2007 yılı abd yapımı filmdir. film, 1936 yılında aynı isimli broadway müzikalinden uyarlanmıştır. film bir intikam hikayesidir. mutlu evliliği olan berber sweeney todd, iftiraya uğramış, hapis yatmış ve tüm hayatı darmadağın olmuştur. yıllar sonra kasabaya intikam için döner.
yönetmen
(bkz: david moore)
oyuncular
(bkz: ray winstone)
(bkz: essie davis)
(bkz: david warner)
(bkz: tom hardy)
(bkz: david bradley)
(bkz: david moore)
oyuncular
(bkz: ray winstone)
(bkz: essie davis)
(bkz: david warner)
(bkz: tom hardy)
(bkz: david bradley)
shanghai ınternational tv festival (2006)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "mulan" tarafından 27.07.2021 23:19 tarihinde açılmıştır.
1.
efsane johnny depp ve helena bonham carter yapımlarından biridir. hayalet süvariyle birlikte izlerken hafif gerilmeler ile birlikte oldukça memnun kalacağınız filmdir.
devamını gör...
2.
asıl anlatacağım johnny depp'in oyuncu olduğu film olsa da küçük bir tarihçe vermeden geçemeyeceğim.
sweeney todd ilk olarak (bkz: penny dreadful) isimli bir horror türünde seri veya kitaptan (bu kısmından emin değilim) ortaya çıkan bir hikayedir. yazılı metne buradan ulaşabilirsiniz.
daha sonra müzikali yapılmıştır. en meşhuru stephen sondheim ve hugh wheeler tarafından yazılmış (bkz: sweeney todd: the demon barber of fleet street) olarak bilinen 1979'da prömiyer yapmış olan bir broadway müzikalidir.
benim bahsedeceğim ise 2007 yapımı olan (bkz: johnny depp) ve (bkz: helena bonham carter)'ın başrolünde oynadığı muzikal/korku türü filmidir.
ben izlerken normal bir film izleyeceğimi düşünerek başlamıştım. film başlayıp bitene kadar müzik çalınca alışkın olmayan bünyem dumur bir vaziyette izlemişti.
en son böyle dumur eden bir başka film ise izlemenizi tavsiye edeceğim 1999 yapımı (bkz: titus (film)) filmidir. imdb
sweeney todd'a geri dönecek olursak.
filmde, sweeney todd (gerçek ismiyle benjamin barker) iftiraya uğrar avustralya'ya sürgüne gönderilir. iftiranın kaynağı ise barker'ın karısı lucy'ye göz koyan yargıç turpin'dir.
barker, sürgünden dönüp sweeney todd adını alarak londra'ya geri döner ve berber dükkanını tekrar açar. ancak, döndüğünde karısının zehir içerek intihar ettiğini ve kızı johanna'nın yargıç turpin tarafından evlatlık olarak alındığını öğrenir.
bizim berber, dükkanını mezbahaya çevirir ve olayla alakası olan olmayan herkesi intikam arzusuyla öldürmeye başlar. alt katında bulunan mrs. lovett (bkz: helena bonham carter) ise bu cesetlerden pasta yapar.
aklıma gelmişken sırf cinayet işlemek için otel inşa edip buna benzer cinayetleri işleyerek cesetlerini otelin gizli duvarlarında saklayan gerçek bir seri katil vardır. (bkz: the devil in the white city) (bkz: h.h. holmes)
film ile ilgili yorumlarıma gelirsek. film klişe diyebileceğim iftira temalı bir konu ile başlıyor. ancak bu kısmı birkaç dakikayı geçmez. barker'in dönüşüyle aslında film başlıyor diyebiliriz.
dönüşü ile birbirini takip eden keyif verici, merak uyandırıcı ve şaşırtan sahneler silsilesine tanık oluyoruz. ancak filmin yarısından sonrası monotonlaşıyor, sonra bi ara tema değişiyor ve dark temadan parlak bir temaya geçiyor. parlak kısımlarını komiğimsi ama mütemadiyen saçma buldum. sonrasında bir sürpriz/şok yaşatıyor ama filmin ilginç başlayıp daha da ilginçleşerek giden konusu bu ilerleyişe yakışmayan oldu bittiye getirilmiş hissiyatı veren bir son ile yarım kalmışlık hissi veriyor.
hem konusu dolayısı ile dağarcığınıza katmaktan keyif alıyorsunuz hem de oldu bitti'den dolayı "bu mudur?!" diyorsunuz
sweeney todd ilk olarak (bkz: penny dreadful) isimli bir horror türünde seri veya kitaptan (bu kısmından emin değilim) ortaya çıkan bir hikayedir. yazılı metne buradan ulaşabilirsiniz.
daha sonra müzikali yapılmıştır. en meşhuru stephen sondheim ve hugh wheeler tarafından yazılmış (bkz: sweeney todd: the demon barber of fleet street) olarak bilinen 1979'da prömiyer yapmış olan bir broadway müzikalidir.
benim bahsedeceğim ise 2007 yapımı olan (bkz: johnny depp) ve (bkz: helena bonham carter)'ın başrolünde oynadığı muzikal/korku türü filmidir.
ben izlerken normal bir film izleyeceğimi düşünerek başlamıştım. film başlayıp bitene kadar müzik çalınca alışkın olmayan bünyem dumur bir vaziyette izlemişti.
en son böyle dumur eden bir başka film ise izlemenizi tavsiye edeceğim 1999 yapımı (bkz: titus (film)) filmidir. imdb
sweeney todd'a geri dönecek olursak.
filmde, sweeney todd (gerçek ismiyle benjamin barker) iftiraya uğrar avustralya'ya sürgüne gönderilir. iftiranın kaynağı ise barker'ın karısı lucy'ye göz koyan yargıç turpin'dir.
barker, sürgünden dönüp sweeney todd adını alarak londra'ya geri döner ve berber dükkanını tekrar açar. ancak, döndüğünde karısının zehir içerek intihar ettiğini ve kızı johanna'nın yargıç turpin tarafından evlatlık olarak alındığını öğrenir.
bizim berber, dükkanını mezbahaya çevirir ve olayla alakası olan olmayan herkesi intikam arzusuyla öldürmeye başlar. alt katında bulunan mrs. lovett (bkz: helena bonham carter) ise bu cesetlerden pasta yapar.
aklıma gelmişken sırf cinayet işlemek için otel inşa edip buna benzer cinayetleri işleyerek cesetlerini otelin gizli duvarlarında saklayan gerçek bir seri katil vardır. (bkz: the devil in the white city) (bkz: h.h. holmes)
film ile ilgili yorumlarıma gelirsek. film klişe diyebileceğim iftira temalı bir konu ile başlıyor. ancak bu kısmı birkaç dakikayı geçmez. barker'in dönüşüyle aslında film başlıyor diyebiliriz.
dönüşü ile birbirini takip eden keyif verici, merak uyandırıcı ve şaşırtan sahneler silsilesine tanık oluyoruz. ancak filmin yarısından sonrası monotonlaşıyor, sonra bi ara tema değişiyor ve dark temadan parlak bir temaya geçiyor. parlak kısımlarını komiğimsi ama mütemadiyen saçma buldum. sonrasında bir sürpriz/şok yaşatıyor ama filmin ilginç başlayıp daha da ilginçleşerek giden konusu bu ilerleyişe yakışmayan oldu bittiye getirilmiş hissiyatı veren bir son ile yarım kalmışlık hissi veriyor.
hem konusu dolayısı ile dağarcığınıza katmaktan keyif alıyorsunuz hem de oldu bitti'den dolayı "bu mudur?!" diyorsunuz
devamını gör...
3.
fransızların notre dame de paris müzikalinden sonra sergilenmiş bana kalırsa en iyi müzikaldir. yine müzikal formattaki sinema filmiyse johnny depp etkisiyle birlikte bana kalırsa tüm zamanların en iyi müzikal sinema filmidir. sanırım bu kadarı spoiler alert vermeye değmez; final sahnesinde sweeney'inin "lucy, i've come home again, oh my god, lucy what have i done... " diye mırıldanması insanın içini acıtır.
devamını gör...