yazar: orhan pamuk
yıl: 1982
türk edebiyatının önde gelen roman yazarlarından orhan pamuk'un kaleme aldığı ilk eser cevdet bey ve oğulları, istanbul'da yaşayan müslüman bir tüccar olan cevdet bey'in ve ailesinin modernleşme çabalarını ve yetmiş yıllık yaşantılarını okuyucuya aktarıyor.
yıl: 1982
türk edebiyatının önde gelen roman yazarlarından orhan pamuk'un kaleme aldığı ilk eser cevdet bey ve oğulları, istanbul'da yaşayan müslüman bir tüccar olan cevdet bey'in ve ailesinin modernleşme çabalarını ve yetmiş yıllık yaşantılarını okuyucuya aktarıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ata" tarafından 10.12.2020 13:24 tarihinde açılmıştır.
1.
lise'de edebiyat dönem ödevimdi.herkese 100,150sayfalik kitaplar gelirken bana sanırım 500sayfalık bu kitap gelmisti.cevdet bey,oğulları,oğullarının çocukları derken oku oku biteremediğim,özet çıkara çıkara helak olduğum kitap olmuştu.orhan pamuk'la böyle tanışmak istemezdim doğrusu.sonradan bir kaç romanını okuyup sevmiştim yazarı ama lise için yanlış bir kitap önerisiydi bence.
devamını gör...
2.
orhan pamuk'un yazdığı ilk kitaptır. başarıyı yakalayamadığı gibi romanını sunduğu tüm yayınevlerinden eli boş dönmüş, ardından gazeteye ilan verip "satın alan, yazarı benim desin" yazmıştır.
devamını gör...
3.
kitabı üniversitede hocamın verdiği ödev için okumuştum. türkiye'nin batılaşma sancısını, dönüşümünü ince ince örmüş yazar. hiçbir karaktere ısınamadım, sevemedim ama kızamadım da. her biri sanki ülkenin başka başka sancılarının bedenleştirilmiş hali gibiydi, ruha ulaşamadı sanki hiçbiri.
devamını gör...
4.
orhan pamuk herkes tarafından bilinen bir yazar. bizim orhan canım. okumadıysanız bile mutlaka adını duydunuz. şimdi size onun yazdığı ilk kitabı anlatacağım. yazar kendi kitabını çok beğenmediğini, anna karenina ve buddenbrooklar eserlerinden esinlendiğini söylüyor.
orhan pamuk ne kadar böyle düşürse düşünsün ben kitabı beğendim. kitap cevdet bey ve oğullarını anlatıyor üç kuşak boyunca. bu kuşakların en büyük önemi ise ülkemizin tarihi, onun değişimi ve bu değişim sırasında insanlarımızın durumlarına büyük ışık tutması. ilk kuşak tabii ki cevdet bey. cevdet bey çok zeki bir öğrenci olmasına rağmen tüccarlığa atılmak zorunda kalır. bundan sonra onun hayatta tek amacı başarılı bir tüccar olmak ve harika bir aileye sahip olmaktır. onun mutlu olması için bunlar yeterlidir. fazlasında hiçbir zaman gözü yoktur. hayatı ev ve iş arasında geçen, küçük mutluluklarla yetinen, dünyayı değiştirmeye çalışmayan, kendi işine bakanların kuşağındandır cevdet bey. bu kuşak da osmanlının son dönemlerine denk gelir. oğullarına gelecek olursak onlar ikinci kuşak oluyorlar. osman ve refik. osman babasına daha çok benzese de -asla tamamen değil- refik bambaşka bir insandır. o çabalamadan büyük bir zenginliğe kavuşmuş, en bilindik tabirle rahat batmış bir insandır. batan rahatı yüzünden kendini anadolu topraklarına atmış, orda köylüleri ve ülkenin halini görüp sürekli kendini ülkeyi düzeltmek için bir şey yapmaya mecbur hisseder. cumhuriyet gelmiş, inkilaplar yapılmış ama gidilecek daha çok yol olduğuna inanan refik sürekli tasarılar peşinde koşar ama elinden de bir şey gelmez. arkadaşları ömer ve muhittin de bu kuşağı özetleyen diğer iki önemli karakterdir ki onlara kitapta oldukça fazla yer verilip sinirlerimiz yeterince zıplatılmıştır. kitapta en kapsamlı anlatılan da bu ikinci kuşaktır. üçüncü kuşağı temsil eden ise ahmet. babası refik gibi o da ülkede bir şeyler değilsin ister ama ahmet ressamdır. sanat onun için her şey olmasına rağmen sanatın ülkesinde bir şeyleri değiştireceğine inanmaz. onun için her şeyi değiştirecek tek şey politika ve siyasettir. sanatını değersiz hisseden ama ondan kopamayan ahmet de ikilemler içinde yaşayan üçüncü kuşağı temsil eder.
bunların yanında kitap modernleşmeyle beraber değişen aile hayatlarını, kadın erkek ilişkilerini de çok güzel anlatıyor. değişim ve kuşak çatışması çok belirgin. üzücü olan tek şey ise bizim yıllar geçse de halk olarak bizim için en iyisinin değil en gözümüzü boyayana inanmamız. dünya değişiyor ama biz çok az değişiyoruz.
kitap 580 sayfa olmasına rağmen çok akıcı ve sıkılmadan okuyorsunuz. yazarı okumaya başlamak için doğru bir tercih olmasa da orhan pamuk severler bu kitabını da mutlaka okumalı.
orhan pamuk ne kadar böyle düşürse düşünsün ben kitabı beğendim. kitap cevdet bey ve oğullarını anlatıyor üç kuşak boyunca. bu kuşakların en büyük önemi ise ülkemizin tarihi, onun değişimi ve bu değişim sırasında insanlarımızın durumlarına büyük ışık tutması. ilk kuşak tabii ki cevdet bey. cevdet bey çok zeki bir öğrenci olmasına rağmen tüccarlığa atılmak zorunda kalır. bundan sonra onun hayatta tek amacı başarılı bir tüccar olmak ve harika bir aileye sahip olmaktır. onun mutlu olması için bunlar yeterlidir. fazlasında hiçbir zaman gözü yoktur. hayatı ev ve iş arasında geçen, küçük mutluluklarla yetinen, dünyayı değiştirmeye çalışmayan, kendi işine bakanların kuşağındandır cevdet bey. bu kuşak da osmanlının son dönemlerine denk gelir. oğullarına gelecek olursak onlar ikinci kuşak oluyorlar. osman ve refik. osman babasına daha çok benzese de -asla tamamen değil- refik bambaşka bir insandır. o çabalamadan büyük bir zenginliğe kavuşmuş, en bilindik tabirle rahat batmış bir insandır. batan rahatı yüzünden kendini anadolu topraklarına atmış, orda köylüleri ve ülkenin halini görüp sürekli kendini ülkeyi düzeltmek için bir şey yapmaya mecbur hisseder. cumhuriyet gelmiş, inkilaplar yapılmış ama gidilecek daha çok yol olduğuna inanan refik sürekli tasarılar peşinde koşar ama elinden de bir şey gelmez. arkadaşları ömer ve muhittin de bu kuşağı özetleyen diğer iki önemli karakterdir ki onlara kitapta oldukça fazla yer verilip sinirlerimiz yeterince zıplatılmıştır. kitapta en kapsamlı anlatılan da bu ikinci kuşaktır. üçüncü kuşağı temsil eden ise ahmet. babası refik gibi o da ülkede bir şeyler değilsin ister ama ahmet ressamdır. sanat onun için her şey olmasına rağmen sanatın ülkesinde bir şeyleri değiştireceğine inanmaz. onun için her şeyi değiştirecek tek şey politika ve siyasettir. sanatını değersiz hisseden ama ondan kopamayan ahmet de ikilemler içinde yaşayan üçüncü kuşağı temsil eder.
bunların yanında kitap modernleşmeyle beraber değişen aile hayatlarını, kadın erkek ilişkilerini de çok güzel anlatıyor. değişim ve kuşak çatışması çok belirgin. üzücü olan tek şey ise bizim yıllar geçse de halk olarak bizim için en iyisinin değil en gözümüzü boyayana inanmamız. dünya değişiyor ama biz çok az değişiyoruz.
kitap 580 sayfa olmasına rağmen çok akıcı ve sıkılmadan okuyorsunuz. yazarı okumaya başlamak için doğru bir tercih olmasa da orhan pamuk severler bu kitabını da mutlaka okumalı.
devamını gör...
5.
" iyi, saf, dürüst... insanın başka bir özelliği olmayınca başkaları ondan öyle söz eder : iyi insan."
cevdet bey ve oğulları orhan pamuk'un 1974 yılında, 22 yaşında yazmaya başladığı ilk romanıdır. 1876 yılından 1970 yılına kadarki dönemi ticaretle uğraşan ışıkçı ailesi ve çevresinin perspektifinden anlatmaktadır. yazar, thomas mann'ın buddenbrooklar romanın tıpkı anna karenina gibi kitabına örneklik ettiğini belirtmiştir. aynı zamanca ışıkçı ailesinin ticari gelişiminin koç ailesi ile benzeşen yönlerinin olduğunu söylemektedir.
" bir hayatımız var. onu nasıl yaşayacağımızı düşünelim. kimse düşünmüyor bunu! "
yazarın mekan olarak seçtiği nişantaşı , istanbul'daki zengin ve elit kesimin aile olarak bir arada oturduğu, müstakil ve bahçeli evlerin bulunduğu bir semt olarak tasvir ediliyor. zamanla bu evlerin yerini apartmanların aldığı, bu zengin kesimin yavaş yavaş boğaz kıyılarındaki yalılara taşındığı görülüyor. diğer yandan, ankara ve erzincan kemah'ta geçen hikayelerle anadoludaki siyasi ve toplumsal gelişmelere ışık tutuluyor.
"türkiye’de köy meselesinin çözümü için ne yapılmalı? köyleri ortaçağın karanlığından kurtarmak, şehirlerle ve inkılaplarla ilişkiye sokmak için, düşünüyorum ki, şimdiye kadar yapılanlardan başka şeyler yapmak gerekiyor… devletçilik çerçevesi içinde ele alınacak şeyler var! ama inkılap ve teşkilat her şeyi çözmeye yeterli değil. devlet ve fert’in liberalizmi de…"
kitabı ihtivasında doğu ve batı çekişmesini iliklerimize kadar hissediyoruz. meşrutiyet ile mutlakiyet, inkılapçılık ile eskinin muhafazası fikri, devletçilik ile liberalizm, akıl ile inanç çekişmelerinin kişiler, aile ve toplum hayatı üzerindeki etkilerine tanıklık ediyoruz.
"duygular inanmak için gerekli! hedefe varmak için aklını kullanacaksın."
ezcümle; orhan pamuğun bu kitabını, masumiyet müzesi ve kafamda bir tuhaflık romanlarından sonra üçüncü sıraya koyuyorum. kitapta yazarın da itiraf ettiği kurgu hataları olsa da hissettirdiği duygu, akıcılık ve dilin sade kullanımı bakımından okunabilir bir eser olarak görüyorum. okurken bir rus edebiyatı hissiyatı yarattığını söylemeliyim.
devamını gör...