1.
müziğin seslerini kağıda dökmeye yarayan işaretlerdir, bir bakıma müziğin harfleridir.
devamını gör...
2.
müzik bir dil ise müziğin seslerini simgeleyen işaretler yani notalar da o dilin harfleridir. müzik alfabesi 7 harften oluşur. bu yedi harf sonsuz biçimlerde yan yana gelip sonsuz anlamlar yaratabilir.
nota sözcüğü dilimize fransızcadaki "note" sözcüğünden geçti fransızcaya da latinceden. 7 nota sırasıyla yan yana geldiğinde solfej oluşur. bu sıra ya da dizge diyelim do, re, mi, fa, sol, la, si şeklinde. buraya kadar olan kısım herkesin malumu.
romalı bir filozof boethius seslere ad vermeyi düşünen ilk kişiydi ve bunun için a, b, c, e, f, g, harflerini kullanmıştı.
esasen batı, 9.yy'ın başına yani guido d'arezzo'ya kadar müziğin seslerini notalamadan habersizdi, dolayısıyla ancak kulaktan kulağa ve eksik; gedik ve yanlış aktarılabiliyordu. yukarıda bir solfeji oluşturan dizge ilk olarak guido d'arezzo'nun, 1030 yılında, bir grup koro öğrencisine bir ilahideki (aziz johannes battista ilahisi) mısraları kolayca öğretebilmek için parmaklarındaki çukurlara ve tümseklere metnin ilk hecelerini yazmasıyla kullanılmaya başladı (bkz: guido'nun eli)
şöyle: (do=ut) do-re-mi-fa-sol-la-si
ut queant laxis , */ sadece senin hizmetçilerin
resonare fibris /özgürce ilahi söyleyebilir
mira gestorum/mucizeleri hakkında
famuli tourum/işlerin hakkında
solve polluti/günahlarının lekelerini sil
labii reatum/onların dudaklarından
sancte iohannes/aziz john
bu dizgi türkiye, italya, portekiz, ispanya, fransa, romanya, yunanistan, rusya, moğolistan, iran, arabistan, israil, ukrayna ve bulgaristan gibi ülkelerde benimsendiği halde geriye kalan ingiltere, almanya gibi kuzey avrupa ve amerika gibi diğer ülkelerde c-d-e-f-g-a-b dizgesi kullanılır.
kaynak
kaynak
nota sözcüğü dilimize fransızcadaki "note" sözcüğünden geçti fransızcaya da latinceden. 7 nota sırasıyla yan yana geldiğinde solfej oluşur. bu sıra ya da dizge diyelim do, re, mi, fa, sol, la, si şeklinde. buraya kadar olan kısım herkesin malumu.
romalı bir filozof boethius seslere ad vermeyi düşünen ilk kişiydi ve bunun için a, b, c, e, f, g, harflerini kullanmıştı.
esasen batı, 9.yy'ın başına yani guido d'arezzo'ya kadar müziğin seslerini notalamadan habersizdi, dolayısıyla ancak kulaktan kulağa ve eksik; gedik ve yanlış aktarılabiliyordu. yukarıda bir solfeji oluşturan dizge ilk olarak guido d'arezzo'nun, 1030 yılında, bir grup koro öğrencisine bir ilahideki (aziz johannes battista ilahisi) mısraları kolayca öğretebilmek için parmaklarındaki çukurlara ve tümseklere metnin ilk hecelerini yazmasıyla kullanılmaya başladı (bkz: guido'nun eli)
şöyle: (do=ut) do-re-mi-fa-sol-la-si
ut queant laxis , */ sadece senin hizmetçilerin
resonare fibris /özgürce ilahi söyleyebilir
mira gestorum/mucizeleri hakkında
famuli tourum/işlerin hakkında
solve polluti/günahlarının lekelerini sil
labii reatum/onların dudaklarından
sancte iohannes/aziz john
bu dizgi türkiye, italya, portekiz, ispanya, fransa, romanya, yunanistan, rusya, moğolistan, iran, arabistan, israil, ukrayna ve bulgaristan gibi ülkelerde benimsendiği halde geriye kalan ingiltere, almanya gibi kuzey avrupa ve amerika gibi diğer ülkelerde c-d-e-f-g-a-b dizgesi kullanılır.
kaynak
kaynak
devamını gör...
3.
akşam akşam yeni bilgiler edindim, bana bunlarla gelin...
pisagor emmi; büyüksünnnnn
pisagor emmi; büyüksünnnnn
devamını gör...