sinemada kötünün cezayı hak etmesi klişesi

hayatı boyunca çoğu kez haksızlığa uğramış gariban izleyiciyi tatmin etme amacını taşıyan akıllıca bir klişedir, filmin en başından beri kötülük yapan zorba itici etrafındaki insanları itip kokan kötü adam filmin sonunda layığını bulacaktır ama gerçek hayatta maalesef işler böyle yürümez, kötü güçlü olduğu sürece hiçbir zaman ceza görmez, sonuna kadar bu mesut yaşar tabii ki ahiretteki durumu bilemeyiz, sinemanın bir tür görsel ve işitsel masal olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir her ne kadar senaryolar gerçekçi oyunculuklar üstün olsa da her film bir masaldır ve bizi yönetmenin anlattığı masalı dileyen ve dinleyen , yetişkin çocuklar gibiyiz

insanlardaki adalet duygusunu tatmin etmek için kasıtlı yapıldığını düşünmekteyim.

ben film izlerken, kötünün yerine koyuyorum hep kendimi. elimdeki verilere baktığımda, kötü olmak için yeterli motivaasyonun olup olmadığını tartıyorum mesela. evet bu motivasyon kötü olmak için yeterli dediğim filmler genelde beğendiğim, benim açımdan iyi diyebileceğim filmler oluyor. ama sırf çatışma olsun diye de kurgulanmış kötü bir kötü gerçekten de kötü oluyor...

misal yerli yapım yaz dizilerindeki kötüler....

oğlum kötü olmak için kötü olmanın bile kendi alt metninde bir felsefesi var, bomboş kötü olunmaz...