otozomal dominant kalıtılan tipi en sık görülen ve en iyi tanınan tipidir.sporadik vakalar da vardır.
ingilizcedeki 'job' kelimesi, ayrıca 'eyüp' anlamına da gelmektedir.
insanın fiziksel görünümünü kozmetik açıdan oldukça bozan bir hastalık olduğu için eyüp peygamberden esinlenilerek verilmiştir bu isim. kaba yüz görünümü,soğuk abseler,kronik dermatit,eritemsiz kızarık cilt lezyonları ve belki skolyoz olur bu hastalarda.
küratif tedavisi yoktur,sağaltımı cilt bakımı ve enfeksiyonların tedavisinden ibarettir.
tus'ta çıkmış sorulardandır.
ingilizcedeki 'job' kelimesi, ayrıca 'eyüp' anlamına da gelmektedir.
insanın fiziksel görünümünü kozmetik açıdan oldukça bozan bir hastalık olduğu için eyüp peygamberden esinlenilerek verilmiştir bu isim. kaba yüz görünümü,soğuk abseler,kronik dermatit,eritemsiz kızarık cilt lezyonları ve belki skolyoz olur bu hastalarda.
küratif tedavisi yoktur,sağaltımı cilt bakımı ve enfeksiyonların tedavisinden ibarettir.
tus'ta çıkmış sorulardandır.
devamını gör...
hayat nasıl yaşanmalı sorunsalı
hayat görüşümüze ve cesaretimize göre şekillendirdiğimiz bir eylem muhteviyatı.
şimdiye kadar yaşadıklarımızdan eğer memnun değilsek aynı olmamalı. eksikse tamamlanmalı. yoksa bir oluşum başlatmalı.
harekete geçilmeli.
şimdiye kadar yaşadıklarımızdan eğer memnun değilsek aynı olmamalı. eksikse tamamlanmalı. yoksa bir oluşum başlatmalı.
harekete geçilmeli.
devamını gör...
normal sözlük belgesel veri tabanı
sosyal ikilem
devamını gör...
beyazıt öztürk
ugsyo* , o zamanki adı bu şekilde olan fakülte öğrencisiydi.
radyoculuğa başladığı yıllarda yanında tito isimli bir arkadaşı ile yapıyordu bu işi, çocuğun adını da hatırlamıyorum açıkçası. sonrasında da hayat ona yürüdü, o da hayata. tv, şov vs.vs.vs. ünlü olmak garip bir olay.
blue* bar'a çok takılırdı.*
akıllı ol beyaz!
radyoculuğa başladığı yıllarda yanında tito isimli bir arkadaşı ile yapıyordu bu işi, çocuğun adını da hatırlamıyorum açıkçası. sonrasında da hayat ona yürüdü, o da hayata. tv, şov vs.vs.vs. ünlü olmak garip bir olay.
blue* bar'a çok takılırdı.*
akıllı ol beyaz!
devamını gör...
teşekkür etmeyen insan
"rica ederim", "ne demek", "ben teşekkür ederim" vs gibi karşılıklar bul(a)mayacak olan; havada kalmış festival filmi sahnelerinde olduğu gibi ortamı terk edecek, varlık ve yokluk eşitliğini kendisi sağlamış insandır.
(bkz: ne kadar ekmek o kadar köfte)
(bkz: ne kadar ekmek o kadar köfte)
devamını gör...
kendimizi hafiflemiş hissetmemizi sağlayan şeyler
denizde açılmak.
devamını gör...
ayın en çalışkan 10 yazarı hakkında ne dediler
aylık puan tablosu eklenmiş olan çiçeği burnunda etkinlik.
devamını gör...
yeşil göz vs mavi göz
bu kahverengi gözlüler size ne etti a sözlük yazarlarım? bir kere de kahve gözü savunun yahu.
devamını gör...
hiç gelmeyecek birini beklemek
murat cemcir'in en sade biçimde anlattığı durumdur.
devamını gör...
lisede yaşanmış en garip olay
sınıfımıza değişim öğrencisi olarak güney kore’den biri gelmişti. bi gün derste kimya hocamız “ tahtaya gelip soruyu çözmek ister misin?” demişti ingilizce. o da “ maşallah” demişti. garip bi andı.
devamını gör...
ben robot değilim testinden geçememek
koskoca kareye küçücük trafik lambası ucu koyulduğunda onu seçmeli miyim seçmemeli miyim dediğim arafta kaldığım durum.
sonuç geçemedi.
sonuç geçemedi.
devamını gör...
gelen moderatörlük teklifini reddetmiş olmam
an itibarı ile istanbul'dan hissedilmeyendir*
tanım : olmayan.
tanım : olmayan.
devamını gör...
kriptomnezi
psikolojide, kişinin doğal yollar ile edindiği bir veriyi bilinçaltına atıp bir zaman sonra kendi üretimi gibi gün yüzüne çıkarması durumudur.
devamını gör...
yüksek lisans
uzaktan eğitim süresinde keyifli olsa da ödevlerin birden birikmesi ve iletişim sıkıntıları yüzünden ara ara sorunlar yaşasam da iyi ki başlamışım diyorum. özellikle yaşı genç arkadaşlara çok geç kalmadan tavsiye ederim. hele ki şu an herkesin lisans mezunu olması ile birlikte yüksek lisans yapmak şart olmuştur.
ne işe yarayacak diye düşünüyorsanız düşünmeyin. kimin bedavaya ders geçtiği, (ç)alıntı yazılar paylaştığının önemi yok. herkes kendisinden sorumlu.
ne işe yarayacak diye düşünüyorsanız düşünmeyin. kimin bedavaya ders geçtiği, (ç)alıntı yazılar paylaştığının önemi yok. herkes kendisinden sorumlu.
devamını gör...
eylül (mehmet rauf)
iç dünyamda derin iz bırakmış kitaplardan biri, hatta belki de birincisidir. kitabı okuduğumda sanıyorum ki ortaokul yıllarımda, çok genç bir yaştaydım, o yaşta okumuş olmamın da bu tesirde etkisi büyüktür diye düşünüyorum.
kitabın pek çok bölümü bir film sahnesi gibi yanıp sönüyor, ışıyor hafızamda.
suat'ın eldivenini yıllardır unutamadım misal, o paltonun cebine koyuluşu, yastığın altında bulunuşu hala gözümün önünde. bu yasak aşk ve aşklarını yaşama biçimleri, arzular beni affalattı.
şimdi anlıyorum ki aşk, arzu, tutku gibi kavramlar ile ilgili düşüncelerimin erginleşmesinde bu kitap yadsıyamayacağım bir yere sahip. psikolojik tahliller ise, bu konuda okuduğum ilk etraflı eser olması sebebiyle de algılarımı alt üst etmiş, bir taş durgun suya atıldığında nasıl yayılan ve genişleyen halklara neden oluyorsa, zihnimde benzer bir etki oluşturmuştu. o dönem manasını anlayamadığım, fakat dikkatle okuduğum pek çok duygu ve durumu döndürüp durmuştum zihnimde. mahiyetini bilmiyordum, bilsem de bildiğimi anlamıyordum. bazen öyle olur. insan yaşar, yaşadığı şeyin adını bilmez. adlandıramadığı şeyi bilmediğini zanneder. öyle bir eserdi.
romanın sona eriş biçimi beni öylesine etkiledi ki, yeniden yeniden yaktım o evi. ruhumda, aklımda, kalbimde yandı durdu. şüphem yok ki, hala bir yerlerde yangının ışıltısı varlığıma yansıyordur.
kitabın pek çok bölümü bir film sahnesi gibi yanıp sönüyor, ışıyor hafızamda.
suat'ın eldivenini yıllardır unutamadım misal, o paltonun cebine koyuluşu, yastığın altında bulunuşu hala gözümün önünde. bu yasak aşk ve aşklarını yaşama biçimleri, arzular beni affalattı.
romanın sona eriş biçimi beni öylesine etkiledi ki, yeniden yeniden yaktım o evi. ruhumda, aklımda, kalbimde yandı durdu. şüphem yok ki, hala bir yerlerde yangının ışıltısı varlığıma yansıyordur.
devamını gör...
türk insanının ömrünü mahveden üç şey
üreten yerine tüketen nesiller yetiştiren, bilimden ve akıldan uzak eğitim sistemi.
özgürlüğün, yaratıcılığın ve özgünlüğün katili, farklılığınsa düşmanı olan gerici toplum baskısı.
krizle, yoksullukla ve borçla eş anlamlı hale gelen ekonomimiz.
özgürlüğün, yaratıcılığın ve özgünlüğün katili, farklılığınsa düşmanı olan gerici toplum baskısı.
krizle, yoksullukla ve borçla eş anlamlı hale gelen ekonomimiz.
devamını gör...