1.
kadını evlendiği ailenin malı olarak gören ortadoğu toplumlarında, kadının eşinin hayatını kaybetmesi durumunda eşinin erkek kardeşi ile evlenmeye zorlanması şeklinde sık rastlanandır.
devamını gör...
2.
yok artık mk demekten başka bir şey diyemiyorum.
devamını gör...
3.
genelde feodal kültürün daha baskın olduğu yörelerde gözlemlenen evliliktir.
devamını gör...
4.
yengeci semih bunu beğendi.
her ne kadar çoğumuza berbat bir fikir olarak görünse de maalesef çok kişi tarafından hayata geçirilen uygulama. başka ülkelerde nasıldır bilemem ama ülkemizde, başka insan kalmamış gibi, yengeye, kapı komşusunun karısına, baldıza yahut bilumum yakın çevreye hâllenmek âdet hâline gelmiş durumda.
her ne kadar çoğumuza berbat bir fikir olarak görünse de maalesef çok kişi tarafından hayata geçirilen uygulama. başka ülkelerde nasıldır bilemem ama ülkemizde, başka insan kalmamış gibi, yengeye, kapı komşusunun karısına, baldıza yahut bilumum yakın çevreye hâllenmek âdet hâline gelmiş durumda.
devamını gör...
5.
bu konu, daha önce başka bir başlık altında tartışılmıştı. söz konusu kocası olan kadının evin diğer erkek çocuğuyla evlenmesine "levirat" denir. sadece orta doğu toplumlarında değil eski dünyanın her toplumunda, örneğin türklerde de görülür. bugün bize mantıksız ve çirkin gelen bu geleneğin çok sağlam bir maddi temeli vardır. kocası ölünce kadının gidecek yeri yoktur. muhtemelen birden fazla çocuğu vardır ve kadın baba evine gidecek olsa bile baba evinin çocukları kabul edeceği kuşkuludur. üstelik çocuklar koca evinin malı sayılır. düşünün kadını evine gönderdiniz. (tabi kadının ailesi halen sağ ve esen diye düşünüyoruz) çocuklar burada kaldı. kim bakacak çocuklara?
bu nedenden dolayı ortaya çıkmış bir adettir ve yavaş yavaş tüm dünyadan silinmektedir.
bu nedenden dolayı ortaya çıkmış bir adettir ve yavaş yavaş tüm dünyadan silinmektedir.
devamını gör...
6.
yukarıda bir yazar bu geleneğin yahudilerde de olduğunu duyduğunu yazmış. yahudilerde bu bir gelenek değildir, tevrat'ta geçer, uyulması gereken bir ayettir. günümüzde muhafazakar yahudiler hala uygular bunu, fakat dediğim gibi gelenek değildir.
devamını gör...
7.
bir dönem gaziantepspor'da futbolcu olan, daha sonra futbolu bırakıp müzik çalışmaları yapmaya başlayan mustafa uğur'un 1995 yılında çıkardığı ölmem mi? isimli albümünde yer verdiği aynı isimli türküyle anlattığı acıklı hikayedir.
ölmem mi?
ölmem mi?
devamını gör...
8.
insanların hayatlarından mutluluğu, yüzlerinden gülmeyi alan berbat bir gelenektir. keşke olmamış olsadır.
kayınvalidemin abisinin karısı anlatmıştı yıllar önce. hiç aklımdan çıkmadı.
elif yenge, babası hastalanıp öldüğünde 7 yaşındaymış, üç-dört ay sonra annesini amcasıyla evlendirmişler. amcası annesinden 7-8 yaş küçükmüş, bir de sevdiği varmış. sevdiği kızla evlenmeyi umarken üç çocuklu yengesiyle evlenmiş. bir daha da amcamı hiç gülerken görmedim dedi.
amcası yeni karısı, eski yengesine evlilikleri boyunca hiçbir şekilde hitap etmemiş. gel, git, bak filan diyerek idare edermiş.
elif yenge anlattıkça ağlamaya başladı, ağladıkça anlattı. amcası ve annesinin bir çocukları olmuş. o çocuğa da elif yengenin ölen babasının adını koymuşlar.
amcası evlendikten beş yıl sonra hastalanmış, kısa bir süre içinde de ölmüş zaten. üç çocukla kaynına varan annesi beş yıl sonra dört çocukla yeniden dul kalmış.
kayınvalidesi iki oğlumun da sebebi sen oldun diye ölene kadar eziyet etmiş elif yengenin annesine, kayınbabası da torunlarımın boğazından başkasının lokmasını geçirmem diyerek ailesinin yanına gitmesine engel olmuş.
sığıntı gibi yaşamış ölen kocalarının ailesinin evinde. gün görmemiş. eziyet görmüş. çile çekmiş. önce kayınpederi sonra da kayınvalidesi ölmüş. elif yengenin annesinin ama çilesi bitmiş mi bitmemiş tabii. kocası ölen görümcesi gelmiş yanına yerleşmiş üç çocukla. kayınvalidesinin bıraktığı yerden görümcesi başlamış.
elif yenge babasını hayal meyal hatırlıyor. annesi 90 yaşına kadar yaşamış, ölene kadar o da neredeyse hiç gülmemiş.
on yıl evvel elif yenge de vefat etti, kayınvalidem dedi ki, bu yengem de hiç gülmezdi.
kayınvalidemin abisinin karısı anlatmıştı yıllar önce. hiç aklımdan çıkmadı.
elif yenge, babası hastalanıp öldüğünde 7 yaşındaymış, üç-dört ay sonra annesini amcasıyla evlendirmişler. amcası annesinden 7-8 yaş küçükmüş, bir de sevdiği varmış. sevdiği kızla evlenmeyi umarken üç çocuklu yengesiyle evlenmiş. bir daha da amcamı hiç gülerken görmedim dedi.
amcası yeni karısı, eski yengesine evlilikleri boyunca hiçbir şekilde hitap etmemiş. gel, git, bak filan diyerek idare edermiş.
elif yenge anlattıkça ağlamaya başladı, ağladıkça anlattı. amcası ve annesinin bir çocukları olmuş. o çocuğa da elif yengenin ölen babasının adını koymuşlar.
amcası evlendikten beş yıl sonra hastalanmış, kısa bir süre içinde de ölmüş zaten. üç çocukla kaynına varan annesi beş yıl sonra dört çocukla yeniden dul kalmış.
kayınvalidesi iki oğlumun da sebebi sen oldun diye ölene kadar eziyet etmiş elif yengenin annesine, kayınbabası da torunlarımın boğazından başkasının lokmasını geçirmem diyerek ailesinin yanına gitmesine engel olmuş.
sığıntı gibi yaşamış ölen kocalarının ailesinin evinde. gün görmemiş. eziyet görmüş. çile çekmiş. önce kayınpederi sonra da kayınvalidesi ölmüş. elif yengenin annesinin ama çilesi bitmiş mi bitmemiş tabii. kocası ölen görümcesi gelmiş yanına yerleşmiş üç çocukla. kayınvalidesinin bıraktığı yerden görümcesi başlamış.
elif yenge babasını hayal meyal hatırlıyor. annesi 90 yaşına kadar yaşamış, ölene kadar o da neredeyse hiç gülmemiş.
on yıl evvel elif yenge de vefat etti, kayınvalidem dedi ki, bu yengem de hiç gülmezdi.
devamını gör...
9.
devamını gör...