orijinal adı: a l’ombre des jeunes filles en fleurs
yazar: marcel proust
yayım yılı: 1918
kayıp zamanın izinde serisinin ikinci kitabıdır. swann ailesinin kızı gilbert'in hayatı ve aşk hikayesi konu edinmektedir. anlatıcı yer yer kendi öz yaşam öyküsünden de bahsetmiş ve paris anılarına yer vermiştir.
yazar: marcel proust
yayım yılı: 1918
kayıp zamanın izinde serisinin ikinci kitabıdır. swann ailesinin kızı gilbert'in hayatı ve aşk hikayesi konu edinmektedir. anlatıcı yer yer kendi öz yaşam öyküsünden de bahsetmiş ve paris anılarına yer vermiştir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "emine pir zola" tarafından 11.06.2021 19:05 tarihinde açılmıştır.
1.
kayıp zamanın izinde kitabının ikinci cildi olan çiçek açmış genç kızların gölgesinde tam içinde anlatılanlara uygun bir isme sahip. kitabı okumaya başladığımızda karşımıza ilk kitapta okuduğumuz ünü kendinden büyük odette'yi mme swann olmuş halde hayatını izlerken buluyoruz kendimizi. birinci kitapta bize film izler gibi anlatılan odette'nin hayatı bu sefer anlatıcının onunla yakın ilişkiler kurmasıyla daha da üstümüze başımıza bulaşıyor. gilbert ve anlatıcının ona karşı olan duyguları, gençliğin damarda alev alev akan kanıyla kurulan hayaller, beslenen umutlar büyük bir yer kaplıyor kitabın ilk kısmında. ikinci kısımda balbec'e gidilen bir tatil ve orayı anlatıcı için cennete çeviren cıvıl cıvıl genç kızlar topluluğu, onlarla tanışmak için anlatıcının çabaları, küçük çete (kızlar topluluğuna taktığı isim) ve sonrasında anlatıcının da içlerine dahil olup tatilde geçirdiği günler büyük bir yer kaplıyor kitapta. ikinci kitap anlatıcının ergenliğinin getirdiği telaşları anlatsa da bunu o kadar incelikle yapıyor ki okuyucuyu hiç rahatsız etmiyor.
devamını gör...
2.
bir marcel proust eseri. kayıp zamanın izinde serisinin ikinci kitabıdır.
öncelikle kitap hazmetmesi çok zor olan bir kitap. öyle elinize alıp hazmederek rahat rahat okuyacağınız bir kitap değil. yani bence öyle.
kitabı uzun bir sürede okudum hatta okurken araya başka kitaplar aldım. uzun cümleler, detaylı betimlemeler, müthiş tasvirler insana hem keyif veriyor hem sizi çok zorluyor.
yazarın gözlemleri son derece nefis. zaten size keyif veren kısmı burası oluyor. gençlik, aşk, kıskançlık, ilişkiler, hayat, yaşamak gibi konular üzerine nefis gözlemler yapmış ve bunu ustalıkla cümlelere aktarmış.
kitap yazıldığı dönemi çok iyi anlatıyor. sebebi proust olması tabii. hayatımızda yaşadığımız veya elbet bir gün yaşayacağımız anıları veya olayları o kadar güzel aktarıyor ki şaşırıp kalıyorsunuz.
ilk kitapta da dikkatimi çekmişti. yazar bazı konularda öyle bir yazıyor ki " aaa cidden öyle ya" diyorsunuz. bol bol "harbiden lan" cümlesini kuruyorsunuz.
aslında normal ve sade olan olayları çok güzel anlatıyor.
gençliğimizde yaşadığımız sevgi ve aşk kavramlarını, yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi okuyoruz. okurken keyif alıyoruz. bazen zorlanıyoruz ve sindiremiyoruz.
normalde kitap okurken veya bir metin okurken cümleleri okursunuz ve anlayarak devam edersiniz.marcel proust ve kayıp zamanın izindeserisinde cümleleri defalarca okuyorum. o yüzden hazmetmesi zor bir eser demiştim. defalarca bir cümleyi anlamak ve yazar ne anlatmak istemiş diye düşünmekle geçiriyorum. bu bazen keyif veriyor bazen sıkıcı oluyor.
kitabı okumadan önce bir youtuber tavsiyesiyle "suçluyorum" kitabını okumuştum. iyi ki okumuşum diyorum. okumak şart değil ama okursanız iyi olur diyebilirim. (bkz: suçluyorum)
üçüncü kitaba geçmeden önce biraz başka yazarları okuyup proust metinlerini özlemeye çalışacağım. seri iyi gidiyor. böyle devam edeceğini düşünüyorum. kitabı ve seriyi tavsiye ederim.
sebebi ise kitabın arkasında yazıyor. bence kitabı çok iyi anlatan bir cümle.
kayıp zamanın izinde hem komik romandır hem trajik roman, hem serüven romanıdır hem şiirsel roman, hem düşlerin romanıdır hem de imgeler romanı...
öncelikle kitap hazmetmesi çok zor olan bir kitap. öyle elinize alıp hazmederek rahat rahat okuyacağınız bir kitap değil. yani bence öyle.
kitabı uzun bir sürede okudum hatta okurken araya başka kitaplar aldım. uzun cümleler, detaylı betimlemeler, müthiş tasvirler insana hem keyif veriyor hem sizi çok zorluyor.
yazarın gözlemleri son derece nefis. zaten size keyif veren kısmı burası oluyor. gençlik, aşk, kıskançlık, ilişkiler, hayat, yaşamak gibi konular üzerine nefis gözlemler yapmış ve bunu ustalıkla cümlelere aktarmış.
kitap yazıldığı dönemi çok iyi anlatıyor. sebebi proust olması tabii. hayatımızda yaşadığımız veya elbet bir gün yaşayacağımız anıları veya olayları o kadar güzel aktarıyor ki şaşırıp kalıyorsunuz.
ilk kitapta da dikkatimi çekmişti. yazar bazı konularda öyle bir yazıyor ki " aaa cidden öyle ya" diyorsunuz. bol bol "harbiden lan" cümlesini kuruyorsunuz.
aslında normal ve sade olan olayları çok güzel anlatıyor.
gençliğimizde yaşadığımız sevgi ve aşk kavramlarını, yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi okuyoruz. okurken keyif alıyoruz. bazen zorlanıyoruz ve sindiremiyoruz.
normalde kitap okurken veya bir metin okurken cümleleri okursunuz ve anlayarak devam edersiniz.marcel proust ve kayıp zamanın izindeserisinde cümleleri defalarca okuyorum. o yüzden hazmetmesi zor bir eser demiştim. defalarca bir cümleyi anlamak ve yazar ne anlatmak istemiş diye düşünmekle geçiriyorum. bu bazen keyif veriyor bazen sıkıcı oluyor.
kitabı okumadan önce bir youtuber tavsiyesiyle "suçluyorum" kitabını okumuştum. iyi ki okumuşum diyorum. okumak şart değil ama okursanız iyi olur diyebilirim. (bkz: suçluyorum)
üçüncü kitaba geçmeden önce biraz başka yazarları okuyup proust metinlerini özlemeye çalışacağım. seri iyi gidiyor. böyle devam edeceğini düşünüyorum. kitabı ve seriyi tavsiye ederim.
sebebi ise kitabın arkasında yazıyor. bence kitabı çok iyi anlatan bir cümle.
kayıp zamanın izinde hem komik romandır hem trajik roman, hem serüven romanıdır hem şiirsel roman, hem düşlerin romanıdır hem de imgeler romanı...
devamını gör...