orijinal adı: the unheard cry for meaning
yazar: viktor emil frankl
yayım yılı: 1978
frankl'ın kitle nevrozunu anlam boyutunda örneklerle incelediği, varoluşsal boşluğa dikkat çektiği ve logoterapi tekniklerine değindiği eseri.
yazar: viktor emil frankl
yayım yılı: 1978
frankl'ın kitle nevrozunu anlam boyutunda örneklerle incelediği, varoluşsal boşluğa dikkat çektiği ve logoterapi tekniklerine değindiği eseri.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "armysuzy" tarafından 31.08.2023 23:59 tarihinde açılmıştır.
1.
normal sözlük kitap edebiyat kulübüyle ağustos ayında toplantısını gerçekleştirdiğimiz kitap.
nörolog ve psikiyatr viktor emil frankl'ın toplama kampındaki anılarını ve evladı gibi gördüğü ancak yok edilen logoterapi çalışmalarını nasıl sürdürdüğünü insanın anlam arayışı adlı eserinde okuma fırsatı bulmuştum. yazar henüz küçük yaşlarda yaşamın anlamıyla ilgili sorgulamalarda bulunduğundan gençliğinde de logoterapi'nin temellerini atıyor. freud ve adler ile tanışma fırsatı bulsa da -hatta freud sayesinde bir makalesi ünlü bir dergide yayımlanıyor- ikisinden farklı bir yol izliyor.
duyulmayan anlam çığlığı'nı okumadan önce logoterapi'ye, yazarın yaşamına ve bakış açısına hazırlık olması maksadıyla önce insanın anlam arayışı'nın okunmasını öneririm. o kitapta logoterapi genel hatlarıyla ve yalın bir dille okura açıklanıyor. duyulmayan anlam çığlığında ise daha bilimsel, makaleler ve örneklerle desteklenmiş bir anlatım sunuluyor.
frankl, anlam boşluğundan ötürü nevroz oluşuyorsa bu boşluğun doldurulmasının iyileştirici olduğuna değiniyor ve işsizliğin özel bir nevroza neden olabileceğini ekliyor. ''işsizlik nevrozu'' olarak adlandırılabilecek bu nevrozu şöyle açıklamak mümkün: kişi işsizliği yararsız olmak olarak görüyor ve bu nedenle yaşamını da anlamsız buluyor. işsiz olduğu için yaşama veda eden kişiler sadece yaşam şartlarından ötürü değil belki de kendilerini yararsız görüp hayatı anlamsız bulduklarından veda ediyor. burada ''insan sadece refahla yaşamaz'' sözünü hatırlamak gerekiyor çünkü frankl, amerikan üniversitesinde intihar girişiminde bulunan öğrencilerle yapılan bir araştırmada intihar girişiminin sebebi olarak ''hayatın anlamsız gözükmesi'' cevabının %85 oranında olduğunu belirtiyor. bu öğrenciler iyi bir aile ortamına ve sosyal yaşantıya sahip olsalar da anlam çığlığını duyamıyor.
yazar bunun gibi birçok örnekle yaşamdaki anlamın duyulamamasının çeşitli sorunlara yol açabileceğini gösteriyor. sonrasında ise terapide kullanılan tekniklerden biri olan paradoksik niyet'ten bahsediyor. aslında bu tekniğin maruz bırakma tekniği ile benzer olduğu söylenebilir. paradoksik niyette kişi kaçındığı eylemi veya düşünceyi yapmak/düşünmek için elinden geldiğince çaba gösterir. geceleri uyuyamayan bir kişi asla uykuya dalmamak için çaba gösterdiğinde bir süre sonra uykuya dalar, veya insanlara zarar vereceğine dair obsesyonları olan biri ''bugün elimden geldiğince çok insana zarar vereceğim'' diye paradoksik bir düşünce içerisine girer ancak korktuğu olay gerçekleşmez. paradoksik niyet tekniği saplantılı ve fobik kişilerde etkili bir terapi yöntemi olabilir.
sözün özü, anlamlı kekim frankl'ın bu eserini de okumak büyük keyifti. hayattaki anlamımızı bulabilmemiz dileklerimle.
nörolog ve psikiyatr viktor emil frankl'ın toplama kampındaki anılarını ve evladı gibi gördüğü ancak yok edilen logoterapi çalışmalarını nasıl sürdürdüğünü insanın anlam arayışı adlı eserinde okuma fırsatı bulmuştum. yazar henüz küçük yaşlarda yaşamın anlamıyla ilgili sorgulamalarda bulunduğundan gençliğinde de logoterapi'nin temellerini atıyor. freud ve adler ile tanışma fırsatı bulsa da -hatta freud sayesinde bir makalesi ünlü bir dergide yayımlanıyor- ikisinden farklı bir yol izliyor.
duyulmayan anlam çığlığı'nı okumadan önce logoterapi'ye, yazarın yaşamına ve bakış açısına hazırlık olması maksadıyla önce insanın anlam arayışı'nın okunmasını öneririm. o kitapta logoterapi genel hatlarıyla ve yalın bir dille okura açıklanıyor. duyulmayan anlam çığlığında ise daha bilimsel, makaleler ve örneklerle desteklenmiş bir anlatım sunuluyor.
frankl, anlam boşluğundan ötürü nevroz oluşuyorsa bu boşluğun doldurulmasının iyileştirici olduğuna değiniyor ve işsizliğin özel bir nevroza neden olabileceğini ekliyor. ''işsizlik nevrozu'' olarak adlandırılabilecek bu nevrozu şöyle açıklamak mümkün: kişi işsizliği yararsız olmak olarak görüyor ve bu nedenle yaşamını da anlamsız buluyor. işsiz olduğu için yaşama veda eden kişiler sadece yaşam şartlarından ötürü değil belki de kendilerini yararsız görüp hayatı anlamsız bulduklarından veda ediyor. burada ''insan sadece refahla yaşamaz'' sözünü hatırlamak gerekiyor çünkü frankl, amerikan üniversitesinde intihar girişiminde bulunan öğrencilerle yapılan bir araştırmada intihar girişiminin sebebi olarak ''hayatın anlamsız gözükmesi'' cevabının %85 oranında olduğunu belirtiyor. bu öğrenciler iyi bir aile ortamına ve sosyal yaşantıya sahip olsalar da anlam çığlığını duyamıyor.
yazar bunun gibi birçok örnekle yaşamdaki anlamın duyulamamasının çeşitli sorunlara yol açabileceğini gösteriyor. sonrasında ise terapide kullanılan tekniklerden biri olan paradoksik niyet'ten bahsediyor. aslında bu tekniğin maruz bırakma tekniği ile benzer olduğu söylenebilir. paradoksik niyette kişi kaçındığı eylemi veya düşünceyi yapmak/düşünmek için elinden geldiğince çaba gösterir. geceleri uyuyamayan bir kişi asla uykuya dalmamak için çaba gösterdiğinde bir süre sonra uykuya dalar, veya insanlara zarar vereceğine dair obsesyonları olan biri ''bugün elimden geldiğince çok insana zarar vereceğim'' diye paradoksik bir düşünce içerisine girer ancak korktuğu olay gerçekleşmez. paradoksik niyet tekniği saplantılı ve fobik kişilerde etkili bir terapi yöntemi olabilir.
sözün özü, anlamlı kekim frankl'ın bu eserini de okumak büyük keyifti. hayattaki anlamımızı bulabilmemiz dileklerimle.
devamını gör...