intibah (kitap)

namık kemal, türk edebiyatının göz bebeğidir, mustafa kemal'in bile hayranlığını kazanmış, her bir türkün gurur duyması gereken bir yazardır. ilk romanı olan intibah, türk edebiyatındaki klasik arabesk, dram ve depresyonun en uçlarda işlenmiş hallerinden biri. böyle ustaca betimlemeleri, namık kemal'den başka sadece birkaç yazarda bulabilirsiniz.

intibah, şu anda reklamını yapmayacağım kitap değerlendirme sayfamda 10 üzerinden 10 puan alan tek roman. hatta bakınız şöyle demişim:
"bir kitaba tam puan vermek kaçındığım bir eylemdi. bunu da okuduğum kitap ne kadar değerli olursa olsun, okuduklarım okumadıklarıma nazaran bir iğne ucu kadar olduğundan ileride karşıma çıkacak kitaplarda hiç tesadüf etmediğim bambaşka bir okur zevki hali bulabilme ihtimalini göz önünde bulundurduğum için yapardım. intibah, bu tedbiri ezip geçti."

#1300787 şu giride yazar, "ayrıca mahpeyker'i de sırf hayat kadını diye abartmış resmen. evet kötü bir kadın ama bunun hayat kadını olmasıyla ne ilgisi var." demiş ancak, kitapta mahpeykerin kötülüğü yaptığı işe bağlanmıyor. hatta mahpeyker hanımın mesleği ortaya çıktıktan sonra dahi ali bey, mahpeyker'den ayrılacak gücü kendisinde bulamayıp hanımı affediyor. mahpeyker'in kötülüğü işinden değil, ruhundaki fettanlıktan, içindeki karanlıktan, doğumundaki şeytanlıktan kaynaklanıyor. hatta yazar diyor ki:

"yılan, bir çiçeği nasıl severse bu da öyle severdi. yılan, bir adamı nasıl sararsa, bu da öyle sarmak isterdi!.. mezar, vücudu nasıl kucaklarsa bu da öyle kucaklamaya çalışır, onun yalnız kendisinin olmasını ister, zavallıya artık gün yüzü göstermezdi."

"okuyup yazmakla biraz uğraştığı ve vaktinin çoğunu namussuzlukla meşhur kadınların toplantılarına katılmakla geçirmesi sebebiyle, bir kat daha kuvvet bulan hilekar zekası öyle bir derecedeydi ki, peri güzelliğinde, haccac kuvvetinde bir şeytan yaratılmış olsaydı, istediği adama hükmetmekte bu narin kadın kadar maharet ya gösterir ya gösteremezdi."

efendim ben edebiyat severin zevkinin bekçisi değilim, ama intibah'ın yeri bende başkadır. ruhuma işlemiş, bende yer etmiş, bir gece uykumu kaçırmış bir yapıttır. öyle ki bu kitap hayatıma, devamlı olarak kullandığım bir kalıp soktu. huyunu suyunu beğenmediğim kadınlara "mahpeyker ruhlu karı." diyorum artık, dilime oturdu.

intibahtan bunu hiç beklememiştim sadece edebi bir varlık olarak değerlendirip okumaya tenezzül etmeyenlerdendim.ama sonraa...
aman yarebbi o nasıl entrika o nasıl tutku ve aşk, o nasıl kendini bilmezlik, tövbe. düşman başına fitne fucür.

çoğumuzun ders ve sınav kaygısıyla ismen ezberlediği kitaptır. oysa ki içerik olarak oldukça güzel ve akıcıdır. namık kemal tarafından yazılan ve türk edebiyatındaki ilk edebi roman olarak kabul edilen bu eser edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir. bol entrikalı, aşk ve pişmanlık dolu bir kitap okumak isteyenlere önerilir.

edebiyat tarihimizin ilk edebi romanı. namık kemal tarafından ve bir çok diğer ilk gibi tanzimat romancılığı ile yazılmıştır.

namık kemal bu kitabı osmanlıca'nın roman yazımına uygun olduğunu göstermek için mağusa kalesi'nde yazmıştır. akıcı, çerezlik bir kitaptır. tanzimat dönemindeki o karamsarlığı okurken hissedersiniz.

yazar, kitabın bir çok yerinde araya girmiş ve okuyucuya bilgi vermiş akışa müdahale etmiştir.

hikayenin bir kısmının geçtiği çamlıca, uzunca tasvirlenmiş, karakterler ise çok iyi işlenmiştir.
ali bey'in agresif, kıskanç kişiliğini; mehpeykerin egosunu, dilaşub'un sonsuz minnet duygusunu içinizde hissedersiniz.

her ne kadar beğenmeyenler de olsa, teknik açıdan kusurları olan bir eser de olsa güzeldir intibah. özellikle servetifünun ve fecriati yazarlarının da mutlaka etkilendiği bir kitaptır.

edebiyatla ilgili bir alanda uzmanlaşmayacaksanız okumanızı ve zamanınızı tüketmenizi tavsiye etmeyeceğim kitap. yani teknik olarak zaten bir facia, konu olarak da televizyonlarımızdaki dizilerle yarışacak cinsten.

siz asıl araba sevdası'nı okuyun, karakterler o kadar ironik ki roman okurken aşırı zevk veriyor

hayatımda okuduğum en etkileyici kitaplardan birisi. kesinlikle okunmaya değer bir yazar namık kemal. ali'nin mehpeyker adlı hatuna aşık oluşundan bahseder. daha sonrasında bu kadının münasip birisi olmadığını öğrenir ve annesinin isteği üzerine dilaşub ile evlenir. onların arasındaki husumeti, mehpeyker'in dilaşub'u kıskanışını, onu nasıl öldürdüğünü ve ali'nin intikamını anlatır. kesinlikle ama kesinlikle okuyunuz. kitap akıcı, etkileyici, sürükleyici, size haz verecek bir eser. bu hususta yazarların çoğu ile mutabık olduğumuza inanıyorum. mutlaka okuyunuz.
not: "spoiler verdin." diyen lalelere söyleyeceğim tek söz "200 yıllık kitabın spoileri mi olur a*k?"

namık kemal'in kaleme aldığı edebi romanda aşk, kıskançlık, ayrılık, gibi temalar yoğun bir şekilde anlatılmaktadır.romanda ali bey'in bir hayat kadını olan mahpeyker ile bir cariye olan dilaşub arasındaki aşk üçgeni anlatılır.

bugün bitirdigim okurken de bi hayli keyif aldigim bir kitap. bazı yerlerde durup durup ali'nin saflığı üzerine birkaç hakarette bulunsam da genel itibariyle sürükleyiciydi. özellikle benim gibi entrika, aşk üçgeni, kıskançlık türü şeylerden hoşlananlarin severek okuyabilecegi bir kitap. puanım 8.5/10

tuhaf bir çekiciliği olan roman.

edebi romanları pek okuyamıyorum. bunun bir zevk meselesi olduğunu söylemek de bana dürüst gelmiyor. edebi roman sevmeyen kişi büyük ihtimalle yeterli entelektüel birikime sahip olmadığı için okuyamiyordur. muhtemelen ben de bunlardanim. belki bir ponçik dikkat dağınıklığı kaynaklı da olabilir.*

bu kitap da bir edebi roman olmasına karşın tuhaf bir çekiciliğe sahip. edebi roman sevmemekle birlikte lisede okumama rağmen oldukça keyif almıştım.

bir pembe diziye benzetiyorum. yanlış anlaşılmasın, kalite bakımından değil, çekicilik bakımından. pembe dizi sevmeyen de bir çok insan vardır ama kendini başta biraz zorlarsa kolayca kendini kaptırır. entrikalar, ihanetler, boynuzlamalar.. cok kolay bir stratejisi vardır.

bu roman da biraz öyle. edebi roman okuyamıyor olsanız dahi olay örgüsü ve basit konusu sayesinde kolayca içine çekiyor. devamında ne olacak diye merak uyandırıyor. sonra bir bakmışsınız, sağ elinizin tuttuğu bir sayfa kalmamış.