1.
noktalama işareti eksikliği, zamir eksikliği, karşılaştırma yanlışlığı gibi nedenlerle oluşan anlatım bozukluğudur.
edebiyata ve dile hakim olan insanların, bu konu ile haşır neşir olanların oldukça hassas olduğu bu konu yukarıda saydığım nedenler dışındaki bazı nedenlerden de kaynaklanabilir.
iki insanın yazarak anlaşmaya çalışması durumunda da konuşurken de aynı sorunun farklı türlerini yaşama ihtimalleri vardır.
çünkü ister konuşurken olsun ister yazılı olsun sözcükler onlara anlam yükleyen kişinin zihninden çıkıp havaya temas ederken başka bir anlama gelir, bu sözü okuyarak ya da duyarak algılayan kişinin zihninde ise bambaşka bir somutluğa bürünür.
örneğin; siz “ütopyalar güzeldir” diyerek evinizin artık gül koktuğunu belirtmek isterken bir yandan da ferhan şensoy üstadın önünde saygıyla eğilirken bu sözü okuyan ya da duyan kişi ütopya sözcüğündeki imkansızlığı algılayabilir.
ya da yüzündenleriniz zamanla, çok da doğru ve isabetli bir şekilde sayendeye dönüşebilir. sizin içinizdeki olumsuz sözcükler bir bir olumlu sözcüklere evrilebilir.
hatta zaman içinde iki kişinin algıları birbirine karışmaya başladığında sözcükler anlam belirsizliğinden kurtulup ikili bir anlam sistemi içine sığışabilir. ışık, hayat, bal, gül gibi sözcükler hiç gelmedikleri anlamalara gelebilir ve iki kişi arasında uzlaşılan anlamlar başka insanlar için daha da belirsizleşebilir.
anlam belirsizliği sözle ya da yazıyla değil temasla giderilmesi gereken bir sorundur. çözülür.
edebiyata ve dile hakim olan insanların, bu konu ile haşır neşir olanların oldukça hassas olduğu bu konu yukarıda saydığım nedenler dışındaki bazı nedenlerden de kaynaklanabilir.
iki insanın yazarak anlaşmaya çalışması durumunda da konuşurken de aynı sorunun farklı türlerini yaşama ihtimalleri vardır.
çünkü ister konuşurken olsun ister yazılı olsun sözcükler onlara anlam yükleyen kişinin zihninden çıkıp havaya temas ederken başka bir anlama gelir, bu sözü okuyarak ya da duyarak algılayan kişinin zihninde ise bambaşka bir somutluğa bürünür.
örneğin; siz “ütopyalar güzeldir” diyerek evinizin artık gül koktuğunu belirtmek isterken bir yandan da ferhan şensoy üstadın önünde saygıyla eğilirken bu sözü okuyan ya da duyan kişi ütopya sözcüğündeki imkansızlığı algılayabilir.
ya da yüzündenleriniz zamanla, çok da doğru ve isabetli bir şekilde sayendeye dönüşebilir. sizin içinizdeki olumsuz sözcükler bir bir olumlu sözcüklere evrilebilir.
hatta zaman içinde iki kişinin algıları birbirine karışmaya başladığında sözcükler anlam belirsizliğinden kurtulup ikili bir anlam sistemi içine sığışabilir. ışık, hayat, bal, gül gibi sözcükler hiç gelmedikleri anlamalara gelebilir ve iki kişi arasında uzlaşılan anlamlar başka insanlar için daha da belirsizleşebilir.
anlam belirsizliği sözle ya da yazıyla değil temasla giderilmesi gereken bir sorundur. çözülür.
devamını gör...
2.
bağdaşıklığa aykırı olma durumu. biraz daha açacak olursam fonda çiftetelli eşliğinde okuyun lütfen. *
fikrimce hayattaki en önemli meselelerden biridir. çünkü her birimiz isteriz ki doğru anlaşılalım. anonim olan atalarımızın sözlerinde, adı sanı bilinen atalarımızın özdeyişlerinde de aynı konu çokça işlenmiştir.
meslek hastalığı olarak şuraya konuyu pekiştirecek birkaç örnek bırakayım öncelikle.
genç kadına aşık oldu. genç kadına biri, gencin biri kadına?
aklını aldı. evet, aldı da kimin aklını? senin, onun?
güvenini sarstı. yeap, yine aynı mevhuma neden olduk.
bakın bunları hep bilmek lazım. geçenlerde bir arkadaşımla konuşuyorum. çok mutsuz. ve gerçekten bir ölüm kalım meselesi var. yani konu kanser. o da bana diyor ki "acısını en iyi sen bilirsin." orada göz yaşlarını falan bıraktım. hüznü de bir kenara. geçmişe gönderme mi yapıyor, hala mı? malum bir zamanlar canım çok yanmıştı ve hiç acımadan yüzüme vurup bir gece ağlamama neden olmuştu. yoksa bu konuda benim hissedeceklerimden mi bahsediyor? işte hala bilmiyorum. ve bu bir kenarda beni rahatsız etmeye devam ediyor. ediyor.
bir de olayın iletme tarafı var. kendimi bildim bileli doğru ifade etme çabam. kızgınsam öfkenin nedenini, mutluysam da hissimi doğru aktarmak. ya da bir kelimenin karşımdakinin zihninde aynı tesiri bırakıp bırakmadığı. bunu mu demek istediniz? evet google asistan ya da siri bu konuda beni daha iyi anlayabilir belki.
ama gökyüzüne baktığımda 'sadece kuş olsam keşke' dediğimde uçmayı hayal etmiyorumdur ben. o cümlenin meali 'özgür hissetmek istiyorumdur.'
ya da niğde'ye yerleşmek isteyen * birinin cümlesinin anlamı da belki başka bir şeydir. ama bilemiyorum işte. o yüzden günlük hayatta imgeler, ironi falan yapıldığında kafamda oluşan anlam belirsizliği bir parça canımı sıkıyor. *
bu yazdığım anlam belirsizliğinin de anlatım bozukluğu konusunun içindeki ile de alakası yok mesela. ama anlamı tartışırken de sınırsız bir dünyayı sınırlandıramam ki!
ve son olarak deniz kokusu olmadan yaşamamalı bir insan. üzücü bir hayat olur.
fikrimce hayattaki en önemli meselelerden biridir. çünkü her birimiz isteriz ki doğru anlaşılalım. anonim olan atalarımızın sözlerinde, adı sanı bilinen atalarımızın özdeyişlerinde de aynı konu çokça işlenmiştir.
meslek hastalığı olarak şuraya konuyu pekiştirecek birkaç örnek bırakayım öncelikle.
genç kadına aşık oldu. genç kadına biri, gencin biri kadına?
aklını aldı. evet, aldı da kimin aklını? senin, onun?
güvenini sarstı. yeap, yine aynı mevhuma neden olduk.
bakın bunları hep bilmek lazım. geçenlerde bir arkadaşımla konuşuyorum. çok mutsuz. ve gerçekten bir ölüm kalım meselesi var. yani konu kanser. o da bana diyor ki "acısını en iyi sen bilirsin." orada göz yaşlarını falan bıraktım. hüznü de bir kenara. geçmişe gönderme mi yapıyor, hala mı? malum bir zamanlar canım çok yanmıştı ve hiç acımadan yüzüme vurup bir gece ağlamama neden olmuştu. yoksa bu konuda benim hissedeceklerimden mi bahsediyor? işte hala bilmiyorum. ve bu bir kenarda beni rahatsız etmeye devam ediyor. ediyor.
bir de olayın iletme tarafı var. kendimi bildim bileli doğru ifade etme çabam. kızgınsam öfkenin nedenini, mutluysam da hissimi doğru aktarmak. ya da bir kelimenin karşımdakinin zihninde aynı tesiri bırakıp bırakmadığı. bunu mu demek istediniz? evet google asistan ya da siri bu konuda beni daha iyi anlayabilir belki.
ama gökyüzüne baktığımda 'sadece kuş olsam keşke' dediğimde uçmayı hayal etmiyorumdur ben. o cümlenin meali 'özgür hissetmek istiyorumdur.'
ya da niğde'ye yerleşmek isteyen * birinin cümlesinin anlamı da belki başka bir şeydir. ama bilemiyorum işte. o yüzden günlük hayatta imgeler, ironi falan yapıldığında kafamda oluşan anlam belirsizliği bir parça canımı sıkıyor. *
bu yazdığım anlam belirsizliğinin de anlatım bozukluğu konusunun içindeki ile de alakası yok mesela. ama anlamı tartışırken de sınırsız bir dünyayı sınırlandıramam ki!
ve son olarak deniz kokusu olmadan yaşamamalı bir insan. üzücü bir hayat olur.
devamını gör...