1.
bir malatya türküsüdür. hikayesi yüreklerimizi yakar. hemen anlatalım.
suna ve eşi birbirlerini çok severek evlenmişler.
o dönem kadınlar haftada bir gün toplanarak hamama giderlermiş. bir gün suna da hamama gitmiş bu kadınlar ile. hamam da iken suna'nın yakın arkadaşı neriman hanım, suna hanımın sırtındaki beni görmüş ve evde eşine sunanın sırtındaki benden bahsetmiştir.(hoş kadın da bunu kocasına ne için anlatıyorsa sanki.)
aradan belli bir zaman geçer bir gün suna'nın ve suna hanımın yakın arkadaşının eşi kahvede tartışmaya başlarlar. birbirlerine karşılıklı ihanet ederler. neriman hanımın eşi şunları söyler sunanın eşine ''sen benimle uğraşacağına kendi karına sahip çık, ben senin karının sırtındaki beni bile bilirim.'' der. suna'nın eşi suna'nın kendisine ihanet edeceğine inanmasa da içine bir şüphe düşer ve evde bu durumu suna'ya anlatır. suna ağlayarak eşine ''yapma, ben senden başkasına bakar mıyım?'' der.
suna'nın eşi istemeden de olsa aklına düşen şüphe ile sürekli suna'ya kötü davranmaya başlar. bir gün yine kavga ederler ve kocası evden çıkıp gider. geri döndüğünde eşi suna'yı kendisini asmış bir şekilde bulmuştur. suna bir de mektup bırakmıştır kendisine.
''kusura bakma beyim, ama günlerdir kafanın içinde dönen soru işaretlerinin cevabını bilmekteyim.. kendimi temize çıkarmak için başka yol göremedim. şunu bil ki ben sana hiç ihanet etmedim! ''
daha sonra kendisi suna'nın başında ağlarken şafak sökmüştür. yine de suna'sı uyanmaz.
bunun üzerine bu türküyü yazmıştır.
suna hanımın eşi ise bir daha malatya'ya uğramamıştır. hatta malatya'dan geçerken bile arkasını dönermiş şehre.
''sunam rahat uyusun.'' dermiş.
''bunca diyar gezdim gözlerin için
niye küstün bana el sözü için?''
buradan
suna ve eşi birbirlerini çok severek evlenmişler.
o dönem kadınlar haftada bir gün toplanarak hamama giderlermiş. bir gün suna da hamama gitmiş bu kadınlar ile. hamam da iken suna'nın yakın arkadaşı neriman hanım, suna hanımın sırtındaki beni görmüş ve evde eşine sunanın sırtındaki benden bahsetmiştir.(hoş kadın da bunu kocasına ne için anlatıyorsa sanki.)
aradan belli bir zaman geçer bir gün suna'nın ve suna hanımın yakın arkadaşının eşi kahvede tartışmaya başlarlar. birbirlerine karşılıklı ihanet ederler. neriman hanımın eşi şunları söyler sunanın eşine ''sen benimle uğraşacağına kendi karına sahip çık, ben senin karının sırtındaki beni bile bilirim.'' der. suna'nın eşi suna'nın kendisine ihanet edeceğine inanmasa da içine bir şüphe düşer ve evde bu durumu suna'ya anlatır. suna ağlayarak eşine ''yapma, ben senden başkasına bakar mıyım?'' der.
suna'nın eşi istemeden de olsa aklına düşen şüphe ile sürekli suna'ya kötü davranmaya başlar. bir gün yine kavga ederler ve kocası evden çıkıp gider. geri döndüğünde eşi suna'yı kendisini asmış bir şekilde bulmuştur. suna bir de mektup bırakmıştır kendisine.
''kusura bakma beyim, ama günlerdir kafanın içinde dönen soru işaretlerinin cevabını bilmekteyim.. kendimi temize çıkarmak için başka yol göremedim. şunu bil ki ben sana hiç ihanet etmedim! ''
daha sonra kendisi suna'nın başında ağlarken şafak sökmüştür. yine de suna'sı uyanmaz.
bunun üzerine bu türküyü yazmıştır.
suna hanımın eşi ise bir daha malatya'ya uğramamıştır. hatta malatya'dan geçerken bile arkasını dönermiş şehre.
''sunam rahat uyusun.'' dermiş.
''bunca diyar gezdim gözlerin için
niye küstün bana el sözü için?''
buradan
devamını gör...
2.
offff hikayesini bilip öyle dinleyince vallahi gözlerim doldu.
fena fesfena bir türkü.
fena fesfena bir türkü.
devamını gör...
3.
suna, fahri kayahan'ın eşidir ... fahri çok severmiş suna'sını. sık sık sevdiğini dile getirmiş fahri. bıkmadan usanmadan severmiş.
malatya' da yaşıyorlar eşi ile fahri bey suna'nın ona yalan söylemediğini de bilir.. kadınlar o dönemde sürekli hamamlara gider...
işte o hamam eğlencesinden birinde suna'nın sırtında bulunan ve asla görünme ihtimali olmayan bir ben dikkatini çeker hamamda bulunan ve suna'nın yakın arkadaşı olan neriman hanım'ın...
neriman hanım akşam eve geldiğinde eşi mustafa bey ile konuşurken arkadaşının sırtında ben olduğunu ağzından kaçırır.
aradan zaman geçer...
fahri kayhan bir gün evlerinin yakınında bulunan kahvede mustafa bey ile karşılaşır... aralarındaki sohbet tartışmaya dönüşür ve olay arbedeye gidecekken fahri kayhan hiddetle cevap verir mustafa bey'e: "bir daha karşıma çıkma, seni el aleme rezil ederim."bunun karşısında fahri kayhan'ı yaralamak için mustafa bey'in dudaklarından vaktiyle eşinin ona söylediği sözler dökülür: "sen benimle uğraşacağına kendi karına sahip çık, ben senin karının sırtındaki beni bile bilirim."
fahri kayhan neye uğradığına şaşırır.inanamaz sunasının kendisine ihanet ettiğine, ama bu başına gelen nedendir? el adamı, suna'nın sırtındaki beni nerden bilecektir? bu sorular kafasında iken eve varır, dayanamaz ve karşısına alıp suna'yı durumu anlatır...
eşi ağlar, yanar, yakılır,yeminler eder fahri kayhan'a: "aman beyim etme" der, "bakar mıyım senden bir başkasına?"
o gece tartışmadan sonra fahri kayhan eşine sarılır, ve ikna olduğunu söyleyip konuyu kapatır... lakin durum hiç de öyle olmaz...
o günden sonra istemeden de olsa aklında hep o şüphe kalır ve eşi de bunu hisseder.
günlerden bir gün akşam yemekte çıkan tartışma sonrasında fahri kayhan aynı konuyu açarak evden çıkıp gider ve eve geldiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
eve girer ve karısı suna, kendini asmıştır...
sallanan ayağının dibinde elinden düşmüş bir mektup durmaktadır. o mektupta suna son sözlerinde şunları yazmıştır: "kusura bakma beyim, ama günlerdir kafandaki soru işaretlerinin sebebini bilmekteyim... kendimi temize çıkarmak için başka yol göremedim. şunu bil ki, ben sana hiç ihanet etmedim..."
fahri kayhan gözyaşları ile suna' nın bedenini ipten ayırır, yere yatırır... ıslak gözlerini silerken bir bakar ki hava aydınlanmıştır...
içindeki yangın öyle büyüktür ki, sözün bittiği yerde, kelimelerin küllerinden o meşhur türküyü yakmıştır:
"şafak söktü, suna'm yine uyanmaz
hasret çeken gönül derde dayanmaz
çağırırım suna'm sesim duyulmaz
uyan suna'm uyan, derin uykudan
nice diyar gezdim gözlerin için "şafak söktü, suna'm yine uyanmaz
hasret çeken gönül derde dayanmaz
çağırırım suna'm sesim duyulmaz
uyan suna'm uyan, derin uykudan
nice diyar gezdim gözlerin için
niye kızdın bana el sözü için
dilerim allah'tan sızlasın için
uyan suna'm uyan derin uykudan
çektiğim gönül elinden
usandım gurbet elinden
hiç kimse bilmez halimden
uyan suna'm, derin uykudan..."
malatya' da yaşıyorlar eşi ile fahri bey suna'nın ona yalan söylemediğini de bilir.. kadınlar o dönemde sürekli hamamlara gider...
işte o hamam eğlencesinden birinde suna'nın sırtında bulunan ve asla görünme ihtimali olmayan bir ben dikkatini çeker hamamda bulunan ve suna'nın yakın arkadaşı olan neriman hanım'ın...
neriman hanım akşam eve geldiğinde eşi mustafa bey ile konuşurken arkadaşının sırtında ben olduğunu ağzından kaçırır.
aradan zaman geçer...
fahri kayhan bir gün evlerinin yakınında bulunan kahvede mustafa bey ile karşılaşır... aralarındaki sohbet tartışmaya dönüşür ve olay arbedeye gidecekken fahri kayhan hiddetle cevap verir mustafa bey'e: "bir daha karşıma çıkma, seni el aleme rezil ederim."bunun karşısında fahri kayhan'ı yaralamak için mustafa bey'in dudaklarından vaktiyle eşinin ona söylediği sözler dökülür: "sen benimle uğraşacağına kendi karına sahip çık, ben senin karının sırtındaki beni bile bilirim."
fahri kayhan neye uğradığına şaşırır.inanamaz sunasının kendisine ihanet ettiğine, ama bu başına gelen nedendir? el adamı, suna'nın sırtındaki beni nerden bilecektir? bu sorular kafasında iken eve varır, dayanamaz ve karşısına alıp suna'yı durumu anlatır...
eşi ağlar, yanar, yakılır,yeminler eder fahri kayhan'a: "aman beyim etme" der, "bakar mıyım senden bir başkasına?"
o gece tartışmadan sonra fahri kayhan eşine sarılır, ve ikna olduğunu söyleyip konuyu kapatır... lakin durum hiç de öyle olmaz...
o günden sonra istemeden de olsa aklında hep o şüphe kalır ve eşi de bunu hisseder.
günlerden bir gün akşam yemekte çıkan tartışma sonrasında fahri kayhan aynı konuyu açarak evden çıkıp gider ve eve geldiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
eve girer ve karısı suna, kendini asmıştır...
sallanan ayağının dibinde elinden düşmüş bir mektup durmaktadır. o mektupta suna son sözlerinde şunları yazmıştır: "kusura bakma beyim, ama günlerdir kafandaki soru işaretlerinin sebebini bilmekteyim... kendimi temize çıkarmak için başka yol göremedim. şunu bil ki, ben sana hiç ihanet etmedim..."
fahri kayhan gözyaşları ile suna' nın bedenini ipten ayırır, yere yatırır... ıslak gözlerini silerken bir bakar ki hava aydınlanmıştır...
içindeki yangın öyle büyüktür ki, sözün bittiği yerde, kelimelerin küllerinden o meşhur türküyü yakmıştır:
"şafak söktü, suna'm yine uyanmaz
hasret çeken gönül derde dayanmaz
çağırırım suna'm sesim duyulmaz
uyan suna'm uyan, derin uykudan
nice diyar gezdim gözlerin için "şafak söktü, suna'm yine uyanmaz
hasret çeken gönül derde dayanmaz
çağırırım suna'm sesim duyulmaz
uyan suna'm uyan, derin uykudan
nice diyar gezdim gözlerin için
niye kızdın bana el sözü için
dilerim allah'tan sızlasın için
uyan suna'm uyan derin uykudan
çektiğim gönül elinden
usandım gurbet elinden
hiç kimse bilmez halimden
uyan suna'm, derin uykudan..."
devamını gör...
4.
belki bu yaşıma kadar 100 kişiden dinledim... ama yok böyle bir yorum, hiç mi hata yapmaz insan.
öyle nağmelere kalkışıyor ki ve hepsinden hatasız çıkıyor. biriniz tutun şu ablamın elindennnn.
öyle nağmelere kalkışıyor ki ve hepsinden hatasız çıkıyor. biriniz tutun şu ablamın elindennnn.
devamını gör...
5.
1918/1969 yılları arasında yaşamış malatyalı türk sanatçı, besteci fahri kayahan'a atfedilen eserdir.
karısının kendisini aldattığını sanan ama sonra yanıldığını anlayan adamın ağıtı olarak bilinir.
çünkü bir yerde uyan sunam uyan, derin uykudan der.
kıraç ve şükela orkestrası bu eseri şaha kaldırmıştır, rock müzikle can vermiştir.
karısının kendisini aldattığını sanan ama sonra yanıldığını anlayan adamın ağıtı olarak bilinir.
çünkü bir yerde uyan sunam uyan, derin uykudan der.
kıraç ve şükela orkestrası bu eseri şaha kaldırmıştır, rock müzikle can vermiştir.
devamını gör...