komünist manifesto

iktisat biliminin güzide hocalarından -imzacı akademisyen olduğu için üniversiteden ilişiği kesili- fuat ercan hocanın kalkınma iktisadı dersinden en yüksek notu almak için uğraştığım zamanlarda ezberlercesine okuduğum başucu manifestosudur. içinden bir alıntı ile geceye bir not bırakalım --- alıntı ---

siyasal iktidar denen şey, bir sınıfın başka bir sınıfı ezmekte kullandığı örgütlü güçten başka birşey değildir!

--- alıntı ---

(bkz: karl marx) ve (bkz: friedrich engels)'in birlikte yazdıkları ve bilimsel sosyalizmin temel ilkelerini sistemli olarak dört ana başlık halinde ortaya koydukları, yazılan onlarca ciltlere rağmen 150 sayfada topladığı sade anlaşılır, bir kitap. uluslar arası emekçiler birliği'nin ve daha sonraki sosyalist ve komünist partilerin programlarının temelini oluşturmuş bi öngörüye sahiptir.

marx ile engels'in materyalist tarih anlayışını dile getiren komünist manifesto’da, bütün sınıflı toplumların tarihinin sınıf mücadeleleri, tarihi olduğu anlatılmak istenmiştir.

ı. bölümde; burjuvalar ve proleterler başlıklı toplumsal gelişme yasaları ele alınarak, kapitalist düzenin yerini sosyalist topluma bırakılması ve bu tarihsel rolün proleteryaya ait olması gerektiği anlatılır.

ıı. bölümde; proleterler ve komünistler başlıklı proleterya iktidarı, kapitalizmin sosyalizme geçiş, mülkiyet, aile ve ulus konuları çözümlenir.

ııı. bölümde; sosyalist ve komünist literatür'de çeşitli küçük burjuva akımlarının kapsamlı bir eleştirisinin yanı sıra tutucu ve ütopyacı sosyalist ve komünist akımlar irdelenir.

ıv. bölümde; komünistlerin bugünkü çeşitli muhalefet partileri karşısındaki tutumu adlı öbür muhalefet partileri ile komünistler arasındaki ayrımlar net bir şekilde ele almış kitaptır.

elinize bir yerden geçmese bile, ilgisi olanın mutlaka okuması gereken bir kitap.

komünizm'in açık saçık bir manifestosu..

--! spoiler !--

"varsın egemen sınıflar bir komünist devrim korkusuyla titresinler. proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri yok. kazanacakları bir dünya var. bütün ülkelerin işçileri, birleşin!"

''(..)artık yerli ham maddeleri değil de,en uzak yerlerden sağlanan ham maddeleri işleyen sanayiler;ürünleri yalnızca üretilen ülkede değil,aynı zamanda dünyanın dört bir yanında tüketilen sanayiler almaktadır.'

''modern devletin yürütme gücü,tüm burjuvazinin ortak işlerini yürüten bir kuruldan başka bir şey değildir.''

“çocukların ana-babalar tarafından sömürülmesini ortadan kaldırmak istiyoruz diye mi bizi kınıyorsunuz ? bu suçu kabul ediyoruz ."

--! spoiler !--

üslubu falan baya güzeldir baya gaza getirir adamı. edebi de bir değeri vardır yani. ama işte içindeki tezler yanlış ne yaparsın. mesela tarihin tüm bir motorunun sınıf savaşı olduğu üzerine tezi. babacım bir kere göçebe avcı-toplayıcı kabilelerde sınıflar yok, o zaman tarihin orada durması lazım yani değil mi? sınıflar olmadığına göre tarihin de motoru yok yani, dolayısı ile tarihin ilerlememesi lazım. sonra dünyanın küçük bir bölgesinde avrupa kıtasının kuzey batısında gerçekleşen hadiselerden tüm dünyaya ve tüm zamanlara şamil bir gelişme şeması çıkarması. çin'deki, mısır'daki, inka'daki oriental despotizmler uymuyar mesala babanın şemasına. onun haricinde, marx diyor ki, ekonomiyi tek elden, planlı bir şekilde yönetirsek kapitalizmden çok daha verimli bir şekilde yönetebiliriz ve böylece bolluğu öylesine artırırız ki devlet mevlet kalmaz çözünür gider. gördük baba ne olduğunu. tek elden yöneteceğiz diye ne ekonomi bıraktılar ne bir şey, üstelik devlet de çözünmedi hiç görünmediği kadar büyüdü: sovyetler, çin, kuzey kore, küba. sonra kapitalizmde proteleryanın gittikçe fakirleşeceği ve büyüyeceği, kapitalizmin maddi refahı sağlamayacağı. bunlar da yanlış çıkmıştır. gelişmiş batı avrupa ve kuzey amerika sanayi ülkeleri tarihte en fazla maddi refah yaratan toplumlar olmuşlardır.

orijinali 23 sayfa olan bir bildirge. komünizmi kısa ve öz bir biçimde anlatır. farklı ülkeler için farklı önsözler de ayrıca yazılmıştır. karl marx ve friedrich engels imzalıdır ve muhakkak okunmalıdır.

yıllar önce devrimciliğe ilk adım attığım zamanlar bu kitap hep elimde olurdu. nereye gitsem peşimde taşırdım. tuhaf bir takıntıydı belki. benim okuduğum baskıda siyah zemin üzerinde orak çekiç vardı ve kırmızı harflerle kitabın adı yazılıydı. biz yeniyetme devrimciler komünist manifesto okurduk, daha kuramsal düşünen bir üst kısım ailenin, özel mülkiyetin ve devletin kökenini okurdu ve karar verme mekanizmasında olanlar da das kapital okurdu. bu hiyerarşik düzen hep sürüp gitti o yıllarda. pek de bir şey anlamadık okuduğumuzdan açıkçası ama bilinçlenmek güzeldi. sınıf bilinci içimize işlemişti ama tam olarak marx’ım bahsettiği hangi sınıfta olduğumuzu anlayamıyorduk. yerimizi aradık yıllarca. daha sonra tam bilinçlenmeye “ şirinler”le eriştim. komünist düzeni bir çizgi filmle anlatan peyo benim ışığım oldu ve daha büyük kitaplara geçebildim.

avrupa’nın üzerinde dolaşan hayaleti anladım böylelikle. neyin ne olduğunu anladım. sınıfını hala bulamamış bir öğrenci olarak devrim ateşi hala içimde yanmaya devam ediyor ama alıntılayarak söylüyorum: “ devrim bir zamanlar bir ihtimaldi ve güzeldi.”

avrupada sınıf bilincinin oluşmasına katkı sağlamıştır. 1990 ların son çeyreğinde sscb nin çöküşüyle avrupa ve dünyada demode olarak kabul edilmiştir. ne zamana kadar? 2008 küresel mali krizine kadar. o tarihten beri hem manifesto hem de kapital tekrar tekrar ele alınarak bilimsel tezler yazılmaya başlanmıştır. bunun sebebi, marks'ın her söylediğine katılmasanız bile marksizmin, dünyayı yorumlamanız için size güçlü bir düşünsel araç sunmasıdır.

mutlaka okunması gereken bir eser.
insanlık tarihini, ekonomiyi ve siyaseti daha iyi bir şekilde anlamak için okumak gerekir.
hemen hemen her yıl tekrar okurum.
bu kadar kısa bir kitabın, birçok çetrefilli konuyu başarıyla ve etkili bir halde anlatması gerçekten muazzam.

komünizmi merak edenlerin başlangıç olarak okuyabileceği bilgiler olan fazla karışık olmayan bir kitaptır. ilk okumaya başladığımda kitapta ki bir çok terimin ne anlamam geldiğini bilmiyordum. o zamanlar internet yoktu ve komünizm sözlüğü adlı bir kitap daha aldım.anlamdığım terimlerin ne anlama geldiğini diğer kitaptan bakarak öğreniyordum. ince bir kitap olmasına rağmen anlayıncaya kadar okumam epey zaman almıştı. şimdi elimde çok fazla kitap var bu konuda ama başlangıçta komünist manifestoyu okumasaydım diğer kitapları anlamakta zorluk çekecektim.

karl marx ve friedrich engels işbirliğinde yazılan, 1848'de yayımlanan, komünizmin ilk bildirgesi kabul edilen manifesto/ kitaptır.

türkiye'de komünist sözcüğü radara takılmış, pembe kitap olarak anılmıştır.

güzel bir kitap olsa da düğme bir kere yanlış iliklenmiştir. ilkel veya kabileci toplumlarda sınıfın olmadığı savunulur. halbuki ilkel-avcı toplayıcı-kabileci toplumlarda bile bir sınıf vardır. kabilenin büyücüsü, en iyi mızrak atan avcı ya da şaman bir sınıf oluşturmuyor muydu? yani sizin anlayacağınız o toplulukların alfası yok muydu? elbette vardı. işte düğmenin yanlış iliklendiği nokta burasıydı.
güzel kitaptır yine de okuyun efendim.

avcı toplayıcı ilkel komünal dönemde sınıflar oluşmadığına göre, tarihin motoru sınıflar çatışmasıdır diyen marks yanılmıştır diyen arkadaş, marks komünizme kuramsal kaynak olmuştur o teziyle. yani, marks kabaca bir özetle: sınıfsız komünal paylaşımla başlayan insanlık tarihi, bir üst seviyede yeniden komünal sınıfsız bir paylaşım toplumuna evrilecektir, bu sınıflar (emek ve üretenlerle bunu çalarak mülkiyetine katanlar) çatışması olarak tezahür eder der. yani sizin sınıflar yok tarih neden durmamış dediğiniz ilkel komünal toplum sınıflar savaşının tarihsel başlangıcıdır. komün(al) toplum, komün(izm) adlandırılması da bu yüzden zaten. komünal paylaşımı anlatıyor. diyalektik tarihsel maddeci bakışla da, insanlık yeniden bir üst nokta ve biçimde sınıfsız komünal topluma evrilecek diye öngörülüyor. bilginize..

lise 2'de arkadaşımla kitap fuarında bu kitabı ortaklaşa almıştık, satıcı çocuk bu sizin yaşınıza uygun değil diyince 'ne diysun sne biz liseliyiz. d' şeklinde bir açıklama yapıp parayı suratına atıp ayrılmıştık. eve gelince akepeli babam görürse kızar diye kitabı sakladım sonra okurum diye. sonra kitabı sakladığımı unuttum. bir gün kitaplığı düzeltirken annem görüp 'bu ne' dedi şipşak kaldırdım kitabı. sonra kuytu köşelerde okumaya çalışmıştım da hiçbir şey anlamamıştım. işçi sınıfı, burjuvazi, proleterya, sömürü filan bahsediyordu bir şeyler. sonra kitabı ablam ve abimlerin fetö dershanesinden kalma kitaplarının arasına koyup gömdü babam.
bu da böyle bir anımdır.