17 nisan 1940 köy enstitülerinin kuruluşu
başlık "sondaj" tarafından 17.04.2022 15:43 tarihinde açılmıştır.
1.
o zamanlar bir şeyler kurmak kolay değil tabii.
fikir gelişiyor, masaya yatırılıyor, proje hayata geçiriliyor, tamamlanıyor...
atatürk ve eş zamanlı olarak ismet inönü de, nüfusunun yüzde 80'i köyde yaşayan, okuma-yazma oranı son derece düşük, yeni kurulmuş bir devlet için, bu projeyi çok uygun görüyorlar, yıllarca... ama öyle kolay hayata geçirilecek bir proje değil bu.
mevzu hep gündemdeyken, hasan ali yücel adında biri giriyor devreye. kendisi milli eğitim bakanı ve gerçekleştirdiği icraatları şimdi düşündüğümüzde, devrinin ötesinde de bir şahsiyet!
son derece modern ve tamamen bilime dayalı bir dünya görüşü...
projeyi hızlı bir şekilde hayata geçirme noktasında, muazzam bir koordinasyon ve çalışma ruhu...
şu toprakların görüp görebileceği belki de en faydalı işler, hep o'nun döneminde hayata geçirilmiştir!
bu kadar da net söylüyorum.
köy enstitüleri de bunlardan biriydi işte..
mustafa kemal atatürk, kuruluşunu göremedi belki ama hayallerinden biriydi ve gerçekleşti.
bu ülkenin sadece toprağına değil, toplumuna da çok faydası oldu köy enstitülerinin hatta sonrasında da öğretmen okullarının.
bunu, o dönem eğitim almış öğretmenlerle şimdiki öğretmenleri karşılaştırarak, siz de çok rahat ayırt edebilirsiniz...
30'lu, 40'lı hatta 50'li yıllarda doğanlar!
hey gidi. aslında ne muhteşem öğretmenlerdi her biri. emekli oldu geri çekildi, yok artık hiçbiri.
hasan ali yücel, 1942 senesinde suikaste bile uğradı, düşünün; o kadar faydalı bir proje!
bezdirdiler adamı, bakanlık yaptığı dönem boyunca...
bakın neler yapmış da, bir kesimin dikkatini çekmiş;
devlet konservatuvarının kurulması (20 mayıs 1940),
türkiye'nin unesco'ya girişi onun çabaları sonucunda olmuştur.
dört yıllık çabaları sonucunda 25 haziran 1946'da üniversiteler yasası çıkartılır. "bu yasayla, yükseköğretim kurumlarının bakanlıkla olan "sıkı bağı" önemli ölçüde gevşetilmiş, mevcut kuruluşlar yapısal bir bütünlüğe kavuşturulmuş, böylece üniversiteye organik bir karakter kazandırılmıştır. bu yasanın getirdiği bir başka sonuç da, "dışarıdan gerilim" yerine "içeriden denetim"in getirilmiş olmasıdır. ankara üniversitesi de bu yasanın sonucu olarak kurulmuştur."
kaynak
1946 haziran'da bu yasayı çıkartıyor, ağustos'ta görevinden istifa ediyor!
hasan ali yücel olmayınca, hemen o sene köy enstitülerinin adını değiştiriyorlar ve "öğretmen okulu" yapıyorlar.
"sadece öğretmen yetiştirsin" baskısının bir sonucu olduğu, şu verilen addan bile belli aslında, değil mi?
kapattılar ama o öğretmenler, çok uzun bir süre bu ülkeye müthiş hizmet ettiler.
nereden baksan 10 bin öğretmen!
yetişmişti bir kere, yetişeni de mi kapatacaklar, engelleyecekler?
sonrasında onların eğittikleri.. eğittiklerinin eğittikleri derken, eridi gitti tabii o kültür.
toplum da değişti tabii her şey değişince, öğretmenler durur mu, onlar da değişti..
günümüzde de işte eğitimin son hali.
fikir gelişiyor, masaya yatırılıyor, proje hayata geçiriliyor, tamamlanıyor...
atatürk ve eş zamanlı olarak ismet inönü de, nüfusunun yüzde 80'i köyde yaşayan, okuma-yazma oranı son derece düşük, yeni kurulmuş bir devlet için, bu projeyi çok uygun görüyorlar, yıllarca... ama öyle kolay hayata geçirilecek bir proje değil bu.
mevzu hep gündemdeyken, hasan ali yücel adında biri giriyor devreye. kendisi milli eğitim bakanı ve gerçekleştirdiği icraatları şimdi düşündüğümüzde, devrinin ötesinde de bir şahsiyet!
son derece modern ve tamamen bilime dayalı bir dünya görüşü...
projeyi hızlı bir şekilde hayata geçirme noktasında, muazzam bir koordinasyon ve çalışma ruhu...
şu toprakların görüp görebileceği belki de en faydalı işler, hep o'nun döneminde hayata geçirilmiştir!
bu kadar da net söylüyorum.
köy enstitüleri de bunlardan biriydi işte..
mustafa kemal atatürk, kuruluşunu göremedi belki ama hayallerinden biriydi ve gerçekleşti.
bu ülkenin sadece toprağına değil, toplumuna da çok faydası oldu köy enstitülerinin hatta sonrasında da öğretmen okullarının.
bunu, o dönem eğitim almış öğretmenlerle şimdiki öğretmenleri karşılaştırarak, siz de çok rahat ayırt edebilirsiniz...
30'lu, 40'lı hatta 50'li yıllarda doğanlar!
hey gidi. aslında ne muhteşem öğretmenlerdi her biri. emekli oldu geri çekildi, yok artık hiçbiri.
hasan ali yücel, 1942 senesinde suikaste bile uğradı, düşünün; o kadar faydalı bir proje!
bezdirdiler adamı, bakanlık yaptığı dönem boyunca...
bakın neler yapmış da, bir kesimin dikkatini çekmiş;
devlet konservatuvarının kurulması (20 mayıs 1940),
türkiye'nin unesco'ya girişi onun çabaları sonucunda olmuştur.
dört yıllık çabaları sonucunda 25 haziran 1946'da üniversiteler yasası çıkartılır. "bu yasayla, yükseköğretim kurumlarının bakanlıkla olan "sıkı bağı" önemli ölçüde gevşetilmiş, mevcut kuruluşlar yapısal bir bütünlüğe kavuşturulmuş, böylece üniversiteye organik bir karakter kazandırılmıştır. bu yasanın getirdiği bir başka sonuç da, "dışarıdan gerilim" yerine "içeriden denetim"in getirilmiş olmasıdır. ankara üniversitesi de bu yasanın sonucu olarak kurulmuştur."
kaynak
1946 haziran'da bu yasayı çıkartıyor, ağustos'ta görevinden istifa ediyor!
hasan ali yücel olmayınca, hemen o sene köy enstitülerinin adını değiştiriyorlar ve "öğretmen okulu" yapıyorlar.
"sadece öğretmen yetiştirsin" baskısının bir sonucu olduğu, şu verilen addan bile belli aslında, değil mi?
kapattılar ama o öğretmenler, çok uzun bir süre bu ülkeye müthiş hizmet ettiler.
nereden baksan 10 bin öğretmen!
yetişmişti bir kere, yetişeni de mi kapatacaklar, engelleyecekler?
sonrasında onların eğittikleri.. eğittiklerinin eğittikleri derken, eridi gitti tabii o kültür.
toplum da değişti tabii her şey değişince, öğretmenler durur mu, onlar da değişti..
günümüzde de işte eğitimin son hali.
devamını gör...