açlık greviyle ölen vezir

kanuni'nin kubbealtı vezirlerinden hüsrev paşa'nın, gösterişe düşkünlüğü kadar onuruna da düşkün birisi olduğu anlatılır. gözünü süleyman paşa'nın sadrazamlığına diktiği, bir gün divan'da süleyman paşa ile atıştıkları, hüsrev paşa'nın sadrazamın üzerine yürüdüğü ve tartışmanın karşılıklı hançer çekmeye kadar vardığı söylenir. padişah, huzurundaki bu dalaşmayı kendini bilmezlik saymış ve ikisini de azlederek sadaret mührünü rüstem paşa'ya vermiştir. sadrazam olmayı düşünürken vezirlikten de olan hüsrev paşa konağına çekilmiş, birkaç gün sonra bir işi için atına binip dışarı çıktığında eskiden yolunu gözleyen, çevresini kuşatan, kimi yulara kimi üzengiye yapışan dalkavuklardan kimseyi göremeyince " bu hâl ile ata binmekten ise ölmek yeğdir" deyip odasına kapanarak açlık grevine başlamıştır. on yedi günlük bir açlık grevinden sonra ölmüştür.