1.
iran'da 'ahlak polisi'nin gözaltına aldığı giyinme sekli yüzünden öldürülen 22 yasinda bir genç kizdi.
(link:www.gazeteduvar.com.tr/amp/...)
(link:www.gazeteduvar.com.tr/amp/...)
devamını gör...
2.
evet, 21. yüzyılda, 22 yaşındaki bir genç kız, başını kendi istedikleri gibi örtmedi diye iran ahlak polisi dövülerek öldürüldü. sözde hoşgörü dini islam...
gerici molla iran rejimine karşı cesurca savaşan yürekli bir kız.
(bkz: iranlı kadınların yobazlara koyduğu postalar)
rüzgarda dalgalanan kadın saçları özgürlük bayrağıdır.
susma, son sesinle haykır,
mahsa amini yalnız değildir!..
hepimiz birer mahsa amini'yiz...
gerici molla iran rejimine karşı cesurca savaşan yürekli bir kız.
(bkz: iranlı kadınların yobazlara koyduğu postalar)
rüzgarda dalgalanan kadın saçları özgürlük bayrağıdır.
susma, son sesinle haykır,
mahsa amini yalnız değildir!..
hepimiz birer mahsa amini'yiz...
devamını gör...
3.
4.
16 yaşındaki nika shakarami, polislerle yaşadığı kovalamaca sonrasında ölüyor. öldü mü, öldürüldü mü? soruları arasında, genç kızın 20 eylül'de arkadaşına "polislerden kaçtığını" belirten mesaj attığı ortaya çıkıyor. teyzesinin verdiği röportajda, yeğeninin bir binadan düşerek hayatını kaybettiğini ifade etmesi sonrasında, bulunan bu mesajdan dolayı şüpheler artıyor. aslında burada şüphe denilen şey kanıt. genç kızın polis tarafından öldürüldüğü çok bariz. hem amcasının hem de teyzesinin, ailesinin kalan üyelerinin öldürülmesi tehditi dolayısıyla böyle ifadeler veriyorlar.
buradan
amcanın ifade verdiği sırada, birisinin arkadan ona tehditkar ifadeler kullandığı, onu zorladığı belli oluyor.
nika shakarami'nin ölümüne sebep olan protestoların başlangıcı olan olay 16 eylül'de gerçekleşiyor ve 16 eylül 2022'de, mahsa amini isimli 22 yaşındaki genç kız, hastanede hayatını kaybediyor.
iran hükümetinin ahlak polisinin devriye ekipleri, 22 yaşındaki amini'yi baş örtüsünü sıkı bağlamaması ve başının bir bölümünün gözükmesi sebebiyle gözaltına alıyor. bir süre sonra amini'yi hastaneye götüren polis ekipleri, amini'nin kalp krizi geçirdiğini ve komaya girdiğini ifade ediyorlar.
charlotte bronté isimli kelime sihirbazı, muhteşem kadının jane eyre'ında göründüğü üzere, victorian dönemde kadının nasıl ezildiğini, kadınların nasıl disipline edilmeye çalışıldığını anlatan bronté, size baskıcı bir toplumda yaşayan bir kadının yaşadıklarını ilk ağızdan anlatır. kadının fiziksel dezavantajlarını anlatırken, onur ve gururun bir kadın için ne kadar önemli olduğunu, fiziksel olarak kadınların güçsüz kalmasının gayet normal olduğunu, güçsüz kalınmaması gereken ayrıntının onur ve gurur yani manevi anlamda olduğunu bir örümceğin ağ örmesi gibi işler. kitabı elinizden bıraktığınızda kadınların yazarlığına bakış açınız değişir ki sonrasında bir de benim gibi vriginia woolf dehasına sahip metin okursanız buradaki şaşırma duygusu yerini hayranlığa bırakır. kadının yaşadığı zorlukları bir feminizm propagandasına ve prim yapma, erkeği aşağılama noktasına getiren günümüz aptal feministlerine bakıldığında, feminizmin nasıl bir nefret paratoneri olduğunu görür, bronté ya da woolf okuduğunuzda ise bunun suni bir nefret olduğunu farkeder ve gerçek feminizme yönelirken bir feministe dönüşürsünüz.
osmanlı'da yüzyıllar boyunca toplumun kadına bakış açısını "kadın çocuk yapar çocuk büyütür"den alıp "kadın sadece evde değil, okulda da eğitir, kadın seçer, kadın seçilir. kadın yönetilmez aynı zamanda yönetir" seviyesine getiren mustafa kemal, osmanlı padişahlarının soyunun yabancı olmasını sağlayan, padişahların yabancı kadınları, yerli kadınlara tercih ederek adeta kadınların arasında bir hiyerarşi oluşturmasını reddederek, yerli kadının, türkiye cumhuriyeti kadınının el üstünde tutulmasını sağlamıştır.
mustafa kemal, din bağlamında, dinin insan tarafından kullanılan bir araç olması dolayısıyla kadınların aşağılanması, onurlarının ayaklar altına alınması için her türlü mücadeleyi veren (gbkz: erkin karşısında durarak, kadını toplumda erkeğin arkasında değil, tam yanında konumlandırıyor.
mustafa kemal, 1934 yılında, kadınlara seçme ve seçilme hakkı'nı veriyor ve 8 şubat 1935 yılında, kadınların katıldığı ilk genel seçimler yapılırken türkiye büyük millet meclisi'ne 17 kadın milletvekili giriyor. kadınlara seçme ve seçilme hakkı'nı, bugün kendimizi yüzyıl geride gördüğümüz kalburüstü birçok avrupa ülkesinden önce veren mustafa kemal, bugün yüzyıl geride hissetmemize sebep olan 1940-2023 arasındaki değişimleri görmüş olsa, bu ona en büyük ihanet - hem de bizim tarafımızdan - olurdu. iyi ki de bu günleri görmek gibi bir talihsizliğe düşmedi. )
hastanede, polislerin ifadeleri sonrasında, karakoldaki gözaltı sonrasında hayatını kaybettiği anlaşılan amini, onunla olaylar ve gözaltılar sırasında beraber olan birçok kadının, şahitin ifadeleri doğrultusunda, dövülerek ve işkence görerek kalp krizi geçirdiği anlaşılıyor. bunlar bir iddia olarak görülse de, 22 yaşındaki amini'nin katilinin iran ahlak polisi olduğu, amini'nin bir polis katline kurban gittiği, aklı olan herkesin ortak görüşüdür.
dün akşamdan beri aklımda yer eden, sevgilimle yaptığımız konuşmalarda ve onun yaptığı konuşmalar sonrasında beni derin bir kedere sürükleyen ve 3-4 saattir üzerine yazı yazmayı istediğim amini cinayeti, bir kadına değil kadın cinsine karşı yapılmış bir cinayet olmakla beraber; türkiye cumhuriyeti'nin ne derece şanslı olduğunun ve seçme ve seçilme hakkı'nın 2015'te verildiği suudi arabistan kadınının kaderine sebep olan islam dininin, türkiye cumhuriyeti kadınının da en büyük düşmanı olacakken bunun nasıl mustafa kemal tarafından engellendiğini, birçok türkçe kaynağı sevgilime anlatarak, göstererek tekrardan hatırlamış oldunm; bir liderin nasıl zamanına değil önündeki yüzlerce yıla etki ettiğinin farkına vardım. bugün türkiye cumhuriyeti insanının önüne ısıtılıp ısıtılıp konulan şeriat yanlısı kararlar, din sömürücüleri tarafından bu ülkedeki mustafa kemal rejimine nasıl bir nefret beslendiğinin göstergesi olurken, bunları destekleyen kadınların da ne derece bir ihanet, kendi cinslerine karşı ne seviyede bir nefrete sahip olduklarını görüyorum.
amini'nin ölümü, bir kadının ölümü ama bir fikrin - ki bu fikir kadının özgürlüğünün standardizasyonudur - tekrardan yeşermesi anlamında, kadın cinsinin birkaç bin kilometre ötede el üstünde tutulurken nasıl birkaç bin kilometre beride ayaklar altına alındığının göstergesi olurken, arkasından ölen diğer kayıp olan 16 yaşındaki gencecik shakarami'nin de bu fikrin hiçbir zaman ölmeyeceğinin en büyük kanıtı olduğunu söyleyebiliriz. bir jane eyre olan amini, kurgu bir karakter olan eyre'ın aksine ise gerçek bir kahraman ve iran kadınının geleceğinin değişmesine önayak olan ölümsüz bir kahraman.
buradan
amcanın ifade verdiği sırada, birisinin arkadan ona tehditkar ifadeler kullandığı, onu zorladığı belli oluyor.
nika shakarami'nin ölümüne sebep olan protestoların başlangıcı olan olay 16 eylül'de gerçekleşiyor ve 16 eylül 2022'de, mahsa amini isimli 22 yaşındaki genç kız, hastanede hayatını kaybediyor.
iran hükümetinin ahlak polisinin devriye ekipleri, 22 yaşındaki amini'yi baş örtüsünü sıkı bağlamaması ve başının bir bölümünün gözükmesi sebebiyle gözaltına alıyor. bir süre sonra amini'yi hastaneye götüren polis ekipleri, amini'nin kalp krizi geçirdiğini ve komaya girdiğini ifade ediyorlar.
charlotte bronté isimli kelime sihirbazı, muhteşem kadının jane eyre'ında göründüğü üzere, victorian dönemde kadının nasıl ezildiğini, kadınların nasıl disipline edilmeye çalışıldığını anlatan bronté, size baskıcı bir toplumda yaşayan bir kadının yaşadıklarını ilk ağızdan anlatır. kadının fiziksel dezavantajlarını anlatırken, onur ve gururun bir kadın için ne kadar önemli olduğunu, fiziksel olarak kadınların güçsüz kalmasının gayet normal olduğunu, güçsüz kalınmaması gereken ayrıntının onur ve gurur yani manevi anlamda olduğunu bir örümceğin ağ örmesi gibi işler. kitabı elinizden bıraktığınızda kadınların yazarlığına bakış açınız değişir ki sonrasında bir de benim gibi vriginia woolf dehasına sahip metin okursanız buradaki şaşırma duygusu yerini hayranlığa bırakır. kadının yaşadığı zorlukları bir feminizm propagandasına ve prim yapma, erkeği aşağılama noktasına getiren günümüz aptal feministlerine bakıldığında, feminizmin nasıl bir nefret paratoneri olduğunu görür, bronté ya da woolf okuduğunuzda ise bunun suni bir nefret olduğunu farkeder ve gerçek feminizme yönelirken bir feministe dönüşürsünüz.
osmanlı'da yüzyıllar boyunca toplumun kadına bakış açısını "kadın çocuk yapar çocuk büyütür"den alıp "kadın sadece evde değil, okulda da eğitir, kadın seçer, kadın seçilir. kadın yönetilmez aynı zamanda yönetir" seviyesine getiren mustafa kemal, osmanlı padişahlarının soyunun yabancı olmasını sağlayan, padişahların yabancı kadınları, yerli kadınlara tercih ederek adeta kadınların arasında bir hiyerarşi oluşturmasını reddederek, yerli kadının, türkiye cumhuriyeti kadınının el üstünde tutulmasını sağlamıştır.
mustafa kemal, din bağlamında, dinin insan tarafından kullanılan bir araç olması dolayısıyla kadınların aşağılanması, onurlarının ayaklar altına alınması için her türlü mücadeleyi veren (gbkz: erkin karşısında durarak, kadını toplumda erkeğin arkasında değil, tam yanında konumlandırıyor.
mustafa kemal, 1934 yılında, kadınlara seçme ve seçilme hakkı'nı veriyor ve 8 şubat 1935 yılında, kadınların katıldığı ilk genel seçimler yapılırken türkiye büyük millet meclisi'ne 17 kadın milletvekili giriyor. kadınlara seçme ve seçilme hakkı'nı, bugün kendimizi yüzyıl geride gördüğümüz kalburüstü birçok avrupa ülkesinden önce veren mustafa kemal, bugün yüzyıl geride hissetmemize sebep olan 1940-2023 arasındaki değişimleri görmüş olsa, bu ona en büyük ihanet - hem de bizim tarafımızdan - olurdu. iyi ki de bu günleri görmek gibi bir talihsizliğe düşmedi. )
hastanede, polislerin ifadeleri sonrasında, karakoldaki gözaltı sonrasında hayatını kaybettiği anlaşılan amini, onunla olaylar ve gözaltılar sırasında beraber olan birçok kadının, şahitin ifadeleri doğrultusunda, dövülerek ve işkence görerek kalp krizi geçirdiği anlaşılıyor. bunlar bir iddia olarak görülse de, 22 yaşındaki amini'nin katilinin iran ahlak polisi olduğu, amini'nin bir polis katline kurban gittiği, aklı olan herkesin ortak görüşüdür.
dün akşamdan beri aklımda yer eden, sevgilimle yaptığımız konuşmalarda ve onun yaptığı konuşmalar sonrasında beni derin bir kedere sürükleyen ve 3-4 saattir üzerine yazı yazmayı istediğim amini cinayeti, bir kadına değil kadın cinsine karşı yapılmış bir cinayet olmakla beraber; türkiye cumhuriyeti'nin ne derece şanslı olduğunun ve seçme ve seçilme hakkı'nın 2015'te verildiği suudi arabistan kadınının kaderine sebep olan islam dininin, türkiye cumhuriyeti kadınının da en büyük düşmanı olacakken bunun nasıl mustafa kemal tarafından engellendiğini, birçok türkçe kaynağı sevgilime anlatarak, göstererek tekrardan hatırlamış oldunm; bir liderin nasıl zamanına değil önündeki yüzlerce yıla etki ettiğinin farkına vardım. bugün türkiye cumhuriyeti insanının önüne ısıtılıp ısıtılıp konulan şeriat yanlısı kararlar, din sömürücüleri tarafından bu ülkedeki mustafa kemal rejimine nasıl bir nefret beslendiğinin göstergesi olurken, bunları destekleyen kadınların da ne derece bir ihanet, kendi cinslerine karşı ne seviyede bir nefrete sahip olduklarını görüyorum.
amini'nin ölümü, bir kadının ölümü ama bir fikrin - ki bu fikir kadının özgürlüğünün standardizasyonudur - tekrardan yeşermesi anlamında, kadın cinsinin birkaç bin kilometre ötede el üstünde tutulurken nasıl birkaç bin kilometre beride ayaklar altına alındığının göstergesi olurken, arkasından ölen diğer kayıp olan 16 yaşındaki gencecik shakarami'nin de bu fikrin hiçbir zaman ölmeyeceğinin en büyük kanıtı olduğunu söyleyebiliriz. bir jane eyre olan amini, kurgu bir karakter olan eyre'ın aksine ise gerçek bir kahraman ve iran kadınının geleceğinin değişmesine önayak olan ölümsüz bir kahraman.
devamını gör...