orijinal adı: les travailleurs de la mer
yazar: victor hugo
yayım yılı: 1866
din, toplum, doğa üçlemesinin son kitabıdır. üretilen bir buharlı geminin kimi nedenlerden zarara uğraması ve bu zararın telafisine çalışılırken yaşananları anlatır.
yazar: victor hugo
yayım yılı: 1866
din, toplum, doğa üçlemesinin son kitabıdır. üretilen bir buharlı geminin kimi nedenlerden zarara uğraması ve bu zararın telafisine çalışılırken yaşananları anlatır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "bay roth" tarafından 15.08.2021 23:46 tarihinde açılmıştır.
1.
victor hugo'nun sefiller'i kadar bilinmeyen başyapıt romanıdır. aşkın ne kadar güçlü bir duygu olduğunu doğaya karşı mücadele veren bir deniz işçisi üzerinden anlatırken içerisinde toplum ve dinin yozlaşmasına da güzel eleştiriler vardır. victor hugonun özgür bir yazım diliyle hayat verdiği kitapta bazen detaylarda boğuluyormuş gibi hissedilse bile mutlaka dikkatle sonuna kadar okunması gerekmektedir. kitabın geçtiği ve victor hugonun sürgün zamanlarında yaşadığı yer olan guernsey adasını da araştırmanızı tavsiye ederim.
devamını gör...
2.
victor hugonun tabiriyle "şeylerin anankesi"nin ortaya konduğu roman. (ananke: yunan mitolojisinde ihtiyaç, zorunluluk ve kader tanrıçası.)
sefiller ve notre dame'ın kamburunda bolca yüzümüze çarpan batıl inanç konusu burada da var. batıl inançlar dolayısıyla toplumdan dışlanan bir eve yerleşen, bu evde oturduğuna göre kesin bi işler var denerek yine toplumdan dışlanan bir adam: gilliat.
buharlı geminin icadıyla bu alana kariyer yapmayı kendine hedef edinen, en değerli varlığı abisinin kızı ve gemisi olan, ahlaklı, çalışkan bir üstat: lethierry
lethierry'nin kızı gibi baktığı, prensesler gibi yetiştirdiği biricik yeğeni: deruchette
bir de aklımda sadece adı kalan ebenezer. (bazen zihnim 5 yaşında bir erkek çocuğu tarafından ele geçiriliyor)
lethierry ustanın gemisi clubin'in kaptanlığında ticaret için yola çıkmışken başına beklenmedik olaylar geliyor. tüm mürettebat geri dönüyor ama clubin efkarlı, bir kaptan asla gemisini terk etmez diyor. ben gemimle batarım. çok garip düşünceleri var bu clubin'in.
özünde kötü bir adammış. kötü davranmak istiyormmuş. hayatındaki herkes clubin'i iyi zannediyormuş, bu nedenle iyi gibi davranmak zorunda kalmış bu zamana dek. ona iyi davranan ve dolayısıyla onun da iyi davranmak zorunda kaldığı herkesten nefret ediyor, hepsinden intikam almak istiyor. böyle bir ruh hastası adam. diyor ki: maskenin düşürülmesi mağlubiyettir, ama kendi maskeni kendin çıkarırsan, işte bu zaferdir.
bu beklenmedik olaylardan sonra üstat lethierry çöküyor tabii, ne zenginliği kalıyor ne itibarı. buharlı gemiye olan inanç da sarsılıyor. onun gibi deruchette de üzgün. napsak netsek derken ağızlarından bir söz çıkıyor: gemi kalıntısından makinayı alıp gelenle evlenirim.
kim koşuyor bu göreve? bizim gilliat.
ahh gilliat ah. gidiyor ama ne maceralar, acılar, ne gözyaşları... ahh ahh. yaktın beni gilliat bebeğim. istersen şahidin olurum senin.
sefiller ve notre dame'ın kamburunda bolca yüzümüze çarpan batıl inanç konusu burada da var. batıl inançlar dolayısıyla toplumdan dışlanan bir eve yerleşen, bu evde oturduğuna göre kesin bi işler var denerek yine toplumdan dışlanan bir adam: gilliat.
buharlı geminin icadıyla bu alana kariyer yapmayı kendine hedef edinen, en değerli varlığı abisinin kızı ve gemisi olan, ahlaklı, çalışkan bir üstat: lethierry
lethierry'nin kızı gibi baktığı, prensesler gibi yetiştirdiği biricik yeğeni: deruchette
bir de aklımda sadece adı kalan ebenezer. (bazen zihnim 5 yaşında bir erkek çocuğu tarafından ele geçiriliyor)
lethierry ustanın gemisi clubin'in kaptanlığında ticaret için yola çıkmışken başına beklenmedik olaylar geliyor. tüm mürettebat geri dönüyor ama clubin efkarlı, bir kaptan asla gemisini terk etmez diyor. ben gemimle batarım. çok garip düşünceleri var bu clubin'in.
özünde kötü bir adammış. kötü davranmak istiyormmuş. hayatındaki herkes clubin'i iyi zannediyormuş, bu nedenle iyi gibi davranmak zorunda kalmış bu zamana dek. ona iyi davranan ve dolayısıyla onun da iyi davranmak zorunda kaldığı herkesten nefret ediyor, hepsinden intikam almak istiyor. böyle bir ruh hastası adam. diyor ki: maskenin düşürülmesi mağlubiyettir, ama kendi maskeni kendin çıkarırsan, işte bu zaferdir.
bu beklenmedik olaylardan sonra üstat lethierry çöküyor tabii, ne zenginliği kalıyor ne itibarı. buharlı gemiye olan inanç da sarsılıyor. onun gibi deruchette de üzgün. napsak netsek derken ağızlarından bir söz çıkıyor: gemi kalıntısından makinayı alıp gelenle evlenirim.
kim koşuyor bu göreve? bizim gilliat.
ahh gilliat ah. gidiyor ama ne maceralar, acılar, ne gözyaşları... ahh ahh. yaktın beni gilliat bebeğim. istersen şahidin olurum senin.
devamını gör...