2004 yılında çıkan kısaca bebek tasarlama, alışveriş yapma, ev dekor etme oyunu. 10-12 yaşlarımdayken büyük bir keyif alarak oynardım hatta ilk kez stardoll'da kontör ile (o zamanlar kontör vardı) vip olmuştum. fazlasıyla bağımlılık yapıyordu, zaten ortaokuldan arkadaşlarımın da vardı hesapları, birlikte oynuyorduk.

geçenlerde aklıma geldi bir bakayım dedim, oyun hala duruyor, benim hesap da duruyor :') ah benim çocukluğumu boş yere çalan oyunum...
devamını gör...

an itibariyle aldığım son mesaj. yani kardeşim şurada kadın olduğumu belirtecek zibilyon tane entry girdim ama halen erkekmişim gibi muamele yapanlar oluyor. çıkarıp alnınızın ortasına mı koyayım lan? valla ayıp be. dalga mı geçiyorsunuz adam mı seçiyorsunuz belli değil anasını satıyım.

tamam kardeşim belki arada erkek gibi entry giriyorum da bari bebeksi demeyin be. bebeksi nedir ki? ben gayet kodum mu oturtan biriyim. hiç yakıştıramadım.
devamını gör...

son albümleri ile kendilerine bile uzak düşmüş olan grup. gözlerimi kapattığımda kafamda hâlâ when i come around çalar.

edit: link bırakmadan geçmek olmaz when i come around

--- alıntı ---

no time to search the world around
cause you know where i’ll be found
when i come around

--- alıntı ---
devamını gör...

isimler, kişinin benmerkezci olmasına katkı sağlıyor. ismiyle ilgili konulara ilgi duymaya başlıyor. ve o isimdeki anlamı gerçekleştirecek pozisyonlar alıyor farkına varmadan. mesela; savaş, kader, yeter... bu isimler kişide hüzün, saldırganlık, elem, keder ve öfke uyandıran, negatif çağrışımlar yapar. kader, ismi kişiyi tembelleştirebilir mesela. yeter ismi, kişide motivasyon eksikliğine sebep olabilir. bu nedenle verilecek isimler, gelecekle ilgili iyi ve güzel çağrışımlar yaptırmalı.
devamını gör...

adını yörüngesini hesaplayan edmond halley'den alan, çıplak göz ile görülebilenler arasında bir insan ömrüne sığacak sürede yörüngesini tamamlayabilen tek kuyruklu yıldızdır. dünyamızı 75 yılda bir ziyaret eden halley en son 1986 yılında yakınımızdan geçmiştir.

son görüldüğü tarihte dünya ile birlikte ülkemizde de ilgi odağı olmuştur. ülker çıkardığı çikolata kaplı bisküviye halley adını vermiştir. 1986 eurovision şarkı yarışmasında candan erçetin ve seden gürel'in de içinde olduğu "klips ve onlar" grubunun seslendirdiği şarkının ismi ise halleydir.

çok ilginçtir şarkının yarışmada 9. olması sebebi ile inönü stadında turgut özalın da katıldığı bir kutlama yapılmış. diyenin yalancısıyım
devamını gör...

erkeğin cebinde kalmadı kuruş diye terkeden kadın adiliğiyle ölümüne kapışacak olan, erkekliğin yüz karası bahanelerinden biri...
devamını gör...

ilk ne olmak istiyorsun dediklerinde afallamıştım. düşününce aklıma bir şey gelmemişti. uzun bir süre kimse çakmasın diye mevzuyu öğretmen olmak istiyorum demiştim. neden mi? o dönem çoğu öğrencinin ağzından çıkan kopyala yapıştır bir kelimeydi bu. arada çok çarpıcı meslekler çıkıyordu ortaya. biri ben ressam olucam demişti mesela. en çok onun kini beğenmiştim ama benim bu konuda yeteneğim yoktu söyleyemezdim. çok uzun bir süre sadece bir soruya cevap verme zihniyetiyle oyaladım kendimi zaten çocuksun oyalanmak istersin. aslında biliyordum 'ben bir şey olmak istemiyorum'. içimden gelmiyordu, oyun oynamak istiyordu bu çocuk. ama gel gör ki ömrünün sonuna kadar barbie bebeklerinin kıyafetlerini değiştiremezsin. olamaz.. büyümeyen çocukluk olmalıydı halbuki. haydi ben bu kafayla ip atlamaya gidiyorum.*
devamını gör...

yetenek kategorisine girer mi bilmiyorum ama hislerim kuvvetlidir. o nasıl anlaşılıyor zümrüt? derseniz şöyle açıklayayım. bazen bazı şeylerin olacağını biliyorum.* *
nasıl bir örnek vereceğimi bilmiyorum ama gerçekten hislerimin güçlü olduğuna inanıyorum.
(bkz: teşekkür ederim allah'ım) *
devamını gör...

''rastgele çekilen fotoğraflar daha güzel çıkar, tesadüfen tanışılan insanlarla daha mutlu oluruz, kıyıda köşede uyuyakalmak uykunun en keyiflisidir, plansız hadi denilerek yapılan aktiviteler daha eğlencelidir. her şeyin kendiliğinden olanı güzel.''

a.güler
devamını gör...

evet yanlış duymadınız, kendisi islam dininin gerçeklerine göre kafirdir. hatta yazdığı sapkınlıklar ile allah aşkı ile uzaktan yakından alakası yoktur.
bunu örnekler ile sizlere anlatacağız.

celaleddin rumi, yazdığı kitabın vahiy olduğunu iddia etmektedir! tasavvufta bu çok görülmez. zira tasavvuf ehli, velilerin tasavvufta vahiy aldıklarına inanırlar….

kitabının bir başka yerinde celaleddin rumi şöyle diyor:

“bu, ne yıldız bilgisidir, ne remil, ne de rüya. tanrı, doğrusunu daha iyi bilir ya, tanrı vahyidir! sofiler, bunu halktan gizlemek için gönül vahyi demişlerdir!”….”
(mesnevi-celaleddin rumi meb yayınları, c: 4 s: 151)

celaleddin rumi, tasavvufi görüşlerini “tanrısal aşkı” kendisinde bulduğunu söylediği şemsi tebrizi’den almış.

“celaleddin rumi, aşkla, müzikle, raksla ve şiirle beslenip gelişen ve dinler üstü yolda kadına da büyük bir önem vermiş onu da hayata almaya çalışmış ve insanlığın, kadınla bir bütün olduğunu duymuştu. o herşeyden önce kadının kapanmasının, örtünmesinin aleyhindeydi. mesnesvisin’de kadını yaratılmış değil, yaratan (!) bir kudret olarak öven, sert ve kaba ruhlu erkeklerin kadına zulmedebildiklerini söyleyen, asil insanların ince ruhlu olgun kişilerinse kadına bağlı olacaklarını, hatta onun reyine uyacaklarını ona hürmet edeceklerini bildiren celaleddin rumi “fihi ma fih”inde, bir fasılda, kadını ekmeğe benzetmek celaleddin rumi bu şeylerin kendisine gelen vahiy olduğunu iddia ederek resmen mesnevi’yi kur’an’la yarıştırmaktadır.
dilerseniz mesnevi’nin girişi ile yavaş yavaş konuyu detaylantıralım:
“bu kitap mesnevi kitabıdır. mesnevi hakikate ulaşma ve yakin sırlarını açma hususunda din asıllarının asıllarıdır. tanrı’nın en büyük fıkhı (!) tanrı’nın en aydın yolu! tanrı’nın en açık burhanıdır… kur’an’ı apaçık bir hale koyar, rızıkların bolluğuna sebeb olur, huyları güzelleştirir. şanları yüce özleri hayırlı katiblerin elleriyle yazılmıştır. temiz kişilerden başkalarının dokunmasına müsade etmezler. mesnevi, alemlerin rabbinden inmedir! batıl ne önünden gelebilir, ne ardından. tanrı onu korur, gözetir!….”
(mesnevi-celaleddin rumi meb yayınları c: 1 s: 11)

celaleddin rumi’ye göre şeyhin, pir’in, ermişin her ne isim verilirse verilsin tasavvufun ulu zatlarının söyledikleri ve yazdıkları şeyler aynıyla vahiy’dir. tıpkı kendisinin de itiraf ettiği mesnevi kitabında olduğu gibi!…
maalesef celaleddin rumi, kitabına hindistan’dan sadece kelile ve dimne masallarını almamış, erotik hint kültürünün ürünü olan kamasutra’dan da alıntılar yaparak bunları “alemlerin rabbin’den inmedir” diyerek sunmuştur.
celaleddin rumi, kur’an’ın lokman suresinin 27. ayetini kendi kitabı için nasıl alet ediyor:

“….ormanlar kalem olsa, denizler mürekkep olsa yine mesnevi’nin biteceğini umma…” (mesnevi-celaleddin rumi c: 6 s: 178)


mevlana sahabe hanımlarını bile zan altında bırakmaktan sakınmaz, onları savaşa gitmiş kocalarını aldatan ahlaksız kadınlar olarak tasvir eder. fihi mâ fih’te şöyle bir hikâye anlatır; “rivayet ederler ki; peygamber, sahâbeyle bir savaştan gelmişti. bu gece şehrin dışında yatacağız, yarın gireceğiz şehre diye davul çalın buyurdu. a tanrı elçisi dediler, sebebi ne? olabilir ya dedi, kadınlarınızı yabancı erkeklerle buluşmuş görürsünüz; canınız sıkılır; bir fitnedir, kopar. sahâbeden biri (verilen emri) işitmeyip gitti ve karısını bir yabancıyla buldu. (1) (1)[fihi ma fih, 20. bölüm, meb yay., ist /1990. s. 136-137.


şems mevlana’nın 15 yaşındaki cariyesi kimya hatun ile evlenmiş, ki kendisi 65 yaşında idi. şems-i tebrizi’ye, karısı kimya hatun’u bazen allah olarak, daha doğrusu ona, allah, karısı şeklinde görünür-dü. mevlana; bir çadırda şems’i kimya hatun ile oynaşırken gördü. mevlana oynaşmaları için biraz dışarıda dolaşıp, sonra hocasının yanına geldiğinde şems; ‘o kimya hatun değildi. yüce tanrı beni o kadar sever ki, sevdiğim kimse suretinde yanıma gelir. az önce senin beni halvet halinde gördüğün kadın da kimya hatun değildi, allah kimya hatun şeklinde bana gelmişti’ der. (2)eflâkî, menakıb’ul-arifin, c.2, s.72.



ve daha birçok örnek ile çoğaltılabilir. dünya'daki islamafobi var deyip bu adamın çılgınlar misali islam olmayanlar tarafından bile övülmesinin islam ile alakası yoktur. çünkü kendisi islam değil sapkın bir insandır.
zamanın fethullah gülen'i olan moğollar ile iş birliği yapan bu muhteremin foyası da ortaya dökülmüştür.

dipnot: birileri "yeter ya konya'lı yok mu burada demiş, bu başlığı açan zsten konyalı hem de mevlana denilen elemandan daha evvel zamanlarda konya'ya yerleşmiş olan bir ailenin evladı. gerçeklere gözünüzü ve kulağınızı kapatamazsınız. araştıranlar görür ve öğrenir. onların sapkınlığı yazmak suç ama sapkınlığı yaşamak suç değil. hadi oradan.
devamını gör...

haklı olan duygudur. tamircinin birisi bilgisayarım ani kapanma sorunu yaşayınca ruslar tehdit ediyor 300 dolar verirsen bilgisayarındaki veriler kurtulur demişti. istemiyorum kurtulmasın verilerim deyince yarın gel al bilgisayarını hallederiz dedi.
devamını gör...

iyi, aferin!
sen de git, o da gitsin, öbürü de gitsin!
bütün genç ve parlak beyinler göç etsin sözlüğü kaderine terk etsin!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kırk cümle kuruyorsun, agzını açmadan vazgeçiyorsun. incinme değil bu, insana olan inancını yitirme...
şükrü erbaş
devamını gör...

her zaman kitap okumak ..
devamını gör...

tekrar aidiyet hissedememek değil de herkesin kendi hayatını şekillendirmesi ve birbirinin kararlarına, görüşlerine saygı duymaması. 6 yıldır ailemden uzakta yaşıyordum fakat pandemi sürecinde geri dönmek zorunda kaldım. 1 yıldır evde olmama rağmen hala varlığıma alışamadılar, bense yıllardır yalnız yaşamanın verdiği özgürlüğü, kendi kararlarını kendin verme alışkanlığımdan vazgeçemedim. (vazgeçilmemesi de gerekiyor) ilk geldiğim dönemler de alışma süreci diyerek kendimi motive ediyordum fakat işler öyle değil, sanırım ailelerimiz artık büyüdüğümüzü ve birer birey olduğumuzu kabullenemiyorlar. evden çıkarken 19 yaşındaydım döndüğümde ise 26, aradan geçen onca zamanda sanki hiç büyümemiş ve hiç kendi kendimi idare edememişim gibi davranma sürecini aşabileceğimizi düşünmüştüm, olmadı. aidiyet hissetmediğimiz nokta tam olarak burada başlıyor işte, ailelerimiz bizlerin birey olduğunu ve onlara sevgiden başka bağlılığımızın kalmadığını kabullenmek istemiyorlar. evde artı bir olmak onlara yeniden çocuk büyütüyormuş sorumluluğu getiriyor sanırım. koskoca insanlara çocuk muamelesi yapılması, kendini yetersiz hissettirilmesi hali hazırda evde bunalıma girmiş olan bireyler için iyice uzaklaşma ve kaçıp kurtulma isteği uyandırıyor. aile bireyleri birbirlerinin kararlarına, hayatlarına saygı duyup kabullenseler belki de çıktığımız eve geri döndüğümüzde oraya ait hissetmemizi sağlayabilirdi.
devamını gör...

miladın başlarına kadar tanrının evi sayılan ibadethanelerde rahibeler ikiye ayrılırdı. birincisi halka hizmet eden, kutsayan, baş rahiplere yardımda bulunan ve hayatı boyunca hiç cinsellik yaşamayacak ve evlenmeyecek olan rahibelerdi.

diğeri ise mabed fahişesi olarak bilinen, halka bedenini sunan rahibelerdi. bu rahibeler hiçbir şekilde hakir görülmeyen, aksine halk arasında çok fazla saygı duyulan kişilerdi. mabed fahişelerine diğer rahibelere verilmeyen bir hak olan (o zamanlarda başörtüsü bir elitlik göstergesiydi) örtünme hakkı verilmişti. çünkü bu rahibeler yapabilecekleri en büyük fedakarlığı yapıp bedenlerini tanrıya adamıştı. ücretsiz bir şekilde tapınağa gelen, evli olmayan, evlenme hakkı olmayan papazlarla, savaş gazilerine, eş bulamayanlara bedenlerini sunuyorlardı. bu kadınlar cinsel ilişkiye girseler bile bakire sayılıyorlardı...
devamını gör...

yaşadığım şehirde kışın kar yağmadığı için bir hocamız okulun bahçesine bir kamyon kar getirtmişti. bütün okul bahçede kar topu oynamıştık. sonra eridi tabi hemen.
devamını gör...

bu dil öğrenme işi çoğu kişinin merakı bence. ben de dahil. ama kendi kendine yürütmek çok zor. illa bir bilen olmalı sanki yanınızda. uygulamalardan gidiyorum sonra tıkanıyorum yahu bir şekilde.
devamını gör...

yakın zamandaki şarkılarını dinlediğim ve sevdiğim söylenemez. ama 80'lerdeki müzikleri masumane bir havadaydı. o dönemin başındaki ağır, depresif bir şarkı. şarkının ortasında ve bitimindeki bağlama solosu, bu müziği sevmeyen ve dinlemeyen bir insanı bile alıp götürür o derece. bu bağlama sesi için bile dinlemeye değer.
devamını gör...

tamamen yanlış olan açıklamadır.

üniversite diploması bile tartışılan bir insana, hayatı boyunca yaklaşık 4000 kitap okuyan, 14 kitap yazan, harf devrimi yaparak halkın her kesiminin eğitim almasını isteyen ve bunu başaran ülkemizin kurucusu gazi mustafa kemal atatürk'e ait olan bir sıfatın verilmesi mümkün değildir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim