prodüktörlüğünden ve yazarlığından ed alan'ın sorumlu olduğu ve nathan frankowski'nin yönettiği 2022 çek yapımı fantastik korku filmidir. bir biyoteknoloji firması, ufak dna kalıntılarıyla bile, tarihteki önemli insanların klonlarını yaratabilecek devrimsel bir teknoloji geliştirmiştir. ve bu firmanın arkasında karanlık amaçları olan tehlikeli figürler bulunmaktadır. çalarak ele geçirdikleri isa'nın kefeni ise onların büyük satanik amaçlarını gerçekleştirmelerinde kilit rol oynayacaktır. yaratacakları klonu henüz anne karnında oluşumu başlarken lucifer ele geçirecektir, planlarına göre. fakat baş melek mikail de bunu engelleyebilmek için dünya'ya gelir. kötüler, cihana cehennemi getirebilecek midir yoksa iyiler mi galip gelecektir?
yönetmen:
nathan frankowski
oyuncular:
alice orr-ewing
joe doyle
eveline hall
peter mensah
joe anderson
brian caspe
james faulkner
nathan frankowski
oyuncular:
alice orr-ewing
joe doyle
eveline hall
peter mensah
joe anderson
brian caspe
james faulkner
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "dahlvier" tarafından 04.09.2023 23:35 tarihinde açılmıştır.
1.
hepimizi seven hristiyan ismail bu filmi de sevebilir mi sorunsalı
2022 çek cumhuriyeti yapımı ve orada çekilmiş olan hristiyanlık temalı olağanüstü bir korku filmi. dili ingilizce. imdb'de şimdiye kadar aldığı 2.5k rating ve 4.5/10 rating ortalaması bana göre kocaman bir şaka gibi. ahahah. aynı sene çıkan pahanhautoja (kuluçka) filmine 10/10 vermiştim ve o fin filmini bir başyapıt olarak görüyorum; bu çek yapımı filme ise helalinden bir 9/10 veririm. imdb'de kuluçka'nın da 10/10 aldığına rastlayamamıştım sanırım bir "reviever" tarafından, bu filme ise ilk sayfada 7 veren bile az. demek ki ya sinemadan anlamıyorum ben ya da sürüden ayrı bir film izleyicisiyim. hiç fark etmez. sinemadan hatta genel bağlamda sanattan anlayıp anlamamam benim için pek de fark etmiyor. maksat iyi vakit geçirmek neticede. pro bir eleştirmen olsaydım olaya gerektiğinde farklı bakardım ve duruma göre ciddiye alırdım bunu elbette.
the devil conspiracy, öncelikle çok profesyonelce yapılmış bir iş. burada gerçekten "ucuz" diyebileceğim hiçbir şeye rastlamadım ki 5 milyon dolar bütçeyle böyle bir şey çekebilmek ciddi ve şaşırtıcı bir başarı. burada tutku da var elbette; yönetmenin ve oyuncuların işlerini hem profesyonelce hem de kendilerini tamamen vererek yaptıkları bana göre çok bariz. tanrı nathan frankowski'ye "çekya" demiş. o da bu muazzam filmi süper çekmiş. zaten yüzüklerin efendisi'ni de "peter çeksin" denmişti. *
filmin ilk kısımlarında; "eh, idare eder." demiştim. hatta bir ara, "izlemesem de bıraksam mı..." da dedim. ama baktım, genel çekimler ve "kalite" cazip geldi. devam etmeye karar verdim. sonra film bazı korku filmlerini güzel yapan kutucukları tiklemeye başladı. oh mis, dedim. old-school yaklaşımları genelde cazip bulurum. sonra her tahminimde yanıldım zira konu inanılmaz eksantrikleşmese de film hiç beklemediğim yerlere gitmeye başladı. yani görkemli sahneler, grotesk hatta iğrenç sahneler de gelmeye başladı ama hiçbiri sinema estetiğini bozacak kadar aşırı da değildi, az kişi rahatsız olsun da potansiyel izleyicilerimiz çok olsun felsefesi de yok gibiydi bunlarda. sonra klişe drama sahneleri geldi ve bunlarda da tam kararında bir izlenirlik yaratmayı başarmış yönetmen.
böyle dini temalı/konulu filmler özel ilgi alanıma girmiyor hatta sinemada az ilgimi çeken konular arasında gelir teolojik ve dinsel konseptler ama iyi yapıldığında neredeyse her konudan sağlam bir iş çıkartılabilir ki aynen bu var burada bence. evet, hikaye olarak burada olanları birine anlatırsanız o kişi bunları "sıradan" bulabilir ancak sinema büyüsü denen bir şey var ve filmin alametifarikası bu kesinlikle bence.
yönetmenliğinden oyunculuklarına, ses montajından müziklerine, kurgusundan senaryosuna, görsel efektlerinden kostümlerine... fantastik filmler bağlamında aklıma ilk anda gelen başat sinemasal ögelerin hepsinde üst düzeyde bir profesyonellik ve çoğunda ayırt edici bir başarı gösterilmiş. ama bu bir amerikan filmi değil işte. haha. yani bu filmin bu kadar az ilgi çekmesi elbette ki bir sürpriz değil benim açımdan ama bir yandan da gülünç. şunu da eklemeliyim ama. abd'liler ve amerikan sinemasıyla büyüyenlerin bu ve bunun gibi farklı ülkelerden/kültürlerden çıkan ve aslında o amerikan filmlerinden ilham alınarak ve bazen biraz öykünülerek hatta bayağı düz taklit boyutunda esinlenilerek yapılabilen filmlerden çok etkilenmeyebildikleri gerçeğinde bir samimiyetsizlik veya iki yüzlülük aramam. sonuçta bu tür fantastik sinemanın doğal portakal suyu abd filmleri gibidir ve bu gibi filmler olsa olsa portakallı tang gibidir.
ama hacı... portakallı tang de aşırı lezzetli bir şey değil miydi yahu? bu film de öyle bence. merak edip izlerseniz umarım size de güzel bir eğlence sunar bu yapım.
portakal demişken... normal sözlük aklıma geldi. portakallar burada da var, malum. lucifer da bu filmde de de var sözlükte de var.
peki hristiyan ismail de bu filmi görecek mi?..
2022 çek cumhuriyeti yapımı ve orada çekilmiş olan hristiyanlık temalı olağanüstü bir korku filmi. dili ingilizce. imdb'de şimdiye kadar aldığı 2.5k rating ve 4.5/10 rating ortalaması bana göre kocaman bir şaka gibi. ahahah. aynı sene çıkan pahanhautoja (kuluçka) filmine 10/10 vermiştim ve o fin filmini bir başyapıt olarak görüyorum; bu çek yapımı filme ise helalinden bir 9/10 veririm. imdb'de kuluçka'nın da 10/10 aldığına rastlayamamıştım sanırım bir "reviever" tarafından, bu filme ise ilk sayfada 7 veren bile az. demek ki ya sinemadan anlamıyorum ben ya da sürüden ayrı bir film izleyicisiyim. hiç fark etmez. sinemadan hatta genel bağlamda sanattan anlayıp anlamamam benim için pek de fark etmiyor. maksat iyi vakit geçirmek neticede. pro bir eleştirmen olsaydım olaya gerektiğinde farklı bakardım ve duruma göre ciddiye alırdım bunu elbette.
the devil conspiracy, öncelikle çok profesyonelce yapılmış bir iş. burada gerçekten "ucuz" diyebileceğim hiçbir şeye rastlamadım ki 5 milyon dolar bütçeyle böyle bir şey çekebilmek ciddi ve şaşırtıcı bir başarı. burada tutku da var elbette; yönetmenin ve oyuncuların işlerini hem profesyonelce hem de kendilerini tamamen vererek yaptıkları bana göre çok bariz. tanrı nathan frankowski'ye "çekya" demiş. o da bu muazzam filmi süper çekmiş. zaten yüzüklerin efendisi'ni de "peter çeksin" denmişti. *
filmin ilk kısımlarında; "eh, idare eder." demiştim. hatta bir ara, "izlemesem de bıraksam mı..." da dedim. ama baktım, genel çekimler ve "kalite" cazip geldi. devam etmeye karar verdim. sonra film bazı korku filmlerini güzel yapan kutucukları tiklemeye başladı. oh mis, dedim. old-school yaklaşımları genelde cazip bulurum. sonra her tahminimde yanıldım zira konu inanılmaz eksantrikleşmese de film hiç beklemediğim yerlere gitmeye başladı. yani görkemli sahneler, grotesk hatta iğrenç sahneler de gelmeye başladı ama hiçbiri sinema estetiğini bozacak kadar aşırı da değildi, az kişi rahatsız olsun da potansiyel izleyicilerimiz çok olsun felsefesi de yok gibiydi bunlarda. sonra klişe drama sahneleri geldi ve bunlarda da tam kararında bir izlenirlik yaratmayı başarmış yönetmen.
böyle dini temalı/konulu filmler özel ilgi alanıma girmiyor hatta sinemada az ilgimi çeken konular arasında gelir teolojik ve dinsel konseptler ama iyi yapıldığında neredeyse her konudan sağlam bir iş çıkartılabilir ki aynen bu var burada bence. evet, hikaye olarak burada olanları birine anlatırsanız o kişi bunları "sıradan" bulabilir ancak sinema büyüsü denen bir şey var ve filmin alametifarikası bu kesinlikle bence.
yönetmenliğinden oyunculuklarına, ses montajından müziklerine, kurgusundan senaryosuna, görsel efektlerinden kostümlerine... fantastik filmler bağlamında aklıma ilk anda gelen başat sinemasal ögelerin hepsinde üst düzeyde bir profesyonellik ve çoğunda ayırt edici bir başarı gösterilmiş. ama bu bir amerikan filmi değil işte. haha. yani bu filmin bu kadar az ilgi çekmesi elbette ki bir sürpriz değil benim açımdan ama bir yandan da gülünç. şunu da eklemeliyim ama. abd'liler ve amerikan sinemasıyla büyüyenlerin bu ve bunun gibi farklı ülkelerden/kültürlerden çıkan ve aslında o amerikan filmlerinden ilham alınarak ve bazen biraz öykünülerek hatta bayağı düz taklit boyutunda esinlenilerek yapılabilen filmlerden çok etkilenmeyebildikleri gerçeğinde bir samimiyetsizlik veya iki yüzlülük aramam. sonuçta bu tür fantastik sinemanın doğal portakal suyu abd filmleri gibidir ve bu gibi filmler olsa olsa portakallı tang gibidir.
ama hacı... portakallı tang de aşırı lezzetli bir şey değil miydi yahu? bu film de öyle bence. merak edip izlerseniz umarım size de güzel bir eğlence sunar bu yapım.
portakal demişken... normal sözlük aklıma geldi. portakallar burada da var, malum. lucifer da bu filmde de de var sözlükte de var.
peki hristiyan ismail de bu filmi görecek mi?..
devamını gör...