berdan ırmağı veyahut tarsus çayı olarak bilinen akarsu, toros dağlarından başlayıp tarsus'un içinden geçerek akdeniz'e dökülmektedir. üzerinde barajlar bulunan ve bol miktarda su taşıyan bu ırmağın yakınlarında tarsus şelalesi de bulunmaktadır. ki bu şelale bir zamanlar orada bulunan roma mezarlarının su altıyla kalmasıyla oluşmuştur. başlangıcından doğrudan şehrin içinden geçen su yolu, bizanslı tarihçi prokopius'a justinyen zamanında taşıp kente büyük zarar verince milattan sonra 6. yüzyılda şu anki seyrine değiştirilmiştir. kısa olmasına rağmen bol su taşıyan ve iki baraja ev sahipliği yapan ırmağın bir özelliği de tarihinde yatmaktadır.

antik ismi cydnus olan berdan ırmağı'nın tanrıçası kydnos'tur. kydnos'un parthenios adlı bir oğlu vardır. tanrıça, ırmağın denize döküldüğü yerde bir şehir kurmuş ve ismini parthenios koymuştur. burası günümüzdeki tarsus'tur. strabon bu ırmağın suyunun soğuk olmasından ve hastalıklara şifa olabileceğinden bahsetmiştir. jeopolotik konumuna da değinmiştir. yine aynı şekilde antik çağlarda ırmağın taşması ile seller oluşmuş, insanları çaresiz bırakmıştır. bu da ırmağın bir tanrısı olmasına ve ona tapılmasına yol açmıştır. kydnos için sikkeler basılmış, tapınaklar yapılmıştır. bir başka anekdot ksenophon'dan gelir. milattan önce 4. yüzyılda tarsus'un büyük ve zengin bir şehir olduğundan. klikya kralı'nın sarayına ev saihpliği yaptığından ve ortasından büyükçe bir ırmak geçtiğinden bahseder. ırmağın 6. yüzyıldaki seyir değişimi limanın ve bölgedeki yerleşimlerin önemini gittikçe yitirmiştir. ulaşım yapılamaz olmuştur. ırmak ve tarsus'un anlatılması gereken daha çok özelliği var fakat bugün değinmek istediğim nokta için biraz geçmişte kalmalıyız:

kleopatra ve marcus antonius'un tarihteki önemi aslında bambaşka bir yazının konusu. kleopatra'nın başındaki çiçeklerden antonius'a şarap ikram etmesi gibi örneklerle dolu aşkları da öyle. fakat biraz daha ırmak etrafında dolanırsak tarsus'un roma döneminde önemli olduğu bir gerçek. milattan önce 44 yılında tahta geçen marcus antonius da aynı şekilde tarsus'da hizmetler vermiştir. büyük bergama kütüphanesi'ni tarsus'a nakletmiştir. kleopatra'da aynı şekilde tarsus'da bulunmuş, şehre katkı sağlamıştır. hatta kleopatra'nın berdan ırmağı'na yelken açaraki kamarınsa antonius'a ünlü teklifini yaptığı söylenir. kleopatra'nın şehre girdiği yerde kleopatra kapısı da bulunur.

biraz daha geriye gittiğimizde milattan önce 333 yılında makedonya kralı büyük iskender'in tarsus’u aldığını görürürüz. ünlü tarihçi quintus curtius rufus'un histories of alexander the great eserinde anlatılanlara göre büyük iskender sıcak bir yaz gününün ortasında toz ve terle kaplı halde iken nehirde yüzmeye karar vermiştir. cydnus nehrinde suyun soğuk olduğundan habersiz olan kralın uzuvları kaskatı kesilmiştir. vücut sıcaklığı düşmüştür. büyük iskender hipotermi geçirir. daha sonra tarsus'ta iyileşen iskender ölümden dönmüştür. bu olay çeşitli sanat eserlerine ve tarihi kitaplara da geçmiştir. yüksek ateş krizlerine giren alexander'ı acarnania'lı philip iyileştirmiştir. bir başka söylenceye göre de şelalede yıkanması sonucu zatüre olan hükumdar hiç iyileşememiştir. sanıyorum birincisi daha sağlam bir hikaye ama değinmek istedim.

yaklaşık bir çeviri ile quintus curtius rufus'un histories of alexander the great eserinden alıntılamak gerekirse:

"fakat henüz girmemişti ki uzuvları ani bir ürpermeyle sertleşmeye başladı, sonra rengini kaybetti ve hayati sıcaklık neredeyse tüm vücudunu terk etti. uşakları... onu neredeyse bilinçsizce çadırına taşıdılar"


romalı tarihçi flavius arrianus'un aktarması da buna benzerdir:

‘ıt was [at tarsus] that alexander fell ill. aristobulus’ account attributes it to exhaustion, but others say that alexander, sweaty and overcome by the heat, had wanted a bathe and had dived into the river cydnus for a swim (the cydnus runs right through the city of tarsus, and with its springs in the taurus mountains and a course through open country its water is cold and clear). the result was an attack of cramp, violent fever, and persistent inability to sleep.”


büyük iskender'in tarsus'ta çok zaman geçirmesini isnanlar yorgunluğuna da bağlıyordu fakat suyundan hastalık kapmış olması daha olasıydı. plutarch, life of alexander eserinde olayları anlatmaktadır. durumu kötü olan krala hiçbir doktor yanaşma cesareti gösterememişti. philip itibarını ve hayaıtnı tehlikeye atarak yardım etmeye çalışmıştı. bu sırada iskender'e, philip'in bir süikast düzenleyeceği hakkında bir mektup geldi. mektubu yastığının altına koyan kral, doktordan ilacını aldığında mektubu doktora uzattı ve okumasını istedi. alexander, philip'e güveniyordu ve bu yüzünden belliydi. philip ise kendini yatağa atmış yalvarıyordu. ona talimatları takip etmesini söyledi çünkü ilaç ilk önce yaşamı içine çekti. büyük iskender konuşmasını kaybetti, bayıldı ve hatta nabzı durdu. fakat çok geçmeden iyileşti.

kaynakça ve daha fazlası: livius.org, worldhistory.org, metmuseum.org, getty.edu, thesecondachilles.com, theodora.com, penelope.uchicago.edu, mpiwg-berlin.mpg.de, mersin.ktb.gov.tr, wikipedia - philip of acarnania, wikipedia - berdan river
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"berdan ırmağı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim