giuseppe tornatore'nin yönettiği, luciano vincenzoni'nin yazdığı 2000 yılında gösterilmiş olan italyan ve amerikan ortak yapımı film.
1941'de renato 13 yaşındaydı ve dünya savaşta olmasına rağmen sicilya'daki bu uykulu köyde hiçbir şey olmadı. hayatını sonsuza dek değiştirecek bir şey keşfettiği güne kadar... melana, her erkeğin takıntısı ve her kadının kıskandığı güzel genç bir savaş dulu. onun sayesinde renato hayatın tüm derslerini öğrenecek ve kendini asla hayal bile edemeyeceği yerlerde bulacak.
1941'de renato 13 yaşındaydı ve dünya savaşta olmasına rağmen sicilya'daki bu uykulu köyde hiçbir şey olmadı. hayatını sonsuza dek değiştirecek bir şey keşfettiği güne kadar... melana, her erkeğin takıntısı ve her kadının kıskandığı güzel genç bir savaş dulu. onun sayesinde renato hayatın tüm derslerini öğrenecek ve kendini asla hayal bile edemeyeceği yerlerde bulacak.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "yaban otu olan funda" tarafından 12.01.2021 01:38 tarihinde açılmıştır.
1.
monica belluci - malena
film hüzünlü hikayesiyle aslında döneminde olan meseleleri de ele alır. söz konusu sadece dul kalan bir kadından fazla italya'dır
benito amilcare andrea mussolini, ulusal faşist partinin lideri olan italyan politikacı ve gazetecinin filmde düşen ve kırılan bir görüntüsü vardır. mesela bu olay sakıt olan mussolini'yi yansıtır.
film hüzünlü hikayesiyle aslında döneminde olan meseleleri de ele alır. söz konusu sadece dul kalan bir kadından fazla italya'dır
benito amilcare andrea mussolini, ulusal faşist partinin lideri olan italyan politikacı ve gazetecinin filmde düşen ve kırılan bir görüntüsü vardır. mesela bu olay sakıt olan mussolini'yi yansıtır.
devamını gör...
2.
bir monica belluci klasiğidir.
film, güzelliğin aslında sadece arzulanabilir olduğunda, hayranlık oluşturduğunda insanı da güzelleştirebileceğine dair en güzel örnektir. bu yüzden ask ve sanat, insanın kendini güzelleştirebilecegi en güzel hediyesidir yaşamın bize.
eminim izleyen her kadın filmin en az bir sahnesinde hayal etmiştir; malena gibi kasabanın meydanında yürümeyi.
film, güzelliğin aslında sadece arzulanabilir olduğunda, hayranlık oluşturduğunda insanı da güzelleştirebileceğine dair en güzel örnektir. bu yüzden ask ve sanat, insanın kendini güzelleştirebilecegi en güzel hediyesidir yaşamın bize.
eminim izleyen her kadın filmin en az bir sahnesinde hayal etmiştir; malena gibi kasabanın meydanında yürümeyi.
devamını gör...
3.
az önce ilk kez izledim.
öncelikle, monica'ya diyecek tek bir lafım dahi yok. keşke sen olsam, çok güzelsin.
italyan ve türk halkları olarak ne kadar çok ortak noktamız varmış bizim.
filmde oynayan çocuğun yaşı beni rahatsız etti. filmde erotik sahneler var ve bu film çekildiğinde 15 yaşındaymış.
buradan
bence candan erçetin klibi bu filmden esinlenilmiş : yürüyedur candan
filmin atmosferi, vermek istediği mesajlar çok çok iyi...
bundan sonrası spoiler içerebilir, isterseniz okumayın.
malena, evli, güzel ve eşi savaşta olan yalnız bir kadın. sokakta yürürken etraftaki diğer kadınlara bakın asla onun kadar göz alıcı biri yok. giyimiyle, duruşuyla bambaşka duruyor. onu görmemek, süzmemek elde değil. o dönemler, bu kadar dikkat çekici biri olmak, kendi gibi olmayan kadınları o kızdırmış; erkeklerde de klasik kadın muhabbeti döndürülmesine sebep olmuş. eşinin öldüğü haberi duyulunca erkekler dul olduğunu bildiği kadını asla bırakmıyorlar. malena, belki dönem koşullarından belki elinden terzilikten başka iş gelmemesinden belki de ona kimsenin iş vermemesinden dolayı, kadınlığını kullanmaya başlıyor.
bir sahnede, pazarda ona domatesin en kötüsünü verildiğinden bahsediliyor, kimsenin iş vermemesini oradan anladım.
kadının arkasından fahişe diye diye kadın bir gün gerçekten fahişe oluyor.
dedikodusu dönüyor diye iş ve domates verilmeyen malena'ya, o meşhur sigara sahnesinde, nasıl yalakalık yapıyorlar. bu aslında şununla alakalı: filmdeki tek konu, malena'nın hayatı değil; siyasi olaylara da tanık oluyoruz. almanya kaybedince, malena'ya meydan dayağı atıyorlar da o da erkeklere dönüp sadece bağırıyor. orada, ilk kez erkeklere sitem ediyor ama onlar sadece bön bön bakıyorlar, utanmıyorlar bile! onun düştüğü durumu ona hak görüyorlar.
melena ne zaman diğer kadınlar gibi oluyor, kadınlar onu o zaman kabulleniyor.
öncelikle, monica'ya diyecek tek bir lafım dahi yok. keşke sen olsam, çok güzelsin.
italyan ve türk halkları olarak ne kadar çok ortak noktamız varmış bizim.
filmde oynayan çocuğun yaşı beni rahatsız etti. filmde erotik sahneler var ve bu film çekildiğinde 15 yaşındaymış.
buradan
bence candan erçetin klibi bu filmden esinlenilmiş : yürüyedur candan
filmin atmosferi, vermek istediği mesajlar çok çok iyi...
bundan sonrası spoiler içerebilir, isterseniz okumayın.
malena, evli, güzel ve eşi savaşta olan yalnız bir kadın. sokakta yürürken etraftaki diğer kadınlara bakın asla onun kadar göz alıcı biri yok. giyimiyle, duruşuyla bambaşka duruyor. onu görmemek, süzmemek elde değil. o dönemler, bu kadar dikkat çekici biri olmak, kendi gibi olmayan kadınları o kızdırmış; erkeklerde de klasik kadın muhabbeti döndürülmesine sebep olmuş. eşinin öldüğü haberi duyulunca erkekler dul olduğunu bildiği kadını asla bırakmıyorlar. malena, belki dönem koşullarından belki elinden terzilikten başka iş gelmemesinden belki de ona kimsenin iş vermemesinden dolayı, kadınlığını kullanmaya başlıyor.
bir sahnede, pazarda ona domatesin en kötüsünü verildiğinden bahsediliyor, kimsenin iş vermemesini oradan anladım.
kadının arkasından fahişe diye diye kadın bir gün gerçekten fahişe oluyor.
dedikodusu dönüyor diye iş ve domates verilmeyen malena'ya, o meşhur sigara sahnesinde, nasıl yalakalık yapıyorlar. bu aslında şununla alakalı: filmdeki tek konu, malena'nın hayatı değil; siyasi olaylara da tanık oluyoruz. almanya kaybedince, malena'ya meydan dayağı atıyorlar da o da erkeklere dönüp sadece bağırıyor. orada, ilk kez erkeklere sitem ediyor ama onlar sadece bön bön bakıyorlar, utanmıyorlar bile! onun düştüğü durumu ona hak görüyorlar.
melena ne zaman diğer kadınlar gibi oluyor, kadınlar onu o zaman kabulleniyor.
devamını gör...