orijinal adı : mein böses herz
yazar : wulf dorn
yayım yılı : 2012
küçük yaştaki kardeşinin ölümünün ardından doro'nun psikolojisi bozulur. sonrasında halüsinasyonlar görmeye başlar ve gerçeklerle sanrılar birbirine karışır. doro artık neyin gerçek neyin hayal olduğundan emin değildir.
yazar : wulf dorn
yayım yılı : 2012
küçük yaştaki kardeşinin ölümünün ardından doro'nun psikolojisi bozulur. sonrasında halüsinasyonlar görmeye başlar ve gerçeklerle sanrılar birbirine karışır. doro artık neyin gerçek neyin hayal olduğundan emin değildir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "scaremongering" tarafından 02.01.2023 15:31 tarihinde açılmıştır.
1.
wulf dorn'un pegasus yayınları'ndan çıkan kitabı efendim hain yüreğim.
pegasus çok pahalı bi yayınevi. galiba 15 senedir filan kitap satın almıyorum pegasustan. açlık oyunları serisini bile vakti zamanında kuzenimden ödünç alıp okumuştum. allah affetsin ama bunun da pdfini bulunca okudum.
çok fazla kitap influenzırı mı denir, sosyal medyayı kitap paylaşmak üzere kullanan insan takip ediyorum. booktuberlar filan hepsine yemek yerken bakıyorum. wulf dorn da harika gizem, psikolojik-gerilim kitapları yazıyor diye övüle övüle bi hal olmuştu. özellikle psikiyatrist adlı kitabını çok duymuştum. en sevilenden başlamayayım dedim, eğer yazarı ben de seversem en civcivli kitabı sona kalsın. çıta giderek yükselsin.
hain yüreğim gerçek bi ergen kitabıymış en başta onu söyleyeyim. hitap ettiği yaş grubu bu yani. öyle akıl almaz bi' gizem ve gerilim de söz konusu değilmiş. bence vasat. bi de ben zaten gerilim kitaplarında her an gerilmeyi sevmiyorum. kitap 380 sayfa. 380 sayfa boyunca yazar beni meraklandırmak için bi tarafını yırtınca o iş olmuyor. en sonunda da çok beklenen çalakalem ve en baştan tahmin edilebilir bi sonla karşılaşıyorsam hiç olmuyor. kaldı ki gerçek yaşamda da böyle değildir bu. gerçek meseleler vardır ama aralara başka ufak meseleler girer, gerçek meseleler biraz rafa kalkar sonra yine hortlar filan. ay benim olayım agatha christie ya galiba. bayan marple örgü örüp dedikodu yaparken ne gibi bi gizem çözüyosa çözsün işte. böyle antin kuntin yapay gerilimler hiç benim harcım değil. bi de gizemi arttırmak için şey yapmışlar, ana karakter biraz sorunlu. işte o delirdi mi delirmedi mi olayı da var. yani kitabın sonunda her şey o karakterin paranoyası da olabilirdi. bi de o taraftan gıdıklıyo yazar okuru. ama onu da çok becerebilmiş değil.
buralar azıcık spoiler ama çok spoiler değil.
kitabın sonunda bir takım cinayetler, işte hayvana şiddet, insan kaçırma, bu insana eziyet etme ve alıkoyma söz konusu iken yazarın salak saçma "hayır hepimizin içinde bunları yapabilecek kötü bir yanımız var, kimse göründüğü kişi değil, hala birbirimizi sevebiliriz" minvalinde bu iğrençlikleri romantize etmesi, genç bir kızın, kendisine çok ciddi bir şekilde gaslighting uygulayan ve kliniğe kapatılmasına neden olan bi oğlan için "biz aslında çok benziyoruz, sarılalım ve her şey iyi olsun" gibi duygular beslemeye devam edişini kurgulamasını da çok sağlıksız buluyorum. evet benim içimde kendimi savunmaya çalışırken yanlışlıkla birini öldürecek bir potansiyel olabilir. ama içimde bir akranımı kaçırıp ilaç vererek bayıltıp bodruma kapatıp orada işkence edecek bir potansiyel yok arkadaşlar. çoğumuzda da yok ve olmamalı da. daha kötüsü bu toksik üretimlerin, en başta belirttiğim üzre hedef kitlesinin tiineycırlar olması. e sonra diyorlar kadınlar niye kendini öldürecek erkeklere aşık oluyor, kızlar nerede hanzo varsa ona yabışıyor. bu toksik sevdalar bi şeyler normalmiş, hatta gerçek aşk böyle olurmuş gibi büyüyolar da ondan. zaten doğru düzgün ebeveyni olan insan sayısı 2,5 falandır memlekette 3 bile değil. mommy işuuzlarla daddy işuuzlarla da birleşince buyrun cenaze namazına.
pegasus çok pahalı bi yayınevi. galiba 15 senedir filan kitap satın almıyorum pegasustan. açlık oyunları serisini bile vakti zamanında kuzenimden ödünç alıp okumuştum. allah affetsin ama bunun da pdfini bulunca okudum.
çok fazla kitap influenzırı mı denir, sosyal medyayı kitap paylaşmak üzere kullanan insan takip ediyorum. booktuberlar filan hepsine yemek yerken bakıyorum. wulf dorn da harika gizem, psikolojik-gerilim kitapları yazıyor diye övüle övüle bi hal olmuştu. özellikle psikiyatrist adlı kitabını çok duymuştum. en sevilenden başlamayayım dedim, eğer yazarı ben de seversem en civcivli kitabı sona kalsın. çıta giderek yükselsin.
hain yüreğim gerçek bi ergen kitabıymış en başta onu söyleyeyim. hitap ettiği yaş grubu bu yani. öyle akıl almaz bi' gizem ve gerilim de söz konusu değilmiş. bence vasat. bi de ben zaten gerilim kitaplarında her an gerilmeyi sevmiyorum. kitap 380 sayfa. 380 sayfa boyunca yazar beni meraklandırmak için bi tarafını yırtınca o iş olmuyor. en sonunda da çok beklenen çalakalem ve en baştan tahmin edilebilir bi sonla karşılaşıyorsam hiç olmuyor. kaldı ki gerçek yaşamda da böyle değildir bu. gerçek meseleler vardır ama aralara başka ufak meseleler girer, gerçek meseleler biraz rafa kalkar sonra yine hortlar filan. ay benim olayım agatha christie ya galiba. bayan marple örgü örüp dedikodu yaparken ne gibi bi gizem çözüyosa çözsün işte. böyle antin kuntin yapay gerilimler hiç benim harcım değil. bi de gizemi arttırmak için şey yapmışlar, ana karakter biraz sorunlu. işte o delirdi mi delirmedi mi olayı da var. yani kitabın sonunda her şey o karakterin paranoyası da olabilirdi. bi de o taraftan gıdıklıyo yazar okuru. ama onu da çok becerebilmiş değil.
buralar azıcık spoiler ama çok spoiler değil.
kitabın sonunda bir takım cinayetler, işte hayvana şiddet, insan kaçırma, bu insana eziyet etme ve alıkoyma söz konusu iken yazarın salak saçma "hayır hepimizin içinde bunları yapabilecek kötü bir yanımız var, kimse göründüğü kişi değil, hala birbirimizi sevebiliriz" minvalinde bu iğrençlikleri romantize etmesi, genç bir kızın, kendisine çok ciddi bir şekilde gaslighting uygulayan ve kliniğe kapatılmasına neden olan bi oğlan için "biz aslında çok benziyoruz, sarılalım ve her şey iyi olsun" gibi duygular beslemeye devam edişini kurgulamasını da çok sağlıksız buluyorum. evet benim içimde kendimi savunmaya çalışırken yanlışlıkla birini öldürecek bir potansiyel olabilir. ama içimde bir akranımı kaçırıp ilaç vererek bayıltıp bodruma kapatıp orada işkence edecek bir potansiyel yok arkadaşlar. çoğumuzda da yok ve olmamalı da. daha kötüsü bu toksik üretimlerin, en başta belirttiğim üzre hedef kitlesinin tiineycırlar olması. e sonra diyorlar kadınlar niye kendini öldürecek erkeklere aşık oluyor, kızlar nerede hanzo varsa ona yabışıyor. bu toksik sevdalar bi şeyler normalmiş, hatta gerçek aşk böyle olurmuş gibi büyüyolar da ondan. zaten doğru düzgün ebeveyni olan insan sayısı 2,5 falandır memlekette 3 bile değil. mommy işuuzlarla daddy işuuzlarla da birleşince buyrun cenaze namazına.
devamını gör...